2016 – 2017 EĞĠTĠM ÖĞRETĠM YILI MELĠKGAZĠ – KAYSERĠ ÇEVRE ĠNCELEMESĠ ERTUĞRULGAZĠ ANADOLU ĠHL Hazırlayan: MUHAMMET ÇETĠNER (Ġlahiyatçı, Eğitimci) م TARĠHÇE Kayseri çevresindeki en eski yerleşme alanı , şehrin 20 km kuzey doğusunda bulunan Kaniş Höyüğü‟dür. M.Ö. 2800 tarihinde Helenistik Çağa kadar önemini koruyan merkezde Eski Tunç Devri, Asur Ticaret Konolonileri ve Hitit Çağları‟na ait bir çok belge bulunmuştur. Hititler‟den sonra bölgenin Frig hâkimiyetinegeçmiş, daha ziyade Kızılırmak Havzasında egemen olan Frig‟ler zamanında Mazaka ön plana çıkmıştır. M.Ö. 676 tarihinde Anadolu‟ya gelen Kimmerler „in Kaniş ve Mazaka‟yı tahrip ederek Frig hâkimiyetine son verdikleri tarihi kaynaklarda belirtilmektedir. Kaniş‟in önemini kaybetmesinden sonra,bölgenin kutsal dağı kabul edilen Argaios‟un (Erciyes) kuzey eteğindeki Mazaka ön plana çıkmıştır. Kimmerler‟in Asur ve Lidyalılar tarafından Anadolu‟dan atılmaları ile Mazaka, Lidya ve Med hâkimiyetine girmiş ve devrin önemli ticaret merkezi olmuştur. M.Ö. 590 yılında Pers Kralı Kyros‟un Lidya Kralı Krisos‟u yenmesi ile bütün Anadolu ile birlikte Mazaka‟da Pers hakimiyetine girmiştir. İran‟dan bölgeye göç eden halk, kendi ülkelerine benzettikleri Argaios (Erciyes) ve çevresinde yerleşmişlerdir. KAPPADOKĠA KRALLIĞI M.Ö. 332 yıllarında Ariarathes I ,ilk Kappadokia Kralı olarak bağımsızlığını ilan etmiştir. M.S. 17 tarihine kadar 349 sene hüküm süren bu krallığın başkenti Mazaka iken ,Ariarathes V zamanında şehrin adı Eusebia olarak değiştirilmiştir. Nihayet takriben M.Ö. 8 yılı içinde tekrar bir değişiklik yapılarak Roma İmparatoru Ceasar‟ın adına izafeten CEASAREA ismi verilmiştir. O günden beri 2000 senedir şehir Kayseri adı ile anılmaktadır. ROMA DÖNEMĠ M.S. 193-211 tarihleri arasında şehir stadyumu yapılmış ve önemli Roma şehirlerinde olduğu gibi birçok yarışmaların merkezi olmuştur. Şehir surları ise Roma İmparatoru Bordianus III zamanında (M.S. 241) yıllarında yaptırılmıştır. 4.yy‟ın başlarında halk tamamen Hiristiyanlaşmış ve Kayseri bu dinin ilmi merkezi haline gelmiştir. Roma İmparatorluğunun doğu ve batı olarak ikiye bölünmesiyle Kayseri doğuda kaldğı için Bizans şehri olmuştur. Bizans zamanında Arap ve İran ordularının yaptığı İstanbul seferleri sırasında Kayseri defalarca işgal edilmiştir. KAYSERĠ’NĠN TÜRKLEġMESĠ Büyük Selçuklu Sultanı Alpaslan‟ın 1071 tarihinde Malazgirt‟te Bizans ordularını yenmesiyle Anadolu kapıları Türklere açıldı. Bu tarihten 15 sene sonra, 1085 yıllarında Kayseri‟yi artık bir Türk ve Müslüman şehri olarak görmekteyiz. Müslüman Türklerin hakimiyetinde Kayseri‟nin eski halkı olan Rum ve Ermeniler‟in birer mahallede toplandıkları, çarşı, Pazar ve ticarette yavaş yavaş hakimiyetlerini kaybettikleri görülmüştür. Şehir süratle yapılan cami, han, medrese, hamam ve çeşmelerle kısa bir sürede tam bir İslam Şehri kimliği kazanmıştır. Bir müddet Danişmendliler‟e merkez olan Kayseri özellikle Selçuklu Sultanı Uluğ Keykubat (I.Alaeddin Keykubat) zamanında Türkiye Selçuklu devletinin