İNSAN HAKLARI HUKUKU Prof. Dr. Halil KALABALIK İNSAN HAKLARI HUKUKU İnsan hakları hukuku kavramı İnsan hakları hukukunun kapsamı Esas olarak savaş dışı koşullarda geçerli normları ve kurumları düzenler. Savaş dışı koşullar genelde olağan rejim koşullarıdır. Savaş kapsamındaki eylemler bir başka hukuk dalı olan İnsancıl Hukukun ilgi alanındadır ve savaştan kaynaklanan eylemlerle ilgili insancıl hukukun mekanizmaları çalışır Bir faaliyetin ya da durumun insan hakları hukukunun kapsamına girmesi için, o faaliyet ya da durumun öncelikle Anayasada veya yasalarda hak formunda düzenlenmesi gerekir. İNSAN HAKLARI HUKUKU İnsan hakları hukukunun hukuk dalları içindeki yeri İnsan hakları hukuku kamu hukukunun bir alt dalıdır. İnsan hakları hukukunun özellikleri Evrensellik Muamele görme ilkeleri olma Muamele görme ilkeleri olarak insan hakları, doğal ya da rastlantısal özellikleri ne olursa olsun, her insanın etik olarak nasıl bir muamele görmesi gerektiğini dile getirmeye çalışırlar. Bundan dolayı insan hakları yasama için temel normlardır Muamele etme ilkeleri niteliğinde olma İnsan hakları, aynı zamanda kamu yaşamında insanlar arası ilişkiler için davranış normlarıdır İNSAN HAKLARI HUKUKU Devletin temel ödevlerini dile getiren talepler niteliğinde olma Bu ödevlerin başında, İnsan haklarına uygun yasalar çıkarmak, İnsan haklarına uygun olarak çıkarılan yasaların uygulanmasını sağlamak, GELİR İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN KAYNAKLARI Milli Kaynaklar Belgeler fermanlar Senedi İttifak 1808 tarihli ve şart niteliğinde olan belgedir. Padişah ile Rumeli âyanı arasında imzalanan yedi maddeden oluşmaktadır Hak ve hürriyetleri sıralamak yerine, merkezi idareyi güçlendirerek kamu düzenini getirmek, dolayısıyla can ve mal güvenliğini sağlamaya yöneliktir. Belgenin temel haklarla ilgili hükmü vergi toplamada zulüm ve eziyet yapılmamasıdır İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN KAYNAKLARI Gülhane Hattı hümayunu Sadece kişilere tanınan birtakım hak ve hürriyetleri değil, aynı zamanda devlet hayatının çeşitli alanlarında yapılacak yenilikleri de içermektedir. Can güvenliği, mal güvenliği, şeref ve haysiyetin korunması, kişi güvenliği ile ilgili esaslar belirtilerek din ayrımı gözetilmeksizin bütün tebaaya bu haklar eşit olarak tanınmıştır İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN KAYNAKLARI 1856 Islahat Fermanı Doğrudan doğruya Batılı devletlerin baskısı ile yapılan ve Müslüman ile Hıristiyan tebaa arasında eşitlik getiren bir fermandır. Gülhane Hattı Hümayunu ile ilan edilen can, mal ve namusun korunması konusundaki temel ilke bir kere daha teyit edilip ek olarak eziyet işkence ve her türlü cismani ceza kesinlikle yasaklanmakta, mahkûmların mallarının müsadere edilmeyeceği belirtilmekte, duruşmaların açıklığı ilkesi ve eğitim özgürlüğü korunmaktadır İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN KAYNAKLARI Adalet Fermanı 13 Kasım 1875 tarihli bu Ferman ile adalet teşkilatına, hakim güvencelerine (azledilmeme, yer değiştirmeme, emeklilik), vergilerde yapılacak yeni düzenlemelere, iltizam usulünün kaldırılarak vergilerin taşrada seçilmiş tahsildarlar eliyle toplanmasına, taşınmazların alımsatımında geçerli belge olarak tapu sicili düzenlenmesine ve bu belgelerin Defteri Hakanı Nezareti tarafından verilmesine ilişkin hükümler bulunmaktadır İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN KAYNAKLARI Anayasalar 1876 Kanuni Esasi Kanunu Esaside 8-26 maddeler arasında sıralanan hak ve hürriyetlerden bazıları : Kişi güvenliği, ibadet özgürlüğü, basın özgürlüğü, dilekçe hakkı, konut dokunulmazlığı, eğitim özgürlüğü, kanun önünde eşitlik, devlet hizmetine alınmada eşitlik, mülkiyet hakkı, angarya ve işkencenin yasaklanması, tabi hakim ilkesi, kanunsuz vergi konulamayacağı. Hak ve hürriyetler güvenceye bağlanmış değildir 1908 yılında II. Meşrutiyetin ilanından sonra 1909 yılında Kanun-u Esasi’de önemli değişiklikler yapılmıştır. Bunlardan insan hak ve hürriyetleri ile ilgili olanlardan Padişahın sürgün etme hakkının kaldırılması, basın hürriyetinin genişletilmesi (m. 12), sansür yasağının getirilmesi, Osmanlı vatandaşlarına toplantı ve dernek kurma hürriyetlerinin tanınması sayılabilir. İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN KAYNAKLARI 1924 Teşkilatı Esasiye Kanunu Tabi haklar doktrini 1924 Anayasasında kişi hak ve hürriyetleri klasik anlamda kabul edilmekte olup bunlar; düşünce, vicdan, söz, basın, haberleşme, dernek kurma, çalışma, eğitim hürriyetleri ile mülkiyet hakkı, kişi güvenliği, konut dokunulmazlığı, eşitlik ilkeleri olarak sıralanmıştır