DİÜRETİKLER - İdrar nefronun üç -Glomerüler filtrasyon, -Tubüler Geri-emilim, -Tubüler sekresyon fonksiyonu ile şekillenir Glomerüler filtrasyon, Kan hidrostatik kan basıncı ve plazma proteinlerinin ozmatik basıncı ile glomerüllerde filtrasyona uğrar. Filtrat proteinler dışında plazmanın tüm özelliklerini taşır. Filtrasyon hızı - sistemik kan basıncı düşüşünde - böbrek damarlarındaki organik bozukluklarda - kalp yetmezliğinde azalır Tubüler Geri-emilim Sodyum; filtrata geçen Na proksimal ve distal tübüllerde % 80’ i GE. Proksimal tübüllerde, sodyum (Bas Diff, Akt Taşıma H değişimi ile) GE, beraberinde su ve klorun %60-70'i GE. Henle kıvrımının inen kolunda su GE, çıkan kolu suya karşı geçirgen değildir. Henle kıvrımının çıkan kolundan sodyum/potasyum/2klorür (Aktif Taşıma ile) GE -GE’de ACTH etkin rol oynar, diğer bir faktör ise filtrata geçen Na düzeyidir. Glukoz; Proksimal tubüllerden tamamı geri emilir, ancak filtratın glukoz içeriği renal eşiğin üstünde ise idrarla glukoz çıkarılır. Üre; filtrata geçen ürenin %40 tubüllerde pasif olarak GE. Fosfat; Normalde tamamı GE, GE düzeyi organizmanın iyon durumu, adrenal kortek hormonları ve parathormon kontrolündedir. Klor; Filtrattaki klorun %99 u GE. Sülfat; proksimal tübüllerde aktif olarak GE. Kalsyum ve mağnezyum; Büyük bölümü GE Potasyum; tübüllerden (Proksimal) geri emilir ve salılanabilir (toplayıcı kanallarda), vücudun asit baz dengesi ile ilgilidir. Bikarbonat; Proksimal, distal ve kollektör tübüllerde karbonik anhidraz tarafından denetlenen mekanizma ile GE. Alkoloz durumunda idrarla atılan miktar artar. Tubüler salgılanma Tübüler boşaltım (sekresyon), özellikle plazmada organizmaya yabancı maddelerin bulunması halinde etkinlik kazanır. İlaç ve diğer ksenobiyotiklerin çoğu tübüllerden salgılanarak idarla organizmadan atılır. Organik katyon ve anyonlar ile amonyak proksimal tübüllerden salgılanır Glomerül, tübül ve kısmen de toplayıcı kanalların anılan fonksiyonları sonucu glomerüler filtratın ancak % 1’e yakın bir bölümü idrar olarak çıkartılır. Üriner debi; renin-anjiyotensin-aldosteron sistemi ve antidiüretik hormon (ADH, vazopressin) ile kısmen de atriyan natriüretik faktör (ANF,) aracılığıyla regüle edilir. Aldosteron distal tübüllerde sodyum geri emilimini ve potasyum salgılanmasını sağlar. Vazopressin distal ve kollektör tübüllerin suya karşı geçirgenliğini artırır. ADH salgılanması ozmotik basınca duyarlı olan ozmoreseptörlerin denetimi altındadır; yetmezliği halinde renal tübüllerde su geri emilimi yetersiz kalacağından bol sulu idrar çıkarılır. Atriyal natriüretik faktör (ANF), kalbin atriyum kasları tarafından salgılanır; Kan volümü artınca atriyumlar gerilir ve ANF salgılanır. Salgılanan ANF kanla böbrek, adrenal bez, beyin (hipotalamus) ve hipofize götürülür. ANF, Nörohipofizden vazopressin salınmasını azaltır. Adrenal korteksten aldosteron sekresyonunu önler. ANF, renin-anjiyotensin-aldosteron sistemini inhibe eder ve sonuçta; böbrek kan akımı, glomerüler filtrasyon artar, sodyum ve su GE azalır, natriürez ve diürez oluşturur. Su, özellikle mineral sular; bol miktarda alındıklarında, kardiyotonikler; kalp yetmezliği olanlarda sistolik