terörün, her türlüsünü lanetliyoruz! neden bu hale geldiğimizi

advertisement
hakimiyet
DURSUNBEY
06 OCAK 2017 CUMA Fiatı : 30 Kr.
Yıl : 41 Sayı : 2725
Kuruluş Tarhi
3 Eylül 1976
TERÖRÜN, HER TÜRLÜSÜNÜ
LANETLİYORUZ!
NEDEN BU HALE
GELDİĞİMİZİ DÜŞÜNÜP,
MİLLET OLARAK BİRLİK
VE BERABERLİĞİMİZİ
KORUMALIYIZ.
2016 Yılında yaşanan terör olaylarından
sonra, Aralık ayındaki, İstanbul(Beşiktaş)
ve Kayseri'deki hain terör saldırılarının ardından 2017 yılına taze bir başlangıç ile
girmeyi ümit ederken, yılbaşı gecesinin ilk
saatlerindeki hain saldırı hepimizin ümitlerini kırdı. Ve biz bu hale nasıl ve neden
MEHMET YARMA
geldik sorularını aklımıza getirdi.Yeni yılda, yeni umutlarımız vardı... 2017nın barış
ve kardeşlik duygusunun egemen olacağı bir yıl olmasını diliyorduk. Fakat... Daha ilk saatlerde bu umutlar bir anda yok
oldu! Millet olarak inşaallah güzel günler görürüz.
İstanbul Ortaköy'deki Reina gece kulübüne, hunharca, kahpece ve alçakça yapılan terör saldırısında ve İzmir saldırısında, yeni yıla mutluluk içinde girmeyi amaçlayan masum İnsanlara ölüm yağdırıldı.
Bu ne vahşettir! Bu ne kalleşliktir!
Bunu yapanlar insan da olamaz, hayvan da... Çünkü hayvanların bile bir asaleti, vicdanı vardır. Teröristlerin ise, dini. imanı, vicdanı, hiçbir şeyi yok. Onlar, topluma habis urlar gibi
musallat olan cehennem zebanisi yaratıklardır. Terörist kafadan her türlü alçaklık beklenir.
Kalleşlik, hainlik, kahpelik onların damarlarına işlemiştir.
39 kişinin katilinin Orta Asyalı bir Uygur olduğu anlaşıldı. Bazıları "Uygur Türkü" diyorlar ona, ama "Türk" adı ona
yakışmıyor. Türk mert olur, yiğit olur. savunmasız insanları
kalleşçe, haince öldürmez. şerefsiz herif, iki ay önce karısı
ve iki çocuğu ile Türkiye'ye gelmiş...Caninin fotoğrafları var,
kimliği biliniyor. Ailesi ve temas ettiği 12 kişi gözaltında...
Onu canlı ele geçirip, konuşturmak, arkasında hangi karanlık güçler var, Kalaşnikof silahı, çelik çekirdekli mermileri ve
bombaları Türkiye de nereden, nasıl ve kimlerden sağladığını öğrenmek gerek.7 dakikada 6 şarjör değiştirip, 180 mermi
atan katilin, çok iyi silah eğitimi aldığı, hızlı atışta tecrübeli
olduğu, masum insanlara ateş etme konusunda gözlerini
kan bürüdüğü ve daha önce de mutlaka birçok insan öldürmüş olduğu belli..."İdam" fikri hiç hoşuma gitmez ama bu
tür insanları ve teröristleri ibret olsun diye asmak gerekiyor! iyi temennilerimiz havaya gitti, birlik ve sevgi duyguları
acımasızca kurşunlandı.Saldırının, amacı, ülkede güven ve
sevgiyi sarsmak, birlik ve beraberliği yok etmek olduğu kesindir! İçimiz kan ağlarken şunu da sormadan edemiyoruz:
Allah korusun,Ülkemizi,suriye'ye, ırak' a, eski beyrut'a, Eski
Yogoslavya'ya mı? benzetmek istiyorlar.
Bu ve bunun gibi tüm olayların sorumluları nerede?
Devamı 8 sayfada.
Bismillahirrahmanirrahim
ALLAHIN DEDİĞİ OLUR
dursunbeyhakimiyet.com/
Hakimiyet Kayıtsız
Şartsız Milletindir.
HOŞ GELDİNİZ.
İLÇE KAYMAKAMIMIZ NURETTİN YÜCEL,
GÖREVİNE BAŞLADI.
HAYIRLI, UĞURLU OLSUN.
DURSUNBEY BASIN BİRLİĞİ OLARAK,
KAYMAKAM NURETTİN YÜCEL'İ
MAKAMINDA ZİYARET ETTİK.
İçişleri bakanlığınca hazırlanan
Kaymakamlar kararnamesine göre
Sakarya Vali yardımcılığından, Dursunbey
Kaymakamlığına atanan, Kaymakam
Nurettin Yücel, İlçemizdeki Kaymakamlık
görevine başladı. Yeni görevine başlayan
Kaymakamımız Nurettin Yücel'i,
Dursunbey basın birliği başkanı VE
DURSUNBEY HAKIMIYET gazetesi
sahibi,
MEHMET YARMA,
BALAT GAZETESI SAHIBI, RAHMI
KIREÇ, A.A. MUHABIRI RAMAZAN
ATAM ve ECZACI, ZUHAL YARMA,
muhabir İSMAIL KIREÇ VE SABRI ADAK
İle birlikte hoşgeldin ziyartinde bulunduk.