hak ve hürriyetler için gerekli güvence mekanizması kurulamamıştır. Sosyal ve ekonomik haklardan da bahsedilmemiştir. İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN KAYNAKLARI 1961 Anayasası İnsan haklarına dayanan devlet” anlayışı Temel hak ve hürriyetler bakımından ferdi esas alınmıştır Özgürlükler asıl, sınırlama istisna Hakkın ve hürriyetin özüne dokunulmayacağı Sosyal ve ekonomik haklar tanınmış devlete bu hakları yerine getirmesi ve uygun ortamı yaratması için de görevler verilmiştir 1982 Anayasası ULUSLARARASI KAYNAKLAR Uluslararası İnsan Hakları Belgelerinin Özellikleri Evrensellik Kapsamının genişliği Devletlerin çifte sorumluluğu Halka karşı sorumluluk Devletlerin diğer devletlere ve uluslararası kuruluşlara karşı sorumlulukları Yasal ve ahlaki temele sahip olma Devletlerin kendi anayasaları ve kanunları ile uluslararası anlaşmaları, hem yasal hem de ahlaki geçerlilik temellerine oturtmalıdırlar. Bütün insanların eşit v eözgür olduğunu belirten ahlaki yasayı referans almayan bir düzenlemenin meşru sayılması mümkün değildir ULUSLARARASI KAYNAKLAR Uluslararası İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Önemi Kapsamı 1–21. maddelerde, kişisel ve siyasal haklar, 22-27. maddelerde, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar 29–30 maddeler, hakların kullanılması ve düzenlenmesiyle ilgili Çağdaş belgelerin çoğunda yer alan “korunması gereken toplum kesimleri”nin hakları ile “üçüncü kuşak haklar” olarak isimlendirilen çağdaş haklar İHEB’inde yer almamıştır. Bağlayıcılığı İHEB bir “anlaşma” (treaty) değil, bir “bildirge”dir (declaration) hukuksal bir yaptırım gücü yoktur ULUSLARARASI KAYNAKLAR BM Kişisel ve Siyasi Haklar Sözleşmesi 16.12.1966 tarihinde, 2200 A (XXI) sayılı kararla kabul edilmiştir. 23.06.1976 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Başlangıç’ı izleyen IV ana bölüm altında toplam 53 maddeden oluşmaktadır. Türkiye tarafından 15 Ağustos 2000 tarihinde New York’ta imzalanmıştır. 4.6.2003 tarih ve 4867 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunmuş, 23 Eylül 2003 tarih ve Bakanlar Kurulu’nun kararıyla onaylanmıştır Sözleşmede düzenlenen hakların ve hürriyetlerin uygulanmasını gözetmek ve bunlara taraf devletlerin uyup uymadıklarını izlemek üzere bir “insan hakları komitesi” kurulmuştur Uygulanması, Temelde raporlar ile ve Devletlerarası başvurular ve bireysel şikayet yoluyla sağlanmaktadır ULUSLARARASI KAYNAKLAR KSHS Seçimlik Ek Protokolü BM Genel Kurulu’nun 16 Aralık 1966 tarih ve 2200 A (XXI) sayılı Kararıyla kabul edilip imza, onay ve katılıma açılan KSHS Seçimlik (İhtiyari) Protokol, 23 Mart 1976 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Taraf Devletler, KSHS’nin amaçlarını gerçekleştirmek ve bu Sözleşme hükümlerinin uygulanmasını sağlamak amacıyla, İnsan Hakları Komitesine, bu Protokolde düzenlendiği gibi, Sözleşmede yer alan hakların ihlalinden mağdur olduğunu iddia eden bireylerden gelen şikâyetleri alma ve tezekkür etme yetkisi tanımışlardır. KSHS’ne Ek Seçimlik Protokol”, Türkiye tarafından, 3 Şubat 2004 tarihinde New York’ta imzalanmış, 1.3.2006 tarihli ve 5468 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunması üzerine, 31.5.1963 tarihli ve 244 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulunun 29.06.2006 tarih ve 2006/10962 sayılı kararıyla beyanlar ve çekincelerle birlikte onaylanmıştır ULUSLARARASI KAYNAKLAR BM Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi 16.12.1966 tarih ve 2200 A (XXI) sayılı karar ile imzaya açılmış 03.01.1976 tarihinde yürürlüğe girmiştir Türkiye tarafından 15 Ağustos 2000 tarihinde New York’ta imzalanmış, onaylanması, 4.6.2003 tarih ve 4867 sayılı Kanunla uygun bulunmuş, 23 Eylül 2003 tarih ve Bakanlar Kurulu’nun kararıyla onaylanmıştır Başlangıç’ı izleyen V Ana Bölüm altında toplam 31 maddeden oluşan Sözleşme, ekonomik, sosyal ve kültürel hakları düzenlemiştir. Uygulanması da rapor sistemine dayanmaktadır ULUSLARARASI KAYNAKLAR Ölüm cezalarının Kaldırılmasını Amaçlayan KSHK’ne İkinci Seçimlik Ek Protokolü BM’nin 15 Aralık 1989 tarih ve 44/128 sayılı Kararı ile ilan edilmiş Türkiye tarafından 6 Nisan 2004 tarihinde imzalanmış, TBMM tarafından 28.10.2005 tarih ve 5415 sayılı Kanunla onaylanmasının uygun bulunması üzerine, Bakanlar Kurulu tarafından 2 Mart 2006 tarihinde onaylanmıştır Protokol ile hiç kimsenin idam edilemeyeceği ve Protokole taraf her devletin ölüm ezasını kaldırmak için gerekli tedbirleri alacağı ifade edilmektedir Ayrımcılığın Önlenmesi İle İlgili Kaynaklar 1951 Tarihli ve 100 No.lu Eşit Ücret Sözleşmesi UÇÖ Genel Konferansı tarafından 29 