hakimiyet DURSUNBEY 29 EYLÜL 2017 CUMA Yıl : 42 Fiatı : 30 Kr. Sayı : 2763 Bismillahirrahmanirrahim Kuruluş Tarhi 3 Eylül 1976 ALLAHIN DEDİĞİ OLUR dursunbeyhakimiyet.com/ TEŞEKKÜRLER ÇOK ŞÜKÜR, EMİNBEY CADDESİ NİHAYET, YENİDEN ASFALTLANDI. EMİNBEY CADDESİNDEKİ ÇİLE, EZİYET ÜÇ SENE SONRA NİHAYET BİTTİ VE ASFALT ATILDI. EMİNBEY CADDESİNE İLK SICAK ASFALT, 1990 YILINDA MEHMET YARMA'NIN BELEDİYE BAŞKANLIĞI ZAMANINDA ATILMIŞ, İLÇEMİZE ŞEHİR HAVASI GELMİŞTİ. Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir. REİS BEY CADDESİNE VE DİĞER CADDELERE YENİDEN ASFALT ATILDI. (Ali Yazar, Veli Bozar, Paralar Suyunu Çeker Azar Azar) MİSALİ BALIKESİR'İN EN ÖNEMLİ CADDESİ, MİLLİ KUVVETLER CADDESİ, ÜÇ YIL BOZUK OLSA, BALIKESİR'LİLER NE YAPARDI, BİR DÜŞÜNÜN. BİZİM DURSUNBEY HALKIMIZ GANİ GÖNÜLLÜ VE ÇOK SABIRLI, EMİNBEY CADDESİNİ, ÇAMURU İLE ÇUKURU İLE, TOZU, TOPRAĞI İLE ÜÇ YIL KULLANDI. EMİNBEY CADDESİNE ÜÇ SENELİK ÇİLEDEN SONRA, YENİDEN ASFALT ATILDIĞI İÇİN, İLÇEMİZİ, PARKE TAŞLI KASABA GÖRÜNTÜSÜNDEN KURTARDIĞI İÇİN, SAYIN, EDİP UĞUR'A VE R.BAHÇAVAN'A, YENİDEN TEŞEKKÜR EDERİZ. M. RUHİ BEY GELDİ, ASFALTLARI SÖKTÜ, HER YERE PARKE TAŞI DÖŞEDİ. RAMAZAN BAHÇAVAN BEY GELDİ, PARKE TAŞLARINI SÖKTÜ, EMİNBEY 1990 - 1991 YILLARINDA, İLÇEMİZİN EMİNBEY, PANAYIR, İSTASYON VE DEVLET CADDELERİNE VE ÇARŞI İÇİNE SICAK ASFALT ATILMIŞTI, DAHA SONRA SÖKÜLMÜŞ, PARKE TAŞI DÖŞENMİŞDİ, ŞİMDİ'DE YENİDEN SICAK ASFALT ATILIYOR, ÇOK DA GÜZEL OLUYOR. hakimiyet KİLOYU DİYET DEĞİL, BAĞIRSAK BAKTERİLERİ BELİRLİYOR. Lifli gıdalarla beslenerek kilo vermeyi umanların bir kısmının neden başarılı olamadıkları ortaya çıktı. Araştırmaya göre, kilo vermede bağırsak bakterilerinin türü ve bunların oranı büyük önem taşıyor. Sağlıklı mikrobiyotaya sahip olmanın temel şartı adam gibi ZuHal yarMa beslenmedir ve bunun ECZACI için de işlenmiş un ve şeker, trans yağlardan kesinlikle uzak durmak gerekir. Araştırmalar, liften zengin diyetin herkeste kilo vermeye faydalı olmadığını ortaya koydu. Araştırmacılar, fazla kilolu 62 kişinin dışkılarında Prevotella ve Bacteroides sınıfı bakterilerin oranını (P/B) belirledikten sonra bunları rastgele iki gruba ayırdılar. Bir gruba 26 hafta süreyle liften ve tam tahıllardan zengin New Nordic Diet, (NND) bir gruba ise Average Danish Diet (ADD) verildi. PB oranı yüksek olanlarda liften zengin NND uygulananların ADD uygulananlara göre 3.15 kilo fazla yağ kaybettikleri belirlendi. Buna karşılık P/B oranı düşük olanlarda her iki diyet de herhangi bir yağ kaybı sağlamadılar. Bu sonuçlar, insanların diyetlere bağırsak bakterilerinin kompozisyonuna göre cevap verdiklerini, liften zengin bir diyetin herkeste kilo vermeyi sağlamadığını gösteriyor. NND, İsveç, Norveç, Danimarka, İzlanda gibi ülkelerde geleneksel olan bir diyet türü olup koyu yeşil sebze, kök sebze, etli ve zarlı kabuksuz meyve, elma ve armuttan zengindir. Diyette balık, az miktarda süt ürünleri ve av etleri gibi yağsız protein de bulunur ve sarımsak, mantar ve deniz yosunu da tüketilir. Akdeniz Diyeti ile birçok ortak noktası olan bu diyet, ortalama Batı Diyetine göre daha az yağ ve şeker ihtiva eder. ADD’ de ise yağsız et, yumurta, salata ve kahve bulunur ama tam tahıllardan dolayısıyla da liften fakir bir diyettir. Gelelim neticeye Bağırsak mikrobiyotasının hastalıklardan korunmada ve sağlıklı yaşamada ne kadar önemli olduğu bir kere daha gösterilmiş oluyor. Tek başına liften zengin bir diyet tabii ki işe yaramaz, öncelikle zeminin sağlam olması icap eder. Sağlıklı bir mikrobiyotaya sahip olmanın temel şartı ise anne sütünden başlayarak adam gibi beslenmedir ve bunun için de işlenmiş un ve şeker, trans yağlar yani hazır gıdalardan kesinlikle uzak 29 EYLÜL DURSUNBEY HAKİMİYET GAZETESİ durmak gerekir. Frontiers in Nutrition’ da yayınlanan değerlendirme makalesine göre, kakaoda bulunan flavanoller birkaç saat içinde zihinsel fonksiyonları artırıyor, uzun süreli düzenli tüketim bilişsel fonksiyonlardaki azalmayı önlüyor. Kırmızı et sağlıklı yaşamanın "temel unsurlarından" biridir. ET NE KADAR YENMELİ Mutlaka makul miktarda kırmızı et yenmelidir, az yenmesi veya hiç yenmemesi ciddi sağlık sorunları ve hastalıklara kapı açar. Tabii etin, evvel emirde sağlıklı beslenen hayvanlardan elde edilen sağlıklı et olması gerekir. Gel gelelim, bugünlerde "İstediğiniz kadar et yiyin" veya "Yiyebildiğiniz kadar yiyin" diyenler var. "Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!"... diyen Tevfik Fikret' e rahmet okutanları bile çıkıyor. Bu, insan sağlığını riske atan çok yanlış bir tavsiyedir, akıl tutulmasıdır. Bir gıdanın "faydalı olduğunu" vurgulamak için böyle bir ifadenin kullanılması belki mazur görülebilir ama inatla her gün tekrarlanması akıllara ziyandır. Tüm yenip içilenler “makul ve mantıklı miktarda” olmalıdır. En faydalı olan bir gıdanın bile “tıka basa” veya “istendiği kadar yenmesi” doğru değildir. Artistlik taslayanlara kanmayın, adam gibi beslenmeyi benimseyin. ÇİKOLATA YEMEK Flavanoller, oksidatif stresin yarattığı hücre hasarını önleyen antioksidan kimyasallardır ve kakao çekirdekleri de bu bakımdan çok zengindir. Kakaonun çok önemli bir besin unsuru olduğu ve beyin için de yararlı olduğu şüphesizdir lakin faydalı diye aşırıya da kaçılmaması şart. Çikolatanın her gün herkes tarafından makul miktarda yenmesi uygun olmakla beraber fazla yendiğinde çok fazla şeker de yenmiş olur. Çikolatanın şekeri az kakaosu bol olan “siyah” (bitter) formları tercih edilmelidir. Gelelim neticeye Tek bir besin veya besin ögesine methiyeler düzen araştırmaları daima maksatlı bulurum. Kakao elbette iyi bir antioksidan kaynağıdır ama sadece buna yüklenerek sağlıklı olmak mümkün değildir. Flavanoller kakaoya özgü antioksidanlar değildir, sayısız meyve ve sebzede de bulunurlar. Bu araştırmanın da çikolata endüstrisi tarafından dolaylı da olsa desteklenmiş olduğuna inanıyorum. Unutmazsanız her gün küçük bir parça siyah çikolata yiyin, unutkanlığa iyi gelir. Sayfa 2 Dikkat! Bu ilaçları sakın internetten almayın İstanbul Eczacı Odası, yaptığı açıklamada, internet ve benzeri ortamlarda sahte ve yasak olan ilaçların satılmaya başlandığı uyarısında bulunarak internet yoluyla ilaç satışının önüne geçilmesini talep etti. DİKKAT BU İLAÇLARI SAKIN İNTERNETTEN ALMAYIN Eczacı Odası'ndan yapılan yazılı açıklamada, internet ortamında çocuklar için satılan bazı ilaç ve gıda takviyelerinde antifriz