ÜNİTE 10: PARA ARZININ BELİRLENME MEKANİZMASI PARA

advertisement
ÜNİTE 10: PARA ARZININ BELİRLENME MEKANİZMASI
PARA ARZI VE ÖNEMİ

Bir ekonomide belirli bir anda dolaşımda bulunan her türlü paranın toplam miktarına para arzı denir.

Stok değişken olan para arzı, ekonomide dolaşımda bulunan toplam para miktarını verir.

Hatırlanacağı gibi istihdam düzeyi, fiyat düzeyinin istikrarı, ekonomik büyüme gibi makroekonomik
hedefler, doğrudan veya dolaylı olarak para arzı ve parasal büyüme ile ilişkilidir.

Diğer yandan para arzının önemi aynı zamanda, onun para politikalarının bir değişkeni olması
özelliğinden kaynaklanmaktadır.

Para politikası yürütücüleri para arzını kontrol altında tutarak ekonomik hedeflere ulaşmak isterler.

Para arzının kapsamı, ekonomik ve finansal sistemin gelişmişlik düzeyi, ödeme araçlarının çeşitliliği
gibi faktörlere bağlı bulunmaktadır.

Ülkemizde de T.C. Merkez Bankası çeşitli para arzı tanımları yapmaktadır.

TCMB 2005 tarihinden itibaren üç ayrı yeni para arzı tanımı yapmıştır: M1, M2 ve M3.
Dar Tanımlı Para Arzı (M1)
o Para arzı tanımlardan en çok kullanılanı dar tanımlı para arzıdır.
o Dar tanımlı para arzı, dolaşımdaki nakit (C) ve vadesiz mevduatların (D) toplamından
oluşmaktadır.
M1 = Dolaşımdaki Nakit (C) + Vadesiz Mevduatlar (D)
o Dar tanımlı para arzı eşitliğinde yer alan "dolaşımdaki para" ticari bankalar dışındaki işletmelerin
ve hane-halklarının ellerinde tuttukları madeni ve kâğıt paralardan ibarettir.
o Buna göre dolaşımdaki nakit: C = Emisyon - Banka Kasaları olarak tanımlanmaktadır.
o Dolaşımdaki paraya ilave olarak bankaların kendi kasalarındaki nakiti ve bankaların Merkez
Bankası'ndaki mevduatını içermesi “Parasal taban" ı oluşturur.
o Dar tanımlı para arzı tanımı içindeki vadesiz mevduatlar, mevduat bankalarındaki, katılım
bankalarındaki ve merkez bankasındaki TL ve yabancı para mevduatlardan oluşmaktadır.
o Merkez bankası tarafından yapılan diğer tanım, geniş anlamda para arzı olarak adlandırılmaktadır.
o Geniş tanımlı para arzı, M1 para arzına mevduat bankaları, katılım bankaları ve TCMB'deki TL
ve yabancı para vadeli mevduatların (TD) ilave edilmesiyle bulunmaktadır.
M2 = M1 + Vadeli Mevduatlar
M3 Para Arzı
o TCMB tarafından yapılan son ve en geniş tanımlı para arzıdır.
M3 = M2 + Repo + Para Piyasası Fonları (B Tipi Likit Fonlar) + İhraç Edilen Menkul Değerler
1
PARA ARZI AKTÖRLERİ

Para arzı ile merkez bankası bilançosu arasında çok sıkı bir ilişki bulunmaktadır.

Şimdi bu ilişkiyi daha somut olarak ortaya koyabilmek için bankacılık sistemi konsolide bilançosunu
ele alabiliriz.

Merkez Bankası Bilançosu ve Mevduat Bankaları Bilançosu’nun birleştirilmiş hâli bankacılık sistemi
konsolide bilançosunu meydana getirmektedir (Tablo 10.1).
Tablo 10.1: Basitleştirilmiş Bankacılık Kesimi Bilançosu

Konsolide bilançonun pasif tarafı bize geniş para arzını (M2) vermektedir.

Bilançonun aktifinde meydana gelecek herhangi bir değişiklik, pasifinde de eşit bir değişikliğe neden
olacaktır.

Dolayısıyla Merkez Bankası kendi bilançosunun yapısını ve büyüklüğünü değiştirerek konsolide
bilançonun yapısını ve büyüklüğünü (para arzını) değiştirmektedir.

