Çağdaş Sosyoloji Kuramları

advertisement
II. BÖLÜM : K TAP TANITIMI
D.E.Ü. lahiyat Fakültesi Dergisi
Sayı XXIII, zmir 2006, ss.167-
ÇA DA SOSYOLOJ KURAMLARI K TABINA DA R
Ruth A. Wallace&Alison Wolf, ÇA DA SOSYOLOJ KURAMLARI Klasik
Gelene in Geli tirilmesi, Çev.:Leyla Elburuz&Mehmet Rami Ayas, Punto Yayıncılık, zmir 2004, XVIII+555 sayfa.
Adem Efe*
Ça da Sosyoloji Kuramları üniversitelerimizin sosyoloji bölümlerinde ve insan bilimleri ile ilgili ders programlarında okutulan bir derstir. Bununla birlikte Türkçe’de ö retime yardımcı olabilecek bazı eserler varsa da1
_________________
*
1
Dr.,
Süleyman
Demirel
Üniversitesi
lahiyat
Fakültesi
Din
Sosyolojisi.
Konuyla ilgili olarak Türkçe’de, Sezgin Kızılçelik, Sosyoloji Teorileri, 2. Baskı, 2 Cilt,
Yunus Emre Yay., Ankara 1994; Tom Bottomore-Robert Nisbet, Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi, Çev.:Mete Tunçay-Aydın U ur, Verso Yay., Ankara 1997; Alan Swingeod,
Sosyolojik Dü üncenin Kısa Tarihi, Çev.:Osman Akınhay, Bilim ve Sanat, 1998; Russel
Keat/John Urry, Bilim Olarak Sosyal Teori, Çev.:Nilgün Çelebi, mge Yay., 1994; Mark
Abrahamson, levselcilik, Çev.:Nilgün Çelebi, 1990; Quentin Skinner, Ça da Temel
Kuramlar, Çev.:Ahmet Demirhan, Vadi Yay., 1991-1997; Wright Mills, Toplumbilimsel
Dü ün, Çev.: Ünsal Oskay, Kültür Bakanlı ı Yay, 1979; Phil Slater, Frankfurt Okulu,
Çev.:Ahmet Özden BFS yay., 1989, Kabalcı Yay., 1998; Martin Jay, Diyalektik mgelem,
Çev.:Ünsal Oskay, ara yay., 1989; Tom Bottomore, Frankfurt Okulu: HorkheimerAdorno-Marcuese-Habermas, Çev.:Ahmet Çi dem, ara yay., 1989; Foucault (Orhan
Tekelio lu, Michel Foucault ve Sosyolojisi, Çev.: brahim Sirkeci, Ba lam Yay., 1999;
Veli Urhan, Michel Foucault ve Arkeolojisi, Paradigma Yay., 2000; Georges Gurvitch,
Sosyoloji ve Felsefe, Der.:Kadir Cangızbay, De i im Yay., 1985-Ütopya Yay., 1999; Kadir Cangızbay, Gurvitch Sosyolojisi, De i im Yay., 1985; Pitirim Sorokin, Ça da Sosyoloji Teorileri I-II, Çev.:Münir Ra it Öymen Kültür Bak Yay., 1994; Hans Freyer-Tahir
Ça atay, ctimai Nazariyeler Tarihi, DTCF:Yay., Ankara 1968, 1977; Nurettin azi
Kösemihal, Sosyoloji Tarihi, ÜEF Yay., stanbul 1955, sonraki baskıları Remzi Kitabevi,
1971; N. . Kösemihal, Durkheim Sosyolojisi, Remzi Kitabevi, stanbul 1971; Hilmi Ziya
Ülken, çtimai Doktrinler Tarihi, Ü. Ne riyatından No: 148, Yeni Devir Basımevi, stanbul 1941, Raymond Aron, Toplumbilimi Dü üncesinde Ana Akımlar:Durkheim-ParetoWeber, Çev.:Fevzi Yalım, Ankara 1973; R. Aron, Sosyolojik Dü üncenin Evreleri,
Çev.:Korkmaz Alemdar, Bilgi Yay., 1989; H. Stuart Hughes, Toplum ve Bilinç Avrupa’da Toplumsal Dü üncenin ekilleni i 1890-1930, Çev.:Güzin Özkan, Metis Yay., 1985,
Mehmet Saffet, Muasır Avrupa çtimaiyatı, Kanaat Kütüphanesi, stanbul 1933; Sadri Ertem, Politika Felsefesi/Sosyoloji Tarihi, Dün ve Yarın Tercüme Külliyatı, 1935 ve
Ziyaeddin Fahri Fındıko lu, çtimaiyat Dersleri 1. Cilt Sosyoloji Doktrin ve Kolları, Ü.
Yay., No:1562, stanbul 1971, gibi bazı eserler mevcuttur. Geni bilgi için bkz. M. Rami
Ayas, “Çeviri çin Birkaç Söz”, Ruth A. Wallace-Alison Wolf, Ça da Sosyoloji Kuram-
Dr. Adem EFE
özel olarak ça da sosyoloji kuramlarını içeren gerek telif gerek çeviri olarak geni kapsamlı çok az kitabın oldu u bir gerçektir. Bu konuda ilk olarak
Margaret M. Poloma’nın, Ça da Sosyoloji Kuramları unvanlı kitabı
1993’te Hayriye Erba tarafından dilimize kazandırılmı tı (Gündo an Yay).
