Evrimci Makro İktisat, Anaakım İktisadının

advertisement
Ercan Eren
Yıldız Teknik Üniversitesi
[email protected]
Evrimci Makro İktisat,
Anaakım İktisadının Parçası Olabilir mi?
Giriş
İ
P.Samuelson, 1970
Nobel konuşmasında,
“Fiziğin kavramları
ile ekonominin
kavramları arasında
zoraki paralellikler
kurmaya çalışan bir
iktisatçı veya emekli
bir mühendise sahip
olmaktan daha
acıklı bir şey yoktur”
demektedir
24
ktisadi kriz dönemlerinde anaakım iktisatta sorgulamalar ve
yeni paradigma arayışları hızlanmaktadır. İktisatta güncel tartışmalardan biri, 2008 krizinin öngörülememesi üzerinedir. Bu çalışmada,
öngörü sorununun temelinde denge
anlayışının yattığı tezi üzerinde durulmaktadır. Denge yerine, evrimci
bir yaklaşıma dayanan denge-dışılığın veya dengenin yokluğunun daha
açıklayıcı olacağı savunulmaktadır.
İktisatta denge ve evrim kavramlarının, özellikle fizik ve biyoloji temelli
bir geçmişi vardır. Fizikte son yüzyıldaki gelişmeler, biyolojide öne
çıkan evrim kavramını da içermektedir. Evrimi kalkış noktası olarak alan
makroiktisat, krizleri daha iyi açıklayabilir ve çözüm önerilerinde bulunabilir mi? Bu konuda bilgisayar
www.iktisatvetoplum.com • Mayıs 2017 • Sayı: 79
bilimindeki olağanüstü gelişmeler,
kısmen iyimser olmamıza yardımcı
olmaktadır. Bu bağlamda, doğrusal
olmayan algoritmik kompütasyonun
sağladığı olanaklar çerçevesinde evrimci makro iktisadın anaakım iktisadının parçası olabileceği ileri sürülmektedir.
Makalede ilk bölümde denge-evrim
ikilemine, ikinci bölümde evrimci
iktisada değinilmektedir. Son bölümde ise evrim temelinde bilimde
gelişmelerin bilgisayar biliminin
katkısı çerçevesinde iktisada etkileri
ele alınmaktadır.
İktisatta Denge ve Evrim
İktisatta çok sık kullanılan kavramlardan biri, belki de ilki, ‘denge’dir.
Bugünlerde kavram, dengenin istikrarı-istikrarsızlığı, dengesizlik ve
özellikle oyun teorisindeki gelişme-
lerin de etkisiyle çoklu dengeye doğru evrilmiştir.
İktisatta denge kavramının kullanılmasında şüphesiz klasik fizik temeldir. Klasik ve neoklasik iktisadın ortaya çıkış ve gelişiminde klasik fiziğe (daha
sonra termodinamiğe) öykünme çok önemlidir2 ;
bu anlayışa göre, fiziğin yasaları gibi iktisadın da
evrensel yasaları vardır. Kurumsal, kültürel, tarihsel
özelliklerden bağımsız olarak tam rekabetçi piyasa
dengeyi sağlayacaktır. Bu yüzden iktisadi krizlerin
ortaya çıkmaması, çıksa da geçici bir durum olarak
görülmektedir.
İktisatta denge yaklaşımının öne çıkmasında fiziğe
öykünme yanında fizik, matematik ve mühendislik
eğitimi almış iktisatçıların çok önemli rolleri vardır,
asıl sorumluluk onlara aittir. Walras, Pareto, Fisher,
Samuelson, Phillips gibi fizikçi-mühendis iktisatçıların iktisadın kapsam ve içeriğini belirlediklerini
söylemek mümkündür. Neoklasik iktisatta Walras,
Pareto, Fisher, Samuelson çizgisi ve 1950’lerde
matematik yardımıyla dengenin varlığı ve tekliğinin ispatı, doğrudan biçimde fizik biliminin iktisadın çerçevesini belirlemesidir. 1980’lerden sonra da
ekonofizik, kompleksite ve ajan-bazlı hesaplamalı
iktisat modelleri çerçevesinde, fizikçilerin (ve mühendislerin) iktisatta çalışmaları “yeni” iktisadın
yöntemini oluşturmaya başlamıştır.
Biraz değişik ve ilginç bir örnek H.Simon’dır. Yapay sinir ağları, kompleksite, algoritma iktisadı,
sınırlı rasyonellik, maksimizasyon yerine yetinmecilik gibi konularda iktisada çok önemli katkılarda
bulunan ve Nobel iktisat ödülü alan H.Simon, iktisat ve matematik kökenli olmasına rağmen iktisat
bölümlerinde çalışmamıştır. Belki de katkılarının
temeli de farklı bir deneyim yaşamasıdır!
20.yüzyıl iktisadının şekillendirilmesinde önemli
rol oynayan, Fisher ve Samuelson, iktisadı fizikleştirme konusunda daha sonra özeleştiri yapmışlardır3. Economics kavramını fiziğe öykünerek 1879
yılında ilk kullananlardan4 Marshall’da öz eleştiri
çok daha kısa süre sonra gerçekleşmiştir.