Haziran 1951 tarihinde, 34. oturumunda kabul edilmiş; 6. maddesi gereğince 23 Mayıs 1953 yılında yürürlüğe girmiştir. Bir giriş ile 14 maddeden oluşan Sözleşme ile, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın, kadın erkek tüm işçilere eşit işe eşit ücret ilkesinin uygulanması öngörülmüştür 1958 Tarihli ve 111 No.lu Ayrımcılık (İş ve Meslek) Sözleşmesi UÇÖ tarafından 25 Haziran 1958 tarihinde, kabul edilen Sözleşme; 8. maddesi gereğince 15 Haziran 1960 yılında yürürlüğe girmiştir. Türkiye tarafından, 4 Haziran 1958 tarihinde kabul edilmiş, 13.12.1966 gün ve 811 sayılı Kanunla onaylanmasının uygun bulunması üzerine, 2.9.1967 gün ve 6/8730 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla onaylanmıştır. Ayrımcılığın Önlenmesi İle İlgili Kaynaklar Her Türlü Irk Ayrımcılığının Kaldırılması Sözleşmesi BM Genel Kurulu’nun 21 Aralık 1965 tarih ve 2106 (XX) sayılı kararıyla benimsenerek imza ve onaya açılmış 4 Ocak 1969 yılında yürürlüğe girmiştir. Sözleşme, Türkiye tarafından 13 Ekim 1972 yılında imzalanmış 16 Eylül 2002 yılında da Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmıştır Ayrımcılıkla İlgili Diğer Kaynaklar Kadın Hakları 1952 tarihli Kadınların Siyasi Hakları Üzerine Sözleşme 1967 tarihli Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Kaldırılması Bildirgesi ve 1979 tarihli Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi Seçme ve seçilme hakları kabul edilmiştir BM Genel Kurulu’nun 18.12.1979 tarih ve 34/180 sayılı kararıyla imzaya açılan ve 03.09.1981’de yürürlüğe girmiştir. Dört bölüm ve 30 maddeden oluşan Sözleşmeyi Türkiye 11.06.1985 yılında onaylamıştır Kadınlara Karşı Hür Türlü Ayrımcılığın Önlenmesine İlişkin İhtiyari Protokol 1999 tarihli Seçimlik Protokol bireysel başvuruların incelenmesi için bir prosedür öngörse de, Sözleşme, Devletlerin periyodik raporlar göndermesi yoluyla uygulanmaktadır Protokol, Türkiye tarafından 8 Eylül 2000 tarihinde imzalanmış, 30.07.2002 tarih ve 4770 sayılı Kanunla TBMM tarafından onaylanması uygun bulunmuş ve 29 Ekim 2002 tarihinde de Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmıştır. Çocuk Hakları 1924 tarihli Çocuk Hakları Üzerine Cenevre Bildirgesi 20 Kasım 1959 yılında kendi Çocuk Hakları Bildirgesi 1979 yılının Uluslararası Çocuk Yılı olarak ilan edilmesi 20 Kasım 1989 Çocuk Hakları Sözleşmesi, 20 Eylül 1990 günü yürürlüğe girmiştir. Bu Sözleşmeyle ilk defa, küçüklerin kişisel, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel hakları, tarafları bağlayıcı bir sözleşmeyle tespit edilmiştir. Türkiye bu sözleşmeye bazı çekincelerle 1995 yılında taraf olmuştur Sözleşme ile, uygulanmasını izlemek amacıyla bir Çocuk Hakları Komitesi kurulmuştur Çocuk Hakları Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye Ek Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi ile İlgili İhtiyari Protokolü İmza: 25 mayıs 2000 (A/RES/54/263) Protokol, 8 Eylül 2000 tarihinde Türkiye tarafından New York’da imzalanmış, 9.5.2002 gün ve 4750 sayılı Kanunla TBMM tarafından, ekli beyanla onaylanması, uygun bulunmuştur. Protokol ile, çocuk satışı, çocuk fahişeliği ve çocuk pornografisi kavramları tanımlanmakta (m. 2) ve bunlar yasaklanmaktadır. Çocuk Haklarıyla İlgili Diğer Sözleşme ve Protokoller 1973 tarihli ve 138 No.lu Asgari Yaş Sözleşmesi ile 1999 Tarihli ve 182 No.lu En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Eylem Sözleşmesi Kölelik, Kölelik-Benzeri Uygulamalar ve Zorla Çalıştırma Kölelik, kölelik benzeri uygulamalar ve zorla çalıştırma konusunda uluslararası düzeyde çeşitli sözleşme ve Protokoller yapılmıştır. Bunlar arasında Kölelik Sözleşmesi Kölelik Sözleşmesini Değiştiren Protokol Kölelik, Köle Ticareti Köleliğe Benzer Uygulamalar ve Kurumların Kaldırılması Hakkında Ek Sözleşme, 1930 Tarihli ve 29 No.lu Zorla Çalışma Sözleşmesi 1957 tarihli ve 105 No.lu Zorla Çalıştırmanın Önlenmesi Sözleşmesi Uyrukluk, Vatansızlık Vatansızlığın Azaltılmasına İlişkin 1961 Tarihli Sözleşme Vatansız kişilerin, doğum veya soy yoluyla devletle yerleşik bir bağ kurarak vatandaşlık kazanmalarının veya vatandaşlıklarını korumalarının usullerini belirlemektedir Vatansız Kişilerin Hukuki Statülerine İlişkin 1954 Sözleşmesi Vatansız kişilerin ayrımcılığa maruz bırakılmaksızın her türlü hak ve özgürlüklerden yararlanmalarını sağlamaktadır Yaşadığı Ülkenin Vatandaşlığına Sahip Olmayan Bireylerin (Yabancıların) İnsan Hakları Üzerine Bildirge Mülteciler İHEB’nin 14 ncü madde Mültecilerin Hukukî Durumuna Dair Sözleşme 28 Temmuz 1951 yılında, Cenevre’de imzalanmış 22 Nisan 1954 tarihinde yürürlüğe girmiştir “Cenevre Sözleşmesi” olarak