tespit edildiği belirtildi. Sağlık için sahte ilaç ve zararlı, toksik maddeler içeren gıda takviyelerinden çok basit bir önlemle korunmanın mümkün olduğu belirtilen açıklamada, "İlaçlarınızı ve gıda takviyelerini yalnızca eczanelerden temin ederek, eczacı danışmanlığında kullanın" çağrısı yapıldı. Bu tarz ürünler yüzünden her yıl dünyada yaklaşık 1 milyon insanın hayatını kaybettiği, milyonlarca insanın da ciddi sağlık sorunları yaşadığı aktarılan açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya genelinde sahte ilaç ortalamasının yüzde 6 olduğu kaydedildi. Açıklamada, "Radyo, televizyon ve internet ortamlarında, 'Mucize, tamamen bitkisel' gibi yalanlarla sizlere reklam edilen zayıflama ve cinsel sağlık ürünlerinin içeriğinde aslında doktor tavsiyesi ve eczacı danışmanlığında kullanılması gereken ilaç etken maddelerinin olduğunu, bu ürünlerin bedelini bazı hastalarımızın hayatlarıyla ödediklerini biliyor musunuz? Ülkemizde ne yazık ki bu tarz ürünleri satanlara verilen cezaların, sahte çanta üretenlere verilen cezalarla neredeyse aynı olduğunun farkında mısınız?” görüşlerine yer verildi. Halk sağlığı sorunu yaratan bu konuda yetkililerin daha ciddi önlemler alarak, kendileriyle iş birliği yapmaları gerektiği ifade edilen açıklamada, şöyle denildi: "Sağlık Bakanlığının ilaç satışı yapan internet sitelerine erişimin engellenmesi kararı verme yetkisi var iken, bu konudaki birçok talebimiz ne yazık ki sonuçsuz kalmıştır. Yine internetten ilaç satışı yapan sitelere yönelik, ilgili mahkemelerden erişimin engellenmesi ve cezai işlem taleplerimizin de sonuçsuz kaldığı örnekler az değildir. 2011 yılında Avrupa Konseyi tarafından Moskova'da, 2012 yılında hükümetimiz tarafından Strazburg'da imzalanan ve 2014 yılında da TBMM tarafından onaylanarak kanunlaşan, 'Tıbbi Ürün Sahteciliği ve Halk Sağlığına Tehditler İçeren Benzeri Suçlar Hakkında Avrupa Konseyi Sözleşmesi' gereği atılması gereken yasal ve idari adımların bir an önce atılarak, internet ve benzeri ortamlarda ilaç satışının önüne geçilmesini talep ediyoruz." hakimiyet 29 EYLÜL 2017 DURSUNBEY HAKİMİYET GAZETESİ MUHARREM AYI VE AŞÛRE Her dinin, milletin kutsal veya diğer zaman dilimlerinden farklı kabul ettiği kendine özgü belirli gün ya da ayları vardır. Yüce Dinimiz İslâm’da da bu tür gün, gece ve aylar vardır. Şüphesiz insan için en değerli mefhumlardan birisi de zamandır. Çünkü her şey zaman içinde var olmakta, gelişmekte ve yine zaman içinde yok olmaktadır. İnsan hayatında önemli bir yere sahip olan ilim, amel, servet ve diğer bir çok değer, zaman içinde elde edilebilmektedir. Zamanı, gerektiği şekilde değerlendirebilenler hem dünyada hem de âhirette huzuru yakalayacaklardır. Zira Kur’an-ı Kerim’de zamanın öneminin bir sûre ile vurgulanması gerçekten anYASİN KARA lamlıdır: “Andolsun asra ki insan gerçekten ziyan içindedir...” (Asr, Dursunbey Vaizi 103/1) âyetinde yer alan “Asr” kelimesinin, zaman anlamında kullanıldığı müfessirlerin çoğunluğu tarafından ifade edilmiştir. Bu âyet, zamanın önemine işaret etmektedir. Sevgili Peygamberimiz de; “İki nimet vardır ki insanların çoğu bunların değerinden habersizdirler. Bunlar sağlık ve boş zamandır.”( Buhâri, Rikâk, 1; VII, 170) buyurmak suretiyle zamanın ve sağlığın önemine dikkat çekmiştir. Zaman kavramı yaratılmış varlıkların “ömür”lerini içinde yaşadıkları bir süreçtir. Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerimde zaman konusuna doğrudan ya da dolaylı yollarla dikkat çekilmektedir.Bu yolla, bir yandan her şeyi yaratan Yüce Allah’ın varlığının ve birliğinin bir delili olarak zaman ön plana çıkarılmakta, bir yandan da son derece kısa bir zaman diliminden ibaret olan insan ömrünün iyi değerlendirilmesi ve ahiret mutluluğunun elde edilmesi yolunda zamanın iyi değerlendirilmesi gerektiğine işaret edilmektedir. Soyut bir kavram olan zamanın insanlar tarafından algılanabilmesi, bizzat zaman içinde meydana gelen bir takım olayların esas alınması ile gerçekleşebilmektedir. Bu yolla insan, belli zaman dilimlerini isimlendirme imkanını elde etmiş, “önce” yi ve “sonra”yı , “geçmiş” i ve “gelecek” i tasavvur edebilmiştir, böylece düşüncelerini, bilgilerini bir zemine oturtma imkanını yakalamış, başkaları ile olan ilişkilerini düzene sokabilmiştir. Medeniyetin oluşması ve “dünyanın imarı” bu sayede gerçekleşmiştir. Şüphesiz bu gelişmenin temeli, yüce Yaratıcının, kainata koyduğu ve “sünnetüllah” olarak nitelenen sabit kanunlardır; meselâ güneşin, dünyanın ve ayın belli hareket düzenidir. Gün, ay ve yıl kavramları bu hareket düzenin birer sonucudur. Yüce Allah bu gerçeğe şu ayette işaret etmektedir: “Şüphesiz, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir.Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin.” (Tevbe, 9/36) “Haram aylar” Cahiliye devri uygulamasına göre, hürmet edilmesi gereken, savaş yapılması ve kan dökülmesi yasak olan Kameri aylar demektir. “Haram aylar” nitelemesinin, bu aylarda yapılacak ibadetlere daha çok sevap, günahlara ise daha çok ceza verilecek olmasına dayandığı da ifade edilmiştir. Bu aylardan Muharrem birinci, Recep yedinci, Zilkade on birinci ve Zilhicce de on ikinci aydır. Hz. Peygamber (s.a.v.) Veda Haccı sırasında Mina’da irad ettiği hutbede şöyle buyurmuştur: “İşte zaman, hakikaten Allah teala’nın gökleri ve yeri yarattığı günkü durumu gibi bir devre girdi: Yıl on iki aydır. Bunlardan dördü haramdır ki; üçü birbirinin ardında Zilkade, Zilhicce Muharrem, biri de Cumâdâ ile Şa’ban arasındaki Receb’dir.” (Buhârî, Tesîru Süre 9, 8; V, 204; Müslim, Kasâme, 29; II, 1305.) Bu dört ayın hürmeti öteden beri süre gelen dini bir uygulamadır. Hz.