ÇAĞDAŞ TÜRK TARİHİ KISA DERS NOTLARI SOĞUK SAVAŞ

advertisement
ÇAĞDAŞ TÜRK TARİHİ KISA DERS NOTLARI
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ’NDE TÜRKİYE1.Soğuk Savaş Dönemi’nde Türk Dış
Politikası ABD, Sovyet yayılmacılığına karşı jeostratejik konumundan dolayı Türkiye’yi
yanında görmek istiyordu. Türkiye ise SSCB baskılarına karşı Batı ve ABD yanında yer
alabilme doğrultusunda bir siyaset izlemiştir.
a.Türkiye’nin Avrupa Konseyine Girişi
Batı Avrupa ülkeleri Sovyet yayılmasına karşı bir önlem alarak 5 Mayıs 199’da Avrupa
Konseyini kurmuşlardı. Türkiye, batı ile ilişkilerini geliştirme ve güvenliğini artırma adına
askeri niteliği olmayan Avrupa Konseyi’ne 8 Ağustos 1949’da üye olmuştur.
b.Türkiye’nin NATO’ya Girişi
Türkiye kurulduğundan beri NATO’ya üye olabilmek ve bu sayede Amerikan yardımından
yararlanabilmek için bu yönde bir siyaset izlemiştir.1950’de NATO’ya üye olabilmek için
müracaatlar yapmış fakat Avrupa devletleri bunun SSCB tarafından tepki ile karşılanacağı ve
hatta savaşa yol açabileceği endişesiyle buna karşı çıkmışlardır.
Türkiye’nin Kore Savaşı’nda BM gücünde yer alması NATO’ya üyelik sürecini hızlandırmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti ilk defa ülke dışına asker gönderdi. Türkiye’nin Kore Savaşı’nda
gösterdiği başarı ve SSCB’ye yakın bir üs kurma ihtiyacı Avrupa devletlerinin endişelerini
gidermesine yol açtı.1951’de Bakanlar Konseyi Ottowa’da Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’ya
üye olmasını kararlaştırdı.
TBMM,18 Şubat 1952’de NATO’ya üyeliği kabul etti. Türkiye ABD ilişkileri gelişti ve Türkiye
toprakları NATO güvencesi altına alınmış oldu.
c.Balkan Paktı’nın Kurulması
Türkiye’nin NATO’ya üyeliği SSCB ve Bulgaristan tarafından tepki ile karşılandı. Bunun
üzerine Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya arasında “Dostluk ve İş Birliği Anlaşması”
imzalanarak 28 Şubat 1953’de Balkan Paktı kuruldu. Amaç;
-Ekonomik ve kültürel işbirliği yapmak
-Sorunları barışçı yollarla çözmek
-Ortak savunma yapmaktır.
Daha sonra bu üç devlet arasında 19 Ağustos 1954’te “Siyasi İş Birliği ve Karşılıklı Yardım
Antlaşması” imzalandı.
Zamanla Yugoslavya’nın Sovyetlerle yakınlaşması Türk-Yunan ilişkilerinin Kıbrıs Sorunu’ndan
dolayı Pakt gücünü kaybetmiştir.
d.Bağdat Paktı’nın Kurulması
Türkiye NATO’ya üye olduktan sonra Orta Doğu’nun güvenliğinden sorumlu tutulmuştur. Bu
sırada Arap-İsrail gerginliği ve İngiliz-Mısır anlaşmazlığı Orta Doğu’da gergin bir hava
oluşturdu.
Bu ortamda savunma güvenlik amaçlı Türkiye ve Irak arasında 24 Şubat 1955’te Bağdat Paktı
kuruldu. Daha sonra bu pakta İngiltere, İran ve Pakistan katıldı. Arap Birliğini kurmak
isteyen Arap ülkeleri ve SSCB bu pakta tepki göstermiştir.
1958’de Irak’ta krallık rejimi kurulunca Irak, Bağdat Paktı’ndan çekildi. Bundan sonra Paktın
merkezi Ankara oldu ve Paktın adı 1959’da Merkezi Anlaşma Örgütü (CENTO) olarak
değiştirildi. 20 yıl sonra Pakistan ve İran’ın ayrılmasıyla örgüt, fiilen sona ermiş oldu.
2- TÜRKİYE’DE HAYAT
a- SİYASET:
Osmanlılarda II. Meşrutiyetle çok partili hayata geçilmişti. Atatürk döneminde de çok partili
hayata geçiş denemelerinde bulunulmuş fakat ortam henüz oluşmadığı için çok partili
hayattan vazgeçilmiştir.
