yoktur. Tutsak edilenin toplum düzenine hâkimiyet ıteessüs

advertisement
— 4 —
yoktur. Tutsak edilenin toplum düzenine hâkimiyet ıteessüs ettikten sonra 'öldürülmesi intikam hissi ile izah
'edilebilir, İntikam ise Devlet olma ile bağdaşmaz.
ölüm cezasının yerine getirilmesi için kanun oluşturulması oylamasının' söz konusu olduğu günümüzde
topluma Devlet 'gücünün hâkim olduğu linlfcâr edilemez bir vakıadır. Suçlularım lö\ikn cezalarının yerline
getirilmesinde içtimai siyasi-ferdli bir fayda bulunduğu söylenemez.
112 Eylül'den bu yana girişilen! etkili operasyonlarla Devlet toplum düzenine hâkim olmuştur. Bu noktaya
ulaşmanın gereği yerine getirilen ölüm cezalarınım içtimai faydası vardır. Bu günkü infazlar (için aynı
faydanın bulunduğu söylenemez. 12 Eylül'den çok önce işlenmiş suçlardan ölüm cezası giymiş olanlarım bu
cezalarının yerime getirilmesinde de bugün1 fok fayda bulunmamaktadır.
iBuma ırağmen Danışma Meclisi Genel Kurulumu Ve Milli Güvenlik Konseyini oylarında vicdanlarıyla
haşhaşa bırakabilmek içim çekimser oy kullanmakta fayda mülahaza ettiğim cihetle inlfazın yerine getiril­
mesi hususunda olumlu ya da olumsuz oy kullanmamayı ve sonuç olarak çekimser kalmayı doğru igjörıdüğümü
saygılarımla arz ederim. 16 . 2 . 1982
Serda KURT OĞLU
Danışma Meclisi Adalet
Komisyonu Üyesi
ÇEKJtMlSERtJK GEREKÇESİ
il. (Önce, karara çekimser kalmamın, haikkında idam cezası verilen kişiyle ve olayla hiçbir ilgisi yoktur.
2. IÇok uzum bir .süredenlberi fikir yönümden ve ülke olarak, ölüm cezal*wıam hep kargaşanda oldum.
Yani bir kanunla öldürme kararı verilmesini kalbul edememiş'imıdiir. Ancak pozitif hukukumuzda bu cezaya
yer verildiğine iglöre, yargı olarak yapılacak tor şey elbetteki yoktur.
Diğer yandan yine fikir olarak, ölüm cezasının en müessir bir ceza olduğu da hana göre kesin »değildir.
Belkide en müessir ceza, bir anda infaz edilip biten bir ceza değil, çektirilen cezadır. Bu nedenledir ki, 1950
yılından bert sık -silk: çıkarılan af kanunları, cezalarım çektirilmesini: engelleyerek' müessirilyetimi ıkaybetlâlrmişıtir.
Böylece, infaz edilmeyecek bir ölüm cezası sonunda, hakkında idam kararı verilenin, ömür boyu cezaevin­
de kalmasının daha müessir bir ceza olacağını düşünmekteyim.
3. 2485 sayılı iKurucu Meclis Hakkındaki Kanunum, Kurucu Meclisim görevlerine ilişkim 2 nci madde­
sıinin (d) bendimde, «....kanun koyma, değiştirme ve kaldırma suretiyle yasama görevini yerime, getirmek»
denilmektedir.
Diğer yandan Anayasanın 64 ncü maddesinde de, «Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırtmak,
mah­
kemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarınım yerine 'getirilmesine karar vermek TİBİM Meclisimin yetkiilerimdendir.» hükmü yer almıştır. IBu maddedeki, ölüm cezalarına ilişkin karar werme konusunda da Danış­
ma Meclislimin' yetkili olduğu açıkça belli değildir. TBM. Meclisince bu konudaki kararların bir kanunla yü­
rürlüğe k'onduğu noktasından hareket etsek dahi, bu 'takdirde 2485 sayılı Kanunun '24 ncü maddesine göre
»durumun incelenmesi gerekmektedir.
Söz konusu 24 ncü maddede, Danışma Meclisi Başkanlığıma yapılacak kaniim teklifi yetkisinin, Milli Gü­
venlik Konseyi 'Üyelerine, Bakanlar Kuruluna ve om limzalı Danıişma Meclisi üyelerine ait olduğu hükme
bağlanmıştır.
Halbuki bu maddeye göre Danışma Meclisi Başkanlığına gelmiş bir kamum teklifi veya tasarısı bulunma­
yıp, sadece Başbakanlığın bir tezkeresiyle, ölüm cezasına ait dosya gönderilmiştir. Öte yandan Adalet Ko­
misyonuna bu konuda bir tasarı hazırlama yetiMsi veren içtüzüğün 86 ncı maddesinin ise, yukarıda sözü
edilen 24 meü madde hükmüne uygun bulunmaidığımı düşünmekteyim.
IBu ıdurumıda konu, 2485 sayılı Kanunun l nci maddesinin (2) 'No. lu bendine göre karara bağlanabilir.
Arz edenim.
16 2,1982
Şemfettin YARKIN
Danışına Meclisli Üyesi
Danışma! Meclisi
(S. Sayısı : 76)
Download