Gümrük Tarifeleri

advertisement
6. BÖLÜM
GÜMRÜK TARİFELERİ
Gümrük vergileri ithal mallarının ülke sınırlarından geçişi
sırasında devletçe alınan vergilerdir.
Tarife ise çeşitli mallara uygulanacak vergi oranlarını
gösteren listedir.
Gümrük vergileri yasalara bağlı olduklarından parlamento
faaliyetini gerektirir. Ancak Türkiye’de gümrük vergilerinin
konulması, kaldırılması ve vergi oranlarının değiştirilmesiyle ilgili
bazı yetkiler yasalarla hükümete verilmiştir.
Otonom tarife: Ülkenin tek taraflı olarak koyduğu tarifelerdir.
Tercihli tarife (tavizli tarife): Ülkelerin aralarında yaptıkları
anlaşmalar sonucunda birbirlerinden ithal ettikleri mallara karşı daha
düşük tarife uygulamalarıdır. Tercihli tarifeler yalnızca iki ülke ile
sınırlı olabileceği gibi ikiden çok ülkeyi de kapsayabilir.
Günümüzde gümrük tarifeleri daha çok ithalat üzerine konulmaktadır.
Ancak zaman zaman ihracatta gümrük vergisi uygulamalarına
rastlanabilir. Hükümetlerin ihracata gümrük tarifesi koymaları, daha
çok izlenen dış ticaret politikasıyla ilgilidir.
Tablo 6.1. Bazı Ülkelerin Sanayi Malları Üzerine
Uyguladıkları Ortalama Tarife Oranları
İthalatçı Ülke
Ort. Tarife Oranı (%)
Yılı
Kanada
4.4
2000
ABD
4.1
2000
Avrupa Birliği
4.5
2000
Japonya
3.9
2000
İsviçre
2.3
2000
Norveç
3.3
1998
Avustralya
4.7
2001
Hong Kong
0.0
2001
Türkiye
8.0
1999
Macaristan
7.4
2001
Güney Kore
7.5
2000
Filipinler
6.7
2001
Arjantin
13.4
2000
Meksika
15.6
2000
Peru
13.0
1998
Kamerun
17.6
1999
I. TARİFELERİN GELENEKSEL AMAÇLARI: GELİR SAĞLAMA VE KORUMA
Gümrük vergilerinin uygulanmasında en yaygın iki amaç
devlet hazinesine gelir sağlamak ve yerli sanayiyi dış rekabetten
korumaktır.
1. Hazineye gelir sağlamak: Bu vergiler çeşitli ülkelerin bütçe
gelirleri içinde farklı oranlarda yer tutmakla birlikte özellikle az
gelişmiş ülkelerde devlet hazinesinin önemli bir gelir kaynağını
oluştururlar. Tarifelerin dış ticaret politikasının en eski araçlarından
birisi olması da bu nedene dayanır.
Gelir sağlama amacına yönelik olan tarifeler genellikle halkın
yaygın biçimde tükettiği mallar üzerine konulur. Ancak talebi esnek
mallara uygulanan yüksek gümrükler tüketimin kısılmasına yol
açarak vergi gelirlerini önemli biçimde düşürebilir. Bu nedenle mali
amaçlı vergilerde talep esnekliği gözden uzak tutulmamalı ve vergi
oranı toplam vergi gelirlerini maksimum yapacak bir düzeyde
belirlenmelidir.
I. TARİFELERİN GELENEKSEL AMAÇLARI: GELİR SAĞLAMA VE KORUMA
2. Yerli sanayiyi dış rekabetten korumak: Gümrük tarifeleri,
ithal mallarının yurtiçi fiyatını yükselterek bu malların benzerlerini
(ithalata rakip malları) üreten yerli üreticileri dış rekabetten koruyucu
etki doğurur. Bu görevi yerine getirebilmek için vergi oranları yeteri
kadar yüksek olmalıdır.
Bir malın ithalinden o malın yüksek yurtiçi fiyatı ile ondan
daha düşük dünya fiyatı arasındaki fark tutarında veya daha yüksek
ölçüde bir vergi alınması ithalatı tümden önler. Bu durumda mala tam
koruma sağlanmış olur. Bu derece yüksek olan gümrük vergilerine
yasaklayıcı gümrük vergileri denir. Bundan daha düşük oranda
gümrük vergisi uygulanması durumunda ise bir miktar ithalat
yapılması sürdürüleceği için kısmi bir koruma sağlanması söz
konusudur. Burada hem yerli sanayiyi koruma sağlanmış olur hem de
gerçekleşen ithalat ölçüsünde hazineye gelir sağlanmış olur.
II. GÜMRÜK TARİFELERİNİN KONULUŞ ESASI
Gümrük vergileri spesifik veya ad valorem temel
üzerinden alınabilirler. Birde bunların ikisini birleştiren karma
vergiler vardır.
Spesifik vergiler birim ve ağırlık gibi malların fiziki
nitelikleri üzerinden alınırlar.
Örnek: Otomobil başına 1000 $, Petrolün variline 20 $
vergi konulması gibi
Ad valorem vergiler malın değerinin belirli bir yüzde
oranı şeklindedir.