Bu açıklamalardan sonra para arzını etkileyen aktörleri ortaya koyabiliriz:
 Merkez Bankası
 Bankalar
 Banka dışı kesim (mevduat sahipleri ve bankalardan borç alanlar)

Bu bağlamda para arzının banka dışı kesim, bankalar ve merkez bankası arasındaki ilişkiler sonucunda
belirlendiğini söyleyebiliriz.
o Halkın nakit talebi ve mevduat talebi para arzının belirlenme sürecinde önemlidir.
2
o Bankaların rolü ise mevduatların bankalara yatırılması ile ortaya çıkmaktadır.
o Merkez bankası ise para arzı kaynaklarından biri olan kaydi paranın yaratılma sürecinde önemli
bir role sahiptir.

Bir önceki üniteden hatırlayacağınız gibi kaydi para yaratılma sürecinin başlaması için
merkez bankası tarafından bankalara rezerv verilmesi gerekmektedir.

Bundan sonraki açıklamalarımızda konunun anlaşılması açısından bazı varsayımlar gerekmektedir.
o
Bu bağlamada farklı mevduat türleri arasındaki ayırımı yok sayarak üzerine çek yazılabilen tek tür
bir mevduat (vadesiz) "D", bulunduğunu varsayacağız.
o
Böylece para arzı dolaşımdaki nakit para "C" ve vadesiz mevduatlardan "D" oluşacaktır.
o
Yani para arzı dar tanımlı para arzına (M1) eşit olacaktır.
o
Bundan sonraki açıklamalarda da para arzı olarak M, dar anlamda para arzı olarak kabul
edilmelidir.
BAZ PARA (PARASAL TABAN KAYNAKLARI)

Bir ekonomide para arzının temel kaynağı merkez bankalarıdır.

Bir merkez bankası tarafından, aşağıda sıralanan yöntemler kullanılarak yaratılan para, parasal taban
olarak isimlendirilir; kaydi para genişlemesine baz oluşturduğu için baz para olarak da bilinir.
 Altın ve döviz rezervleri karşılılığında,
 Kamu kesimine açılan krediler karşılılığında,
 Bankacılık sistemine verilen krediler karşılılığında,
 Açık piyasa işlemleri (APİ) aracılığıyla,
Altın ve Döviz Rezervleri Karşılığında
o Merkez bankalarının aktifleri arasında yer alan altın ve döviz rezervleri parasal taban üzerinde iki
taraflı etki yaratabilir.

Piyasadan döviz ve altın satın alan merkez bankaları, karşılığında piyasaya para sürebilirler.

Ya da piyasaya altın ve döviz sürerek piyasadan para çekerek baz parayı daraltabilirler.
o Bu yöntem uygulamada genellikle, para arzı oluşturmaktan ziyade, döviz kurunu kontrol etme
amacına hizmet etmektedir.
Kamu Kesimine Verilen Krediler Karşılığında
o Merkez bankası tarafından kamuya açılan kredilerdir.
o Bu kapsamda nakit gereksinimleri karşılamak için, Merkez bankaları devlet iç borçlanma senetleri
karşılığında kamu kesimine kredi verebilmektedir.
o Finansal sistemin ve finansal piyasaların, yeterince gelişmediği ekonomilerde daha çok tercih
edilen bir yöntemdir.
3
Bankacılık Sistemine Açılan Krediler Karşılığında
o Merkez bankasının pasiflerindeki rezervler, ticari bankaların aktifidir.
o Ticari bankaların hane-halkı veya şirketlere kullandırdıkları krediler ise ticari bankaların aktifidir.
o Bankaların bilançosunun pasifinde ise merkez bankasından aldıkları reeskont kredileri, hane-halkı
veya şirketlerden topladıkları mevduatlar bulunmaktadır.
o Bankalar kendileri tarafından iskonto edilen senetleri Merkez Bankası'na götürüp, iskonto ettirerek
merkez bankalarından kredi alabilirler.
o Bu sayede piyasaya para çıkarılmış (arz edilmiş) olmaktadır.
o Bu işleme reeskont, reeskont sırasında uygulanan faiz oranına ise reeskont faiz oranı denir.
Açık Piyasa İşlemleri Karşılığında
o Açık piyasa işlemleri para yaratma yolları arasında en yoğun başvurulan yöntemdir.
o Açık piyasa işlemeleri, "DİBS (devlet iç borçlanma senetleri) başta olmak üzere çeşitli finansal
araçların merkez bankası tarafından alınıp-satılarak ekonominin para arzının etkilenmesidir.
o Bu yöntemle dolaşımdaki rezerv paranın (baz para ya da parasal taban) değişmesi, kaydi para
hacmini aynı yönde etkilemekte ve para arzının değişmesine neden olmaktadır.
o Etkin bir para politikası aracı olarak da bilinen bu yöntem hisse senedi-tahvil piyasalarının gelişmiş
olduğu ülkelerde uygulanabilmekte ve para arzı üzerinde etkili olabilmektedir.
PARA ARZINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Ekonomide yaratılan para arzı büyüklüğünü belirleyen birtakım faktörler bulunmaktadır.

