BÖLÜM I ELASTOMER TEKNOLOJİLERİ 1.1 GİRİŞ Polimer biliminin doğuşu 19. Yüzyılın ortalarında Amerikalı mucit Charles Goodyear’in, yapışkan doğal kauçuk sıvısını kullanılabilir hale getiren vulkanizasyon prosesini bulmasıyla başlamıştır.1847 yılında Christian F. Schönbein selüloz nitrat üretmek üzere selülozu nitrik asit ile reaksiyona sokarak ilk insan yapımı termoplastik olan selüloidi üretti. 1858 yılında Alman kimyacı Kekule’nin karbon atomunun dört farklı bağ yaptığı, çok sayıda karbon atomunun da birbirine bağlanarak uzun zincirli organik moleküller oluşturduğu teorisi ile polimer kimyasının temeli atılmış oldu. 1870 yılında Amerikalı mucit John Wesley Hayatt’ın blardo topunda fildişi yerine bitki selülozundan yapılmış selüloidi kullanmasıyla polimer endüstrisi başlamış oldu. 1877 yılında selüloz nitrat sentetik iplik haline getirildikten sonra rayon gibi sentetik iplikler de üretilmeye başlandı. 1909 yılında Amerikalı mucit Leo Bekeln, fenol karbolik asit veya kömür katran türevini ısı ve basınç altında fenol formaldehitle muamele ederek bakaliti buldu. Sert, kimyasallara ve ısıya dayanıklı bu madde elektrikli ev eşyaları ve makine parçaları yapımında geniş yer buldu. 1920 yılında Alman kimyacı Staudinger, poimerlerin, birbirlerinin tekrarı olan birçok zincirden oluştuğunu, onların elastikliklerinin ve kopma mukavemetlerinin de bu zincir yapılarından kaynaklanan çok büyük molekül ağırlıklarından ileri geldiğini gösterdi. Daha ucuz, sağlam ve işlemesi kolay olan nylon, 1937 yılında ipeğin yerini aldı.1930 lu yıllar, dokumada, boyada, ambalaj ve izolasyonda devrim yaratan polivinil klorür, poliüretan, teflon ve polistirenin üretimiyle sentetik polimerlerin altın yılları oldu.1930 ların sonu ve 1940 ların başında diğer önemli bir gelişme de sentetik kauçuk alanında görülen büyük çaplı üretimler oldu. Bu yıllarda bütadien esaslı iki yeni kauçuk üretildi. Polimer teknolojisinde asıl çarpıcı gelişme 1950 li yıllarda sadece H ve C dan oluşan, bol ve ucuz petrol türevlerinden elde edilen monomerler, özellikle de etilen ve propilen sayesinde başladı. Bunların polimerizasyonları istenmeyen bir şekilde çok yüksek basınç ve sıcaklık gerektirmekteydi. 1953 yılında Al – C bağları üzeinde çalışan Alman kimyacı Karl – Ziegler’in bulduğu Ti ve Zr gibi metal tuzlarının katalizörlüğü, daha düşük sıcaklık ve basınçlarda bu polimerizasyonların gerçekleşmesine imkan tanıdı. Ziegler’in keşfi üzerine, İtalyan kimyacı Giulio Natta benzer katalizörleri kullanarak polipropilenin sentezini gerçekleştirdi. 1963 yılında Ziegler ve Natta, bu buluşları ile Nobel ödülünü kazandılar. 2.1 TEMEL KAVRAMLAR VE TERMİNOLOJİ Monomer ve Polimer Monomer, polimere dönüştürülebilecek en küçük birimdir. Polimer ise çok sayıda tekli birimin kovalent bağlarla birbirine bağlanarak oluşturduğu dev molekül demektir. Tekrarlanan birim Polimerlerin yazılımında tekrarlanan yapıya “ tekrarlanan birim” denilir ve parantez içinde gösterilir. CH2 CH Cl n Bir tekrarlanan birimdir. Bundan n tane birleşerek polivinil klorür meydana gelir. n CH2 CH Cl CH2 CH Cl n polivinil klorür vinil klorür Polimer molekülünün formülüne bakılarak hangi monomerden veya monomerlerden meydana geldiği çıkarılabilir. Aşağıdaki örnekte tekrarlanan birim izoprendir. CH2 C CH CH2 n CH3 poliizopren Polimer