basıncı artırarak, amonyum klorür ve kalsiyum klorür; asidifikasyonla, izotonik glikoz çözeltisi; de su gibi etkiyerek diürezi artırır. Diüretik ilaçlar - İdrar hacmini (idrar atılım hızını) artıran ilaçlara diüretik ilaçlar adı verilir. - Bu ilaçlar böbreklerde nefronları ve tübülleri etkileyerek su geri emilimini (GE) azaltıp, çıkarılan idrarın hacmini artırırlar. - Diüretikler başta Na+ olmak üzere K +, Cl- , H + ve HCO3 eliminasyonunu artırırlar. Ultrafiltrat ozmotik basıncının % 90’ından Na+ ve Cl- sorumlu, bunların GE azalması, ardından suyun GE azalmasına ve idrar hacminin artmasına yol açar. Diüretikler esas olaraka; ekstraselüler sıvı hacmini azaltmak ve varsa ödemi ortadan kaldırmak için kullanılırlar Diüretiklerin etki güçleri tubul lumenindeki konsantrasyonlarına bağımlıdır Etkileri proksimal tubul üzerine olan diüretikler diğerlerine göre zayıf diüretikdirler Diüretik kullanımı nedeniyle hipokalemi oluşabilir; Diüretik ilaçların nefronun proksimalinde sodyum reabsorbsiyonunu azaltmaları, toplayıcı tübüllere gelen sıvıda sodyum konsantrasyonunu artırır; sodyum reabsorbsiyonu ve bu buna karşılık potasyum kaybı artar. Bu olay diüretik ilaçların hipokalemi yapmalarının temelini oluşturur. DİÜRETİKLERİN KLİNİK FARMAKOLOJİSİ - En yaygın kullanılış yerleri ödemli hastalıkların ve hipertansiyonun tedavisidir. - Ödemin önemli bir nedeni, başta Na olmak üzere, elektrolitlerin böbreklerden yeterli derecede atılmamasıdır. - Konjestif kalp yetmezliğine bağlı ödemlerde kardiyotonik glikozidler, ödemi tek başlarına ortadan kaldırabilirler. - Terapötik etkinliklerini artırmak için çoğu zaman bir diüretikle birlikte kullanılırlar. - Akut akciğer ödeminde, i.v. yoldan etkisi güçlü ve çabuk başlayan furosemid veya etakrinik asid verilir. - Konjestif kalp yetmezliğinde akut dönem dışında kıvrım diüretikleri ile tedavi tavsiye edilmez. - Konjestif kalp yetmezliğinde potasyum kaybına neden olan diüretikleri kullanırken, kardiyotonik glikozidlerle tedavi edilen hastalarda bu durumun, kendini tehlikeli aritmilerle gösteren akut dijital intoksikasyonunu teşvik ettiği daima hatırda tutulmalıdır. - Karbonik anhidraz inhibitörü diüretikler, karaciğer hastalıklarında görülen ödem ve asite karşı kontrendike dirler. - Karaciğer ve böbrek fonksiyonu bozuk hastalarda diüretiklerin kullanılması gerektiğinde, uygulamanın intermitent bir şekilde yapılması uygun olur. - Bir veya iki gün diüretik verildikten sonra 2-3 gün ilaç kesilir. - Diğer bir tedavi düzeni ilacın günaşırı verilmesidir. - Ödemli durumların hemen hepsinde diüretik tedavisi ile birlikte hastanın günlük tuz alımı azaltılmalıdır (düşük sodyum diyeti). Pulmoner ödem hariç tedavi geçici K+ dengesi önemli (K tutan diüretikler veya K+ tuzları) Tedaviye ilk tiazidlerle başlanır Direnç varsa kıvrım diüretiklere geçilir Zehirlenmelerde zehirin uzaklaştırılması amacıyla kullanılabilirler. DİÜRETİKLERİN ETKİ YERLERİ Diüretik ilaçlar etki yerlerine göre şöyle sınıflandırılabilirler: 1) Primer etkileri proksimal tübül üzerine olanlar: Karbonik anhidraz inhibitörleri, osmotik etkili diüretikler, ksantin türevleri. 