Bu faktörler bağlamında para arzının belirleyicileri aşağıdaki gibi sıralanmaktadır.





Açık piyasa işlemleri
Reeskont kredileri
Zorunlu karşılık oranları
Bankaların aşırı rezerv bulundurma isteği
Halkın nakit tutma isteği
Açık Piyasa İşlemleri
o Açık piyasa işlemi, merkez bankasının para tabanını etkilemek için "DİBS (devlet iç borçlanma
senetleri) başta olmak üzere çeşitli finansal araçları alıp satması işlemidir.
o Ceteris paribus varsayımı altında, merkez bankasının bankacılık sisteminde açık piyasa alımı
gerçekleştirmesi demek, banka rezervlerinin açık piyasa işlem tutarı kadar artması demektir.
o Parasal taban (MB), dolaşımdaki para ve rezervler toplamı olarak tanımlandığından rezervlerdeki
artış parasal tabanı artırmaktadır.
4
o Para arzını, dolaşımdaki para ile vadesiz mevduatların toplamı olarak tanımlamıştık.
o Bu işlemde dolaşımdaki para miktarında herhangi bir değişiklik yoktur.
o Ancak, bankadaki rezervlerin artmasına bağlı olarak vadesiz mevduatlar artacak, bu durumda para
arzı artacaktır.
o Aynı şekilde açık piyasa işlemleri(APİ) ile merkez bankası bir satış gerçekleştirdiği takdirde biraz
önce söz ettiğimiz mekanizma tersinden işler ve para arzı daralır.
o Bu bağlamda Açık piyasa işlemleri ile para arzı arasındaki ilişkiyi aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
Zorunlu Karşılık Oranları
o Zorunlu karşılıklar; mevduat kabul eden bankaların topladıkları mevduatlara karşılık olarak
merkez bankasında tutmak zorunda oldukları mevduatlarının kanunen saptanan miktarıdır.
o Zorunlu karşılık oranları ile para arzı arasında ters yönlü bir ilişki bulunmaktadır.
o Merkez bankası zorunlu rezerv oranlarını yükselttiğinde bankacılık sisteminin kaydi para yaratma
olanakları daralacak ve bu durum para arzının azalmasına neden olacaktır.
o Zorunlu karşılık oranı düşürüldüğünde ise zorunlu karşılıkların bir kısmı kullanılabilir rezerv
şekline dönüşür, bu da bankaların kredi tabanını artırır. Bankaların kredi tabanın genişlemesi de
para arzının artmasına neden olmaktadır.
Reeskont Kredileri
o Bankaların, nakit gereksinimlerini karşılayabilmek amacıyla Merkez Bankası'ndan senet iskontosu
şeklinde talep ettikleri nakdi krediye reeskont kredisi denilmektedir.
o Bu kredinin uygulanmasında kullanılan faiz oranına, reeskont oranı denilmektedir.
o Merkez Bankası genişletici para politikası izliyorsa reeskont oranını düşürecek, daraltıcı para
politikası izliyorsa reeskont oranını yükseltecektir.
o Merkez bankası reeskont oranlarını değiştirerek, bu krediyi bankalar açısından cazip hale getirebilir
ya da tersini yapabilir.
o Reeskont oranlarındaki bir düşüşe bağlı olarak, bankacılık sisteminin reeskont kredisi talebi
artacaktır. Merkez Bankası’ndan kullanılan reeskont kredisine bağlı olarak bankaların rezervleri
artacaktır.
5
o Banka rezervleri artışına bağlı olarak, yukarıdaki eşitlik uyarınca parasal taban artacak sonuçta da
para arzı artacaktır.
o Reeskont kredileri ile para arzı arasındaki ilişkiyi de aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
o Burada para tabanı tamamen merkez bankasının kontrolü altında değildir.
o Çünkü bankaların merkez bankasından borçlanmalarını belirleyen tek faktör reeskont oranı
değildir.
o Reeskont oranının çok düşük olduğu bir durumda bankalar borçlanmak istemeyebilirler.
o Bu durumda merkez bankası para tabanını istediği gibi kontrol edemez.
Bankaların Serbest Rezervleri
o Serbest rezervler, beklenmeyen nakit çekilişlerini karşılamak ya da kârlı yatırımlarla
karşılaştıklarında kullanmak için, bankaların yasal zorunluluk olmaksızın ayırdıkları fonlardır.
o Bu fonların toplam mevduata oranlanmasına da serbest rezerv oranı denir.
o Serbest rezerv oranının yükseltilmesi, yaratılan kaydi para miktarının daha düşük olmasına,
dolayısıyla para arzının azalmasına neden olmaktadır.
o Tersi durumda, yaratılan kaydi para miktarı ve para arzı artacaktır.
o Bankaların serbest olarak tutacakları rezervlerin büyüklüğünü belirleyen bazı durumlar
bulunmaktadır.

