İŞLETMELERDE EĞİTİM VE GELİŞTİRME

advertisement
T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2501
AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1472
İŞLETMELERDE EĞİTİM
VE GELİŞTİRME
Yazarlar
Yrd.Doç.Dr. Esra TURHAN (Ünite 1)
Prof.Dr. Ali ŞİMŞEK (Ünite 2, 4, 5, 8)
Yrd.Doç.Dr. Bahadır ERİŞTİ (Ünite 3)
Doç.Dr. Murat ATAİZİ (Ünite 6)
Yrd.Doç.Dr. Jale BALABAN SALI (Ünite 7)
Editörler
Prof.Dr. Ali ŞİMŞEK
Doç.Dr. Hatice Zümrüt TONUS
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
www.hedefaof.com
i
Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir.
“Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır.
İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt
veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.
Copyright © 2012 by Anadolu University
All rights reserved
No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted
in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic, tape or otherwise, without
permission in writing from the University.
UZAKTAN ÖĞRETİM TASARIM BİRİMİ
Genel Koordinatör
Doç.Dr. Müjgan Bozkaya
Genel Koordinatör Yardımcısı
Doç.Dr. Hasan Çalışkan
Öğretim Tasarımcıları
Yrd.Doç.Dr. Seçil Banar
Öğr.Gör.Dr. Mediha Tezcan
Grafik Tasarım Yönetmenleri
Prof. Tevfik Fikret Uçar
Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız
Öğr.Gör. Nilgün Salur
Kitap Koordinasyon Birimi
Uzm. Nermin Özgür
Kapak Düzeni
Prof. Tevfik Fikret Uçar
Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız
Dizgi
Açıköğretim Fakültesi Dizgi Ekibi
İşletmelerde Eğitim ve Geliştirme
ISBN
978-975-06-1165-0
1. Baskı
Bu kitap ANADOLU ÜNİVERSİTESİ Web-Ofset Tesislerinde 4.300 adet basılmıştır.
ESKİŞEHİR, Mayıs 2012
ii
www.hedefaof.com
İçindekiler
Önsöz ………………………………………………………………………………………………....
iv
1. İşletmelerde Eğitim ve Geliştirmeye Giriş……………………………………………………
2
2. Eğitim Gereksinimlerinin Belirlenmesi…..…………………………………………………… 26
3. Eğitim Programlarının Geliştirilmesi……..…………………………………………………… 52
4. Eğitim Yöntemleri………………………………………………………………………………… 80
5. Geliştirme Yöntemleri…………………………………………………………………………… 104
6. Eğitimlerde Kullanılan Teknolojiler…………………………………………………………… 124
7. Eğitim Sonuçlarının Değerlendirilmesi………………………………………………………. 142
8. Kurumsal Uygulamalar ve Yeni Eğilimler……………………………………………………. 166
iii
www.hedefaof.com
Önsöz
Yaygın olarak belirtildiği üzere, işletmelerin en değerli varlığı insan kaynaklarıdır. Bunun farkında olan
işletmeler, sahip oldukları insan kaynaklarının niteliklerini yükseltmek için eğitim ve geliştirmeye ciddi
anlamda yatırım yapmaktadır. Söz konusu çalışmalar iyi tasarımlanmış bir sistem içinde yürütüldüğü
zaman başarıya ulaşmakta ve olumlu sonuçlar kolayca alınabilmektedir. Ancak çalışmalar için sağlıklı
işleyen bir yapılanma oluşturulamamışsa kaynaklar boşa harcanmakta ve istenen sonuçlara
ulaşılamamaktadır. Bu da, öncelikle insan kaynakları yöneticileri olmak üzere, ilgili herkesin eğitim ve
geliştirme çalışmaları konusunda duyarlı ve bilinçli olmasını gerektirmektedir.
Bu kitap, işletmelerdeki eğitim ve geliştirme çalışmalarını bir bütünlük içinde ele almaktadır. Bunun
yansıması olarak kitapta sekiz bölüm bulunmaktadır. Birinci bölümde eğitim ve geliştirme konusuna
genel bir giriş yapılmıştır. İkinci bölümde eğitim gereksinimlerinin saptanması üzerinde durulmuştur.
Üçüncü bölümde belirlenen gereksinimlerini karşılamak için eğitim programlarının geliştirilmesi konusu
ele alınmıştır. Dördüncü bölümde işletmelerdeki eğitim çalışmalarında kullanılan yöntemler tartışılmıştır.
Beşinci bölümde insan kaynaklarını geliştirme süreçlerinde yararlanılan yöntemler irdelenmiştir. Altıncı
bölümde eğitim ve geliştirme çalışmalarında işe koşulan teknolojiler tanıtılmıştır. Yedinci bölümde
eğitim sonuçlarının değerlendirilmesi konusu işlenmiştir. Sekizinci bölümde ise Türkiye’deki büyük
ölçekli bazı işletmelerde yürütülen eğitim ve geliştirme çalışmaları özetlenmiştir. Kitabın tüm bölümleri
birlikte düşünüldüğünde, hem konuya ilişkin kuramsal bilgiler sunulmuş hem de uygulamalardan somut
örnekler verilmiştir.
Her kapsamlı çalışma gibi, bu kitabın hazırlanması da birçok kişinin emek ve katkılarıyla olanaklı
olmuştur. Öngörülen kısa süre içinde tüm işlerini askıya alarak ve büyük bir özveri göstererek bölümleri
ortaya çıkaran yazarlara yürekten teşekkür ederiz. Ayrıca, kendi işletmelerindeki uygulamaları saydam
bir şekilde bizlerle paylaşan ve ilgili bölüme temel oluşturan bilgileri sağlayan Koç Akademi’den
Mehmet Gürsoy, Arkas Akademi’den Selin Gökdemir, Eti’den Dilşad İyigün, Türkcell Akademi’den Esra
Ramazanoğulları ve Yapı Kredi Akademi’den Saynur Önen ile çalışma arkadaşlarına minnettarız.
Sağladıkları katkılar, kitaptan yararlanacak herkes için çok yararlı olmuştur. Ayrıca, kitabın tasarımı ve
basımını büyük bir özen içinde gerçekleştiren üniversitemiz çalışanlarına şükranlarımızı sunarız.
Dileğimiz, bu kitabın öğrencilerimiz kadar sektörde görev yapan eğitim ve geliştirme profesyonelleri
içinde bir başvuru kaynağı olmasıdır.
Editörler
Prof.Dr. Ali Şimşek
Doç.Dr. Hatice Zümrüt Tonus
iv
www.hedefaof.com
www.hedefaof.com
1
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Eğitim ve geliştirme kavramlarını tanımlayabilecek,
Öğrenme kavramını açıklayabilecek,
Yetişkinlerin öğrenme özelliklerini sıralayabilecek,
İşletmelerde eğitim, geliştirme ve öğrenmenin önemini açıklayabilecek,
İşletmelerde eğitim ve geliştirme türlerini anlatabilecek,
Eğitim uzmanlarında bulunması gereken rol, yeterlik ve özellikleri sıralayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olacaksınız.
Anahtar Kavramlar
Eğitim
Öğretme
Geliştirme
Yetişkinlerin Öğrenmesi
Öğrenme
İşletmelerde Eğitim ve Geliştirme
Öğretim
Eğitim Uzmanı
İçindekiler

Giriş

Genel Kavramlar

İşletmelerde Eğitim, Geliştirme ve Öğrenmenin Önemi

İşletmelerde Eğitim ve Geliştirme Türleri

Eğitim Uzmanlarının Rol, Yeterlik ve Özellikleri
2
www.hedefaof.com
İşletmelerde Eğitim ve
Geliştirmeye Giriş
GİRİŞ
Bilgi ve eğitim, bireye yararlı olduğu kadar topluma da yararlıdır. Bilgi toplumlarında kişilerin ve
kurumların eğitim ve gelişme gereksinimleri sürekli artmaktadır. Ekonomik, siyasal, kültürel ve sosyal
değişikliklere hızlı bir biçimde tepkide bulunmak için bireyin tüm yaşamı boyunca bilgi, beceri ve
tutumlarını yenilemesi gerekir. Günümüz işletmelerinde de artık bilginin yönetimi ile ilgilenilir, bilgiden
yarar sağlanmaya çalışılır ve bilgi temelli ekonomiye geçiş ile bugüne ve geleceğe yönelik kazanımlar
elde edilir olmuştur.
İşletmelerin çoğu verimliliğin artırılması ve etkinliğin sağlanması ile başarıya ulaşılacağının
farkındadır. İnsan kaynaklarının verimli ve etkin olabilmesi de ancak çalışanların niteliklerinin işe
uygunluğu ile sağlanabilir. Eğer nitelikler uygun değilse ya da zamanla yetersiz hale gelirse çalışanların
bilgi, beceri ve tutumlarının değiştirilmesi, geliştirilmesi gerekir. Eğitim ve geliştirme, örgütlerde insan
kaynakları bölümünün en önemli işlevlerinden birisi olup öteki insan kaynakları alt sistemleri ile ilişkisi
çok olan bir alt sistemdir. Başka bir deyişle, eğitim ve geliştirme örgütte insan kaynakları ile ilgili pek
çok sorunun giderilmesinde yardımcıdır. Bu durum, bir işletmenin başka işletmelerle olan rekabetinde
işletmede pek çok değişimi sağlayacak bir etken olmaktadır.
Günümüzde işletmelerdeki insan kaynağı eğitimi ve geliştirme etkinliklerinden her işletmenin aynı
şekilde büyük değer yaratabildiği söylenemez. Maalesef işletmeler, yaşanan kriz ortamlarında ya da
bütçeden kesinti olması gerektiği zaman ilk olarak eğitimden kesinti yapmayı düşünebilmektedirler.
Bunun nedeni, eğitimin yararlarının net bir biçimde ortaya konulamamasıdır çünkü başarıda eğitimin
doğrudan yararı her zaman net bir biçimde gözükmez. Eğer ortada bir başarı varsa öteki bölümlerin
başarısından kaynaklandığı savunulabilir. Eğitimin önemli görülmemesinin en büyük nedenlerinden biri
de yöneticilerin eğitime olan inançlarının az olması ve eğitimi zaman kaybı olarak düşünmeleri olabilir.
Yöneticilerin çoğu işlerin zamanında yapılıp yapılmadığı ile ilgilenir ve iş yetiştirilmeye çalışılırken,
çalışanların eğitime zaman ayırmaları gereksiz görebilmektedirler. Oysa işletmeler eğitim ve geliştirmeyi
önemsiz ya da gereksiz görüp kısıntı yaptıklarında uzun vadede çok fazla zarar görmeye başlayıp rekabet
güçlerini kaybedebilirler (Hassell-Corbiell, 2001; Taşkın, 2001).
Bütün bu tartışmaların yanında eğitim ve geliştirmenin tüm sorunlara çözüm sunduğunu ve her zaman
başarılı olduğunu düşünmek de büyük hata olur. Eğitim ve geliştirmenin başarılı olabilmesi için pek çok
etmene dikkat etmek gerekir. İlk olarak, hedef kitle yetişkinler olduğu için yetişkin özelliklerinin dikkate
alınarak düzenlenmesi, eğitim amaç ve içeriğinin gereksinime dayalı olması ve içeriğe uygun yöntemler
ile araç-gereçlerin kullanılması gerekir. Bu etmenlerin yanında önemli bir konu da eğitim uzmanlarının
eğitim işini doğru ve etkin bir şekilde yerine getirebilmeleridir (Wilson, 2005). İşletmelerde eğitim ve
geliştirme kitabının bu ilk ünitesinde eğitim, geliştirme, öğrenme vb. tanımlar yapılarak özellikle
işletmelerde eğitim ve geliştirmenin neden gerekli olduğu, ne tür eğitimlerin verildiği üzerinde genel
olarak durulmaya çalışılmıştır. Daha sonra değinilen önemli bir konu da eğitim uzmanlarının rolleri ve
yeterlikleri konusu olmuştur.
3
www.hedefaof.com
GENEL KAVRAMLAR
Eğitim ve Geliştirme
Eğitim
Eğitimin insanlığın doğuşu ile başladığını söylemek abartılı bir söylem değildir. İlkel toplumlarda
insanlar bir yandan balıkçılık ve avcılık yaparak yaşamını sürdürürken bir yandan da edindikleri bilgi ve
deneyimleri ailelerine ve çevrelerindekilere aktarmışlardır. Yazının bulunması ile birlikte bu aktarım daha
hızlı ve kalıcı olmaya başlamıştır. Eğitim, bireyin davranışlarını değiştirerek kişisel, sosyal, akademik,
ekonomik ve kültürel yönden gelişimlerine yardım etme görevlerini yerine getirmeye başlamıştır (Güneş,
1996, s. 2). Eğitim yaşam boyunca devam eden bir bilgilenme ve deneyim kazanma süreci olarak
karşımıza çıkmaktadır. Aynı zamanda, bireylerin ve toplumun standartlarını, inançlarını ve yaşama
yollarını kazanmasında etkili olan tüm sosyal süreçlerdir. Ertürk’e (1974) göre eğitim, “bireyin
davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla, kasıtlı ve istendik davranış değiştirme sürecidir” (Aktaran: Fidan
ve Erden, 1998, s. 8).
Bu tanımlardan yola çıkarak eğitimin genel amaçlarını şu şekilde sıralamak olanaklıdır (Duman, 2000,
s. 19):
•
Var olan bilgi birikiminin ve kültürel mirasın yeni kuşaklara aktarılması
•
İnsanların zihinsel gereksinimlerinin sağlanması
•
Özerk, özgür ve eleştirel düşünebilen bireyler yetişmesine olanak yaratılması
•
Etkin, bilinçli ve katılımcı yurttaşlar yetiştirilmesi
•
Toplumun gereksinim duyduğu nitelikli ve yüksek nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi
İşletmelerde eğitim en genel anlamda çalışanlara bilgi ve beceriler kazandırma sürecidir. Eğitimde
neyi, nasıl öğretmeli ve davranış nasıl olumlu olarak değiştirilmelidir? sorusuna yanıt aranmalıdır. Eğer
hava durumunda çok yağmur yağacağı tahmini yapıldıysa, evden çıkmadan önce şemsiye alır ya da su
geçirmez yağmurluk vb. giyersiniz. Eğitim işinde de yaptığınız işin berbat olmaması ve elbiselerinizin
ıslanmaması için önlemler almaya çalışırsınız. Aynı şekilde işletmede de öncelikle çözülmesi gereken
sorunun ne olduğu ortaya konulmaya çalışılır. Açıkça işteki sorun, zaman, maliyet, imaj, strateji ve
rekabet konularından hangisi ile ilişkili ise bunu ortaya koymak gerekir. Daha sonra da eğitimin bu
sorunları çözüp çözmeyeceği düşünülmelidir. Ancak bazen sorunun çözümünde eğitim bir işe
yaramayabilir. Etkili eğitim, eğitime alınan çalışanların gereksinimlerini karşılayabilmelidir (HassellCorbiell, 2001).
Kimi işletmelerde insanların bazı eğitimleri almaları dayatma yolu ile olur Bu tür eğitim programları
çözümden çok soruna yol açmaktadır. Nitelikli bir eğitim, işletmenin amaç ve hedeflerini desteklemelidir
ve mutlaka her işletmeye uygun, özel eğitim programları tasarlanmalıdır (Peterson, 1998). Eğitim,
çalışanların yeterlik ve uzmanlıklarını en üst düzeye çıkarmalarını sağlar. Uzmanlığa önem verme ve
eğitim çağdaş örgütlerin en önemli özelliklerinden birisidir. Kotter ve Heskett (1992) pek çok örgütün
rekabetinin çalışanlarının sahip olduğu bilgi, beceri ve tutuma bağlı olduğunu belirtmiştir. Zaten yüksek
performanslı ve başarılı örgütler karmaşık görevleri yerine getiren örneğin problem çözebilen ve karar
verebilen insanlardan oluşur. Bu yüzden eğer çalışanlar bireysel olarak yüksek düzeyde yeterliliğe sahip
olurlarsa ancak örgütler rekabete karşı yanıt verebilirler. Rekabet ancak sürekli değişim ile olanaklıdır
(Aktaran: Jacobs, 2003). Eğitim ile çalışanların şu anki pozisyonlarında kullandığı bilgi ve becerilerin
daha ileriye götürülmesi söz konusudur (Fitzgerald, 1992, s. 81).
Çalışanların şu anki işlerini yerine getirirlerken, daha ne kadar süre bu işlerini aynı performansla
yerine getirebileceklerini bilemeyiz. Oysaki insanlar yaşamlarından memnun olduğunda işlerinde
performansın en iyisini gerçekleştirmeye çalışırlar. Bu memnun olma durumu onların gerçekten
performanslarını en iyi biçimde gerçekleştirdiklerini bize göstermez çünkü onlar performansı iyi
gerçekleştiremediklerinin farkında olmayabilirler. İşte bu durumda eğitim bir çözümdür. Ancak işinin
4
www.hedefaof.com
nasıl yapılacağını bilen ama bazı nedenlerle artık işini iyi yapamayan insanlar için ise acil bir çözüm
olmayabilir. Burada eğitim uygun bir yaklaşım değildir. Bu, bir performans sorunudur. Ancak iyi eğitim
birimleri bu sorunları da genel olarak göz ardı etmez, “Kusura bakmayın biz sizin performans
sorunlarınıza yardımcı olmayız” şeklinde yanıtlamaz ve eğitim dışında kalan sorunun nedenini bularak
çözüm yolu da aramaya çalışır. (Laird, Naquin, & Holton).
Geliştirme
Geliştirmenin literatürde biraz daha farklı olarak ele alındığı görülmektedir. Geliştirme, çalışanların daha
çok gelecekteki işlere hazırlanması yerine kullanılabilmektedir çünkü çalışanların bilgi ve beceri
düzeyleri bugünkü işleri yerine getirebilmek için yeterlidir ancak gelecekte yapılabilecek olası işler için
de hazırlıklı olmaları gerekir. İşte bu durumlar için genelde geliştirme kavramını kullanmaktayız. İyi bir
eğitimi gerçekleştiremeyen bir örgüt çalışanlarının geleceğini de düşünemez, öyleyse geliştirme için iyi
bir eğitimin olması gerekmektedir. Eğitim daha çok bir yıldan daha kısa vadeli iken, geliştirme uzun
vadeli olup 1-3 yıl arası da sürebilir. Geliştirme sınıf ortamında oluşamaz ancak sınıftan sonra neden olan
gerçek büyük gelişmedir. İyi geliştirilmiş işgücü sadece değişime tepki vermez, değişimin kendisini de
yaratır (Fitzgerald, 1992, 81). Eğitim daha çok bireyin bir işe yönelik bilgi, beceri ve tutumlarının
geliştirilmesi iken, geliştirme bireyin pek çok yönde geliştirilmesini de sağlar. Eğitim yönetici
konumunda olmayan bireyler için teknik bilgi ve beceri kazanmasını sağlarken, geliştirme daha çok
yönetim pozisyonlarındaki bireyler için de kullanılır (Sinha ve Sinha, 2009, s. 108). Gelişim bir başka
tanımda ise yöneticiler için yaşam boyu öğrenme kavramına dönüşmüştür. Yönetim, profesyonel bir
hazırlık gerektiren bir meslek olduğu için yaşam boyu olarak düşünülmelidir. Çalışanları yönetsel ve üst
düzey rollere hazırlamak için tasarlanan etkinlikleri kapsar. Geliştirme ile yöneticilere yeni görüş ve yeni
bakış açıları kazandırılır. Bu bağlamda gelişim bireysel olmaktan çok tüm örgütü ilgilendirir (Laird ve
diğerleri, 2003, s. 15). Geliştirme dört etmene bağlıdır. Bunlar; örgüt, insan kaynakları bölümü, işveren
ve bireyin kendisidir. Bu etmenlerden birisi konu ile ilgili olumsuzluk yaşar, düşünür ya da gereksiz
görürse, geliştirmenin yararı azalabilir. (Thomaskutty, 2010, s. 7).
Eğitim ve geliştirme, işletmeler için 1920’lerden itibaren kullanılmaya başlayan bir kavram olmakla
birlikte ancak 1940’larda profesyonel bir alan olmuştur. 1940’larda uygun eğitim içeriğinin ne olması
gerektiği ve eğitimin değerlendirilmesinde hangi yöntemlerin kullanılacağı üzerinde durulmaya
başlanmıştır. 1970’ler ile birlikte de literatürde eğitim ve geliştirmenin ayrımı üzerinde çalışılmaya
başlandığı görülmüştür (Ford, 1997; Miller, 1996). Bazı yazarlar ise gelişimin ancak eğitime bağlı
olduğunu söylemektedir. Bir başka deyişle, geliştirmenin eğitimi kapsadığını, eğitim olmadan
geliştirmenin gerçekleşme olanağının olmadığını düşünmektedirler. Bu yüzden eğitim ve geliştirmeyi
aynı anlamda kullandıkları görülmüştür (Noe, Hollenbeck Gerhart, & Wright).
Bu kitapta eğitim ve geliştirme kavramları çoğunlukla aynı anlamda
kullanılmıştır.
Eğitim ve geliştirme kavramları, çalışanların işyerindeki becerilerini daha kapsamlı hale getirerek ya
da yeni beceriler geliştirerek bireyin ve örgütün ilerlemesini sağlar. Performans hem bireysel hem de
örgütsel olarak artırılmaya çalışılır. Ancak eğitim ve geliştirme yalnızca işletmedeki pozisyonları nitelikli
çalışanlar ile karşılamaya yardımcı olmaz, aynı zamanda işletmedeki birimlerin ve dolayısıyla
işletmelerin de geliştirilmesine neden olur (Laird, Naquin, & Holton).
Eğitim ve geliştirme kavramlarının daha iyi anlaşılabilmesi için öğrenme ve öğretmenin ne olduğunu
da anlamak gerekir. Bu yüzden aşağıda öğrenme ve öğretme başlığına da yer verilmiştir.
Sizce eğitim ile geliştirme kavramı arasında fark var mı?
5
www.hedefaof.com
Öğrenme ve Öğretme
Öğrenme
Öğrenmenin nasıl gerçekleştiği her zaman merak konusu olmuş ve öğrenme ile ilgili çalışmalar psikoloji
ve eğitim biliminde oldukça önem kazanmıştır. İnsanlar doğduğu andan itibaren yaşamları boyunca
herhangi küçük bir alanda ve birçok eğitim ortamında eğitim alarak pek çok şey öğrenir. Öğrenme
yaşamın gerekliliklerini yerine getirmek için zorunlu koşuldur. Hızlı değişen dünyada insanların da hızlı
bir biçimde gelişmelere ayak uydurması gerekir, bu yüzden insanlar yaşamlarının her döneminde yeni
bilgiler öğrenmek zorundadırlar.
Eğitim, daha önceden de söylediğimiz gibi, bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla, kasıtlı ve
istendik davranış değiştirme süreciydi. Bu davranış değiştirme sürecinde, “bireyin davranışlarında
değişiklik” olması bize öğrenmenin gerçekleştiğini gösterir. Öğrenme için çevrenin olması şarttır.
Davranış ise temelde organizmanın gösterdiği her harekete verilen addır. Ancak öğrenme açısından
bakıldığında davranışların gözlenebilir, ölçülebilir ve sonradan kazanılmış davranışlar olması gerekir.
Ötekiler yani doğuştan kazanılan davranışlar öğrenme açısından önemli değildir. Bu anlamda eğitimi alan
kişilere kazandırmaya çalıştığımız bilgi, beceri ve tutumlara davranış adını veririz. Eğitimde davranışların
gözlenebilir ve ölçülebilir olması gerekir. Söz gelişi, işletmede çalışana yeni teknik bir bilgi kazandırmayı
hedefleyen bir eğitim programı sonunda, çalışanın bilgi düzeyinde istenen değişikliğin meydana gelmiş
olması gözlenebilir ve ölçülebilir davranışlardır. Öğrenme uzun sürede gerçekleşebilen bir durumdur
hemen kısa sürede tamamlanması beklenmez. Aynı zamanda, bireyin çevresi ile etkileşimde bulunması
davranışlarında kalıcı izler meydana getirir. Biz buna da yaşantı adını veriyoruz (Demirel ve Kaya; 2006,
s. 8; Wilson, 2005, s. 208). Kişi ne kadar öğrenir ve yaşamı kolaylaşırsa o kadar çok öğrenme, değişme ve
gelişmeyi talep etmektedir (Cunningham, Daves, & Bennett).
Öğrenmeyi yaşantılar ve yaşananlardan alınan dersler etkilemektedir (Koçel, 2005, s. 40; Taşkın,
2001, s. 29). Aynı zamanda insanların öğrenmeyi istemediklerinde de gerçekleşmesinin oldukça zor
olduğu belirtilmektedir (Karslı, 2007, s. 15).
Öğrenme, felsefik açıdan üç şekilde ele alınabilir:
•
İnsani çaba olarak öğrenme. Bu bakış açısı ile öğrenmenin temel amacı insanın potansiyelini
artırmaktır. İnsanlar hümanistik psikoloji ve varoluşçu felsefeye göre gelişebilir canlılardır.
Öğrenme de bu rolü sağlamada ve kişisel olarak gerçekleştirebilmede anahtar bir faktördür. Bu
görüşü savunanlar öğrenmenin insan potansiyelini artırmadaki gücünün önemine inanırlar.
Performans temelli insan kaynakları gelişimi de öğrenmeye aynı biçimde bakmaktadır. Öğrenme
ve performans birbirinin tamamlayıcısı olarak görülür.
•
Sosyal baskı aracı olarak öğrenme. Bu bakış açısından öğrenme sosyal baskı ve kontrolü
sağlayan bir araç olarak görülür. Bu yüzden toplum düzeninin sağlanmasında gereklidir.
•
Bilginin transferi olarak öğrenme. Bu yaklaşıma göre öğrenme bireylerin arzu ettikleri bilgiyi
gerçek yaşama transfer etmesini sağlayan bir araç olarak görülür. Yani, öğrenme günlük
yaşamdaki sorunları çözmek için bir araç olarak görülür. Pek çok öğretim tasarımcısı ve eğitim
uzmanının yaklaşımına göre öğrenme, bilginin günlük yaşama etkili bir şekilde transferinin
sağlanmasıdır.
Bu yaklaşımlara dayalı olarak öğrenme ve performans arasındaki ilişki açıklanmaya çalışılmış ve şu
sonuçlara varılmıştır:
•
Ne öğrenme ne de performans kavramları birbirinden farklı iyi ya da kötü değildir. İkisi de
birbirinin potansiyelini yükseltme anlamına gelir.
•
Öğrenme ve performansın her ikisi de eş zamanlı olarak iyidir ve insanın potansiyelini
destekleyicidir.
•
Öğrenme ve performanstan birisinin iyi, ötekinin kötü olabilmesi söz konusudur (Laird, Naquin,
& Holton).
6
www.hedefaof.com
Öğrenme ile ilgili pek çok kuram vardır. Ancak hiç birisinin öğrenmeyi tek başına açıklamadığı
sonucuna varılmıştır. Bu kuramların tümüne dayanarak öğrenme ilkeleri oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu
ilkeleri şu şekilde özetleyebiliriz (Sinha ve Sinha, 2009, s. 117; Bilen, 2002, s. 69):
•
Her insan bir öğrenme yeteneğine ve zihinsel öğrenme kapasitesine sahiptir.
•
Her insanın öğrenmesini kolaylaştırabilecek farklı yöntem, zaman ve öğrenme aracı vardır.
•
Öğrenme bir bütün içinde planlanmalı ve sürdürülmelidir.
•
Her eğitim programı için öğrenme amaçları belirlenir ve program sonunda bu amaçlara ne kadar
ulaşıldığının anlaşılması, yani eğitim programının başarısının belirlenmesi söz konusudur.
•
Öğrenme etkinlikleri kişilerin hazırbulunuşluk düzeylerine göre belirlenmelidir.
•
Her öğrenme belirli bir düzen içinde adım adım gerçekleştirilir. Bir öğrenme bitmeden ötekilere
geçilmez.
•
Öğrenmede motivasyon önemlidir, eğitim alan kişinin motivasyonu ve hevesinin fazla olması
öğrenmeyi kolaylaştırır. İnsanlar, kendi başarılarını sağlama ve kendilerini gerçekleştirme için
gereksinimlerini karşılama eğilimindedirler. Yani içsel motivasyon dışsal motivasyona göre
daha çok öğrenmeyi artırmaktadır.
•
Öğrenme için yeterli ilginin olması esastır.
•
Dikkatimizi çeken ve konsantrasyonumuzu sağladığımız durumlar ne kadar fazla ise öğrenme de
o kadar fazla olur.
•
Öğrenmede eğitimi alan kişinin aktif olması yani katılımının sağlanması öğrenmeyi
artırmaktadır.
•
Eğitimi alan kişiler öğrenmelerinin gerçekleşip gerçekleşmesi kendilerine bildirildiğinde yani
nerede başarılı olduklarını, nerede hata yaptıkları kendilerine söylediğinde bir başka deyişle
geribildirim verildiğinde daha iyi öğrenirler.
•
Eğitimi alan kişiler eğitim programları için kendi gereksinimlerini ifade edebildikleri taktirde
öğrenme bu yönde düzenlenir ve öğrenmeleri artar. Yani hedefler öğrenici için gerçekçi
olmalıdır ve kendileri tarafından da benimsenirse öğrenme olumlu yönde gelişir.
•
Öğrenmede kalıcı bir değişim sağlanmaya çalışılır.
•
Öğrenme, eğitim etkinliklerinin sonuçlarından da etkilenir ve geliştirilir.
•
Eğitim alan kişiler, öğrendiklerini yeni durumlara, sorunlara ve işlere transfer ederek
kullanabilmelidir.
•
Öğrenilenleri uygulayabilmek için tekrarın olması gerekir ve aynı zamanda aralıklı ve farklı
biçimlerde yapılan tekrar kalıcılığı artırır.
Öğretme
Genel olarak öğrenmenin kolaylaştırılması, öğrenmeye rehberlik edilmesidir (Açıkgöz, 2003, s. 12).
Gagne’ye (1988, s. 2) göre öğretme, bireyde öğrenmeyi başlatmak, harekete geçirmek olarak tanımlanır.
Fidan’a (1986, s. 18) göre, hedeflerle belirlenen davranışların kazandırılması için öğrenme yaşantısı
oluşturma sürecidir. Glasser (1992, s. 174) de öğretmeyi açıklama, model olma gibi yöntemlerle
bireylerin yaşamlarına katmaları için bilgi verme süreci olarak tanımlar (Aktaran: Şahin, 2011, s. 19).
Öğrenme, bireyin çevresi ile etkileşimiyle birlikte davranış değişikliği anlamını taşırken, öğretme de
bireyin davranışında değişiklik getirme çabasına verilen addır. Bir başka deyişle, davranış değişmesine
dış kaynak tarafından bakılırsa öğretme, davranışı değişen birey olarak bakılırsa öğrenme denir. Bu
nedenle her ikisi beraber öğrenme-öğretme süreci olarak kullanılmaya başlanmıştır (Özdemir, Yalın, &
Sezgin). Aynı zamanda iyi bir öğrenme, iyi bir öğretmenin sonucudur diyebiliriz.
7
www.hedefaof.com
Çoğu zaman öğretme yerine kullanılan bir kavram da öğretimdir. Genel olarak öğretim, öğrenmenin
belli amaçlar doğrultusunda başlatılması ve sürdürülmesini kapsayan planlı örgütlenmiş ve denetimli
etkinliklerdir. Varış (1999) ise öğretimi bireyde istenen davranışların gelişmesi için uygulanan süreçler
olarak tanımlar. (Aktaran: Şimşek, 2011, s. 12; Duman, 2000, s. 26; Açıkgöz, 2003, s. 14). Son yıllarda
bilgileri aktarmak yerine, bilgiyi elde etme ve kullanma yollarının öğretilmesi, yani öncelikle öğrenmenin
öğretilmesi gereği benimsenmiştir. Bu yüzden de öğretim süreci, öğrenciye bir şeyler vermek değil,
öğrenmeyi öğrenmenin sağlanması süreci olarak değişmeye başlamıştır (Duman, 2000, s. 26).
Öğrenmenin gerçekleşebilmesi için ne gibi ilkelere dikkat etmek
gerekir?
Öğrenme, öğretme, öğretim kavramlarının açıklanmasından sonra acaba yetişkinlerin öğrenmesinde
farklılıklar var mı? Şimdi bunları tartışalım.
Yetişkinlerin Öğrenmesi
İşletmelerde eğitim yetişkinlere yönelik bir eğitim olduğu için yetişkinlerin öğrenme özelliklerine dikkat
etmek gerekir. Yetişkin eğitimi ile andragoji ilgilenir (Wilson, 2005, s. 209).
Yetişkinlik genel olarak olgunlaşma, bağımsızlaşma, kendisi ile ilgili kararlar alabilme özgürlüğüne
sahip olma durumudur. Yetişkinler öğrenme etkinliklerine neden katılırlar sorusunu yanıtlayabilmek için
yetişkinleri üç gruba ayırmak gerekir: Amaç yönelimli, etkinlik yönelimli ve öğrenme yönelimli
yetişkinler (Duman, 2000, s. 102):
Amaç yönelimli yetişkinler. Genellikle sürekli bir öğrenme eğiliminde değillerdir. Mesleki bir amaç
doğrultusunda yasal zorunlulukları yerine getirmek için ya da bireysel ve toplumsal amaçlar nedeniyle
eğitim etkinliklerine katılırlar.
Etkinlik yönelimli yetişkinler. Etkinliğin amacı ve içeriği ile ilgilenmezler. Bu yetişkinler daha çok
etkinlik yapılan ortamla ilgilidirler ve bu yüzden eğitim etkinliğine katılırlar. Bu tür yetişkinler yeni
arkadaşlar edinerek toplumsallaşmak istemektedirler.
Öğrenme yönelimli yetişkinler. Yalnızca öğrenme arzusu ve isteğiyle bilgi peşinde koşan kişilerdir.
Bu tür yetişkinler sürekli öğrenme içindedirler ve yaşamboyu öğrenen kişiler olmaktadırlar.
Knowles (1996) öğrenmede yetişkinlerin çocuklardan farklı özelliklerinin olduğunu ilk kez belirten
araştırmacıdır (Aktaran: Wilson, 2005) Yetişkinlerin genel olarak öğrenme özelliklerini de şu şekilde
özetleyebiliriz (Duman, 2000; Hassell-Corbiell, 2001; Wilson, 2005):
•
Yetişkinler olgun ve deneyimlidir. Öğrenirken olumlu ve olumsuz geçmiş yaşantılarından
yararlanabilirler. Bu yüzden bazı düşünce kalıplarına ve öğrenme fırsatlarına kolaylıkla karşı
çıktıkları görülmektedir.
•
Yetişkinlerin neyi öğrenmeye gereksinimlerinin olduğunu belirleyebilecekleri düşünülür. Ancak
yetişkinler geçmiş yaşantılarından da etkilendikleri için buna karar vermekte zorlanabilirler.
Ama kendileri için gerekli olmadığını düşündükleri konularda da eğitim almak istemezler.
Eğitimin içeriği de onların sorularına yanıt verebilmelidir. Bilmek isteyebilecekleri konulara
açıklık getirmelidir. Karşılaştıkları sorunları çözmeye yönelik olarak içerik düzenlemesi gerekir.
•
Yetişkinler daha çok sorumluluk almak isterler. Bu sorumluluk ile yetişkinler öğretim
tasarımının içinde daha çok yer almak isterler ve alacakları eğitimin kendi amaçlarına ve
isteklerine uygun olmasını talep ederler.
•
Yetişkinlerin kendileri gibi benzer kişilerle deneyimlerini paylaşmalarına olanak tanınması
gerekir. Yetişkinler eğitimlerinde uygulamalar eşliğinde ötekilerle etkileşmek ister. Yetişkinler,
ötekilerin de öğrenmelerine yardımcı olur çünkü öğrenme için aynı zamanda zengin bir kaynak
rolünü de gerçekleştirmektedirler.
8
www.hedefaof.com
•
Yetişkinlerin öğrenme hızları yaşları ilerledikçe düşer, ilgi odakları değişime uğrar ve genellikle
kendilerine olan güvenleri azalır. Gerek iş konusunda gerek yaşamın öteki alanlarında gençlerle
girilen rekabet ortamında onların gençlerle aynı koşullar altında ve aynı hızda öğrenmeleri
beklenir. Yetişkinler kendilerini değersiz ve utanmış hissetmek istemezler. Yetişkinlerin yaşları
ilerledikçe bireylerin karmaşık ilişkilerini algılama, kavram geliştirme, anlık bellek ile ilişkili
zekâlarında düşüşe neden olabilir. Öteki yandan yaşlandıkça ilişkileri algılama, biçimsel
yargılama ve soyutlama yeteneği ile ilgili olan billurlaşmış zekâlarında ise artış
görülebilmektedir.
•
Yetişkinlerin başarılarını sınırlayan durumlar olabilir. Eğer zorlandıkları fark edilirse, bu durum
göz ardı edilmemelidir. Eğer bir araba çamura saplanırsa tekerlerine güç vermeye devam
edilmez. Lastiklerin altına bir tahta konularak çıkarılmaya çalışılır. Yetişkinlere de engelleri
nasıl aşacaklarını göstermek gerekir.
•
Yetişkinlerin bildikleri konuların üzerine yeni konuların inşa edilmesi öğrenmelerini
kolaylaştıracaktır. Eğer öğrenme mesajı öteki öğrenilmiş konularla bağlantı kurulmadan verilirse
ya da çok üst düzeyde kalırsa, yetişkinler çok sıkıntı duyarlar. Eğitimi tasarlayan kişi
yetişkinlerin öğrenebilmesi için küçük parçalar halinde sunmaya dikkat edilebilir.
•
Yetişkinlerin pek çok kalıplaşmış huyu ve düşüncesi vardır, bu yüzden de öğrenebilecekleri ve
öğrenemeyecekleri ile ilgili önyargılı olabilirler.
Kısacası işletmelerde öğrenmede yetişkinlerin farklı özellikleri göz ardı edilmemelidir. Yetişkinler
için yaşam deneyimlerinin yeni kavram, genelleme ve açıklamalarla birleştirilmesi ve zenginleştirilmesi
onların öğrenmelerinde çok önemlidir (Knowles, 1996, 90).
Daha önce eğitim ve geliştirmeyi tanımlarken özellikle işletmeler açısından tanımlamaya çalıştık.
Aşağıdaki konuda ise işletmeler açısından eğitim ve geliştirmenin neden önemli olduğu üzerinde ayrıntılı
bir şekilde durulmaya çalışılmıştır.
İŞLETMELERDE EĞİTİM VE GELİŞTİRMENİN ÖNEMİ
Bilgilerin gün geçtikçe yetersiz kalması ve herkesin bilgisayarı başında istediği bilgiye ulaşabiliyor
olması işletmelerin başka işletmelerle rekabetinde bir tehdit olarak karşımıza çıkmaktadır. Yenilikleri
izleyen ve bilgiye daha önce ulaşan işletmeler ayakta kalabileceklerdir. Bunun farkına varan pek çok
işletme çalışanlarının eğitimine ve gerekli bilgi ve becerileri kazanmalarına önem göstermeye başlamıştır
(Çörtelekoğlu, 2002). Araştırmalar, eğitim ve geliştirmeye ne kadar yatırım yapılırsa o kadar verimliliği
artırdığını ortaya koymaktadır (Noe, 1999, s. 9).
Eğitim kurumlarının, hatta işletme yönetimi yüksek lisans programlarının öğrencilere bir işletmede
çalışabilmeleri için gerekli olan temel bilgi ve becerileri tamamen kazandırması söz konusu olamaz.
İşletmelerde çalışan pek çok yetişkinin gereksinimleri olan bilgi, beceri ve tutumları kendi kendilerine
öğrenebilmeleri ise oldukça zor ve maliyetli olmaktadır (Taşkın, 2001, s. 22). Bunun için hem
işletmelerin eğitim birimleri büyümüş hem de işletmelerin gereksinimine uygun eğitim programları
tasarlayabilen eğitim danışmanlık şirketlerinin sayısı artmıştır. Sürekli öğrenmenin desteklendiği bir
ortamda hem işletmelerin, hem çalışanların, hem de eğitim danışmanlık şirketlerinin memnun olması
oldukça doğaldır (Çörtelekoğlu, 2002, s. 276). Eğitim ve geliştirme aynı zamanda örgütün gelecekteki
pek çok gereksinimine de yanıt verebilmelidir. İnsan kaynağının eğitimi ve geliştirilmesi duygusal ve
psikolojik yaklaşımla sorunları ele almaktır. Bireysel ve örgütsel amaçların arasındaki farklar giderilmeye
çalışılır. Başarıya odaklı eğitim ve geliştirme felsefesi de önemlidir (Thomaskutty, 2010).
İşletmeler pek çok nedenle çalışanlarını eğitmeye ve geliştirmeye çalışırlar. Bu nedenler genel olarak
şu şekilde sıralanabilir (Sinha ve Sinha, 2009, s. 110):
•
İşle ilgili çalışanların bilgi ve becerilerini geliştirmek. Bazı çalışanlar işlerini yapmakta
zorlanmaktadırlar, yeterli bilgi ve becerileri olmadığı için örgütün amaçlarını
gerçekleştirememektedirler. Eğitim ve geliştirme bu sınırlılıklarla baş edebilmeye olanak sağlar.
•
Çalışanların bilgi ve becerilerinin güncellenmesini sağlamak. Örgütler çalışanların bilgi ve
becerilerini güncellemek ve yenilemek ister. Eğitim ve geliştirme buna olanak sağlar.
9
www.hedefaof.com
•
Çalışanları daha yüksek görev ve sorumluluklara hazırlamak. Çalışanlar kariyer gelişimi için
bazı fırsatlara gereksinim duyarlar. Eğitim ve geliştirme bu fırsatları hem kariyer gelişimleri hem
de gelecekteki başarıları için sağlamaya çalışır.
•
Çalışanların işle ilgili olumlu tutumlarını geliştirmek. Çalışanlar işleri, meslektaşları ve örgütün
amaç ve politikaları ile ilgili olumlu tutum geliştirmeleri için eğitim alırlar. Çalışanların takım
çalışmalarını geliştirmeleri, disiplinli olmaları ve tutarlı davranışlar sergilemeleri için
tutumlarının geliştirilmesi ve sosyalleşmeleri en temel konudur.
•
Çalışanların değişime uyumunu sağlamak. Örgütler hayatta kalabilmek için pek çok çevresel
değişim talebine tepkide bulunmak zorundadır. Sistem özellikle çalışanlarını bu değişimi
onaylamaları yönünde hazırlamalıdır. Eğitim ve geliştirme, çalışanlar arasında değişime karşı
dirençleri azaltacak yaklaşımlardan birisidir.
İşletmeler dış ve iç güçleri olan, hem tehdit hem de fırsat yaratan bir açık çevrede yer alırlar. Bu
yüzden çalışanların da bundan haberdar olmaları gerekir. Planlı bir eğitim programının sonuçları çok kısa
bir sürede de ele alınabilir. Bu bağlamda örgütsel yararlar şöyle belirtilebilir (Geylan, 1999, s. 121;
Schuler ve Jackson, 1996, s. 302; Sinha ve Sinha, 2009, s. 108; Taşkın, 2001, s. 22):
•
Örgütün uzun vadedeki amaçlarını gerçekleştirmede çalışanların bilgi, beceri ve tutumlarını
artırdığı için çalışanların verimliliğini, iş ve iş yaşamının niteliğini, örgütün karını artırır ve
örgütsel politikaların gerçekleştirilmesini sağlar.
•
Örgütte kültür ve etkililiği geliştirir, örgütte olumlu algılama kurulmasına yardımcı olunur,
sağlıklı bir çalışma ortamı yaratılır.
•
Örgütte takım çalışması, ruhu ve işbirliği kazandırır.
•
Örgütte olumlu öğrenme ortamı yaratılır.
•
Çalışanların morali ve motivasyonu artar, iş tatmini ve örgütsel bağlılıkları artar.
•
Çalışanların kendilerine olan güvenleri artar.
•
Çalışanların karar verme ve sorun çözme becerilerini artırır.
•
Çalışanların liderlik becerilerini artırır.
•
Çalışanların motivasyonunu ve moralini artırır, iş tatmini ve örgütsel bağlılıklarını artırır.
•
Çalışanların kendilerine olan güvenlerini artırır.
•
Yeni işe girenlerin uyumu hızlı biçimde sağlanarak örgüt amaçlarını öğrenmeleri sağlanır.
•
Çalışanları verimli ve başarılı bir işte tutmak daha kolay olduğundan işgücü devir hızı düşer.
Aynı zamanda nitelikli işe nitelikli çalışanın bulunması örgüt içi kaynaklardan sağlanabilir.
•
İşteki hata oranı düşer ve insanlar işlerini profesyonel olarak yerine getirirler.
•
Örgütte işçi sağlığı ve iş güvenliğini oluşturmaya katkıda bulunur, kazalar düşer.
Görüldüğü üzere eğitim ve geliştirmenin örgüt içi yararları oldukça fazladır ve örgütlerin hayatlarını
sürdürmeleri için de gerekli koşuldur. Bu anlamda eğitim ve geliştirme, yalnızca işletmeler için değil
çalışanlar için de bireysel olarak vazgeçilmez ve yararlıdır. Çalışanların bireysel olarak elde ettikleri
yararlar ise şu şekilde özetlenebilir (Geylan, 1999, s. 122):
•
Terfi almaları kolaylaşır.
•
Karar verme ve sorun çözme becerileri artar.
•
Kendilerine güven ve başarı duygusu gelişir.
•
İletişim yeteneği ve liderlik becerileri artar.
•
İş tatminleri yükselir.
10
www.hedefaof.com
•
Kişisel amaçlarını gerçekleştirmeleri kolaylaşır.
•
Kişisel gereksinimleri tatmin edilir.
•
Kariyer gelişimleri sağlanır.
•
Dinleme, kavrama ve yazma yetenekleri gelişir.
•
Yeni sorumluluklar alma cesaretleri artar.
Oysa işletmelerde eğitim ve geliştirme insan kaynakları yönetiminin alt sistemlerine bağlı olup, önemi
yüksek bir kavramdır. Eğitim ve geliştirme, öteki insan kaynakları yönetimi alt sistemlerinin etkin ve
başarılı çalışması için anahtar bir alt-sistemdir. Başarılı insan kaynakları uygulamaları için eğitim ve
geliştirme önemli bir araçtır (Thomaskutty, 2010, s. 94). Şekil 1.1.’de bir işletmede insan kaynakları
yönetimi alt sistemlerinin eğitim ve geliştirme alt sistemi ile bağlantısı şöyle gösterilmiştir:
"ekil 1.1: nsan Kaynakları Yönetimi Alt-Sistemlerinin E!itim ve Geli"tirme Alt-sistemi ile Ba!lantısı
Kaynak: Thomaskutty (2010), s. 95’ten uyarlanmı"tır.
İş ve işgücü planlaması, işletme amaçlarının başarılması ve verimliliğinin sağlanması için zorunludur.
Etkili iş ve işgücü planlamasının yapılabilmesi için yönetimin her düzeyinde eğitim alınması gereklidir.
İşgücü insan planlaması insan kaynaklarında önemli alt sistemlerden birisidir. Çeşitli düzeydeki
çalışanların bugünkü ve gelecekteki yerlerini tayin etme söz konusudur. Kim, ne zaman, nasıl yer
değiştirecek ve bunun için ne tür yeterliğe gereksinim duyulacak? gibi sorular da eğitim ve geliştirme
açısından önemlidir. Ayrıca ilgili çalışanlar, işgücü planlamasının önemi ve etkisi hakkında eğitim alır,
eğitim ve geliştirme sistemi bu yüzden işgücü planlamasıyla bağlantı kurar.
Rol analizi ise doğru işe doğru insanın seçilmesine yardımcı olur. İşin etkili bir şekilde
gerçekleştirilmesi için iş analiz edilmek zorundadır. Rol analizi insan kaynağının eğitim ve
geliştirilmesinde önemli bir alt sistem olarak düşünülür. Eğer çalışanın becerilerinde azalma olursa örgüt
çalışanı eğitme ve geliştirme zorundadır.
11
!
!
www.hedefaof.com
Aynı zamanda bir örgütün işe seçme ve yerleştirme politikası değişirse çalışanların uzun dönemde
potansiyelini artırmak gerekir. İşteki pozisyonlara işveren işletme içinden bilinen bir kişiyi yerleştirebilir.
Bu, işletmede morali ve örgütsel bağlılığı artırır, aynı zamanda çalışanlarda uzun vadede terfi
edebilecekleri konusunda ümit doğurur. Böylelikle, çalışanlar daha çok yüksek sorumluluklar alabilmek
için eğitimle yetenek ve becerilerini artırmaya çalışırlar. Ancak bazen de gereksinim duyulan kişi
işletmenin içinde olmayabilir. Bu durumda yeni kişiyi bulmaya çalışmak da insan kaynakları bölümünün
görevidir.
Eğitim ve geliştirme de işe seçmede önemli bir görevdir. İnsan kaynakları yönetimi bölümünün görevi
görüşmeyi yapacak yöneticileri de eğitmektir. Etkili bir eğitim sistemi etkili bir seçme sistemini sağlar
(Thomaskutty, 2010).
Performans yönetimi de örgütte çalışanın eğitim amaçlarını yerine getirmede bireysel gelişim kadar
örgütsel gelişmeyi de tartışma olanağı verir. Performans yönetimi ve çalışanların geliştirilmesine geniş bir
perspektiften bakılmalıdır. Performansın analiz raporu ile birlikte çalışanların eğitilmesi ve geliştirilmesi
için bir eylem planı hazırlanır. Bu yüzden gerekirse tüm çalışanlara da eğitim verilebilir. İnsan kaynakları
yönetiminin görevi tüm düzeydeki çalışana eğitim verme ve oluşan değişimlerle ilgili iletişimde
bulunmadır. Etkili bir ödül yönetim sisteminde eğitim önemli bir araçtır.
Yeterlik haritası oluşturmak da insan kaynakları bölümünün alt sistemlerinden birisidir. Sistem,
yeterlik haritalarını insan kaynakları yönetiminin tüm alt sistemleri ile bütünleştirmeye çalışır.
Bütünleştirmeye çalıştığı alt sistemlerden birisi de eğitimdir. Yeterlikler aynı zamanda kişilerin eğitim
gereksinimlerini belirlemek üzere kullanılan bir araçtır. Örgütlerdeki eğitim yeterlik temelli eğitim
olmalıdır. Geleneksel eğitimde ilerleme birimi zamandır ve öğretmenin merkezde yer aldığı bir eğitimdir.
Yeterlik temelli eğitimin çok katılımcı, öğrenici merkezli olduğunu söylemek olasıdır Yeterlik temelli
eğitimde beceri ve yeterlik anahtar kavramlardır. Watson (1990) yaptığı bir araştırmada bu tür eğitimin iş
yaşamında çok büyük bir potansiyele sahip olduğunu bulmuştur. Delker (1990) de benzer biçimde başarılı
eğitim programlarının öğrenen temelli olduğunu belirtmişlerdir (Aktaran: Sardar, 2010; Thomaskutty,
2010, s. 101).
Değerlendirme merkezleri ise, seçme, terfi, transfer ve kariyer geliştirme kararları için yaygın biçimde
kullanılır. Değerlendirmenin, değerlendirme merkezi tarafından açık ve doğru şekilde yapılması,
işletmede çalışanların seçilmesi ve yerleştirilmesi, çalışanlara terfi verilmesi, çalışanlarının kariyerlerinin
geliştirilmeleri için de rehberlik sağlar.
Çoklu beceri eğitimi, eğitim ve geliştirmenin alt sistemidir. Ancak aynı zamanda insan kaynakları
bölümünün ve örgüt geliştirmenin de alt sistemi olarak görülmektedir. Çoklu beceri eğitimiyle insan
kaynaklarına optimum yarar sağlanmaya çalışılır. İnsanları uzman rollerden genel rollere kadar uzanan
bir yelpazede geliştirmek gerekir. Böylelikle çalışanlar küresel rekabet ile de baş edebilirler. Çoklu beceri
eğitiminde eğitim süresi oldukça uzundur. Eğitim hem iş dışında hem de iş başında verilmelidir
(Thomaskutty, 2010, s. 102).
Örgütsel gelişme, örgütte ve insanlarda değişmeyi kolaylaştıran planlı bir faaliyet olduğu için örgütsel
gelişme de insan kaynakları bölümünün bir alt sistemidir. Örgütsel gelişme de değişimin oluştuğu ve
gözlendiği ortamdaki değişim programıdır. Örgütteki topluluklar arasında da değişimi başlatır. Örgütsel
gelişme hiç kuşkusuz eğitim birimlerinin yetki alanındadır. Örgütsel gelişme uzmanları bireysel gelişme
üzerine değil, insanların birbirleri ile olan ilişkileri, örgütün yapısı ve iletişimi üzerinde odaklanır.
İnsanlar örgütleri geliştiği için gelişir, örgüt de insanlar yeni boyutlara sahip oldukları için gelişir (Laird,
Naquin, & Holton).
12
www.hedefaof.com
Kariyer geli"tirme, çalı"anların geli"tirilmesinde önemli bir eylem planıdır. Her birey için ki"isel
geli"im planı çıkarılması gerekir. Çalı"anlar, örgütün gelecekte daha ba"arılı olabilmesi ve kendilerinin de
parlak bir gelece!e kavu"acakları inancıyla ne tür kariyerlerin kendisi için uygun oldu!unu bilmek
isterler. Sistematik yapılan bir e!itim ile kendilerine do!ru bir kariyer seçmeleri ve geli"meleri için
çalı"anlara yardımcı olur. #nsan kaynakları bölümü örgüt tarafından istenen daha yüksek pozisyonlar için
çalı"anların e!itimini kolayla"tırmalıdır.
Endüstriyel ili"kiler, çalı"an, i"veren ve hükümet arasındaki ili"ki, ticari sendika ve yönetimler
arasındaki ili"kiyi içerir. E!itim ve geli"tirme endüstriyel ili"kilerde de rol oynar, personel politika ve
prosedürlerinin olu"turulmasında önemlidir.
Outsourcing (Dı" kaynaklı) yönetim, her örgütün harcamalarını kesmesi, mü"teri memnuniyetini
artırması ve verimlili!ini artırmayı istemesi ile ilgilidir. Bazı i"letmeler süreçlerini yeniden kurmak ve
teknoloji geli"imlerindeki harcamayı azaltmak, para biriktirmek aynı zamanda ara"tırma ve geli"tirme
kapasitesini artırmak, yeni pazar ve ürünlere girmek vb. ister. Bu yüzden pek çok i"letme dı"arıdan
yardım alır yani outsource yapar. Dı" kaynaklı yönetim, insan kaynakları bölümünün bir alt sistemi olup,
amacı örgütün geli"mesidir. Bu yüzden insanların da bu amaç do!rultusunda e!itilmesi ve geli"tirilmesi
gerekir.
Çalı"anlara ödül ve avantaj sa!lanması ile örgüte ba!lılıkları artar, i"ten ayrılmalar dü"er. Çalı"anların
e!itimi ile do!rudan çalı"anlara avantaj sa!lanabilir.
#nsan kayna!ı bilgi sistemi, insan kaynakları bölümünün insan kaynaklarını planlama, i"e seçme ve
yerle"tirme, e!itim-geli"tirme, kariyer geli"tirme vb. alt sistemlerin etkili bir "ekilde gerçekle"tirilmesini
sa!lar. #nsan kayna!ı bilgi sistemi, veri, rapor ve geribildirimleri yönetime sunar. Tüm yöneticilerin
e!itim sayesinde insan kayna!ı bilgi sistemini yerine getirmeleri ile ilgili ciddiyetleri sa!lanmı" olur.
Kısacası i"letmelerde e!itim ve geli"tirme, insan kaynakları yönetiminin bel kemi!idir denebilir
(Thomaskutty, 2010, s. 110).
E!itim ve geli"tirme sonuçta e!itim alan ki"ilerin i"letme tarafından da benimsenen amaçları ile
ili"kili özel amaçlarını yerine getirebilmelerini de amaç edinir (Sardar, 2010).
#nsanların pek ço!u günlük ya"amda olu"an pek çok olaydan ö!renmeyi gerçekle"tirirken i"letmelerde
daha planlı ve yapısal yakla"ımlar kullanılarak ö!retim gerçekle"tirilir (Cunningham, Daves, & Bennett).
#"letmelerde e!itim ve geli"tirme hem maliyet hem de zaman açısından sıkıntılı olabilmektedir. Bu
yüzden neyin önce yapılaca!ı, ne tür kaynaklara gereksinim oldu!u gibi pek çok soruyu dü"ünmek
önemlidir çünkü e!itim alan ki"iye en fazla yarar sa!lanmaya çalı"ılır (Hassell-Corbiell, 2001, s. 15).
Ayrıca teknolojinin geli"mesi ile birlikte çalı"anlar bu teknolojileri kendi i"lerinde de kullanmak
isterler. Teknoloji kullanımı, ürün ve hizmetlerin daha iyi bir biçimde ve kaliteli bir biçimde üretilmesini
sa!lar. Bu yüzden çalı"anlar bu yeni teknolojilerin nasıl kullanılaca!ı ile ilgili olarak da e!itilmek isterler
(Noe, 1999, s. 16).
Bir örgütte ö!renme örgütte mükemmelli!i sa!layana kadar devam eder ve bu durum bir "ekil
üzerinde "öyle gösterilebilir (Sinha ve Sinha, 2009, s. 105):
"#$%&!
'#&()*!
"-#,4),!0,!
9,#:,57,/&.#),!
+,-./.)!0,!
1,23(4!'56)(!
"#$%&&,!
1%5,)),77.-.!
8(-7()(!
"ekil 1.2: Ö"renmenin Örgüte Etkisi
Kaynak: Sinha ve Sinha (2009), s. 105-206’dan uyarlanmı#tır.
#"letmelerde ö!renmenin nasıl oldu!u sorusuna ise ö!renmenin, ki"isel düzeyde, grup düzeyinde ve
örgüt düzeyinde olmak üzere üç "ekilde oldu!u yanıtını vermek gerekir.
13
!
!
www.hedefaof.com
Kişisel düzeyde öğrenme, bir insanın çevresine ait yeni bilgilere ulaşması ve bunu yaparken hem
sezgilerini hem de bilişsel süreçleri kullanması, algılayıp, yorumlaması ve yeni deneyimler ile
davranışlara uyarlaması sonucu olur.
İkinci öğrenme düzeyi grup düzeyinde öğrenmedir. Burada sözü edilen kişisel düzeyde öğrenilmiş
olanların grup içinde paylaşılmasıdır. Burada kişilerin iletişim sürecini kullanmaları söz konusudur.
Başkaları ile iletişim kurma motivasyonunun olması, grup içinde çatışmaların az olması, ortak bir vizyon
ve amaç doğrultusunda harekete geçme arzusunun olması öğrenmeyi artıran etmenlerdir. Ancak grup
öğrenmesi olmadan, örgüt düzeyinde öğrenmeden söz edilemez.
Örgüt düzeyinde öğrenme ise grup düzeyinde oluşturulan ortak anlayış ve değerlerin, örgütün
tamamı için geçerli sistem, düzenleme, ortak davranış kalıpları ve herkesin ulaşabileceği veri tabanına
dönüştürülmesidir. Çalışanlar aynı örgütte işlerine devam etmeyebilir ancak bir örgüt yaşamını daima
devam ettirir. Bu anlamda örgütün öğrenmiş olması önemlidir. Örgütlerde olan değişmeleri örgütlerin
öğrenmesinin bir sonucu olarak kabul etmek gerekir. Yani, öğrenme sadece formal eğitim programları ile
gerçekleşmez, öğrenme adeta bir yaşam tarzı haline dönüşmüştür. (Koçel, 2005). Bireyler nasıl yeni bir
şeyler öğrenmeden yaşayamazlarsa, örgütler de aynı biçimde öğrenmeden yaşayamazlar (Özdemir, 2000,
s. 11). Yetenekleri ve performansları daha az olan bireylerin bulunduğu örgütler sorunlarla baş edebilme
becerisine pek sahip değillerdir, dış çevreye kendilerini uyumlaştırmada başarısızdırlar. Oysa öğrenen
örgüt, çevredeki değişime kendini uyarlamayı öğrenebilen bir örgüttür (Forrester ve Mctigue, 2004, s.
220). Öğrenen örgütte öğrenme bir süreçtir; çalışanlar arasında işbirliği fazladır. Bireyler kendileri
gelişirken kurumu da geliştirmiş olurlar; öğrenen örgüt yaratıcıdır; çalışanlar kurumun kendisinden bir
şeyler öğrenirken aynı zamanda kurumu da geliştirmeye çalışırlar; öğrenen bir örgütün parçası olmak
güzel ve keyif verici bir durumdur (Braham, 1998, s. 9). Öğrenen bir örgütte örgütün vizyon ve
misyonunun çalışanlarca açık, kabul edilebilir ve ulaşılabilir bulunması, işbirlikçi meslektaşlık ilişkilerine
dayalı bir örgüt kültürünün varlığı, çalışanların kararlara katılımı ve öğrenmeyi kolaylaştırıcı çalışma
ortamları ve olanakları sağlayan yapının oluşturulması söz konusudur (Ağaoğlu, 2008, s. 27).
İşletmelerde gerçekleşen öğrenme türleri nelerdir?
İŞLETMELERDE EĞİTİM VE GELİŞTİRME TÜRLERİ
İşletmelerde eğitim ve geliştirme denildiğinde pek çok eğitim akla gelmektedir. Bunlar; kısa ve uzun
vadeli, işletme içi ve dışı, işletme içinde çeşitli birim ve kademelerde ya da değişik işletmelerde deneyim
kazanma, kendi kendine çalışma vb. akla gelmektedir. (Koçel, 2005, s. 38). Bu tür eğitimleri genel olarak
sınıflandırmak gerekirse üçe ayırabiliriz. Bunlar; iş başında eğitim, iş dışındaki eğitim ve uzaktan eğitim
ya da e-öğrenmedir.
İş başında eğitim; işte çalışanlara günlük çalışma saatleri içinde ve işin yapıldığı çevrede hem
bireysel hem de grup olarak verilen eğitimdir (Can, Akgün, & Kavuncubaşı). İş başında eğitim, bir üstün
gözetimi altında çalışana işin nasıl yapılacağının gösterilmesidir (Byars ve Rue, 1997, s. 214). Bir başka
deyişle, iş başında eğitim en çok uygulamanın yapıldığı bir eğitim şeklidir. Bu eğitim türü iş başında
çalışanların ne tür zorluklarla karşılaştığını ve iş gereksinimlerinin neler olduğunu belirlemek için
kolaylık sağlar çünkü iş performanslarını ölçme olanağı elde edilir (Thomaskutty, 2010, s. 55). İş başında,
iş üzerinde eğitim, iş değiştirme (rotasyon), çıraklık, yetki devri, koçluk/mentorlük yaklaşımı, yöneticiler
kurulu (junior board) ve proje çalışması yöntemleri vb. kullanılır (Dessler, 2000, s. 272; Geylan, 1999, s.
130).
İş dışındaki eğitim ise doğrudan işin başında değil, kurum dışında ya da kurumun içinde farklı bir
yerde yapılan bir eğitimdir (Can, Akgün, & Kavuncubaşı). İş dışındaki yöntemler, örnekolay, rol oynama,
yönetim oyunları, simülasyonlar, dış seminerler, konferanslar üniversite ile ilişkili programlar, doğa
yöntemleri, takım eğitimi, beyin fırtınası vb. yöntemler olabilir. İş dışındaki eğitimlerde üniversiteler ve
profesyonel kurumlardan da destek alınabilir (Dessler, 2000, s. 275; Noe, 1999, s. 200).
14
www.hedefaof.com
İşletmelerde eğitim programının oluşmasında yöneticilerin büyük bir sorumluluğu vardır. Özellikle
bireysel gereksinimler kadar işletmenin sürekli gelişimi de düşünülmeli ve program buna göre
belirlenmelidir. Bunların yanında eğitim programı, teknoloji gelişimi ve yenilenmesini de gerektirir. Ne
tür yöntem ve tekniklerin kullanılacağını düşünmek önemli bir konudur. Bu konuya verilen önem, tabii ki
eğitim programlarının kalitesini de beraberinde getirecektir (Thomaskutty, 2010, s. 69).
Geleneksel eğitim yöntemlerinin yanında zaman, yer, öğrenme hızı vb. esnekliğe olanak tanıması
nedeniyle uzaktan eğitim de kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle yeni teknolojilerin çok hızlı gelişmesi
ile birlikte e-öğrenmenin de işletmelerde kullanılmaya başlandığı görülmektedir (Berge ve Collins, 1995).
Burada yalnızca genel olarak söz ettiğimiz eğitim türlerine kitabın
ilerleyen bölümlerinde ayrıntılı olarak ulaşabileceksiniz.
İşletmelerde eğitim programlarının başarısı yalnızca sunulan eğitimin etkililiğine değil, aynı zamanda
çalışanların istemesine ve yönetim tarafından desteklenmesine de bağlıdır. Yöneticilerin verdiği destek ve
değer, eğitimi alanlarca da önemsenecek ve eğitime daha çok değer vermeye başlayabileceklerdir
(Yüksel, 2000, s. 200).
İşletmelerde eğitime harcanan paranın genellikle % 70’i eğitim çalışanlarının maaşlarına, % 7’si
tesislere ve genel giderlere ve % 23’ü de seminer, konferans, donanım, malzeme ve danışmanlara
harcanmaktadır. Yönetici ve teknik uzmanların yaklaşık % 30’u; satış, büro çalışanı ve öteki çalışanların
%16’sı ya da bazen daha da azı hiçbir eğitim almamaktadır çünkü çok eğitim gerektiren işler en çok
öğrenimi gerektirdiğinden eğitimli çalışanlar daha çok eğitime alınırlar. İşletmelerde ne tür eğitimlerin
verildiğine bakıldığında da işletmelerde eğitime ayrılan en büyük payın işle ilgili beceriler, yani
çalışanların iş için gerekli olan beceri ve uzmanlığını artıran eğitimler oluşturmaktadır. İkinci en büyük
pay ise işyeri ile ilgili eğitim, işyerindeki çalışanların ilişkilerini ya da iş ortamını etkileyen işyeri
politikalarındaki eğitimlerden oluşur. Temel beceri eğitimi; öteki eğitim türlerine göre daha az yer alır.
Araştırmaların işçiler ve onların iş ve beceri gereksinimleri arasında büyük bir uyumsuzluğun var
olduğunu göstermesine karşın işletmelerin temel beceri eğitimini sağlayamadıkları görülmektedir. Bu ise,
çoğu işletmenin işe alma zamanında temel becerilere göre adaylarını iyi şekilde seçmeye çalıştıklarını
gösterir. İşletmeler yeterli beceriye sahip olmayanları işe alırken zorlanabilmektedir ya da uygun
düzeydeki çalışanlar olmadan işlerini yapmaya çalışabilmektedirler. Bu iki durum da istenmeyen
seçeneklerdir. En büyük harcama da taşıma, iletişim ve kamu kuruluşlarında görülmektedir. Sağlık ve
eğitim hizmetlerinde ise harcamalar daha düşüktür. Bunun nedeni belki de çoğu çalışanın eğitiminde
gerekli olan üniversite ve teknik okul eğitiminin sağlanmış olmasıdır. Bu yüzden de bu sektördeki
çalışanlar iş arama ve bulmada daha öncelikli olabilmektedirler (Noe, 1999, s. 18).
Daha önce de değinildiği gibi, işletmelerde eğitim ve geliştirmenin sağladığı yararlar çok olmasına
karşın ekonomik krizler olduğunda işletmelerin ilk kısıntı yaptıkları alan genellikle eğitim alanı
olabilmektedir çünkü eğitimin yararları ve harcadıkları paranın ne kadarının işletmeye döndüğünün
hesaplanması daha zordur ve bu yüzden yöneticiler başları sıkıştığında genelde eğitime harcadıkları
bütçeyi kısabilmektedir. Çalışanlar da okul yıllarında eğitimin ne kadar zor elde edildiğini unutup,
işletmelerin kendilerine karşılıksız eğitim olanağı sunmalarını bekleyebilirler. Bu durumu tersine
döndürmek için eğitim yöneticilerine çok fazla görev düşmektedir (Çörtelekoğlu, 2002, s. 277).
İşveren olan her örgütün eğitim yapması aynı zamanda sosyal sorumluluğun da gereğidir. Japonya’da,
Amerika’da ticari kuruluşlar, devlet kurumları, silahlı kuvvetler vb. işverenler de çalıştırdıkları kişilerin
eğitimi için okulların harcadıkları para ve çabanın aynısını harcamaktadırlar. Bu durum şunu açıkça
ortaya koymaktadır: Gelecekte ülke ekonomisinin rekabet gücünü belirleyen etkenlerin en başında iş
gücünün kalitesi ve eğitimi gelmektedir.
Türkiye’de ise genel olarak eğitime ayrılan kaynaklar yetersizdir. İsraf ve kayıplara bakıldığında
Türkiye’deki işletmelerdeki sorunun, çalışanların gereken nitelikte olmadığından kaynaklandığı
görülmektedir. Teknolojik gelişmelere göre çalışanların eğitilmesi gerekir. Ayrıca iyi eğitim görmüş,
verimli çalışanların da işte devamlılıklarını sağlayabilmek önemli bir konudur. Bununla birlikte
Türkiye’de birçok işletme yöneticisi satış ve üretime önem verdikleri kadar insana da yeterince önem
vermelidirler. “İşten adam atmak değil” işletmede çalışan mevcut çalışanların eğitilmesi ve geliştirilmesi
gerekir. İşletmelerde yapılan eğitimler ile birlikte yalnızca bilgi, beceri ve tutum geliştirilmez, işletmenin
de başarıları artar (Taşkın, 2001). İşletmelerdeki eğitimlerin başarısında özellikle eğitim uzmanlarının
15
www.hedefaof.com
özellikleri ve davranı"larının çok önemli bir role sahip oldu!u söylenebilir. Bu yüzden izleyen ba"lıkta
e!itim uzmanlarının roll, yeterli ve özelliklerine yer verilmi"tir.
Sizce i#letmelerin e$itime para ayıramama nedenleri neler olabilir?
E%!T!M UZMANLARININ ROL, YETERL!K VE ÖZELL!KLER!
#"letmelerin büyük ço!unlu!unda e!itim birimleri bulunmakta ve i"letmenin büyüklü!üne göre e!itim
uzmanları çalı"maktadır. E!itim uzmanları i"letmede çalı"anların e!itim gereksinimlerinin belirlenmesi
ile birlikte pek çok e!itim düzenlemektedirler. Daha önceden de sözü edildi!i gibi, çalı"anlar hem
i"letmede hem de i"letme dı"ında e!itimler almaktadırlar. Ancak e!itim verecek olan e!itim uzmanının
e!itim i"inde anahtar bir faktör olması nedeniyle yeterlikleri önemlidir. E!itim uzmanları ço!unlukla
e!itim, e!itim psikolojisi, insan kaynakları yönetimi, ö!retim teknolojisi ve ileti"im konularında uzmanlık
alanları olan ki"iler arasından seçilir.
Amerikan E!itim ve Geli"tirme Derne!i (ASTD), i"letmelerde e!itim uzmanlarının rol ve
yeterliklerinin oldukça geni" yelpazede yer aldı!ını belirtmi" ve e!itim uzmanlarından beklenen rol ve
yeterliklerini "ekil 1.3.de sıralamı"tır:
;'<<=;!
>=?=;<@A<=;!
Analiz ve De!erlendirme Rolü
Endüstriyi anlama, bilgisayar
yetene!i, veri analiz becerisi,
ara"tırma becerileriB!
Ara"tırmacı
#htiyaçlar analisti
Yeti"kin ö!renimini anlama, koçluk,
geribildirim, yazı"ma, elektronik
sistemler, grup süreçleriyle ilgili
beceriler, sistemler ve amaç
hazırlama.!
E!itim ve Geli"tirme Rolü
Program Tasarımcı
Malzeme Geli"tirici
Kariyer geli"tirme teorisi, i"i anlama,
yetki göçerme, e!itim ve geli"tirme
teorisi, bilgisayarla ilgili beceriler
Stratejik Rol
Yönetici Pazarlamacı
De!i"im Ajanı
Bilgisayar yetene!i, tesisleri seçme
ve tanımlama becerileri, faydamaliyet analizi, proje yönetimi ve
kayıt yönetimi becerileri.
Yönetsel Rol
"ekil 1.3: E"itim Uzmanının Rolleri ve Yeterlikleri
Kaynak: Noe (1999), s.21’den uyarlanmı#tır.
16
!
!
www.hedefaof.com
Şekilde yer alan eğitim uzmanı rolleri ve yeterliklerini biraz açıklayacak olursak şöyle diyebiliriz:
Eğitim uzmanları, öğretim tasarımı, yönetim ve gereksinim analizi işlerini yapabilirler. Söz gelişi,
gereksinim analisti olarak gözlem, görüşme, işleri gruplandırma vb. görevleri yerine getirebilmeleri
gerekir. Eğitim uzmanı eğitim gereksinimini belirleyebilmek için hangi tür verilerin toplanması
gerektiğini ve bunu hangi istatistik ve araştırma yöntemleriyle yapacağını iyi anlamalıdır. Eğitim bölümü
yöneticileri de zaman zaman doğrudan eğitim uzmanı rolünü de üstlenebilirler. Bazı işletmelerde insan
kaynakları yöneticileri de eğitim uzmanı rollerini yerine getirmek durumundadırlar. Aynı zamanda
stratejik olarak zaman zaman pazarlamacı, değişim ajanı ve kariyer danışmanı görevini üstlenirler. Tüm
bunların dışında bilgisayar işinden de çok iyi anlamak durumundadırlar ve fayda-maliyet analizleri, proje
yönetimi, kayıt yönetimi işlerini de yerine getirebilmektedirler (Noe,1999, s. 20). Bu durum da
işletmelerde eğitim uzmanlarının rolünü ve işini fazlasıyla artırmaktadır. Aynı zamanda eğitim
uzmanlarının her şeyi kendilerinin yapmaya çalışmaları da eğitimden sağlanan yararı oldukça
azaltmaktadır.
Towsend da eğitim uzmanlarının eğitim verirken aynı zamanda şu özelliklere de sahip olmaları
gerektiğini belirtmiştir: Çok okuyan, sesi etkili, zamana duyarlı, sağlık durumu iyi, dikkatli yiyip içen,
geniş hayat deneyimi olan, tam zamanında eğitimi uygulayan, hayat bakışı olumlu ve gerçekçi, grupları
yönlendirmekten hoşlanan, öğrenme ilkelerini sınıfta uygulayan, öğrencilerinden öğrenmeye açık olan,
yüksek beklentileri karşılayan ve yaratan, serinkanlı ve baskıları etkin olarak yöneten, öğrencileri ile
birlikte kolaylıkla sosyal olandır (Aktaran: Taşkın, 2001, s. 39). Eğitim uzmanı, zamanının büyük bir
çoğunluğunu bilgi verme, destekleme, kontrol etme ve uygulamaya ayırmaktadır. (Taşkın, 2001, s. 43).
Eğitim uzmanı olduğu gibi görünür, her konuyu tartışmaya açık biridir. Eğitim yaptıkları kişilerin nelere
ilgi duyduklarını, neyi amaçladıklarını, niyet ve tutumlarının nasıl olduğunu iyi bilmelidir (Kaya, 2006, s.
139).
Örgüt içinden olan eğitim uzmanları aynı zamanda örgütü, örgütün amaçlarını, politikasını, kültürünü,
ürünlerini, işleyişini, gelecek projelerini, örgütün güçlü yanlarını ve zayıf yanlarını, örgütün yapısı ve
hiyerarşiyi de bilmelidir. Örgüt dışından olan eğitim uzmanları ise örgütle ilgili bilgileri mümkün
olduğunca öğrenmeye çalışmalıdırlar çünkü örgüt ile bilgilerini ne kadar artırırlarsa o kadar başarılı
olacaklar, örgütle ilişkili olmayan uygulamaları yapma hatasına düşmeyeceklerdir. Eğitim uzmanları
bunun yanında örgütteki yönetim, sorumluluk ve yetkilerin kimlere ait olduğunu, yöneticilerin örgütsel
rolleri değiştirmede sınırlılıklarının neler olduğunu, değişim için ne kadar istekli olduklarını, işletmede
yönetimle ilgili imajı olup olmadığını da iyi bilmelidirler (Thomaskutty, 2010, s. 89).
Eğitim uzmanının, eğitim verdiği kişilere birden çok duyu organı ile seslenen iletişimi
gerçekleştirmesi daha etkili olabilmektedir. Ancak pek çok araç ve teknolojinin kullanıldığı eğitim ortamı
mesajın, içeriğin önünde olursa etkinlik gerçekleşemez. Etkili bir sunuş da oldukça önemli bir konudur
(Taşkın, 2001, s. 44). Öğrenilenlerin anlaşılıp anlaşılmadığını ölçmek için de eğitim uzmanının eğitim
esnasında sık sık geribildirim alması gerekir. Eğitim uzmanının konuşma hızı ile dinleme-anlama
arasında da ilişki söz konudur. Eğitim uzmanının alıcının ilgisini çekmek için, yaşantı alanına uygun
anlamı verecek simge ve kodlar kullanması, ihtiyaca uygun ve ilgi çekici içerik hazırlaması, alıcının rol
ve statüsüne uygun iletişim gücünden yararlanması gerekir (Hoşgörür, 2008). Teknik kelimelerin ve
karmaşık cümlelerin fazla olması eğitimin etkililiğini bozar. İlişkili örnekler kullanmak gerekir, eğer
örnekler ilişkili olmazsa konsantrasyonu ve dikkati dağıtır. Sunu yaparken tekdüze ses kullanmamak
gerekir. Sesin şiddeti, vurgusu, telaffuzu, tonu, hızı vb. değişiklikler mesajın anlamını değiştirebilir, bu
anlamda da dikkatli olmak gerekir (Erdoğan, 2001, s. 63).
İşletmelerde başarısız bir eğitim ve geliştirmeye neden olabilecek en temel etmenler ise şöyle
sıralanabilir (Thomaskutty, 2010, s. 93):
•
Yönetim desteğinin olmaması,
•
Yöneticilerin eğitim almamaları ve aynı oranda eğitime önem vermemeleri,
•
Örgütün eğitimle ilgili ciddi olmaması,
•
Eğitim alan kişilerin eğitimle ilgili ciddi olmamaları,
•
Eğitim gereksinimlerinin belirlenmesinde başarısız olunması,
•
Eğitimli çalışanın azlığı,
17
www.hedefaof.com
•
Yeterli bütçenin olmaması.
Kısacası eğitim uzmanlarının görevleri oldukça zor ve çeşitli olabilmektedir. Zorluğun en büyüğü de
eğitim ve geliştirme etkinliklerinin yararlarını anlatabilmeleri ve üst yönetimin desteğini alabilmeleridir.
Bu görev, çok daha fazla çabalamalarına neden olabilmektedir.
Hassell Corbiell (2001, s. 13) eğitim ve geliştirme için metafor olabilecek bir deneyimini şöyle
anlatmıştır:
“Taşlık Hawaii’nin Kauai adasındaki Na Pali Tırmanış Rotası sarp ve kayalıktır. Makai adında bir mağarayla başlar ve
bir kumsalın ardından aniden tırmanışa geçilir. Bir gün buraya tırmanmak istedim. Tırmanışa devam ettikçe bir yanda
Pasifik Okyanus’unun mavisi ve öteki yanda yeşil bitkilerle kaplı uçurum görülmeye başlandı. Tırmanış oldukça zordu.
Rotadaki kızıl toprak da gözlerimi tahriş etti. Yoldaki kayalardan dökülen küçük şelaleler ve ağaç kökleri aynı zamanda
çok güzeldi. Yoldaki bir kıvrımda oldukça şiddetli bir rüzgâr beni savurdu. Şapkamı uçurdu ve bir kayanın arkasına
kendimi rüzgârdan korumak ve dinlenmek için yaslandım. Ne kadar tırmandığımı görmek için uçurumun kenarındaki bir
ağacın kenarından aşağıya baktım. Bir başka tırmanışçı aynı yoldan geliyordu ve aynı benim yakalandığım rüzgâra
kapılarak iki adım geriye doğru savruldu. Gözlerimi rüzgâr nedeniyle yarım açarak ileriye doğru baktım ve kalp atışlarımı
hızlandıran bir manzara karşısında şaşkına döndüm. Ufuğa doğru suyun içine girmiş parmakları andıran uçurum ardı
ardına kıvrılarak ilerliyordu. Daha önceden fotoğraflarını görmeme rağmen gördüğüm manzaranın güzelliği fotoğrafların
çok çok ötesindeydi. Bir süre oyalanıp manzaranın tadını çıkarttım ve sonra devam ettim”.
Bu tırmanış deneyimindeki gibi, bir eğitim ve geliştirme programı yaratmak sizi geciktirebilecek ya
da durdurabilecek engellere sahip zorlu bir mücadeleyi gerektirir. Ancak eğitim ve geliştirme işinde de
tıpkı örnekteki gibi yolunuzu biliyorsanız ve hazırlıklıysanız yaşadığınız maceranın tadını çıkarabilirsiniz.
Tırmanışın sonunda da en büyük ödüle kavuşursunuz. Kavuşacağınız bu ödül başarma duygusu ve
verdiğiniz eğitim sonucunda bireylerde davranış değişikliği yarattığınız zaman ortaya çıkan tatmindir.
Bu da size yeni mücadelelere atılmak, yani yeni eğitim ve geliştirme programları hazırlamak için özgüven
ve şevk yaratır. Bir işletmede çalışanlar için eğitim ve geliştirmenin tümüyle bitmesi, o işletmenin
yaşamını da sonlandıran en önemli nedenlerden birisi olabilir.
Eğitim uzmanının eğitimde teknoloji kullanırken nelere dikkat etmesi
gerekir?
18
www.hedefaof.com
Özet
Eğitim bir bilgilenme ve deneyim kazanma
sürecidir.
Eğitim
işletmeler
açısından
düşünüldüğünde,
çalışanların
yeterlik
ve
uzmanlıklarını
en üst düzeye çıkarmalarını
sağlar. Uzmanlığa önem verme ve geliştirme
çağdaş örgütlerin en önemli özelliklerinden
birisidir. Eğitim ile çalışanların şu anki
pozisyonlarında kullandığı bilgi ve becerilerin
daha ileriye götürülmesi söz konusudur.
Geliştirmenin, literatürde biraz daha farklı olarak
ele alındığı görülmektedir. Geliştirme, çalışanları
gelecekte yapacakları işlere hazırlamaktır.
Geliştirme programına alınan çalışanların bilgi,
beceri ve tutum düzeyleri bugünkü işleri yerine
getirmek için yeterlidir ancak gelecekte yapılması
istenen işlere de hazırlanmaları gerekir. Eğitim
daha çok 1 yıldan daha kısa vadeli iken,
geliştirme uzun vadeli olup 1-3 yıl arası da
sürebilir. Eğitim daha çok bireyin bir işe yönelik
bilgi, beceri ve tutumlarının geliştirilmesi iken,
geliştirme bireyin pek çok yönde geliştirilmesini
de sağlar. Eğitim yönetici konumunda olmayan
bireyler için teknik bilgi ve beceri kazanmasını
sağlarken, geliştirme daha çok yönetim
pozisyonlarındaki bireyler için de kullanılır. İyi
bir eğitim, çalışanların gelişimi için temel
oluşturmaktadır. Bu yüzden eğitim olmadan
geliştirmenin olma olasılığı yoktur. Gelişim,
eğitimi de kapsayabilir. Bu iki kavramın
birbirinden farklı olarak tanımlanmasının yanında
çoğu yazar geliştirmenin daha geniş bir kavram
olması nedeniyle eğitimi de kapsayabileceğini
düşünmüş ve aynı anlamda kullanmışlardır.
Yetişkin eğitimi ile andragoji ilgilendir.
Yetişkinlerin öğrenmesi ile ilgili farklıklar söz
konusudur. Bu farklılıklar şöyledir: Yetişkinler
olgun ve deneyimlidir. Yetişkinlerin ne
öğreneceklerini belirleyebilecekleri düşünülür.
Ancak yetişkinler geçmiş deneyimlerinden
etkilenerek karar vermekte zorlanabilir. Bunun
yanında yetişkinler işlerindeki performans ya da
onlar için önemli olan konuları kapsamayan bir
eğitim olursa sabırsız davranırlar. Yetişkinler
daha çok sorumluluk almak isterler. Bu
sorumluluk ile yetişkinler öğretim tasarımının
içinde daha çok yer almak isterler. Yetişkinlerin
kendileri gibi benzer kişilerle deneyimlerini
paylaşmalarına olanak tanınması gerekir.
Yetişkinlerin öğrenme hızları yaşları ilerledikçe
düşer, ilgi odakları değişime uğrar ve genellikle
kendilerine olan güvenleri azalır. Yetişkinlerin
yaşları ilerledikçe zekâ düzeyleri de düşebilir.
Yetişkinlerin başarılarını sınırlayan durumlar
olabilir. Yetişkinlerin bildikleri konuları üzerine
yeni konuların inşa edilmesi öğrenmelerini
kolaylaştıracaktır.
Yetişkinlerin
pek
çok
kalıplaşmış huyu ve düşüncesi vardır, bu yüzden
de daha önyargılıdırlar.
Eğitim ve geliştirmenin işletme ve çalışanlar
açısından sağladığı yararlar vardır. Öncelikle
işletmeye sağladığı yararlar şu şekilde
özetlenebilir: Örgütler dış ve iç güçleri olan, hem
tehdit hem de fırsat yaratan bir açık çevrede yer
alırlar. Bu yüzden çalışanların da bundan
haberdar olmaları gerekir. Planlı bir eğitim
programının sonuçları çok kısa bir sürede de ele
alınabilir. Bu bağlamda örgütsel yararlar şöyle
belirtilebilir: Örgütün uzun vadedeki amaçlarını
gerçekleştirmede çalışanların bilgi, beceri ve
tutumlarını artırdığı için çalışanların verimliliğini
artırır, iş ve iş yaşamının niteliğini artırır, örgütün
karını
artırır
ve
örgütsel
politikaların
gerçekleştirilmesini sağlar; örgütte kültür ve
etkililiği geliştirir, örgüte olumlu algılama
kurulmasına yardımcı olunur, sağlıklı bir çalışma
ortamı yaratılır; örgütte takım çalışması, ruhu ve
işbirliği kazandırır; örgütte olumlu öğrenme
ortamı yaratılır; çalışanların morali ve
motivasyonu artar, iş tatmini ve örgütsel
bağlılıkları artar; çalışanların kendilerine olan
güvenleri artar; çalışanların karar verme ve sorun
çözme becerilerini artırır; çalışanların liderlik
becerilerini artırır; çalışanların motivasyonunu ve
moralini artırır, iş tatmini ve örgütsel
bağlılıklarını artırır; çalışanların kendilerine olan
İnsanlar doğdukları andan itibaren pek çok
eğitim alarak öğrenirler. Öğrenme yaşamın bir
gerekliliğidir.
Hızlı değişen bir dünyada
insanların hızlı bir biçimde gelişmelere ayak
uydurması gerektiği için insanlar yaşamlarının
her döneminde yeni bilgiler öğrenmek
zorundadırlar. Bireyin davranışlarında değişiklik
olması
öğrenmenin
gerçekleştiğini
göstermektedir. Eğitimde davranış ise, eğitimi
alan kişilere kazandırılan bilgi, beceri ve
tutumlara verilen addır. Öğrenme uzun sürede
gerçekleşebilen bir durumdur. Öğrenmeyi
yaşantılar ve yaşananlardan alınan dersler
etkilemektedir. Öğrenme felsefik açıdan üç
şekilde ele alınabilir: Bunlar; insani bir çaba
olarak öğrenme, sosyal bir baskı aracı olarak
öğrenme ve bilginin transferi olarak öğrenmedir.
Öğrenmenin etkili bir şekilde gerçekleştirilmesi
için öğrenme ilkelerine dikkat etmek gerekir.
19
www.hedefaof.com
güvenlerini artırır; çalışanların karar verme ve
sorun çözme becerilerini artırır; çalışanların
liderlik becerilerini artırır; yeni işe girenlerin
uyumu hızlı biçimde sağlanarak örgüt amaçlarını
öğrenmeleri sağlanır; çalışanları verimli ve
başarılı bir işte tutmak daha kolay olduğundan
işgücü devir hızı düşer. Aynı zamanda nitelikli
işe nitelikli çalışanın bulunması örgüt içi
kaynaklardan sağlanabilir; işteki hata oranı düşer
ve insanlar işlerini profesyonel olarak yerine
getirirler; örgütte işçi sağlığı ve iş güvenliğini
oluşturmaya katkıda bulunur, kazalar düşer.
ekonomik krizler olduğunda işletmelerin ilk
kısıntı yaptıkları alan genellikle eğitim alanı
olabilmektedir. Türkiye’de ise genel olarak
eğitime
ayrılan
kaynaklar
yetersizdir.
Türkiye’deki işletmelerdeki sorun, israf ve
kayıplarından çalışanların gereken nitelikte
olmadıkları görülmektedir. İyi eğitim görmüş,
verimli çalışanların da işte devamlılıklarını
sağlayabilmek önemli bir konudur.
İşletmelerin büyük bir genelinde eğitim birimleri
bulunmaktadır ve bu birimlerde eğitim uzmanları
çalışmaktadır. Eğitim uzmanlarının analiz ve
değerleme rolleri şu şekilde sıralanabilir: Rehber
ve geliştirme rolleri; stratejik rolleri, eğitim
verme, rehber rolleri ve yönetsel rolleri. Bunları
gerçekleştirmek için de pek çok yeterlikleri
olmalıdır. Bunlar; endüstriyi anlama, bilgisayar
yeteneği, veri analizi becerisi, araştırma
becerileri,
yetişkin
öğrenimini
anlama,
geribildirimde bulunma, yazışma, elektronik
sistemleri bilme ve kullanma, amaç hazırlama,
kariyer geliştirme teorisini bilme, işi anlama,
yetki göçerme, eğitim ve geliştirme kuramını
bilme, bilgisayar becerisi, yetişkin öğrenimi
ilkelerini bilme, koçluk yapma, grup süreçleriyle
ilgili beceriler, bilgisayar yeteneği, tesisleri
seçme ve tanımlama, fayda-maliyet analizi, proje
yönetimi ve kayıt yönetimini yapabilme
becerisidir.
Eğitim ve geliştirme, yalnızca örgütler için değil
çalışanlar için de bireysel olarak vazgeçilmez ve
yararlıdır. Çalışanların bireysel olarak elde
ettikleri yararlar ise şu şekilde özetlenebilir
(Geylan, 1999, s. 122): Terfi almaları kolaylaşır;
karar verme ve sorun çözme becerileri artar;
kendilerine güven ve başarı duygusu gelişir;
iletişim yeteneği ve liderlik becerileri artar; iş
tatminleri
yükselir;
kişisel
amaçlarını
gerçekleştirmeleri
kolaylaşır;
kişisel
gereksinimleri tatmin edilir; kariyer gelişimleri
sağlanır; dinleme, kavrama ve yazma yetenekleri
gelişir; yeni sorumluluklar alma cesaretleri artar.
Eğitim ve geliştirme öteki insan kaynakları
yönetimi alt-sistemlerini de etkileyen en önemli
alt sistemdir. Eğitim ve geliştirmenin ilişki içinde
olduğu öteki alt sistemler ise şunlardır: İş ve
işgücünün planlanması, işteki rollerin analizi, işe
seçme ve yerleştirme, performans yönetimi,
yeterliklerin
belirlenmesi,
değerlendirme
merkezlerinin çalışması, örgütsel gelişme, kariyer
geliştirme, endüstriyel ilişkiler ve sendikalar,
dışarıdan danışmanlık ve yönetim alınması,
çalışanların ödüllendirilmesi ve avantajlar elde
etmeleri, insan kaynağı bilgi sistemi oluşturma.
Bu rol ve yeterliklerin yanında eğitimi bizzat
gerçekleştiren eğitim uzmanlarında bulunması
gereken öteki özellikler ise şöyle sıralanabilir:
Çok okuyan, sesi etkili, zamana duyarlı, sağlık
durumu iyi, dikkatli yiyip içen, geniş hayat
deneyimi olan, tam zamanında eğitimi
uygulayan, hayat bakışı olumlu ve gerçekçi,
grupları yönlendirmekten hoşlanan, öğrenme
ilkelerini sınıfta uygulayan, öğrencilerinden
öğrenmeye açık olan, yüksek beklentileri
karşılayan ve yaratan, serinkanlı ve baskıları
etkin olarak yöneten, öğrencileri ile birlikte
kolaylıkla sosyal olan kişiler olarak özetlenebilir.
İşletmelerde iş başında, iş dışında ve uzaktan
eğitim teknolojileriyle ve son yıllarda da özellikle
e-öğrenme ile eğitim yapılmaktadır. İşletmelerde
eğitime ayrılan en büyük payın işle ilgili
beceriler, yani çalışanların iş için gerekli olan
beceri ve uzmanlığını artıran eğitimler
oluşturmaktadır, ikinci en büyük payı ise işyeri
ile ilgili eğitim, işyerindeki çalışanların
ilişkilerini ya da iş ortamını etkileyen işyeri
politikalarındaki eğitimler oluşturur. Temel
beceri eğitimi; öteki eğitim türlerine göre daha az
yer alır. Araştırmaların çoğu işletmelerin temel
beceri
eğitimini
sağlayamadıklarını
göstermektedir.
İşletmelerde
eğitim
ve
geliştirmenin yararları çok olmasına karşın
20
www.hedefaof.com
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi eğitim ve geliştirme
kavramları için söylenemez?
5. Aşağıdakilerden hangisi öğrenme ilkeleri ile
ilgili olarak söylenemez?
a. Geliştirme yöneticiler
eğitime dönüşmüştür.
boyu
a. Öğrenmenin oluşabilmesinde bireysel farklılıklar önemlidir.
b. Geliştirme bireysel olmaktan çok tüm örgütü
ilgilendirir.
b. Öğrenme
etkinlikleri
hazırbulunuşluk
düzeyine göre düzenlenmelidir.
c. Geliştirme kısa, eğitim uzun vadelidir.
c. Öğrenme, kişileri motive etmelidir.
d. Eğitim çalışanların yeterlik ve uzmanlık
düzeylerinin en üst düzeye çıkarılmasıdır.
d. Öğrenmede transfer, öğrenmeyi güçleştirir.
için
yaşam
e. Geliştirme eğitimi de kapsar.
e. Öğrenme, bir bütün içinde planlanmalı ve
sürdürülmelidir.
2. Bireylerin gelecekte yapılması istenen işlere
hazırlanmasına ne ad verilir?
6. Aşağıdakilerden hangisi yetişkinlerin öğrenme
özelliklerinden birisi değildir?
a. Öğrenme
a. Yetişkinler daha olgundur.
b. Öğretim
b. Yetişkinler daha hızlı öğrenirler.
c. Öğretme
c. Yetişkinler daha çok sorumluluk alırlar.
d. Geliştirme
d. Yetişkinlerin kalıplaşmış huy ve düşünceleri
vardır.
e. Öğretme
e. Yetişkinler başka öğrenen kişilerin
öğrenmelerine yardımcı olurlar.
3. Aşağıdaki kavramlardan hangisi davranış
değişikliği olarak açıklanır?
de
b. Öğretim
7.
Aşağıdakilerden
hangisi
eğitim
ve
geliştirmenin ilişkili olduğu insan kaynakları
yönetimi bölümü alt sistemi değildir?
c. Öğretme
a. İş ve işgücü bulma
d. Geliştirme
b. İnsan kaynakları bilgi sistemi
e. Yaşantı
c. Kariyer geliştirme
4. Öğrenmenin belli amaçlar doğrultusunda
başlatılması ve sürdürülmesini kapsayan planlı
etkinliklere ne ad verilir?
d. Performans yönetimi
e. Pazarlama yönetimi
a. Öğretim
8. Aşağıdakilerden hangisi iş dışındaki eğitim
yöntemlerinden birisi değildir?
b. Öğretme
a. Örnekolay
a. Öğrenme
c. Geliştirme
b. Rol oynama
d. Eğitim
c. Koçluk
e. Yetişkin öğrenmesi
d. Seminerler
e. Doğa yöntemleri
21
www.hedefaof.com
9. Aşağıdakilerden hangisi eğitim uzmanının
analiz ve değerlendirme rolünü gerçekleştirmek
üzere sahip olması gereken yeterliklerdendir?
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
a. Araştırma becerileri
1. c Yanıtınız yanlış ise “Eğitim ve Geliştirme”
başlıklı konuları yeniden gözden geçiriniz.
b. İşi anlama becerisi
2. d Yanıtınız yanlış ise “Eğitim ve Geliştirme”
başlıklı konuları yeniden gözden geçiriniz.
c. Proje yönetimi becerileri
d. Yetki göçerme becerisi
3. a Yanıtınız yanlış ise “Öğrenme” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
e. Kayıt yönetimi becerileri
10. Aşağıdakilerden hangisi eğitim ve
geliştirmenin başarısızlığının nedenlerinden birisi
değildir?
4. a Yanıtınız yanlış “Öğrenme” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
a. Yönetim desteğinin olmaması
5. d Yanıtınız yanlış ise “Öğrenme” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
b. Eğitim alan kişilerin ciddi olmamaları
c. Eğitim gereksinimlerinin belirlenmemesi
6. b Yanıtınız
yanlış
ise
“Yetişkinlerin
Öğrenmesi” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
d. Yeterli bütçenin kullanılamaması
e. Yöneticilerin eğitim almaları
7. e Yanıtınız yanlış ise “İşletmelerde Eğitim,
Geliştirme ve Öğrenmenin Önemi” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
8. c Yanıtınız yanlış ise “İşletmelerde Eğitim ve
Geliştirme Uygulamalarına Genel Bir Bakış”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
9. a Yanıtınız yanlış ise “Eğitim Uzmanlarının
Rol, Yeterlik ve Özellikleri” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
10. e
Yanıtınız
yanlış
ise
“Eğitim
Uzmanlarının Rol, Yeterlik ve Özellikleri.”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
22
www.hedefaof.com
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 3
Sıra Sizde 1
İşletmelerde üç öğrenme düzeyi gerçekleşir.
Bunlar; kişisel düzeyde, grup düzeyinde ve örgüt
düzeyinde
öğrenmedir.
Kişisel
düzeyde
öğrenmede kişi kendi bilişsel süreç ve sezgilerine
göre algılar, yorumlar ve davranışlara dönüştürür.
Grup düzeyinde öğrenmede grup içinde kişisel
olarak
öğrenilenlerin
iletişim
yoluyla
paylaşılması ve ortak amaçla hareket edilmesidir.
Örgüt düzeyinde öğrenme ise grup düzeyinde
öğrenilenlerin grubun tamamı için geçerli
olmasıdır. Öğrenme, örgütteki bireylerin tamamı
için geçerli olup, bir yaşam tarzı haline gelmiştir.
Aslında literatürde 1970’lerden itibaren bir fark
görülerek ayrıma gidilmiştir. Eğitim, çalışanların
bugünkü işlerle ilgili gereksinim duyduğu bilgi,
beceri ve tutumları kazandırırken, geliştirme
çalışanların gelecekteki işlere bilgi, beceri ve
tutum
düzeylerini
hazırlamaktır.
Ancak
yazarların çoğu kez geliştirmenin eğitimi de
kapsadığından hareketle aynı anlamlarda ve
birbirlerinin yerine de kullanmışlardır.
Sıra Sizde 2
Öğrenmenin gerçekleşebilmesi için öğrenmede
pek çok ilkeye dikkat etmek gerekir. Bu ilkeleri
şu şekilde özetleyebiliriz: Her insanın öğrenme
yeteneği ve zihinsel kapasitesi farklıdır. Her
insanın öğrenmesini kolaylaştıracak yöntem,
zaman ve öğrenme aracı da farklı olabilir. Eğitim
programlarının öğrenme amaçları belirlenir.
Öğrenme etkinlikleri kişilerin hazırbulunuşluk
düzeylerine göre belirlenir. Her öğrenme adım
adım gerçekleştirilir. Öğrenmede motivasyon ve
ilgi öğrenmeyi artırır. Dikkat ve katılımın olması
da öğrenmeyi artıran bir başka ögedir.
Geribildirim her öğrenme için bildirildiğinde
öğrenmeyi etkiler. Eğitim alan kişilerin
gereksinimlerine uygun öğrenme sağlanır.
Öğrenmede kalıcı bir değişim sağlanmaya
çalışılır.
Öğrenme, eğitim etkinliklerinin
sonuçlarından da etkilenir ve geliştirilir.
Öğrenilenleri yeni durumlara, problemlere ve
işlere transfer etmek önemlidir. Öğrenilenleri
uygulayabilmek ve kalıcılığını sağlamak tekrara
da bağlıdır.
Sıra Sizde 4
Çoğu işletmede paranın eğitimden daha öncelikli
olarak kullanılacağı alanlar, bölümler her zaman
vardır. Eğitime sıra gelmesi zaman alabilir çünkü
eğitimin yararlarını doğrudan ölçmek başka
alanlarla karşılaştırıldığında hiç kolay değildir.
Yöneticilerin bir kısmı da işletmede pek çok iş
beklerken eğitim işini gereksiz ve vakit kaybı
olarak da görebilmektedirler. Bu yüzden de
eğitime pek pay ayırmamaktadırlar.
Sıra Sizde 5
Eğitim uzmanının eğitim verirken teknolojiyi
doğru kullanımı eğitimi olumlu olarak
etkilemektedir. Bilgiyi en iyi biçimde destekleyen
teknolojiler seçilmelidir. Teknolojinin kesinlikle
mesajın, içeriğin önüne geçmemesi gerekir. Aksi
taktirde yarar yerine zarar getirir. Eğitim
uzmanının vermeye çalıştığı bilgiler teknolojik
araçların
arasında
kaybolup
gider,
konsantrasyonu dağıtır. Bu anlamda eğitim
uzmanının çok dikkatli olması gerekir.
23
www.hedefaof.com
Yararlanılan Kaynaklar
Ford, S.W.J. Kozlowski, K. Kraiger, E. Salas, &
M.S. Teachout (Eds.), Improving Training
Effectiveness in Work Organizations. New
Jersey: Lawrence Erlbaum.
Açıkgöz, K. Ü. (2003). Etkili Öğrenme ve
Öğretme (4. baskı). İzmir: Eğitim Dünyası.
Ağaoğlu, E. (2008). Sınıf Yönetimi ile İlgili
Genel Olgular. İçinde Z. Kaya (Ed.), Sınıf
Yönetimi (8. baskı). Ankara: Pegem A.
Forrester, K. & Mctigue, P. (2004). Workplace
Learning. Dimensions of Adult Learning.
Madenhead: Open University Press.
Berge, Z. L. & Collins M. P. (1995). Computer
Mediated Communication and The Online
Classroom. New Jersey : Hampton.
Geylan, R. (1999).
Eskişehir: Birlik Ofset.
Braham, B. (1998). Öğrenen Bir Organizasyon
Yaratmak (Çeviren: A. Tekcan). İstanbul: Rota.
Hassell-Corbiell,
R.
(2001).
Developing
Training Courses: A Technical Writer’s Guide
to Instructional Design and Development.
Washington: Learning Edge.
Can, H., Akgün, A., & Kavuncubaşı, Ş. (2001).
Kamu ve Özel Kesimde İnsan Kaynakları
Yönetimi (4. baskı). Ankara: Siyasal.
Hoşgörür, V. (2008). İletişim. İçinde Z. Kaya
(Ed.), Sınıf Yönetimi. Ankara: Pegem A.
Cherrington, D. J. (1995). The Management of
Human Resources (3rd edition). Englewood
Cliffs, NJ: Prentice-Hall.
Jacobs, R. L. (2003).
Structured on the Job
Training: Unleasing Employee Expertise in
the Workplace (2nd edition). San Francisco,
CA: Berrett- Koehler.
Cunningham, I., Daves, G., & Bennett, B. (2004).
The Handbook of WorkBased Learning.
England: Gower.
Karslı, M. D. (2007). Eğitim Biliminin İki Temel
Kavramı. İçinde M. D. Karslı (Ed.), Eğitim
Bilimine Giriş. Ankara: Pegem A.
Çörtelekoğlu, T. (2002). Boomerang- Eğitimin
Geri Dönüşü. İçinde F. Tahiroğlu (Ed.),
Düşünceden Sonuca İnsan Kaynakları.
İstanbul: Hayat.
Kaya, Z. (2006). Olumlu Öğrenme Ortamı
Oluşturma. İçinde Z. Kaya (Ed.), Sınıf Yönetimi.
Ankara: Pegem A.
Demirel, Ö. & Kaya, Z. (2006). Eğitim ile İlgili
Temel Kavramlar. Eğitim Bilimine Giriş,
Ankara: Pegem A.
Knowles, M. (1996). Andragogy: An Emerging
Technology for Adult Learning. Boundaries
of Adult Learning. London: Routledge.
Dessler, G. (2000). Human Resource
Management (8th edition). Florida: PrenticeHall International.
Koçel, T. (2005). İşletme Yöneticiliği (10. baskı)
İstanbul: Arıkan.
Laird, D., Naquin, S. S., & Holton, E.F. (2003).
Approaches to Training and Development (3rd
edition).Cambridge: Basic Books.
Duman, A. (2000). Yetişkinler Eğitimi. Ankara:
Ütopya.
Erdoğan, İ. (2001). Sınıf Yönetimi: Ders,
Konferans, Panel ve Seminer Etkinliklerinde
Başarının Yolları (2. baskı). Ankara: Sistem.
Miller, V. A. (1996). The History of Training. In
R. L. Craig (Ed.), The ASTD Training and
Development Handbook (4th edition). New
York: Mc-Graw-Hill.
Fındıkçı, İ. (2002). İnsan Kaynakları Yönetimi
(4. baskı) İstanbul: Alfa.
Noe, R. A (1999). İnsan Kaynaklarının Eğitim
ve Gelişimi (Çev. C. Çetin). İstanbul: Beta.
Fidan, N. & Erden, M. (1998). Eğitime Giriş.
İstanbul: Alkım.
Noe, R. A, Hollenbeck, J.R., Gerhart, B., &
Wright, p.m. (2006). Human Rescurce
Management.
Gaining
a
Competitive
Advantage (5th edition). Boston, MA: McGrawHill.
Fitzgerald, W. (Ed.). (1992). Training and
Development. London: Kogan Page.
Ford, K. (1997). Advances in Training Research
and Practice: An Historical Perspective. In J. K.
24
Yönetimi.
Güneş, F. (1996). Yetişkin Eğitimi (Halk
Eğitimi). Ankara: Ocak.
Byars, L. L. & Rue, L.W. (1997). Human
Resource Management (5th edition). Chicago:
Irwin.
Personel
www.hedefaof.com
Özdemir, S. (2000). Eğitimde
Yenileşme. Ankara: Pegem A.
Örgütsel
Özdemir, S., Yalın, H. İ., & Sezgin, F. Eğitim
Bilimine Giriş (6. baskı). Ankara: Nobel.
Peterson,
R.
(1998).
Training
versus
Development. In W. Fitzgerald (Ed.), Training
and Development (2nd edition). London: Kogan
Page.
Rubenson, K. & Beddie, F. (2004). Policy
Information in Adult Education and Training.
Dimensions of Adult Learning. Madenhead:
Open University Press.
Schuler, R. & Jackson, S. E. (1996). Human
Resource Management (6th edition). New York:
West.
Sinha, D. & Sinha S (2009). Personal Growth
and Training and Development. Lucknow:
Word-Press.
Şahin, A. E. Eğitimle İlgili Temel Kavramlar.
İçinde V. Sönmez (Ed.), Eğitim Bilimine Giriş
(8. baskı). Ankara: Anı.
Şimşek, S. Eğitim ile İlgili Temel Kavramlar.
İçinde N. Saylan (Ed.), Eğitim Bilimine Giriş (5.
baskı). Ankara: Anı.
Taşkın, E. (2001). İşletme Yönetiminde Eğitim
ve Geliştirme (3. baskı). İstanbul: Papatya.
Yüksel, Ö. (2000). İnsan Kaynakları Yönetimi.
Ankara: Gazi.
25
www.hedefaof.com
2
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Gereksinim kavramını tanımlayabilecek,
Eğitim gereksinimlerini türlerine göre sınıflayabilecek,
Eğitim gereksinimlerini saptama yöntemlerini açıklayabilecek,
Eğitim gereksinimlerini başka gereksinimlerden ayırt edebilecek,
Eğitim gereksinimlerini önceliklendirme tekniklerini belirtebilecek,
Kurumsal çözümlemede önemli olan değişkenleri açıklayabilecek,
Eğitim hedef kitlesinin özelliklerini tanımlayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz
Anahtar Kavramlar
Gereksinim
Gereksinim Saptama Yöntemi
Eğitim Gereksinimi
Kurumsal Çözümleme
Gereksinim Saptama
Eğitim Dışı Seçenek
Gereksinim Çözümlemesi
Öncelikli Gereksinim
Gereksinim Türü
Hedef Kitle Tanımlaması
İçindekiler