İlçemizde kaymakamlık görevine başlayan,
aslen; komşu ilçemiz Mustafa Kemalpaşa
İlçesinden olduğu için kısmen hemşehriz
sayılan, Tecrübeli kaymakamımıza
Dursunbey'e hoşgeldiniz der, görevinde
başarılar dileriz. ZUHAL Yarma
hakimiyet
06 OCAK 2017 DURSUNBEY HAKİMİYET GAZETESİ
Sayfa 2
ASGARİ ÜCRET BELLİ OLDU
2017 YILI ASGARİ ÜCRET NET 1404 TL
DOLARIN 2,80 TL 'DEN 3,60 TL'YE ÇIKTIĞI , ALTININ GRAMININ 110 TL'DEN 136 TL'YE ÇIKTIĞI BU EKONOMIK DURUMDA
2017 YILI ASGARI ÜCRETINE %8 LIK BIR ARTIŞLA,100 TL'LIK ZAM YAPILARAK, ASGARI ÜCRET NET 1300 TL'DEN, NET 1404 TL YE ÇIKTI
yapılan görüşmeler sonucunda asgari ücret 2017 net ve asgari ücret
2017 brüt rakamlarına ilişkin hesaplamalar aşağıdaki tablolarda paylaşılmıştır.
30.12.2016 tarihli Resmi Gazetede Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kararı yayınlandı.
01.01.2017 - 31.12.2017 TARİHLERİ ARASINDA ASGARİ ÜCRET
Asgari Ücret Brüt (Aylık): 1.777,50 TL
Asgari Ücret Net: 1.404,06 TL
Asgari Ücret Brüt (Günlük): 59,25 TL
Asgari Ücret 2017 Yılı Tablosu:
2017 yılı asgari ücret açıklandı. 2017 yılı yeni asgari ücret aylık brüt
1.777,50 TL, aylık net 1.404,06 TL, günlük brüt 59,25 TL , günlük net 46,80
TL. olarak belirlendi. %8 ‘lık bir artış yapıldı. Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu tarafından yapılan açıklamaya göre 01.01.2017 - 31.12.2017
tarihleri arasındaki asgari ücret brüt 1.777,50 TL TL, net 1.404,06 TL olarak
belirlendiği ifade edilmiştir. Heyecanla beklenen asgari ücret 2017 uzun
süren görüşmelerin ardından Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından
belirlendi.
Başbakan Binali Yıldırım asgari ücretin 2017 yılında vergi dilimine girmeyeceğini ve işverenin prim yükünün maliyetinin bir kısmının Hazine tarafından karşılanacağını açıkladı.
15 milyon çalışanı ilgilendiren 2017 Asgari Ücret tutarı, Resmi Gazetede
yayınlanarak yürürlüğe girmektedir. Asgari Ücret Tespit Komisyonunda
2017 YILI ASGARİ ÜCRET - YASAL KESİNTİLERİ
( 01.01.2017 – 31.12.2017 Dönemi )
Brüt Ücret
Sigorta Primi İşçi Payı
İşsizlik Sigortası Primi İşçi Payı
Gelir Vergisi Matrahı
Gelir Vergisi
Damga Vergisi
Kesintiler Toplamı
Asgari Geçim İndirimi (Bekâr ve Çocuksuz)
NET ÜCRET (Asgari Ücret + AGİ)
(Bekar ve Çocuksuz)
1.777,50 TL
248,85 TL
17,78 TL
1.510,88 TL
226,63 TL
13,49 TL
506,75 TL
133,31 TL
1.404,06 TL
ELİF NUR
IZGARA VE
SULU YEMEK SALONU
DÜĞÜN - SÜNNET VE HAYIR CEMİYETİ
YEMEKLERİNİZE
İTİNA İLE
CEVAP VERİLİR.
ESKİ KAMYON GARAJI KARŞISI - DURSUNBEY
Tel. :
0 546 688 89 78
hakimiyet
06 OCAK 2017 DURSUNBEY HAKİMİYET GAZETESİ
ECZANE
ZUHAL YARMA
T.C.
DURSUNBEY
İCRA DAİRESİ
2016/207 TLMT.
662 62 62
TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI
Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup:
Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50'sine
istekli bulunmadığı taktirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak
satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50'sini bulmasının ve satış
isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya
çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce
başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik
ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci
artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna
kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen
oranda KDV.'nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri
verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin
yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 05/01/2017
1.İhale Tarihi : 23/02/2017 günü, saat 14:00 - 14:10 arası.
2.İhale Tarihi : 15/03/2017 günü, saat 14:00 - 14:10 arası.
İhale Yeri
: Mollaoğlu Mahallesi Balıkesir Caddesi No:18 Dursunbey
No.
Takdir Edilen
Değeri TL.
Adedi
KDV
Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri)
1
52.000,00
1
%1
63HN119 Plakalı , 2015 Model , FORD
Marka , JT8 Tipli , FE60374 Motor No'lu ,
NMOMXXTACMFE60374 Şasi No'lu , Yakıt Tipi Dizel
, Vites Tipi Manuel , Kasa Tipi Sation Wagon , Rengi
Beyaz , FORD TOURNEO COURİER 16 TDCİ
Marka 70KW N1 Sınıfında Aracın mutelif yerlerinde
çizikler var, lastikler eski,sol sinyal kolu kırık,sağ
tampon ucu çıkık sağ cam önü plastiği yok.stepme
yok, 61.769 km'de Araç
(İİK m.114/1, 114/3)
www.bik.gov.tr
Resmi İlanlar www.ilan.gov.tr’de
GEÇMEYEN AĞRI
DEPRESYON NEDENİ
Ağrı, doktora başvurunun en sık nedenlerinden biri. Adeta
bir alarm görevi olan
akut ağrı, kişiyi hasardan ve hastalıktan haberdar eder,
tıbbi yardım almaya
zorlayarak iyileşme
sürecine katkıda bulunur, hatta erken teşhis sağlar. Organizmada
hiçbir görevi olmayan kronik ağrı ise organik
bir lezyon olsun veya olmasın doku-sinir biyolojisini değiştirmekte, fiziksel ve duygusal
bozukluğa neden olarak ve iş yapabilirliği engelleyerek, yaşam kalitesini düşürmektedir.
