bağımlılık

advertisement
İZMİR YÜKSEK
TEKNOLOJİ
ENSTİTÜSÜ
PSİKOLOJİK DANIŞMA VE
REHBERLİK BİRİMİ
MADDE BAĞIMLILIĞI
Madde Kullanımı
Uyuşturucu maddeler yada
narkotikler farmakolojik özellikleri
nedeniyle merkezi sinir sisteminde
uyuşukluk oluşturan çok kuvvetli ağrı
kesici,kişide psikolojik ve fiziksel
bağımlılık yaratan maddelerdir.
AMATEM’e göre; yasal olan yada olmayan uyarıcı
yada uyuşturucu niteliği olan, bağımlılık yapan
maddelerin tümüne UYUŞTURUCU MADDE
denmektedir.
Bunlar; Alkol, sedatifler, amfetaminler, kokain,
halisinojenler, uçucular, afyon, kafein, nikotin,
reçeteli ilaçlar ve bazı yasal ilaçlar olarak
sıralanabilir.
Bu maddelerin kullanılmasına genel olarak
MADDE KULLANIMI denmekte, kullanımın zarar
veren boyuta gelmesi hali ise BAĞIMLILIK
olarak adlandırılmaktadır.
Madde kullanımında tütün ürünleri ve alkollü
içecekler de kastedilmektedir.Tütün ürünleri
ve alkolün ortalama düzeyde kullanımı bile
ciddi kişisel ve sosyal sonuçlara yol açabilir.
Jajali ve arkadaşları(1981)madde
kullanıcılarını denemeciler ve kompulsif
(zorlantı) kullanıcılar olarak iki gruba
ayırmakta, her iki grubun da risk altında
olduğunu vurgulamaktadır.Özellikle ikinci
gruptakiler için madde kullanımı adeta bir
kaçma aracıdır niteliği taşımaktadır.
BAĞIMLILIK
Kişinin zarar görmesine rağmen madde
kullanımına devam etmesi, kullandığı
maddeyi uzun süre bırakamaması, sürekli
madde arayışı içinde olması, kullandığı
maddenin dozunu giderek arttırması ile
karakterize edilen bir tablodur.
Fiziksel Bağımlılık;tolerans ve yoksunluğu
içermektedir.
Yoksunluk;uzun süre madde
kullanılmasının sonunda madde
kullanımına son verildiğinde ortaya çıkan
fiziksel v ruhsal sorunlardır.Belirtilerin
şiddeti ve süresi kullanılan maddenin
cinsine göre değişmektedir.
Tolerans ise;kullanılan maddenin dozunun
giderek arttırılmasıdır.
Psikolojik Bağımlılık;kullanılan maddeye sürekli istek
duyma,huzursuzluk,boşluk duygusu,sıkıntı,maddeyi
arama,yaptığı işten zevk almama,madde olmadan
yaşamını sürdürememe,bir iş yapamama gibi duyguları
ve düşünceleri içermektedir.
DSM-IV de (ruhsal bozuklukların tanısal ve sayımsal el
kiabıdır. The Diagnostic and Statistical Manual for
Mental Disorders’ın dördüncü baskısı Amerikan
Psikiyatri Derneği tarafından çıkartılmış ve psikiyatrik
bozuklukların sınıflandırılmasında kullanılmaktadır.
DSM-IV yalnızca belirtileri tanımlar ve ruh sağlığı
uzmanları tarafından tanının güvenilirliğini ve
standartlığını arttırmak üzere kullanılır.) madde
kullanımıyla ilgili hastalıklar ve madde kullanımının
neden olduğu bozukluklar olarak
sınırlandırılmaktadır.Bu bozukluklar aktif kullanım
ve/veya duygu durum değişikliğine yol açan herhangi
bir maddeye bağımlılığı içermektedir.
Madde Yanlış Kullanımı;maddeyi kendi
sağlığına, yaşam biçimine ve çevresine zarar
verecek kadar kullanmak biçiminde
tanımlansa da bazen net olarak tanımlamak
da zordur.Kullanım ve yanlış kullanım
arasınsa ince bir sınır vardır.Madde yanlış
kullanımının belki de en önemli ayrıntısı;
maddenin sosyal,okul yada iş hayatındaki
işlevleri zayıflamayla sonuçlanacak kadar
patolojik kullanımıdır.Madde yanlış kullanımı
duygusal sıkıntı gibi içsel bazı süreçlerle
bağlantılı olabilir.
Madde yanlış kullanımı ve bağımlılığı ile ilgili
tanımlar yetişkin grubuna göre
yapılmıştır.DSM-IV’de madde yanlış
kullanımı ve madde bağımlılığı çocuk ve
gençler dikkate alınmadan farklı
tanımlanmaktadır.O nedenle çocuk ve
gençler için bazen ayrım yapmak
zorlaşmaktadır.
Çocuk ve gençler arasında madde kullanımı
ve yanlış kullanımının yayılımını ve
doğasını anlamak için aşağıdaki ölçütleri
kullanmak yardımcı olabilir;
 Madde
kullanım sıklığı
 Tipik kullanım niteliği
 Aynı anda kullanılan maddelerin çeşitliliği
 Maddenin kullanıldığı sosyal bağlam
(deneme için mi? Yada süreklilik mi
gösteriyor.)
 Maddeyi yanlış kullananın duygusal durumu
(depresif yada olumlu duygu içinde mi?)
Madde kullanımı ile diğer sağlık olayları
arasında yakın ilişkiler gözlenmiştir.
Örneğin; ergen şiddeti ile madde kullanımı
arasında güçlü bir ilişki olduğunu gösteren
araştırmalar vardır.
Bir diğer bağlantı da psikiyatrik bozukluklar ile
madde yanlış kullanımı arasındadır.Psikiyatrik
bozukluk yaşayan kişilerin %33’ü madde
problemi de yaşamaktadır.
BAĞIMLILIK ÇEŞİTLERİ
 SİGARA BAĞIMLILIĞI
 ALKOL BAĞIMLILIĞI
 UYUŞTURUCU
MADDE BAĞIMLILIĞI




