sma*l ta*pınar - Tİ Entertainment

advertisement
Dinler Tarihi
Ders Notları VİZE
İSMAİL TAŞPINAR
Dinler Tarihi




19 yy’daki bazı gelişmeler vesilesiyle müstakil bir bilim dalı olarak teşekkül eder (pozitivist
yapıya sahip)
Pozivitivizm: insanların bilimle izah edemedikleri şeyleri inançla anlatmaya çalışıyorlar.
Pozitivistler ve seküleristler böylece dini alet eder ve toplumsal hayatın arka planına ittiklerini
söylerler, ancak onlar reddetseler de DİN duygusu insanlarda mevcut, fıtratında vardır
Bir şekilde bu dini özellik kendini gösterir- haftalık buluşmalar, sinema, maça gitme vs… çünkü
insan DİNDAR VARLIKTIR-HOMO RELİGİOUSUS
Dinler Tarihi, dinî bir olayı tarihsel veriler bakımından ele alır
Tarih
Metodolojisi
Din
Metodolojisi
Dinler
Tarihi'nin
metodolojisi
ve bakış açısı
Dinler Tarihi’nin metodları:
1) Deskriptif:
- Bir dini ele aldığında onu olduğu gibi tasnif eder
- Betimleyici
- Objektif, tarafsız
2) Fenomenolojik:
- Dinlerdeki herhangi bir fenomeni dindeki konumunu gözeterek açıklama (mukayese
olmaksızın)
3) Tarihsel
- Dinlerdeki herhangi bir inanç ve ibadetin (oluşum) serüvenini ele alır
4) Mukayeseli (comperative)
- Herhangi bir dinî unsurun dinlerdeki yerini mukayeseli olarak ele alır
…
DİN:
Ceza, mükafat, hesab
İtaat etme, teslimiyet (Bakara 132)
Üstün gelme, hükümranlık (Nahl 52)
Kanun, şeriat, mezhep, adet, takib edilecek yol
-
Hadis: ‫ِين قومِ ه قَبل أن يُب َعث؛‬
ِ ‫كان على د‬
O (Hz. Peygamber) kavminin dini üzerindeydi; yani onların kanunları ve gittikleri yol
üzereydi
Ayet: Yusuf 761- ِ‫ِين ْال َملِك‬
ِ ‫ َما َكانَ ِل َيأ ْ ُخذَ أَخَاهُ فِي د‬-
ُ ُ ‫اّلُ َ َْْ َف‬
َ ‫ِين ْال َملِكِ ِإالَّ أَن َي‬
‫شا ه‬
ُ ‫عا أَخِ ي ِه َكذَلِكَ ِك ْدََا ِليُو‬
َ ‫عا أَخِ ي ِه ث ُ َّم ا ْست َْخ َْ َج َها مِن ِو‬
َ ‫فَ َبدَأ َ ِبأ َ ْو ِع َيتِ ِه ْم قَ ْب َل ِو‬
َ ‫س‬
ِ ‫ف َما َكانَ ِل َيأ ْ ُخذَ أَخَاهُ فِي د‬
ْ
ُ
َّ
‫علِيم‬
ٍ ‫دَ َْ َجا‬
َ ‫ت ِ همن َشَا َوفَ ْوقَ ك هِل ذِي عِل ٍم‬
1
www.ti-enertainment.com
a.
b.
c.
d.
1
Dinler Tarihi
Ders Notları VİZE
İSMAİL TAŞPINAR
Diğer dinlerde (ve dillerde) DİN kavramının karşılığı
i.
Budizm:
- Dharma (Sanskrit: धर्म; Pāli: धम्र्, Dhamma; Çince: 法, fǎ; Japonca: 法, hō; Tibetçe: chos;
Moğolca: nom) terimi Budizm'de başlıca iki anlamda kullanılmaktadır2
ii.
Yahudilikte:
- İbranicede:
- Din kavramı yok, onun yerine farklı kavram kullanılır: AVODA, VİRA, EMANA
iii.
Zerdüşlük
- Pehlevice’ de, zerdüşlükte Abesta adlı kitapta DAENA3, daha sonra DEN olarak kullanılır
iv.
Eski yunanca:
- TRİOHEYA (örf adet anlamında)
v.