Konya ve Sivas ile beraber 3 baş şehrinden birisi olmuştur. Danişmendi ve Selçuklu Yönetimleri zamanında yapılan görkemli yapıların en önemlileri olarak; Camii Kebir,Gülük Camisi ve Hamamı,Hunat Küllüyesi,Şifaiye-Gıyasiye Medresesi,Hacı Kılıç Külliyesi,Lala Muhlisiddin Camisi,Sahabiye Medresesi,Kale Surları ve Yoğunburç sayılabilir. MOĞOL HÂKĠMĠYETĠ Selçuklu ordusunun 1243 tarihinde yapılan Kösedağ Meydan Savaşı ile Moğol ordusuna yenilmesi Türk tarihinde bir dönüm noktası olmuş ve artık Anadolu‟da Moğol hakimiyeti başlamıştır. Gönderdikleri valiler ile Anadolu‟yu denetleyen Moğol‟lar 150 sene müddetle Kayseri ve م Anadolu‟nun bütün maddi ve manevi kaynaklarını yağmalamışlardır. Moğol sömürüsü altında ezilen Selçuklu Devleti, bütün gücünü kaybetmiş ve II.Mesud‟dan sonra dağılarak yerini beyliklere bırakmıştır.(1308) ERETNA BEYLĠĞĠ VE KADI BURHANEDDĠN Selçuklu Devleti‟nden sonra Kayseri, Eretna beyliğinin hâkimiyetine geçti. Eretna sülalesine son veren Kayseri Kadısı ve Vezir Kadı Burhaneddin Ahmet 1381 yılında kendi adıyla anılan devletini kurdu. Babası da Kayseri kadısı olan Burhaneddin, kuvvetli şahsiyete sahip bir hükümdardı. Kılıcı ve zekâsı gibi kalemi de çok güçlüydü. İyi bir şair olan bu mücadeleci sultanın Kayseri sevgisi şu satırlarında ifadesini bulmaktadır. “Gözlerümün yaşını ahıdub, ırmağ idüben Kayseri‟yi dahi bu yaş ile Bağdat idelüm.” Kadı Burhaneddin, 1397-98 tarihinde öldürülmüştür. Oğlu Alaeddin Ali Çelebi (Zeynel Abidin) kısa bir müddet Sivas‟ta tahta çıktı. O yıllarda yaklaşan Timur tehlikesine karşı birleşen Anadolu halkı Osmanlı Devleti‟ne İltihak kararı aldı. Önce Dulkadiroğlularına, sonrada Osmanlı devletine tabi olan Zeynel Abidin, halkın “İmam Sultan” lakabıyla andığı bilgin bir devlet adamıydı. 1442 tarihinde Kayseri‟de vefat eden Zeynel Abidin‟in mezarı üzerine Abdulhamid Han tarafından bugün ki türbesi yaptırıldı. Osmanlıların 1402 „de Ankara Savaşı‟nda Timur ordularına yenilmeleri ile başlayan “Fetret Devri‟nde” Kayseri defalarca Dulkadiroğulları ile Karamanoğulları arasında el değiştirdi. OSMANLI DÖNEMĠ Fatih Sultan Mehmet zamanında Gedik Ahmet Paşa tarafından Karamanoğulları Beyliği‟ne son verilerek Karaman,Konya ve Kayseri bölgeleri Osmanlı toprağına katıldı.(1474) Kayseri‟nin 476‟dan itibaren eyaletine bağlı bir sancak merkezi oldu. 1839 tarihinde Bozok eyaletinde 1867 tarihinde de bağımsız sancak merkezi olarak Osmanlı idari taksimatında yerini aldı. YAKIN DÖNEM Cumhuriyet döneminde 1824 tarihinde yapılan yeni anayasa ile vilayet yapıldı. Bilinen en eski dönemlerinden beri ticaret merkezi olan Kayseri‟de devletin öncülüğünde sanayileşme başlatıldı. Sırayla Sümerbank dokuma fabrikası, Teyyare Fabrikası, Ana Tamir Bakım Fabrikası, Asker Dikimevi kuruldu. 