II: Dünya savaşından sonra Temmuz 1945’te ilk muhalefet partisi Nuri Demirağ tarafından
Milli Kalkınma Partisi adıyla kuruldu. CHP milletvekillerinden Celal BAYAR, Adnan
MENDERES, Refik KORALTAN ve Fuat KÖPRÜLÜ bazı kanunlarda değişiklik yapılması
konusundaki tekliflerinin ( DÖRTLÜ TAKRİR) reddedilmesi üzerine 7 Ocak 1946’da
DEMOKRAT PARTİ’yi kurdu. Aynı yıl 13 parti daha kuruldu.
Birden fazla parti ile 1946’da seçimlere gidildi. CHP yine iktidara geldi. Demokrat Partili
milletvekilleri yeterince muhalefet yapılmadığı gerekçesiyle DP’den ayrılıp Millet Partisi’ni
(MP) kurdular. 14 Mayıs 1950 seçimlerinde DP %55.2 oy aldı. 27 yıllık CHP iktidarı sona erdi.
22 Mayıs 1950’de Celal BAYAR Cumhurbaşkanı seçilince Adnan MENDERES başbakan oldu.
Uygulanan sosyal politikalar ( genel af, sendika hakkı, ücretli hafta sonu tatili gibi), ABD
yardımı ve ekonomik düzelmeler 1954 seçimlerinde DP’nin daha fazla oy almasına (%58)
sebep oldu. Ekonomide liberal ekonomi modelini benimseyen DP 10 yıl iktidarda kaldı.
b-EKONOMİ :
7 Eylül 1947 kararları ile Türk lirasının değeri % 50 düşürülerek (1$ =280 kuruş) ithalat
kolaylaştırılmış, bankaların altın satın almalarına izin verilmişti. Devletçi ekonomiden Liberal
serbest Pazar ekonomisine geçiş yapıldı.
DP iktidarında Marshall yardımlarıyla desteklenen tarım hızla gelişti. Traktör sayısındaki
artış, ekilip biçilen tarım alanlarını artırdı. Uygun iklim şartları, verim ve üretimde artışlar
olmasına yol açtı.
Tarımdaki bu gelişmelere paralel olarak sanayide beklenen gelişme olmadı. Bu yüzden devlet
yatırımların çoğunu kendisi yaptı. Yatırımlar karayolu, inşaat, sanayi ve tarım alanlarında
yoğunlaştı. Demiryolu yapımı tamamen durdu. Özel yatımcıların isteksizliği ve sermaye
yetersizliği büyük işletmeler özelleştirilemedi.
Ekonomideki büyüme 1954’te sona erdi. 1958’de hükümet dış borca ihtiyaç duyduğundan
IMF’den dış borç aldı.
c-SOSYAL VE KÜLTÜREL HAYAT:
Tarımda makineleşmeye bağlı olarak köyden kente göç başladı. Refah seviyesi arttığı için
Topluma tüketim kültürü yerleşti.
Dönemin ses sanatçıları Zeki Müren, Neşet Ertaş ve Müzeyyen Senar’dır. Film olarak Ömer
Lütfi Akad’ın “Vurun Kahpeye” filminde batı sinemasının etkileri görülür. Hollwood sineması
Türkiye’yi etkisi altına almıştır.
Dönemin roman ve hikâye yazarları II. Dünya Savaşının toplumumuzda sebep olduğu çeşitli
olumsuzlukları, yoksulluğu, geri kalmışlığı, köyden kente göçü, gelir dağılımındaki
dengesizlikleri sıkça işlediler. Şiir alanında Garipçiler akımına karşı “İkinci Yeniler” ve
“Hisarcılar” grubu ortaya çıktı.
Salgın hastalıklarla mücadele milli bir dava olarak görüldü. Sağlık alanına bütçeden daha fazla
pay ayrıldı. Sağlık alanında birçok kurum açıldı.
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE DÜNYA:
1945-1975 Yılları arasında çok hızlı bir büyüme yaşandı. Petrol, elektrik ve otomotiv gibi
sektörlerde üretim on kat arttı. Bu dönemde göze çarpan bir diğer olgu da hızlı nüfus
artışıydı. Sanayileşmeyle birlikte şehirlere göç hızlandı. Şehirleşme büyük ailelerin
parçalanmasına yol açtı.