2) Primer etkileri Henle kıvrımı üzerine olanlar (kıvrım diüretikleri): Furosemid, bumetanid, etakrinik asid, civalı diüretikler. - Bunlar en güçlü diüretiklerdir. 3) Primer etkileri distal tübül üzerine olanlar: Tiazid grubu diüretikler ve tiazid-benzeri diüretikler (Klortalidon, klopamid, mefrusid, metazalon)'dur. 4) Primer etkileri kortikal toplayıcı tübüller üzerine olanlar: Aldosteron antagonistleri (sprinolakton ve kanrenon), triamteren ve amilorid'dir. - Bunlara potasyum tutucu diüretikler adı verilir. Diüretik ilaçlar ve etki bölgeleri Endikasyon alanı İlaçlar ve sınıfı Serebral ödem Glokom Mannitol (Ozmotik) Glukoz (Ozmotik) Gliserin (Ozmotik) Böbrek yetmezliği Glukoz (Ozmotik) Mannitol (Ozmotik) KKY (konjessif kalp yetmezliği) Hepatik siroz Meme ödemi Diabetes insipidus Hidroklortiazid (tiazid) Klorotiazid KKY Hepatik siroz Meme ödemi Furosemid (kıvrım) Hepatik siroz Meme ödemi Triamterene (K+ tutucu) Spironolactone (K+ tutucu - yarışmalı) Glokom Karbonik Anhidraz İnhibitörleri •Yangıya bağlı ödemde tercih edilmezler • Hipoproteinemiye bağlı ödemde de uygun değildirler • Diüretikler GFO’nı artırmazlar (ozmotikler hariç) • Toksin ve zehirlerin eliminasyonlarını artırabilirler • Nefrotoksik bileşiklerin tubuler konsantrasyonunu azaltabilirler •İnsanlarda hipertansiyon ve kalp yetmezliğinde kullanılır •Vet. Pratikte bu amaçla nadiren kullanılırlar OZMOTİK DİÜRETİKLER Gliserin, Mannitol, Sodyum sülfat, amonyum ve potasyum tuzları, glikoz, üre , isosorbid İV infüzyonla hipertonik çözelti şeklinde verilirler Doku ve plazma proteinlerine bağlanmazlar Glomerüllerden hızla süzülürler Tubullerden reabsorbe edilmezler veya az oranda edilirler Diğer yer ve dokularda farmakolojik etkinlikleri yoktur ve fazlaca verilebilirler Ödem sağaltımında etkinlikleri sınırlı Operatif şok ve post travmatik sendroma bağlı anüri gibi akut renal yetmezlik Ekstraselüler sıvı hacminin düzenlenmesi Oküler, beyin omurilik sıvı basıncı değişikliklerinde ve İdrar yolları antiseptikleri ile birlikte kullanılır. Akut böbrek yetmezliğinin önlenmesi, akut oligurinin ayırıcı tanısında Kalp yetmezliği ve arteriyel hipertansiyonda kondrendikedir. ETKİ ŞEKLİ Glomerüllerden süzüldükten sonra proksimal tubullerden geri emilmezler ve ultrafiltratın osmolalitesini yükseltirler ve bu şekilde suyun GE azaltırlar Su ile beraber Na+ ve Cl- GE de azalır Tuzdan çok suyun atılmasını sağlarlar En çok mannitol tercih edilir Glikoz: İV yolla fazla miktarda (% 30 ve 50’lik yoğun çözeltiler) verildiğinde böbrek eşik değeri aşılarak bir kısmı emilmeyip boşlukta kalır Ozmatik etkisiyle suyun GE engeller Amonyum Klorür): Diüretik etkileri asidoz oluşumuna neden olduklarından kıssa sürelidir çoğunlukla alkali maddelerle zehirlenme durumlarında kullanılırlar. İdrarı asitleştirmek ve idrar miktarını artırmak için ağızdan kullanılır. Karaciğer ve böbrek yetmezliklerinde kullanılmamalı MANNİTOL Beyaz renkte, tatlı, suda çözünen bir şekedir Sindirim kanalından az emilir bu nedenle İV yolla uygulanır Plazma proteinlerine bağlanmaz Metabolize edilmeksizin gomerüler filtrata geçer, tübüllerden çok azgeri emilir; tübül lumeninde ozmotik basıncı yükselterek periferden lumene su geçişini, dolayısılya idrar volümünü