Buna göre a a ıda tanıtımını yapaca ımız kitap aynı isim altında
Türkçemizdeki ikinci kitap olma özelli ini ta ıyor.
Kitabın basımı esnasında birtakım serencamlar ya anmı . Aslında
bunları M. Rami Ayas hocadan dinlemek ya da onun kaleminden okumak
gerekiyor. 1980 tarihli dördüncü basım kitabın Türkçe’ye çevrilmesi 1997’li
yıllarda yapılmı sa da, yayınlanarak Türk okuyucularının kar ısına çıkması
2002 yılına rast gelmi tir. Bu çeviri, üniversitelerimizde adı geçen derse
kaynaklık etmesi amacıyla yalnızca üç yüz adet bastırılabilmi . Bu yüzden
olsa gerek adı geçen kitap fazla tanınmamı . Bu denli önemli bir kitabın
çeviri yoluyla Türk sosyoloji literatürüne kazandırılarak faydalanılmasını
sa lamak amacıyla, M. Rami Ayas hoca, bu defa, 1999 tarihli be inci baskısından çevrilmesi için aynı ekiple hazırlıklara ba lamı ve uzun bir u ra ın
sonunda eserin yayınlanmasını sa lamı tır. Bu vesileyle ekip arkada larına
ve kendisine te ekkür ederiz.
Eserde görülece i üzere bütün ahıs adları bold dizilmi . Rami Ayas
hoca böyle yapmakla iki eyi amaçladıklarını söylemi ti bu satırların yazarına. Bunlardan biri insana verilen de er, di eri de okuyucuların gözüne hitap
etmek, onların dikkatini çekmek. Biz de buradan hareketle ahıs adlarını
aynı ekilde dizmeye gayret ettik. Ayrıca kitabın ngilizce aslında görülen
birtakım baskı hataları düzeltilmi ve bu hali yazarlarının dikkatine sunulmak üzere kendilerine de gönderilmi .
Adı geçen kitabın teknik hatadan kaynaklandı ını sandı ımız bir kusuru var. Bunu burada dile getirmek gerekir. Cilt payı olarak tabir edilen sayfanın sol yanındaki pay biraz fazlaca bırakıldı ından olsa gerek kitap emsallerine nazaran biraz daha geni ve uzun görünüyor. Bu da görsellik açısından bir kusur gibi gözüküyor. Daha sonraki baskılarda bu durumun düzeltilmesi yoluna gidilece ini umuyoruz.
_________________
ları, Çev.:Leyla Elburuz-M. Rami Ayas, zmir 2002, içinde s. XI-XVII.
170
Ça da Sosyoloji Kuramları Kitabına Dair
Biz tanıtımı yaparken 2002 ile 2004 tarihli baskıları kar ıla tırma yoluna gittik. 2002 tarihinde yayınlanan baskı ile 2004’te yayınlanan baskı
arasında hayli farklılıklar var. Yazarlarının ifadelerine göre kitabın ilk dört
baskısında alt ba lık “Klasik Gelene in Devamı” iken 1999 tarihli be inci
baskısında “Klasik Gelene in Geli tirilmesi” eklinde de i tirilmi . lk çeviride, “1945’ten bu yana olan süre içinde ortaya konulmu ve/veya yayınlanmı
ve etkileri, sosyologların konularını günümüzdeki ele alı ve çözümleme ekillerinde yaygın olarak görülen ve hâlâ aktif ve üretken olan kuramcıların” ele
alındı ı ifade edilmekte ve 1980’lerde bitirilmektedir. Tanıtımını yaptı ımız
kitapta ise “çalı maları toplumsal kuramı en çok etkileyen yazarlar ile toplumbilimcilerin hâlâ geçerli olan yakla ımları ve çözümlemeleri üzerinde odaklanmaktadır”, denmekte kuram ve kuramcılar hakkındaki süreç 2000’li yıllara
kadar getirilmekte dolayısıyla bilgiler güncelle tirilmi , geni letilmi olmaktadır. Bu geli tirme, geni letme ve ilavelerden ötürü kitabın alt ba lı ı Klasik
Gelene in Geli tirilmesi adını almı tır. 2002 tarihli ilk baskı yedi bölüm ve bir
Ek’ten olu up 350 sayfa iken; elimizdeki eser dokuz bölümden olu uyor ve
555 sayfa. Öyle ki Sözlük kısmı ilk baskıda 8 sayfa iken II. baskıda 31 sayfaya
yükselmi . ki baskı arasındaki bu denli fark gelene in geli tirilmesinin boyutlarını göstermesi açısından bir fikir verebilir diye dü ünüyorum.
Burada bir hususu daha belirtmek gerekiyor. Burada yapılan kitap tanıtma yazısı alı ılagelen tanıtım yazılarından farklıdır. Deyim yerindeyse adı
geçen kitabın özetlenmesi eklindedir. Oysa sosyolojik kuramların temel
özellik ve ahsiyetlerine de inmek suretiyle tanıtımın daha kısa yapılması,
daha yerinde olabilirdi. Bunu bir ba ka zamana veya bir ba ka meslekta ımıza bırakarak tanıtmamıza geçebiliriz.
