2012194043 2012194535 2012194059 2012194089 2012194012 Onur Adem Esmek Merve Erdağ Hamdi Hastürk Barış Can Özkan Batuhan Aydın Kavram olarak bütünleşme nedir? Sosyolog Meissner´e göre bütünleşme (entegrasyon) farklı parçaları özelliklerini kaybetmeden yeni bir bütün haline getirmektir. Toplum bazında ele alırsak: Azınlık ve çoğunluğun birbirine uyum sağlamasıdır. Entegrasyonun hedefi azınlığın ve çoğunluğun aynı haklara sahip olduğu bir toplum ortaya getirmektir. Bütünleşme çeşitleri Entegrasyon biçimleri, belirlenen hedeflere, işbirliğinin yoğunluğuna, bağımlılığın derecesine, yarar bölüşümü derecesine ve işbirliği yapan birimlerin sosyal ve siyasal homojenlik derecesine göre farklılık göstermektedir. Ancak temelde entegrasyon, 1- ekonomik entegrasyon, 2-sosyal entegrasyon , 3-siyasal entegrasyon olarak üçe ayrılmaktadır Bütünleşme çeşitleri Ekonomik bütünleşme Sosyal Entegrasyon ilke olarak piyasaların bütünleştirilmesidir. İki Bu entegrasyon, karşılıklı bağımlılığın veya daha fazla ülke arasında ticarete engel olan bilincinde olmanın ya da karşılıklı çeşitli sorumluluğu kabullenmenin zorunlu kısıtlamaların kaldırılması olarak tanımlanabilir. Ekonomik entegrasyonun çeşitli düzeyleri bulunmaktadır. Bunlar, tercihli ticaret anlaşmaları, serbest ticaret bölgesi, gümrük birliği, olmadığı kişisel iletişim ya da mübadeleleri içermektedir. Bu tür iletişim ya da mübadelelere posta, telefon görüşmeleri, turizm, ticaret, ortak pazar, ekonomik ve parasal birlik ve son öğrenci değişimleri örnek olarak olarak da ulusal ekonomik bağımsızlığın tamamen gösterilebilir yok olduğu tam ekonomik entegrasyondur Siyasi Bütünleşme Ülkelerin para ve maliye politikalarını uyumlaştırmaları, ekonomik olarak tek elden Ortak siyasal ve hukuksal değerler ile uygulamaların varlığı; idare edilmelerine yol açacaktır. Ekonomik Kültürel göreli homojenite; konularda birlikte hareket eden birlik, güvenlik İşbirliğinin basit bir düzeyden ve savunma gibi konularda da birlikte hareket etmektedirler. Bir bütünleşme sürecinin siyasal birlik aşamasına ulaşabilmesi için, ekonomik birlikte olduğu gibi bazı elverişli koşulların bulunması gerekmektedir: başlatılması; İleriye yönelik ortak bir amaç yoğunluğu; Ekonomik-parasal birlik koşullarını düzenleyen ortak yapılar ve ortaklığı harekete geçirici mekanizmalar ENTEGRASYONUN AMAÇ VE KOŞULLARI Entegrasyonun amaç ve yararları Karl Deutsch tarafından dört başlık altında toplanmıştır: 1) barışı korumak; 2) daha büyük çok amaçlı kapasitelere ulaşmak; 3) belli spesifik görevleri yapmak; 4) yeni bir imaj ve kimlik kazanmak Günümüzde entegrasyon imkanlarını belirleyen kriterler de şu şekilde sıralanabilir: Coğrafi yakınlık (yakın ülkelerin bütünleşmeleri daha kolaydır) Benzerlik (ortak noktaları çok olan ülkelerin birleşmesi farklılıkları çok olanlara göre daha kolaydır; örneğin, sosyal göstergelerdeki benzerlik) Etkileşim (bireyler ve toplumlar arasındaki ilişkilerin yoğunluğu birleşmeyi kolaylaştırır) zihni yakınlık (bilgi ve anlayış benzerliği önemli bir rol oynar) İşlevsel menfaatler (üyelerce paylaşılan menfaat alanlarının bulunması