Kronik ağrının tedavisi hekimi de zorlamakta
ve özellikle organize olmayan tedavi çabaları
hastane kullanımını artırarak sosyo- ekonomik
yük getirmektedir. Kronik ağrıların, fiziksel ve
duygusal bozukluğa neden olup kişinin yaşam kalitesini düşürmesinin diğer boyutunu
Liv Hospital Algoloji Uzmanı Doç. Dr. Kader
Keskinbora şöyle açıklıyor: “Uzun süreli kronik
ağrılar, hem yaşlı hem de genç hastaları kısır
döngü içinde depresyona sokabilir. Hem depresyon ağrıya hem de ağrı depresyona yol açabilir. Bu nedenle herhangi bir yerinizde 2 aydan
uzun süren kronik ağrınız varsa depresyon kısır
döngüsü içine girmemek için bir ağrı uzmanı tarafından değerlendirilmeniz önemlidir”.
Doç. Dr. Kader Keskinbora kronik ağrı tedavisi
Sayfa 3
Basın : 524419
ile ilgili bilgi verdi.
Herkes Bel ve Baş Ağrısından Şikayetçi!
Ağrı kliniklerine başvuran hastaların yüzde 40’ı
kanser ağrısından, yüzde 60’ı ise kronik kanser
dışı ağrıdan yakınır. Kronik kanser dışı ağrıdan
yakınanların büyük bir çoğunluğu ise bel ağrısı
ve baş ağrısıdır. Bel ağrılarının en sık nedenleri
arasında bel fıtığı ve kireçlenme gelir. Bel fıtığı
nedeniyle belden başlayan ve bacağa vuran
ağrı şikayeti olan hastalar beyin cerrahı tarafından değerlendirildiğinde eğer bel cerrahisi
önerilmiyorsa ağrı uzmanınına yönlendirilirler.
Bel fıtığına bağlı sıkışan sinir üzerine uyguladığımız radyofrekans akım tedavisi ile hastalar
en az 2 yıl boyunca ağrısız kalarak günlük yaşam kalitelerini arttırabilirler.
Stres Varsa Ağrı Şiddetleniyor
Kronik ağrı yani uzun süreli inatçı ağrı, herhangi bir hastalığa bağlı olsun veya olmasın, fiziksel ve duygusal bozukluğa neden olarak yaşam
kalitesini düşürmekte, iş yapabilirliği engelleyerek fonksiyonu bozmaktadır. Bu nedenle
hem yaşlı hem de genç ağrılı hastada bu inatçı
ağrının yarattığı kısır döngü ile depresyon görülebilir. Ayrıca hassas yapılı ve strese maruz kişilerde de vücudun ağrıyı azaltan sistemi de zayıfladığından bu hastalar hafif ağrı yakınmasını
daha şiddetli hissedilebilirler. Duygusal açıdan
kendimizi iyi hissettiğimizde baş ağrımız olduğunda adeta geçiştirmeye çalışırken, gergin ve
üzüntülü olduğumuzda ise aynı baş ağrısının
dayanılmaz hissedilmesi bu durumu açıklayan
iyi bir örnektir. Yani hem depresyon ağrıya hem
de ağrı depresyona yol açabilir.
Devlet Cad.
Kent Meydanı
KAYA
ECZANESİ
YÜKSEL
ECZANESİ
Sipahi Sokak
662 33 00
Balıkesir Cad.
662 38 67
KORKMAZ
ECZANESİ
ÖZDEN
ECZANESİ
Eminbey Cad.
Tel : 662 12 88
Bağlarbaşı Cad
Tel : 662 11 00
GÜL
ECZANESİ
YELLİCE
ECZANESİ
Bağlarbaşı Cad
Tel : 662 44 05
Balıkesir Cad
Tel : 662 13 07
DURSUNBEY
ECZANESİ
AVCI
ECZANESİ
Park Karşısı
Tel : 662 17 54
Bağlarbaşı Cad
Tel : 662 18 00
GÜVEN
ECZANESİ
DURBAL
ECZANESİ
Sipahi Sokak.
Tel : 662 19 07
Balıkesir Cad
Tel : 662 15 65
KAYIP
Nüfus hüvviyet cüzdanım kaybolmuştur.
Hükümsüzdür.
B Sınıfı Sürücü belgem kaybolmuştur. Hükümsüzdür.
Mustafa Özer
Cebeci Mah. DURSUNBEY
******
KAYIP
Nüfus hüvviyet cüzdanım kaybolmuştur.
Hükümsüzdür.
Mehmet Balaban
Tepeköy Mah. DURSUNBEY
hakimiyet
06 OCAK 2017 DURSUNBEY HAKİMİYET GAZETESİ
ÇOKDİNÇER DURSUNBEY KÖMÜRCÜLÜK
Sayfa 4
SOĞUK KIŞ GÜNLERİNDE HEMŞEHRİLERİMİZİN HİZMETİNDEYİZ
İDDİALIYIZ,EN İYİ VE HAKİKİ SOMA KÖMÜRÜNÜ BİZ SATIYORUZ.GELİN GÖRÜŞELİM.
Tel. :0 266 662 39 61 - Cep. 0 542 659 41 79
SICACIK BİR KIŞ, MUTLU BİR YIL GEÇİRMENİZİ DİLERİZ.
ÇOKDİNÇER KÖMÜRCÜLÜK
hakimiyet
06 OCAK 2017 DURSUNBEY HAKİMİYET GAZETESİ
Sayfa 5
 SAATLERİN GERİ ALINMAMASI, YAZ SAATİ
UYGULAMASININ DEVAM ETMESİ, ENERJİ SIKINTISI YARATTI.