Nikotin sigara dumanıyla vücuda alınan 4000 kimyasal
maddeden biridir ve bu maddeler içinde beyne etkisi en
belirgin olanıdır. Her sigara ile vücuda 1-2 miligram nikotin
alınır. Nikotin solunduktan 10 saniye sonra beyne ulaşır.
Sigaranın içindeki nikotin bağımlılık yapar. Bağımlılık, bir
maddenin kişinin sağlığını ve yaşamını olumsuz yönde
etkilemesine rağmen kullanımının devamıdır.
Sigara içenlerin üçte biri her yıl bırakmayı dener. Bu
insanların sadece üçte biri 2 gün içmeden durabilirler.
Sigarayı kendi başına bırakanların % 7’isi bir yıl içmemeyi
başarabilir. Sigara içen yetişkinlerin % 87’sinde nikotin
bağımlılığı vardır.
Ergenler üzerinde yapılan bir çalışmada, bağımlılık ve
yoksunluk bulgularının kimi gençlerde sigaraya
başladıktan bir kaç hafta gibi kısa süre sonra çıktığı
görülmüştür. Bazıları daha uzun bir süre kullandıktan
sonra bağımlı hale gelir. Yani; kimi genç için sigarayı
denemek gibi bir şans yoktur, kullanım başladıktan çok
kısa bir süre sonra kişi bağımlı hale gelir.
 Alkolizm,
davranışsal bir bozukluktur.
 Tekrarlayıcı olarak fazla miktarlarda alınan
alkole bağlı problemler gelişmesi anlamına
gelir.
 Alkolik, kötü sonuçlar doğurmasına
rağmen, kompulsif bir biçimde alkol içmeye
devam eder.
 Alkolizmde, alkol alımının sınırlanması ile
ilgili kontrol kaybolmuştur




