KHK UYARINCA GÖREVLERİNE SON VERİLEN KAMU PERSONELİNİN EMEKLİLİK HAKLARI KONUSUNDA BİR DEĞERLENDİRME Mahmut ESEN E. Mülkiye Başmüfettişi 15.08.2016 gün ve 673 sayılı KHK’nin 6. maddesiyle, 5510 sayılı Kanunun, kamu görevlilerinin emekliye sevk onayları başlıklı 48. maddesinde ek/değişikliğe gidilmiştir. Bu suretle “Emekliliğini kazanmış kamu görevlilerinin emeklilik taleplerinin yetkili makamlar tarafından en geç bir ay içerisinde onaylanması gerektiği, aksi halde bir ayın sonunda memurun emekli olmuş sayılacağına ilişkin düzenlemede yer alan ‘bir ay’ ibaresinin olağanüstü hal süresince uygulanmayacağı ve maddenin 21.07.2016 tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği,” şeklinde düzenleme gerçekleştirilmiştir. Böylelikle OHAL döneminde, kamu personelinin emeklilik hakları da askıya alınmış olmaktadır. Bu konuda herhangi bir duraksamaya yer yoktur. Diğer yandan, ayrıca 671 ve 672 sayılı KHK’lerde : “Kamu görevinden çıkarılanların, uhdelerinde taşımış oldukları büyükelçi/ vali gibi unvanları ve yüksek mahkeme başkan/müsteşar/hâkim/savcı/kaymakam vb. meslek adlarını ve sıfatlarını kullanamayacakları ve bu unvan/sıfat/ meslek adlarına bağlı olarak sağlanan haklardan yararlanamayacakları, “ yolunda düzenlemeler bulunmaktadır. KHK ile getirilmiş bu düzenlemelerin; azda olsa, kamuoyunda, görevlerine son verilen kamu görevlilerinin, emeklilik haklarını da yitirip/yitirmeyeceklerine ilişkin tartışma ve duraksamalara yol açtığı görülmektedir. Konuya ilişkin kişisel görüşüm özetle aşağıya çıkarılmıştır. Bilindiği üzere, KHK’ler öncesinde yürürlükte olan mevzuata göre, 1.10.2008 tarihinden önce göreve başlamış olan kamu görevlilerinin emeklilik hakları; sadece Türk vatandaşlığından çıkarılma/izinsiz çıkma vb. hallerinde yitirilmektedir. Diğer bir ifadeyle, işledikleri bazı suçlardan dolayı hüküm giymiş memurlarında emeklilik işlemlerinin yürütülmesi ve kendilerine emeklilik aylıklarının da bağlanmasında herhangi bir engel durum bulunmamaktadır. Zira 5434 sayılı Kanunun 92. maddesinde yer alan ve belli suçlardan hüküm giyilmesi halinde emeklilik aylığı bağlanmayacağına ilişkin düzenleme yıllar önce yürürlükten kaldırılmıştır. Bu yüzden KHK’lerde konuya ilişkin getirilmiş düzenlemelerle mevcut Yönetimin; olağanüstü hal döneminde, kamu hizmetlerinde bir aksama olmaması bakımından kamu görevlilerinin emeklilik işlemlerinde de önceliği elde tutmak istediği, bu bağlamda “oldu bitti” ile karşılaşmak istemediği ve terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunan/bunlarla irtibatı olan kamu görevlileri hakkında 5271 sayılı CMK uyarınca taşınmazlara, hak ve alacaklara elkoyma kararlarının etkisiz hale gelmesinin önlemesinin amaçlandığı düşünülmektedir. Zira 01.10.2008 tarihinden önce göreve başlamış olan kamu görevlileri için yürürlükte olan 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun mülga hükümlerine göre emekli ikramiyesine ve emekli aylığının belli bir bölümüne haciz uygulanabilmesi olanağı vardır. Diğer yandan vali/büyükelçi/hakim/savcı vb. bu unvan/sıfat/ meslek adlarına bağlı olarak sağlanan haklardan yararlanamayacakları yolunda düzenlemeden ise, görevine son verilenlerin ( Kamu sosyal tesislerinden/ VİP/özel koruma hizmetlerinden yararlanma; silah taşıma ruhsatı/ nitelikli pasaport sahibi olma vb.) bazı özel haklardan istifade etmelerinin engellenmesinin arzu edildiği değerlendirilmektedir. Emekliliğini hak etmiş olan kamu görevlilerinin emeklilik haklarını yitireceği şeklindeki bir değerlendirmenin ise, kamu