 ÇOCUKLAR KARANLIKTA OKULA GİTTİLER.
YILLAR SONRA, SABAH NAMAZINDAN SAAT 08,30'DA ÇIKTIK
1973 Yılından beri devam eden yaz ve kış saati uygulamasından bu sene vazgeçidi, 25 Ekimde saatler 1 saat geri alınması gerekirken saatlerimiz geri alınmayarak
yaz saati uygulamasının bir yıl boyunca devam etmesine karar verildi. Yaz saati
uygulamasının devam etmesi ile Türkiye'nin avrupa ülkeleri ile arasında olan saat
farkı 2 saate çıkmıştır. Bu şekilde daha fazla enerji tasarrufu yapılması düşünülürken, öğrenci ailelerinin erkenden kalkması, Okula giden çocukların sabah güneşi
doğmadan uykulu uykulu okula gitmeleri. Resmi dairelerin karanlıkta açılması, sokakları ve caddeleri karanlıkta hareketlendirmeye başladı. Yıllar sora sabah
namazından sabah saat 08,30 da çıkmaya başladık. Bu durum, enerji tasarrufu
yerine fazla enerji kaybına neden oldu. Sabah güneşinin geç saatlerde doğması
çarşı ve pazarı da etkiledi. Sabah 08 de işbaşı yapması gereken resmi daire çalışanları, heryer alaca karanlık olduğu için saat sabah 09 da ancak toplanmaya,
çarşı esnafları da dükkanlerını sabah saat 10 civarında açmaya başladılar. Güneş
geç saatlarde doğduğu için İlçemizde ve heryerde Cuma pazarına ve pazar yerlerine gelen Köylü vatandaşlarımız, Pazar yerlerine Öğleye doğru gelmeye başladılar, günlerinde kısa olmasının etkisini katarsak pazarlardaki hareketlilik azaldı.
Bu durumu değerlendiren yetkililer, Okulların ve resmi dairelerinin mesai saatlerinde değişikliğe giderek sabah saat 08 de başlayan çalışma saatleri, saat 8,30
a alındı ve böylece enerji sıkıntısı nedeniyle batı bölgelerindeki ve İstanbul'daki
elektrik sıkıntıları bu şekilde son bulmuş oldu. Haber Merkezi.
BALIKESİR’DE MESAİ SAATLERİ DEĞİŞTİ
Balıkesir Valiliği, bu yıl kaldırılan kış saati uygulamasından kamu çalışanlarının etkilememesi için mesai saatinde değişikliğe gitti. Mesai saatleri
“08.30-12.30- 13.30-17.30” olarak değiştirildi.
Balıkesir’de mesai saatlerinin değiştiği açıklandı.
Balıkesir Valiliği, bu yıl kış saati uygulamasının kaldırılmasından dolayı memurların mesai saatlerinde, yeniden düzenlemeye gidildiğini açıklandı. Düzenlemeye göre ‘08.00-12.00- 13.00-17.00 arası
olan mesai saatlerinin “08.30-12.30- 13.30-17.30” olarak değiştirildi.
Valiliğin mesai saatleriyle ilgili açıklamasında: “İlimizde uygulanacak mesai saatleri, 657 sayılı devlet memurları kanununun 100. maddesi uyarınca yeniden düzenlenmiş olup, Balıkesir ili kamu kurum ve kuruluşlarında
çalışma saatleri 02.01.2017 Pazartesi gününden itibaren Sabah: 08:30 12:30, Öğle: 13:30 – 17:30 olarak uygulanacak” denildi.
YEMEK SANAYİİ
ALO
PAKET
CUMA GÜNLERİ ÇIKAN SİYASİ GAZETE
Tel. : 662 19 85 - 662 62 62
Adres: Cebeci Mh. Sipahi Sk. No: 1/A
DURSUNBEY/BALIKESİR
[email protected]
ŞANTİYE DÜĞÜN
SÜNNET - LOKANTA
YEMEKLERİ
VE CEMİYET
YEMEKLERİNİZDE
HİZMETİNİZDEYİZ
662 67 37 - 662 67 97
0 542 790 51 63
Gazetemize
gönderilen yazılar
yayınlansın veya
yayınlanmasın iade
edilmez. İmzalı
yazıların
sorumluluğu
sahibine aittir.
Senelik Abone : 100 TL.
SAHİBİ : MEHMET YARMA
Tüzük İlanı
: 200 TL.
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Zayi İlanı
: 10 TL.
HATİCE YERLİTÜRK
Kongre İlanı
: 300 TL.
SAYFA SEKRETERİ : CEMAL BAKIR-
ResmiİlanCm
: 10,40 TL.
Fiatı
: 30 Kr.
DURSUNBEY HAKİMİYET MATBAASI
TESİSLERİNDE DİZİLMİŞ VE BASILMIŞTIR
MUHABİRLER
ZEKERİYA TURAN
MEHMET YARMA - ZEYNEP YARMA
ZUHAL YARMA- TUĞÇE ADAK
hakimiyet
06 OCAK 2017 DURSUNBEY HAKİMİYET GAZETESİ
Sayfa 6
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI PROF.DR.
MEHMET GÖRMEZ’DEN
ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR
YASIN KARA
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez,
Kanal 7’de canlı olarak yayınlanan İskele Sancak programına konuk oldu. Programındaki konuşmasından bazı başlıklar şöyle:
“2016 yılı, bütün insanlık açısından belki de tarihin en zor yıllarından
birisi oldu…”
2016 yılı hem ülkemiz hem coğrafyamız hem de bütün insanlık açısından
belki de tarihin en zor yıllarından birisi oldu. 2016 yılı şiddetin ve savaşın gölgesinin her tarafa düştüğü, merhametsizliğin kol gezdiği, kitlesel
cinayetlerin işlendiği, masum çocukların, kadınların katledildiği bir yıl
oldu. Dünyayı, kainatı bir bütün olarak ele aldığımızda her birimiz bundan sorumluyuz. Her bir insan dünyada işlenen bu kötülüklerden nasibini
alıyor. Bu açıdan “Yüce Rabbimiz, biz insanlık ailesini affetsin” diye dua
etmeliyiz. Bir daha böyle bir yıl bize yaşatmasın. Suç, zamanın değil. Bütün büyük günahları ve kötülükleri işleyen insanlarındır.