artırır; Enjeksiyon yavaş yapılmalıdır Toksik maddelerin atımına yardımcı olur, göz içi basıncı, serebral ödem durumunda da intrakranyal basıncın düşürülmesine yardımcı olur. Renal kapillerleri de genişletir. Ozmotik diüretik olarak % 10 20 oranında hazırlanam enjektabl çözelti şeklinde ve iv yolla Kedi ve köpeğe glokom ve serebral ödem durumlarında Dolaşım yetmezliği olanlarda kullanılmamalıdır; ekstraselüler sıvı hacmini artırarak pulmoner ödem şekillenmesine neden olabilir. TİAZİD DIÜRETİKLER Sülfamit türevleridir Düşük düzeyde Karbonik anhidrazı inhibe ederler orta derecede diüretik etki mg GFO’na dokunmazlar (oral verilimde) Distal tubulde Na+ ve Cl- GE engellerler Ca+ + GE stimüle ederler Aldesterona bağımlı olarak K+ ve Mg+ + atılımını artırırlar Tiazid diüretikler TİAZİD DİÜRETİKLER En sık kullanılan diüretiklerdir. Oral yolla %10-100 oranında emilirler, Plazma prot değişen oranda bağlanırlar Böbrek dışında organda birikmezler Yarı ömürleri 2-70 s arasında değişir Glomerüller filtrasyonla ve tübüler salgılanmayla atılır Başlıca üstünlükleri Oral ve parenteral verilebilirler Vücuttaki sodyumun fazlasını atarlar ancak aşırı sodyum ve su kaybına neden olmazlar Belirgin dehidratasyon yapmazlar Toksisiteleri düşüktür Tüm oral diüretikler hipertansiyonda kullanıldığı halde tiyazitler ilk seçenektir. Potasyum tutucu özellikte olan diüretik spironolaktan diüretik birlikte kullanılır. Antihipertansif tedavide tiyazidler; B-blokörler ve ACE inhibitörleri ile kullanılması yararlıdır. K kaybına yol açan dijital preparatları ile kullanılmamalı Böbrek fonk ileri derecede bozuk olanlarda etkisizdir bu durumda kıvrım diüretik önerilir. Sülfamitler etkilerini artırır. -Hipertansiyon Kullanım Alanları; tedavisi, - konjestif kalp yetmezliğine bağlı ödemin tedavisinde (kullanımı sınırlı aldesterona bağlı mekanizmalar aracılığıyla kalp hasarına neden olabilirler), -karaciğer sirozuna bağlı asit ve ödem, - nefrotik ödem de -doğum ödeminde -Tuz zehirlenmesinin sağaltımında kulanılırlar. Yan Tesirleri - En sık görülen yan tesirlerinden biri sıvı ve elektrolit dengesini bozmalarıdır. - Hipokalemi veya hipokalemik alkaloz, hiponatremi, hiperürisemi, hiperglisemi, hiperlipidemi ve hipomagnezemi yapabilirler. - Ciltte alerjik döküntüler yapabilirler. - Plasentayı aşıp fötal dolaşıma geçerler; fötus yönünden güvenilirlikleri saptanmamıştır. - Kalp glikozidlerini alan hastalarda, tiazidlerin hipokalemi yapmaları nedeniyle dijital dozunun, mutad dozun yarısına indirilmasi tavsiye edilir. İlaç Etkileşimleri Potastum eksikliğine ilişkin belirgin artış (kortikosteroidler, kortikotropin, amfoterisin) Potasyum eksikliği kalp glikozitlerinin zehirliliğini artırabilir Non depolarizan kas gevşeticilerin (tubakürarin gibi) etkilerini güçlendirebilir Sülfanamidler tiazidlerin etkilerini artırabilir Vitamin D ve kalsiyum tuzları ile birlikte kullanımları D vit ve kalsiyum zehirlenmelerine neden olabilir TİAZİD DİÜRETİKLER Klortiazid Oral olarak yavaş ve kısmen emilirler (sadece % 10-20) Plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanırlar İdrarla atılırlar 4 saat içinde maksimum etkisi oluşur Etki süresi 6 – 12 saat Yaygın