Örnek: Otomobil ithalinden C.I.F. değerin % 80’i
oranında vergi alınması gibi
II. GÜMRÜK TARİFELERİNİN KONULUŞ ESASI
Spesifik vergiler malın fiziki birimi gibi objektif kriterlere
dayandıklarından uygulamada kolaydırlar. Ancak vergide adalet ilkesi
ile bağdaşmazlar. Çünkü malın farklı değerdeki kaliteleri arasında bir
ayrım yapılmaz, ucuz kalitede mal ithal edenler ile pahalı kalitede mal
ithal edenler hep aynı vergiyi öderler.
Spesifik vergiler enflasyonda ad valorem vergiler kadar dış
koruma sağlamazlar. Bunlar birim başına sabit miktar oldukları için
fiyatlar yükseldikçe verginin fiyata oranı düşer. Ad valorem vergiler
ise değer üzerinden alındıkları için artan fiyatlara aynı oranda
uygulanırlar, yani verginin koruma gücü değişmez.
Bu özelliklerinden ötürü spesifik vergiler daha çok aynı
kalitedeki standart ürünlere, ad valorem vergiler ise kalite ve fiyat
farklılıklarının önemli olduğu mallara uygulanırlar.
II. GÜMRÜK TARİFELERİNİN KONULUŞ ESASI
Ad valorem vergilerin uygulanmasında bazı güçlükler vardır. Bu
vergilerin uygulanabilmesi için her şeyden önce malların değerinin belirlenmesi
gerekir. İthal mallarının üretildiği fabrikada, satış yerlerinde, taşıma aracında
veya sınırdan girdiği andaki fiyatları birbirinden farklılık gösterir.
F.O.B. fiyat ve C.I.F. fiyat olmak üzere başlıca iki uygulama vardır.
F.O.B. (Free on board-güvertede teslim): Malın ihracatçının
limanında, gemiye yüklendiği andaki fiyatıdır. Maliyet ile malın geminin
güvertesine yüklenmesine kadar yapılan masrafları kapsar.
C.I.F. (Cost, insurance and freigh-maliyet sigorta ve navlun): Malın
ithalatçı ülkenin limanına vardığı andaki fiyatıdır. Maliyet ile birlikte taşıma ve
sigorta giderleri toplamından oluşur.
Kanada ve ABD spesifik Avrupa Birliği ve Türkiye ad valorem esası
uygulamaktadır.
Karma gümrük vergileri genellikle hammaddesi gümrük vergisine tabi
olan mallara uygulanır. Bu durumda verginin spesifik kısmı hammadde üzerine
konulan gümrük vergisine eşittir. Ek olarak ad valorem vergi ise iç ekonomide o
sanayi dalına sağlanmak istenen koruma oranını yansıtır.
III. GÜMRÜK VERGİSİNİN EKONOMİK ETKİLERİ
Bir ticari kısıtlama önleminin dolaysız etkisi doğrudan
hedef aldığı malın piyasası üzerinde görülür. Bu şekilde
uygulanan ticaret politikası etkilerinin yalnızca bir piyasa ile
sınırlı tutulduğu ilgili öteki piyasalarda doğuracağı sonraki veya
ikincil etkilerin dikkate alınmadığı durumda kısmi denge analizi
(dar kapsamlı veya mikro ekonomik etkiler) yapılmış olur.
İkincil veya dolaylı etkiler incelendiğinde ise genel denge
analizi (geniş kapsamlı veya makro ekonomik etkiler) söz konusu
olur. Genel denge analizi çerçevesinde tüm piyasalardaki
değişmeler aynı anda incelenir ve uygulanan politikanın dolaylı
ve dolaysız etkileri kapsamlı olarak belirlenmeye çalışılır.
A. KISMİ DENGE YAKLAŞIMI VE TARİFELERİN ETKİLERİ
Serbest ticaret koşulları altında küçük bir ülke istediği kadar
mal ithal edebildiği için iç ve dış fiyatlar birbirine eşit olur ve her iki
fiyat da yatay eksene paralel çizilen bir doğru ile temsil edilebilir.
Tarife koyduktan sonra ise malın yurtiçi fiyatı tarife miktarı
kadar yükselir (küçük ülke varsayımı, taşıma giderleri ve benzeri
masrafların bulunmaması durumunda). İç fiyatların artması malın
yerli üretiminin genişlemesine, tüketimin kısılmasına ve ulusal
gelirin yurtiçi tüketicilerden ilgili endüstride çalışan üreticilere
doğru yeniden dağıtılmasına neden olur. Ayrıca tarifeler malın
ithalini sıfıra indirecek kadar yüksek değilse ülke hazinesine de bir
miktar gelir kazandırır. Yani bir mal üzerine konulan gümrük vergisi
beş farklı dolaysız etki doğurur. Bunlar üretim, tüketim, dış ticaret,
gelir dağılımı ve hazineye gelir sağlama etkileridir.
Grafik 6.1. Gümrük Vergilerinin Kısmi Denge Etkileri
Fiyat
a. Üretim etkisi
A
F T
b. Tüketim etkisi
KS+UR. Dış ticaret etkisi
P3
c. Gelir etkisi
M
P2
P1
a
d
K
K
b
c
S
A
0
N
S
d. Bölüşüm etkisi
R
U
U
T
R
Miktar
A. KISMİ DENGE YAKLAŞIMI VE TARİFELERİN ETKİLERİ
Üretim etkisi:
Tarifelerin ithal malının iç fiyatını yükseltmesi ithalata rakip
üreticileri dış piyasanın rekabetinden koruyarak yerli üretimin artmasına
yol açar. Buna koruma etkisi de denir. Malın arz esnekliği üretimin
etkisinin belirlenmesinde önemlidir. Bir malın arz esnekliği ne kadar
yüksek olursa belirli bir fiyat artışının sağladığı üretim genişlemesi o
kadar fazla olur.
