yerin oluşumu

advertisement
YER’İN KATMANLARI
1)YER KABUĞU:
Dünyanın dış kısmı katı bir kabukla çevrilidir. Bu kabuk
çeşitli taşlardan oluşmuştur. Yer kabuğuna litosfer ya da
taş küre de denir. Yer kabuğunun ortalama kalınlığı
karalarda 35 km, okyanuslarda ise 8-10 km’dir.
Dünyanın ekseni etrafında dönmesi sonucunda soğuma,
yer kabuğunun yüzeyinden başlamıştır. Yer kabuğunda
derine doğru inildikçe, sıcaklık ortalama olarak her 33
metrede 1 º C artar. Yer kabuğu, bileşimi ve yoğunlukları
farklı sial ve sima adı verilen iki bölüme ayrılır:
A)SİAL (GRANİTİK YER KABUĞU):
Yer kabuğunun üst tabakasıdır. Bünyesinde daha çok
silisyum ve alüminyum bulunduğu için bu tabakaya sial
adı verilmiştir. Sial; granit kil taşı ve kalker gibi hafif
taşlardan oluşmuştur, Kalınlığı dağların bulunduğu
yerlerde fazla, deniz ve okyanusların altında azdır.
B)SİMA (BAZALTİK YER KABUĞU):
Sial tabakasının altında yer alır. Bazaltik yapıdaki ağır
taşlardan oluşmuştur. Bileşiminde daha çok silisyum ve
magnezyum bulunduğu için bu tabakaya Sima adı
verilmiştir. Sima, deniz ve okyanusların altında kalın,
dağların altında daha incedir.
2)MANTO:
.
Bu tabaka, yer kabuğunun hemen
altında bulunur. Dünyanın
kütlesinin çok büyük bir bölümü
manto tabakasındadır. Sıcak ve
akışkan bir yapıya sahip olan
manto tabakasının sıcaklığı
1000°C' nin üzerindedir. Manto iki
kısımdan oluşur: Alt Manto ve Üst
Manto
Alt Manto ve Üst Manto
.
Alt mantonun yoğunluğu üst
mantonun yoğunluğundan fazladır.
Üst manto daha çok demir ve
magnezyumdan meydana gelir.
Derine doğru inildikçe
bünyesindeki nikel ve krom gibi
maddeler artar. Çekirdeğin
etrafındaki sıcaklığı 3700 derece,
yerkabuğuna yakın yerdeki sıcaklığı
ise 870 santigrat derece kadardır.
Manto’da Magma
Mantoda basınç, Dünyadaki atmosfer basıncının 14.000
katı kadardır. Bu fazla basınçtan dolayı katı hâldedir.
Eğer basınç azalırsa mantonun üst kısmındaki maddeler
ergiyerek sıvı hâle geçer. Bu kızgın maddeye magma adı
verilir.Manto tabakasının alt kısmı ile üst kısmı
arasındaki sıcaklık farkından dolayı dikey yönde
hareketler oluşur. Bu hareketlere konveksiyon akımları
denir. Yer kabuğu, mantoda meydana gelen lâv
akımlarına bağlı olarak hareket eder.Magmanın yavaş
hareketleri sonucunda depremler, volkanik faaliyetler,
kıtaların kayması gibi olaylar meydana gelir.
3)ÇEKİRDEK:
.
İki tabakadan oluşan çekirdek
mantonun altından başlar.
Çekirdeğin üst kısmını oluşturan
dış çekirdek akışkan demir-nikel
karışımından meydana gelir. İç
çekirdek ise üzerindeki büyük
basınç nedeniyle çelik gibi serttir.
Bu tabaka, katı hâldeki demirnikel bileşiminden oluşmuştur.
Burada sıcaklık 4500°C ile
5000°C' yi bulur. Çekirdek
tabakasına ağır küre anlamına
gelen barisfer de denir.