İbrahim ve İsmail (a.s.) zamanından beri Araplar bu esasa riayet ede gelmişlerdi. Cahiliye devrinde bile buna riayet edilmiş, haram aylarda savaş yapılmamıştır, yılın bu dönemi bir barış zamanı olmuştur. İslam’ın gelmesi ile barış genel bir prensip, savaş ise saldırıya maruz kalma ve tebliğe engel olunması hallerine has zorunlu bir durum haline geldiği için, “haram aylar” uygulaması da kalkmış oldu. MUHARREM AYININ AYRICALIĞI “Haram aylar” içinde Muharrem ayının ayrı bir yeri ve önemi vardır. Bu ayrıcalığı “Muharrem” adından da fark etmek mümkündür. Zira “muharrem” kelimesi, “haram kılınmış”, “hürmete layık” anlamlarına gelmektedir. Kısacası “haram aylar” uygulamasının genel adı, anlam itibarı ile bu aya özel bir ad olarak verilmiştir. Bu özel uygulama, şüphesiz Muharrem ayına atfedilen önemin bir yansıması olarak değerlendirilmelidir. Aynı önem İslam kültür ve tarihi sürecinde de devam ede gelmiştir. Zira İslam Hz. İbrahim’in tebliğ ettiği Hanif dini esaslarının devamı niteliliğinde olması sebebi ile, o geleneğin değerlerinin de sahibidir, dolayısı ile bu ayı değerli kılan tarihi olayları önemser. Diğer yandan, İslam’ın zuhurundan sonra da Muharrem ayı, dini, sosyal ve tarihi önemi haiz olaylara sahne olmuştur. Bu durum Muharrem ayını, İslam kültürü açısından daha da ön plana çıkarmaktadır. Muharrem Ayını önemli kılan özellikleri kısaca şöyle sıralamak mümkündür: 1.HİCRİ YILBAŞI Muharrem ayı, 12 ay ve 355 gün olan kameri yılın ilk ayıdır. Adından da anlaşılacağı üzere, kameri yılda -güneşin değil- ayın hareketleri esas alınmaktadır. Hicrî tarih, Hz. Muhammed (s.a.s.)’ in Mekke’den Medine’ye göç edişi ile başlar. Hicretin takvim başlangıcı olarak kabul edilmesi Hz. Ömer devrinde olmuştur. 2. AŞÛRE GÜNÜ (ON MUHARREM) Bilindiği üzere Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine’ye hicret ettiğinde orada Arap halkla birilikte yaşayan Yahudiler vardı. İşte bu Yahudiler, Hz. Musa ile İsrail oğullarının, Firavunun zulmünden Aşûre günü kurtulduğunu söyleyen Yahudileri Hz. Peygamber yalanlamamış ve hatta bu yönde olumlu bir tavır sergilemiştir. Bunun yanı sıra tüm Samî dinlerde özel bir yere sahip görünen aşûre günü, Cahiliyye Araplarınca da önemli kabul edilmiştir. Hatta Resûl-i Ekrem’in de peygamberlik öncesi ve sonrası dönemde bir süre bu günde oruç tuttuğuna dair rivayetlere de rastlanır. Medine döneminde bu orucu müslümanlara tavsiye ettiği bilinen bir husustur. Hz. Peygamber Aşûre günü oruç tutmayı teşvik etmiş ve “Aşûre günün orucunun, bir önceki yılın günahlarına keffaret olmasını Allah’tan umarım”( Tirmizi,Savm,48; III, 126.) buyurmuştur. RAMAZAN AYI VE AŞÛRE GÜNÜ Aşûre günü oruç tutulması uygulaması, Ramazan orucunun farz kılınmasına kadar devam etti. “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç sizden öncekilere olduğu gibi oruç size de farz kılındı.” (Bakara, 2/183) âyeti inince Aşûre orucu isteğe bağlı hale Sayfa 3 geldi. Hz. Aişe bunu şöyle anlatıyor: “Aşûre günü, Cahiliye devrinde Kureyşlilerin oruç tuttuğu bir gündü. Resülullah da bu günde oruç tutardı. Medine’ye gelince insanlara o günde oruç tutmayı emretti. Ramazan orucu farz olunca, Ramazanda oruç tutmaya başladı ve Aşûre orucunu terk etti. Ondan sonra, dileyen Aşûre orucunu tuttu, dileyen terk etti.”( Tirmizi, Savm, 49; III, 127.) Hz. Peygamber (s.a.v.) Muharrem ayının 9,10 ve 11. günlerinde oruç tutmayı ashabına tavsiye etmiştir. “Ramazan ayından sonra tutulan oruçların en hayırlısı, Allah’a izafetle (Allah’ın ayı denilerek) şereflendirilen Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farz namazlardan sonra en faziletli namaz ise geceleyin kılınan namazdır.”( Müslim, Sıyâm, 202; I, 821.) AŞÛRE GÜNÜ ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİNE İLİŞKİN SAHİH HADİSLER BULUNMASINA KARŞILIK, O GÜNDE HUBUBAT KARŞIMI AŞ (AŞÛRE) PİŞİRMEK, SADAKA VERMEK, MESCİTLERİ ZİYARET ETMEK VE KURBAN KESMEK GİBİ FİİLLER HAKKINDA SAHİH HABERE RASTLANMAMAKTADIR. Bununla birlikte, Müslüman Türklerin dînî halk geleneğinde önemli bir yer tutan aşûre, aynı zamanda Muharremin onuncu günü başlamak üzere, daha sonraki günlerde de özel merasimle pişirilip dağıtılan tatlıya isim olmuş ve sosyal dayanışmaya önemli katkılarda bulunmuştur. Çok eskiden beri devam eden aşûre aşı, Osmanlılar döneminde sarayda da pişirilmiş, “aşûre testisi” adı verilen özel kaplarla da saray dairelerine ve halka birkaç gün süreyle dağıtılmıştır. Aşûre Gününde Meydana Gelen Diğer Tarihi Olaylar Aşûre günü adı verilen 10 Muharrem gününde meydana geldiği rivayet edilen diğer bazı önemli olayları da kısaca şöyle sıralamak mümkündür: a. Rivayete göre, Hz. Nuh’un gemisi Tufandan kurtulup Cûdî dağına Aşûre günü oturmuştur. Bilindiği üzere, Hz.Nuh, Allah’ın emri üzerine kendine inananları yaptığı bir gemiye bindirmiş, tufan gerçekleşince, inanmayanlar suda boğularak helak olmuşlardı.( Hûd 11/ 25-43) b. Hz. Ademin tövbesinin kabul edilmesi, c.Hz. İbrahim’in Nemrut’un ateşinden kurtulması ve, d.Hz. Yakub’un oğlu Yusuf’a kavuşması e. Hz. Musa ve İsrail oğullarının Firavunun zulmünden kurtulmaları 10 Muharrem (Aşûre) günü gerçekleştiği rivayet edilen olaylar orasındadır. İSLAM TARİHİNDE 10 MUHARREM Emeviler’in ikinci hükümdarı Yezid zamanında ve Hicri 61,Miladi 680 yılı Muharrem ayının onuncu Cuma günü Hz. Hüseyin şahadeti ile sona eren tarihi olay meydana gelmiştir. Muharrem ayı içerisinde Hz. Hüseyin gibi büyük bir şahsiyetin şehit edilmiş olması, bütün Müslümanlar için büyük bir acı olmuş ve Müslümanları derinden etkilemiştir. Bu zatın, Hz. Peygamberin sevgili torunu olması ise bu acıyı daha da artırmaktadır. Tarihin belli bir kesitinde meydana gelen bu üzücü olayları iyi düşünmek ve bunlardan ders çıkarmak gerekir. Müslümanlara düşen görev, bu tür müessif olayların tekrarlanmasını önleyecek bir bilinç ve anlayışa sahip olmak; kardeşlik, birlik ve beraberliğimizi korumaktır. EHL-İ BEYT Ehlibeyt, “ev halkı”, “ev sahibi ile eşi, çocukları ve torunları” demektir.Terim anlamı ile “Hz. Peygamber(a.s.)ın ailesi ve soyu” demektir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır. “Câbir b. Abdillah diyor ki: “Resülullah (s.a.v.)i haccettiği yıl Arefe günü Kusvâ adlı devesi üzerinde insanlara hitap ederken gördüm. Onun şöyle dediğini işittim: Ey insanlar! Aranızda iki şey bıraktım ki, onlara tutunduğunuz sürece asla sapkınlığa düşmezsiniz: Allah’ın Kitabı ve benim ehl-i beytim” (Tirmizî, Menâkıb, 32; V, 662.) Şu halde ehli beyt Kur’an’a ve Sünnete bağlı, bu iki kaynağı hayatına yansıtan, onların canlı birer örneği olan seçkin insanları ifade ediyor. Kısaca ehli beyt sünneti ve bu bağlamda da Hz. Peygamberin yaşam biçimini temsil etmektedir, diyebiliriz. Buradan hareketle şunu ifade etmek gerekir ki, Kuran’ın ve sünnetin getirdiği esaslara sırt çevirerek, onları hayatımızın dışına çıkararak ehli beyti sevmek mümkün değildir. Zira seven kişi, sevdiğine benzemeye, onun gibi olmaya çalışır ve bunu sözleri ve davranışları ile ispat eder. Şüphesiz Hz. Peygamber (a.s.)’ ın aile halkından, ehlibeytinden birinin hiç hak etmediği bir muameleye tabi tutulması, şehit edilmesi, bütün müslümanlar adına son derece üzüntü verici, acı bir olaydır. Sıradan bir insanın canına kıyılmasını bütün insanları öldürmek gibi telakki eden bir din mensuplarının, böyle seçkin bir insana haksız yere kıyılmasını tabi ki telin eder. Böyle üzücü olayların yeniden meydana gelmemesi için ne gerekiyorsa onu yapmayı temel görevleri arasında görür. Ancak şu noktayı asla gözden kaçırmamalıyız: Hz. Hüseyin’e reva görülen bu muamele ne kadar haksız ve ne kadar üzücü olursa olsun, Müslümanlar arasında ayrılık ve husumet sebebi olmamalıdır. Tarihin belli döneminde gerçekleşen bu üzücü olayı gene tarihin hakemliğine emanet etmek ve duygulardan çok aklı hakim kılmak gerekir. Zira günümüzde Müslümanların her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğu inkar edilemez. Kerbelâ olayının hatırasını yad etme gerekçesi ile yas günü olarak algılanan 10 Muharremde sergilenen etkinliklerde Bazı Şii müslümanlar, “kendi kendine işkence” denebilecek uygulamalar sergilemektedirler. Halbuki bu tür uygulamalar İslam’a aykırıdır. Yas tutmanın da bir ölçüsü vardır ve bu ölçüyü Hz. Peygamber (s.a.v.) belirlemiştir. İslam’dan önce Cahiliye Arapları, ölen kimse için aşırı derece yas tutar, ölünün yakınları avazı çıktığı kadar bağırır, eşi kendini eve hapseder, yıkanmazdı. Hatta profesyonel ağlayıcılar da tutarlardı. Resülullah bu geleneği şu hadisi ile ortadan kaldırmıştır: “Yüzüne vurarak, yakasını yırtarak, cahiliye adetlerini sürdüren bizden değildir.” (Buhari, Cenaiz, 36; II, 82.) SONUÇ Muharrem ayı, İslam kültür tarihinde önemli yeri olan bir zaman dilimini temsil etmektedir. Bu ayın önemi, içinde meydana gelmiş olan öemli olaylardan kaynaklanmaktadır. İslam tarihinin en üzücü olaylarından biri olan Kerbela olayı da bu ayda gerçekleşmiştir. Bütün Müslümanları üzen bu tarihi olay, tarihin hakemliğine bırakılmalı, müminler arasında soğukluğun ve kırgınlığın sebebi kılınmamalıdır. Bütün müslümanlara düşen görev, tarihin güzelliklerini yaşadığımız dönemin şartları içinde yeniden yaşamaya gayret göstermek, yanlış ve üzücü örneklerden ibret alarak onların tekrar yaşanmaması için ne gerekiyorsa onu yapmaktır. hakimiyet mevsim meyvası incir Lezzetli ve tatlı incir insanlık tarihinin belki de en keyifli tüketilen meyvelerinden bir tanesidir. Görünüşü kadar sağlığa olan faydaları da yıllarca insanların dikkatini çekmektedir. İncir antioksidan, lif, mineraller ve vitaminler açısından çok zengin şifa kaynağıdır. İncir Asya ve Türkiye gibi ılıman iklimlerde yetişen bir meyve türüdür. Fakat zamanla öneminin anlaşılmasıyla birlikte Avrupa ve Amerika kıtasında da yetiştirilmeye başlanmıştır. Ev bahçelerinin mutlaka bir köşesinde incir ağacına yer ayrılır. İncir içerdiği besin, vitamin ve mineraller sayesinde sağlığa inanılmaz katkı sağlar. Sodyum, Potasyum ve Magnezyum açısından çok zengindir. Zengin bir C vitamini kaynağı olan incir, aynı şekilde fazla miktarda B3, B6, B2 ve K vitamini içermektedir. Çok az yağ içeren incirin kalp ve mideye çok faydası olan lif açısından çok zengindir. İncirin Sağlığa Faydaları İncirin en önemli özelliğinin yüksek derecede lif içermesi olduğunu söylemiştik. Bu özelliği ile kalp sağlığına ciddi anlamda katkı sağlar. Aynı şekilde sindirim sistemi ve özellikle mide için bu lifler çok faydalıdır. Kemik sağlığının korunması, sağlıklı ve sağlam iskelet yapısının oluşması için incirin içerdiği bol miktarda kalsiyum ve potasyum devreye girer. Bunun yanında çok az miktarda kalori içermesi diyet yapanların besin olarak inciri seçmelerinin en önemli nedenlerinden sadece bir tanesidir. İncirin Kemik Sağlığına Faydaları: İncirin en önemli özelliklerinden bir tanesi kemik ve dolaylı olarak iskelet sağlığına olan faydalarıdır. Bol miktarda kalsiyum ve K vitamini içermesi kemik dokularını güçlendirirken, kemiklerin kırılganlıklarını azaltır. Böylece hem kemik hastalıklarına yakalanma riskini azaltır hem de yaşlılıktan kaynaklanan kemik hastalıklarından korur. İncir Kalp Sağlığını Korur: İncir kalp sağlığını dolaylı olarak korur. Yüksek seviyede potasyum içermesi tansiyonun sağlıklı seviyede kalmasını sağlar. Böylece yüksek tansiyon sonucu kalbi etkileyecek olumsuzluklardan korur. İncir Vücudu Temizler: Gerek taze incir gerekse kuru incir doğal bir antibiyotik görevi görür. Antioksidan açısından çok güçlü olan incir, kanın ve bağırsakların temizlenmesini sağladığı gibi ilerleyen yaşlarda meydana gelebilecek göz ve solunum yolu hastalıklarına karşı koruyucu özelliği vardır. İncirin Sindirim Sistemine Faydaları: İncirin sindirim sistemine çok fazla katkıda bulunmasının en önemli sebebi, yukarıda bahsettiğimiz lif bakımından çok zengin olmasıdır. Doyurucu ve tok tutucu özelliğinden dolayı yeme isteğini azaltır. Bunun yanı sıra lifler mideyi kuvvetlendir. Ülser hastalığı için iyi geldiğini söyleyen uzmanlar vardır. İncirin kabızlığa Faydaları: Genel anlamda sindirim siteminin sağlıklı bir şekilde çalışmasına çok ciddi katkıda bulunan incir, özellikle kabızlık sorunu yaşa- 29 EYLÜL 2017 DURSUNBEY HAKİMİYET GAZETESİ yanlar içinde çok önemli bir şifa kaynağıdır. Kabızlığın en büyük nedenlerinden birisi, kilo veya hareketsizlikten kaynaklanan sindirim sistemi bozukluklarıdır. Özellikle bağırsakların iyi çalışmaması kabızlığa neden olur. Sindirim siteminin bütün organları için çok önemli bir besin olan lif incirde çok fazla olduğu için kabızlık sorunlarını çözme noktasında önemli bir tercihtir. Tansiyona Faydaları: Kalp sağlığına faydaları başlığında incirin yüksek derecede potasyum içerdiğinin altını çizmiştik. Potasyum tansiyonun dengelenmesinde önemli bir rol oynayan maddedir. Bu yüzden günlük incir tüketimi tansiyonu dengeler ve yüksek tansiyon kaynaklı hastalıklardan korur. Cilt Hastalıklarına Karşı Etkilidir: İncirin antioksidan özelliği aynı zamanda cilt bakımı ve sağlığı için mükemmel tecrübeler sunmaktadır. Taze incir püre şeklinde yüze 20 dakika uygulandığında cildi besler ve temizler. Özellikle akne sorunlarını giderme noktasında çok etkilidir. Ayrıca cildin yaşlanmasını önler. Ağrıları Azaltır: Özellikle kış aylarında soğuk algınlığından ve buna bağlı olarak meydana gelen salgın hastalıklardan kaynaklanan boğaz ağrılarına kadar etkilidir. Bir kuru inciri bir bardak ılık su ve bir kaşık balla karıştırarak tükettiğinizde boğaz ağrılarını büyük ölçüde gidermiş olduğunuzu görürsünüz. İncirin Saçlara Faydaları: İncirin içerdiği birçok madde şampuan sektöründe kullanılmaktadır. İçerdiği zengin C vitamini saçların köklerini güçlendirirken kafa derisinin sağlığını da korur. Aynı şekilde zengin bir magnezyum içerdiği için saçlara doğal bir görünüm kazandırmada etkili olur. Kuru İncirin Faydaları İncirin kurutulabilir olması, yılın bütün aylarında tüketilme imkanı sağlamaktadır. Belki de bu yüzden dünyanın en fazla tüketilen besin türlerinden birisidir. Hazmının kolay olması ve hoş tadının yanında kuru incirin de sağlık açısından birçok faydası vardır. • İçerdiği zengin liflerden dolayı sindirim sistemine çok faydalıdır. 