zinciri Çok sayıda monomer molekülü birbirine bağlanarak bir zincir yapısı meydana getirir. Monomerler de bu zincirlerin halkaları gibidirler. Polimer molekülünü meydana getiren monomerlerin iki veya daha fazla fonksiyonel gruba sahip olması gerekir. Düz bir polimer zincirinde karbon atomları doğrusal bir şekilde dizilmezler. Karbon atomları sp3 hibritleşmesi sonucu düzgün dörtyüzlü geometrisinde düzenlendiklerinden zikzaklı bir şekilde gözükürler. Şekillerde polietilen molekülünde karbon atomunun düzgün dörtyüzlü geometrisinde yerleşimi görülmektedir. C C Şekil 2.1. C C C C C C Zincir dallanması Polimer zincirleri genelde üç temel zincir yapısında bulunurlar; Doğrusal dallanmış ağ Bu üç dallanmanın dışında ara durumlar da vardır: Yıldız tarak Birbirlerine bağlanarak polimer zincirinin ana iskeletini oluşturan atomlar dizisine ana zincir denilir. Polietilen, polistiren gibi polimerlerin ana zincirlerini karbon atomları oluştururken, polietilen oksit gibi polimerlerde ana zincirde karbon atomları yanında oksijen atomları da bulunmaktadır. CH2 CH2 O n Polimerlerin ana zincirlerindeki atomlara yan grup denilen diğer bazı birimler veya gruplar bağlanabilir. Bu yan birim veya gruplar Hidrojen ve Flor atomları olabileceği gibi, fenil, siyano, metil gibi gruplar da olabilmektedir. Aşağıdaki tabloda etilen ana halkasına bağlı bazı yan gruplar ve ait oldukları polimerler görülmektedir: Tablo 2.1. Etilen halkasına bazı yan grupların eklenmesiyle oluşan polimerler: R1 R3 C C R2 Tekrarlanan Birim CH2 CH2 CH2 R2 R3 CH2 H H H CH H H H H H H H H H R4 Polimer H Polietilen N C Poliakrilonitril N C CH2 R1 R4 CH CH Polistiren Cl Polivinilkloür Cl Ana zincirlerindeki atomların üzerinde sadece yan grupların bulunduğu polimerlere doğusal polimerler denilir. Doğrusal polimerlerin özelliği uygun çözücülerde kolay çözünmeleri ve eritilerek defalarca şekillendirilebilmeleridir. Polimerlerin ana zincirlerine kendi kimyasal yapısıyla özdeş ve dal görünümünde başka zincirler kovalent bağlarla bağlanmışsa bunlara dallanmış polimerler denilir. Bunlar, polimerizasyon sırasında yan reaksiyonlar ve ikincil reaksiyonlar sonucu meydana gelirler. Bu yan dallara başka yan dallar da bağlanabilir. Dallanmış polimerlerin bazı özellikleri doğrusal yapıda olanlardan farklıdır. Örneğin kristallenme derecelerinin ve çözeltilerinin viskozitelerinin daha düşük oluşu gibi. Dallanmış polietilende, yan dalların etkisiyle polimer zincirleri birbirlerine fazla yaklaşamaz ve düşük yoğunlukta kalır. Dallanmamış olanın ise yoğunluğu daha fazladır. Birincinin yoğunluğu 0,920 gr/cm3 iken, ikincinin yoğunluğu 0,970 gr/cm3 dür. Bazı polimerlerde ana zincirler birbirlerine değişik uzunlukta zincir parçaları ile kovalent bağlarla bağlanarak çapraz bağlanmış ve ağ yapısında polimerler meydana getirirler. Çapraz bağlanmış polimerler çözücülerde çözünmezler, ancak uygun çözücülerde belli oranlarda şişerler. Bu çapraz bağlanma oranı polimerin elastik özelliğini belirler ve elastomerlerin en ayırt edici özelliğini oluşturur. Homopolimer, kopolimer, terpolimer Polimer zinciri tek cins bir monomerin tekrarlanması şeklinde meydana geliyorsa buna homopolimer, iki cins monomerin tekrarı şeklinde meydana geliyorsa buna da kopolimer denilir. Üç cins monomerin katıldığı polimerlere de terpolimer denilir. Aşağıda