TBMM B: 109 3 1 . 5 .2006 O: 2 niye söylüyorum? Sevgili arkadaşlarım, hep çırpmıyorum; 350 küsur tane milletvekili, iktidar olarak, kolay kolay bir daha gelmeyeceğini biliyorum; böyle olunca da, muhalefet de belli. Yasaları, konsensüs şekilde, bir araya gelerek, anlaşarak yapsak da, hem ülkemiz huzurlu olsa hem İktidar da buradan payım alsa, ben yaptım bunları dese, ne olur? Muhalefet oy alamaz im zannediyorsunuz? Biz alırız. Niye; biz, doğruya doğru dedik deriz, yanlışa da yanlış dedik deriz; bugünkü dediğim gibi. Ben, bugüne kadar hiç mi hiç yanlışın peşinde koşmadım. Hata da yaptımsa, o hatamı anında telafi etmeye çalışmışımdır ömrüm boyunca; ama, yanlışı söylemeden de hiç geçmedim. Daima doğrunun yanında oldum ve milletvekili demek ne demektir, milletin vekili, o milletin temsili gücünü elinde tutan insanların da, daima doğrunun yanında, güzelin yanında, iyinin yanında olmak mecburiyetinde olduğunu zannediyorum ve öyle hissediyorum. Bütün milletvekili arkadaşlarımı da bu şekilde görüyorum. Bu şekilde gördüğüm için de, size, sizi şikâyet ediyorum, doğrudan sap­ tığınız için şikâyet ediyorum, sizi size ediyorum. Öyle, siyaset de yapmıyorum, sizi halka bıraktım filan demiyorum. Sizi, kendi vicdanınızla baş başa bırakıyorum. Ne olur, yanlıştan dönsek ne olur?! Sana, yarın bahçede otururken, meydanda konuşurken, Sayın Başbakan, sen yanlış yaptın, yan­ lıştan da döndün mü diyecekler?! Sayın Başbakan, sen yanlış yaptın, yanlıştan da döndün, seni kut­ larım derler adama; kutlarım; ama, ben, anlatamıyorum. Tabii ki, bu yasalar da IMF'in, Dünya Bankasının isteği doğrultusunda oluyor. Onların olması da, Avrupa Birliğine gireceksen, bu da doğrudur. Eğer, hepsi, bizim, bu yasaların, kendi isteğimiz­ le olsaydı, çok daha güzel olurdu; ama, tam bağımsız bir ülke olabilmek için, ekonomik bağımsız­ lığımız da olması lazım, dışa bağımlı olmamamız lazım. Kafamızı dik tutabilmemiz için, ekonomimizi düzeltip, ekonomide de bağımsız olursak eğer, o zaman, daha dik, gururlu, başımız dimdik çalışırız diye düşünüyorum. İste, bunu, bugün yapamıyoruz. 300 küsur milyar dolar bor­ cumuz olursa, tabiî ki, bazı şeyleri el adama dikte ettirir. İşte, bu yasaları yaparken, niye böyle yap­ tık derken onu da düşünmek mecburiyetindeyiz. Bakınız, bir haftadır, on gündür faizlerde yükselme başladı, kurda yükselme başladı, beyaz eş­ yada ve otomobil sanayiinde zamlar başladı; zamlar, birbirini takip edecektir. İste, bunun sebep­ lerinden bir tanesi, karartı, disiplinli, iktidanyla muhalefetiyle birlikte bir Meclis olsa, çok daha iyi... Hem ekonomimiz bugünkü sallantıya uğramazdı hem de daha da güzel bu işleri hallederdiniz diye düşünüyorum. FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Sallantı falan yok ya!.. MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Sebebini söyleyeyim: Sevgili arkadaş­ larım, siyaset yapmak kolay değildir. Siyaset yaparken, siyasetçi, konuşmadan evvel, iki kere yut­ kunur, bir kere konuşur. Söz ağızdan çıktı mı, artık, o geri gelmez, diş macununa benzer; diş macunu çıktı mı gelmez. FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Hangi beyaz eşyanın fiyatı değişti?!. MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Ben, şunu söylüyorum; benim laflarımın nasıl olduğunu anlayanlar anlar. Bence, bu ülkenin refahı, huzuru, rahatı için, bazı insanlar konuşur­ ken çok dikkat etmek mecburiyetindedir artık. Ben... Burada, nasıl ki Doktor Muzaffer benim birin­ ci kimliğim, ama, asıl şuradaki kimliğim, şimdi, milletvekili kimliği. Milletvekili kimliğim olduk­ tan sonra, biraz daha, konuşurken, doktor olduğum zamandaki konuşmam ile milletvekili olarak konuşmam arasında fark vardır. Onun için de, devleti yöneten insanların, devlet yönetiminin ne ol­ duğunu çok iyi bilmesi lazım gelir diye düşünüyorum. Kurum ve kuruluşlarla kavga ederek, muhalefetle her zaman, her gün kavga ederek bir yere varılmaz; varırız, ama, sonucu bulamayız. Bu zaman kim zarar eder, toplum zarar eder, ülkemiz zarar eder, biz zarar ederiz. Onun için de, kim olursa olsun, nasıl olursa olsun, hangi mevkide olursa olsun, bulunduğu mevkii göz önüne alarak, ona göre hareket etmesinde yarar vardır diye düşünüyorum. -276-