Fisher5 (1933a) bunu şöyle açıklamaktadır: “42 yıl
önce değer ve fiyat teorisi üzerine belirli matematiksel araştırmalarla ilgili doktora tezimi yazarken
matematiksel fizik öğrencisiydim ve gençlik heyecanı ile iktisadın ya da onun bir dalının, fiziği uzun
süre önce inşa etmiş olan yöntemlerle, gerçek ve
görkemli bir bilim alanı olarak gelişmesinin hayalini kurdum.” Aynı şekilde Marshall; “Politik
çıkarlar genellikle ulusun yalnız bir kısmının veya
parçalarının çıkarları anlamına gelir. Bundan dolayı politik ekonomiyi bırakıp, basit olarak Ekonomik
bilimden veya kısaca ‘economics’den konuşabiliriz.”(Marshall ve Marshall,1879) derken, kısa süre
sonra (1890) iktisat ve biyoloji ilişkinin altını çizecektir.
P.Samuelson’un6 da benzer bir ifadesinin olduğu görülmektedir. Özellikle doktora çalışması
termodinamiğin iktisada uygulamasına dayanan
P.Samuelson, 1970 Nobel konuşmasında, “Fiziğin
kavramları ile ekonominin kavramları arasında zoraki paralellikler kurmaya çalışan bir iktisatçı veya
emekli bir mühendise sahip olmaktan daha acıklı
bir şey yoktur” demektedir (Skousen, 2005, s.198).
Marshall, Fisher ve Samuelson tartışmaları bir
yana, gerçek olan; piyasa ekonomisinin içsel olarak
kriz ürettiği ve doğası icabı istikrarsız olduğu, krizlerden çıkmak için de yoğun müdahale, kurtarma ve
düzenlemelerin yapıldığıdır. Bir anlamda H.Minsky’nin (2008) kitabının başlığında da ifade ettiği
gibi, ‘İstikrarsız bir ekonominin istikrarı’ söz konusudur. İstikrarsızlık, genellikle yüksek maliyetlerle azaltılmakta, sonra mevcut veya yeni kurumsal
gelişmelerle tekrar ortaya çıkmaktadır; ekonominin
doğası istikrarsızlıktır. Kısaca piyasa ekonomilerinde özellikle makroekonomik açıdan klasik fiziğe
öykünerek geliştirilen denge durumundan çok, denge-dışılık söz konusudur. Bir diğer ifade ile makro
iktisat, mikro iktisada nazaran denge açısından çok
sorunludur!
Piyasa ekonomisinin gerçeği; evrim, değişme, süreksizlik, ani donmalar (ani durum değişiklikleri,
ani kesikler), doğrusal olmama, kendiliğinden düzen, kendiliğinden organizasyon, etkileşim ve adaptasyondur. Bu bağlamda denge, dengesizlik ve çoklu denge kavramları yerine (Flanders, 2015) ‘denge
dışı’ (out of equlibrium) kavramını kullanmak daha
doğru olabilir. Çünkü dengesizlikten söz edebilmek
için dengenin ne olduğunu bilmek gereklidir. Aynı
şekilde, ‘dengenin yokluğu’ (non equlibrium) kavramı da önerilmektedir (Henry, 2010; Davanzati ve
Pacella, 2014, s.1045).
Bu gerçeği başta C.Menger ve A.Marshall olmak
üzere iktisadın ana damarını (mainline) oluşturan
Sayı: 79 • Mayıs 2017 • İktisat ve Toplum
25
iktisatçılar anaakım (mainstream) çizgisi dışında belirtmişlerdir. Bu görüşleri evrimci iktisat başlığında
toplayabiliriz.
Evrimci İktisat
Evrim kavramının içeriği ve evrimden anlaşılanlar
çok farklıdır; herkesin ayrı bir evrim yaklaşımı olduğunu söyleyebiliriz. Başlıca evrimci iktisatçılar
olarak Menger, Marshall, Veblen, Schumpeter ve
Hayek kabul edilmektedir. Marx, Keynes ve özellikle 2008 krizinden sonra öne çıkan isim olan Minsky
de bugünkü yorumlarda evrimci iktisat içinde ele
alınmaktadır.
İktisatta evrimci yaklaşımın A.Smith ile başladığını
belirtmek çok hatalı olmaz. Adam Smith’te klasik
fizik anlayışı temel olmakla birlikte; “görülmez el”
anlayışının bugünkü anlamda denge kavramından
ziyade “kendiliğinden organizasyon”, “kendiliğinden düzen” anlamında, yani evrim kavramının içinde düşünülebileceğine işaret etmek gerekir.
Klasik fizikteki denge, durağanlık ve determinizm
üzerine gelişen iktisatta özellikle Darwin ile birlikte
kafa karışıklığı artmıştır. Darwin’in 1859 yılında yayımlanan Doğal Seleksiyon Yoluyla Türlerin Kökeni
26
www.iktisatvetoplum.com • Mayıs 2017 • Sayı: 79
isimli kitabı başta Marx ve Veblen olmak üzere birçok kişiyi etkilemiş; Darwinci ve Darwinci olmayan
evrim tartışmalarını başlatmıştır.
Karl Marx bu kitaba ilk dikkat çeken kişilerden biridir. Arkadaşı Frederick Engels’e yazdığı mektubunda Darwin’in kitabının kendi düşünceleri için doğa
bilimindeki temeli içerdiğini yazmış, başka bir mektubunda ise kitabın çok önemli olduğunu ve sınıf
çatışmaları için bir temel oluşturduğunu belirtmiştir
(Colp, 1974). Ayrıca Marx’da her ne kadar determinizm kavramının altı çizilse de; diyalektik maddecilik, doğası gereği evrimcidir.