İNSANLAR NEDEN İÇİYORLAR?
Zevk almak
Duygu durumu düzeltmek
Stresle başa çıkmak
 Alkol içme arzusu
Alkoliğin hayatı
 İçenlerle arkadaşlık eder, evlenir
 İçmek için her zaman neden vardır: mutluluk, neşesizlik, gerginlik..
 İçme fırsatları sonsuzdur; maç, av, parti, tatil, doğum günü…
 Alkolizm ilerledikçe problemler artar, yalnız içmeye başlar, gizlice
içer, şişeleri saklar, durumun ciddiyetini saklamaya çalışır
 Suçluluk duygusu gelişir, suçluluk ve pişmanlık duygularını
bastırmak için daha çok içmeye ve sabahları kalkınca içmeye başlar.
 Alkolizmde kısır döngü
 Suçluluk ve anksiyete nedeniyle daha çok alkol alır, alkol aldıkça
anksiyete ve depresyon derinleşir ve şu belirtiler ortaya çıkar; Uyku
kalitesinde bozulma, gece uyanmalar, depresif duygu durumu,
huzursuzluk ve sıkıntı hisleri, panik nöbetleri, göğüs ağrısı, çarpıntı,
nefes almada zorluk …...
ALKOLİZMDE FİZİKSEL BULGULAR
 Arkus senilis: gözün kornea tabakasında yağ halkası
 Acne rosecea : kırmızı burun
 Palmar eritem: avuç içinde kırmızılık
 Asteriksis: Ellerde titreme
 Sigara yanıkları: parmak, göğüs vs…
 Morarıklıklar :düşme ve çarpmalara bağlı
 Hepatomegali (karaciğer büyümesi), karın ağrısı
 Periferik nöropati (el ve ayaklarda his kusurları, uyuşma vs…)
 Kan tetkiklerinde anormallikler: GGT, MCV, AST, ALT, ürik asit,
trigliseritler, üre yükselir.
DOĞAL GİDİŞ, CİNSİYET FARKI
 Erkeklerde daha erken başlar (20 civarı), sinsi gidişlidir, 30
yaşından önce problemleri farketmek zordur. 45 yaşından sonra
başlama nadirdir.
 Kadınlarda başlangıç daha geç olur, depresyon daha sıktır.
ALKOLİZM TİPLERİ
 Gamma tipi alkolizm: Çok aşırı miktarda alkolün aralıksız
biçimde alındığı epizotların yaşandığı, ama aralarda alkol
alınmayan dönemlerin olduğu alkolizm tipi. Örneğin kişi günler
boyunca sızıncaya kadar alkol alıp ayılır ayılmaz içmeye devam
eder. Sağlık durumu nedeniyle içemez hale gelince birkaç gün
hasta yatar, daha sonra 1-2 hafta alkol almaz ve sonra her şey
yeniden başlar.
 Bu kişilerde temel problem alkol alımı ile ilgili kontrol kaybıdır,
yasal ve sosyal problemler ön plandadır. Bunun tersine
“Fransız tipi alkolizm”de kişi sürekli olarak fazla ama aşırı
olmayan miktarlarda alkol alır, alkol kullanımı bir hayat tarzı
haline gelmiştir. Herhangi bir nedenle alkol içmeyi durdururlarsa
alkol yoksunluğuna girebilirler. Uzun vadede sağlık problemleri
ortaya çıkar.
Tip A-B ya da 1-2: Erken yaşlarda başlayan, ailede
alkolizm öyküsünün varolduğu, anti-sosyal kişilik
bozukluğu ile birlikte sık görülen kötü gidişli alkolizm
ve daha geç yaşta başlayan, aile öyküsünün
olmadığı, daha çok depresyonun eşlik ettiği, daha iyi
gidişli alkolizm tipidir.
KOMPLİKASYONLAR (ALKOLİZMİN SONUÇLARI)
 Sosyal
Yaşamda:
Boşanma, terk edilme
İş sorunları, devamsızlık
Ev-iş-trafik kazaları
Adli problemler
Tıbbi:
1.Akut sorunlar
2.Kronik sorunlar
3.Yoksunluk belirtileri
Karaciğer harabiyeti,
kardiyomiyopati (kalp büyümesi),
anemi (kansızlık),
yüksek tansiyon,
trombositopeni (pıhtılaşma sağlayan hücrelerde azalma),
miyopati (kas yıkımı),
kanser,
teratojenite (anne karnındaki bebekte anormallikler),
pankreatit (pankreas iltahabı),
pnömoni (zatüre),
merkezi sinir sistemi bozuklukları
Alkol Yoksunluğu Belirtileri
Otonomik hiperaktivite (terleme, nabız 100’ün
üstünde) titreme uykusuzluk bulantı ve kusma
geçici halüsinasyon ve ilüzyonlar alkolü
bıraktıktan sonra 1-2 gün içinde görülür.
 psikomotor ajitasyon (epileptik nöbetler): alkolü
bıraktıktan sonra ortalama 2 gün içinde görülür.
 Deliryum tremens: Uzun süre fazla miktarda alkol
alan kişilerde alkolü kestikten 2-3 gün sonra
ortaya çıkabilen, ölüm riski taşıyan bir tablodur.
 Bilinç ve konsantrasyon bozukluğu, görsel
halusinasyonlar (gerçekte var olmayan şeylerin
görülmesi), bulunduğu zamanı ve yeri karıştırma
ile kendini belli eder, hızlı başlayıp dalgalı bir seyir
gösterir.