Tarifelerin koruyuculuk altında malın yurtiçi üretimini artırmak
kaynak israfına neden olmaktadır. Çünkü yerli üretimdeki her birim artış
daha yüksek bir reel maliyeti gerektirir. Başka bir deyişle, üretimde
kullanılan her yeni birim kaynağın verimliliği bir öncekinden daha
düşüktür. Ya da her yeni üretim bir öncekinden daha fazla kaynak
kullanılmasını gerektirir.
Tam çalışma varsayımı altında ithalata rakip mal üretimini
genişletmek için gereken kaynaklar ihracat kesiminden çekilecektir. Oysa
kaynakların bu kesimdeki verimi daha yüksektir.
A. KISMİ DENGE YAKLAŞIMI VE TARİFELERİN ETKİLERİ
Tüketim Etkisi:
Gümrük tarifeleri iç fiyatları yükselterek bir yandan yerli üretimi
özendirirken, öbür yandan da tüketimin kısılmasına yol açar.
İthal malının talep esnekliği ne kadar yüksekse belirli bir fiyat
artışı sonucunda tüketimdeki azalma da o kadar fazla olacaktır.
Dış Ticaret Etkisi:
Yerli üretimdeki artış ve tüketimdeki azalma ithalatta daralma
sonucu doğurur. İthalatta oluşan bu azalmaya dış ticaret etkisi denir.
Gelir Etkisi:
Gümrük tarifeleri ithalat hacmini sıfıra indirecek kadar yüksek
olmadıkları sürece devlet hazinesine gelir sağlarlar.
Toplam vergi geliri ithalat miktarı ile birim başına alınan verginin
çarpımına eşittir (grafiğe göre SUxP1P2).
Bölüşüm Etkisi:
Gümrük tarifeleri, ulusal gelirin tüketicilerden üreticilere doğru
yeniden bölüşümüne neden olur.
A. KISMİ DENGE YAKLAŞIMI VE TARİFELERİN ETKİLERİ
Üretici Rantı ve Sendikaların Baskısı:
Serbest ticaret ihracat kesiminde, korumacılık ise
ithalata rakip kesimlerde çalışan faktörlerin gelirini yükseltir. O
bakımdan çoğulcu demokratik toplumlarda genellikle dış
piyasanın rekabetine dayanamayan endüstrilerdeki işçi ve
işveren kuruluşları hükümeti ve parlamentoyu etkileyerek
ürettikleri malların gümrük tarifeleri ile korunmasını
sağlamaya çalışırlar. Sahip oldukları oy potansiyeli bu konuda
büyük bir baskı aracıdır.
B. TARİFELERİN RANT ETKİLERİ
Gümrük tarifelerinin toplum refahı üzerindeki etkileri üretici ve
tüketici rantı ile ölçülebilir.
Tüketici rantı veya tüketici artığı kavramı ilk kez Alfred Marshall
tarafından ortaya atılmıştır.
Bu kavram tüketicilerin malın bir birimi için vermeyi kabul
edebilecekleri en yüksek fiyat ile piyasada geçerli olan ve ödedikleri daha
düşük fiyat arasındaki farkı ifade eder. Piyasadaki gerçek fiyat tüketicilerin
ödemeyi kabul edebilecekleri fiyatın ne derece altında bulunursa tüketici
rantı o derece yüksektir.
Tüketici artığı geometrik olarak malın talep eğrisinin altında ve
fiyat doğrusunun üzerinde kalan büyüklüğü ile ölçülür. Tüketici rantı
tüketici refahının bir göstergesi olarak düşünülebilir.
Üretici rantı ve üretici artığı, üreticilerin belli miktar malın
satışından elde ettikleri gelir ile o miktar üretimin yapılabilmesi için zorunlu
olan maliyet ödemeleri arasında kalan pozitif farkı ifade eder.
Grafik 6.2. Tüketici Rantı ve Üretici Rantı
Fiyat
Fiyat
A
T
m
P
P
n
T
0
Miktar
A
0
Miktar
B. TARİFELERİN RANT ETKİLERİ
Fiyattaki bir değişmenin tüketici ve üretici artığında yaratacağı
değişmeler birbirinin tersidir. Fiyattaki bir düşme tüketici rantını artırır,
üretici rantını azaltır; fiyattaki bir yükselme karşısında da tüketici rantı
azalır, üretici rantı artar.
Tarife konulmasından kazanan iki taraf vardır: Üreticiler ve
hükümet.
Tarifelerden kayba uğrayanlar ise yüksek fiyat ödemek zorunda
kalan ve o yüzden de taleplerini kısan tüketicilerdir. Tüketici rantındaki
kaybın bir bölümü hükümete bir bölümü de üreticilere aktarılmıştır.
Bunların dışında kalan ve hiçbir kesime gitmeyen bir refah kaybı da vardır.
Bu kayıplar konulan tarife dolayısıyla ulusal ekonomideki serbest ticaret
fiyatlarına yapılan müdahalenin toplum açısından doğurduğu maliyeti
yansıtır. Bunlar tarife sonucu yurtiçinde gerçekleşen yüksek maliyetli
üretim artışının faktörlerde yol açtığı verimlilik kaybı ile tüketicilerin satın
almaktan vazgeçtikleri mal birimleri dolayısıyla uğradıkları rant
kayıplarından oluşur.
