M. Meclisi B : 19 sözlerine tek tek cevap vereceğim, çok az zama­ nınızı alacağım. Ben aranıza çok yeni karıştım. Yalnız Par­ lâmentoda bildiğim bir prensip vardır. Muha­ lefetin nasıl davranacağını Bakanlar değil, İç­ tüzük Anayasa çizgiler. Şunu söylesin, bunu söylesin Bakanla ilgili bir iş değildir o. İkincisi; bu doğru bir görüştür diye muha­ lefet burada ortaya koyuyor ki, bir sözlü soru müessesesinin temelinde bir sistem yatıyor. Bu sistemin bir çiçeği bu. Bu çiçeğin üstünde mikrop aramıyorum ben. Kökünde niye dana burnu dolaşıyor diye bakıyorum. Anlatabiliyor muyum? İlle de beni oradan çıkartıp kim suçlu, kim yapmış, onu? Yakalıyamazsmız. Bu bir sistemdir. Ben dedektif değilim, bunu kaç defa tekrarladım, burada anlaşalım. Ben temelinden alıp bir sözlü soru önergesi veri­ yor isem bir suiistimal getirmiyorum. Bir olu­ şun Türkiye yararına olmadığının bir örneği ile ispatını ortaya koyuyorum. Fena mı ya­ pıyorum, kötü bir Parlâmento çalışması mı bu? Hep beraber anlıyoruz meselenin altının ne­ den böyle olduğunu. Arkasından formül for­ mül söylüyorum; mikst sistemi anlamamızda değişiklik yapalım. Çünkü Türkiye, yer yü­ zünde bir tek Devlettir; suigeneris. Hem İktisadi Devlet Teşekkülleri olacak, hem sosyalizme karşı olacak, hem de Devletin, Devlet sektö­ rünün elinde endüstrimizin % 62 si var. Fakat bu sosyalistlik daimî kabul edilecek bir çatışmadır. Ve bu ölçüde % 62 si Devletin elin­ de bulunan bir endüstri ağırlığında Papanek usulü liberalistiz, kapitalistiz denmez. Bundan oluyor çatışma, ondan oluyor bu Karabük Fab­ rikası da. Devlet meselesini, Devlet sektörüne ait meseleyi tâ mağazaya kadar götürüyoruz... Devletçilik yapıyoruz diye, terzilik yaptırıyoruz Devlete, ayakkabıcılık yaptırıyoruz Devlete... Anlatabiliyor muyum? Demir yaptırıyoruz, onu anlıyorum. Ya, serbest bırakırsınız, yahutta, böyle bozukluklar olmasın diye Mikst sistemin getirilmesi lâzım, diyorum. Devletin yaptığı ile özel sektörün yaptığını birbirine karıştırmazsı­ nız. özel sektör fabrikasını yapar, sonuna kadar satar, Devlet fabrikasını yapar, sonuna kadar satar. Ama, Devletle özel sektör birisi fabrika­ cı, birisi aracı oldu mu, Devlet eliyle fert zen­ gin ettirme oluyor ve bu sistem kötülüğü yü­ 7 . 12 . 1965 O: 1 zünden buradaki hikâyelere geliyoruz, diyorum. Sayın Bakan ise, beni buraya sokmak istemiyor. İlle de kim suçlu? Efendim sistemden oluyor bunlar. Böyle her zaman donma, batma olur bu memlekette. Sebebi budur. İkincisi; Sayın Bakan benim bir sözümü yanlış anlamış.. Şimdi bu, Horiou'nun da nazariyesidir. Hukukçular, âmme hukuku doktrini ile ilgilenenler bilirler. Atalet kuvvetleri var­ dır, dinamik organizmi olan toplumda. Tutucu kuvvetler, itici kuvvetler vardır. Demokrasi bu­ nun dengesini sağladığı için güzel bir sistemdir. Bir rejim değildir aslında. Rejimlerin dahi tartışılabildiği bir sistemdir, iktisadi niteliği yok­ tur, demokrasi sözünün, iktisadi görüşler, her türlü görüş o ortamda tartışılır ve o kendiliğin­ den demokrasi olur. Bu fikir söylenir, şu fikir söylenir, o fikir söylenir bütün fikirler söylenir, bu kendiliğinden yapar demokrasiyi. Bu de­ mokrasiye aykırıdır filân diye lâf olmaz. Bu çok sakat bir demokrasi anlayışıdır. (A. P. sırala­ rından, «ne ilgisi var» sesleri) Sununla ilgisi vardır arkadaşlarım, statükoya karşı itici kuv­ vetler bir toplumu ileriye götürürler, böyle de­ mir - çelik tenkidleri yaparak ve yeni görüşler getirerek. Bunları yapmıyalım, sözlü soru mü­ essesesini kalûbelâdan kaldığı gibi tutalım, sos­ yalistçe lâf edilmesin. Peki şimdiye kadar gelen örnekler var, niye kurtarmadı Türkiye'yi?. Hep böyle yapıldı şimdiye kadar sözlü soru müesse­ sesi. Niye kızıyoruz burada yenilik ararken, da­ ha temele inerken niye sinirleniyoruz? Eğer es­ ki usul bu işe yaramış olsaydı bugün Türkiye yeryüzünün en kalkınmış ülkelerinden biri olur­ du. 10 en geri ülkesinden biridir. BAŞKAN — Sayın Altan, usul değiştirmiyo­ ruz. Eski İçtüzüğün usulünü tatbik ediyoruz, rica ederim. ÇETİN ALTAN (Devamla) — Bir görüşü anlatırken detekliflikten, suiistimalcilikten ay­ rılıp temele bakmayı ifade ediyorum. Niçin böy.le oluyor? Size böyle yüz tane daha örnek sıralıyabilirim. Bunlar suiistimal değildir bugünkü mevzuata göre. Esbabı mucibesi gerekçesi bu­ lunmuştur ama memleketin soyulması demek­ tir. Meşru yoldan memleketin soyulması demek­ tir. Bunu ya istiyoruz ya istemiyoruz. Eğer iste­ miyorsak ciddî şekilde üstüne, kim suçlu diye