Meclisi Ayan t: 67 10 Mayıs 1327 (1911) kalâde ahvâl olduysa, tahsisat-ı munzarnrna ister mi­ siniz, dediğimiz hâlde, kendileri, birçok şeylerde tahsisat istemeksizin idare ettiler ve belki maliyeye de ufak bir kâr bıraktılar. Nitekim bu sene de fev­ kalâde masarifât var. İnşallah o da gelir Adî bütçe içinde deveran ettiler, bu masrafı istiksar edemiyo­ ruz. Ondan sonra da Devletin birtakım masarifât-1 malumunuzdur. Düyur-u Umumiyye, şimendiferler teminatı gibi birtakım masraflar mevcuttur. Bun­ lardan başka kalan devâir-i mülklyyedlr. 1 İşte bu kaabil değildir. Yâni masarif-i askeriyyeden tenkis edemeyiz. Malumdur, Bahriye Bütçesinden kesmek o da kaabil değildir ve bir iki gemi ilâve olunursa, ten­ kis, hattâ değil, artması icap edecektir. Şimendifer­ ler teminâtı filan gibi muamelât da kaâbiüi tenkis de­ ğildir. Kala kala umur-u mülkiye veyahut maarif ve nafıa kalıyor. Hidemât-ı mülkiye zannederim zamma muhtaç bir haldedir. İnşallah âtiyen Devletin varidatı artar da onlara da zammolunur. Bugün vali, mutasarrıf gibi me­ murların maaşatı o dereceye inmiştir ki, bu maaş­ larla bu nıemuriyyetlere talip bulmak müşküldür. Bir parçacık refahını düşünen bir adam, bu gibi memuriyyetlere talip olamaz. Tahsisatları hakikaten nâlâyık bir dereceye indirilmiştir. Bunların da adedi zannederim o kadar çok değildir. Bir kazayı idare eden adamların hepsi toplansa, 5-6 kişiden ibaret olduğu görülür. Birçok yerlerde polise, jandarmaya, muhâkime ihtiyaç gösteriliyor, daha birçok yerlerde mehâkim yapılamamıştır., Bunlar bir parça masarifini artırdı. Tetkik olu­ nursa, iş belli olur. Çünkü bitmiyordu. Bir de fev­ kalâde masarif var. Meselâ kadro harici maaşatı şu, bu gibi bir hayli cihetlere para veriyoruz. Bunlar yapılmış olan birtakım kanunların neticesidir. Me­ selâ Tekaüt Maaşatı gibi. Buna dâir bir kanun ya­ pılmıştır ve bu kanunu da icra etmek tabiîdir. Eskisi gibi para vermemek usulü yoktur. Diğer taraftan devâir de tabiî bir şeyi yapmak arzusuna düşmüştür. Meselâ eskiden farzedelim bir Ziraat Nezaretimiz vardı, Nazır-ı muhterem ve muh­ teşem gezerdi; fakat bir şey yapıyor muydu? Ha­ yır. Yapmasın. Yalnız, Ibir Nazır olması, rütbe-i vezareti hâiz bulunması, arabası olması lâzım idi. Zi­ raat Nâzm olmuş ya, başka bir şey yapması lâzım gelmezdi; fakat bugün öyle değildir. Her Nazır, ve­ sâiti neden ibaret ise, mümkün mertebe bir şey yap­ mayı düşünmelidir. Şimdi her Nazır düşünüyor. Şunu yapayını, bu­ nu yapayım diyor ve bu meyanda hatâ yapamaya­ cağını da yapmak işitiyor, bu gayet tabiî bir arzu­ dur. Nitekim bizim Heyet-i Vükelamız, teşekkül' et­ tikten sonra derhal bu inkişafın karşısında bulundu. Elden geldiği kadar bâzılarını tâdil ettik. Bu sene bütçeyi vereceğimiz zaman hepsine söyledim. İstediği­ niz paranın lüzumunu ben de takdir ederim; fakat ne yapalım Devletin hâli malum. Bütçeye geçen se­ neki paradan fazla bir şey ithal edemeyeceğiz, de­ dim. , Dikkat edilirse, ondan fazla bir şey istenilmediği görülür. Bâzı ufak tefek şeyler ilâve edilmiş ise de, onlar da zarurîdir. Bâzı memur, yalnız başına idare edemiyor. Yanına bir şey katmak icap ediyor. Tabiî, böyle bir lüzuma karşı, cüzî 'bir mikdar ilâve edilir; fakat bunların mikdarı da büyük değildir, hattâ ih­ tiyaçtan azdır. İşte bu zarurî olan tezyid çıkarılırsa, ıbu seneki bütçe ile geçen seneki bütçe arasında bir zam yapmadığımız anlaşılır. Çünkü biz de hâli bili­ yoruz; fakat acaba bundan ziyade kesebilir miyiz? C: 2 ( Binaenaleyh, bunlardan ne gibi tenzilât icra ede­ bileceğiz? Meselâ bunlardan 2 - 300 bin lira tasar­ ruf edilmekten ne muhassenat çıkar? Umur-u Maa­ rif ve Nafıa vesaireden de aşağı yukarı 4 - 5 mil­ yon lira kadar bir mesarifi tenzil etmek maliyenin hâline göre, bir nimet ise de memleketin hâline göre, nimet değildir ve bendeniz b u mesarifi tenzil' et­ meye lâyık görmüyorum. Meclis-i Mebusanda mil­ letin vekilleri vardır, İhtiyacat-ı ahâliıyyeyi yakından igörerek gelmiş zevat vardır. Onlar ihtiıyacat-ı ahâllıyyeye taalluk eden bütçe­ lere tenzil değil, zam tarafım iltizam ediyorlar ve bunu iltizam etmeleri de pek tabiî ve muvafıktır, hattâ biz kendilerine aman zammetmeyiniz diye rica ediyoruz. Çünkü herşeyin birden yapılması im­ kânı yoktur. Onun için bütçe açığını kapatmak İm­ kânını da hakikaten Keyet-i Vükelâ bulamamıştır. Bunun için teessüf ederim ve deminki teessüfümü tekrar ederim ki, Enoümen-i Maliyyenin vakti mü­ sait olup da şuradan tasarruf edebilirsiniz, diye bi­ ze irae-i tarik edemediler. Hep temenni ederiz. Gelecek sene Meclis-i Mebusan, Bütçe Kanunu­ nu vaktiyle Meclis-i Âyâna göndersin ki, Maliye Encümeni de onu tetkik edip ortaya bir fikir koy­ sun. Bu fikri en evvel alkışlayacak ve kabule şitabân olacak, 'emin olunuz ki, Heyet-i Vükelâdır. Gabriyel Noradoükiyan Efendi hazretlerinin mütâlâala­ rında bir cihet vardır. Bütçenin tetkiki, teferruatının tetkikiyie olur, buyurdular. Bu doğrudur. — 276 — T B M M KÜTÜPHANESİ