Giriş

Gereksinim Kavramı

Eğitim Gereksinimlerinin Türleri

Eğitim Gereksinimlerini Saptama Yöntemleri

Eğitim Gereksinimlerinin Ayırt Edilmesi

Eğitim Gereksinimlerinin Önceliklendirilmesi

Eğitim Gereksinimleri İçin Kurumsal Çözümleme

Eğitim Hedef Kitlesinin Belirlenmesi
26
www.hedefaof.com
Eğitim Gereksinimlerinin
Belirlenmesi
GİRİŞ
Günümüzde hemen her işletme kendi değer zincirinde yer alan insanlara eğitim ve geliştirme hizmetleri
sunmaktadır. Söz konusu çalışmalar öncelikle belirli gereksinimleri karşılamak üzere düzenlenmektedir.
Gereksinimleri bilmeden yürütülen çalışmalardan çoğu zaman istenen sonuçlar alınamaz. Üstelik, gerekli
olmayan işler için kaynak harcandığından para, işgücü ve zaman kaybı yaşanmış olur. Bu nedenle,
işletmelerde yaşanan sorunları iyi saptayarak bunları gidermeye katkıda bulunacak eğitim ve geliştirme
çalışmaları düzenlenmek önemlidir.
İşletmelerde yaşanan sorunlar birçok alanla ilgili olabilir. Bazı sorunlar yönetimle ilgilidir, bazıları
finansal güçlükleri kapsar, bazıları teknolojiyle ilgilidir, bazıları pazar sıkıntılarını içerir, bazıları iletişim
çalışmalarının yetersizliğinden kaynaklanır, bazıları hammadde konularını kapsar, bazıları iş süreçleriyle
bağlantılıdır, bazıları da insan kaynakları alanındadır. Bu sorunların bir bölümü işletmenin sahip olduğu
insan kaynaklarının eğitimi ve geliştirilmesiyle doğrudan ilişkilidir.
Bir işletmede hangi sorunların gerçekten eğitim sorunu olduğu, hangilerinin eğitim dışı seçenekleri
gerektirdiğini iyi ayırt etmek önemlidir. Ancak bu sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Öncelikle insan
öğesinden kaynaklanan sorunları kapsamlı biçimde saptamak, ardından bunların ayrıntılı çözümlemesini
yapmak, son olarak da eğitim yoluyla çözümlenebilecek sorunlara karar vermek gerekir.
Eğitimle ilgili sorunları saptamak için çeşitli gereksinim saptama yöntemleri kullanılmaktadır.
Belirlenen gereksinimlerin ayrıntılı biçimde çözümlemesini yaparak, türlerine göre sınıflandırmak da
önemlidir. Dahası, hangi gereksinimlerin eğitimle ilgili olduğu ya da eğitim yoluyla giderilebileceğine
karar vermek amacıyla performans için gerekli kapasitenin sorgulaması yapılmaktadır. Eğitim
gereksinimleri saptandıktan sonra belirli teknikleri kullanarak bunları önceliklendirme zorunluluğu vardır.
Öncelikli olarak değerlendirilen ve programa alınan eğitimlerin olası hedef kitlelerini tanımlamak da
gereksinim çözümlemesinin bir parçası olarak görülebilir.
Kısacası, eğitim gereksinimlerini saptamak yetmez; bunların ayrıntılı bir şekilde ve belirli ölçütlere
göre çözümlemesi yapılarak işletme açısından öncelikli eğitim gereksinimlerini sıralamak gerekmektedir.
Bu yapıldığında hem işletmenin hem de hedef kitlenin beklentileri karşılanmış olacaktır. Tersi durumda,
çeşitli eğitim ve geliştirme çalışmaları düzenlenir ama bunlardan verimli sonuçlar alınamaz. Bu noktadan
hareketle, işletmelerde eğitim gereksinimlerini saptama konusunda izlenmesi gereken süreçleri yakından
incelemeye gerek vardır.
Günlük yaşamdaki anlamıyla düşünüldüğünde gereksinim sözcüğü
nasıl tanımlanabilir?
GEREKSİNİM KAVRAMI
Gereksinim ya da ihtiyaç sözcüğünün bilinen birçok anlamı vardır. Anlam, bu kavramın hangi bağlamda
kullanıldığına göre farklılık gösterir. Örneğin, ekonomistler açısından gereksinim kavramı çoğu zaman
sermaye yetersizliği ya da işgücü açığı gibi konuları ifade eder. Psikologlar için gereksinim denildiğinde
öncelikle insanın kendini ruhsal yönden güvenli hissedebileceği koşullar akla gelir. Tıpçılara göre
27
www.hedefaof.com
gereksinim kavramı, genellikle bir hastanın iyileşmesi için yürütülmesi gereken sağaltım çalışmalarını
kapsar. Eğitimciler için ise gereksinim kavramının içeriği birçok durumda öğrenmeyle ilgilidir.
Dolayısıyla, günlük yaşamımızın hemen her alanında gereksinimlerden söz ederiz ama sözünü ettiğimiz
gereksinimler uzmanlık ya da çalışma alanlarına göre farklılık gösterir.
Ayrıca, gereksinimlerin niteliklerine göre çeşitli biçimlerde sınıflandırılmasından söz edilebilir.
Bunların en yaygın olarak bilineni Maslow’un Gereksinimler Hiyerarşisi adı verilen ve bir piramidi
andıran sınıflamasıdır. Buna göre gereksinimlerin önemi aşağıdan yukarıya doğru azalır. Başka bir
deyişle, en alttaki gereksinimler en önemli iken en üsttekiler en az önemli olanlardır. Piramidin en altında
fizyolojik gereksinimler yer alır. Bu tür gereksinimler yeme, içme, nefes alma ve dinlenme gibi temel
gereksinimleri kapsar. Alttan ikinci katmandaki gereksinimler güvenlikle ilgilidir. Bu tür gereksinimler
barınma, sağlık, çalışma vb. gereksinimleri içerir. Piramidin tam ortasında sosyal gereksinimler yer alır.
Sevgi ve ait olma gereksinimleri olarak da adlandırılan bu gereksinimlerin örnekleri aile, arkadaşlık ve
cinsel ilişkilerdir. Daha sonra saygı gereksinimleri gelir. Bunlar genel olarak özsaygı, güven, başkalarına
saygı duyma ve onlardan saygı görme ile ilgilidir. Piramidin en tepesinde kendini gerçekleştirmeye dönük
gereksinimler bulunur. Eğitim gereksinimlerini de içine alan bu kategoride yaratıcılık, sorun çözme ve
öteki insanlar tarafından kabul görme gibi gereksinimler ağırlıklıdır.
Çağrışımları ve örnekleri farklı olmakla birlikte, tüm alanlar için geçerli olacak genel bir gereksinim
tanımı yapmak pek zor değildir. Gereksinim kavramı kısaca “olması istenen durumu ile var olan durum
arasındaki boşluk” olarak tanımlanabilir. Burada boşluk sözcüğüyle ifade edilen bir eksiklik, açık, fark,
yetersizlik ya da sapma olabilir. (Rossett, 1987). İstenen durum ifadesi, çoğu zaman bir hedefi ya da
beklentiyi anlatır. Ancak olması istenen durum, her zaman ideal durum değildir. İdeal durum
betimlemesi, çoğunlukla belirli değer yargılarına dayalı olarak hedefi olumlamayı çağrıştırmaktadır.
Olması istenen durum bazen yasalarca tanımlanmıştır, bazen bilimsel araştırmaların sonucu olarak
belirlenmiştir, bazen insanların arzusunu yansıtmaktadır, bazen de topluluk çıkarlarına dayanmaktadır.
Dolayısıyla, gereksinimlerin tümü eşit önemde ya da değerde değildir. Buna bağlı olarak önceliklendirme
de değişir. Kuşkusuz, açığın giderilmesine yönelik çabalar da bu algılardan etkilenir. Bazı gereksinimler
ivedilikle karşılanırken bazıları biraz ötelenebilir.
Yeri gelmişken çoğu zaman gereksinim kavramıyla karıştırılan “sorun” kavramına da değinmek
gerekmektedir. Bu sözcükler bazen birbiri yerine yanlışlıkla kullanılmaktadır. Gereksinim kavramı,
yalnızca belirlenen bir açığı ya da boşluğu anlatır. Uygun koşullar sağlanarak açık giderildiğinde
gereksinim ortadan kalkmış olur. Buna karşılık, sorun sözcüğü aşılması gereken bir engeli ya da
giderilmesi gereken bir belirsizliği ifade eder. Gereksinimi karşılamada sıkıntı yaşanıyorsa o zaman sorun
var demektir. Örneğin, yarıyıl tatilinde ailesinin yanına gitmek isteyen bir üniversite öğrencisine T100
gerekiyorsa ama öğrenci bu paraya sahip değilse bu bir gereksinimdir. Ancak öğrenci bu parayı
bulamadığı için otobüs bileti almakta gecikiyor ve bundan da rahatsızlık duyuyorsa bu bir sorun olarak
görülebilir. Kısacası, gereksinim var ama bu gereksinimi karşılama olanağı yoksa burada bir sorundan söz
etmek olanaklıdır. Dolayısıyla, her gereksinim, bir açığa ya da yetersizliğe dayanır fakat bunlar her
zaman soruna dönüşmez.
Eğitim gereksinimlerinin tümü aynı derecede önemli midir?
EĞİTİM GEREKSİNİMLERİNİN TÜRLERİ
Gereksinimler yaşamımızın bir parçasıdır. Bazı gereksinimler süreklidir ve belirli aralıklarla karşılanması
gerekir. Bazı gereksinimler ise her zaman ortaya çıkmaz, biraz koşulların ürünü olarak yaşamımıza girer.
Benzer biçimde bazı gereksinimler daha önemli ya da önceliklidir. Buna karşılık, bazı gereksinimler de
isteğe bağlıdır ya da ertelenebilir. Eğitim gereksinimleri de tür olarak çeşitlenir. Yaygın olarak karşımıza
çıkan eğitim gereksinimlerini şu başlıklar altında sınıflamak olanaklıdır (Şimşek, 2011):
28
www.hedefaof.com
Ölçüte Dayalı Gereksinimler
Bu gereksinimlere normatif gereksinimler de denilmektedir. Bu tür gereksinimlerde olması istenen
durumu çoğu zaman yasa koyucular, meslek örgütleri ya da işletme üst yönetimleri belirler. Ortada
yasalar, yönetmelikler, genelgeler, tüzükler, direktifler, emirler, bağlayıcı kararlar vb. vardır. Bunların her
biri yasal zorunluluklar, sektörel standartlar ve kurumsal ölçütleri kapsar. Dolayısıyla, olması istenen
duruma ilişkin tanımlamaları dikkate alma zorunluluğu vardır. Örneğin, avukat olmak isteyen bir kişi
hukuk fakültesini bitirmek, stajını tamamlamak ve baroya kayıt olmak zorundadır. Burada hukuk
fakültesi diplomasına sahip olma zorunluluğu, ölçüte dayalı bir gereksinimi ifade etmektedir. Benzer
şekilde, bir işletmede yükleyici operatörü olarak çalışacak bir kişinin yasal düzenlemelerin öngördüğü
eğitimleri başarıyla tamamlamış ve gerekli belgeleri almış olması gerekir.
Ölçüte dayalı eğitim gereksinimlerini göz ardı etmek ya da ertelemek zordur çünkü bu gereksinimlerin
karşılanmasıyla ilgili yaptırımlar vardır. Devletin çeşitli kurumları, mesleki örgütler, işletmelerin görevli
birimleri ya da yetkilendirilmiş kişiler bu gereksinimlerin öngörülen biçimde karşılanıp karşılanmadığını
denetler. Eğer denetim sonuçları olumsuz çıkarsa işletmelere ceza verilebilir hatta çalışmaları süreli ya da
süresiz olarak durdurulabilir. Bu nedenle, işletmeler, kendi alanlarındaki eğitim ölçütlerini karşılamak
için yoğun bir çaba gösterirler. Kuşkusuz, bu çabaların karşılığını kalite, müşteri memnuniyeti, verimlilik
ve kurumsal saygınlık olarak alırlar. Belki de en önemlisi, ölçüte dayalı gereksinimlerin karşılanmasına
dönük eğitimlerin ciddiyetle yapılması, işletmelere duyulan güveni artırır çünkü en önemli değer olan
insan kaynaklarının niteliğine önem verilmiş olur.
Karşılaştırmalı Gereksinimler
Bu kategorideki gereksinimler bir şeye sahip olanlarla sahip olmayanların karşılaştırılmasına dayanır.
Genellikle sahip olanların daha üstün olduğu varsayımından hareket edilir ve bu nedenle aynı şeye sahip
olmak için çaba gösterilir. Bu, biraz da işletmelerin pazarda başkalarıyla yarışmasından kaynaklanan bir
durumdur. İşletmeler sektörel üstünlüğü ele geçirebilmek ya da sahiplerse sürdürebilmek için kendi insan
kaynaklarının daha yetkin olmasını isterler. Bunun da yolu, çalışanlara gerekli eğitim olanaklarını
sağlamaktan geçer.
Bilindiği gibi, birçok işletmede kıyaslama (benchmarking) çalışmaları yapılmaktadır. Kıyas ortağı
olarak kabul edilen işletmelerde ne varsa aynısına sahip olma yönünde çaba gösterilmektedir. “Onlarda
var, bu yüzden bizden iyi durumdalar” anlayışı benimsenmekte ve geri kalmamak için aynı şeye sahip
olma arzusu duyulmaktadır. Örneğin, bir otomotiv fabrikası kendi eğitim akademisini kurmak istemekte,
bunun gerekçesi olarak da sektörde daha büyük pazar payına sahip olan rakip bir firmanın eğitim
akademisini göstermektedir. Buradaki düşünce “ bana benzeyen başkalarında var, dolayısıyla ben de aynı
şeye gereksinim duyuyorum” biçiminde ifade edilebilir.
Karşılaştırmalı gereksinimler her zaman doğru olmayabilir. Duygusal değerlendirmeler ya da öznel
yargılar gerçeği yansıtmayabilir. Yetersiz veriler, başkalarına özenme, abartı, yanlış karşılaştırmalar ve
imaj düşkünlüğü de buna katkıda bulunur. Dolayısıyla, bu tür gereksinimlerin karşılanması için yapılacak
yatırımların bir bölümü akılcı yatırımlar olmayabilir. Karşılaştırmaların nesnel temeli iyi oluşturulmalıdır
ki, bu karşılaştırmalardan gerçek gereksinimler anlaşılabilsin.
Popüler konular arasından seçilen ya da başka işletmelere bakılarak
alınan eğitimler bir gereksinime dayanmayabilir.
Hissedilen Gereksinimler
Bu tür gereksinimler genellikle bireysel isteğe bağlı olarak dile getirilen gereksinimlerdir. İşletmede her
çalışan kendine göre bazı eğitim ve geliştirme olanaklarından yararlanmak isteyebilir. Sorulduğunda ya
da fırsat verildiğinde kendisi için uygun olduğunu düşündüğü eğitimler için istemde bulunur. Bu
çerçevedeki gereksinimler “arzu” kavramıyla açıklanabilir ve doğal olarak herkesin arzusu farklı olabilir.
Dahası, belirli gereksinimler bazı işgörenler tarafından çok önemli bulunurken başkalarınca gereksiz
olarak bile görülebilir.
29
www.hedefaof.com
Bireysel olarak hissedilen ya da duyumsanan gereksinimler kendi içinde alabildiğine çeşitleneceği için
bunların listesi de uzun olacaktır. Bunun sonucunda, bazen doğru bazen yanlış olarak, uzun liste çok
sayıda gereksinim olduğu biçiminde algılanacaktır. Dolayısıyla, işletmeler açısından, hissedilen
gereksinimlerin tümünü dikkate alma ve karşılama olanağı yoktur. Örneğin, bir işletmedeki birkaç
temizlik görevlisinin yabancı dil eğitimi istemesi, işletmenin eğitim yöneticileri tarafından hissedilen bir
gereksinim olarak ele alınabilir. Araştırıldığında, çalışanların istediği eğitimin, yaptıkları işle doğrudan
ilişkili olmadığı kolayca anlaşılır.
Birçok işletmede olası eğitim başlıklarını içeren bir liste sunulmakta ve çalışanların almak istedikleri
eğitimleri işaretlemeleri söylenmektedir. Dolayısıyla, bazı çalışanlar içeriğini bile bilmeden, adına
bakarak eğitim seçmektedirler. Hissedilen gereksinimlerin aşırı çeşitlenmesi ve ilgisiz eğitim istemlerinin
ortaya çıkması biraz da bu uygulamanın yanlışlığından kaynaklanmaktadır.
Bireysel nitelikli eğitim istemlerinin çoğu aslında eğitimden çok geliştirme ile ilgilidir. “Şimdilik
işimi yapabiliyorum ama gelecek için yararlı olur” biçiminde ifade edilen gereksinimlerin çoğu bu
kategoride değerlendirilebilir. Şu anda yapılan işler açısından çok gerekli olmadığı halde çalışanların
gelecekteki kariyer hedefleri için önemli gördükleri yetkinlik kazanma çabaları, ya geliştirme olanakları
sağlanarak giderilebilir ya da şimdilik ertelenerek zamanı geldiğinde karşılama yoluna gidilebilir. Demek
oluyor ki, hissedilen gereksinimlerin karşılanması şimdiki zaman açısından bir zorunluluk ya da öncelik
göstermez, hatta bazıları karşılanmasa da işletmenin bir kaybı olmaz.
Açıklanmış Gereksinimler
Açıklanmış gereksinimler, çoğu zaman kurumsal kanallarla ve belirli sayıda çalışan tarafından dile
getirilir. Belirli işleri ya da görevleri üstlenmiş olan insanlar kendi gördükleri bir yetersizliği/eksikliği
ortadan kaldırmak için eğitim isteminde bulunurlar. Daha doğrusu, açıklanmış gereksinimlerin arkasında
belirgin bir birim, grup ya da topluluk vardır. Bu nedenle, dile getirilen gereksinimi karşılamak üzere bir
hizmet sunulduğunda yararlanması beklenen kişilerin sayısı da kimler olduğu da bellidir.
Açıklanmış gereksinimlerin söz konusu olduğu yerde çoğu zaman insanlar başvuru yaparak eğitim
isteminde bulunurlar. Dolayısıyla eğitimi talep eden bir kesim vardır. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse,
hissedilen gereksinimlerdeki “bireysel arzu” kavramından farklı olarak açıklanmış gereksinimlerde bir
“topluluk talebi” söz konusudur. Örneğin, bir işletmenin Ar-Ge mühendisleri bir araya gelip “Proje
Geliştirme” konusunda eğitim isteyebilirler. Bu eğitimi isteyenler önce gerekçelerini oluşturur sonra bir
listeye adlarını yazarak yönetime ulaştırırlar. Böylece, yönetim de bu eğitimi kimlerin istediğini ve
gerekçesinin ne olduğunu değerlendirerek karar verir.
Bazı işletmelerde sıkça talep edilen ve bu nedenle yıl içinde birçok kez açılan eğitimlerin bir bölümü
bu kategoride değerlendirilebilir. Yoğun talep vardır, bu nedenle daha çok eğitim olanağı sunulmaktadır.
Genel olarak, bu tür eğitimlerin birden çok grubu vardır ve hangi tarihteki eğitime kimlerin katılacağı
belirlenmiştir. Dahası, bazı eğitimlerin bekleme listesi bile vardır. Kısacası, açıklanmış gereksinimleri
talep edenler; kendi aralarında örgütlenmiş, istemlerini açıkça belirtmiş, olanak sağlanırsa yararlanacağını
bildirmiş kişilerdir. Bu açıdan bakıldığında, açıklanmış gereksinimleri göz ardı etmek ya da çok uzun süre
ertelemek uygun olmayacaktır.
Öngörülmüş Gereksinimler
İşletmeler sürekli planlar hazırlayarak ne zaman ne yapacaklarını öngörmeye çalışırlar. Yeni yatırımlar,
büyüme, farklılaşan ürünler geliştirme, birleşme, işe toplu eleman alımı gibi durumlar hep belirli planlara
bağlı olarak yürütülür. Bu planların çoğu, kurumdaki herkes tarafından bilinmesi gereken hedefler ortaya
koyar. Kuşkusuz, saptanan hedefler işletmenin tüm birimlerinin yapacağı planları da doğrudan etkiler.
Zaten hedeflerle yönetim de bunu gerektirir.
Söylemek bile gereksiz; işletmelerin gelecekte yapacağı işler ya da başlatacağı yeni girişimler,
çalışanlar açısından bazı eğitim ve geliştirme gereksinimleri yaratabilir. Söz konusu gereksinimler
önceden tahmin edilebiliyorsa bunlara öngörülmüş gereksinimler denir. Örneğin, gıda sektöründeki bir
işletme bisküvi fabrikasının yanına bir de çikolata fabrikası kuracak ve burada 250 kişi istihdam edecekse
işe yeni alınacak elemanların eğitimden geçirilmesi gerekecektir. Bir yandan fabrika inşaatı sürerken bir
yandan da işe alınacak elemanlar seçilip eğitimden geçirilebilir; böylece fabrika açıldığı gün nitelikli ve
eğitimli bir kadroyla üretime başlanabilir.
30
www.hedefaof.com
Gelecekte ortaya çıkabilecek eğitim gereksinimlerini öngörebilmek
için işletmenin geleceğe dönük planları yakından izlenmelidir.
Yaşamsal Olay Türü Gereksinimler
Özü itibariyle can alıcı, kritik ya da yaşamsal olay kavramına dayanan bu tür gereksinimler her zaman
ortaya çıkmaz. Esasen ortaya çıkması da pek istenmez. Yaşamsal olaylar ender olarak oluşur ama
oluştuğunda sonuçları çok yıkıcı olur. İşletme bünyesinde yaşanan büyük patlamalar, yangınlar,
depremler, ölümlü kazalar, mali bunalımlar, zehirlenmeler, çalışanların işi bırakması, büyük miktarda
ürün iadesi, müşteri şikâyetlerinin yoğunlaşması, piyasadan çekilen ürünler, pazar payının birden bire
düşmesi vb. durumların her biri yaşamsal olay niteliğindedir.
İşletmelerde yaşanan her önemli olaydan çıkarılması gereken dersler vardır. Bu nedenle, önemli
sayılan olaylar birçok açıdan irdelenir. Bunun için olay inceleme ve değerlendirme ekipleri kurulur. Bu
ekiplerin yaptığı teknik çözümlemelerin yanı sıra, özellikle insan öğesinden kaynaklanan hatalar da
irdelenir. Eğer olayların oluşmasında insanların bilgi, tutum ve beceri eksikliğinden kaynaklanan sorunlar
varsa gelecekte benzer olayların yaşanmaması için eğitimler düzenlenir. Örneğin, bir işletmedeki yakıt
tankı patlayarak çok sayıda insanın ölümüne ya da yararlanmasına yol açabilir. Patlamanın neden olduğu
incelendiğinde belki de söz konusu tankın bakımından sorumlu olan insanların eğitim eksikliğinden
kaynaklanan nedenler saptanabilir. Önlem olarak da, istenmeyen bu olayda katkısı ya da payı bulunan
çalışanların eğitim alması sağlanabilir.
Yaşamsal olayların oluşmasını ve büyük kayıpların yaşanmasını engellemek için önalıcı (proactive)
bir yaklaşım izlenmesi gerekir. Başka bir deyişle, işletmede öyle bir izleme sistemi oluşturulmalıdır ki
olaylar ortaya çıkmadan önlenebilsin. Bunun için erken uyarı sisteminin ipuçları sayılabilecek somut
göstergeler belirlenerek dikkatli biçimde izlenebilir. Eğitim açısından yapılması gereken şey oldukça
açıktır: Önemli görevlere işgören alırken iş tanımlarına uygun nitelikte insanlar seçilmeli, iş tanımlarında
belirtilen eğitimler mutlaka verilmeli, yeni durumların gerektirdiği mesleki gelişim olanakları sağlanmalı,
performans değerlendirme sonuçları yakından incelenmeli ve iyileştirmeye açık yönler konusunda
işgörenlere bire bir geribildirim sağlanmalıdır. Belki daha da önemlisi, kritik görevlerdeki işgörenler sık
değiştirilmemelidir.
İşletmelerde eğitim gereksinimlerini saptarken kullanılan yöntemlerin
seçiminde nelere göre karar verilir?
EĞİTİM GEREKSİNİMLERİNİ SAPTAMA YÖNTEMLERİ
Eğitim gereksinimlerini saptamak sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Gereksinimler, işletmenin vizyonu
ve misyonuyla doğrudan ilişkilidir. Bazı işletmeler yalnızca çalışanları için eğitim ve geliştirme
olanakları sunmaktadır. Sınırlar böyle çizilince üst düzey yöneticilerin, beyaz yakalı büro çalışanlarının
ve mavi yakalı işçilerin gereksinimlerini saptamak yeterli görülmektedir. Ancak eğitim ve geliştirme
hizmetleri tüm değer zincirinde yer alan insanlar için sunulacaksa gereksinim saptama işi biraz
zorlaşmaktadır. Bu durumda yöneticilerin, çalışanların, bayilerin, tedarikçilerin, müşterilerin,
kullanıcıların, hatta işgörenlerin aile üyelerinin eğitim gereksinimlerini karşılamak da zorunlu hale
gelmektedir.
Demek oluyor ki, eğitim gereksinimlerini saptama sürecinde işe koşulacak yöntemler duruma göre
farklılaşmaktadır. Genel anlamda belirtmek gerekirse, eğitim ve geliştirme hizmetlerinin hedef kitlesi
çeşitlendikçe gereksinimleri saptamada kullanılacak yöntemler de değişim göstermektedir. İşletmelerde
eğitim gereksinimlerini belirlemede yararlanılabilecek yöntemler ve bunların hangi durumlarda daha
etkin biçimde kullanılabileceği aşağıda açıklanmıştır (Barbazetta, 2006; Gupta, 2007; Tobey, 2005).
31
www.hedefaof.com
Belge Tarama
İşletmelerde insan kaynaklarını ilgilendiren her türlü belge ayrıntılı biçimde incelenerek eğitim
gereksinimleri saptanabilir. İş tanımları, özlük dosyaları, dönemlik raporlar, toplantı kararları, şikâyetler,
talepler, denetim raporları, tutanaklar, performans değerlendirme sonuçları, yazışmalar, sözleşmeler,
araştırma sonuçları, bakım-onarım kayıtları ve müşteri görüşleri gibi belgeler incelendiğinde çalışanların
ne yapmaları gerektiği, ne yaptıkları ve beklenen ile gerçekleşen arasındaki farkların neler olduğu kolayca
görülebilir. Eğer aradaki fark önemli ise ve mutlaka giderilmesi gerekiyorsa burada eğitim ve geliştirme
gereksinimlerinden söz etmek olanaklıdır.
Belge tarama yönteminde, işletmelerde yaşanan sorunlarla ilgili yazılı kaynakların incelenmesi esastır.
Bu belgeler genelde resmi ya da kurumsal nitelikli bilgilere erişim olanağı sunarak geçerliliği kabul
edilmiş bilgiler sağlar. Çoğu zaman incelenen belgeler oldukça somut kanıtlar ortaya koyar. Aynı kişi,
olay, durum ya da konuyla ilgili olarak farklı belgelerden yararlanıldığı için ayrıntılı bilgilere ulaşmak da
olanaklıdır. Çaprazlamaya dayalı böyle bir olanak, incelenen gerçeği tüm boyutlarıyla ve çok yönlü
görmeye katkıda bulunur.
Buna karşılık, belge tarama sürecinde bazı belgelere erişimde sıkıntı yaşanabilir. Bu da sınırlı bilgiye
dayanarak karar vermeyi zorunlu kılar. Örneğin, birçok işletmede işgörenlerin özlük dosyalarına erişim
sınırlandırılmıştır ve insan kaynakları görevlilerinin dışında kimsenin bu belgelere erişim yetkisi yoktur.
Eğitim ve geliştirme çalışmalarını yürütecek kişilerin işi bu anlamda zorlaşmaktadır. Çözüm olarak insan
kaynakları görevlilerinden özel olmayan bilgiler istenebilir ya da uygun durumlarda toplulaştırılmış
bilgileri kullanmak düşünülebilir. Belge taramanın bir başka yönü de, olay ya da durum betimlemelerinde
doğrudan eğitim ve geliştirme gereksinimleriyle ilişki kurulmadığı için bağlantıları oluşturmak için akıl
yürütmenin ya da uzmanlara danışmanın gerekli olmasıdır.
İşletmelerde eğitim/geliştirme gereksinimlerini saptamada sıkça yararlanılan belgelerden biri
performans değerlendirme raporlarıdır. Bugün birçok işletmede çeşitli performans değerlendirme
sistemleri vardır. Çalışanların performansları süreli olarak değerlendirilmektedir. Bu değerlendirmelere
üstler, akranlar ve astlar katılmaktadır. Değerlendirme yapan kişiler, beklenen yeterlikleri, değerlendirilen
kişilerin ne kadar sergilediğine ilişkin görüşlerini belirtmektedirler. Önce astların değerlendirmeleri,
akranların gözlemleri ve üstlerin geribildirimlerine bakılmakta; sonra beklenen yeterlikler ile yansıtılan
yeterlikler arasındaki farklar incelenerek eğitim ya da geliştirme gereksinimlerine karar verilmektedir.
Örneğin, orta kademe yöneticilerin liderlik yeterliklerine ne ölçüde sahip oldukları performans
değerlendirmesiyle saptanmakta, ortaya çıkan sonuca göre orta kademe yöneticilerin eğitim ya da
geliştirme olanaklarından yararlanmaları sağlanmaktadır.
Eğitim gereksinimlerinin saptanmasında belge tarama yöntemi kullanılırken dikkat edilmesi gereken
noktaları şu şekilde belirtmek olanaklıdır:
•
İncelenmesi gereken belgelerin neler olduğunu belirleyiniz.
•
Belgeleri incelemek için yönetimden izin alınız.
•
Yetkiniz olmayan belgelere ulaşsanız bile inceleme yapmayınız.
•
İşgörenlere ilişkin kişisel bilgileri kimseyle paylaşmayınız.
•
İşletme açısından duyarlı belgeleri açıklamayınız.
•
Belgeleri incelerken gerekirse uzman görüşlerine başvurunuz.
•
Çelişkili görünen bilgiler konusunda farklı kaynaklardan çaprazlama yapınız.
•
Belgeleri özellikle eğitim gereksinimleri açısından inceleyiniz.
Belge taraması yaparken işletme ya da çalışanlar açısından duyarlı
sayılan bilgiler başkalarına açıklanmamalıdır.
32
www.hedefaof.com
Anket
Genel olarak anketler insanların belirli özellikleri, görüşleri, düşünceleri, algıları, davranışları,
değerlendirmeleri, inançları ve istekleri gibi konuları öğrenmeye yarar. Bir bilgi toplama yöntemi olarak
anketin gücü, kısa sürede çok sayıda kişiden geniş bir alanda bilgi almaya olanak sağlamasından
kaynaklanır. Sorulara verilecek yanıtlar genelde sunulan seçeneklerle sınırlıdır fakat yanıtlayıcılar da
seçenek ekleyebilirler. Örneğin, bir işletmede gereksinim saptama anketini yanıtlayan bir kişi, birden çok
görevi yerine getirdiği halde bu görevlerin tümü ilgili sorunun seçenekleri arasında yer almayabilir. Bu
tür durumlarda “başka” seçeneği de verilir fakat başka sözcüğünün neyi ifade ettiği konusunda açıklama
yapılması beklenir.
Anket, yanıt kategorileri daha önceden belirlenmiş, belirli bir soru sırası ve yapılandırması olan bir
ölçme aracıdır. Tüm sorular amaca dönük olarak hazırlanacağı ve dizileceği için amaçların iyi
belirlenmesi ve akılda tutulması gerekir. Çok sayıda insana uygulanan anketlerde madde sayısı daha az,
elde edilen bilgiler yüzeyseldir. Buna karşılık, az sayıda ve özel seçilmiş kişiye uygulanan anketlerdeki
sorular derinlemesine bilgi toplamaya dönüktür.
Anketin soruları hazırlanırken çok kapsamlı bir alan taraması yapılmalıdır. Anketteki sorularda eğitim
gereksinimleriyle ilgili olabilecek her şey sorulmalıdır. Soruların sırası genelden özele doğru
düzenlenmelidir. Sorular yönlendirici olmamalıdır.
Anketler bazen ölçekler biçiminde düzenlenip uygulanmaktadır. Daha doğrusu, ölçek hazırlanmakta
ama anket olarak adlandırılmaktadır. Birçok ölçek derecelendirme ölçeği (sıralamaya dayalı) olarak
geliştirilmekte ve uygulanmaktadır. Buna karşılık, sonuçları daha çok aralık ölçeği (aralık genişlikleri
eşit) gibi kullanılmaktadır. Bu durum, ölçekteki derecelendirme sayısına dikkat etmeyi gerektirmektedir.
Çok sayıda derecelendirme seçeneği (örneğin 9) verildiğinde değerler anlamını yitirmektedir. Buna
karşılık az sayıda değer (örneğin 3) verildiğinde ortada yığılma olmaktadır. Bu nedenle, genelde beş
dereceli Likert ölçekleri kullanılmaktadır. Hem ankette hem ölçekte dikkat edilmesi gereken bir nokta da
madde sayısının çok olmamasıdır. Çok uzun olarak algılanan veri toplama araçlarında katılımcıların
yanıtlama isteği azalmaktadır.
İşletmeler eğitim gereksinimlerini saptama sürecinde anketleri kullanırken belirli dönemlerde ilgili
tüm kesimlere anketler göndererek çalışanların bunları doldurup iade etmelerini ister. Özellikle
yapılandırılmış anketlerde yanıtlayıcılar listeden işaretleme yaparak kişisel tercihlerini yansıtırlar. Dönüş
oranının düşüklüğü, kişisel bildirime dayanması, yanıtlayanların birbirinden etkilenmeleri ve
gruplaşmalar anketin temel sınırlılıkları arasındadır. Buna karşılık, çok geniş bir yelpazede insanların
görüşlerini taramaya olanak vermesi ve özellikle yapılandırılmış anketlerin çözümlemesinin kolaylığı
birer üstünlüktür.
Anketler genellikle yüz yüze, posta yoluyla, telefonla ve bilgisayar aracılığıyla yapılmaktadır. Son
yıllarda Internet’e erişimin artmasıyla birlikte birçok işletmede elektronik anket uygulaması yapılmakta
ve yanıtlar kurum içi ağlar (Intranet) yoluyla toplanmaktadır. Bu tür anketler zamandan ekonomi
sağlamakta, maliyeti düşürmekte, yanıtlama kolaylığı sunmakta, uygulama sürecinin izlenmesi olanaklı
hale gelmekte, gözden kaçırma olasılığı azalmakta, sanal ortam nedeniyle özgürce yanıt verme olasılığı
yükselmekte ve dönüş oranı artmaktadır. Buna karşılık elektronik anket uygulamasının bazı sınırlılıkları
da vardır. Yalnızca e-posta hesabı olanlara ya da ağa erişim olanağı bulunanlara ulaşılmakta, sınırlı ya da
yetersiz Internet kullanım becerileri nedeniyle özellikle karmaşık anketleri yanıtlama zor olmakta, olası
yanıtlayıcılardan bazılarının anketi içeren e-postayı silme olasılığı bulunmakta ve yanıtlama ertelendiği
için dönüşlerde sıkıntı yaşanabilmektedir.
İşletmelerde eğitim gereksinimlerini saptamada yararlanılan bir araç olan anketlerin geliştirilmesi ve
uygulanması sırasında aşağıdaki noktalara dikkat etmek yerinde olacaktır:
•
Yönergede yanıtlayıcıdan ne istenildiğini açıkça belirtiniz.
•
Anketi olabildiğince kısa tutunuz, gereksiz sorular sormayınız.
•
Soru sırasını genelden özele doğru ve ilgi çekici biçimde düzenleyiniz.
33
www.hedefaof.com
•
Kafa karışıklığı yaratacak ve yanıt vermeyi zorlaştıracak sorulardan kaçınınız.
•
Açık ve anlaşılır bir dil kullanmaya özen gösteriniz.
•
Yanıtlayıcılara tanıdık olmayan teknik terimleri kullanılmayınız.
•
Her soruda tek konu hakkında görüş isteyiniz, birleşik sorulardan kaçınınız.
•
Çok sayıda açık uçlu soru sormayınız.
•
Özel sayılabilecek sorular varsa onları sona doğru sorunuz.
•
Yanıt kategorilerini ve seçenekleri mantıksal olarak düzenleyiniz.
•
Ölçek tipi sorularda olumlu ve olumsuz uçları belirginleştiriniz.
•
Ölçeklerde orta noktanın sağında ve solunda eşit sayıda seçenek bulundurunuz.
•
Yönlendirici ya da yanıtı davet edici sorular sormayınız.
•
Soruların can sıkıcı ve üzücü çağrışımlar yapmamasına dikkat ediniz.
•
Seçenekleri sıralarken olası tüm yanıtları kapsayacak biçimde düzenleyiniz.
•
Anketin görünümünün düzgün olmasına özen gösteriniz.
Anketler genelde kişisel bildirime dayalı veri toplama araçları olduğu
için güvenirlik düzeyleri düşüktür.
Test Uygulaması
İşletmelerdeki çalışanlar çeşitli eğitim/geliştirme olanaklarından yararlanabilmek ya da yaptıkları işlerle
ilgili yeterlik belgelerini elde edebilmek için birçok test almaktadırlar. Bu testlerin bazıları çalışanların
eğitim gereksinimlerini saptamak amacıyla da kullanılabilmektedir. İşe giriş testleri, göreve atamada
kullanılan testler, belgelendirme sınavları, süreli performans ölçümleri, işte yükselme sınavları, görev
değişikliği durumlarında kullanılan testler vb. bunların başlıcalarıdır. Özellikle çalışanların bir işin
gerektirdiği yeterliklere sahip olup olmadıklarını belirlemeye yönelik yetkinlik odaklı testlerin sonuçları
işgörenlerin eğitim gereksinimlerini saptamada başarıyla kullanılabilir.
Test, özü itibariyle bir uyarıcılar bütünüdür. Yanıtlayıcılara bir uyarıcı paketi sunulur ve bu uyarıcılara
tepki vermeleri istenir. Bu anlamda ele alındığında testler genel olarak katılımcıların zekâ, yetenek, bilgi,
anlayış ve becerilerini ölçen araçlardır.
İşletmelerde eğitim gereksinimlerini belirlerken kullanılan testlerin çoğu başarı ya da performans
testleridir. Başarı testleri, kişilerin belirli bir yetkinliğe sahip olma derecelerini ölçmeyi hedeflemektedir.
Bu tür testlerin çoğu eğitim sonunda ulaşılan kazanımları ölçmek amacıyla kullanılır. Ancak bazı başarı
testleri, eğitimden önce katılımcıların var olan durumlarını belirlemek amacıyla da kullanılmaktadır.
Böylece çalışanların sahip olmaları beklenen yeterliklere ne oranda sahip oldukları saptanmaktadır.
Örneğin, bir banka çalışanının kambiyo ile ilgili yasal düzenlemeleri ne kadar bildiğini ölçmek için bir
başarı testi verilerek o alandaki eksiklikleri saptanabilir. Performans testleri ise bireylerin karmaşık ve
gerçek bir yaşam görevini başarıp başaramayacağını ölçer. Bu testler, yanıtlayıcılarda bilişsel, duyuşsal
ve devinsel açıdan ciddi bir birikim öngörür. Örneğin, bir iş makinesi operatörünün gerçek çalışma
koşullarında yapılacak yeterlik sınavı bir performans testidir. İlgili operatörün performans hataları ya da
yetersizlikleri varsa bunların çözümlemesi yapılarak eğitim gereksinimleri saptanabilir.
Gereksinim saptamaya dönük testler çoğu zaman bireysel olarak uygulanır. Bu testlerin doğru/yanlış,
boşluk doldurmalı, eşleştirmeli, çoktan seçmeli vb. türleri bulunmaktadır. Bu tür yapılandırılmış testlerin
yanı sıra, serbest yanıtlı testler de bulunmakta ve bu testlerdeki soruların yanıtlarını tümüyle yanıt veren
kişiler oluşturmaktadırlar. İşletmelerde kullanılan testlerin büyük bölümü yapılandırılmış ya da nesnel
olarak nitelendirilen testlerdir.
34
www.hedefaof.com
Gereksinim saptamaya dönük testler, işletme içindeki uzmanlar/eğitimciler/yöneticiler tarafından
hazırlanabileceği gibi standart testler biçiminde de olabilir. İşletmelerin kendi içinde hazırladığı testler
özel durumlar ya da görevlere dönük ölçümler yapmak amacıyla hazırlanır. Ne var ki, bunların geçerlik
ve güvenirlikleri her zaman istenen düzeyde değildir. O yüzden sonuçların dikkatli yorumlanması gerekir.
Standart testler ise içerik ve ölçme uzmanlarını da kapsayan profesyoneller tarafından geliştirildiği için
amaç ve içerik yönünden daha kapsamlıdır. Bu testler birçok yerde standart biçimde uygulanıp sürekli
iyileştirildiği için daha yüksek bir geçerlik ve güvenirliğe sahiptir.
Kişilerin testlerdeki başarıları (özellikle öntestlerdeki) her zaman iş yaşamında başarılı olacakları
anlamına gelmemektedir. Bu yüzden, başarı testleri, kâğıt-kalem testleri olarak uygulanmakta ve genelde
bilgi ölçümü amacıyla kullanılmaktadır. Buna karşılık, süreçlere dayalı işlere dönük ölçümler uygulamalı
testler yoluyla yapılmaktadır. Şu da bir gerçektir ki, bilgi ve becerileri aynı anda ölçerek çalışanların yeni
öğrenme gereksinimlerini ortaya koyan bir test geliştirmek kolay değildir.
İşletmelerde eğitim gereksinimlerini saptamak için kullanılan testlerle ilgili olarak aşağıdaki noktalara
dikkat etmek yerinde olacaktır:
•
Ölçülmek istenen yeterlikleri net olarak tanımlayınız.
•
Ölçülecek yeterliklerin somut göstergelerini belirleyiniz.
•
Göstergeler için en uygun test türüne (seçimli ya da serbest yanıtlı) karar veriniz.
•
Test maddelerini açık ve anlaşılır biçimde yazınız.
•
Seçenekleri belirli ve tutarlı bir mantığa göre oluşturunuz.
•
Soruları içeriğin normal akışına uygun olarak sıralayınız.
•
Katılımcıları yanıltmaya ya da şaşırtmaya dönük sorular sormayınız.
•
Sorularda mutlaka bilinmesi gereken şeyleri sorunuz.
•
Çok uzun ve yorucu testlerden kaçınınız.
•
Testleri uygun ortamlarda ve yönergelerine bağlı kalarak uygulayınız.
•
Zorunlu olmadıkça öntest-sontest karşılaştırması yapmayınız.
•
Sonuçları ayrıntılı biçimde analiz ediniz.
•
Yetersiz yanıtlar ile öğrenme gereksinimlerini ilişkilendiriniz.
•
Eğitim geliştirirken test sonuçlarından yararlanınız.
•
Gereksinim saptama amaçlı testleri yaptırım uygulamak için kullanmayınız.
Genel olarak yetişkinler sınava alınmaktan hoşlanmadıkları için
öntest-sontest karşılaştırmalarından kaçınılmalıdır.
Gözlem
Öngörülen bilgi, tutum ve becerilerin sergilenme düzeyini doğal ortamda gözlemleyip bunlardan
gereksinim saptama amaçlı yararlanmak olanaklıdır. Hedef yetkinliklerin beklenen biçimde ve düzeyde
sergilenip sergilenmediğine baktıktan sonra eğer bunlar kapasite eksikliğinden kaynaklanıyorsa birer
eğitim gereksinimi olarak tanımlanabilir. Bu anlamda, gözlem sonuçları, işgörenlerin sorumlu oldukları
görevleri yerine getirirken sergiledikleri hata ve eksiklikleri ortaya koyar. Bunun için gözlemler sırasında
genellikle ürünler, örnekler, koşullar, süreçler, işlemler, tutumlar ve davranışlar gözlenir.
Gereksinim saptama amaçlı gözlemler genelde iki şekilde yapılmaktadır. Bunları canlı gözlemler ve
kayıtlı gözlemler olarak sınıflandırmak olanaklıdır. Canlı gözlem doğal ortamda gerçekleştirilir ve
35
www.hedefaof.com
beklenen davranışları işgörenlerin sergileyip sergilemediği ya da ne kadar sergilediği gözlemlenir. Kayıtlı
gözlem uygulamasında ise, işgörenlerin davranışları video yoluyla kayıt edildikten sonra uygun bir
zamanda izlenerek çözümlemesi yapılır.
Gözlemler kendi içinde haberli gözlem ve habersiz gözlem olarak da ayrılabilir. Haberli gözlemlerde
gözlenecek kişilere önceden bilgi verilerek kayıtlar tutulur. Habersiz gözlemlerde ise, gözlenen kişilere
herhangi bir bilgi verilmeden gözlem yapılır. Haberli gözlemler yapay davranışlar üretebileceği için
eleştirilmekte, habersiz gözlemler de etik bulunmadığı için bazı tartışmalara konu olmaktadır.
Gözlem yaparken ya da kayıtlı gözlemlerin verilerini çözümlerken genellikle önceden geliştirilmiş ve
kategorileri belirlenmiş bir gözlem formu kullanılır. Bu form aracılığıyla izlenen davranışların bağlamı,
türü, sıklığı, süresi ve etkileri gibi boyutlara bakılır. Kuşkusuz, gözlemi yapan ya da işaretlemeyi
gerçekleştiren kişilerin arasında yüksek düzeyde bir uzlaşmanın olması sürecin güvenirliğine katkıda
bulunur. Elde edilen verilerin ayrıntılı biçimde çözümlemesi yapıldıktan sonra bunlardan olası eğitim
gereksinimleri belirlenmeye çalışılır.
Gözlem yaparken bazen denetim listeleri (checklists) de kullanılmaktadır. Genel olarak denetim
listesindeki maddeler az sayıda olacak biçimde hazırlanmakta ve dolduran kişi her madde için uygun
sütunun altına işaretleme yapmaktadır. İşletmelerde gözlem amaçlı kullanılan çoğu denetim listesi, bir
işin yapılması sırasında nelerin, hangi sırayla ve nasıl yapılacağını gösterir. Beklenen davranışın
sergilenip sergilenmediğinin yanı sıra, söz konusu davranışın ne kadarının sergilendiği ya da hangi
sıklıkta ortaya konulduğu saptanır.
Denetim listeleri uygulamasında bazen kişilerin kendilerini değerlendirmeleri ya da sıralamaları da
istenebilmektedir. Bu da çoğu zaman Evet/Hayır biçimindeki seçenekleri işaretleme şeklinde olmaktadır.
Denetim listeleri, genelde düzenli işleyişi sağlayan bir sürece dayanmaktadır. Başka bir deyişle, denetim
listeleri, bir kişiden beklenen performansın gözlenebilir yanlarını ölçmeyi amaçlar. Daha çok süreci ölçer
ve kurallara uyup uyulmadığını, belirli işlem yollarının izlenip izlenmediğini ve beklenen davranışların
gösterilip gösterilmediğini belirlemede kullanılır.
Denetim listeleri her ne kadar sayısal bilgiler sağlasa da nesnellik yanı zayıftır, puanlayıcılararası
tutarlılık istenen düzeyde olmayabilir. Örneğin, birine göre “nezaket kurallarına uygun davranma” yeterli
iken bir başkasına göre yeterli olmayabilir. Bu nedenle, hem maddelere hem de seçeneklere açıklık
kazandırılmalıdır. Dahası, denetim listeleri aracılığıyla gözlemlenen bir olayın ya da sürecin tamamlanıp
tamamlanmadığı hakkında bilgi alınmış olur ama olayın ne kadarının gerçekleştiğine ilişkin çok sağlıklı
bilgiler alınamaz.
İşletmelerde eğitim gereksinim saptamaya dönük gözlem yaparken bazı noktalara dikkat etmek
gerekir. Bunları kısaca şöyle belirtmek olanaklıdır:
•
Gözlemi ya da kaydı doğal ortamda yapınız.
•
Beklenmedik ve yanıltıcı etkilere karşı önlem alınız.
•
İyi yetişmiş gözlemcilerden yararlanınız.
•
Gözlenecek olayları ve davranışları iyi saptayınız.
•
Davranış kategorilerinin betimlemelerini/tanımlamalarını net yapınız.
•
Gözlem formunun yalın ve kullanışlı olmasına özen gösteriniz.
•
Önemli bilgiler sağlayabilecek ayrıntılara dikkat ediniz.
•
Varsa farklı iş yapma biçimlerini kaydediniz.
•
Süreçte göze çarpan ihmallere/ihlallere dikkat ediniz.
•
Gözlem yapmanın olası sonuçlarını baştan öngörmeye çalışınız.
36
www.hedefaof.com
Gözlem yaparken çalışanların rahatsız edilmemesine ve işin kesintiye
uğramamasına özen gösterilmelidir.
Görüşme
Çalışanların eğitim ve geliştirme gereksinimlerini saptamanın bir yolu da kendileriyle ya da bağlantılı
oldukları kişilerle yapılan doğrudan görüşmelerdir. Bu görüşmeler yüz yüze, telefonla, elektronik olarak,
videokonferans yoluyla ve yerinde ziyaret biçiminde olabilir. Görüşme hangi yolla yapılırsa yapılsın,
görüşmeyi yürüten kişiler görüşülen kişilerden hem işletmede sunulması gereken eğitim hizmetleri hem
de kişisel olarak kendilerinin hangi eğitimlere gereksinim duyduklarına ilişkin görüşlerini öğrenmeye
çalışırlar.
Gereksinim saptama amaçlı görüşmeler, gerçekleştirilme biçimlerine göre üç şekilde olabilir. Bunlar
yapılandırılmış, yarı-yapılandırılmış ve yapılandırılmamış görüşmelerdir.
Yapılandırılmış görüşmelerde görüşme sırasında sorulacak soruların tümü önceden belirlenmiştir ve
bu sorular görüşülen kişilerin tümüne aynı sıra içinde yöneltilir. Yapılandırılmış görüşmeler sırasında ek
soru sorulmaz ve soruların sırasında herhangi bir değişikliğe gidilmez. Bu tür görüşmelerin başarılı
olabilmesi için görüşme kapsamının iyi belirlenmesi ve sorulabilecek soruların tümünün başarıyla
öngörülebilmesi gerekir. Bu iş, olanaklı olmakla birlikte, her zaman kolay değildir.
Yarı-yapılandırılmış görüşmelerde bazı sorular önceden hazırlanmıştır fakat görüşme sırasında yeni
sorular da eklenebilir. Genel olarak görüşmenin özünü oluşturan ve mutlaka sorulması gereken sorular
önceden hazırlanarak görüşme formuna yazılır. Ancak görüşme sırasında alınan yanıtlara ya da
izlenimlere göre izleme soruları da geliştirilip yöneltilebilir. İzleme sorularının bir bölümü görüşme
yapılan kişinin verdiği yanıtları açımlamaya dönüktür, bazıları çelişkili ya da tutarsız gibi görünen
noktalara açıklık getirmeye yöneliktir, bazıları da görüşmeyi yapan kişinin o anda gerekli gördüğü
konularla ilgilidir.
Yapılandırılmamış görüşmelerde önceden herhangi bir soru hazırlanmaz, görüşme yapılan kişiye
konu bildirilir ve yapacağı açıklamalar kayıt edilir. Bu tür görüşmeler; konu hakkında derinlemesine bilgi
sahibi olan, kapsamlı bakış açısı ortaya koyabilen, alternatif yaklaşımları iyi değerlendiren, serbest
konuşma yoluyla daha çok bilgi veren ve zaman sorunu olmayan kişiler için daha uygundur. Ancak bu tür
görüşmelerde; konuya bağlı kalma, görüşme sürecini kontrol altında tutma, zamanı verimli kullanma,
verileri çözümleme ve sonuçları raporlaştırmada bazı sıkıntılar yaşanabilir.
Uygulamada en çok kullanılan görüşme biçimi yarı-yapılandırılmış görüşmelerdir çünkü bu tür
görüşmelerde hem önemli konularla ilgili sorular mutlaka yöneltilmiş olur, hem etkileşim sağlanır, hem
de izleme sorularıyla ek bilgilere ulaşılır. Toplanacak bilgilerle ilgili kategoriler genelde önceden belli
olduğu için de çözümlemelerde güçlük yaşanmaz.
Görüşmeler, katılımcı sayısına göre bire bir görüşme ya da grup görüşmesi şeklinde yapılabilir. Bire
bir görüşmelerde önceden kararlaştırılan zamanda ve yerde görüşme yapılan her kişi ile ayrı görüşülerek
görüşleri alınmaktadır. Bu görüşmelerin güçlü yanı, her katılımcının kendi düşüncelerini özgürce
paylaşabilmesi iken zayıf yanı bazı kişilerde gözlenen çekingenlik sorunudur. Grup görüşmelerinde
belirli sayıda insan aynı yerde toplantıya davet edilmekte ve topluca görüşülmektedir. Bu görüşme türü
zamandan biraz ekonomi sağlamakla birlikte, bazı kişilerin baskın olması nedeniyle herkesin görüşleri
tam alınamamaktadır.
Son olarak, görüşmeleri, alınan bilgilerin yoğunluğuna göre, yüzeysel ve derinlemesine görüşmeler
biçiminde tartışmak da olanaklıdır. Yüzeysel görüşmelerde katılımcıya birçok konu hakkında sorular
sorulmakta ve yanıtlarını olabildiğince kısa tutması istenmektedir, hatta bazen yanıtlar önceden
hazırlanmış form üzerinde işaretlenmektedir. Derinlemesine görüşmelerde, görüşme yapılan kişilerin
sahip olduğu uzmanlık ya da deneyime bağlı olarak daha belirgin konularda görece az sayıda soru
yöneltilerek uzun ve ayrıntılı yanıtlar beklenmektedir.
37
www.hedefaof.com
İyi planlanan ve başarıyla gerçekleştirilen görüşmelerden işletmelerdeki eğitim gereksinimlerini
saptamak anlamında birçok yarar elde edilebilir. Yöneticilerden ve çalışanlardan kişisel olarak ve birinci
elden bilgi alınabilmesi en önemli üstünlüktür. Yanıtların serbestçe verilmesi ve ayrıntılara girilebilmesi
de öteki olumlu boyutlardır. Buna karşılık, görüşme yönteminin potansiyel bazı sınırlılıkları da vardır.
Yaşanabilecek güven ve çekingenlik sorunu bunların başında gelir. Ayrıca, uzayan ve konu dışına taşan
görüşmeler nedeniyle zaman kaybı yaşanması da bu yöntemin zayıf yönleri arasındadır.
İşletmelerde eğitim gereksinimlerini saptama sürecinde görüşme yöntemini kullanırken aşağıdaki
konularda dikkatli olunması gerekmektedir:
•
Görüşmenin amacını net olarak ortaya koyunuz.
•
Görüşme yapılacak kişileri bilgili ve istekli olanlar arasından seçiniz.
•
Bir zorunluluk yoksa yarı-yapılandırılmış görüşmeleri tercih ediniz.
•
Soruları dikkatli biçimde seçiniz ve sıralayınız.
•
Görüşme sırasında önemli noktalar hakkında not tutunuz.
•
Kayıt yapılacaksa görüşeceğiniz kişiden onay alınız.
•
Görüşülen kişiye karşı onaylayıcı ya da meydan okuyucu bir tutum sergilemeyiniz.
•
Tartışma ve dedikoduların parçası olmayınız.
•
Görüşme yapılan kişinin konuya bağlı kalmasını sağlayınız.
•
Görüşme süresini verimli kullanmaya özen gösteriniz.
Görüşme yaparken katılımcılarla tartışan ya da onları sorgulayan bir
yaklaşım içinde olmayınız.
İş Analizi
Çalışanların yapmaları beklenen işlerin ya da üstlendikleri sorumlulukların ayrıntılı ve sistematik bir
çözümlemesini yapmak birçok açıdan yararlar sağlar. Bu yöntemi kullanarak işin kapsadığı görevler, bu
görevlerin içindeki işlemler, söz konusu işlemlerin içerdiği adımlar vb. teknik ayrıntılar net biçimde
belirlenir. Ayrıca, işle ilgili gereklilikler bağlamında işgören nitelikleri, kullanılacak teknolojik araçlar,
öngörülen üretim biçimi, uyulması gereken güvenlik kuralları vb. ortaya çıkarılmış olur.
Demek oluyor ki, iş analizi, çok kapsamlı ve işlevsel bir ayrıntılandırma ortaya çıkardığı için
çalışanların yetersizliklerini belirlemede kullanışlı bir çerçeve sağlar. Örneğin, minibar üretecek bir
işletmede hammadde girişinden üretim bandındaki istasyonlara, kullanılacak teknolojilerden dağıtım
sistemlerine kadar birçok noktada insan çalışmaktadır. Bu insanların her birinin işini nasıl yapması
gerektiği baştan ayrıntılı biçimde tanımlanır ve çalışanların gerçek koşullardaki iş yapma biçimleri bu
ölçütlerle karşılaştırılırsa eğitim ve geliştirme gereksinimleri kolayca saptanabilir.
Aslında iş analizlerinin sonuçlarına bağlı olarak işletmede her konumdaki çalışanın iş ve görev
tanımları oluşturulur. Dolayısıyla, iyi bir işletmede işe alınan her çalışanın neyi nasıl yapacağı zaten
bellidir. İşe yerleştirilecek kişilerin daha önce almış oldukları eğitimler ve sahip oldukları yeterlikler ile
işin gerektirdiği eğitimler ve yeterlikler karşılaştırılarak işgörenlerin bir eğitim gereksinimine sahip olup
olmadıkları belirlenebilir. Aynı şey, bir işte çalışmakta olan işgörenlerin ortaya çıkan yeni durumlara
bağlı olarak geliştirme eğitimlerine gereksinim duyup duymadıklarını belirlemek için de geçerlidir çünkü
zamanla iş değiştikçe iş tanımları da değişir. Kuşkusuz, başlangıçtaki eğitimlere karar vermek geliştirme
eğitimlerine göre biraz daha kolaydır. Bu yönüyle bakıldığında, iş analizlerinin sonuçları özellikle temel
mesleki eğitimlerle ilgili gereksinimler için işlevsel bir çerçeve sağlamaktadır.
38
www.hedefaof.com
İşletmelerde uygulanan öğrenme yönetim sistemleri her işgörenin
alması gereken eğitimleri neye göre belirlemektedir?
İş analizleri ya da tanımları ile eğitim ve geliştirme gereksinimlerini eşleştiren bir uygulama
bilgisayarlı sistem atamalarıdır. Özellikle ciddi ve yerleşik bir eğitim/geliştirme sistemine sahip olan
işletmelerde kimin, ne amaçla, hangi eğitimi, ne zaman alacağı sistemsel olarak planlanmaktadır.
Dolayısıyla, işe yeni giren bir kişi, bu tür bilgisayarlı sistemler sayesinde, hem kariyer planını öğrenmekte
hem de günü geldiğinde öngörülen eğitimlere katılmaktadır. Sistem, açılacak olan eğitimlere kimlerin
katılacağını otomatik olarak belirlemektedir. Geniş bir veri tabanına dayanan bu sistemlerde her eğitim
ataması için koşullara bağlı olarak eşleştirmeler yapılmaktadır. Bazı eğitim atamalarında çalışanların
istemleri ve yöneticilerin önerileri de dikkate alınmaktadır. Kuşkusuz, bunun için tam bir kurumsallaşma,
işgörenlerde istikrar ve iyi işleyen yetkinlik sistemi gereklidir.
Bu tür sistemlerin içinde çoğu zaman eğitim akademileri, öğrenme portalları, büyük ölçekli veri
tabanları, bilgi yönetim sistemleri, küresel ortaklıkların öngördüğü koşullar vb. etkili olmaktadır (Şimşek,
2009). Sistem atamalarından olumlu sonuç alabilmek için yetkinlik düzeyleri ile iş ve görev tanımları iyi
eşleştirilmelidir; bu yapılamadığında çalışanların bir bölümü gereksiz eğitimler almakta, bu da verimli
olmayan sonuçlar sağlamaktadır.
İşletmelerde eğitim gereksinimlerini belirlerken iş analizlerinden tam anlamıyla yararlanabilmek için
özellikle şu noktalara dikkat edilmelidir:
•
İş analizlerinin doğru ve kapsamlı biçimde yapıldığından emin olunuz.
•
Var olan iş tanımlarının iş analizlerine dayanıp dayanmadığını kontrol ediniz.
•
İş tanımlarını incelerken gerekirse uzmanlardan yardım alınız.
•
Her meslek, iş ya da görev için iş analizleri yapılmamış olabileceğini unutmayınız.
•
İş analizlerinin sonuçlarını özellikle öngörülen insan nitelikleri açısından inceleyiniz.
•
Var olan iş tanımlarının uygulamada ne kadar geçerli olduğunu araştırınız.
İş tanımlarındaki bilgiler çalışanların ne yaptığını değil ne yapması
gerektiğini gösterir.
Tartışma
İşletmelerde özel amaçlı birçok toplantı yapılmaktadır. Bunların bir bölümü de insan kaynaklarıyla
ilgilidir. Özellikle büyük işletmelerde çalışanları daha nitelikli hale getirmek için neler yapılması
gerektiğine ilişkin çeşitli görüşler sıkça paylaşılmaktadır. Bu tartışmalar sırasında, öteki konuların yanı
sıra, işgörenlerin eğitim/geliştirme gereksinimleriyle ilgili konular da gündeme gelmekte ve katılımcılar
kişisel saptamalarını, eleştirilerini ya da önerilerini paylaşmaktadırlar. İşletmelerde eğitim ve geliştirme
işlevlerinden sorumlu olan birimler bu toplantılara bir temsilci göndererek ya da söz konusu toplantıların
tutanaklarını inceleyerek oldukça yararlı bilgilere ulaşabilirler.
Bazı işletmelerde doğrudan eğitim konularını tartışmak amacıyla da toplantılar yapılabilmektedir. Bu
kapsamda özellikle beyin fırtınası, odak küme tartışması, forum ve çapraz ateş paneli gibi tartışma
tekniklerinden yararlanılmaktadır. Beyin fırtınasında işletmedeki eğitim ve geliştirme konularıyla ilgili
katılımcıların olabildiğince çok görüş üretmeleri beklenmekte, bu amaçla herkesin görüşlerini serbestçe
paylaşması istenmektedir. Odak küme tartışmasında eğitim/geliştirme konusuyla ilgili yöneticiler,
uzmanlar, birim temsilcileri, çalışanlar, danışmanlar vb. bir araya gelmekte ve belirtilen amaçlar
doğrultusunda gündemdeki konuları tartışmaktadırlar. Forumlarda ortaya bir serbest kürsü konulmakta,
söz alan herkes eğitim ve geliştirme konularıyla ilgili kişisel düşüncelerini özgürce dile getirmektedir.
Çapraz ateş panelinde ise belirli eğitim politikaları ya da uygulamalarının olumlu ve olumsuz yanlarını
39
www.hedefaof.com
irdelemek üzere iki taraf oluşturulmakta ve tarafların her biri kendi görüşünü ikna edici biçimde
savunmaktadır.
Tartışma yöntemiyle ilgili tekniklerin tümünde ortak olan yön, işletmelerdeki eğitim ve geliştirme
gereksinimlerinin farklı bakış açılarına dayanarak irdelenmesidir. Olası gereksinimlerin, karşıt görüşlerin
çarpışmasından doğacak etkileşim yoluyla daha iyi anlaşılabileceği varsayılmaktadır.
Kullanılan teknik ne olursa olsun, işletme içindeki tartışmalarda çalışanların ne gibi eğitim ve
geliştirme gereksinimlerinin olduğu ve bunların nasıl karşılanabileceği üzerinde yoğunlaşılarak görüş
alışverişleri gerçekleştirilebilir. Şüphesiz, bu tartışmalarda dile getirilen görüşlerin tümü doğru
olmayabilir ya da istenen eğitim gereksinimlerinin tümünü karşılama olanağı yoktur. Dolayısıyla, bu
tartışmalarda dile getirilen görüşleri başka kaynaklardan elde edilen bilgilerle karşılaştırıp işletmenin
öncelikli eğitim ve geliştirme gereksinimlerine karar vermek olanaklıdır.
İşletmelerde eğitim/geliştirme gereksinimlerini saptamak amacıyla
yararlanmaya çalışılırken şu noktalar göz önünde bulundurulmalıdır:
•
Toplantılara ilgili kesimlerin temsilcilerini davet ediniz.
•
Tartışmanın amaçlarını tüm katılımcılarla paylaşınız.
•
Tartışma kurallarını baştan açıklayınız.
•
Katılım sağlamak için rahat ve güvenli bir ortam yaratınız.
•
Tartışan kişiler/gruplar arasında etkileşimi özendiriniz.
•
Tüm katılımcılara eşit ve yansız davranınız.
•
Herkesin farklı bakış açılarından haberdar olmasını sağlayınız.
•
Gerginlikleri, suçlamaları ve kırgınlıkları önleyiniz.
•
Katılımcıların zamanı verimli kullanmasını sağlayınız.
•
Toplantıdan elde edilen sonuçları tüm katılımcılarla paylaşınız.
yapılan
tartışmalardan
Yaşamsal Olay İncelemesi
Daha önce de belirtildiği gibi, işletmelerde yaşamsal olaylar her gün ortaya çıkmaz. Bu olaylarla çok
ender karşılaşılır çünkü bunlar genelde büyük olumsuzluklara işaret eder. Yaşamsal olayların sonuçları
yıkıcıdır, üzücüdür, can yakıcıdır. Kazalar, patlamalar, sistem arızaları, yüksek oranda ürün iadeleri,
müşteri şikâyetlerinin birden bire artması gibi durumların sonuçları ciddi ise bunlar birer yaşamsal olay
olarak değerlendirilir. Söz konusu olayları ayrıntılı biçimde inceleyerek insan unsurundan kaynaklanan
bir hataya dayanıp dayanmadığına bakılır; insan kaynaklı bir hata saptanırsa bunun bir eğitim gerektirip
gerektirmediği araştırılır.
Yaşamsal olay çözümlemesi yaparken öncelikle söz konusu olayların ne olduğu, kapsamı, boyutları
ve etkileri saptanmaya çalışır. Olaylar iyice anlaşıldıktan sonra nedenleri üzerinde odaklanılır. Nedenleri
araştırırken özellikle kök nedenler üzerinde durulur. Kök nedenleri belirlemek ve bunların içinde eğitim
eksikliğinin ya da yetersizliğinin bir payının olup olmadığını saptamak önemlidir. Kuşkusuz, yaşamsal
olayların tümü insan kaynaklı değildir ama işletmelerde eğitim işlerinden sorumlu olan birimler ve kişiler
her olayla yakından ilgilenmeli ve olası bağlantıları göz ardı etmemelidir. Örneğin, bir uçak kazasında
tartışmalar motor arızası üzerinde yoğunlaşırken ilgili hava yollarının eğitim birimindeki yetkililer
pilotlardan ya da bakım görevlilerinden kaynaklanan bir hata olup olmadığını araştırmalıdır. Nitekim, son
yıllarda uçak kazalarında karşılaşılabilecek teknik sorunların yanı sıra pilotlar arasındaki konuşmaların
kültürel çözümlemesi bile yapılmaktadır.
İşletmelerde eğitim gereksinimlerini saptama çalışmaları sırasında yaşamsal olay çözümlemeleri
yaparken aşağıda belirtilen noktalar dikkate alınmalıdır:
40
www.hedefaof.com
•
Yaşamsal olaylarla yakından ilgileniniz.
•
Olay tutanaklarına ulaşınız ve dikkatlice okuyunuz.
•
Yaşamsal olayların değerlendirildiği toplantılara katılınız.
•
Olaydan sorumlu olan birim yöneticileriyle görüşünüz.
•
Olayları iyice anlamak için gerekirse uzman görüşlerine başvurunuz.
•
Geçmişte yaşanan benzer olayları araştırınız.
•
Sektördeki yaşamsal olaylar hakkında bilgi toplayınız.
•
Yaşamsal olaylarla ilgili değerlendirmenizi yöneticilerle paylaşınız.
Ciddi sonuçları olan yangın, patlama, kaza gibi durumlara yalnızca
teknik yönden bakılmamalı ve olayların eğitim gerektirip gerektirmediği araştırılmalıdır.
Özetlemek gerekirse, işletmelerde eğitim/geliştirme gereksinimleri çeşitli yöntemlerle saptanmaktadır.
Bu yöntemlerin hiç biri her türlü işletme ya da sektör için ideal değildir. Her gereksinim saptama
yönteminin uygun olduğu ve yeterince uygun olmadığı durumlar vardır. Belirtilen yöntemleri işe koşacak
olan kişilerin duruma en uygun yöntemi belirlemeye çalışması gerekir. Burada önerilebilecek olan birden
çok yöntemi birbirini tamamlayacak biçimde işe koşmaktır. Böylece, eğitim gereksinimleri daha sağlıklı
saptanacak, önerilen eğitimler de daha yerinde olacaktır.
Belirlenmiş olan gereksinimlerden hangilerinin gerçekten eğitim
gereksinimi olduğuna nasıl karar verilmektedir?
EĞİTİM GEREKSİNİMLERİNİN AYIRT EDİLMESİ
Bir işletmede saptanmış olan gereksinimlerden hangilerinin eğitim yoluyla çözümlenebileceği ve
hangilerinin eğitim dışı seçenekleri gerektirdiğine karar vermek zordur. Bu karar aslında bir o kadar da
stratejik bir karardır çünkü karara göre çözümler üretilecektir. Bu konuda sağlıklı kararlar verebilmek için
üç kavram arasındaki ilişkinin iyi irdelenmesi gerekir.
Bu kavramlardan birincisi potansiyel kavramıdır. Potansiyel, bireyin tüm gizilgüçlerinin toplamıdır.
Gizilgüç ise zekâ, yetenek, ilgi, kişilik, güdülenme, özyeterlik vb. boyutları kapsamaktadır. Aslında
eğitimin başarılı olabilmesi için gizilgüçlere dayanması zorunluluğu vardır. Nedeni de açıktır: Birey
gizilgüçlerini geliştirerek yaptıklarıyla kendini gerçekleştirmeye ve bundan da yaşam doyumu elde
etmeye çalışır. Eğer gereksinim saptama aşamasında çalışanlarda belirlenen performans açığı ya da
eksikliği özü itibariyle potansiyel yokluğundan/uygunsuzluğundan kaynaklanıyorsa kişiyi eğitime almak
anlamsızdır. Belki de kişi sahip olduğu özelliklerle iş için uygun değildir, yani işe yerleştirme yanlış
yapılmış olabilir. Bu durumda, iş değiştirme gibi seçeneklere başvurmak daha yerinde olabilir.
İkinci kavram, kapasite kavramıdır. Kapasite, genel olarak iş yapabilme ya da görevi başarabilme
gücüdür. Başka bir tanımlamayla, kapasite denilen şey, potansiyelin belirli bir yeterliği kazandırmak
üzere işlenmiş olan dilimidir. Kapasite geliştirme işi çoğu zaman eğitim yoluyla olmaktadır. Kişiler
katıldıkları eğitimlerde bilgi, tutum ve beceriler kazanarak bir işi yapabilecek duruma gelmektedirler.
Eğer aldıkları eğitim uygun ya da yeterli değilse, bireyler tam bir kapasite kazanamazlar ve eksiklikleri
yaptıkları işin kalitesine yansır.
Üçüncü kavram, performans kavramıdır. Bu, bir işi başarıyla yapan kişinin sergilediği ya da yansıttığı
eylemleri içerir. Genel olarak kişiden beklenen yeterlik o kişide varsa sorumlu olduğu işi doğru biçimde
yapabileceği düşünülür. Şöyle de söylenebilir: Potansiyeli olan kişi eğitim alarak kapasite geliştirir, sahip
olduğu kapasiteyle de beklenen performansı sergiler. Böylece iş yapılmış olur. Normal koşullarda bu
41
www.hedefaof.com
zincir baştan sona doğru sağlıklı biçimde ilerlediğinde herhangi bir sorun yoktur çünkü ölçülen
performans ile beklenen performans örtüşmüştür, dolayısıyla her şey yolundadır.
Eğitim gereksinimi olup olmadığına karar verirken bu kavramlar arasındaki işleyiş sondan başa doğru
sorgulanır. Eğer bir işletmedeki çalışanlar kendilerinden beklenen performansı sergiliyorlarsa, zaten
olması istenen durum ile var olan durum arasında bir boşluk yoktur. Dolayısıyla, burada bir eğitim
gereksiniminden hatta genel anlamda gereksinimden söz edilemez. Buna karşılık, çalışanların
performansı beklenen düzeyde değilse, bunun nedenleri araştırılır. Söz konusu araştırmanın sonucunda
eğer performans yetersizliğinin kapasite eksikliğinden kaynaklandığı sonucuna ulaşılırsa, kapasite
eksikliğini gidermek için eğitim düzenlenir. Ancak bireylerde işi yapabilme kapasitesi olduğu halde
istenen performans elde edilemiyorsa, belki eğitim dışı seçeneklere başvurulması daha yerinde bir karar
olabilir (Şimşek, 2011).
Bir insan kendisinden beklenen işi yapabilecek yetkinliğe sahip
olduğu halde yapmıyorsa sorunun çözümü eğitim değildir.
Eğitim dışı seçenekleri iki ana başlık altında toplamak olanaklıdır. Yönetimsel seçenekler, işletme
yönetiminin ya da onların oluşturduğu kurumsal destek ağının kapsadığı uygulamalardır. Bunlar arasında
çalışma koşullarını iyileştirme, toplumsal destek sağlama, psikolojik yardım sunma, görevde yükseltme,
ödüllendirme, yaptırım uygulama vb. sayılabilir. Unutulmamalıdır ki, bir işletmede yönetim ya da örgüt
yapısı sağlıklı değilse eğitim yoluyla verimli sonuçlar alınamaz. Gelişimsel seçenekler, bireyde gözlenen
kapasite eksikliğinin sınırlı bir yönlendirme, destek ve bilgilendirmeyle giderilebileceği durumlarda
geçerlidir. Başlıca geliştirme seçenekleri olarak yönderlik (mentorluk), elektronik performans destek
sistemleri (EPDS), okuma/izleme programları, koçluk, Internet araştırması vb. sayılabilir. Aslında bunları
eğitimin destekleyicisi uygulamalar olarak kullanmak da olanaklıdır.
Eğitim gereksinimlerinin nasıl belirlendiği ve önceliklendirildiği
konusunda daha geniş bilgi için şu kitabı okumanız yararlı olacaktır: Şimşek, A. (2011).
Öğretim Tasarımı (İkinci basım). Ankara: Nobel.
Kısacası, eğitim bir kapasite kazandırma işidir. Kapasitenin kazandırılabilmesi için de eğitime
katılacak bireyde potansiyelin olması gerekir. Bireyde işin gerektirdiği kapasite zaten varsa, o bireyi
eğitime almak gereksizdir. Ancak kapasitesi (yani iş yapabilme yeterliği) eksik olan kişilerin eğitime
katılması durumunda verilen eğitim yararlı olabilir. Eğitimin çözüm olamayacağı yerlerde eğitim dışı
seçenekler üzerinde durulmalıdır. Bu çözümlemeler sağlam verilere dayalı olarak yapılmadan eğitim
düzenlemekten ya da bireyleri eğitime almaktan kaçınılmalıdır (Rothwell & Kazanas, 2007).
Saptanmış olan eğitim gereksinimlerinin içinde öncelikli olanlar nasıl
belirlenir?
EĞİTİM GEREKSİNİMLERİNİN ÖNCELİKLENDİRİLMESİ
Hangi gereksinimlerin tam anlamıyla eğitim gereksinimi olduğuna karar verdikten sonra aslında
işletmenin eğitim gereksinimlerinin bir listesi çıkarılmış olur. Ancak İktisat biliminde sıkça söylendiği
gibi, işletme açısından “gereksinimler çok, kaynaklar kıt” olabilir. Başka bir deyişle, saptanan eğitim
gereksinimlerinin tümünü karşılamak pratik olarak hem olanaksız hem de anlamsız olabilir. Bunun için
eğitim dönemi içinde hangi gereksinimlerin karşılanacağına karar vermek gerekir. Böyle bir karar da
önceliklerin oluşturulması anlamına gelir.
Eğitim gereksinimlerini önceliklendirmede işe koşulabilecek bazı teknikler vardır. Bunların çoğu özü
itibariyle karar verme yöntemlerine dayalı tekniklerdir. Hangi tekniğin kullanılacağına karar verirken her
tekniğin güçlü ve zayıf yönlerine bakılmaktadır. Eğitim gereksinimlerini önceliklendirirken yaygın olarak
kullanılan teknikler aşağıda kısaca tanıtılmıştır (Şimşek, 2011).
42
www.hedefaof.com
Kart Karıştırma
Bu tekniğin özünde en çok ve en az tercih edilen seçeneklerin belirlenmesi vardır. Bu amaçla önce uygun
yollarla saptanan ve eğitim gereksinimi olduğuna karar verilen durumların her biri başlık halinde bir
kartın üzerine yazılır. Karar verecek olan kişiler bu kartları kategorilere ayırır. Özellikle yoğun olarak kart
yerleştirilen kategorileri belirlemek önemlidir. Genelde 1-5 arasında normal bir dağılımın çıkması
beklenir. Dağılıma bakarak yığılmanın yüksek ve düşük olduğu alanlara karar verilmiş olur. Kısacası,
eğitim gereksinimleri hangi kategorilerde yoğunluk gösteriyorsa, planlama yaparken o eğitimlere öncelik
verilir.
Delfi Tekniği
Bu teknik, uzmanlar arasında uzlaşma yoluyla en uygun seçeneklerin bulunmasına dayanır. Delfi tekniği
genellikle üç aşamalı olarak uygulanır. Birinci turda katılımcıların her birinden işletmede gördükleri
eğitim gereksinimlerini yazmaları istenir. Alınan yanıtlara göre bir liste hazırlanır. İkinci turda yarıyapılandırılmış liste yanıtlayıcılara yeniden gönderilir ve kontrol etmeleri istenir. Varsa eklemeler ve
çıkarmalar önerilir, gelen geribildirimler doğrultusunda düzeltmeler yapılarak listeye son şekli verilir.
Üçüncü turda listenin son hali üzerinde karar vericilerin kesin tercihlerini belirtmeleri sağlanır. Böylece,
eğitim öncelikleri aşamalı ve katılımcı biçimde kararlaştırılmış olur.
Sıralı Düzenleme
Bu teknikte olası seçeneklerin en önemliden en önemsize doğru sıralaması yapılır. İşletmede gözlenen en
önemli eğitim gereksinimi sıralamanın en tepesinde en az önemli olan gereksinim ise en altındadır.
Kuşkusuz, katılımcılar sıralamayı kendi öznel değerlendirmelerine göre yapacakları için herkesin
sıralaması farklı olabilir. Ayrıca, sıralanması gereken çok sayıda eğitim gereksinimi varsa bu yöntem
biraz sıkıcı, zor ve verimsiz olabilir. Ancak bunu ortadan kaldırmak için çoğu zaman özel hazırlanmış
kartlar ya da formlar kullanılmaktadır.
Eşleştirilmiş Ağırlıklandırma
Bu tekniğin kullanıldığı durumlarda seçeneklerin göreli önem değerleri üzerinde karşılaştırmalı bir
çalışma yapılır. Her kartın üzerine bir gereksinim yazılır. Her seferinde iki seçenekten biri seçilir. Sırayla
olası tüm ikili karşılaştırmalar yapılır. En son çıktı, en uygun bulunan seçenektir. Öte yandan, aynı kart
birden çok görüldüğü için kandırılma/yanılma duygusu oluşabilir. Liste uzun değilse bu tekniğin
uygulaması eğlenceli bile olabilir. Kart sayısı bir düzineden çoksa uygulama zorlaşır. Genel olarak, bu
tekniği önceliklendirmenin son aşamada kullanmakta yarar vardır.
Nominal Küme Tekniği
Bu teknikte uzlaşma amaçlı olarak gereksinimleri grup kararıyla önceliklendirme söz konusudur. Tipik
uygulama şu şekildedir: Beyin fırtınası yoluyla olabildiğince çok gereksinim listelenir. Bunlar herkesin
katılımıyla önem sırasına konur. Her seçeneğe ayrı bir harf verilir. Toplam madde sayısı en üst puan
olarak alınır. Her madde için bireysel puanlar toplanır. En yüksek toplam puanı alan gereksinim en
önemli görülen gereksinim olarak değerlendirilir. Bu teknik özellikle takım kararı vermenin zor ama
uzlaşmanın gerekli olduğu durumlar için uygundur.
Çoklu Oylama
Bu teknik çok sayıda seçenek arasından adil bir seçim ya da önceliklendirme yapmaya dayanır.
Geleneksel oylamanın yarattığı sakıncaları ortadan kaldırmak amacıyla geliştirilmiştir. Seçeneklerden biri
oyların çoğunu alıyorsa fazla sorun yok ama oylar birbirine yakınsa ne olacak? sorusuna adil bir yanıt
oluşturmayı hedefler. Oyların birbirine yakın olduğu durumlarda en yüksek oyu alan seçenek her zaman
en uygun olmayabilir ya da çoğunluk tarafından benimsenmeyebilir. Bu teknik, seçenekleri birkaç turda
aşamalı olarak azaltarak geniş tabanlı bir uzlaşma yaratmaya katkı sağlayabilir. Bu tür bir uygulama
işletmelerde eğitim gereksinimlerinin yoğun ama eğitime ayrılan kaynakların sınırlı olduğu durumlarda
uygulanabilir. Eğer eğitim önceliklerine çeşitli birimlerin yöneticileri birlikte karar veriyorlarsa herkes
43
www.hedefaof.com
kendi biriminin gereksinimlerine öncelik verilmesini isteyebilir. Hatta bunun için işletme içinde
gruplaşmalar bile oluşabilir. Baskın karakterlerin kararlar üzerindeki etkilerini azaltmada bu teknikten
yararlanmak akılcı bir yoldur.
Önceliklendirme Matrisi
Bu teknik, farklı veri kümeleri ve bunların elemanları arasındaki ilişkileri yansıtır. Çok boyutlu, karmaşık
ve hesaplı düşünerek önceliklendirme kararlarını kolaylaştırmayı amaçlar. Gereksinimleri
önceliklendirmeye çalışırken önce her satıra bir gereksinim yazılır. Ardından, karar vermede etkili olan
ölçütler belirlenerek bunların her biri bir sütun olarak yazılır. Ayrıca, her satırın toplam puanını gösteren
bir sütun eklenir. Son sütun ise açıklamalar ya da düşünceler için boş bırakılır. Çeşitli geometrik şekiller
seçilerek bunların her biri belirli bir puan olarak değerlendirilir. Örneğin kare 3 puan, üçgen 2 puan, daire
1 puan vb. olabilir. En sonunda satırların ve sütunların toplamları alınır. Yatay ve dikey toplam puanlara
bakılarak öncelikli eğitim gereksinimleri belirlenmiş olur.
Pareto Diyagramı
Bu teknik, sorunların kök nedenlerini belirlemek ve olası değişkenlerin birbirlerini nasıl etkilediğini
saptamak için kullanılır. Genelde “nedenlerin %20’si sonuçların %80’ini yaratır” ilkesinden hareket
edilerek temel neden ya da nedenler bulunmaya çalışılır. Eğitim gereksinimlerini önceliklendirirken belki
bazı gereksinimlerin karşılanması öteki gereksinimlere dönük eğitim verilmesini gereksiz kılabilir.
Dolayısıyla, temel nedenlerin yarattığı sorunlara yönelik eğitimlere öncelik verip ikincil derecede önemli
olanlar ötelenebilir. Bu teknik uygulanırken öncelikle eğitimle ilgili görülen sorunlar ve bunların kök
nedenleri listelenir. Ardından bunların her birinin olası yansımalarına ya da doğurgularına bakılarak
kümelendirme yapılır. Her kümeye puanlar verilerek öncelikler belirlenmiş olur.
İşletmelerde öncelikli eğitim gereksinimlerinin belirlenmesiyle ilgili
çalışmalara kimler katılır?
EĞİTİM GEREKSİNİMLERİ İÇİN KURUMSAL ÇÖZÜMLEME
Bir işletmedeki eğitim ve geliştirme gereksinimlerini o işletmedeki kurumsal yapıdan bağımsız düşünmek
olanaklı değildir. Kurumsal yapı ve işleyiş, yaşanan sorunların artma ya da azalmasında önemli bir rol
oynar. Eğer işletmede geleneksel bir kurum kültürü varsa ortaya çıkan aksaklıklar karşısında hemen
eğitim bir çözüm olarak düşünülecek ve gerekli ya da gereksiz birçok eğitim düzenlenecektir. Dahası,
düzenlenecek eğitimler ile yaşanan güçlükler ilişkili olmadığı için olumlu sonuç alınamayacaktır. Buna
karşılık, işletmede öğrenen örgüt kültürü varsa, herkes birbirinin öğrenmesine katkıda bulunacak ve
sorunların çözümü için öncelikle geliştirme seçeneklerine başvurulacaktır.
İşletmelerde genel olarak eğitim uygulamalarını özel olarak da eğitim gereksinimi saptama
çalışmalarını etkileyen durumları destekleyici koşullar ve engelleyici koşullar başlığı altında tartışmak
olanaklıdır. Bunların neleri kapsadığı ve eğitim gereksinimlerini saptama ya da önceliklendirme
çalışmalarını nasıl etkilediği aşağıda kısaca açıklanmıştır (Şimşek, 2011).
Destekleyici koşullar eğitim gereksinimi saptama çalışmalarının sağlıklı bir şekilde yürütülmesine
katkıda bulunan ya da bu süreci kolaylaştıran koşulları kapsar. Bunlar arasında olumlu anlamdaki kurum
felsefesi, örgütsel politikalar, gelecek hedefleri, fiziksel tesisler, insan kaynakları, parasal olanaklar,
araştırma-geliştirme çalışmaları, yeniliğe açıklık, insana verilen değer, eğitime bakış, zaman yönetimi,
takım kültürü, proje deneyimi, iletişim yapısı vb. boyutlar özellikle önemlidir.
Engelleyici koşullar ise eğitim gereksinimi saptama çalışmalarını yavaşlatan ya da anlamsızlaştıran
durumları kapsamaktadır. İşletmelerde sıkça yaşanan yeniden yapılanma çalışmaları, toplu işten
çıkarmalar, tek adam yönetimi, gelecek hedeflerini öteleme, bütçe kesintileri, işbirliği kültürünün
yetersizliği, birimler arasındaki çekişmeler, uygulanmayan kararlar, geçmiş projelerdeki başarısızlıklar,
zamana duyarsızlık, bürokratik tıkanma, ödüllendirmede adaletsizlik vb. durumlar engelleyici koşullar
olarak değerlendirilebilir.
Eğitim gereksinimlerini belirleme ya da önceliklendirme çalışmaları aslında oldukça stratejik bir iştir
çünkü bu yöndeki çabalar hem işletmenin sorunlarını çözmeye dönüktür hem de kaynakları verimli
kullanmayı gerektirmektedir. Bu nedenle, stratejik her iş gibi, tepe yönetimden güçlü bir desteğin yanı
44
www.hedefaof.com
sıra tabandan da etkin bir katılım gerektirir. Burada dikkat edilmesi gereken önemli nokta, eğitim ve
geliştirme çalışmalarından sorumlu olan birimlerin ya da kişilerin işletmenin bütünü ile yakın ilişkiler
kurması ve işbirliği içinde çalışma kültürünü yaşama geçirmesidir. Bu yolla, hem tepe yönetimin hem de
birimlerin çalışmalarını yakından öğrenme fırsatı ortaya çıkacaktır. İlişkiler iyi olmadığında gizli
çatışmalar ve engellemeler ortaya çıkmaktadır.
EĞİTİMİN HEDEF KİTLESİNİN BELİRLENMESİ
Eğitim gereksinimlerine ilişkin öncelikleri oluşturduktan sonra bu eğitimlere katılacak kişi ve kesimlerin
de belirlenmesi gerekir. Düzenlenecek her eğitim programının hedef kitlesi farklı olacaktır. Bu aşamada
hangi eğitime hangi kesimlerin katılacakları, dolayısıyla onların eğitim açısından önemli olan toplumsal
ve bireysel özelliklerini belirlemeye gerek duyulur. Eğer gereksinim saptama çalışmaları sistemli biçimde
yürütülürse, hedef kitle tanımlaması zaten büyük ölçüde kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Ancak yine de
olası katılımcılar hakkında ayrıntılı bilgiler toplamak ve program geliştirme çalışmalarında bunlardan
olabildiğince yararlanmak gerekmektedir (Seels & Glasgow, 2008).
Hedef Kitle Türleri
İşletmelerdeki eğitim ve geliştirme çalışmaları açısından hedef kitle ikiye ayrılır. Birincil hedef kitle,
eğitim programı doğrudan kimler için geliştiriliyorsa onları kapsar. Bu kişiler eğitimin asıl yararlanıcıları
olarak kabul edilir. Eğitim gereksiniminin tanımında belirtilen sorunu yaşayan insanlar bu kişilerdir.
Dolayısıyla, eğitim, özü itibariyle onların gereksinimlerini karşılamak için üretilmektedir. İkincil hedef
kitle ise, bazı değişiklikler yapmak koşuluyla eğitimden yararlanabilecek kişileri kapsar. Ancak buradaki
değişiklik ya da program içi ayarlamaların çok sayıda ve ciddi nitelikte olmaması gerekir. “Başkaları da
programdan yararlansın” diyerek büyük değişikliklere gidilirse artık o program aynı program değildir. Bu
nedenle de, ayrı bir çalışmanın konusu olmalıdır.
Birincil ve ikincil hedef kitle konusunu bir örnekle açıklayalım. Bir elektronik fabrikasındaki birim
yöneticileri için iki günlük bir “Takım Çalışması Eğitimi” geliştirildiğini varsayalım. Eğitim başarılı
sonuçlar sağladığı için işletme üst yönetimi bu eğitimin birimlerde liderlik görevi üstlenen mühendislere
de verilmesini uygun görmüş olabilir. Burada eğitimin amaçlarında ve içeriğinde küçük bazı uyarlamalar
yaparak yeni gruba da Takım Çalışması Eğitimi verilebilir. Program başlangıç olarak birim yöneticileri
için geliştirildiğinden onlar birincil hedef kitle, yapılan uyarlamalardan sonra bu eğitimi alan mühendisler
ise ikincil hedef kitledir.
İşletmelerde kendileri için eğitim geliştirilecek olan bireyler hakkında
neleri bilmeye gereksinim vardır?
Hedef Kitlenin Özellikleri
İşletmelerde eğitim/geliştirme gereksinimleriyle ilgili belirlemeler, çözümlemeler ve önceliklendirmeler
yapılırken eğitimden yararlanması beklenen işgörenlerin hangi özelliklere sahip olduğu da tanımlanır.
Böylece, eğitim olanaklarından yararlanacak kişilerin farklı koşul, beklenti ve özellikleri eğitimin
geliştirilmesiyle ilgili çalışmalara ışık tutar. Bu yüzden, her eğitimin hedef kitlesi toplumsal ve bireysel
özellikler bakımından ayrıntılı biçimde tanımlanır (Şimşek, 2011).
Toplumsal özellikler; hedef kitlede yer alan bireylerin belirli bir grubun üyesi olmaları nedeniyle
sahip oldukları ve benzerlik göstermelerine katkıda bulunan özelliklerdir. Bunlar arasında yaş, cinsiyet,
statü, öğrenim durumu, çalıştıkları birim, meslek, unvan, yaptıkları iş, geçmişte katıldıkları eğitimler,
kariyer hedefleri vb. özellikler önemlidir. Örneğin, hedef kitlenin beyaz yakalı ya da mavi yakalılardan
oluşması, onların işletme içindeki statüleriyle ilgilidir ve hangi gereksinimlere sahip oldukları statüleriyle
ilgili olabilir. Benzer biçimde, hedef kitlenin ne kadarının üniversite mezunu olduğu, ne kadarının liseyi
bitirdiği, ne kadarının da ilköğretimi tamamladığı öğrenim durumlarıyla ilgilidir ve bu değişken onların
sahip oldukları gereksinimlerin bir bölümüyle etkileşim içinde olabilir. Kısacası, yukarıda belirtilen
özellikler yönünden aynı topluluğun/grubun üyesi olan işgörenlerin eğitim ve geliştirme
45
www.hedefaof.com
gereksinimlerinin benzerlik göstereceği varsayılabilir. Elbette bireyler tümüyle birbirine benzemez ve
farklılıklar her zaman kaçınılmazdır.
Bireysel farklılıklar her bireye göre değişim gösteren ve bireylerin öğrenme çabalarını kişisel temelde
etkileyen özellikleri kapsamaktadır. Alanyazına bakıldığı zaman bireysel farklılıklar olarak genellikle
zekâ, yetenek, ilgi, öğrenme biçimi, önbilgi, kişilik yapısı, güdülenme kaynağı, özyeterlik algısı ve
epistemolojik inançlar üzerinde durulmaktadır. Gerçekten bunların her biri katılımcılar açısından kişisel
olarak ciddi anlamda farklılaşan ve psikolojik yönü ağır basan özelliklerdir. Örneğin, işgörenlerin bazıları
bütüncü/genelci öğrenme biçimine sahip iken bazıları çözümlemeci/ayrıntıcı öğrenme biçimine sahiptir.
Benzer şekilde, bazı bireyler içe kapanık bir kişilik yapısına, bazıları da dışa dönük bir kişilik yapısına
sahip olabilir. Elbette, kişilik yapısına göre gereksinim duydukları eğitimler de farklılaşabilir. Daha da
önemlisi, bir işgören kendisini belirli bir alanda yetersiz görüyorsa, o alanda özyeterlik algısı düşüktür ve
kendisinin pek başarılı olamayacağına inanır. Bu durum dikkate alındığında, bu tür işgörenlerin belki
biraz daha cesaretlendirilmesi gerekebilir.
Hedef kitlenin bireysel farklılıkları konusunda daha kapsamlı bilgiler
için şu kitabı okumanız yararlı olacaktır: Kuzgun, Y. ve Deryakulu, D. (Ed.). (2006).
Eğitimde Bireysel Farklılıklar (İkinci basım). Ankara: Nobel.
Özetle; işletmede öncelikli eğitim gereksinimleri belirlendikten sonra söz konusu eğitimlerden
yararlanacak olan hedef kitlenin tanımlaması yapılır. Dolayısıyla, eğitim önerisi/teklifi belirli hedef
kitleler için hazırlanır. Böylece, karar vericiler “eğitimi kimin için geliştireceğiz?” sorusunun yanıtını
almış olurlar. Hedef kitleyi iyice tanımlayabilmek, özellikle bireysel farklılıkları saptayabilmek için
belirli veri toplama araçlarından da yararlanmak olanaklıdır. Kısacası, hedef kitlesi tam olarak belli
olmayan bir eğitim/geliştirme gereksiniminden söz edilemeyeceğine göre olası katılımcıların profili
ortaya çıkarılmadan gereksinim saptama süreci tamamlanmış sayılmaz.
46
www.hedefaof.com
Özet
İşletmelerdeki eğitim ve geliştirme çalışmalarının
temelinde gereksinimler yatar. Her eğitim ve
geliştirme çabası aslında belirli gereksinimleri
karşılamayı amaçlar. Bu nedenle, işletmedeki
eğitim ve geliştirme gereksinimlerini doğru
biçimde belirlemek oldukça önemlidir.
Çoğu
zaman
eğitim
ve
geliştirme
gereksinimlerini saptamak yetmez. Yürürlükteki
politikalar ve eldeki kaynaklarla belirlenmiş olan
gereksinimler
arasından
hangilerinin
karşılanabileceğine bakılır. Bu bir anlamda
öncelikli gereksinimlere karar verme işidir. Genel
olarak yöneticiler, uzmanlar, birim temsilcileri ve
danışmanlar gibi kişilerin katıldığı bu zorlu
süreçte çeşitli önceliklendirme teknikleri işe
koşulur. Söz konusu tekniklerin içinde en yaygın
kullanılanlar kart karıştırma, Delfi tekniği, sıralı
düzenleme, eşleştirilmiş ağırlıklandırma, nominal
küme tekniği, çoklu oylama, önceliklendirme
matrisi ve Pareto diyagramıdır. Bu tekniklerin her
biri farklı durum ya da koşullar için uygundur.
Gereksinim; olması istenen durum ile var olan
durum arasındaki boşluk olarak tanımlanabilir.
Bu tanımdan hareket edildiğinde, aslında eğitim
gereksinimlerinin başka gereksinimlerden pek de
farkı yoktur. Tüm gereksinimler, kapatılması
gereken bir açığa işaret eder. Eğitim ve geliştirme
gereksinimleri de çoğu zaman öğrenme açıklarına
dayalıdır.
Eğitim gereksinimleri kendi içinde değişik
kategorilere ayrılır. Bunların başlıcaları ölçüte
dayalı, karşılaştırmalı, hissedilen, açıklanmış,
öngörülen ve yaşamsal olay türü gereksinimler
olarak sınıflandırılabilir. Bunların bazıları ivedi
ve zorunlu olup mutlaka karşılanması gerekirken,
bazıları da bireysel isteklere bağlı olup belirli bir
süre ertelenebilir ya da hiç karşılanmayabilir.
Eğitim gereksinimlerini saptarken ya da
önceliklendirirken dikkate alınması gereken bir
boyut da kurumsal çözümlemedir. Bunu yaparken
işletmelerde eğitim/geliştirme uygulamalarını
destekleyen ve engelleyen koşulların ayrıntılı bir
çözümlemesine gidilmektedir. Bu bağlamda
kurum felsefesinden iletişim süreçlerine, stratejik
hedeflerden ödüllendirme sistemine, yenilikçi
proje çalışmalarından bütçe kesintilerine kadar
uzanan örgüt kültürü irdelenmektedir.
Bir işletmede hangi gereksinimlerin gerçekten
eğitim gereksinimi olduğuna karar vermek pek
kolay değildir. Yaşanan sorunlar; yönetim, insan
kaynakları, planlama, bütçe, tesisler, donanım,
hammadde, iletişim, pazarlama, üretim sistemi,
satış, çalışma koşulları, ücretlendirme, eşgüdüm
vb. nedenlerden kaynaklanabilir. Bunların içinde
özellikle işgörenlerin sahip olması gereken bilgi,
tutum ve becerilerin yetersizliğinden kaynaklanan
sorunlar eğitimi ilgilendirir. Başka bir deyişle,
çalışanların yetkinliklerinde eksiklik/yetersizlik
varsa ancak bu açığı kapatmak üzere eğitim
düzenlenebilir. Bu çerçevenin dışındaki sorunlar
konusunda eğitim ve geliştirme çalışmaları fazla
katkı sağlamaz.
Son olarak, öncelikli eğitim gereksinimleri
belirlendikten sonra geliştirilecek her eğitim için
hedef kitle tanımlaması yapılmaktadır. Hedef
kitle, eğitimden yararlanacak olası katılımcıları
kapsamaktadır. Eğitim kimin için geliştiriliyorsa
o insanlar birincil hedef kitleyi, küçük çaplı
uyarlamalar yapılması durumunda başka kimler
yararlanabilecekse onlar da ikincil hedef kitleyi
oluşturmaktadır. Hedef kitle belirlendikten sonra
da hedef kitlenin profilini ortaya koymak üzere
toplumsal özelliklerin ve bireysel farklılıklarının
tanımlaması yapılmaktadır.
İşletmelerde eğitim ve geliştirme gereksinimlerini
saptama konusunda çeşitli yöntemler kullanılır.
Bunların en yaygın olanları belge tarama, anket,
görüşme, gözlem, test uygulaması, tartışma, iş
analizi ve yaşamsal olay çözümlemesi olarak
sıralanabilir. Bu yöntemlerin bazılarında eldeki
veriler incelenir, bazılarında işgörenlerin istekleri
sorulur, bazılarında gözlemler yapılır, bazılarında
tartışmalardan yararlanılır, bazılarında da uzman
değerlendirmelerine başvurulur. Bu yöntemlerden
hiçbiri tek başına tüm verileri sağlamadığı için
gereksinim duyulan bilgiler genellikle birden çok
yöntem kullanılarak toplanır.
47
www.hedefaof.com
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdaki ifadelerden hangisi gereksinim
kavramının en uygun tanımıdır?
6. Bir gereksinim saptama yöntemi olarak
anketin güvenirliği niçin düşüktür?
a. Yasal düzenlemelerin öngördüğü zorunluluklar
a. Dönüş oranı düşüktür
b. İnsanların kişisel olarak önemli gördükleri
istekleri
b. Bireysel olarak yanıtlanır
c. Kişisel bildirime dayanır
c. Belirsizlik içeren ve çözüm gerektiren durum
d. Kimin yanıtladığı belli değildir
d. Var olan durum ile olması istenen durum
arasındaki fark
e. Seçeneklerden işaretleme yapılır
7. Aşağıdaki durumların hangisinde bir eğitim
gereksiniminin varlığından söz edilebilir?
e. Yapılması gereken önkoşul çalışmalar
2. Maslow’un sınıflamasına göre eğitim
gereksinimi aşağıdaki kategorilerden hangisinde
yer alır?
a. Performans başarılı
a. Fizyolojik
c. Potansiyel yok
b. Güvenlik
d. Kapasite yeterli
c. Sevgi ve ait olma
e. Potansiyel bilinmiyor
d. Saygı görme
8. Aşağıdakilerden hangisi belirlenmiş olan
eğitim gereksinimlerinin önceliklendirilmesinde
kullanılan bir teknik değildir?
b. Kapasite yetersiz
e. Kendini gerçekleştirme
3. Normal koşullarda en önemli gereksinim
aşağıdakilerden hangisidir?
a. Pareto diyagramı
b. Çoklu oylama
a. Hissedilen
c. Delfi tekniği
b. Ölçüte dayalı
d. İlgi diyagramı
c. Açıklanmış
e. Sıralı düzenleme
d. Öngörülmüş
e. Karşılaştırmalı
9. Gereksinimleri belirleme sırasında yapılan
kurumsal çözümlemenin temel amacı nedir?
4. Aşağıdakilerden hangisi ölçüte dayalı
gereksinimlerin oluşturulmasında etkin değildir?
a. İşletmenin birimlerini tanımak
a. Yasa koyucular
b. Eğitim çalışmalarını destekleyici ve engelleyici
koşulları belirlemek
b. Meslek örgütleri
c. İşletmenin sektördeki yerini saptamak
c. Çalışanlar
d. Üst yöneticiler
d. Gereksinim belirleme çalışmalarına katılımı
artırmak
e. Sektörel kuruluşlar
e. İşletmenin güçlü ve zayıf yönlerini öğrenmek
5. İşletmelerde eğitim gereksinimlerini saptama
çalışmalarını çoğunlukla hangi birim yürütür?
10. Aşağıdakilerden hangisi incelenmesi gereken
bir hedef kitle özelliği değildir?
a. İnsan kaynakları
a. Önceden alınan eğitimler
b. Muhasebe
b. Yetenek
c. Üretim
c. İlgi alanı
d. Araştırma-geliştirme
d. Öğrenme biçimi
e. Kurumsal iletişim
e. İşyerindeki arkadaşlık ilişkileri
48
www.hedefaof.com
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
1. d Yanıtınız yanlış ise “Gereksinim Kavramı”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Günlük yaşamda sıkça kullanıldığı anlamıyla
gereksinim kavramı, olması istenen durum ile var
olan durum arasındaki fark olarak tanımlanabilir.
Normal koşullarda insanların birçok gereksinimi
vardır. Bunlar yaşamı sürdürmeye dönük temel
nitelikli gereksinimlerden başlayarak kendini
gerçekleştirmeye kadar uzanan bir çeşitlilik
göstermektedir. Burada kullanılan gereksinim
tanımı bunların tümünü kapsayıcı nitelikte
görünmektedir.
Sıra Sizde 1
2. e Yanıtınız yanlış ise “Gereksinim Kavramı”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
3. b Yanıtınız yanlış ise “Gereksinim Türleri”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
4. c Yanıtınız yanlış ise “Gereksinim Türleri”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
5. a Yanıtınız yanlış ise “Gereksinim Saptama
Yöntemleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Sıra Sizde 2
Eğitim gereksinimlerinin her türü eşit önemde ya
da aynı derecede ivedi değildir. İşletmelerin
normal işleyişi içinde belki de en önemli ya da
öncelikli gereksinim ölçüte dayalı olan
gereksinimlerdir çünkü bunlar çoğunlukla yasal
ya da sektörel zorunluluklara dayanır. En az
önemli olan ya da ivedilik göstermeyen
gereksinimler ise hissedilen gereksinimlerdir
çünkü bu gereksinimler genelde bireysel istekleri
yansıtır. Ancak yaşamsal olaylar ortaya
çıktığında en öncelikli gereksinimler bunlar
olabilir çünkü sonuçları yıkıcıdır ve ötelemeye ya
da ihmal etmeye gelmez.
6. c Yanıtınız yanlış ise “Gereksinim Saptama
Yöntemleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
7. b Yanıtınız
yanlış
ise
Gereksinimlerinin Ayırt Edilmesi”
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
“Eğitim
başlıklı
8. d Yanıtınız
yanlış
ise
“Gereksinimleri
Önceliklendirme Yöntemleri” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
9. b Yanıtınız yanlış ise “Kurumsal Çözümleme”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
10. e
Yanıtınız yanlış ise “Hedef Kitlenin
Belirlenmesi” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Sıra Sizde 3
İşletmelerde eğitim gereksinimlerini saptarken
genelde katılımcı bir yaklaşım izlenmesi ve
birden çok yöntemin kullanılması önerilmektedir.
Gereksinim saptama çalışmalarına yöneticiler,
uzmanlar, birim temsilcileri, danışmanlar vb.
kesimler katılmaktadır. Kullanılan yöntemler
aracılığıyla bir yandan var olan bilgilerin
çözümlemeleri gerçekleştirilmekte, bir yandan
yeni bilgiler toplanmakta, bir yandan da geleceğe
yönelik
kestirimler
yapılmaktadır.
Hangi
yöntemlerin kullanılacağına karar verirken de her
yöntemin uygun olduğu ve olmadığı durumlardan
hareket edilmektedir.
49
www.hedefaof.com
Sıra Sizde 4
Sıra Sizde 7
İşletmelerde uygulanan öğrenme yönetim
sistemleri geniş bir veri tabanına dayanmaktadır.
Bu veri tabanında değişik başlıklar altında çok
miktarda bilgi bulunmaktadır. Eğitim atamaları
yapılırken bir yandan kurumsal, bir yandan
mesleki, bir yandan da bireysel değerlendirmeler
yapılmaktadır. İşgörenlerin sorumlu oldukları
görevler ile onların sahip oldukları yeterlikler
arasında eşleştirmelere gidilmekte ve bu
eşleştirmeler doğrultusunda eğitim atamaları
yapılmaktadır. Ayrıca, çalışanların kendileri ve
yöneticileri de işgörenler için eğitim isteminde
bulunabilmektedirler.
İşletmelerde öncelikli olan eğitim ve geliştirme
gereksinimlerini belirlenmeye dönük çalışmalara
eğitim ve geliştirme etkinliklerinden sorumlu
olan birimlerin temsilcileri katılmaktadır.
Bunların başında insan kaynakları yetkilileri ve
eğitim uzmanları gelmektedir. Çoğu zaman
bunlara ek olarak yöneticiler, birim sorumluları
ve çalışan temsilcileri de sürece katkı
sağlamaktadır. Bazı işletmelerde dışarıdan gelen
danışmanlardan da destek alınmaktadır
Sıra Sizde 8
İşletmelerde eğitim ve geliştirme gereksinimleri
saptanırken hedef kitlenin tanımlanması da büyük
önem taşımaktadır. Hedef kitlenin eğitimden
yararlanmasını etkileyebilecek tüm özelliklerini
belirlemek, yürütülecek çalışmaların yerinde
olmasını sağlayacaktır. Bu kapsamda özellikle
birincil hedef kitlenin bir grubun üyesi olmaktan
kaynaklanan toplumsal nitelikleri ile bağımsız
birer insan olmasından kaynaklanan bireysel
farklılıkları iyi tanımlanmalıdır.
Sıra Sizde 5
İşletmede belirlenen bir gereksinimin eğitim
gereksinimi olup olmadığına karar verebilmek
için performans yetersizliği ile o performansı
yaratabilecek koşulların ilişkisine bakılmaktadır.
Eğer performans sorunu kapasite yetersizliğinden
kaynaklanıyorsa var olan gereksinim eğitim
yoluyla çözüme kavuşturulabilir. Eğer kapasite
olduğu halde performans yetersizse o zaman
eğitimdışı seçenekler daha uygun olabilir.
Sıra Sizde 6
Belirlenmiş olan eğitim gereksinimlerinin
hangilerinin öncelikli olduğuna karar vermenin
birçok yolu vardır. Bu işi sistemli ve teknik
çözümlemelere dayalı olarak yapan işletmelerde
önceliklendirmeye dayalı çeşitli karar verme
yöntemlerinden yararlanılmaktadır. Söz konusu
tekniklerin bir bölümünde kişisel yargılar,
bazılarında karşılıklı uzlaşmalar, bazılarında da
hesaplamalar etkili olmaktadır.
50
www.hedefaof.com
Yararlanılan Kaynaklar
Rothwell, W. J. & Kazanas, H. C. (2008).
Mastering the Instructional Design Process: A
Systematic Approach (4th ed.). San Francisco,
CA: Pfeiffer.
Barbazette, J. (2006). Training Needs
Assessment: Methods, Tools, and Techniques.
San Francisco, CA: Pfeiffer.
Goldstein, I. & Ford, K. (2002). Training in
Organizations:
Needs
Assessment,
Development, and Evaluation (4th ed.).
Belmont, CA: Wadsworth.
Seels, B. & Glasgow, Z. (1998). Making
İnstructional Design Decisions (2nd ed.).
Boston, MA: Allyn & Bacon.
Şimşek, A. (2009). Knowledge Economy and
Corporate Universities. In A. Klucznik-Törö, A.
Csepe, & D. Kwiatkowska-Ciotucha (Eds.),
Higher Education, Partnership, Innovation
(pp.127-136). Budapest, Hungary: Publikon.
Gupta, K. (2007). A Practical Guide to Needs
Assessment (2nd ed.). San Francisco, CA:
Pfeiffer-ASTD.
Kuzgun, Y. ve Deryakulu, D. (Ed.). (2006).
Eğitimde Bireysel Farklılıklar (İkinci basım).
Ankara: Nobel.
Şimşek, A. (2011). Öğretim Tasarımı (İkinci
basım). Ankara: Nobel.
Rossett, A. (1987). Training Needs Assessment.
Englewood Cliffs, NJ: Educational Technology
Publications.
Tobey, D. (2005). Needs Assessment Basics.
Alexandria, VA: ASTD.
51
www.hedefaof.com
3
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Eğitimde program geliştirme kavramının anlamını ve kapsamını açıklayabilecek,
Eğitim programlarının geliştirilmesinin işletmeler açısından taşıdığı önemi tartışabilecek,
İşletmelerde, eğitim programlarının geliştirilmesine duyulan gereksinimi açıklayabilecek,
Eğitim programlarının geliştirilmesi ile eğitim gereksinimleri arasındaki ilişkiyi irdeleyebilecek,
İşletmelerde, eğitim programlarının geliştirilmesi sürecinin aşamalarını özetleyebilecek,
Eğitim programlarını geliştirirken dikkate alınması gereken ilkeleri değerlendirebilecek
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Eğitim Programı
Eğitim Amaçları
Eğitimde Program Geliştirme
Eğitim Programının İçeriği
Program Geliştirme Süreci
Öğretim Süreçleri
Program Geliştirme Modeli
Program Çıktılarını Değerlendirme
İçindekiler