ödem, hipertansiyon, kalp yetmezliği, doğum sonrası meme ödemi Azotemik hayvanlarda kullanılmamalıdır Uzun süreli kullanımı Metabolik alkaloz MG TİAZİD DİÜRETİKLER Hydroklorotiazid Klortiazidin hidrojenli türevidir, diüretik etkisi Klortiazidden 10 kat daha güçlüdür. Sistemik hipertansiyon, konjestif kalp yetmezliği, meme ödemi, nefrojenik diabetes insipidus Oral emilim % 65 – 75 Pik etki 4 – 6 saat içinde oluşur Etki süresi 12 saat İdrarla değişmeden atılır Azotemik hayvanlarda kulanılmamalıdır YAN ETKİLERİ Başlangıçta ve yüksek dozlarla oluşabilir HİPOKALEMi DEHiDRATASYON HİPERGLİSEMİ HİPERURİSEMİ TUBULER SEKRESYON MEKANİZMALARI İLE YARIŞMA NEDENİYLE HİPERLİPİDEMİ HİPONATREMİ HİPERSENSİTİVİTE nadiren METABOLİK ALKALOZ nadiren HİPERKALSEMİ nadiren Kardiak, hepatik ve renal orjinli ödemde; Köpek ve kedilere oral yolla her 12 saatte klortiazid 20–40 mg/kg ve hidroklortiazid 2 –4 mg/kg. Etki 4 saatte maksimum ve 12 saatte sonlanır. Etki süresi klortiazid için 6-12 s. hidroklortiazid için 12 saat Sığırlarda meme ödem tedavisinde hidroklortiazid (125–250 mg IV ya da IM günde bir ya da iki kez). Oral klortiazid parenteral tedaviyi takiben (birinci ya da ikinci enjeksiyon sonrası) günde bir ya da iki kez 4-8 mg/kg dozda. KIVRIM DİÜRETİKLER Henle kıvrımının çıkan kolunun kalın kısmına etkilidirler. Burada, Na+-K+-2Cl- kotransportunu güçlü şekilde inhibe ederler. Ca, Mg, H, NH3 ve CHO3 atılımını da artırırlar En etkili diüretik grubudur. Böbrek fonksiyonları bozuk olan veya diğer diüretiklere yanıt vermeyen hastalarda bile etkileri hemen başlar. Furosemid , bumetanid, etakrinik asit, torsemid, azosemid Farmakokinetikleri Oral yolla iyi emilirler Plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanırlar Etkileri oral yolla 1 saat sonra IV yolla 2-10 dk içinde başlar Böbrekler yolu ileatılırlar Furasemid kıvrım diüretikleri içinde aşağıdaki üstünlükleri nedeniyle fazla tercih edilen güçlü bir diüretiktir. Doz-yanıt eğrisi fazla dik değil İV veriliş için daha uygun Oral ve İV daha az Gİ yan etki Daha az ototoksik Kıvrım diüretikler FE Na (%) Brater, DC. Pharmacology of Diuretics. Am. J. Med. Sci. 2000, 319:38-50. Furasemid - Oral ve parenteral verilebilir Sindirim kanalından çabuk emilir, renal yolla hızla atılır Furosemid için, etki yaklaşık 1 saatte başlar, 6 saatte tamamlanır (İV 30 dakikada doruğa çıkar). Günde 2 kez uygulanabilir Böbrek damarlarında vazodilatasyon yapar; bu etki, böbrekte PGE2 sentezini artırmasına bağlıdır. İndometasin ve aspirin furosemidin diüretik ve natriüretik etkinliğini azaltırlar. İdrardan Ca++ ve Mg++ atılımını artırırlar. Fraksiyonel sodyum itrahını %40'a kadar çıkartabilir. Potasyum kaybınıda artırır. Belirgin derecede hipovolemi (hacim deplesyonu), dehidratasyon, hiponatremi, hipokalemi ve hipokloremik alkaloz yapabilir. Hipovolemi nedeniyle renin-anjiotensinaldosteron sistemini indirekt olarak aktive eder. - Furosemid ve benzeri ilaçlar, kalsiyum reabsorbsiyonunu inhibe ederek kalsiyum itrahını belirgin şekilde artırırlar; bu nedenle hiperkalseminin tedavisi için yararlı olabilirler. - Tiazidler gibi antihipertansif etki yapar. - Tiazidlerin aksine renal yetmezlik durumlarında