Wegener Kuramı
Yer kabuğundaki hareketleri açıklamak için ileri sürülen
en önemli teorilerden biri kıt’aların kayması
teorasidir.1915’te Alfred Wegener(Alfred Vegener)
tarafından ortaya konulan bu teoriye göre, kıt’alar birinci
zamanın ikinci yarısına kadar tek parça halinde idi.İkinci
ve üçüncü zamanlarda kıt’alar parçalanarak birbirinden
uzaklaşmış;kıt’aların arsındaki boşluklara suların
dolması ile okyanuslar ve denizler meydana gelmiştir.
Levha Teorisi (Dilimler Kuramı)
A.Wegener’in teorisi geliştirilerek 1950’de Levha
Teorisi(Dilimler Kuramı) adıyla yeni bir teori ortaya
atıldı.Bu teoriye göre, kabuğu levha ya da tabla adı
verilen çok büyük parçalar halindedir.Kalınlıkları 70100 km arasında değişen çeşitli büyüklükteki levhalar,
manto tabakası üzerindeki (konveksiyon akımlarına bağlı
olarak)yüzer vaziyettedir.Levhaların hareket yönleri ve
hızları birbirinden farklıdır.bu nedenle kimi zaman
birbirinden uzaklaşır, kimi zaman birbirine yaklaşır.
Ataner TOKAT
Levha Hareketleri
Levhaların birbirinden uzaklaşması sonucunda,okyanus
tabanlarındaki kırıklar genişler ve bazaltik lavlar ortaya
çıkar.Okyanus tabanındaki geniş kırık hatlarından çıkan
magma katılaşarak okyanus sırtlarını oluşturur.
Levha Hareketleri
Levhaların hareketi sırasında, iki okyanusal levhaların
çarpışması sonucunda derin okyanus çukurları ve
volkanik ada yayları oluşur.
Levha Hareketleri
İki kıt’asal levhanın ya da bir kıt’asal levha ile bir
okyanusal levhanın birbirine doğru yaklaşması
sonucunda bir çarpışma olur ve çarpışma noktasında
levhalardan biri diğerinin altına girer.Bunun sonucunda
sıkışma ve kırılma yolu ile kıvrımlı dağ sıraları
oluşur.Ayrıca bu kesimlerde depremler ve volkanik
etkinlikler de görülür.
Ataner TOKAT
Ataner TOKAT
JEOLOJİK DEVİRLER
İLKEL ZAMAN - Antekambriyen
• 4 Milyar Yıl
• Kıtaların çekirdek kısmını oluşturan en eski kıvrımlar teşekkül
etmiştir.
• Su yosunu (alg) türünden ilk bitkiler ortaya çıkmıştır.
BİRİNCİ ZAMAN - PALEOZOİK
• 370 Milyon Yıl - Permiyen, Karbonifer, Devoniyen, Silüriyen,
Ordovisyen, Kambriyen
• Kıtalar henüz birbirinden ayrılmamış durumdaydı. Yeryüzünde tek
bir kıta Pangea vardı. Büyük bir okyanus dev kıtayı çevreliyordu.
• Hersinyen ve Kaledoniyen sıradağları oluşmuştur.
• Şiddetli kıvrımlar meydana gelmiştir.
• Dev bitki türlerinden ormanlar gelişmiştir.
İKİNCİ ZAMAN - MEZOZOİK
•
•
•
•
•
•
•
•
170 Milyon Yıl, Kretase, Jura, Trias
Alp kıvrımlarına hazırlık dönemidir.
Büyük oranda tortulaşma ve birikmeler olmuştur.
Yer kabuğu tanklarla parçalanarak ayrı kıtalara bölünmeye
başlamıştır.
Kuzey Yarım Küre'nin kuzeyinde Laurasia Kıtası güneyde ise
Gondwana Kıtası yer almaktaydı.
Kuzey Atlantik açılmış, Antarktika, Avustralya kara kütlesi ile
Hindistan Gondwana Kıtası'ndan ayrılmış, Güney Amerika Kıtası ile
Afrika birbirinden ayrılmaya ve Güney Atlantik açılmaya başlamıştır.
Dinozorlar bu devirde ortaya çıkmıştır.
Bu zamanın sonlarında kara ve denizlerin dağılışı, bugünkü
görünüme benzer bir durumu gelmiştir.