Darwin’in doğrudan etkisi ise Thorstein Veblen üzerindedir. Veblen iktisadın evrimci bir bilim olması
gerektiği düşüncesindedir. Ayrıca Veblen (1898,
s.398) “evrimci iktisat” kavramını ilk kullanan kişidir. İlke olarak kurumcu ve evrimci yaklaşımı birlikte ele almıştır. Bugün birçok heteredoks iktisatçı
Veblen’i ekonomiyi kompleks, adaptif, dinamik,
açık, denge-dışı, ergodik olmayan ve patika bağımlı bir sistem anlamında evrimci modellerle ele alan
başlangıç noktası olarak görmektedir (Valentinov,
2015).
C.Menger de ilk evrimci iktisatçılardan biri olarak
kabul edilmektedir. Menger‘in (1892) Paranın Orijini Üzerine isimli çalışmasında evrimci çizgi hâkimdir. Menger sonrasında, özellikle Böhm-Bawerk
ile birlikte, Avusturya okulunda evrimci yaklaşım
kaybolmuştur. Schumpeter ve Hayek, Menger çizgisini tekrar gündeme getirmişlerdir. Schumpeter’in
“yaratıcı yıkıcılık” görüşü evrimci iktisadın ve
kompleksite iktisadının önemli kavramlarından olan
“kendiliğinden organizasyon” bağlamında değerlendirilmektedir. Hayek, özellikle 1950’li yıllardan sonra, evrimci yaklaşımın önemli temsilcilerindir. Aynı
şekilde Hayek’in “kendiliğinden düzen” kavramı,
kendiliğinden organizasyonun bir diğer adıdır. Genel olarak Avusturya Okulunda “denge” kavramına
karşı kullandığı “piyasa süreci” kavramı da, kendiliğinden organizasyon kavramına yakın içeriktedir.
Evrimci bakış açısının bir yansıması olarak, Avusturya okulunda piyasa ekonomisinde dalgalanmalar
(kriz!) doğal bir durumdur.
Evrimci iktisat içinde önemli bir diğer isim, A.Marshall’dır. Marshall’ın ders kitaplarına yansıyan tarafı
ile kendi somut görüşleri oldukça farklıdır. Marshall, Alman Tarihçi okuluna ve H. Spencer’e yakındır; evrim fikri temeldir. Fakat takipçilerinin yaptığı
iktisat, denge iktisadıdır. “Economics” kavramının
yaygınlaşmasında özel bir önemi olan Marshall, iktisadın fizik gibi bir bilim olduğu konusunda en fazla
bilinen yapıtı “İktisadın Prensipleri”nde kuşkularını
açık olarak belirtmektedir.
Marshall, İktisadın Prensipleri kitabının önsözünde şunları söylemektedir (Marshall, 1920[1890,
xxv-xxvi]; Hodgson, 1993, s.406):
“İktisatçıların Mekkesi iktisadi dinamikten çok iktisadi biyolojidir. Ancak biyolojik kavramlar mekanik
kavramlarından daha komplekstir; Esaslar (Foundations) üzerine yazılacak olan bir kitap, mekanik
analojilere görece daha fazla yer vermek durumundadır. Ayrıca akıllara statik bir analoji getiren ‘denge’ kavramı da sık sık kullanılır. Bu vakıa, bu ciltte
modern çağa ait normal yaşam koşullarına verilen
önemin baskın bir ağırlığa sahip olması gerçeğiyle
birleştiğinde, kitabın temelindeki düşüncenin ‘dinamik’ten ziyade ‘statik’ olduğu fikrini uyandırabilir.
Fakat kitap baştan sona hareketi yaratan güçler
üzerinedir: Ve dayanak noktası statikten ziyade dinamiktir.”
Yine bir başka sayfada (Marshall, 1920, s.772; Hodgson, 1993, s.407) şunları yazmaktadır: “İktisat da
biyoloji gibi, içsel doğası ve oluşumu yanında dışsal
biçimi de sürekli değişen madde ile ilgilenmektedir;
bu nedenle iktisat, geniş anlamda biyolojinin bir
dalıdır.” Ayrıca, “Fakat elbette, iktisat kesinlik ifade eden fiziksel bilimlerle karşılaştırılamaz; çünkü
iktisat insan doğasının sürekli değişen ve pek açık
olmayan güçleri ile uğraşır.” (Marshall, 1920, s.14;
Skousen,2005, s.198) Kısaca Marshall, yaşamının
ileriki yıllarında, ekonomiyi doğal bilimleştirme
(scientize) girişiminden pişman olacaktır, ancak
ok yaydan çıkmıştır bir kere (Schumpeter, 1950,
s.109’dan, Skousen, 2005, s.198).
Keynes’de evrim kavramı kullanılmamış, denge ve
dengesizlik kavramları tercih edilmiştir. Bugünkü
Keynes yorumlarında Keynes’in kapitalizmi bir tarihsel aşama olarak gördüğünün ve evrimci yanının
altı çizilmektedir. Özellikle kapitalizmin sürekli istikrarsızlığına dikkat çekmesinden hareketle evrimci
yönüne vurgu yapılmaktadır (Backhouse ve Bateman, 2011).
Evrim yaklaşımını benimseyen bir diğer iktisatçı ise
H.Minsky’dir. Minsky’de öne çıkan kavram istikrarsızlıktır ve günümüzde bu kavramın evrimci içerikte
olduğu görüşü hâkimdir.