Ekonomik refaha kavuşamayan ülkelerde aşırı siyasi akımlar gelişti. Soğuk savaş döneminde
askeri harcamalar arttı, orduya büyük önem verildi. Savaş yıllarında erkekler cephede olduğu
için kadınlar iş hayatında etkili olmaya başladılar.
Teknik hayattaki gelişmeler günlük hayatı kolaylaştırdı. Tüketimin teşvik edilmesi reklam
sektörünün hızla büyümesine yol açtı. Radyo ve Sinemanın önemi Televizyonun icadı ile azaldı.
Müzik alanında Amerika’da “Rock and Roll” türü Elvis Presley’le büyük bir çıkış yakaladı.
Amerikalı bilim adamları ENIAC adlı ilk bilgisayarı yaptı. İlk uydu Sputnik, SSCB tarafından
uzaya gönderildi. (1957) Nükleer Enerji elektrik alanında kullanılmaya başlandı. Hidrojen
atomlarına parçalandı. DNA’nın kimyasal yapısı çözüldü. Seyahatlerde trenler ve gemiler
kadar uçaklar kullanıldı. TV günlük hayatın bir parçası oldu.
Mimari alanda savaşta harap olan şehirler yeniden inşa edildi. Sanatta Sürrealizm’in
temsilcilerinden Breton, Duchaps ve Masson gibi edebiyatçı ve sanatçılar ABD’ye yerleştiler.
Soyut resim ön plana çıktı.
Akdeniz Oyunları ilk defa 1951’de Mısır’ın İskenderiye şehrinde düzenlendi. 1955-56
sezonunda ilk kez düzenlenen UEFA Şampiyon Kulüpler kupasını İspanya’nın Real Madrit
takımı aldı.
BİLİMSEL GELİŞMELER
*J. Presper Eckert ve John W. Mauchly ilk otomatik bilgisayarı yaptı.
*Frank Willard Libby Karbon-14 yöntemini geliştirdi.
*John Bardeen, W. Brittain ve W. Shockley transistorü buldu.
*ABD’li pilot Chuck Yeager Bell-X adlı uçakla ses duvarını aştı. (1950 km.)
*ABD’li Jones Salk çocuk felci aşısını geliştirdi.
*İlk hidrojen bombası denemesi yapıldı.(1952)
*J.D. Watson ve F.H.C. Crick DNA’nın molekül yapısını çözümledi.(1953)
*George G. Devol ilk programlanabilir robotu yaptı.
*Sputnik-1 1957’de uzaya fırlatıldı.
*1958’de NASA (Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi) kuruldu.
*T.H. Moiman ilk laser aygıtını yaptı.
*1961’de ilk insanlı uzay uçuşu gerçekleşti (Rus Yuri Gagarin)
YUMUŞAMA DÖNEMİ
Yumuşama uluslar arası ilişkilerde, bloklar arasında gerginlik ve çatışmaların nispeten azaldığı
dönemdir. Yumuşama, barışa varacak yakınlaşma, anlaşma ve işbirliği aşamalarından
oluşmaktadır.
Yumuşama politikasının ortaya çıkmasında konvansiyonel silahlardan nükleer silahlara geçiş,
önemli bir etken oldu. Nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlar dışında (tank,
top,tüfek,uçak,füze vb.) kara,deniz ve hava kuvvetlerince kullanılan her türlü silaha
konvansiyonel silah denir. ABD ve SSCB’nin nükleer silahlanma yarışında birbirlerine denk
hale gelmesi ve olası bir savaşta aynı zararı görecek olmaları tarafların çatışmalardan
kaçınmalarında etkili oldu. ABD Başkanı John Fitzgerald KENEDY ve SSCB Başkanı Nikita
KRUŞÇEV 1961’de bir araya gelerek yumuşama sürecini başlattılar. Bu süreçte taraflar
silahsızlanma ve bazı silahlarda sınırlandırma yolunu seçtiler.
Yumuşama sürecine giden bir diğer sebep de bloklar arasında yaşanan siyasi gelişmelerdir.
Çin’in SSCB’ye karşı Batı blokuna yakınlaşması ve 1968’de SSCB’nin Çekoslovakya’yı işgali
Doğu Blokunda sarsıntılara yol açtı. ABD’nin müttefiklerine danışmadan kendi başına hareket
etmesi ve Fransa’nın NATO’nun askeri kanadından çekilmesi Batı blokunda sarsıntılara yol
açtı.