bilinmektedir Mülteci tanımı yapılmış, mültecilerin hakları ve standartlarının çağdaş bir listesi verilmiştir Türkiye, Sözleşmeyi 24 Ağustos 1951 yılında imzalamış ve 29 Ağustos 1961 yılında ise bazı çekincelerle onaylamıştır Coğrafi sınırlama-Avrupa’da meydana gelen olaylarla sınırlı New York Protokolü 1967 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme’deki, sadece 1 Ocak 1951 gününden önce meydana gelen olaylar sonucunda mültecilere uygulanma sınırı kaldırılmıştır. Savaş Suçları, İnsanlığa Karşı Suçlar ve Soykırım BM İnsanlığa Karşı Suçların (Soykırım) Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi 1946 tarihli BM Genel Kurulu Bildirgesi soykırım suçu uluslararası suç olarak ilan edilmiş 9 Aralık 1948 günü imzaya açılmış 12 Ocak 1951 günü uygulanmaya başlanmıştır Sözleşmede hem suçun işlendiği Devletlerde hem de yetkili uluslararası ceza mahkemesinden önce bu suçları işleyenlerin yargılanacağı bir duruşma öngörülmüştür Taraf Devletler, insanlığa karşı suç ve soykırım suçunu işleyenlere etkili cezaların verilmesi için Anayasalarında gerekli değişiklikler yapılması ve insanlığa karşı suç işlemekle suçlanan kişilerin geri verilmesinin kolaylaştırılması konusunda anlaşmışlardır Savaş Suçları, İnsanlığa Karşı Suçlar ve Soykırım Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Statüsü 1998’de Roma’da kabul edilmiştir 1 Temmuz 2002 yılında yürürlüğe girmiştir Soykırım suçu, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı suçları hakkında yargılama yapmak Bireyleri yargılayan UÇM, bireylerin mahkeme önünde söz söyleme hakkına sahip olduğu uluslararası ilk mahkemedir Adalet Yönetiminde İnsan Hakları: Tutuklu Veya Hükümlülerin Korunması İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Küçültücü Muameleye ve Cezaya Karşı Sözleşme 10 aralık 1984 tarih ve 39/46 sayılı kararıyla, kabul edilerek imzaya açılmış 26 Haziran 1987’de yürürlüğe girmiştir. Türkiye bu Sözleşmeyi 25 Haziran 1988 yılında imzalamış ve 2 Ağustos 1988 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla onaylamıştır Devletlerin bu yasağı, ulusal ve uluslararası düzeyde hayata geçirmeleri için, soruşturma yürütülmesi ve suçluların adalet önüne çıkarılması gibi yöntemlere dair standartları belirler Sözleşmenin İkinci bölümünde, Sözleşmenin uygulanması amacıyla “İşkenceye Karşı Komite” adıyla bir komite kurulmaktadır. Adalet Yönetiminde İnsan Hakları: Tutuklu Veya Hükümlülerin Korunması İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme Seçmeli Protokolü 18 Aralık 2002 tarihinde BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen Protokol, işkencenin önlenmesi için, işkence ve kötü muamelenin sıklıkla meydana geldiği yerler olan polis karakolları ve hapishaneler gibi gözaltı yerlerindeki koşullar ve uygulamaları değerlendirmek amacıyla ziyaretlerde bulunacak uluslararası ve ulusal mekanizmaların kurulması için hazırlanmıştır Adil yargılanmayla ilgili Sözleşme formatında bulunmayan çok sayıda insan hakları belgesi bulunmaktadır. Göçmen İşçi ve Aile Üyelerinin Hakları Tüm Göçmen İşçilerin ve Ailelerinin Haklarının Korunması Uluslararası Sözleşmesi BM Genel Kurulun 18 Aralık 1990 tarih ve 45/158 sayılı kararıyla benimsenmiş, 1 Temmuz 2003 yılında yürürlüğe girmiştir Türkiye Sözleşmeyi 13 Ocak 1999 tarihinde imzalamış ve 27 Eylül 2004 tarihinde ise onaylamıştır Sözleşme, hiç bir ayrım gözetmeksizin göçmen işçilere ve aile üyelerine uygulanmakta, buna karşılık, uluslararası teşkilatlarda, ulusal hükümetlerde çalışanlara, mültecilere, vatansız işçilere, öğrencilere, gemicilere uygulanmamaktadır. Sözleşmenin uygulanmasının denetlenmesi amacıyla bir “Tüm Göçmen İşçiler ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunması Komitesi” kurulmuştur Göçmen İşçi ve Aile Üyelerinin Hakları Uluslararası Organize Suçlara Karşı Sözleşmeye Ek Karada, Havada Denizde Göçmen Kaçakçılığına Karşı Protokol BM Genel Kurulu’nun 15 Aralık 2000 tarihli ve 55/25 sayılı kararıyla benimsenerek imzaya ve onaya ve katılıma açılan Protokol, henüz yürürlüğe girmemiştir. Bir “Giriş” ile 20 maddeden oluşan Protokol, BM Organize Suçlarla Mücadele Sözleşmesini tamamlamak amacıyla hazırlanmıştır Protokolün amacı, başta kadın ve çocuklar olmak üzere insan ticaretini önlemek ve mücadele etmek, insan ticareti mağdurlarını korumak ve yardım etmek ve bunları gerçekleştirmek için Devletler arasında işbirliğini geliştirmektir BÖLGESEL SÖZLEŞMELER AVRUPA KONSEYİ STATÜSÜ Winston Churchill’in 1946’da Zürih’te verdi€i nutuk 5 May›s 1949’da 10 ülke - Belçika, Danimarka, ‹talya, Lüksembourg, Hollanda, Norveç, ‹sveç ve ‹ngiltere - merkezi Strasbourg