Grafik 6.3. Gümrük Tarifelerinin Refah Etkileri
Fiyat (TL)
S
D
- ABCJ üretici rantındaki değişme
- CFKG hükümetin sağladığı gelir
- JCK verimlilik kaybı
6 TL B
I
5 TL A
J
0
F
C
K
100 120
G
160
Gümrüklü iç fiyat
H
190
Dünya fiyat
M
- GFH tüketicilerin rant kaybı
B. TARİFELERİN RANT ETKİLERİ
Grafikte görülen miktar ve fiyatlar kullanılarak çeşitli etkilerin değeri
hesaplanabilir:
Tüketici rantındaki değişme (-) = 1TL. 160 + 1/2. 1 TL. 30 = (-) 175 TL
Üretici rantındaki değişme (+) = 1TL. 100 + 1/2. 1 TL. 20 = (+)110 TL
Hükümet gelirlerindeki değişme (+) = 1TL. 40 = (+) 40 TL
Toplumsal kayıplar (-) = 1/2. 1TL. 20 + 1/2. 1 TL. 30 = 25TL
C. MAKRO EKONOMİK ETKİLER (GENEL DENGE YAKLAŞIMI)
Tarifelerin yalnız hedef alınan piyasa üzerindeki dolaysız değil, onu
izleyerek diğer piyasalar üzerinde doğuracağı ikincil etkilerin incelenmesi
durumunda genel denge yaklaşımı uygulanmış olur. Ekonominin tümü
üzerinde ortaya çıkan bu etkilere makro ekonomik etkiler de denir.
a. Ulusal gelir ve istihdam artışı:
Gümrük tarifeleri toplam talebi yabancı mallardan yerli mallara
doğru kaydırır. Böylece yurtiçi endüstrilerde üretim artar. Bu reel üretim
artışı da çarpan mekanizması ile tüm ekonomiye yayılır ve toplam ulusal
gelir yükselir. Ulusal gelir artışı da ülkenin boş duran kaynaklarına çalışma
alanları yaratır. Bu da istihdam düzeyinin yükselmesine ve işsizliğin
azalmasına yol açabilir.
b. Dış ticaret bilançosu açıklarını giderme:
Gümrük tarifeleri ithalatı kısıtladığı ölçüde ülkenin döviz giderlerini
azaltır, böylece de ticaret bilançosu açığını kapayıcı etki yapar.
C. MAKRO EKONOMİK ETKİLER (GENEL DENGE YAKLAŞIMI)
c. Dış ticaret hadlerini iyileştirme:
Gümrük tarifeleri ticaret hadlerini tarife koyan ülke lehine
değiştirir. Ancak bunun gerçekleşmesi için karşı ülkelerin misilleme
yapmaması ve tarife koyan ülkenin monopsoncu olması gerekir.
d. Ülkedeki gelir dağılımını belirli sosyal sınıflar lehine
değiştirmek:
Hükümetler bazen gelir dağılımını bir sosyal sınıf lehine
değiştirmek istediklerinde gümrük tarifelerini bu amaçla kullanabilirler.
e. Yabancı ülkelerin sübvansiyonlu ve dampingli ihracatına
karşı konulan tarifeler:
Bazı ülkeler yurtiçi üreticilere verdikleri sübvansiyonlarla bu
malların ihracını sağlama hedefi güdebilirler. İthalatçı ülkelerdeki ithal
ikamesi üreticileri ise bundan büyük bir zarara uğrayabilirler.
IV. TİCARET HADLERİ VE OPTİMUM GÜMRÜK TARİFESİ
Tarife koyan ülkenin büyük bir ülke olduğu kabul
edilirse, bu ülkenin dış ticaret politikası uluslararası piyasa
dengesini bozucu, dolayısıyla ticaret hadlerini etkileyici
sonuçlar doğuracaktır. Bu gibi ülkelerde tarife artışları genel
olarak ticaret hadlerinin ülke lehine değişmesine yol açar.
Ticaret Hadleri Etkisi
Grafik 6.4. Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Hadleri
Otomobil
A1
G
G0
G1
A0
P0
P1
E
O
B1
B0 Bilgisayar
IV. TİCARET HADLERİ VE OPTİMUM GÜMRÜK TARİFESİ
Optimum gümrük tarifesi
Bu konu, büyük bir ülkenin “optimum” diye nitelendirilen bir tarife
koyarak serbest ticarete göre refah düzeyini nasıl en yüksek düzeye
çıkartabileceğidir.
Büyük bir ülkenin gümrük tarifesi koyması ülke refahı açısından
birbirine ters iki etki doğurur: (i) ticaret hadlerinde iyileşme ve (ii) ticaret
hacminde daralma. Bunlardan birincisi refahı olumlu, ikincisi ise olumsuz
etkiler. Bu durumda optimum tarife, ticaret hacmindeki daralmanın
olumsuz etkilerine karşılık, ticaret hadlerindeki iyileşmeden doğan net
refah artışlarını maksimum yapan bir gümrük tarifesidir.
Büyük ülke, serbest ticaret durumundan hareketle tarife oranlarını
artırmayı sürdürdükçe, optimum tarife oranı ile ülke refahı maksimum bir
düzeye yükselir, bu oran geçildikten sonra ise refah azalmaya başlar. Tarife
oranları aşırı düzeylere yükseltildiğinde ticaret hacmi sıfıra düşer yani ülke
tam bir otarşi durumuna ulaşır. Bu noktada dış ticaret kazançları sıfıra eşit
olur.