3 adet kuru incir tüketimi vücudun lif ihtiyacının %20’sini karşılar. • Zayıflamaya yardımcı olur. Kuru incirin kalorisi çok düşüktür. Bu yüzden kilo aldırmaz. • Hipertansiyonu önler. Vücudun sodyum seviyesini dengeler. • Çok iyi bir antioksidan olan kuru incir, metabolizmanın güçlenmesini sağlar ve olası hastalıklara yakalanma riskini azaltır. • Kalp sağlığını korur. Damarlarda oluşan ve kalp sağlığını tehdit eden serbest radikallere karşı etkilidir. • Kanseri önleyici özelliği vardır. Antioksidan bakımından zengin olan kuru incir. Kanser hücrelerinin oluşmasına engel olur. Kanserli hücrelerin yayılma hızını düşürür. • Kuru incir demir açısından çok zengin bir şifa kaynağıdır. Bir kuru incir tüketimi günlük demir ihtiyacınızın %2’sini karşılar. ________________________________________ İncir Suyunun Faydaları İncir suyunun faydaları diğer varyasyonlarıyla ilişkilidir. Fakat bazı farklı hastalıkların tedavisinde ve bu hastalıklardan korunmada incir suyu daha etkili görünmektedir. • Uykusuzluğa iyi gelir. İçerdiği B6 vitamini yardımıyla aynı zamanda çok iyi bir müshil özelliği taşır. • Bronşları açar. Boğazda tahriş olan mukus zarlarını yatıştırıcı özelliği vardır ve bronş enfeksiyonlarını temizlemede etkili olur. • Kabızlığa iyi gelir. Özellikle yulaf sütü ile karıştırıldığında şiddetli kabızlığa çok iyi gelir. • Mesane taşı oluşumunu engeller. Mineral- Sayfa 4 lerin birikmesiyle oluşan mesane taşına oluşumunu engelleyici özelliği vardır. • Metabolizmayı hastalıklara karşı güçlendirir ve vücudun hastalık ve virüslere karşı savaşma gücünü arttırır. • Kalori yakmaya yardımcı olur. Bu da kilo vermek için tercih edilme nedenlerinden bir tanesidir. • Çocukların hatta bebeklerin gelişimine yardımcı olur. Taze sıkılmış incir suyu besin değeri açısından anne sütüne yakındır. • İncir suyunun aynı zamanda yaşlanmaktan kaynaklanan hastalıklara yakalanma riskini azalttığı bilinmektedir. • C ve E vitamini açısından zengin olduğu için saçlara faydalıdır. İncir Kürünün Faydaları Şimdiye kadar incirin birçok faydasının olduğunu detaylı olarak ele aldık. İncir kuru daha çok gebe kalma sorunu yaşayan kadınlar tarafından bu sorunu çözmek için başvurulan bir yöntemdir. Bu kürün hazırlanması gayet kolaydır. 3 bardak suyu kaynatmaya koyun ve içerisine 17-19 tane kuru inciri ikiye bölerek koyun. 22 dakika kaynamaya bırakın. 22 iki dakika kaynadıktan sonra suyu süzün ve 3 öğün halinde yemeklerden önce için. İncir Kürü nasıl ve ne kadar süre uygulanmalıdır: Toplamda 42-45 gün uygulanır. 22-23 gün içilir ve bir hafta (7 gün) ara verdikten sonra yine 22-23 gün tekrar içilir. Kürün her gün hazırlanması daha iyi verim alma açısından önemlidir. İncirin Zararları İncir tüketiminin bilinen bir zararı yoktur. Fakat özellikle diyabet sorunu yaşayanların doktorlarına danışmaları tavsiye edilir. Çünkü; • İnsülin kan şekerinin düşürmeye yarar. İncir de aynı şekilde kan şekerinin düşmesine neden olur. Aynı anda insülin ve incir tüketimi kan şekerinin çok düşmesine neden olabilir. Bu yüzden insülin kullanan hastalar mutlaka doktorlarına danışarak incir tüketmelidirler. Tavsiyeler İncirin sağlığa faydalarını ele aldığımız bu yazıda, birçok hastalığa faydasını ve birçok hastalığa karşı da koruyucu özelliklerini gördük. İncil kurutulduğu için sürekli tüketmek mümkün. Düzenli olarak incir tüketimi kalp sağlığından, kanserle mücadeleye kadar birçok hastalığa yakalanmamanız için önemlidir. Yalnız dediğimiz gibi, diyabet sorunu olan hastalar mutlaka inciri tüketmeden önce doktorlarına danışmayı unutmamalıdırlar. hakimiyet 29 EYLÜL 2017 DURSUNBEY HAKİMİYET GAZETESİ BALIKESİR’DE OKULA BAŞLAMA SAATLERİ BELLİ OLDU. Balıkesir Valiliği tarafından yapılan açıklamada 2017-2018 Eğitim-Öğretim yılında ikili eğitim yapan anaokulu, ilkokul ve ortaokullarda eğitim öğretimin en erken sabah 08:00’da başlama kararının alındığı bildirildi. BalıkesirValiliğitarafındanyapılanaçıklamada2017-2018Eğitim-Öğretimyılında okulların başlama saatiyle ilgili olarak yapılan açıklamada “Tekli saat uygulamasının ilk kez uygulandığı 2016-2017 Eğitim-Öğretim Yılında özellikle ikili eğitim-öğretim yapan okullardaki öğrencilerin kış aylarında sabah okula çok erken gitmeleri kaynaklı eğitim, öğretim ve ulaşım konularında sıkıntılar ve yakınmalar Valiliğimizeintikaletmiştir.Teklisaatuygulamasıbuyıldauygulanacağıiçinyaşanması muhtemel sorun ve sıkıntıları çözmek amacıyla konunun tarafları olan okul idareleri, veli ve servis taşıyıcıları başta olmak üzere ilgili kurumlarla yapılan görüşmelerde İlimizde ikili eğitim-öğretim yapan anaokulu, ilkokul ve ortaokullarda eğitim-öğretimin sabah başlama saatinin daha ileri saate alınmasının uygunolacağıgörüşünevarılmış;bukapsamdaValiliğimizce2017-2018EğitimÖğretim yılında İlimizde ikili eğitim yapan anaokulu, ilkokul ve ortaokullarda eğitim öğretimin en erken sabah 08:00’da başlaması kararı alınmıştır. Tekli eğitimöğretim yapan okullarda ise Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinin 9.maddesi: “Derslerin başlama, bitiş ve öğle arası dinlenme süreleri il çalışma takvimine uygun olarak okul müdürünün başkanlığında okul zümre başkanları ve okul öğrenci temsilcisinden oluşan komisyon tarafından ortaöğretim kurumunun özellikleri, uygulanan programlar ile çevre ve ulaşım şartları dikkate alınarak belirlenir. Dersler arasındaki dinlenme süresi 10 dakikadan, öğle arası dinlenme süresi ise 45 dakikadan az olamaz. Ancak ikili öğretim yapan okullarda bu süreler daha kısa belirlenebilir.” gereğince derse başlama saatinin kurumunun özellikleri, uygulanan programlar ile çevre ve ulaşım şartları dikkate alınarak eğitim kurumlarınca belirlenmesi gerekmektedir” görüşlerine yer verildi. Hatice Aytekin Yerlitürk. Sayfa 5 SÜT FİYATLARI BELİRLENDİ. 