Latince:
- RE-LİGİO4 ( tazim edilen şey, saygı, itina, titizlik gösterilen şey
kimilerine göre Re-LEGE, tekrar tekrar
yerine getirme, tekrar tekrar itina
yapma (namaz, zekat gibi)
RELİGİO kelimesinin kökü/anlamı
RELİGARE kelimesinden gelir diyenler
var. Bir şeyi bir şeye bağlamak, yani
tekrar bağlamak = İnsan ile Allah
arasındaki bağın tekrar bağlanması

Modern bilimler, 19yy’dan itibaren dini tarif etmeye çalışmıştır. Rudolf Otto: “ Das Heilige”
adlı eserinde “Din, insanın kutsal saydığı şeylerle ilişkilidir” demiştir
Peki kutsal nedir?
-Cevap: Latince “sacer” kelimesinden gelir. Bunun zıddı profan’dır. Kutsal, saygı uyandıran,
saygıya ve korkuya sevk eden her şey dir. Bilinmeyenin karşısında duyduğun hayrettir, aslında değer
atfedilen herşeydir!
 Bazen bir eşya, belirli dini atıf ve ritüellerle kutsallaşır. Kutsallık bir anlık olabilecek bir şey,
mesela koyun, kurbanlık olunca kutsal hale geliyor!
 Kutsal kelimesi yerine AZİZ’de kullanılır
2
vikipedia
3
Daena[is a Zoroastrian concept representing insight and revelation, hence "conscience" or "religion." Alternately, Daena is considered to
be a divinity, counted among the yazatas.
4
Religion: Religion is an organized collection of beliefs, cultural systems, and world views that relate humanity to an order of existence
www.ti-enertainment.com
Din tanımları:
 Rudolf Otto: “Din, insanın kutsal saydığı şeylerle ilişkilidir”
 Schleiermacher: “Din, mutlak itaat duygusundan ibarettir” (yani bu tanıma göre, birşeye
kayıtsız şartsız itaat ediliyorsa o şey dindir)
 Max Müller: “Din, insanın sonsuzu kavramasını sağlayan, akıl ve mantığa tabi olmayan, zihnî
bir meleke veya yeteneğidir”
 Emile Durkheim: “Din, bir cemaatin meydana gelmesini sağlayan âyin ve inançlar sistemidir”
 Seyyid Şerif Cürcâni'ye göre din; "akıl sahiplerini peygamberin bildirdiği Şeyleri kabule çağıran
ilahî bir kanundur
Dinler Tarihi 19yy’da diğer pozitiv bilimlerle birlikte zuhur eder. Ancak İslam aleminde çok daha erken
diğer dinler ele alınmıştır. Bu yüzden İslam’da en eski Dinler Tarihi (diğer dinlerden bahseden) Kur’anı
Kerim’dir. Ancak şu husus önemli: Kur’an’da evrensel Hıristiyanlıktan değil, lokal, Ciran’daki
Hıristiyanlıktan bahsetmektedir. Zira Kur’an’da İla, İsa (oğul ve kutsal ann’den bahsedilir, halbuki
2
Dinler Tarihi
Ders Notları VİZE
İSMAİL TAŞPINAR
Hıristiyanlıkta Tanrı-Oğul ve Kutsal ruh 3lüsü vardır. TESLİS. Ayrıca Kur’an’da PAPA’lardan
bahsedilmez, halbuki PAPA tanrının yeryüzündeki yegane temsilcisi olarak görülür ve önemlidir.
Necran Hıristiyanları Hz. Peygamberi ziyarete gelmiş, hatta Mescid-i nebevi’de kalmışlardır
- Kur’an’da Budizm’den bahsedilir: Tin sursinden (Tin-İncir ağacı) Buda’nın (yani Sidharta
Gautama’nın) vahiy aldığı ağaç olduğunu ileri sürenler var (Muhammed Hamidullah).
Ayrıca Hz. Peygamber hintlilerde ticaret yapmıştır, bir şekilde irtibatı vardı. 35 yaşına
kadar ticaretle uğraşmıştır
 Genel olarak Kur’an’da şu dinlerden bahsedilir (net bir şekilde): Hıristiyanlık, Yahudilik
(Nasrani), Sabii, Haniflik, Mecusiler, Putperestlik
İslam aleminde ilk asırda eserler kaleme alınmıştır
i.