bunların dizilimleri görülmektedir: CH2 CH2 CH2 CH2 etilen polietilen monomer polimer CH + CH2 CH2 CH CH CH2 CH2 CH CH2 CH stiren CH CH2 bütadien bütadien stiren monomer stiren- bütadien monomer kopolimer CH3 CH2 CH2 + CH etilen monomer CH CH3 CH2 + propilen CH CH3 CH2 etilden norbornen ( dien ) monomer CH2 etilen CH dien monomer CH2 CH3 propilen etilenpropilendienmonomer terpolimer Şekil 2.2. Homopolimer, kopolimer ve terpolimerlere örnekler Bu monomerlerin polimer zinciri içerisindeki dizilişleri, monomerlerin aktivitelerine ve polimer oluşum reaksiyonunun şartlarına bağlı olarak ya gelişigüzel, ya da düzenli bir değişim şeklindedir. Aşağıda bu dizilişler görülmektedir: Gelişigüzel diziliş : Ardışık diziliş : Blok diziliş : -A-A-A-B-A-B-B-A-B-A-A-A-A-B- A-B-A-B-A-B-A-B-A-A-A-B-B-B-A-A-A-B-B-B- Graft diziliş: A nın oluşturduğu ana zincire B nin yan dizilişlerle bağlanması B B A A A A A A A B B B Mol ağırlığı Polimerlerin, değişik özellikler göstermesine paralel olarak, çok değişik uygulama alanları bulmalarının nedeni sahip oldukları çok büyük molekül ağırlıklarıdır. Bunu, küçük moleküllerden farklı fiziksel özellikler göstermelerinde de görebiliriz. Örneğin, bütadien gaz olmasına karşılık polibütadien sıvı, stiren sıvı olmasına karşın polistiren katıdır. Küçük moleküller için mol ağırlığı, örneğin su için 18, soda için 106, stearik asit için 384 olurken, polimerlerin mol ağırlıkları on binler, yüzbinler, hatta milyonlar mertebesinde olabilmektedir. Polimerlerin mol ağırlığı denilince bir molekül içinde tekrarlanan birim sayısı anlaşılır. Örneğin; CH CH2 750 denilince bir polistiren zincirinde 750 adet polistiren molekülü var demektir. Mol ağırlığı da 80.000 g/mol’ e karşılık gelmektedir. Bu, ortalama mol ağırlığını vermektedir. Yapılan molekül ağırlığı ölçümlerinde bu değer 60.000 – 100.000 arası değişmektedir. Dolayısıyla polimerler için kesin bir mol ağırlığından söz edilemez. Stearik asit gibi küçük moleküllerde moleküllerin büyüklüğü aynı olmasına karşılık polimerlerde değişik büyüklükte moleküller bulunmaktadır. Ancak polimer içerisinde bir molekül ağırlığı dağılımından söz edilebilir. N M Şekil 2.3. Polimerlerin Molekül ağırlığı dağılımı N: zincirdeki molekül sayısı, M: molekül ağırlığı Molekül ağırlığı hesaplamalarında, ağırlıkça ortalamalı molekül ağırlığı ve sayıca ortalamalı molekül ağırlığı tanımları kullanılır. Mn: sayıca ortalamalı molekül ağırlığı Mw: ağırlıkça ortalamalı molekül ağırlığı 𝑀𝑛 = ∑N ∑N i=1 Wi 𝑀𝑤 = i=1(Wi / Mi) ∑N i=1 WiMi ∑N i=1 Wi polidispersite oranı = Mw / Mn Sayıca ortalamalı molekül ağırlığı molekül sayısına, ağırlıkça ortalamalı molekül ağırlığı ise molekülün büyüklüğüne bağlıdır. Molekül ağırlığı dağılımları da bu orana göre belirlenir. geniş dağılımı Dar dağılım Mw / Mn = 1 çok geniş dağılım Mw / Mn = 2 Şekil 2.4 Polimerlerin molekül ağırlığı dağılım şekilleri Bir örnek vermek gerekir ise; Bir polidispers polimer örneğinin monodispers örneklerinin ağırlıkları ve molekül ağırlıkları şöyle olsun: Ağırlık molekül ağırlığı Monodispers örnek 1 2 20.000 Monodispers örnek 2 4 100.000 Monodispers örnek 3 4 200.000 𝑀𝑛 = ∑3 ∑3i=1 Wi = i=1(Wi / Mi) 𝑀𝑤 = ∑3i=1 WiMi ∑3i=1 Wi Mw/Mn = = 2+4+4 2 4 4 + + 20,000 100,000 200,000 = 62,500 2(20,000)+4(100,000)+4(200,000 ) 10 121,000 62,500 = 1,936 = 121,000