EN SIK EŞLİK EDEN PSİKİYATRİK BOZUKLUKLAR:





Majör Depresyon: Alkol bağımlılarının%30-50’sinde
görülür.
Anksiyete bozuklukları: %30 sıklıktadır. Erkeklerde
sosyal fobi, Kadınlarda agorofobi sıktır.
İki uçlu duygudurum bozukluğu (manik depresif b)
Diğer madde bağımlılıkları: başta sigara olmak
üzere esrar vs…
Kişilik Bozuklukları: anti-sosyal ve sınırda kişilik
bozuklukları.
UYUŞTURUCU MADDELER VE ETKİLERİ:
Uyuşturucu olarak kullanılan birçok madde
vardır. Bunların kimyasal yapıları birbirinden
farklıdır. Kullanıldıklarında merkezi sinir
sisteminin farklı bölümlerini etkileyerek
değişik belirtilere yol açarlar. Uyuşturucu
maddeleri ve özelliklerini aşağıdaki gibi
sınıflandırabiliriz.
 Afyon,
Morfin, Eroin Grubu Uyuşturucular:
Bu grup uyuşturucular afyon bitkisinden elde edilir. Güçlü ağrı
kesici özelikleri vardır. Merkezi sinir sisteminde yatıştırıcı etki
yaparlar.
Bu maddeler kullanıldığında sakinleşme, neşelenme meydana
gelir. Kaygılar ve sıkıntılar kaybolur.Düşünme yeteneği azalır,
irade zayıflar.Kişilik bozukluğu,ilgisizlik, ruhsal çöküntü
meydana gelir.Kan basıncı düşer, nabız ve solunum sayısı
azalır.Göz bebeklerinde küçülme, ağız kuruluğu, bulantı,
kusma görülür.
Çok kolay bağımlılık yapan maddelerdir. Yoksunluk durumunda
burun akıntısı, titreme, terleme, kramplar, panik ve bilinç
kaybı meydana gelir.
 Esrar:
Hint kenevirinden elde edilen bir
uyuşturucudur. Merkezi sinir sisteminde
yatıştırıcı etki yapar.
Özellikleri ve yoksunluk tablosu afyon ve
türevlerine benzer.
Kullanıldığında rahatlama ve uyuşukluk
meydana getirir. Kişi bir rüya alemine dalar,
halüsinasyon görür. Uzun süre kullanıma
bağlı olarak psiko-sosyal yapıda bozukluklar
meydana getirir.
 Barbituratlar
ve sakinleştiriciler:
Barbituratlar, diazem benzeri sakinleştirici
ilaçlar tıpta kullanılan maddelerdir.
Bunların doktor kontrolü dışında kullanılması
bağımlılığa yol açar.
Merkezi sinir sisteminde yatıştırıcı etkisi olan
bu maddeler kullanıldıklarında gevşeme,
rahatlama ve uykuya eğilim meydana
getirirler.
Uzun süre kullanıldıklarında karaciğerde
kanser, kan dokuda bozukluk meydana gelir.
 Kokain:
Koka bitkisi yapraklarından elde edilen bir
maddedir. Uyarıcı bir özelliği vardır.
Kullanıldığında yalancı bir kuvvet hissi,
konuşma isteğinde artma, cinsel uyarı
yaratır.
Daha sonra ruhsal çöküntü, halüsinasyonlar,
kalp ve solunum yetmezliği durumlarına yol
açarlar.