1850‟den sonra Kayserili ticaretten sağladığı tasarruflarını sanayiye dönüştürmeye başladı. Bugün Kayseri, ortalama büyüklükte bir ticaret ve sanayi şehridir. Güçlenen üniversitesi ile giderek bir kültür merkezi haline gelerek eski ününü yakalama yolundadır. KAYSERĠ BELEDĠYESĠ Kayseri‟de ilk belediye teşkilatı 1869 yılında kuruldu. O tarihten 1926 yılına kadar Kayseri “mutasarrıflık” (sancakbeyliği) olarak idare edildi. İlk belediye başkanı olan Mollaoğlu Mustafa Ağa‟dan bugüne kadar vekiller dahil 50 civarında belediye başkanı bu görevi yürüttü. Özellikle 195057 arasında başkanlık yapan Osman Kavuncu‟dan sonra modern şehirleşme alanında büyük adımlar atıldı. 1989 yılında büyükşehir statüsü kazanan Kayseri Belediyesi bünyesinde Melikgazi ve Kocasinan olmak üzere 2 merkez ilçe bulunmaktadır. KAYSERĠ KÜLTÜR MĠRASI Selçuklular devrinde önemli bir merkez olan Kayseri‟de o dönemden kalma çok sayıda camii, medrese, kümbet, çeşme vardır. Bu yapıların günümüzdeki durumu, devrim sanat gücü hakkında fikir vermeye yeterlidir. Cami-i Kebir, Hunat Camii, Hacı Kılıç Camii, Han Camii, Lale Camii abidevi Selçuklu Eserlerinden bazılarıdır. Ortak özellikleri geniş mekanlı ,kitlesel,Loş ışıklı olmalarıdır. Portal (kapı) minber ve mihrapları özellikle belirtilmiştir. Portal ve mihraplar taş işçiliğinin, minberler ağaç işçiliğinin şaheserleridir.Medrese yapılarından en önemlisi 1206 yılında Selçuklu Hanım م Sultanlarından Gevher Nesibe Adına yaptırılan şifahane isimli dünyanın ilk tıp medresesi(üniversitesi) ve hastanesidir. Kare bir avlu etrafında sıralanmış odalardan meydana gelen,bitişiğindeki hastanede akıl hastalarının bile tedavi edildiği,devrini aşan bir eserdir. Hunat Medresesi,Hacı Kılıç Medresesi,Sahabiye Medresesi, Seraceddin Medresesi, Köşk Medresesi de aynı şekilde kare planlı yapılan ve abidevi portalleri ile devrin güzide örnekleridir.Kümbet yapılarının çokluğu ve güzelliği yönünden Kayseri Ahlat‟tan sonra ikinci sırayı alır. Döner Kümbet Dünyaca tanınan nadir örneklerindendir. Hunat Kümbeti, Gevher Nesibe Kümbeti,Ali Cafer Kümbeti,Köşk Kümbeti vs. aynı devrin güzel mimari örnekleridir. Kümbetler, Orta Asya Türk çadırları biçiminde,Piramit külahlı çokgen gövdeli Abidevi mezar yapılarıdır. Mezar kaide kısmının içinde toprak kısımda bulunur.Osmanlı döneminden kalabilenler,kale içinde Fatih Camii,Mimar Sinan‟ın tek esiri Kurşunlu Camii,Kapalı Çarşı birkaç çeşme ve bedestendir.Bu yapılar eski Kayseri‟de güzelim Selçuklu Türk evleri arasında muhteşem yerlerini alıyorlardı. Günümüzde Bütünlük bozuldu. Bu yapılar şimdi çok katlı bina yığınları arasında ayakta kalabilenlerle geleceğe uzanmaya çalışıyor yeni yapılarda Türk geleneğini biraz da olsa yansıtabilir veya doğrudan yeni teknik imkânlarla Türk şehir karakteri belli ölçüler de korunabilirdi. CAMĠ-Ġ KEBĠR (ULU CAMĠĠ) Cami-i Kebir ,1134-1143 yılları arasında Kayseri‟yi devletine başkent yapan Danişmendlilerin üçüncü hükümdarı Melik Mehmet Gazi tarafından yaptırılmıştır. Caminin kuzey duvarının üzerindeki mermere çok kalın sülüsle yazılı dört satırlık bir kitabe konulmuştur. Camii dikdörtgen planlı 42 kemer ayağına dayandırılan çatılı, taş kaplamalı,iki kubbeli bir eserdir. Tuğla minaresi yüksek ve kalın inşa edilmiştir. Kıymetli,sanat değerine haiz ahşap minberi yeniden tamir görmüştür. Camii kuzey kapısı üzerindeki Osmanlı Dönemi Kitabesinden anlaşıldığına göre 1722‟deki depremden harap olmuş ve imar edilmiştir. Böylece dört adet olan kapılarda son tamirle bugünkü şekillerini almışlardır. HUNAT CAMĠĠ M.