Yazarlara göre ça da sosyoloji esas itibarıyla Georg Simmel,
Auguste Comte, Herbert Spencer, Vilfredo Pareto, Emile Durkheim, Karl
Marx, Max Weber, George Herbert Mead’ın... çalı maları üzerine kurulmu tur (s. XV). Sosyolojinin kurucuları olarak kabul edilen bu dü ünürleri,
Wallace ve Wolf, “Klasikler” diye adlandırıyorlar. Wallace ve Wolf, ça da
sosyoloji kuramlarını açıklarken öncelikle klasiklerin temel fikirlerini, toplum ve toplumsal davranı ile ilgili olarak geli tirdikleri bakı açılarını veriyor, ardından ça da kuramcıların ve ara tırmacıların klasik dü üncelerden
ne oranda ve nasıl yararlanmakta olduklarını gösterdikten sonra da kuramcılarla ilgili de erlendirme ve ele tirilerini sunuyorlar. Görüldü ü üzere kitap
171
Dr. Adem EFE
klasik dü ünürlerden günümüze (2000) kadar olan kuramcı ve ara tırmacıların sosyolojik kuramlarını tartı makta ve çözümlemektedir.
Böylesine geni yelpazeli bir kitabın elbette farklı ya ve meslekten
okuyucusu olacaktır. Bunun ayrımında olan yazarlar, kitabı yalnızca sosyoloji ö rencileri için yazmadıklarını aynı zamanda sosyolojinin toplumsal
dünyamızı anlamaya yaptı ı katkıları ile ilgilenen kimselerin de okuyucuları
oldu unu dü ünmektedirler. Bu yüzden olsa gerek eserde anla ılması güç
gereksiz meslek argosu kullanmamayı ve fikirleri olabildi ince basit ve açık
ifade etmeyi tercih ettiklerini söylüyorlar. Böyle bir tercihte bulunmada,
Albert Einstein’in “Her eyin olabildi ince basit hale getirilmesi, ama basite
indirgenmemesi” sözü etkili olmu (s. XVI).
Kitapta esas olarak modern sosyoloji kuramının be bakı açısı tartıılmaktadır:
levselcilik, çatı ma kuramı, simgesel etkile imcilik,
fenomenoloji ve akılsal seçim kuramları. Kitap, adı geçen bu be ana kuramın yeniden gözden geçirilmesi, bazı yeni kuramsal geli melerin ilavesi ve
bazı kuramların güncelle tirilmesi ile dokuz bölümden müte ekkildir. Ve bu
dokuz bölüm kendi içinde kısımlara ayrılarak i lenmektedir.
Buna göre kitap a a ıdaki bölümlerden olu maktadır:
1-Toplumu Anlama (ss. 3-18),
2- levselcilik (ss. 21-77),
3-Çatı ma Kuramı (ss. 81-179),
4-Evrim ve Modernlik: Makrososyolojik Bakı Açıları (s. 183-222),
5-Simgesel Etkile imcilik (ss. 225-294),
6-Fenomenoloji (ss. 297-342),
7-Akılsal Seçim Kuramları (ss. 345-428),
8-Bedenin Yeniden Ke fi: Beden Sosyolojisi ve Sosyobiyoloji (ss.
431-467),
9-Sonuç: Sosyolojik Kuramın De erlendirilmesi (ss. 471-494),
ve Seçme Kaynakça (ss. 495-504); Dizin (ss. 505-519), Sözlük (ss.
521-551) ve Yazarlar-Çevirenler (ss. 553-555)’den olu maktadır.
172
Ça da Sosyoloji Kuramları Kitabına Dair
Kitabın ana gövdesini te kil eden levselcilik, çatı ma kuramı, simgesel
etkile imcilik, fenomenoloji ve akılsal seçim kuramları bölümleri aynı yöntem izlenerek açıklanmaya gidilmi tir. Bir sıra dahilinde açıklamaya çalı ırsak ilkin kuramın tanımı yapılıyor ardından entelektüel kökler adı altında
kuramın önde gelen ustaları (temsilciler) ele alınıyor, bunu takiben de önemli temsilcilerin varisleri, çırakları üzerinde duruluyor ve bunların ustalarından çıkardıkları sonuçlar anlatılıyor ve nihayet adı geçen bakı açısının belli
ba lı kuramcıların çalı malarından örneklerle konu ayrıntılı olarak i leniyor
(Bkz. XVI-XVIII). Ve nihayet -sekizinci bölüm hariç- her bölüm sonunda
kısa bir özetle son buluyor.
Toplumu Anlama adını ta ıyan Birinci Bölüm giri mahiyetindedir. Bu
bölümde sosyolojik kuramın ne oldu u, yapısı, modern sosyolojik kuramın
ba lıca bakı açılarının birbirlerinden ayrıldı ı hususlar tartı ılmaktadır (s.
3-16). Yine bu bölümde çok kısa olarak kadının günümüz toplumundaki yeri
ile modern toplumun özelliklerinden okul içi e itim, e itim ve cinsiyet konusu ele alınmaktadır (s. 17-18).
levselcilik ba lı ını ta ıyan kinci Bölüm çok kısa giri le ba lamaktadır. Burada i levselcili in günümüz sosyoloji kuramları arasında üstün bir
yer tutmasından dolayı onunla ba ladıklarını söylüyor Wallace ve Wolf.
levselcili in tanımının arkasından toplumsal sistemlerin çözümlenmesinde
i levselcilerin üç ö e üzerinde durduklarından bahsedilmektedir (s. 22-23).
Entelektüel kökler alt ba lı ında i levselcili in en önemli ataları olarak A. Comte (1798-1857), Herbert Spencer (1820-1903), Vilfredo
Pareto (1848-1923) ve Emile Durkheim (1858-1917) kabul edilmektedir.