1950’de A. Alchian, 1971’de Nicholas Georgescu-Roegen (entropi kavramı üzerine odaklanan ilk
iktisatçı) ve 1981’de Kenneth Boulding’in iktisada
evrimsel bakış açısı ile yaklaşımları; R.Nelson ve
S.Winter’ın (1982) Evolutionary Theory of Economic Change adlı çalışmaları ve izleyen süreç ile
evrim kavramı tekrar öne çıkmaya başlamıştır. 1984
yılında Santa Fe Enstitüsü’nün kurulması ve kompleksite iktisadının ortaya çıkışı ve Ajan-Bazlı Hesaplamalı İktisat (Agent-Based Computational Economics – ACE) çalışmaları bilgisayar teknolojileri ile
birleşerek, bu tür çalışmaların farklı bir yöne doğru
ilerlemesini sağlamıştır.
Son yıllara kadar Avusturya okulu ve Veblenci
anlamda evrimci iktisatta önemli bir konu, evrimi formel olarak ifade etme sorunudur. Özellikle
Avusturya okulunun radikal öznelcilik çerçevesinde matematik ve ekonometriye kuşku ile bakması
bu soruna neden olmaktadır. Marshall’ın iktisadın
Mekke’sinin biyoloji olduğunu belirtmesine karşın,
mekaniğe yönelmesi de bu nedenledir.
Sayı: 79 • Mayıs 2017 • İktisat ve Toplum
27
Evrimci iktisadın formel olarak ifade edilmesinde,
geleneksel evrimci iktisat literatüründen ve birbirlerinden kısmen bağımsız üç gelişmeden söz edebiliriz. Bunun nedeni, bu gelişmelerin iktisadın dışında, özellikle bilgisayar bilimi (ve evrimci biyoloji,
fizik, matematik) alanında ortaya çıkmasıdır. Bugün
ilgili literatür arasındaki etkileşim daha da yoğunlaşmıştır. Modelleme konusunda evrimci gelişmeler; a) evrimci oyun teorisi, b) evrimci kompütasyon
ve c) kompleksite ve ajan-bazlı modellemedir. Son
yıllarda yoğunluk daha çok üçüncüsü üzerinedir.
Kompleksite ve ajan-bazlı modelleme, kompleksite iktisadı ve ajan-bazlı kompütasyonel iktisadın
(ACE) doğmasına yol açmıştır.
Evrimci kompütaston ve ACE’deki gelişmeleri
“Doğrusal olmayan (nonlineer) algoritmik kompütasyon” başlığı altında toplayabiliriz. Bilgisayar
yardımı ile aşağıdan yukarıya (bottom-up) modelleme tekniğinde gelinen nokta; Keynes, Mises,
Veblen gibi iktisatçıların hayal edebileceklerinin
ötesinde yeni olanaklar sunmaktadır. Anaakım iktisat yanında, özellikle post-Keynesci iktisat, kurumcu iktisat, evrimci iktisat ve Yeni Avusturya
okulu, ACE’deki gelişmelerden oldukça etkilenmiş
görünmektedir. Marksist iktisatta da uygulama örnekleri yaygınlaşmaktadır. Bunda sürekli değişimin
(evrim, süreksizlik, ani durum değişiklikleri, doğrusal olmama, kendiliğinden düzen, kendiliğinden
organizasyon, birbirini etkileme ve adaptasyon)
geleneksel yaklaşımlarla modellenememesinin etkisi fazladır. Son dönemde özellikle Minsky’nin
konjonktür analizinin modellenmesi konusu oldukça gündemdedir. Ayrıca başta merkez bankalarının
kullandığı dinamik stoktastik genel denge (DSGD)
modellerine alternatif olarak geliştirilen modeller,
ACE’yi anaakım iktisadın bir parçası haline getirmektedir. Ayrıca özellikle ACE’nin bir yansıması olarak iktisatta denge, dengesizlik, çoklu denge
ve evrim kavramları yanında denge-dışı (Flanders,
2015) ve aynı anlama gelmek üzere dengenin yokluğu (non-equlibrium) (Henry, 2010; Davanzati ve
Pacella, 2014) kavramları özellikle Minsky üzerine
yapılan çalışmalarda yaygın olarak kullanılmaya
başlanmıştır. Denge-dışı kavramının yaygınlaşmasında kompleksite iktisadının önemli ismi B. Arthur’un (2010) da özel bir yeri vardır.
28
www.iktisatvetoplum.com • Mayıs 2017 • Sayı: 79
Kısaca bugün evrimci iktisat; evrim teorisi, kompleksite teorisi ve ACE ile hibrid (melez) bir çerçevedir.
Gelişmeler: Yeni Bilim-Yeni İktisat
20.yüzyılın başından itibaren klasik fizik anlayışı
değişmeye başlamıştır. Fizikteki anlayış değişikliği
iktisada yakın zamana kadar etkileyici olarak yansımamıştır. İktisatta değişim özellikle bilgisayar bilimindeki gelişmelerden sonra hızlanmıştır.
Klasik bilim istikrar ve denge üzerine durmaktadır.
Ancak kozmolojiden kimyaya, biyolojiden iktisada
bilimin tüm aşamalarında istikrarsızlıklar, dalgalanmalar ve evrimsel trendler görülmektedir. Prigogine (2005) çalışmasında; ironik biçimde Newton’un
kendisinin de Newtoncu olmadığını ve tersine, evrimleşen bir dünyaya inandığını belirtmektedir (Prigogine, 2005).