olmak üzere AK’ni kuran antlaflmay› imzalam›fllard›r. Statü, 5 May›s 1949’da Londra’da imzalanm›fl ve 3 A€ustos 1949 ’da yürürlü€e girmifltir Konsey statüsünün Türkiye taraf›ndan onaylanmas›na iliflkin 5446 say›l› Kanun, 12 Aral›k 1949’da kabul edilmifl ve Türkiye Avrupa Konseyi’ne 8 A€ustos 1949’da kat›lm›flt›r Üye Devletlere ek olarak AK Parlamenterler Meclisine Özel Misafir Devletler (Federal Yugoslavya Cumhuriyeti), gözlemci devletler (Kanada, İsrail ve Meksika) ve Bakanlar Komitesi gözlemcileri (Japonya, ABD, Kanada ve Meksika) da katılmaktadır AK VE İNSAN HAKLARI AK’nin amaçları arasında yer alan ilkelerden en önemlisi, şüphesiz, ‘insan haklarının ve özgürlüklerinin geliştirilmesi ve korunması”dır. Konsey statüsünün 3. maddesinde her üye devletin “hukukun üstünlüğü ilkesini ve kendi yetki alanı içinde bulunan herkesin insan haklarından ve temel özgürlüklerden yararlanma ilkesini” kabul ettiği açıkça belirtilmiştir. Statü bununla da yetinmeyerek 8. maddesinde insan haklarının ve temel özgürlüklerinin ilkelerine uymayan, bunları ciddî biçimde çiğneyen üye devletlerin Konsey’den çıkarılması yolunu öngörerek insan haklarına saygılı olmayı bir yaptırıma bağlamıştır AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ Hazırlanması ve kabulü AİHS 4 Kasım 1950’de aralarında Türkiye’nin de bulunduğu oniki devlet tarafından Roma’da imzalanmış ve 3 Eylül 1953 yılında yürürlüğe girmiştir AİHS, Türkiye tarafından 1954 yılında 6366 sayılı Kanunla, herhangi bir çekince ileri sürmeksizin onaylanmıştır. Sözleşmenin onaylanmasına ilişkin kanun, TBMM’de herhangi bir görüşme yapılmadan öncelikle ve ivedilikle kabul edilmiştir. 18 Mart 1954 yılında onay belgesinin verilmesi ile Sözleşme Türkiye açısından da yürürlüğe girmiş ve iç hukukumuzun bir parçası haline gelmiştir. AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ AİHS yalnız insan haklarının korunmasını sağlayan bir belge değil, aynı zamanda Batı demokrasisini somuta indirgeyen bir belgedir. Sözleşmenin önemi, güvence altına aldığı temel hak ve özgürlüklerden ya da AK‘nin temelini oluşturmasından değil, ortak güvence sistemine dayanan uluslararası yargısal denetim mekanizması kurmasından ve bireye sağlanan güvenceyi bir yaptırıma bağlamasından gelir. Sözleşme böylece insan haklarının korunmasının ulusal düzeyden, uluslararası düzeye geçmesini sağlamış ve bireyi özgürlüklerinin korunması açısından uluslararası hukukta hak sahibi yapmıştır İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nde Düzenlenen Haklar Madde Madde Yasağı Madde Madde Madde Madde Madde Madde Madde Madde Madde Madde Madde Madde Madde 2: Yaşama Hakkı 3: İşkence, İnsanlık Dışı Veya Aşağılayıcı Muamele Veya Ceza 4 Kölelik ve Zorla Çalıştırma Yasağı 5: Kişi Özgürlüğü Ve Güvenliği Hakkı 6: Adil Yargılanma Hakkı 7: Ceza Kanunlarının Geçmişteki Olaylara Uygulanmaması 8: Özel Hayatın Gizliliği Hakkı 9: Düşünce, Vicdan Ve Din Özgürlüğü Hakkı 10: İfade Özgürlüğü 11: Toplantı Ve Dernek Özgürlükleri 12: Evlenme Ve Aile Kurma Hakkı 13: Etkili Başvuru Hakkı 14: Ayrımcılık Yasağı 15: Olağanüstü Hallerde Askıya Alma 16: Yabancıların Siyasi Faaliyetlerinin Kısıtlanması AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNE EK PROTOKOLLER İHAS 1. Protokol İle Eklenen Haklar Madde 1: Mülkiyetin Korunması Madde 2: Eğitim Hakkı Madde 3 Serbest Seçim Hakkı İHAS 4. Protokol İle Eklenen Haklar Madde 1: Borçtan Dolayı Özgürlüğünden Yoksun Bırakılma Yasağı Madde 2: Serbest Dolaşım Hürriyeti Madde 3: Vatandaşların Sınırdışı Edilme Yasağı Madde 4: Yabancıların Topluca Sınırdışı Edilme Yasağı İHAS 6. Protokol İle Eklenen Haklar Madde 1: Ölüm Cezasının Kaldırılması Madde 2: Savaş Zamanında Ölüm Cezası AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNE EK POROTOKOLLER İHAS 7. Protokol İle Eklenen Haklar Madde 1: Yabancıların Sınırdışı Edilmelerine İlişkin Usuli Güvenceler Madde 2: Cezai Konularda İki Dereceli Yargılanma Hakkı Madde 3. Adli Hata Halinde Tazminat Hakkı Madde 4: Aynı Suçtan İki Kez Yargılanmama ve Cezalandırılmama Hakkı Madde 5: Eşler Arasında Eşitlik İHAS 13. Protokol İle Eklenen Haklar Madde 1: Ölüm Cezasının Kaldırılması Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Özellikleri Sözleşme bireye haklarını çiğneyen devlete karşı AİHM’ne başvurabilme imkânı tanınmıştır Bireysel başvuru hakkı, sözleşme ile getirilen denetimin en önemli bir parçasıdır. Sözleşme ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin korunmasından Sözleşmeye taraf her devlet, diğer taraf devletlerin sözleşmeye saygılı olup olmadığını denetlemekle yükümlüdür Sözleşmenin benimsediği düzende, insan