Burada ilkin modern i levselcilerin en önemli isimlerinden Auguste
Comte’un bir toplumdaki statikler ve dinamikler’i; Herbert Spencer’in
toplumsal farklıla ma kavramı; Vilfredo Pareto’nun sistemde ahenk sa layan dinamik ya da hareket halinde olan denge dü üncesi kısaca anlatıldıktan
sonra Emile Durkheim’in i levselcilik dü ünceleri hakkında bilgi verilmektedir. Yazarlara göre Durkheim’in en önemli i levselci fikirlerinin bir kısmı, bütünle me kavramına, bireylerin toplumsal düzene katılmaları konusuna ömür boyu duydu u ilginin sonucudur. Toplumbilimsel Yöntemin Kuralları, Toplumda Bölümü adlı kitapları onun i levselcili e en önemli katkılarıdır.(s. 26) Din sosyolojisi açısından bakarsak Durkhem’in i levselcili e
en me hur katkısı Dinsel Hayatın lk ekilleri adlı kitabıyla olmu tur.
173
Dr. Adem EFE
Durkheim bu eserinde ortak de erler ve kimlik konularında etkileri bakımından, dinin yazısız kabilelerin ço unda sıkı bir birle tirici, bütünle tirici
güç oldu unu göstermektedir (s. 30).
Kısım Bir’de Durkheim’in önde gelen takipçilerinden Talcott
Parsons’un (1902-1979) büyük kuramı, sistem düzeyleri, eylem kuramı,
i levsel sistem sorunları-AGIL üzerinde durulmaktadır. Parsonsçu kuram
tartı masının özünde sistem kavramı yer almaktadır. Toplumların nasıl yapılandı ını ve uyumlu bir halde bulundu unu açıklayan genel eylem kuramı,
dört sistem içermektedir: Kültürel sistem, toplumsal sistem, ki ilik sistemi,
ve bir sistem olarak davranı sal organizma (s. 33).
Kısım ki’de de Robert K. Merton’un kurama en önemli katkısı olan
orta büyüklükteki kuramı ve sapma kuramı açıklanmaktadır. Merton bu konuda unları söylemektedir: “ nsan dü üncesinin zirvesinde, bazı sosyologlar tek, birle ik bir kuram aramaktadırlar. Toplumu bir arada tutan çimentonun ne oldu unu, farklı de erlerin nasıl ortaya çıkarak toplumda de i meler
yarattı ını bildiren genelle tirilmi bir açıklama... yeterli bir kuram geli tirmeden, bütün zamanımızı pratik sorunlara ayıracak olursak, bu durum sosyolojiye zarar verecektir; bunun gibi, tüm zamanımızı soyut ve her eyi kapsayan kuram geli tirmeye ayıracak olursak aynı sonuç alınacaktır. Bugün ba lıca i imiz, kapsamları sınırlı olan verilere uygulayabilece imiz özel kuramlar
geli tirmek olmalıdır; örne in sapan davranı , ku aktan ku a a geçen güç
akımı veya ki isel etkiden nasıl sonuç alındı ı gibi alanlarda.”, (s. 56).
Kısım Üç’te ise 1980’lerin ortalarında ortaya çıkmı bir kuramsal geli me olan yeni levselcilikten bahsedilmektedir. Bu kısımda örnek ki i olarak
da Jeffrey C. Alexander, Neil Smelser ve Niklas Luhmann seçilmi lerdir.
Çatı ma Kuramı ba lı ını ta ıyan Üçüncü Bölüm, levselcilik ile Çatı ma kuramı hakkında kısa bir mukayese ile ba lıyor ve tanımlama yapılıyor (s. 81-82). Yazarlara göre çatı ma kuramının temel ö eleri, ilk sosyologların büyüklerinden Karl Marks ve Max Weber tarafından ortaya konulmu tur. Sosyolojide çatı ma kuramının temelleri Karl Marks (1818-1883)
tarafından atılmı ; öyle ki Marksizm ile çatı ma kuramı bazen aynı anlamda
ele alınarak tartı ılmı tır. Marks eserlerinde, özellikle Kapital’de teknoloji
ve mülk sahibi örneklerinin, insan hayatı ve toplumsal çatı ma yollarını
tayin etmekteki önemini i leyerek kuramını olu turmu tur. Olu turdu u
kuram ise daha sonra bir okula dönü mü tür.
174
Ça da Sosyoloji Kuramları Kitabına Dair
Siyaset ve entelektüel dü ünce arasındaki ili kiye ilgi duyan ve bu iki
alanda da oldukça verimli çalı malar yapan tarihçi, siyasetbilimci, sosyolog
Weber’in çözümlemeleri karma ık olup, kategorilere ayrı tırılması oldukça
zordur ve dünya üzerinde Marks kadar etkili olamamı tır. Weber de Marks
gibi, insanların etkinliklerinin büyük ölçüde kendi çıkarlarına dayandı ını
iddia etmektedir (s. 87).
Kuramın Marks ve Weber’den ba ka önemli temsilcileri olarak
Vilfredo Pareto (1848-1923), Gaetommo Mosca (1858-1941), Robert
Michels (1876-1936) ile Thornsten Veblen (1857-1929) sayılmaktadır. Bu
bölümde sosyolojinin kurucusu olarak kabul edilen Georg Simmel ve Robert
Park (1864-1944) ve Chicago Okulu’ndan bahsedilmektedir (s. 91-92).