1-YUMUŞAMA DÖNEMİ POLİTİKALARI:
Doğu ve batı bloku arasındaki ilk ilişkiler 1958 Berlin Buhranı sonrasında Cenevre
toplantısıyla başladı. 1959’da Camp David’de Eisenhower ve Kruşçev ilk kez bir araya geldi.
1961’de Kennedy ve Kruşçev arasındaki görüşmede Berlin Buhranında uzlaşmaya varıldı.
1963’te Moskova’da SSCB-ABD zirvesi yapıldı.
Çin, uluslar arası yalnızlıktan kurtulmak, Japonya’yı etkisiz hale getirmek ve SSCB Blokundan
kurtulmak için Yumuşama politikasını benimseyip Batı Bloku ile ilişkilerini geliştirdi.
2-NÜKLEER SİLAHLARIN SINIRLANDIRILMASI GÖRÜŞMELERİ:
NÜKLEER Silahların sınırlandırılmasında Küba Buhranı başlangıç oldu. 1963’te SSCB, ABD ve
İngiltere ilk kez “Nükleer Denemelerin Kısmen Yasaklanması Antlaşması” imzalandı. Ama
Nükleer yarış devam etti.
Nükleer Silahların sınırlandırılmasında ABD ve SSCB arasında 1969’da Helsinki’de SALT-I (
Stratejik Silahları Azaltma Görüşmeleri) başladı. SALT-I Antlaşması ile savunma füzelerinin
sınırlandırılması kararlaştırıldı. Görüşmelerin başladığı 1969 yılı “Yumuşama Dönemi”nin
başlangıcı sayıldı.
1979’da ABD-SSCB arasında Viyana’da imzalanan SALT-II antlaşması ile uzun menzilli
nükleer silahlar sınırlandırıldı. SSCB’nin aynı yıl Afganistan’ı işgal etmesi ile ABD kongresi bu
anlaşmayı onaylamadı.
3-HELSİNKİ KONFERANSI (1 Ağustos 1975) AGİK( Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Konferansı)
Bloklar arasında güvenlik ve işbirliğini geliştirip bazı sorunları çözmek amacıyla Arnavutluk
dışındaki Avrupa ülkeleri, ABD ve Kanada’nın katılımıyla toplandı. Uluslar arası ilişkilerde
temel barış ve işbirliğini kapsayan Helsinki Nihai Senedi imzalandı. Buna göre;
1-Her devletin tüm egemenlik haklarına saygı gösterilecek.
2-Devletlerin siyasi bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne karşı kuvvet kullanılmayacak.
3-Devletlerin sınırları dokunulmaz sayılacak.
4-Devletler arası sorunlar barışçı yollarla çözülecek.
5-Kişilerin temel hak ve özgürlüklerine saygı gösterilecek.
Böylece;
1-Uluslar arası ilişkilerde Yumuşama politikası hakim oldu.
2-Demokrasi, temel hak ve özgürlükler alanında önemli gelişmeler yaşandı.
YUMUŞAMA DÖNEMİ ÇATIŞMALARI
1-ÇATIŞMALARDA ABD VE SSCB’NİN ROLÜ:
ABD ve SSCB Yumuşama döneminde kendi çıkarları için Küba ve Vietnem gibi bölgelerde
mücadelelerini sürdürdüler.
2-KÜBA BUHRANI:
Küba’da 1959’da yönetimi ele geçiren Fidel Castro, ekonomiyi millileştirdi. Küba’da faaliyet
gösteren ABD şirketleri ve ABD ekonomisi bundan olumsuz etkilendi. ABD, Castro yönetimini
yıkmak için muhalifleri destekleyip “Domuzlar Körfezi” çıkarmasında başarısız oldu. Küba,
SSCB’ye yakınlaştı. SSCB’nin 1962’de Küba’ya yerleştirdiği füzeler ABD’nin büyük kısmını
vurabilecek menzile sahipti. ABD’nin füzelerin sökülmesi isteğine SSCB olumsuz cevap verdi.
ABD Donanması Küba kıyılarını kuşattı. Gerginleşen ortamda nükleer savaş çıkma ihtimaline
karşı ABD ve SSCB geri adım attı. SSCB, Türkiye’deki ABD’ye ait Jüpiter füzelerinin
sökülmesi karşılığında Küba’daki füzeleri sökebileceğini bildirdi. Öneri karşılıklı kabul edilince
Küba buhranı çözüldü.
Bu olay:
1-Doğu-Batı ilişkilerini geliştirmiş,
2-Silahsızlanmanın başlangıcı olmuş,
3-ABD ve SSCB askeri alanda dengede olduklarını anlamış,
4-Bu durum bloklar arası ilişkilerde değişimin başlangıcı olmuştur.