1,30 TL’LİK ÇİĞ SÜT FİYATI ÜRETİCİYİ MEMNUN ETMEDİ. Çiğ süt için açıklanan 1,30 TL’lik fiyat üreticiyi adeta ikiye böldü. Bazı üreticiler fiyatı kabullenirken, bazı üretici birlikleri ise fiyatın sanayici baskısı ile verildiğini savunuyor. Fiyata başından beri tepki gösterdiklerini ifade eden Süt Üreticileri Birliği Başkanı Necmi Ayyıldız, “Sanayiciler, fiyat artarsa enflasyon da artar diye komik bir bahana öne sürüyor” dedi. 28 Haziranda Ankara’da toplanan Ulusal Süt Konseyi’nin çiğ süte verdiği 1,30 TL’lik fiyatın ardından tartışmaların ardı arkasının kesilmediğini vurgulayan Ayyıldız, “Birlik olarak bu fiyata en başından itiraz eden nadir birliklerden biriyiz. İki buçuk aydır fiyatın değişmesi için mücadelemizi sürdürüyoruz. Ulusal Süt Konseyi (USK) kurulduğundan bu yana ilk defa yerelde birlik ve sanayicilerle toplantı yapıp bir bildiri yayınladık. Süt Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Tevfik Keskin ile beraber süt fiyatlarının artması için koordineli olarak hareket etmekteyiz. Geldiğimiz noktada şu anda bu fiyatın piyasayı yansıtmadığı ve bu fiyatın yükselmesi gerektiği apaçık ortaya çıkmıştır. Fakat biz mücadelemizi sürdürürken sanayicilerde Tarım Bakanlığı nezdinde mücadelelerini sürdürmekteler. En son yapacak bir şeyleri kalmadığında süte bir zam daha yapılırsa enflasyon yükselir diye bir sebep önümüze sürmektedirler. Son üç yıldır süt ürünlerine yüzde 30 zam gelirken, süte yapılan yüzde 7 zamdan sonra ikinci yapılacak zammın enflasyonu artıracağı söylenmektedir. Şu anda Süt Üreticileri Birliği olarak bizim beklentimiz bir hafta içerisinde Ulusal Süt Konseyi (USK) nezdinde bir toplantı yapılmasıdır. Bu da olmadığı takdirde, kendi bölgemizdeki sanayicilerle bir araya gelerek kendi fiyatımızı oluşturacağız” şeklinde konuştu. Zekeriya Turan. MOBİLYA - İSTİKBAL-VESTEL Tel : 662 50 02 MOBİLYA - BELLONA - PROFİLO Tel : 662 19 76 BEYAZ EŞYA - BOSCH - PRELLİ Telefax : 662 10 38 MURAT ÖZER VE OĞULLARI CUMA GÜNLERİ ÇIKAN SİYASİ GAZETE Tel. : 662 19 85 - 662 62 62 Adres: Cebeci Mh. Sipahi Sk. No: 1/A DURSUNBEY/BALIKESİR [email protected] Gazetemize gönderilen yazılar yayınlansın veya yayınlanmasın iade edilmez. İmzalı yazıların sorumluluğu sahibine aittir. Senelik Abone : 100 TL. Tüzük İlanı : 200 TL. Zayi İlanı : 10 TL. Kongre İlanı : 300 TL. ResmiİlanCm : 10,40 TL. Fiatı : 30 Kr. DURSUNBEY HAKİMİYET MATBAASI TESİSLERİNDE DİZİLMİŞ VE BASILMIŞTIR SaHİBİ : MEHMET yarMa SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ HaTİcE yErlİTürK SAYFA SEKRETERİ : cEMal BaKır MUHABİRLER ZEKERİYA TURAN - MEHMET ÇAY MEHMET YARMA - ZUHAL YARMATUĞÇE ADAK hakimiyet 29 EYLÜL 2017 DURSUNBEY HAKİMİYET GAZETESİ Sayfa 6 İLÇEMİZDE İÇİŞLERİ BAKANLIĞININ NUMARATAJ ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR Dursunbey'de İçişleri Bakanlığının Numarataj Çalışması Başladı. ilçemizde, Mekansal Adres Kayıt Sistemi (MAKS) Projesi kapsamında veri üretimi ve yaygınlaştırma çalışmaları başladı. Bu kapsamda yaklaşık 30 görevli mahalle mahalle dolaşarak tablet üzerinden hem fotoğraf çekecek hem de verileri girecek. İçişleri BakanlığıNüfusveVatandaşlıkİşleriGenelMüdürlüğü'nce,ulusalveritabanında yer alan adres verilerine mekansal boyut kazandırmak amacıyla adres bilgilerini harita üzerinden de görünebilir kılacak MAKS Projesi veri üretimi ve yaygınlaştırma çalışmaları Dursunbey'de başladı. Çalışmalar kapsamında İçişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilen yaklaşık 30 kişilik ekip, Dursunbey'in 111 mahallesinde, binaları ve yolları tek tek fotoğraflıyor, aynı zamanda üst yapıya dair bilgileri de fotoğraflarla veri tabanına işliyor. Ellerinde tablet pc bulunan bu ekip elemanlarının boynunda asılı İçişleri bakanlığı tarafından verilen kimlikler bulunuyor. Bu çalışma hakkında bilgi veren Dursunbey Belediye Başkan yardımcısı Sadettin Aslan Projenin bu yıl 31 ili kapsadığını ve Dursunbey'in de pilot ilçe olarak seçildiğini ifade etti. Aslan yaptığı açıklamda, "İçişleri Bakanlığımız nezdinde yürütülen MAKS projesi sayesinde özellikle afet ve acil durum anında ihtiyacı olan tüm kamu kurumları, bilgilere anlık olarak ulaşabilecek. Aynı zamanda ulaşım, sağlık başta olmak üzere birçok alanda mekansal analizler yapılabilecek ve bu veriler yatırım politikalarını da yönlendirecek. Çalışmalar ilçemizde ilk olarak Üçeylül mahallemizden başladı ve kademeli olarak ilçe merkezimizde devam ediyor" Mehmet cay GRİP AŞISI DÖNEMİ BAŞLIYOR Sonbahar aylarına girilmesi ile birlikte en çok karşılaşılan solunum yolu enfeksiyonlardan biri olan grip, her an kapınızı çalabilir. Uzmanlar rahat bir kış geçirmek için başta hamileler, çocuklar 50 yaş ve üzeri kişiler olmak üzere 6 aydan büyük olan herkesin grip aşısı yaptırmasını tavsiye ediyor. Sonbahar aylarına girilmesiyle birlikte hava sıcaklıklarının değişmeye başlaması ve kapalı mekanlarda daha fazla vakit geçirilmesi bazı solunum yolu enfeksiyonlarına karşı hazır olmayı gerektiriyor. Bu dönemi hasta olmadan geçirmek için alınacak tedbirlerin başında da grip aşısını yaptırmak geliyor. 6 aydan büyük olan herkesin, her yıl grip aşısı olması gerektiğini belirten Emsey Hospital Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Çağrı Corayev, aşı uygulamasının en iyi zamanının kış öncesi yani Eylül ayından itibaren yaptırılması gerektiğini söyledi. Aşıyı özellikle yüksek riskli olan gruplar içinde bulunan 6 ay ve 4 yaş arasındaki çocukların, 50 yaş ve üzeri kişilerin, hamilelerin, kronik hastalığı ve bağışıklık problemi olan kişilerin yaptırmasının önemine vurgu yapan Dr. Corayev, grip aşısının neden yapılması gerektiğine, yan etkilerine ve grip aşısının kendisinin gribe neden olduğu algısı üzerine merak edilenleri anlattı. Grip aşısı sizi ve çevrenizdeki kişileri korur Grip aşısı yaptırmanın kişileri korumanın yanı sıra çevredeki diğer kişileri de hasta olmaktan koruduğunu belirten Dr. Çağrı Corayev, şöyle konuştu: “Grip aşısı olmak sizi hasta olmaktan korumanın yanı sıra çevrenizdekileri de korur. Aşı olduğunuz halde hasta olursanız da hastalığı hafif atlatırsınız yani aşı sizi hastalığın ağır ve ölümcül komplikasyonlarından korur. Bazı yıllarda aşı diğer yıllara nazaran daha etkili olur. Çünkü aşı, virüsün yapacağı genetik değiştirme hamlesi adeta bir satranç hamlesi gibi tahmin edilerek geliştirilir. Doğru tahmin edilememesi aşının etkisini düşürür.” Nezlede grip aşısı etkili değildir Grip aşısının