ÜÇÜNCÜ ZAMAN - TERSİYER
•
•
•
•
80 Milyon Yıl
Pliyosen ,Miyosen , Oligosen, Eosen, Paleosen
Alp kıvrımları oluşmuştur.
Kıtaların birbirinden ayrılmasının hızlandığı bu dönemde
Antarktika, Avustralya'dan uzaklaşmıştır.
• Atlas ve Hint Okyanusları belirmiştir.
• Bugünkü bitki ve hayvan türlerinin ana hatları ortaya çıkmıştır.
DÖRDÜNCÜ ZAMAN - KUATERNER
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
2 Milyon Yıl
Holosen (Buzul Sonrası)
Pleistosen (Buzul Çağı)
Kuzey Yarım Küre'de şiddetli soğuma görülür. Soğumanın
etkisiyle Batı Avrupa, İskandinavya, Kanada gibi kıtalar buzullar
altında kalmıştır.
Deniz seviyesi alçalmıştır.
Sıcaklığın artmasıyla bugünkü iklim şartları ortaya çıkmaya
başlamıştır.
Denizlerin seviyesi şimdiki deniz seviyesine erişmiştir.
Egeid karasının çökmesiyle Ege Denizi meydana gelmiştir.
İstanbul ve Çanakkale boğazları oluşmuştur.
İlk insan ortaya çıkmıştır.
İÇ KUVVETLER
Enerjisini yerin derinliklerinden alan (magmadan) ve
yeryüzünün şekillenmesine önemli bir etkiye sahip olan
kuvvetlerdir.
Ataner TOKAT
İÇ KUVVETLER
İÇ
KUVVETLER
Dağ Oluşumu
(Orojenez)
Kıta Oluşumu
(Epirojenez)
Volkanizma
Deprem
(Seizma)
A Dağ Oluşumu (Orojenez)
Jeosenklinal
Tortulanma ve birikim alanlarına “Jeosenklinal” alanları
denir.
Kıvrım Dağları – Antiklinal - Senklinal
Yan baskılar sonucu kıvrılarak oluşan dağlara “kıvrım
dağları” denir. Bu dağların yüksek yerlerine “antiklinal”,
alçak kesimlere ise “senklinal” denir.
Kuzey Anadolu ve Toros Dağları
Ülkemizde kıvrım dağları 3. Jeolojik dönemde Alp
Himalaya kıvrımlarının etkisi ile oluşmuştur (Kuzey
Anadolu ve Toros Dağları)
Kırılma ile oluşan dağlar – Horst - Graben
Kırılma ile oluşan dağlar ise daha çok Ege bölgesinde
görülür. Yüksek kesimlere “horst”, alçak kesimlere ise
“graben” denir.
Ege Bölgesinde kırılma ile oluşan dağlar:
Kırılma ile oluşan dağlar ise daha çok Ege Bölgesinde görülür.
Horst Dağları: Aydın, Boz, Menteşe, Yunt, Madra.Graben Ovaları:
Bakırçay, Gediz, Küçük ve Büyük Menderes, Hatay çukurluğu.
Üç Büyük Orojenez Olayı
Dünya'mız oluşumundan beri üç büyük orojenez, yani dağ oluşumuna
sahne olmuştur. I. Jeolojik Zamanda Kaledoniyen dağ oluşumu
sırasında İskoçya ve Norveç'teki dağlar, 1. Jeolojik Zamanın
sonlarına doğru gerçekleşen dağ oluşum sürecinde Appalaşlar,
Urallar ve Orta Ren Dağları, III. Jeolojik Zamandaki son dağ
oluşumunda ise Alpler, Andlar, Kayalık Dağları ve Himalayalar
ortaya çıkmıştır.
Himalaya Dağları Nasıl Oluşmuştur ?
Yandaki şekilde Hindistan levhasının milyonlarca yıl
süren kayma süreci görülmektedir. Bu süreç Tersiyer
Devrinin ortalarında başlamıştır. Hindistan levhası ile
Asya levhası arasındaki Tetis denizinde biriken tortullar,
Hindistan levhasının Asya levhasına doğru hareket
etmesiyle sıkışmış ve kıvrılarak yükselmeye başlamıştır.