Başlangıçta MAKALELER yazılır. İnanç esaslarını ihtiva eden eserler
ii.
Sonra REDDİYELER
iii.
fırka ve mezhepleri ele alan eserler. EL FIRAK veya ED-DİYANAT (Bağdadi- el fark beynel fırak)
iv.
Milel adlı eserler kaleme alınmıştır
Önemli eserler:
 Bağdadi: “el fark beynel fırak”
 Nevbahti: “araru’l edyan”
 İmam Gazzali: “er-Reddü’l Cemil”
 Şehristanî (1153): “Milel ve Nihal”
 İbn Hazm: “Kitabu’l fasl fi milel ve’l ahvali ve nihal”
 İbn’ül Kelbi: “Putlar- Kitabu’l esnâm”
 Birunî (1048): “El Asaru’l Bakiye”; “kitabu’t tahkik ma lil hind”
 İdn’ün Nedim (990): “el Fihrist”
 Muhammed b. Huzeyl: “Kitabul Mecus”
 Es Serahsi (899): Risale fi vasfi…”
 Abdullah İbn’ul Mukaffa
Bir dinin din olabilmesi için belirli özelliklere sahip olması lazım, özellikle 19yy’dan sonra 5:
8. Hayat nizamı ön görmesi lazım:
- Şeriat
5
(bir Dinler Tarihçisi bakış açısıyla, inananın bakış açısıyla değil)
www.ti-enertainment.com
1. İnsanüstü yüce varlıklara inanç:
- Tanrı, melek, cin, şeytan…
2. Kutsal olan ve olmadığını belirleyen ilkeler:
- Kadesh, sacret, heilig… (kutsal)
3. İbadet- dinî ayinler:
- Belli zamanlarda belirli ibadet ve ritüeller olması şart
4. İlahî kitap ve metinler
- Yazıdan önce hafıza’ya kaydeliyordu. Eskiden yazı yok iken insanlardan kutsal mesajları
ezberlerdi. Amaç: kutsal metinler herkesin eline geçmesin
5. Tabiatüstü kutsal varlıklara duygular besleme (canlı irtibat)
- Haşyet, tapma, yönelme, güven duyma, tevbe
6. İnsanüstü varlıklara irtibat sağlanması:
- Alemle irtibat içinde olmalıdır, Peygamberlik müessesi bunu sağlar
- Deist anlayış yok: Tanrı yarattıktan sonra evrene karışmıyor, tıpkı kurulu saat gibi- bu
anlayış yok
7. Alem ve insan görüşü:
3
Dinler Tarihi
Ders Notları VİZE
İSMAİL TAŞPINAR
9. Cemaati olması lazım:
- Din tek başına olamaz
10. Taklit değil, kendine ait muhteva:
11. Siyasî gaye ve çıkar üzere kurulmuş olmayacak:
Cürcani: “toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan, olayları zaman ve yer
göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını,
karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyetleri, kendi iç sorunlarını inceleyen bilim
dalına “tarih” tarih incelemeleri sonucunda yazılan metinlere de tarihi metin denir”
Müslümanlar ne zaman Dinler Tarihi ile ilgilnemiştir?