3-VİETNEM SAVAŞI
1954 Cenevre Antlaşması ile Kuzey ve Güney Vietnam Devletleri kuruldu. 1956 seçimlerinde
iki devlet birleşecekti. Güney Vietnam seçimlere katılmayınca 1957’de Kuzey Vietnam, Güney
Vietnam’a karşı gerilla savaşı başlattı. ABD, Güney Vietnam’a askeri ve ekonomik yardımlara
başladı.
1964’de Kuzey Vietnam, Tonkin körfezinde ABD donanmasına saldırınca ABD, 1965’te Kuzey
Vietnam’ı bombaladı. Kuzey Vietnam’a Amerika asker çıkardı. ABD askerlerinin Vietnam’da
kayıplar vermesi ABD kamuoyunda tepkilere yol açtı. ABD Vietnam’da istediği başarıyı elde
edemedi. 1968’de barış görüşmelerine başlandı. ABD Başkanı Nixon askerlerini Vietnam’dan
çıkarma kararı aldı. Paris’te Vietnam Barışı 27 Ocak 1973’te imzalandı. Bu barışın
imzalanmasında SSCB ve Çin’in ABD ile yakınlaşması etkili oldu.
Antlaşmaya göre esirler karşılıklı olarak serbest bırakılacak, Kuzey ve Güney Vietnam
arasında yapılan görüşmelerle birleşme sağlanacaktı.
ABD, Vietnam’a 7 milyon ton bomba attı ve 20 milyon krater izi oluştu. Vietnam topraklarında
uzun süre ürün yetiştirilemedi. 1976’te iki devlet birleşerek Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti
adını aldı.
4-KEŞMİR MESELESİ
Hindistan ile Pakistan arasındaki en önemli sorun Hindistan, Pakistan, Çin ve Afganistan’ın
kesişme noktasında bulunan Keşmir’di. Bölge verimli topraklara ve zengin yeraltı kaynaklarına
sahiptir. Pakistan bölgenin çoğunluğunun Müslüman olmasından ve Hindistan’da Keşmir
Mihracesinin Hindistan ile birleşme kararından dolayı bölgede hak iddia ediyordu. Bu sebeple
iki devlet ilk kez 1948’de savaştı. BM kararı ile Keşmir’de halk oylaması yapılacaktı. Hindistan
elinde bulundurduğu Keşmir topraklarında halk oylaması yaptırmadı.
Keşmir sorununda Hindistan SSCB’nin, Pakistan ise Batı’nın desteğini sağladı. 1959’da Çin
Tibet’i işgal edince Pakistan SSCB’nin de desteğini aldı. 1963’te Keşmir’de Hindular ile
Müslümanlar arasında çatışmalar başladı. Pakistan ve Hindistan arasında 10 Ocak 1966’da
Taşkent Deklarasyonu imzalayarak sorunları barışçı yollarla çözmeyi kabul etti. Keşmir
Meselesi Hindistan ve Pakistan arasında çözülemeyen bir sorun olarak günümüze kadar
gelmiştir.
5-AFGANİSTAN’IN SSCB TARAFINDAN İŞGALİ
Afganlılar 1919’da İngilizlerden bağımsızlıklarını kazandılar. Krallık yönetimi 1973’te
Cumhuriyetin ilanı ile son buldu. Ülkede huzursuzluklar ve ekonomik sıkıntılar yaşanıyordu.
1978’de SSCB ile imzalanan antlaşma ile ülkelerin güvenliğini ve bağımsızlığını korumayı,
karşılıklı işbirliğini kararlaştırdılar.
Afganistan’da halkın SSCB yanlısı yönetime karşı direniş hareketi başlatması üzerine Afgan
yönetimi SSCB’den askeri yardım istedi.. SSCB 27 Aralık 1979’da Afganistan’a ek kuvvetler
göndererek Afganistan’ı işgal etti. SSCB’nin Basra Körfezi ve Orta Doğu petrolleri üzerinde
denetim kurması dünyada büyük tepkiye yol açtı. ABD, Afgan mücahitlerine yardıma başladı.
Afgan mücahitlerinin direnişi karşısında Sovyet askerleri başarılı olamadı. 3 Milyon Afgan
mülteci Pakistan’a sığındı.