da etkilidir KIVRIM DİÜRETİKLER ENDİKASYONLARI ÖDEM AKCİĞER ÖDEMİ (KKY, siroz, nefrotik sendrom) (akut kalp yetmezliği) HİPERKALSEMİ Bazı zehirlenmelerde Yan tesirleri Hipovolemi, dehidratasyon, hipotansiyon, hiponatremi, hipokalemi ve hipokloremik alkaloz, hipomagnezemi Hiperglisemi, trigliserit artışı Sefalosporinlerin nefrotoksisitesinde artışa Hipotansif ajanların etkisini potansiyelize eder Ototoksik etki Yüksek dozda, hızlı verildiğinde ve böbrek yetmezliği varsa Aminoglikozitlerle kullanıldığında işitme kaybına neden olabilir KARBONİK ANHİDRAZ (KAH) İNHİBİTÖRLERİ Karbonik anhidraz; böbreğin alkali rezervini, asit idrar sekresyonunu ve ekstraselüler sıvının asit-baz dengesini düzenler KAH enziminin katalize ettiği reaksiyonlar sonucunda; tübül lümeninde oluşan H iyonu Na ile değişime uğrar Na reabsorbe olur Lümene geçen H, glomerüler filtratta HCO3 ile birleşir CO2+ H2O ye ayrışır. CO2 tübül hücresine geçer böylece bikarbonat iyonu reabsorbe edilir Böbrekte sentezlenen amonyak H ile birleşerek amonyum iyonuna dönüşür böylece amonyağın eliminasyonu kolaylaşır. CO2+ H2O → H2CO3 → H+ + HCO3KAH KAH KAH enziminin inhibisyonu tübül hücrelerine H üretiminin azalmasına dolayısıyla; Na, H değişiminin azalmasına, sonuçta Na ve su reabsorbsiyonunda azalma H düzeyinin azalması Na ve K değişiminin hızlanmasına sonuçya hipokalemiye H in HCO3 ile birleşmesi sonucunda oluşacak CO2 nin açığa çıkmaması HCO3 kaybının artışına; idrarın alkali oluşuna ve metabolik asidoz gelişimine neden olur. Amonyak amonyuma dönüşemeyerek amonyak retensiyonu gelişir. Asidoz şekillenmesi KAHİ ilaçların böbreğe olan etkilerinin ortadan kalkmasına neden olur (vücutta alıkonulan H+ sayesinde değiştokuş için Na+’a yeter derecede H+ temin edilir). Bu nedenle KAHİ ile ilk 24 saatte etki sağlanır. Tekrar diüretik etkinin açığa çıkması şekillenen asidozun vücut tarafından kompanze edilmesi ( birkaç gün içinde) ile mümkün olurdiüretik etkiye tolerans gelişir KARBONİK ANHİDRAZ (KAH) İNHİBİTÖRLERİ Asetazolamid, Metazolamid ZAYIF NATRİÜRETİK VE DİÜRETİK AKTİVİTE Primer etki yerlerinin proksimal tübüller olduğu gösterilmiştir. Fraksiyonel sodyum itrahı değerini %2-4'e kadar çıkarabilirler. DİÜRETİK AMAÇLA TEK BAŞLARINA AZ KULLANILIR CO2+ H2O → H2CO3 → H+ + HCO3KAH KAH Glokom tedavisinde (aköz humor salgılanmasını azalttıkları için) KAHİ den asetazolamid metabolik alkolozda da diüretik olarak kullanılabilir Karbonik anhidraz inhibitörleri Potasyum tutucu diüretikler Toplayıcı tübüllerin kortikal bölümlerine etki yaparak sodyum reabsorbsiyonunu azaltırlar. - Tek başına kullanıldıklarında zayıf diüretikler - Fraksiyonel sodyum itrahını %2'ye yükseltebilirler. Potasyum retansiyonu ve asidoz yapabilirler. Tiazidlerle ya da kıvrım diüretikleriyle birlikte verildiklerinde etkinlikleri artar; bu nedenle kombine müstahzarları yapılmıştır. Tek başlarına kullanıldıklarında sık görülen bir yan tesirleri hiperkalemi dir. - - Potasyum tutucu diüretiklerle birlikte K+ eklentileri verilmemelidir. Ayrıca, ADE(Anj. Dön.Enz) inhibitörü verilen bir hastaya potasyum tutucu diüretik verilmesinin şiddetli hiperpotasemiye yol açabileceği unutulmamalı Potasyum tutucu