A. Kur’an’ı Kerim’de başka dinlerden bahsedilir
B. Daha ilk yüzyıllardan itibaren fetihlerle birlikte çeşitli dinlerle tanışma/karşılaşma söz konusu
olmuştur. Pluralist bir toplum ve diğer sin ve fikir sahipleriyle, komşu ülkelerle dialoglar
sürdürüldü. Dolayısıyla erken dönemde Müslümanlar, diğer dinler hakkında araştırmalar
yapmıştır. Şerihstaninin Mile ve Nihal adlı eseri gibi bir takım objektif ve deskriptif eserler
kaleme alınmıştır. Dünya Tarih Yazılıcığına baktığımızda batıda objektif tarih yazıcılığı çok
daha sonra başlamıştır
C. Tebliğ vazifesi gereği Müslümanlar diğer dinlerle ilgilenmiştir. İslam diğer dinlere, kültürlerle
tanışmış ve ila-i kelimetullah için oralara İslam’ı götürmüştür. Bunun için hem kendi dinlerini
hem de karşı tarafının dinleriyle ilgilenmiştir
D. Müslümanlardan eski inançlarının islam’a uymadığını göstermek için, yani islam dışı
uygulamalar varsa/kaldıysa bunların yanlışlığını göstermek, islamın değil başka dinin bir
unsuru olduğunu göstermek için
E. Başka din ve mezheplerin İslam inanç esaslarına karşı çabalarına karşı İslamiyeti savunma ve
diğerlerin yanlışlığını göstermek için araştırma yapılmştır. Dinler Tarihicileri kelamcı,
kelamcılar Dinler Tarihcileri gibiydi o zamanlarda. İslamı savunurken başka dinlerden
haberdar olmaları gerekiyordu (bu konuyla ilgili Ahmet Cevdet Paşa’nın MARUZAT adlı bir
eseri var)
F. Kur’an’ın kendisinden önceki dini TASDİK etmesi, gönderdiği peygamberin kavmi Allah’ın
dinini yaşardı. Tevhid inancı hakimdi. İslam dini de bu gelenek üzerine gelmiştir. Bunu
gösterebilmek için o dinleri de bilmek ve araştırmak gerekir
G. İslamî müsahamanın gösterilebilmesi için. Diğer dinlerin sertliği ve anlayışsızlıklarını
gösterebilmek için diğer dinlerden örnekler bilmek lazım. TOLERANS
H. Kur’an-ı Kerimde Allah’ın diğer kitaplarda da Hz. Muhammed’i müjdelediği bildirilir
 Bütün bu sebeplerden dolayı Müslümanlar diğer dinlerle iştiğal olmuş, araştırma yapmış ve
diğer dinleri anlamaya çalışmıştır!
Dinin kaynağı ile ilgili görüşler:
 Mircea Eliade “Kutsal ve Dindışı” adlı eserinde der ki,”insanlar muhakkak dinî ritüelleri bir
şekilde uygular”- haftalık bulışmalar, sinema, maç vs dinin cemaat olma özelliğine dayanır
 Bu konuyla ilgili 19yy’da farklı görüşler zuhur ediyor:
www.ti-enertainment.com
“Din, insanlık tarihi kadar eski, her araştırma ve arkeolojik kazıda muhakkak dine ait bir unsur
çıkıyor.”
4
Dinler Tarihi
Ders Notları VİZE
İSMAİL TAŞPINAR
1. Animizm:
-
-
-
-
Edward B. Tylor: 1871 yılında “primitive culture” adlı eserinde
animizm nazariyesini ortaya koyar. İnsanların animizm nedeniyle
dine meyil ettiğini söyler
Anima= yunanca ruh demektir.
İnsan başlangıçtan beri tabiattan, dış etkenlerden etkilenir. Belirli
bir süre sonra kendisini yabancılaştığını hisseder, nesneleri kendi
arasında bir ayrıma sokar. İnsan dış dünyayı gözler ve bundan
etkilenir, her şeyde bir akıcılığın olduğunu görür. Rüya burada
önemli unsurdur. Ruya insanda ruh’un olduğunu (ikinci beden)
gösterir. Tabiatta hareketli olan bu nesnelerin bir anlamda bu hareket kabiliyetleri,
rüyalarda tecrübe edilen ikinci ben-ruh ile ilişkilendirilince, animizm denilen ilk din
sistemi ortaya çıkmış olur
Ruh seyyar özelliğe sahip bir güçtür.
Evrende her varlık aynı ruhu taşıdığına göre (bunu iddia eder: 3 varlık ve bu üçünde de
ruh vardır der: insan, hayvanlar ve tanrı pozisyonundaki tabii güçler) bu ruhların birbirne
dönüşümü mümkün olabilecektir6
“İşte insan eskiden beri güneşe, aya, tabiata tapıyordu, bu polyheizmdir. İnsanlar ilk önce
politeist inanca sahip idi, sonra monotheizme yönelmiştir” Tylor
2. MANA teorisi:
- Animizm’den önce diğer bir safha vardı. İlkel insan animizmi düşünmeden, bütün tabiatta
anima-ruh’u tasavvur etmeden, tek bir hayat ve güç veren bir şeyin olduğuna inanırdı
- Robert Ranulph Marett 1909 yılında “The Threshold of Religion” adlı eserinde bunu dile
getirmiştir: Aleme yayılmış gayr-i müşahhas güç!