Mevduat çıkışlarının artacağı beklentisine bağlı olarak belli dönemlerde bankalar daha çok
serbest rezerv tutmak isteyebilirler.

Piyasa faiz oranının artması, bankaların serbest rezervlerinin fırsat maliyetinin (alternatif
maliyet) artmasına neden olmaktadır. Bu durumda bankalar daha az serbest rezerv tutmak
ve daha çok kredi vermek isterler.
Nakit Tutma İsteği ve Mevduatların Geri Dönüş Oranı
o Bireylerin tasarruflarını mevduat olarak değil de nakit olarak tutmak istemeleri bankacılık
sisteminin yaratacağı kaydi para ve para arzı üzerinde etkili olmaktadır.
o Diğer şartlar sabitken ekonomik birimlerin ödemelerde nakit tercih etmesi, nakit tutma oranının
yüksek olmasına neden olmakta, bu da para arzının azalmasına yol açmaktadır.
o Halkın bankacılık sistemini yoğun kullanması veya ödemelerde nakit yerine kredi kartlarını daha
fazla kullanması, nakit tercihini (nakit tutma isteği) olumsuz etkilemekte, bu durumda para arzının
artmasına neden olmaktadır.
6
o Ekonomik birimlerin nakit tutma isteklerini belirleyen çeşitli faktör olduğu bilinmektedir.

Finansal sistemin gelişmişliği: Finansal gelişmeye bağlı olarak toplumun finansal
kurumları ve özellikle bankacılık sisteminin kullanımı yaygınlaşacaktır. Bu durumda nakit
tutma isteği azalacaktır.

Vadesiz mevduat faiz oranlarının büyüklüğü: Vadesiz mevduat faiz oranlarının artması
nakit tutma isteğini azaltacaktır. Tersi durumda da nakit tutma isteği artacaktır.

Enflasyon oranı: Enflasyon oranın artışı bireylerin harcamalarını teşvik eder. Bu da onların
nakit tutma isteklerinin artmasına neden olmaktadır.

Finansal istikrarsızlık: Ekonomide yaşanacak bir finansal istikrarsızlık durumu ekonomik
birimlerin finansal sistemden kaçmalarına, finansal kurumları, özellikle de bankaları daha
az kullanmalarına neden olmaktadır. Bu durumda nakit tutma isteği artacaktır.

Kayıt dışı ekonominin büyüklüğü: Kayıt dışı ekonomi nakit kullanımının yaygınlığını
gerektirir. Çünkü nakit dışındaki ödemeler, yapılan işlemin bir şekilde kayıt altına
alınmasına neden olmaktadır.
o Bankacılık sisteminden kredi şeklinde çekilen fonların, mevduat olarak ne ölçüde tekrar sisteme
döndüğünü gösteren, "mevduat geri dönüş oranı" da bu süreçte oldukça önemlidir.

Mevduatların geri dönüş oranı ne kadar yüksek olursa, yaratılan kaydi para o ölçüde yüksek
olacağından, para arzı da o kadar yüksek olacaktır.
BAZ PARA VE PARA ARZI SÜRECİ
Baz Para (Parasal Taban)

Merkez bankaları tarafından; altın ve döviz rezervleri karşılığı, bankacılık sistemi ve kamu kesimine
verilen krediler karşılığı ve açık piyasa işlemlerine bağlı olarak yaratılan paraya, "baz para" ya da
"parasal taban" denilmektedir.

Merkez bankası, para arzını kontrol etmek için parasal tabanı kontrol etmeye çalışır.

