M. Meclisi B : 50 yapmıyan iktidarın grev haklarını kısıtlamıya istidatlı bulunduğu gerçeğini aydınlığa vardır­ mış oluyoruz. «Bozuk düzeni değiştireceğiz»ı sö­ züne karşı kendisini öfkeye kaptıran îktidar, ge­ nel olarak iyi bir toplu sözleşme düzenini değiş­ tirip yerine bozuk bir toplu sözleşme düzenini getirmek istiyor. Hükümetin bâzı hazırlıkları, bu endişemizi haklı göstermektedir. Grev ertelenmesine ait dü­ şünülenler, toplu sözleşmelerin uygulanmaları sırasında başgösterecek hak uyuşmazlıklarında grevi kaldırma niyetleri örnek olarak belirtile­ bilir. Sayın Çalışma Bakanı, bu niyetleri açık­ lamaktan çekinmemiştir. Hak uyuşmazlıklarında grevi yasaklamak, toplu sözleşmelerin uygulama alanını büyük öl­ çüde daraltır. Grevin sadece çıkar uyuşmazlık­ larında müeyyide olabileceği, hak uyuşmazlık­ larında genel ve normal çözüm yollarının yargı organlarından geçtiği tarzındaki teorik düşün­ celer. toplumumuzun gerçeklerine uymamakta­ dır. Toplu sözleşme hükümlerinin ihlâlinden do­ ğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesini sadece mahkemelere bırakmak; işçi haklarına saygılı olmıyan işverenleri toplu sözleşme masasında het> «evet» demeye, sözleşmenin imzanlanmasından sonra ise uygulama uyuşmazlıkları yara­ tarak cok yavaş işlemekte bulunan mahkeme­ lerde uğrastırmıya teşvik eder. Ferdî iş uyuş­ mazlıklarında Adaletin gecikerek yerine getiril­ mesinden acı duvmakta olan islilerimize, bir de toplu uyuşmazlıklarda aynı acıyı çektirmek, in­ safa uygun düşmez. Sayın milletvekilleri; kıdem hakkının kal­ dırılması konusunda Hükümetin düşündüğü ve işçinin gösterdiği tepki üzerine şimdilik terketmek zorunda kaldığı tertip, İktidarın defterine menfi bir puvan olarak kaydedilmiştir. Hükü­ met, işçi haklarını geliştirici hiçbir esaslı kanun hazırlamamakta, hazırladığı zaman,,da eldeki hakları geri almayı düşünecek kadar gerici bir tutumun içine girmektedir. Onun içindir ki, de­ ğerli arkadaşlarım, Hükümetin hiçbir kanuna el atmamasını istemek, Türk işçisi için daha ha­ yırlı olacaktır. Çünkü îktidar hangi kanuna el atarsa, Türk işçisinin önemli haklarına da el at­ mış olmaktadır. İşçilerimiz, haklarının elinden alınacağı korkusuna kapılmakta ve gösterdiği sert tepki karşısında Hükümet geri teşebbüsten 24 . 2 . 1968 0:2 vazgeçince, eski bir hakkını kaptırmaktan kur­ tulduğu için de bayram yapmaktadır. İşçileri­ miz şu anda, İktidarın yeni bir hak koparabil­ diği için değil, kıdem hakkını elinden kaptırma^ dığı için hüzünle karışık bir memnuniyet duy­ maktadır. Ve anlaşılıyor ki, Hükümet «önce kaybettirmek, sonra da buldurarak sevindir­ mek»! şeklindeki politikasını uygulamakta de­ vam edecektir, yürürlükteki haklarını kaybet­ mek ihtimalinin yüreklerine salacağı korkunun altında sürekli ezilmek kaderinden, işçilerimiz, bu İktidar süresince kendilerini kurtaramıyacaklardır. Sayın milletvekilleri; Hükümet, bu yıl da önemli işçi gösterilerinden kurtulamamıştır. Zonguldak maden işçilerinin son yürüyüşleri dikkat çekicidir. Olayın birinci günkü patla­ ması ve işçilerin evlerine dönmelerinden sonra Millet Meclisinde bir konuşma yapan sayın Ça­ lışma Bakanı, gösterilerde hükümetin silâh kullanmamış olmasını, müjde verici bir eda ile övmüştür. Daha önceki ve bundan daha az önemce toplu gösterilerde silâhlı ve kanlı çar­ pışmalara yol açan hükümetin, son vakada si­ lâh kullanılmamış ve işçi kanı dökülmemiş ol­ masını hararetle övmesi, ilgi çekicidir, önceki yılların esef verici olayları vesilesiyle yapılmış olan uyarmalardan ders alarak elini hemen si­ lâha uzatmama eğilimine gelmiş bulunması, şüphesiz hükümet lehine kaydedebileceğimiz bir gelişmedir. Ama Hükümetin sadece kan dök­ memiş olmayı, yerine getirilmiş bir ödev saya­ rak bununla yetinmesi üzücüdür. Böyle toplu işçi hareketlerini silâh kullanıp kullanmama meselesinden ibaret saymak, konuya dar bir açıdan ve sadece zabıta cephesinden bakmak olur. üzücü olayı doğuran nedenlerde hükümete düşen sorumluluk payı gözden uzak tutulamaz. işletmelerdeki partizanlığın, ehliyetsiz kişilerin işletmelerde görevlendirilmelerinin, primler gi­ bi hakların dağıtımında uygulanan sürekli hak­ sızlıkların, olayda başrolü oynadığı genellikle kabul edilmiştir. Değerlendirmede yabancı kış­ kırtmaların temel neden olarak öne sürülmesi, olaya gerçek cepheden bakılmadığını gösterir. İktidar, ölaym tahrikçilerini kendi dışında aramamalıdır. 6 - 7 bin kişilik işçi kütlesini ça­ lışma ocaklarını terketmeye zorlıyan nedeni ararken 1 - 2 sözde tahrikçi bularak ve bazan da icadederek dikkati böylesine basit bir ne388 —