3. Herbert Spencer:
- Dinlerin kaynağı Atalara tapınmadır demiştir
- “Atalara ibadet, onlara saygıdan gelir, tanrılara büyük ataların
kahramanlarıdır7
- insanlığın ilk dönemlerinde hiçbir dini inanç yoktu. İlk dinler ise
ölülere tapınmayla başlamıştı. İlkel kabilede saygı duyulan bir kişi,
ölümünden sonra ilahlaştırılmış olabilirdi. Bir büyücünün, bir kabile
reisinin veya herhangi sebepten dolayı kendisine saygı duyulan bir
kişinin ruhunun öldükten sonra hala yaşadığı farz edilir ve onu memnun
etmek için çeşitli ibadetlerde bulunulurdu. Bu ibadetlerin gittikçe sistematikleşmesi
sonucu din denilen tüm bir sistem ortaya çıkmış olabilirdi.
Dinler Tarihinin Meseleleri- Kürşat Demirci, s.55-57
7 “The Principles of Sociology” adlı eserinde şunları söyler: “Sıradan olanı aşan herhangi birşeyi, vahşi
insan, doğaüstü ya da ilahî olarak düşünür. Pekçok insanın içinde en önemli olan kişi, bu şekilde, doğa
üstü güçlere sahip olarak algılanır. Bu önemli şahsiyet, basitçe kabilenin en uzak atası; güç ve
kahramanlığı dolayısıyla şöhret bulan bir şef, tanınmış bir şaman, yeni bir şeyi icat eden kişi olabilir…”
www.ti-enertainment.com
6
5
Dinler Tarihi
Ders Notları VİZE
İSMAİL TAŞPINAR
4. Totemizm:
- Salomon Reinach dinin kaynağının TOTEM olduğunu söyler
- “Klan üyelerin kendilerinin totem denilen bir hayvan veya bitkiden
geldiklerine inanıp ona ibadet etme”. Bir bitki veya hayvanla
akrabalık bağının olduğunu söylerler8
- Freud’un “Totem ve Tabu adlı seri vardır. Freud’a göre ilkel insanlar
belirli bir zaman sonra tanrı olarak taptıkları ilahları yerler9
- Bir klanın, bir insan grubunun, ya da bir kişinin aynı atadan geldiğine
inandığı bir hayvana, bir bitkiye, bir nesneye veya bir doğa olayına
(fırtına, şimşek, vb.) mistik, majik ve akrabalık duygularıyla bağlanması; bu bağlanmadan
doğan görevler, yasaklar, âyinler ve törenler, demektir. Totemizm, en ilkel toplum kabul
edilen "klan"lann din ve toplum örgütüdür. Öte yandan totemizm, ilkel toplumlarda
totem'i dinin kaynağı, ya da sosyal kurum ve davranışların temeli sayan teorilerin
bütününü de belirten bir kavramdır.10
5. Büyü Teroisi:
- James Frazer 1890 yılında “Altın Dal” adlı eserinde bu nazariyyeyi
ortaya koyar
“Frazer’a göre büyü "insana ve doğaya ilişkin olaylar arasındaki neden
– sonuç ilişkisine sembolik bir anlam yükleyen kültürlerde önemli bir
yer tutar" ve büyü bu noktada dinden önce gelir. Altın Dal’daki
yaklaşımlarında özellikle kitabın 3. ve 4. bölümlerinde din-büyü ilişkisini
karşılaştırmalı olarak ortaya koyarken eski topluluklardan da örnekler
vererek büyünün dinin içinde örtülü olarak bulunduğunu, dine rengini
verdiğini, onunla karıştığını ve din tarafından desteklenip gücünü
muhafaza ettiğini vurgular.”11
- Doğa güçleri insan tarafından korkutulabilmekte, büyü yoluyla bu güçlerin
zorlanabildiğine inanılmaktadır.