Parasal tabanın bir bölümü halkın elinde nakit olarak tutulurken, diğer bir bölümü ise bankalar
tarafından rezerv olarak tutulmaktadır.

Parasal taban (MB), dolaşımdaki nakit(C) ile bankaların rezervlerinin (R) toplamından oluşur.
MB = C + R
Para Arzı Çarpanı

Bir ekonomideki parasal taban "MB" ile para arzı "M" arasındaki ilişki aşağıdaki formül ile ifade
edilebilir:
M = m. MB
7

Para çarpanı (m), parasal tabandaki 1 TL'lik değişikliğe karşı, para arzının ne kadar değişeceğini
gösteren bir katsayıdır.

Bankaların rezervleri, zorunlu rezervler (RR) ve esnek rezervlerin (ER) toplamından oluşmaktadır. Bu
durumu şu şekilde formüle edebiliriz:
R = RR + ER

Zorunlu rezervler ve serbest rezervler mevduatların belirli bir oranı olarak ayrılmaktadır.

Bu durumda zorunlu rezervler, mevduatlar (D) ile zorunlu rezerv oranının (rD) çarpımı sonucu
bulunmaktadır:

Bankaların tutacağı serbest rezervler ise mevduatlar (D) ile serbest rezerv oranının(rE) çarpımı sonucu
bulunmaktadır.

Öte yandan elde tutulmak istenen nakitin "C" mevduatların belli bir oranınında (rc) olacağını varsayım
olarak kabul edersek, dolaşımdaki para "C" ile mevduat arasındaki ilişkiyi, aşağıdaki gibi
gösterebiliriz:

Şimdi bu eşitlikleri parasal taban denklemimizde yerine yazalım:

Bu denklemi ortak olan “D” parantezine alırsak:
8

mevduatlar ile baz para (parasal taban) arasındaki ilişkiyi gösterebilmek amacıyla eşitliği şu şekilde
yazabiliriz:

Hatırlayacağınız gibi para arzı(M) dolaşımdaki nakit(C) ile vadesiz mevduatlar(D) toplamına eşittir.
M=C+D

Dolaşımdaki nakit için daha önce belirttiğimiz formülü yazarsak;

Vadesiz mevduat(D) için de daha önceki işlemlerde elde ettiğimiz formülü yazarsak şu formülü elde
ederiz:

Yukarıdaki eşitlikte parantez içinde olan ifade para arzı çarpanını(m) vermektedir.

Sonuç olarak para arzını para arzı çarpanı ve parasal taban cinsinden yazdığımız şu denkleme ulaşırız:
M = m x MB

Burada dikkat etmemiz gereken husus, "bankacılık sistemindeki mevduatların sadece vadesiz
mevduatlardan oluştuğu" varsayımıdır.

Bu bağlamda yukarıdaki eşitlikteki para arzından (M) kasıt dar tanımlı para arzı(M1) dir.
Para Çarpanını Belirleyicileri

Para çarpanının değeri faktörleri aşağıdaki gibidir ve bu faktörlerle ters yönlü bir ilişkisi bulunmaktadır
 Nakit tutma oranı (rc)
 Zorunlu karşılık oranı (rD)
 Serbest rezerv oranı (rE)
9
PARA ARZINDA İÇSELLİK VE DIŞSALLIK SORUNU

Para arzının dışsal olması, faiz oranlarından ve para talebinden bağımsız olması ve sadece merkez
bankası tarafından belirlenmesi anlamına gelir.

Para arzının içsel olması ise para ve onun belirlenme mekanizmasının tamamen merkez bankalarınca
kontrol edilemeyeceği anlamına gelmektedir.
Dışsal Para Arzı
o Klasik, Neo-Klasik ve Monetarist iktisatçılara göre para ve para arzı dışsaldır. Keynes'in
analizlerinde de paranın dışsal olduğunu görmekteyiz.
o Para arzının dışsal olduğunu savunanlar para arzının para otoritelerince belirlendiğini, bu nedenle
makroekonomik değişkenlerden bağımsız olduğunu ileri sürmektedir.
o Dışsal para arzı yaklaşımına göre para arzı, dışsal olarak merkez bankaları tarafından belirlenmekte
ve dolayısıyla kontrol edilmektedir.
o Para otoritesi para yaratma sürecinde parasal taban-çarpan ilişkisine dayanarak, zorunlu karşılıklar
ve parasal tabanı belirleme yoluyla para arzını kontrol etmektedir.
o Bu yaklaşıma bağlı olarak bir para arzı eğrisi çizmek gerektiğinde, dikey eksende faiz oranlarının
olduğu bir gösterimde, para arzı eğrisi dikey eksene (faiz oranarının gösterildiği eksen) paralel bir
doğru olarak çizilecektir (Şekil 10.1)
Şekil 10.1: Dışsal Para Arzı Eğrisi
o Bu yaklaşımda para çarpanı istikrarlı olarak dikkate alındığından, para arzındaki değişmelerin
kaynağı yine para çarpanında yer alan oranlar (rD, rE, rC) ve parasal tabandır (MB).
o Ancak bu yaklaşıma göre, söz konusu faktörler faiz oranından etkilenmez.