1982’de Afganistan sorununu çözmek üzere BM yönetiminde Afganistan, Pakistan, ABD ve
SSCB görüşmelere başladılar. Bu görüşmelerin sonunda imzalanan Cenevre konferansına göre
SSCB askerleri 1988-1989 yılı içinde Afganistan’dan çekilecekti. Bu olayın sonunda
Afganistan’da istikrar sağlanamamış ve iç çekişmeler başlamıştır.
BARIŞ İÇİNDE BİRARADA YAŞAMA:
Doğu ve Batı bloğuna dahil olmayan ülkelere “Bağlantısız” denildi. II. Dünya Savaşından sonra
bağımsızlık hareketleri “Bağlantısız Devletleri” ortaya çıkardı. Bağlantısızlığını ilan eden ilk
devletler Hindistan, Yugoslavya ve Mısır’dır.
Bağlantısız devletler ilk toplantısını 1955’de Endonezya’nın BANDUNG kentinde yaptı.
Konferansın amacı yani bağımsız olan devletlerin büyük güçler karşısında varlıklarını korumak,
birlik ve dayanışmalarını sağlamaktı. Bu konferansta 5 ilke benimsendi. Bunlar;
1-Siyasi bağımsızlık
2-Askeri ittifaklara katılmama
3-Kendi topraklarında başka devletlere askeri üs vermeme
4-İkili ittifaklara girmeme
5-Milli kurtuluş savaşlarını destekleme
*Bandung Konferansı “Bağlantısızlık “ akımını ortaya çıkarmıştır.
* Bandung Konferansı Asya ve Afrika ülkeleri arasında dayanışma düşüncesi oluşturdu.
Bağlantısızlık hareketinin ilk teşkilatlı toplantısı Yugoslavya Lideri Tito ve Mısır Lideri
Nasır’ın öncülüğünde 1961’de Belgrat’ta yapıldı. Toplantı sonunda bir deklarasyon ile ABD ve
SSCB’ye hitaben bir “Barış Çağrısı” yayınlandı. Bu toplantı, bağlantısızlık hareketini resmen
başlattı. deklarasyonda şunlara değinilmiştir:
1-Her türlü kolonicilik ve sömürgeciliğe karşı gelinmesi
2-Sömürgelerin bağımsızlık hareketlerinin desteklenmesi
3-Güney Afrika’daki ırk ayrımına karşı çıkılması
4-Filistinlilerin tüm haklarının tanınması
5-Yabancı üslerin kaldırılması
6-Genel ve tam bir silahsızlanma (nükleer silahların yasaklanması) vb.
Bağlantısızların ikinci toplantısı 5-10 Ekim 1964’te Mısır’da yapıldı. Toplantıda nükleer
silahlardan vazgeçilmesi, yabancı üslerin tasfiye edilmesi, devletlerin iç işlerine karışmama,
sömürgeciliğe karşı çıkılması ve Kıbrıs’ta self-determinasyon hakkının tanınması
kararlaştırıldı.
Üçüncü Bağlantısız toplantısı 8-10 Eylül 1970’de Zambiya’nın başkenti Lusaka’da yapıldı.
Benzer kararlar alındı.
Dördüncü zirve 2006’da Küba’da yapıldı.
Doğu ve Batı bloku dışında kalan devletler zamanla “Üçüncü Dünya” olarak adlandırıldı.
Bağlantısızların işlevleri;
1-Yeni bağımsız olan devletlerarasında işbirliğini geliştirmek
2-BM’nin “Sömürge Altındaki Ülke ve Halklara bağımsızlık Bildirisi”nin kabul edilmesinde
etkili oldu.
3-Doğu ve Batı blokları dışında kalan çeşitli oluşum ve teşkilatların kurulmasında etkili oldu.
ARAP-İSRAİL SAVAŞLARI VE BÜYÜK DEVLETLERİN POLİTİKALARI
*1948-49 Arap İsrail Savaşı:
Nedeni: BM kararlarıyla Filistin topraklarında İsrail Devletinin kurulmasıdır. Savaşa Mısır,
Ürdün, Suriye, Lübnan, Irak ve İsrail katıldı. Savaşı İsrail kazandı. 1949’da BM aracılığıyla
taraflar arasında ateşkes imzalandı. Çok sayıda Filistinli komşu ülkelere sığındı ve mülteciler
sorunu başladı. ABD SSCB ve İngiltere bu savaşta İsrail’i destekledi.
*1956 Mısır-İsrail Savaşı: Filistinlilerin ülkelerinden çıkarılmaları ve Mısır’ın Süveyş
Kanalını millileştirmesi savaşın nedenleridir. Mısır ve İsrail arasında yapıldı. Mısır yenildi.
