Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Genel Bilgiler

advertisement
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
Toplumsal Cinsiyet Kavramı Neyi Açıklar?
Cinsiyet, erkekler ve kadınlar arasındaki evrensel ve
değişmez biyolojik farklılıkları tanımlar.
Toplumsal cinsiyet, herhangi bir zamanda, herhangi bir
yerde, bir topluluğunun üyesi olarak erkek ya da kadın
olmaya ilişkin toplumun yüklediği özellikler, roller, eylemler,
sorumluluklar ve ihtiyaçlar olarak tanımlanabilir.
Cinsiyet
Toplumsal Cinsiyet
Biyolojiktir
Toplumsal olarak belirlenir
Değişmez
Zaman ve mekana göre
değişebilir
Evrenseldir
İçine doğulan yapıya özeldir
Toplumsal Cinsiyet Nasıl Oluşur?
• İçinde bulunulan toplumların / kültürlerin
kadından ve erkekten beklentileri,
• Her iki cinsiyete dair önyargıları,
• Öğrenilmiş toplumsal cinsiyet algılarıyla
oluşur.
Beklentiler, önyargılar,
algılamalar
zamana ve mekâna göre
değişiklikler gösterir.
Toplumsal cinsiyet kavramları
ait olunan sınıf, yaşanan yer
(köy, kasaba, kent vb.), yaş
gibi unsurlardan etkilenirler.
Her kültür, bireylerde, genelde kadın ve erkeklerin
özellikleri, yetenekleri ve olası davranışlarına ilişkin
çeşitli fikir ve beklentiler oluşturur.
Toplumsal cinsiyet rolleri
Erkek ve kadınların, erkek ve kadın olarak yerine getirdikleri rolleri anlatır.
Bunlar esnek veya katı olabileceği gibi bireysel özelliklere ve zamana göre de
değişebilir. Örneğin, birçok geleneksel toplumda kadın ve erkek rolleri,
toplumsal cinsiyet algısına göre şekillenmiştir.
Toplumsal Cinsiyet Stereotipleri
Kadınların
ve
erkeklerin,
neleri
yapabilme yetisine sahip olduklarına
ilişkin genel fikirler
Örneğin, kadınlar evi daha iyi yönetir…
erkekler daha iyi liderlik yaparlar
Toplumsal Cinsiyet Değerleri ve Normları
Bir toplumda/kültürde kadın ve erkeklerin “nasıl” olması gerektiğine dair bireylerde
yaratılan fikirler, yargılar
Örneğin;
• Kadınların güzel, bakımlı, itaatkâr, uyumlu, yumuşak başlı, ev ve aile işlerinde becerikli;
erkeklerin güçlü, cesur, sert, lider vasılı olduğu düşünmek.
• Kızlara Nazlı, Narin, Duygu; oğlanlara ise Efe, Mert, Yiğit vb isimler koymak.
• Erkeklerden beklenebilecek özellikler (cesaret,
atılganlık, gözü peklik vb.) ve kadınlardan
beklenebilecek özellikler (duygusal, becerikli,
şefkatli, vb.) tanımlamak.
• Kız ve erkek çocukların farklı oyunlar ve
oyuncaklarla oynatılması.
• Dilimize yerleşen deyişler:
Erkekler ağlamaz
Kızını dövmeyen dizini döver
Bekara karı boşamak kolaydır
Kız almak / kız vermek
Erkek sözü vermek
Elinin hamuruyla erkek işine karışmak
Kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmeyeceksin
Adamakıllı
Nasıl Öğreniyoruz?
Aile
Komşular - Arkadaşlar
Okul – Öğretmenler - Ders kitapları
Televizyon – Sinema
Medya – Yayınlar
Reklamlar
Giysiler
Kitaplar
Oyuncaklar
Masallar - Şarkılar
Kadınların ve erkeklerin toplumsal yaşamın her alanına eşit
katılımlarını
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği olarak tanımlamaktayız.
Kısacası, kadın ve erkeklerin eşit hak, imkan ve olanaklara
sahip oldukları
durumdur.
Bireyin cinsiyeti nedeniyle
uğramaması demektir.
herhangi
bir
ayrımcılığa
• Kadın – erkek eşitliğinin sağlanması için kadınlara yalnızca fırsat eşitliği sağlanması,
bazen yeterli olmayabilir. Konumları, yani başlangıç koşulları eşit olmayan insanlar, eşit
fırsatlardan da yararlanamayabilirler.
• Kaynaklar, kadın ve erkeklere eşit sunulsa bile, onlara erişimi güçleştiren sistematik
engeller söz konusu olabilir.
• Koşulları eşit olmayanlara “eşit” muamele “aynı, adil” muamele anlamına gelmez.
Hem başlangıç koşullarında ve fırsatlarda, hem süreçte hem de sonuçta eşitliği
güvenceye alacak önlemler alınması gerekir.
Toplumsal Cinsiyet İlişkilerini Dönüştürmek
•
Toplumsal cinsiyet ilişkileri, kadınlar ve erkekler arasında güç dağılımını
şekillendirir. Bu ilişkiler sayesinde, herhangi bir toplumda kadın ve erkek
arasındaki konum (statü) farklılıkları oluşur ve yeniden üretilir.
•
Yerleşik algılar, alışkanlıklar gibi toplumsal cinsiyete dair pek çok şey sorgulanmalı
ve eleştiriye konu olmalıdır.
•
Söz konusu değişim sürecinin başarıyla yönetilmesi, hem stratejik hem de
uygulamaya dönük bir dizi kararlar almayı ve uygulamayı gerektirir.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Konusunda Yasal Mevzuat
• 1945 yılında kabul edilen ilk uluslararası yasal doküman olan "İnsan Hakları Bildirgesi" kadın-erkek
eşitliği prensibinin uluslararası planda kabulünün BM tarafından ilanı anlamını taşımaktadır.
• BM Genel Kurulu tarafından 1979 yılında kabul edilen Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın
Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW), toplumsal yaşamın her alanında kadın-erkek eşitliğini
sağlanmasını ve kalıplaşmış kadın-erkek rollerine dayalı önyargıların yanı sıra geleneksel ve benzer
tüm ayrımcılık içeren uygulamaların ortadan kaldırılmasını öngörür. Bu sözleşme kadınlara karşı
ayrımcılığı önlemek için var olan tek yasal ve bağlayıcı dokümandır.
• 1995 yılında kabul edilen Pekin Deklarasyonu ise kadının güçlendirilmesi ve ilerlemesi, kadın-erkek
eşitliğinin artırılması ve toplumsal cinsiyet perspektifinin politika ve programlara yerleştirilmesini
yükümlülük altına alır.
• Türkiye’de özellikle 1999 yılında AB’ye tam üyelik sürecinin başlamasıyla birlikte kadın-erkek
eşitliğini sağlamaya yönelik önemli değişimler gerçekleşmiştir. Bu dönemde ‘cinsler arası eşitlik’,
temel bir norm olarak yeni hukuksal düzenlemelerde açıkça yer almış; Anayasa’nın 10. maddesi,
Ceza Kanunu, Medeni Kanun ve Ailenin Korunmasına Dair Kanun gibi önemli kanunlarda yapılan
değişikliklerle somut olarak tanımlanıp güvence altına alınmıştır.
Download