diüretikler Aldosteron reseptör antagonistleri spironolakton ve kanrenon Na+ kanalı inhibitörleri amilorid ve triamteren ALDOSTERON ANTAGONİSTLERİ Aldosteron antagonisti diüretik ilaçlar spironolakton ve kanrenondur. - Bunlar steroid maddelerdir. - Aldosteron antagonisti ilaçlar, hücrede aldosteron reseptörlerine karşı bu hormonla yarışırlar ve onu kompetitif biçimde antagonize ederler. - Bu ilaçlar ortamda aldosteron yoksa diüretik etki yapmazlar. SPİRONOLAKTON - Natriüretik etki gücü fazla değildir. - Fraksiyonal sodyum atılımı %2'ye yükseltebilir. - Etki gücü eğer plazmada aldosteron düzeyi yükselmişse artar. - Primer ve sekonder aldosteronizmde yeterli bir natriürez ve diürez oluşturur. - G.İ. kanaldan yavaş ancak iyi düzeyde (%90) emilir - Karaciğerde aktif metaboliti olan kanrenon'a dönüştürülür. - Gerek ana bileşik gerekse metaboliti plazma proteinlerine yaklaşık %98 oranında bağlanır. - Etkileri geç olarak başlar ve ancak 2-3 gün sonra maksimuma erişir. - Aynı şekilde, ilaç kesildiğinde diüretik etki geç kaybolur. - Tiazid veya kıvrım diüretiklerle birlikte etkinliği maksimum düzeye ulaşır. Spironolakton plazma potasyum düzeyinin yükselmesi, adrenal korteksinden aldosteron salgılanmasını stimule eder; bu doğal düzenleme mekanizması nedeniyle hiperkaleminin fazlalaşması engellenir. - Spironolakton'un toksisitesi düşüktür. - Hiponatremi, hiperkalemi neden olabilir. Sindirim sistemi ile ilgili bozukluklar Deride döküntü Hiperglisemi yapabilir, Erkeklerde jinekomasti, libido azalması KANRENON - Spironolakton'un vücuttaki aktif metabolitidir Spironolakton’lar Potasyum tutucu diüretikler Amilorid ve triamteren Potasyum tutucu diüretikler Triamteren ve Amilorid Diüretik etkisi aldosteron antagonisti ilaçlarınkine benzer; ancak aldosteron antagonisti değildir. - Sadece toplayıcı tübüllerin kortikal bölümündeki tübül hücrelerinin lümene bakan yüzündeki sodyum kanallarını bloke eder. - Natriüretik etki gücü, spironolaktonunkinden düşüktür. - G.İ. kanaldan %60-65 oranında absorbe edilir. - Büyük kısmı karaciğerde metabolize edilmek suretiyle elimine edilir. Na kanal inhibitörü olarak da anılır Diüretik etki birkaç saatte başlar Kalp yetmezliğinde diğer diüretiklerle kombine edilebilir Diğer diüretiklere bağlı hipokalemiyi önlemek ve tedavide Kanda potasyumdan başka ürik asid düzeyinide yükseltebilir. - Hiperkalemi yapma olasılığı, spironolaktondan daha fazladır. - Triamterenu zun süre kullanıldığında folik asid eksikliği (bu arada megaloblastik anemi) belirtileri oluşturabilir. Diüretik Etki Gösteren Diğer İlaçlar Sempatomimetikler (dopamin gibi) Anjiyotensin antagonistleri ( kaptopril, enalapril, lisinopril gibi) Metilksantinler (kafein, teofilin, teobromin gibi) Kalp glikozitleri Ürik asitin atılmasını değiştiren maddeler (indakrinon gibi) Kullanılan Kaynaklar 1. 2. 3. J. E. Riviere, M. G. Papich (2009): Veterinary Pharmacology & Therapeutics. Chapter 49, Ninth Edition, Wiley-Blackwell. S. Kaya (Ed.) (2007): Veteriner Farmakoloji, S. Kaya; Böbrek ve İdrar Yollarını Etkileyen İlaçlar (Bölüm 8), Medisan Yayın Serisi. S. Şener (2006): Veteriner Farmakoloji, Diüretik İlaçlar, İ.Ü. Yayın No: 4671, İstanbul.