Evrimsel süreç içerisinde klasik fiziğin birçok aracının, modern fiziğin gelişmesiyle derinden sarsıldığı görülmektedir. Modern fizik determinist dünya
görüşünden uzaklaşmıştır. Kuantum fiziğine göre,
atom ya da atom-altı (subatomic) seviyede parçacıkların dinamiği deterministik olarak açıklanamaz, çünkü bir parçacığın konumu ve momentumu7
eşanlı olarak ölçülemez (Heisenberg belirsizlik
prensibi). Yaşanan evrimleşme süreci, klasik mekaniğin açık bir sistem için uygun olmadığını net bir
şekilde göstermektedir (Elsner vd., 2015).
Bu doğrultuda, genel olarak bilim paradigmasında bir
değişim yaşanmaktadır. Klasik fizik temelinde, evrensel kuralları bulmayı amaçlayan, indirgemeci bir
perspektiften bakan, kompleksitenin oldukça düşük
olduğu ‘eski bilim’; evrimsel biyoloji ve kompleksite
bilimi temelinde, modelleri tanımlama ve biçimlendirmenin amaç edildiği, farklı düzeylerde eşzamanlı
olarak iç içe geçmiş olgular çerçevesinde, kompleksitenin oldukça yüksek olduğu bir bilim anlayışına
evrilmiştir. R. Hollingsworth ve K. H. Müller (2008)
söz konusu değişimi “Bilim I” ve “Bilim II” şeklinde
nitelendirmiş ve aralarındaki farkları Tablo 1’de görüldüğü şekilde özetlemişlerdir.
Bu kapsamda klasik fiziğin yerini kısmen bilgisayar
teknolojilerinin ve evrimci fiziğin aldığını söylemek
mümkündür. Kendiliğinden organizasyon, kaos ve
kompleksite bu süreç içerisinde üzerinde durulması
gereken en önemli kavramlardır.
Tüm bilimler önceye göre daha yöntemsel, daha
algoritmik, daha “Turingesque”8 ve daha az denklem-tabanlı, daha az sürekli, daha az Newtoncu hale
gelmiştir (Arthur, 2013).
Tablo 1. Bilim I ve Bilim II’nin Karşılaştırılması.
Bilim I
Bilim II
Bilimin
başlıca
alanları
Klasik fizik
Evrimsel biyoloji ve
kompleksite bilimi
Teorik amaç
Genel, evrensel kurallar
Örnek (pattern)
biçimlendirme ve
örnek tanımlama
Teorik
perspektif
Aksiyomatik,
indirgemeci
Olgu, gerçeğin
çeşitli düzeylerinde
eşzamanlı olarak iç
içe girmiş durumda
Kompleksite
Düşük
Yüksek
Değişimdeki
perspektif
Durağanlığı, denge
durumundaki
doğrusal
olguyu vurgulamakta
Dinamizm, açık sistemler, dengeden
uzak işlemi vurgulamakta
Dağılım
olgusu
Normal
dağılım üzerinde durmakta, dağılım
çan eğrisi
biçiminde
Kıt ve uç noktadaki
olayların üzerinde
durmakta, kuvvet
yasasına uyumlu
olgulara duyarlı
Mikro-makro
ayrımları
Mikro ve
makro düzey
süreçler ayrık
görülmekte
Makro olgular,
ortak mikro düzey
davranışlardan
meydana gelmekte
Yüksek
Sosyal ve
doğa bilimleri arasındaki
bilişsel uzaklıklar
Orta
Kaynak: Rogers Hollingsworth, Karl H.Müller, (2008).
Transforming Socio-Economics with a New Epistemology,
Socio-Economic Review, 400.
Evrimi de içeren fiziği ‘yeni fizik’, iktisattaki yansımalarını ise ‘yeni iktisat’ olarak isimlendirmek
mümkündür. Bu doğrultuda kendiliğinden organizasyon, kaos ve kompleksite; evrimsel özelliklerin
ele alındığı yeni fizik içerisindeki başlıklardır. Bilgisayar biliminin gelişmesi ve simülasyon tekniklerinin kullanımının yaygınlaşması, yeni fiziğin gelişimini sağlayan en temel etkenlerden biridir. Bu da
özellikle kompleksite biliminin ön plana çıkmasına
neden olmuştur. Yeni iktisat içerisinde de kompleksite iktisadını ayrı bir alan olarak görmekteyiz. Söz
konusu süreçte ekonofizik ve kaos kuramlarındaki
gelişmeler kompleksite iktisadının yaygınlaşmasına
katkıda bulunmuştur.
Fizikte yaşanan evrimsel sürecin iktisatta yansımalarında Santa Fe’nin önemli bir yeri vardır. 1984 yılında kurulan Santa Fe Enstitüsü’nün önderliğinde
iktisatçılar “yeni fizik” temelinde denge-dışı modeller üzerine çalışmaya başlamışlardır. İktisadın
bu şekilde çalışılması, algoritmik bir yaklaşım gerektirmektedir ve bu da ajanların değişime olan tepkileri için daha derin bir yaklaşımı doğurmaktadır.
Tepkilerin farklı olması, ajanların doğal olarak heterojen olduklarını göstermektedir. Bu tür bir iktisat
doğal olarak evrimseldir. Denge-dışı bir ekonomi;
deterministik, öngörülebilir ve mekanik değil; aksine süreç-bağımlı, organik ve evrilen bir ekonomidir (Arthur, 2010). Holt vd. (2010) çalışmalarında,
iktisatta neoklasik dönemin sona erdiğini ve yeni
bir dönemle yer değiştirdiğini belirtmektedirler.