Kısım Bir’de Çatı ma Kuramı ve Toplumun Ele tirisi ba lı ı altında
Frankfurt Okulu söz konusu edilmektedir. Frankfurt Okulu mensupları ele tirel çatı ma kuramcıları olarak sunulmaktadır. Frankfurt Okulu çözümlemecileri Marks’tan etkilenmi ler ve onun gibi mülkiyet ili kilerine dayalı bir çıkar
çatı malarının önemine vurgu yapmı lardır. Hegel’den de etkilenmi lerdir. Psikanaliz ile Marksçılı ı birle tirmeye çalı mı lardır (s. 117).
Frankfurt Okulu, Felix Weil tarafından 1923’te kurulmu tur. En önemli üyeleri Max Horkheimer (1895-1973), Theodor Adorno (19001980), Herbert Marcuss (1898-1973) ve Erich Fromm (1900-1980)’dur.
Kitapta bu yazarların dü ünceleri eserlerinden örneklerle anlatılmaktadır.
Ayrıca Amerikan sosyologları arasında bir çatı ma bakı açısı ile toplumsal
düzenini güçlü bir ele tirisini bir araya getirmeye çalı an C. Wright Mills
(1916-1962)’in imgelem, yabancıla ma ve bürokrasi, güç seçkinleri görü leri üzerinde durularak kurama katkısı anlatılmaktadır. Yine bu kısımda
Pierre Bourdieu’nun bir ekonomik sınıfın kendi kendisini nasıl yeniden üretti i ve ayrıcalıklarını bir sonraki ku a a nasıl aktardı ı ile ilgili bir sınıfın
kendini üretmesi adını verdi i kuramı açıklanmaktadır (s. 131-138).
Kısım ki’de ise Max Weber’in takipçileri olarak Ralf Dahrendorf,
Lewis Coser ve Randall Collins bahis konusu edilmektedir. Dahrendorf’un
görü leri, “güç veya yetki ile çatı ma arasındaki yakın ve sürekli ili kiye aydınlatıcı bir görü ortaya atmı tır” eklinde özetlenmektedir(s.149). Buna karın Coser’in görü leri, “çatı ma kuramının ba lıca özelli i çatı manın çok
175
Dr. Adem EFE
zaman ne toplumsal olarak bölücü ne de de i im kayna ı olabilece ini göstermesidir” diye ifade edilmektedir (s. 150-151).
Bu kısımda ilginç görü leri ile Collins tanıtılmaktadır. Collins’in temel kabulleri, “ nsanların bütün toplumlarda ardınca ko acakları servet, güç
ve saygınlık gibi “mallar” oldu u ve hiç kimsenin emir almayı sevmedi i ve
bundan kaçmak için elinden gelen her eyi yaptı ı” eklinde belirtilmektedir(s. 161). Collins’in çalı malarının büyük bir kısmı kaynak da ılımı ve
kullanımının, nasıl farklı toplumsal davranı ve kurumlarla sonuçlandı ına
dair somut yollar ile ilgili önermeler geli tirmek üzerine yo unla maktadır,
denilerek Weber’in üzerindeki etkileri vurgulanmaktadır.
Collins’in çe itli görü lerinin anlatıldı ı bu kısımda din sosyolojisinin/psikolojisinin ilgi alanına giren ayin hakkındaki görü lerinden alıntı
yapmakta fayda görüyoruz. Ona göre “ayinler (rituals) veya kli ele mi hareket ve ses dizeleri insanlarda duygusal uyanı ları kuvvetlendirir ve onların
gerçekle ilgili bazı görü lere daha kuvvetli olarak ba lanmalarını sa lar”.
“Katılan insan sayısının çoklu u da duygusal katılımı etkiler” (s. 173). Bu
ifadelerde Collins, Durkheim’e benzer eyler söylemekmektedir.
Evrim ve Modernlik adını ta ıyan Dördüncü Bölüm, sosyolojinin en
önemli evrim kuramlarını bir araya getirmektedir. Marks’ın çatı macı bakı
açısıyla Parsons’un i levselcili ini ele alır; bununla birlikte toplumun yirminci yüzyılın sonlarının “küresel köy”ünde nereye do ru yöneldi ine dair
bir çözümleme yapmak için Marks, Weber ve Durkheim’in fikirlerinden
yararlanmı olan Habermas, Giddens ve Beck’in çalı maları tartı ılmaktadır.
Modernli in en önemli çözümleyicilerinden olan Anthony Giddens,
Durkheim, Weber ve özellikle Marks gibi klasik kuramcıların yazıları ile
ilgili bir çok bakı açısı geli tirmi tir; aynı zamanda makro ve mikro bakı
açılarını da bir araya getirmi bir kuramcıdır. Burada Giddens’in modernlikle ilgili görü leri ayrıntılarıyla anlatılmaktadır (s. 212-217).
Modernlikle ilgili olarak Ulrich Beck’in görü leri de dikkate de er gözükmektedir. Riziko Toplumu ile ilgili kitabıyla ünlenen Beck, yirminci yüzyıl
toplumlarını, artık ortadan kalkmaya ba ladı ı ve “bir ba ka modernli in
do makta oldu u için modernli in doru u olarak görenlere hücum eder. Beck,
176
Ça da Sosyoloji Kuramları Kitabına Dair
rizikoyu, halen geli mekte ve onun habercisi olan endüstriyel veya sınıf toplumunun yerini alacak olan toplumun özelli i olarak görür (s. 218-219).