“Şehit ailelerine sadece taziye dileklerimizi iletmekle vazifelerimizi
ifa etmiş olamayız…”
2016 yılı, ülke ve millet olarak pek çok şehit verdiğimiz bir yıl oldu. Hem
15 Temmuz öncesinde Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, büyük kentlerimizde hunharca katledilen insanlar. Hem de 15 Temmuz’da 248 kardeşimiz milletin hukukunu korumak için canlarını tanklara siper ederek hayata veda etti. 15 Temmuz’dan sonra acılarımız bitmedi. Pek çok yerde
masum insanlar katledildi. Yakın zamanda Kayseri’de, İstanbul’da patlamalar oldu. Fırat Kalkanı Harekâtında şehitlerimiz oldu. Bütün şehitlerimize engin rahmetler diliyorum. Gazilerimize şifa diliyorum. Şehit ailelerine sabır, metanet diliyorum. Şehit ailelerine sadece taziye dileklerimizi
iletmek, sadece başsağlığı dilemek, sadece şehitlere rahmet göndermek ve
gazilere şifa dilemekle vazifelerimizi ifa etmiş olamayız. Ben milletimizin
her ferdine seslenmek isterim. Bu aileler, evlatlarını sadece kendileri için,
sadece bu ülke için vermedi; hepimiz için verdi. Hepimiz onlara şükranız.
Hepimiz onlara evlat olmalıyız. Biz, onların acısını unutturmak için seferber olmalıyız.
“İnsan olarak hepimiz bu kainat gemisinden sorumluyuz…”
2016 yılında nasıl bir dünya ve İslam dünyası tablosu vardı? Kur’an-ı
Kerim’i dikkate alarak dünyaya baktığımız zaman, dünyayı ayırmak doğru değildir. Dünyayı batı-doğu, kuzey-güney diye ayırmak doğru değildir.
Dünya bir bütündür. Allah, doğunun da batının da, kuzeyin de güneyin de
rabbidir. Müminler, kötülük ve iyilik açısında dünyaya bir bütün ile bakmakla mükelleftir. Dünyanın en ücra köşesinde bir zulüm işlendiği zaman
dünyanın en beri tarafındaki insan ondan haberdar olmak zorundadır.
Onu önlemekle mükelleftir. Dünyayı birlikte paylaşıyoruz. Aynı toprağın
çocuklarıyız. Aynı semanın altında yaşıyoruz. Aynı arzın üstünde yaşıyoruz, Hz. Adem ve Hz. Havva’nın çocuklarıyız. Hz. Ali’nin ifadesi ile; “Ya
yaratılışta eş, ya da dinde kardeşiz.” Öyleyse önce İslam’a geçmeden,
dinde kardeşliğe geçmeden önce insan olarak hepimiz bu kâinat gemisinden sorumluyuz. Yüce Rabbimiz bütün bu kâinatı, bütün insanlara birlikte
imar etsinler diye yarattı.
“İslam dünyası 2016 yılında, “İslam’ın dünyası” olamadı…”
İslam dünyası 2016 yılında, “İslam›ın dünyası” olamadı. İslam›ın
dünyası, selamın olduğu yerdir. Selamın olmadığı yer, İslam›ın dünyası
olmaz. Emanın olmadığı yer, imanın diyarı olmaz. İman varsa eman vardır. Onun için bir yerin, bir coğrafyanın, bir dünyanın İslam dünyası olarak adlandırabilmek için sadece orada namaz kılanların, ezan okuyanların, Allah’a iman ettiğini söyleyenlerin varlığı yetmiyor. O Allah’a ibadet
edenlerin, namaz kılanların, ezan okuyanların aynı zamanda İslam’ın
adaletine ve merhametine egemen kılmaları gerekiyor. İslam’ın selamını, imanını, emanını gerçekleştirmeleri gerekiyor. Baktığınız zaman bütün
başkentlerden ateşler yükselmeye devam etti. Nice ailelerin ocaklarına
ateş düştü. Nice çocuklar yetim kaldı. Nice eşler eşsiz kaldı. Nice şehirDursunbey Vaizi
ler tarumar edildi. Medeniyetler yok edildi. Bu olumsuzluklarla geçen bir
yıldı. Rabbim, insanlık ailesini işlemiş olduğu büyük günahlardan dolayı
affetsin ve bir daha bize böyle bir merhametsizliğin kol gezdiği, savaşın ve
şiddetin hepimizi esir aldığı yıllar, zamanlar yaşatmasın.
“Bu coğrafyada yaşayan her mümin, umudun bekçisidir…”
İnsanlığın, milletlerin, kültürlerin, medeniyetlerin, ümmetlerin zor
zamanları vardır. Medeniyet ve İslam tarihimize baktığımız zaman, millet
olarak kendi tarihimize baktığımız zaman hep zor zamanlarımız olmuştur.
Bu yüzyılın başında bundan daha büyük zorluklar yaşadık. Orta Çağlarda
Moğol İstilası ile Haçlı Seferlerinin birleştiği zamanlarda çok büyük
zorluklar yaşadık. Ama bu geçirdiğimiz yıllar da büyük zorluklarla geçti.