gribe sebep olduğuna dair bazı şikayetlere de değinen Dr. Corayev, bu durumu şöyle açıkladı: “Bazıları grip aşısı olduktan sonra hastalandıklarını, bunun grip aşısı yüzünden olduğunu ve dolayısıyla aşının faydasının olmadığını düşünüyorlar. Bu bir yanılgıdır. Genellikle aşı olmadan önce grip veya başka virüsün neden olduğu hastalığın başlamış olması bu yanılgının sebeplidir. Çünkü aşının daha az etkili olduğu yıllarda bile hastalığı hafiflettiği, ciddi ve ölümcül komplikasyonlara karşı koruduğu gösterilmiştir. Ancak “Nezle” denilen grip virüsünden farklı mikroorganizmaların sebep olduğu grip benzeri hastalıkta grip aşısı etkili değildir.” Grip aşısının yan etkisi nadir görülür Genellikle grip aşısının ciddi bir yan etkisinin bulunmadığını belirten Dr. Corayev, çok nadiren de olsa aşının uygulandığı yerde kızarıklık, hafif kabarıklık, ağrı, hafif ateş, hafif döküntü, baş veya vücut ağrısı, çok çok seyrekte olsa alerji gibi yan etkilere sebep olabildiğini sözlerine ekledi. hakimiyet 29 EYLÜL 2017 DURSUNBEY HAKİMİYET GAZETESİ Sayfa 7 DURSUNBEY SOSYAL GÜVENLİK MERKEZ MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN 7020 SAYILI KANUN KAPSAMINDAKİ YAPILANDIRMALARDA PEŞİN ÖDEME SÜRESİNİN UZATILMASI KONUSUNDA AÇIKLAMALARDA BULUNULDU. Dursunbey Sosyal Güvenlik Merkez Müdürü Mehmet YILDIZ, 7020 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun kapsamında borçlarını peşin ödeme tercihinde bulunarak yapılandıranların, 2 Ekim 2017 tarihine kadar borçlarını ödemeleri gerektiğini bildirdi. Konuya ilişkin açıklama yapan Merkez Müdürü Mehmet YILDIZ, SGK borçlarını 7020 sayılı yasa kapsamında peşin yapılandıranların bu fırsatı kaçırmamaları gerektiğini belirterek "Kurumumuza olan prim borçlarını 7020 sayılı Kanun kapsamında peşin ödeme tercihinde bulunarak yapılandıran ancak 5 Eylül 2017 tarihine kadar borçlarını ödemeyen işveren ve sigortalılarımızın 7020 sayılı Kanun kapsamında yapılandırma borcunu 6183 sayılı Kanun'un 51 İnci maddesine göre belirlenen geç ödeme zammı ile 2 Ekim 2017 tarihine kadar ödemeleri halinde yapılandırma hükümlerinden faydalandırılacaklardır. SGK borçlarını yapılandıran vatandaşlarımızın bu fırsatı kaçırmayarak, en geç 02.10.2017 tarihine kadar hatta son günü beklemeden borçlarını ödemeleri önem arz etmektedir" ifadelerini kullandı. BASIN BİLDİRİSİ (KOBİ GELİŞİM ÇAĞRISI) açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin sürdürülebilir büyümesi için imalat sanayi sektörünü güçlendirmek ve rekabet gücünü artırmak gerektiğine işaret eden Çay, bu kapsamda «Üretim ve İhracatta Teknoloji Seviyesi Yüksek, Katma Değerli Ürünlerin Payının Arttırılması” temasıyla, imalat sektörü KOBİ’lerine yönelik proje çağrısının hazırlandığını söyledi. Programın detaylarını anlatan Çay, çağrıya üretimde nesnelerin interneti uygulamaları, orta yüksek ve yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve ihracattaki ağırlığının arttırılması, katma değeri yüksek üretim yapısına geçiş, ihracat kapasitesinin arttırılması ve yeni pazarlara açılım, mikro ölçekli işletmelerde tasarım, mühendislik imkan ve kabiliyetlerinin geliştirilmesi ve ölçek büyütme, bilişim teknolojisi altyapısının güçlendirilmesi, enerji verimliliğinin arttırılması ve yeşil üretime geçiş başlığı altında sunulan projelerinin kabul edileceğini belirtti. Çay, çağrıya proje sunacak işletmelerin, KOSGEB veritabanına kayıtlı ve aktif olmaları gerektiğine dikkati çekerek, “Bilanço usulünde defter tutmak kaydıyla, orta yüksek ve yüksek teknolojili imalat sanayisi sektörlerindeki KOBİ’lerin tümü, 11 Eylül-20 Ekim’de başvuru yapabilecek. Orta düşük ve düşük teknolojili sektörlerdeki KOBİ’lerde ise 2016 yılı net satış hasılatının en az 300 bin lira ve yıllık ortalama çalışan sayısının en az 3 olması şartı aranacak. İşletmelerin proje bütçe tekliflerinin, 2016 yılı net satış hasılatını aşmaması gerekecek.” diye konuştu. KOBİ’lerin destekten azami ölçüde yararlanabilmeleri için çağrı kapsamına uygun, somut ve ulaşılabilir hedefler tanımlamaları, hedeflere ulaşmalarını sağlayacak faaliyetleri detaylıca kurgulamaları ve proje giderleriyle faaliyetleri arasındaki ilişkileri net olarak göstermeleri tavsiyesinde bulunan Çay, proje hedef ve Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı faaliyetleriyle doğrudan ilişkili olmak kaydıyla yeni istihdam edilecek personel, (KOSGEB) tarafından KOBİGEL-KOBİ Gelişim Destek Programı kapsamında 65. makine-teçhizat ve kalıp, yazılım, eğitim, danışmanlık, belgelendirme, test, anaHükümet Programı, Onuncu Kalkınma Planı, KOBİ Stratejisi Eylem Planı ve Tür- liz, tanıtım, yurt dışı seyahat, fuar katılım, stand, nakliye ve fuar kataloğu giderlekiye Sanayi Stratejisi Belgesi’nde belirtilen eylem ve politikalar dikkate alınarak, rinin destekleneceğini dile getirdi. imalat sanayi sektörüne yönelik “Üretim ve İhracatta Teknoloji Seviyesi Yüksek, “Desteklenecek projeler nasıl belirlenecek” Katma Değerli Ürünlerin ve KOBİ’lerin Payının Arttırılması” başlığında Proje Teklif Çay, başvuruların kurullar tarafından inceleneceğini, 100 puan üzerinden yapılacak değerlendirmede eşik puan değerini geçenlerin 2. değerlendirme safhasına Çağrısına çıkılmıştır. alınacağını ve nihai puanlama yapılacağını aktardı. Nihai puanlama sonucunda KOBİGEL – KOBİ Gelişim Destek Programının amacı; ülkenin ulusal ve uluslararası uygun bulunan projelerin sıralamaya tabi tutulacağını ve bütçe imkanları dahedefleri doğrultusunda, küçük ve orta ölçekli işletmelerin, ekonomideki payla- hilinde en yüksek puandan başlamak üzere destekleneceklerin belirleneceğini rının ve etkinliklerinin arttırılması, rekabet güçlerinin ve sağladıkları katma değe- kaydeden Çay, “İşletme sahibinin veya yüzde 50’den fazla hisseli ortağının kadın girişimci olması, orta yüksek veya yüksek teknolojili sektörde faaliyet gösterilrin yükseltilmesi amacıyla hazırlayacakları projelerin desteklenmesidir. mesi, işletmenin KOSGEB veya diğer kamu kurumlarından aldığı proje desteğiProje Teklif Çağrısı duyurusu KOSGEB kurumsal internet sayfasında yayınlanmış- nin, çağrı ilan tarihinden geriye son 3 yıllık süre içinde başarılı tamamlanmış oltır. Başvuru tarihleri 11 Eylül - 20 Ekim 2017 olarak belirlenmiştir. İşletmeler Proje ması şartlarını sağlayan KOBİ’lerin projelerine, toplamda yüzde 10’a kadar ilave Başvuru Formu’nu doldurarak 20 Ekim 2017 tarihi saat 23.59’a kadar sistem üze- puan verilecek.” ifadesini kullandı. İşletmelereverilecekdestektutarınadeğinenÇay,“Verilecekdesteğinüstlimitrinden onaylayabilecektir. leri 300 bin lira geri ödemesiz, 700 bin lira geri ödemeli olmak üzere toplam 1 KOSGEB Balıkesir Müdürü Hüsamettin ÇAY, KOBİGEL-KOBİ Gelişim Destek Prog- milyon lira. KOBİ’lere proje bütçesinin yüzde 30’una kadar erken ödeme yapılaramı 2017 Çağrısı başvurularının başlayacağını bildirerek, “İmalat sektörü KO- bilecek. Üst limitler aşılmamak kaydıyla uygun bulunan gider kalemleri ve tutarBİ’lerine verilecek desteğin üst limitleri 300 bin lira geri ödemesiz, 700 bin lira larınınKDVhariçkısmıüzerindenyüzde60oranındadestekverilecek.”