haklarının iç hukukta korunması asıldır. Sözleşmenin sağladığı haklardan yabancılar da yararlanır Objektif düzen fikrine dayanır İHAS iç hukuklarda doğrudan uygulanma özelliğine sahiptir Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin İç hukuktaki Etkisi Bazı devletler daha sözleşmeyi onaylamadan önce hukuki reformlar yapmışlar ve böylece milli mevzuatları ile sözleşme hükümleri arasındaki doğacak muhtemel çelişkileri gidermişlerdir. Diğer bazı devletler de sözleşmeyi olduğu gibi iç hukuklarına dahil etmişlerdir. Kişiler doğrudan sözleşme hükümlerine dayanarak kendi ülke mahkemelerinde dava açabilirler. Hatta bu devletlerde sözleşme hükümleri iç hukuktan üstün sayılmaktadır. Fransa, İspanya, İsviçre, Lechtenstein, Luksemburg, Portekiz, Yunanistan ve Türkiye’de durum böyledir AY m. 90: Usulüne göre yürürlüğe konmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır Avrupa Sosyal Şartı İHAS’ndeki ekonomik, sosyal, kültürel hak ve özgürlüklerle ilgili eksikliği gidermek için AK üyesi 13 devlet 18 Ekim 1961’de, Torino’da Avrupa Sosyal Şartı”nı (ASŞ) imzalamış ve Şart, 26 Şubat 1965’te yürürlüğe girmiştir. ASŞ, beş ana bölüm altında toplam 38 madde ve bir Ek’ten oluşan bir belgedir. ASŞ’ında ifade edilen ekonomik ve sosyal haklar, Avrupa’da korunan kişisel ve siyasal haklar ile arasındaki dengesizliğin giderilmesine yardım etmektedir. 1961 yılında kabul edilen Orjinal ASŞ ile düzenlenen ekonomik ve sosyal hakların sayısı, 1988, 1991 ve 1995 tarihli üç Protokolle artırılmıştır. Daha sonra, 1996 yılında, yeniden gözden geçirilen Sosyal Şart imzaya açılmış, 1 Temmuz 1999 tarihinde yürürlüğe girmiştir Avrupa Sosyal Şartı Türkiye, ASŞ’nı imzaya açıldığı tarih olan 18 Ekim 1961’de imzalamış ve 16.06.1989 tarih ve 3581 sayılı Kanunla TBMM tarafından onaylanmasının uygun bulunması üzerine, 3581 sayılı Kanunda yer verilen “beyan” çerçevesinde, Bakanlar Kurulu’nun 07 Ağustos 1989 tarih ve 89/14434 sayılı Kararı ile onaylanmış ve RG’de yayımlanmıştır. Şart, “Giriş” bölümünden başka, 38 maddeden oluşan beş bölüm ile, onun ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilen EK’ten oluşmaktadır Şartın “Birinci Bölüm”ünde, tüm imzacı Devletlerce onaylanan sosyal politikalarla ilgili ilkeler ve haklar listelenmektedir Şartın “İkinci Bölüm”ünde, birinci bölümde yer alan ilkelerin ve hakların ayrıntılı bir listesi verilmektedir. Üçüncü bölümünde, taraf Devletlerin uyacakları yükümlülükler belirtilmiştir. Avrupa Sosyal Şartı’nda Düzenlenen Haklar Çalışma Hakkı Adil Çalışma Şartları Hakkı Güvenli Ve Sağlıklı Çalışma Şartları Hakkı Adil Bir Ücret Hakkı Örgütlenme Hakkı Toplu Pazarlık Hakkı Çocukların Ve Gençlerin Korunma Hakkı Çalışan Kadınların Korunma Hakkı Mesleğe Yöneltme Hakkı Mesleki Eğitim Hakkı Sağlığın Korunması Hakkı Sosyal Güvenlik Hakkı Avrupa Sosyal Şartı’nda Düzenlenen Haklar Sağlık Ve Sosyal Yardım Hakkı Sosyal Refah Hizmetlerinden Yararlanma Hakkı Özürlülerin Toplumsal Yaşamda Bağımsız Olma, Sosyal Bütünleşme Ve Katılma Hakkı Ailenin Sosyal, Yasal Ve Ekonomik Korunma Hakkı Çocukların Ve Gençlerin Sosyal, Yasal Ve Ekonomik Korunma Hakkı Diğer Akit Tarafların Ülkelerinde Gelir Getirici Bir Iş Edinme Hakkı Çalışan Göçmenlerin Ve Ailelerinin Korunma Ve Yardım Hakkı İşkence ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele ve Cezayı Önleme Avrupa Sözleşmesi Sözleşme, 26.11.1987 yılında Strasbourg’da imzaya açılmış ve 1 Şubat 1989 da yürürlüğe girmiştir Sözleşme ile, adlî olmayan, önleyici nitelikte bir mekanizma öngörülerek, İHAS’nin bazı güvenceleri güçlendirilmek istenmiştir İşkencenin Önlenmesi Avrupa Sözleşmesi, Türkiye tarafından 11 Ocak 1988 tarihinde imzalanmıştır. TBMM tarafından, 25 Şubat 1988 tarih ve 3411 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunması üzerine, Bakanlar Kurulu’nun 26 Şubat 1988 tarih ve 88/12649 sayılı kararı ile onaylanmıştır Sözleşmeye 1 ve 2 No’lu Ek Protokoller, 10 Mayıs 1995 yılında, ve 10 Nisan 1997 gün ve 22960 sayılı RG’de yayımlanan 4237 sayılı Kanunla onaylanmasının TBMM’ce uygun bulunması üzerine, 4 Nisan 1997 tarihinde onaylanmıştır 1995 tarihli Ulusal Azınlıkları Koruma Çerçeve Sözleşmesi AK Bakanlar Komitesi’nce 10 Kasım 1994 yılında kabul edilmiş, 1 Şubat 1995 yılında imzaya açılmış ve 1 Şubat 1998’de yürürlüğe girmiştir. Şart’ın en önemli amacı, Avrupa'nın tehdit altında olan kültürel mirasının bir parçası olarak bölgesel ve azınlık dillerini korumak ve geliştirmek ve bu dilleri konuşanların özel ve kamusal hayatta bunları kullanmalarını sağlamaktır. Çerçeve Sözleşme’nin uygulanması ile ilgili denetim mekanizması, AK Bakanlar Komitesi’nin 17 Eylül 1997 tarih ve (97) 10 sayılı Kararı ile düzenlenmiştir. Bu denetim sistemine göre, uzmanlardan oluşan bir danışma komitesi ile desteklenen Bakanlar Komitesi, taraf Devletlerce verilecek olan raporları değerlendirecektir. 