Giriş

Eğitimde Program Geliştirmenin Kavramsal Yapısı

Eğitim Programlarının Geliştirilmesine Duyulan Gereksinim

Eğitim Programlarının Geliştirilmesi Süreci
52
www.hedefaof.com
Eğitim Programlarının
Geliştirilmesi
GİRİŞ
Türü, yapısı, büyüklüğü, üretim alanı gibi değişkenlerden bağımsız olarak, tüm işletmelerin belli bir
varoluş nedeni ve gerçekleştirmeye çalıştığı hedefleri vardır. Bu açıdan bakıldığında işletmelerin,
öngördükleri sonuçları elde etmelerine etki eden çok sayıda etmenden söz edilebilir.
İşletmelerde görev yapan insanların sahip oldukları nitelikler, hedeflere ulaşma sürecine ve bu
bağlamda elde edilen sonuçlara en çok etki eden değişkenlerden biridir. Bu bakış açısıyla, bir işletmenin
sahip olduğu insan kaynaklarının niteliği oranında amaçlarına ulaşabildiği söylenebilir. Bu gerçeğin
farkında olan pek çok işletme, istihdam edeceği işgörenlerin seçilmesi sürecinde oldukça titiz
davranmakta, olası riskleri daha sürecin başında yok etmenin yol ve yöntemlerini aramaktadır.
Günümüzde, kurumsal hedeflere ulaşma sürecinde katkı sağlayacak nitelikli işgörenlerin seçilmesi ve
istihdam edilmesi önemli bir önkoşul olmakla birlikte yeter koşul değildir. Bilgi üretim ve tüketimindeki
hız, kıt kaynaklar, müşteri ihtiyaç ve beklentilerindeki değişme, küresel düzeyde rekabet etme
zorunluluğu, finansal güç, üretim teknolojisinde meydana gelen değişiklikler gibi başlıca etmenler, sektör
ayırımı gözetmeksizin tüm işletmeleri olanca gücüyle zorlamaktadır (Erişti, 2005).
Günümüz işletmeleri, çağın koşulları ve özellikle de küreselleşme olgusunun etkisiyle, sahip oldukları
kaynakların oldukça önemli bir bölümünü yaptıkları iş konusunda kendilerini geliştirmeye ayırmak
durumundadır. Bunu başarabilmenin öncelikli koşullarından birisi insan kaynaklarının geliştirilmesidir.
İnsan kaynağını geliştirmenin bilinen en etkili yolu ise eğitimdir.
İşgörenlerin, işin gereklilikleri yönünde geliştirilmesi amacıyla gerçekleştirilen eğitim etkinlikleri,
genellikle işletmelerin eğitim ya da insan kaynakları birimleri tarafından planlanmakta, uygulanmakta ve
değerlendirilmektedir.
İşgörenlere, sorumlu oldukları işler ya da görevlerle ilgili olarak gereksinim duydukları yeterliklerin
kazandırılması amacıyla gerçekleştirilen eğitsel etkinliklerin başarıya ulaşması, bu sürecin niteliğine
bağlıdır. İşgörenlerin niteliklerinin geliştirilmesi süreciyle istenilen sonuçların elde edilmesi, gerçekçi bir
gereksinim saptamasına ve buradan hareketle geliştirilecek nitelikli eğitim programlarının varlığına
bağlıdır. Eğitim programları, bilimsel ilkeler göz önüne alınarak belli bir sistematik doğrultusunda ve
özenle planlanmalı, uygulanmalı ve değerlendirilmelidir.
Eğitim programlarının geliştirilmesi, çok sayıda değişkeni göz önüne almayı, sürecin her aşamasına
ilişkin ayrıntılı ve doğru kararlar vermeyi ve yoğun bir çaba harcamayı gerektirir. İşgörenlere, gereksinim
duydukları bilgi, beceri ve tutumları kazandırılabilmenin yolu budur. Tersi durumda, program geliştirme
ilkeleri ile örtüşmeyen çabalar, kaynak savurganlığının ötesinde bir anlam taşımayacaktır.
Bu ünitede; işletmeler açısından eğitim programları geliştirmenin neden gerekli olduğu, bir eğitim
programının hangi bileşenlerden oluştuğu, program geliştirme sürecinin aşamaları ve bilimsel açıdan
uygun yollarla eğitim programları geliştirmenin işletmeler açısından taşıdığı önem ayrıntılı olarak ele
alınmaktadır.
53
www.hedefaof.com
EĞİTİMDE PROGRAM GELİŞTİRMENİN KAVRAMSAL YAPISI
Eğitim
İnsan doğasına ilişkin yapılan araştırmaların azımsanamayacak bir bölümü, insan davranışları üzerinde
yoğunlaşmaktadır. İnsanın nasıl bildiği, davranışlarını hangi yollarla kazandığı, nasıl ve neye göre
davrandığı, davranışlar arasındaki farklılıkların kaynağı, insan davranışlarını etkileyen etmenler gibi
konular, söz konusu araştırmalarda ele alınan başlıca temalar arasındadır. Bilindiği gibi, insanlar doğumla
getirdikleri az sayıdaki davranış dışındaki tüm yeterlikleri yaşam içinde sonradan kazanırlar. Bu bilgiyi
önemli kılan temel nedenlerden birisi, insanların geliştirilebilir bir kapasiteye sahip olduklarını
vurgulamasıdır. İnsan, davranışlarının tamamını doğumla getirmiyorsa, herhangi bir davranışı nasıl
edinebilir? Tüm bu soruların yanıtları öğrenme kavramının içinde gizlidir. İnsan, geçirdiği yaşantılar
yoluyla bir davranışın ne olduğunu ve nasıl gerçekleştirildiğini öğrenebilir, koşulların uygun ve
destekleyici olması durumunda da söz konusu davranış ya da davranışları yerine getirir. Kısaca,
davranışlarımızın oldukça önemli bir bölümü öğrenme yoluyla kazanılır (Erişti, 2011).
Öğrenme, birey ile çevresi arasındaki etkileşim sonucu ortaya çıkan görece kalıcı yaşantı ürünleridir
(Şimşek, 2011). İnsanın yaşamı boyunca süren öğrenmelerinin bir bölümü rastlantısal, önemli bir bölümü
ise bu amaçla özel olarak yapılandırılmış eğitsel ortamlarda planlı ve programlı olarak gerçekleşir. Bu
yönüyle, belli bir amaca dönük, planlı ve bir program kapsamında gerçekleştirilen eğitim etkinlikleri
yoluyla geçirilen yaşantılar sonucunda elde edilen kazanımlar, tüm öğrendiklerimiz içerisinde oldukça
büyük önem taşır.
Öğrenmenin oluşumunda, bireyin öğrenme çevresiyle etkileşiminin
nasıl bir rolü olabilir?
İşgörenlerin, görev yaptıkları işletmelerde yerine getirdikleri işler konusunda sahip oldukları bilgi,
beceri ve tutumlar da öğrenilmiş davranışlardır. Eğitim etkinlikleri, işgörenlerin sahip oldukları
yeterliklerin ve niteliklerinin geliştirilmesi konusunda da belirleyicidir.
Eğitim; toplumsal hedefler doğrultusunda ve kendi gizilgüçlerine dayalı olarak bireylerin davranış
örüntülerini değiştirme yoluyla onların gelişimlerine katkıda bulunma süreci (Şimşek, 2011) olarak
tanımlanabilir. Şimşek’e göre, bu tanımdaki vurgu, eğitimin toplumsal bir süreç olduğu, eğitim
etkinliklerinin bireyin potansiyelini göz önüne alması gerektiği, eğitim yoluyla yalnızca bireyin
davranışlarının değil, davranış örüntülerinin değişmesi gerektiği ve son olarak da eğitim etkinliklerinde
odaklanılması gereken ana unsurun bireyin gelişimine katkıda bulunma olduğudur. Eğitim olgusu, belli
bir işi ya da görevi yerine getiren işgörenlerin eğitimi ya da geliştirilmesi bağlamında ele alındığında,
bireysel beklentiler ve kurumsal hedefler doğrultusunda, yerine getirmekte oldukları işle ilgili olarak,
işgörenlere gereksinim duydukları bilgi, beceri ve tutumların kazandırılması yoluyla, gelişimlerine
katkıda bulunma süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç, belirlenen gereksinimler doğrultusunda, öğretim
sürecine ve bireyin öğrenmesine etki eden tüm değişkenlerin dikkate alındığı eğitim programları yoluyla
gerçekleştirildiğinde amacına ulaşabilmektedir.
İşletmeler açısından bakıldığında,
almalarını gerektiren başlıca nedenler neler olabilir?
işgörenlerin
sürekli
eğitim
İşletmelerde eğitimin taşıdığı önem konusunda daha geniş bir
tartışma için bakınız: Aydınlı, H.İ. ve Halis, M. (2004). Eğitimin İşletme Etkinliğindeki Yeri
ve Önemi. Erişim adresi: http://www.mevzuatdergisi.com/2004/02a/02.htm
54
www.hedefaof.com
Eğitim Programı
Eğitim programının ne anlama geldiği açıklanmadan önce, program kavramı üzerinde durmakta yarar
vardır. Program, belli bir çalışmanın amacını, bölümlerini, yöntemi ve süresini gösteren, kısaca sürecin
başlangıcından sonuçlanmasın adeğin ne tür iş ve işlemleri kapsayacağını gösteren ayrıntılı yapı olarak
adlandırılabilir.
Söz konusu çalışma alanı eğitim olduğunda, üzerinde ayrıntılı kararların alınacağı konunun eğitim
etkinlikleri ve bu etkinliklerin gerçekleştirilmesiyle ilgili olduğu söylenebilir. Bu bağlamda, eğitim
programı, işgörenlerin kazanmaları öngörülen yeterlikleri, bu yeterliklerin kazandırılması için belirlenen
içerik yapısını, öğrenme ortamını, kullanılacak yöntem, teknik ve stratejileri, işgörenlerin eğitim
sürecinde geçirecekleri yaşantıları ve değerlendirme sürecini içeren program olarak tanımlanabilir.
Burada eğitim programının taşıdığı anlam konusunda yapılmış değişik tanımlardan söz edilebilir. Bu
tanımlardan kimileri şöyledir:
•
Eğitim programı, belirlenen amaçları gerçekleştirmek için izlenen ya da eğitime katılacak kişiler
için öğrenme fırsatları sunan ayrıntılı çalışmadır (Ornstein ve Hunkins, 2009).
•
Eğitim programı, eğitim hedeflerine ulaşmak için planlanan ve yönetilen tüm öğrenme
yaşantılarıdır (Glatthorn, Boschee ve Whitehead, 2009).
•
Eğitim programını, elde edilen sonuçlar bağlamında ele alan Wiles ve Bondi (2007), eğitim
programının, bireylerin öğrenme sürecinde yerine getirecekleri etkinliklerle ya da ne
yapacaklarıyla değil, yaptıkları şeylerin sonunda öğrenecekleri yeterlikler ile ilgili olduğunu
belirtmektedir.
•
Eğitim programı; oluşturulan amaçları gerçekleştirmek için geliştirilmiş, öğrenenlerin
yeterliklerini geliştirecekleri tüm eğitsel yaşantıları kapsayan programdır (Parkay, Anctil ve
Hass, 2006).
•
Eğitim programı, gerçekleştirilmesi planlanan eğitimin amacını belirleyen, bilginin içeriğini ve
bilginin sunumu sürecinde kullanılacak yöntemleri, bireylerin kazanmaları öngörülen bilişsel,
duyuşsal ve devinsel yeterlikleri kapsayan plandır (Dijkstra, 2004).
Yukarıda yer alan tanımlar incelendiğinde, farklılıklar içermekle birlikte, ortak yönlerinin de olduğu
söylenebilir. Tüm tanımlarda vurgulanan öğeler; eğitim programlarının önceden belirlenen amaçları
gerçekleştirmek üzere düzenlendiği, bu nedenle sürecin her aşamasının amaçlara ulaşmaya katkı sağlayıcı
nitelikte planlandığı, eğitim sürecinin amacına ulaşması için tüm aşamalarla ilgili ayrıntılı ve doğru
kararlar alınması gerektiğidir.
Ele alınan tanımlamalara ve yapılan açıklamalara dayalı olarak, eğitim programı; öğrenme ve gelişimi
destekleyici her türlü etkinliği içeren, eğitim gereksinimlerine dayalı olarak belirlenen amaçlar
doğrultusunda, işgörenlerin davranış örüntülerini değiştirme sürecinin belirli ilkelere dayalı olarak, tüm
yönleriyle ve sistematik bir biçimde planlanması ile ilgili kararları içeren yapı olarak tanımlanabilir.
Eğitim programı, genel hatlarıyla “kimin, neyi, niçin, ne zaman, nerede ve nasıl” öğreneceğini
betimler. Buradan hareketle, işgörenlerin gereksinim duydukları yeterlikleri kazanmaları amacıyla
gerçekleştirilen tüm etkinlikler, eğitim programının kapsamına girer.
Eğitim programı, insan öğesinin yer aldığı her tür kurum ve kuruluşta geçerlik taşıyan, işin ya da
yaşamın gereklilikleri ile eğitim gereksinimleri arasındaki bağlantılarla ilgilidir (Braslavsky, 1999). Öteki
tüm kurum ve kuruluşlarda olduğu gibi, işletmelerdeki eğitim etkinlikleri de işgörenlerin yerine
getirmekte oldukları işle ilgili gereksinim duydukları yeterlikleri kazandırmak ve niteliklerini geliştirmek
amacıyla yürütülen eğitim programları aracılığıyla gerçekleştirilir. Bu bağlamda, eğitim etkinliklerinden
amaçlanan katkının elde edilmesinde, yukarıda önemi, kapsamı ve bileşenleri açıklanan eğitim
programlarının geliştirilmesi sürecinin çok iyi bilinmesi gerekir.
55
www.hedefaof.com
Eğitim programları, yalnızca bir kez geliştirilen, uygulanan ve
değerlendirilerek sonuçlandırılan bir süreç değildir. Eğitim etkinliklerinin niteliği; yetersiz
yönleri iyileştirilip güncelleme yapıldıkça artar.
Program Geliştirme
Program geliştirme, eğitim amaçlarının belirlenerek bireylere kazandırılacak yeterliklere dönüştürülmesi,
öğrenme yaşantılarının plşanlanması, öğretim süreçlerinin uygulanması, programın amaçlanan yeterlikleri
bireylere kazandırma konusunda hangi ölçüde etkili olduğunun değerlendirilmesi aşamalarından oluşan
bir araştırma sürecidir (Ertürk, 1993).
Program geliştirme; eğitim programının planlaması, uygulanması ve değerlendirilmesi süreci olarak
da tanımlanabilir (Lunenberg, 2011).
Bu iki tanımdan da anlaşılabileceği gibi, program geliştirme üç ana evreden oluşmaktadır. İlk
aşamada, işgörenlerin eğitim gereksinimlerine dayalı olarak bu gereksinimleri karşılayacak taslak
programın hazırlanması söz konusudur. Hazırlanan taslak programın ön denemelerinin yapılarak
niteliğinin sınanması ikinci aşamayı oluşturur. Son aşamada ise, ön denemede elde edilen sonuçlara
dayalı olarak program bütününde gerekli düzeltmelerin yapılması ve programın uygulamaya hazır hale
getirilmesi söz konusudur.
Bir programı ortaya çıkarmaya “hazırlama”, hazırlanan taslağın ön
denemelerini yapıp gerekli düzeltmeleri gerçekleştirmeye “geliştirme”, uygulamadaki bir
programda zaman için güncellemeler yapmaya da “iyileştirme” diyebiliriz
Yukarıda yer verilen bilgilere dayalı olarak, program geliştirme, işgörenlerin eğitim gereksinimlerini
karşılayarak onlara belirlenen yeterlikleri kazandıracak taslak programın hazırlanması, ön denemesinin
yapılması, gereksinim duyulan boyutlarının düzeltilmesi ve programın uygulanabilir bir yapı haline
getirilmesi süreci olarak tanımlanabilir.
Eğitim programlarının geliştirilmesi kapsamlı bir süreçtir (Wiles ve Bondi, 2007). Bu süreçte,
belirlenen gereksinimlere dayalı olarak program tasarlanır ve bir dizi ilişkili etkinlik gerçekleştirilir.
Tasarlanan programın, öngörülen ölçütlere uygunluğunun ve amaçladığı sonuçlara ulaşma derecesinin
belirlenerek, süreci daha nitelikli bir yapıya dönüştürecek kararların alınabilmesi amacıyla
değerlendirilmesi gerekir. Nitelik geliştirmenin en etkili yollarından birisi de değerlendirme yoluyla
geribildirim almadır.
Program geliştirmede amaç, belli bir işi ya da görevi yerine getirme konusunda, işgörenlerin var olan
bilgi, beceri ve tutumlarının yetersiz kalması sonucunda ortaya çıkan gereksinimlerinin karşılanmasıdır.
Bu bağlamda, gereksinim duyulan ve eğitime konu olan yeterliklerin uygun yöntem, teknik ve araçlarla
ve gerçekçi bir biçimde ortaya konulması yaşamsal önem taşır. Program geliştirme sürecinin izleyen tüm
aşamaları belirlenen yeterlikler doğrultusunda yapılandırılacağından, yeterliklerin gerçekçi bir biçimde
tanımlanmaması tüm süreci işlevsizleştirebilecektir. Öte yandan, belirlenen yeterlikleri işgörenlere
kazandırmada kullanılacak bağlamın niteliği, öğretim sürecinde işe koşulacak yöntemsel kararlar,
amaçlarla tutarlı, nicelik ve nitelik yönüyle zengin eğitsel ortamların düzenlenmesi, öngörülen
yeterliklerin hangi ölçüde gerçekleştiğinin geçerli ve güvenilir bir biçimde değerlendirilmesi, geliştirilen
programın amacına ulaşmasına etki eden öteki değişkenlerdir.
Program geliştirme süreci, ilgili tarafların oluşturduğu bir takım çalışmasını, işbirliğini gerektirir.
Nitelikli bir program; kapsamı, boyutu, süresi, amaçları gibi belirleyicilere bağlı olmakla birlikte,
program geliştirme uzmanı, konu alanı uzmanı, yöneticiler, öğretim tasarımcısı, ölçme ve değerlendirme
uzmanı, eğitimciler ve öğrenciler olmak üzere birçok kişinin katılımı ile geliştirilebilir (Macdonald,
2003).
56
www.hedefaof.com
Üzülerek belirtmek gerekir ki, eğitim programlarının geliştirmesi pek çok işletme tarafından yanlış
anlaşılmakta, yorumlanmakta ve uygulanmaktadır. Bu durum da, program, eğitimden beklenen katkıyı
sağlamaktan uzakta kalmakta, kaynakların israf edilmesine yol açmakta, çok daha kötüsü de işgörenlerin
eğitime ve kendilerini geliştirmeye olan bakış açılarını olumsuz yönde etkilemektedir.
Program geliştirme; eğitim konusuna karar verme, gereksinim belirleme çalışması yapılmadan
gelişigüzel bir biçimde işgören seçme, amaca hizmet etme derecesi göz önüne alınmadan belirlenen
ortamlarda, önceden hazırlanan ve niteliği tartışmalı sunumlarla işgörenlere belli bir içeriği sunma gibi
basit, ilkel, rastlantısal ve işlevsellikten uzak bir uygulama değildir. Dolayısıyla, eğitim programlarının
geliştirilmesi, amirlik, yöneticilik, ast ya da üst olma temelli kararlarla yürütülebilecek, bir işi ya da
görevi savma anlayışıyla gerçekleştirilebilecek bir süreç değildir. Eğitim programlarının geliştirilmesi, bu
alanda uzman bir grup gözetiminde, ilgili paydaşların karar ve görüşlerinin göz önüne alındığı, öğrenme
ve öğretme ilkeleri doğrultusunda, işbirliğine dayalı bir takım çalışması yoluyla geliştirilmesi gereken bir
karar verme sürecidir.
Program geliştirme etkinlikleri neden işbirliğine dayalı bir takım
çalışması gerektirir?
EĞİTİM PROGRAMLARININ GELİŞTİRİLMESİNE DUYULAN
GEREKSİNİM
İşgörenlerin sürekli eğitim almasını zorunlu kılan çok sayıda etmenden söz edilebilir. Sürecin en başında,
istihdam edilen işgörenin kuruma uyumunu, kurumun amaç ve politikalarından haberdar edilmesini
sağlamak eğitimi gerekli kılan nedenler arasındadır. İşgörenler, görev yapacakları işletmede
kendilerinden beklenen görev ve sorumlulukları, özlük hakları da içinde olmak üzere, öğrenmek
zorundadır. İşgörenlerin, yerine getirdikleri işle ilgili olarak, hizmet öncesinde edindikleri bilgilerin
çalışma ortamında yetersiz kalması, işgören eğitimini zorunlu kılan başka bir etmendir. Öte yandan,
işletme içinde yaşanan değişim ve gelişmelere uyum sağlama zorunluluğu, ürün türünde ya da üretim
süreçlerinde farklılaşma, işletmenin üretim süreçleri ve kullandığı teknoloji gibi nedenlerle, işin
gerektirdiği kimi bilgi ve becerilerin yalnızca iş başında öğrenilebilmesi, işgören eğitimi konusundaki
öteki gerekliliklerdir.
Bir işletme, işgörenlerinin aidiyet duygusunu geliştirmeyi, hatadan olabildiğince arınık mal ya da
hizmet üretmeyi, verimliliği artırmayı, ulusal ya da uluslararası pazarlarda talep görebilecek nitelikte mal
ve hizmet üretmeyi amaçlayabilir. Yukarıda belirtilenlerin dışında, işletmeler için, işgörenlerini
eğitmelerini zorunlu kılan yasal düzenlemeler de söz konusudur. İşgörenlerine, iş kazalarını ve meslek
hastalıklarını önleyici bilgiler vermek, iş güvenliğini sağlayıcı önlemler almak bunlar arasında
gösterilebilir. İşte yükseltilme, görev değiştirme, işletme içi yatay ve dikey geçişlerde işgörenlerin yeni
bilgi, beceri ve tutumlar kazanmalarını gerektirir. Tüm bunların başarılabilmesinin en uygun yolu
eğitimden, işgörenlerin sahip oldukları niteliklerin geliştirilmesinden geçmektedir.
İşletmelerdeki eğitim ve geliştirme çalışmaları; kurumsal gelişim, mesleki gelişim ve kişisel gelişim
olarak üç kümede tartışılabilir. Bir işletme, kurumsal gelişim amacıyla eğitim gereksinimi duyabilir.
Kurum kültürünün, vizyon, misyon, stratejik hedeflerin oluşturulması, yayılımının sağlanması vb. amaçlı
etkinlikler bu bağlamda ele alınabilir. İşletmelerde, gerçekleştirilen eğitim etkinlikleriyle işgörenlerin
yerine getirdikleri iş, işin yapılma yol ve yöntemleriyle ilgili bilgi, beceri ve tutum düzeyindeki
yeterliklerinin geliştirilmesi de amaçlanabilir. Bu tür durumlar mesleki gelişim bağlamında ele alınması
gereken örneklerdir. Ek olarak, kimi işletmeler, çalışanlarının bireysel ya da kişisel gelişim çabalarına
katkı sunmak amacıyla da yeterliklerinin gelişmesini, güdülenmelerini sağlamayı amaçlayabilir. Bu
bağlamda eğitim, tanımlanmış bir yeterlik alanında işgörenlere gereksinim duydukları bilgi, beceri ve
tutumların kazandırılması amacıyla planlanan ve gerçekleştirilen etkinliklerdir.
57
www.hedefaof.com
İşgörenlerin mesleki ya da kişisel anlamda daha donanımlı hale
gelmeleri doğrudan ya da dolaylı olarak bireyin, toplumun ve ilgili kurum ya da kuruluşun
gelişimi için de atılmış bir adımdır.
İşgörenlerin, gereksinim duydukları yeterliklere ulaşmaları, eğitim sürecinde geçirdikleri yaşantıların
niteliği ile doğrudan ilişkilidir. Bu yönüyle, eğitsel yaşantıların niteliğinin, süreç sonunda ulaşılan yeterlik
düzeyinin temel belirleyicisi olduğu söylenebilir. İşgörenlerin eğitim sürecinde nitelikli yaşantılar
geçirebilmeleri, süreci etkileyen tüm değişkenlerin belirli bir sistematik kapsamında, bilimsel bir
anlayışla, planlı/programlı olarak ele alınmasıyla ve özenle uygulanıp değerlendirilmesiyle olanaklıdır.
Rastlantısal olarak işleyen bir sürecin başarıya ulaşması, başka bir deyişle de amacına hizmet etmesi,
ancak tesadüflere bağlıdır. Bireylerin ve kurumların sahip oldukları özellikler, koşulları, zaman, para,
ortam vb. kıt kaynaklar göz önüne alındığında, böyle bir sürecin rastlantılara bırakılması, kaynak
savurganlığından ve zaman kaybından öte bir anlam taşımaz.
Çalışma alanıyla ilgili bilgi, beceri ve tutumlara en üst düzeyde sahip işgörenlerin, işletmeler için
ikamesi güç ve önemli bir kaynak olduğu, üretim alanı gözetilmeksizin tüm kurum ve kuruluşların
uluslararası bir rekabet ortamında bulundukları günümüzde hiçbir kurum ya da kuruluşun israf etmeyi
göze alacağı atıl kaynakları yoktur.
Bireylerin çalışma alanlarıyla ilgili öngörülen yeterlikleri kazanmaları için nitelikli eğitsel ortamlarda
geçirecekleri zengin yaşantılara, bu koşulların sağlanması için de nitelikli eğitim programlarına
gereksinim vardır. İnsan kaynaklarının geliştirilmesi konusunda ulaşılan sonuçlar, bu amaçla geliştirilerek
uygulanan eğitim programlarının niteliği ile doğru orantılıdır.
İşgörenlere belirli yeterlikleri kazandırmak amacıyla gerçekleştirilen eğitim etkinlikleri kapsamı,
yapısı ve türüne göre değişik alt başlıklar halinde uygulanmaktadır. Kısa süreli bilgilendirme toplantıları,
işbaşı eğitimleri, çalıştaylar, görüşmeler ve seminerler bu tür uygulamalardan bazılarıdır. Bu kapsam ve
sürede ele alınacak eğitim amaçlı etkinlikler için eğitim programlarının geliştirilmesi yerine öğretim
tasarımı yapılması çok daha doğru ve akılcı bir yaklaşımdır. Eğitim programlarıyla karşılaştırıldığında, bu
tür eğitim uygulamaları daha mikro düzeyde ve işevuruk etkinlikler olarak değerlendirilmelidir.
Eğitim programları, birden çok ders, seminer, çalıştay vb. içeren çok boyutlu ve kapsamlı
uygulamalar olarak ele alınmalıdır. Bu yönüyle, işgörenlerin eğitim programları aracılığıyla kazanmaları
amaçlanan yeterlikler kapsam olarak geniş, ayrıntılı ve çok yönlüdür.
EĞİTİM PROGRAMLARININ GELİŞTİRİLMESİ SÜRECİ
Bu ünitede, program geliştirme kavramı ele alınırken ısrarla vurgulanan konulardan birisi de eğitim
programlarının geliştirilmesinin, bir takım çalışmasını ve işbirliğini gerektirdiğidir. Söz konusu
işbirliğinin kimleri kapsayacağaı, ne şekilde çalışılacağı, kimin hangi süreçlerde etkin görev alacağı gibi
konular eğitim programlarının geliştirilmesi sürecinde karara bağlanması gereken öncelikli konulardır.
Program geliştirme sürecinde oluşturulması gereken gruplardan ilki koordinasyon grubudur.
Geliştirilecek programla ilgili en üst düzeyde karar alacak bu kurulda, işletme tepe yönetiminden
temsilciler, ara kademe yöneticileri, insan kaynakları ya da eğitim birimi yöneticileri, program geliştirme
uzmanı, işgören temsilcileri, sendika temsilcileri, kalite biriminden temsilciler, eğitici temsilcileri, konu
alanı uzmanları ve olanaklı ise müşteri temsilcileri yer alabilir. Bu grup, ne tür bir eğitim programının
geliştirilmesi gerektiği, programdan beklentiler, program için ayrılacak bütçe, zamanlama, eğitilecek kitle
vb. konularda kararlar alan, geliştirilecek programın onaylanması ve uygulanması noktasında da söz
sahibi olan gruptur.
Program geliştirme sürecinde oluşturulması gereken gruplardan ikincisi, söz konusu eğitim
programını planlanması, hazırlanması, ön denemesinin yapılması, değerlendirilmesi ve gerekli
düzeltmelerin tamamlanması aşamalarında sürekli ve etkin görev yapacak olan geliştirme grubudur. Bu
grupta, program geliştirme uzmanı, ölçme ve değerlendirme uzmanı, öğretim tasarımcısı ve konu alanı
uzmanı gibi kişiler bulunur. Bir işletmede birden çok geliştirme grubu olabilir.
58
www.hedefaof.com
Program geliştirme sürecinde oluşturulması gereken gruplardan üçüncüsü, ihtiyaç duyulan konularda
program çalışma grubuna danışmanlık yapabilecek uzmanlardan oluşan program danışma grubudur. Bu
grupta geliştirilmesi öngörülen programın tür, boyut ve kapsamına göre ve duyulan gereksinime göre,
eğitim psikoloğu, felsefeci, sosyolog, halkla ilişkiler uzmanı, eğitim teknoloğu, işletmenin insan
kaynakları ya da eğitim sorumlusu gibi kişiler görev yaparlar. Ancal işletmelerde çoğu zaman bu grubun
yapacağı görevleri koordinasyon grubu üstlenmektedir.
Eğitim programının planlanması, hazırlanması, ön denemesinin yapılması, değerlendirilmesi ve
gerekli düzeltmelerin tamamlanması aşamalarının oluşturucusu program geliştirme grubu, her program
için bir program geliştirme çalışma planı hazırlamalıdır.
Program geliştirme çalışma planı, aşağıdaki başlıkları ve bu başlıklara ilişkin olarak alınan kararları
ve açıklamaları içermelidir:
İşlem Ağının Oluşturulması
Program geliştirme sürecinde, program geliştirme grubu tarafından hazırlanarak koordinasyon grubunun
onayına sunulması gereken bu çizelgede, program geliştirme sürecindeki tüm işlemler, içerikleriyle
birlikte ayrıntılı bir biçimde ele alınır. Program geliştirme sürecinde işlem ağı oluşturma konusunda yol
gösterici olması amacıyla oluşturulan bilgiler Çizelge 1’de sunulmuştur.
Çizelge 3.1: İşlem ağı oluşturma
Aşama
İşlem numarası
1
Alt işlem
Etkinlikler
1.1
1.1.1
1.2
1.2.1
2.1
2.1.1
2.2
2.1.1
3.1
3.1.1
3.2
3.2.1
4.1
4.1.1
4.2
4.2.2
Planlama
2
Taslak Oluşturma
3
Ön deneme yapma
Uygulamaya hazır
duruma getirme
4
İşlem ağı oluşturma sürecinde, öncelikle program geliştirme süreci aşamalandırılmalıdır. Ardından,
her aşamada gerçekleştirilmesi öngörülen işlemler, bu işlemlere bağlı alt işlemler ve bu kapsamda
gerçekleştirilecek etkinliklerin neler olduğu raporlaştırılmalıdır. Her aşama, birbirine bağlı birden çok
işlem, alt işlem ya da etkinlikten oluşabilir. Burada önemli olan, program geliştirme sürecinde kılavuz
niteliğindeki bu yapının oldukça ayrıntılı ve her boyutu kapsayıcı nitelikte oluşturulmasıdır. Etkinlikler,
ilgili olduğu alt işlem ve bağlı olarak işlemin nasıl gerçekleştirileceğini, neler yapılacağını somut olarak
ortaya koymalıdır.
İş-Zaman Akış Şemasının Oluşturulması
Program geliştirme grubu tarafından hazırlanması gereken bir başka dokuman da iş-zaman akış şemasının
oluşturulması ile ilgilidir. Bu dokumanda, süreç içerisinde yapılacak her işlem basamaklandırılmış bir
ayrıntıda ve her basamak da gerçekleştirilmesi öngörülen zaman dilimi ve öngörülen süre bağlamında ele
alınır. Program geliştirme grubu, hazırladığı iş-zaman akış şemasını da koordinasyon grubunun onayına
sunmak ve onay almak zorundadır.
Program geliştirme sürecinde işlem ağı yaratma konusunda yol gösterici olması amacıyla oluşturulan
bilgiler Çizelge 2’de verilmiştir.
İş-zaman akış şeması, program geliştirme süreci içerisinde gerçekleştirilecek her işlemin, başlangıç ve
bitiş tarihlerinin, bu bağlamda gereksinim duyulan ya da öngörülen toplam gerçekleştirme süresinin ve
59
www.hedefaof.com
söz konusu işlem ya da işlemlerin kimler tarafından gerçekleştirileceği konularına ilişkin alınan kararları
yansıtır.
Çizelge 3.2: İş-zaman akış şeması
Aşama
İşlem
Başlangıç tarihi
Bitiş tarihi
Toplam süre
İşlem
sorumlusu
1
Planlama
2
Taslak
Oluşturma
1
Ön deneme
yapma
1
Uygulamaya
hazır duruma
getirme
1
2
2
2
Program Geliştirme Bütçesinin Oluşturulması
Birbiri ile bağlantılı çok sayıda işlemi içeren eğitim programının geliştirilmesi, ekonomik boyutu da göz
önüne alınması gereken bir süreçtir. Ekonomik faktörler; ön hazırlık yapma, dokümantasyon, ulaşım,
beslenme, çoğaltma işlemleri, ulaşım, uzmanların ücretleri, öğretim materyallerinin üretilmesi, ön
denemenin yapılması, veri toplama, veri çözümleme, rapor hazırlama gibi etmenlerin doğal bir sonucu
olarak ortaya çıkmaktadır. Bu yönüyle, eğitim programlarının tasarlanması, uygulanması ve
değerlendirilmesi boyutlarının ne tür bir ekonomik kaynak gerektirdiği gerçekçi biçimde ve ayrıntılı
olarak planlanmalı ve bu konuda koordinasyon grubunun onayı alınmalıdır.
Program geliştirme grubu, program geliştirme çalışma planını hazırlayıp, koordinasyon grubunun
onayını aldıktan sonra, eğitim gereksinimlerini belirleyerek program geliştirme sürecine başlangıç yapar.
Program geliştirme bütçesinin hazırlanması konusunda yol gösterici olması amacıyla oluşturulan bilgiler
Çizelge 3’de verilmiştir.
Çizelge 3.3: Program geliştirme bütçesi
Aşama
Bütçe türü
Gerekçe
Birim fiat
Sayı/süre/kişi
Toplam maliyet
Takvim
Planlama
Ön deneme
yapma
Uygulamaya
hazır
duruma
getirme
Toplam
Program geliştirme süreci; planlama, taslak oluşturma, ön deneme yapma ve uygulamaya hazır hale
getirme aşamalarından oluşur. Bu bağlamda; program geliştirme sürecinin her aşamasında, ne tür bir
bütçeye (harcama, çoğaltma, rapor oluşturma, ulaşım, danışmanlık, vb.) gereksinim olduğu bütçe
oluşturmada karara bağlanması gereken bir durumdur. Öte yandan, bu tür bir bütçeye neden gereksinim
duyulduğu ya da program geliştirme süreci açısından taşıdığı önem, söz konusu işin birim fiatının ne
60
www.hedefaof.com
olduğu, birim fiatın, sayı, toplam saat ya da kişi türünden karşılığı ve toplam maliyetinin belirlenmesi
bütçe oluşturmada yanıtlanması gereken öteki sorulardır. Program geliştirme süreci için gereksinim
duyulan bütçeye ilişkin ödemelerin hangi zaman aralıklarında ve ne şekilde ödenmesi gerektiği de bütçe
oluşturmada karara bağlanmalıdır.
Eğitim Gereksinimlerinin Belirlenmesi
Program geliştirme sürecinin başlangıç noktası, geliştirilmesi öngörülen programa duyulan gereksinimin
ortaya konulduğu eğitim gereksinimlerinin belirlenmesi aşamasıdır. Gereksinim belirleme, işgörenlerin
yerine getirdikleri iş ya da işin yapılma yollarıyla ilgili gereksinimleri hakkında bilgi toplama ve analiz
etme etkinliklerini kapsayan süreçtir.
Eğitim gereksinimlerinin belirlenmesi konusu, bu kitabın ikinci bölümünde ayrıntılı bir biçimde ele
alınmıştır. Eğitim programı geliştirme sürecinde yapılması gereken ilk iş, eğitilecek insan grubunun ne tür
bir eğitime gereksinimi olduğunun belirlenmesidir. Bu durumun temel nedeni, eğitim gereksinimlerinin,
geliştirilecek programın var oluş nedeni ve amaçların belirleyicisi, yol göstericisi olmasıdır. Gereksinim
belirleme çalışmaları, eğitim programlarının planlanmasında, uygulanmasında ve değerlendirilmesinde
göz önüne alınması gereken temel ölçüttür (Grant, 2002; Witkin ve Altschuld, 1995).
Bir eğitim programı, hedef kitlede yer alan insanların gereksinimlerini
karşıladığı ölçüde işlevseldir.
Eğitim gereksinimlerinin belirlenmesi sürecinde kullanılan farklı yaklaşımlar vardır. Bu
yaklaşımlardan ilki, farklar yaklaşımıdır. Bu yaklaşıma göre eğitim gereksinimi, işgörenin var olan beceri
düzeyi ile sahip olması gereken beceri düzeyi arasındaki farkın belirlenmesi ile saptanır. Bir başka
yaklaşım demokratik yaklaşımdır. Bu yaklaşımda gereksinimler, referans alınan gruplar tarafından
istenilen değerlerin ve değişikliklerin incelenmesiyle saptanır. Bir işletme söz konusu olduğunda, ara
kademe yöneticileri ya da tepe yöneticiler bu referans gruplarına örnek gösterilebilir. Gereksinim
belirlemede yararlanılan başka bir yaklaşım analitik yaklaşımdır. Analitik yaklaşımda, iş, yaşam, sektör,
küresel ve ulusal düzeydeki gelişmelerin analiziyle, ortaya çıkması muhtemel gereksinimlerin
belirlenmesi söz konusudur. Son olarak, eğitim gereksinimlerinin belirlenmesinde kullanılan bir yaklaşım
da betimsel yaklaşımdır. Bu yaklaşımda ise gereksinimler, belli bir yeterliğin ya da niteliğin yokluğu
nedeniyle ortaya çıkan sonuçlarla, söz konusu niteliğin varlığının sağlayacağı katkıların kıyaslanmasıyla
belirlenir (Bilen, 2006; Demirel, 2010).
Program geliştirme ve gereksinim analizi birbirleriyle oldukça yakından ilişkilidir. Bu durumun temel
nedeni, program geliştirme çalışmalarının belli bir gereksinimi karşılamaya dönük olma zorunluluğudur.
Gereksinimler, gerçekçi bir biçimde belirlenmesi durumunda öğretim hedeflerinin belirlenmesine yol
gösterir (Horton ve Raggatt, 1982). Eğitime konu olan gereksinimler, işin niteliğine doğrudan ya da
dolaylı olarak etki edecek bireysel gereksinimler ya da mesleki gereksinimler şeklinde olabilir (Nieto,
2000; Polka ve Mattia, 2009).
Belirlenen gereksinimler, eğitim programlarının geliştirilmesi sürecinin yanısıra, eğitim etkinliklerinin
yürütülmesinde de yol göstericidir. Gereksinimlere dayalı olarak oluşturulacak olan program hedefleri;
içerik, öğrenme-öğretme süreci ve değerlendirme aşamalarının gereksinimleri karşılayıp karşılamadığı
konusunda geri bildirim verir. Bu durum, eğitim programlarının geçerliğini sınamada oldukça önemlidir.
Eğitim gereksinimleri ile program geliştirme ilişkileri için bakınız:
Şencan, H. ve Erdoğmuş, N. (2005). İşletmelerde Eğitim İhtiyacı Analizi. İstanbul: Beta.
Eğitim gereksinimlerinin belirlemesinin ardından, program geliştirme grubunun, geliştirilecek olan
eğitim programında temel alınacak program tasarım yaklaşımına ve program geliştirme modeline karar
vermesi yerinde olacaktır.
61
www.hedefaof.com
Program Tasarımı Yaklaşımına Karar Verme
Program geliştirme grubunun karar vermesi gereken bir başka konu da, geliştirilecek programın hangi
tasarım yaklaşımını temel alacağına karar vermektir. Program tasarım yaklaşımları; konu merkezli
tasarımlar, öğrenen merkezli tasarımlar, sorun merkezli tasarımlar gibi başlıklar altında kümelenmektedir.
Oldukça yaygın bir kullanım alanına sahip olan konu merkezli program tasarımı yaklaşımında; eğitimin
amaçları ve eğitim içeriği oldukça ön plandadır. Belirlenen içeriğin eğitim verilmesi öngörülen gruba
aktarımını temel alır. Bu yönüyle geleneksel eğitim anlayışını temsil ettiği söylenebilir. Konu merkezli
program tasarımı yaklaşımı, konu tasarımı, disiplin tasarımı, geniş alanlı tasarım ve süreç tasarımı olmak
üzere, yaygın olarak dört farklı biçimde uygulanmaktadır: Öğrenen merkezli program tasarımı
yaklaşımında, tasarımın merkezinde eğitim alacak grubun ilgileri ve gereksinimleri vardır. Öğrenen
merkezli yaklaşımlar, yaşantı merkezli tasarımlar, radikal tasarımlar ve hümanistik tasarımlar gibi alt
başlıklara ayrılmaktadır. Bu sınıflamada belirleyici olan, eğitim gereksinimlerinin önceden mi, uygulama
sürecinde mi, grup düzeyinde mi yoksa bireysel olarak mı ele alınması gerektiğidir. Bireysel farklılıklara
dayalı programların geliştirilmesi isteği ve eğitim gereksinimlerinin önceden bilinemeyeceği ya da
öngörülemeyeceği vurgusu bu tür tasarımlarda oldukça öne çıkan görüşler arasındadır. Sorun merkezli
program tasarım yaklaşımı ise, eğitime katılacak bireylerin gereksinimlerini dikkate almakla birlikte,
özellikle kültürel ve toplumsal davranışların öğretimine odaklanır. Bu tasarım yaklaşımında, eğitim
programlarının toplumsal sorunlara, gerçek yaşamda karşılaşılan sorunların çözümlenmesine öncelik
vermesi gerektiği görüşü baskındır (Walker, 1990).
Program Geliştirme Modeline Karar Verme
Hatırlanacağı gibi, eğitim programı kavramı açıklanırken, bir eğitim programının, genel hatlarıyla “kimin,
neyi, niçin, ne zaman, nerede ve nasıl” öğreneceğini tanımlayan program olduğu vurgusu yapılmıştı. Bu
bilgiden hareketle, eğitim programlarının geliştirilmesi sürecinin yukarıdaki sorulara verilen yanıtları ve
bu konuda alınan kararları içerdiği söylenebilir. Eğitim programlarının geliştirilmesi sürecinin hangi
aşamalardan oluştuğu konusunda kimi farklı modeller söz konusudur. Bu modellerin ortak özelliği,
modeli geliştiren kişilerin adları ile anılmalarıdır.
Tyler program geliştirme modeli, kendisinden sonra geliştirilen tüm modelleri de etkileyen bir
modeldir. Bu model dört temel konu üzerine kuruludur. Gerçekleştirilmesi hedeflenen eğitimsel
amaçların neler olduğu, amaçların gerçekleştirilmesi için bireylere kazandırılması gereken yeterliklerin
neler olması gerektiğinin belirlenmesi, söz konusu yeterliklerin en etkili biçimde kazandırılabileceği
eğitsel düzenlemelere karar verme ve değerlendirme boyutu olarak da ele alınabilecek, programın
amaçlara ulaşma derecesinin belirlenmesidir (Tyler, 1993).
Taba program geliştirme modeli, programın amaçlarının ifade edilmesi, içeriğin seçimi ve
düzenlenmesi; amaçlara ulaşmayı olanaklı kılacak öğrenme-öğretme süreçlerinin belirlenmesi ve
değerlendirme aşamalarından oluşur. Bununla birlikte, Taba, program geliştirme sürecini yedi aşamada
ele almaktadır. Bu aşamalar; eğitim gereksinimlerinin belirlenmesi, amaçların ifade edilmesi, içeriğin
seçilmesi, içeriğin düzenlenmesi, öğrenme yaşantılarının seçimi, öğrenme yaşantılarının düzenlenmesi ve
değerlendirme sürecinin düzenlenmesidir (Taba, 1962).
Taba-Tyler program geliştirme modeli, sentez olarak da ele alınabilecek bir modeldir. Model, Taba
modeli ile Tyler modelinin bileşkesi niteliğindedir. Program amaçlarının belirlenmesi ve bireylere
kazandırılacak davranış ya da yeterlikler biçiminde tanımlanması modelin ilk aşamasıdır. Modele göre,
belirlenen amaçlar içerik ile ilişkilendirilmelidir. Modelin ikinci boyutu içerik özelliklerinin belirlenmesi,
üçüncü boyutu programın gerektirdiği öğretme-öğrenme süreçlerinin yapılandırılması ve son olarak da
girdi, süreç ve çıktı olmak üzere ayrıntılı değerlendirmenin planlanmasıdır.
Saylor, Alexander ve Lewis program geliştirme modeli, program geliştirmeyi sistematik bir yapıda ele
alan bir modeldir. Model; programın genel ve özel amaçların belirlenmesiyle başlar. İzleyen aşama,
program içeriğinin düzenlenmesi ve içeriğe uygun öğrenme yaşantılarının oluşturulmasıdır. Bu aşamanın
ardından program, hazırlanan öğretim planları doğrultusunda uygulanır. Eğiticilerin, uygulama sürecinde
içeriğe uygun yöntem, teknik, strateji ve öğretim materyallerini seçmeleri gerekir. Son aşama program
62
www.hedefaof.com
tasarımcılarının ve eğiticilerin program hakkında karar vermelerini gerektiren değerlendirme aşamasıdır
(Saylor ve diğerleri, 1981).
Miller ve Seller program geliştirme modeli, amaçlar ve hedef davranışların belirlenmesi süreciyle
başlar. Buna dayalı olarak, öğrenme yaşantıları kararlaştırılır ve öğretim sürecinde işe koşulacak
stratejiler belirlenir. Bu modelde içerik boyutu öngörülmemiştir. Hazırlanan program uygulanır ve
değerlendirme yoluyla etkililiği belirlenir (Ornstein ve Hunkins, 2009).
Davies program geliştirme modeli, iş ve görev analizi temelinde yapılandırılmıştır. Bu yönüyle,
bireylere mesleki ve teknik yeterliklerin kazandırılmasına dönük bir model olduğu söylenebilir. Eğitimin
amaçları, öğrencilerin nitelikleri, öğretim stratejisi, öğretim süreci ve öteki tüm bileşenler iş ve görev
analizine göre karara bağlanır. İş ve görev analizi yoluyla, işin gerektirdiği bilgi, beceri ve tutumlar
belirlenerek bu ölçütler doğrultusunda bireylerin eğitim gereksinimleri belirlenir. Eğitim gereksinimlerine
dayalı olarak da eğitim amaçları oluşturulur. İzleyen aşama, amaçlara uygun içeriğin ve öğretim
durumlarının belirlenmesidir. Bir ön uygulama ile program değerlendirilir, gerekli düzenlemelerin
ardından da uygulanır. Son aşama, elde edilen sonuçların değerlendirilmesidir.
Yeterliğe dayalı program geliştirme modeli, sistematik temelli model örneklerinden biri olarak kabul
edilebilir. Program geliştirmeyi; girdi, süreç, çıktı ve geribildirim düşüncesiyle ele alır. Model beş
aşamadan oluşur. Bunlar; analiz, tasarım, geliştirme, uygulama ve değerlendirmedir. Modele göre,
süreçteki her aşamanın amacına ulaşması bir önceki aşamanın başarısına bağlıdır. Model, eğitilecek
kişilerin ve işin gereksinimlerinin belirlenmesi ile başlayıp ve bireylerin elde ettikleri sonuçların
değerlendirilmesi ile sona erer. Eğitim gereksinimlerinin gerçekçi bir biçimde belirlenmesi, modelin
başarısı için büyük önem taşımaktadır. Geribildirim ise modelin tüm aşamalarının gözden geçirilmesi ve
gerekli düzenlemelerin yapılarak istenilen sonuçlar alınıncaya kadar sürdürülmesi bakımından önemli
görülmektedir (Kallioinen, 2007).
Kerr program geliştirme modeli, program geliştirme sürecini dört aşamada ele alır. Bu aşamalar;
amaçlar, bilgi, değerlendirme ve öğrenme yaşantılarıdır. Modele göre; her aşama öteki aşamaları etkileme
gücüne sahiptir. Modelde süreç, amaçların belirlenmesi ile başlar. İkinci aşama, amaçlara dayalı olarak
bilginin oluşturulması, üçüncü aşama değerlendirme ve son aşama da öğrenme yaşantılarının
oluşturulmasıdır (Smith, 2000).
Görüldüğü gibi, yaklaşımları farklı olsa da, eğitim amaçlarının oluşturulması, içeriğin düzenlenmesi,
öğretim süreçleri ve değerlendirme hemen hemen tüm modellerde yer alan ortak öğelerdir.
İlgili alanyazında, program geliştirme süreci, programın planlanması, program tasarısının
hazırlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi olmak üzere dört temel aşamada ele alınmaktadır.
Program geliştirme sürecinin planlanması aşamasında yapılması gerekenler; çalışma gruplarının
oluşturulması, çalışma planının hazırlanması, uygun araç, yöntem ve tekniklerle eğitim ihtiyaçlarının
belirlenmesidir. Program tasarısının hazırlanması aşamasında ise; eğitim programının amaç, içerik,
öğrenme-öğretme süreci ve değerlendirme olmak üzere tüm yönleriyle düzenlenmesi söz konusudur.
İzleyen işlem, taslak olarak geliştirilen programın uygulanmasıdır. Planlanan ve uygulanan eğitim
programının değerlendirilmesi süreçteki son aşamadır. Değerlendirme yoluyla, uygulanan programların
etkililiği hakkında karar verilir. Öte yandan, değerlendirme sonucu elde edilen bulgulara dayalı olarak,
söz konusu programın geliştirilmeye açık alanları belirlenir ve program iyileştirme sürecine süreklilik
kazandırılır. Bir program geliştirme sürecinde göz önüne alınması gereken temel boyutlar ve yanıtlanması
gereken başlıca sorular şunlardır:
•
Programın geliştirileceği kurumun programdan beklentileri nedir?
•
Programın genel amaçları nelerdir?
•
Program ne tür yeterlikleri içermektedir?
•
Programın gerektirdiği maliyet nedir?
•
Programın hedef kitlesi kimdir ve temel özellikleri nelerdir?
63
www.hedefaof.com
•
Programın amacına ulaşması ne tür bir öğretim tasarımını gerektirmektedir?
•
Programın amaçlarına ulaşması ne tür bir içeriği gerektirmektedir?
•
İçerik ne şekilde yapılandırılmalı ve sunulmalıdır?
•
Belirlenen yeterliklerin işgörenlere kazandırılması ne tür eğitsel ortamları gerekli kılmaktadır?
•
Söz konusu eğitsel ortamlar hangi kaynaklardan sağlanacaktır?
•
Program uygulanmasının gerektirdiği süre nedir?
•
Ne tür bir zaman planlamasına gereksinim vardır?
•
Temel öğrenme kaynakları neler olmalıdır?
•
Kullanılacak öğretim materyalleri nelerdir?
•
Destek niteliğinde, pekiştirici etkinlikler neler olmalıdır?
•
Program hangi araç ve yöntemlerle ve ne şekilde değerlendirilecektir?
•
Değerlendirme sonuçları ne amaçla kullanılacaktır?
•
Programdaki başarı ya da başarısızlık ne şekilde belirlenecektir?
Eğitim programlarının geliştirilmesi; gereksinimlere dayalı olarak programın amaçlarının
belirlenmesi, işgörenlere kazandırılacak yeterliklere dönüştürülmesi, içeriğin seçimi ve düzenlenmesi,
öğrenme yaşantıları ve eğitim durumlarının tasarımlanması, uygulamanın gerçekleştirilmesi, programın
öngörülen yeterlikleri işgörenlere kazandırma konusundaki etkililiğinin değerlendirilmesi ve gerekli
düzenlemelerin yapılmasının ardından programın gerçek/yaygın uygulamaya hazır duruma getirilmesi
aşamalarından oluşan bir süreçtir (Marsh, 2009).
Program geliştirme grubu, yukarıda sözü edilen çalışmaları hazırlayıp gerekli kararları verir ve
koordinasyon grubunun onayını aldıktan sonra eğitim programını geliştirme sürecine başlar. Bu
sistematik, aşağıda genel çizgileriyle açıklanmaktadır.
Eğitim Amaçlarının Oluşturulması
Eğitim programlarının geliştirilmesi sürecinde ikinci aşama; belirlenen eğitim gereksinimlerine bağlı
olarak programın amaçlarının ortaya konulmasıdır. Eğitim amaçları, işgörenlerin eğitim sürecinde
kazanmaları hedeflenen bilgi, beceri ve tutum türündeki yeterlikleri ifade etmektedir (Lattuca ve Stark,
2009). Eğitim amaçların belirlenmesi ile programa katılacak işgörenlere yönelik gelişimsel beklentiler
ortaya konulur. Bununla birlikte, eğitim amaçlarının oluşturulmasıyla, eğitim programın varoluş nedenleri
tanımlanır, programın öteki tüm boyutlarının da amaçlar doğrultusunda düzenlenmesinin önü açılmış
olur. Eğitim amaçları, değerlendirme yapabilmenin de önkoşuldur.
Amaçlar, eğitim programlarının yönlendiricisidir.
Eğitim amaçları, programa katılacak işgörenlere ne tür yeterlikler kazandırılacağı dikkate alınarak
belirlenir. Eğitim amaçlarının sınıflandırması konusunda geliştirilen yaklaşımlar arasında, alanda en çok
kullanılan Benjamin Bloom tarafından geliştirilen sınıflamadır.
Aşamalı amaç yazma yaklaşımını benimseyen bu sınıflamada amaçlar; bilişsel, duyuşsal ve devinsel
olmak üzere üç alanda sınıflandırılmıştır. Bilişsel alan; bilme, algılama, hatırlama ve sorgulama gibi
süreçlerle ilgili amaçları kapsamaktadır. Bilişsel alan, zihinsel öğrenmelerin çoğunlukta olduğu ve
bireylerin zihinsel yetilerinin geliştirildiği alandır (Şimşek, 2011). Bir işgörenin, görev yaptığı üretim
bandındaki iş akışını açıklayabilmesi bu alana örnek gösterilebilir. Duyuşsal alanda duyguların yanısıra
tutum, inanç ve değer verme gibi niteliklerle ilgili amaçlar yer almaktadır. İşgörenlerin görev yaptıkları
64
www.hedefaof.com
işletmeye ilişkin olumlu duygulara sahip olmaları, işlerini yapmaya istekli olmaları ya da verimli
çalışmayı önemsemeleri duyuşsal yeterliklere örnek gösterilebilir. Zihin ve kas koordinasyonunu
gerektiren becerilerin baskın olduğu devinsel alan ise algılama, kılavuzla birlikte yapma, beceri haline
getirme, duruma uydurma ve yaratma alt basamaklarından meydana gelmektedir. Devinsel alan, belirli
kas gruplarını doğru kullanarak bir işi ya da belli bir yeterliği gerçekleştirmeye yönelik amaçları
kapsamaktadır (Marsh, 2009). Bir torna makinesini doğru kullanma, vidayı belirlenen nitelikte ve
öngörüldüğü biçimde sıkma devinsel alanla ilgili bir yeterlik örneğidir.
Eğitim amaçlarının oluşturulması konusunda önem taşıyan bir başka önemli konu da, işgörenlere
kazandırılacak yeterliklerin türünün belirlenmesine ek olarak, söz konusu yeterliğin hangi düzeyde
kazandırılacağına karar verilmesidir çünkü her üç alan da (bilişsel, duyuşsal ve devinsel) oldukça farklı
yeterlik düzeylerinden oluşmaktadır. Bu konuda genel anlamda yol gösterici olan, işletmenin beklentileri,
işin gereklilikleri ve işgörenlerin bu konudaki eğitim gereksinimleridir. Eğitim amaçlarının aşamalı
sınıflaması konusunda oluşturulan içerik, Çizelge 4’de yeterlik türü, yeterlik düzeyleri ve yeterlik türleri
ile yeterlik alanları ilişkilendirilerek verilmiştir.