görevlilerinin, Anayasa ile teminat altına alınmış olan sosyal güvenlik hakkının, hatta daha da önemlisi, mülkiyet hakkının ihlaline yol açacağı, böylesi bir sonucun amaçlanmadığı/amaçlanmaması gerektiği düşünülmektedir. YİRMİBEŞİNCİ KISIM Aylıkların Başlangıcı MADDE 91- (Mülga: 31/5/2006-5510/106 md.) (3/3/1954 tarihli ve 6311 sayılı Kanunun hükmüdür.) Bu Kanuna göre bağlanan çeşitli mahiyetteki aylıkların ödenmesi aşağıdaki fıkralarda yazılı tarihlerden başlar: a) 42 nci maddede yazılı olanlar için mezkür madde hükmü dairesinde yazı ile vaki isteme tarihini takip eden ay başından; b) Emeklilik hakkı tanınan bir vazifede iken bu kanunda yazılı çeşitli sebeplerle emekliye ayrılanların emekli, adi malullük, vazife malullüğü aylıklarıyla ölenlerin dul ve yetimlerine bağlanacak aylıklar hizmet aylıklarının kesildiği tarihi takip eden ay başından; (Emekliliklerini kendileri istemiş olanlar bu istemelerinin kabul edildiği salahiyetli makamlarca kendilerine yazı ile bildirilmezse isteklerini yaptıkları tarihten itibaren bir aydan evvel olmamak üzere vazifelerini terk edebilirler. Bunların emeklilik isteklerinin kabul edildiğinin salahiyetli makamlarca yazı ile bildirilmesi tarihinden itibaren en çok bir ay içinde vazifelerinden ayrılmaları mecburidir. Erlerin vazife malullüğü aylıklarının başlangıcı bu husustaki müracaatlarını takip eden ay başıdır.) c) Her ne suretle olursa olsun açıkta bulunanl Buna göre, 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinde yer alan bu düzenlemeye göre, 01.10.2008 tarihinden önce 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olanlar, 01.10.2008 tarihinden sonra da 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabidirler. Söz konusu Kanunda emekli aylıklarının haczedilemeyeceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından, 6183 Sayılı Kanunun 71 inci maddesi uyarınca üçte birinden çok dörtte birinden az olmamak (Asgari ücreti aşmayan aylık gelirlerin onda birinden fazlası olmamak) üzere kısmen haczedilmesi mümkündür Emekli Sandığınca şartları oluştuğunda toptan ve bir defada ödenmekte olan emekli ikramiyesi, anılan madde kapsamında sayılan gelir, aylık ve ödenek niteliğinde olmadığı gibi, bu paranın haczedilemeyeceği yönünde gerek 5510 sayılı Kanunda, gerekse İİK.’nun 82 ve 83 üncü maddelerinde herhangi bir hükümde bulunmamaktadır. Bu durumda emekli ikramiyesi, kayıt ve sınırlamalara tabi tutulmaksızın tamamının haczi kabildir. 6- Değerlendirme olarak, cezaların niteliklerine göre sosyal güvenlik konularının da yeniden düzenlenmesinin gerektiğini söyleyebiliriz. Anayasa Madde 60 hükmü; " Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar." İbaresini taşır. Ayrıca, bu hükmün de yeniden düzenlenmesinin uygun olacağını değerlendirebiliriz. 1949 yılındaki 5434 sayılı T.C.Emekli Sandığı Kanunu Madde 92 hükmünün ilk hali: Madde 92 hükmünün bugünkü hali: İştirakçilerden Türk vatandaşlığından çıkarılan,Türk vatandaşlığını bırakan,yabancı memleket uyruğuna girenlerin (Türk vatandaşlığını muhafaza edenler hariç) bu Kanunla tanınan her çeşit hakları düşer. Aylık almakta iken veya aylık bağlama hakkı doğmadan önce, tanınan her çeşit hakları bu madde uyarınca düşenler, bu durumlarının ortadan kalkması halinde, Sandığa yazılı olarak yapacakları müracaatları takip eden aybaşından itibaren ve bu Kanunda öngörülen diğer şartları da taşımaları kaydıyla bu haklardan yeniden yararlandırılırlar. Yukardaki hükümler 88 inci madde kapsamına girenlerle, dul ve yetimleri hakkında da uygulanır.