Amfetaminler:
Uyarıcı özelliği olan ilaçlardır. Genellikle doping amacıyla
kullanılırlar.Uykusuzluk, aşırı hareketlilik ve halüsinasyona
yol açarlar. Karaciğer hasarına sebep olurlar.
●İnhalanlar:
Solunum yoluyla çekilen uyuşturucu maddeler,
solventerler(çözücüler), yapıştırıcılar gibi maddelere
inhalanlar denir.Bu maddeler baş ağrısı, görme
bulanıklığı, uyuşukluk meydana getirir. Kısa sürede
karaciğer ve böbrek hasarı, bilinç kaybı, kemik iliğinde
baskılanma sonucu kansızlık meydana getirirler.
Bu maddelerin etkilerini bir bütün olarak ele
alırsak;

FİZİKİ ETKİLERİ
Beyin ve Merkezi Sinir sisteminde : Sigaradan itibaren
bütün uyuşturucuların en büyük zararı ve tahribatı beyin
ve merkezi sinir sistemi üzerindedir.
Bu sebeple madde kullanımı aklı ve iradeyi işlemez hale
getirir. Kişiyi dengeden, normal yaşam ve davranışlardan
uzaklaştırırlar.
Beyin ve akıl sağlığının en büyük düşmanı
uyuşturuculardır.
Bağımlılarda beliren ilk olgu; akıl ve sinir hastalıkları ve
arızalarıdır. Delilik, erken bunama, şuur kaybı,
uykusuzluk, felçler hezeyan (sayıklama, saçmalama, akıl
dışı davranışlar ) halüsinasyonlar, zeka ve hafıza
kayıpları.
Sindirim Sisteminde:
Bulantı, kusma, karın ağrıları, kabızlık, ishal, mide ve bağırsak spazmları,
kanama ve yaraları, gastrit, ülser vs.
Karaciğer ve Böbreklerde:
Bu zehirlerin organizmadan atılmasında en ağır görev bu organlara düşmekte
olup, karaciğer ve böbreklerde büyük arıza ve tıkanmalara, karaciğerde
yetersizlik, yağlanma,sertleşme (siroz)...
Böbreklerde büyük tahribat, albümin, kan ve idrar çoğalması, tıkanmalar,ağır
böbrek hastalıkları.
Gözlerde:
Işık ve mesafede uyumsuzluk, şaşılık gece körlüğü, göz bebeği büyümesi,
küçülmesi…
Solunum Sisteminde:
Nefes darlığı, öksürük, boğulma hissi, bu yolla kalp sıkışmaları, solunum felçleri
ve ölümler bilinen olaylardır.
Kan organlarında:
Kan,insan hayatının en önemli unsuru olup, uyuşturuculardan büyük zararlar
görür. Kansızlık,kan zehirlenmeleri, kan hücrelerinde şekil ve miktar
değişiklikleri, kanın korkulu arızası olan pıhtılaşma ve kangrenler başlıca
arızalardır.
Zehirlenme:
Uyuşturucuların başta gelen olumsuzluğu zehirlenmeler ve bu yolla gelen
ölümlerdir. İlk defa olursa HAD, tekrarladığında "Müzmin Zehirlenme" adını alır.