İngiltere ve Fransa Mısır topraklarından çekildi. İsrail 1949’daki sınırlarına çekildi. Orta
Doğu ABD ve SSCB’nin rekabet ve mücadele alanı oldu. SSCB Arapların yanında yer alarak
Orta Doğu’da etkin bir konuma geldi.
1967 Arap-İsrail Savaşı (Altı Gün Savaşları) :Nedenleri;
-Mısır’ın Akabe Körfezini İsrail’e kapatması.
-FKÖ’nün kurularak Ürdün’e yerleştirilmesidir.
Bu savaşa İsrail, Mısır, Suriye ve Ürdün katıldı. İsrail Doğu Kudüs, Golan Tepeleri, Sina
Yarımadası ve Gazze’yi alarak topraklarını 4 kat genişletti. Ayrıca Tiran boğaz’ını ele
geçirerek Süveyş Kanalına ulaştı. ABD İsrail yanlısı bir tutum sergilemiş, SSCB ise bölgeye
askeri ve ekonomik yardım yapmıştır.
*1973 Arap İsrail (Yom Kippur) Savaşı: Mısır ve Suriye’nin Altı Gün Savaşlarında
kaybettiği yerleri geri almak istemesi savaşın nedenidir. Savaşı İsrail kazandı. 1974’te
Süveyş Kanalının tamamı Mısır’a bırakıldı. Mısır Sina’daki toprağının bir kısmını İsrail’den geri
aldı. ABD’nin Orta Doğudaki etkinliği arttı. Camp David Anlaşmalarına giden yol açıldı. Arap
Devletleri batılı ülkelere petrol ambargosu uygulayınca petrol krizi ortaya çıktı.
1-CAMP DAVİD ANLAŞMALARI:
Amerika Dış işleri Bakanı Henry Kissenger Mısır ve İsrail arasında 13 ocak 1974’te bir
anlaşma imzalanmasını sağladı. Bu anlaşma ile Mısır Süveyş Kanalına tamamen sahip oldu.
Henry Kissenger’ın başlattığı mekik diplomasisi sonucu 17 Eylül 1978’de Mısır İsrail ve
Amerika arasında Camp David Antlaşması imzalandı. Mısır başbakanı Enver Sedat İsrail
Başbakanı Menahem Begin ve Amerika başkanı Jimmy Carter antlaşmayı imzaladı.
Antlaşma iki kısımdan oluşuyordu:
1-Batı Şeria ve Gazze yani Filistin sorunu
2-İsrail-Mısır arasındaki barışın esasları (Sina’nın durumu)
Anlaşmaya göre Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinlilere özgürlük tanınacaktı. İsrail Sina
yarımadasından tamamen çekilecekti.
İsrail-Mısır antlaşması 26 Mart 1979’da imzalandı. Bu antlaşmalar sonunda;
1-İsrail ve Mısır arasında 1948’den beri süren savaş sona erdi.
2-İsrail ile anlaşan Mısır Arap dünyasında yalnız bırakıldı.
3-Arap dünyasında Amerikan aleyhtarlığı arttı.
4-İsrail Kudüs üzerindeki egemenliğini pekiştirip, Golan tepelerini ilhak etti.
5-Arap ülkelerinin İsrail’e tutumları sertleşti.
İSLAM KONFERANSI ÖRGÜTÜ (OİC)
1969’da Kudüs’te Mescid-i Aksa’da yangın çıkması ve bunu Yahudilerin yaptığı düşüncesinden
dolayı Fas Kralı II. Hasan’ın çağrısıyla İslam ülkeleri Rabat’ta toplandı. Bu konfreransta
İslam Konferansı Örgütü kurulması karalaştırıldı. Ve örgüt yasası 4 mart 1972’de kabul
edildi. İslam Konferansının başkanlığını günümüzde Türk olan Ekmeleddin İhsanoğlu
yürütmektedir.
Örgütün amaçları:
1-Üye ülkeler arasında İslam dayanışmasını geliştirmek
2-Üye devletler arasında ekonomik, sosyal, kültürel vb. alanlarda işbirliğini geliştirmek.
3-Irk ayrımı ve sömürgeciliğe karşı çıkmak
4-Uluslar arası barışı korumak
5-Kutsal yerlerin korunması ve Filistin halkına yardım etmekti.