5 yıl arayla sunulması öngörülen raporlar Danışma Komitesi’nde (m. 26) ele alındıktan sonra Bakanlar Komitesi’ne iletilecektir. 1992 Tarihli Bölgesel ve Azınlık Dilleri Avrupa Şartı Kasım 1992’de imzaya açılan Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Şartı, 5 ülkede uygulamaya konması ile Mart 1998’de yürürlüğe girmiştir. 4 bölüm ve 23 maddeden oluşan ve bugüne dek 24 ülke tarafından imzalanan Şart 11 ülkede uygulanmaktadır. Türkiye bu Şartı imzalamamıştır Sözleşmede belirtilen temel ilkeye göre, azınlık ve bölge dillerinin korunması ve geliştirilmesi demokrasi ve kültürel çoğulculuk temeline dayanır. Buna karşılık azınlık ve bölge dilleri, resmî dillere zarar vermemeli, bunların öğrenilmesini engellememeli, ulusal egemenlik ve ülke bütünlüğü çerçevesinde gerçekleşmelidir 1992 Tarihli Bölgesel ve Azınlık Dilleri Avrupa Şartı Bölge ve azınlık dilleri, sayıca nüfusun geri kalanına göre azınlıkta kalan ülke vatandaşlarının kullandıkları ve resmî dilden farklı olan dillerdir. Resmî dilin lehçeleri ve göçmenlerin konuştukları diller azınlık dillerinden sayılmaz Bölgesel veya azınlık dilinin kamusal hayatta kullanılmasını desteklemek için alınacak önlemler öngörülmektedir. Bu tedbirler; Azınlık veya bölgesel dillerde eğitimin yürütülmesi (m. 8); Mahkemelerin, davayı bölgesel veya azınlık dillerde yürütmeleri ve/veya sanığa kendi bölgesel/azınlık dilini kullanma hakkı güvencesi verilmesi (m 9) İdari makamların bölgesel veya azınlık dilleri kullanmaları, bölgesel veya azınlık dillerini kullananların yazılı ya da sözlü başvurularının bu dillerde yapabilmeleri ve bu dillerde cevap almaları (m. 10) İdari makamların bölgesel veya azınlık dilde belgeler hazırlamasına izin vermek (m. 10/c) Bölgesel veya azınlık dillerde yayın yapan en az bir radyo istasyonu ve bir televizyon kanalı kurulmasını temin etmek Bölgesel ve azınlık dile özel kültürel etkinlikleri ve hizmetleri teşvik etmek 1996 Tarihli Çocuk Haklarının Kullanılması Avrupa Sözleşmesi Sözleşme, 25 Ocak 1996 tarihinde Strasbourg’da imzalanmış ve 21. maddesine uygun olarak, 1 Temmuz 2000 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye Sözleşmeyi 9 Haziran 1999 tarihinde imzalamış ve 18 Ocak 2001 tarihinde onaylamıştır. Onay Kanunu 1 Şubat 2001 gün ve 24305 sayılı RG’de yayımlanmıştır. BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin gerçekleştirilmesinin daha da ileri götürülmesini amaçlamaktadır Sözleşme ile çocuklara usule ilişkin olarak, “davalarda bilgilendirme ve dava sırasında görüşünü ifade etme hakkı anne-babasının çocuğu temsil etme imkânının olmadığı durumlarda, “özel bir temsilci atanmasını isteme hakkı” adli bir merci önünde kendilerini ilgilendiren davalarda kedi görüşlerini ifade etmekte yardımcı olunması için uygun bir kişiden yardım almayı isteme hakkı” (m. 5/a), “Kendi kendilerine veya diğer kişiler veya kurumlar vasıtasıyla, ayrı bir temsilcinin, uygun olduğu takdirde bir avukatın tayinini isteme hakkı” (m. 5/b) “kendi temsilcilerini tayin etme hakkı” (m. 5/c) ve “davalarda tarafların sahip olduğu hakların tümünü veya bir kısmını kullanma hakkı” (m. 5/d) gibi haklar tanınmaktadır Sözleşmenin uygulanmasının izlenmesi amacıyla bir Çocuk Hakları Komitesi kurulmuştur 1997 Tarihli İnsan Hakları ve Biyo-Tıp Sözleşmesi 4 Nisan 1997 tarihinde AK, insan hakları için çok önemli olan biyo-tıp ile ilgili bir Sözleşmeyi imzaya açmıştır. 1998 yılında insan klonlanması üzerine Ek Protokol kabul edilmiştir Sözleşme, hastaların tedavilerinde rızalarının alınması, özel hayatın korunması, bilgi hakkı, insanların bilimsel araştırmalara tabi tutulmasından korunma, organ ve doku taşıma ve insan vücudunun atılması ile ilgili kuralları getirmektedir. İlk Ek Protokol, ölü veya sağ bir insandan genetik olarak aynı diğer bir insanı oluşturma çabalarını (insan klonlama) yasaklamaktadır (m. 1/1). Buna karşılık, daha sonraki bir Protokol, insanlar arası organ ve doku naklini düzenlemektedir Türkiye bu sözleşmeyi imzalamış, Sözleşmenin onaylanması, TBMM tarafından, 3 Aralık 2003 tarih ve 5013 sayılı Kanunla uygun bulunmuştur. Terörizmin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi 27 Ocak 1977 tarihinde Strasbourg’da imzalanan ve 11. maddesine uygun olarak 4 Ağustos 1978 tarihinde yürürlüğe giren Sözleşme, Türkiye tarafından 27 Ocak 1977 tarihinde imzalamış ve 27 Ekim 1980 tarih ve 2327 