- İnsanlar hastalıkları ve olumsuzlukları düzeltmek isterken hataya düşer, belirli bitkiler
yöntemlerle bu hastalıkları yenmeye çalışır (büyü)
- İbadetlerde büyü sahnesinin uzantıları vardır derler (ruku, secde vs)12
6. Emile Durkheim:
- 1912 yılında, Les Formes Elémentaries de la Vie Religieuse (Dinsel
Yaşamın İlk Biçimleri) adlı eserinde dinin kaynağının sosyolojik temele
dayandırır
- Kutsal, toplumun kutsal saydığı herşeydir. Aslında buna göre toplum
kutsala, yani kendine tapıyor, yani insan topluma saygı duyar
- Dinin temeli toplumdur. İnsanlar için toplum güçtür
- inandığı güç, toplumun gücüdür!
- En ilkel olarak kabul edilebilecek dinin, temel iki özelliğe sahip
olması gerektiğini düşünür: Birincisi, o dine mensup toplumun
Bu hala var olan algılayışdır. Mesela Türkler kökenlerinin Kurt’dan olduğunu, Arnavutlar kartali ruslar ayılarla
akrabalık bağlarının olduğunu söylerler
9
Hz. Ömer’in “Biz belirli bir zaman sonra helvadan yapıp taptığımız putları yerdik” rivayetiyle örtüşür…
10
http://www.enfal.de/sosyalbilimler/t/039.htm
11
James G.Frazer, Altın Dal, 3-4.Cilt, Çev: Mehmet H.Doğan, Payel Yay. 1991, İstanbul,
http://thelosthighway.blogcu.com/tylor-ve-frazer-da-din-mitoloji-ve-buyu-iliskisi/318870#
12
Büyünün inançlardan, ritlerden, mitlerden, doğmalardan, kurban törenlerinden, dualardan, ilahilerden ve danslardan tezahür ettiğini
belirttikten sonra büyüler aracılığıyla çağrılan varlıkların ve güçlerin sadece dinin işaret ettiği durumlara benzemekle kalmadığını aynı
zamanda sıklıkla aynı olduklarını belirtir
www.ti-enertainment.com
8
6
Dinler Tarihi
Ders Notları VİZE
İSMAİL TAŞPINAR
“basitlikte diğerlerinin en aşağısında” olması gerekir. İkinci şart ise, dinin hiçbir öğesi
kendinden önce var olan bir dinden etkilenmiş olmamalıdır. Bu en ilkel dini analiz
ederken, asıl amaç, günümüz insanını anlamaktır
O’na göre tek bir dini bütünüyle anlamak nasıl önemliyse, dinin genel itibariyle ne olduğunu bilmek
çok daha önemlidir. Çünkü, din insanla ilgilidir.13 “(…) büyük toplumsal kurumların hemen tümü
dinden doğmuşlardır. Ama ortak yaşamın başlıca biçimlerinin, başlangıçta dinsel yaşamın değişik
biçimlerinden ibaret olması için, dinsel yaşamın tümüyle toplu yaşamın en yüksek biçimi, küçülmüş,
özetlenmiş bir anlatımı olması gerekir. Toplumdaki her önemli şeyi dinin doğurmuş olması, toplum
düşüncesinin dinin ruhunu oluşturmasından dolayıdır.”14
 “O’na göre dinleri toplumlar doğurmuştur. Bu nedenle dinsiz bir toplum olamaz, çünkü
toplum olmanın gereği bir şeye olan inancını yaymaya çalışmaktır. Hiçbir din sonsuza kadar
süremez ama insanlık asla dinsiz de kalmayacaktır, biri bitince yenisi başlayacaktır. Fakat,
dinler zamanın ihtiyaçlarına göre şekil değiştirecektir”
 Din, toplumu bir arada tutan güçlü bir çimentodur!
Köken sözcükten kasıt: “mutlak bir başlangıç değil, bugün bilinen veya ötesine gidemediğimiz en basit sosyal
durumu” kastetmekte ve “dinin var olmaya başlamış olduğunu söyleyebileceğimiz bir an yoktur” diye
belirtmektedir - http://kanatlikedimasali.blogspot.com/2013/06/durkheim-din-hakkinda-ne-demis.html
14
(Emile Durkheim, Dinsel Yaşamın İlk Biçimleri, çev. Prof. Dr. Özer Ozankaya, İstanbul, Cem Yayınevi, 2010
s571-572
www.ti-enertainment.com
13
7
Download