Söz konusu yeni dönemi en iyi karakterize eden
şey, ekonominin kompleks olduğunun kabulüdür.
Bu nedenle yeni dönem “kompleks dönem” olarak
isimlendirilmektedir.
Bugünkü kurulan modellerde algoritma iktisadı ve
bilgisayar biliminde gelişmeler çok önemlidir. Bu
gelişmelere bütünüyle hâkim olan iktisatçıların hemen hepsi mühendislik (özellikle kompüter bilimi)
kökenlidir. Neredeyse, C++, Java, Python program
dilleri, bunlardan geliştirilen simülasyon kütüphaneleri Mason, RePast, JAS-mine ve Mathematica,
Matlab, Mathcad ve ACE temelli Netlogo gibi özel
programları bilmeden ve hâkim olmadan iktisatla
uğraşmak mümkün değildir! Bilgisayar bilimi ve
simülasyon (benzetim) tekniklerine hâkim olmadan
evrimci makro veya denge-temelli makro iktisat
(bunun en gelişmişi DSGD modelleridir) yapmak
mümkün gözükmemektedir.
Bilgisayar ve davranış bilimlerindeki gelişmeler;
Smith, Menger, Marshall, Veblen, Keynes, Schumpeter ve Hayek başta olmak üzere birçok iktisatçının başından biri farkında olduğu yerleşik iktisat
geleneğinde evrim ve sürekli değişmeyi içeren yeni
bir çizginin modellenmesine olanak sağlamaktadır.
Bunlardan başlıcaları şunlardır;
a. Temsili ajan yerine heterojen ajan ile çalışmak. İnsanlar birbirinden farklıdır, birinin iyimser olduğu
durumda diğeri kötümser olabilir. Birinin korku ve
endişe içinde olduğu durumda, diğeri sakin olabilir. Modeller farklı ajan tiplerini içerebilmelidir.
Sayı: 79 • Mayıs 2017 • İktisat ve Toplum
29
Şekil 1. ACE, Mikro Temeller ve Makro İktisat (Chen,2015).
Şekil 2. Mikro-Makro İlişkisi (Eusepi ve Wagner, 2016).
30
www.iktisatvetoplum.com • Mayıs 2017 • Sayı: 79
Şekil 3. Veblen- Minsky Konjonktür Dalgaları (Kapeller ve Schütz, 2014, s.802).
b. Sermaye de heterojendir.
c. İktisadi rasyonellik. Davranışsal iktisat ve
nöro-iktisattaki gelişmeler iktisatta varsayılan rasyonellik anlayışının büyük ölçüde sorgulanmasına neden olmuştur. Sınırlı rasyonellik başlığında toplayabileceğimiz ‘yeni’
rasyonellik anlayışı, özellikle davranışsal
oyun teorisi, evrimci oyun teorisi ve algoritma iktisadı çerçevesinde bilgisayar programlarında kolayca modellenebilmektedir.
d. İktisadi ajanlar birbirini etkilemektedirler.
Atomistik hareket fazla gerçekçi değildir. Matematikteki çizge (graf) teorisindeki gelişmeler
çerçevesinde, ağ (network) iktisadı yardımıyla
ilişkileri görmek ve etkileşimi (kompleks) adaptif sistemler yoluyla modellemek mümkündür.
Çizge (graf) kuramı ve ağ bilimi gibi alanlarda yapılan çalışmalardaki artış, bir anlamda
Darwinci evrimin matematiksel kuzenleri olarak düşünülebilir (Beinhocker, 2011).
Ayrıca, kişisel çıkar yanında güven, itimat, kötülük gibi kavramları da rasyonellik içinde modellemek mümkündür.
e. İktisadi değişkenleri mikro ve makro düzey yanında, meso (orta) düzeyde de ele almak gereklidir.
Kurum, sınıf, kültür, sendika, dernek gibi orta
∑mikro ≠ makro. Bütün toplamdan farklıdır.
Tablo 2. Paradigma Sınıflandırması
Paradigma
Epistomolojik Boyut
(Aksiyomlar)
Metodolojik Boyut
Ontolojik Boyut (Heuristics-Sezgisellik
/Postülalar)
Statüler
Neo Klasik
(DSGD)
-Rasyonellik
-İndirgemecilik
-Simetrik Değişim
-İndirgemecilik
-Doğrusal Optimizasyon
-Statik Denge
-Ampriklik
-Simetrik Değişim
-Kapalı Sistem
-Dağıtımsal (allocational) Perspektif
-Walras Yasasının Kabulü
Ortodoks
Kompleksite İktisadı
(Anaakım)
-Sınırlı rasyonellik
-İkame edebilme
-Ergodiklik
-Heterojenlik
-Doğrusal olmama
-Belirimcilik (Emergentism)
-Doğrusal Olmayan Algoritmik Kompütasyon
-Dengenin Yokluğu
-Simülasyon
-Simetrik Değişim
-Kapalı Sistem
-Formasyonel Perpektif
-Walras Yasasının Kabulü
Ana Akım
İçinde
Mualif
Kompleksite
İktisadı
(Heterodoks)
-Sınırlı rasyonellik
-İkame edebilme
-Ergodik olmama
-Heterojenlik
-Doğrusal olmama
-Koşullara Bağlılık, Tesadüflük(contingentism)
- Doğrusal Olmayan
Algoritmik Kompütasyon
-Dengenin Yokluğu
-Simülasyon
-Simetrik Değişim
-Açık Sistem
-Formasyonel Perpektif
Heterodoks
PostKeynesçi
İktisat
-Sınırlı Rasyonellik
-İkame edememe
-Ergodik olmama
-İndirgemecelik
-Doğrusal Modelleme
-Açıklamalı(narrativa)
Nedensellik
-Ampriklik
-Asimetrik Yükümlülükler
-Açık sistem
-Sosyal Haklar(provision) Perpektifi
-Walras Yasasının Reddi
Heterodoks
Kaynak: Heise, 2016.