Bu yükselme neticesinde Himalaya Dağları oluşmuştur.
Günümüzde de Hindistan levhasının kuzeye doğru
hareket etmesi hem depremlere hem de Himalayaların
yılda 5 mm kadar yükselmesine neden olmaktadır. Bu
dağ sisteminin içinde Dünya'nın en yüksek noktası olan
Everest Tepesi (8.850 m) yer alır.
İzostasi (Eş Denge)
.Yandaki terazinin kefelerinin
eşit yüke sahip olması
nedeniyle dengede olduğunu
görüyoruz. Yerkabuğunu
oluşturan levhalarda manto
üzerinde dengeli dururlar.
Buna İzostasi (Eş Denge)
denir. Ancak bazı nedenlerden
dolayı bu denge bozulabilir ve
levhalarda önemli
değişiklikler olur. Bu
nedenlerin başında kara
parçalarının taşıdığı yükün
artması ve azalması gelir.
Epirojenik Hareketler
Epirojenez, yer kabuğunun geniş alanlarında görülen
yükselmeler ve çökmeler şeklinde meydana gelen kıt’a
oluşumu hareketleridir.Epirojenik hareketler sırasında
deniz tabanları yükselir veya karalar çökerse,deniz
seviyesi yükselerek karalara doğru ilerler.Bu olaya
transgresyon (deniz ilerlemesi) denir.Tersine karalar
yükselir veya deniz tabanları çökerse deniz suları
çekilir.Bu olaya ise regresyon (deniz gerilemesi) adı
verilir.
Transgresyon (Deniz İlerlemesi)
Karalar üzerinde meydana gelen volkanik faaliyetler ve
buzullaşma sonucunda kara kütlesinin ağırlığı artmaktadır. Bu
nedenle manto üzerinde yüzer durumda olan kara kütlesi çökmeye
uğrar. Deniz suları karaya doğru ilerler.
Regresyon (Deniz Gerilemesi)
Aşınma ve buzulların erimesi sonucu karalar hafiflemekte ve
yükselmektedir. Karalar yükselince denizler gerilemekte, deniz
altındaki alanlar kara hâline gelmektedir
Anadolu’da Epirojenez
.
Epirojenik
Hareketlerle
Anadolu’nun toptan
yükselmesi. Tetis
Denizinde bulunan
sular Deniz
Gerilemesi
(Regresyon) ile çekildi
ve Anadolu bugün ki
halini almış oldu.
Epirojenik Hareketlere Örnek:
.
Epirojenik
hareketlere örnek
olarak İskandinav
Yarımadası ve
Kanada verilebilir.
Buzul Çağında
buralarda 1 - 2 km
kalınlığında bir buzul
örtüsü vardı.
Sonradan buzullar eriyince, karaların üzerindeki yük azaldı ve
magmaya doğru gömülen bu kara parçaları tekrar yükselmeye
başladı. Yükselme, günümüzde de yavaş yavaş devam etmektedir.
Volkanizma
Volkan (Yanardağ) Nedir ?
. Bir yanardağ (ya da
volkan), magmanın
(dünyanın iç
tabakalarında bulunan,
yüksek basınç ve yüksek
sıcaklıkla ergimiş ya da
erimiş kayalar),
yeryuvarlağının
yüzeyinden dışarı
püskürerek çıktığı
coğrafi yer şekilleridir.
Sil Nedir?
.
Magmanın
yeryüzüne
çıkamayarak
yerkabuğunda
bulunan
tabakalardaki
boşluklara girerek
burada katılaşması
ile oluşmuş bir
volkanik şekildir.
Dayk Nedir?
Yerin derinliklerinden gelerek yerkabuğunun içine duvar
gibi dikine sokulan bir çeşit damar.
Lakolit Nedir?
Yerin derinliklerinden tabakaların arasına sokulmuş
bulunan magma yığınlarının bu tabakaları kabartacak
şekilde toplu bulunduğu yığın.
Batolit Nedir?
.