birleşmeyi kolaylaştırır) yapısal çerçeve (siyasî yapısı karar verme açısından katılımcı olan ülkelerin birlikteliği daha güçlü olur) Eski birleşme tecrübeleri (eski tecrübeler bütünleşmenin daha ileri safhalara ulaşmasına katkı sağlar). Burada dikkat edilecek asıl konu ise ekonomik entegrasyonu gerçekleştirecek ülkelerin arasındaki ekonomik gelişme durumudur. Böyle bir durumda ekonomik entegrasyon üç ana baslık altında incelenmektedir. a) Gelişmiş ülkelerin ekonomik entegrasyonu b) Gelişmekte olan ülkelerin ekonomik entegrasyonu c) Gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkelerin ekonomik entegrasyonu Entegrasyonu Gerçekleştirecek Ülkelerin Arasındaki Ekonomik Gelişme Durumu Gelişmiş Ülkelerin Ekonomik Entegrasyonu Gelişmekte Olan Ülkelerin Ekonomik Entegrasyonu tamamlamış Gelişmekte olan ülkeler sanayileşmelerini tamamlamamış ülkelerdir. Gelişmiş ülkeler iktisadi bütünleşme ülkelerdir. Bu ülkelerin aralarında gerçekleştirecekleri Gelişmiş ülkeler sanayileşmesini sürecinde üretim ve talep yapısı bakımından birbirlerine karsı başlangıçta rakip ancak potansiyel olarak tamamlayıcı ekonomi durumundadırlar. Bu iktisadi bütünleşmenin başarısı üretim yapıları ile yakından ilişkilidir. Gelişmekte olan ülkeler genel olarak üretim yapısı bakımından gerçekte (fiili) ve potansiyel olarak benzer yapıdadırlar. Bu nedenle bu ülkeler iktisadi nedenlerle gelişmiş ülkeler arasındaki iktisadi bütünleşmenin statik refah kazancını amaçlamazlar. bütünleşmelerin başarı düzeyi yüksektir. Gelişmiş Gelişmekte olan ülkelerin iktisadi bütünleşme ile ilgili ülkeler için iktisadi bütünleşmenin amacı iktisadi amacı daha hızlı iktisadi büyümenin kalıcı olması, üretim refahın arttırılması ve gelişmenin hızlandırılmasıdır ve ticarette Gelişmekte köklü olan değişikliklerin ülkelerin iktisadi sağlanmasıdır. bütünleşmeden beklemiş olduğu kazançlar aşağıdaki gibi sıralanabilir. Gelişmekte Olan Ülkelerin Gelişmiş Ülkelerle Ekonomik Entegrasyonu İktisadi bütünleşme girişimleri öncelikle gelişmiş ülkeler arasında ortaya çıkmış daha sonra gelişmekte olan ülkeler de kendi aralarında iktisadi bütünleşmeye gitmişlerdi. Geleneksel iktisadi bütünleşme girişimlerinden farklı olarak, son yıllarda iktisadi gelişmişlik düzeyleri birbirinden farklı yapıdaki ülkeler arasında da iktisadi bütünleşme girişimlerinin ortaya çıktığı görülmektedir. Böylece gelişmekte olan ülkeler gelişmiş ülkelerin oluşturduğu kapsamında yer almaya başlamıştır. iktisadi bütünleşmeler ENTEGRASYON TEORİLERİ Federalizm Federalizm bölgesel, hatta küresel bütünleşme konusunda ortaya konan ilk teoridir. 18. Yüzyıl’dan itibaren G.W.F. Hegel (1770-1831) ve Jean-Jacques Rousseau (1712-1778) gibi siyasi düşünürler tarafından savunulmuştur. Bu düşünürler bu teorinin iç politikada merkez ile çevre arasındaki gerginlikleri yatıştırma aracı olarak kullanılmasından ilham almıştır. Bölgesel ya da uluslararası işbirliğinin bir ortaya çıkış şekli olarak federalizm, siyasi elitlerin bilinçli karar verme sürecine dayanmaktadır. Uluslararası federasyonların çekici yönü, devletler sisteminin kronik sorunlarına, özelliklerde