V. GÜMRÜK VERGİLERİNİN YANSIMASI SORUNU
İthalatçı ithal ettiği malın sınırdan geçişi sırasında
gümrük vergisini öder, sonra da bu vergiyi kısmen veya
tamamen malın fiyatına ekleyerek içerdeki nihai tüketicilere
yansıtır. Yani gümrük vergisinin yükünü ithalatçı ülkedeki
tüketiciler taşırlar. Genellikle doğru olan bu görüş bazı
durumlarda geçerli değildir. Bazen ithalatçının gümrük
vergisi koyması, ihracatçıyı fiyatları kırmaya zorlayarak
vergi yükünün yabancılar tarafından taşınmasına yol açabilir.
Grafik 6.5. Gümrük Tarifesinin Yansıması
Fiyat
T'
Türkiye
T
A
M
K
K'
PA
P
N
L
Tarife
PT
T
Miktar
Almanya
M'
A'
A'
L'
N'
T'
A
0
Miktar
V. GÜMRÜK VERGİLERİNİN YANSIMASI SORUNU
Vergi yükünün ihracatçı ülke tarafından paylaşılmasında temel
koşul, alıcının büyük bir ülke olmasıdır. Bir malın başlıca tüketicisi olan
ülkeler dünya ticaretindeki büyüklüklerinden ötürü bir anlamda monopson
gücüne sahiptirler. Bunların talebindeki bir değişme dünya fiyatlarını
önemli şekilde etkiler.
Alıcı ülkenin monopson gücü veri kabul edildiğinde, gümrük
yükünün paylaşılması, ilgili ülkelerdeki arz ve talep esnekliklerine bağlı bir
sorun durumuna gelir. İhracatçı ülkenin arz ve talep esneklikleri ne derece
düşükse bu ülke, verginin o kadar büyük bir payını üstlenir.
İthalatçı ülkenin büyüklüğü yanı sıra, arz ve talep esnekliklerinin
yüksek olması da ithalat talebinin önemli derecede azalmasına neden olur.
Yüksek arz esnekliği dolayısıyla, bir yandan yerli üretim hızla artarken, öte
yandan yüksek talep esnekliği sonucu tüketim daralır. Böylece gümrük
vergisinin ithalatı kısıcı etkileri şiddetlenmiş olur.
VI. ETKEN DIŞ KORUMA
Etken koruma, nihai mal ve girdiler üzerine uygulanan gümrük
tarifeleri dolayısıyla, malın üretimi ile ilgili yaratılan yurtiçi katma değere
ne ölçüde koruma sağlandığını ifade eder. Başka bir deyişle tarife yapısının
yurtiçi katma değeri uluslararası fiyatlarla hesaplanan katma değere göre ne
ölçüde yükselttiğini gösterir.
Katma değer, üretimin her aşamasında elde edilen çıktının piyasa
değerinden onun üretiminde kullanılan ve başka firmaların üretimi olan
girdilerin toplam piyasa değerinin çıkartılması ile bulunan farktır. Böylece
her aşamada bulunan katma değer ilgili malın veya hizmetin üretimine
katılan üretim faktörlerinin gelirlerini oluşturur.
Etken koruma oranının tanımı şu formülle gösterilebilir:
(V‘-V)/V
V ilgili malın korumadan önceki katma değeri
V‘ ilgili malın koruma sonrası katma değeri
VI. ETKEN DIŞ KORUMA
Örnek: Otomobil lastiği endüstrisi ele alınsın. Bu
endüstrinin ithalat rakip bir endüstri olduğu varsayılmaktadır,
yani içerde üretilen otomobil lastiği dışarıdan yapılan ithalatla
rekabetçi durumdadır. Bunun yanı sıra lastik üretiminde tek bir
ithal malı girdi kullanıldığı, bunun da kauçuk olduğu
varsayılmaktadır.
İlk durumda gerek lastik, gerek kauçuk gümrüksüz olarak
ithal edilmektedir. Dolayısıyla ülkedeki fiyatlar uluslararası
fiyatlara eşittir (taşıma giderleri ve benzeri masraflar sıfır). Bu
koşullar altında, lastiğin birim fiyatı 50 TL olsun, bunun yarısı 25
TL’si ithal edilen kauçuğa ödensin. Yani bir birim lastik üretmekle
yaratılan yurtiçi katma değer, 25 TL’dir. Hiçbir tarifenin
bulunmadığı bu durumda yaratılan yurtiçi katma değer,
uluslararası katma değerle özdeştir.
VI. ETKEN DIŞ KORUMA
Hükümetin otomobil lastiği ithalinden % 50 oranında
gümrük tarifesi almaya başladığını, kauçuğun ise gümrüksüz ithal
edildiği varsayılsın. Bu durumda Türkiye’de yabancı lastik
fiyatları 75 TL’ye çıkar, yerli üretilen lastiğin fiyatı da aynı düzeye
yükselir. Lastik üretiminde kullanılan yabancı girdiye yapılan
ödeme değişmediğine göre birim lastik başına yaratılan yurtiçi
katma değer 50 TL’ye yükselmiş olur. Ama uluslar arası fiyatlar
açısından yaratılan katma değer yine eskisi gibi 25TL’ye eşittir.
Lastik üzerine uygulanan %50 oranındaki bir tarife yurtiçi
katma değeri %100 oranında yükseltir.