Çizelge 3.4: Eğitim amaçlarının aşamalı sınıflaması
Eğitim amacının ilgili olduğu yeterlik türü
Tanıma, anımsama, yorumlama,
örnek gösterme, sınıflama, özetleme,
sonuç çıkarma, karşılaştırma,
açıklama, yapma, tamamlama,
farklılaştırma, örgütleme, niteleme,
kontrol etme, eleştirme, oluşturma,
planlama.
İstekli olma, eyleme geçme,
kabul etme, çaba harcama,
müdahale etme, savunma,
tartışma, gösterme, izleme,
dinleme, yargılama,
düzenleme, katılma,
paylaşma, destekleme, değer
verme, iş birliği yapma,
uygulama
Yaratma
Duruma uydurma
Beceri haline gerime
Kılavuzla yapma
Algılama
Kişilik haline getirme
Devinsel
Örgütleme
Değer verme
Tepkide bulunma
İsteklilik gösterme
Yaratma
Duyuşsal
Değerlendirme
Analiz etme
Uygulama
Anlama
Hatırlama
Bilişsel
Seçme, ayırt etme,
ilişkilendirme, başlama,
gösterme, hareket etme,
izleme, tekrar etme,
yapılandırma, güçlendirme,
organize etme, uyarlama,
değiştirme, çeşitlendirme,
birleştirme, oluşturma, yapma
Yeterliğe dayalı amaç yazma yaklaşımına göre, eğitim programlarında amaçlar konusunda dikkat
edilmesi gereken en önemli noktalardan birisi, amaçların program sonunda işgörenlerin sahip olacakları
davranışlar ya da yeterlikler biçiminde ifadelendirilmesidir. Amaçların doğru bir şekilde oluşturulup,
davranışlar ya da yeterlikler olarak ifade edilmesi, öğretim etkinliklerini yönlendirme ve değerlendirme
için anlamlı bir temel sağlar (Wiles ve Bondi, 2007). Bu yaklaşım, programın sonunda öğrenenlerin hangi
standartlarda ve neleri yapabileceklerini ortaya koyması bağlamında katkı sağlar. Bu yönüyle amaçlar,
eğitim programını tamamlayan işgörenlerin davranışlarını ve işgörenlerin söz konusu davranışları hangi
koşullarda yapması gerektiğini belirtir ve kabul edilebilir minimum performans düzeyini açıklar (Henson,
1995).
Eğitim programı geliştirme sürecinde amaçlar belirlenirken işgörenlere kazandırılması istenen
yeterliklerin bilişsel, duyuşsal ya da devinsel alanlardan hangisi ile ilgili olduğuna karar verilmeli, gerekli
görüldüğü takdirde her üç alanla ilgili amaçlara yer verilmelidir. Bu konuda yol gösterici ve belirleyici
65
www.hedefaof.com
olan eğitim gereksinimleridir. Eğitim programı geliştirme sürecinde, amaçlar belirlenirken göz önüne
alınması gereken kimi ölçütler söz konusudur. Bu ölçütlere göre amaçlar (Taymaz, 1997);
•
Kuruluşun amaçları ve politikaları ile tutarlı olmalıdır.
•
İşgörenlerin ve kuruluşun gereksinimlerini karşılamalıdır.
•
Programı tamamlayan işgörenlerin neler yapabileceklerini ifade etmelidir.
•
Açık ve net bir biçimde ortaya konulmalıdır.
•
Gerçekleştirilebilir nitelikte olmalıdır.
•
Ölçülebilir yetkinliklere dayanmalıdır.
•
Birbirleri ile tutarlı ya da birbirini destekleyici olmalıdır.
•
İşgörenlerin önbilgileri ile bireysel özellikleri dikkate alınarak belirlenmelidir.
Aşağıda, aşamalı amaç yazma ve yeterliğe dayalı amaç yazma konusunda geliştirilmiş bazı örnekler
yer almaktadır.
1.
İşletme içindeki görev ve sorumluluklarını belirtebilir. Bu ifade, bilişsel alanın bilgi düzeyinde
tanımlanmış bir eğitim amacıdır. Eğitim programını başarıyla tamamlayan bir işgörenin, görev
yaptığı birimde kendisinden beklenen görev ve sorumlulukların neler olduğu konusunda bilgi
sahibi olacağını ifade etmektedir.
2.
İşletme içindeki görev ve sorumluluklarını açıklayabilir. Bu ifade ise, bilişsel alanın kavrama
düzeyinde tanımlanmış bir eğitim amacıdır. Eğitim programını başarıyla tamamlayan bir
işgörenin, görev yaptığı birimde kendisinden beklenen görev ve sorumluluklar konusunda örnek
verebilecek, açıklamalar yapabilecek, neden-sonuç ilişkileri kurabilecek düzeyde bir yeterliğe
sahip olması öngörülmüştür.
3.
İşletme içindeki görev ve sorumluluklarını yerine getirmede istekli olur. Bu ifade, duyuşsal
alanın değer verme düzeyinde tanımlanmış bir eğitim amacıdır. Eğitim programını başarıyla
tamamlayan bir işgörenin, görev yaptığı birimde kendisinden beklenen görev ve sorumlulukları
bilmesi kimi zaman tek başına yeterli değildir. İşgörenlerin, sahip oldukları bilginin gereğini
yerine getirme konusunda isteklilik kazanmaları ayrı bir yeterlik konusudur. Bu amaç ifadesinde
öngörülen yeterlik, programı başarıyla tamamlayan bir işgörenin, görev ve sorumluluklarını
istekli, gayretli, içten bir biçimde yerine getirme yeterliği kazanmasıdır.
4.
Matkabı, kullanım ilkelerine uygun olarak kullanabilir. Bu ifade, devinsel alanın beceri haline
getirme düzeyinde tanımlanmış bir eğitim amacıdır. Kimi yeterlikler beceri gerektirir. Bir aletin
kullanım ilkeleri doğrultusunda, doğru tutma biçimiyle, doğru işlem adımlarını izleyerek
kullanılması bu duruma örnek oluşturur. Bu yönüyle işletmeler, eğitim programları yoluyla,
işgörenlerin bilgilerinin yanısıra becerilerini geliştirmeyi de amaçlayabilirler. Bu amaç
ifadesinde öngörülen yeterlik, programı başarıyla tamamlayan bir işgörenin, üretim sürecinde
kullanılan matkabı kullanım ilkeleri doğrultusunda kullanabilme becerisine sahip olmasını
öngörmektedir.
5.
Matkabı kullanarak, bir dakikada 10 vida deliği açabilir. Bu ifade, yeterliğe dayalı tanımlanmış
bir eğitim amacıdır. İşgörenlerin sahip oldukları bilgi, beceri ve tutumlara ek olarak, işletmelerde
kimi zaman da belli bir işin, belli bir sürede ve belli bir nitelikte yapılması gerekliliği söz konusu
olabilir. Özellikle üretim süreçlerinde, bir bantta üretilen ürün, başka üretim bantlarında işleme
alınacak ise, önceki bandın performansı öteki işlem süreçlerini de doğrudan etkileyecektir. Bu
amaç ifadesinde, söz konusu eğitim programını başarıyla tamamlayan bir işgörenin, görev
yaptığı üretim bandında matkabı kullanarak, bir dakikada, 10 vida deliği açabilecek bir yeterlik
düzeyine sahip olacağını öngörmektedir.
Eğitim amaçlarının belirlenmesi işleminin ardından yapılması gereken, program geliştirme sürecinin
ikinci ana aşaması olan öğretim içeriği ile ilgili kararların alınmasıdır.
66
www.hedefaof.com
İçerik Belirleme
İçerik, bireylerin kazanması gereken bilgi, beceri ve tutum gibi davranışları kapsayan, kavramlar, olgular,
ilkeler, yaklaşımlar, değerler, ölçütler, kuramlar ve genellemeler gibi bilgi birikimlerinin sistemli bir
biçimde birleşmesi ile oluşan yapıyı ifade etmektedir (Bilen, 2006). İçerik denildiğinde akla yalnızca
konular gelmemelidir. İçerik; çözüm bekleyen bir sorun, bir proje, kazanılacak bilgi, ilke, kural ya da
olgulardan da oluşabilir (Henson, 1995).
İçerik seçiminde göz önüne alınması gereken ölçütler şunlardır (Bunch, 2009; Demirel, 2010;
Ornstein ve Hunkins, 2009):
Geçerlik ve güvenirlik. Geçerlilik, seçilen bir içeriğin gerçek ve doğru bilgileri kapsamasıdır. İlkeleri
açık, her durumda uygulanabilen ve değerlendirilebilen, boyutları kendini açıklamada yeterli olan güncel
bilgi ise güvenilirdir.
Bireyin ilgilerine dönük olma ve gereksinimini karşılama. Seçilecek içerik, işgörenlerin ilgi
duyacakları konu ve bilgilerden oluşmalı, onları öğrenmeye güdüleyebilmeli, gereksinimlerini karşılayıcı
nitelikte olmalıdır.
Bilimsellik. Seçilecek olan içerik işgörenleri yeni bilgileri araştırmaya teşvik etmeli ve yeni
düşüncelere temel oluşturmalıdır. İçerik, öznel yargılardan değil nesnel, sağlam gerekiyorsa ispatlanmış
bilgilerden oluşmalıdır.
Kullanışlılık. İçerik, işgörenlerin var olan potansiyellerini geliştirmeye katkı sağlamalı, şu anki ve
gelecekte ortaya çıkabilecek sorunlarına yanıt verebilmelidir.
Öğrenilebilirlik. İçerik öğrenme ilkeleriyle uyumlu olmalıdır. Bilgiler, basitten karmaşığa, kolaydan
zora, somuttan soyuta, kavramdan ilke ve genellemelere doğru dizilmeli, bilimsel ve felsefi bilgilerle ters
düşmemelidir.
Sosyal gerçeklerle tutarlılık. İçerik işgörenlere gerekli olan bilgileri vermeli, öğrenmede amacın
konuları öğrenmek değil, konulardan öğrenmekten olduğu gözden kaçırılmamalıdır.
Önemlilik. Seçilecek içerikte yer alacak bilgiler, mutlak biçimde önemlilik gibi bir ölçüte göre
seçilmeli, seçilecek içerikte, alandaki tüm bilgiler yerine programın amaçlarına katkı sağlayan görüşler,
kavramlar, ilkeler, genellemelere yer verilmelidir.
Program geliştirme sürecinde, içeriğin seçiminde dikkat edilmesi gereken noktalar aşağıdaki gibi de
sınıflandırılabilir. Genel olarak içerik (Ornstein ve Hunkins, 2009);
•
Programın amaçları ile tutarlı olmalıdır.
•
Bilimsel açıdan doğru bilgileri içermelidir.
•
Güncel ve anlamlı olmalıdır.
•
Etkili bir biçimde örgütlenmeli ve sistematik olmalıdır.
•
Bireylerin sahip oldukları önbilgiler ile ilişkili olmalıdır.
•
Temel ayrıntıları kapsamalıdır.
•
Bireylerin ilgilerine yönelik olmalıdır.
•
Bireyler açısından yararlı ve öğrenilebilir olmalıdır.
•
Gerçek yaşam, iş yaşamı ve işin gereklilikleri ile bağlantılı olmalıdır.
Eğitim programında yer alacak içeriğin seçimi kadar önemli bir konu da, öğretim amacıyla belirlenen
içeriğin yapılandırılmasıdır. İçeriğin yapılandırılması amacıyla kullanılan farklı yaklaşımlar söz
konusudur (Mina ve diğerleri, 2005; Ornstein ve Hunkins, 2009).
67
www.hedefaof.com
Doğrusal programlama yaklaşımı: Belirli bir sıra izleyen ya da aşamalılık özelliği gösteren, birbirinin
önkoşulu olan öğrenmelerin oluşturduğu konu alanlarında kullanılan bir yaklaşımdır. Örneğin, işgörenlere
işletmenin amaç ve politikası, örgüt yapısı, yetki ve sorumlulukları ile ilgili verilecek olan bir eğitimde,
tüm bu konular aşamalı bir biçimde genelden özele doğru sıralanarak sunulabilir.
Sarmal programlama yaklaşımı: Önceden öğrenilmiş konuların geniş bir kapsamda ele alınarak tekrar
edildiği ve içeriğin esnek bir biçimde örgütlenmesini sağlayan bir yaklaşımdır. Örneğin, işgörenlere daha
önce bilgisayar becerilerini geliştirmek üzere verilen bir eğitimin, ofis programlarını ayrıntılı bir biçimde
kullanmayı öğrenmelerini sağlamak amacıyla verilmesi durumunda içerik sarmal programlama yaklaşımı
kullanılarak oluşturulabilir.
Modüler programlama yaklaşımı: Birbirleri ile ilişkili olmayan ya da birbirleri için önkoşul olmayan
konu alanlarının bağımsız yapılar olarak ele alınmasını sağlayan yaklaşımdır. İçerik üniteler halinde
düzenlenir. Modüllerin birbiriyle ilişkili olması beklenmez. Konuların hangi sırayla öğrenileceği
konusunda esnektir. Örneğin, bir işletmede çalışanlara sorun çözme, kişilerarası iletişim, iş güvenliği,
pazarlama konularında verilecek olan bir eğitimde, içerik modüler programlama yaklaşımından
yararlanılarak örgütlenebilir.
Piramitsel programlama yaklaşımı: İçerik başlangıçta geniş bir kapsamda ele alınır, zamanla kapsamı
daraltılarak, derinleştirilir ve katılımcıların söz konusu alanda uzmanlaşmalarının sağlanması amaçlanır.
Konu alanında uzmanlaşma sağlamayı temel alması nedeniyle esnek bir yapıya sahip değildir. Örneğin,
bir işletmede insan kaynakları ya da eğitim biriminde görev alacak bir işgörenin öncelikle genel anlamda
örgüt yapısı, üretim alanı, üretim birimleri, sektör, çalışanların özellikleri gibi konularda bir eğitim
verilmesinin ardından söz konusu eğitim işletme ve insan kaynakları boyutunda derinleştirilecek ise
eğitimin içeriği piramitsel programlama yaklaşımı kullanılarak oluşturulabilir.
Çekirdek programlama yaklaşımı: Tüm işgörenler belirlenen ortak konuları öğrendikten sonra, ilgileri
doğrultusunda seçtikleri alanlarda ayrıntılı bilgi edinmeleri sağlanır. Örneğin, bir işletme çalışanlarına
bilgisayar kullanım becerileri konusunda bir eğitim verdikten sonra, ürün tasarımı bölümünde çalışanlar
çizim programları, üretim bölümünde çalışanlar istatistik programları konusunda kendilerini geliştirmek
isteyebilirler. Bu tür eğitim programının içeriğinin yapılandırılmasında çekirdek programlama yaklaşımı
kullanılabilir.
Proje merkezli programlama yaklaşımı:
Program içeriğini oluşturan konular, konuların
dallandırılması, ilişkilendirilmesi bağlamında ayrıntılı bir harita biçiminde düzenlenerek katılımcılara
sunulur ve hangi zaman aralığında hangi konu üzerinde çalışmaları gerektiği konusunda bilgi verilerek
içeriğin öğrenilmesi katılımcıların sorumluluğuna bırakılır. Bu yaklaşımda konular küçük projeler olarak
da belirlenebilir. Ürün ya da hizmetin niteliğini geliştirmek amacıyla düzenlenecek bir eğitimde bu tür bir
yaklaşımdan yararlanılabilir.
Sorun merkezli programlama yaklaşımı: Başlangıçta yapılandırılmış bir içerik söz konusu değildir.
Programın içeriği, öğrenenlerin gereksinimlerine ve sorularına göre oluşturulur. Bu yaklaşım öğrenenlerin
gereksinimlerini temel alır. Bir işletmede görev yeri değiştirilen ya da terfi eden işgörenlere, yeni
görevlerine ilişkin hakları, yetkileri ve sorumlulukları konusunda verilecek eğitimin içeriği bu yaklaşımla
düzenlenebilir.
Eğitim Amaçları ile Eğitim İçeriği Bağının Oluşturulması
Program geliştirme sürecinde, öğretim içeriğinin belirlenmesinin ardından gerçekleştirilmesi gereken bir
işlem de amaç-içerik çizelgesinin oluşturulmasıdır. Farklı kaynaklarda “belirtke çizelgesi” olarak da
adlandırılan bu çizelge yoluyla, eğitim amaçları ile öğretim içeriği arasında bir bağ kurulur. Amaç-içerik
çizelgesi, eğitim programında yer alan amaçlarla program içeriğinin yatay/dikey ya da satır/sütun olmak
üzere iki boyutlu bir çizelge üzerinde ilişkilendirilerek gösterilmesi temeline dayanır. Çizelgenin dikey
boyutunda eğitim programının amaçları ve amaçların düzeyleri yer alır. Yatay boyutta ise belirlenen
öğretim içeriği kendi içinde başlıklandırılarak ya da öğrenme üniteleri biçiminde yapılandırılarak her bişri
bir satıra gelecek biçimde yazılır. Bu konuda yol gösterici olması amacıyla Çizelge 5’de çerçeve nitelikli
bir örneğe yer verilmiştir.
68
www.hedefaof.com
Çizelge 3.5: Eğitim amaçları ile eğitim içeriği bağının oluşturulması
Eğitim amacının ilgili olduğu yeterlik türü
Yaratma
Duruma uydurma
Beceri haline gerime
Kılavuzla yapma
Uyarılma
Devinsel
Kişilik haline getirme
Örgütleme
Değer verme
Tepkide bulunma
Alma
Değerlendirme
Duyuşsal
Sentez
Analiz
Uygulama
Kavrama
İçerik / Bölümler
Bilgi
Bilişsel
Bölüm/Ünite 1
Bölüm/Ünite 2
Bölüm/Ünite 3
Bölüm/Ünite 4
Bölüm/Ünite 5
Bölüm/Ünite 6
Bölüm/Ünite 7
Yukarıda da belirtildiği gibi, eğitim programı yoluyla işgörenlere kazandırılması amaçlanan
yeterlikler birbirlerinden oldukça farklı tür ve düzeylerde olabilir. Aşamalı amaç yazma sürecinde ifade
edildiği gibi işgörenlere kazandırılacak yeterlikler bilişsel, duyuşsal ve devinsel olmak üzere temelde üç
yeterlik alanı ile ilgilidir. Ancak, bu üç alan da, öğrenme düzeyi olarak alt alanlara ve farklı öğrenme
düzeylerine ayrışmaktadır. Örnek olarak, herhangi bir bilginin işgörenlere tanıma, hatırlama, belirleme
düzeyinde bir yeterlik olarak kazandırılması ile çok daha üst bir bilişsel düzeyde; analiz, sentez ya da
değerlendirme düzeyinde kazandırılması aynı değildir. Bu yönüyle, eğitim amacının ilgili olduğu yeterlik
türüne ek olarak, kazandırılması öngörülen yeterlik düzeyinin de bilinmesi gerekir. Türü aynı olsa bile
(bilişsel, duyuşsal ya da devinsel), farklı düzeylerde yeterlik kazandırmak, farklı içerik yapılarının
oluşturulmasını, farklı öğretim süreçlerini ve farklı ölçme ve değerlendirme uygulamalarını gerektirir.
Eğitim amaçları ile eğitim içeriği bağının oluşturulması sürecinde önem taşıyan konu, hangi tür ve
düzeydeki yeterliklerin ya da içeriğin hangi konular bağlamında kazandırılacağının belirlenmesidir.
Eğitim amaçları ile öğretim içeriği arasındaki bağ, her eğitim amacı ile ilgili amacın gerçekleştirileceği
öğretim içeriğinin kesiştiği alana çarpı (X) işaretinin konulmasıyla kurulur. Eğitim amaçları ile öğretim
içeriği arasında iyi bir bağ kurulması, öğretim süreçleri ile değerlendirme aşamalarında alınacak önemli
kararlara ışık tutar.
Eğitim içeriğini yapılandırmada kullanılacak yaklaşıma hangi ölçütler
doğrultusunda karar verilebilir?
69
www.hedefaof.com
Eğitim programlarında yer alaacak içerik türleri ve bunların nasıl
öğretilmesi gerektiği konusunda geniş bilgi için bakınız: Şimşek, A. (Ed.). (2006). İçerik
Türlerine Dayalı Öğretim. Ankara: Nobel.
Öğretme-Öğrenme Süreçlerinin Belirlenmesi
Eğitim programlarının geliştirilmesi sürecinde eğitim amaçlarının ve içeriğin belirlenmesinin ardından
gerçekleştirilmesi gereken aşama, öğretme-öğrenme süreçlerinin oluşturulmasıdır. Bu aşama, farklı
kaynaklarda “eğitim durumlarının tasarlanması” olarak da ifade edilmektedir.
Bu aşamada, işgörenlerin belirlenen yeterlikleri kazanmaları sürecine etki edebilecek tüm değişkenler
birbirleri ile ilişkilendirilerek ele alınır. Öğretim ortamının düzenlenmesi, öğretim yöntem, teknik,
stratejilerinin seçilmesi ve kullanılması, öğretim materyallerinin geliştirilmesi, ilgi ve motivasyonun,
öğrenci katılımının sağlanması, eğiticinin nitelikleri ve öngörülen zaman, söz konusu değişkenlerden
kimileridir (Posner ve Rudnitsky, 2006; Şimşek, 2011). Tüm çevresel değişkenlerin, katılımcıların
amaçlanan öğrenmeleri gerçekleştirebilecekleri şekilde düzenlenmesi gerekir. Eğitici öğrenme-öğretme
sürecinin bu karmaşık yapısı içinde yapacağı tüm etkinliklerin amaca, öğrenciye göre olmasına dikkat
etmeli, öğrenme ilkelerini ve öğrenci özelliklerini göz önünde bulundurmalıdır (McKernan, 2008).
Öğretim süreci, eğitim programının amaçlarına ulaşmak için belirlenen içeriğin, eğitime katılan
işgörenlere ne şekilde sunulacağı konusunda verilen kararları ve uygulamaları içerir. Başka bir deyişle,
eğitim alacak işgörenlerin süreçte geçirecekleri yaşantıların kararlaştırıldığı aşamadır. Bu aşamada,
içeriğin sunumunda kullanılacak öğretme yaklaşımlarının, öğretim stratejilerinin, yöntem ve tekniklerin,
kullanılacak öğretim materyallerinin belirlenmesi ve öğretimin zaman, ortam, öğretme-öğrenme ilkeleri
doğrultusunda yapılandırılması gerekmektedir.
Eğitim etkinliklerinin gerçekleştirilmesi süreci ile ilgili olarak karar verilmesi gereken konulardan ilki,
kullanılacak öğretme stratejisinin belirlenmesidir. Alanyazında, üç temel öğretme stratejisinden söz
edilmektedir. Bu stratejilerden ilki, eğitime katılanların konu hakkında yeterli ön bilgiye sahip
olmadıkları durumlarda tercih edilmesi önerilen ve daha çok bilişsel alanın temel düzeyleri ile ilgili
yeterlik kazandırmada etkili olan sunuş yoluyla öğretme stratejisidir. Öğreten merkezli bir stratejidir. Bu
stratejinin uygulanmasında, öğreten konumundaki kişi konu ile ilgili bilgileri sunar, öğrenenlerin yeni
öğrendikleri bilgiler ile önceki bilgileri arasında bağlantı kurmaları ve içeriği öğrenmeleri beklenir. Bir
başka öğretme stratejisi; buluş yoluyla öğretme stratejisidir. Öğreten konumundaki kişinin yol gösterici
olduğu, öğrenme sorumluluğunu öğrenenlerin üstlendikleri ve bilgiyi kendilerinin keşfetmeleri esasına
dayalı bir stratejidir. Eğitim durumlarının belirlenmesinde yararlanılabilecek bir başka strateji de
araştırma ve inceleme yoluyla öğretme stratejisidir. Özellikle sorun çözme becerilerinin öğretilmesinde
etkili bir biçimde kullanılabilen bir stratejidir. Bu strateji, buluş yoluyla öğretme stratejisi bağlamında da
ele alınabilecek bir stratejidir. Bu durumun temel nedeni; buluş yapmanın, keşfetme, araştırma, sorun
çözme, karar verme ve düşünme becerilerini de içeriyor olmasıdır.
Öğretim süreçlerinin yapılandırılmasında, kullanılacak öğretme stratejisinin belirlenmesinin ardından,
içeriğin sunumunda işe koşulacak yöntem, teknik ve taktikler belirlenmelidir. Belirlenen eğitim amaçları,
öğrenenler için öngörülen yaşantıların niteliği ve seçilen içeriğin yapısı, bu konuda karar vermede ana
belirleyicilerdir. Öğrenenlerin konu hakkında yeterli bir önbilgiye sahip olmadıkları bir süreçte bilgiyi
öğretenin sunması ilkesine dayalı anlatım ve gösterim gibi yöntemler ile düz anlatım ve soru-yanıt gibi
tekniklerden yararlanılabilir. Öte yandan, öğrenenlerin, eğitimci ve öteki öğrenenlerle etkileşim
kurmasına olanak veren tartışma ve örnekolay yöntemi gibi yöntemler ile beyin fırtınası ve mikroöğretim
gibi teknikler düşünme becerilerinin kazandırılmasında etkili sonuçlar veren seçenekler arasındadır.
Amaç; öğrenenlere işbirliğine dayalı çalışma, düşünme, sorun çözme vb. beceriler kazandırmak ise de,
öğrenenlerin bireysel ve takım olarak çalışmalarına olanak veren proje yöntemi ve sorun çözme yöntemi
ile deney ve benzetim gibi tekniklerden yararlanılabilir.
Öğretim içeriğinin sunumunda kullanılacak yöntem ve tekniklerin seçiminde göz önüne alınması
gereken kimi değişkenler şunlardır:
70
www.hedefaof.com
•
Eğitim amaçları
•
Öğrenenlerin öğrenmeye hazırbulunuşluk düzeyleri
•
Öğrenenlerin kişisel özellikleri ve bireysel farklılıkları
•
Eğitim ortamının niteliği
•
Konu alanı
•
Öğretim materyallerinin türü ve niteliği
•
Eğitici yeterlikleri
•
Eğitim için ayrılan süre
•
Grubun büyüklüğü
Öğretim içeriğinin sunumunda kullanılacak yöntem ve tekniklerin seçilmesi aşaması, program
geliştirme sürecinin en can alıcı öğesi durumundadır. Seçilecek yöntem ve teknikler; eğitim programının
amaçlarına hizmet etmeli, öğrenenlerin gereksinimlerini karşılayıcı bir nitelikte olmalıdır. Eğitime
katılanlar, süreçte geçirdikleri yaşantılardan haz duymalıdır. Öğretim süreci, öğrenenlerin öğrenme
gücünü aşmamalı, onları eleştirel, sorgulayıcı ve yaratıcı düşünmeye sevk edebilmeli, sorun çözme
becerilerini ve yaratıcılıklarını geliştirebilmelidir (Doğanay ve Karip, 2006).
Öğretim süreçlerinde yararlanılabilecek strateji, yöntem, teknik, taktik
ve etkinlikler konusunda daha geniş bilgi için bakınız: Şimşek, A. (2011). Öğretim
Tasarımı (İkinci basım). Ankara: Nobel.
Eğitim programlarının geliştirilmesi sürecindeki son aşama, değerlendirme süreci ile ilgili olarak
alınacak kararları içermektedir.
Değerlendirme Süreçlerinin Belirlenmesi
Program geliştirme sürecinde karar verilmesi gereken bir konu da, işgörenlerin kendileri için geliştirilen
eğitim programından hangi ölçüde yararlandıklarının belirlenmesi; başka bir deyişle, eğitim programının
işgörenlere öngörülen yeterlikleri kazandırma konusundaki etkililiğinin sınanmasıdır.
Değerlendirme sonuçları, işgörenlerin belirlenen amaçlar konusunda hangi ölçüde yeterli duruma
geldiklerini ortaya koymasının yanısıra, öğrenme eksiklerinin belirlenmesi ve giderilmesi noktasında da
önemli bir işlev görür. Eğitim programları yoluyla elde edilen sonuçların, işgörenler aracılığıyla
işletmenin mal ya da hizmet üretme konusunda elde edeceği sonuçlara doğrudan etki edeceği
unutulmamalıdır. Öte yandan, değerlendirme, ön deneme uygulaması sonunda, program tasarısında
belirlenen ölçütlerin amaçlanan sonuçlara ulaşma derecesini, olası aksaklık ya da eksikliklerin hangi
süreçte ve ne oranda ortaya çıktığının belirlenerek programda gerekli düzeltmelerin yapılması konusunda
da yol göstericidir. Söz konusu aksaklıkların en iyi göstergesi, programa katılan işgörenlerin elde ettikleri
kazanımlardır.
Program geliştirme sürecinde değerlendirmenin yapılma zamanına ve değerlendirme sonuçlarının
kullanılma amaçlarına göre farklı türde değerlendirme uygulamaları gerçekleştirilebilmektedir.
Bunlardan biri olan tanılayıcı değerlendirmede, eğitim programının uygulanması öncesinde
işgörenlerin sahip oldukları bilgi, beceri, ilgi ve tutumların belirlenerek, elde edilen sonuçlar
doğrultusunda, program geliştirme sürecinin tüm aşamalarının öğrenenlerin önbilgilerine dayalı bir
biçimde düzenlenmesi amaçlanır.
Eğitim programına katılan işgörenlerin, programdan bilgi, beceri ve tutum düzeyinde elde ettikleri
sonuçları belirlemeyi amaçlayan değerlendirmeler ise daha çok süreç içerisinde ve süreç sonunda
71
www.hedefaof.com
gerçekleştirilebilmektedir. Bu bağlamdaki değerlendirme uygulamaları; biçimlendirici ve sonlandırıcı
değerlendirme olarak iki şekilde gerçekleştirilmektedir.
Biçimlendirici değerlendirme; öğrenme yaşantıları ile iç içe olacak biçimde öğretim sürecinin
etkililiği, eğitsel amaçların gerçekleşme durumu gibi konularda öğrenenlere ve eğiticiye bilgi sağlamak
amacıyla gerçekleştirilmektedir. Son olarak, eğitim programı tamamlandığında genel değerlendirme
yapılmaktadır. Bu tür değerlendirmeler, özellikle aşamalılık özelliği gösteren bir içerik yapısının
öğrenilmesinin söz konusu olduğu durumlarda, yeni bir öğrenme bağlamına geçmeden önce katılımcıların
eksik ve yanlış öğrenmelerinin giderilmesi amacıyla da kullanılmaktadır.
Sonlandırıcı değerlendirme; tüm sürecin sonunda gerçekleştirilen değerlendirme türüdür. Bu tür
değerlendirmelerde amaç, belirlenen yeterliklerin gerçekleşme düzeyinin ya da öğrenenlerin başarı
düzeylerinin belirlenmesidir. Bu konuda elde edilen sonuçlara dayalı olarak eğitim programının
eksikliklerinin belirlenmesi de amaçlanmaktadır (Black ve Wiliam, 2009).
Değerlendirme sürecinde ölçme araçlarından yararlanılmaktadır. Bu konuda temel belirleyici; eğitim
amaçlarının türü ve düzeyi ile değerlendirmenin hangi amaçla yapıldığıdır. İşgörenlere kazandırılması
hedeflenen yeterlikler, belli bir konu alanındaki terimlerin, olguların, sınıflamaların, yöntemlerin,
ölçütlerin, ilkelerin, kuralların öğrenilmesi ile ilgili ise yazılı sınavlar, çoktan seçmeli testler, doğru-yanlış
testleri, kısa yanıt gerektiren testler ve sözlü sınavlar yaygın olarak tercih edilen ölçme araçlarıdır.
İşgörenlerin kazanmaları amaçlanan yeterlikler ilgi, tutum geliştirme ya da değer verme gibi duyuşsal
yeterlikler ise tutum ölçekleri, ilgi ölçekleri, görüşme yapma, anket uygulama ve gerekli durumlarda da
bireylerin beyanları ile davranışlarının gözlenerek karşılaştırılması daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Doğrudan gözlenemeyen bu tür yeterlikleri ortaya çıkarmayı amaçlayan ölçeklerin bireyin kendisi
hakkında bilgi vermesi esasına dayandığı gözden kaçırılmamalıdır. İşgörenlerin eğitim gereksinimleri
kimi zaman da devinsel yeterliklerle ilgilidir. Bu tür yeterlikler, gerçekleştirilmesi birden çok organın
birlikte ve koordineli bir biçimde çalışmasını gerektiren becerileri kapsar. Bu tür yeterliklerin
ölçülmesinde ise yaygın olarak performans testleri kullanılır. Performans testleri, bireyin söz konusu
yeterliğini, eylemi doğrudan yaparak göstermesi temeline dayanır. Performans testleri, belli bir işin
yapılmasında izlenen yol, işin yapılma hızı ve niteliği bağlamındaki yeterlikleri ortaya çıkarmak amacıyla
kullanılmaktadır.
Değerlendirme konusu, sıklıkla karıştırılan bir konudur. Bu durumun
temel nedeni, program geliştirme sürecinin dört ana aşamasından biri olan programın
değerlendirilmesi süreci ile uygulanan bir programın sonucunda oluşan öğrenme
çıktılarının değerlendirmesi işleminin birbirine olan yakınlıklarıdır.
Daha önce de sözü edildiği gibi, program geliştirme durağan bir süreç değildir. Bir yandan programın
amaçlarına hizmet etme derecesi belirlenmeli, öte yandan öğrenme eksiklerinin giderilmesi amacıyla veri
toplanmalı, sürecin etkili işlemeyen yönleri iyileştirilerek programın niteliği geliştirilmelidir.
Değerlendirme konusu, eğitim programlarına katılan işgörenlerin elde ettikleri sonuçları belirlemek
amacıyla yapılabileceği gibi, uygulanan bir eğitim programlarının etkililik derecesini belirlemek ve
programdaki aksaklıkların hangi öğe ya da öğelerden kaynaklandığını belirleyerek gerekli iyileştirmelerin
yapılmasına olanak sağlamak amacıyla da gerçekleştirilebilir. Bu bağlamda kullanılması gereken doğru
kavram, program değerlendirme kavramıdır. Program değerlendirme, ilgili programın iyileştirilmesi için
gerekli olan bilginin toplanmasıdır. Bu yönüyle, eğitim programının öğeleri ile ilgili tüm kararların
verilmesinde kullanılacak bilgilerin toplandığı, programın değerinin ortaya konulduğu bir süreç olarak
tanımlanabilir (Nitko, 2004; McCain, 2005).
Eğitim programının iyi tasarlanması ve uygulanması kadar, uygun yöntemlerle değerlendirilip,
değerlendirme sonuçlarının program tasarımına yansıtılması, bir başka deyişle programın iyileştirilmesi
son derece önemlidir. Bir program; hazırlama aşamasından (yansıtıcı-reflective) başlanarak, deneme
uygulaması sırasında (biçimlendirici-formative) ve uygulama sonrasında (toplam-summative) çeşitli
değerlendirme yolları izlenerek değerlendirilmelidir (Healy, 2000).
72
www.hedefaof.com
Eğitim programının değerlendirilmesinde kullanılabilecek farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Bu
yaklaşımlardan kimileri şunlardır (Kirkpatrick, Sanders ve Worthen, 2004):
•
Eğitim programın amaçlarına hizmet etme derecesini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen amaca
dayalı program değerlendirme yaklaşımı
•
Eğitim programının uygulanmasında görevli yöneticilerin görüşlerine dayalı program
değerlendirme yaklaşımı
•
Programının tüketicisi konumunda olan bireylerin (işgörenler, eğiticiler gibi) görüşlerine dayalı
olarak gerçekleştirilen tüketici odaklı program değerlendirme yaklaşımı
•
Program geliştirme ve değerlendirme konusundaki uzmanların görüşlerine dayalı program
değerlendirme yaklaşımı
•
Programdan etkilenen, programın tasarlanmasında ve uygulanmasında görev alan katılımcıların
(öğrenen, öğreten, yöneten, işveren) görüşlerine dayalı program değerlendirme yaklaşımı
Değerlendirme sürecinde yalnızca sonlandırıcı bir değerlendirme
yapılmasının olası sonuçları neler olabilir?
Eğitim programları geliştirilirken birçok aşamadan geçilmektedir. Bu aşamalar eğitim
gereksinimlerinin saptanmasıyla başlamakta ve değerlendirme sonuçlarına dayalı olarak programda
gerekli iyilştirmelerin yapılmasıyla son bulmaktadır. Aslında program geliştirmenin her aşamasında
sürekli değerlendirme söz konusudur. Ön değerlendirmede girdiler gözden geçirilmektedir. Ara
değerlendirmede işleyiş hakkında geribidirim amaçlı bilgi toplanmaktadır. Son değerlendirmede
programın ürettiği çıktılara bakılmaktadır. İzleme değerlendirmesinde ise uzun dönemli ve işe dönük
etkiler incelenmektedir. Böylece, program geliştirme sürecinde en az hata ile en başarılı sonuçlar
hedeflenmektedir.
73
www.hedefaof.com
Özet
Tüm işletmelerin belli bir varoluş nedeni ve
gerçekleştirmeye çalıştığı hedefleri vardır.
İşletmelerde görev yapan insanların sahip
oldukları nitelikler, hedeflere ulaşma sürecine ve
elde edilen sonuçlara en çok etki eden temel
değişkenlerden biridir. Günümüzde, kurumsal
hedeflere ulaşma sürecinde katkı sağlayacak
nitelikli işgörenlerin seçilmesi ve istihdam
edilmesi önemli bir önkoşul olmakla birlikte,
yeter koşul değildir. Günümüz işletmeleri, çağın
koşulları ve özellikle de küreselleşme olgusunun
etkisiyle, sahip oldukları kaynakların önemli bir
bölümünü, yaptıkları iş konusunda kendilerini
geliştirmeye ayırmak durumundadır. Bunu tam
başarabilmenin öncelikli koşullarından birisi
işgörenlerin eğitim yoluyla geliştirilmesidir.
İşletmelerdeki eğitim etkinlikleri genel olarak
kurumsal gelişim, mesleki gelişim ve kişisel
gelişimi sağlama amacıyla hazırlanacak eğitim
programları aracılığıyla gerçekleştirilmektedir.
İşgörenlerin, hızla değişen çevresel koşullara
uyum sağlayabilmeleri önemli bir gerekliliktir.
Öte yandan, günümüzde risk alabilen, iletişim,
zaman yönetimi, etkili liderlik, yaratıcılık, takım
çalışması, sorun çözme ve proje yönetimi gibi
becerilerle donatılmış işgörenlere duyulan
gereksinim giderek artmaktadır. İşgörenlere bu
yeterlikleri kazandıracak eğitim programlarının
etkili olabilmesi, öncelikle işgörenlerin eğitim
gereksinimlerinin dikkate alınarak hazırlanmasını
gerekli kılar.
Program geliştirme, geliştirilecek olan programın
hazırlanması, uygulanması, değerlendirilmesi ve
düzeltilmesi aşamalarından oluşan bir araştırma
ve geliştirme sürecidir. Bu yüzdendir ki, eğitim
programlarının geliştirilmesinde, çalışanların
bilgi, beceri ve tutumlarındaki eksikliklere dayalı
olarak ne tür eğitim gereksinimlerinin olduğunun
saptanması, ardından programın temel bileşenleri
olarak amaçlar, içerik, öğretim süreçleri ve
değerlendirme boyutlarının belirlenmesi gerekir.
İşgörenlerin, gereksinim duydukları yeterliklere
ulaşmaları, eğitim sürecinde katıldıkları ya da
geçirdikleri yaşantıların niteliği ile doğrudan
ilişkilidir. Bu yönüyle, eğitsel yaşantıların
niteliğinin, süreç sonunda ulaşılan yeterlik
düzeyinin temel belirleyicisi olduğu söylenebilir.
İşgörenlerin eğitim sürecinde nitelikli yaşantılar
geçirebilmeleri, süreci etkileyen değişkenlerin
belirli bir sistematik içinde, planlı, sistemli ve
programlı olarak ele alınmasıyla olanaklıdır.
Rastlantısal olarak işleyen bir sürecin başarıya
ulaşması, ancak tesadüfler oranındadır.
Eğitim programın geliştirileceği işletmenin
kurumsal hedefleri ve programdan beklentileri,
programın genel amaçları, programın gerektirdiği
maliyet, programın olası hedef kitlesinin temel
özellikleri süreçte göz önüne alınması gereken
ölçütlerden başlıcalarıdır. Kuşkusuz, uygulama
içeren her çalışmada olduğu gibi işletmelerin
kendi bünyelerindeki özel durumlar kadar içinde
yer aldıkları çevresel/sektörel koşullar da eğitim
programlarının geliştirilmesiyle ilgili çalışmaları
etkilemektedir.
Günümüzde işletme hedeflerine ulaşma sürecinde
katkı sağlayacak nitelikli işgörenlerin seçilmesi
ve istihdam edilmesi önemli olmakla birlikte tek
başına yeterli değildir. Güncel bilgi üretim ve
tüketimindeki hız, alabildiğine kıt kaynaklar,
müşteri gereksinim ve beklentilerindeki çabuk
değişme, küresel düzeyde rekabet zorunluluğu,
finansal güç, üretim teknolojisinde meydana
gelen değişiklikler gibi başlıca etmenler sektör
ayırımı gözetmeksizin, tüm işletmeleri olanca
gücüyle zorlamaktadır. Günümüz işletmeleri,
çağın koşulları ve özellikle de küreselleşmenin
dayatmasıyla, sahip oldukları kaynakların önemli
bir bölümünü, yaptıkları iş konusunda kendilerini
geliştirmeye ayırmak durumundadırlar. Bunu
başarabilmenin en öncelikli koşullarından birisi
ellerindeki insan kaynaklarının geliştirilmesidir.
İnsan kaynağını geliştirmenin bilinen en etkili
yolu ise eğitimdir.
74
www.hedefaof.com
Kendimizi Sınayalım
1. İşletmelerde eğitim programlarını geliştirme
çalışmalarından öncelikle sorumlu olan birim
aşağıdakilerden hangisidir?
5. Eğitim programını tamamlayan işgörenlerin
kazanmaları beklenilen yeterlikler, program
geliştirme sürecinin hangi aşamasında belirlenir?
a. İnsan kaynakları birimi
a. Eğitim amaçları
b. Kurumun tepe yönetimi
b. Eğitim içeriği
c. Üretim birimi
c. Öğretim tasarımı
d. Ürün geliştirme birimi
d. Eğitim planlaması
e. Pazarlama ve satış birimi
e. Değerlendirme
2. Aşağıdakilerden hangisi işgören eğitimini
gerekli kılan nedenlerden biri değildir?
6. Aşağıdakilerden hangisi, program geliştirme
sürecinde içerik belirlerken göz önüne alınması
gereken ölçütler arasında yer almaz?
a. Tanınırlık sağlama
a. Öznellik
b. Uluslararası rekabet etme isteği
b. Bilimsellik
c. Kurum içi görev değiştirme
c. Önemlilik
d. Teknolojik gelişmeler
d. Öğrenilebilirlik
e. Kıt kaynakları etkili kullanma isteği
e. Güvenirlik
3. Eğitim gereksinimlerine dayalı olarak
belirlenen amaçları temel alarak işgörenlerin
davranış örüntülerini değiştirme sürecinin belirli
ilkeler doğrultusunda ve sistematik bir biçimde
planlanması ile ilgili kararları içeren program
aşağıdakilerden hangisidir?
7. Önceden öğrenilmiş konuların geniş bir
kapsamda ele alınarak tekrar edildiği ve içeriğin
esnek bir biçimde örgütlenmesini sağlayan içerik
düzenleme yaklaşımı aşağıdakilerden hangisidir?
a. Sarmal program yaklaşımı
a. Eğitim programı
b. Doğrusal program yaklaşımı
b. Öğretim programı
c. Modüler program yaklaşımı
c. Hizmet içi eğitim programı
d. Çekirdek program yaklaşımı
d. Örtük program
e. Piramitsel program yaklaşımı
e. Yaygın eğitim programı
8. Aşağıdakilerden hangisi, öğretim içeriğinin
sunumunda kullanılacak yöntem ve tekniklerin
seçiminde göz önüne alınması gereken biri
ölçütlerden değildir?
4. Eğitim programlarını geliştirme sürecinde ilk
aşama aşağıdakilerden hangisidir?
a. Eğitim gereksinimlerinin belirlenmesi
a. Yöntem ya da tekniğin yeniliği
b. Eğitim amaçlarının oluşturulması
b. Eğitim amaçları
c. Eğitim planlaması
c. Öğrenenlerin özellikleri
d. Eğiticilerin saptanması
d. Eğitim ortamının niteliği
e. Eğitim içeriğinin belirlenmesi
e. Eğitim için ayrılan toplam süre
75
www.hedefaof.com
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
9. İşgörenlerin sahip oldukları önbilgilerin
belirlenerek program geliştirme sürecinin bu
önbilgilerine dayalı biçimde düzenlenmesi
amacıyla gerçekleştirilen değerlendirme türü
aşağıdakilerden hangisidir?
1. a Yanıtınız yanlış ise “Eğitim programlarının
geliştirilmesine duyulan gereksinim” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
a. Tanılayıcı değerlendirme
2. a Yanıtınız yanlış ise “Eğitim programlarının
geliştirilmesine duyulan gereksinim” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
b. Performans değerlendirme
c. Biçimlendirici değerlendirme
3. a Yanıtınız yanlış ise “Eğitim programı”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
d. Sonlandırıcı değerlendirme
e. Ürün değerlendirme
4. a Yanıtınız yanlış ise “Eğitim programlarının
geliştirilmesi süreci” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
10. Uygulanan bir eğitim programının niteliği
hakkında karar vermek ve programı iyileştirmek
için veri toplamak amacıyla gerçekleştirilen
uygulama aşağıdakilerden hangisidir?
5. a Yanıtınız yanlış ise “Eğitim programlarının
geliştirilmesi süreci” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
a. Program değerlendirme
b. Program geliştirme
6. a Yanıtınız yanlış ise “İçerik belirleme”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
c. Program iyileştirme
7. a Yanıtınız yanlış ise “İçerik belirleme”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
d. Gereksinim belirleme
e. Program düzenleme
8. a Yanıtınız yanlış ise “Öğretme-öğrenme
süreçlerinin belirlenmesi” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
9. a Yanıtınız
yanlış
ise
“Değerlendirme
süreçlerinin belirlenmesi” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
10. a
Yanıtınız yanlış ise “Değerlendirme
süreçlerinin belirlenmesi” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
76
www.hedefaof.com
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 4
Sıra Sizde 1
Her tür ve yapıdaki içeriğin öğretiminde geçerli
tek ve doğru bir yaklaşımdan söz edilemez. İçerik
oluşturma yaklaşımına karar vermede, eğitimin
amaçları, işgörenlere kazandırılacak yeterliklerin
tür ve düzeyinin yanında içeriğin kapsamı da
belirleyici ölçütlerdir. Dolayısıyla, bu tür kararlar
boşlukta değil, öğretme-öğrenme süreçleriyle
ilgili belirli koşulları dikkate alarak verilir. Her
durum için ideal bir yaklaşım yoktur.
Doğrudan ya da dolaylı bir etkileşim olmaksızın,
öğrenmenin oluşması beklenemez. Öğrenmenin
gerçekleşmesi için bireylerin etkileşim içinde
oldukları özel yaşantılar geçirmesi gerekir. Söz
konusu etkileşim; dinleme, yapma, izleme,
okuma, yazma vb. şekillerde olabilir. Öğrenme
ortamında geçirilen doğrudan yaşantıların
öğrenmenin niteliği üzerinde en etkili sonuçları
verdiği gözden kaçırılmamalıdır.
Sıra Sizde 5
İnsanın içinde olduğu tüm süreçler karmaşık bir
yapıdadır. Bu nedenledir ki, eğitim sürecinde
işgörenlerin davranışlarını etkileyecek çok sayıda
etmen olabilir. Bu yönüyle, yalnızca sonuçlara
bakılarak yapılacak bir değerlendirme elde edilen
verileri ve olası nedenlerini açıklamada yetersiz
kalabilir. İşgörenlerin programa girmeden önce
sahip oldukları önbilgilerin bilinmesi, söz konusu
programın bireysel farklılıklar doğrultusunda
geliştirilmesini olanaklı kılar. Öte yandan,
özellikle birbiri üzerine kurulu ve aşamalılık
özelliği gösteren bir içerik yapısının öğrenilmesi
sürecinde, her öğrenme birimi sonunda eksik ve
yanlışlıkların giderilmesi, sonraki öğrenmeleri
doğrudan etkileme gücüne sahiptir.
Sıra Sizde 2
•
Üretilen mal ya da hizmetin kalitesi artar.
•
Verimlilik artar.
•
Hatalı üretim miktarı azalır.
•
Tüketici memnuniyeti artar.
•
Yeniliklerin entegrasyonu kolaylaşır.
•
Kurum içi iletişim kolaylaşır.
•
Yöneticilerin kontrol yükünü hafifletir.
Sıra Sizde 3
Program geliştirme, farklı alan uzmanlarının
işbirliği içinde çalışmasını gerektiren, bilimsel bir
çalışmadır. Bu yönüyle, ilgili konu alanlarında
uzman kişilerin katılım ve katkıları, sürecin
amacına ulaşmasında belirleyici rol oynar. Öte
yandan, yeterlikler kazandırılması amaçlanan
işgörenlerin ve programdan yarar sağlayacak olan
işletme temsilcilerinin programa ilişkin kurumsal
beklentilerin bilinmesi amaca dönük, işlevsel ve
sağlıklı bir program geliştirme için önkoşuldur.
77
www.hedefaof.com
Yararlanılan Kaynaklar
Henson,
K.
T.
(1995).
Curriculum
Development for Education Reform. New
York: HarperCollins College Publishers.
Black, P. & Wiliam, D. (2009). Developing the
Theory of Formative Assessment. Educational
Assessment, Evaluation and Accountability,
21(1), 5-31.
Horton, T. and Raggat, P. (1982). Challenge and
Change in the Curriculum. http://www.unodc.
org/docs/treatment//needs_assessment.pdf
adresinden 12. 12. 2011 tarihinde erişilmiştir.
Braslavsky, C. (1999). A definition of the
concept of curriculum. http://www.ibe.unesco.
org/fileadmin/user_upload/archive/AIDS/doc/cec
ilia_e.pdf adresinden 12 Aralık 2011 tarihinde
ulaşılmıştır.
Kallioinen, O. (Ed.). (2007). The CompetenceBased Curriculum at Laurea. Helsinki: Laurea.
Bunch, J. M. (2009). A Constructivist Approach
to Teaching Web Development in PostSecondary Vocational Settings. Journal of
Information Technology Education, 8, 257271.
Kirkpatrick, J. L., Sanders, J. R., & Worthen, B.
R. (2004). Program Evaluation. Alternative
Approaches and Practical Guidlines. Boston:
Pearson.
Lattuca, L. R. & Stark, J. S. (2009). Shaping the
College Curriculum. Academic Plans in
Context. San Francisco, CA: Jossey-Bass.
Demirel, Ö. (2010). Kuramdan Uygulamaya
Eğitimde Program Geliştirme. Ankara: Pegem
Akademi.
Lunenberg,
F.
C.
(2011).
Curriculum
Development: Deductive Models. Schooling,
2(1). 1-7.
Dijkstra, S. (2004). The Integration of
Curriculum Design, Instructional Design, and
Media Choice. In N. M. Seel and S. Diskstra
(Eds.). Curriculum, Plans, and Proccess in
Instructional Design (pp.145-170). New Jersey:
Lawrence Erlbaum Associates.
Macdonald, D. (2003). Curriculum Change and
the Post-Modern World: Is the School
Curriculum-Reform Movement an Anachronism?
Journal of Curriculum Studies, 35(2),139-149.
Doğanay, A. ve Karip, E. (2006). Öğretimde
Planlama Ve Değerlendirme. Ankara: PegemA.
Marsh, J.C. (2009). Key Consepts for
Curriculum. New York: Routledge Falmer.
Erişti, B. (2005). Avrupa Kalite Yönetimi
Mükemmellik Modelinin Eğitim Fakülteleri
İçin
Uyarlanması.
Eskişehir:
Anadolu
Üniversitesi Yayınları.
McCain, D. V. (2005). Evaluation Basics.
Alexandria, VA: American Society for Training
and Development.
Erişti, B. (2011). Öğrenmenin temelleri. In G.
Can (Ed.), Eğitim Psikolojisi. Eskişehir:
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
Yayınları.
Ertürk, S. (1993). Eğitimde
Geliştirme. Ankara: Meteksan.
McKernan, J. (2008). Curriculum
Imagination. London: Routledge.
Mina, M. and others. (2005). Learning Streams:
A Case Study in Curriculum Integration.
http://www.eng.iastate.edu/vie/documents/fie05.pdf.
adresinden
13.12.2011
tarihinde
erişilmiştir.
Program
Grant, J. (2002). Learning Needs Assessment:
Assessing the Need. BMJ, 324, 156-159.
Nieto, S. (2000). Placing Equity Front and
Center: Some Thoughts on Transforming Teacher
Education on a New Century. Journal of
Teacher Education, 51(3), 180-187.
Glatthorn, A. A., Boschee, F., & Whitehead, B.
M. (2009). Curriculum Leadership Strategies
for
Development
and
Implementation.
Thousand Oaks: Sage.
Nitko, A. J. (2004). Educational Assessment of
Students. New Jersey: Pearson.
Gürkan, T. (2006). Programın Yapısal
Boyutları ve Program Geliştirme Süreci. In M.
Gültekin (Ed.), Öğretimde Planlama ve
Değerlendirme (ss. 15-30). Eskişehir: Anadolu
Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayınları.
Ornstein A. C. & Hunkins, F.P. (2009).
Curriculum Foundations, Principles and
Issues. (5th ed). Boston, MA: Allyn and Bacon.
Parkay, F. W., Anctil, E. J., & Hass, G. (2006).
Curriculum Planning: A Contemporary
Approach. Boston, MA: Pearson.
Healy, M. A. (2000). Knowing What Works:
Program Evaluation. New Directions for
Student Services, 90, 57-65.
78
and
www.hedefaof.com
Polka, W. S. and Mattia, P. R. (2009).
Curriculum Planning in the Twenty-First
Century: Managing Technology, Diversity,
and Constructivism to Create Appropriate
Learning Environments for All Students.
http://www.icte.org/T01_Library/T01 adresinden
09.12.2011 tarihinde erişilmiştir.
Taba, H. (1962). Curriculum Development
Theory and Practice. New York: Harcourt,
Brace & World.
Taymaz, H. (1997). Hizmetiçi Eğitim. Ankara:
TAKAV Tapu ve Kadastro Matbaası.
Tyler, W. R. (1969). Basic Principles of
Curriculum and Instruction. http://books.
google.com.tr/books?id=5NgP8GCD2s0C&print
sec=frontcover&hl=tr&source=gbs_ge_summary
_r&cad=0#v=onepage&q&f=false
adresinden
10.12.2011 tarihinde erişilmiştir.
Posner, G. J. & Rudnitsky, A. N. (2006). Course
Design. Boston, MA: Pearson.
Saylor, J. G., Alexander, M. W., & Lewis, A. J.
(1983). Curriculum Planning for Better
Teaching and Learning. New York: Holt.
Sönmez, V. (2007). Program Geliştirmede
Öğretmen El Kitabı. Ankara: Anı.
Wiles, J. & Bondi, J. (2007). Curriculum
Development a Guide to Practice. New Jersey:
Pearson/Merrill Prentice Hall.
Smith, M. K. (2000). Curriculum Theory and
Practice. The Encyclopaedia of Informal
Education. www.infed.org/biblio/b-curric.htm.
Witkin, B. R. & Altschuld, J. W. (1995).
Planning and Conducting Needs Assessments.
Thousands Oaks: Sage.
Şimşek, A. (Ed). (2006). İçerik Türlerine
Dayalı Öğretim. Ankara: Nobel.
Walker, D. F. (1990).
Fundamentals of
Curriculum. San Diego, CA: Harcourt Brace
Jovanovich.
Şimşek, A. (2011). Öğretim Tasarımı (İkinci
basım). Ankara: Nobel.
79
www.hedefaof.com
4
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
İşletmelerde kullanılan eğitim yöntemlerini sınıflayabilecek,
Eğitim yöntemlerini seçme ölçütlerini belirtebilecek,
Başlıca eğitim yöntemlerini açıklayabilecek,
Duruma uygun eğitim yöntemini belirleyebilecek,
Eğitim yöntemi ile eğitim başarısı arasındaki ilişkiyi tartışabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Eğitim Yöntemi
Yöntem Seçme Ölçütleri
Eğitsel Yöntem Havuzu
İşbaşında Eğitim
Eğitimci Merkezli Yöntemler
İş Dışında Eğitim
Öğrenci Merkezli Yöntemler
Uygun Eğitim Yöntemi
İçindekiler