Ö.1238 yılında Selçuklu Hükümdarı I.Alaaddin Keykubat‟ın karısı Mahberi Hatun tarafından yaptırılan külliyenin bir kısmıdır. Caminin ortasındaki kubbeli ve minaresi sonradan inşa edilmiştir. Doğu ve batıdaki taç kapıları Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örneklerindendir. Ahşap minberi orjinaldir. Sağlam kesme taş işçiliği ve kaleyi andıran duvarlarıyla dikkati çeker. “Huand” ismi halk arasında “Hunat” diye telaffuz edilmektedir. Ön kapı kemerinin yukarısına yerleştirilen üç satırlık mermer kitabesinin Türkçe‟si şöyledir.“Bu mübarek camii inşasını Keykubat oğlu , Yüce Sultan din ve dünyanın koruyucusu, fetihler sahibi, Keyhüsrev devrinde (Mayıs 1238)‟ da,büyük alim,kanaatkar, dünya ve dinin yüz akı,hayırlar fatihi Melike,oğluna emretti. -Allah onun yüce varlığını devamlı kılsın,gücünü artırsın.” GÜLÜK CAMĠĠ Şehrin içinde,Düvenönü semtinin güney-batısında Gülük Mahallesinde yer alır. Danişmendliler‟ e ait cami ve medreseden meydana gelir. Selçuklu devri çini mihrabı ve orijinal camii medrese planı ile önem taşıyan bu eser “Gülük” ismini H.735,M.1334 yılında, depremden harap olması üzerine Gülük Şemseddin adında bir kişinin imarı neticesi almıştır. Dikdörtgen plan üzerine kurulmuş Cami ve Medreseden caminin orta bölümünü iki kubbe örtmektedir. Kubbenin kaidesinde dört küçük pencere açılmıştır. Avlu ortasında dama açılan bir ışıklık vardır. Batısında iki katlı medrese hücreleri yer alır. Kapının bulunduğu kesik yüzü, çok zarif işlenmiş bir silme çevirmektedir. HAN CAMĠĠ Şehrin merkezinde Talas Caddesi üzerindedir şehrin dış surları kapandıktan sonra han görevi de gördüğü için bu isimle anılmıştır. İyi yontulmuş iri kesme taşlarla yapılmıştır. Camiinin güney tarafında aynı isimli bir kümbet vardır. م LALE CAMĠĠ Kayseri Lisesi arkasında Lale Mahallesinde Lala Muhlisiddin Paşa tarafından yaptırılan camii Selçuklu Devrine aittir. Kare planlı, tonozlu camiinin orta bölümü üzerine sonradan muntazam bir kubbe inşa edilmiştir. Mihrap kısmı aslına uygun olarak sonradan yapılmıştır. Selçuklu tarzındaki ahşap minberi ağaç oyma olup üzerinde Ayete‟l-Kürsi dolaşır ve orijinaldir. Minaresi sonradan yapılan caminin, doğu tarafından bir kümbet ile kuzey tarafından bir hamam bulunmaktadır. DÖNER KÜMBET Talas yolu üzerinde, yapılan yeni parkın içerisindedir. Etrafındaki eski yapıların temizlenmesiyle bir sanat değeri olarak çıkmıştır. Prenses Şah Cihan Hatun adına yapılmış olan bu türbe,Selçuklu eserlerinin Kayseri‟de en güzel örneklerindendir. Kümbet, Sarımtırak kesme taştan yapılmış olup planı itibari ile 12 köşeli bir üst gövdeye sahiptir. Alt kaide de kare planlı olup birde lahit odası yer almaktadır. COĞRAFĠ YAPI 14 Aralık 1988 tarihli ve 20019 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan 3508 sayılı yasa ile Kayseri Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi Statüsüne dönüştürülmüş ve aynı yasa ile Kayseri İl Merkezinde Melikgazi ve Kocasinan adı ile iki ayrı ilçe ve aynı adlarla iki belediye kurulması yasallaşmıştır. Bu yasanın mali hükümleri 1 Ocak 1989 tarihinde, diğer hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yasanın geçici 1. maddesinde, Melikgazi ve Kocasinan Belediye seçimlerinin İlk Genel Mahalli İdareler Seçimi ile birlikte yapılması öngörüldüğünden 26 Mart 1989 tarihine kadar Kayseri Büyükşehir Belediyesi 3030 sayılı yasada yazılı ilçe ve Büyükşehir Belediyesi´ne ait yetkileri kullanmış ve görevini yürütmüştür. Bu yasanın 2. maddesi ile; Kayseri ili Merkez İlçesi Bucağı´na bağlı Anbar ve Konaklar köylerinin tüzel kişilikleri kaldırılarakMelikgazi Belediyesine mahalle olarak bağlanmıştır. 26 Mart 1989 tarihinden hemen sonra ise Belediyemizin fiilen kurulması çalışmalarına başlamış, çok kısa zaman içinde 3030 sayılı geçici 6. maddesinde öngörüldüğü şekilde organları teşekkül ettirilerek 13 Nisan 1989 tarihinde Melikgazi Belediye Meclisinin toplanması sağlanmıştır. BELEDĠYENĠN ĠSMĠ NEREDEN GELĠYOR Danişmentlilerin ikinci hükümdarı Melik Emir Gazi 1105 yılında babası Danişment Gümüş Tekin Ahmet Gazi´nin ölümünden sonra tahta geçti. Melik Emir Gazi, Haçlılara Emevilere ve Bizanslılara karşı kazandığı zaferler ve üstün ahlakı ile ünlü bir hükümdardır. 1134 yılında Malatya´da ölmüş, Kayseri Pazarören Kasabası, Melikgazi Köyün´de kendisi için yaptırılan türbeye gömülmüştür. İlçenin ismi de bu hükümdarın ismi verilmiştir. ĠLÇEMĠZ Melikgazi ilçesi, İç Anadolu´nun ezili sembolu olan ulu Erciyes Dağı´nın eteklerinde kurulmuş, tarihin derinliklerinden gelen kültür birikimini saklayan zengin medeniyetlere beşik olmuş ve adeta Anadolu´da Türklüğün Tapusu sayılan birçok tarihi eser ve yapıları bağrında taşıyan şirin ama şirin olduğu kadar doğal güzelliği ve modern yerleşimi olan bir ilçedir. Merkez ilçe olan Melikgazi, Kayseri ilinin ortasından geçen ve Ankara ile Sivas ili istikametindeki yolun güney cephesinde yer alan, Erciyes Dağı eteklerinde kurulu bir yerleşim yeridir. Kayseri ili coğrafi yönden Kuzey ile Güney´i, Doğu ile Batı´yı birbirine bağlayan tarihi ipek yolunun düğüm noktasında yer almasından dolayı, tarihin her döneminde kalabalık bir nüfusa, canlı ve م etkin bir ticarete ve ekonomiye, dinamik ve her düşünceye açık insanı, düşünen ve yücelten bir kültür yapısına sahip olmuştur. M.S. II yüzyıl´da 400 bin, 120 yılında 100 bin nüfusa sahip olması haiz olduğu önemin en büyük kanıtıdır. Şehir bu uzun tarihi içerisinde, 13 değişik kültür ve medeniyete beşiklik yapmıştır. Yine bu sürecin dörtte birini, türklerin tarihi ve medeniyeti doldurmaktadır. Kayseri´nin Türk Tarihi ve Medeniyeti yönünden önemi büyüktür. Selçuklu Devletine başkentlik yapan, iklim olarak Orta Asya iklimi ile aynı özelliğe sahip bulunan, Orta Asya´dan göç eden Türk Oğuz Boyları için bir cazibe merkezi haline gelmiştir. Şehir içinde