[(75TL-25 TL)/50TL]=1=%100
Başka bir deyişle, % 50 oranındaki nominal tarifenin
yurtiçi lastik endüstrisine sağladığı etken koruma oranı % 100’dür.
VI. ETKEN DIŞ KORUMA
Lastiğe uygulanan %50 oranındaki tarife yanında,
hükümetin kauçuk ithaline de %20 oranında bir tarife koyduğu
varsayılsın. Bu durumda yabancı girdiye yapılan ödeme 30 TL’ye
çıkar, yurtiçi katma değer ise 45 TL’ye düşer. Uluslar arası
fiyatlarla lastik üretimindeki katma değerin 25TL olduğu
hatırlanırsa bu durumda etken koruma oranı % 80’e düşmüş
demektir.
[(75TL-30 TL)/50TL]=0.8=%80
Girdiler üzerine konulan gümrük tarifeleri etken koruma
oranının düşmesine neden oluyor.
VI. ETKEN DIŞ KORUMA
J gibi bir sanayi malı üzerindeki etken koruma oranını
gösteren Zj şu formülle hesaplanabilir.
Zj= (Tj-aij.Ti) / (1-aij)
Tj: j nihai malı üzerindeki tarife oranı
Ti=i ithal girdisi üzerindeki tarife oranı
aij=tarife yokluğunda ithal girdinin nihai malın değerine
oranı
Bu eşitliğe göre Zj oranı Tj ile doğru ve Ti ile ters orantılıdır.
Yani etken koruma nihai mal üzerindeki tarife oranı ile aynı yönde,
girdiler üzerindeki tarife oranı ile ters yönde değişmektedir. Etken
koruma oranı ayrıca ithal girdilerin nihai malın serbest piyasa
değeri içindeki payından (aij) da etkilenmektedir. Ancak bu etkinin
yönü belirsizdir.
VI. ETKEN DIŞ KORUMA
Negatif etken koruma: Girdilerin nihai mal içindeki payı
sabit kalırken, bir mal üzerindeki tarifeler ne kadar yükseltilir ve
girdilere uygulanan tarifeler ne kadar azaltılırsa ilgili mal o derece
yüksek bir korumadan yararlandırılmış olur.
Bunu tersine nihai mal üzerindeki tarife oranı sabitken,
girdilerin tarife oranları ne ölçüde yükseltilirse, bu malın yurtiçi
katma değeri o ölçüde düşer. Bu durum negatif dış koruma olarak
adlandırılır.
Bir ülkede gümrük tarifelerinin kaynak dağılımı üzerindeki
etkilerini belirlemek için nominal tarife oranlarını değil, etken
koruma oranlarını dikkate almak gerekir.
VI. ETKEN DIŞ KORUMA
Tarifelerin
kademeleştirilmesi:
gelişmiş
ülkelerdeki
korumacılığın yapısı etken koruma oranı ile açıklanabilir. Bu
ülkeler genellikle en düşük tarifeleri ham maddeler üzerine koyar,
hatta bu malları gümrüksüz olarak ithal ederler. Yarı işlenmiş
mallara uygulanan tarife oranları biraz daha yüksek, tam işlenmiş
mallar üzerindeki tarifeler ise göreceli olarak en yüksek
düzeydedir. Böyle bir tarife yapısı işleme aşamalarına göre
tarifelerin kademeleşmesi olayını ortaya koyar.
Etken koruma açısından böyle bir tarife yapısı, sanayi
ürünlerinde işleme derecesi arttıkça gerçek korumanın
yükseldiğini gösterir.
Tablo 6.2. Nominal ve Hesaplanan Etken Koruma Oranları, 1983
Mal cinsi
Avrupa Topluluğu
ABD
Nominal
Etken
Nominal
Etken
Japonya
Nominal
Etken
Gıda, içki, tütün
4.7
10.2
10.1
17.8
25.4
50.3
Giyim
22.7
43.3
13.4
19.3
13.8
42.2
Tekstil
9.2
18.0
7.2
8.8
3.3
-2.4
Ayakkabı
8.8
15.4
11.3
20.1
15.7
50.0
Mobilya
4.1
5.2
5.6
11.3
5.1
10.3
Kimya
2.4
3.7
7.8
11.7
4.8
6.4
Petrol ve ürünleri
1.4
4.7
1.2
3.4
2.2
4.1
Cam
6.2
9.8
7.7
12.2
5.1
8.1
Demir çelik
3.6
6.2
4.7
11.6
2.8
4.3
Demir dışı metaller
0.7
0.5
2.1
8.3
1.1
1.7
Metal ürünleri
4.8
7.9
5.5
7.1
5.2
9.2
Elektrik makineleri
4.4
6.3
7.9
10.8
4.3
6.7
Taşıt araçları
2.5
1.9
8.0
12.3
1.5
0.1
VII. ÖZEL DIŞ TİCARET REJİMLERİ
1. Geçici İthal ve Geçici İhraç
İlerde tekrar yurtdışına çıkartılmak üzere ülkeye giren mallara
uygulanabilen bir rejim, geçici kabul veya geçici ithal rejimidir. Bu rejim
altında mallardan bir gümrük vergisi alınmaz. Geçici ithal rejiminden
yararlanan mallar: onarılacak veya değerlendirici bir işlem görecek yabancı
mallar, büyük inşaatlarda kullanılmak üzere kiralanan yabancı alet ve
makineler, sergi ve fuarlarda gösterilecek eşyalar, sirk ve tiyatro ekiplerinin
beraberinde getirdikleri araçlar, ticari örnekler, ambalajlar, yabancı video
kasetleri ve filmler, vs.’dir.