ULUSLAR ARASI POLİTİKADA PETROLÜN YERİ:
Petrol ilk defa XIX. Yüzyılın ortalarında Amerika’da çıkarılmaya başlanmıştır. Orta Doğu’da
I. Dünya Savaşı sırasında çıkarılan petrolün motorlu taşıtlarda kullanılması önemini daha da
artırmıştır. II. Dünya Savaşından sonra sanayinin bir çok alanında petrol kullanılmıştır.
II.Dünya Savaşından sonra Orta Doğuda hakimiyetlerini kaybetmeye başlayan batılı devletler
şirketleri vasıtasıyla bölgede etkinliklerini devam ettirmeye çalıştılar. Bazı ülkeler petrol
şirketlerini millileştirdiler. Petrol piyasasına yeni giren SSCB düşük fiattan petrol satınca,
bundan olumsuz etkilenen petrol üreticisi ülkeler ağustos 1960’da OPEC’i (Petrol ihraç eden
ülkeler teşkilatı) kurdular. OPEC’in amacı petrol fiyatlarını yüksek seviyeye çıkarmak ve
üretici ülkeler arasında teknik konularda işbirliği yapmaktı.
Arap-İsrail Savaşları sırasında OAPEC (Petrol ihrac eden Arap ülkeleri teşkilatı) kuruldu.
Amaç: Petrolü İsrail’e karşı silah olarak kullanmaktı. Arap ülkeleri arasında dayanışmanın
olmaması ve batılı ülkelerin başka ülkelerden petrol satın almaları OAPEC’in istediği sonucu
alamamasına sebep oldu. 1973’te petrol fiyatlarının yükseltilmesiyle petrol krizi başladı.
OAPEC, İsrail’e destek veren ülkelere petrol ambargosu uyguladı.
1973-74’ten itibaren OPEC ülkeleri her altı ayda bir ham petrole zam yapmaya başladılar. Bu
durum karşısında batılı devletler bunu sanayi ürünlerine yansıttılar. Ayrıca petrol geliri elde
eden ülkeler gelirlerini Batı bankalarında değerlendiriyorlardı. Bu yüzden Batılı sanayileşmiş
ülkeler petrol krizinden etkilenmemiştir. Petrol krizinden Türkiye gibi gelişmekte olan
ülkeler olumsuz etkilendi.
İRAN –IRAK SAVAŞI
Irak’ta 1958’de Cumhuriyet ilan edildi. 1968’de BAAS iktidarında SSCB ile yakın ilişkiler
kuruldu. İngiltere’nin Basra Körfezinden çekilmesinden sonra İran’ın buraya tek başına hakim
olmak istemesi iki ülke ilişkilerinin gerginleşmesine yol açtı. 1975 martındaki Cezayir
Antlaşmasına göre Şattül Arap su yolunun en derin yeri iki ülke arasında sınır kabul edildi.
İran’da 1925’ten beri Pehlevi ailesinin liderliğinde Şahlık rejimi vardı. Halk yönetimden
memnun değildi. 1978’de İran’da bölgesel nitelikli ayaklanma bir yıl içinde halk ayaklanmasına
dönüştü. 1979’da sürgündeki Ayetullah Humeyni’nin ülkeye dönmesiyle İran İslam
Cumhuriyeti kuruldu.
Savaşın sebepleri:
İran ve Irak’ın Arap dünyasının lideri olmak istemesi
Her iki devletin Basra Körfezine hakim olmak istemesi
Irak’ın 1979’da İran’da rejim değişikliği nedeniyle çıkan sorunlardan yararlanmak istemesidir.
22 Eylül 1980’de başlayan İran-Irak savaşında, Suriye ve Libya İran’ı; diğer Arap ülkeleri
Irak’ı desteklediler. ABD tarafsız kalıp SSCB İran’ı, Avrupa Devletleri ise Irak’ı
desteklediler. 8 yıl süren savaşlarda taraflar birbirlerine üstünlük sağlayamadılar.
Sonuçları;
İki ülkeden yaklaşık 1 milyon insan hayatını kaybetti.
İki ülke petrollerini bombaladığı için 150 milyar dolarlık ekonomik kaynak yok oldu.
Savaş sonrası iki ülkede de ekonomik sıkıntılar başladı.
Savaşta Arap ülkelerinin taraf olması, Arap birliğinin bozulmasına ve İsrail’in Orta Doğuda
serbest hareket etmesine ortam hazırladı.
Bazı ülkeler bu iki ülkeye silah satarak önemli bir gelir elde ettiler.
Download