Danışma Meclisi B : 38 cak tasdik ediliyor. Siz, isabet nispeti

advertisement
Danışma Meclisi
B : 38
cak tasdik ediliyor. Siz, isabet nispeti % 25 olan bir
işleme karşı da dava yolunu birtakım öntedbir veya
cezaî (müeyyideler yoluyla kapatmış olursanız, o za­
man hukuk devleti ilkesini sarsmış olursunuz.
Bana göre idaremiz, böyle tecil-zammını alacağı­
na, davaları süratlendirsin. Zaten şimdi vergi mah­
kemeleri kuruldu, onun üzerinde de Danıştay var;
iki dereceye indi. Vergi mahkemeleri bir hayli ço­
ğunlukta; ancak Danıştaydaki ilgili daire sayısını da
artırmak suretiyle bu işi süratlendirmek lazımdır.
Yoksa, itiraz eden bir vatandaşın dava hakkını elin­
den almamak lazımdır. Bu nedenle önergeye katıl­
mıyorum ve reddini istiyorum.
Saygılar sunarim.
BAŞKAN — Teşe'kkür ederim Sayın Genç.
Buyurun Sayın Bakan.
MALÎYE BAKANI ADNAN BAŞER KAFAOĞLU — Sayın Başkan, değerli üyeler;
Komisyonca Hükümet Tasarısından çıkarılan
2 nci maddede, ifade edildiği gibi, biz Hükümet ola­
rak, Maliye olarak çok tabiî bir hukuk kaidesi getirdiğim'iz inancı içersindeyiz; ki, adliyede görülen
davaların hepsinde de, alacak - borç davalarının hep­
sinde de hâkim uygun bir faizi geciktirmek için da­
va açtığını hisettiği anda hükmeder ve alır; yani bu
gayet tabiî bir şeydir. Çünkü, borçlunun zimmetin­
de o kadar para kalıyor; alacaklının parası borçlu­
nun zimmetinde kalıyor ve borçlunun zimmetinde
kaldığı için de bir faiz yürütmek lazım. Bütün bizim
kanunlarımız eskiden beri «kanunî faiz» diye bir hü­
küm koymuştur ve kanunî faiz yürütülür. Bizim eski
Malî Hukukumuzda da, doğan her matrah için ka­
nunî faiz yürütülürdü. Sonradan bu usul terk edil­
di. Biz şimdi, «Vergi idaresini İslah edeceğiz, vergi
mahkemeleri kurduk, bunları süratlendireceğiz» di­
yoruz; ama çok süratli vergi davası görülmez, dün­
yada da görülmüş 'bir şey değildir. Çünkü, vergi
mahkemesinin huzuruna bir inceleme raporu gider;
inceleme raporu, bütün defter ve vesikaları oraya
alıp götürecek bir şey değildir, inceleme elemanı,
«Şu matrah farkını şu sebepten tesis ettim» demiş
ve sonuç kısmında da «Toplam olarak şu kadar ver­
gi salınması» demiştir ve o da ihbarname ile salınmış,
tebliğ edilmiştir. Mahkemenin eline de; (bjz çok gör­
müşüzdür itiraz komisyonları safhasında; şimdiki mah­
keme safhasında henüz görmek fırsatı olmadı) şöyle
bir dilekçe gelir: «Haksız olarak tarh edilen vergiye
itiraz ediyorum, ehli vukuf tarafından tetkik ettiril-
5 . 1 , 1983
0:1
meşini arz ederim» Dilekçe de bu kadar. Şimdi, iti­
raz komisyonu ne yapsın?.. Bir tarafta 200-300-500
bin liralık veya 1 milyon liralık bir matrah farkı var,
adam da; o kadar mükellefe tebliğ .edilmiş teferruatlı
raporun karşısında, 2 satırlık bir dilekçeyle |tiraz'
edebiliyor; «Haksız olarak tarh edilen vergiye itiraz
ediyorum» diye.
Sayın üyeler;
Her ülke bunun çaresini düşünmüştür. Ben Ame­
rika Birleşik Devletlerini Yüksek Meclise arz ede­
ceğim. Vergi tarhiyatı yapılınca, mükellefin tabiî hâ­
kimine gitmesi için, vergiyi ödemeden tabiî hâkime
gitme yolunu kapatmış Amerika Birleşik Devletleri.
Devlet senden Vergi almak istemektedir; ne yaparsın?..
İdarî itiraz yoluna gidersin. «Mahkemede ne işin var?..
Almadı ki bir şey senden; ama ödersen, gel mahke­
mede hesabını görelim» demiştir. Hiç bir şekilde ver­
gisini ödemeyen mükellef tabiî hâkimine gidip de
itiraz da bulunamaz. Devlet bir tahakkuk yapmakta­
dır; öderseniz mahkemeye, ödeyemezseniz idarî itiraz
mercilerine gidersiniz. İdarî itiraz mercilerinde ge­
çen süre içinde faiz ödersiniz. Ve Amerikan hâkimi,
idarî itiraz mercilerinden gelmeyen, herhangi bir şe­
kilde vergi davası kabul etmemiştir; «Eğer bu haklı
bir dava olsaydı, mütehassıs yeflere giderdi, oradan
bana gelirdi. Buraya doğrudan bana geldiğine göre,
vergiyi de ödediğine göre mesele yoktur, mesele bitmiş­
tir, vergi haklıdır.» diye hüküm vermiştir. Herkesi illa
da ihtisas idarî kanallarından geçirmek durumunda.
İhtisas idarî mercilerinden geçince, tabiî dosya bü­
yüyor; hâkimin önüne gelince de, hâkim artık ehli
vukufa gitmek yoluna gitmiyor, 1 celsede hükmedil
yor; ama idarî itiraz yolunda hâkim «haksız yere
müracaat etmiş bu vergi sahihtir» deyince de, hemen
gecikme faizini alıyorlar.
Yalnız, Türk Vergi Hukukunda Yüce Meclisçe
devamlı şekilde adil olmak yasama organlarının baş­
lıca şiarıdır, adil olarak düşünülürse, bizde olmayan
müessese şu; Mükellef Devletten alacaklı ise, Ameri­
ka'da yürütülen faiz mükellefin lehine de aynen yü­
rür. Yani, mükellef bir vergi iadesi istiyor da; 30
Eylül 1982 tarihine kadar vergi iadesini idare yap­
madıysa, aynı faiz ona da yürütülüyor. Karşılıklı­
dır; yani kimin zimmetinde karşı tarafın alacağı kal­
dıysa, onun üzerinden faiz yürütmek gayet adil ve
hukukîdir, bütün dünya hukukunda temel olan, Ana­
yasa Mahkemelerince şayan-ı kabul bulunmuş bir
hukuk kaidesidir. Bunun gayri hukukîliği rrievzubahis değildir; çünkü bu tabiî zimmet hadisesidir, bun­
dan ibarettir.
— 353 —
Download