Giriş

Eğitim Yöntemlerinin Sınıflandırılması

Eğitim Yöntemlerini Seçme Ölçütleri

Yaygın Kullanılan Eğitim Yöntemleri

Sonuç
80
www.hedefaof.com
Eğitim Yöntemleri
GİRİŞ
Eğitim ile ilgili birçok kavram birbirine sıkça karıştırıldığı için burada yöntem denildiğinde de “tam
olarak neyin yöntemi?” sorusu akla gelebilir. Bu nedenle, yeri gelmişken işletmelerdeki eğitim
çalışmalarında yararlanılacak yöntemlerin seçimi ve kullanımına ışık tutabilecek kavramsal bir
netleştirme yararlı olacaktır.
Eğitim (education) kavramı çok değişik biçimlerde tanımlanabilir. Alanyazında en sık kullanılan
tanım kısaca “bireylerde istendik yönde davranış değiştirme süreci” olarak ifade edilebilir. Bu tanım
büyük ölçüde geçen yüzyılın başında hayvanlar üzerinde yapılan psikoloji deneylerine dayalı olarak
üretilmiştir. Özü itibariyle aşırı davranışçıdır ve istendik yönde davranışın sergilenmesi, eğitimin başarısı
için yeterli görülmektedir. Ne var ki, özellikle yetişkin bir insanın eğitimi söz konusu olunca bu tanım
yetersiz kalmaktadır çünkü insanın eğitiminde istenen davranışın elde edilmesi yeterli değildir. Önemli
olan davranışın arka planındaki tüm değerler sisteminin değiştirilmesidir, ancak bu yolla süreklilik ve
kararlılık sağlanabilir.
Günümüz eğitim uygulamalarının ulaştığı boyutları da düşünerek daha kapsamlı bir eğitim tanımı
yapmaya gereksinim duyulmaktadır. Buradan hareketle eğitim; “toplumsal hedefler doğrultusunda kendi
gizil güçlerine dayalı olarak ve gelişimlerine katkıda bulunmak üzere bireylerin davranış örüntülerini
değiştirme süreci” (Şimşek, 2011) biçiminde tanımlanabilir. Bu tanımda en az dört boyut bulunmaktadır.
Birincisi, eğitim toplumsal hedefler doğrultusunda yapılan bir iştir. Öğrenme bireysel olabilir ama
eğitimin mutlaka toplumsal bir yanı vardır. İşletmelerde düzenlenen kişisel gelişim, mesleki gelişim ve
kurumsal gelişim amaçlı eğitimlerin tümü aslında toplumsal hedeflerin bir parçasıdır. İkincisi, eğitim
bireyin gizil güçlerine ya da potansiyeline dayanmalıdır. Bireylerin gizil güçlerini temel almayan bir
eğitimin başarılı olma olasılığı düşüktür. Eğitimden yararlanma ancak zekâ, yetenek, ilgi, öğrenme
biçimi, önbilgi, güdülenme, kişilik vb. gizilgüçler sayesinde olanaklıdır. Üçüncüsü, eğitim mutlaka
bireyin gelişimine katkıda bulunan bir süreç olmalıdır. Eğitimin anlamlı olabilmesi ve bireyin eğitimden
yararlanma konusunda zihinsel ve duygusal çaba gösterebilmesi için gelişim odaklı bir eğitim zorunludur.
Dördüncüsü, yalnızca davranışı değiştirmek yetmez, davranışa kaynaklık eden tüm değerler sisteminin
değiştirilmesi gerekir. Açık tepki olarak kabul edilen davranışlar çeşitli nedenlerle (korku, ödül, coşku,
onaylanma vb.) ortaya çıkabilir ama bunların gerçekten benimsenerek ve kendiliğinden olması
destekleyici bir arka planla olanaklıdır. Bu da eğitimin yalnızca görünen tepkilere değil, onların arka
planlarına odaklanmayı gerektirir.
İşletmelerde eğitim adı altında yürütülen çalışmaların önemli bir bölümü aslında yetiştirme ile
ilgilidir. Kısa bir anlatımla yetiştirme (training), “teknik yanı ağır basan becerileri kısa süreli ve yoğun
bir çabayla kazandırma sürecidir” (Şimşek, 2011). Bu yönüyle yetiştirme, aslında eğitimin özel bir
türüdür. Birçok yetiştirme etkinliği, öncelikli ve ağırlıklı olarak eğitimi düzenleyenler tarafından işlevsel
görülen becerilerin kısa süre içinde kazandırılmasını amaçlar
Yetiştirmeye konu olan beceriler, bedensel beceriler olabileceği gibi zihinsel beceriler de olabilir.
Bedensel becerilere örnek, işyerindeki bir makinenin gösterildiği şekilde kullanılması olabilir. Burada
genellikle usta bir öğretici yetiştirme sürecine katılan bireylere kısa açıklamalar yaptıktan sonra
uygulamalı olarak makinenin kullanımını gösterir. Katılımcıların soruları varsa bunları yanıtlar, ardından
81
www.hedefaof.com
bazı katılımcılara sırayla uygulama şansı verir, son olarak onların hatalarını düzeltmeye dönük
geribildirimler sağlar ya da uyarılar yapar. Zihinsel becerilere örnek de çeşitli sorun çözme tekniklerinin
kullanımı olabilir. Burada yapılan iş bedensel uygulama gerektirmez; tersine zihinsel düşünme,
uslamlama ve uygulama süreçleri söz konusudur. Tipik bir uygulamada eğitimci, çeşitli sorun çözme
tekniklerine ilişkin açıklamalar yaptıktan sonra varsa katılımcıların sorularını yanıtlar ya da kendisi onlara
bazı sorular yönelterek kuramsal boyutun iyice öğrenilmesini sağlar. Ardından eğitimcinin gözetiminde
onun verdiği bir durum üzerinde katılımcılar çalışırlar. Bunu, her birey ya da takımın verilen sorun
durumuyla ilgili nasıl bir yaklaşım izlediğini ve ne tür bir çözüm ürettiğini paylaşması izler. Son olarak,
eğitimci bir toparlama yapar ve konunun önemli noktalarını iyice vurgular.
Dikkat edilirse, hem bedensel hem de zihinsel yetiştirme süreçlerinde oldukça benzer bir yaklaşım
izlenmektedir. Öncelikle süreç kısa kuramsal açıklamaları ve yoğun uygulamalı çalışmaları içermektedir,
yani uygulama ağırlıklıdır. Becerinin tam öğrenilebilmesi açısından bu bir zorunluluktur. Dikkat edilirse
yetiştirmede uzun ve geniş kapsamlı açıklamalar yapılmamakta, yalnızca uygulamanın başarılı biçimde
tamamlanabilmesi için gerektiği kadar kuramsal bilgi verilmektedir. İşin kavramsal yönü ayrıntılı
tartışılmamakta, tarihsel geçmişi açıklanmamakta, felsefesine girilmemekte, başka işletmelerdeki ya da
ülkelerdeki uygulamalar karşılaştırılmamakta ve geleceğe ilişkin eğilimler ele alınmamaktadır. Tüm bu
kapsamlı açıklamalar yapıldığında ‘eğitim’ olmaktadır. Yetiştirme özü itibariyle ‘işevuruk’ (operational)
bir çalışmadır.
İşletmelerde eğitim ve yetiştirme kavramları iç içe ve çoğu zaman birbirinin yerine kullanılmaktadır.
Daha doğrusu, bu kavramlar arasında pek ayrım yapılmamaktadır. Bu nedenle, burada eğitim ve
yetiştirme yöntemleri birlikte ele alınarak açıklanmıştır. Kısacası, işletmelerdeki yaygın kullanım
nedeniyle, bu bölümde “eğitim yöntemleri” deyince terminolojik olarak hem eğitim hem de yetiştirme
yöntemleri anlatılmaktadır. Benzer şekilde, işletmelerde “katılımcı” ve “öğrenci” kavramları da aynı
anlama geldiği için bu kitapta birbirinin yerine kullanılmıştır.
İşletmelerde eğitim ve yetiştirme yöntemleri arasında pek fark
gözetilmediği için bu kitapta “eğitim yöntemleri” kavramı tüm yöntemleri kapsayacak
biçimde kullanılmıştır.
EĞİTİM YÖNTEMLERİNİN SINIFLANDIRILMASI
Eğitim uygulamalarında yararlanılan yöntemler değişik biçimlerde sınıflandırılmaktadır. Bunların bazıları
yöntemlerin geleneksel ve yeni olmasına bakmakta, bazıları eğitimlerin bireysel mi yoksa grup halinde mi
alındığına odaklanmakta, bazıları süreçte kimin baskın olduğunu önemsemekte, bazıları da eğitim ile iş
arasındaki eşzamanlılık ilişkisini ön plana çıkarmaktadır. Bu sınıflandırmaları burada kısaca açıklamak
yerinde olacaktır.
Geleneksel ve Yeni Yöntemler
Geleneksel yöntemler büyük ölçüde pedagojik bir anlayışı yansıtmaktadır. Burada bir eğitimci ve
yaklaşık 25-30 kişiden oluşan tipik bir sınıf vardır. Eğitimci konu hakkında uzmanlığa sahiptir. Sayıları
oldukça az olmak üzere, Türkiye’deki işletmelerin çok azında eğitimcilerin uzmanlık yanında eğitimcilik
formasyonu da vardır. Ancak bu formasyonun yalnızca birkaç günlük “Eğiticilerin Eğitimi” seminerlerine
katılmaktan ibaret kaldığını ve istenen düzeyde olmadığını belirtmek gerekir. Yine de geleneksel
yöntemlerde eğitimci, hazırlıklarını yaparak planlanan zamanda katılımcıların karşısına gelir ve kendi
sunuş planına göre eğitimi yürütür. Bu uygulama, okullardaki “ders” formatına çok benzer. Alışılmış ve
herkesin tanıdığı uygulamalar olduğu için de kullanılan yöntem geleneksel olarak adlandırılmaktadır.
Buna örnek olarak, seminerlerdeki eğitimci sunuşlarını verebiliriz.
Yeni uygulamalarda ise eğitimciler kendilerini görece daha serbest hissetmekte ve yöntem konusunda
olabildiğince farklı yaklaşımlar izlemektedirler. Tipik uygulamalarda ilk oturumdaki tanışma işleminden
eğitimin tamamlandığı son toparlama işlemine kadar sürprizler olabilmektedir. Yeni yaklaşımların
özünde geleneksel eğitimci ve öğrenci rollerinin dışına çıkmak, eğitimi daha çekici hale getirmek,
katılımcıları etkin kılmak, yetişkin öğrenmesinin ilkelerine uymak ve çağdaş teknolojilerden geniş ölçüde
82
www.hedefaof.com
yararlanmak gibi eğilimler dikkati çekmektedir. Örneğin, yeni eğitim yöntemlerinin içinde oyunlar
ağırlıklı bir yer tutmaktadır. Ancak yine de hangi yöntemin yeni olduğuna ilişkin olarak alanyazında
tutarlı ölçütler yoktur. Şunu da özellikle belirtmek gerekir ki, birçok eğitimci farklı olmak adına
katılımcılara çeşitli etkinlikler yaptırmakta ama bunların eğitsel değeri ya da öğrenme sürecine katkısı
oldukça sınırlı kalmaktadır.
Bireysel ve Kitlesel Eğitim Yöntemleri
Bu sınıflamada eğitimin yapılış biçimi ya da bir anda eğitimden yararlanan katılımcı sayısı temel
alınmaktadır. Bu nokta önemlidir çünkü uygulamaların yanı sıra eğitime ilişkin tüm hazırlıklar ve
düzenlemeler de eğitimin bireysel mi yoksa kitlesel mi yapılacağına göre değişmektedir. Yaygın anlayışa
göre eğitime bireyler tek olarak katılıyorlarsa bireysel, büyüklüğü değişmekle birlikte grup olarak
katılıyorlarsa kitlesel eğitim sayılmaktadır.
Yüz yüze yapılan bireysel eğitimde eğitimci bir anda tek katılımcıyla etkileşim içindedir. Genellikle
küçük bir toplantı odasında ya da üretim sürecinin herhangi bir noktasında eğitimci ile katılımcı birlikte
çalışmaktadırlar. Bu uygulamalarda çoğu zaman eğitimci konuyla ilgili kısa açıklamalar yapar, katılımcı
anlaşılırlık ve açımlamaya dönük sorular sorar, eğitimci bu sorulara yanıtlar verir. Açıklamalar
tamamlandıktan sonra katılımcı, eğitimcinin gözetiminde belirli bir durum ya da uygulama üzerinde
çalışır. Uygulamada eğitimcinin yönlendirmesi ve geribildirimleri katılımcının işini kolaylaştırmaya
dönüktür. Genel olarak öğrenme içeriği küçük adımlara bölünmüştür, sürekli bir eğitimci-katılımcı
etkileşimi vardır ve bire bir yetiştirme söz konusudur.
Uzaktan eğitim ya da çevrimiçi ortamlardaki bireysel eğitimlerde katılımcı özel olarak hazırlanmış
materyaller üzerinde çalışır. İşletmelerdeki yaygın uygulamalar düşünüldüğünde bu materyaller kitap,
bilgisayar yazılımı, video, web kaynağı ve mobil teknolojilere yüklenmiş belgeler olabilir. Kullanılan
teknoloji ne olursa olsun, katılımcı, materyaller üzerinde kendi başına ve herhangi bir yerden destek
almadan çalışır. Genel olarak belirli bir zaman dilimi içinde eğitimi tamamlama koşulu vardır ama erişim
sayısı ve süresi sınırlandırılmamıştır. Bunun nedeni, her öğrencinin kendi koşullarına uygun bir çalışma
biçiminin olmasıdır.
Bireysel eğitim yöntemlerinin önemli bir parçası teknoloji destekli
uzaktan eğitim uygulamalarıdır.
Kitlesel eğitim yöntemlerinde mutlaka bir eğitimci ve öğrenci grubu vardır. Grubun büyüklüğü
katılımcıların sayısına göre değişebilir. Genel olarak 10 kişinin altındaki gruplara küçük grup, 10-30
arasında katılımcısı olan gruplara orta boy grup, 30 kişinin üstündeki gruplara da büyük grup denilebilir.
Kuşkusuz, bu sayılar belirli ölçülerde değiştirilebilir fakat kitlesel eğitim yöntemlerinde grubun küçük,
orta ya da büyük olması önem taşır. Küçük gruplarda daha çok etkileşim ve etkin katılım beklenirken
büyük gruplarda eğitimcinin sunuş yapması ve katılımcıların daha çok dinleyici konumunda olması
beklenir. Örneğin, düzanlatım, büyük gruplar için uygun bir yöntemdir ama rol oynama küçük gruplar
için daha uygundur. Buna karşılık, örnekolay çözümlemesi orta boy olarak kabul edilen gruplarda daha
çok işe yarar.
Eğitimci Merkezli ve Öğrenci Merkezli Yöntemler
Eğitim uygulamaları sırasında sürenin çoğunu kim kullanmaktadır? Kim daha çok konuşmaktadır?
Etkileşimin odağında kim vardır? Süreçte baskın olan kimdir? Bu ve benzeri sorulara verilecek yanıtlar
aslında eğitimin merkezinde kimin olduğunu gösterir. Eğer başat ya da belirleyici olan eğitimci ise
kullanılan yöntem eğitimci merkezlidir; buna karşılık süreçte söz sahibi olan öğrenciler ise o zaman da
öğrenci merkezli bir yöntemin varlığından söz edilebilir. Öğrenci merkezli yöntem kavramı özellikle
yetişkin eğitiminde “katılımcı merkezli yöntem” olarak da anılmaktadır.
Eğitimci merkezli yöntemlerin kullanıldığı eğitimlerde dışarıdan bakıldığında bile eğitimcinin belirgin
bir ağırlığı vardır. Deyim yerindeyse “eğitimci ders yapar.” Başka bir deyişle, eğitimci konu anlatır,
gerektiğinde sınıfa sorular sorar, katılımcılardan yanıtlar alır, yanıtlara ilişkin kısa yorumlardan sonra
83
www.hedefaof.com
yeni bir konuyu anlatmaya geçer, anlatılacaklar bittiğinde genel bir toparlama ya da özetleme yapar.
Böylece, ders bitmiş olur. Kısacası, eğitimci merkezli yaklaşımlarda eğitimci tüm hazırlığını bir sunuş
olarak planlar ve sınıfta bu planı uygular. Kuşkusuz, küçük ya da orta boy gruplarda bazen etkinliklere de
yer verilebilir.
Öğrenci merkezli yöntemlerin uygulandığı eğitimlerde asıl söz sahibi olan öğrencilerdir. Tüm süreç
öğrencilerin etkin katılımını gerçekleştirmeye dönük olarak tasarımlanmıştır. Öğrencilerin bireysel
farklılıklarına saygı duyulur ve bu farklılıklara duyarlı bir eğitim yapılır. Eğer bireysel farklılıkları
dikkate alan bir eğitim söz konusu değilse, eğitim süresinin tümünü öğrenciler kullansa bile kullanılan
yöntemin öğrenci merkezli olduğunu söyleme olanağı yoktur çünkü yapılan yalnızca etkinliğe dayalı bir
eğitimdir. Kavramsal olarak ancak öğrenme gereksinimlerini karşılamayı hedefleyen, süreç içinde tam
öğrenmeyi uygulayan, katılımcılara söz hakkı tanıyan, etkileşimi canlı tutan, uygulamalı çalışmalar
yaptıran, öğrenme güçlüklerine çözüm üreten ve değerlendirme sonunda bireysel geribildirim veren bir
eğitim öğrenci merkezli sayılabilir.
İşbaşı ve İşdışı Eğitim Yöntemleri
İşletmelerdeki eğitim yöntemlerini sınıflamada en yaygın kullanılan ölçütlerden biri de eğitimin iş
başında mı yoksa iş dışında mı yapıldığıdır. Soru kısaca şöyle de sorulabilir: Eğitim nerede ve ne zaman
yapılmaktadır? Bu soruya verilecek yanıt, zaten eğitimde kullanılan yöntemin işbaşı ya da işdışı sayılması
anlamına gelecektir.
İş başındaki eğitimlerde katılımcılar üretim sürecinin bir parçası olarak uygun öğrenme yaşantıları
kazanırlar. Eğitim, genelde üretimin yapıldığı ya da hizmetin verildiği yerde gerçekleştirilir. Eğitimci de
ilgili birimdeki bir yönetici ya da ustabaşı olabilir. Örneğin, otomobil üreten bir fabrikanın boya
ünitesindeki yeni bir işçi mesleki eğitiminin en azından bir bölümünü işletmenin boya ünitesinde ve
ustabaşının ya da üretim liderinin sorumluluğu altında tamamlayabilir. Benzer biçimde, bir işletmenin
muhasebe biriminde işe yeni başlayan bir kişi o birimdeki şef ya da müdürün gözetiminde eğitim alarak
gerekli yetkinlikleri kazanabilir. İşbaşı eğitimleri daha çok belirli bir süre yapılan yüz yüze eğitimlerden
sonra ya da basit görevler için kısa açıklamaların ardından uygulamalarda yetkinleşmek amacıyla iş
ortamında gerçekleştirilmektedir.
İşbaşı eğitimleri, genellikle iş ortamından ayrılmadan gözetimli olarak
yapılmaktadır.
İş dışındaki eğitim uygulamalarında katılımcılar çalıştıkları birimlerde sorumlu oldukları işleri geçici
bir süre bırakarak eğitim boyunca başka bir ortamda bulunurlar. Büyük olasılıkla başka katılımcılarla
birlikte eğitim alırlar. Eğitim kaç saat ya da kaç gün ise o kadar süre için işlerinden ayrı kalırlar. Bu tür
eğitimler, işletmenin kendi içindeki bir salonda yapılabileceği gibi kent dışında bir eğitim merkezinde de
yapılabilir. Burada önemli olan eğitime katılan kişinin aynı anda işini de yapmaya çalışmamasıdır. Eğer
katılımcı zihinsel olarak işini geride bırakamamışsa, iş dışındaki eğitimler pek başarılı olmamaktadır.
Örneğin, ara kademe yöneticilere dönük olarak yapılan liderlik geliştirme eğitimi sırasında ya da ara
verildiğinde katılımcıların çoğu cep telefonlarıyla işyerini arayıp işle ilgili talimat veriyorlarsa ya da
açıklamalar yapıyorlarsa bu eğitimden yararlanma düzeyleri çok sınırlı kalacak demektir.
Özetlemek gerekirse, eğitim yöntemleri aynı olmakla birlikte, kategorik olarak sınıflandırılması farklı
olabilmektedir. Bu nedenle, herhangi bir yöntem her sınıflamada kendine uygun farklı bir başlık altında
ele alınabilmektedir. Örneğin, düzanlatım yöntemi hem geleneksel, hem eğitimci merkezli, hem kitlesel,
hem iş dışı bir eğitim yöntemidir. Dolayısıyla, aslında eğitimcinin elinde kullanabileceği olası yöntemleri
içeren bir yöntemler havuzu vardır ve duruma göre uygun yöntemleri seçerek işe koşmaktadır. Kuşkusuz,
eğitimcinin ustaca kullanabileceği yöntemlerden oluşan havuz ne kadar büyükse yararlanılan eğitim
yöntemleri de o kadar çeşitlenme gösterecektir (Borich, 1996; Lyons, 1992).
Bir eğitimci yöntem seçerken neleri dikkate almalıdır?
84
www.hedefaof.com
EĞİTİM YÖNTEMLERİNİ SEÇME ÖLÇÜTLERİ
Eğitim uygulamaları için uygun eğitim yöntemlerinin seçimi sanıldığı kadar kolay değildir. Birçok insan
bu tür kararların eğitimcilerin tercihine göre verildiğini düşünmektedir. Oysa durum hiç de böyle değildir.
Duruma uygun eğitsel yöntem seçiminin yapılabilmesi, birçok değişkenin dikkate alınmasını zorunlu
kılmaktadır. Her biri eğitimin önemli boyutlarına işaret eden ve oldukça önemli birer ölçüt işlevi gören bu
değişkenler aşağıda açıklanmıştır (Şimşek, 2000).
Yöntem havuzu; bir eğitimcinin gereksinim duyduğunda rahatça
kullanabildiği eğitim yöntemlerinin tümüdür.
Eğitim Alacak Grubun Büyüklüğü
Katılımcı grubunun büyüklüğü seçilecek eğitim yönteminin eğitimci merkezli mi yoksa öğrenci merkezli
mi olacağı konusunda son derece önemlidir. Genel olarak küçük grup eğitimlerinde öğrenci merkezli
yöntemler yeğlenirken büyük grup eğitimlerinde eğitimci merkezli yöntemler daha çok tercih
edilmektedir. Orta boy gruplarda ise karma bir yaklaşımın geçerli olduğu söylenebilir. Bunun temel
nedeni, katılımcı sayısının artmasına bağlı olarak etkileşimin azalması ve eğitimci sunuşunun ön plana
çıkmasıdır. Kaldı ki, büyük gruplarda öğrenci merkezli yöntemleri kullanmaya kalkışmak ciddi anlamda
sınıf yönetimi sorunları ortaya çıkarabilir.
Katılımcı grubu büyüdükçe katılımcılar arasındaki çeşitlenme de artar. Başka bir deyişle, büyük
gruplarda öğrencilerin bireysel farklılıkları birbirine göre çok değişir. Eğitimci açısından her öğrencinin
koşullarını ve özelliklerini dikkate almak zorlaşır. Örneğin, öğrencilerin bir bölümü hızlı öğrenirken bir
bölümü birçok noktayı anlamakta güçlük çekebilir. Aynı şekilde, sözel açıklamalar ağırlıklı bir sunuş,
bazı öğrencilerin işini kolaylaştırırken bazı öğrenciler görsel öğelerle desteklenmiş bir sunuştan daha çok
yararlanabilir. Burada doğru yaklaşım ne olmalıdır? Kuşkusuz, eğitimcinin kullanacağı yöntemler de
yeterince çeşitlenmelidir ki yapılan eğitimden herkes yararlanabilsin. Yine de bunun büyük gruplarda çok
zor olduğunu kabul etmek gerekir. Bu nedenle, katılımcı grubu büyüdükçe eğitimci kendine göre bir orta
yol belirlemeye çalışır. Ne yazık ki, bu orta yolun işe yarayıp yaramadığını eğitim sırasında belirlemek
her zaman olanaklı değildir.
Kalabalık gruplarda gerçekleştirilen eğitim çalışmalarında genellikle
düzanlatım yöntemi kullanılmaktadır.
Kazandırılacak Yeterlikler
Eğitim amaçlarında kazandırılacağı belirtilen yeterlikler yöntem tercihini doğrudan etkilemektedir.
Kazandırılacak yeterliğin kuramsal bilgiler ya da uygulamalı beceriler olması, seçilebilecek yöntemlerin
türünü ve sayısını azaltır. Eğer öğrencilerde tutum geliştirmek amaçlanıyorsa yöntemler daha da farklı
olacaktır. Kazandırılacak bilgi ya da becerinin düzeyi de önemlidir. Eğer eğitim giriş düzeyinde bilişsel
yeterlikler olarak kabul edilen bilgi ve kavramayı amaçlıyorsa belki eğitimci merkezli yöntemler yeterli
görülebilir. Ancak ileri düzeydeki sentez ve değerlendirme gibi yeterliklere dayanan amaçlar için öğrenci
merkezli yöntemler daha uygundur.
Burada en temeldeki soru şudur: Eğitimin kazandıracağı yeterlikler öğrencilerden nasıl bir çaba ve iş
yükü istemektedir? Eğer öğrenciler fazla çaba göstermeden, çalışmalara etkin biçimde katılmadan ve
zihinsel yatırım yapmadan amaçlara ulaşabiliyorlarsa o zaman öğrenci merkezli yöntemlere pek gerek
duyulmaz. Örneğin, öğrenciler yalnızca dinleyerek, notlar alarak ve kitapları okuyarak eğitimde başarılı
olabiliyorlarsa eğitimci merkezli yöntemler yeterli olacaktır. Buna karşılık, öğrencilerin eğitimin
öngördüğü yeterliklere ulaşabilmeleri için eleştirel okuma yapması, farklı kaynaklardan bilgi edinmesi,
sorun odaklı düşünmesi, tartışmalara katılması, deneyim alışverişinde bulunması vb. çabalar içinde
olması gerekiyorsa öğrenci merkezli yöntemlere başvurmak gerekecektir. İşin özü şudur: Kazandırılacak
yeterlikler öğrencinin sonuçta nasıl olmasını istiyorsa kullanılan eğitim yöntemleri de süreç içinde
öğrenciye o yeterlikleri kazandıracak nitelikte olmalıdır.
85
www.hedefaof.com
Konunun Özelliği
Eğitimin konusu da seçilecek ve işe koşulacak yöntemi etkiler. Genel olarak sözel bilgilere dayalı bir
içerik söz konusuysa eğitimci merkezli yöntemler işe yarayabilir. Buna karşılık, işlemsel becerilere dayalı
bir eğitimde öğrenci merkezli yöntemlere gereksinim duyulacaktır. Örneğin, birçok işletmede zorunlu
olan “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği” eğitiminin içeriği büyük ölçüde yasal düzenlemeler, işyerinde alınan
güvenlik önlemleri, güvenli ya da güvensiz davranış çeşitleri, işveren ve işçi taraflarının sorumlulukları
gibi konuları kapsamaktadır. Dolayısıyla bu eğitimin içeriği genelde anlatım ve gösterim yöntemleriyle
sunulabilir, belki bazı konularda tartışma da yapılabilir. Oysa aynı işletmede “Yükleme Operatörlerinin
Eğitimi” başlığını taşıyan bir programın içeriği büyük ölçüde bedensel becerileri kapsayacaktır. Bu
nedenle de, eğitimin büyük bölümü uygulamalı olacak ve gösterim ya da işbaşı eğitimi gibi yöntemler
baskın biçimde kullanılacak demektir.
Kuşkusuz, aynı içerik türü için her eğitimci farklı yöntemler kullanabilir. Bazı eğitimciler ezbere
dayalı bilgileri anlatıp geçerken bazıları tartışma açarak farklı bakış açılarından katılımcıların
yararlanmasını sağlayabilir. Ayırt etme, kavramsal düşünme, kuralları uygulama ve sorun çözme gibi
boyutları içeren zihinsel becerilere dayalı konular belki de eğitimcilerin yöntemsel açıdan en büyük
çeşitlenmeyi sağlayabilecekleri alandır. Birçok kişisel gelişim ve kurumsal gelişim programı öğrenciler
arasındaki farklılığın bir avantaja dönüşebileceği konuları kapsamaktadır. Dolayısıyla, her eğitimci konu
ile yöntem arasında doğrusal ilişkiler kurup tek yöntem kullanmak yerine çok ve çeşitli yöntemlerin
arayışı içinde olmalıdır. Yine de kabul etmek gerekir ki, bazı konular eğitimcilerin anlatımına, bazı
konular da öğrencilerin katılabileceği etkinliklere daha uygundur (Şimşek, 2006).
Süre ve Bütçe
İşletmelerdeki eğitim ve geliştirme çalışmalarında çoğu zaman süre ve maliyet önemli sınırlılıklar
oluşturmaktadır. Genellikle eğitimlerin süresi ve maliyeti önceden belirlendiği için eğitimcinin fazla bir
hareket alanı kalmamaktadır. Hatta bazı işletmelerde bunlar neredeyse standartlara bağlanmıştır ve deyim
yerindeyse belirli formüllerden hareket edilmektedir. Örneğin, eğitimin türü ya da biçimi ne olursa olsun
saat ücretleri sabitlenmiştir. Aynı şekilde eğitimin konusuna bakılmaksızın çalışanların beyaz yakalı ya da
mavi yakalı oluşuna göre süreler belirlenmektedir. Örneğin, mavi yakalılara düzenlenecek “Etkili
İletişim” konulu bir eğitimin süresi üç saat olarak belirlenirken aynı konudaki eğitim beyaz yakalılara iki
gün olarak düzenlenebilmektedir. Bu durum, doğal olarak, eğitimin niteliğini ve süreç içinde kullanılacak
yöntemleri de etkilemektedir.
Öğrenci merkezli yöntemlerde süre uzamakta ve gereksinim duyulan
bütçe miktarı artmaktadır.
Genel kural olarak eğitimin süresi kısa ve bütçesi az ise eğitsel süreçlerde eğitimci merkezli
yöntemlere doğru bir kayma olmaktadır. Bunun nedeni şudur: Eğitimci merkezli yöntemlerde sunuşun
akışını eğitimci kolayca belirleyebildiği için zamanı da ona göre yönetebilmektedir. Kuşkusuz, bu durum,
içerikte tercihlere etkide bulunmaktadır. Örneğin, eğitimci belirli konuları vurgulayarak anlatırken başka
konulara da değinip geçebilmektedir. Bir anlamda süre ve bütçe sınırlı olduğu için kısa sürede çok konu
anlatmak öncelikli olmaktadır. Fazla sınırlama yoksa eğitimci öğrencileri de süreçlere katarak daha etkili
ve verimli bir eğitim gerçekleştirebilir. Kısacası, zaman ve maliyet gibi öğeler eğitimde kullanılabilecek
yöntemler açısından sınırlılıklar yaratmakta, bu da eğitimin kalitesini etkilemektedir.
Fiziksel Tesisler
Eğitim yapılacak kurumun sahip olduğu fiziksel tesislerin durumu da eğitim yöntemini seçerken dikkate
alınması gereken bir değişkendir. Her durum için aslında farklı bir ideal yöntem vardır. İşletmenin gerekli
tüm koşul ve olanaklara sahip olması durumunda ideal yöntem rahatlıkla kullanılabilir. Ne var ki, çoğu
zaman işletmeler gerekli tüm olanaklara ve koşullara sahip olmadıkları için eğitimciler ideal yöntem
yerine uygulanabilir yöntemde karar kılarlar. Buradaki en önemli etmenlerden biri eğitim yapılacak
kurumun fiziksel tesislerdir çünkü eğitimci kullanacağı yöntemi belirlerken eğitim yapılacak yerin
durumunu da dikkate almak zorundadır.
86
www.hedefaof.com
Günümüzde en azından büyük ölçekli işletmeler eğitim ve geliştirme çalışmaları için özel tesisler
yaptırmışlardır. Başka bir deyişle, birçok işletme eğitim çalışmaları için gereksinim duyabilecekleri bina,
tesis ve ortamlara yatırım yapmıştır. Örneğin, 1000 kişilik konferans salonları, 30 kişilik seminer
derslikleri ya da 10 kişilik toplantı odaları vardır. Ancak bunların büyük bölümü eğitim ergonomisi
ilkelerinden habersiz yapıldığı için alternatif eğitim yöntemlerinin kullanımına olanak vermemektedir.
Genellikle konferans salonları sıralı düzende, seminer salonları U düzeninde, toplantı salonları da çember
düzeninde sabit yapılar olarak oluşturulmuştur. Sayıları az da olsa bazı işletmelerdeki fiziksel tesisler
farklı eğitim yöntemlerinin kullanımına uygundur. Eğitimci, eğitim yapacağı yerin gerçek durumunu
bilerek yöntem seçmelidir.
Teknolojik Olanaklar
Eğitim yöntemini seçerken fiziksel tesisler kadar önemli bir değişken de işletmenin sahip olduğu
teknolojik olanaklardır. Günümüzde eğitim teknolojileri çok büyük bir gelişim ve yaygınlaşma gösterse
de eğitim çalışmalarında yararlanılan teknolojiler aynı zenginlikte değildir. Bunun nedeni, eğitimcilerin
mesleki açıdan tutucu davranmaları ve eğitimci merkezli yöntemlerden tam anlamıyla kurtulamamış
olmalarıdır. Birçok eğitimci teknolojiyi kendisine destek sağlayan lojistik bir öğe olarak görmektedir.
Deyim yerindeyse, çoğu eğitimci için teknoloji bir “yedek lastik” olarak algılanmaktadır. Bunun temel
nedeni, eğitimcilerin teknoloji-yöntem bütünleşmesini tam sağlayamamış olmalarıdır.
Teknoloji konusunda rahat ve önyargısız olan eğitimciler kullanmak istedikleri eğitim yöntemlerine
karar verirken işletmenin ya da kendilerinin sahip olduğu teknolojik olanakları dikkate alırlar. Eğer ideal
olarak gördükleri yöntemin gerektirdiği teknolojiye erişim söz konusu değilse o teknolojiyi zorunlu
kılmayan bir yöntemi tercih ederler. Örneğin, “Dış Hesapların Yönetimi” konusunda eğitim verecek olan
bir eğitimci işletmenin intranet ağı üzerinden kurumsal muhasebe sistemine erişim sağlayarak örnekolay
çözümlemeleri yaptırmak isteyebilir. Eğer eğitim yapılan yerde ve zamanda böyle bir erişim olanaklı
değilse kafasındaki yöntemi değiştirip belki de anlatımın bir parçası olarak sistem çıktılarına ilişkin
fotokopiler dağıtabilir. Kısacası, eğitimci kullanacağı yönteme uygun teknolojilerin varlığından ya da
kullanılabilirliğinden emin olmadan yöntem seçemez.
Teknoloji kullanımı, eğitim yöntemlerinin önemli bir parçasıdır.
Eğitimcinin Yöntemlere Yatkınlığı
Buraya değin tartışılan yöntem seçme ölçütleri özünde eğitimcinin dışındaki etmenlerle ilgilidir. Ancak
bu maddede tartışılan ölçüt doğrudan eğitimcinin kendisiyle ilgilidir. Acaba eğitimci duruma uygun her
yöntemi başarıyla uygulama yeterliğine sahip midir? Eğitimcinin kendisini daha rahat hissettiği belirli
yöntemler var mıdır? Eğitimcinin seçmekten ve kullanmaktan ısrarla kaçındığı yöntemler olabilir mi?
Başka bir deyişle, eğitimcinin kişisel tercihleri yöntem seçiminde etkili midir? Açıkçası bu soruların
tümünün yanıtı her zaman olumlu olmayabilir.
Bazı eğitimciler kişisel olarak konuşmaktan, bir şeyler anlatmaktan, süreçte belirleyici olmaktan ve
başkalarının kendilerini dinlemesinden hoşlanırlar. Bunun için de başta düzanlatım ve gösterim olmak
üzere eğitimci merkezli yöntemleri sıkça kullanırlar. Bazı eğitimciler sorular sormayı, alternatif görüşleri
dinlemeyi, analizler yaptırmayı ve başkalarından öğrenmeyi severler. Bu tür eğitimcilerin sıkça kullandığı
yöntemler olarak soru-yanıt ve tartışma ön plana çıkar. Yine bazı eğitimciler öğrencilerine meydan
okumaktan, onları zor görevlerle uğraştırmaktan ve bireyler üretmelerine aracılık etmekten zevk alırlar.
Bu özellikleri taşıyan eğitimciler örnekolay çözümlemesi, proje ve takım çalışması gibi yöntemlere sıkça
yer verirler. Son olarak bazı eğitimciler de uygulama yaptırmayı, deneyim kazandırmayı ve pratik
yetişmeyi önemserler. Bu kategoride sayılabilecek eğitimcilerin çoğu alıştırma, ödev ya da rol oynama
gibi yöntemleri ağırlıklı olarak kullanırlar. Demek oluyor ki, eğitimci kendisini hangi yöntemlere yatkın
buluyorsa o yöntemleri daha çok tercih etmektedir. Ne yazık ki, eğitim uygulamalarında belirleyici olan
çoğu zaman eğitimcinin kişisel yatkınlığıdır.
87
www.hedefaof.com
YAYGIN KULLANILAN EĞİTİM YÖNTEMLERİ
Genel anlamda eğitim uygulamalarında işe koşulan birçok yöntem vardır. Ancak bunların yalnızca
bazıları işletmelerdeki eğitim çalışmalarında yararlanılabilecek niteliktedir (Bullard, Brewer, Gaubas,
Gibson, Hyland, & Sample, 1994). Bunun bir nedeni, işletme eğitimlerinin oldukça belirgin ve işevuruk
amaçlarının olması, başka bir nedeni de katılımcıların büyük bölümünün yetişkin öğrenenlerden
oluşmasıdır. Dolayısıyla, işletmelerdeki eğitim yöntemleri, okullarda kullanılan yöntemlere oranla biraz
daha sınırlıdır. Aşağıda söz konusu yöntemlerin en sık kullanılanları belirli açılardan irdelenmiştir.
Düzanlatım
Alanyazında “düzanlatım” ya da “anlatım” olarak adlandırılan bu yöntem çoğunlukla sözel bilgilerin
uzman bir eğitimci tarafından belirli bir hedef kitleye aktarılmasına dayanmaktadır. Tarihsel olarak
bakıldığında belki de en eski ve geleneksel yöntemdir. Burada anlatılan konu hakkında eğitimcinin bir
otorite olması beklenir. Dahası, çoğu zaman konuyu ya da alanı iyi bilmek, içeriği anlatabilmek için
yeterli görülmektedir. Kuşkusuz, bu her zaman doğru değildir. Başka bir deyişle, bir insan konuyu çok iyi
bilebilir ama onu öğretmede aynı düzeyde başarılı olamayabilir. Ne yazık ki, bazen tersi de doğrudur,
yani konuyu yeterince bilmeden sunuş becerilerine güvenerek eğitim veren insanlar da vardır. Bu kişilerin
kafasında eğitim bir “gösteri sanatı” gibi görülmektedir.
Düzanlatım yönteminde başarılı olmak için hem iyi bir genel kültür, hem derinlemesine alan bilgisi,
hem de yetkin sunuş becerilerine gereksinim vardır. Aslında bunlar başarılı bir eğitimcide bulunması
gereken yetkinliklerdir. Geçmişte eğitim bir sahne sanatı gibi algılandığı için iyi eğitimci sahnede iyi
gösteri yapan bir sanatçı gibi görülürdü. Hatta eğitimci için “sahnedeki bilge” (sage on the stage) ifadesi
kullanılırdı. Oysa düzanlatım yönteminde genellikle sayısı kalabalık olan katılımcı kitlesinin önünde tek
eğitimci vardır. Tüm konuyu bu eğitimci anlatmaktadır. Soruları eğitimci sormaktadır. Teknolojiyi
eğitimci kullanmaktadır. Süreci eğitimci yönetmektedir. Disiplini ya da kontrolü eğitimci sağlamaktadır.
Kabul etmek gerekir ki, bu görevlerin tümüyle aynı anda baş edebilmek kolay değildir.
Düzanlatım yöntemi çok eleştirildiği halde yüzlerce yıldır neden
yaygın olarak kullanılmaktadır?
Düzanlatımın kullanıldığı eğitim uygulamalarında genellikle bir sınıf düzeni vardır. Kürsünün ya da
masanın arkasında bir eğitimci ve onun karşısında onlarca bazen yüzlerce öğrenci vardır. Eğitimci bilgiyi
temsil eden ve ona hâkim olan bir otorite olarak kabul edilir. Verdiği bilgiler fazlaca sorgulanmaz ve
önemli görülür. Eğitimcinin sunuşu kesintiye uğratılmaz. Belki öğrenciler soru sorabilirler ama eğitimci
bunlara kendi içerik akışını bozmadan yanıt verir. Bazen de eğitimci öğrencilere sorular yöneltir ama
özellikle kalabalık gruplarda bu soruların sayısını sınırlı tutar. Eğer katılımcı grubu küçükse eğitimcinin
anlatımı bir sunuşa benzer; buna karşılık katılımcı sayısı kalabalıksa ya da büyük bir grup söz konusuysa
eğitim konferans biçimine dönüşebilir. Orta boy gruplarda da genelde seminer havasında bir anlatım söz
konusudur.
Düzanlatım yönteminin yüzlerce yıldır kullanılmasının nedeni bu yöntemin sahip olduğu bazı
üstünlüklerdir. Her şeyden önce düzanlatım yöntemi kalabalık gruplar için uygun bir yöntemdir. Bir
konuyu birçok insana aynı anda ve sınırlı bir süre içinde anlatmak istiyorsanız bunun için ideal yöntem
düzanlatımdır. Bu yönüyle ekonomik bir yöntemdir çünkü kişi başına maliyet çok düşüktür. Eğitimin
içeriği kapsamlıysa ve ağırlıklı olarak sözel bilgilerden oluşuyorsa yine düzanlatım yöntemi tercih
edilebilir çünkü ezbere dayalı bilgileri derli toplu ve mantıksal bir akış içinde sunmak düzanlatımla daha
kolaydır. Aynı şekilde, eğitimcinin kapsamlı içerik akışını kontrol etmesi de düzanlatım yönteminde
olanaklıdır, hatta bunun sonucu olarak eğitimci önemli noktaları belirgin biçimde vurgulayabilir. Dahası,
eğitim içeriği sürekli güncelleniyorsa yalnızca eğitimcinin sunacağı bilgileri güncellemesi yeterlidir. Son
olarak süre ve bütçe sınırlıysa, yine düzanlatım etkili bir çözüm olarak ön plana çıkmaktadır çünkü çok
sayıda insana kısa süre içinde aynı içeriği sunarak eğitim verilebilmektedir.
88
www.hedefaof.com
Tüm bu üstün yönlerine ve tercih nedenlerine karşılık düzanlatım yönteminin ciddi sınırlılıkları da
bulunmaktadır. Her şeyden önce eğitim öğrencileri edilgen kıldığı için kolayca sıkıcı hale gelebilir. Tek
yönlü bilgi aktarımı nedeniyle herkesin ilgisini her an canlı tutmak pek olanaklı değildir. Öğrencilerin
bireysel farklılıklarını dikkate almak ya da gereksinim duydukları noktalarda geribildirim sağlamak da
zordur. Özellikle öğrenci sayısı onlarla hatta yüzlerle ifade edilmeye başlayınca düzanlatım ortalama bir
öğrenciyi esas almaya başlar. Ne var ki, ortalama öğrenci olarak düşünülen kişi varsayımsaldır ve
gerçekte hiç kimse ortalama öğrenci değildir. Başka bir zayıf yön de eğitimcinin çok iyi tanımadığı
katılımcı kitleleri için planlama yapmasının zorluğudur. Aslında eğitim işinde yerinde kararlar verebilmek
için birçok bilgiye gereksinim duyulmaktadır. Gerekli bilgilere sahip olmayınca varsayımlardan hareket
edilmektedir ki bunların bir bölümü doğru olmayabilir.
Düzanlatım yönteminin etkili biçimde kullanılabilmesi için bazı öneriler getirilebilir. Bunlara dikkat
edilerek kullanılan bir düzanlatım yönteminden daha başarılı sonuçlar almak olanaklıdır:
•
Ayrıntılı bir sunuş planı hazırlayın.
•
Önceden prova yapın.
•
Çarpıcı bir giriş yapmaya özen gösterin.
•
Görsel-işitsel ortamlardan yararlanın.
•
Gerekli yerlerde katılımcılara sorular yöneltin.
•
Zamanı iyi yönetmeye çalışın.
•
İlgiyi canlı tutmak için etkileşime önem verin.
•
Beden dilini iyi kullanın.
•
Katılımcılarla göz ilişkisi kurun.
•
Eğitimin sonunda akılda kalıcı bir özetleme yapın.
•
Gerekirse önemli noktalarla ilgili bir fotokopi dağıtın.
Soru-Yanıt
Sorular düşünmeyi harekete geçiren önemli uyarıcılardır. Bu nedenle, usta eğitimciler öğrencilerinin
düşünmesini sağlayabilen kişiler olarak değerlendirilir. Ancak her soru öğrenmeye katkıda bulunmaz.
Örneğin, düşünmeden ya da ezbere yanıtlanabilen soruların öğrenmeye pek katkısı yoktur. Buna karşılık,
öğrencilerin sahip oldukları bilgileri kullanmasını gerektiren, onları derinlemesine düşündüren, bilgi
işlemeyi zorunlu kılan ve yeni bilgiler üretmeyi özendiren sorular öğrenmeye ciddi anlamda katkıda
bulunur. Bu nedenle, eğitimciler soru sorarken çok dikkatli olmalıdırlar.
Sor-yanıt yöntemi eski çağ düşünürlerinden Sokrates tarafından yaygın ve başarı biçimde kullanıldığı
için bu yönteme “Sokratik yöntem” de denilmektedir. Bilindiği üzere, Sokrates’in en önemli özelliği
sürekli sorular sorması, aldığı yanıtlara bağlı olarak yeni sorular üretmesi, her sorunun düşünmeye yeni
bir boyut katması ve çoğunlukla karşısındaki kişinin başlangıçta verdiği yanıttan vaz geçilerek çok farklı
ve yeni bir yanıta ulaşmasını sağlamasıdır. İşin sırrı, düşünmeyi öğretmek ya da düşünmeye aracılık
etmektir.
Soru-yanıt yönteminin özü Sokratik sorgulama tekniğidir.
Soru-yanıt yönteminde eğitimci bilindik anlamda konu anlatmaz. Eğitimden önceki tüm hazırlığını
düşünmeye değer sorular ve bunlara verilebilecek olası yanıtlar üretmekle geçirir. Bu yöntemi kullanan
eğitimci, öğrenme oturumunun başında katılımcılara ilginç bir soru sorar. Kısa bir düşünme süresinin
ardından katılımcıların yanıt vermelerini ister. Her katılımcı kendi görüşlerini açıklamanın yanı sıra
arkadaşlarının yanıtlarına da tepkiler verir. Eğitimci yeni sorularla düşünme ve yanıt üretme sürecini
89
www.hedefaof.com
yönlendirir. Soruların öğrenciler tarafından verilen yanıtları dikkate alması, yanlışları düzelttirmeye
çalışması, eksikleri tamamlatması, ilgisiz görüşleri ayıklamaya yardımcı olması, fikirler arasında işe yarar
bağlantılar kurmayı özendirmesi ve görüşlerin doğruluğunun test edilmesine olanak yaratması önemlidir.
Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, soru-yanıt yönteminde eğitimci konu anlatmak yerine sorular
sormakta ve katılımcıların ürettiği yanıtlarla zihinsel keşifler yapılmaktadır.
Soru-yanıt yöntemi özü itibariyle zihinsel becerilerin kazandırılması ya da geliştirilmesine dönük
eğitimlerde kullanılmakta ve “buluş yoluyla öğrenme”yi özendirmektedir. Örneğin, “Uluslararası
Taşımacılık” konulu bir eğitimin taşıma araçlarıyla ilgili bölümünde eğitimci “bir uçağın gökyüzünde ya
da bir geminin okyanusta kaybolmadan yönünü nasıl bulduğunu” sorarak başlayabilir. Buna bazı
öğrenciler yanıt verecek ama bu yanıtların bir bölümü yanlış, bir bölümü ilgisiz, bir bölümü de eksik
olacaktır. Eğitimci yeni soracağı sorularla verilen yanıtlardaki bu sorunların görülmesini sağlayacaktır.
Yanıtın doğru ve yeterli olmadığını gören öğrenciler yeni sorulara yeni yanıtlar vereceklerdir. Belli bir
noktadan sonra kabul edilebilir yanıt üretilmiş olacaktır. Bu süreçte belki eğitimci toplamda on tane soru
soracak ve öğrenciler de belki otuz tane yanıt vereceklerdir. Ancak eğitimci ezbere dönük hazır bilgiler
sunmak yerine sorduğu sorular ve yaptığı yönlendirmeyle öğrencileri düşündürmüş ve bilgiyi kendilerinin
keşfetmesini sağlamıştır.
Soru-yanıt yöntemi, sorgulayıcı düşünmeyi özendiren bir yöntemdir. Ayrıca, her soru yeni bir uyarıcı
olarak işlev gördüğü için öğrencilerin dikkatini canlı tutmaktadır. Dahası, öğrenciler sorulara yanıt verip
geribildirim aldıkça kendi öğrenmelerini anında değerlendirme fırsatı bulmaktadırlar. Böylece, kendi
gelişimlerini izleme ve kazanımlarından haberdar olması şansını yakalamaktadırlar. Ayrıca, hem
öğrenciler hem de eğitimci konuyla ilgili olarak öğrenme güçlüğü yaşanan alanları belirleme olanağını
elde etmektedirler. Tüm bunlar nedeniyle soru-yanıt yöntemi uzun süreli değil ama bir oturumun parçası
olarak kullanılmaktadır. Burada şunu belirtmek gerekir ki, katılımcılarla etkileşim sağlamak amacıyla
arasıra soru sormaları soru-yanıt yöntemi olarak düşünülemez.
Üstünlüklerine karşılık, soru-yanıt yönteminin bazı zayıf yönleri ya da sınırlılıkları vardır. Kaldı ki, bu
yöntemin uygulaması sırasında da bazı sorunlar da ortaya çıkabilir. Her şeyden önce soru-yanıt yöntemi
içeriğe ilişkin bilgi vermede oldukça yavaş bir yöntemdir çünkü doğrudan bilgi sunumu yerine
öğrencilerin düşünerek bilgiyi keşfetmesi istenmektedir. Ayrıca, katılımcıların ilgisini çekecek, önemli
noktaların öğrenilmesine aracılık edecek ve katılımcılarda yanıtlama isteği uyandıracak nitelikte soruları
hazırlamak kolay değildir. Nitekim katılımcıların yanıt veremediği sorular onlarda özgüven düşüklüğüne
yol açabilir. Bu yöntemle ilgili başka bir sorun da, iyi yönetilmemesi durumunda soru-yanıt oturumlarının
kolayca tartışmaya dönüşebilmesidir. Son olarak, bir yanda kendine güveni olmayan ya da çekingen
davranan katılımcıların sorulara yanıt vermemesi olasılığı bulunurken öte yanda bazı katılımcılarda
yanıtlar üzerinden yarışma eğilimleri ortaya çıkabilir.
Genelde küçük gruplar için uygun olan, zihinsel becerilerle ilgili eğitimlerde yararlanılan ve kısa
sürelerle işe koşulan soru-yanıt yöntemini kullanırken aşağıdaki noktalara dikkate edilmelidir:
•
Konunun önemli noktalarıyla ilgili sorular sorun.
•
Soru sırasını iyi düzenleyin.
•
Soruların anlaşılır olmasına özen gösterin.
•
Anlaşılmayan soruları açımlayın.
•
Her soruda yalnızca bir fikri sınayın.
•
Derinliği olan sorular sorun.
•
Gerekirse izleme sorularından yararlanın.
•
Yanıtlama için uygun süre tanıyın.
•
Sürekli aynı kişilere söz hakkı vermeyin.
•
Katılımcıları da birbirine soru sormaya özendirin.
90
www.hedefaof.com
Tartışma
Bir eğitim yöntemi olarak tartışmada bir konunun farklı bakış açılarından irdelenmesi söz konusudur.
Dolayısıyla, seçilen konunun tartışmaya uygun olmalıdır. Ayrıca, tartışacak insanların konu hakkında
yeterli birikime sahip olmaları gerekir. Bu koşullar yerine gelmediğinde tartışmadan istenen sonuç
alınamaz. Örneğin, işletmede bir işin yapılması sırasında hangi adımların izlenmekte olduğunu tartışmak
pek uygun değildir çünkü zaten sürecin akışı bellidir ve katılımcılardan yalnızca süreçte yer alan işlem ve
adımları saymaları beklenmektedir. Burada farklı bakış açılarıyla tartışılacak bir konu yoktur. Benzer
şekilde, bir işletmede geçerli olan “kalite göstergeleri” standart bir bilgi olduğundan bu konuda eğitim
yaparken tartışmak anlamsızdır. Demek oluyor ki, eğitimde tartışma yöntemini kullanabilmek için konu
hakkında değişik değerlendirmelerin yapılabilir olması gerekmektedir.
Tartışma için en az iki farklı görüşe ya da tarafa gereksinim duyulmaktadır. Tarafların kabul ettiği
bazı ortak noktaları olmakla birlikte, farklılıkları daha çok olmalıdır ki tartışma yapılabilsin. Bu özelliği
dikkate alındığında, tartışma yöntemi, çoğu ezbere dayalı olan sözel bilgiler ya da belirli bir standarda
kavuşmuş olan beceriler için uygun değildir. Buna karşılık benzerlikleri bulma, farklılıkları ayırt etme,
kavramsal düşünme, sorun çözme, yaratıcılık, durum değerlendirme, öneriler geliştirme ve eğilimleri
öngörme gibi zihinsel yeterlikler için oldukça uygundur.
Yetişkinlerin eğitiminde sık kullanılan tartışma yöntemi içinde
değerlendirilebilecek başlıca teknikler nelerdir?
Tartışma yönteminin uygulaması çeşitli teknikler yoluyla olmaktadır. Burada temel teknikler üzerinde
durulacaktır. Ancak tartışma yöntemiyle ilgili teknikler yalnızca burada belirtilenlerle sınırlı değildir.
Belki de en yaygın kullanılan tartışma tekniği beyin fırtınası olarak bilinen tekniktir. Genellikle üç
aşamada gerçekleştirilen bu tekniğin uygulanması sırasında tartışılan konuyla ilgili olarak birinci aşamada
tüm katılımcıların görüşleri listelenir. Hiçbir ayıklama yapmadan görüşlerin/fikirlerin toplu bir listesi
oluşturulur. Yeni bir görüş gelmeyince birinci aşama biter. İkinci aşamada, listelenmiş olan fikirlerden
aynı anlama gelenlerin biri alınıp öteki atılır, birbirini içeren fikirlerden kapsamlı olan kalır ve ilgisiz
olanlar ayıklanır. Geriye kalanlar kendi içinde kümelendirildikten sonra ikinci aşama da tamamlanmış
olur. Üçüncü ve son aşamada her kategorideki fikirler/görüşler ayrıntılı biçimde tartışılır.
Çapraz ateş paneli başka bir tartışma tekniğidir. Bu teknik daha çok okullardaki “münazara” adı
verilen uygulamalara benzer. Burada keskin ve birbirine ciddi anlamda alternatif oluşturan iki görüş ya da
taraf vardır. Her görüşü savunan öğrenciler kendi aralarında bir ekip oluştururlar. Hazırlıklarını yaptıktan
sonra tartışmaya geçilir. Ekip sözcüleri karşılıklı olarak sırayla (bir o ekipten bir öteki ekipten olmak
üzere) söz alırlar. Tartışma için iki ekibin yanı sıra bir yönetici ve bir jüriye gereksinim vardır. Yönetici
genellikle eğitimcidir, jüri üyeleri öğrenciler arasından gönüllük ilkesiyle seçilebilir. Yöneticinin görevi,
tartışmanın kurallarını açıklamak ve kurallara uygun biçimde tartışmanın yapılmasını sağlamaktır. Jüri
üyelerinin görev ise hangi ekibin daha güçlü ve ikna edici bir tartışma çıkardığını, yani tartışmayı kimin
kazandığını belirlemektir. Jürinin kararı hangi görüşün daha doğru olduğunu saptamak değil, yalnızca
daha iyi tartışma yapan ekibin kim olduğunu belirlemektir. Heyecan, aidiyet, araştırma, iletişim, zaman
yönetimi ve işbirliği gibi becerileri de geliştiren bu tartışma tekniğinin sonunda eğitimci her iki görüşte de
dikkate değer yönleri özetleyerek oturumu kapatır.
İşletmelerdeki eğitimlerde bazen vızıltı kümeleri denilen tartışma tekniği de kullanılmaktadır. Bu
tekniğin uygulaması kısaca şöyle olmaktadır. Eğitimci konuya bir giriş yapmakta ve temel kavramlara
açıklık getirdikten sonra birbirine paralel alt başlıklar varsa bunları küçük kümelere paylaştırmaktadır.
Küçük kümeler kendi konularını aldıktan sonra ya eğitim salonu büyükse farklı köşelerde çalışmakta ya
da eğitim yapılan binada başka küçük salonlar varsa orada çalışmaktadır. Kendi içinde hazırlıklarını
tamamlayan gruplar belirtilen saatte esas eğitim salonuna dönmektedirler. Eğitimcinin belirlediği sıra
içinde her kümenin sözcüsü kendi konularını tüm sınıfa anlatmaktadır. Sorular ve yanıtlar bittikten sonra
eğitimci önemli noktaları özetleyerek bir toparlama yapmaktadır.
91
www.hedefaof.com
Forum adı verilen tartışma tekniğinde ortaya bir kürsü konulur. Bu bir serbest kürsü niteliğindedir.
Konu hakkında görüş bildirmek ya da tartışmak isteyen her katılımcı kürsüye gelerek kendi görüşlerini
açıklar, gerekirse başkalarının görüşleri hakkında değerlendirmelerde bulunur. Burada tüm katılımcıların
özgür ve uygar bir ortamda görüş, izlenim, algı, düşünce, duygu ve yorumlarını paylaşması esastır.
Dolayısıyla, her katılımcı kendi birikimi ya da hazırlığına dayalı olarak bir paylaşımda bulunur. Kişisel
görüşlerden tüm katılımcılar yararlanmaya çalışır. Forum da görüş zenginliği kadar görüşlerin etkileşimi
ve çarpışması da önemlidir.
Eğitim amaçlı tartışma tekniklerinden biri de açıkoturum diye anılan tekniktir. Bu teknik yaygın
olarak “panel tartışması” adıyla da bilinmektedir. Bu tür uygulamalarda aynı konu üzerinde uzmanlaşmış
ama aralarında görüş farklılıkları bulunan kişiler tartışma yaparlar. Tartışmacılar çoğunlukla dışarıdan
çağrılır. Genellikle konuya hâkim bir oturum başkanı vardır ve tartışmayı o yönetir. Panelist olarak
adlandırılan tartışmacılar sırayla söz alarak hem kendi görüşlerini açıklar hem de öteki konuşmacıların
görüşlerine karşılık verirler. Görüşlerin açıklanması ve çarpışmasından öğrenciler aynı konunun farklı
yönlerini görme olanağı elde ederler. Bazı açık oturumların sonunda ya da ikinci turda katılımcılar da
sorul sorarak panelistlerin yanıt vermelerini isterler. Tüm tartışmalar tamamlandığında oturum başkanı
önemli noktaları özetleyerek oturumu son verir.
Tüm tartışma tekniklerinde belirli bir konu temel alınmakta ve konu farklı açılardan irdelenmektedir.
Dolayısıyla, her konu tartışmaya uygun olmayabilir. Ayrıca, öğrenci kitlesi küçük olursa tartışmalar daha
verimli olacaktır. Başka bir deyişle, tartışmalardaki heyecan nedeniyle tüm öğrencilerin ilgisi ve dikkati
canlı tutulmaktadır. Yine bu yöntemde, tüm görüşlerin eşit koşullarda ve özgürce tartışılmasına fırsat
yaratılmaktadır. Tartışmalara katılan ve kendi görüşlerini savunup başkalarının görüşlerinde boşluk
bulmaya çalışan öğrencilerde eleştirel beceriler gelişmektedir. Tartışma kültürünü kazanan katılımcılarda
demokratik değerler yerleşmektedir ki bu tüm kurumlarda önemlidir. Birlikte çalışan ya da birbirinden bir
şeyler öğrenen katılımcıların bireylerarası iletişim becerileri güçlenmektedir. Ayrıca, ortak çalışma yapan
öğrencilerde bir görüşe ya da ekibe bağlılık duyguları gelişmektedir ki bu tüm işletmelerin önemsediği bir
durumdur.
Tartışma yönteminin bazı sınırlılıkları da vardır. Her şeyden önce büyük gruplarda tartışma yapmak
çok kolay değildir çünkü yönetim sorunları ortaya çıkar. Tartışmalar çok uzaması durumunda ciddi bir
zaman kaybı yaşanabilir. Öğrencilerin bireysel farklılıkları açısından düşünüldüğünde tartışmaya uygun
bir ortam yaratmak kolay olmayabilir. Özellikle katılımcılar arasında üst yöneticiler varsa ya da kurumsal
olaylar tartışmaya açılıyorsa alt kademedeki çalışanlar tartışmalara pek katılmayacaktır. Bunun bir
nedeni, bazı katılımcıların tartışmayı engelleyici ya da zorlaştırıcı bir tavır takınmasıdır. Son olarak
tartışma yönteminin belki de en önemli sınırlılığı olarak tartışmaya akademik anlamda hazırlanmada
yaşanan güçlükler gösterilebilir.
İşletmelerdeki eğitim çalışmalarında çoğu zaman belirli bir tekniğe bağlı kalmadan kullanılan tartışma
yönteminden olumlu sonuçlar alabilmek için şu tür öneriler geliştirilebilir:
•
İlgi çekici bir konu seçin.
•
Alternatif görüşleri belirginleştirin
•
Özgür ve katılımcı bir tartışma ortamı yaratın.
•
Tartışma kurallarını baştan açıklayın.
•
Hazırlık için yeterli süre tanıyın.
•
Gerekli kaynakları sağlayın.
•
Sunumlar kadar etkileşime de önem verin.
•
Zamanı verimli kullanmaya çalışın.
•
Tartışmanın konu dışına çıkmasını önleyin.
•
Önemli noktaları özetleyin.
92
www.hedefaof.com
Gösterim
Gösterim (demonstration) yönteminde usta bir eğitimci bir işin yapılış biçimini kısa açıklamalar ve somut
uygulamalarla göstermesi söz konusudur. Bu yöntemin kullanıldığı durumlarda eğitimci, konuya ilişkin
açıklamalarını bitirdikten ve kuramsal boyutta anlaşılmayan herhangi bir nokta kalmadığından emin
olduktan sonra gösterim aşamasına geçer. Gösterim için uygun ortam düzenlemesinin yapılmış olması ve
öğrencilerin dikkatinin yönlendirilmesi gerekir. Her şeyin hazır olduğu noktada eğitimci kısa ve özlü
açıklamalar eşliğinde uygulamalı işlemlerin nasıl yapılması gerektiğini öğrencilere gösterir. İşin yapılış
biçimini dikkatle izleyen öğrencilerden bazılarına eğitimci kendi gösteriminden sonra deneme şansı verir.
Öğrencilerin olası hatalarına ilişkin geribildirimler verdikten ve uyarılarda bulunduktan sonra eğitimci
önemli noktaları toparlayarak gösterimi tamamlar.
Günlük yaşamda sık kullanılan “gösteri” sözcüğü ile bir eğitim
yöntemi olan “gösterim” kavramı arasında bir fark var mıdır?
Özellikle kimya, gıda, petrol, sağlık ve ilaç gibi sektörlerde etkinlik gösteren işletmelerde gösterim
yöntemi yerine deney yöntemi sıkça kullanılmaktadır. Deneyler, özel koşullar altında belirli süreçlerin
sonuçlarını denetimli olarak gözlemlemek üzere gerçekleştirilen testlerdir. Hangi girdilerin, hangi
süreçlerde, hangi sonuçları sağladığını görmek bazen önemli olabilir. Böylece, katılımcılar belirli bilgileri
uygulamalı olarak öğrenebilmektedirler. Son yıllarda deneyler yerine benzeşimler kullanılmakta ve bu
eğilim gittikçe yaygınlaşmaktadır. Normal koşullarda tehlikeli, pahalı, olanaksız ya da zaman alıcı olan
bazı uygulamalar benzeşimlerle kolayca test edilebilmektedir.
Gösterim yöntemi daha çok uygulama içeren bir işin yapılış biçimine dönük bedensel becerilerin
kazandırılmasıyla ilgili eğitimlerde kullanılmaktadır. Bu yönüyle, devinsel (psychomotor) yeterliklerin
öğretiminde oldukça etkili bir yöntemdir. Genellikle küçük gruplarda kullanılan bu yöntem, yalnızca bir
işin doğru yapılış biçimini göstermede değil, yanlış uygulamaları ya da istenmeyen alışkanlıkları ortadan
kaldırma konusunda da etkilidir. Birçok işletmede işe alıştırma eğitimlerinde, yönlendirmeli görevlerde
ve standartları olan işlerin gerektirdiği becerilerin kazandırılmasında gösterim yönteminden geniş ölçüde
yararlanılmaktadır. Örneğin, kalıp çıkarma ya da döküm yapma gibi konulardaki eğitimlerde bu yöntemi
başarıyla kullanmak olanaklıdır.
Gösterim yönteminin başarılı sonuçlar sağlamasının bazı nedenleri vardır. Her şeyden önce bu
yöntemde çok sayıda duyu organı işe koşulmaktadır. Katılımcılar hem açıklamaları dinlemekte, hem işin
yapılış biçimini izlemekte, hem de deneyerek yapma şansını elde etmektedirler. Dahası, yaptıkları
hatalara ilişkin geribildirim almakta ve düzeltme olanağına kavuşmaktadırlar. Tüm bunlar sayesinde çok
yönlü ve yönlendirmeli bir yetişme söz konusu olmaktadır. Üzerinde durulan iş ve gösterilen beceriler
katılımcıların gerçek yaşamda karşılaşacakları ya da yapacakları ile aynı olduğu için dikkat ve ilgileri
canlı tutulmaktadır. Öte yandan açıklamalar, gösterimler ve geribildirimler sayesinde zamandan ve
malzemeden ekonomi sağlanmaktadır çünkü gereksiz kullanım ve savurganlık ortadan kalkmaktadır.
Özellikle eğitimde kullanılan malzemelerin pahalı olduğu durumlarda bu çok önemlidir. Yapılacak işin
standartlarının ortaya konulması da bu yöntemin başka bir üstünlüğüdür. Eğitimciyi dikkatle izleyen ve
onun gösterdiği şekilde davranan katılımcılar işin kabul edilebilir yapılış biçimini gördükleri için eğitim
ve yaşam arasındaki uçurum ortadan kalkmaktadır.
Bu yöntemin zayıf yönleri arasında en dikkati çeken nokta karmaşık becerileri sergileme güçlüğüdür.
Yalın ve basit becerileri yapmak ve izlemek kolaydır. Ancak birbirini izleyen ve tamamlayan birçok
beceri söz konusu olunca işler karışmaktadır. Nitekim karmaşık becerilerin eğitiminde gösterimler daha
çok yinelenerek ya da öğrencilere daha çok deneme şansı verilerek bu sorun en aza indirilmeye
çalışılmaktadır. Büyük gruplarda pek işe yaramayan bu yöntemde öğrencilerin tümüne deneme şansı ve
geribildirim vermek zordur; bu nedenle, gösterim küçük gruplarda etkili bir eğitim yöntemidir. Kalabalık
grubun bir sakıncası da gösterimleri herkesin görme olanağının olmamasıdır. Eğitimi yapılan görevler zor
olarak algılanırsa öğrenciler arasında eğitimciyi taklit etme eğilimlerinin ortaya çıkması bir başka
sorundur. Gösterimler ve denemelerde kullanılacak materyallerin maliyeti de bu yöntemin kullanımını
93
www.hedefaof.com
sınırlamaktadır. Son olarak, bazen açıklamalar ve gösterimler arasında tutarsızlıklar olmakta, bu da
katılımcıların öğrenmesini engellemektedir. Bu konuda eğitimcinin anlattıklarından farklı olarak
uygulamada kestirme yollar kullanması, eğitimci ile öğrencilerin duruş ya da görüş açılarının farklı
olması, açıklanmayan ama öğrencilerin kafasını karıştıran küçük işlemlerin araya sıkıştırılması ve
eğitimcinin solak olması gibi durumlar anlatım ile uygulama arasındaki tutarsızlıkları artırmaktadır.
Belirtilen olası sakınca ve sınırlılıkları ortadan kaldırmak için gösterim yönteminin uygulaması için
bazı noktalara dikkat etmek gerekmektedir. Bunları şöyle sıralamak olanaklıdır:
•
Eğitimden önce prova yapın.
•
Provalardaki hata ve eksikleri giderin.
•
Eğitim için gerekli ortamı hazırlayın.
•
Açıklamalarınızı kısa tutun.
•
Gösterim yaparken anlattıklarınıza bağlı kalın.
•
Hem doğru hem yanlışı gösterin.
•
Standartları vurgulayın.
•
Birkaç öğrenciye deneme şansı verin.
•
Hatalara ilişkin geribildirim sağlayın.
•
Gösterim sonunda işlem sırasını özetleyin.
Alıştırma
Alıştırma yöntemi, katılımcılar içerik hakkında temel bilgileri edindikten sonra öğrenilenleri pekiştirmek,
çeşitlendirmek ya da kalıcılaştırmak amacıyla sunulan uyarıcılara öğrencilerin tepki vermesine dayalı bir
yöntemdir. Bu yöntemde önce eğitimcinin yaptığı açıklamalardan ya da basılı-yazılı kaynaklardan ön
bilgileri edinmek gerekir. Söz konusu bilgiler çoğu zaman ezbere dayalı sözel bilgiler niteliğindedir.
Ancak edinilen bilgiler anlamlı ya da kalıcı bir öğrenme için yeterli olmadığı için bunları pekiştirmek
amacıyla alıştırmalara/uygulamalara başvurulmaktadır. Alıştırmalar ya eğitimcinin denetimi altında
tamamlanır, ya öğrencilerin birlikte ve dönüşümlü çalışmalarına dayalı olarak gerçekleştirilir ya da
teknoloji destekli uygulamalar biçiminde yapılır. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, öğrenciler
konu hakkında belirli bilgileri edinmeden alıştırma yapılamaz, yapılsa da istenen sonuçlar alınamaz.
Alıştırmaların öğrenmeye en temel katkısı pekiştirmedir. Yüzeysel ve yetersiz öğrenme durumlarının
yaratacağı sakıncaları alıştırma yaparak gidermek olanaklıdır. Ayrıca, her alıştırmanın öğrenme bağlamını
değiştirerek kavramsal öğrenmeye ya da ilkesel genellemelere zemin hazırlanabilir. Alıştırmaların bir
yararı da sözel bilgileri öğrenme stratejilerini güçlendirmesidir. Tümüyle ezber yerine uygulamalı ya da
somut örnekler üzerinden bir öğrenme ortaya çıkar. Son olarak, alıştırma yöntemi sayesinde öğrenciler
test ya da sınamaya dayalı durumlara alışmakta ve yapılacak sınavlar hakkında fikir verici bir izlenim
edindikleri için sınavlarda zorluk çekmemektedirler.
Alıştırma yönteminin temel işlevi, öğrenilenleri pekiştirmek ve
uygulama olanağı sağlamaktır.
Kuşkusuz, alıştırma tek başına bir eğitim yöntemi olarak kullanılamaz. Alıştırmalarda sunulacak olan
maddeler, önceden öğrenilen bilgileri temel almalıdır. Bu da kendi içinde bir sınırlılık oluşturur. Öte
yandan, alıştırmalar içeriğin farklı noktalarına dayanmazsa öğrenmeye fazla bir katkısı olmaz. Dahası,
birbirine benzer ya da türdeş olan alıştırmalar yanlış genellemelere yol açabilir. Örneğin kavram
öğrenmede aynı noktayı işleyen benzer örnekler öğrencilerde aşırı genellemeye neden olduğu için ayırt
etme becerilerinin gelişimini engelleyebilir. Şunu da belirtmek gerekir ki, hazırlık aşaması genelde çok
zaman alan alıştırma yöntemi her içerik türü için uygun değildir.
94
www.hedefaof.com
İşletmelerde alıştırma/uygulama gibi eğitim yöntemlerini başarıyla kullanabilmek için şu noktalara
dikkat etmekte yarar bulunmaktadır:
•
Alıştırmadan önce gerekli bilgileri kazandırın.
•
Açık ve anlaşılır yönergeler hazırlayın.
•
Alıştırma maddelerini kendi içinde çeşitlendirin.
•
Maddeleri mantıksal biçimde sıralayın.
•
Her alıştırmadan sonra geribildirim verin.
•
Çekingen öğrencileri cesaretlendirin.
•
Yetkinleşme/tam öğrenme düzeyini yüksek tutun.
•
Alıştırma sonunda önemli noktaları vurgulayın.
Örnekolay Çözümlemesi
Alanyazında “vaka incelemesi” ya da “durum çalışması” olarak da geçen örnekolay çözümlemesi
yöntemi, özü itibariyle gerçek ya da sanal bir olayın ayrıntılı biçimde incelenmesine dayanır. Burada
eğitimcinin hazırladığı ya da seçtiği önemli bir olayın betimlemesi üzerinde çözümlemeler yapılır ve
olaya bağlı olarak yöneltilen sorulara yanıt üretilir. İncelenen olay gerçekte bire bir yaşanmış bir durumu
yansıtabileceği gibi, eğitimcinin tümüyle kendisinin ürettiği senaryoya dayalı bir olay da olabilir. Önemli
olan şey, olayın ayrıntılı biçimde çözümlenmesinden öğrenilecek bir şeylerin olmasıdır. Belki de bu
nedenle bazı işletmelerde örnekolay çözümlemesi yönteminin kullanımı daha çok “beklenen sorunlar”
yaklaşımı biçiminde uygulanmaktadır.
Tipik uygulamalarda eğitimci katılımcılara yazılı, görsel ya da sözlü olarak bir durum verir. Durum
betimlemesinin sonunda bir ya da birkaç tane de soru bulunur. Bireysel ya da takımlar halinde çalışan
katılımcılar verilen durum betimlemesini dikkatle inceledikten sonra yöneltilen soruları dikkate alarak
olayın çözümlemesini yaparlar. Etkinlik takım halinde yapılıyorsa takım üyeleri tartışma da yaparlar.
Verilen sürenin sonunda bireyler ya da takım sözcüleri kendi görüşlerini tüm sınıfla paylaşırlar. Her
bireyin ya da takımın farklı bir yanıt bulması olasıdır, hatta farklı görüş açılarından yararlanabilmek için
bu özellikle istenen bir durumdur.
Örnekolay çözümlemesi, yaşanmış ya da yaşanması olası durumlara
dayanan bir yöntemdir.
Örnekolay çözümlemesi eğitim ile yaşamı birbirine yaklaştırır. Üzerinde çalışılan durum her an
katılımcıların karşısına çıkabilir. En azından onların bunu düşünmesi sağlanabilir. Bu da eğitimi gerçekçi
yapar. Ayrıca, bu yöntem aracılığıyla katılımcıların sorun çözme becerileri geliştirilebilir çünkü her
çözümleme aslında bir sorun çözmedir. Özellikle takımlarda çalışma söz konusu olduğunda katılımcılarda
birlikte çalışma becerileri gelişir. Bireysel çalışmalarda da işlevsel çözümler bulma çabası yaratıcılığı
özendirir. Örnekolay çözümlemesinin genel olarak güdüleyici bir yöntem olduğu da bilinmektedir çünkü
çoğu insan bir güçlükle baş etmekten hoşlanır. Öte yandan, örnekolayların görsel-işitsel teknolojiler
yoluyla sunulması durumunda öğrenmede çoklu kanal kullanımı söz konusudur. Dahası, herhangi bir
örnekolayı çözümleyebilmek için katılımcılar farklı alanlardan gelen uzmanlıklarını işe koştukları için
alternatif kaynakları kullanmış olurlar.
Örnekolay yönteminin en önemli sınırlılığı, iyi bir örnekolay hazırlamanın her zaman kolay olmaması
ve ciddi anlamda bir uzmanlık gerektirmesidir. Özellikle eğitim amaçlarına uygun örnekolay yazmak
birçok eğitimci için meydan okuyucu bir görevdir. Bu yöntem hem eğitimci hem de katılımcılar açısından
ayrıntılı bir hazırlık gerektirmektedir. Çözümler konusunda hatalı ya da eksik bilgiye dayalı bir karar
verilmemesi için durumun tam ve doğru olarak betimlenmesi gerekmektedir. Kuşkusuz, soruların da
yerinde ve can alıcı noktaları kapsayacak biçimde sorulması önemlidir. Bazı örnekolaylar eğitimci
95
www.hedefaof.com
dışında başka konu uzmanlarına danışmayı bile gerektirebilir ki bu her zaman olanaklı değildir.
Örnekolay çözümlemesinin olası bir sınırlılığı da çözümlemelerin ve tartışmaların zaman alıcı olmasıdır.
Ender olarak karşılaşılan bir güçlük de öğrencileri alt kümelere ya da takımlara ayırmada güçlük
yaşanmasıdır.
İşletmelerdeki eğitim çalışmalarında örnekolay çözümlemesi yöntemini başarıyla kullanabilmek için
aşağıdaki noktalara dikkate edilmesi yerinde olacaktır:
•
İlgi çekici bir örnekolay geliştirin.
•
Bireysel çalışma yerine ekip çalışmasını yeğleyin.
•
Ekipleri yansız tekniklerle kurun.
•
Çalışma için iyi bir yönlendirme sağlayın.
•
Olanaklıysa durumu görsel-işitsel araçlarla sunun.
•
Sorular yoluyla katılımcıları yönlendirin.
•
Yeterli süre tanıyın ama zamanı boşa harcamayın.
•
Çok yönlü tartışma olanağı yaratın.
•
Çözümler arasındaki benzerlik ve farklılıkları belirleyin.
•
Sonucu katılımcılarla birlikte değerlendirin.
Rol Oynama
Rol oynama yöntemi bazen “drama” olarak da adlandırılmaktadır. Bu yöntem, özünde katılımcıların bir
olayı kendi yaşantıları yoluyla canlandırmasına dayanmaktadır. Burada önceden hazırlanmış belirli bir
senaryo vardır ve senaryo gereği oluşturulan roller söz konusudur. Katılımcılar bu rolleri kendi aralarında
paylaşır, hazırlıklarını tamamlar, sonra da olayları canlandırırlar. Her rolü oynayan katılımcı senaryoya
bağlı kalmaya çalışır ama gerektiğinde küçük değişiklikler yapabilir. Doğaçlama olarak yapılan ekleme
ve çıkarmalarda dikkat edilmesi gereken nokta, önemli görülen olayların perdelenmemesi ya da bunların
atlanmamasıdır.
Son yıllarda oyun ve yaratıcı drama gibi etkinlikler de rol oynama başlığı altında incelenmektedir. Bir
eğitim yöntemi olarak oyun, katılımcıların heyecan yaşama, güdülenme, yarışma ve ödül kazanma gibi
duygularından yararlanarak dolaylı öğrenmeye olanak tanımaktadır. Ancak birçok oyunda öğrenme ile
oyun arasındaki ilişki unutulduğu ve katılımcılar kendilerini oyuna kaptırdıkları için istenen sonuçlar
alınamamaktadır. Kaldı ki, bazı eğitimciler oyunu bir öğrenme etkinliğinden çok ortamı değiştirme aracı
olarak kullanmaktadırlar. Yaratıcı drama olarak bilinen eğitim yönteminde eğitimci büyük ölçüde
kolaylaştırıcı durumundadır çünkü öğrenciler hem senaryoyu hazırlamakta hem de canlandırmayı
yapmaktadırlar. Burada öğrencilerin olayda önemli öğe olarak neleri gördüklerini ve bunları nasıl
yansıttıklarını saptama olanağı elde edilmektedir.
Rol oynama yönteminde canlandırma ile öğrenme arasındaki ilişki
göz ardı edilmemelidir.
Rol oynama yöntemi katılımcıları gerçek yaşama hazırlar çünkü olaylar ve roller gerçek yaşamdan
alınarak öğrenme etkinliğine dönüştürülmüştür. Bu yöntemde doğrudan ya da birinci elden yaşantılar
edinme vardır. Başka bir deyişle, öğrenilecek içeriği katılımcılara bir başkası anlatmamakta ya da
göstermemekte; gerekli bilgi, turum ve becerileri katılımcılar kendi canlandırdıkları yaşantılar aracılığıyla
kazanmaktadırlar. Bu yöntem bir yandan bireysel yaratıcılığı güçlendirmekte, bir yandan da işbirliği
anlayışını geliştirmektedir. Rol oynamada başarı büyük ölçüde bu iki değişkene bağlıdır. Drama
nedeniyle sözsüz iletişim becerileri de güçlenmektedir çünkü olayları canlandırırken beden dili ön plana
96
www.hedefaof.com
çıkmaktadır. Oyun oynamanın yarattığı heyecan ve odaklanma nedeniyle ilgi ve dikkatin canlı tutulması
da bu yöntemin önemli bir üstünlüğüdür.
Rol oynama yönteminin bazı zayıf yanlarının olduğu da bir gerçektir. Öncelikle bu yöntem kalabalık
katılımcı grupları için uygun değildir, başarılı sonuçlar için küçük grup gerekmektedir. Eğer grup
yeterince küçük değilse ve herkes rol almamışsa, rolü olmayan katılımcıların edilgenliği bir sorun olarak
ortaya çıkmaktadır. Canlandırma sırasında yetenekli katılımcıların başatlık göstermesi, buna karşılık
çekingen katılımcıların rol almak istememesi de sıkıntı yaratabilmektedir. Bazen disiplini sağlamada
sorunlar yaşanmakta, bu da zaman ve güdülenme kaydına neden olmaktadır. Bu yöntemin belki de en
zayıf yönü, oyun ile öğrenme arasındaki ilişkinin tam kurulamaması ya da göz ardı edilmesidir. Rol
oynamanın asıl amacı, tiyatral bir gösteri yapmak değildir. Süreç bu yönde geliştiğinde ciddi anlamda bir
zaman kaybı yaşanmakta ve öğrenme kesintiye uğramamaktadır.
Rol oynama yönteminden istenen sonuçların alınabilmesi için hazırlık ve uygulama aşamasında dikkat
edilmesi gereken noktalar aşağıdaki gibi özetlenebilir:
•
Canlandırılacak olayı iyi seçin.
•
Oyuncuların özelliklerine göre rol dağıtın.
•
Takım çalışmasının önemini vurgulayın.
•
Öğrencilerin dikkatini yönlendirin.
•
Her sahnenin 5-10 dakika sürmesini sağlayın.
•
Kimsenin kişisel gösteri yapmasına izin vermeyin.
•
Rahat ve güvenli bir ortam yaratın.
•
Oyundan sonra öğrencilerin görüşlerini alın.
Takım Çalışması
Son yıllarda tüm işletmeler tarafından önemsenen ve çalışanlara eğitimleri verilen takım çalışması, aynı
zamanda bir eğitim yöntemi olarak kullanılabilir. Bu yöntemde katılımcılar küçük kümelerde işbirliği
yaparak ortak öğrenme hedeflerini gerçekleştirmek üzere ellerindeki kaynakları ve çabaları birleştirerek
çalışmaktadırlar. Bu nedenle, takım çalışması yöntemi için alanyazında “kubaşık öğrenme” ya da
“işbirliğine dayalı öğrenme” gibi isimler de kullanılmaktadır. Bunlar anlamı karşılayan doğru kavramlar
olmakla birlikte, bazı yazarlar tarafından kullanılan “grup çalışması” kavramı, takım çalışmasının tam
karşılığı değildir. Kısaca belirtmek gerekirse, grup çalışmasında yalnızca bir araya gelip birlikte çalışma
söz konusudur; oysa takım çalışmasında önemli olan işbirliği, dayanışma, karşılıklı sorumluluk alma ve
ortaklıktır. Kısacası, takımlarda “biz bilinci” vardır ki, bu özellik öğrenmede fark yaratır.
Takım çalışması iyi yapılandırılıp yönetildiğinde başarıya katkıda bulunan bazı üstünlüklerin varlığı
dikkati çekmektedir. Bunların başında takım üyeleri arasındaki olumlu bağımlılık gelmektedir. Bu,
“birlikte batmak ya da birlikte yüzmek” olarak sloganlaştırılabilir. Takım çalışmasında herkes kendi
takım üyelerinin başarılı olmasını ister ve bu yönde sorumluluk üstlenir. Başarılı takım çalışması
uygulamalarında herkesin bireysel katkısı ölçülür ve değerlendirilir. Bu nedenle, kimse katkısını azaltmaz
ya da başkalarından geçinmeye çalışmaz. Takımlarda öğrenme için çok önemli olan bireylerarası iletişim
becerilerin kullanımı en üst düzeydedir. Açıklama yapma, dinleme, soru sorma, yardım etme, coşturma,
enerji katma, yönlendirme sağlama, çıkış yolu önerme vb. becerilerde katılımcılar gittikçe yetkinleşirler.
Bunun sonucunda takım üyeleri arasında etkileşim verimli sonuçlar sağlar. Ayrıca, takım çalışması
yönteminin bir parçası olarak görev sonunda takımlar mutlaka kendi çalışma biçimlerini ve elde ettikleri
sonuçları eleştirel olarak değerlendirilir.
Başarıyla uygulanmadığı zaman takım çalışması yöntemi potansiyel bazı sorunları beraberinde
getirebilir. Bunların içinde en yaygın olarak karşılaşılan sorun, bir takım içinde başkalarının varlığının
bazı takım üyelerini rahatlatması ve katkılarını azaltmalarına neden olmasıdır. Başka bir deyişle, insanlar
bir işten grup olarak sorumluysalar “ben yapmasam da başkaları yapar” diye düşünebilirler. Dahası, bazı
97
www.hedefaof.com
katılımcılar hiçbir katkı vermeden başkalarının görevi tamamlamasını ama kendilerinin de bundan
yararlanmasını bir alışkanlık haline getirebilirler. Takım çalışması yöntemi iyi uygulanmadığında
yaşanabilecek bir başka sorun da takımdaki bazı üyelerin baskın ya da belirleyici karakter olarak
başkalarının öğrenmesine engel olmasıdır. Bunun için takımda tüm katılımcıların eşitliğine özen
gösterilmeli ve kararların uzlaşmaya dayalı olarak alınması istenmelidir. Dengeli, adil ve işlevsel olmayan
işbölümü öğrenme takımlarının ruhunu bozar ve çekişme, kıskanma ve karmaşa yaratır. Şunu unutmamak
gerekir ki, çalışmayan katılımcılar nedeniyle çok istekli bazı insanlar da kendi katkılarını azaltır ve
“başkaları çalışmıyorsa ben de çalışmıyorum” gibi bir tutum takınabilir.
Takımlarda herkesin çalışmasına gerek var mıdır?
İşletmelerdeki eğitim çalışmalarında takım çalışması yöntemini başarıyla uygulayabilmek için
aşağıdaki noktalara dikkat edilmelidir:
•
Katılımcıları takım çalışması konusunda yetiştirin.
•
Takımları 3-5 kişiden oluşturun.
•
Karışık özelliklere sahip takımlar kurun.
•
Arkadaş takımlarının oluşmasına izin vermeyin.
•
Görevi işbirliğine dayalı olarak yapılandırın.
•
Yüz yüze etkileşimi özendirin.
•
Takımları gözleyin ve geribildirim verin.
•
Zorluk çekilen konularda yönlendirme yapın.
•
Hem birey hem takım ödülü verin.
•
Takımların kendi işleyişini değerlendirmelerini isteyin.
Proje
Bir eğitim yöntemi olarak projeler dolaylı ve deneyimsel öğrenme etkinliklerine dayanır. Çoğu zaman
küçük takımlarda yapılan proje çalışmalarında kuramsal boyut kadar uygulamalı yön de önemlidir.
Projeler belli bir bilgi birikiminin üzerine yapılan çalışmalardır. Bu da temel bilgilere sahip olmayı
gerektirir. Her projenin amacı değişmekle birlikte, projenin tür ve kapsamına göre hedeflenen öğrenme
kazanımları farklılaşır. Kapsamlı projelerde araştırma yapma, işbirliği, yaratıcılık ve sorun çözme işin bir
parçası olur. Bu yüzden, büyük projeler farklı eğitimlerde öğrenilen bilgilerin ya da kazanılan becerilerin
çoğunu kullanmayı gerektirir.
Tipik bir proje çalışmasında eğitimci önce temel bilgileri sunar, katılımcıların sorularını yanıtlar,
uygulama için gerekli öneri ve uyarılarda bulunur. Ardından proje konularını bildirir, ekiplerin
kurulmasına kılavuzluk eder ve hangi konularda hangi ekiplerin proje yapacağını saptar. Üçüncü aşamada
katılımcıların çalışmaya başlamasıyla birlikte eğitimcinin rolü daha çok danışmanlığa dönüşür. Belirli
aralıklarla proje ekipleriyle görüşen eğitimcinin süreci izlemesi ve gerektiğinde yönlendirme sağlaması da
önemlidir. Dördüncü aşamada ekipler projeleri üzerindeki çalışmalarını tamamlar, eğitimcinin görüşlerini
alır ve tüm sınıfa projelerini anlatırlar. Son olarak, eğitimci, projelerin sonuçlarını karşılaştırır ve öğrenme
açısından önemli görülen boyutları belirginleştirir.
Proje çalışmaları, basit ve kolay konuları öğrenmek yerine kapsamlı
uygulamalar geliştirmeyi hedefler.
Eğitim yöntemi olarak projelerin en önemli yararı, kuramsal bilgilerin uygulanması ve gerçek
sorunlara çözüm üretilmesidir. Bu yöntemin başka bir yararı, öğrenciler arasında ortak çalışma ve işbirliği
98
www.hedefaof.com
kültürünü geliştirmesidir. Araştırma yapmayı özendirmesi ve bilimsel düşünme becerilerini temel alması
da önemli bir üstünlüktür. Proje yönteminin doğasında bulunan başka bir yönü, alternatif bilgi
kaynaklarından yararlanmayı teşvik etmesidir. Ayrıca, her proje çalışması belirli ölçüde bir yaratıcılık
gerektirdiği için öğrenciler önemli kazanımlar elde etmektedirler.
Proje yönteminin en zayıf yönü, öğrencilerin gerekli becerilere sahip olmamasıdır ki bu çoğu zaman
başarısızlık gerektirmektedir. Seçilen konuların basit ve kolay olması durumunda da projelerden beklenen
yararlar elde edilememektedir. Ayrıca, projeler zaman alıcı çalışmalardır; süre yetersizse öğrencilerden
proje yapmalarını istemek doğru değildir. Ekip üyeleri takım olarak çalışmazlarsa tüm yük belirli kişilerin
üzerine kalmaktadır. Özellikle alan çalışmaları sırasında gerekli izinleri alma, ziyaretler, veri toplama ve
onay süreçlerinde bürokratik zorluklar yaşanabilmektedir. Son olarak, proje sonuçlarının uygulanma şansı
yoksa öğrencilerin güdülenme sorunları yaşanabilmektedir.
İşletmelerdeki eğitim çalışmalarında proje yöntemini sağlıklı biçimde uygulamak ve istenen sonuçları
alabilmek için aşağıdaki noktalara dikkat edilmesi yerinde olacaktır:
•
Katılımcılara proje becerilerini kazandırın.
•
Projeler için anlamlı konular seçin.
•
İzin ve onayların alınmasında katılımcılara yardımcı olun.
•
Proje sürecini ayrıntılı olarak açıklayın.
•
Ekipleri birbirine benzemeyen insanlardan kurun.
•
Belirli aralıklarla toplantılar yapın.
•
Süreci izleyin ve gerektiğinde yönlendirme sağlayın.
•
Başarılı sonuçlar için takımları özendirin.
•
Proje takvimine bağlı kalmaya çalışın.
•
Tamamlanan proje sonuçlarının paylaşılmasını isteyin.
İnceleme Gezisi
Bu yöntem alanyazında “gözlem gezisi”, “açık hava eğitimi” ve “yerinde öğrenme” gibi isimlerle de
anılmaktadır. İnceleme gezisinde olayların gerçekleştiği kendi doğal ortamlarına gitmek ve katılımcıların
doğrudan gözlem yapmasına olanak sağlanmaktadır. Eğitimin yapıldığı normal ortamda öğrenmeye konu
olan olayları gözlemlemek olanaklı değilse, katılımcılar olayların olduğu, yaşandığı ya da gerçekleştiği
yere götürülmektedir. Ancak bu gezi, turistik amaçlı bir etkinlik olmayıp eğitim amaçlı olduğu için baştan
yönlendirme sağlanmakta, eğitimci katılımcılarla birlikte gitmekte ve etkinliğin sonunda genel bir
değerlendirme yapılmaktadır.
İnceleme gezisi yönteminin en önemli üstünlüğü öğrencilere birinci elden öğrenme yaşantıları
sağlamasıdır. Geziye katılan her öğrenci doğrudan ve aracısız bir öğrenme şansı elde etmektedir.
Özellikle gözlem yeteneği iyi olan öğrenciler kişisel anlamda farklı deneyimler yaşayabilmektedirler.
Ayrıca, gezinin bir parçası olarak yerinde açıklama yapan uzmanlar ya da kılavuzlar da birer öğrenme
kaynağı olmaktadır. Gezi sırasında katılımcılar açıklama yapan uzmanlara sorular sorup merak ettikleri
noktalara açıklık getirmektedirler. Eğitimci ya da işletme açısından da çevreyle ilişkiler geliştirilmekte ya
da var olan ilişkilerin pekiştirilmesi sağlanmaktadır. Dahası, bazı durumlarda katılımcıların tanık olduğu
olaylar onların toplumsal sorumluluk duygularını da geliştirmektedir.
İnceleme gezisi yöntemini uygulamak sanıldığı kadar kolay değildir. Eğitim açısından uygun yer
seçmek güç olabilir. Ayrıca, bu yöntem eğitimcide ciddi anlamda örgütleme/düzenleme becerileri
gerektirmektedir. İzin ve onayların alınması, duyuruların yapılması, güvenlik, ulaşımın sağlanması,
barınma ve konaklama sorunun çözülmesi gibi konular eğitimciyi zorlayabilir. Kabul etmek gerekir ki,
her eğitimci bu konularda çok yetkin değildir. Bu yöntemin özellikle eğitimci açısından gerektirdiği yasal
99
www.hedefaof.com
sorumluluklar da oldukça fazladır. İstenmeyen olaylar karşısında eğitimci ya da işletme sorumlu
tutulabilir. Örneğin, gezi sırasında bir kaza olması ve katılımcıların zarar görmesi durumunda eğitimci ya
da işletme sorumlu tutulabilir. Kuşkusuz, inceleme gezisinin öteki eğitim yöntemlerine göre pahalı
sayılabilecek bir maliyeti vardır. Tüm bu sakınca ve sınırlılıklar birçok eğitimcinin bu yöntemden uzak
durmasına neden olmaktadır.
İnceleme gezisi yönteminin işletmeye ve eğitimciye yüklediği yasal
sorumluluklar oldukça fazladır.
İnceleme gezisi yöntemini başarıyla kullanabilmek için önerilen rehber ilkeleri aşağıdaki gibi
sıralamak olanaklıdır:
•
Gezmek için en uygun yeri seçin.
•
Hem işletmeden hem karşı taraftan gerekli izin ve onayları alın.
•
Ayrıntılı bir plan hazırlayın.
•
Olası sorunlar için alternatif planlar yapın.
•
Gezinin amacını ve kapsamını iyice açıklayın.
•
Katılımcılardan imzalı gönüllü katılım formlarını toplayın.
•
Uyulması gereken kuralları bildirin.
•
Dönüşte genel bir değerlendirme yapın.
SONUÇ
Buraya değin yapılan açıklamalardan kolayca anlaşılacağı üzere, her koşul altında ideal olan bir eğitim
yöntemi yoktur (Şimşek, 2000). Her yöntemin belirli üstünlükleri ve zayıflıkları vardır. Başka bir deyişle,
her yöntem ancak belirli koşullar altında olumlu sonuçlar sağlamaktadır. Dolayısıyla, eğitim yöntemlerini
seçerken eldeki koşulların dikkate alınması gerekmektedir. Belki çok uygun bir yöntem belirlenebilir
fakat koşullar bu yöntemin başarıyla uygulanmasına olanak tanımıyorsa, o zaman planı biraz değiştirerek
belki ikinci derecede etkili olacak yöntemleri işe koşmak gerekebilir. Gerçekçilik ve yapılabilirlik ilkeleri
açısından bu daha sağlıklı bir yaklaşımdır.
Ayrıca, eğitimciler kendilerince uygun buldukları belirli bir yöntemi belirleyip bunu her koşul altında
kullanmaya çalışmaktan vazgeçmelidirler. Yukarıda belirttiğimiz açık gerekçelerle yöntem seçiminin çok
etmenli bir karar olduğu unutulmamalıdır. Bir ölçütü karşılayan herhangi bir yöntem başka ölçütler
açısından olumsuzluklar yaratabilir. Bu nedenle, her eğitimci kendine uygun değişmez bir yöntem yerine
farklılaşan durumlara uygun birden çok yöntem arayışı içinde olmalıdırlar. Deyim yerindeyse,
eğitimcilerin ustalıkla kullanabilecekleri bir “yöntemler havuzu” olmalı, duruma göre bu havuzdan uygun
yöntemleri seçip kullanabilmelidirler.
Eğitimde başarı öngörülen amaçlara ulaşmayla ilgilidir. Başka bir deyişle, etkili eğitim amaçlara
ulaştıran eğitimdir. Ne var ki, etkililik tek başına yeterli olmayıp öğrenciler açısından çekici ve kaynak
kullanımı bakımından verimli bir eğitimi gerçekleştirmek de önemlidir. Bu nedenle, eğitim yöntemini
seçerken hem amaçlara ulaştıracak, hem öğrencilerde daha çok öğrenme isteği yaratacak, hem de verimli
sonuçlar üretecek bir denge sağlanmalıdır. Her şeyden önemlisi, eğitimci, yöntem seçiminde karşılaştığı
sınırlılıkları aşmak için yaratıcı arayışlar olmalı ve var olan koşullarda en işlevsel yöntemleri kullanarak
başarılı sonuçlar elde etmeye çalışmalıdır.
100
www.hedefaof.com
Özet
İşletmelerde eğitim gereksinimlerini karşılamak
amacıyla hazırlanan eğitim programları büyük
ölçüde eğitim yöntemleri aracılığıyla uygulamaya
konur. Eğitim yöntemleri bir anlamda eğitim
sürecinde bilgi paylaşımının nasıl gerçekleştiğini
gösterir. Ayrıca, eğitim yöntemlerinde eğitimci
ve öğrenciler arasındaki ilişkilerin yansımalarını
da görmek olanaklıdır.
bir deyişle, uygun eğitim yöntemlerinin seçimi
durumsal bir karardır.
Genel olarak katılımcı grubunun kalabalık ve
içeriğin sözel bilgilere dayalı olduğu durumlarda
düzanlatım yöntemi önerilmektedir. Buna
karşılık, öğrencilerde sorgulayıcı bir anlayışın
geliştirilmesi isteniyorsa ve grup küçük ise soruyanıt yöntemi kullanılmaktadır. Konuyu farklı
bakış açılarından irdelemek ve her görüşün
açıklamalarından yararlanmak önemliyse tartışma
yöntemini kullanmak uygundur. Gösterim
yöntemi, daha çok devinsel ya da beden gücüne
dayalı yeterliklerin öğrenilmesinde etkilidir.
Alıştırma yöntemi, önceden edinilen bilgilerin
iyice pekiştirilmesi ve öğrencilere uygulama
olanağı sağlanmasını temel almaktadır. Kuramsal
bilgileri işe koşarak belirli bir duruma uygulamak
ve karar vermek gerekiyorsa örnekolay yöntemini
kullanmak daha doğrudur. Belirli bir senaryoya
bağlı olarak öğrencilerin olayları kendilerinin
canlandırması gerekiyorsa rol oynama yöntemi
işe koşulmaktadır. Ortak öğrenme hedeflerine
ulaşmak için işbirliği yapmak önemliyse en
uygun yöntem takım çalışmasıdır. Eğer kapsamlı
bir uygulama geliştirmek ya da yaklaşım ortaya
koymak amaçlanıyorsa proje yöntemi tercih
edilmektedir. Son olarak, eğitimin konusu olan
olayları kendi doğal ortamlarında izlemek ve
öğrenmek söz konusu ise inceleme/gözlem gezisi
yönteminden yararlanılmaktadır.
Alanyazında yer alan eğitim yöntemleri değişik
şekillerde sınıflandırılmaktadır. İşletmelerdeki
eğitim çalışmalarında sıkça kullanılan yöntemler
dikkate alındığında bunları geleneksel ve yeni
yöntemler, bireysel ve kitlesel eğitim yöntemleri,
eğitimci merkezli ve öğrenci merkezli yöntemler,
işbaşı ve işdışı eğitim yöntemleri vb. olarak
sınıflamak
olanaklıdır.
Aslında
eğitimde
kullanılan yöntemler belirli olmakla birlikte,
bunların her birinin hangi kategoride yer aldığı
sınıflamaya göre değişmektedir.
Var olan eğitim yöntemleri arasından uygun
yöntemin seçilmesi sanıldığı kadar kolay bir iş
değildir. Bu nedenle, eğitimciler yöntem seçerken
bazı ölçütleri dikkate almaktadırlar. Bu ölçütler
arasında özellikle eğitime katılacak grubun
büyüklüğü, programın kazandırılacağı yeterlikler,
öğretilecek konunun özelliği, öngörülen süre ve
bütçe, eğitim yapılacak kurumun fiziksel tesisleri,
eğitimde yararlanılabilecek teknolojik olanaklar
ile eğitimcinin yönteme yatkınlığı önemlidir. Bu
ölçütler açısından bir değerlendirme yapmadan
ve var olan koşulları dikkate almadan eğitim
yöntemine karar vermek yanıltıcı olabilir.
Tüm bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, her
durumda etkili olabilecek “ideal” bir eğitim
yöntemi yoktur. Buradan hareketle, eğitimciler
kendilerine uygun gördükleri belirli bir yöntem
tercihi yaparak bu yöntemi her koşul altında
kullanmaya çalışmaktan kaçınmalı ve eğitim
uygulamaları sırasında duruma göre farklılaşan
yöntemlere yer vermelidirler.
Kuşkusuz, işletmelerdeki eğitim çalışmalarında
birçok yöntemden yararlanılabilir. Ancak yöntem
kullanımı işlevsel olmalıdır yani amaçlara hizmet
etmelidir. Bu açıdan bakıldığında, işletmelerde
sıkça kullanılan yöntemler olarak düzanlatım,
soru-yanıt,
tartışma,
gösterim,
alıştırma,
örnekolay çözümlemesi, rol oynama, takım
çalışması, proje ve inceleme gezisi ön plana
çıkmaktadır.
Her eğitim yönteminin kendine göre üstünlükleri
ve sınırlılıkları vardır. Bunlara ilgili yöntemin
önerildiği durumlar ve önerilmediği durumlar da
denilebilir. Yine her yöntemin kullanımı sırasında
dikkate alınması gereken yönlendirici ilkelerden
de söz edilebilir. Bu ilkeler, eğitim yöntemlerinin
üstün yönlerinden olabildiğince yararlanmak ve
sınırlılıklarından kaçınmak için gereklidir. Başka
101
www.hedefaof.com
Kendimizi Sınayalım
1.
6. Örnekolay çözümlemesi ne tür yeterliklerin
kazandırılmasında etkilidir?
Eğitim yöntemlerinin temel işlevi nedir?
a. Karar verme
a. Eğitimin amaçları hakkında bilgi verir
b. Ezbere dayalı bilgiler
b. Programın içeriğini yansıtır
c. Buluş yapma
c. Eğitim nasıl gerçekleştirileceğini gösterir
d. Bedensel beceriler
d. Eğitimcinin ne yapacağını tanımlar
e. Öğrenilenleri pekiştirme
e. Değerlendirme esaslarını açıklar
7. Takım çalışmasında başarılı olabilmek için
en önemli beceri nedir?
2. Aşağıdakilerden hangisi eğitim yöntemlerine
ilişkin bir sınıflama değildir?
a. Yarışma
a. Geçmiş-gelecek yöntemler
b. İşbölümü
b. Bireysel-kitlesel eğitim yöntemleri
c. Başkalarına göre davranma
c. Geleneksel-yeni yöntemler
d. İşbirliği
d. Eğitimci merkezli-öğrenci merkezli yöntemler
e. Baskın olma
e. İş başında-iş dışında eğitim yöntemleri
3.
8. Aşağıdakilerden hangisi bir tartışma tekniği
değildir?
Eğitsel yöntem havuzu nedir?
a. Alanyazında yer alan tüm yöntemler
a. Vızıltı kümeleri
b. Eğitimcinin rasgele seçtiği yöntemler
b. Toplantı
c. Kurumun izin verdiği yöntemler
c. Beyin fırtınası
d. Eğitimcinin ustaca kullanabileceği yöntemler
d. Forum
e. Teknoloji kullanımı gerektiren yöntemler
e. Çapraz ateş paneli
4. Aşağıdakilerden hangisi bir yöntem seçme
ölçütü değildir?
9. Deneyler aşağıdaki yöntemlerden hangisinin
özel bir türüdür?
a. Katılımcı grubunun büyüklüğü
a. Düzanlatım
b. Eğitimciye ödenen ücret
b. Proje
c. Kazandırılacak yeterlikler
c. Örnekolay çözümlemesi
d. Fiziksel tesis ve ortamlar
d. Tartışma
e. Eğitimcinin yönteme yatkınlığı
e. Gösterim
5. İçeriğin geniş ama sürenin yetersiz olduğu
durumlarda hangi yöntem kullanılmalıdır?
10. İdeal eğitim yöntemi nedir?
a. Maliyeti en düşük yöntem
a. Tartışma
b. Uygulanabilir yöntem
b. Gösterim
c. Her durumda geçerli olduğu varsayılan yöntem
c. İnceleme gezisi
d. En yaratıcı yöntem
d. Düzanlatım
e. Hayal ürünü olan yöntem
e. Soru-yanıt
102
www.hedefaof.com
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
Sıra Sizde 3
Teknik, belirli bir yöntemin uygulamaya konuş
biçimlerinden biridir. Tartışma yöntemi açısından
düşünüldüğünde, her teknikte ayrı bir tartışma
biçimi söz konusudur. Tartışmaya dayalı işletme
eğitimlerinde sıkça kullanılan başlıca teknikler
olarak beyin fırtınası, vızıltı kümeleri, çapraz ateş
paneli, forumlar ve açıkoturumlar özellikle
belirtilebilir.
1. c Yanıtınız yanlış ise “Giriş” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
2. a Yanıtınız yanlış ise “Eğitim Yöntemlerinin
Sınıflandırılması” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
3. d Yanıtınız yanlış ise “Eğim Yöntemlerini
Seçme Ölçütleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
4. b Yanıtınız yanlış ise “Eğim Yöntemlerini
Seçme Ölçütleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
5. d Yanıtınız yanlış ise “Başlıca Eğitim
Yöntemleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
6. a Yanıtınız yanlış ise “Başlıca Eğitim
Yöntemleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
7. d Yanıtınız yanlış ise “Başlıca Eğitim
Yöntemleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
8. b Yanıtınız yanlış ise “Başlıca Eğitim
Yöntemleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
9. e Yanıtınız yanlış ise “Başlıca Eğitim
Yöntemleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
10. c
Yanıtınız yanlış ise “Sonuç” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Sıra Sizde 4
Günlük yaşamda gösteri (show) sözcüğü çoğu
zaman sahnede belirli becerilerin sergilenmesi
anlamında kullanılır. Tipik bir gösteride sahnede
neyin canlandırıldığı önemlidir. Oysa gösterim
(demonstration) yönteminde hem bir işin yapılış
biçimi eylemli olarak gösterilir hem de olaya
ilişkin kısa açıklamalar yapılır. Öğrenmenin
olabilmesi için hem açıklamalar hem de
yapılanlara dikkat etmek önemlidir.
Sıra Sizde 5
Takım çalışması için öğrenme görevleri
yapılandırılırken takımdaki herkesin katkısını
gerektiren bir tanımlama yapılır. Uygulamalar
sırasında da tüm üyelerin bireysel katkısı
olmadan
takım
çalışması
başarıyla
tamamlanamaz. Dolayısıyla, takımlarda herkes
üzerine düşen görevleri eksiksiz yerine
getirmelidir ki başarı elde edilebilsin. Bu
anlamda, takımlarda tüm üyelerin çalışması bir
zorunluluktur.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
Yararlanılan Kaynaklar
Borich, G. D. (1996). Effective Teaching
Methods. Columbus, OH: Merrill.
Bullard, R., Brewer, M. J., Gaubas, N., Gibson,
A., Hyland, K., & Sample, E. (1994). The
Occassional Trainer’s Handbook. Englewood
Cliffs, NJ: Educational Technology Publications.
Lyons, P. (1992). Thirty-five Lesson Formats:
A Sourcebook of Instructional Alternatives.
Englewood Cliffs, NJ: Educational Technology
Publications.
Şimşek, A. (2000). Eğitim İletişimi. Eskişehir:
Anadolu Üniversitesi Yayınları.
Şimşek, A. (Ed.). (2006). İçerik Türlerine
Dayalı Öğretim. Ankara: Nobel.
Şimşek, A. (2011). Öğretim Tasarımı (2.
basım). Ankara: Nobel.
Bir eğitimcinin yöntem seçme kararını etkileyen
birçok etmen bulunmaktadır. Her biri ölçüt
niteliği taşıyan bu etmenleri katılımcı grubunun
büyüklüğü, kazandırılacak yeterlikler, konunun
özelliği, süre ve bütçe, fiziksel tesisler, teknolojik
olanaklar ve eğitimcinin yöntemlere yatkınlığı
şeklinde belirtmek olanaklıdır.
Sıra Sizde 2
Düzanlatım belki de en eski eğitim yöntemidir.
Bu yöntem, hemen tüm eğitimlerde belirli bir
düzeyde kullanılmaktadır. Hatta bazı eğitimler
yalnızca düzanlatım yöntemiyle yapılmaktadır.
Bazı konularda zayıf ya da sınırlı olduğu halde
yaygın biçimde kullanıldığı için bu yöntem çok
eleştirilmektedir. Buna karşılık, kısa sürede çok
konu anlatmaya olanak vermesi, sözel bilgilerin
eğitiminde etkili olması, sunuş akışını eğitimcinin
denetim altında tutabilmesi, maliyetinin düşük
olması ve eğitim içeriğinde güncellemenin
kolayca yapılabilmesi gibi nedenlerle birçok
eğitimci tarafından tercih edilmektedir.
103
www.hedefaof.com
5
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Geliştirme yöntemi kavramını tanımlayabilecek,
Eğitim ve geliştirme yöntemleri arasındaki benzerlik ve farklılıkları açıklayabilecek,
İşletmelerde yaygın kullanılan geliştirme yöntemlerini belirtebilecek,
Duruma uygun geliştirme yöntemini seçebilecek,
Geliştirme yöntemleri konusundaki yeni eğilimleri tartışabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Geliştirme
Sistemli Yöntemler
Kişisel Gelişim
Koçluk
Mesleki Gelişim
Mentorluk
Kurumsal Gelişim
Serbest Yöntemler
İçindekiler