Be inci Bölüm, Simgesel Etkile imcilik ba lı ını ta ımaktadır. lk defa
Herbert Blumer tarafından ortaya atılmı Erving Goffman tarafından da
geli tirilmi tir. Simgesel etkile imcilik esas itibarıyla sosyal psikolojinin
alanına girmekle beraber son zamanlarda sosyolojide de tutunmu tur. Kuramın entelektüel kökleri, yani öncüleri olarak Georg Simmel, Max Weber,
Robert Park, William Isaac Thomas, Charles Horton Cooley, John
Dewey ve George Herbert Mead sayılmaktadır.
Kısım Bir’de George H. Mead (1863-1931)’ın “ben”le ilgili görü ü
simgesel etkile imcili in esasıdır denilmekte Mead’ın bu konudaki görü leri tartı ılmaktadır (s.232-242).
Kısım ki’de Herbert Blumer (1900-1987)’in simgesel etkile ime
katkıları söz konusu edilmektedir. Blumer’in katkıları yorum, yapı, süreç ve
metodoloji alt ba lıklarıyla anlatılmaktadır (s. 243-264).
Kısım Üç’te Erwing Goffman’ın Dramatürji ve etkile im düzeni sistemli bir ekilde gözden geçirilmektedir (s. 266-279).
Kısım Dört’te ise Arlie Russell Hochschild’den bahsedilmektedir.
Yazarlara göre, duygular üzerinde ciddi kuramsal çalı malar yapan sosyologlar arasında Arlie Russell etkili bir isimdir. Bu sosyolog toplumbilimde
yeni bir alanın kurucusu olarak kabul edilmektedir: Duygular Sosyolojisi.
Bu kısımda Hochschild’den ba ka Patricia Hill Collins’ın siyah feminist dü üncesi incelemeye tâbi tutulmaktadır. Collins, çalı malarını daha
ziyade siyah kadınlar üzerinde sürdürmü ve kuramını buradan geli tirmi tir
(s. 288-294).
Fenomenoloji Altıncı Bölüm’e ait ana ba lı ı temsil etmektedir. Yazarlara göre, fenomenoloji, bizden, ö renmi oldu umuz sanıları, oldu u
gibi kabul etmemizi, onları sorgulamamızı, dünyaya bakı ımızı ve dünyada
bulunu umuzu sorgulamamızı ister. Kısacası bu bakı açısı bizden, yabancı
bir ülkeden ya da uzaydan gelen bir ziyaretçi rolünü almamızı ister (s. 297).
Fenomenolojik sosyolojinin entelektüel kökleri Edmund Husserl
(1859-1938) ile Alfred Schutz’dur (1899-1959). Husserl, fenomenolojiyi,
177
Dr. Adem EFE
insanın duyguları ile do rudan kavranabilecek eylere ilgi olarak tanımlamaktadır (s. 298). Schutz ise Husserl’in felsefesini sosyolojiye uygulama çabasında Weber’in verstehen (öznel anlayı ) kavramını kullanmı tır. Schutz için
bireyin günlük hayat durumlarına atfetti i anlam çok önemlidir (s. 299).
Kısım Bir’de Harold Garfinkel’in etnometodolojisi anlatılmaktadır.
Garfinkel, Durkheim’in sosyolojinin konusunun nesnel gerçekli i vardır,
sui generis’dir ve dı arıda bir yerdedir görü üne katılmaz. Garfinkel,
etnometodolojinin, toplumsal gerçeklerin nesnel gerçekli ini, her günkü
ya ama faaliyetlerinin devam etmekte olan olu umu olarak görmektedir (s.
307). Garfinkel anlatım üzerinde çokça durmaktadır. Zira anlatım hem dili
hem de anlamı kapsayan bir eylemdir (s. 310).
Kısım ki’de bir din sosyologu olarak tanıdı ımız Peter Berger’in çalı maları ve kurama katkıları tanıtılmaktadır. Thomas Luckmann ile birlikte yazdıkları The Social Constructior of Reality (New York, Doubleday
1966), adlı kitaptan hareketle diyalektik sürecin safhaları olarak tanımladıkları kuramın anahtar kavramları, dı salla tırma, nesnelle tirme ve içselle tirme üzerinde durulmaktadır (s. 324-331).
Kısım Dört’te Doroty E. Smith’in feminist görü açısı incelenmektedir. Smith, yönetim ili kilerinde alt mevkilerde olan kadınlar ve di er grupların bakı açılarını çözümlemek için, Marks ve Engels’i fenomenoloji ile
bir araya getirmeyi denemi tir ( s. 341).
Akılsal Seçim Kuramları adını ta ıyan Yedinci Bölüm, Akılsal seçim
kuralları, “ nsanların akılsal olduklarını ve hareketlerini, amaçlarına eri mekte etkili gördükleri araçlara dayandırdıklarını kabul eder”, cümlesiyle
ba lamaktadır. Ve “Kaynakların kıt oldu u bir dünyada bu, sürekli olarak
de i ik amaçlar için seçilecek araçları de erlendirmek ve aralarında karar
vermek demektir”, diye tanımlama yapılmaktadır (s. 345). Bu kuramdan
alı veri kuramları diye de söz edilmektedir. Bundan dolayı ekonomi ile
yakından ilgili oldu u söylenebilir.
Modern toplumsal alı veri kuramı, iki toplumbilimci tarafından belirlenmi tir: George Caspar Homans ve Peter M. Blau (1910-1989). Bu
bölümde bu iki kuramcının çalı maları ayrıntılı olarak ele alınmı ve
178
Ça da Sosyoloji Kuramları Kitabına Dair
Richard Emerson, Raymond Boudon, Michael Hechter ve James
Coleman’ın görü leri de kuram ve ba taki kuramcılarla ili kilendirilmi tir.