Yerin çok
derinlerinden
yer kabuğunun
içine büyük
yığınlar halinde
sokulmuş fakat
yer yüzüne
ulaşamamış
kütlelerdir.
Genellikle
granittir. Derin
taş anlamına
gelir.
Volkan Kesiti
.
Dünya’nın iç kesimlerindeki
magmanın yeryüzüne çıktığı
yere VOLKAN denir.
Volkan faaliyetlerinde çıkan
malzemeler; katı, sıvı, gaz
olmak üzere üç çeşittir.
Sıvı:
LÂV,
Katı maddeler:
KÜL, VOLKAN TÜFÜ,
Gazlar:
KARBON, KÜKÜRT, AZOT
Türkiye’de Sönmüş Volkanlar:
a. Doğu Anadolu: Büyük Ağrı, Küçük Ağrı, Tendürek, Süphan,
Nemrut dağları.
b. İç Anadolu: KD - GB doğrultulu Erciyes, Melendiz, Hasan dağları,
Karacadağ ve Karadağ’dır.
c. Güney Doğu Anadolu: Karacadağ.
d. Batı Anadolu: Kula platosu ile Uşak arasında 50 kadar küçük
volkan konisi vardır. Tarihte buraya yanık bölge denmiştir.
e. Kuzey Batı Anadolu: Köroğlu dağlarında geniş volkanik örtüler.
Denizaltı Volkanizması:
Magmanın deniz altından yeryüzüne çıkararak burada soğuyup
katılaşmasına deniz altı volkanizması denir. Bu olay sonucunda
bir ada oluşabilir.
Derinlik (İç) Volkanizması:
Magmanın yeryüzüne çıkamadan yerin derinliklerinde soğuyup
katılaşmasına Derinlik Volkanizması denir. Bu yolla “İç
Püskürük Taşlar” oluşur. Bu kısımlar dış kuvvetlerin etkisi ile
aşınarak yeryüzüne çıkabilirler. Afyon ve Ankara Kalesinin
üzerinde bulunduğu tepe bu şekildedir.
Kaldera: :
Patlama veya çöküntü ile kraterde oluşan çukurluk. Kelime
anlamı “kazan” dır. Şekilde Yanardağ ilk başta koni
şeklindeyken Kraterde patlama gerçekleşir. Bunun sonucunda
geniş bir çukurluk olan Kaldera oluşur. Bu kısımda su
birikmesi sonucu bir gölde oluşabilir. Nemrut Krater Gölü
gibi.
Volkanlar
Türkiye’de Volkanik Alanlar:
Dünya’da Volkanlar:
Kül Konileri:
Bir volkanın ürettiği magma yoğun ve akışkan ise kül,
cüruf ve volkan bombası üretir .Bu unsurlar üst üste
birikerek kül konileri oluşur.
Kalkan Volkanlar:
Akıcı lavların bir bacadan çıkarak birikmesi sonucunda
oluşan, geniş alanlı ve kubbemsi bir görünüşe sahip
volkanlardır.
Tabakalı Volkanlar:
Magmadan değişik dönemlerde yükselen, fazla akıcı
olmayan farklı karakterdeki malzemenin birikmesi İle
oluşur. Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı bu
şekilde oluşmuştur.
Tali Koniler:
Sıra boyu lav çıkışının olduğu alanlarda birbirini takip
eden tali koniler.
DEPREM NEDİR ?
Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak
ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak
geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına
"DEPREM" denir.
SİSMOLOJİ
Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının
yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve
yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem
ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına
"SİSMOLOJİ" denir.
FAY NEDİR?
Yer kabuğunu oluşturan levhalar kırılır. Kırılma sonucu
oluşan iki parça birbirine göre yer değiştirir. Buna Fay
denir.Fayların hareketli olduğu bölgelere aktif fay kuşağı
adı verilir.
LEVHA NEDİR?
. Dünyanın yüzeyi dev
boyutlu bir yap boz gibidir.
Birbirine geçen ve birbirini
tamamlayan parçalardan
oluşur. Bu parçalara levha
denir. Levhalar yavaş fakat
sürekli hareket halindedir.