SOSYAL ve MADDİ ETKİLERİ
Sosyal bir varlık olan insanın çevresi ile uyum içinde
olması, akıl ve zihin sağlığı ile mümkündür.
Bu sebeple akıl sağlığının en büyük düşmanı olan
uyuşturucular, insanın uyum gücünü zaafa ve iflasa
götürmekle onu aileden, toplumdan ve çevresinden
kopararak, yalnızlığa, bunalıma ve hemen ardından da
sorumsuz bir hayata mahkum eder.
Bu nedenle, uyuşturucuların, bağımlıya, aile hayatına,
doğacak çocuklara, iş hayatına, aile ve ülke ekonomisine,
bireysel ve toplumsal ahlaka verdiği zararlar çok fazladır.
İntiharların, cinayetlerin, fuhuş, gasp ve anarşinin
temelinde de uyuşturucu vardır. Ayrıca AİDS, frengi,
verem, kanser, kangren ve benzeri bir çok ölümcül
hastalığın yayılmasında da en büyük fail uyuşturucular ve
bağımlılarıdır.
KULLANIM NEDENLERİ
 Kullanım
nedenlere maddeye göre değişse
de ilk neden daha çok arkadaş çevresi,
ikinci neden olarak da merak etme
görülmektedir.
 Ailesinden ayrı yaşayan ve kalma yeri belli
olmayan üniversite öğrencileri arasında
madde kullanımı daha yaygın
görülmektedir.
 Madde
kullanımının belirleyicileri üzerinde
çalışılırken biyolojik,sosyal,kişisel ve akran
değişkenleri üzerinde durulmaktadır.
 Madde kullanımın ardında sıklıkla akran
etkisi gibi sosyal etmenler vardır.
 Madde kullanımı ve bağımlılığının pek çok
nedeni olsa da bağımlılık için nedenler
maddenin bağımlılık yapma gücü
bireysel,ruhsal ve çevresel nedenler olarak
açıklanmaktadır.
EN SIK RASTLANAN NEDENLER OLARAK ŞUNLAR
SIRALANABİLİR

















Arkadaş çevresi
Öfke
Eğlence kültüründeki değişim
Risk ve heyecan yaşama isteği
Hayatı anlamsız bulma
Uyuşturucu özellikle esrar bağımlılık yapmaz düşüncesi
Merak etme
Özenti
Kendini ispatlama gayreti
Genetik yapının yatkınlığı
Manevi (duygusal ) boşluk
Ailevi problemler
Eğitimsizlik-bilinçsizlik
Kimsesiz ve başıboş olmak
Reklamlar-medya
Denetim olmayışı /azlığı
Kültürün etkisi (madde kullanımına tanınan tolerans)
RİSK ETMENLERİ





Aslında herkes risk altındadır ve madde
bağımlılığı için özel bir kişilik tipi yoktur.Bu durum
risk etmenlerinin fazlalığını da göstermektedir.
Fakat ergenlik dönemi yaşamın en karmaşık
dönemlerinden biridir.
Bir maddenin bağımlısı olma sürecine ergenler
daha duyarlı durumdadır.
Eğer gencin biyolojik ve genetik olarak kimyasal
bağımlılığa yatkınlığı varsa alkol yada madde
alımı ile ilgili denemeler bağımlılığa kadar
gidebilir.
Üstelik bu dönemde yetişkinliğe göre kimyasal
bağımlılığın ilerlemesi daha hızlı olmaktadır.
Risk etmenleri ile ilgili olarak yapılan
çalışmalarda ile ilişkileri üzerinde ısrarla
durulmaktadır.
 Anne babaları ile zayıf ilişkileri olan,anne babası
cezalandırıcı,otoriter,disiplin kullanan,anne
babasından az sosyal destek alan,anne
babasından birisi veya ikisi de madde
kullanan,ailesi düşük sosyoekonomik düzeye
sahip olan ve ailesel sorunlar yaşayan,fiziksel ve
cinsel istismara uğrayan çocuk ve gençler
arasında yanlış madde kullanımı olasılığı daha
fazladır.