Homans tamamıyla ilk ve basit toplumsal davranı üzerinde yo unla mı ; Emerson ve Cook, alı veri ili kileri üzerindeki çalı malarının daha
geni toplulukları da içine alacak ekilde genelle tirilebilece ini savunsalar
bile, tamamıyla kurumlarla de il, küçük topluluklarla ilgilenmi lerdir (s.
424). Blau, Durkheim’in toplumsal bütünle me kuramına benzer eyler
söyler. Onu göre, bütünle me için önemli olan bir toplumda insanların toplumsal birli inin derecesidir (s. 401).
Bedenin Yeniden Ke fi: Beden Sosyolojisi ve Sosyobiyoloji, Sekizinci
Bölüm olarak okuyucunun kar ısındadır.
Bireysel ve toplumsal hayat için bedensel ve fiziksel deneyimlerin çok
önemli oldu unun anla ılması yeni bir sosyolojik alt dalın ortaya çıkmasına
neden olmu tur: Beden Sosyolojisi.
Beden sosyolojisi, bedenlerin toplumsal olarak nasıl olu turuldu unu
ve düzenlendi ini inceler. Bu bölümde sosyologların bedene kar ı ilgilerini
uyandırmakta postmodernist Michael Foucault (1929-1984)’nun büyük
etkisinin oldu u vurgulanmaktadır. Kısım Bir’de Foucault eserlerinden
hareketle kurama yaptı ı katkılar anlatılmaktadır. Yazarlara göre Foucault,
eserlerinde, insan bedeninin önemli rol oynadı ı bütün çe itli faaliyet ve
davranı larda, insanların neler dü ündüklerini ve nasıl hareket ettiklerini
ara tırmı tır. Kitaplarında delilik, i kence ve hapishane ve cinsellik ile ilgili
anlatımlar vardır (s. 433-435).
Bu kısımda beden sosyolojisi ile ilgili görü leri aktarılan ikinci ahıs
Bryan S. Turner kar ımıza çıkmaktadır. Turner’in bu konudaki görü leri
hayli ilginç. Turner, diyetin, akli dengeyi, mantı ı ve sa lı ı desteklemenin
bir yolu olarak görülmü oldu unu, imdi ise uzun ömür ve cinsellik bakımından desteklendi ini söyler. Ona göre “vücut güzelli i kültürünün kendini
muhafaza etme ve kendine bakmaya verdi i önem...belki...Batı sanayi toplumlarında nüfusun ya lanmakta olması ile yakından ba lantılı olabilir”,
demektedir. “Bugünün imgesi, önümüzde uzanmakta olan sonsuz gençliktir.
Ama genç bedenin görünümünün ancak devamlı idman ve atletizm, belirli
aralarla yüz gerdirme, ya ların aldırılması, ve göz kapaklarının ameliyatla
179
Dr. Adem EFE
düzeltilmesi ile ba arılabilece i bilinmektedir. Bu genç bedenler ya lılı a
kar ı adeta in a edilmektedir” (s. 437), diyerek günümüz insanının bedeni
üzerindeki faaliyetlerine sosyolojik bakı açısı getirmektedir.
Yine bu kısımda Akıl hastalı ı gerçek mi, yoksa in a mı edilmi tir?
Sorusuna cevap aranmaktadır (s. 438-441).
Bu kısmın bir di er tartı ması da feminizm, tüketicilik ve beden üzerine ayrılmı tır. Turner’e göre “Kadınların bedenlerini kontrol altına almak
onların ki iliklerini kontrol” altına almak demektir ve “ i man kadın, kontrol
dı ında olan bir kadındır; çünkü denetimsiz bir kadın ahlâksal zaafın i aretidir. (s. 446-447).
Kısım ki’de, Sosyobiyoloji davranı ın biyolojik temeli ile biyolojik
bünyemiz ve evrim tarihimiz bakımından bütün toplumlarda ortak olan ile
ilgilenir, denilerek sosyobiyolojinin ilgi alanı belirtilmeye çalı ılmaktadır (s.
448). Sosyobiyoloji, Robin Fox’un görü leri kurgulanmı , Darwin’in teziyle geli tirilmi tir. Sosyobiyologlar biyolojik etkenler ile genetik etkenlerin
mümkün davranı çe itlerine sınırlar koydu una inanırlar. Onlara göre kültürlerin çok çe itli olması dolayısıyla, biyolojinin evrensellerle ilgili olayları
açıklamakta fazla yardımcı olamayaca ıdır (s. 449-450).
Bu bölümde sosyobiyoloji ve kültür arasındaki ba ıntı bahis konusu edilmektedir. Francis Fukuyama 1965’ten sonra sanayile mi dünyada toplumsal normlar ve davranı ta, çekirdek ailenin çökü ü, bo anma ve
gayrime ruluk oranlarında ve eski zamanlara nazaran suç oranlarında muazzam de i iklikler oldu undan bahseder. Fukuyama, ekonomik de i iklerin bu
gibi de i ikliklerde ba at rolü oynadı ını fakat bu büyük de i ikliklerin açıklanmasında biyolojik verilerin de önemli rol oynadı ını savunmaktadır (s. 462).
O, kadın ve erkekler farklı üretken stratejilere sahiptir; erkeklerin birçok e le cinsel ili kide bulunmaları dürtüsünün iyi uyum anlamı ta ıdı ını
söyler. Ve “Statüleri yüksek veya zengin erkeklerin Çin’den Türkiye’ye ve
bugünkü Birle ik Amerika’ya kadar bunu kolaylıkla yapmı olmaları bu
dürtünün hâlâ bizimle oldu unu gösterir”, der (s. 462).