Giriş

Geliştirme Etkinliklerinin Kapsamı

Sistemli Geliştirme Yöntemleri

Serbest Geliştirme Yöntemleri

Geliştirme Konusundaki Yeni Eğilimler
104
www.hedefaof.com
Geliştirme Yöntemleri
GİRİŞ
İnsan kaynaklarının eğitimi ve geliştirilmesi konusunda işletmelerde yapılan çalışmalar çoğunlukla
birbiriyle iç içe geçmiş durumdadır. Genel olarak söz konusu etkinlikler geniş bir yelpaze niteliğindedir.
Düzenlenen her etkinlik ya da yapılan her çalışma insan kaynaklarının gelişimine hizmet eder. Eğitim
çalışmaları çoğunlukla işletmenin tüm değer zincirine dönük olarak yürütülürken, geliştirme etkinlikleri
büyük ölçüde çalışanlara dönük olarak düzenlenmektedir.
Geliştirme kavramı, bir işletmedeki çalışanlarının bireysel potansiyellerini belirleyip bu kişileri
işletmedeki uygun konum ve görevlere hazırlamak için esnek bir yapı içinde öğrenme ve gelişim
olanakları sunma anlamına gelmektedir. Bu tanıma göre ilk yapılması gereken şey, her çalışanın bireysel
potansiyelinin saptanmasıdır. Potansiyel, geliştirilebilir gizil güçlerin toplamıdır. Zekâ, yetenek, ilgi,
kişilik, öğrenme biçimi, güdülenme ve denetim odağı gibi özelliklerin tümü potansiyelin birer parçasıdır.
İnsanların potansiyelini dikkate almadan ya da potansiyellerine aykırı olarak onların gelişimlerine katkıda
bulunmak pek olanaklı değildir.
Başka bir deyişle, bireylerde geliştirilecek yönlerin doğru belirlenmesi oldukça önemlidir. Yanlış ya da
ilgisiz ölçme araçlarıyla yapılan saptamalar yanıltıcı olabilir. Benzer biçimde, bir kişinin potansiyeli
hakkında başkalarının yargılarına da pek güvenilemez. Dahası, bireyler kendileri bile sahip oldukları
potansiyelin tam anlamıyla farkında olmadıkları için birçok konuda yanlış kararlar verebilmektedirler.
Örneğin, liderlik yeteneği olmayan bir kişi üst düzeyde yönetici olup başka insanların çabalarına yön
vermek isteyebilir. İşletmede bu tür sorunların ortaya çıkmaması için çoklu ölçme araç ve yöntemleriyle
herkesin potansiyeli saptanmalı, her birey uygun alanlara yönlendirilmeli ve ilgili alanlarda kendilerine
gelişim olanakları sağlanmalıdır.
Geliştirme yöntemi, insanların potansiyelinin uygun olduğu iş ve görevlere hazırlanmasıyla ilgili
çalışmaların nasıl sunulduğuna ilişkin yaklaşımlar bütünü olarak tanımlanabilir. Bu konudaki yaklaşımlar
çok yapılandırılmış olabileceği gibi, görece esnek bir anlayışla da sunulabilir. Belirli bir programın
parçası olarak ve sistemli biçimde yürütülen geliştirme etkinlikleri genel çizgileriyle eğitim çalışmalarına
benzerlik göstermektedir. Esnek yürütülen geliştirme çalışmaları ise çoğu zaman bireysel koşullara bağlı
olarak ve çağdaş teknolojilerden yararlanarak yürütülmektedir.
Eğitim ve geliştirme yöntemleri arasında çoğu zaman bir farklılık saptamak zordur. Bu durum,
özellikle bu iki alandaki çalışmalar arasında ciddi fark görmeyen işletmelerde ortaya çıkmaktadır. Ancak
bazı işletmelerde eğitim ve geliştirme çalışmaları birbirinden ayrılmaktadır. Örneğin, çoğu zaman eğitim
çalışmalarına katılmak zorunludur ama geliştirme çalışmalarına katılmak isteğe bırakılmaktadır. Bunun
temelinde yatan düşünce, eğitimin iş ve görevlere dönük olarak düzenlenmesi, geliştirme etkinliklerinin
ise bireysel gelişime yönelik olarak yürütülmesidir.
İşletmelerde uygulandığı biçimiyle eğitim ve geliştirme yöntemleri arasındaki farklılıkları aşağıdaki
şekilde özetlemek olanaklıdır:
•
Eğitim çalışmaları bireyleri genellikle var olan iş ve görevlere, geliştirme çalışmaları ise
gelecekteki olası iş ve görevlere hazırlamayı amaçlar.
105
www.hedefaof.com
•
Eğitim yöntemleri daha resmi ve kurumsal temelde yürütülürken, geliştirme çalışmaları biraz
daha esnek ve bireysel temelli yürütülür.
•
Eğitim uygulamalarında çoğu zaman profesyonel bir eğitimci ve katılımcı kitlesi vardır,
geliştirme yöntemlerinde ise genelde gönüllü bir yönlendirici ve bireysel yararlanıcılar söz
konusudur.
•
Eğitime katılacak kişiler öğrenme gereksinimlerine göre belirlenirken, geliştirme hizmetlerinden
yararlanacak kişiler potansiyellerine göre seçilir.
•
Eğitim uygulamaları çoğu zaman sınırlı ve süreli olarak yürütülürken, geliştirme çalışmalarında
öngörülen süre daha esnektir.
•
Eğitim etkinlikleri programın içeriğine dayalı anlamlı performans üzerinde odaklanır, geliştirme
etkinliklerinde ise odak noktası kişisel gelişimdir.
•
Eğitim uygulamalarında kararları genellikle eğitimciler verir, oysa geliştirme uygulamalarında
tüm kararları danışan ya da yönlendirilen kişinin vermesi esastır.
İşletmelerdeki eğitim ve geliştirme çalışmaları birbirini tamamlayacak
şekilde yürütüldüğü için bunları ayırt etmek kolay değildir.
GELİŞTİRME ETKİNLİKLERİNİN KAPSAMI
İşletmelerdeki geliştirme çalışmalarının yoğunlaştığı alanlar dikkate alındığında bunları belirli başlıklar
altında kümelendirmek olanaklıdır. Sınıflama işlemi, uygulanan programların ve yürütülen etkinliklerin
hedeflerinden hareketle de yapılabilir. Hem alanyazındaki tartışmalar hem de dünyadaki birçok işletmede
geçerli olan uygulamalar temel alındığında geliştirme etkinliklerini kişisel gelişim, mesleki gelişim ve
kurumsal gelişim olarak sınıflayabiliriz. Aslında bu sınıflama eğitim amaçlı çalışmalar için de rahatlıkla
yapılabilir, hatta bazı yazarlar yapmaktadırlar.
Kişisel Gelişim
Temel olarak çalışanların kişisel öğrenme ve gelişim gereksinimlerini karşılayarak onlara yeni bilgi,
tutum ve beceriler kazandırmayı hedefleyen çalışmaların tümü bu başlık altında değerlendirilebilir.
Burada vurgulanması gereken nokta, bu kategorideki çalışmalardan yararlanan yalnızca çalışanların
kendileri değildir. Bireyler kişisel olarak gelişim gösterdikçe onların hem daha iyi bir çalışan hem de daha
iyi bir yurttaş olmaları beklenir. Bu nedenle, işletmeler, kişisel gelişim programlarına kaynak ayırır ve her
çalışanın birey olarak en üst düzeyde gelişim göstermesine destek olmaya çalışır.
Kişisel gelişim etkinliklerinde genel olarak iletişim, takım çalışması, sunuş teknikleri, eğiticilerin
eğitimi, yaratıcılık, motivasyon, sorun çözme, kalite teknikleri, liderlik, insan ilişkileri, karar alma
yöntemleri vb. konular üzerinde durulur. Bu alanlarda eğitim yapılabileceği gibi geliştirme programları da
yürütülebilir. Eğitim belirli bir gruba dönük olarak düzenlenirken, geliştirme çalışmaları her bireyin
kişisel gelişim gereksinimlerine dayalı olarak gerçekleştirilebilir. Örneğin, bir bölüm yöneticisinin birlikte
çalıştığı insanlarla işbirliği yapma konusunda gelişim gereksinimi varsa uygun bir yönlendirme ve hizmet
sunumundan sonra bu alanda kişisel gelişim göstermesi sağlanabilir. Kuşkusuz, söz konusu bölüm
yöneticisi gelişim gereksinimlerinin niteliğine göre takım çalışması konulu bir eğitime katılabileceği gibi
koçluk hizmetlerinden de yararlanabilir.
Mesleki Gelişim
Bu kategorideki geliştirme etkinlikleri genellikle çalışanların yapmakta oldukları işler ve görevlerde
yetkinleşmelerini sağlamaya dönüktür. Bireyler, işletme içinde çalıştıkları birim, sorumlu oldukları iş ve
yaptıkları görevleri daha iyi yapabilmek için eğitim ya da geliştirme olanaklarından yararlanırlar. Sonuçta
mesleki konularda yeni bilgi, tutum ve beceriler kazanarak işlerini daha iyi yapma yeterliği kazanmış
olurlar. Bu da, performanslarına doğrudan yansır. Örneğin, bir basımevi çalışanının sayısal yayıncılık
106
www.hedefaof.com
konusunda ya da bir seramik mühendisinin nanoteknoloji konusunda kendini geliştirerek işletmedeki
üretim süreçlerinde iyileştirmeye katkı sağlaması olanaklıdır.
Mesleki gelişim alanındaki çalışmalar üç alt başlıkta incelenebilir. Bunlardan birincisi, bir mesleğin ya
da işin gerektirdiği temel yeterlikleri kazandırmaya dönük etkinliklerdir. Bu tür çalışmalar genellikle işe
yeni başlayan ve hizmet öncesi eğitiminde yetersizlik görülen bireylere dönük olarak düzenlenir. İkincisi,
bir mesleği sürdürmekte ya da bir işi yapmakta olan kişilerin alanındaki gelişmeleri öğrenmesine yönelik
etkinliklerdir. Günümüzde her meslekte sürekli gelişmeler ortaya çıktığı için çalışanların sahip oldukları
bilgi, tutum ve becerileri de sürekli güncellemeleri gerekmektedir. Üçüncüsü, bireylerin kendi
mesleklerindeki en ileri düzey yetkinlikleri yakından izlemesi, öğrenmesine ve içselleştirmesine dönük
olarak gerçekleştirilen etkinliklerdir. Bu kategori aslında meslekte tam bir uzmanlaşmayı öngörmektedir
ki, her işletmede bu tür insanların bulunması önemli bir üstünlüktür.
Kurumsal Gelişim
Her kurumun kendine özgü bir kültürü vardır. Bu kültür belirli değerleri, ilkeleri, kuralları, süreçleri,
başarıları, efsaneleri, deneyimleri, ölçütleri, idealleri vb. içinde barındırır. Bir kişi belirli bir işyerinde
çalışmaya başladığında o işletmenin kültürünü merak eder ve en kısa sürede öğrenmek için kendince bir
çaba gösterir. Eğer işletmeler bu gereksinime duyarsız kalırlarsa ya da gereksinimi karşılama konusunda
yetersiz hizmet sunarlarsa, işletmeye yeni gelen kişinin işi zorlaşır. Kurum kültürünü bilmeyen kişiler
birçok hata yapmaya ve bundan da rahatsızlık duymaya başlarlar. Bu tür gereksinimlerin farkında olan
işletmeler çalışanlarına kurumsal gelişim olanakları sunarlar.
Kurumsal gelişim alanındaki çalışmalar çoğu işletmede oryantasyon ya da yöneltme etkinlikleriyle
başlar. Bu etkinliklerde kurumun amaçları, temel değerleri, tarihsel gelişimi, yönetim yapısı, ürettiği mal
ve hizmetler, sektördeki yeri, davranış kuralları, çalışanların özlük hakları, iletişim yapısı, birimlerin
görevleri ve özellikli işlemler gibi konularda açıklamalar yapılır. Buradaki beklenti, hem çalışanların
işletmeyi tanıması hem de kendi konumunu öğrenmesidir. Dolaylı beklenti ise işletmeye karşı bağlılık ya
da aidiyet duygusu geliştirmek ve işletmenin gönüllü bir savunucusu olmaktır. Şüphesiz, bu kategorideki
etkinlikler yalnızca işe ilk girişte yapılan çalışmalarla sınırlı değildir. Birçok işletme kurumsal gelişime
işlevsel katkıda bulunacak etkinlikleri zamana yaymakta, bunun için alternatif yöntem ve teknolojileri
kullanmaktadır.
İşletmelerde geliştirme çalışması olarak ne tür uygulamalar
yürütülmektedir?
SİSTEMLİ GELİŞTİRME YÖNTEMLERİ
İşletmelerde geliştirme yöntemleri kendi içinde çeşitlenme göstermektedir. Sistemli yöntemler olarak
bilinen uygulamalarda işletme yönetimi tarafından belirli bir geliştirme sistemi oluşturulmuştur ve
sorumlu birimler tarafından profesyonel olarak yönetilmektedir. Bu sistemin amaçları, felsefesi, ilkeleri,
araçları, teknikleri, sorumluları, değerlendirme esasları vb. ayrıntılı biçimde belirlenmiştir.
Koçluk
Son yıllarda işletmelerde gittikçe yaygınlaşan koçluk uygulamasında bir işletmedeki çalışanların
hedeflerini gerçekleştirmeye sistemli bir yapı içinde ama olabildiğince esnek bir anlayışla yardımcı olma
söz konusudur. Ancak koçluk uygulamasından her çalışan yararlanamaz; işletme yöneticileri bu olanaktan
yararlanacak kişileri özel olarak belirler. Koçluk yapan kişi ile bu hizmetten yararlanacak kişiler arasında
uygun eşleştirmeler yapıldıktan sonra geliştirme süreci başlar. Süreçteki yol arkadaşlığı daha çok kişisel
ilişkiler temelinde devam eder.
Koçluk, kişinin bulunduğu yerden varmak istediği yere ulaşmasına aracılık eden, bunun için sistematik
bir yönlendirme sağlayan profesyonel bir yol gösterme sürecidir. Koçluk, bir insanın kendi gelişimi için
hedefler belirleyebilmesine, bu hedeflere dönük seçeneklerden yararlanabilmesine, gelişim için gerekli
107
www.hedefaof.com
yeterlikleri kazanabilmesine, karşılaştığı sorunları çözebilmesine ve bir bütün olarak kendini
gerçekleştirme yolunda ilerleme göstermesine destek olmaktır.
Dikkat edilirse burada koçluk uygulamasından yararlanacak kişilerin iyi seçilmesi, değerli görülmesi
ve gelişiminin önemsenmesi söz konusudur. Bu durum aslında koçluk kavramının tarihsel anlamına da
uygundur. Sözlük anlamıyla bakıldığında koç (coach) sözcüğü; değerli malların bir noktadan başka bir
noktaya taşınmasında kullanılan araç demektir. İlk kez 16. yüzyılda bu anlamıyla kullanılan sözcüğün
günümüz İngilizcesindeki karşılığı da zaten özel yolcuları taşıyan “otobüs” olarak bilinmektedir. Bu da
yolcuların değerli görüldüğü anlamına gelmektedir (Çınar, 2007).
İşletmelerde bir gelişim yöntemi olarak koçluk, değerli olduğu varsayılan bir kişinin potansiyelini
geliştirici yardımlar sunarak bulunduğu noktadan ileri bir noktaya ulaşmasını sağlayacak yönlendirmeli
hizmet olarak tanımlanabilir. Bu tanıma göre, koçluk uygulamasından yararlanacak kişinin hizmeti
sunanlar tarafından değerli görüldüğü, potansiyelinin geliştirilebileceği ve uygun bir gelişim noktasına
ulaştıktan sonra başka bir konuma geçmesi gerektiği sonucuna varılabilir. Kuşkusuz, bunun için koçluk
hizmetinden yararlanacak kişinin de gelişme isteğine sahip olması zorunludur. Başka bir deyişle, kişinin
kendi içindeki potansiyeli geliştirip kullanması durumunda yeni bir değer yaratabileceğine inanması
gerekir ki gelişim çabası göstersin.
Durumu bir örnekle açıklayalım. İşletme açısından önemli projelerde görev yapan bir mühendisin
gösterdiği başarılar ve yansıttığı potansiyelin farkına varan üst yönetim, söz konusu mühendisi koçluk
uygulamasıyla yönetim ve liderlik alanında geliştirerek araştırma-geliştirme biriminden sorumlu
yöneticilik görevine hazırlayabilir. Burada üst yönetimin içinden kıdemli ve deneyimli bir kişi koç olarak
belirlenir ve belirlenen koçun yönlendirmesi altında gelişim sürecini başarıyla tamamlayan mühendis
yükseltme zamanı geldiğinde birim yöneticiliği görevine atanır. Burada yapılan şey; mühendisin içindeki
potansiyelin keşfedilmesi, uygun geliştirme fırsatlarının sağlanması, hangi olanaklardan yararlanmasının
yerinde olacağı konusunda bireysel yönlendirme yapılması, süreç boyunca desteklenmesi ve gösterdiği
performans nedeniyle yükseltilerek potansiyelini daha iyi kullanabileceği bir göreve atanmasıdır.
Söylemek bile gereksiz, potansiyel olarak güçlü ve geliştirilebilir özellikler her birey için önemlidir.
Hatta bunlar bireyin kendini gerçekleştirmesine dönük çabalarda öncelikli ve ağırlıklı olarak ele alınır.
Böylece, birey, gelişen potansiyelini kullanarak hedeflerine daha kolay ulaşır. Söz konusu özelliklerin
belirlenmesi ve işlenmesi konusunda koçluk yapan kişi, hizmetlerden yararlanan kişiye (coachee) önemli
destekler sağlayabilir. Bu anlamda koçluk; bireyin potansiyeline, performansına, başarısına ve hedeflerine
odaklanarak yürütülen özel bir danışmanlık ilişkisi gibidir.
İşin özü kısaca şöyle belirtilebilir: Koçluk ilişkisinin amacı; yararlanıcının, belirlediği hedefe koçun
desteğiyle ulaşması ve zamanla sorunlarının üstesinden tek başına gelmeyi öğrenmesidir. Başka bir
deyişle, potansiyelini geliştirmek isteyen bir kişi deneyimli bir koçun yönlendirmesi altında güçlü ve
zayıf yönlerinin farkına varmakta ve uygun olanaklardan yararlanarak yeni yetkinlikler geliştirip
yetersizliklerini gidermektedir. Bu yönüyle ele alındığında, koçluk desteği zaman içinde giderek
azalmaktadır çünkü birey kendisi artık uygun kararları verebilecek ve olası seçeneklerden yararlanarak
hedeflerini gerçekleştirebilecek bir noktaya ulaşmaktadır.
Koçluk uygulaması özellikle kariyerinin başlangıç aşamalarında bulunan çalışanlar için büyük önem
taşımaktadır. Potansiyeli erken keşfedilen ve işletme içinde uygun görevler için hazırlanan kişiler hem
verimli çalışmakta, hem kariyer merdiveninde hızlı ilerlemekte, hem de işletmeye daha üst düzeyde katkı
sağlamaktadırlar. Kariyerinin sonlarına yaklaşmış profesyoneller için sağlanacak koçluk hizmetlerinden
yararlanma daha düşük olmaktadır çünkü üst yöneticiler iş yoğunluğu içinde gelişim etkinliklerine zaman
ayıramamakta, programı aksatmakta ve hedeflerinden vazgeçebilmektedir.
Acaba koçluk uygulamalarına yapılan yatırımın getirisi nedir? Yapılan bir araştırmaya göre, koçluk
programlarına yapılan yatırımın geri dönüşü (ROI- Return of Investment) yapılan ilk harcamanın 5,7 katı
olarak bulunmuştur. Aynı araştırmaya göre, bu hizmeti alan yöneticilerde de çok olumlu gelişmeler
görülmüş. Genel olarak yöneticilerin %77’sinin astlarıyla ilişkilerinde iyileşme, %61’inin iş doyumunda
artış ve %67’sinin takım çalışması becerilerinde iyileşme saptanmıştır. Yapılan başka bir araştırmanın
sonuçlarına göre de koçluk uygulamasının etkisi yaklaşık yedi yıl sürmektedir ki bu durum etkinin kalıcı
olduğunu göstermektedir (Navitas, 2012).
108
www.hedefaof.com
Koçluk Özellikleri
Koçluk yapacak bir kişide bazı özelliklerin bulunması gerekir. Özellikle araştırmacı, duygusal zekâsı
yüksek, dürüst, takım çalışmasına yatkın, yenilikçi, güvenilir, liderlik özelliğine sahip, cesaretlendirici,
ahlak anlayışı gelişmiş, yapıcı, iletişimde başarılı ve özgeci bireylerin koçluk için uygun adaylar olduğu
düşünülebilir. Bu tür özellikleri taşıyan koçlar, karşısındaki bireyin kendi hedeflerini oluşturmasına
yardımcı olacağı gibi, önceden oluşturulmuş hedefleri varsa onları da içtenlikle paylaşabilir.
Bu özelliklere sahip olmanın yanı sıra koçluk yapmak isteyen bir kişinin bu konuda özel bir eğitimden
geçmesi ve belirli katkıları sağlayabilecek yetkinliklere kavuşması gerekir. Nitekim başarılı bir koçluk
için adayların yönetim, liderlik, danışmanlık, rehberlik, eğitim ve iletişim gibi alanlarda eğitim alması
önerilmektedir. Hatta Avrupa’da eğitim almak için Uluslararası Koçluk Federasyonu (ICF) tarafından
akredite edilmiş kurumların tercih edilmesi ve en az 750 saatlik uygulamalı deneyime sahip olunması
istenmektedir (Çınar, 2007). Geliştirme sürecinde iyi bir koçun yapması gerekenler aşağıda belirtilmiştir:
•
Yaptığı işi ve yardımcı olduğu kişiyi önemsemelidir.
•
Gelişim hedeflerini çalışanla birlikte belirlemelidir.
•
Yararlanıcının gizil güçlerini ortaya çıkarmalıdır.
•
Hedeflere ulaşma konusunda yararlanıcıyı harekete geçirmelidir.
•
Dostça bir iletişim kurmalıdır.
•
Yararlanıcının kendini tanımasına aracılık etmelidir.
•
Koçluk ettiği kişinin gelişimini yakından izlemelidir.
•
Yerine göre yararlanıcıyı hem zorlamalı hem güdülemelidir.
•
Açık sözlü ve tutarlı davranmalıdır.
•
Yararlanıcının kendini ifade etmesine fırsat vermelidir.
•
Başarı için gerekli ortam, koşul ve olanakları sağlamalıdır.
•
Seçenek üretmede yaratıcı olmalıdır.
•
Yararlanıcının üstün ve zayıf yönlerini açığa çıkarmalıdır.
•
Koçluk için yeterince zaman ayırmalıdır.
•
Yararlanıcının kişisel ideallerini paylaşmalıdır.
Koçluk rolü eğitimci rolünden nasıl farklılaşmaktadır?
Koçluk Türleri
Koçluk uygulamaları işletmelerin yapısı, etkinlik alanı ve kültürlerine bağlı olarak değişik biçimler
alabilmektedir. Şüphesiz, koçluk yalnızca işletmelerde yapılmaz ve kendini geliştirmek isteyen herkes
koçluk hizmeti alabilir. Nitekim eğitim, sağlık, aile ve spor koçlukları bunlara birer örnektir. İşletmelerde
yaygın olarak uygulanan koçluk türlerini ve her türün ayırt edici özelliklerini kısaca aşağıdaki gibi
özetlemek olanaklıdır (Çınar, 2007):
Yönetim Koçluğu: İşin gerektirdiği teknik yeterliklere sahip olan ama yönetim ve liderlik özellikleri
yetersiz olduğu için çeşitli sorunlar yaşayan yöneticiler için geliştirilen bu tür koçluk uygulamaları büyük
ölçüde dışarıdan koçlar aracılığıyla yürütülmektedir. Bu tür koçluk uygulamaları genellikle üst düzey
yöneticilerin karşılaştığı deneyim eksikliği, mutsuzluk, iş doyumunun düşüklüğü, yorgunluk ve
insanlardan uzaklaşma gibi durumlar için geliştirilmiştir. Koçluk uygulamaları sayesinde yöneticiler
kendilerini daha iyi tanımakta, insan ilişkileri iyileşmekte, olaylara farklı açılardan bakmakta, verimli
çalışma alışkanlıkları geliştirmekte, esnek/anlayışlı bir yönetim anlayışı sergilemekte ve takım bilinci
geliştirmektedirler.
109
www.hedefaof.com
Performans Koçluğu: Özünde çalışanların verimliliğini artırmak amacıyla gerçekleştirilen bu tür
koçluk uygulamaları çoğu zaman işletmenin kendi içinden seçtiği ve yetiştirdiği koçlar aracılığıyla
yürütülmektedir. Uygulamada görev alan koçlar, yardımcı olacakları kişiler için özel gelişim planları
hazırlanmasını sağlamakta ve belirli bir süreç içinde söz konusu programları yaşama geçirmektedirler.
Performans koçluğu sayesinde çalışanlar kendilerinin güçlü ve zayıf yönlerini öğrenmekte, özeleştiri
yapabilmekte, güdülenme düzeyleri yükselmekte, sorun çözme becerileri kazanmakta, kurumsal bağlılık
geliştirmekte, iş yapma biçimlerini sorgulamakta ve yaratıcılık göstermektedirler.
Girişimcilik Koçluğu: Bu tür koçluk uygulamaları genellikle yeni bir iş kurmak isteyen ya da işlerini
geliştirmeyi hedefleyen kişilere dönük olarak gerçekleştirilmektedir. Oldukça özel ve dar kapsamlı bir
koçluk uygulaması olan girişimcilik koçluğu, bazen “işletmecilik koçluğu” olarak da anılmaktadır. Bu tür
koçluk hizmetlerinden yararlanan girişimciler hedeflerini daha iyi belirleyebilir, koşulları gerçekçi
biçimde değerlendirir, uygulanabilir bir eylem planı hazırlar, kaynaklarını etkin biçimde kullanır ve
uygun kararlar vermenin getirdiği doyumu yaşarlar.
Kariyer Koçluğu: Belirli bir meslekte, sektörde, işletmede ya da görevde uzunca bir süredir çalışan ve
kariyerine yeni bir yön vermek isteyen kişiler için sağlanan bu tür koçluk uygulamaları, arayış ya da
kararsızlık içinde olan kişilerin doğru kararlar vermesine yardımcı olmayı amaçlar. Sunulan hizmetler
sayesinde bireyler kendi yetkinlikleri konusunda bilinçlenir, eyleme geçmek için cesaretlenir ve kendileri
için en uygun yol haritasını oluştururlar. Kariyer koçluğunun en önemli sonucu, yardım alan kişinin kafa
karışıklığının giderilmiş olması ve yeni kararlarını yaşama geçirme konusunda istekli davranmasıdır.
Yaşam Koçluğu: Genel olarak yaşama ilişkin doğru karar ve tercihleri oluşturmakta zorlanan kişilere
sağlanan bu tür koçluk hizmetlerinin kapsamı oldukça geniştir. Yararlanıcıların çoğu işlerinin aşırı yoğun
olmasından, sevdiklerine zaman ayıramamaktan, yaşamda ne yapmak istedikleri konusunda kararsız
kaldıklarından, belirsizliğin kendilerini rahatsız etmesinden, önceliklerini dengeleyemediklerinden ve bir
bütün olarak yaşamın anlamsızlaştığından yakınmaktadırlar. Bunlara çözüm bulmayı kolaylaştırmak
amacıyla yürütülen yaşam koçluğu sürecinde bireyler kendileri için anlamlı hedefler belirlemekte, işlevsel
beceriler geliştirmekte, önceliklerini oluşturmakta, kişisel eylem planları geliştirmekte ve sonuç olarak
yaşam kalitelerini artırmaktadırlar.
Günümüzde koçluk uygulaması tüm yaşam alanlarına yayılmaktadır.
Koçluk Süreci
Koçluk uygulamalarından olumlu sonuçlar alınabilmesi için koç ile yararlanıcı arasındaki ilişkilerin ve
yapılacak çalışmaların belirli bir sürece bağlı olarak yürütülmesi gerekmektedir. Yerinde kararlar
alınabilmesi, işbirliğinin sağlıklı işlemesi, ilerleme sağlanması, sağlıklı değerlendirme yapılabilmesi ve
ortak hedeflere ulaşılabilmesi için bu gerekli görülmektedir. Dahası, karşılıklı sorumluluk ve istikrarlı
çalışma açısından da buna gereksinim duyulmaktadır. Koçluk süreci genel olarak aşağıdaki aşamalardan
geçmektedir:
Anlaşma: Kurumsal beklentiler ile bireysel gereksinimler ayrıntılı biçimde incelendikten sonra bunlar
arasında işlevsel bir denge sağlanarak hedefler belirlenmektedir. Bu hedefleri gerçekleştirebilmek için
uygulanabilir bir eylem planı hazırlanmaktadır. Bu planda ortak hedefler, uygulanacak yöntemler ve
beklenen çıktılar açıkça ifade edilmektedir. Aslında bir sözleşme niteliği taşıyan bu plan hem her şeyi
açıkça belirtmekte hem de tarafları rahatlatmaktadır.
Tanıma: Koçluk hizmetlerinden yararlanacak kişi uygun ölçme araçları kullanılarak tanınmaya
çalışılır. Bunun için bireyi psikolojik ve sosyolojik yönleriyle tanıma yöntemlerinden anketler, testler,
envanterler, ölçekler, bataryalar, görüşmeler, benzeşimler, denetim listeleri ve gözlemler gibi araç ve
tekniklerden yararlanılır. Burada amaç, bireyin güçlü ve iyileştirmeye açık yönlerini belirlemektir.
Ulaşılan sonuçlar koç ve yararlanıcı tarafından mutlaka tartışılmalıdır.
Yönlendirme: Uygulanan ölçme araç ve tekniklerinden elde edilen bilgiler ışığında yararlanıcının
durumuna uygun bir yönlendirme yapılır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, yararlanıcıyla paylaşılan
110
www.hedefaof.com
bilgilerin dayanaklı olması ve yapılacak yönlendirmeye ışık tutmasıdır. Unutmamak gerekir ki, koçluk
hizmetlerinden yararlanacak olan kişi kendisiyle ilgili önerileri doğru bulmazsa ya da kabul etmezse
önerilen geliştirme olanaklarından da yararlanmayacaktır.
İzleme: Koçluk kapsamında kendisine uygun seçenekler önerilen kişiler söz konusu olanaklardan
yararlanırken koçluk yapan kişi de süreci izler ve belirli aralıklarla toplantılar yapar. Bu toplantılarda koç,
hem yararlanıcının görüşlerini alma hem de kendisinin önerilerini paylaşma şansını yakalar. Kurdukları
iletişime bağlı olarak yeni kararlar alır ya da planlar yaparlar. İzleme sürecinin aslında bir geribildirim
süreci olduğunu unutmamak gerekir.
Değerlendirme: Eylem planındaki her etkinlik ya da önemli aşama tamamlandıktan sonra koç ve
yararlanıcı bir durum değerlendirmesi yapar. Bazen bu değerlendirmelere başka kişiler de katılabilir.
Örneğin, geliştirme planının parçası olarak yararlanıcı, belirli bir eğitime katılmışsa o eğitimden elde
ettiği kazanımları koç, yararlanıcı ve eğitimcinin birlikte yaptığı bir toplantıda ortaklaşa değerlendirmek
olanaklıdır. Değerlendirmede dikkat edilmesi gereken nokta, yararlanıcının gelişim gereksinimlerinin
giderilip giderilmediğidir.
Koçluk süreci bir bütün olarak ele alındığında, bu sürecin koç ile yararlanıcı arasında tam bir ortaklık
ilişkisi gerektirdiği görülmektedir. Bu da karşılıklı sorumluluk, işbirliği ve güven oluşturmayı zorunlu
kılmaktadır. Eğer süreçte sağlıklı bir ilişki kurulmuşsa bir yandan yararlanıcı kendi yaşamı üzerinde daha
çok söz sahibi olmaya başlar, bir yandan da koçluk hizmeti veren kişi liderlik yapmanın getirdiği önemli
kazanımlar elde eder. Yararlanıcı kendi gelişim hedeflerini gerçekleştirmek için koçtan destek alır ama
son kararı kendisi verir. Bu da yönlendirmeli bir gelişim olanağı yaratır. Koçluk uygulamasının ne kadar
süreceği ise duruma bağlıdır. Yaygın uygulamalara bakıldığında koçluk süresi genelde bir aydan bir yıla
kadar olabilmektedir.
Koç, yanıtları önceden bilmez ve hazır çözümler sunmaz.
Mentorluk
Türkçede “yönderlik” olarak da bilinen mentorluk uygulamaları, daha deneyimli ve bilgili birisinin az
deneyimli ve yeterince bilgi sahibi olmayan birisinin gelişim çabalarını yönlendirmesine dayalı bir ilişki
biçimi olarak tanımlanabilir. Mentorluk yapan kişi yönder (mentor), mentorluk alan kişi ise yönlendirilen
(mentee) diye anılır. Mentorluk rolü için “akıl hocası” benzetmesi de kullanılmaktadır.
Mentorluk aslında işe, kariyere ya da mesleki gelişime ilişkin bilginin, sosyal sermayenin ve psikolojik
desteğin biçimsel olmayan yollarla aktarılmasını ya da paylaşılmasını öngörmektedir. Bu nedenle, çoğu
mentorluk uygulaması görece serbest bir iletişim yapısı içinde, ağırlıklı olarak yüz yüze iletişime dayalı
ve belirli bir süre devam edecek biçimde düzenlenmektedir. Burada daha çok bilgi ve deneyim sahibi olan
bir kişinin daha düşük ve çoğu zaman yetersiz düzeyde bilgi ve deneyime sahip olan başka bir kişiye
yardımcı olması söz konusudur (Bozeman, 2007).
Mentor karakteri bizzat Homeros’un Odyssey destanında geçmektedir. Öyküye göre, Odysseus, Truva
Savaşı’na giderken oğlu Telemachus’u güvendiği dostu Mentor’a emanet eder. Mentor’un görevi,
Telemachus’u eğitmek ve Ithaca kralı olarak yetiştirmektir. Mentor biraz da beceriksiz ve yaşlı bir adam
olduğu için Tanrıça Athena genç Telemachus’u zor anlarında yönlendirirken ya da ona öğütler verirken
bu yaşlı adamın kılığına bürünür. Daha sonraki yıllarda Yunan Pederlik sistemi, Budizm ve
Hinduizm’deki Guru geleneği, Musevilikteki Yaşlılar uygulaması ve Hristiyan kilisesindeki Çıraklık
sistemi mentorluk kavramının yansımaları olmuştur. İlk çağlardan beri Avrupa’da sürdürülen mentorluk
anlayışı özellikle 1970’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’ne sıçramış, zamanla işletmelerde hızlı
biçimde yaygınlaşmış ve Amerikan yönetim anlayışında önemli bir yenilik olarak görülmüştür (Parsloe &
Wray, 2000).
Son yıllarda Türkiye’deki işletmelerde de mentorluk uygulamalarının dikkate değer ölçüde yaygınlık
kazandığı görülmektedir. Okullarda ve işletmelerde, mantığı itibariyle çok da farklı olmayan, mentorluk
uygulamaları sistemli olarak yürütülmektedir. Mitolojideki Mentor karakterinin özelliklerinden olsa gerek
111
www.hedefaof.com
bugün mentor sözcüğü güvenilir kişi, öğretmen, danışman, deneyimli arkadaş ve kılavuz anlamlarında
kullanılmaktadır.
Mentorluk uygulamasının özü, yönder ile yönlendirilen arasında öğrenme ve gelişime odaklanan bir
ilişkinin oluşturulmasıdır. Bu ilişki bazen kişisel bazen profesyoneldir. Her iki durumda da taraflar
arasında belirli düzeyde bir yardımlaşma ve paylaşma söz konusudur. Temeldeki amaç yönlendirilen
kişinin başarısını artırmaktır. Bu da yakın, yönlendirmeli, cesaret verici, karşılıklı sorumluluğa dayalı,
iletişimsel ve görece uzun süreli bir usta-çırak ilişkisini gerektirmektedir. Ancak sonuçta hem yönder,
hem yönlendirilen, hem de işletme açısından çok yönlü kazanımlar söz konusudur.
Mentorluğun özünde “bilgelik” yatar.
Mentorluk Teknikleri
Mentorluk sisteminin odağında bir kişiyi tam ve bütün olarak geliştirme düşüncesi vardır. Bu amaca
dönük teknikler de alabildiğine çeşitlenmektedir. Birbirinden farklılaşan bu teknikleri ustaca
uygulayabilmek için bilgelik gerekmektedir. İş dünyasında en yaygın kullanılan beş mentorluk tekniği
aşağıda kısaca açıklanmıştır (Aubrey & Cohen, 1995):
Eşlik Etme: Öğrenme sürecindeki bir kişiyle yan yana ilerleme ve onu sürekli destekleyerek gelişimi
için yoğun çaba gösterme hatta kendini adamadır. Bu teknikte mentor, öğrencisinin her adımda yanında
yer alır ve onun gelişimine odaklanır.
Ekim Yapma: Bu teknikte mentorun görevi oldukça zordur. Mentorlar çoğu zaman öğrenmesi ya da
gelişim göstermesi gereken kişiyi değişime hazırlamada ciddi güçlüklerle karşılaşırlar. Belirli durumlarda
mentorun söylediklerini yönlendirilen anlamaz ya da kabul etmez. Bu sıkıntılı bir durumdur. Eğer böyle
bir durum varsa, mentor ön alıcı bir şekilde söylediklerinin gerçek durumlarda ne kadar değerli olduğuna
öğrencisini inandırmak zorundadır.
Aracılık Etme: Değişim önemli bir baskı yarattığında öğrenme birden bire hızlanabilir. Dolayısıyla bu
teknikte mentorluk yapan kişi, yönlendirileni değişimin içine çeker ve farklı düşünme ya da kişisel
değerlerini gözden geçirme konusunda onu uyarır. Burada yapılan aslında yönlendirilenin kafasında
değişime katalizörlük yapmaktır.
Gösterme: Bu, bir şeyi anlaşılabilir hale getirmek demektir. Başka bir deyişle, bir beceriyi ya da
etkinliği göstermek için mentorun kendi örneğini kullanması anlamına gelmektedir. Şöyle de söylenebilir:
Mentor yönlendirilene ne anlatıyorsa ya da ne hakkında konuşuyorsa onu kendi davranışlarıyla göstermek
durumundadır. Bu çaba, gelişime konu olan beceri ya da uygulamanın somutlaştırılmasını sağlar.
Ürün Toplama: Burada deyim yerindeyse mentor olgunlaşmış ürünü toplamaktadır. Bu tekniğin
kullanıldığı uygulamalarda genellikle süreç içinde yönlendirilenin ne öğrendiği ya da hangi deneyimleri
kazandığına ilişkin çıkarımlar yapılmaktadır. Sorulan soruların çoğu “Ne öğrendin?” ya da “Bunun ne
kadar yararı oldu?” biçimindedir.
Hangi mentorluk tekniğinin kullanılması gerektiği sorusunun yanıtı duruma ve yönlendirilenin kafa
yapısına göre değişmektedir. Bazen işletmelerin kültürü de etkili olmaktadır. İlke olarak mentorun ve
yönlendirilenin kendisini rahat hissettiği “öğretilebilir/öğrenilebilir anlar” kollanarak gelişim göstermesi
beklenen kişinin potansiyelini gerçekleştirmesine katkı yapmak hedeflenmelidir. Burada yönlendirilenin
bilişsel ve duyuşsal açıdan hazır olması kadar mentorun inandırıcılığı ve göreve kendini adamışlığı da
oldukça önemlidir.
Mentorluk İlişkileri
İşletmelerdeki mentorluk uygulamaları belirli yapılar altında gerçekleşmektedir. Bu konudaki yapılar
özünde mentor ve yönlendirilen arasındaki ilişkilerin türüne ve yoğunluğuna göre değişmektedir. Bu
anlamda resmi (formal) ve gayrı resmi (informal) olmak üzere iki tür yapıdan söz edilebilir.
112
www.hedefaof.com
Resmi ilişkiler işletme tarafından hedef kitleye daha iyi hizmet verebilmek ya da mentor kaynaklarını
daha iyi kullanabilmek için yapılandırılmış süreçlerde gerçekleşir. Mentor ile yönlendirilen arasındaki
eşleştirme çoğunlukla mentorluk programının koordinatörü tarafından yapılır. Mentorluk programının
amaçları, değerleri, takvimi, kuralları, işleyişi, değerlendirme esasları vb. açıkça belirlenmiştir. Dahası,
programın hangi değerlere dayalı olarak yürütüleceği de saptanmıştır. Ortaklar arasında belirli bir
hiyerarşi vardır ve buna uyulması istenir. Mentor, çırağının gelişiminden kurumsal anlamda sorumludur.
Hatta bu kategoride sayılabilecek bazı mentorluk programlarında belgeleme bile vardır.
Gayri resmi ilişkiler mentor ve çırağından oluşan ortaklar arasında kendiliğinden gelişir. Ortaklar
arasında aşırı bir hiyerarşi yoktur, karşılıklı anlaşma önemlidir. Danışma, görüşme, yardım alma, birlikte
çalışma, iletişim gibi konulardaki programlar ya da kararlar kendi aralarında oluşturulur. Özellikle mentor
açısından gönüllülük esastır, kurumsal anlamda herhangi bir tanınma ya da takdir edilme beklentisi
yoktur. Mentorun rolü ağırlıklı olarak sosyal ve moral destektir.
Sözü edilen mentorluk ilişkilerini birer örnekle açıklayalım. İşletmelerin önemli konumlarında
çalışanlar, işe yeni başlayanlar, yüksek potansiyeli olanlar ve geleceğin liderlerine dönük yürütülen
işletme içi mentorluk programları genelde resmi ilişkilere dayalı biçimde yürütülen uygulamalar olarak
görülebilir. Buna karşılık, gençliğe dönük mentorluk programları genellikle olumlu rol modellerinden ve
destekleyicilerden yoksun olan tehlikedeki çocuklara yardım etmeyi amaçlar. Bu anlamda gayri resmi
ilişkilere dayandığı söylenebilir.
Mentorluk, bağımlılık yaratır mı?
Mentorluk Modelleri
Çeşitli mentorluk uygulamaları kapsamlı biçimde incelendiğinde belirli modellere dayalı olarak
yürütüldüğü görülmektedir. Bunlar klonlama modeli, besleme modeli, arkadaşlık modeli ve çıraklık
modelidir. Bu modellerin her birinin amacı, ortaklararası ilişkilerin yapısı ve sürecin işleyişi kendi içinde
farklılaşmaktadır (Buell, 2004).
Klonlama Modeli: Bu uygulamalarda genellikle güçlü bir mentor ile yeterince uyanık/eleştirel
olmayan bir çırağın eşleşmesi söz konusudur. Başka bir deyişle, mentor baskın, öğrenci edilgendir. Bu
modele dayanan durumlarda mentor her işin kendi istediği şekilde yapılmasından ödün vermemekte,
öğrenci de bunu olduğu gibi kabul etmekte, sonuçta mentorun kopyası üretilmiş olmaktadır. Bu modelde
çoğu zaman “karizmatik” mentorlar sorunu yaşanmaktadır.
Besleme Modeli: Bu kategoride sınıflandırılabilecek uygulamalarda mentor deyim yerindeyse annebaba gibi davranarak yönlendirilenin hem öğrenebileceği hem de bazı şeyleri deneyebileceği güvenli ve
açık bir ortam yaratmaktadır. Mentor biraz “babacan” ya da “anaç” bir tutum izlemekte, kendine göre
korumalı ve yönlendirmeli bir yöntem uygulamaktadır.
Arkadaşlık Modeli: Öteki modellere göre biraz daha türdeşlik içeren bu uygulamalarda ortaklar
genellikle akranlardan oluşmaktadır ve aralarında yaş farkı ya da eğitim düzeyi olarak büyük farklılıklar
yoktur. Birbirine yaşıt sayılabilecek ortaklar arasından daha yetkin olan kişi mentor olarak belirlenmekte,
yardıma gereksinim duyan ise yönlendirilen olarak eşleştirilmektedir. Örneğin, bir fabrikada aynı
dönemde işe giren çalışanlardan işi iyi bilen ya da hızlı öğrenen kişi mentor olmakta, görece deneyimsiz
olan ya da yavaş öğrenen de yönlendirilen olarak belirlenmektedir. Bu iki kişi kendi aralarında kurdukları
arkadaşlık ilişkisiyle çalışmalarını sürdürmektedirler.
Çıraklık Modeli: Bu uygulamalarda mentor ile öğrenci arasındaki işleyişin odak noktası genelde
mesleki ilişkilere dayanmakta ve kişisel ya da toplumsal ilişki boyutlarına çok az yer verilmektedir.
Burada önemli olan usta bir mentorun gözetimindeki yönlendirilenin özellikle mesleki konuları
öğrenmesi ve öngörülen gelişimi göstermesidir. Çıraklık modelini temel alan uygulamalar, büyük ölçüde
teknik yanı ağır basan görev alanlarında kullanılmaktadır.
Hangi model kullanılırsa kullanılsın, mentorluk uygulamalarından olumlu sonuçlar alabilmek için
mentorluk yapacak kişilerin belirli bir eğitimden geçmesinde yarar bulunmaktadır. Eğitimli mentorlar,
113
www.hedefaof.com
farklı toplumsal arka planlara ve bireysel özelliklere sahip kişilerle daha iyi iletişim kurabilirler. Dahası,
mentorlar için yalnızca başlangıçtaki eğitim yeterli olmamakta ve belirli aralıklarla yeni gelişmeleri
öğrenmek üzere eğitimlere katılmaları zorunlu hale gelmektedir. Örneğin, iş dünyasında çalışanların
profili gittikçe değişmekte ve yeni kuşaklarla iletişim kurabilmek için sosyal medyayı kullanabilmek
gerekmektedir. Mentorluk uygulamalarından en çok yararlanan kesimlerin işe yeni giren gençler olduğu
düşünülürse bu oldukça önemlidir.
Mentorların uygun bir eğitimden geçmeleri gerekir.
Danışmanlık
Genellikle koçluk, mentorluk ya da eğitimcilik kavramlarıyla karıştırılan ya da bunların yerine kullanılan
danışmanlık kavramı aslında öteki geliştirme yöntemlerinin içinde belirli düzeylerde yer almaktadır.
Ancak danışmanlık, aynı zamanda kendi başına ya da bağımsız bir geliştirme yöntemidir ve birçok
işletmede etkili biçimde kullanılmaktadır. Bazen de öteki geliştirme yöntemlerinin öncesinde ya da
sonrasında onları destekleyici olarak belirli danışmanlık uygulamaları yürütülmektedir.
Kısaca belirtmek gerekirse danışmanlık, asıl sorumluluğu karar almak ya da uygulamaları yürütmek
olan kişilere uzmanlığa dayalı olarak öneriler ya da seçenekler sunma olarak tanımlanabilir. Bu anlamda
hiçbir danışmanlık sürecinde danışmanlık yapan kişi danışan adına karar vermez ama danışanı karar
seçenekleri ve onların olası sonuçları hakkında bilgilendirir. Böylece, danışan kişinin en uygun kararı
vermesini sağlamaya çalışır fakat ona baskı ya da dayatma yapmaz. Tıpkı bir psikolojik danışmanın
yaptığı gibi, işletmelerdeki geliştirmeye dönük danışmanlık hizmetinde de danışanın durumu her yönüyle
anlaması ve gerekli tüm değişkenleri dikkate alarak karar vermesi esastır.
Başarılı danışmanlar kendi başlarına sorun çözmezler ama sorunu çözmesi gerekenleri bilgilendirerek
doğru çözümler bulmalarına yardımcı olurlar. Şöyle de söylenebilir: Danışman, danışana oranla daha ileri
düzeyde bir uzmanlığa sahiptir ve uzmanlığını uygun bir yaklaşımla paylaşarak danışanın bu uzmanlıktan
yararlanmasını sağlamaya çalışır. Kuşkusuz, danışmanın başarılı olması yalnızca kendi becerilerine bağlı
değildir, danışanın da bu konuda istekli olması ve yararlanmayı öğrenmesi gerekir.
Danışmanlık uygulamasında başarı, danışman ve danışanın ortak
çabalarına bağlıdır.
İşletmelerdeki geliştirmeye dönük danışmanlık uygulamalarının başarılı olabilmesi için danışmanın
bazı niteliklere sahip olması ve aşağıdaki noktalara dikkat etmesi gerekir:
Deneyim: İyi bir danışman kendini danışanın yerine koyabilmeli ve olayları danışanın penceresinden
görebilmelidir. Bu da farklı ortamlarda kazandığı deneyim ve birikime bağlıdır. Genel olarak danışanlar
içinde bulundukları durumun hemen anlaşılmasını ve danışmanın daha önce kazandığı deneyimleri
kendilerinin hizmetine sunmasını beklerler. Danışman bu beklentiyi bilerek hareket etmeli ve gelişim
çabası içindeki danışan ile empati kurarak onlara uygun karar/çözüm seçeneklerini sunmalıdır. Bu konuda
danışmanın hem kuram hem de uygulama yönünden birikimli olması işi kolaylaştırır.
Esneklik: Danışman, belirsizlik ve değişimlerle baş edebilmelidir. Günümüz işletmelerinde yönetim,
kadro ve sistem değişiklikleri sıkça yaşanmaktadır. Danışman bunlara hazırlıklı olmalıdır. Kaldı ki,
danışmanın kendi varoluş gerekçesi yeni bir değişim yaratmaktır. Yerleşik uygulamalar yeterli ve açık ise
zaten danışmana gerek yoktur. Bu nedenle, danışman yeni durumlara hazır olmalı hatta kendi yaşamında
bunlara göre değişiklik yapmalıdır. Genel çalışma biçimi olarak danışanın koşulları ve özellikleri temel
alınmalıdır ki ona uygun destek sağlanabilsin ve gelişimine yardımcı olunabilsin. Tersi durumda, danışan
açısından danışmana ayak uydurmak zor olabilir. Şöyle de söylenebilir: Danışmanlık uygulamasının
nedeni, danışanın gereksinimleridir; bu da danışanın koşullarını temel hareket noktası olarak almayı
gerektirmektedir.
114
www.hedefaof.com
Karşılıklı yarar: Danışma süreci hiçbir açıdan tek yönlü işlemez. Danışman ve danışan arasında
birlikte yürütülen bu süreçte iki tarafında elde ettiği yararlar vardır. Danışanın yararı, aldığı hizmetin
sonucunda hedeflerini gerçekleştirmesi ve gelişim göstermesidir. Danışman da, ücretli ya da gönüllü
çalışmasına bağlı olarak farklı yararlar elde eder. Ücretli danışmanlıkta parasal bir kazancı ve yeni
deneyimleri olur, gönüllü danışmanlıkta da kişisel saygınlık ve doyum ön plana çıkar. Hiçbir danışman,
dolaylı yollarla da olsa, danışanına karşılıksız iyilik yaptığını düşündürerek kendisini borçlu hissettirmeye
çalışmamalıdır.
Gizlilik: İşin doğası gereği danışman ile danışan arasında birçok özel bilgi paylaşılır. Genel olarak
bunların gizli kalması gerekir. Bir benzetmeyle açıklamak gerekirse, doktor-hasta ya da avukat-müvekkil
arasındaki ilişki ne ise danışman-danışan arasındaki ilişki de ona benzer. Danışman, birlikte çalıştığı
işletmelerin ya da kişilerin gizli kalması gereken yönlerine karşı duyarlı olmalıdır çünkü danışmanlık
özünde güven üzerine oturur. Danışanların hedefleri, sırları, başarısızlıkları, zayıf yönleri vb. gibi konular
başkalarıyla hiçbir şekilde paylaşılmamalıdır.
İstikrar: Bir danışmanlık uygulaması başlamışsa süreç sonuna kadar götürülmelidir. Eğer danışmanın
durumu istikrarlı değilse ve sürecin yarım kalması gibi bir olasılık varsa ya hiç başlanmamalı ya da
yedekleyici önlemler alınmalıdır. Gelişim çabası içinde olan bir çalışanın yarı yolda bırakılması, çoğu
zaman harcanan emeğin ve kaynakların boşa gitmesi anlamına gelmektedir. Dahası, bazen eski durum
tümüyle ortadan kalktığı için geriye dönmek de olanaklı olmamaktadır. Sürdürülebilir bir ilişki ve destek,
geliştirme sürecindeki danışan açısından yaşamsal öneme sahiptir.
İnisiyatif alma: Danışmanlık birçok yönden girişimci olmayı, fazladan çaba göstermeyi ve önalıcı
çalışmalar yapmayı gerektirir. Görev için belirlenen kuralları çiğnemeden ve danışanın duyarlıklarına
saygısızlık etmeden inisiyatif kullanmak, çoğu zaman işlevsel çözümler bulmayı kolaylaştırır ve kaynak
kullanımında ekonomi sağlar. Danışanın ne gibi güçlüklerle karşılaşabileceğini öngören danışmanlar
işlevsel çözümler üreterek ya sorunlar ortaya çıkmadan onları engeller ya da sorunla karşılaşıldığında
önceden üretilmiş çözümler sunarlar. Böylesine özgeci bir çalışma biçimi, danışmana duyulan güveni ve
saygıyı artırır.
Gerçekçilik: Koşullar ne olursa olsun, danışman her zaman gerçekçi olmalıdır. Aşırı hayalcilik, işleri
karıştırır ve yönetilemez bir noktaya getirir. Yetersiz değerlendirmeler de yenilik ve gelişim olasılığını
yok edebilir. Bu nedenle, danışman hizmet vereceği kurumun ve danışanların durumunu sağlıklı biçimde
değerlendirebilmelidir. Danışanı aşırı zorlamak da, ilerleme konusunda cesaretini kırmak da çoğunlukla
başarısızlık getirir. Gerçekçi olmanın temel dayanağı, danışmanlık yapılacak konularda nesnel veriler
toplamak ve bunları iyi değerlendirmektir.
İletişim: İyi bir danışmanın belki de en önemli özelliği danışanlarıyla etkili bir iletişim kurmasıdır. Bir
danışmanın doğru şeyler söylemesi yetmez, önerilerini kabul edilebilir hale getirmek de danışmanın
sorumluluğundadır. Bu anlamda danışmanın sunuş ve pazarlama becerilerinin gelişmiş olması gerekir.
İletişim kısaca anlamları ortak kılma süreci olduğuna göre danışma sürecinin her aşamasında dürüst ve
saydam bir iletişime gereksinim duyulacağı açıktır. Başarılı iletişim, danışman ve danışana kendilerini
doğru ifade edebilme şansı verir. Bu anlamda, danışman, gelişim sürecinde olası seçenekler konusunda
öneriler bekleyen danışana kendi görüşlerini anlatabilmeli ve danışanın bu önerilere verdiği sözlü ve
sözsüz tepkileri iyi çözümleyebilmelidir.
Danışmanlıkta uzmanlık kadar uzmanlığını paylaşabilme becerileri de
önemli rol oynar.
Düzenlilik: Kendi yaşamında düzenli olmayan bir danışmanın başkalarının yaşamına düzenlilik
getirebilmesi pek olanaklı değildir. Her şeyden önce danışmanlık yapan kişinin danışanlarıyla ortak
hazırladığı bir çalışma programı olmalıdır. Elbette tarafların bu programa bağlı kalması da önemlidir.
Danışmanıyla görüşmek isteyen bir danışan, önceden kararlaştırılan görüşme saatinde danışmanı
bulamıyorsa bu hoş bir durum değildir. Benzer şekilde toplantılara gelmeyen ya da toplantı saatlerini sık
değiştiren bir danışmana güven azalır. Dahası, danışan, böyle bir danışmanın kendisini önemsemediğini
düşünür ve morali bozulabilir. Düzenlilik, çoğu zaman verimlilik sağlar.
115
www.hedefaof.com
Anlayış: İnsanlarla iyi geçinmenin ve sonuç getirici bir işbirliği yapabilmenin belki de ilk koşulu
anlayışlı olmaktır. Anlayışın temelinde başkalarını tanımak ve kabul etmek yatar. Danışman, yardımcı
olmaya çalıştığı kişilerin kendisinden farklı olacağını baştan kabul etmelidir çünkü zaten formasyonları
gereği doğal bir farklılık vardır. Danışanlar kendi sahip olmadıkları yeterliklere danışmanlık yapan kişi
sahip olduğu ve gelişimin yönü ya da içeriği konusunda kılavuzluk yapacağı için bir danışmanla
çalışırlar. Özgeçmişleri, sorumlulukları ve idealleri farklı olduğu için bazen danışan ile danışanlar
arasında çatışmalar da kaçınılmazdır. Örneğin, danışanların bir bölümü çoğu zaman değişime direnç
gösterirler. Bu direnci kıracak diplomatik bir yaklaşım geliştirmek de danışmanın sorumluğundadır. Ne
var ki, bunu danışanları aşağılayarak ya da küçümseyerek yapamaz.
Alçak gönüllülük: Danışmanlar başlangıçta biraz çekinilen insanlardır. Bazı danışmanların “havalı”
olmasının ya da “üst perdeden konuşma” alışkanlığının da bunda payı vardır. Bu durum, özellikle ilk
dönemlerde bir iletişim engeli oluşturur. Zaman ilerledikçe ve taraflar birbirini tanıdıkça biraz yumuşama
ve yakınlaşma olur. İyi bir danışman bu süreci kısa sürede aşıp danışana yardımcı olabilen kişidir. İlke
olarak danışman kendi egosunu yenmeli, karşısındaki insanlara saygı göstermeli ve onların gelişimine
katkıda bulunarak bir katma değer sağlamalıdır. İşletmelerdeki geliştirme çalışmalarında sorumluluk alan
bir danışmanı o işletmenin çalışanları “kendilerinden biri” olarak görmedikleri sürece sürecin sağlıklı
işlemesi ve olumlu sonuç alınması zordur.
İyi bir danışmanın sahip olması gereken özellikler ve uygulamada dikkat etmesi gereken noktalar
topluca düşünüldüğünde, danışmanın belli bir konuda uzmanlığa sahip olması yetmez, bu uzmanlığından
danışanlarını yararlandırabilmesi de önemlidir. Başarılı danışmanlar sahip oldukları bilgi ve deneyimi
paylaşma konusunda istekli ve açık davranan kişilerdir. İnsanlarla iyi geçinme ve sağlıklı iletişim kurma
becerileri bunu kolaylaştırmaktadır. Ayrıca danışmanlar sır saklayabilen insanlar olmalı, alçak gönüllü
davranmalı, danışanlarına saygı duymalı ve verdikleri sözleri tutmalıdırlar.
SERBEST GELİŞTİRME YÖNTEMLERİ
İşletmelerdeki geliştirme çalışmalarının bazıları biçimsel olmayan ve esnek işleyen bir yapı içinde
yürütülmektedir. Serbest yöntemler olarak adlandırılan geliştirme uygulamalarında, işletme yönetimi
geliştirme uygulamalarına genel olarak destek vermekle birlikte çok resmi bir yapı oluşturulmamıştır.
Sunulan olanaklar her zaman düzenli değildir ve yararlanma biraz isteğe bırakılmıştır. Çoğu zaman da
geliştirme çalışmaları, eğitim etkinliklerini tamamlayıcı ya da güçlendirici bir öğe olarak ele alınmaktadır.
Türkiye’deki birçok işletmede yaygın olarak kullanılan serbest geliştirme etkinlikleri aşağıda temel
özellikleri itibariyle betimlenmiştir.
Serbest geliştirme yöntemlerinden yararlanmak çoğu zaman
çalışanın isteğine bırakılmıştır.
Okuma/İzleme Programları
İşletmelerin geliştirme etkinliklerinden sorumlu birimleri, gelişim gereksinimleri olan çalışanlarına
okunacak kitapların ya da izlenecek filmlerin bir listesini sunarak bunları okumaları/izlemeleri konusunda
önerilerde bulunmaktadır. Listeler ya belirli aralıklarla düzenli olarak yayınlanmakta, ya eğitimlerden
sonra ilgili programlara katılan kişilere verilmekte ya da her çalışanın durumuna göre bireysel olarak
önerilmektedir. Okunan kitaplar ya da izlenen filmlerin işletme içi etkinlikler yoluyla tartışılması da sıkça
karşılaşılan bir uygulamadır. Böylece, işletmedeki çalışanların entelektüel düzeyi yükseltilmekte ve
güncel yayınları okuma/izleme olanağı sağlanmaktadır. Örneğin, işyerinde taciz ve yıldırma konusunu
işleyen bir film işletmenin konferans salonunda izlenerek tartışması yapılabilir.
Araştırma Yapma
Belirli bir alanda ya da konuda araştırma yapmak, insanların derinlemesine bilgi edinmelerine olanak
yarattığı için işletmeler bu yöntemden de yararlanmaktadırlar. Tipik uygulamalarda aynı konuyla ilgili
olan insanlardan bir çalışma ekibi kurulmakta, onlara hangi konuda araştırma yapacakları bildirilmekte,
yöntem ve kaynaklar konusunda yönlendirme sağlanmakta ve belirli bir tarih verilerek o tarihe kadar
116
www.hedefaof.com
araştırmalarını tamamlayarak bir rapor hazırlamaları istenmektedir. Araştırmalarını tamamlayan ekip
üyeleri uygun bir zamanda üst yönetimle ya da ilgili birimle bulgularını paylaşmaktadır, bazen paylaşım
toplantıları işletme içinde konuya ilgi duyan herkese açık olmaktadır. Bu tür etkinlikler yoluyla hem
çalışanların kendi alanlarında derinlikli bilgiye sahip olması sağlanmakta hem de başka insanların yeni
bilgiler öğrenmesine fırsat verilmektedir. Örneğin, belirli bir sektördeki iş kazalarının nedenleri ve olası
önleme yolları hakkında bir araştırma yapılarak sonuçları herkesle paylaşılabilir.
Sunuşlar
Araştırma çalışmaları kadar kapsamlı ve mesleki içerikli olmasa da, bazı güncel konularda belirli kişilerin
bilgi toplamaları ve belirli bir katılımcı kitlesi önünde sunuş yapmaları da işletmelerde sıkça karşılaşılan
bir geliştirme yöntemidir. Burada konu seçimi kadar hangi konunun kime verildiği de önemli olduğu için
konu dağıtımında yanlış anlamaları önlemek için kullanılan ölçütler baştan açıklanmalıdır. Ayrıca, sunuş
hazırlığını yaparken yararlanılabilecek bilgi kaynakları konusunda yönlendirme sağlamak da işlevsel
olabilir. Sunuşların sonunda soru-yanıt bölümünün olması ve katılımcıların serbestçe tartışma
yapabilmesine özellikle dikkat edilmelidir. Örneğin, “aile içi iletişim” konusunda uzun süredir evli olan
birkaç çalışanın ortak bir sunuş hazırlayarak kendilerince önemli gördükleri bilgileri genç evlilerle
tartışmaları düşünülebilir.
Deneyim Paylaşımı
Geleneği olan ve kurumsallaşmış işletmelerde çok önemsenen bu yöntemde kıdemli ve başarılı çalışanlar
kendi deneyimlerini başkalarıyla paylaşmaktadırlar. Bu tür paylaşım toplantıları belirli aralıklarla
yapılabileceği gibi görülen gerek üzerine de düzenlenebilmektedir. Mesleki yaşamları boyunca birçok
olaya tanık olmuş ve bunlardan önemli dersler çıkarmış olan kıdemli çalışanların bu deneyimleri özellikle
işe yeni girenler açısından yol gösterici olabilir. Örneğin, uluslararası taşımacılık sektöründe yaşanan
birçok gümrük olayı ve bunların nasıl çözüme kavuşturulduğuna ilişkin deneyimler bu amaçla
kullanılabilir.
Birbirinden Öğrenme
Genel olarak karşılıklılık ilkesine dayanan bu geliştirme yönteminde, geliştirme etkinliğine katılan kişiler
arasında eşleştirmeler yapılarak birbirlerinin öğrenmesinden sorumlu olmaları istenir. Hem takım
çalışması hem de gönüllü mentorluk uygulamalarına benzeyen bu yöntemde ortakların eğitim ve kıdem
yönünden benzer olmalarına dikkat edilmelidir. Statüleri birbirine benzer ya da yakın olan kişiler arasında
yatay iletişim daha güçlüdür, bu da eşitlik duygusu yaratır. Birbirinden öğrenecek insanlar arasındaki astüst ilişkisinin fazla hiyerarşik olmamasına ve en çok bir kademeyi geçmemesine özen gösterilmelidir. Bu
yöntemin özü, akranların kendi sahip oldukları bilgileri birbirine öğretmeleri olduğu için paylaşımın
biçimsel olmayan yollarla gerçekleşmesi önemlidir. Bu yönteme örnek olarak aynı işyerinde staj yapan
iki öğrencinin farklı birimlerde öğrendiklerini birbiriyle paylaşması verilebilir.
Rol Modelleri
Her işyerinde görevini büyük zevk alarak ve üstün başarıyla gerçekleştiren çalışanlar olduğu gibi
hoşlanmadan ve geçiştirerek yapan çalışanlar da vardır. İşini çok iyi yapan ve bundan doyum elde eden
insanlar o işyerinde başkalarına örnek gösterilirler. Dahası, çoğu çalışan, bu meslektaşlarının sırlarını
merak eder. Bazı işletmeler, geliştirme çalışmalarının bir parçası olarak, üstün düzeyde başarılı olan
çalışanların düşünme, iş yapma ve yaşama biçimlerini başkalarının da bilmesini ister. Bu amaçla, model
alınan kişinin tipik bir günü kayıt edilerek başkalarının izlemesi istenir. Modeli izleyen ve beğenen öteki
çalışanların bazıları aynı düşünce, duygu ve davranışları modellemeye çalışır. Rol modelini başarıyla
taklit edenler de kısa süre içinde kendi yaşamlarındaki değişikliklere tanıklık ederler. Örneğin, bir
otomobil fabrikasında 30 yıl aralıksız çalışan ve o işyerinde efsaneleşen bir kişinin rol modeli olarak
alınması olanaklıdır.
İşletmelerde efsaneleşmiş kişiler kurum kültürünün bir parçasıdır.
117
www.hedefaof.com
İş Planları Hazırlama
Bir insanın işini yeterince öğrenip öğrenmediğinin bir göstergesi o kişiden işiyle ilgili düşünmesini ve
düşündüklerini bir iş planına yansıtmasını istemektir. Bu yolla, kişinin kuram ve uygulama arasında ilişki
kurması sağlanır. Senaryo yazmak, eğilim çözümlemeleri (trend analyses) yapmak ve proje hazırlamak da
bu kapsamda düşünülebilir. İşin özünü ve ayrıntılarını iyi bilen bir kişi, uygulama planını da buna göre
yapacaktır. İş planı gerçekten içerikli, yaratıcı, uygulanabilir ve dengeli ise planı hazırlayan kişinin
öngörülen yetkinliklere sahip olduğu düşünülebilir. Tersi durumda, planın yetersiz görünen yönleri
üzerinde tartışma yaparak çalışanın gelişim gereksinimlerini kolayca saptamak olanaklıdır. Örneğin,
sorun çözme ve kalite teknikleri alanında çalışanların hazırlayacağı iş planları bu alanda onların ne kadar
yetkinleştiklerinin somut bir göstergesi olabilir.
Gönüllü Çalışmalar
Günümüzde başarılı işletmelerin en önemli yönlerinden biri de toplumsal sorumluluk üstlenerek içinde
yer aldıkları toplumun ya da çevrenin sorunlarına gösterdikleri duyarlıklardır. Birçok işletme kendisine
belirli bir alan seçerek o alanda önemli toplumsal sorumluluk projeleri yürütmektedir. Kuşkusuz, bazıları
bunu yalnızca tanıtım ve reklam amaçlı yapmaktadır. Aynı şekilde, bazı işletmeler ilgilendikleri soruna
dönük çalışmalara parasal kaynak sağlayarak destek olurken bazıları söz konusu etkinlikleri kendi
çalışanları aracılığıyla yürütmektedir. İşletmenin gönüllü/sosyal amaçlı projelerinde görev alan
çalışanların birçok açıdan kendilerini geliştirdikleri de bir gerçektir. Bunun farkında olan işletmeler
çalışanlarını gönüllü ya da sosyal çalışmalara katılmaları konusunda özendirmekte, bu yolla onların
gelişimlerine olanak yaratmış olmaktadır. Buna örnek olarak, gıda sektöründe etkinlik gösteren büyük bir
işletmedeki çalışanların genetiği değiştirilmiş ürünlere karşı ulusal ölçekli bir proje yürütmeleri
verilebilir.
Sosyal Medyada Katılım
Birçok insan günümüzde sosyal ağların bir parçası olmuştur. Internet, Web, Twitter, YouTube ve
Facebook gibi teknolojiler sayesinde artık dünyanın her yerindeki bilgiye ulaşmak olanaklıdır. Genç ya da
yaşlı birçok insan sosyal iletişim ağlarını etkileşim, öğrenme ve gelişim ortamı olarak kullanmaktadır.
Çoğu işletmenin çalışanları da bu ağlardan geniş ölçüde yararlanmaktadır. Dolayısıyla, işletmelerdeki
geliştirme çalışmalarını yürütürken sosyal iletişim ağlarından yararlanmak akılcı bir yaklaşım olacaktır.
Bunun bilincinde olan işletmeler eğitim ve geliştirme hizmetlerinin bir bölümünü söz konusu ağlar
aracılığıyla sunmaktadırlar. Örneğin, işyerleri çok dağınık olan bankacılık sektöründeki çalışanlar için
geliştirilen materyaller sosyal iletişim ağlarına yüklenerek ilgili hedef kitlelere ulaştırılabilir.
Mesleki Toplantılar
Bilim ve teknolojinin ilerlemesine bağlı olarak günümüzde her alanda yeni bilgiler geliştirilmekte ve
bunların paylaşımı için bilimsel ya da mesleki nitelikli toplantılar düzenlenmektedir. Söz konusu
toplantılar seminer, konferans, çalıştay, sempozyum ve kongre biçiminde olabilmektedir. Özellikle kendi
sektörlerindeki gelişmeleri ve yenilikleri merak eden işletmeler önemli toplantılara katılarak hem sunuşlar
yapmakta hem de başkalarının ürettiği bilgileri öğrenme fırsatı yakalamaktadır. Birçok işletme kendi
alanlarındaki toplantılara belirli ölçütlere dayalı olarak çalışanları arasından temsilciler göndermekte,
böylece onların gelişimine destek sağlamaktadır. Nitekim belirli kariyer hedefleri olan insanlar tarafından
çalışmak için bir işletmenin tercih edilme nedenleri arasında çalışanlarına sağladığı bu tür gelişim
olanakları önemli bir ölçüt olarak dikkate alınmaktadır. Örneğin, tıp alanında mesleki toplantılar oldukça
önemlidir ve sektörde söz sahibi olmak isteyen hastaneler çalışanlarını sürekli olarak sempozyum ve
kongrelere göndermektedir.
Özetlemek gerekirse, işletmelerde serbest geliştirme yöntemleri kapsamında değerlendirilebilecek çok
sayıda etkinlik düzenlenmektedir. Bunları koçluk, mentorluk ve danışmanlık gibi daha sistemli geliştirme
yöntemlerinden ayıran temel fark, hizmetin sunuluş biçimidir. Genel olarak serbest geliştirme etkinlikleri,
işletmeler tarafından desteklenmekte hatta özendirilmekte fakat yararlanma konusu büyük ölçüde isteğe
bırakılmaktadır. Özellikle çalışan sayısı kalabalık işletmelerde bu olanaklardan kaç kişinin yararlandığı ve
118
www.hedefaof.com
bu yararlanmanın çalışanların gelişimine doğrudan bir etkisinin olup olmadığı araştırılmaya muhtaç bir
konu olarak kalmaktadır.
İşletmelerdeki geliştirme çalışmalarında gelecekte ne tür uygulamalar
yaygınlık kazanabilir?
GELİŞTİRME KONUSUNDAKİ YENİ EĞİLİMLER
İşletmelerdeki geliştirme çalışmaları son yıllarda büyük bir çeşitlenme göstermektedir. Her işletme kendi
çalışanlarına genel gelişim gereksinimlerini dikkate alarak farklı geliştirme olanakları sunmaktadır.
Dahası, geliştirme çalışmaları görece esnek biçimde yürütüldüğü ve yalnızca isteyen insanlar yararlandığı
için eğitim çalışmalarına karşı bir seçenek olarak da kullanılmaktadır. Eğitim çalışmalarının güdümlü ve
yapılandırılmış olmasının getirdiği sınırlılıklardan rahatsız olan çalışanlar geliştirme olanaklarından daha
çok yararlanma eğilimi göstermektedirler.
Geliştirme çalışmalarında genel anlamda bir süreklilik olduğu dikkati çekmektedir. Özellikle büyük
işletmelerde çok sayıda insan çalıştığı ve bu insanların gelişim gereksinimleri alabildiğine farklılaştığı
için sunulan geliştirme olanaklarının hem türü çeşitlenme göstermekte hem de erişime açık kalma süreleri
uzun olmaktadır. Bu da söz konusu olanaklardan daha çok insanın yararlanması anlamına gelmektedir.
Öyle görünüyor ki, çağdaş teknolojinin de desteğiyle, gelecekteki geliştirme olanakları çalışanların her an
ve her yerde erişebileceği şekilde sunulacaktır.
Birçok işletmedeki geliştirme çalışmaları genellikle yüz yüze ve teknoloji tabanlı olmak üzere iki
şekilde yürütülmektedir. Bunların içinde özellikle mentorluk gibi yüz yüze hizmetlerin oranı gittikçe
azalırken, sosyal iletişim ağlarına katılım gibi teknoloji tabanlı hizmetlerin oranında ciddi bir artış
gözlenmektedir. Yüz yüze hizmetlerde fiziksel anlamda bir araya gelme zorunluğunun olması nasıl sıkıntı
yaratıyorsa, teknoloji tabanlı uygulamalarda da soyutlanmışlık sorun olmaktadır. Bu nedenle, son yıllarda
harmanlanmış yaklaşımlar (blended approaches) ön plana çıkmakta ve sözü edilen sınırlılıkları büyük
ölçüde ortadan kaldırmaktadır.
Tıpkı eğitim çalışmalarında olduğu gibi, geliştirme çalışmalarının da insan kaynakları politikalarıyla
bağlantı içinde yürütülmesi yönünde önemli gelişmeler gözlenmektedir. Stratejik ve özerk birer oluşum
olarak görülen akademilerin yürüttüğü çalışmalarda bile işletmelerin insan kaynakları birimleriyle yakın
ilişkiler kurulmakta ve hangi geliştirme etkinliklerinin hangi gelişim ya da performans hedefleriyle ilişkili
olduğu belirlenmektedir. Aslında bu son derece doğaldır çünkü işletmeler geliştirme çalışmalarına yatırım
yaparak sahip oldukları insan kaynaklarının niteliğini yükseltmek istemektedirler. Dolayısıyla, geliştirme
çalışmalarının işletmenin insan kaynakları politikalarıyla uyumlu olup olmadığını saptamak ya da bunları
uyumlaştırmak için çaba göstermek son derece doğaldır.
İşletmelerdeki geliştirme çalışmalarının özendirilmesi kadar bu çalışmalara katılarak kendini geliştiren
ve elde ettiği kazanımları/yetkinlikleri işletmenin kullanımına sunan katılımcıları ödüllendirme konusu
da oldukça önemlidir. İşletmelerin eğitim/geliştirme alanındaki tipik uygulaması düzenlenen etkinliklere
katılan kişilere bir belge vermektir. Ancak bunun artık pek yeterli olmadığı her geçen daha iyi
anlaşılmaktadır. Başarı ile katılım birbirinden iyi ayrılmalıdır. Nitekim özellikle eğitim çalışmalarında bu
yönde bir ayrım başlamıştır. Eğitimde belirli bir düzeyin üstünde puan alan katılımcılara “başarı belgesi”,
geri kalanlara da “katılım belgesi” verilmektedir. Benzer bir uygulama, geliştirme alanında da yapılmalı
ve gönüllü katılım kadar başarılı olmak da özendirilmelidir.
119
www.hedefaof.com
Özet
İşletmelerde kullanıldığı biçimiyle geliştirme
kavramı, çalışanların bireysel potansiyellerini
belirledikten sonra bu kişileri işletmedeki uygun
konum ve görevlere hazırlamak için esnek bir
yapı içinde öğrenme ve gelişim olanakları sunma
anlamına gelmektedir. Söz konusu çalışmaların
yürütülmesi konusunda izlenen yaklaşımlara da
geliştirme yöntemi adı verilmektedir.
Geliştirme çalışmalarında kullanılan yöntemler
iki kümeye ayrılabilir. Sistemli yöntemler olarak
bilinen uygulamalarda işletme tarafından belirli
bir geliştirme sistemi oluşturulmuştur ve bu
sistem sorumlu birimler tarafından profesyonel
olarak yönetilmektedir. Sistemli yöntemler
arasında koçluk, mentorluk ve danışmanlık en
yaygın olarak kullanılan yöntemlerdir. Serbest
yöntemler
olarak
adlandırılan
geliştirme
uygulamalarında, işletme yönetimi, geliştirme
uygulamalarına destek verse de çok resmi bir
yapı oluşturulmamıştır. Sunulan olanaklar her
zaman düzenli değildir ve yararlanma bireysel
isteğe bırakılmıştır. Ayrıca, çoğu zaman da
geliştirme çalışmaları, eğitim etkinliklerini
tamamlayıcı ya da güçlendirici bir öğe olarak ele
alınmaktadır. Serbest geliştirme yöntemleri
arasında özellikle okuma/izleme programları,
araştırma yapma, sunuşlar, deneyim paylaşımı,
birbirinden öğrenme, rol modelleri, iş planları
hazırlama, gönüllü çalışmalar, sosyal iletişim
ağlarına katılım ve mesleki toplantılar sayılabilir.
Eğitim ve geliştirme yöntemleri arasında ayrım
yapmak çoğu zaman zordur. Bu durum, özellikle
iki alandaki çalışmalar arasında fark görmeyen
işletmelerde ortaya çıkmaktadır. Ancak gerek
dünyadaki gerekse Türkiye’deki bazı işletmelerde
eğitim ve geliştirme çalışmaları birbirinden
ayrılmaktadır. Başka farklılıkların yanı sıra, en
önemli fark, çoğu zaman eğitim çalışmalarına
katılmak zorunludur ama geliştirme çalışmalarına
katılmak isteğe bırakılmaktadır. Bunun altında
yatan düşünce, eğitimin iş ve görevlere dönük
olarak düzenlenmesi, geliştirmenin ise bireysel
gelişime yönelik olarak yürütülmesidir.
İşletmelerdeki geliştirme çalışmaları kapsam
yönünden üç kategoride toplanabilir. Kişisel
gelişim başlığı altında temel olarak çalışanların
kişisel öğrenme ve gelişim gereksinimlerini
karşılayarak onlara yeni bilgi, tutum ve beceriler
kazandırmayı hedefleyen çalışmaların tümü yer
alır. Mesleki gelişim kategorisindeki geliştirme
etkinlikleri genellikle çalışanların yapmakta
oldukları işler ve görevlerde yetkinleşmelerini
sağlamaya amaçlayan etkinlikleri kapsar.
Kurumsal gelişim başlığı altındaki çalışmalarda
çoğunlukla kurumun amaçları, temel değerleri,
tarihsel gelişimi, yönetim yapısı, ürettiği mal ve
hizmetler, sektördeki yeri, davranış kuralları,
çalışanların özlük hakları, iletişim yapısı,
birimlerin görevleri ve özellikli işlemler gibi
konularda bilgiler verilir.
İşletmelerdeki geliştirme çalışmalarının geleceği
ya da bu alandaki yeni eğilimler incelendiğinde
bazı noktalar dikkati çekmektedir. Gelişim
etkinliklerinin eğitim çalışmalarına karşı bir
seçenek olarak görülmesi, hizmetlerin süreklilik
temelinde sunulması, hem yüz yüze hem de
teknoloji tabanlı etkinleri harmanlayan karma bir
yaklaşımın kullanılması, insan kaynakları
politikalarıyla bağlantı kurulması ve katılımcıları
ödüllendirme gibi konular bunların başında
gelmektedir.
120
www.hedefaof.com
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi işletmelerdeki
geliştirme çalışmalarının bir özelliğidir?
6. Aşağıdakilerden hangisi bir koçluk türü
değildir?
a. Beyaz yakalılar için düzenlenmesi
a. Yönetim koçluğu
b. Tüm değer zincirini kapsaması
b. Performans koçluğu
c. Danışman gerektirmesi
c. Kariyer koçluğu
d. Bireysel potansiyeli temel alması
d. Destek koçluğu
e. Mavi yakalılara dönük olması
e. Girişimcilik koçluğu
2. Aşağıdakilerden hangisi geliştirilebilir
bireysel bir farklılık değildir?
7.
a. Yetenek
b. Eğitimcilik
b. Cinsiyet
c. Bilgelik
c. İlgi
d. Arkadaşlık
d. Zekâ
e. Yöneticilik
e. Önbilgi
8. Aşağıdakilerden hangisi bir mentorluk
modeli değildir?
Mentorluk kavramının özü nedir?
a. Sırdaşlık
3. Aşağıdakilerden hangisi kapsam yönünden
geliştirme etkinliklerinin bir türüdür?
a. Klonlama modeli
a. Teknolojik gelişim
b. Besleme modeli
b. Yönetsel gelişim
c. Arkadaşlık modeli
c. Mesleki gelişim
d. Çıraklık modeli
d. İlişkisel gelişim
e. Yardımlaşma modeli
e. Akademik gelişim
9. Danışmanlık hakkında aşağıdakilerden
hangisi doğrudur?
4. Aşağıdakilerden hangisi oryantasyon
eğitimlerinde anlatılmaz?
a. Danışman karar vermez, tüm kararları danışan
verir
a. Rakiplerin çekici yönleri
b. Danışmanın uzman olması her zaman gerekli
değildir
b. İşletmenin tarihçesi
c. Yönetim yapısı
c. Danışman çalışma ilkeleri konusunda ödünsüz
olmalıdır
d. Kurumsal değerler
e. İşletme içi davranış kuralları
d. Gönüllü danışmanlıkta elde edilen yarar tek
yönlüdür
5. Aşağıdakilerden hangisi koçluk kavramının
anlamını en iyi açıklayan ifadedir?
e. Danışmanın ne söylediği değil nasıl söylediği
önemlidir
a. Öğüt verici
b. Katılımcı
10. Aşağıdakilerden hangisi serbest geliştirme
yöntemlerinden biri değildir?
c. Lider
a. Kitap okuma
d. Öğretmen
b. Arkadaşlarla buluşma
e. Yol gösterici
c. Sanal ortamlarda tartışma
d. Deneyimleri paylaşma
e. Sunuş yapma
121
www.hedefaof.com
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
1. d Yanıtınız yanlış ise “Giriş” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
İşletmelerde geliştirme çalışması olarak yürütülen
uygulamalar sistemli yöntemler ve serbest
yöntemler olmak üzere iki genel başlık altında
toplanabilir. Sistemli yöntemler olarak koçluk,
mentorluk ve danışmanlıktan söz edilebilir.
Serbest yöntemler olarak da okuma/izleme
programları, araştırma yapma, sunuşlar, deneyim
paylaşımı, birbirinden öğrenme, rol modelleri, iş
planları hazırlama, gönüllü çalışmalar, sosyal
medyada katılım ve mesleki ya da bilimsel
toplantılar belirtilebilir.
Sıra Sizde 1
2. b Yanıtınız yanlış ise “Giriş” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
3. c Yanıtınız
yanlış
ise
“Geliştirme
Etkinliklerinin Kapsamı” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
4. a Yanıtınız
yanlış
Etkinliklerinin Kapsamı”
yeniden gözden geçiriniz.
ise
“Geliştirme
başlıklı konuyu
5. e Yanıtınız yanlış ise “Sistemli Geliştirme
Yöntemleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Sıra Sizde 2
Koçluk rolü genel olarak yol gösterici bir özellik
taşır. Koç, gelişim gereksinimleri bulunan bireyin
potansiyeline dayalı olarak yeni yeterlikler
kazanması ve hedeflere dönük gelişim göstermesi
için ona önerilerde bulunur. Eğitimci ise amaçları
büyük ölçüde önceden belirlenmiş bir programda
tüm katılımcıların aynı yeterlikleri kazanması
için öğrenme süreçlerini yönetir. Bu anlamda
koçun yaklaşımı esnek, eğitimcinin yaklaşımı ise
önceden belirlenmiştir.
6. d Yanıtınız yanlış ise “Sistemli Geliştirme
Yöntemleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
7. c Yanıtınız yanlış ise “Sistemli Geliştirme
Yöntemleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
8. e Yanıtınız yanlış ise “Sistemli Geliştirme
Yöntemleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Sıra Sizde 3
9. a Yanıtınız yanlış ise “Sistemli Geliştirme
Yöntemleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
İyi bir mentor bilgiçlik göstermez, bilgelik
yansıtır. Bu anlamda mentor, yönlendirdiği
kişinin kendisine benzemesi için çalışmaz,
yönlendirilenin kazanması gereken yeterliklere
odaklanarak bunlara ulaşma konusunda ona
yardımcı olur. Mentor, yönlendirdiği kişinin hata
yapmasını önlemeye çalışır ama bunun için
kendisini rol modeli olarak öne çıkarmaz.
10. b
Yanıtınız yanlış ise “Serbest Geliştirme
Yöntemleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Sıra Sizde 4
İşletmelerdeki geliştirme çalışmalarında yeni bazı
eğilimler dikkati çekmektedir. Bunlar arasında
eğitime karşı geliştirmeyi tercih etme, geliştirme
hizmetlerini süreklilik gösterecek biçimde sunma,
yüz yüze ve teknoloji tabanlı uygulamaları bir
bütünlük içinde yürütmek üzere harmanlanmış
yaklaşımlar kullanma, geliştirme çalışmalarını
insan kaynakları politikalarıyla ilişkilendirme ve
eğitim/geliştirme
etkinliklerden
yararlanan
katılımcıları ödüllendirme gibi yeni yaklaşımlar
gelecek için potansiyel taşımaktadır.
122
www.hedefaof.com
Yararlanılan Kaynaklar
Çınar, Z. (2007). Coaching ve Mentoring.
Paradoks: Ekonomi, Sosyoloji ve Politika
Dergisi, 3(1), 1-25.
Aubrey, B. & Cohen, P. (1995). Working
Wisdom: Timeless Skills and Vanguard
Strategies for Learning Organizations. San
Francisco, CA: Josey Bass.
Navitas Eğitim ve Danışmanlık. (2012). Koçluk.
05 Mart 2012 tarihinde şu adresten erişim
sağlanmıştır: http://www.navitastr.com/kocluk.
php
Bozeman, B. Feeney, M. K. (2007). Toward a
Useful Theory of Mentoring: A Conceptual
Analysis and Critique. Administration &
Society, 39(6), 719-739.
Parsloe, E. & Wray, M. J. (2000). Coaching and
Mentoring: Practical Methods to Improve
Learning. London: Kogan Page.
Buell, C. (2004). Models of Mentoring in
Communication. Communication Review,
53(1), 56-73.
123
www.hedefaof.com
6
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Eğitimlerde kullanılan teknolojileri tanımlayabilecek,
Temel nitelikli ğitim ortamlarının özelliklerini sıralayabilecek,
Eğitim ortamlarının kullanıldıkları alanları açıklayabilecek,
İşletmelerde uzaktan eğitimde kullanılan öğrenme ortamlarını tanımlayabilecek,
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin eğitime katkılarını açıklayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Bilgi ve İletişim Teknolojileri
Telekonferans
Eğitim Ortamları
Taşınabilir İletişim Teknolojileri
Bilgisayarlı Teknolojiler
Sanal Sınıflar
İçindekiler