savaş problemine çözüm öneriyor gözükmesidir. Eğer savaşa neden olan şey egemen devletlerin anarşik bir yapıda kendi çıkarları peşinde koşmalarıysa barış, ancak devletlerin en azından belli ölçüde egemenliklerini daha üst bir federal organa devretmeleri halinde sağlanabilecektir. Bu, havuzda toplanmış egemenlik olarak da isimlendirilmektedir. Fonksiyonalizm Fonksiyonalizmin temelinde dogma ve sertlikten kaçınma yer almaktadır. Toplumun refahı ve insani ihtiyaçların karşılanması öncelikli konulardır. insanların ihtiyaçlarını belirleme konusunda her zaman rasyonel olduğu ve bu ihtiyaçları karşılayacak işlevleri olan otoriter örgütler yaratacağı savunulmuştur. Fonksiyonalizm, savaşın insanın topluluk halinde yaşamasının nesnel ürünü olduğunu varsaymaktadır. Savaş insan doğasının değil, devletlerin irrasyonel politikalarının ürünüdür. Bu bakış açısı ile fonksiyonalizm, insan doğasının kötü olduğunu savunan realizm ile karşı karşıya gelmektedir Neo fonksiyonalizm Er nest Haas tarafından ortaya atılan neo- fonksiyonalist teori, kademeli bir bütünleşme öngörmektedir. Buna göre, dünyadaki savaşların temel nedeni, siyasal ve ekonomik istikrarsızlıklardır. Buna karşılık ekonomik ve sosyal refah, barışın ön koşuludur. Ulus- devlet yapılanması ve milliyetçilik akımı savaşı körüklemektedir. Ulus-devlet yapılanması aynı zamanda vatandaşları savaşa mecbur eden sübjektif bir karakter taşımaktadır. Oysa insanlar rasyonel varlıklardır; uluslararası ticaretin artmasına paralel olarak insanların tercihlerinin uluslararası işbirliğinin güçlenmesi lehine değişmesi doğaldır. Bu gelişme sonunda uluslararası örgütler ortaya çıkacak, ortak çıkarlara dayanan örgütlerin gelişmesi de savaşı teşvik eden milliyetçi akımları zayıflatacaktır. İletişimsel Etkileşimcilik (Transactionalism) Bu yaklaşımın temsilcisi olan Karl Deutsch, uluslararası entegrasyonu bir grup devlet arasında ya da bir bölge içinde güvenliğin sağlanması olarak tanımlamış ve başarılı entegrasyonun, devletlerin aralarındaki sorunları çözmek için savaşçı yöntemlere başvurma olasılığını düşürmesi gerektiğini belirtilmiştir. Bu noktada Deutsch ‘güvenlik toplulukları’ kavramını temel almıştır. Ekonomik entegrasyon nedir? Entegrasyon: Dış ticaretin önündeki engelleri kaldırarak, Üye ülkelerin ekonomilerinin yapılarını yakınlaştıran, Bu ekonomilerin koordinasyonunu güçlendiren bir süreçtir. Bu süreç içinde ülkelerarasındaki refahın; serbest ticaret, emek faktörü göçü ve sermaye hareketliği gibi faktörlerle paylaşıldığı ve geliştirildiği ifade edilmektedir. Ekonomik Entegrasyonların Oluşma Sebepleri Ekonomik Entegrasyonun sebepleri üç başlık altında toplanabilir; 1-Ülkeler ekonomik bakımdan üretim kapasitelerini genişleterek verimliliği arttırmak ve bunun neticesinde de toplumsal refah düzeyini yükseltmek amacıyla ekonomik entegrasyona girebilirler. Böylece ekonomik ve siyasal egemenliklerinden kısmi olarak vazgeçmeleri karşısında toplumsal refahı arttırıcı garantiler alırlar. 2-Ülkelerin bölge dışı bloklara karşı daha büyük bir rekabet gücüne sahip olarak, politik alanda daha etkili olmak istemeleri yani politik potansiyelin yükseltilmek istenmesidir. 