Para çarpanında yer alan oranların (rD, rE, rC) artması veya parasal tabanın azalması
durumunda para arzı azalır ve eğrisi sola doğru (Ms0'dan MSs1’e) kayacaktır.

Para çarpanında yer alan oranların (rD, rE, rC) azalması veya parasal tabanın artması
durumunda para arzı artar ve eğrisi sağa doğru (Ms0'dan MSs2’ye) kayacaktır.
10
İçsel Para Arzı
o Para arzının içselliğiyle ilgili tartışmalar post Keynesgillerle birlikte başlamıştır.
o Keynesyen düşünce akımına göre para arzı, mevduat toplayan finansal aracı kurumlar ve bu
kurumlardan borçlananların (kredi kullanan) etkileşimleri sonucunda belirlenir.
o Buna göre, merkez bankası'nın para politikasıyla ekonomiyi etkileme gücü azdır.
o Kamu otoriteleri para arzını belirlerken ve diğer amaçları güderken pasif davranarak ekonomide
yükselen para talebine göre para arzını yükseltir ya da azaltırsa bu durumda içsel para arzı durumu
geçerlidir.
o Literatürde, "onaylayıcı içsellik" ve "yapısal içsellik" olmak üzere iki tür içsellik yaklaşımı
bulunmaktadır.

Onaylayıcı içsellik, ki para arzının büyüme oranının finansal piyasalardaki talep baskısı
tarafından belirlendiği görüşüdür.

Buna göre, bankaların ve finansal kurumların yeterli rezervleri olmadığı durumlarda,
merkez bankaları onların rezerv ihtiyacını karşılamak durumundadır.

Yapısal içsellik yaklaşımına göre; merkez bankalarının sıkı para politikası uygulamaları,
rezervleri azalan bankaları finansal yenilikler yoluyla kendilerine kaynak yaratmaya
zorlamaktadır.

Bu durumda finansal sistemdeki gelişmelere paralel olarak artık sadece belli bir parasal
büyüklük merkez bankası tarafından kontrol edilir. Yani merkez bankalarının tek başına
para arzını kontrol etmesi mümkün değildir.
o İçsel para arzı yaklaşımında faiz oranları ile para arzı arasında doğrusal bir ilişki bulunmaktadır.
o Ayrıca serbest rezerv oranı ve nakit tutma oranı gibi değişkenlerin ekonomik değişkenlerle
sistematik bir ilişki içinde olduğu kabul edilir.
o Örneğin faiz oranlarına bağlı olarak değişen serbest rezerv oranı ve nakit tutma oranı para
çarpanındaki değişiklik üzerinden para arzını etkiler.
o Yukarıdaki ilişkiye bağlı olarak dikey eksende faiz oranı olan bir grafikte para arzı eğrisi pozitif
eğimli bir doğru olarak çizilmektedir (Şekil 10.2).
11
Şekil 10.2: İçsel Para Arzı Eğrisi
o İçsel para arzı yaklaşımında para arzını etkileyen değişkenler sadece içsel değişkenler değildir.
o Merkez bankası tarafından belirlenen baz para (parasal taban) ve zorunlu karşılıklar(rD) da dışsal
faktör olarak para arzını etkilemektedir.
o Sözü edilen bu faktörlere bağlı olarak ortaya çıkacak para arzı değişmelerini, grafikte para arzı
doğrusunu kaydırarak gösteririz (Şekil 10.2).

Baz paranın (MB) artışı ve zorunlu rezerv oranındaki (rD) bir azalma para arzını arttıracak
ve eğri sağa doğru (Ms0'dan Ms2'ye) kayacaktır.

Baz paranın (MB) azalması ve zorunlu rezerv oranındaki (rD) bir artış para arzını azaltacak
ve eğri sola doğru (Ms0'dan Ms1'e) kayacaktır.
12
Download