Bu coğrafyada yaşayan her mümin, umudun bekçisidir. Bütün bunları
geride bırakarak, tarihten ibretler ve dersler alarak, daha güzel, barışın,
merhametin, adaletin egemen olduğu bir 2017 yılını Cenab-ı Hak bizlere
nasip etsin.
“Aziz milletimiz, Halep’te insanlığın ölmediğini, ölmeyeceğini ortaya
koydu…”
“Halep’te İnsanlık Ölmesin” kampanyasını başlatırken tereddüt etmedik
değil. Milletimiz, bir taraftan evlatlarının acısıyla yanıp tutuşuyor, bir taraftan dahili ve harici ihanetlerle mücadele ediyor. İçerden çıkan terör
şebekelerinin ortaya çıkardığı yaraları sarmaya çalışıyor. Bütün bunlara
rağmen bizim aziz milletimiz Halep’te insanlığın ölmediğini, ölmeyeceğini ortaya koydu. Az önce söylediğim karamsar tabloyu, iyimser tabloya dönüştüren en önemli konulardan bir tanesi, bütün bu ahval ve şerait
içerisinde, eğer bu milletin her ferdinin bizim küçücük bir çağrımızda,
“Halep’te insanlık ölmesin, yardım edin” dediğimizde herkes ayağa kalkıyor ve yardım ediyorsa, duyarlılık gösteriyorsa bu çok muhteşem bir
şeydir. Allah, bu millete zeval vermesin. Sadece bir Cuma’da bu millet
63 milyon yardımda bulundu. Geçenlerde bir toplantıda, bir hanımefendi
yanından geçerken elime küçük bir not iliştirdi. ‘Herhalde bir talep var’
dedim ben de aldım. Biraz sonra açtım. İçinden bir yüzük çıktı. Notu okumaya başladım ve gözlerim doldu. “Sayın Başkanım; 13 yıllık evliyim.
13 yıllık evliliğimizin bendeki emanet nişanesi olan yüzüğümüzü, yine
tek umudu bizler olan Halep’in çocuklarına vermek istiyorum. Allah’a
emanet olun.” Bunun gibi yüzlerce örnek var. Başkaları Halep’i tarumar
ederken, Müslüman olduğunu söyleyen insanlar o muhteşem Halep’i, Hz.
Zekeriya’nın Halep’ini, o sahabelerin kurduğu büyük, güzel şehri tarumar
ederken, çocukları katlederken, bu milletin her ferdi yardım elini uzattı.
“Bugünkü terör, küresel kötülüğün ahlak ve hukuk tanımayan bir
savaş yöntemidir…”
Bugünkü terör, küresel kötülüğün ahlak ve hukuk tanımayan bir savaş
yöntemidir. Kimlikleri ortadan kaldırmak için yürütülen bir savaş yöntemi
olarak karşımıza çıkıyor. Bugünkü terör, tarihten tevarüs eden mezhepçilik, ırkçılık, kabilecilik, kin ve öfke, nefret, düşmanlık gibi bütün hastalıkları ortaya çıkarıyor. Bugünkü terör, sadece bugüne yönelik değil.
Bugünkü terör; bu coğrafyalarda, yüzyıl sonrasını yok eden, gelecek kuşakların dünyasını ipotek altına alan, aynı zamanda bizi olumsuz yönde
etkileyecek fitne, fesat ve tefrika tohumları ekiyor.
“En büyük terör, terörünün kendisi değil, İslam ile özdeşleştirilmesidir…”
Dinle ilişkisini düşündüğümüzde, bu terörün en büyük mağduru dinin
kendisidir. En büyük terör, terörün kendisi değil, İslam ile özdeşleştirilmesidir. Çünkü terörün en büyük mağduru, Allah’ın yeryüzüne son rahmet olarak gönderdiği İslam’ın kendisidir. Küresel kötülük, modern bir
sömürge yöntemi olarak kullanıyor. Biz bu hadiseleri değerlendirirken sadece hariçte sebepler aramak doğru değil. Sadece dahile yıkmak da doğru
değil. Bizden kaynaklanan sebeplerini de mutlaka ortadan kaldırmamız
lazım.
Devamı sayfa 7'de
hakimiyet
06 OCAK 2017 DURSUNBEY HAKİMİYET GAZETESİ
Sayfa 7
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI
PROF.DR. MEHMET GÖRMEZ’DEN
ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR
Baştarafı sayfa 6'da
“İntihar eylemlerine fetva verenler, İslam’a yapılabilecek en büyük
kötülüğü yapmaktadır…”
Ahlak ve hukuk tanımayan intihar eylemlerine istişhad adını vermeye kalkışmak, bunu fetva olarak vereni, o katillerden ve canilerden daha kötü bir
konuma sokuyor. O suçu meşrulaştırdığı, cihat gibi muhteşem bir mefhumu
yok ettiği için İslam’a en büyük kötülüğü yapıyor demektir. Bunun İslam ile
İslam tarihi ile hiçbir ilişkisi yoktur. Bu cinnet hali, hayatın manasını kaybetmiş, yaratılışın gayesini kaybetmiş, Allah ile irtibatını koparmış, inancı
yok olmuş hastalıklı Nihilist bir ideolojinin yapabileceği bir şeydir. Bunu hiç
kimse tarihin sayfalarında, mezhep kitaplarının satır aralarında aramaya
kalkışmasın. Böyle bir şey yoktur. Modern asrın cinnet halini, Nihilist ideolojinin, hayatın varoluş sebebini kaybetmiş, merhametsizliği bir ideoloji haline
getirmiş bir zihin yapısını, dinle, İslam’la, İslam’ın tarihi ile ilişkilendirmek
mümkün değildir.
“Halep’in katilleriyle Kerbela’nın katilleri arasında fark yoktur.