3-Ekonomik entegrasyonun bir diğer nedeni ise, bölgesel olarak bir arada yaşamak durumunda olan komşu ülkelerin birbirleri ile çatışmaları yerine güçlerini bir araya getirerek çıkar çatışmalarını önlemektir. Ekonomik Entegrasyonların Etkileri Statik Etkiler Statik etkiler, ticaret yaratıcı ve ticaret saptırıcı olarak iki şekilde ortaya çıkar. Ticaret yaratıcı etki; Entegrasyon dahilindeki ülkenin, ortaklık içindeki diğer bir ülkeden daha ucuza ithalat yapabilmesiyle ortaya çıkar. Ticaret saptırıcı etki; Entegrasyon dışındaki ülkeden daha düşük maliyetle ithalat yapmak yerine, birlik üyesi bir ülkeden daha yüksek maliyetli ithalat yapma durumunda ortaya çıkar. Dinamik Etkiler Rekabetin artması (rekabet diğer taraftan kalkınma ve ileri teknoloji kullanımını teşvik eder.) Pazarın genişlemesi sonucu ortaya çıkan ölçek ekonomilerinden faydalanma Rekabet ve genişleyen pazarın yatırımcılar için cazip hale gelmesi sonucu yatırımların artması Dışsal ekonomilerin oluşması (genellikle kamu kesiminde, herhangi bir iktisadi birimin, üretim faaliyetleri sırasında, maliyeti içinde yer almayan ekonomik faaliyetin sonuçlarından yararlanmasıdır.) Üretim faktörlerinin serbest dolaşımı sonucu kaynak etkinliğinin sağlanması (Entegrasyon içinde emek ve sermaye gibi üretim faktörlerinin serbestçe dolaşması, ekonomide kaynakların daha etkin kullanılmasını sağlar.) Döviz tasarrufu yaratması. Ekonomik entegrasyonun aşamaları Ekonomik entegrasyon aşamaları şunlardır: a) Serbest Ticaret Bölgesi b) Gümrük Birliği c) Ortak Pazar d) Parasal Birlik e) Ekonomik Birlik f) Tam Ekonomik Birlik Serbest Ticaret Bölgeleri Serbest Bölgeler bir ülkenin ulusal egemenlik sınırları içerisinde bulunan bunun yanında aynı ülkenin gümrük sınırları dışında kaldığı kabul edilen ticari alanlardır. Serbest bölgeler bulundukları ülkelerin ve bölgelerin ekonomik gelişme düzeyini arttırır, dış ticaret anlamında ülkelerin gelişmesini sağlar. Serbest bölge ülke için ayrıcalıktır, ihracatı teşvik etmektedir. Hükumetler tarafından da bu anlamda önemli derecede desteklenmektedir. Bu bölgelerin kurulup faaliyete geçirilmesindeki temel amaçları birkaç maddede özetleyecek olursak; 1) İhracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek ve ihracatın gelişmesini sağlamak, 2) Ülkeye yabancı sermaye ve teknoloji girişini sağlamak, 3) Ekonominin temel girdi ihtiyacını ucuz ve düzenli bir şekilde tedarik edebilmek, 4) Uluslararası ticareti geliştirmek, ülkenin bu anlamda kalkınmasını sağlamak, uluslararası boyuttaki konumu sağlamlaştırmak olarak sıralanabilir. Gümrük Birliği Gümrük Birliği, aralarındaki ticareti geliştirmek amacıyla bir grup ülkenin birbirlerinden ithal ettikleri mallara ve hizmetlere uyguladıkları gümrük tarifeleri, miktar kısıtlamaları kaldırarak ticareti serbestleştirmeleriyle birlikte üçüncü ülkelere karşı da ortak bir gümrük tarifesi uygulamalarıyla oluşan bir birliktir. Gümrük birliği araçları iki grupta toplanabilir; a) Ortak gümrük tarifesi; üçüncü ülkelerden yapılan ithalata bütün üye ülkelerce artık ulusal tarife değil, tek