Geçici ithal rejiminin tersi ise geçici ihraç rejimidir. Burada dışarıya
ihraç olunan malların bir süre sonra tekrar ülkeye geri getirilmesi söz
konusudur. Geçici ihraç rejimine ülkeden çıkartılan maden cevherlerinin
dışarıda külçe haline dönüştürülüp tekrar ana ülkeye geri getirilmesi örnek
gösterilebilir. Geçici kabul rejiminin bir benzeri geri ödeme sistemidir.
Burada tekrar yurtdışına çıkartılmak kaydıyla ithal olunan mallara, ülkeye
girişleri sırasında normal gümrük tarifeleri uygulanır. Daha sonra bu vergi
ve resimler bu malları ihracı sırasında geri ödenir.
VII. ÖZEL DIŞ TİCARET REJİMLERİ
2. Serbest bölgeler
Serbest bölgeler ülkenin siyasal sınırları içersinde bulunmakla
birlikte gümrük bölgesi dışında sayılan ve fiziki olarak ülkenin diğer
kısımlarından ayrılan yerlerdir. Ülkede uygulanan sınai, ticari ve mali
konulara ilişkin yasal ve idari düzenlemeler bu bölgelerde ya tümüyle
geçerli değildir, ya da kısmen uygulanır, ticari ve sınai faaliyetler için de
daha geniş teşvikler sağlanır.
Serbest bölgeler, yürütülen ekonomik faaliyetlerin ana niteliğine göre
serbest ticaret bölgeleri veya serbest üretim bölgeleri biçiminde
olabilirler.
Serbest ticaret bölgeleri daha çok ticaret amaçlıdır, buralarda
stoklanan veya bekletilen mallar daha sonra alıcı ülkelere gönderilir.
Serbest üretim bölgeleri ise genellikle hafif sanayi mallarının
üretim veya montajının yapıldığı yerlerdir. Temel amaç vergi ve öteki
kısıtlamalara konu olmadan bu bölgelerde üretimin çekiciliğini
artırmak ve ülke ihracatını geliştirmektir. Bu yerlere ihracat işleme
alanları da denilebilir.
VII. ÖZEL DIŞ TİCARET REJİMLERİ
2. Serbest bölgeler
Ülkemizde ve dünyada serbest bölgelerin kuruluş amaçları şöyle
belirtilebilir:
- Sağlanan teşvik ve avantajlarla düşük maliyetli üretim yapmak
ve ihracatı artırmak.
- Yabancı sermaye ve teknoloji girişlerine uygun bir ortam
oluşturmak
- Sanayicinin ihtiyaç duyduğu ham madde ve ara mallarına
kolayca, istenen miktarda ve zaman kaybı olmadan ulaşılmasını
sağlamak.
- Ülke dışından gelen malların transit olarak diğer ülkelere
satışını kolaylaştırmak, yeni istihdam yaratmak.
- Döviz girdilerini artırmak.
- Dış finansman olanaklarından daha fazla yararlanılmasına
aracılık etmek vs.
VII. ÖZEL DIŞ TİCARET REJİMLERİ
Serbest bölgelerin diğer bir şeklide serbest limanlardır. Ülkenin
önemli ticaret yolları üzerinde kurulan serbest limanlar, ithalat, ihracat,
reeksport ve transit ticaret gibi faaliyetler için serbestleştirilen yerlerdir.
Serbest limanlar denize kıyısı olmayan kara ülkelerin açık deniz ticaret
yollarına çıkışını sağlamaları açısından büyük önem taşırlar.
Türkiye’de serbest bölgeler konusuna ilgi 1980 ortalarından
sonra artmıştır. 1987’de kurulan ilk serbest bölgeler Mersin ve Antalya
serbest bölgeleridir. Bugün Türkiye’de faaliyet gösteren bölgelerin sayısı
11 olmuştur.
Serbest bölgeler gümrük bölgesi dışındaki yerler olduğundan
serbest bölge ile Türkiye arasında yapılan ticaret, Dış Ticaret
Hükümlerine tabidir. Yani Türkiye’den serbest bölgeye satılan mallara
ihracat, bu bölgelerden satın alınan mallara da ithalat rejimi hükümleri
uygulanır.
Bölgeler
Yıllık ticaret hacmi (milyon dolar)
Bölgedeki istihdam
İstanbul-Deri
6.591.4
2.238
Ege
3.766.0
13.139
İstanbul-Atatürk Hava lim.
3.454
1.967
İstanbul-Trakya
2.209.8
1.037
Bursa
2.262.3
4.751
Mersin
2.128.2
6.401
Avrupa
1.084.4
1.656
Antalya
505.3
3.233
Kayseri
362.4
980
İzmir-Menemen
314.9
2.014
Kocaeli
182.7
1.184
Gaziantep
132.4
196
Adana-Yumurtalık
84.9
163
Denizli
169.3
85
Samsun
58.6
61
TÜBİTAK-Mam. Tek.
14.8
638
Trabzon
15.5
41
Rize
20.8
12
Mardin
5.1
17
D. Anadolu
-
0
Toplam
23.362.8
39.813
VII. ÖZEL DIŞ TİCARET REJİMLERİ
3. Antrepolar
Antrepolar, yabancı malların tarife ödenmeden gümrük
makamlarının denetimi altında uzunca bir süre muhafaza
edilmesine yarayan kapalı alanlardır. Doğrudan gümrük idareleri
tarafından işletilirse, gerçek antrepo, özel kişiler tarafından
işletilirse de fiktif antrepo adını alırlar.