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Sözleşme ile 16 Aralık 1970 de La Haye’de imzalanan uçakların kanun dışı yollarla ele geçirilmesinin önlenmesine ilişkin Sözleşmenin kapsamına giren suçlar; 23 Eylül 1971 de Montreal’de imzalanan sivil havacılığın güvenliğine karşı kanun dışı eylemlerin önlenmesine ilişkin Sözleşmenin kapsamına giren suçlar; Diplomatik ajanlar dahil olmak üzere uluslararası bir himayeye tabi olan kişilerin hayat, fiziki bütünlüğü veya hürriyetine bir saldırıyı kapsayan vahim suçlar; Adam kaldırma, rehin alma veya gayri kanuni hürriyeti tehdit eden suçlar; Kişilerin hayatı için tehlike teşkil ettiği ölçüde bomba, el bombası, roket, otomatik ateşli silah veya bombalı mektup veya koli kullanmak suretiyle işlenen suçlar; Bu suçlardan birini işlemeye teşebbüs veya böyle bir suçu işleyen veya işlemeye teşebbüs eden bir sahsın fiiline suç ortağı olarak iştirake ilişkin suçlar terör suçu olarak kabul edilmişti Göçmen İşçilerin Hukuki Statüsü Hakkında Avrupa Sözleşmesi Sözleşmede, Göçmen İşçi” terimi akit taraflardan biri tarafından, ülkesinde, ücretli bir iş görmek üzere yerleşmesine izin verilmiş olan diğer akit ülkenin yurttaşları olarak (m. 1/1) tanımlanmaktadır. Sözleşme, sınır işçilerini, Sanatçılar, kısa süreler için tutulmuş diğer gösteri elemanları ve sporcular ile serbest meslek sahiplerini, deniz adamlarını, staj yapanları, mevsimlik işçileri ve Bir akit tarafın kendi ülkesi dışında üstlendiği ve tescil ettirdiği merkezden yürüttüğü belli bir iş için istihdam ettiği diğer akit taraflar vatandaşları olan işçileri kapsamamaktadır Sözleşmenin ikinci bölümünde göçmen işçilerle ilgili haklar ve hususlar düzenlenmektedir Göçmen İşçilerin Hukuki Statüsü Hakkında Avrupa Sözleşmesi işe alma şekilleri (m. 2), “sağlık muayenesi ve meslek testi” (m. 3), “çıkış, giriş hakkı”, iş sözleşmesine ilişkin usuller (m. 5), “bilgi verme” (m. 6), “yolculuk” (m. 7); üçüncü Bölümde ise “çalışma izni”, (m.8), “oturma izni” (m. 9), “kabul” (m. 10), “Bakılmakla yükümlü kimselerin nafaka hakları” (m. 11), “Aile birleşimleri” (m. 12), “konut” (m. 13), “ön eğitimi-okul eğitimi” (m. 14), “çalışma koşuşları” (m. 16), “tasarrufların gönderilmesi” (m. 17), “sosyal güvenlik” (m. 18), “sosyal ve tıbbı yardım” (m. 19), “iş kazaları, meslek hastalıkları, sanayi hijyeni” (m. 20), “çalışma şartlarının denetlenmesi” (m. 21), “ölüm” (m. 22), “gelirlerin vergilendirilmesi” (m. 23), “sözleşmenin bitimi ve işe son verme” (m. 24), “yeniden iş verme” (m. 25), “Kabul eden devlette mahkemeye ve Yönetici makamlara başvurma hakkı” (m. 26), “sendikal haklar” (m. 28) Schengen ve Dublin Sözleşmeleri 14 Haziran 1985’te Fransa, Almanya ve Benellux ülkeleri, ortak sınırların kontrolünün tedrici olarak kaldırılmasına ilişkin, “Schengen Anlaşması” olarak bilinen anlaşmayı imzalamışlardır Schengen Anlaşmasının temel amacı; bir taraftan vize, iltica, polis ve adli konularda işbirliğine ilişkin düzenlemeleri harmonize ederek harici sınır denetimlerini geliştirirken; diğer taraftan da hukuk ve düzeni bozmayacak şekilde serbest dolaşıma ilişkin düzenlemeleri yaparak ve buna ilişkin gerekli güvenceleri sağlayarak dâhili sınır denetimlerini kolaylaştırmaktır. Bu amaçla; üye devletler arasındaki dâhili sınırlar kaldırılarak tek bir harici sınır yaratılmış ve bu sınırların denetimi amacıyla, içinde vize, iltica hakları ve giriş çıkışlardın denetimine ilişkin ortak kuralların yer aldığı tek bir kurallar seti oluşturulmuştur. İngiltere ve İrlanda dışında diğer bütün AB üyesi ülkelerce onaylanan Schengen Anlaşması, 30.06.1993 te yürürlüğe girmesi kabul edilmiştir. Schengen ve Dublin Sözleşmeleri Bir sığınma başvurusu ile ilgilenme konusunda hangi devletin sorumlu olduğunu belirleyen bir ölçüt içeren Schengen Anlaşması’nı Uygulamaya Koyan Anlaşma ve Avrupa İltica Sözleşmesi, Haziran 1991’de Dublin’de imzalanmıştır. Bu anlaşmalar ayrıca, sığınma hakkı için başvuran kişinin, bu devletlerden biri, kendisini başvuruyu değerlendirmeye yetkili saymadan, sürekli olarak bir devletten başka bir devlete gönderilmemesini güvenceye almaktadır Sığınma hakkı isteyenlerin ve mültecilerin temel haklarını garantiye almak için, hem Schengen Anlaşması hem de Avrupa İltica Sözleşmesi, 1967 New York Protokolü ile değiştirilmiş haliyle bu metinlerin ilgili olduğu alanda coğrafi sınırlamalar içermeyen 1951 Cenevre Sözleşmesinde akdedilmiş kısımlarla ilgili yükümlülükleri yeniden teyit etmektedir. Bu anlatım biçimi, 1951 Sözleşmesinde ve Protokolde yer alan kuralların, Schengen Anlaşması ve iltica Sözleşmesinde yer alan kuralların üzerinde olduğunu vurgulamak için kabul edilmiştir.