yer alan bir çok medrese, cami, köprü, çeşme, külliyesi ile Arap yarımadasının ve Orta Asya´nın bilim, sanat, tıp ve mimarlık merkezi olmuştur. Bir diğer yönden de Türk Ordusu´nun tarih içerisinde lojistik ve askeri yönden en büyük desteği sağlamıştır. Zengin mutfağı, kültür ve sanatı, ezgileri, folkloru ve halk oyunları ile türk geleneğinin kaynağı olmuştur. İç Anadolu´nun orta Kızılırmak bölümünde, 33 derece 30 dakika doğu boylamı ve 38 derece 45 dakika 30 saniye kuzey enleminde yer alan Melikgazi İlçesi´nin 1995 yılında nüfusunun merkezde 245 bin, köyler ile 287 bin, olduğu tahmin edilmektedir. İlçe sınırları içerisinde 72 bin konut ve 24 bin işyeri bulunmaktadır. İlçe merkezinde hızlı bir kentleşme ve yapılaşma mevcuttur. Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve karlı geçen Melikgazi İlçesi´nin bitki örtüsü meyve bahçeleri, fundalık ve meşe ile çam ağaçlarından oluşmaktadır. İlçe halkı daha çok tarım ürünleri ticareti ve sanat ile uğraşmakta olup son 5 yıldır özellikle organize sanayi bölgesinde üretim ile yatak, kanepe, yorgan, nevresim, soba, mutfak eşyaları gibi üretimdede Türkiye´de damgasını vurmuş ve 45 ayrı ülkeye ihracaat yapmaktadır. Tekstil sanayisinde büyük ve çok ölçekli yatırımlar yapılmaktadır. Fabrikalar ve imalathaneler şehri olan ilçemiz sınırları içerisinde Kayseri Organize Sanayi Bölgesi ve İkinci Organize Sanayi Bölgesi bulunmaktadır. Ayrıca Ağaç İşleri, Örgü Sanayi, Metal Sanayi, Orta Sanayi ve Toptancılar sitesi gibi ticaret ve üretim yerleri yer almaktadır. Kayseri ilimizin alış-veriş merkezleri, dükkanlar, çok katlı çarşılar ilçe sınırları içerisinde bulunmaktadır. Bu açıdan çalışma saatleri içerisinde merkez nüfusu artmaktadır. Kayseri ilindeki bankaların % 90´nı, Sanayi ile Ticaret Odaların merkezleri ilçe sınırları içerisinde yer almaktadır. Kayseri ilinin zengin kültürel kaynaklarından Kültepe (Kaniş-Karum) Höyük merkezleri, Mezaca yerleşim yeri, roma mezarları, Kayseri Kalesi, Döner Kümbet, Çifte Kümbet, Sırçalı kümbet, Hunat Hatun Kümbet, Ali Cefir Kümbet, Kutlu Hatun Kümbet, Emir Ali Kümbet, Köşk Medresesi ile Güllük, Hatıroğlu, Han, Kali, Hunat, ulu, Hacıkılıç, Lalapaşa, Yanıkoğlu Camileri ilçenin en önemli tarihi eserleridir. Erciyes Dağı´nın eteklerindeki mevcut yazlık sayfiye evleri de sosyal yaşamda önemli bir yer tutmaktadır. Bağ evleri olarak bilinen bu yerler akşam oturmaları ile yörenin kültürüne ayrı bir renk vermektedir. Pastırma ve sucuk üretimi, el dokuma halı ve kilimleri ile dünyaca ünlü bir üretime sahip olan Kayseri ilinen bir parçası olan Melikgazi İlçesi´nin 69 mahallesi bulunmaktadır. İlçe sınırları içerisinde 45 adet ilkokul, 44 adet ortaokul ve 156 adet cami yer almaktadır. Erciyes üniversitesi ile Raşit Efendi Kütüphanesi ve Araştırma Merkezi ilçe sınırlarında bulunmaktadır. İlçemiz sınırları içerisinde 4 adet yerel televizyon kanılı ile 18 adet radyo istasyonu bulunmakta ve ayrıca günlük olarak bayi satışı olmak üzere 5 adet, matbaa satışı olarak 6 adet gazete olmak üzere 