Serbest bölgeler deniz ticareti, antrepolar ise karayolu
ticareti bakımından önem taşıyan uygulamalardır.
4. Transit Taşımacılık
Transit taşıma bir ülkeden diğerine gönderilen malların yol
üzerinde üçüncü ülke sınırları arasından geçmesidir. Günümüzde
transit taşımacılıkta ana ilke geçiş serbestisidir.
VII. ÖZEL DIŞ TİCARET REJİMLERİ
5. Sınır ve kıyı ticareti
Ülkenin ortak kara ve deniz sınırı olan devletlerle yaptığı genellikle
özel bir rejime tabi olan bir ticaret şeklidir. Komşu ülkeler arasında
varılan karşılıklı anlaşmalarla düzenlenir. Sınır ticareti ve kıyı ticareti
öncelikle sınırın iki yakasındaki bölge halkının ihtiyaçlarını
karşılamaya yöneliktir.
Sınır ticareti ülkemizde ilgili valilerin denetimi altında yürütülür.
6. Bedelsiz ithalat
Ülkemizde geçmişte uygulanan bedelsiz ithal rejimi aslında ticari bir
nitelik taşımıyordu.
Yurt dışında çalışan Türk işçilerinin veya kamu görevlilerinin oralarda
elde ettikleri kazançlarla satın aldıkları mesleki araç, gereç veya kişisel
malların gümrüksüz veya gümrüklü olarak ülkeye ithaline olanak
veren özel bir ithalat rejimi idi.
Türkiye’nin AB ile imzaladığı gümrük birliği anlaşması ve ithalatında
gerçekleştirdiği serbestleştirme karşısında bu rejim anlamını
yitirmiştir.
VIII. TÜRKİYE’DE GÜMRÜK VERGİLERİ
Türkiye Cumhuriyeti’nde gümrük tarifeleri ilk kez 1929’da
bağımsız olarak yükseltilmiştir. Bu ilk tarifeler spesifik esasa
dayanıyordu.
1964 yılında birçok kez değişikliğe uğramakla birlikte bugünde
yürürlükte olan 474 sayılı gümrük yasası çıkartıldı. Bu yasa, Brüksel
Gümrük İşbirliği Konseyi tarafından hazırlanan ve “Brüksel
Nomenklatürü” diye adlandırılan bir tasnif sistemine dayanıyordu.
Daha sonra Gümrük İşbirliği konseyi madde özelliklerine daha çok yer
veren yeni bir sistem hazırlandı. Türkiye’de 1 Ocak 1996’da AB ile
gümrük birliğinin oluşturulması ile bu sistem uygulanmaya başlandı.
474 sayılı yasada ilke olarak ad valorem sistem benimsenmişti.
Bu yasanın bir özelliği de hükümete ekonomik politika amaçlarına göre
gümrük oranlarında değişiklik yapma, hatta bu oranları sıfıra indirme
yetkisini vermesidir.
1. Türk Ekonomisinin Dışa Açılması
24 Ocak 1980 kararları, Türk Ekonomisinde yapısal bir
değişikliğin başlangıcını temsil eder. Bu politikalar çerçevesinde yoğun
korumacılığa dayanan ithal ikamesi stratejisi, yerini ihracata dönük
politikalara bıraktı.
Bu dönemde gümrük vergi oranları büyük ölçüde indirildi.
1983 yılından itibaren fon uygulamasına geçildi. Böylece önceleri
izne bağlı maddeler listesinde yer alan birçok malın ithalatı, Toplu Konut
Fonu kesintisi ödenmesi koşulu ile serbest bırakıldı.
Türkiye’de ithalattan gümrük tarifelerinin yanında çeşitli vergi,
resim ve harçlar alınıyordu: damga resmi, ulaştırma alt yapıları resmi,
belediye hissesi, toplu konut fonu, destekleme ve fiyat istikrar fonu,
maden fonu, kaynak kullanımını destekleme fonu, vs.
Çok sayıdaki bu vergi ve fonlar gümrük işletmelerinde
karmaşıklığı artırmakta ve maliyetleri yükselterek ithalatı aşırı ölçüde
engellemekteydi. Bunlar AB ile kurulacak gümrük birliğinin bir gereği
olarak 1993 yılı başında kaldırıldı ve bunu yerine ithalatta tek vergi
sistemine geçildi.
2. Gümrük Birliği Dönemi
Türkiye ile AB arasında 1 Ocak 1996 tarihinde Gümrük
Birliği’nin kurulmuştur. Gümrük Birliği ile sanayi malları
ithalatında AB ülkelerine karşı gümrük tarifeleri sıfırlandı ve
üçüncü ülkelere karşı ise bazı ürünler dışında AB’nin ortak
gümrük tarifesi uygulamaya konuldu.
Gümrük Birliği anlaşmasının bir sonucu olarak Türkiye,
Avrupa Birliği ile serbest ticaret anlaşması yapmış olan Orta ve
Güney Avrupa Ülkeleri ile de benzer anlaşmalar imzalayarak
ithalatını serbestleştirmiştir.
Gümrük Birliği yalnız sanayi ürünlerini kapsamaktadır;
tarım ürünleri konusunda gerek AB, gerekse Türkiye kendi özel
tarife, sübvansiyon ve öteki kısıtlamalarını uygularlar.
Download