Halep’in mazlumları ile Kerbela’nın mazlumları arasında fark olmaz…”
Bu coğrafyada verilen kirli savaşların sebebi mezhep çatışmaları değildir,
mezhep çatışmaları sonuçtur. Bu, savaşların gölgesinde bilinçaltında yatan
cehaletin, ilim ve hikmetin yok olmasıyla o cehaletin gölgesinde yetişen nesillerin bilinçaltlarında tevarüs eden hastalıkların nüksetmesinden ibarettir.
Mezhep meselesi yok mu? Var. Nerede var? Eğer her türlü merhametini kaybetmiş bir cani, Halep’te çocukları öldürürken Halep’i tarumar ederken,
Kerbela’nın intikamını aldığını ifade ediyor, bunu da kaydedip dünyaya servis ediyorsa, bunu topyekûn bir mezhep savaşı olarak adlandıramazsınız.
Aynı şekilde bir DEAŞ militanı da bir insanı katledip bütün şiilerden intikam
aldığını ifade ediyorsa o zaman güç ve çıkar çatışmalarının ahlaksız bir mezhep çatışmasına nasıl evrildiğine hep birlikte şahit oluyoruz. Halbuki Halep,
Kerbela’nın rövanşı olamaz. Halep’in katilleriyle Kerbela’nın katilleri arasında fark yoktur. Halep’in mazlumları ile Kerbela’nın mazlumları arasında
fark olmaz. Yani zalim, zalimdir. Zalimin dini ve mezhebine bakılmaz.
“EHL-İ SÜNNET ANA YOLDUR, BİR MEZHEP DEĞİLDİR…”
Biz tarih boyunca İslam’ın o medeniyetler kuran ana yolunda yürüdüğümüzü hep ifade ettik. Yani biz, hayata, kâinata, insana dar bir mezhep kalıpları içerisinde bakmadık. Yetmiş iki millete aynı gözle baktık. Biz, Yunus’u,
Mevlana’yı, Hacı Bektaşi Veli’yi yetiştirdik. Üzerinde yürüdüğümüz yolu da
sadece bir mezhep olarak adlandırmadık. İslam’ın medeniyetler kuran anayolu olarak kabul ettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu en zor zamanlarda
sürekli vurgu yaptığı bir şey vardır: Benim Sünnilik ve Şiilik diye bir dinim
yok. Benim İslam diye bir dinim var. Bu zor zamanda, bu coğrafyada herkesin birbirini tekfir etmeye başladığı bir zamanda, bu ülkenin ve bu ülkeyi yönetenlerin bunu söylemeye devam etmesi lazım. Ehl-i sünnet mezhep değildir.
Ehl-i sünnet ana yoldur. Ve bu yolun bize öğrettiği ilkeler vardır. Biz, kıble
ehlini tekfir etmeyiz. Rahman’a secde eden hiçbir kardeşimizi tekfir etmeyiz.
“Hâlâ FETÖ’ye saf düşüncelerle gönül vermiş bir insanımız varsa, kalbinde bir kırıntı kalmışsa kalbini hikmetle, ferasetle gözden geçirsin…”
15 Temmuz tarihi, bundan böyle, bu milletin tarihinde çok önemli bir dönemeç, önemli bir köşe taşı olarak daima yâd edilecektir. Milletin o gece
kendi hukukuna sahip çıkması, her birinin başlı başına bir destan yazması,
hiçbir zaman yabana atılacak bir konu değildir. Diyanet’in tarihinde de 15
Temmuz, önemli bir tarih olarak tarihe kaydedilecektir. Yüz bini aşkın din
gönüllüleriyle milletle kenetlenmiş olmaları, milletin o mukavemet gücünü
salalarıyla ayakta tutmaya çalışmaları her türlü takdiri hak ediyor. Ezanları
susturan darbelerden, darbeleri susturan salaları lütfettiği için Allah’a hamdediyorum. 15 Temmuz, sadece bir darbe değildir. Bir işgal teşebbüsüdür.
Başlı başına bir ihanettir. 15 Temmuz, ülkenin, Diyanet’in ve dinin tarihinde
de önemlidir. Çünkü din adı altında, sahte bir söylemle de olsa, din adı altında yapılan bir yapının öncülüğünde yapıldığı için dinin tarihinde de sebepleri ve sonuçları bakımından pek çok ilahiyatçının üzerinde kalem oynatacağı
önemli bir konudur.
Ben, milletimizin her bir ferdine seslenmek isterim: Hala bu yapıya bir şekilde saf düşüncelerle, iyi düşüncelerle gönül vermiş herhangi bir vatandaşımız, bir insanımız varsa, kalbinde bir kırıntı kalmışsa lütfen o kalbini,
İslam’ın bize verdiği hikmetle, basiretle, ferasetle gözden geçirsin.
“Küresel kötülüğün temsilcileri, dünyaya şiddet üreten düşüncelerle
sömürgeciliğini arttıracak sömürge aydınları yetiştiren okullar gönderdi…”
2000’li yıllarda coğrafyadaki değişimlere baktığımız zaman şöyle bir tablo
ortaya çıkıyor. Sovyetler Birliği dağılmış, pek çok Müslüman ülke ve topluluklar ortaya çıkmış. Afrika’da resmi sömürgeler ortadan kalkmış, pek
çok Müslüman ülke ve topluluklar ortaya çıkmış. Avrupa’da göçmen Müslümanlar vatandaş olmuşlar yerleşik bir kitle oluşturmuşlar. İslam, bütün bu
dünyalarda yükselen bir güç. Bu güce karşı küresel kötülüğün temsilcileri,
bu coğrafyalara iki şey gönderdi; Ya Ortadoğu’da şiddet üreten fikir ve düşünceleri gönderdi ya da sömürülebilirlik kabiliyetini arttıracak, sömürge
aydınları yetiştirecek okullar gönderdi.