Sayı: 79 • Mayıs 2017 • İktisat ve Toplum
31
düzey değişkenler vasıtasıyla mikro değişkenlerin kendi ve meso değişkenler arasında, meso değişkenler vasıtasıyla mikro ve makro değişkenler
arasındaki ilişkileri modellemek gereklidir. Ağ
iktisadından da faydalanarak bunu yapmak mümkündür. (Şekil 1 ve Şekil 2)
f. İktisatta denge analizi yanında kendiliğinden düzen, süreksizlik, kesiklik, atlama, evrim, kompleksite aynı derecede önemlidir. Özellikle ajan-bazlı
hesaplamalı iktisattaki gelişmelerle bilgisayar ortamında bunları modellemek olanaklıdır.
g. Uzun dönem değerler, trend değerler, denge
değerler kavramları tartışmalıdır. Dengeden
uzaklaşıldığında tekrar dengeye (uzun dönemde)
dönüleceği yaklaşımını tekrar ele almak gereklidir.
Örneğin 2008 krizinde ekonomiye yoğun biçimde
müdahale edilmiş olmasaydı, U veya Y’de
uzun dönem değerlerine dönülmesi söz konusu
olmayabilirdi. Uzun dönemde hepimiz ölümlüyüz!
h. Piyasa ekonomisi istikrarsız bir ekonomidir.
Bunu her zaman negatif anlamda almamak gerekir. Zaman zaman düzenleme, müdahale ve
oyunun kurallarının değiştirilmesi gerekebilir.
Makroekonomide daralmayı izleyen panik sürecinde ekonomiyi tekrar genişleme sürecine
sokacak (denge) “doğal” bir süreç söz konusu
değildir. Büyük maliyetlerle konsolidasyon sağlanmaktadır. (Şekil 3)
Anaakım iktisadı ve heterodoks (post-Keynesci
iktisat, yeni Mengerci iktisat) iktisadı hızla etkileyen
Kompleksite İktisadının (ve ACE’nin) paradigmasal
özelliklerini, DSGD modelleri (neoklasik iktisat)
ve post-Keynesci iktisat ile Tablo 2’deki gibi
karşılaştırılabilir.
Sonuç
Ekonomi doğası gereği sürekli değişmektedir.
A.Smith’ten başlayarak iktisatla ilgili birçok yazar
bu gerçeği ifade etmişlerdir. Sorun, sürekli değişimin
nasıl modelleneceğidir.
Bilgisayar bilimi ve bağlı olarak algortima iktisadında gelişmeler, robototik anlamda olmakla birlikte,
bize yeni olanaklar vermektedir. Bu çerçevede, iktisat bölümü programlarında bu alana yönelik daha
çok ders açılması gerektiği açıktır.
Bunun yanında nörobilim, davranış bilimleri, oyun
teorisindeki gelişmeler de iktisatçılara yeni olanaklar
sunmaktadır.
32
www.iktisatvetoplum.com • Mayıs 2017 • Sayı: 79
Sistem dinamiği, ACE temelli makro iktisat yazınının arttığı ve özellikle krizleri açıklamada daha başarılı olduğu iddiası yaygındır. Evrimci iktisat, ACE
ile birlikte anaakım iktisadın parçası olma yolunda
ilerlemektedir.
Son Notlar
1
2
3
4
5
6
7
8
Makale Eren (2015, 2016, 2017); Kırer ve Eren
(2015); Eren ve Kırer’den (2017) geniş ölçüde faydalanılmıştır.
Bu aslında 18 ve 19.yy.ın genel bir bakış açısıdır.
Örneğin, Kapital’i Darwin’e atfedecek kadar ondan
etkilenen Marx’da da “bilimsellik” ve “determinizm” temeldir.
Fisher, termodinamiğn kurucularından J.W.
Gibbs’in öğrencisidir ve Gibbs, Fisher’in doktora
tezi danışmanlarındandır (Eren, 2017).
İlk kullanım 1875 yılında H.D.Macleod tarafından
yapılmıştır (Eren,2017).
Fisher’in görüşlerinin değişmesinde 1929 krizi çok
etkili olmuştur. 1933 de yazdığı borç deflasyonu
makalesiyle Minsky benzeri kriz teorilerine öncülük etmiştir. Makalede ekonomiyi okyanusa benzeterek sürekli dalgalanmasından söz edilmektedir.
Samuelson, Termodinamiğin kurucularından, I.
Fisher’in de danışmanı olan Gibbs’in son dönem
öğrencilerinden olan E.B.Wilson’un öğrencisidir
(Eren,2017).
Momentum bir yöne doğru hareket etmekte olan
objenin hızıyla kütlesinin çarpımıdır.
Bilgisayar temelli.
