Sorularlarisale.com Risale-i Nur'da çok yerlerde insanın nihayetsiz acz, fakr, kusur ve hacatından bahsediliyor. Kusurda nihayet olmadığını anlıyorum. Aczde, fakrda ve ihtiyaçlarda sınırın olmadığını nasıl anlamalıyız? İnsan aciz, ama cüzi de olsa iktidarı ve ihtiyarı ve Kadir olan Allah´ın kudretinin tecellîsi var. İnsan fakir, ama her şeye mi muhtaç? Dünyanın diğer tarafındaki hava zerresine muhtaç mı? Yoksa bu "nihayetsiz, hadsiz, sınırsız" gibi kelimeler sadece çokluğu mu ifade ediyor? Fakr: İhtiyaç sahibi anlamında kullanılmıştır. Risale-i Nur'daki manası ile, insanın zerreden güneşe kadar nihayetsiz ihtiyaçlara muhtaç olması demektir. Yani insan fıtrat olarak kainatta her şeye muhtaç olarak yaratılmıştır. İnsan hayatının devamı bütün kainat çarklarının işlemesine bakar. Böyle olunca, insan kainattaki her şeye dolaylı dolaysız muhtaç olarak yaratılmış olduğu sabit olur. İşte insan bu sonsuz ihtiyacından dolayı fakirdir. Allah bu fakirlik halini insana her ihtiyacında, ihtiyacı olmayan, her muhtaca cevap veren Allah’ı bulması için vermiştir. Yani insan bu hali ile nereye bakarsa, hangi şeye ihtiyaç duyarsa, orada fakirlik penceresi ile fakir olmayan, her fakirin ihtiyacına cevap veren Allah’ı bulabilir. Acz: Kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar zayıf ve iktidardan yoksun anlamında kullanılmıştır. Yani ihtiyaçları hem kainatı kuşatmış, hem de ebede uzanmış olmasına rağmen, bunlardan en basitini dahi tedarik edemeyecek kadar acizdir insan. Burada daha çok insanın iktidarsızlığına vurgu vardır. Bu acizlik penceresi de aciz olmayan Allah’a açılıyor. İnsan acizlik damarı ile aciz olmayan Allah’ı idrak ediyor. Her şeyin acizlik damarı ile Allah’a muhtaç olduğunu görüp tam tevazu ile kulluğa yöneliyor. İşte Risale-i Nur mesleğinin Allah’a giden iki temel esası ve iki temel marifet noktası bu acz ve fakr yoludur. İnsanın kainattaki her şeye nasıl muhtaç ve ilgili olduğunu hayatın oluşumu ile örneklendirelim. Hayat bütün kainat fabrikasının çarklarının işlemesinden hasıl olan cami ve hülasa bir sanattır. Mesela bir arının hayatının oluşması için bütün kainat çarklarının işlemesi ve hareket etmesi gerekir. Güneş, su ,hava, toprak, elementler, hassas sistem ve düzen, uyumlu ve ölçülü bir şekilde beraber hareket etmeden, arının hayatiyeti söz konusu olamaz. Bu yüzden arının hayatının teşekkülü için bütün kainat ve kainattaki sebeplerin hassas ve ölçülü bir surette çalışması ve hareket etmesi gerekiyor. Bu sebeplerden bir tanesi vazifesini terk etse, hayat oluşmaz ve devam etmez. Güneş olmasa hayat olmuyor, su olmasa yine olmuyor, toprak page 1 / 2 olmasa yine olmuyor, yıldız ve galaksiler sistemli ve dengeli hareket etmeseler yine hayat olmuyor. Zira bir yıldız zerre kadar yörüngesini şaşırsa, bütün kainat fabrikasını yerle bir edecek. Demek çok uzakta, hayattan alakasız gibi duran bir yıldızın da hayata bir katkısı ve müdahalesi vardır. Bu da gösteriyor ki, hayat bütün kainattan süzülüp gelen bir damla, bir meyve bir neticedir. Küçük bir arı hayat sayesinde bütün kainatla alakadar olup, bütün sebeplerin bir muhassalası, bir neticesi oluyor. Yani arı basit bir cüz iken, hayat ile bütün kainatla alakadar külli hükmüne geçiyor. Arı hayat sayesinde bütün o külli unsurlara efendi oluyor, o azametli şeyler arıya hayat sayesinde hizmet ediyor. İnsanın iktidarı cüzi iradesidir ki, bu irade, yaratmak ve icat etmekten yoksundur. Hatta insan iradesi mahluk bile değildir. Bu yüzden iradenin mahiyeti İslam tarihinde tartışıla gelmiştir. page 2 / 2 Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)