Okulla ilgili olarak bulunan risk etmenleri;okul personeli ile
zayıf ilişkiler,cezalandırıcı,otoriter okul olarak özetlenebilir.
Olmaları gereken sınıftan daha alt sınıfta okuyanlar ve
düşük okul başarısı olanlar da risk altındadır.
Akranlarla zayıf ilişkiler ve madde kullanan akranlarla
yakın ilişkiler ve akran baskısı da önemli risk etmenleri
arasındadır.
Cinsiyet rollerinde karmaşa yaşayan yada cinsel olarak
olgunlaşmamış kişiler arasında madde kullanımı ve
bağımlılığı olasılığı daha fazladır.
Risk altında olan belli bir kişilik tipi yoksa da kişilik
özellikleri açısından bakıldığında ise;depresyon veya
yalnızlık çeken,stresle yaşayan,kaygılı,düşük dürtü
kontrolü ve düşük kişiler arası güven ve zayıf kişiler arası
ilişki becerileri olan,engellenmeye karşı düşük toleransı
olan,öfkeyi iyi ifade edemeyen,değişime uyum
sağlayamayan,kompulsiflik ve mükemmeliyetçilik özellikleri
olanlarla,dıştan denetimli olanlar (insiyatif almakta
zorlananlar) risk altındadır.
ÖNLEME ÇALIŞMALARI
Tedavi çok uzun süren bir çaba olduğu ve
bağımlılık ilacı olmayan bir davranış olduğu için
ana amaç önleme çalışmalarıdır.
 Önleme çalışmalarının çok büyük bir kısmı
okullar ve kamuoyu aracılığıyla gençlere
yöneliktir.
 İşbirliğinin etkisi fazla olduğundan anne
babalar,öğretmenler,halk liderleri,iş çevreleri,dini
liderler ve gençlerin katıldıkları önleme
çalışmaları daha etkili olmaktadır.

Bu tür maddelerin kullanımı sadece gençlerin
bireysel yaşamlarını olumsuz etkilemekle
kalmaz,toplumu da etkiler.
 Cinayetlerin %60’ı,saldırıların %40’ı,tecavüzlerin
%33’ü alkol kullanımı ile ilgilidir.
 Özellikle son 15 yıldır yapılan çalışmalarla,madde
kullananlarda%50,madde kullanımı nedeniyle
olan cinayetlerde de %25’lik bir azalma
gerçekleşmiştir.
 Bu durum yapılan önleme çalışmalarına
bağlanmakta ve madde kullanım sorunlarıyla
ilgilenildiğinde madde kullanımının ve
sonuçlarının da azalabileceği vurgulanmaktadır.



Türkiye’de “HERKESE SAĞLIK STRATEJİLERİ”
çalışmaları,1997’de İstanbul’da yapılan Dünya Sağlık
Örgütü 47.Avrupa Bölge Komitesi ile hız
kazanmıştır.”Ulusal Sağlık 21 Politikası” oluşturulması
girişimi Sağlık Bakanlığı öncülüğünde
başlatılmıştır.Dünya Sağlık Örgütü’nün çerçevesini
çizdiği bu çalışma doğrultusunda Türkiye’nin 21.Yüzyıl
için sağlık politikaları belirlenmiştir.Bu politikanın genel
hedeflerinden biri de 2002 yılına kadar
tütün,alkol,uçucu maddeler ve psikoaktif ilaçlar için
bağımlılık yapan maddelerin kullanımını en alt düzeye
indirmeyi amaçlamaktadır.
Bu hedefe ulaşabilmek için belirlenen genel stratejiler
şunlardır;
 Medyada
tütün,alkol ve bağımlılık yapan
diğer maddelerin kullanımını özendirecek
unsurların yer almasının önlenmesi.
 Toplumun sağlıklı yaşam biçimleri
konusunda bilinçlendirilmesi,bu yönde
örgün ve yaygın eğitim programlarında
yararlanılması
 Toplumun zararlı alışkanlıklardan
korunmasını sağlayacak sosyal,kültürel
sanatsal ve sportif faaliyet alanlarının yerel
ve ulusal düzeyde yaygınlaştırılması.
Özel Strateji Olarak Şunlar Sıralanmıştır