Bu hareketlilik sonucunda, levha sınırlarında, uzun zaman
dilimleri ile baktığımızda yeni okyanuslar, yeni kıtalar, sıradağlar
ve yanardağlar oluşur. Depremler ve volkanik aktivitelerin nedeni
bu hareketliliktir
Levha Hareketleri
Levhaların birbirleriyle etkileşimleri bakımından levha
hareketlerini 3 ana başlıkta toplayabiliriz. Uzaklaşmaayrılma; yakınlaşma-çarpışma; yanal yer değiştirmesıyırma. Bu hareket türleri, aynı zamanda bu sınırlarda
oluşan depremlerin ve volkanik faaliyetlerin niteliklerini
de belirler.
Fay Tipleri
. Levha hareketleri, yer kabuğunu
oluşturan tabakaların üzerinde çok
büyük gerilimler oluşturur. Bu
gerilimler neticesinde sert olan
tabakalar kırılır. Bu kırık alanlar
fay hatlarını oluşturur. Fayların
geçtiği sahalar çoğu kez kabuk
tabakasının altında üst mantoda
biriken enerjinin kolaylıkla
yeryüzüne çıktığı alanlardır. Fay
hatlarının geçtiği yerlerde deprem
riski de fazladır.
Fay Tipleri
.
Doğrultu Atımlı Fay
Normal Fay
Ters Fay
Fay Tipleri
.
Fay Çöküntü
Fay Yükselti
Ataner TOKAT
EPİSANTR
HİPOSANTR
Ataner TOKAT
Ataner TOKAT
KAÇ TÜR DEPREM VARDIR?
DEPREM
TÜRLERİ
1)Tektonik
Depremler
2)Volkanik
Depremler
3)Çöküntü
Depremleri
TEKTONİK DEPREM:
Depremler oluş nedenlerine göre değişik türlerde olabilir.
Levhaların hareketi sonucu meydana gelen depremler
genellikle "tektonik" depremler olarak nitelendirilir ve bu
depremler çoğunlukla levha sınırlarında oluşurlar.
Yeryüzünde olan depremlerin %90'ı bu gruba girer.
Türkiye'de olan depremler de büyük çoğunlukla tektonik
depremlerdir.
VOLKANİK DEPREM:
. Bir diğer deprem türü olan "volkanik"
depremler ise, volkanların faaliyete
geçmesi sonucu oluşurlar. Yerin
derinliklerinde ergimiş maddenin
yeryüzüne çıkışı sırasındaki fiziksel ve
kimyasal olaylar sonucunda oluşan gazların
yapmış oldukları patlamalarla meydana
gelir. Bu tür depremler, yanardağlarla ilgili
olduklarından yereldir ve çok büyük
kayıplara neden olmaz. Japonya ve
İtalya'da oluşan depremlerin bir kısmı bu
gruba girmektedir. Türkiye'de aktif
yanardağ olmadığı için bu tip depremler
olmamaktadır.
ÇÖKÜNTÜ DEPREMİ:
Bir başka tip deprem de "çöküntü" depremlerdir. Bunlar
yer altındaki boşlukların (mağara), kömür ocaklarında
galerilerin, tuzlu arazilerdeki boşluklarda tavan blokunun
çökmesi ile oluşurlar. Hissedilme alanları yerel olup
enerjileri azdır, fazla yıkıma neden olmazlar. Büyük
heyelanlar ve gökten düşen meteorların da küçük
sarsıntılara neden olduğu bilinmektedir.
DEPREM NERELERDE MEYDANA GELİR?
1)Pasifik Deprem Kuşağı
2)Alpin Deprem Kuşağı
3)Atlantik Deprem Kuşağı
1.KUŞAK (Pasifik
Deprem Kuşağı):
Şili’den kuzeye
doğru Güney Amerika
kıyıları, Orta Amerika,
Meksika, ABD’nin batı
2.KUŞAK
(Alpine):
kıyıları
ve Alaska’nın
Endonezya’dan
güneyinden
3.KUŞAK Aleutian
(Java-Sumatra)
Adaları,
Japonya,
(Atlantik):
başlayıp Yeni Gine,
Filipinler,
Bu kuşak,
Himalayalar
ve
Güney
Pasifik
Adaları
Atlantik
Okyanusu
Akdeniz
üzerinden
ve
Yeni Zelanda’yı
ortasında
yer alan
Atlantik en
Okyanusu’
içine
levhaalan
sınırı büyük
na ulaşan
kuşaktır.
deprem
kuşağıdır.