Kaynakça
- Arthur, W.B. (2010) “Complexity, The Santa Fe
Approach, and Non-Equilibrium Economics, History
of Economic Ideas,Vol. 18, No. 2, s.149-166
- Arthur,B. (2015). Complexity and the Economy,
Oxford University Press.
- Backhouse, R.E. ve Bateman, B.W. (2011) Capitalist
Revolutionary John Maynard Keynes, Harvard
University Press.
- Beinhocker, E.D. (2011) “Evolution as Computation:
Integrating Self-Organization with Generalized
Darwinism”, Journal of Institutional Economics, 7:
3, 393–423
- Chen, S-H.(2015) Agent-Based Computational
Economics: How the Idea Originated and where It is
Going, Routledge, 2015
- Colp, R. (1974) “The Contacts Between Karl Marx
and Charles Darwin”, Journal of the History of Ideas,
35 (2),s. 329-338.
- Elsner, W., T. Heinrich., H, Schwardt. (2015) The
Microeconomics Of Complex Economies, Elsevier.
- Eren, E. (2015) “(Makro) İktisatta Gelişmeler: Yeni
Bir (Makro) İktisada Doğru mu?”, Yıldız Social
Science Review, 1(1), s.1-35.
- Eren, E.(2016) “2008 Krizi ve Makroiktisatta Bazı
Sorgulamalar: Evrimci Makro İktisada Doğru Mu?,
Yıldız Social Science Review”, 2(1), s.1-20.
- Eren, E.(2017) “Sonuç Yerine: Kompleksite İktisadına
Doğru”, ed.E.Eren ve S.Şahin, Kompleksite ve
İktisat, Efil Yayınevi, s.236-252
- Eren, E. ve Kırer, H. (2017) “Eski Fizik – Eski İktisat
& Yeni Fizik – Yeni İktisat”, (Yayımlanacak)
- Eusepe, G. ve Wagner, R.E. (2016) “Macroeconomics,
Fiscal Policy, and Public Debt: Conflating Myth and
Reality”, George Mason University Department of
Economics, Working Paper No. 16-42
- Fisher, I. (1933a) “Statistics in the Service of
Economics”, Journal of the American Statistical
Association, 28.181:1-13.
- Fisher, I. (1933) “The Debt-Deflation Theory of
Great Depressions” , Econometrica, 1(4), s.337-354
- Flanders, M.J. (2015) “It’not a Minsky Moment, It is
Minsky Era, or: Inevatible Instability”, Econ Journal
Watch, 12(1), s.84-105.
- Heise, A. (2016) “Whither Economic Complexity?
A New Heterodox Economic Paradigm or Just
another Variation within the Mainstream?”,
University of Hamburg, Centre for Economic and
Sociological Studies, Discussion Papers, Zentrum
für Ökonomische und Soziologische Studien, No. 58,
December http://hdl.handle.net/10419/148602
- Hodgson, G.M. (1993) “The Mecca of Alfred
Marshall “, The Economic Journal, Vol. 103, No.
417, s.406-415.
- Hollingsworth, R. Ve Müller,K.H. (2008).
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Transforming Socio-Economics with a New
Epistemology, Socio-Economic Review, 6 (3), s.
395-426
Kapeller, J ve Schütz, B. (2014)“ Debt, Boom, Bust:
A Theory of Minsky - Veblen Cycles”, Journal of
Post Keynesian Economics, 36(4), s.781-812
Kırer, H. Eren, E.(2015), “İktisat-Fizik İlişkisine
Tarihsel Bakış”, Ekonomi-tek, 4(2), s.25-60
http://econpapers.repec.org/article/tekjournl/v_3a4_
3ay_3a2015_3ai_3a2_3ap_3a25-60.htm
Marshall, A. (2013). Principles of Economics, 8.Baskı
, 1920 den yeniden baskı, Palgrave Macmillian
(orijinal basım 1890).
Menger, M. (1892) “On the Origins of Money” first
appeared in the Economic Journal 2 (1892): 239–55;
translation is by C.A. Foley.
https://mises.org/library/origins-money-0
Minsky, H (2008) Stabilizing an Unstable Economy.
McGraw-Hill, (1986).
Prigogıne, I. (2005. “The Rediscovery of Value and
the Openings of Economics”, K. Dopfer (der.), The
Evolutionary of Economics, Cambridge University
Press, s. 61-69.
Skousen, M. (2005) Modern İktisadın İnşası, Adres
Yayınları.
Valentinov, V. (2013) “Veblen and Instrumental
Value: A System Theory Perspective”, Journal of
Economic Issues, XLVII(3), s.673-688.
Valentinov, V. (2015) “From Equilibrium to
Autopoiesis: A Luhmannian Reading Of Veblenian
Evolutionary Economics”, Economic Systems 39,
143-155.
Veblen, T.B. (1898) “Why is economics not an
evolutionary science?”,
Quarterly Journal of
Economics, 12(3), s. 373-97.
Origami
Yazar: Gökçen Atamgüç
Origami…Güzel Sanatın Başlangıcı
Oyunudur…
Origami…Güzel Sanatın Başlangıcı
Geleneksel Kağıt Katlama Sanatı ötesinde öğrenme
yeteneklerinizi geliştirilmesi, el-göz eşgüdümünün
sağlanmasında, geometri - matematik becerilerinin artırılmasında, konsantrasyon ve yaratıcılığın
geliştirilmesinde etkin rol oynar…
Her yaştan insanın ilgisini çekmeyi başarıyor…
Sayı: 79 • Mayıs 2017 • İktisat ve Toplum
33
Download