haftalık bülten haftalık bülten 26 Ağustos 2013 Ecicek Geçen haftanın özeti Merkez Bankası’nın kurdaki yükselişi sınırlama çabaları devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Para Politikası Kurulu (PPK) politika faizini ve gecelik borçlanma faizini, beklenildiği gibi, sırasıyla %4.5 ve %3.5 oranlarında sabit tuttu. Ancak gecelik borç verme faizini (koridorun tavanını), piyasa beklentisinin ve bizim tahminimizin aksine 50 baz puan arttırarak %7.75’e yükseltti. İnan Demir +(90) 212 318 5087 [email protected] Deniz Çiçek +(90) 212 318 5086 TCMB, piyasa yapıcılara (PY) borç verdiği gecelik faizi oranını ise %6.75’te sabit tuttu. Bu demek oluyor ki, koridorun tavanı sadece istisnai günlerde etkili olacak. Normal günlerde ise koridorun tavanı efektif olarak, PY borç verme oranı olan %6.75 olacak. Hatırlanacağı gibi, 23 Temmuz’daki son PPK toplantısından beri TCMB sadece üç defa istisnai gün uygulamıştı. Temkinli ifadeler içeren faiz duyurusunda; hedefin oldukça üzerinde seyreden enflasyon göstergelerinin fiyatlama davranışları üzerindeki etkilerini sınırlamak amacıyla, para politikasındaki temkinli duruşun güçlendirilmesi kararı vurgulandı. Önceki ayki duyuruda olduğu gibi Kurul, enflasyon görünümü orta vadeli hedeflerle uyumlu hale gelene kadar ihtiyatlı duruşun korunacağını belirtti. Haziran’da %8.9 seviyesine ulaşan enflasyona karşı, takınılan bu ihtiyatlı duruşu olumlu buluyoruz. Ayrıca, piyasanın beklememesine rağmen gecelik borçlanma faizinde yapılan 50 baz puanlık artış da olumlu. Ancak, sadece istisnai günlerde etkili olacak bir faiz indirimi, TCMB’nin TL’yi savunmak için faiz silahını serbestçe kullanabileceğine dair piyasadaki endişeleri gidermede yeterince etkili olamayacaktır. Dolayısıyla, bu karar TL için yeteri kadar destekleyici görünmüyor. Kur konusunda endişelerin giderilmesi için, piyasanın istisnai günleri daha sık görmesi gerekiyor. Diğer bir deyişle, kısa TL pozisyonlarına karşı caydırıcı bir tehdit oluşturması için, yeni borç verme faizinin sıklıkla kullanılmasına ihtiyaç var. Nitekim Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı da Çarşamba günü yayımladığı bir duyuruyla ek parasal sıkılaşmanın (istisnai gün) “ikinci bir açıklamaya kadar” devam ettirileceğini ve ek parasal sıkılaşma uygulanan günlerde Merkez Bankası’nın en az 100 milyon dolar satacağını açıkladı. Bu açıklama TCMB’nin TL’yi desteklemesi konusunda daha güçlü bir irade gösterse de, istisnai gün uygulamalarının süresine ilişkin “ikinci açıklama” sadece bir gün sonra geldi. TCMB mevcut ek parasal sıkılaşma uygulamasının Cuma günü sona ereceğini belirtti ve likidite yönetimine ilişkin yeni açıklamalarda bulundu. [email protected] Gökçe Çelik +(90) 212 318 5096 [email protected] haftalık bülten Bunlara göre; Başlanmış olan ek parasal sıkılaştırma (EPS) uygulamasının toplam ve kalan gün sayısı ile, kalan EPS günlerinin her birinde saat 16.30’da yapılacak döviz satış ihalelerinin her biri için geçerli olacak güncel minimum satış saat 10.30’da ilan edilecek. Duyurulan minimum satış tutarı bilgisi gerekli görülmesi halinde gün içinde en fazla bir kereyi aşmamak kaydıyla yukarı yönde güncellenebilecek. EPS döneminde en son duyurulan minimum satış tutarı, EPS'yi takip eden ilk normal gün için de geçerli olacak. Sonuç olarak, PPK’nın gecelik borç verme faizi artırımı ile bunun üzerine gelen EPS’ye dair düzenlemeler, TCMB’nin TL üzerindeki satış baskılarını bastırma isteğini açıkça yansıtıyor. Ancak, bu çabaların piyasa tarafından yeterince algılanıp algılanamaması ayrı bir sorun. Yatırımcıların, Banka’nın gittikçe daha karmaşık