Tütün ve alkolün üretim,dağıtım ve satış alanlarının kontrol altına
alınması.
Uçucu madde içeren ürünlerin kötüye kullanımını önleyici tedbirlerin
alınması.
Tütün kullanmayanları kullananların zararlı etkilerinden korumak için
okullarda,iş yerleri ile halka açık yerlerde tütün ürünlerinin kullanımını
yasaklayan yasağın uygulanması ve yaygınlaştırılmasının sağlanması.
Tütün mamullerinin kullanımını bırakmak isteyen bireylerin kolayca
ulaşabileceği sigarayı bırakma ünitelerinin arttırılması.
Gençlerin tütün mamullerine kolayca ulaşabilmelerini engellemek için
fiyat,vergilendirme ve satış alanlarının denetlenmesinin sağlanması.
Tütün üreticilerinin farklı alanlara yönlendirilmesi.
Alkollü içeceklerin satışını kısıtlayıcı yönde yasal düzenlemelerin
yapılması.
Endüstriyel ve kırtasiye alanında kullanılan uçucu maddeler yerine aynı
özellikte sağlığa daha az zararlı maddeler kullanılmasının
özendirilmesi,kırtasiye malzemelerinde koklayıcılığı arttıran maddelerin
kullanımının yasaklanması.
Uçucu madde kullanımının yaygın olduğu sokak çocuklarının sosyal
sorunlarının çözümlenmesine yönelik programların yaygınlaştırılması.
Madde bağımlılığı olan bireylerin kolayca ulaşabileceği danışma ve
tedavi ünitelerinin yaygınlaştırılması.
 Milli
eğitim Bakanlığı madde bağımlılığının
önlenmesi için yaygın ve etkili çalışmalar
yapılması amacıyla,öncelikle büyük
şehirlerimizde uygulanmak üzere;Madde
bağımlılığı ile savaşım projesini
başlatmıştır.
 Bu amaçla özellikle ergenlere ve gençlere
yönelik seminerler verilmiştir.
 Ayrıca “Ergenlik Dönemi Değişim Projesi”,
“Daha Mutlu Bir Gençlik Projesi”, “Ruh
Sağlığı Projesi” gibi projelerle de çalışmalar
daha geniş ve planlı bir biçimde
yürütülmüştür.
GENEL OLARAK ANNE BABALAR NE YAPMALI









Her şeyden önce özellikle davranışlarla örnek olunmalıdır.
Anne baba özellikle ergenlik dönemine gelmiş çocuğuna bebek
muamelesi yapmamalıdır.Büyüdüğünü ve önemsendiğini her
fırsatta göstermelidir.
Eleştirmek yerine önerilerde bulunmak veya çözümleri
beraberce konuşmak daha iyi olacaktır.
Ergenler genelde asi bir yapı içinde olsalar da her zaman anne
babanın yardım ve desteğine ihtiyaç duyarlar.Bu nedenle yardım
ve destek onlar istemediklerini ifade etseler de esirgenmemelidir.
Çocuklarımıza güvenmeli ve bunu onlara hissettirmeliyiz.
Bu durum aynı zamanda onların kendilerine olan güven
duygularına da katkı sağlayacaktır.
Arkadaş çevresi çok önemli olduğundan anne baba bu konuda
daha dikkatli davranmalıdır.
Ergende meydana gelebilecek fiziksel ve/veya ruhsal değişimler
iyi kontrol edilmelidir.(Depresif görüntü,yorgunluk,eve geç
gelme,iştahsızlık vb…)
Anne baba bağımlılık konusunda mutlaka daha ayrıntılı bilgi
edinmelidir.
KAYNAKLAR
 Korkut
F.,Okul Temelli Önleyici Rehberlik
Ve Psikolojik Danışma.Anı Yayın.2004
 Yeni Eğitim Dergisi,Gençlik Nereden
Koşuyor?.2006
 AMATEM,Uyuşturucu Maddeler Ve
Bağımlılık Eğitim Paketi,Eğitici
Kavuzu.1997
 Bağımlılık Yapan Maddeler,
http://www.alkolmadde.com/madde.htm
Download