Biyoloji ve kültür; biyoloji ve sosyoloji bu bölümde tartı maya açılan
di er konular olarak gözümüze çarpmaktadır (s. 463-467).
Sonuç: Sosyolojik Kuramın De erlendirilmesi adını ta ıyan Bölüm 9,
iki kısımdan müte ekkildir.
180
Ça da Sosyoloji Kuramları Kitabına Dair
Kısım Bir’de Modernlik ve Postmodernlik kavramları tartı maya açılmaktadır. Sosyolojik kuram içerisinde postmodernci kuram taraftarları, geleneksel tipteki kuramın ölmü oldu unu, lâkin postmodern yakla ımların
kurama yeniden hayat verebilece ini iddia ederler. Bu konuda Steven
Steidman öyle der: “Sosyolojik kuramı canlandırmak için bizim bilimcilii-yani “Do ru”yu” konu tu umuza dair giderek gülünç olan iddiamızı –terk
etmemiz gerekir… Postmoderncilik sahte sonuçları yıkmak, imdiki ve gelecek zaman içindeki toplumsal olasılıklara yer vermek ve akı kanlıkla geçirimli i belirlemeye zemin hazırlamak için, modernci insan özgürlü ü putundan vazgeçer...” (s. 477).
Postmoderncili in iki en önemli ismi Jacques Derrida ile Michel
Foucault’dur. Derrida sosyolog olmaktan çok felsefeci ve deneme yazarıdır.
Buna kar ın söyle i kavramının genel popülerli i onun ki ili inden ileri
gelmektedir. Derrida’ya göre sözcükler bizimle gerçek arasındaki aracılardır (s. 478).
Yazarlara göre Derrida’nın aksine Foucault’nun konu çözümlemesi
bir sosyologunkine benzemektedir.: hapishaneler, akıl hastaneleri, tıp ve
de i mekte olan seksüel tavır alı lar ve uygulamalar. Foucault’ya göre hapishane ve akıl hastanesi, modern dünyanın örnekleridir. Foucault görü lerini delillendirirken bilgi yapılarını ara tırdı ı için metin çözümlemeleri
üzerinde durmu tur. Kaynakları kitaplar, denemeler, menkibeler-metinlerdir.
Bizim dünyayı nasıl gördü ümüz ve nasıl anladı ımız bu metinlerde bulunmaktadır. Ona göre bir ça ı tanımlayan ve gücün uygulanması yollarını idare eden bu görü açılarıdır (s. 479).
Wallace ve Wolf, postmoderncili in hek kuramsal bakımdan hem de
mevcut kurama çok fazla soyut ele tiri yöneltmesine kar ın henüz onun yerine konulabilecek pek az katkısı oldu undan, iddetli ele tirilere maruz
kaldı ını söylemektedirler (s. 480).
Kısım ki’de farklı bakı açılarının e itim ve kadının rolü ile ilgili anlayı ların, ça da kuramların birbirlerini tamamlayıcı özelli i oldu u tartıılmaktadır. Bu kısımda birinci bölümden itibaren kuramların e itim sorununu nasıl de erlendirildi i özet halinde ele alınmaktadır.
181
Dr. Adem EFE
Sonuç bölümünü olu turan bu kısımda kitap boyunca ele alınan ikinci
temanın cinsiyet, özellikle modern toplumda kadınların rolünün ne oldu u
hatırlatılmakta ve bu hususta de erlendirmeler yapılmaktadır. Burada iki
soru sorulmaktadır: Birincisi iki yıllık yüksek okul mezunu kadınların
ABD’de niçin tam zamanlı istihdamda yalnız lise mezunu olan erkeklerden
daha az ücret aldıklarıdır. kincisi erkeklerin ve erkek çocukların evde, okulda, i yerinde niçin daha saldırgan ve ba at; kız çocukların ve kadınların
daha efkatli ve destekleyici olduklarıdır. Sosyolojinin çok yönlü bakı açıları bu sorulara nasıl cevap vermi tir? Kitap boyunca dile getirilen çe itli
kuramlar bu sorulara ne gibi yanıtlar vermi tir? Gibi sorular etrafında kuram
anlatılmaktadır (s. 489-494). Yazarlara göre, kitapta anlatılan günümüz sosyolojik kuramlarının ba lıca bakı açılarından her biri, farklı yollarla, insanların günlük ya ayı ı ve deneyimlerinin belirleyici etkenlerini anlamasına
yardımcı olmaya çalı maktadır. Ayrıca birbirinden farklı ve çeli kili gibi
gözüken bu bakı açıları aslında di erlerini desteklemektedir (s. 494)
....
Buraya kadar daha çok özetlemelerle tanıtmaya çalı tı ımız Ça da
Sosyoloji Kuramları kitabı günümüzde geçerli olan bakı açılarını, kurucularından bugüne, ayrıntılı olarak gözler önüne sermektedir. Bu haliyle kitap
sadece sosyoloji bölümü ö rencileri için de il, sosyolojiye meraklı insanların da faydalanabilece i bir eser; hatta kılavuz bir kitaptır. Son cümle olaraktan toplumumuzun bilgi dünyasına önemli bir katkı sa layaca ını dü ündü ümüz bu kitabın okunmasını/okutulmasını tavsiye ediyoruz.
182
Download