“Cemaat ve tarikatları, FETÖ ile birlikte değerlendirmek yanlıştır…”
Dini yapılar, dini teşekküller, sosyal dini teşekküller bir realite olarak tarih
boyunca var olagelmiştir. Bunlar, Cumhuriyet tarihinden önce daha çok tarikatlar olarak biliniyordu. Yani tasavvufi meşrepler, tarikatlar olarak biliniyordu. Modern zamanlarda da bazı yapılar kendisine daha çok cemaat adını verdi. Dolayısıyla Cumhuriyet tarihimiz boyunca da daha çok geleneksel
yapılar vakıflar adı altında, sivil toplum örgütleri adı altında, dernekler adı
altında kendi çalışmalarını yürüttüler. Bütün bu yapıları FETÖ üzerinden
yani 15 Temmuz’dan sonra FETÖ ile birlikte değerlendirmek yanlıştır. Eğer
bir yapı, kendi toplumuna, vatanına ihanet etmişse, toplumun üzerine tanklar
yürütmüşse, meclisini bombalamışsa, küresel ölçekte kötülükler yapmışsa,
yeni bir din, yeni bir anlayış üretimişse, yanlış bir anlayış üretmişse, bunun
üzerinden herhangi bir dini cemaati aynı kategoriye sokmak adil de değil
insaflı da değil, doğru da değildir. Gayesi toplumun dini hayatına, manevi
hayatına hizmet etmek olan dini sosyal teşekküllerin hiç hatası olmadığı anlamına gelmez. Elbette bir takım yanlışlıklar, birtakım hatalar var.
Aynı hataya düşmemek için nasıl bir çerçeve çizilebilir? Bizim onlardan
beklediğimiz dört, beş tane temel ilke vardır. BİRİNCİSİ, hiçbir zaman
şiddete başvurmayacak. Kim olursa olsun şiddete başvurduğu zaman, toplum olarak hepimizi karşısında bulmalı. İKİNCİSİ, tekfir etmeyecek. Yani
sadece kendisini hak bilip, kendisi gibi inanmayanı, kendisi gibi düşünmeyeni tekfir etmeyecek. ÜÇÜNCÜSÜ, ötekileştirmeyecek. DÖRDÜNCÜSÜ, İslam’ın ana çerçevesinden, yani ilimden ayrılmayacak. BEŞİNCİSİ,
şahıs merkezcilik. Yani şahısları hakikatin yerine ikame etmeyecek. Baki
hakikatler, fani şahsiyetler üzerine bina edilemez.
MOBİLYA - İSTİKBAL-VESTEL Tel : 662 50 02
MOBİLYA - BELLONA - PROFİLO
Tel : 662 19 76
BEYAZ EŞYA - BOSCH - PRELLİ
Telefax : 662 10 38
MURAT ÖZER VE OĞULLARI
hakimiyet
06 OCAK 2017 DURSUNBEY HAKİMİYET GAZETESİ
Sayfa 8
ALLAH KAHRETSİN: İZMİR ADLİYESİ ÖNÜNDE BOMBALI
ARAÇ PATLATILDI İLK BİLGİLERE GÖRE 2 ŞEHİT, 7 YARALI VAR
İzmir'deki patlamanın ardından 2 terörist ölü ele geçirildi, bir teröristi ise yakalama çalışmaları sürüyor. 5 OCAK MESAİ BİTİMİNE YAKIN, AKŞAM SAATLERİNDE
İzmir Adliyesi C Kapısı yakınlarındaki hâkim ve savcı otoparkında bomba yüklü
bir araç infılak ettirildi. Saldırının ardından çatışma çıkarken, bir teröristin etkisiz
hale getirildiği, ikinci teröristin de süren çatışmanın ardından etkisiz hale getirildiği açıklandı. Bir teröristin ise arama çalışmaları devam ediyor.
BOMBALI ARAÇ SONRASI KALAŞNİKOFLA SALDIRDILAR
Teröristler, otoparkın girişinde önce bomba yüklü aracı patlattı, ardından çıkan
kargaşada adliyenin içine girmeye çalıştı. O sırada polis ekipleri teröristleri fark
etti ve çatışma çıktı. Uzun namlulu silahları bulunan teröristlerle çıkan çatışmada
2 terörist öldürüldü. HAİNLER BÜYÜK BİR KATLİAM PLANLAMIŞLAR ALLAH KORUDU.
2'Sİ POLİS 7 YARALI
İlk belirlemere göre 2'si polis 7 yaralı var. Öldürülen teröristin üzerinde ikinci bir
bomba olması ihtimaline karşı, bölgeye uzman ekipler çağırıldı. Bölgeye çok sayıda ambulans sevk edildi.
ALLAH KAHRETSİN: HER TÜRLÜ
TERÖRÜ LANETLİYORUZ
Terör, bu kez de
yılbaşını seçti.
İstanbul Ortaköy'deki
gece kulübünü basan
bir kişi uzun namlulu
silahla içeriyi taradı.
4 KİŞİNİN DURUMU AĞIR
Reina gece kulübüne bir terörist
tarafından uzun namlulu silahla
düzenlenen saldırıda 1 polis
şehit oldu. Aralarında yabancı
uyruklularında olduğu 38 kişi
hayatını kaybetti. Saldırıda
yaralanan 65 kişiden 4'ünün
durumunun ciddiyetini koruduğu
belirtildi.
SALDIRGAN KAÇTI
Kaçan saldırganı bulmak için geniş
çaplı operasyon başlatıldı. Zanlının
saldırıdan sonra üzerini değiştirip
kalabalığın arasına karışarak
kaçtığı tahmin ediliyor. Saldırıda
ölenler arasında Sudi Arabistan,
Fas, Lübnan, Libya, Amerika ve
İsrail vatandaşlarınında bulunduğu
açıklandı.
Download