(Atlantik
Okyanus
Yeryüzündeki büyük
Yeryüzündeki
Sırtı) boyuncabüyük
depremlerinyüzde
yüzde81’i
depremlerin
uzanır.
buüzerinde
kuşakta
bu17’si
kuşak
oluşur.
gerçekleşir.
SİSMİK DALGALAR
Bir deprem olduğunda dünyamız hacim ve yüzey
dalgaları üreterek bu olaya cevap verir. Hacim dalgaları
dünyanın iç bölgelerinde ilerleyebilirken, yüzey dalgaları
yer kabuğunun dış katmanlarında yayılabilirler. Bir
depremde önce P-dalgaları sonra S-dalgaları yüzeye
ulaşır ve yüzey dalgaları ile sarsılmaya devam eder. Esas
yıkıma yol acan dalgalar Love dalgalarıdır.
P - DALGALARI:
P- dalgaları kayaları dalganın ilerlediği yönde sıkıştırır ve
gevşetir. Bu tür dalgalara aynı zamanda ses dalgalarını da
içine alan sıkıştırıcı dalgalar da denir ve bu dalgalar
katılarda, sıvılarda ve de gazlarda kolayca ilerleyebilirler.
S- DALGALARI:
S-dalgaları dalganın ilerleme yönüne dik açılarda
kayanın şeklini bozar. Bu tür dalgalar katılarda
ilerleyebilirken, sıvı ve gazlarda çok zayıf bir şekilde
yayılırlar (çoğu durumlarda ölçülemeyecek kadar
zayıftırlar).
YÜZEY DALGALARI:
Bu tür dalgalar titreşimlerin en güçlü olduğu dalgalardır.
Rayleigh ve Love olmak üzere iki tür yüzey dalgası
vardır. Rayleigh dalgaları okyanus dalgaları gibi
çalkantılı iken, Love dalgaları yüzey üzerinde dönme
hareketleri gibidir.
ODAK NOKTASI (HİPOSANTR)
Odak noktası yerin içinde depremin enerjisinin ortaya
çıktığı noktadır.Bu noktaya odak noktası veya iç merkez
de denir.Gerçekte , enerjinin ortaya çıktığı bir nokta
olmayıp bir alandır , fakat pratik uygulamalarda nokta
olarak kabul edilmektedir.
Hiposantr
DIŞ MERKEZ (EPİSANTR)
Odak noktasına en yakın olan yer üzerindeki noktadır.Burası aynı
zamanda depremin en çok hasar yaptığı veya en kuvvetli olarak
hissedildiği noktadır. Aslında bu , bir noktadan çok bir
alandır.Depremin dış merkez alanı depremin şiddetine bağlı olarak
çeşitli büyüklüklerde olabilir. Bazen büyük bir depremin odak
noktasının boyutları yüzlerce kilometreyle de belirlenebilir.Bu
nedenle "Episantr Bölgesi" ya da ''Episantr Alanı" olarak
tanımlama yapılması gerçeğe daha yakın bir tanımlama olacaktır.
Episantr
ODAK DERİNLİĞİ :
Depremde enerjinin açığa çıktığı noktanın yeryüzünden en kısa
uzaklığı, depremin odak derinliği olarak adlandırılır. Depremler
odak derinliklerine göre sınıflandırılabilir.Bu sınıflandırma
tektonik depremler için geçerlidir.Yerin 0-60 km.derinliğinde olan
depremler sığ deprem olarak nitelenir.Yerin 70-300
km.derinliklerinde olan depremler orta derinlikte olan
depremlerdir.Derin depremler ise yerin 300 km.den fazla
derinliğinde olan depremlerdir.Türkiye'de olan depremler
genellikle sığ depremlerdir ve derinlikleri 0-60
km.arasındadır.Orta ve derin depremler daha çok bir levhanın bir
diğer levhanın altına girdiği bölgelerde olur.Derin depremler çok
genis alanlarda hissedilir , buna karşılık yaptıkları hasar azdır.Sığ
depremler ise dar bir alanda hissedilirken bu alan içinde çok büyük
hasar yapabilirler.