11 adet gazete yayını yapılmaktadır. Bununyanında 4 adet haftalık gazete, 7 adet aylık dergi yayın hayatnı sürdürmektedir. م MELĠK GAZĠ KĠMDĠR? Melik Gazi, Kayseri‟de kendi ismi ile anılan ve eşi tarafından yaptırılan Melikgazi Türbesinde yatmaktadır.Kayseri´nin fetih başarısından dolayı Halifelik makamınca kendisine “Melik” unvanı verilmiştir.Melik Gazi 1086 tarihinde, Kayseri‟nin fethini gerçekleştirerek Kayseri Fatihi unvanını almış ve 13 Muharrem 1636 tarihli Şer-i Mahkeme Sicili´nde kayıtlı Padişah fermanı ile bu fetih ve unvan tasdik edilmiştir.Melik Gazi ya da Emir Gazi(ö. 1134), Danişmendliler´in ikinci hükümdarı ve kurucusu olan Danişmend Gazi´nin oğullarından biridir. Emir Gümüştekin Gazi, Melik Gümüştekin Gazi ve Melik Mehmet Gazi adlarıyla da tanınmıştır. Anadolu‟nun Türkleşmesinde büyük payı olmuştur. Zamantı kalesi yakınlarında hükümdarlığını sürdüren Danişmendli Meliki, Kayseri, Konya, Çankırı, Kastamonu, Antalya ve Urfa illerinin güvenliğini sağlamıştır. Haçlı ordularına karşı büyük başarılar gösteren bu büyük kumandana Abbasi Halifesi ile Büyük Selçuklu Sultanı Sencer, “Melik” ünvanını vermişler ve çeşitli hediyeler göndermişlerdir. Bu hediyeler; 4 Türk bayrağı, Davul, Altın gerdanlık ve Asa‟dır. 4 Türk Bayrağı‟nın anlamı: bu bayrakları, hükümranlığın altındaki toprakların dört cephesinde dik ve islamiyetin gücünü buralarda ebediyen payidar eyle. Bayrak bağımsızlığın sembolüdür. Onlar burçtan inerse, seninde hükümdarlığın biter. Bunun için gücünü bunların gönderinde dalgalandır ve ayakta tut. Davulun anlamı: Hükümdarlığını duyurman ve sesini yayman için bir işarettir. Eğer senin davulun ülkende gür ses verirse, başarın devam edecek demektir. Bununla ordularını topla coştur ve düşman üzerine korkusuzca yürü. Fethettiğin yerde sesini bu davulla yankılandır. Çünkü davul zaferin habercisidir. Altın Gerdanlığın Anlamı: Servetin işaretidir. Güçlülük yalnızca kılıçla olmaz. Servetin de fazla olmalıdır. Çünkü halkının refahı ve rahatlığı bununla sağlanır. Sana bu altını bir sembol olarak veriyoruz. Bunun daha fazlasına sen kendi gayretinle ulaş ve halkını huzurlu kıl. Asa‟nın anlamı: Asa, Kemal‟in işaretidir. Emrindeki insanlara karşı yumuşak davran. Yaşlı insanların elinde olan bu asa, sana olgunluğun işareti olarak verilmektedir. Yaşlandığın zaman bile seni ayakta tutacak bu emaneti şimdiden eline al ve aynı zamanda ihtiyarlayacağın günleri de ihmal etme ona göre de hazırlıklı ol. Yaşlılık, insanın geçmişiyle muhasebesini yapması için bir fırsattır. Bunu iyi değerlendir. Halkına merhametli davran. Adil ol, haksızlık yapma!.. Melik Gazi, tasavvuf ehli bir generaldir. Boş vakitlerinde kumandanlarıyla oturup, istişareler yapar, onlara askerlere ve halka karşı yumuşak davranmalarını tavsiye ederdi. “Allah‟ın yolunda mücadele ve mücahede için yaşamak istediğini” söylerdi. “Biz yumuşak yastıkta, sıcak döşekte ölmek için doğmadık.” Diye düşünen bu büyük kumandanın kabri, bugün kendi adıyla anılan Pınarbaşı İlçemizin Melikgazi köyündedir. م