bir dış tarife uygulanmaktadır. Bu da ortak gümrük tarifesidir. b) Yasa ve gümrükler, gümrük birliğinin amaçlarından biri, tüm rekabet dengesizliği ve ticareti kötüye kullanma nedenlerini ortadan kaldırmaktır. Topluluk içinde gümrük vergilerini kaldırmak ve tek bir dış tarife uygulamak yeterli olmamıştır. Gümrük birliği, tarihte en çok görülen bütünleşme şeklidir.1834 yılında birçok bağımsız Alman devletin kurduğu Zolverein ve 1957’de kurulan AET gümrük birliğinin en güzel örneklerindendir. Ortak Pazar Kişilerin Serbest Dolaşımı Sermayenin Serbest Dolaşımı Teknik – Fiziki – Mali engellerin kaldırılması Mevzuat Uyumu Menkul edinme – İşlem serbestisi Politika uyumlaştırma Ülkeler üstü kurumların oluşturulması Parasal Birlik Ortak pazarda var olan özellikler yanı sıra yeni özellikler taşıyan ileri bir bütünleşme biçimidir. Parasal birlik iki ayrı yöntemle gerçekleştirilebilir. Birinci yöntemde üye ülkeler arasında değiştirilmez biçimde sabit döviz kurları oluşturulur. Döviz kurları ilke olarak değiştirilmez ancak gerektiğinde ayarlama yapılabilir. Bu uygulama parasal birliğin güçlü olmayan biçimidir. Parasal birlik için ikinci yöntem üye ülkeler arasında tek bir para biriminin dolaşımda olmasıdır. Parasal birliğin gerçekleştirilmesi döviz kurlarındaki belirsizlikleri ortadan kaldırarak üye ülkeler arasındaki ekonomik işlemlerin olumsuz yönde etkilenmesini önler. Parasal birlikte üye ülkeler arasında parasal politikalar uyumlaştırılır. İktisadi birlik iktisadi birlik, birliğe üye ülke ekonomilerinin tam olarak birleştirilmesidir. ortak pazar aşamasına ek olarak ekonomik birlik; ekonomik, parasal ve sosyal politikalar ile kurumların birleştirilmesini öngörür. a) Mal ve faktör piyasalarında sağlanacak bütünleşme sadece gümrük engellerinin kaldırılması ya da sermaye ve emek dolaşımının serbestleşmesiyle gerçekleşmez. Üye ülkelerin ellerinde standartlardan vergilemeye, çeşitli teşviklere kadar uzanan, bu akımları engelleyici politika araçları kalmaktadır. b) Etkileri uluslararası düzeyde görülen çevre sorunları gibi konularda ortak politikaların izlenmesi c) Tek bir ülkenin çözemeyeceği büyük ölçekli teknoloji, bilimsel araştırmalar ve projelerde olduğu gibi uluslararası kaynakların harekete geçirilmesini gerektiren alanlarda ortak politikaların izlenmesi d) Topluluk içinde rekabetçi yapıları bozan ve tekelleşmeyi ortaya çıkaran gidilmesi uygulamaları önlemeye dönük politikalarda işbirliğine Tam Ekonomik Birlik Federasyon Üye ülkelerin uyguladıkları ekonomik politikalar birlik tarafından saptanmakta, Üye devletler ekonomik düzenleme yapma yetkilerini birlik organlarına devretmekte, Uygulanacak maliye ve ekonomi politikaları tek elden, birlik organlarınca yürütülmekte, Uluslararası hukuk normlarına göre, üye ülkelerin hukuk kuralları yerlerini birlik kurallarına bırakmakta, Üyeler arasında ekonomik açıdan merkezi otoriteye bağımlı, ancak iç işlerinde ve topluluğun ortak kuralları dışında kalan alanlarda bağımsız olan federal bir görünüm ortaya çıkmakta, Mallar çabuk ve kolayca arz fazlası olan yerlerden talep fazlası olan yerlere geçebilmektedir.