Giriş

Hareketli Görüntüler

Gerçek Nesneler

Bilgisayarlı Teknolojiler

Benzeştirmeli Ortamlar

Telekonferans Sistemleri

Gösterim Araçları

Akıllı Taşınabilir Ortamlar

Basılı Gereçler

Sayısal Ağlar

Yansıtma Sistemleri

Sanal Sınıf Uygulamaları

İşitsel Ortamlar
124
www.hedefaof.com
Eğitimlerde Kullanılan
Teknolojiler
GİRİŞ
Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT; İngilizcesi ICT- Information and Communication Technologies)
dünya üzerinde hemen her yerde ekonomik, sosyal ve politik yaşamı etkilemektedir. Kıt kaynaklarla
büyüyen dünya nüfusu ele alındığında, her bireye düşen kaynak sayısı günden güne azalmakta ve bu
azalan kaynaklar bireylere paylaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu paylaşım ise her zaman eşit olmamaktadır.
Eğitim dünyasında da kaynakların ve eğitim olanaklarının paylaştırılmasında dünyada ve ülkemizde
büyük sıkıntılar yaşanmaktadır.
Teknolojiyi insanın yaşamını kolaylaştıran her şey olarak tanımladığımızda kaynakların da daha eşit
paylaşımını teknoloji yardımıyla sağlayabiliriz düşüncesi yaşadığımız çağın odaklandığı varsayımlardan
biri olmuştur. Bilgi ve iletişim teknolojileri son dönemlerde en çok kullanılan kavramlardan biri haline
gelmiştir. Eğitim dünyasında da artan nüfus ve azalan kaynaklar büyük sorunlar oluşturmaya başlamıştır.
Örgün eğitimde devamlı olarak artan öğrenci sayısı okulları yetersiz hale getirmiş ve hatta var olan
binalara bu öğrencileri sığdırmak büyük sorun olmuştur ve olmaya devam etmektedir.
Örgün eğitimde sorunlar bu şekilde yaşanırken okul dışı işletmelerde de benzer sorunlar yaşanmakta,
var olan olanaklarla 21. yüzyılda çalışacak ve yarışacak yetiştirilmesi ve işletmelerde çalışan yetişmiş
insan gücünün bilgi ve becerilerilerinin 21. yüzyıl becerileriyle buluşturulması geleneksel yöntemlerle
yapılacak eğitimlerle pek de olası görünmemektedir. Yirmibirinci yüzyıl becerileri arasında yaşam ve
kariyer becerileri, öğrenme ve yenilik yapma becerileri ve bilgi ve iletişim teknolojileri bercerileri yer
almaktadır. Bu beceriler hem öğrenciler için hem de kariyer aşamasındaki yetişkinler için geçerlidir
çünkü 21. yüzyılda yaşamak bu tür becerilere sahip olmak ve onları geliştirmekle ilgilidir. Bilgi ve
iletişim teknolojileri, özünde, 21. yüzyıl becerilerini taşımaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojileri
yardımıyla öğrenmek hem günümüzün becerilerini hem de hedeflenen konuları öğrenmek açısından
önemlidir (Semenov, 2005).
Bilgi ve iletişim teknolojileri temelinde 21. yüzyıl becerilerini barındırdığı için gününüzde hem örgün
hem de işletmelerde gerçekleştirilen eğitim etkinliklerinde yaygın biçimde kullanılmaktadır. Kitabınızın
bu bölümünde işletmelerdeki eğitimlerde kullanılan teknolojiler kategorik biçimde sınıflandırılarak
sunulmuştur.
Aşağıdaki çizelgede eğitim ortamlarının genel bir sunumu verilmiştir. Çizelgede verilen eğitim
ortamları işletme eğitimlerinde yaygın bir biçimde kullanılanlar arasından seçilmiştir. Çizelgede yer
almayan eğitim ortamları öteki eğitim etkinliklerinde (örgün-yaygın-uzaktan) kullanılmaktadır. Bu
nedenle, çizelgede genellikle işletme eğitimlerinde kullanılan ortamlara yer verilmiştir. Ünite boyunca bu
ortamlar özellikleri ve kullanım alanlarıyla birlikte açıklanmıştır.
125
www.hedefaof.com
Çizelge 6.1: Eğitim Ortamlarının Sınıflandırılması
Kategoriler
Örnek Ortamlar
Gerçek Nesneler
•
•
Canlı Varlıklar
Cansız Varlıklar
Benzeştirmeli Ortamlar
•
•
•
•
Modeller
Maketler
Kesitler
Simulatörler
Gösterim Araçları
•
•
Yazı Tahtası
Çevirmeli Yaprak
Basılı Gereçler
•
•
Kitap
Afiş
Yansıtma Sistemleri
•
Video Projektör
İşitsel Ortamlar
•
Sayısal Ses Sistemleri
Hareketli Görüntüler
•
Sayısal Görüntü Sistemleri
Bilgisayarlı Teknolojiler
•
•
•
Bilgisayar
İnternet
İntranet
Telekonferans Sistemleri
•
•
Video Konferans
Bilgisayar Konferansı
Akıllı Taşınabilir Ortamlar
•
•
•
Kişisel Sayısal Yardımcı (PDA)
GSM (Cep) Telefonu
Tablet Bilgisayar
Sayısal Ağlar
•
•
World Wide Web (www)
İkinci ve Üçüncü Kuşak Web
Sanal Sınıf Uygulamaları
•
Öğrenme Yönetim Sistemleri (LMS)
Kaynak: Şimşek, A. (2011). Öğretim Tasarımı. (s.191). Ankara: Nobel. isimli kitaptaki sınıflamadan uyarlanmıştır.
GERÇEK NESNELER
Eğitimde yaşanan ve iletişim sorunu olarak öne çıkan durumlardan biri, anlatılan konunun aşırı
soyutlanmasıdır. Başka bir deyişle, öğrencilerin ya da katılımcıların yetişmelerinde, gösterilenlerin bir
benzerinin fotoğraflanması ya da tanımlanmaya çalışılmasıdır. İşletmelerde anlatılan konunun gerçek
ortamlarda ve çevrelerde olduğu gibi gösterilmesi, öğrenmeyi artırıcı bir öğe olarak öne çıkmaktadır.
Gerçek nesneler, öğrencilere aracısız bir karşılaşma sağladığı için eğitim birinci elden olur. Bu durum
aracıları ortadan kaldırdığı için ortaya çıkabilecek iletişim engelleri de giderilmiş olur.
Gerçek nesneler, eğitimcilerin her durumda kullanmak istedikleri araçlardır. Gerçek nesneler, doğası
itibariyle iki grupta incelenir. Bunlar canlı varlıklar ve cansız varlıklar olarak sınıflandırılır.
126
www.hedefaof.com
Canlı Varlıklar
Canlı varlıklar, insanlar, hayvanlar ve bitkiler olarak sınıflandırılabilir. Bazı durumlarda öğrenme
kaynağı, öğrenilecek olan konu itibariyle uzman kişiler olabilmektedir. Örneğin bankacılık konusunda
uzmanlığa sahip olan kişiler, bir grup öğrenciye bir banka şubesini gezdirdikten sonra, yaptıkları iş
konusunda bilgi ve deneyimlerini anlatabilirler. Bu durumda bilgi kaynağı bankacılık konusunda uzman
olan gerçek kişilerdir. Bitki ve hayvan konusunda yapılacak eğitimlerde onların yaşadığı ortamlar
öğrencilere gezdirilerek öğretilmek istenen hayvan ya da bitki türleri doğrudan gösterilebilir. İletişim
engelleri ortadan kalktığı için öğrenciler canlı varlıkları görerek birinci elden bilgi sahibi olurlar.
Resim 6.1: Canlı Varlıklar
Cansız Varlıklar
Cansız varlıklar da öğrencilere birinci elden bilgi kaynağı olmaktadırlar. Çeşitli gerçek varlıkları, beş
duyuları yardımıyla inceleyen öğrenciler varlık hakkında doğrudan bilgi sahibi olurlar. Örneğin, otomobil
fabrikasında çalışan işçiler ilk eğitimlerinde çalışacakları fabrikayı ve makinaları incelerler. Gerçek iş
ortamında yapılan bu eğitim, amacına sınıfta ya da öteki ortamlarda yapılan eğitimden daha ulaşmaktadır.
İşçiler bir otomobilin nasıl üretildiğini, ürünün başlangıç aşamasından satışa hazır haline kadar
görebilmekte ve kafalarında oluşabilecek soru işaretlerini bu yöntemle giderebilmektedirler. Aynı durum
faklı işletmeler için de söz konusu olabilir.
Cansız varlıkları kullanarak eğitim yapabilecek işletmelere örnekler
verebilir misiniz?
Eğitim kurumları bir eğitim teknolojisi olarak canlı ve cansız nesnelere sürekli gereksinim
duymaktadır. İşletmeler gerçekleştirdikleri eğitimleri sınıf içi ve sınıf dışı gerçek ortamlarda bu
teknolojileri saklayarak eğitimlerinin sürekliliğini sağlarlar.
BENZEŞTİRMELİ ORTAMLAR
Benzeştirmeli ortamlar gerçeğine en yakın biçimde tasarlanmış nesneler, olaylar ve durumlar olarak
tanımlanabilir (Şimşek, 2011). Bu ortamlar, gerçek nesnelerin bulunamadığı ya da bulunmasının çok
pahalı ve tehlikeli olabileceği durumlarda kullanılmak üzere geliştirilmiştir. Gerçeğine yakın boyutlarda
ve durumlarda üretilebilecekleri gibi, genel olarak gerçeklerinden boyutça küçük olanları eğitim ve
öğrenme etkinliklerinde kullanılmaktadır. Bu ortamların en önemli özelliği, temsil ettikleri ortamlara
benzerlikleri olduğu için genel olarak tümüne benzeştirmeli ortamlar denilmiştir. İlgili kaynaklar ve
yapılan çalışmalar incelendiğinde, benzeştirmeli ortamlar dört biçimde karşımıza çıkmaktadır. Modeller,
maketler, kesitler ve simulatörler işletme eğitimlerinde yaygın kullanılmaktadır.
Modeller
Modeller gerçek nesnelerin üç boyutlu benzerleridir. Gerçek nesnelerle aynı boyutta olabilecekleri gibi
küçük ya da büyük de olabilirler. Genellikle sınıf ya da eğitim ortamlarına getirilemeyecek büyüklükte
olan canlı ya da cansız gerçek nesnelerin üç boyutlu birer kopyaları olarak tasarlanır ve öğrenme
çevrelerine sunulurlar. Gerçek nesneler bir uçağın küçük bir modeli olabileceği gibi, bir yatın küçük bir
127
www.hedefaof.com
benzeri ya da insan vücudunun bir parçası olabilir. Bir deveyi sınıf ortamına getirmek pek olası değildir
ya da bir enerji santralini yerinde incelemek yaşamsal tehlike yaratabilir. Yabancı dil eğitimlerinde sınıfta
küçük bir çarşı ortamı tasarlanabilir. Öğrencilerden bakkal, kasap, manav, terzi vb. roller yapmaları
istenerek ilgili dilde konuşma alıştırmaları yapmaları sağlanabilir.
Resim 6.2: Model, Maket ve Simulatör Örnekleri (Resimler aşağıda verilen adreslerden 25 Mart 2012 tarihinde alınmış
ve uyarlanmıştır)
http://www.instablogsimages.com/images/2009/01/06/driving-simulator_3Wc3h_52.jpg
http://www.123rf.com/photo_10789324_human-skull-with-brain-model-isolated.html
http://www.silentthundermodels.com/ship_models2/private_yacht.html
Maketler
Fiziksel gerçeğinin bir benzeri olarak geliştirilmiş ve gerçeğinden oldukça küçük tasarımlardır. Bu
tasarımları gerçekleştirmedeki amaç, öğrencilerin gerçekleriyle çalışmalarının oldukça güç ve olanaksız
olduğu durumlarda çeşitli materyallerden üretilmiş benzerleriyle öğrenmelerine yardımcı olmaktır.
Maketler büyük bir teknenin benzeri olabileceği gibi mimarlar için gerçeğinin benzeri tasarlanan yapılar
da olabilir. Bu eğitimlerdeki amaç, gerçeğine benzer geliştirilmiş maketler üzerinde katılımcıların
öngörülen konuları öğrenmelerine katkıda bulunmaktır.
Kesitler
Özel bir tür model olarak da tanımlanabilecek olan kesitler, üç boyutlu nesnelerin içlerini de görmek ve
incelemek olanağını sunmaktadır. Örgün eğitimde daha çok fen bilimleri ve tıp alanlarında
kullanılmaktadır. Çeşitli hayvan ve bitkilerin içlerini incelemek için belirli bölgelerinden ayrılmış kesitler
kullanılır. Tıp eğitiminde de çeşitli insan vücudu kesitleri öğrencilerin, iç organlarını ve vücudun
ayrıntılarını incelemelerine yardımcı olur. İşletmelerdeki eğitimlerde üç boyutlu modellerin içlerinin de
görülmesi istenildiği durumlarda yararlanılabilir. Örneğin, mimaride bina maket ya da modellerinin içi bu
biçimde gösterilirken, otomobil ve makine üretiminde çeşitli kesitlerden yararlanılabilir.
Simulatörler
Gerçek bir durumu aslına uygun bir biçimde yaşamaya olanak sağlayan karmaşık ortamlardır.
Simulatörler geliştirilirken ortamın gerçekliğini sağlayabilmek için oldukça ayrıntılı bir biçimde
tasarlanırlar. Eğitim için çok pahalı bir teknoloji olmasına karşın, gerçek ortamlarda eğitim yapılmasının
zorunluluğu düşünüldüğünde kullanılması gereken bir araçtır. Simulator kullanılmasına en iyi örnek pilot
eğitimleridir. Pilotlar, bilindiği gibi, meslekleri gereği sıfır hata ile çalışmaları gereken bir gruptur. Pilot
eğitimlerinde kuramsal bilgiler ayrıntılı olarak hem sözel hem de yazılı biçimlerde verildikten sonra,
bilgisayar desteği ile eğitimleri alırlar. Gerçek ortamlara çalışmaya başlamadan önce simulatörlerde
uzunca bir süre uçuş eğitimi alırlar. Pilotların eğitimlerinde çok yoğun bir biçimde teknoloji
kullanılmaktadır. Pilotlar gerçek uçağa binmeden önce model uçaklarla da çalışırlar. Eğitimlerinin son
aşamasında gerçek uçaklarla uçmaya başlarlar. Simulatörler gerçek uçakların durumlarını yansıtan çok
gelişmiş elektronik ortamlardır. Simulatörler kuramsal eğitimden uygulamalı eğitime geçişi sağlayan
gerçeklik düzeyi oldukça yüksek bir eğitim sağlamaktadır (Şimşek, 2011).
128
www.hedefaof.com
Pilotluk mesleğinin dışında hangi meslek alanlarında simulatörlerden
yararlanılabilir?
GÖSTERİM ARAÇLARI
Gösterim araçları, üzerlerine yazarak ya da çizerek bir şey göstermeinin olanaklı olduğu ortamlardır.
İşletmelerdeki eğitimlerde en çok kullanılan gösterim araçları yazı tahtası ve çevirmeli yapraktır.
Yazı Tahtası
Geleneksel sınıf içi eğitimlerde en çok kullanılan gösterim araçlarından biridir. Üzerine tebeşirle yazı
yazılan kara tahta, (mavi, yeşil, beyaz vb. renklerde olan ve kalemle yazılanları da vardır), en çok bilinen
ve kullanılan eğitim gereçlerinden biridir.
Resim 6.3: Çeşitli Gösterim Araçları
Eğitimlerde eğitimci anlattıklarını yazı ve şekillerle kalem ya da tebeşir yardımıyla tahtaya yazar.
Geleneksel bir yöntem olmasına karşın işletmelerde büyük oranda tahta kullanılmaktadır. Tahtaya
tebeşirle yazılabileceği gibi beyaz boyalı olanlara farklı kalemlerle de yazılabilmektedir. Günümüzde
tahtalar da teknolojik gelişmelerden nasiplerini almışlardır. Elektronik olarak geliştirilen tahtalar, üzerine
yazılanların fotokopisini verebilmektedir. Başka bir elektronik tahta ise bilgisayara bağlanarak üzerinde
çeşitli işlemler yapmaya olanak tanıyan etkileşimli tahtalardır.
Çevirmeli Yaprak
Genel olarak 30-50 santimetre ebatlarındaki bir demet kağıdın metal ya da plastik ayaklar üzerine
yerleştirilerek kullanıldığı bir gösterim aracıdır. Gösterim alanı küçük olduğu için işletmelerde küçük
grupların eğitimlerinde kullanılmaktadır. Etkin bir biçimde kullanıldığında iyi sonuçlar alınabilen
çevirmeli yapraklar (flipcharts) maliyeti de düşük olan bir gösterim aracıdır. Son zamanlarda eğitim
salonlarının duvarlarına takılan raylar üzerinde gezdirilen biçimleri de kullanılmaktadır. Çevirmeli
yapraklar üzerindeki yazı ve şekiller önceden hazırlanabileceği gibi eğitim sırasında da yazılabilmektedir.
Büyük katılımlı grupların eğitimlerinde çevirmeli yaprak kullanımı
neden önerilmez?
BASILI GEREÇLER
Basılı gereçler eğitimde uzun bir süredir kullanılmaktadır. Eğitim alanyazınında basılı materyaller olarak
adlandırılırlar. Basılı gereçlerin ortak özellikleri metin ağırlıklı olmaları ve genellikle matbaada
basılmalarıdır. Çoğaltma işlemi fotokopi ve teksir makinalarıyla da yapılmaktadır. Basılı gereçler; kitap,
dergi, gazete, afiş harita ve broşür gibi sınıflandırılabilirler. Bu bölümde ilk olarak işletme eğitimlerinde
en çok kullanılan basılı gereç olan kitap, daha sonra sırasıyla afiş ve poster konuları anlatılacaktır.
129
www.hedefaof.com
Kitap
Basılı gereçler arasında bulunan kitap, eğitimde en bilinen ve en çok kullanılan araç olma özelliğini
yüzyıllardır sürdürmektedir. Kitabın en önemli özelliği belirli konulardaki bilgileri ayrıntılı ve
sınıflandırılmış bir biçimde kullanıcılarına sunmasıdır. Eğitim amaçlı geliştirilen kitaplar ders kitabı,
e"itimci kitabı, alı!tırma kitabı ve ba!vuru kitapları olarak sınıflandırılabilir. Yeni teknolojilerin
gelişmesiyle yayınlanmak için hazırlanan kitaplar elektronik ortamda da sunulmaya başlanmıştır.
Basılmayan ancak elektronik ortamda yayınlanan bu tür kitapları bilgisayar ve türevi teknik araçlarla
ekranlardan okumak olanaklıdır. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi de öğrencilerine elektronik
kitap hizmeti sunmaktadır. İşletmeler de artık baskı masraflarından kaçmak ve teknolojiyi daha yoğun bir
biçimde kullanabilmek amacıyla elektronik kitap tasarımına önem vermeye başlamışlardır.
Ders Kitabı
Eğitim sürecinde öğrenci ve öğretmenler doğrudan kaynak olarak ders kitaplarını kullanırlar. Basılı bir
gereç olan ders kitapları öğrencilerin düzeylerine göre yazıldıkları için aynı konuda bile olsalar
ifadelerinde pekçok farklılık bulunur. Örneğin, ilköğretim için yazılan bir ders kitabının anlatımı
yetişkinler ya da üniversite eğitimi için yazılan kitaplardan farklıdır. Ders kitaplarının, öğrencilerin
düzeylerine ve ders programlarına göre yazılması esastır. İşletme eğitimlerinde kullanılan ders kitapları
da çalışanların eğitim ve bilgi düzeylerine göre tasarlanmalıdır. Alanyazında ders kitapları ikinci derece
kaynak olarak gösterilir. İkinci derece kaynaklarda, bilgi özetlenerek ve hedef kitlenin anlayacağı bir
biçimde sunulduğu için bu şekilde bir niteleme yapılmaktadır.
E!itimci Kitabı
Eğitimciye/öğretmene dersi nasıl işleyeceği konusunda rehberlik eden bir kaynak niteliğindedir. Ders
kitaplarıyla birlikte hazırlanır ve yine ders kitaplarıyla birlikte eğitimcinin kullanımına sunulur.
Alı"tırma Kitabı
Ders kitabıyla birlikte geliştirilir ve öğrenciye sunulur. Öğrencilerin konu ile birlikte daha fazla alıştırma
yaparak öğrendikleri konuları pekiştirmeleri için geliştirilmiştir. Belirli bir konu için birden çok alıştırma
kitabı bulunabilir. Bazı işletmelerde öğretilmeye çalışılan konuların daha etkili öğrenilmesi için
çalışanlara alıştırma kitapları dağıtılabilir.
Ba"vuru Kitapları
Başvuru kitapları belirli bir kouyla ilgili doğrudan ve ayrıntılı bilgi veren kitaplardır. Tasarımları ders
kitaplarından farklıdır. İçerdiği bilgiler özet değil ayrınlıtılıdır ve bu nedenle birinci derece kaynak
sınıfındadır. Öğrenilmeye çalışılan konuyu daha ayrıntılı bir biçimde incelemeye çalışanlara önerilir.
İşletmelerde belirli konularda uzman olmak isteyen çalışanlar, ders kitaplarının yanı sıra çeşitli başvuru
kitaplarına da yönelirler.
Resim 6.4: Çe"itli Kitap Türleri
130
www.hedefaof.com
Afiş
Afişler basılı gereçler içinde görsel yönü en baskın olan ortamlardır (Şimşek, 2011). Afişler taşıdığı
görsel imgelerin yanı sıra taşıdıkları sloganlarla da desteklenmelidir çünkü görseller sözel ögelerle
desteklendikleri zaman anlamlı bir mesaj bütünü oluştururlar. Yaygın kullanımı olan afişler eğitim amaçlı
mesajları taşımada oldukça başarılıdır. Okullarda ve yaygın eğitimde başarılı örnekleri bulunan afişler,
işletme eğitimlerinde de başarılı biçimde kullanılmaktadır. Büyük işletmelerde çeşitli yerlere asılan afişler
insanları faklı konularda bilgilendirme amaçlı kullanılmaktadır. Örneğin, sigara ve zararları konusunda
anlamlı söylemler içeren ve işletmelerin belirli noktalarına asılan afişler belki de çalışanların sigarayı
bırakmalarına yardımcı olabilir.
Afişler; görsel imgelerin, yazılı metnin, rengin ve çizgilerin biraraya getirilmesiyle oluşturulur
(Heinich, Molenda, Russell ve Smaldino, 1999). Dikkat çekici olabilmeleri için afişleri canlı ve dinamik
bir biçimde tasarlamak gerekir. Afişler farklı ortam ve durumlarda eğitsel amaçlı olarak kullanılabilir.
Örneğin işletmelerde yangın, gaz ve elektrik gibi tehlikeli durum ve yerlerin uyarılması amacıyla afişler
kullanılmaktadır. Basit birkaç kalemle üretilebilen afişlerin yanı sıra çok profesyonelce üretilmiş afişler
de işletmelerde kullanılmaktadır.
YANSITMA SİSTEMLERİ
Eğitim iletişiminde görsel bilgileri yansıtmada çeşitli araçlar kullanılmıştır. Bu araçlar sırasıyla slayt
makinası, tepegöz ve episkoptur. Bu teknolojiler günümüzde yerini projeksiyon olarak da bilinen
görüntü-veri sistemlerine bırakmıştır. İngilizcesi video-data projection systems olan bu araçları görüntüveri sistemleri olarak Türkçeye çevirebiliriz. Okullarda ve işletmelerde genel olarak bu tür sistemler
projeksiyon sistemleri olarak adlandırılmıştır.
Video Projektör
Projeksiyon sistemleri bilgisayarlara bağlı olarak çalışmaktadır. Bu sistemleri aslında büyük bilgisayar
monitörleri olarak da düşünebiliriz. Bilgisasayar görüntüsünü kalabalık grupların görmesine ve
izlemesine olanak sağlayacak biçimde perdeye ve duvara yansıtırlar.
Projeksiyon cihazları hareketsiz görseller, başka bir deyişle “Powerpoint” benzeri sunum
programlarında hazırlanmış ders notlarını yansıtmanın yanı sıra bigisayar ekranlarında görebildiğimiz
hareketli görüntüleri ve filmleri de yansıtarak kalabalık grupların izlemesine olanak tanır. Bunlar
günümüzde teknolojik gelişmelere paralel olarak televizyon, DVD-VCD oynatıcısı gibi cihazlara da
kolayca bağlanabilmektedir. Artık akıllı telefonlar olarak da isimlendirilen gelişmiş bilgisayar tabanlı
telefonlara, tablet bilgisayarlara bağlanan modelleri de vardır.
Projeksiyon cihazları eğitmene sözel olarak anlattığı konuları görsel olarak destekleme olanağı sunan
teknolojik ortamlardır. İşletme eğitimlerinde kullanılan yaygın eğitim ortamları olarak tanımlanabilir.
Resim 6.5: Projeksiyon Sistemleri
131
www.hedefaof.com
İŞİTSEL ORTAMLAR
İletişimi daha etkili ve verimli kılabilmek için eğitimlerde görsellerin yanı sıra sesin kullanılması da
önerilir. Günümüzde ses sistemleri teknolojinin de gelişimine paralel olarak mikro-işlemci ile çalışan
sayısal ses sistemlerine dönüşmüştür. Sayısal ses teknolojisinin günümüzde en çok kullanılan biçimi MP3
teknolojisidir. MP3 (Mpeg-1 Audio Layer 3) ses dosyalarını özgün dosya boyutunun 1/20 'si oranında
sıkıştırmaya olanak sağlayan bir teknoloji standardıdır. Günümüzde bunun bir adım ilerisi olan MP4
teknolojisi kullanılmaya başlanmıştır. MP4 teknolojisi ise ses dosyalarını MP3’e oranla daha fazla
sıkıştırmaya olanak sağlayan bir sıkıştırma formatıdır. Başka bir deyişle, daha küçük alana daha fazla ses
dosyası saklanmasına olanak sağlamaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, sıkıştırılan ses
dosyalarının kalitesinin bozulmamasıdır. Sayısal olarak kaydedilen ve kullanılan sesler bilgisayar tabanlı
olup eğitimleri desteklemek amacıyla kullanılmaktadır.
HAREKETLİ GÖRÜNTÜLER
Hareketli görüntüler, durağan ya da donuk olarak adlandırılan görüntülerin birbiri ardına gösterilmesiyle
oluşan görsel sistemlerdir. Görüntüler kaydedilirken kare kare durağan olarak kaydedilir. Daha sonra
oynatılırken arka arkaya gösterilir. İnsan gözü bu gösterimi “harekeli görüntü” olarak algılar. Aslında bu
bir göz yanılgısıdır ancak hareketli görüntü teknolojisi bu biçimde gelişmiştir. Türkiye’de kullanılan
televizyon sistemlerinde (PAL) saniyede 25 kare gösterilir. Faklı ülkelerde değişik sistemlerin ve elektrik
şebekelerinin kullanılmasıyla saniyede gösterilen kare sayısı 30 olabilir. İnsan gözü 25-30 gösterimi
normal hareketli görüntü olarak algılar.
Hareketli görüntüler ve bunların teknolojileri birkaç başlık altında toplanabilir. Bunlar filmler,
televizyon ve video teknolojisi olarak sınıflandırılabilir. Günümüzde eğitimlerde sayısal video
teknolojileri kullanılmaktadır. Sayısal olarak görüntüleri saklama ve oynatma teknolojileri yaygın olarak
VCD (Video Kompakt Disk) ve DVD (Digital Versatile Disc ya da Sayısal Uyumlu Disk) olarak
adlandırılır. VCD formatı üzerine 72 dakikalık ses ve görüntü depolanabilmektedir. DVD teknolojisinde
ise depolama olanağı daha fazladır.
İşletmelerdeki eğitimlerde yaygın olarak DVD formatında depolanan sayısal video görüntüleri
kullanılmaktadır. Hangi video teknolojisi kullanılırsa kullanılsın, eğitimler sırasında uygun görüntüleri
doğru zamanda kullanmak katılımcıların öğrenmelerine yardımcı olmak açısından önemlidir.
Eğitimci görsel-işitsel ortamları eğitim etkinlikleri sırasında
katılımcıları yormayacak ve dikkatlerini kaçırmayacak bir miktarda kullanmalıdır.
Resim 6.6: Sayısal Görüntü Sistemleri
BİLGİSAYARLI TEKNOLOJİLER
Bilgisayar teknolojik bir araç olarak günümüzde her alanda yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Hemen
her sektörde kulanılan bilgisayar eğitim alanında da yerini almıştır. Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde
“çok sayıda aritmetiksel veya mantıksal işlemlerden oluşan bir işi, önceden verilmiş bir programa göre
yapıp sonuçlandıran elektronik araç, elektronik beyin” olarak tanımlanan bilgisayar oldukça gelişmiş bir
teknolojidir. Kısaca bilgisayarı tanımak istersek; aracın iki ana bölümden oluştuğunu söyleyebiliriz.
Bunlar bilgisayar donanımı ve bilgisayar yazılımıdır. Bu konular günümüzde kullanılan kişisel
bilgisayarlara göre anlatılmıştır. Başka bilgisayarlarda farklı birimler kullanılabilir.
132
www.hedefaof.com
Bilgisayar Donanımı
Donanım; bilgisayarı oluşturan fiziksel parçaların bütününe verilen isimdir. Bilgisayarı oluşturan fiziksel
parçalar dört ana başlık altında toplanabilir. Bunlar giriş birimleri, çıkış birimleri, merkezi işlem birimi ve
bellek üniteleridir.
Giriş Birimleri: Bilgilerin bilgisayara aktarılmasını sağlayan birimlerdir. Bunlar klavye, fare,
joystik, sayısallaştırıcı, duyarlı ekran, tarayıcı, kamera, mikrofon ve parmak izi okuyucusudur. Bu
birimler yardımıyla veriler bilgisayara aktarılır.
Çıkış Birimleri: Bilgisayarın işlediği verileri kullanıcıya ileten birimler olarak tanımlanır. Bu
birimler monitör, hoparlör, kulaklık ve yazıcıdır. Başka bir deyişle, işlenen bilgileri ses, metin ve görsel
ögeler olarak algılamamızı sağlayan üniteler çıkış birimleridir.
Merkezi İşlem Birimi: Merkezi işlem birimi (MİB ya da CPU) bir bilgisayarın en önemli parçasıdır
denilebilir. Bu birim, çalıştırılmakta olan yazılımın içinde bulunan komutları işler ve yönetir. İşlemci
terimi genelde MİB için kullanılır; elekronik parçalardan oluşur ve bilgisayarlar merkezi işlem biriminin
hızı ile sınıflandırılır.
Bellek: Verileri bilgisayarda ya da harici ortamlarda saklamaya yarayan birimlerdir. Veriler
bilgisayarın elektronik belleğinde saklanır ve işlenir. Bu bellek aynı zamanda bilgisayarın çalışması için
merkezi işlemci birimiyle birlikte çalışır. Veriler aynı zamanda bilgisayarın içinde ve dışında farklı kayıt
ünitelerinde depolanır. Bunlar ise sabit disk, harici disk, disket sürücü, optik disk sürücüler, CD-ROM,
DVD-ROM, zip sürücü, manyetik teyp, USB bellek ünitesi gibi araçlardır. İşlenen ve işlenecek olan
veriler bu araçlarda saklanabilir. Günümüzde bu araçların veri depolama yeteneği oldukça gelişmiştir.
Bilgisayar Yazılımı
Yazılım; bilgisayarların görevlerini yerine getirmeleri için tasarlanan bilgi ve komutlar bütünüdür.
Genellikle bilgisayarlarda iki tür yazılım bulunur. Birincisi bilgisayarı çalıştırmak için kullanılan işletim
sistemi yazılımıdır. Bu yazılımla bilgisayarın çalışması ve istenilen görevleri yerine getirmesi sağlanır.
İkincisi ise çeşitli amaçlar için yazılmış uygulama yazılımlarıdır. Uygulama yazılımları ile çeşitli
işlemleri ve görevleri bilgisayara yaptırmak amaçlanır. Örneğin, metin oluşturmak için ofis türü
yazılımlar kullanılırken, İnternete bağlanmak için web tarayıcılar, istatistiksel işlemler yapmak için de
istatistik yazılımları kullanılır. Yazılımlar kullanıcının amacına göre seçilir.
Eğitimde Bilgisayar Kullanımı
Bilgisayarlar eğitim alanında yönetim, araştırma, öğretim ve rehberlik hizmetlerinde kullanılır.
Bilgisayarın öğretim amaçlı kullanımında da çeşitlilik görülmektedir. Bilgisayar destekli öğretim işletme
eğitimlerinde yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Bu yönteme göre öğrenciler özel eğitici
programları, alıştırma programlarını, çeşitli eğitsel oyunları ve testleri kullanabilirler. Bilgisayar
günümüzde eğitsel amaçlı olarak hem örgün eğitimde hem işletmelerde yetişkinlerin eğitimlerinde yoğun
biçimde kullanılmaktadır.
İnternet
İnternet dünya üzerindeki bilgisayarları birbirine bağlayan ve “ağların ağı” olarak tanımlanan bir
sistemdir. Günümüzde İnternet erişim kolaylığı ve kapsamı nedeniyle eğitimin çok önemli bir parçası
durumundadır. Okullarda, kamu kuruluşlarında, sivil toplum örgütlerinde, özel işletmelerde eğitim ve
öğretim etkinliklerinde İnternetten büyük ölçüde yararlanılmaktadır. Özellikle bireysel öğrenme ve kişisel
gelişime dönük öğrenme etkinliklerinin önemli bir bölümü İnternet üzerinden gerçekleşmektedir (Şimşek,
2011).
İntranet
İntranet bilgisayarların birbirine bağlı olduğu bir ağdır ancak İnternet gibi dışarıya açık değildir.
Genellikle kurum içi bilgisayarların veri alışverişi için birbirine bağlanmasından meydana gelir. İntranet
sistemlerinde genellikle bir sunucu (server -ana bilgisayar) bulunur ve bu ana bilgisayara bağlı kişisel
ekran ya da bilgisayarlar vardır. İşletmelerde çoğu kurum içi eğitim etkinlikleri intranet adı verilen bu
sistemlerden yapılmaktadır. Bu eğitim etkinlikleri çalışanların masa başından ya da iş yaptığı yerleri terk
etmeden eğitim etkinliklerine katılmalarına olanak vermektedir.
133
www.hedefaof.com
Resim 6.7: #nternet ve #ntranet
TELEKONFERANS S!STEMLER!
Coğrafik olarak birbirinden uzak yerlerde bulunan insanları teknolojik olarak biraraya getirerek toplantı
yapmalarına olanak sağlayan elektronik toplantı sistemleridir. Telekonferans sistemleri aslında
birbirinden farklı olan ancak amacı insanları elektronik olarak biraraya getirmeye yarayan sistemlere
verilen ortak isimdir. Uygulamalara bakıldığında, telekonferans sistemlerinin çeşitli uygulamaları işletme
eğitimlerinde ve çalışanların birbirleriyle olan iletişimlerinde kullanılmaktadır. Tek yönlü sesli
telekonferans kadar çift yönlü ses ve tek yönlü görüntüye dayanan telekonferans sistemleri artık eski
olarak değerlendirilmekte ve bunların yerine video konferanslar ve bilgisayar konferansları tercih
edilmektedir.
Video Konferans
Yaygın olarak kullanılan bir telekonferans sistemidir. Bireyleri sesli ve görüntülü şekilde eş zamanlı
olarak birbirlerine bağlaması açısından önemlidir. İnternet hatlarının ve hızlarının yeterli olmadığı
zamanlarda kullanılmıştır. Bağlantılar uydu aracılığı ile gerçekleştiği için pahalı bir sistemdir.
Dünyada büyük işletmeler ve üniversiteler gibi eğitim kurumları video konferans hizmetlerinden
yararlanmaktadır ancak sistemi kullanacak teknik elemanlar ve sisteme uyum sağlayacak eğitimcilerin
yetiştirilmesi emek ve zaman isteyen bir iştir. Bu nedenle günümüzde İnternetin de yaygınlaşmasıyla
tercih edilme sırası aşağılara düşmüştür.
Bilgisayar Konferansları
Bilgisayar konferanslarını da telekonferans başlığı altında değerlendirilebilir. İnternetin hızlandığından
beri en çok işe koşulan konferans türlerinden olan bilgisayar konferansları eğitimlerde özellikle çevrimiçi
(online) sistemlerde kullanılmaktadır. Çervrimiçi öğrenme sistemlerinde işe koşulan bilgisayar
konferansları eşzamanlı (synchronous) ya da eşzamansız (asynchronous) olarak yapılmaktadır. Eşzamanlı
konferanslarda eğitimci ile öğrenciler bilgisayar ağları (internet-intranet) yardımıyla karşılıklı metin, ses
ve görüntüyü alarak görüşebilmektedirler. Bilgisayarların bağlantılarının hızlı olduğu ve öteki teknik
olanakların elverdiği durumlarda bu konfreanslar eşzamanlı sesli-görüntülü bir biçimde yapılmaktadır.
Eşzamanlı olmayan durumlarda eğitimci, öğrenme için gerekli materyalleri (metin, ses, görüntü)
bilgisayara yüklemekte ve eğitime katılanlar da diledikleri zamanda bu materyalleri inceleyerek eğitimleri
geliştirebilmektedirler. Son zamanlarda geliştirilen webcast ve sanal sınıf uygulamaları bilgisayar ile
yapılan konferansları çok daha ileriye, başka bir deyişle, doğrudan ders sunumlarına doğru
ilerletmektedir.
AKILLI TA"INAB!L!R ORTAMLAR
Bilgisayarla eğitimin yanı sıra akıllı taşınabilir ortamlar eğitim uygulamalarında gün geçtikçe
yaygınlaşmaktadır. Alanyazında mobil öğrenme (seyyar öğrenme) olarak da adlandırılan yöntem akıllı
taşınabilir araçlar yardımıyla gerçekleştirilmektedir. Mobil öğrenmede ders içeriği PDA’ler, cep
telefonları ya da tablet bilgisayarlar ile taşınabilir. Bu yöntemle, öğrenciler, her an her yerde eğitim alma
134
www.hedefaof.com
şansını yakalayabilirler. Örgün, yaygın ve işletme eğitimlerinde dikkati çekecek düzeyde kullanılmaya
başlanmıştır. Bu yöntemle öğrenciler diledikleri zaman ve diledikleri yerden eğitim alma şansına
sahiptirler. Cihazların, aynı zamanda, İnternete ve öteki sayısal ağlara bağlanabilme kapasiteleri
sayesinde çok zengin bir öğrenme içeriğine kavuşmak öğrencileri güdüleme açısından oldukça önemlidir.
Bu sistemlerin anında kayıt yapma, düzenleme ve farklı belleklerden çağıma özellikleri düşünüldüğünde,
eğitimde çığır açabilecek yeniliklerden bir olma özelliği yadsınamaz. Taşınabilir öğrenme sistemleri, aynı
zamanda, eş zamanlı ve eş zamansız çalışabilme özelliğiyle birlikte çok yararlı olabilecek bir eğitim
sunum modeli oluşturmuştur.
PDA’lar (Personal Digital Assistant-Kişisel Sayısal Yardımcı)
Türkçe olarak kişisel sayısal yardımcı adı verilen ve İngilizce kısaltması PDA olan bu teknolojik ürün
bilgisayar, cep telefonu, sayısal müzik çalar ve kameradan oluşan taşınabilir bir ortamdır. Telefon olarak
da kullanılan bu sistem günümüzde tablet bilgisayar olarak da kullanılmaktadır. İnternet hizmetinin artık
cep telefonu şirketlerinden de sağlanması bu tür cihazlara olan ilginin daha da artmasını sağlamıştır. Her
geçen gün ekranı ve işlemci hızı daha büyük olan modelleri piyasaya sürülmektedir. Bu gibi cihazlar hem
örgün eğitimde hem de şirket eğitimlerinde öğrencilerin mekândan ve zamandan bağımsız olarak
bilgisayar konferansı ve sanal sınıf uygulamalarıyla öğrenmelerini sağlamaktadır.
GSM (Cep) Telefonlar
Akıllı taşınabilir teknolojilerin belki de en bilineni GSM ya da cep telefonlarıdır. “Global System for
Mobile Communications” ya da kısaca GSM olarak isimlendirilen teknoloji, Türkçe olarak “Mobil
İletişim İçin Küresel Sistem” olarak çevrilebilir. Sistem, adından da anlaşılacağı gibi, bir cep telefonu
iletişim protokolüdür. Günümüzde telefonla konuşma hizmetinin yanı sıra, kısa ileti gönderme ve alma,
fotoğraf çekme, müzik ve video çalma, İnternet’e bağlanma, dosya indirme, elektronik posta okuma, veri
aktarma ve ses kaydı gibi özellikleri vardır. Bir tür taşınabilir bilgisayar gibi olan modelleri de
bulunmaktadır. PDA cihazlarıyla bütünleşmiş modelleri, aynı PDA cihazlarında olduğu gibi, hem örgün
eğitimde hem de şirket eğitimlerinde öğrencilerin mekândan ve zamandan bağımsız olarak bilgisayar
konferansı ve sanal sınıf uygulamalarıyla öğrenmelerini sağlamaktadır.
Tablet Bilgisayarlar
Çeşitli ekran boyutlarında ancak taşımaya olanak veren, günümüzde oldukça hafif ve hızlı modelleri
bulunan, bilgisayar gibi değişik işletim sistemleriyle çalışabilen, kalemle ya da dokunmatik olarak
iletişim kurabilen ekran özelliklerine sahip, kolayca her yere taşınabilen, el yazısını metne çevirebilen ve
hemen hemen kişisel bilgisayarların yaptığı her işlemi yapabilen bir teknolojik ortamdır. GSM
şebekelerinden ve öteki sistemlerden İnternet’e de bağlanabilen bu araçlar, bazı modellerinde, cep
telefonu özelliği bile barındırmaktadır. Günümüzde artık taşınabilir ortamlar bir bütün olarak
düşünülmelidir. Tablet bilgisayarlar kullanıcıların kablosuz iletişim kurabileceği ve bilgisayarların yaptığı
işlemleri yapabileceği bir araca dönüşmektedir. Teknolojinin sağladığı bu olanak, kullanıcılara taşınabilir
eğitim ortamlarında sınırsız olanaklar sunmaktadır.
Resim 6.8: Akıllı Taşınabilir Ortamlar
135
www.hedefaof.com
SAYISAL AĞLAR
Çağdaş toplum çeşitli niteleme ve adlandırmalarla anılmaktadır. Bu nitelendirmeler arasında bilgi
toplumu, teknoloji toplumu, iletişim toplumu ve ağ toplumu gibi kavramlar sayılabilir (Şimşek, 2011). Bu
kavramların bize anlatmaya çalıştığı en önemli değer ise günümüz insanının iletişimi ve özellikle uzak
yerlerle iletişimi yoğun bir şekilde kullanmasıdır. Uzak yerlerle iletişim de teknolojik araçların yardımyla
gerçekleşmektedir. Bu teknolojik araçları birbirine bağlamak ve aralarında iletişim kurmak için de ağlar
bize yardımcı olmaktadır.
Kısaca Web adı verilen World Wide Web (www) dünya üzerindeki en önemli sayısal ağdır. Web
teknolojisi kullanıcılarına bir adres üzerinde sisteme bağlanma olanağı sunar ve "www" ile başlayan
adreslerdeki sayfaların görüntülenmesini sağlayan bir hizmeti fade eder. Web üzerinde çeşitli adres
uzantıları bulunmaktadır. Bu uzantılar sahip oldukları alana ve paylaştıkları bilgi türüne göre
sınıflandırılmışlardır. Örneğin, eğitim kurumlarına “edu”, hükümet kuruluşlarına “gov”, ticari işletmeler
“com”, kişisel sitelere “gen”, İnternet servis sağlayıcılarına “net”, vakıf, dernek, oda ve sivil toplum
örgütlerine “org”, askeri kurumlara “mil” ve uluslararası kuruluşlara “int” uzantısı verilir. Amerika
Birleşik Devletleri dışındaki ülkelerin ülke kodları da web adreslerinin sonuna eklenir. Örneğin, Türkiye
için “tr” uzantısı adresin sonuna eklenmelidir.
Web’in orataya çıkması ve yaygınlaşması oldukça hızlı olmuştur. Şu anda büyük çoğunlukla ikinci
kuşak web hizmetlerini kullanmaktayız. Web 2.0, O'Reilly Media tarafından 2004'de kullanılmaya
başlayan bir sözcüktür ve ikinci kuşak internet hizmetlerini - toplumsal iletişim sitelerini, vikileri, iletişim
araçlarını, folksonomileri- yani İnternet kullanıcılarının ortaklaşa ve paylaşarak yarattığı sistemi tanımlar
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Web_2.0).
İkinci Kuşak Web Hizmetleri
Günümüzde birçok alanda yaygın bir biçimde ikinci kuşak web hizmetleri kullanılmaktadır. İkinci kuşak
web hizmetleri kısaca şunlardır:
Blog
Türkçede İnternet günlüğü olarak adlandırılan (Web Log) teriminin kısaltmasıdır. Bireyler ya da gruplar
tarafından yapılan serbest yorumlar ardışık sıra ile listelenir. Web günlükleri eğitimde öğrencilerin dersin
yöneticisi tarafından verilen konuları tartışması ve yorumlaması biçiminde kullanılır.
RSS
İngilizce Really Simple Syndication kelimelerinin kısaltmasıdır. Web kullanıcılarının içerikte yapılan
değişikleri otomatik olarak almalarını sağlayan bir tür güncelleme sistemidir.
Wiki
Wiki Türkçe “çabuk” kelimesinin Hawaii yerli dilindeki karşılığıdır. Kullanıcıların web içeriği
oluşturmalarına ve düzenlemelerine olanak veren bir tür yazılımdır. Birey ya da gruplar wikinin bu
özelliğinden faydalanarak büyük ölçekli belgeler oluşturabilir. Wikipedia, wikiye verilebilecek en önemli
örneklerden biridir çünkü kullanıcıları tarafından devamlı olarak geliştirilen bir sistemdir. İşletme
eğitimlerinde de öğrenciler hızlı bir biçimde aldıkları eğitimin içeriğine göre wikiler geliştirebilirler.
Sosyal Ağlar
Bireyleri İnternet sistemi üzerinden birbiriyle buluşturan ve metin, ses ve video paylaşarak eşzamanlı ve
eşzamansız sosyalleşmelerini sağlayan bir tür yazılımdır. En çok kullanılan sosyal ağlar Facebook,
Twitter, Linkedin, Myspace, Badoo, Xing vb olarak sıralanabilir. Bu sosyal ağların kullanımı ülkeden
ülkeye değişiklik gösterebilir. Her ne kadar bu sosyal ağlar bireyler arasında sosyalleşme ve iletişim
kurma amaçlı olarak kullanılsa da eğitimde de son zamanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Eşzamanlı ve
eşzamansız iletişim ve metin, ses ve video paylaşım olanaklarıyla bazı derslerde eğitsel amaçlı
uygulamaları görülmeye başlanmıştır.
136
www.hedefaof.com
Sizce ülkemizde en çok kullanıcısı olan sosyal ağlar hangileridir?
Anlamsal Ağ (Semantik Web)
Teknolojinin çok hızlı gelişmesiyle birlikte bilgisayarların ve bağlantı hızlarının artması, web’de bazı
farklı uygulamaların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Daha çok yeni olan ve bazı kesimlerin Web 3.0 olarak
adlandırdıkları anlamsal ağ, web içeriklerinin makinalar tarafından da anlaşıldığı ve buna bağlı olarak
web kullanan insanların aradıklarını tek tek web sayfalarına bakarak değil de yazılımların veriyi kolayca
bulmasını, paylaşmasını ve bilgiyi birleştirmesini sağlamayı amaçlayan ve daha çok yeni bir İnternet
eklentisidir. Örneğin İnternette can sıkıcı bir aramayı saatlerce yaparken anlamsal ağ yardımıyla bu
süreler çok kısalabilecektir. Anlamsal ağ daha emekleme evresindedir fakat sağlayabileceği olanaklar
insanlara daha geniş ufuklar açabilecektir. Bu gibi teknolojik gelişmeler, eğitim alanında, insanların can
sıkıcı ayrıntılarla uğraşmak yerine öğrenecekleri konulara odaklanması açısından önemlidir.
Resim 6.9: Çeşitli Sosyal Ağlar
SANAL SINIF UYGULAMALARI
Sanal sınıflar uzaktan eğitim sistemlerinde, başka bir deyişle, eğitimciyle öğrencinin fiziksel olarak bir
arada olmadığı durumlarda tasarlanan sınıf ya da gruplara verilen isimdir. Sanal sınıflarda eğitim ortamı
olarak bilgisayara dayalı teknolojiler kullanılır. Dünya üzerinde pek çok gelişmiş ülkede uzaktan eğitim
sistemlerinde, özellikle üniversite eğitiminde, sanal sınıf uygulamaları kullanılmaktadır. Ülkemizde de
Anadolu Üniversitesi başta olmak üzere belirli üniversitelerde sanal sınıf uygulamaları yapılmaktadır.
Anadolu Üniversitesinde Breeze ve Adobe Connect isimli yazılımlar üzerinden WebCT ve Blackboard
öğrenme yönetim sistemleri kullanılarak sanal sınıf uygulamaları yapılmaktadır. Öğrenme yönetim
sistemleri ÖYS (LMS-Learning Management Systems) öğrenme etkinliklerinin yönetilmesi sağlayan
çeşitli yazılımlardır. Sistem katılımcıya öğrenme materyali sunarken, aynı zamanda sunulan öğrenme
materyalini paylaşmayı da düzenler. ÖYS de katılımcıların birbirleriyle ve öğretmenle tartışması da
eşzamanlı ya da eşzamansız olarak sistem tarafından sağlanır. Dersi yönetme, ödevler verme ve alma,
değerlendirme için sınavlar yapma, ödev ve sınavlara ilişkin geribildirim sağlama görevlerinin yanı sıra,
öğrenme materyallerini düzenleme, öğrenci, öğretmen ve sistem kayıtlarını tutma ve raporlama gibi
işlemleri de bilgisayar üzerinden yapılmasını sağlar (Paulsen, 2002).
Anadolu Üniversitesi’nin sanal sınıf uygulamaları ve elektronik
öğrenme uygulamalarıyla ilgili bilgilere şu bağlantıdan erişebilirsiniz: http://eogrenme.
anadolu.edu.tr/Sayfalar/default.aspx
Öğrenme yönetim sistemleri aynı zamanda sanal sınıf ortamları olarak düşünülebilir. Günümüzde
işletmeler de zaman ve mekândan bağımsız eğitim etkinlikleri düzenleme gereksinimlerinden sanal sınıf
uygulamalarını tercih etmektedir. Genellikle büyük işletmelerin tercihi olan sanal sınıf uygulamaları,
teknolojinin ve öğrenme sisteminin maliyetinin düşüklüğü göz önüne alındığında, yakın dönemde orta ve
küçük ölçekli işletmeler tarafından da tercih edilir hale gelecektir.
137
www.hedefaof.com
Resim 6.10: Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi E-Öğrenme Portalı
Eğitim ortamlarıyla ilgili ayrıntılı bilgiyi şu kitaptan bulabilirsiniz:
Şimşek, A. (2011). Öğretim Tasarımı (2. basım). Ankara: Nobel.
138
www.hedefaof.com
Özet
İşitsel ortamlara günümüzde en çok kullanılan
sayısal sistemler örnek verilmiş ve bu kategoride
yer alan teknolojilerin her birine ilişkin sayısal
formatlar açıklanmıştır.
İşletmelerdeki eğitim çalışmalarında çağdaş
eğitim teknolojilerinin sunduğu olanaklar yaygın
biçimde kullanılmaktadır. Eğitimde teknolojik
ortamların kullanım nedeni katılımcıya ya da
öğrenciye iletilmek istenen iletinin (içeriğin)
anlamlı ve öğrenmeye yardımcı olacak şekilde
ulaştırılmasını sağlamaktır.
Hareketli görüntüler görsel-işitsel ortamlar
kapsamında irdelenmiş ve günümüzde yaygın
biçimde yararlanılan sayısal formatlar örnek
olarak verilmiştir.
Bu ünitede temel alınan sınıflamaya göre eğitim
ortamı olarak gerçek nesneler; canlı varlıklar ve
cansız varlıklar olmak üzere iki ayrı alt başlıkta
açıklanmıştır.
Bilgisayarlı teknolojiler ise bilgisayar destekli
eğitim kapsamında donanım ve yazılım olarak
incelenmiştir. Her iki alt sistemin mutlaka
bilinmesi gereken ayrıntıları da sunulmuştur.
Benzeştirmeli ortamlar kendi içinde modeller,
maketler, kesitler ve simulatörler olarak
incelenmiş ve her biri oldukça somut ve çeşitli
örneklerle tanıtılmıştır.
Telekonferans sistemleri kendi içinde video
konferanslar ve bilgisayar konferansları olarak
ayrıştırılarak başlıca benzerlikleri ve farklılıkları
açıklanmıştır.
Gösterim araçları işletme eğitimlerinde en çok
kullanılan türleri olan yazı tahtası ve çevirmeli
yaprak örnekleriyle anlatılarak her birinin
kullanımı üzerinde de durulmuştur.
Akıllı taşınabilir ortamlar; PDA (Kişisel Sayısal
Yardımcı), cep telefonları ve tablet bilgisayarlar
olarak tanıtılmıştır. Ayrıca, bu teknolojilerin
mobil eğitime katkıları tartışılmıştır.
Temel bilgi kaynaklarından olan basılı gereçler
kitap ve afiş örnekleriyle açıklanmış; ders kitabı,
eğitimci kitabı, alıştırma kitabı ve başvuru kitabı
alt başlıklarıyla tartışılmıştır.
Sayısal ağlar ve sanal sınıf uygulamaları da ikinci
kuşak web hizmetleri bağlamında açıklanmış ve
genelde uzaktan eğitim sistemleri kapsamında
irdelenmiştir.
İşletmelerde sık kullanılan yansıtma sistemleri
olarak herkesin yakından bildiği video projektör
ve değişik türleriyle öteki projeksiyon sistemleri
üzerinde durulmuştur.
139
www.hedefaof.com
Kendimizi Sınayalım
6.
1. Aşağıdakilerden hangisi bir öğrenme ortamı
olarak gerçek nesneler kategorisinde yer alır?
a. Birinci
a. Kitap
b. İkinci
b. Otomobil
c. Üçüncü
c. Çevirmeli yaprak
d. Dördüncü
d. Afiş
e. Beşinci
e. Gazete
7. Bir eğitim ortamı olarak poster hangi
kategoride yer alır?
2. Aşağıdakilerden hangisi gerçek nesneler
grubunda yer almaz?
a. Gösterim araçları
a. Buzdolabı
b. Gerçek nesneler
b. Meşe ağacı
c. Yansıtma sistemleri
c. İnek
d. Hareketli görüntüler
d. Çalar saat
e. Basılı gereçler
e. Çevirmeli yaprak
3. Aşağıdakilerden
ortamlar grubundadır?
Ders kitabı kaçıncı dereceden bir kaynaktır?
hangisi
8. Aşağıdakilerden
görüntüleri yansıtamaz?
benzeştirmeli
hangisi
hareketli
a. Televizyon
a. Çevrimeli yaprak
b. Video
b. Yazı tahtası
c. Bilgisayar
c. Model
d. Tepegöz
d. Alıştırma kitabı
e. Video Projektör
e. Tepegöz
9. Yazıcı
örnektir?
4. Maketlerin büyüklüğü ile gerçek nesnenin
büyüklüğü arasında ne tür bir ilişki vardır?
bilgisayarın
hangi
birimine
bir
a. Giriş birimi
a. Maketler gerçeğinden daha büyüktür.
b. Bellek
b. Maketler gerçeğinden çok daha küçüktür.
c. Çıkış birimi
c. Maketlerle gerçeği arasında büyüklük olarak
fark yoktur.
d. Merkezi işlem birimi
e. Bilgisayar yazılımı
d. Maketler gerçek nesneye benzemez.
e. Maketler gerçek nesnelerin yarısı kadardır.
10. Türkiyenin İnternet adresindeki ülke kodu
aşağıdakilerden hangisidir?
5. Genel olarak çevirmeli yaprakların boyutları
hangisidir?
a. tr
b. edu
a. 20-20 cm.
c. com
b. 50-50 cm.
d. tt
c. 30-50 cm.
e. mil
d. 40-50cm.
e. 50-50 cm.
140
www.hedefaof.com
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
Sıra Sizde 4
Ülkemizde en çok Facebook ve Twitter gibi
sosyal ağlar kullanıcı bulmaktadırlar.
1. b Yanıtınız yanlış ise “Gerçek Nesneler”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
2. e Yanıtınız yanlış ise “Gerçek Nesneler”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Yararlanılan Kaynaklar
3. c Yanıtınız
yanlış
ise
“Benzeştirmeli
Ortamlar” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Heinich, R., Molenda, M., Russell, J. D. ve
Smaldino, S. E. (1999). Instructional Media
and Technologies for Learning. Englewood
Cliffs, NJ: Prentice-Hall.
4. b Yanıtınız
yanlış
ise
“Benzeştirmeli
Ortamlar” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Morten. P. F. ( July 2002). Online Education
Systems: Discussion and Definition of Terms.
26 Mart 2012 tarihinde şu adresten erişilmiştir:.
http://www.nettskolen.com/forskning/Definition
%20of%20Terms.pdf
5. c Yanıtınız yanlış ise “Gösterim Araçları”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
7. e Yanıtınız yanlış ise “Basılı Gereçler” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Semenov, T. (2005). Society, Learning
Imperatives, and ICT. In J. Anderson (Ed.),
Information
and
Communication
Technologies in Schools: A Handbook for
Teachers (pp. 13-30). Paris: UNESCO.
8. d Yanıtınız yanlış ise “Hareketli Görüntüler”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Şimşek, A. (2011). Öğretim Tasarımı (2.
basım). Ankara: Nobel.
9. c Yanıtınız
yanlış
ise
“Bilgisayarlı
Teknolojiler” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Web_2.0).
tarihi: 20 Mart 2012.
6. b Yanıtınız yanlış ise “Basılı Gereçler” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
10. a Yanıtınız yanlış ise “Sayısal Ağlar” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
Cansız varlıklarla eğitim hemen hemen her iş
kolunda yapılabilir. Üretim sektörü buna en iyi
örnektir. Elektronik, beyaz eşya ve gıda gibi
sektörlerde çalışanlar eğitimlerini ürettikleri
cansız varlıklar yardımıyla gerçekleştirebilirler.
Sıra Sizde 2
Pilotluk ve gemi kaptanlığı gibi başlangıçta
gerçek ortamlarda eğitiminin tehlikeli olduğu
mesleklerde de simulatörler kullanılmaktadır.
Sıra Sizde 3
Büyük katılımlı gruplarda zaten boyutları küçük
olan, 30-50 cm., çevirmeli yaprak kullanımı
önerilmez. Arka sıralarda oturan katılımcılar
üzerine yazılanları göremezler.
141
www.hedefaof.com
Erişim
7
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Eğitimde ölçme ve değerlendirme kavramlarını açıklayabilecek,
Eğitim sonuçlarını değerlendirme yaklaşımlarını karşılaştırabilecek,
Değerlendirme ölçütlerini betimleyecek,
Değerlendirme sürecinin aşamalarını tartışabilecek,
Değrlendirme amacına göre uygun ölçme aracını belirleyebilecek
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Ölçme
Kirkpatrick/Phillips Değerlendirme Modeli
Değerlendirme
Değerlendirme Ölçütleri
Ara değerlendirme
Değerlendirme Süreci
Son değerlendirme
Ölçme Araçları
İçindekiler