şeklinde geri ödemeli olmak üzere toplam 1 milyon lira. Üst limitler aşılmamak kaydıyla, konuştu. uygunbulunangiderkalemlerivetutarlarınınKDVhariçkısmıüzerindenyüzde Çay, başvuru kılavuzu ve proje formatına “www.kosgeb.gov.tr” adresinden erişilebileceğine, başvuruların aralık ayı sonunda sonuçlandırılacağını ve ilan edile60 oranında destek verilecek.” dedi. Çay, KOSGEB’in, “KOBİGEL-KOBİ Gelişim Destek Programı 2017 Çağrısı»na ilişkin ceğini kaydetti. hakimiyet 29 EYLÜL 2017 DURSUNBEY HAKİMİYET GAZETESİ KADİR ÇOBANIN YENİ AÇTIĞI ŞAFAK LOKANTASINI, ECZACI ZUHAL YARMA İLE ZİYARET ETTİK. HAYIRLI OLSUN. Sayfa 8 ECZANE ZUHAL YARMA 662 62 62 Devlet Cad. Kent Meydanı KAYA ECZANESİ YÜKSEL ECZANESİ Sipahi Sokak 662 33 00 Balıkesir Cad. 662 38 67 KORKMAZ ECZANESİ ÖZDEN ECZANESİ Eminbey Cad. Tel : 662 12 88 Bağlarbaşı Cad Tel : 662 11 00 GÜL ECZANESİ YELLİCE ECZANESİ Bağlarbaşı Cad Tel : 662 44 05 Balıkesir Cad Tel : 662 13 07 DURSUNBEY ECZANESİ AVCI ECZANESİ Park Karşısı Tel : 662 17 54 Bağlarbaşı Cad Tel : 662 18 00 GÜVEN ECZANESİ DURBAL ECZANESİ Sipahi Sokak. Tel : 662 19 07 Balıkesir Cad Tel : 662 15 65 DURSUNBEY BELEDİYE BAŞKANI HALKLA BULUŞTU Belediye Başkanı Ramazan Bahçavan, ilçemiz mahallelerinde halk günü buluşması toplantılarını başlattı. Çiftçi mahallesinde gerçekleşen ilk toplantıya Balıkesir Milletvekili Kasım Bostan’da katıldı. 2014 yerel seçimlerinin ardından yaptığı açıklamada İstişareye dayalı bir yönetim diyerek Dursunbey’de hizmet vermeye başlayan Belediye Başkanı Ramazan Bahçavan, toplumun bir çok kesimleri ile istişare toplantıları yapmıştı. Bu toplantıların ardından şimdide mahallelerin sorunlarını yerinde görmek ve vatandaşların talep ve isteklerini dinlemek isteyen Başkan Bahçavan ‘Halk Günü Buluşması’ toplantılarına başladı. İlçe merkezinde bulunan Çiftçi mahallesinde toplantıların ilkini gerçekleştiren Başkan Bahçavan’a Balıkesir Milletvekili Kasım Bostan’da eşlik etti. Bu toplantılarda yapılan hizmetleri anlatmak yerine yapılmayan hizmetler için istek ve önerileri dinleyeceklerini ifade eden Belediye Başkanı Ramazan Bahçavan, vatandaşların kendilerine ile bire bir ulaşması açısından da bu toplantıların önemli olduğunu söyledi. Halk günü toplantıları hakkında kısa bir açıklama yapan Belediye Başkanı Ramazan Bahçavan daha sonra ma- halle sakinlerinden gelen talep, istek ve önerileri dinledi. Talepleri Başkan Yardımcısı Sadettin Aslan ve meclis Üyesi Halil Sarıoğlu’na not ettiren Başkan Bahçavan gelen taleplerin en kısa süre içinde yapılacağını söyledi. DURSUNBEY HER HİZMETİ HAKEDİYOR Vatandaşlardan gelen talep, istek ve önerilerin ardından toplantıya katılan Balıkesir Milletvekili Kasım Bostan söz aldı. Dursunbey ve tüm mahallelerinde yapılan hizmetler ile ilgili açıklamalarda bulunan Bostan, Dursunbey Belediyesinin ve Başkanının İlçe genelinde önemli projelere imza attığını ve atmaya devam ettiğini söyledi. Dursunbey’in modern Dünya’ya ayak uydurduğunu ifade eden Milletvekili Kasım Bostan, kendilerinin de Hükümet bazında Dursunbey’e önemli kazanımlar sağladıklarını ifade etti. Dursunbeylilerin her hizmeti hak ettiklerini ifade eden Bostan, İlçeye yapılacak olan Yaşlı Bakım ve rehabilitasyon merkezinin Ülke genelinde örnek bir proje olacağını söyledi. Ayrıca yapımı devam eden Gençlik Merkezi’nin 2018 yılı başlarında biteceğini hatırlatan Bostan, bu projenin gençler açısından çok önemli olduğunu vurguladı. “EN BÜYÜK HEDEFİM DURSUNBEY YOLU VE DOĞALGAZ” Dursunbey-Balıkesir arasında ki Duble yol hakkında da konuşan Balıkesir Milletvekili Kasım Bostan bu yolda ki bürokratik engelleri bir bir aştıklarını ve kısa zaman zarfında bu yolda çalışmaların da başlayacağını yineledi. En büyük hedefinin Balıkesir-Dursunbey-Kütahya yolunun tamamlanması olduğunu ifade eden Bostan, ikinci hedefinin ise Dursunbey’e Doğalgaz getirilmesi olduğunu söyledi. Bu konuda Bakan düzeyinde görüşmeleri gerçekleştirdiğini ifade eden Milletvekili Bostan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la da bir görüşme gerçekleştireceğini ifade etti. Toplantıda Dursunbey Organize Sanayi Bölgesi ile ilgili açıklama yapan Belediye Başkanı Ramazan Bahçavan, kısa bir zaman içinde OSB’de altyapı çalışmalarının başlayacağını söyledi. Altyapı çalışmalarının toplam maliyetinin 20 Milyon TL olacağını ifade eden Başkan Bahçavan, 2019 yılı içinde ise fabrika kurulum çalışmalarının başlayacağını söyledi. Konu hakkında söz alan Balıkesir Milletvekili Kasım Bostan, OSB’nin Dursunbey’e kurulması ile ilgili Belediye Başkanı Ramazan Bahçavan’ın çalışmalarını kutlayan Bostan, Başkan ile güzel bir çalışma yürüterek OSB’nin mütevelli heyetini kurduklarını söyledi. Dursunbey’de faaliyete geçecek olan Organize Sanayi Bölgesine hem Dursunbeyli hem Balıkesirli hem de Ülke genelindeki yatırımcıları davet eden Milletvekili Kasım Bostan, Çanakkale köprüsünün bitmesi, Balıkesir-Kütahya yolunun tamamlanması ve Dursunbey’e Doğal gazın gelmesi ile Dursunbey OSB’den yatırımcıların ucuz maliyetle parsel alamayacağını söyledi. Dursunbey’in bugün fırsat sunduğunu ısrarla ifade eden Bostan, yatırımcıların ellerini çabuk tutmasını ve buraya yatırım yapmalarını tavsiye etti. Üç ya da beş yıl sonra bu fırsatı kaçıranların Büyük maliyetler ödemek zorunda kalacağını ifade eden Milletvekili Kasım Bostan, yatırımcıları OSB’ye davet etti. Toplantının sonunda vatandaşlar Çiftçi mahallesi hacı Hüseyin Camii yanında yapılan Park ve meydan düzenlemesi için Başkan Bahçavan’a teşekkür ettiler. Toplantının sonunda Başkan ve Milletvekili ile özel görüşmek isteyen vatandaşlar da talep ve isteklerini ilettiler. Başkan Bahçavan her zaman olduğu gibi çocukları yine unutmayarak onlara çeşitli hediyeler verdi. C.Bakır