bir hal alan likidite yönetimi uygulamalarını anlamak için zaman ve çaba harcayacaklarından kuşkuluyuz. Geniş cari işlemler açığı ve dış finansman ihtiyacı gibi Türkiye’nin bilinen kırılganlıklarına ek olarak, karmaşık para politikası da TL aleyhindeki gelişmelere eklenmiş görünüyor. Bize göre, karmaşık likidite yönetimi uygulamalarıyla uğraşmak yerine zamanında ve yeterince güçlü faiz ayarlamaları yapmak, TL’deki değer kaybının önüne geçmede daha faydalı olurdu. Bundan kaçınmanın, piyasa tarafından algılanan riskleri büyütmekte ve böylece gelecekte daha sert bir ayarlama olması ihtimalini arttırmakta olduğunu düşünüyoruz. Sermaye girişleri yavaşlarken Türkiye’nin dış finansman ihtiyacı artıyor. Kısa (bir yıl veya daha az) vadeli dış borç stoğu Haziran’da 165.2 milyar dolara yükseldi. Dış borç, Nisan ve Mayıs aylarında 163.1 milyar dolarda bulunuyordu. Birikimli cari işlemler açığının 53.6 milyar dolar seviyesinde yer almasıyla, Türkiye’nin dış finansman ihtiyacı Temmuz ayı itibariyle 220 milyar dolara ulaştı. Hatırlanacağı üzere dış finansman ihtiyacı 2012 sonunda 190 milyon dolar civarındaydı. Yavaşlayan sermaye girişleri karşısında dış finasman ihtiyacının artmasının iyi haber olmadığı kesin. Bu, dış finansman koşullarının daha bağlayıcı olması anlamına geldiğinden, büyüme üzerinde de aşağı doğru risk oluşturuyor. Sermaye akımlarının görünümü gelişmekte olan piyasalar için olumluya dönmediği takdirde, dış finansman ihtiyacı bir kırılganlık göstergesi olarak TL üzerindeki baskı yaratmaya devam edecektir. haftalık bülten Önümüzdeki Haftaya Bakış Temmuz dış ticaret dengesi verileri Perşembe günü açıklanacak. Aylık dış ticaret açığının geçen yılın aynı ayına göre %4 daralarak 7.8 milyar dolar olacağını tahmin ediyoruz (piyasa beklentisi: 8.4 milyar dolar). Bu, 12 aylık birikimli açığın geçen ayki 91.6 milyar dolar seviyesinden 91.4 milyar dolara gerilemesi anlamına gelecek. Bu haftanın gündeminde ayrıca yarın yayımlanacak olan Ağustos kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi de yer alıyor. Hazine bu hafta iki ihale düzenleyecek. Hazine Çarşamba günü yapacağı 3.8 milyar TL tutarında iç borç itfası öncesinde yarın 15 aylık iskontolu tahvil ve 7 yıl vadeli değişken faizli tahvil ihraç edecek. haftalık bülten Bu rapor, Finansbank CEO Ofisi Araştırma Bölümü tarafından müşterilerini bilgilendirmek amacıyla düzenlenmiştir. Raporun Finansbank ile ilişkili bir kuruluşun müşterisi tarafından kullanılabilirliği, alan kişi ve bu kuruluş arasındaki akdi ilişkiye tabi olacaktır. Bu raporda sunulan bilgi, yorum ve tavsiyeler raporu hazırlayan Finansbank CEO Ofisi’ne ait görüşleri yansıtmakta olup yatırım danışmanlığı hizmeti kapsamında değildir. Mali durum ile risk ve getiri tercihlerinin çeşitliliğini göz önünde bulundurunca sadece bu raporda yer alan görüşlere dayanarak verilecek yatırım kararları beklentilere uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu rapordaki bilgilerin derlenmesinde güvenilirliğine inanılan sağlam kaynaklardan faydalanılmıştır; ancak bilgilerin doğruluğu bağımsız olarak teyit edilmemiştir. Finansbank bilgilerin doğruluğu ve bütünlüğü konusunda garanti vermemekte ve doğabilecek hatalarda sorumluluk üstlenmemektedir. Raporda sunulan bilgiler üzerinde önceden belirtilmeksizin değişiklik yapma hakkı saklıdır. Finansbank ve ilişkili kuruluşlar ile bu kurumlarda çalışan personel araştırma raporlarında sözü edilen menkul kıymetlere yatırım yapabilir ve zaman içerisinde pozisyonlarını değiştirebilir. Bu raporda yer alan bilgilerin bir kısmı ya da tamamının kopyası çıkarılamaz ya da dağıtılamaz.