EŞ ŞİDDET (İZOSEİT) EĞRİLERİ :
Aynı şiddetle sarsılan noktaları birbirine bağlayan noktalara denir.
Bunun tamamlanmasıyla eş şıddet haritası ortaya çıkar. Genelde
kabul edilmiş duruma göre, eğrilerin oluşturduğu yani iki eğri
arasında kalan alan, depremlerden etkilenme yönüyle, şiddet
bakımından sınırlandırılmış olur. Bu nedenle depremin şiddeti eş
şiddet eğrileri üzerine değil, alan içerisine yazılır.
ŞİDDET:
•
Depremin yer yüzeyindeki etkileri,
depremin şiddeti olarak tanımlanır.
Şiddetin ölçüsü, depremin yapılar ve
insanlar üzerindeki etkileri ve
toplam hasar gibi çeşitli kıstaslar göz
önüne alınarak yapılır. Şiddeti
tanımlamak için birden çok ölçek
geliştirilmiştir. Bunlardan en yaygın
kullanılanı 'Değiştirilmiş Mercalli
Şiddet Ölçeği'dir (Modified Mercalli
(MM) Intensity Scale). Bu ölçek,
Romen rakamları ile belirlenen 12
düzeyden oluşur. Hiçbir
matematiksel temeli olmayıp bütünü
ile gözlemsel bilgilere dayanır.
MAGNİTÜD (BÜYÜKLÜK) :
. Magnitüd depremin kaynağında
açığa çıkan enerjiyi ifade eder.
Deprem sonrasında verilen
değerler de bu enerjinin bir
ölçüsüdür. Şiddet ise depremin
yapılar ve insanlar üzerindeki
etkilerini ifade eder. Depremin
magnitüdü, belli bir zaman
diliminde kaydedilen sismogram
üzerindeki deprem dalgalarının
genliğinin logaritması olarak
tanımlanır.
ÖNCÜ DEPREM:
. Ana depremden önce
meydana gelen küçük
şoklardır. Bunun bir öncü
deprem olduğunu belirlemek
ise bugünkü tekniklerle
neredeyse imkansızdır.
Meydana gelen sarsıntının
öncü deprem olduğunu,
maalesef meydana gelen ana
deprem ile öğrenebiliyoruz.
ARTÇI DEPREM (AFTERSHOCK):
. Ana depremin meydana
gelmesinden sonra, ana şoku
izleyen daha küçük
sarsıntılar dizisidir. Ne kadar
süre ile devam edecekleri
konusunda ise kesin bir şey
söylemek mümkün değildir;
1 ay da olabilir 2 yıl da...
DEPREM SÜRESİ:
Depremlerin sürelerinin uzun ya da kısa olması,
şiddetine de bağlı olarak hasarın büyük ya da az olmasını
belirleyen bir faktördür. Süresi uzun ve şiddetli
depremler daha büyük hasara neden olurlar.
Tsunami
Japonca'da "liman dalgası" anlamına gelen tsunami sözcüğü,
okyanus ya da denizlerin tabanında oluşan deprem, volkan
patlaması ve bunlara bağlı taban çökmesi, zemin kaymaları gibi
tektonik olaylar sonucu denize geçen enerji nedeniyle oluşan uzun
periyodu deniz dalgasını temsil eder.Özgün bir dalga olan
tsunamiye Büyük Okyanus'ta çok sık, diğer okyanus ve denizlerde
ise ender olarak rastlanmaktadır.
DEPREM BÖLGELERİ HARİTASI
KONYA DEPREM HARİTASI
DIŞ KUVVETLER
Enerjisini güneşten alan ve yer şekillerinin oluşmasında
yıkıcı etkiye sahip olan kuvvetlere dış kuvvetler denir.
Download