Giriş

Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme

Eğitim Sonuçlarının Değerlendirilmesi

Değerlendirme Sürecinin Aşamaları
142
www.hedefaof.com
Eğitim Sonuçlarının
Değerlendirilmesi
GİRİŞ
Bilgi, başarılı olan ve olmayan işletmeler ve çalışanlar arasında önemli bir fark yarattığı için işletmeler,
hangi alanda ve büyüklükte olursa olsun her yıl eğitim programlarına önemli miktarda yatırım
yapmaktadırlar. Bu anlamda işletmeler, insan kaynaklarının eğitim gereksinimlere göre tasarımladıkları,
geliştirdikleri ve uyguladıkları eğitim programlarının çıktılarını ölçmek ve sonuçlarını değerlendirmek
istemektedirler. Eğitim sonuçları ölçülmezse, eğitimin başarılı ya da başarısız olduğunu bilemeyiz.
Yönetim uzmanları da, ölçemediğimiz şeyi yönetemeyeceğimizi belirtmişlerdir. Bu nedenle, eğitimlerin
etkinliğinin ölçülmesi büyük önem taşımaktadır.
Etkili bir eğitim; gereksinimlere dayanmalı, ulaşılabilir ve ölçülebilir amaçları içermeli, etkili
yöntemler kullanmalı, doğru yerde, doğru zamanda ve doğru kişiler için yapılmalı ve sonuçları
değerlendirilmelidir (Kirkpatrick, 2000). Eğitim kapsamında önceden belirlenen amaçlara ve hedeflere ne
ölçüde ulaşıldığını ortaya koymak amacıyla yürütülen tüm uygulamalar eğitimin değerlendirilmesi süreci
içinde yer almaktadır.
Çalışanlara verilen eğitim sonucu elde edilen bilgi, beceri ve davranışların iş sonuçlarına somut
katkısını ortaya koyabilmek için bazı ölçme ve değerlendirme yöntemleri geliştirilmiştir. Eğitim
sonuçlarının ölçülmesi ve değerlendirilmesi, belirlenen amaçlara ulaşıp ulaşılmadığı, varsa aksaklıkların
nerelerde olduğunun ortaya çıkarılması ve sonraki eğitim uygulamalarının daha iyi yürütülmesine
yardımcı olacaktır. Kısaca, değerlendirme, öğretim süreci ile ilgili kararları verebilmek için uygun olan
verilerin toplanması ve yorumlanması sürecidir.
Bu ünitede ölçme, ölçme türleri, değerlendirme, değerlendirmenin zamanlaması, değerlendirme
yaklaşımları, değerlendirme ölçütleri ve değerlendirme sürecinin aşamaları üzerinde durulacaktır.
EĞİTİMDE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
Ölçme, bireylerin ya da nesnelerin herhangi bir özelliğe sahip olup olmadığını, sahipse ne derece sahip
olduğu belirlenerek sonuçların simge, sıfat ya da sayılarla ifade edilmesidir (Tekin, 1996). Doğrudan ya
da dolaylı olarak gözlenen her şey ölçülebilir.
Ölçülecek özellik somut olarak doğrudan gözlenebiliyorsa ve bu özellik, ölçmede kullanılan aracın
niteliğiyle aynı ise buna doğrudan ölçme denir. Örneğin; bireyin ağırlığı, boy uzunluğu ve eğitimlere
katılım sıklığı gibi fiziksel özellikler doğrudan ölçülebilir. Dolaylı ölçmede, ölçülecek özellik doğrudan
değil de kendisiyle ilgili olduğu kabul edilen başka bir değişken gözlenerek ölçülür.
Bireyin zekâsı, kişiliği, eğitime karşı olan tutumu ve güdülenmesi gibi psikolojik özellikler dolaylı
olarak ölçülebilen özelliklere örnek olarak gösterilebilir. Örneğin, bireyin eğitimden duyduğu
memnuniyetini, ölçek maddelerine verdiği tepkilerden tahmin etmeye çalışırız. Görüldüğü gibi, fiziksel
özellikleri ölçmek, psikolojik özellikleri ölçmeye göre daha kolaydır. Çünkü insanların psikolojik
özelliklerinin doğrudan gözlenmesi mümkün değildir.
143
www.hedefaof.com
Doğrudan ve dolaylı ölçme kavramlarına kendi bireysel
farklılıklarınızı düşünerek birer örnek veriniz. Hangi özellikleriniz doğrudan hangileri
dolaylı ölçülebilir?
Değerlendirme, ölçme sonuçlarını bir ölçütle karşılaştırılarak ölçülen özellik hakkında bir karar verme
sürecidir. Ölçme, değerlendirmenin ön koşuludur. Başka bir deyişle, değerlendirme yapabilmek için
gerekli bilgiyi ölçme sağlamaktadır. Ölçme işleminin sonucu, tek başına değerlendirme yapmaya olanak
sağlamaz. Ölçme sonucunun anlamı olabilmesi için mutlaka onun bir ölçütle karşılaştırılması
gerekmektedir. Örneğin, işletmelerde eğitim programlarını belirli amaçlar doğrultusunda gerçekleştirir ve
sonucunu ölçeriz. Bu sonucu (ölçüm), işletmenin hedeflerine (ölçüt) göre yeterli ya da yetersiz gibi
yorum yapma bir karar verme (değerlendirme) sürecidir.
Görüldüğü üzere değerlendirme, ölçmeyi takip eden bir süreçtir. Özetle değerlendirme, üç ardışık
işlemden oluşmaktadır. Bunlar; ölçme sonucu elde edilen ve ölçüm dediğimiz gözlem verileri, verileri
karşılaştıracak bir ölçüt ve en sonunda kararını verdiğimiz değer yargısından oluşmaktadır. Ölçüm
sonuçları her zaman aynıdır fakat ölçüt değiştikçe değer yargısı da değişmektedir.
EĞİTİM SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
İşletmelerde eğitim programları planlanırken daha önceki ünitelerde belirtildiği üzere çözümleme,
tasarımlama, geliştirme, uygulama ve değerlendirme aşamaları özenle yürütülmelidir. Tekrar vurgulamak
gerekirse bu aşamalar kısaca şöyledir:
Çözümleme, örgütsel ve bireysel gelişimlerine yanıt verecek eğitim gereksinimlerinin belirlenmesi,
hedeflerin saptanması, olanakların gözden geçirilmesi ve önceliklerin belirlenmesi aşamasıdır.
Tasarımlama, saptanan gereksinimleri karşılayacak eğitim amaçlarının belirlenmesi, öngörülen
yeterlikleri kazandıracak içeriğin düzenlenmesi, öğretim yöntemlerinin seçilmesi, öğretim stratejilerinin
geliştirilmesi ve amaçlara ulaşma düzeyini değerlendirmeye dönük ölçme araçlarının hazırlandığı
aşamadır. Geliştirme, öğretme-öğrenme süreçlerinde kullanılacak olan materyallerin tasarımının
yapıldığı aşamadır. Uygulama aşaması, eğitimlerin sağlıkla yürütülebilmesi için gerçekleştirilecek olan
uygulamanın planlanması aşamasıdır. Son olarak değerlendirme aşaması ise, eğitimlerin uygulamada
sınanmasına ilişkin çalışmalar ve bu çalışmalardan elde edilen geribildirime dayalı olarak verilen
kararlardır (Şimşek, 2009). Başka bir deyişle değerlendirme, katılımcıların eğitimden memnuniyet
düzeyinin, edinilen bilgi ve beceri değişikliklerinin ve örgütsel kazanımların belirlenmesi aşamasıdır.
Değerlendirme sürecinde; işletmenin bir program kapsamındaki öğretim etkinlikleri, eğitime katılan
işgörenler, belirli bir içeriğin öğretimi için geliştirilmiş materyaller, öğrenilenlerin iş yaşamındaki
uygulamaları ya da eğitim yatırımının getirisi gibi çıktılar değerlendirilmenin nesnesi olabilir. Bunların
her birinde değerlendirmenin dayandığı temel ilkeler, süreçler ve ulaşılan yargılar farklılaşmaktadır.
Eğitim programlarının bireyin ve işletmenin amacına ulaşıp ulaşmadığını belirlemek, eğitim
programlarının iyileştirilmesine katkıda bulunmak, işgörenlerin başarısını izlemek, eğitimin devam edip
etmemesine karar vermek, belgeleme yapabilmek ve yeni kararlara temel oluşturabilmek için eğitim
sonuçlarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu anlamda, değerlendirmenin amaçları büyük önem
taşımaktadır çünkü değerlendirmede kullanılacak ölçütler, değerlendirmenin amacına göre değişiklik
göstermektedir. Bu nedenle hangi amaçla değerlendirme yapılacağına karar verilmesi, değerlendirme
sürecinin başarısını belirlemektedir.
Sonuç olarak bir kez daha yinelemek gerekirse değerlendirme; planlanmış olan, devam eden veya
tamamlanmış olan bir eğitimin mümkün olan en sistematik ve tarafsız biçimde değerlendirilmesidir.
Burada amaçlanan şey belirlenen amaçların geçerliliğini, etkililiği ve verimliliği, yaratılan etkiyi ve
sürdürülebilirliği tespit etmek suretiyle karar alma süreçlerine çıkarılan derslerin yansıtılmasıdır (Kusek
& Rist, 2004).
144
www.hedefaof.com
Değerlendirmenin Zamanlaması
Değerlendirmenin ne zaman yapılacağı işletmenin hedefleri ya da insan kaynakları ve eğitim bölümünün
amaçlarıyla yakından ilişkilidir. Ön değerlendirme (pretraining evaluation), gereksinimlerin ya da
verilecek olan eğitimde önkoşul olabilecek bilgi ve becerilerin belirlenmesine ilişkin kararlar alabilmek
için ara değerlendirme (formative evaluation), geliştirilen eğitim uygulanmadan önce test etmek için; son
değerlendirme (summative evaluation), eğitimin gelecekteki kullanımına ilişkin kararlar oluşturmak için,
izleme değerlendirmesi (follow-up evaluation), eğitimlerin uzun dönemli etkilerini araştırmak için
yapılmaktadır.
Ön Değerlendirme
Ön değerlendirme, eğitim etkinlikleri başlamadan önce katılımcıların o eğitimle ilgili ön bilgi düzeyini ya
da gereksinimlerini belirlemeye dönük bir değerlendirmedir. Çoğunlukla öntest olarak adlandırılan bu
süreçte belirlenen yeterliklerin, katılımcıların ne oranda sahip oldukları saptanarak varolan durum
tanımlanır. Örneğin, teknik beceri gerektiren eğitimler ya da yabancı dil eğitimleri için yapılan seviye
belirleme testleri ön değerlendirme sürecinde yapılmaktadır. Bu aşamada, bireylerin yeterlik düzeyini
saptamaya dönük testler uygulanmaktadır. Bu amaçla, birden çok ölçme aracı farklı zamanlarda
kullanılabilir. Sonuçta, bireyler başarı durumlarına göre sınıflandırılabilir. Sonuçların yorumlanması da
genellikle kolaydır.
Ön değerlendirme sizce hangi amaçlarla yapılmaktadır?
Ara Değerlendirme
Ara değerlendirme, eğitim programları devam ederken yapılan, amaçlara ne derece ulaşıldığını ve
kullanılan öğretim yöntemlerinin ve stratejilerinin uygunluğunu saptamaya ilişkin bir değerlendirmedir.
Bu değerlendirmenin temel işlevi, öğretim sırasında her konudaki öğrenme eksiklik ve aksaklıklarını
belirleyerek, bunların giderilmesi için gerekli önlemlerin alınmasıdır. Ara değerlendirme sonuçlarına göre
daha etkili, çekici, verimli, kullanışlı ve katılımcılar tarafından kabul gören bir eğitim sistemi
geliştirilebilir. Sonuçların yorumlanması kolay olmasına rağmen uygulamada genellikle yapılmayan bir
değerlendirmedir. Bu durum, sistemdeki olası hata ve eksikliklerin araştırılmasını ve gerekli
düzeltmelerin yapılmasını engeller.
Ara değerlendirme sürecinde en önemli sınırlılık yetişkin öğrenenlerin sınavlara karşı olan savunmacı
tutumlarıdır. Belirli bir yaşa, olgunluğa, mesleki kariyere ve statüye ulaşmış yetişkinler bilgi ve
becerilerinin test edilmesinden rahatsız olmakta hatta direnç göstermektedirler (Aydın, 2011). Bu nedenle
yapılacak olan değerlendirmenin amacının not vermekten çok var olan sistemin iyileştirilmesi için
yapılacağı katılımcılara çok iyi anlatılmalıdır.
Son Değerlendirme
Son değerlendirmenin amacı, uygulanan eğitim sisteminin amaçlara ulaşıp ulaşmadığını belirlemek ve
gelecekteki kullanımına ilişkin karar vermektir. İşletme görev alan karar verici kişilere eğitimin etkililiği
ve verimliliğiyle ilgili bilgi sağlamaktadır. Bu değerlendirmede katılımcıların, başarı düzeyini ölçmek
için kullanılan testler ve eğitim hakkındaki genel görüşlerini belirlemek için kullanılan ölçekler oldukça
sık kullanılır.
Son değerlendirme genellikle eğitimin sonunda uygulanır ve şu sorulara yanıt aranır:
•
Katılımcılar eğitim sonunda başarılı oldu mu?
•
Katılımcıların eğitim hakkındaki duygu ve düşünceleri nelerdir?
•
Eğitim için ne kadar süre harcanmıştır?
•
Eğitim, tasarım sürecinde planlandığı gibi uygulandı mı?
145
www.hedefaof.com
•
Eğitimdeki sınırlılıklar ve aksaklıklar nelerdir?
•
Eğitimin maliyeti ne olmuştur?
•
Beklenilmeyen çıktılar nelerdir?
Son değerlendirmenin çıktısı, süreç odaklı değil sonuç odaklıdır. Ayrıca son değerlendirme, beş adet
eğitim düzenlendi, toplam yetmiş kişi eğitimlere katıldı tanısı değildir. Başlangıçta saptanan eğitim
gereksinimlerinin karşılanıp karşılanmadığı ve eğitim yatırımının getirisiyle ilgili sonuçların
değerlendirilmesidir. Burada amaçlanan çıkarılan derslerin karar alma süreçlerine yansıtılmasıdır.
Unutulmamalıdır ki, değerlendirilmeyen eğitim sistemlerinin işlevsel olarak sürdürülmeye çalışılması pek
mümkün değildir.
İzleme Değerlendirmesi
Sistemin geliştirmesine dönük olarak yapılan izleme değerlendirmesi, öğrenmenin iş yaşamına
transferinin değerlendirilmesidir. Eğitim programlarının tamamlayarak görevi başına dönen
katılımcıların, öğrendikleri bilgi, beceri ve davranışlarını görevlerinde uygulama başarılarının
izlenmesiyle yapılan bir değerlendirme türüdür. Başka bir deyişle, bireylerin öğrendikleri bilgi, beceri ve
davranışların kalıcılığı ve bunun etkileri değerlendirilir.
Bu değerlendirmenin çıktısı, genellikle bir eylem planıdır. Bu planın ortaya çıkarılabilmesi için
öncelikle son değerlendirme sonuçları kullanılmakta ve gelecekteki uygulamalar için stratejik plan
hazırlanmaktadır. Burada vurgulamak istenen, izleme değerlendirmesinin son değerlendirmeyi
tamamlayıcı niteliğidir. Her ikisi de farklı sorular sormasına, bilgi ve analizleri farklı şekilde
kullanabilecek olmalarına rağmen birbirlerini desteklemektedir. Bu değerlendirme sisteminin kurulumu
ve sürdürülebilirliği kolay bir süreç değildir. Bunu yapmak için ısrarlı çaba, zaman, kaynak ve uygulayıcı
kurumlarda sürece inanan öncülere ihtiyaç vardır (Kusek & Rist, 2004).
Değerlendirme Yaklaşımları
Günümüzde kullanılan pek çok değerlendirme yaklaşımlarının başlangıcı, öğretim tasarımının sistematik
kuramlarına dayanmaktadır. Bu yaklaşımlarda daha çok amaca dönük değerlendirme yöntemlerinden biri
olan Kirkpatrick Değerlendirme Modeli kullanılmaktadır (Phillips, 1991). Donald Kirkpatrick tarafından
1959 yılında geliştirilmiş bu modelde, hiyerarşik olarak betimlenen, katılımcıların tepkisinin, öğrenme
miktarının, iş yaşamındaki davranışlarının ve gözlenen etkisinin ölçüldüğü dört aşamalı bir değerlendirme
modeli sunulmuştur (Kirkpatrick, 2000). Ancak Phillips (1996a), bu modelde eğitim yatırımının geri
dönüşünün hesaplanmadığını belirterek modele beşinci aşama olan eğitim yatırımının getirisi (Return on
Investment) aşamasını ekleyerek kendi modelini geliştirmiştir.
Amerikan Eğitim ve Geliştirme Derneği’nin sonuçlarına göre ise, dört aşamalı Kirkpatrick
Değerlendirme Modeli’ne eklenen Phillips’in beşinci aşaması ile oluşturulan beş aşamalı
Kirkpatrick/Phillips Değerlendirme Modeli’nin uygulamada en çok kullanılan değerlendirme yaklaşımı
olduğu belirtilmiştir (ASTD, 2009). Bu ünitede de Kirkpatrick/Phillips Değerlendirme Modeli üzerinde
durulacaktır. Bu modelde bir ileri aşamaya geçildikçe ölçüm zorlaşmakta, karmaşıklaşmakta ve maliyeti
artmaktadır. Ancak değeri ve güvenirliği de bir o kadar artmaktadır (Kirkpatrick, 1998).
Kirkpatrick/Phillips’in Beş Aşamalı Değerlendirme Modeli’nde yer alan aşamalar ve açıklamaları
sırasıyla şöyledir:
Resim 7.1: Donald L. Kirkpatrick
Resim 7.2: Jack Phillips
Kaynak: http://www.kirkpatrickpartners.com
Kaynak: http://www.roiinstitute.net
146
www.hedefaof.com
Tepkinin Değerlendirilmesi
Değerlendirme sürecinin ilk aşamasıdır. Katılımcıların uygulanan eğitime ilişkin görüş ve düşünceleri
belirlenir. Bu bilgiler, katılımcıların eğitimin hemen sonrasında doldurdukları ölçeklerle ya da anketlerle
elde edilir. Kullanılan veri toplama araçları; konu uzmanının yeterliğine, içeriğe, yönteme, materyale,
ortamına, süresine ve genel olarak eğitime ilişkin katılımcıların görüşlerini ölçen maddeler içermektedir.
Katılımcıların eğitim programına istekli katılıp katılmadıkları, beklentilerinin karşılanıp karşılanmadığı
ya da eğitimin yararlı olacağına inanıp inanmadıkları gibi düşünceleri de değerlendirilir.
Bu aşamanın uygulanması görece kolay olduğu için hemen hemen tüm eğitim programlarında
uygulanmaktadır. Amerikan Eğitim ve Geliştirme Derneği’nin yapmış olduğu eğitimin değeri isimli
araştırmasında da ankete yanıt veren insan kaynakları yöneticilerinin %92’sinin bu aşamada
değerlendirme yaptıklarını belirtilmiştir (ASTD, 2009).
Katılımcı tepkilerinin değerlendirildiği bu aşamada toplanan veriler, katılımcıların ne kadar öğrendiği
hakkında bilgi sağlamamaktadır. Örneğin katılımcı tepkilerinde, kullanılan eğitim materyalleri
hakkındaki görüşlerin olumlu olması içeriğin öğrenildiğini garantilemez. Ancak katılımcı tepkilerinin
değerlendirilmesi önemlidir. Böylece, katılımcıların eğitimden ne derece memnun kaldıkları saptanabilir
ve eğitimde yapılması gereken değişiklik ve iyileştirmeler konusunda bilgi toplanabilir. Topnanan bilgiler
daha sonra eğitime katılacak işgörenler için eğitimin tanıtılmasına da yardımcı olabilir.
Kirkpatrick (1998), katılımcıların tepkilerini ölçerken dikkat edilmesi gereken ilkeleri aşağıdaki
şekilde listelemiştir:
•
Amaçlarınızı belirleyin.
•
Tepki formu hazırlayın.
•
Görüş ve önerilerin yazılmasını teşvik edin.
•
Bütün katılımcılardan yanıt alın.
•
Katılımcıların dürüst yanıtlar vermesini teşvik edin.
•
Kabul edilebilir ölçütler geliştirin.
•
Ölçütlere göre tepkileri değerlendirin ve uygun eylem planı hazırlayın.
•
Tepkileri uygun biçimde işe koşun.
Öğrenmenin Değerlendirilmesi
Eğitim programlarında başarının değerlendirilmesi genel olarak; katılımcıların seçilmesi ve sıralanması,
ölçütlerin korunması, öğrenme güçlüklerinin belirlenmesi, öğrenme gelişiminin desteklenmesi, öğretim
ve öğrenme stratejilerinin etkililiğinin saptanması amacıyla yapılmaktadır (UN, 2001).
Öğrenmenin değerlendirilmesi aşamasında, eğitimin amaçları doğrultusunda katılımcıların ilke, teknik
ve süreçleri ne oranda öğrendiklerini belirleyen bilişsel sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Katılımcıdan
beklenen, öngörülen bilgi ve becerilerin öğrenilmesidir. Bu miktar ne kadar fazla ise eğitim de amacına
ulaşmış sayılmaktadır. Bu değerlendirme sonucunda katılımcıların hangi konuları iyi öğrendikleri hangi
konularda yetersiz oldukları da saptanabilir.
Bu aşamada genellikle eğitim öncesi ve sonrası uygulanan başarı testleri, anketler ya da benzetim
uygulamaları kullanılmaktadır.
Kirkpatrick (1998), katılımcıların başarılarını ölçerken dikkat edilmesi gereken ilkeleri aşağıdaki
şekilde listelemiştir:
•
Uygulayabilirseniz kontrol grubu kullanın.
•
Eğitim programı uygulamasının hem öncesinde hem de sonrasında bilgi, beceri ve tutumları
değerlendirin.
147
www.hedefaof.com
•
Bilgi ve tutumları ölçmek için kağıt/kalem testlerini, becerileri ölçmek için performans testlerini
kullanın.
•
Tüm katılımcılardan yanıt almaya çalışın.
•
Değerlendirme sonuçlarıyla uygun bir eylem planı hazırlayın.
Davranışların Değerlendirilmesi
Bu aşamada, katılımcıların eğitimde edindiği bilgi, beceri ve davranışları iş ortamında uygulayıp
uygulamadıkları, performanslarını artırıp artırmadıkları ölçülmektedir. Bilgi, beceri ve davranış
değişiklikleri ve bunların kullanım biçimlerinin ve sıklıklarının ölçüldüğü bu aşamada genellikle eğitim
öncesi ve sonrası performans farklılıkları değerlendirilir. Bu amaçla davranış değerlendirmesi, eğitim
etkinliğinden belli bir süre sonra katılımcıların kendisi, üstleri ya da astları ile anket, gözlem ve
görüşmelerle yapılmaktadır. Bunun için en uygun yöntem 3600 geribildirim sisteminin kullanılmasıdır.
Kısaca bu değerlendirmenin sonuçları eğitimlerin etkililiğiyle ilgili veri sağlamaktadır.
Eğitim programlarından sonra katılımcılardan öğrendiklerini görevlerinde uygulamaları beklenir.
Ancak, aradan çok fazla süre geçmesi, becerileri kullanmak için yeterli fırsat olmaması, araçların
kullanımında yaşanan aksaklıklar, yetersiz bütçe, zaman baskısı, iş arkadaşları ve yönetimin desteğinin
olmaması gibi nedenler öğrenmede transferi olumsuz etkileyebilmektedir (Noe, 2009).
Kirkpatrick (1998), katılımcıların davranışlarını ölçerken dikkat edilmesi gereken ilkeleri aşağıdaki
şekilde listelemiştir:
•
Uygulayabilirseniz kontrol grubu kullanın.
•
Katılımcılara davranışın yerleşebilmesi için belirli bir süre tanıyın.
•
Eğitim programı uygulamasının hem öncesinde hem de sonrasında değerlendirme yapın.
•
Katılımcının kendisi, amiri ya da astlarıyla anket ve/veya görüşmeler düzenleyin.
•
Tüm katılımcılardan yanıt almaya çalışın.
•
Belirli zaman aralılarında değerlendirmeyi tekrar yapın.
•
Fayda ve maliyeti göz önünde bulundurun.
Sonuçların Değerlendirilmesi
Uygulanan eğitim programının işletmenin hedeflerine ulaşıp ulaşmadığının değerlendirilmesidir. Sonuca
dönük değerlendirmede, eğitim sonrası kâr, satışlar, müşteri memnuniyeti, şikâyetler, kazalar, kalite ve
devamsızlık gibi konuların etkileri değerlendirilir. Sonuç raporu; üretimin arttığı, kalitenin iyileştirildiği,
kazaların sıklığında azalma olduğu, satışların ve kârın arttığı gibi konuları içermelidir. Kısaca, bu
aşamada eğitim programının etkililiği ölçülür. Eğitimin etkililiği, işletmenin ve eğitime katılan
işgörenlerin eğitimden gördüğü yararı ifade etmektedir (Noe, 2009).
Bu değerlendirmenin etkin olabilmesi için öncelikle eğitim yoluyla çözülebilecek sorunları iyi
belirlemek gerekmektedir. Genellikle her türlü sorunun çözümünde eğitim kurtarıcı bir seçenek olarak
görülmektedir. Oysaki asıl sorun eğitimle değil de öteki stratejilerle çözülebilen bir sorun olabilir.
Örneğin, işletmenin ücret politikası işgörenler için olumlu değilse, ne kadar eğitim alsalar da işgücü devir
oranları da yüksek olabilmektedir. Bu durumda ortaya çıkan sonuçların da birden fazla etkenin etkisi
altında olduğu da söylenebilir. Başka bir deyişle, ortaya çıkan sonuçların sadece eğitimin etkisiyle olup
olmadığını belirlemek de güç olmaktadır.
Kirkpatrick (1998), eğitimin sonuçlarını ölçerken dikkat edilmesi gereken ilkeleri aşağıdaki şekilde
listelemiştir:
•
Uygulayabilirseniz kontrol grubu kullanın.
•
Elde edilecek sonuçlar için belirli bir süre bekleyin.
148
www.hedefaof.com
•
Eğitim programı uygulamasının hem öncesinde hem de sonrasında değerlendirme yapın.
•
Belirli zaman aralılarında değerlendirmeyi tekrar yapın.
•
Fayda ve maliyeti göz önünde bulundurun.
•
Sonuçları ispatı mümkün değilse kanıtların yeterli olduğunu unutmayın.
Hassett’e (1992) göre, sonuçların değerlendirilmesinde mutlaka kâr ya da zarar odaklı bir
değerlendirme yaklaşımı gerekmemektedir çünkü çoğu zaman kâr amacı olan işletmelerde bile
gereksinim duyulan eğitimler, doğrudan kârı artırmaya dönük bir amaçla tasarlanmamaktadır. Örneğin,
çalışanların bireysel isteklerine göre planlanan eğitimler bu gruba girebilir.
Eğitim Yatırımının Değerlendirilmesi
Jack Phillips, eğitimin sonucunun parasal değeriyle eğitim programının maliyetini karşılaştırdığı beşinci
ve son aşamayı eklemiştir. Başka bir deyişle bu aşamada, eğitim programı sonucunda oluşan yararlarla
eğitim programının maliyeti karşılaştırılır ve sonuçta eğitim yatırımının kârlılığı, yüzde ya da
fayda/maliyet oranı olarak ifade edilir. Pek çok işletme bu aşamada daha az sayıda değerlendirme
yapmaktadır. Ancak, birçok uygulamada görülmektedir ki, her bir aşamada ölçüm yapılmazsa iyileştirme
çalışmaları da zorlaşmaktadır (Phillips, 1998a).
Yatırımın geri dönüşü yaklaşımı, tüm eğitim programları sonucunda uygulanamayabilir. Bunun için
en uygun eğitim programları; net biçimde belirlenen çıktılara sahip, düzenli olarak yürütülen, strateji
odaklı ve sonuçları olası öteki (eğitimden kaynaklanmayan) etkilerden ayrılabilen eğitimlerdir (Noe,
2009). Örneğin, kalitedeki değişimleri ya da kaza oranlarını hesaplamak, bireylerarası iletişim ya da
çatışma yönetimi sonuçlarını hesaplamaya göre daha kolaydır. Bu süreç, kolay ve hemen
hesaplanabilecek bir durum değildir. Katılımcıların ve yönetimin desteği olmadıkça ya da insan
kaynakları bölümü bu sonuçlara gereksinim duymadıkça eğitim yatırmının geri dönüşünü hesaplamak
uygun olmayacaktır.
Phillips (1996b), eğitim yatırımının değerlendirilmesi sürecinde temel basamakları aşamalı olarak
aşağıdaki biçimde belirtmiştir:
1.
İş başındaki uygulamaların ne oranda ölçülebilir sonuçlar ortaya çıkardığını belirleyin.
2.
Eğitimin etkilerini, sonuçları etkileyecek olası öteki etkilerden ayrıştırın.
3.
Sonuçların parasal değere dönüştürülmesini sağlayın.
4.
Eğitim programının maliyetini belirleyin.
5.
Parasal değer ile maliyeti karşılaştırın.
Eğitimden sağlanan ölçülebilir sonuçlardan bazıları; maliyet tasarrufu, daha çok üretim, daha iyi ürün,
daha iyi hizmet ya da daha az devamsızlık olabilir. Kısaca, eğitimden sağlanan finansal fayda
belirlenenerek hesaplamalara başlanır.
Eğitim yatırmının işletmeye ne oranda ve hangi boyutlardan kâr sağladığına ilişkin bilgilerin
sunulduğu bu değerlendirme yaklaşımında, eğitimin etkilerinin olası öteki etkilerden ayrılması büyük
önem taşımaktadır. Bu aşamanın güvenirliğini ve doğruluğunu sağlamak için sadece eğitimden
kaynaklanan etkilerin belirlenmesi gerekmektedir. Bu etkilerin belirlenmesiyle eğitim yatırımının
getirisinin hesaplanması kolaylaşacaktır.
Phillips (1998b), uygulanan eğitim programının etkilerinin öteki etkilerden ayrılması boyutunda
kullanılabilicek bazı yaklaşımlar önermiştir. Bunlar; kontrol grubunun kullanılması, eğilimlerin
çözümlenmesi, tahmin modelleri, üst yönetimin, katılımcıların ve onların yöneticilerinin tahminleri,
müşterinin, uzmanın ve astların görüşlerinin alınmasıdır.
Kontrol Grubu: Eğitim programlarının etkisini ayrıştırmakta kullanılan güvenilir yöntemlerden
birisidir. Bu yaklaşımda, bir grup eğitim almakta ve diğer benzer bir grup ise eğitim almamaktadır.
149
www.hedefaof.com
Performanslar arasındaki farklılık, genellikle eğitim programının etkisine bağlanır. Doğru
oluşturulduğunda ve uygulandığında kontrol grubu eğitim programlarının etkilerini belirlemede
kullanılabilecek en etkin yöntemdir. Uygulanan eğitim programı önemli bir farklılık ortaya çıkarırsa,
eğitim almayan kontrol grubunda yer alan çalışanların da daha sonra eğitim alması sağlanmalıdır.
Eğilimlerin Çözümlenmesi: Bu yaklaşımda, eğitim programı öncesi çıktıları ile eğitim programı
sonrası çıktıları karşılaştırılarak aradaki farklılıklar saptanır. Bu sonuç, eğitim programının etkileri olarak
nitelendirilir. Bu yaklaşım, görece basit, ekonomik ve çok çaba gerektirmediği için tercih edilmektedir.
Ancak, süreç içinde performansı etkileyen yönetim uygulamaları, örgüt kültürü ya da yetersiz donanım
gibi öteki değişkenleri göz ardı edebilmektedir.
Tahmin Modelleri: Bu yaklaşımda, eğitimin etkilerini ayırmak için tahmin modelleri oluşturulur.
Burada öncelikle hiç eğitim yapılmasaydı işletmede nasıl bir sonuç elde edileceğine ilişkin tahminler
yapılır. Örneğin, varolan bilgi ve deneyimle uygulanması düşünülen proje nasıl sonuçlanacaktır? Daha
sonra gerçek eğitimin tamamlanmasından sonraki sonuçlar, tahmini değerle karşılaştırılır ve eğitimin
yararı belirlenir. Bu yaklaşım, eğilimlerin çözümlenmesi yöntemine göre daha analitik ve
matematikseldir.
Katılımcıların Tahmini: Katılımcıların eğitim programı sonucunda kendi performansları hakkındaki
gelişmeleri saptamasıdır. Burada katılımcıların kendi performansları konusundaki algıları ölçülmektedir.
Eğitim programı sonrasında oluşan bu gelişmeyi tahmin etmeleri ya da bu konuda ne kadar ilerledikleri
sorulur. Bu yaklaşımın en önemli sınırlılığı sadece tahmine dayalı olmasıdır. Bu nedenle elde edilen bilgi
güvenilir olmayabilir.
Katılımcıların Yöneticilerinin Tahmini: Katılımcıların amirleri eğitimin etkisini belirlemeye çalışır.
Bu süreçte, aynı tahmini yöneticilerin yapması istenir. Aynı sorular bu kez, katılımcıların yöneticilerine
sorulmaktadır. Bu tahminde, yöneticilerin gözlemleri ve izlenimleri önemlidir. Bu yaklaşım da bir önceki
yaklaşım gibi öznel olduğu için kendi içinde aynı sınırlılıkları göstermektedir.
Üst Yönetimin Tahmini: Üst yönetim eğitimin etkisini tahmin etmeye çalışır. Eğitim programına
bağlı olarak oluşan gelişmelerin tahmin edildiği bir değer açıklanır. Bu yaklaşımda yönetim, tahmin
etmek için doğru bilgiye sahip olmayabilir. Ayrıca, üst yönetimin baktığı işletmenin makro sonuçlarıyla
eğitim sonuçları gibi mikro sonuçlar birbirleriyle uygun biçimde ilişkilendirilmelidir. Ancak, yöntemin
uygulanması basit ve ekonomiktir.
Müşterilerin Görüşleri: Bazı durumlarda, müşterilerden de işgörenlerin performansları hakkında
bilgi toplanabilir. Örneğin, işletmenin sunduğu ürün ve hizmet anlayışında farklılıkların oluşup
oluşmadığı müşterilere sorulabilir. En sık kullanılan biçimi, müşterilerle doğrudan iletişim kuran
işgörenlerin, satış ya da müşteri hizmetleri konusundaki eğitimlerinden bir süre sonra yapılan müşteri
anketleri ya da telefon görüşmeleridir.
Uzman Görüşü: İşletmeden bağımsız olarak çalışan uzman kişilerin süreç içinde görüşlerinin
alınmasıdır. Uzman, akademik eğitimine ve geçmiş performansına bakılarak özenle seçilmelidir.
Astların Görüşleri: Bazı durumlarda eğitime katılan işgörenlerin eğer varsa astlarından da bilgi
toplanabilir. Astların, üstlerinin eğitim sonrası performanslarında ne oranda gelişme sağladığını tümüyle
tahmin etmeleri beklenemez. Ancak, genellikle anket ve görüşmelerle toplanan bu bilgiler, eğitim sonrası
performansa ait başka açılardan geribildirim sağlayarak diğer yaklaşımların sonuçlarına destek olabilir.
Uygulanabilirlik, doğruluk, güvenilirlik, maliyet ve süre ölçütleri dikkate alınarak bu yaklaşımlardan
en uygunu seçilmelidir. Genellikle en az iki yaklaşımın uygulanması önerilmektedir, çünkü birden fazla
yöntem kullanmak daha güvenilir bilgi toplanmasına yardımcı olmaktadır.
Ayrıca bu aşamada parasallaştırılmayan yararların da belirlenmesi gerekmektedir. Üretim miktarı,
maliyet tasarrufu ve kalite gibi ölçülebilir sonuçların parasal değerlere dönüştürülmesi kolaydır. Ancak,
işletme kültürü, işgörenlerin güdülenmesi, iş doyumu, örgütsel iletişim, örgütsel bağlılık ve işletmenin
imajı gibi öznel faydaların parasallaştırılması ise daha zordur. Eğer süreçte, bu değer hesaplanamıyorsa
bile parasallaştırılamayan faydalar olarak sınıflandırılmalıdır.
150
www.hedefaof.com
Eğitim yatırımının geri dönüşünün hesaplanması için maliyetlerin de net olarak belirlenmesi
gerekmektedir. Her zaman hesaplanması kolay olmasa da maliyetler tek tek sınıflandırılmalı, detaylı
biçimde açıklanmalı ve en son toplam maliyet belirtilmelidir. Yatırımın geri dönüşü hesaplamalarında
çeşitli formüller kulanılmaktadır. Bunlar, standart finansal hesaplama formülleridir. Öncelikle maliyetfayda oranı hesaplanır. Sonraki aşamada, programın net faydası ve maliyeti arasındaki ilişki yüzde olarak
hesaplanır.
Çizelge 7.1’de Kirkpatrick/Phillips Değerlendirme Modeli’nde yer alan aşamalar ve bu aşamalarda
ölçülmek istenen amaçlar yer almaktadır.
Çizelge 7.1: Kirkpatrick/Phillips Değerlendirme Modeli
Aşamalar
Kirkpatrick/Phillips
Sorular
Değerlendirme Modeli
1
Tepki
Katılımcıların programa karşı tepkileri nasıldır?
2
Öğrenme
Katılımcılarda hangi bilgi, beceri ya da tutum değişiklikleri
olmuştur? Ne kadar?
3
Davranış
Katılımcılar öğrendiklerini iş başında uyguluyorlar mı?
4
Sonuç
İş başındaki uygulamalar işletmede nasıl sonuçlar ortaya
çıkarmıştır?
5
Yatırımının Getirisi (ROI)
Sonuçların parasal değeri programın maliyetini geçiyor mu?
Özetle belirtmek gerekirse; birinci aşamada, eğitime katılan işgörenlerin eğitim programına karşı
memnuniyetleri ve öğrendiklerini görevlerinde nasıl uygulayacaklarıyla ilgili bilgiler toplanır. İşletmeler
genellikle bu aşamayı, eğitim programının hemen sonunda uyguladıkları ölçekler ya da anketlerle
ölçmektedirler. İkinci aşamada, özellikle başarı testleri kullanılarak, işgörenlerin eğitimden hangi
düzeyde neler öğrendikleri saptanır. Böylece bilgi, beceri ya da tutumlardaki değişimler belirlenmeye
çalışılır. Üçüncü aşamada, katılımcıların tamamlanan eğitimden öğrendiklerini işe uygulayıp
uygulamayacakları çeşitli ölçme araçları kullanılarak belirlenmeye çalışılır. Dördüncü aşamada,
işgörenlerin eğitim programından öğrendiklerini görevlerinde uygulamaları sonucunda oluşan, kalite,
maliyet ve müşteri memnuniyeti gibi çıktılar ölçülmeye çalışılır. Beşinci aşamada ise, eğitim programı
sonucunda oluşan faydalarla eğitim programının maliyeti karşılaştırılır ve eğitim yatırımının kârlılığı
hesaplanır.
Değerlendirme Ölçütleri
Eğitim sonuçlarının değerlendirilmesi sürecinde hangi aşama kullanılırsa kullanılsın, işlevsel bir
değerlendirme yapabilmek için uyulması gereken bazı temel ölçütler bulunmaktadır. Bunlar; kullanışlılık,
yapılabilirlik, uygunluk ve doğruluk olmak üzere dört başlık olarak aşağıda açıklanmıştır (JCSEE, 1981):
Kullanışlılık
Uygulanan eğitim programlarının sonuçlarını elde etmek isteyen bölümün ya da bireylerin
gereksinimlerini karşılamaya dönük bilgilerin üretilmesidir. Kullanışlılık ölçütü; değerlendirmecilerin
değerlendirme raporunu isteyen bölümü ve bireyleri iyi tanıması, onların gereksinim duyduğu bilgileri
belirlemesi, güvenilir olması, topladığı bilgileri zamanında ve anlaşılır bir dille raporlamasını
kapsamaktadır (Şimşek, 2009). Bu ilkeler uygulandığında değerlendirme, bilgi verici ve gelecekteki
kararlarda etkili olabilmektedir.
Yapılabilirlik
Bu ölçüt, değerlendirmenin etkinliğini ve verimliliğini artırmayı amaçlamaktadır. Değerlendirme
gerçekçi, tamamlanabilir ve ekonomik olmalıdır. Amaçlara ulaşabilmek için pratik olmalı ve gereğinden
fazla kaynak kullanılmamalıdır. Bireylerin ve bölümlerin gereksinimleri doğrultusunda, onların politik ve
kültürel çıkarları arasında denge göz ardı edilmemelidir. Bunun için ilgili her kesimden bilgi toplanmalı
ve ekonomik olarak maliyeti düşük tutmaya özen gösterilmelidir.
151
www.hedefaof.com
Uygunluk
Bu ölçüt değerlendirmenin, katılımcılara zarar vermeyecek biçimde yasal ve ahlaki ilkeleri göz önünde
bulundurarak yürütülmesidir. Değerlendirme sonuçlarından pek çok kişi etkilenebilir. Bunun için baştan
tarafların sorumlulukları üzerinde uzlaşılmalı, çıkar çatışmaları açık biçimde ele alınmalı, etik kurallara
bağlı kalınmalı, bulgular açıklanmalı ve dürüstçe raporlaştırılmalı ve mali sorumluluklar yerine
getirilmelidir.
Do!ruluk
Doğruluk ölçütü, değerlendirme sonuçlarını gerçeğe uygun ve güvenilir biçimde olduğu gibi
yansıtılmasını amaçlamaktadır. Bunun gerçekleşmesi için değerlendirmenin kapsamlı olması, geçerli ve
güvenilir ölçümlerle veri toplaması, yorumların bulgulara dayanması ve raporlaştırmanın nesnel olması
gereklidir. Başka bir deyişle, doğruluk, değerlendirmenin gerçeği olduğu gibi ortaya koyması ve eğitimin
değerini tam olarak yansıtması gerekmektedir.
DE#ERLEND!RME SÜREC!N!N A"AMALARI
Eğitim programlarının değerlendirilmesi, bu etkinliklerin sonuçlarının önceden saptanmış amaçlar ile
karşılaştırılması ve elde edilen sonuçların amaçlara ne ölçüde ulaşıp ulaşılmadığını belirleme süreci
olduğunu belirtmiştik. Bu karşılaştırma sonucunda, harcanan para, emek, zaman, malzeme gibi
olanakların, elde edilen sonuca değip değmediği ortaya çıkarılabilmektedir.
Değerlendirme sürecinde önemli noktalardan biri değerlendirme yapmaya karar verme aşamasıdır.
Yasal zorunluluklar, kaynakların yeterli olması, koşulların uygunluğu, işlevsel sonuçlara ne oranda
ulaşılacağı ve yeni kararlar için değerlendirme sonuçlarının gerekliliği gibi ölçütler değerlendirmeyi
başlatma kararını etkileyen başlıca etkenler olabilmektedir.
Başarılı değerlendirme uygulamalarında, sürece herkesin katılımı gerektiğinden değerlendirmenin
niçin gerekli olduğunun tüm işgörenler açısından anlaşılması da büyük önem taşımaktadır.
Değerlendirme sürecini iyi yönetebilmek için değerlendirme sürecine karar verdiğimiz andan itibaren
sonuç raporunun yazılmasına kadar geçen süreçte izlenmesi gereken ve Çizelge 7.2’de de belirtilen
basamakları göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Bunlar; değerlendirmenin tasarımı, verilerin
toplanması, çözümlenmesi, yorumlanması ve raporlaştırılmasıdır. Hiyerarşik biçimde ilerleyen bu
aşamalar etkili biçimde uygulanırsa, değerlendirme sonucu da o kadar kullanışlı ve uygulanabilir
olabilecektir.
Çizelge 7.2: De!erlendirme Sürecinin A"amaları
Tasarımlama
Değerlendirme sürecinde ilk adım, yapılacak etkinliklerin planlanmasının oluşturulduğu tasarım
aşamasıdır. İyi tasarımlanmış bir değerlendirme, çalışma zamanı ve maliyeti en uygun düzeyde tutarak,
ortaya çıkan bulgular ve önerilerin gücünü artırmakta ve sonuçlar üzerindeki olası tehditleri azaltarak
değerlendirme kalitesini en üst düzeye çıkarmaktadır. Ayrıca değerlendirme süreci tamamlandığında,
sorularımız yanıtlanmış ve işletmenin gereksinimlerini karşılanmış olmalıdır.
152
www.hedefaof.com
Bu aşamada ilk yapılması gereken iş, değerlendirme amacının belirlenmesidir. Amaçları ne kadar
belirgin bir değerlendirme yapılırsa, planlanan etkinliklerin o kadar etkili ve verimli bir biçimde
uygulanması ve daha kullanışlı değerlendirme sonuçları elde edilmesi olanaklı olacaktır.
Bu aşamada, değerlendirmenin başarı ölçütleri de seçilmelidir. Bunlar; öğrenme ürünleri, duygu ve
düşünceler olabileceği gibi müşteri memnuniyeti, satışların artışı gibi işletmeye yansıyan sonuçlar ya da
maliyetlerin hesaplanması da olabilmektedir. Burada önemli olan, eğitim programı sonunda nelerin
ölçüleceği belirlenmeli ve belirlenen öğretim amaçlarına göre ölçütlere karar verilmelidir.
Değerlendirmenin başarı ölçütleri seçildikten sonra, değerlendirmede hangi yaklaşım türünün
kullanılacağına karar verilmelidir. Örneğin, eğitim programı sonrası katılımcıların eğitimden ne oranda
memnun kaldıklarını ölçüp, bir sonraki eğitimde bu konuda düzeltmeler yapmak, öteki katılımcıları
eğitime katılmalarını teşvik etmek istiyorsak, tepkilerin değerlendirilmesi yaklaşımını uygulamak yeterli
olacaktır.
Kısacası, bu aşamada eğitimin etkililiğini belirlemek için gerekli olan bilgilerin kim tarafından, ne
kadar, ne zaman, hangi araçla toplanacağı, istatistiksel olarak nasıl çözümleneceği ve nasıl
değerlendirileceği belirlenmelidir. Gerekli olan bilgiler toplandıktan sonra uygun tekniklerle
çözümlenerek sonuçlar açık ve uygun bir dille raporlaştırılır.
Verilerin Toplanması
Değerlendirme, öğretim amaçlarının ne oranda gerçekleştiği konusunda sistematik olarak verileri
toplanması, işlenmesi, çözümlenmesi ve yorumlanması sürecidir. Verilerin toplanması aşamasında,
değerlendirmenin tasarımında seçilen ve uygulanan iş planları doğrultusunda ne tür bilginin, ne zaman,
kimlerden toplanacağı ve toplanan bilgilerin nasıl değerlendirileceği kararlaştırılır.
Veri Toplama Araçları
Değerlendirmenin önemli bir boyutu veri toplama araçlarının geliştirilmesidir. Bu araçlar yardımıyla,
öğretim amaçlarına ne oranda ulaşıldığı konusunda geribildirim almaya çalışılmaktadır. Bu aşamada,
öncelikle gözlem sonuçlarını sayısallaştırmaya dönük ölçme işlemleri yapılır. Sonrasında ölçme
sonuçlarına dayalı olarak belirli değer yargıları oluşturulur. Değerlendirmeci, kendi geliştireceği ya da
daha önceden geliştirilmiş çeşitli veri toplama araçlarından yararlanabilir. Bu kapsamda ölçek, anket,
başarı testi, denetim listesi ya da gözlem formları gibi çok çeşitli ölçme araçları kullanılabilir.
Çizelge 7.3: Eğitim Sonuçlarının Değerlendirilmesinde Kullanılabilecek Ölçme Araçları
Sonuçlar
Örnekler
Nasıl Ölçülür?
Duygusal Sonuçlar
Eğitimden memnuniyet
Tutum ölçekleri
Katılımcıların güdülenmesi
Görüşme
Anket
Bilişsel Sonuçlar
Davranışsal Sonuçlar
Genel Sonuçlar
Eğitim Yatırımının
Yeni yasal düzenlemeleri öğrenme
Başarı testi
Güvenlik kurallarını öğrenme
Gözlem
Proje bütçesine karar verme
Görüşme
Bilgisayarda etkili sunumlar hazırlama
Gözlem
Forklifti başarıyla kullanabilme
Denetim listesi
Yeni bilgisayar programını kullanma
Görüşme
Patent sayısının artması
Gözlem
Müşteri şikâyetlerinin azalması
Performans kayıtları
Yeni projelerin onaylanması
Raporlar
Kârın artması
Eğitim programının maliyetiyle
faydalarını karşılaştırmak
Geri Dönüşü
153
www.hedefaof.com
Ölçekler
Katılımcıların eğitim programı hakkında değer, inanç, eğilim ve tercihlerini saptamaya yönelik araçlardır.
Çok çeşitli türleri olmakla birlikte, yaygın olarak kullanılan Likert tipi ölçeklerdir. Bu tip ölçeklerde, bazı
ifadeler yer almakta ve her birine katılım düzeylerini belirten seçenekler bulunmaktadır. Bu seçeneklerde,
çoğunlukla beşli derecelendirme kullanılmaktadır. Katılımcıların eğitim programıyla ilgili görüşleri;
kesinlikle katılmıyorum (1), katılmıyorum (2), kararsızım (3), katılıyorum (4), kesinlikle katılıyorum (5)
seçeneklerinden birini işaretleyerek değerlendirilmektedir. Her bir seçenek, bireyin işaretlediği ifadeyi ne
oranda onayladığını belirtmektedir.
Bu tip ölçeklerde katılımcılara soru sorulmaz. Açık bir biçimde ifade edilmiş bir cümle oluşturulur ve
katılımcılar, her ifadeyi okuduktan sonra kendilerine uygun gelen seçeneği işaretlemektedirler. Bu ifade
olumlu bir cümle ise “kesinlikle katılıyorum” yanıtına beş puan, “kesinlikle katılmıyorum” yanıtına bir
puan verilir. İfade olumsuz bir cümle ise, puanlama tersine olur ve beş puan “kesinlikle katılmıyorum”
yanıtına verilir. Bu şekilde, katılımcıların her ifadeye verdikleri yanıtlar toplanarak toplam puan elde
edilir. Toplam puan, bireyin eğitim programı hakkındaki görüşlerine, tutumlarına ya da tercihlerine ait
puanıdır. Derecelendirme her zaman beşli ölçekte olmayabilir ama genellikle tek sayıya dayalı ölçekler
kullanılır.
Ölçek maddelerini geliştirme aşamasında bazı konulara dikkat etmekte yarar bulunmaktadır. Bunları
kısaca aşağıdaki biçimde belirtmek olanaklıdır:
•
Olumlu ve olumsuz ifadeleri dengeli dağıtın.
•
Olabildiğince tek kavramla ilişkili ifadeler kullanın.
•
Katılımcıların tümünün onaylayacağı ya da onaylamayacağı ifadelerden kaçının.
•
Cümlelerde “genellikle, daima, tümü, hiçbiri, asla” gibi sözcükler kullanmayın.
•
Açık ve basit bir dille doğrudan ifadeler kullanın.
•
Belirsizlik taşıyan ve her anlama gelebilecek ifadeler kullanmayın.
•
Kültürel olarak duyarlılık yansıtan sorular sormayın.
•
Her ifadeyi olabildiğince kısa yazın.
Aşağıda eğitim değerlendirme ölçeği örnek olarak sunulmuştur.
154
www.hedefaof.com
Eğitim Değerlendirme Formu
Bu form, katıldığınız eğitim programıyla ilgili görüşlerinizi değerlendirmek için hazırlanmıştır. Böyle bir
değerlendirmede sizin görüşlerinizin nesnelliği büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, form üzerinde
isimlerinizi yazmayınız ve her maddeyi dikkatle okuduktan sonra size en uygun gelen seçeneği
işaretleyiniz.
A. Eğitimci
Çok
Zayıf
Zayıf
Orta
İyi
Çok
İyi
Bilgi ve tecrübesini kolaylıkla aktarabilmiştir.
1
2
3
4
5
Sunuş becerileri etkilidir.
1
2
3
4
5
Uygulamaya yönelik örnekler vermiştir.
1
2
3
4
5
Grupla kurduğu iletişim olumludur.
1
2
3
4
5
Eğitim süresini verimli kullanmıştır.
1
2
3
4
5
Gösterilen slaytlar, evraklar vs. yeterlidir.
1
2
3
4
5
Eğitimde verilen kitap içeriği yeterlidir.
1
2
3
4
5
Eğitim salonu bu eğitim için uygundur.
1
2
3
4
5
Molalardaki ikramlar yeterlidir.
1
2
3
4
5
Kapsam olarak yeterlidir.
1
2
3
4
5
Güncel bir içeriğe sahiptir.
1
2
3
4
5
Süresi yeterlidir.
1
2
3
4
5
Performansıma olumlu katkıda bulunacaktır.
1
2
3
4
5
Beklentilerimi tam olarak karşılamıştır.
1
2
3
4
5
Genel olarak başarılı bir eğitimdir.
1
2
3
4
5
B. Eğitim Materyalleri
C. Eğitim Ortamı
D. Eğitim
Anketler
Belirli bir konuyla ilgili fikirleri, görüşleri, tercihleri, davranışları, beklentileri ve eğilimleri belirlemek
amacıyla seçeneklere dayalı bilgi toplayan araçlardır. Katılımcıların kişisel bildirimine dayandığı için çok
güvenilir bir ölçme aracı değildir. Verilen yanıt doğru olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, anketler
eğitim sonuçlarını değerlendirmek için değil, eğitime katılan katılımcıların algılarını belirlemek için
tercih edilmektedir. Kısaca, anket formlarıyla katılımcıların kişisel görüşlerine dayalı bir değerlendirme
yapılmaktadır. Değerlendirme sonucu elde edilen bilgilerin eğitimin başarısı olarak yorumlanmaması
gerektiği unutulmamalıdır.
Anket sonuçları katılımcıların görüşlerini belirlemek, durumu değerlendirmek ve karşılaştırmalar
yapmak için kullanılabilir. Burada önemli olan gereksinim duyulan bilginin doğru biçimde ifade
edilmesidir. Gereksinim duyulan bilgi ne kadar iyi tanımlanırsa, anket sorularının ifade edilmesi ve
seçilmesi de o kadar kolay olabilmektedir. Soruların hangi konular üzerinde yoğunlaşacağı ya da hangi
konuların kapsam dışında bırakılacağı insan kaynakları bölümünün belirleyeceği gereksinimler
155
www.hedefaof.com
doğrultusunda değişir. Örneğin, insan kaynakları bölümünün gereksinim duyduğu bilgi, eğitim programı
sonrası katılımcıların memnuniyet durumlarını ve önerilerini belirlemek olabilir. Bu durumda anketin
soruları bu amaçlarla uyumlu olmalıdır.
Anket soruları, yapılandırılmış ve yapılandırılmamış olarak düzenlenip uygulanabilir. Yapılandırılmış
anket sorularının yanıt seçenekleri sunulmuştur. Katılımcı, çoktan seçmeli sorularda olduğu gibi
kendisine en uygun seçeneği işaretleyebileceği gibi seçenekler arasında sıralama da yapabilir.
Yapılandırılmamış anket sorularında ise, katılımcılar için yanıt seçenekleri verilmemiştir. Burada,
katılımcıya kendi görüşlerini özgürce ifade edebilmesi için açık uçlu sorular sorulmaktadır. Bu tür
sorular, katılımcının analiz ve sentez düzeyinde görüşlerini değerlendirmek için kullanılmaktadır.
Örneğin, katılımcılardan var olan durumu değerlendirmeleri ya da gelecek için yeni proje önerileri
istenebilmektedir.
Genel olarak anket sorularını geliştirme ve uygulama aşamalarında bazı konulara dikkat etmekte yarar
bulunmaktadır. Bunları kısaca aşağıdaki biçimde belirtmek olanaklıdır (Gegez, 2010, Şimşek, 2009):
•
Anket formunda yer alan ilk soruların dikkat çekici olmasını sağlayın.
•
Yanıtlaması zor soruları kolay sorulardan sonra sorun.
•
Sorular basit ve anlaşılır olsun.
•
Olabildiğince kısa ifadeler kullanın.
•
Olumlu tümcelere ağırlık verin.
•
Soruları mantıksal bir sıra içinde düzenleyin.
•
Birbiriyle ilişkili soruları aynı bölümde toplayın.
•
Sorularda yönlendirme içeren ifadelerden kaçının.
•
Gerçekdışı varsayımlara dayanan sorular sormayın.
•
Bir soru içinde birden fazla soru sormayın.
•
Hatırlanmayacak detayları sormaktan kaçının.
•
Anketin biçimsel görünüşüne özen gösterin.
•
Maddeleri ve sayfaları numaralandırın.
•
Yararlı, kısa ve anlaşılır bir yönerge hazırlayın.
•
Kapak yazısı koymaya özen gösterin.
•
Gerekli durumlarda izleme çalışması yapın.
•
Yapılandırılmış seçenekler sağlamaya özen gösterin.
•
Sonunda katılımcılara teşekkür etmeyi unutmayın.
Başarı Testleri
Katılımcıların, eğitim programındaki içerikle ilgili konularda bilişsel yeterliklerini ölçen araçlardır.
Öğrenme çıktılarını ölçme amacıyla kullanılmaktadır. Bu testler, yanıtı kimin oluşturduğuna bağlı olarak
nesnel yanıtlı ve serbest yanıtlı testler olarak sınıflandırılmaktadır.
Nesnel yanıtlı testlerde, sorular sorulmakta ve yanıtlar için olası seçenekler de listelenmektedir. Başka
bir deyişle, hem soruları hem de yanıt seçeneklerini testi geliştiren kişiler hazırlar, eğitime katılanlar ise
yalnızca yanıtları işaretleyerek belirtirler. Çoktan seçmeli sorulardan oluşan yabancı dil sınavları buna
örnek olarak gösterilebilir. Serbest yanıtlı testlerde ise sadece soru sorulur ve yanıtı katılımcıların
oluşturmaları istenmektedir. Bunu yaparken yanıtı istedikleri gibi oluşturabilirler.
156
www.hedefaof.com
Eğitim sonuçları değerlendirilirken; nesnel yanıtlı test türlerinden doğru-yanlış, çoktan seçmeli,
eşleştirmeli ve boşluk doldurmalı testlerden ya da serbest yanıtlı test türlerinden yararlanılarak
katılımcıların öğrenme çıktıları ölçülebilir.
Doğru-yanlış testleri; verilen ifadelerdeki önermelere doğru-yanlış ya da evet-hayır biçiminde yanıt
verilen testlerdir. Her maddenin olası iki yanıtı bulunmaktadır (Atılgan, 2011). Bu tür testlerle,
katılımcıların bilişsel alandaki anımsama ya da kavrama türü yeterlikleri ölçülmektedir.
Çoktan seçmeli testler; katılımcıların sorulara yanıt verirken sunulan seçenekler arasından birini doğru
yanıt olarak işaretlediği testlerdir. Yanıtlayıcıdan beklenen; soruyu okuması, çeldiriciler arasından doğru
seçeneğe karar vermesi ve işaretlemesidir. Eğitim sonrasında kullanımı en yaygın olan test türüdür.
Eşleştirmeli testler; birbiriyle ilişkili iki ayrı grupta yer alan bilgilerin belirli bir kurala göre
eşleştirilmesine dayanan testlerdir. Bu tür testlerde genellikle iki ayrı sütun halinde sorular ve seçenekler
listelenir. Soruların ve seçeneklerin önünde rakamlar ve harfler yer alır. Katılımcı, her soruya karşılık
gelen seçeneği belirleyerek uygun yeri işaretler.
Boşluk doldurmalı testler; tümcedeki eksiği belirleyerek uygun sözcükle doldurmayı öngören
testlerdir. Bu tür testlerde boşluğa gelecek sözcük tümüyle katılımcının kendi bulduğu bir sözcük
olabileceği gibi, listelenen sözcüklerden uygun olanın belirlenmesi biçiminde de uygulanmaktadır
(Şimşek, 2009).
Serbest yanıtlı testler; yanıtları tümüylekatılımcıların oluşturduğu testlerdir. Katılımcının daha
ayrıntılı yanıt yazmak zorunda olduğu durumlarda uzun yanıtlı testler, görece daha kısa yanıtlar verdiği
testlere de kısa yanıtlı testler kullanılmaktadır. Katılımcının özellikle akıl yürütme ve durumu
değerlendirme gibi ileri düzeyde öğrenme tepkilerini ölçmek istediğimizde, serbest yanıtlı testler
önerilmektedir.
Başarı testleri geliştirilirken öncelikle öğretim amaçlarına bakılmakta ve kazandırılması istenen
yeterliklere göre test türüne karar verilmektedir. Türü ne olursa olsun, test maddelerini yazarken şu
konulara dikkat etmelidir (Şimşek, 2009, s.168):
•
Öğretim amaçlarını temel alın.
•
İyi bir test planı hazırlayın; öğrenilecek konular ve kazanılacak çıktılar arasında ilişki kurun.
•
Açık ve anlaşılır sorular sorun.
•
Bilinmesi gerekenleri sorun. Testin amacı sağlıklı bir geribildirim sağlamaktır.
•
En uygun uyarıcı türünü (doğru/yanlış, çoktan seçmeli, eşleştirmeli, boşluk doldurmalı vb.)
kullanın.
•
Kültürel açıdan yansızlığa özen gösterin.
•
Puanlama anahtarı oluşturun.
•
Başka sorunun yanıtına ilişkin ipucunu sağlayan maddeler yazmayın.
•
Zorunlu olmadıkça olumsuz soru tümcesi yazmamaya özen gösterin.
•
Çok basit, tahmine dayalı ya da belirsiz yanıtlar isteyen sorular sormayın.
•
Nesnel yanıtlı testlerde her sorunun tek doğru yanıtı olmalıdır.
•
Testin bütününde baskı hatası olmaması için önceden kontrol edilmelidir.
•
Tümceler yazım, dilbilgisi ve anlam kuralları açısından denetlenmelidir.
•
Hazırlanan testin öndenemesini yapın ve sorunlu olan maddeleri iyileştirin.
Aşağıda sigortacılık eğitimi sonucunda uygulanan başarı testi maddelerinden örnekler sunulmuştur.
157
www.hedefaof.com
Sigortacılık Eğitimi Test Soruları
Bu test, Sigortacılık Modülü’nün öğretim hedeflerine ne derece ulaştığını ölçmek amacıyla
hazırlanmıştır. Katılımcıların eğitim öncesi ve eğitim sonrası başarı düzeylerindeki değişim seviyesi; bu eğitim
için başarı ölçütü olarak kabul edilmektedir.
Değerlendirme Yönergesini ve soruları dikkatlice okuyunuz. Yanıtları kurşun kalemle yanıt kağıdına
işaretleyiniz. Toplam soru sayısı 40, sınav süresi 20 dakikadır. Yanlış doğruyu götürmez. Başarılar dileriz.
1-25 arasındaki sorular çoktan seçmeli soru tipindeki başarıyı ölçmek amacıyla düzenlenmiştir.
Soruları okuyup size en uygun gelen seçeneğin harfini yuvarlak içine alarak yanıtlayınız.
1-
Aşağıdakilerden hangisi DASK’ın kaynaklarından birisidir?
a. Vergiler
b. Fonlar
c. Özel sektör katkısı
d. Milli Reasürans ödemeleri
e. Dask primleri
26-30 arasındaki sorular, boş bırakılan yerlere uygun kavramları yerleştirebilmedeki başarıyı ölçmek
amacıyla düzenlenmiştir. Kavramları temsil eden harfleri uygun boşluklara yazarak yanıtlayınız. Her
bir boşluk, bir seçeneğe karşılık gelecek şekilde düzenlenmiştir.
26- Yardımcı peronelin sigorta işlemleri yapma yetkisi alabilmesi için en az
ay çalışması gerekmektedir.
a. 3
b. 6
c. 12
d. 18
e. 24
31-35 arasındaki sorular, konuyla ilgili verilen cümlelerin doğru ya da yanlış olduğuna karar verebilmedeki
başarıyı ölçmek amacıyla düzenlenmiştir. Doğru olduğunu düşündüğünüz ifade için “D” harfini, yanlış
olduğunu düşündüğünüz ifade için ise “Y” harfini yuvarlak içine alarak soruları yanıtlayınız.
31- D / Y
Teknik personelin poliçe satışı sırasında yapacakları tanıtımlarda ve
bilgilendirme notlarında bağlı oldukları acentanın unvanını yazmaları
gerekmektedir.
36-40 arasındaki sorular, iki grup halinde verilen ve birbiriyle ilgili olan öğelerin doğru bir biçimde
eşleştirilmesindeki başarıyı ölçmek amacıyla düzenlenmiştir. Her soruda seçeneği temsil eden harfi,
cümlenin başındaki boşluğa yazınız ve cümlelerle seçenekleri eşleştiriniz. Cümlelerle eşleşmeyen
seçenekleri dışarıda bırakınız.
36- ___ TOBB
37- ___ Hazine Müsteşarlığı
38- ___ Sigorta Acenteleri İcra Komitesi
39- ___ Sigorta Acentesi
40- ___ Sigorta Tahkim Komisyonu
a. Sigortacılık sektörünün denetimini yapar.
b. Acenteler listesi oluşturur.
c. Acentelere eğitim verir.
d. Sigota acenteleri sektör meclisini seçer.
e. Sigorta acenteleri icra komitesini oluşturur.
f. Sözleşmede doğan anlaşmazlıkları çözer.
g. Sigorta şirketlerinin sözleşmelerine aracılık
eder.
Test bitmiştir.
158
www.hedefaof.com
Başarı testi geliştirirken öncelikle öğretim amaçlarına bakılır ve
kazandırılması öngörülen yeterlikler belirlenir. Bu yeterliklerin neler olduğu tümcelerde
yer alan yüklemlerde açıkça bellidir. Sizce gözlenebilir ve ölçülebilir yüklemler nelerdir?
Denetim Listeleri ve Gözlem Formları
Katılımcıların eğitimde edindiği bilgi, beceri ve davranışları iş ortamında ne oranda uyguladıkları
konusunda gözlem yapmak istediğimizde denetim listeleri ya da gözlem formları kullanarak
değerlendirme yapılabilir.
Kontrol listesi olarak da adlandırılan denetim listesi, katılımcının eğitim sonrası performansına ve
davranışına ilişkin kapsamlı ve güvenilir bilgi sağlayan bir ölçme aracıdır. İşin temel ölçütlerinin
uygulanması konusunda ifadeler içermektedir. Belirlenmiş özelliklerin ne oranda uygulandığı, uygulanma
sıklığı ya da yoğunluğu konusunda betimlemeler yapılır. Gözlenecek davranışın uygulanması “X” ve
“” gibi işaret ya da “Evet” “Kısmen” ve “Hayır” gibi kelimelerle gösterilir. Her iki durumda da sonuçlar
sayısallaştırılır. Eğitim sonrası beklenen davranışların çokluğuna ve uygunluğuna belirlenen puanlar
verilerek toplam sonuca göre karar verilir.
Gözlem formları kullanılarak da öğrenme çıktıları gerçek koşullarda izlenerek doğrudan bilgi
toplanabilir. Gözlemler, katılımcıların performansı hakkında doğru ve çabuk bilgiler sağlayabilir.
Özellikle uzun süre devam eden katılımcı gözlemlerle elde edilen bilgiler gerçekçi ve işlevseldir. Ancak,
gözlenen kişiler değerlendirildiklerini biliyorlarsa ve toplanan bilgilerin eğitim amaçlı kullanılacağı
kendilerine açıklanmadıysa, gözlenen kişiler doğal davranmayabilir.
Genel olarak denetim listeleri ya da gözlem formları geliştirilirken bazı konulara dikkat etmekte yarar
bulunmaktadır. Bunları kısaca aşağıdaki biçimde belirtmek olanaklıdır:
• Katılımcıları yansız örneklemle seçmeye çalışın.
• Gözlenebilecek olan davranışları ve işlem basamaklarını listeleyin.
• Birden fazla gözlemci kullanın.
• Gözlemcileri önceden yetiştirin.
• Ortak bir kodlama sistemi geliştirin.
• Gözlenen katılımcıları rahatsız etmemeye özen gösterin.
• Gözlem sonuçlarını bağlamsal bilgilerle destekleyin.
• Formun öndenemesini yapın ve geribildirimleri dikkate alın.
Aşağıda eğiticilerin eğitimi programından sonra kullanılabilecek eğitici becerileri gözlem formu
örneği sunulmuştur. Bu eğitime katılan eğiticilerin, kendi sundukları eğitimlerde belirlenen yeterlikleri ne
oranda gösterdikleri değerlendirmeci tarafından gözlenerek değerlendirilebilir.
Ölçme Araçlarında Bulunması Gereken Özellikler
Eğitim sonuçlarını değerlendirirken veri toplama sürecinde kullanılan ölçme araçlarının sahip olması
gereken bazı özellikler bulunmaktadır. Hangi veri toplama aracı kullanılırsa kullanılsın, bu araçlar
güvenilir ve geçerli olmalıdır. Güvenirlik, bir ölçme aracının tutarlı ölçüm yapabilmesi; geçerlik ise
ölçme aracının ölçmek istediğini ölçebilme derecesidir.
Başka bir deyişle güvenirlik; ölçme aracının, ilgili özelliğin gerçek büyüklüğüne yakın ölçme
yapabilme (hatasız ölçme) gücü; geçerlik ise ölçme aracının neyi ölçmek (hangi amaç) için
geliştirilmişse, başka özellikleri karıştırmadan sadece o özelliği ölçebilme yeterliğidir (Erkuş, 2006). Bu
iki özellik birbiriyle yakından ilişkilidir.
Bir ölçme sonucuna, katılımcının o gün hasta olması gibi bireyden; donanım eksikliği, yetersiz ışık
gibi ölçme yapılan ortamdan; ölçmeyi yapan kişiden ya da iyi geliştirilmemiş ölçme aracından
kaynaklanan hatalar karışabilir. Tüm bu sorunlar dikkate alınarak, katılımcıyı aynı araçla çok sayıda
ölçsek ve bu ölçümlerin ortalamasını alsak, bu ortalama puanın bireyin gerçek puanına yaklaştığı
gözlenir. Bu durum güvenirlik anlayışının temelini oluşturmaktadır (Erkuş, 2006). Örneğin, eğitim
sonunda birinci değerlendirmede yüksek performans göstermiş katılımcıların çoğu bir süre sonra ikinci
değerlendirmede tam tersi bir durum yaşamışlarsa, burada ölçme aracının güvenirliği sorgulanabilir
çünkü iki ölçüm arasında beklenen tutarlılık beklenen düzeyde olmamıştır.
Her ölçme aracı belirli bir amaç için geliştirilir. Dolayısıyla, her ölçme aracının ölçmeye çalıştığı bir
özellik bulunmaktadır. Geçerlik, söz konusu bu özelliklerin doğru olarak belirlenmesidir. Belirli bir amaç
için geliştirilen geçerli bir ölçme aracı başka bir amaç için geçerli olmayabilir. Ölçme amacı farklılaştıkça
ölçme aracının türü aynı olsa bile soruları değişecektir.
159
www.hedefaof.com
Eğitici Becerileri Değerlendirme Formu
Eğitimci:
Eğitimin Adı:
Değerlendirici:
Tarih:
Eğiticinin göstermiş olduğu bilgi ve becerileri lütfen aşağıdaki derecelendirme sistemini
kullanarak işaretleyiniz:
1. Eğitici alanında yeterlidir.
2. Eğitici alanında biraz yeterlidir.
3. Eğiticinin alanında desteğe gereksinimi vardır.
İçeriğin Sunumu
Başlangıçta eğitimi genel olarak tanıtma
1
2
3
İçeriği uygun biçimde düzenleme
1
2
3
İşlevsel örnekler kullanma
1
2
3
Bilinmeyen teknik terimleri tanımlama
1
2
3
Açık ve anlaşılır dil kullanma
1
2
3
Etkili öğretim yöntemleri kullanma
1
2
3
Görsel-işitsel ortamlardan yararlanma
1
2
3
Önemli noktaları tekrar özetleme
1
2
3
Etkinliklerin yönergelerini açıklama
1
2
3
En son genel bir değerlendirme yapma
1
2
3
Zamanı verimli biçimde kullanma
1
2
3
Katılımcılarla göz teması kurma
1
2
3
Sıcak ve içten davranma
1
2
3
Katılımı destekleme
1
2
3
Sesini etkili biçimde kullanma
1
2
3
Katılımı destekleme
1
2
3
Yapıcı eleştiri ve önerilere açık olma
1
2
3
Soru sormaya teşvik etme
1
2
3
Uygun durumlarda tartışmalara yer verme
1
2
3
Bireysel farklılıkları dikkate alma
1
2
3
Uygun durumlarda geribildirim verme
1
2
3
Beden Dili
Katılımcılarla Etkileşim
Ayrıca, ölçme aracının geçerli olabilmesi için öncelikle tutarlı ölçüm yapması gerekmektedir. Başka
bir deyişle, ölçme aracı neyi ölçerse ölçsün güvenilir olması gerekmektedir. Farklı ölçümlerle tutarlı
sonuç alındıktan sonra ölçülen özelliğin gerçekten ölçülmek istenen özellik olup olmadığı sorgulanabilir
160
www.hedefaof.com
(Şimşek, 2009). Örneğin, katılımcıların tamamladıkları eğitim sonrası başarılarını ölçmek amacıyla
geliştirilen bir test, gerçekte onların tüm iş performanslarını ölçüyor olabilir. Bu durumda, ölçüm
sonuçları tutarlı olsa bile, söz konusu ölçme aracının geçerliğinden söz edilemez.
Verilerin Çözümlenmesi ve Yorumlanması
Tasarım aşamasında ne tür verilerin toplanacağı, bunların nasıl işlenip çözümleneceği ve nasıl
değerlendirileceği belirtilmelidir. Bu aşamada toplanan verilerin çözümlenmesi ve yorumlanması
yapılmaktadır. Kısaca, verilerin herkesin anlayacağı biçimde düzenlenmesi gerekmektedir.
Verilerin çözümlenmesi ve yorumlanması; değerlendirmenin amaçları doğrultusunda toplanan
verilerin kaydedilmesi, düzenlenmesi, sınıflandırılması, hesaplanması, özetlenmesi ve yorumlanmasıdır.
Veriler küçük gruptan toplanmışsa kağıt-kalem kullanarak düzenlenerek hesaplanabilir. Ancak, katılımcı
sayısının fazla olduğu durumlarda istatistiksel bilgisayar programları kullanmak en güvenilir yoldur.
İstatistiksel bilgisayar programları, çözümlemelerde kullanılan formüller ve bu formüllerin nasıl
uygulanması gerektiği konusunda oldukça kolaylık sağlamaktadır.
Bu aşamada en önemli konu değerlendirmeyi yapacak kişinin, istatistiksel çözümlemenin ne olduğu,
hangi verilerle hangi çözümlemelerin yapılabileceği ve sonuçların nasıl yorumlanacağı konusunda bilgi
sahibi olmasıdır. Değerlendirme ekibinde bu yeterliklere sahip işgören yoksa işletme dışından da bu
hizmet satın alınabilir.
Uygun istatistiksel yöntemlerle çözümlenen veriler, değerlendirme amaçları doğrultusunda
yorumlanır. Başka bir deyişle, ortaya çıkan sonuçlara bir anlam verilir. Değerlendirmecinin yorumu
ortaya çıkan ölçme sonuçlarına dayandığı ölçüde nesnel olacaktır. Ölçme sonuçlarına dayanmayan
yorumlar yapmamaya özen gösterilmelidir çünkü öznel yorumlar değerlendirme sürecinin başarısı
hakkında bir gösterge olamaz.
Raporlaştırma
Değerlendirme sürecinin son aşamasıdır. Raporlaştırma, değerlendirme sürecini belgeleme, üst yönetime
bilgi sağlama, katılımcılara geribildirim verme, yol gösterme ve ileride yapılacak değerlendirmeler
konusunda kaynak oluşturma açısından büyük önem taşımaktadır.
Değerlendirme raporunda, değerlendirme sürecinin bütün aşamaları açıklamalarıyla birlikte ayrı ayrı
başlık olarak yer almalıdır. Bu raporda, değerlendirmeye niçin gereksinim duyulduğu, tasarımı, verilerin
toplanması, çözümlenmesi, yorumlanması, öneriler, eylem planları, değerlendirme sürecinde yer alan
katılımcıların ve değerlendirici ekibin sorumlulukları ayrıntılı olarak yer almalıdır.
Raporda istatistiksel olarak çözümlenen verilerin herkes tarafından kolaylıkla algılanması ve
anlaşılması için görsellerin kullanılması önerilmektedir. İşlenmiş veriler ve hesaplamalarla ortaya çıkan
sonuçlar; tablolar, grafikler, diyagramlar ya da şekillerle ifade edildiğinde daha kolay anlaşılmaktadır.
Değerlendirme sonuçları, hedef kitleye göre ayrıntılı ya da genel ifadelerle sunulmaktadır. Örneğin,
eğitim ve insan kaynakları bölümü için çok ayrıntılı, üst yönetim için özet ve işletmenin öteki çalışanları
için özet ya da çok kısa bir sonuç raporu yeterli olabilir. Sonuç raporu; toplantı, elektronik posta ya da
örgütsel yayınlar aracılığıyla çalışanlara duyurulabilir.
Sonuç olarak, hazırlanan değerlendirme raporu, özellikle uygulanan eğitim programındaki
iyileştirmeler ve gelecek uygulamalar için oldukça önemlidir.
161
www.hedefaof.com
Özet
İşletmeler her yıl eğitim programlarına önemli
miktarda yatırım yapmaktadırlar. Bu anlamda
işletmeler, eğitimleri kendi başarılarında fark
yaratmak için bir strateji olarak görmektedirler.
Dolayısıyla eğitimlerin çıktılarını ölçmek ve
sonuçları değerlendirmek işletmeler için büyük
önem taşımaktadır. Başka bir deyişle işletmeler,
eğitim etkililiğini ölçmek istemektedirler.
Eğitimin etkililiği, işletmenin ve eğitime katılan
işgörenlerin eğitimden gördüğü yararı ifade
etmektedir.
Günümüzde en çok kullanılan değerlendirme
yaklaşımı Kirkpatrick/Phillips’in Beş Aşamalı
Değerlendirme
Modeli’dir.
Bu
modelde,
öncelikle katılımcıların eğitimle ilgili tepkileri
ölçülür, daha sonraki aşamada eğitimin amaçları
doğrultusunda katılımcıların bilgi ve becerileri ne
oranda öğrendikleri saptanır. Üçüncü aşamada,
yeni bilgi ve becerilerin katılımcılar tarafından iş
ortamına ne oranda aktarıldığı belirlenmeye
çalışılır. Dördüncü aşamada, uygulanan eğitim
programının işletmeye sağladığı faydalar
saptanır. Beşinci ve son aşamada ise, eğitim
yatırımının geri dönüşü hesaplanır.
Eğitim sonuçlarının değerlendirilmesi, eğitime
katılan bireylerin eğitim hakkındaki görüşlerinin,
edinilen bilgi ve beceri değişikliklerinin ve
örgütsel kazanımların belirlenmesidir.
Eğitim sonuçlarının değerlendirilmesi sürecinde
hangi aşama kullanılırsa kullanılsın, işlevsel bir
değerlendirme yapabilmek için uyulması gereken
bazı temel ölçütler bulunmaktadır. Bunlar;
kullanışlılık, yapılabilirlik, uygunluk ve doğruluk
ölçütleridir.
Eğitim programlarının bireyin ve işletmenin
amacına ulaşıp ulaşmadığını belirlemek, eğitim
programlarının
iyileştirilmesine
katkıda
bulunmak, işgörenlerin başarısını izlemek,
eğitimin devam edip etmemesine karar vermek,
belgeleme yapabilmek ve yeni kararlara temel
oluşturabilmek
için
eğitim
sonuçlarının
değerlendirilmesi gerekmektedir.
Değerlendirme sürecini iyi yönetebilmek için
değerlendirme sürecine karar verdiğimiz andan
itibaren sonuç raporunun yazılmasına kadar
geçen süreçte izlenmesi gereken bazı aşamalar
bulunmaktadır. Bu aşamalar; değerlendirmenin
tasarımı, verilerin toplanması, çözümlenmesi,
yorumlanması ve raporlaştırılmasıdır. Hiyerarşik
biçimde ilerleyen bu aşamalar etkili biçimde
uygulanırsa, değerlendirme sonucu da o kadar
kullanışlı ve uygulanabilir olabilecektir.
Değerlendirmenin
amaçları
büyük
önem
taşımaktadır, çünkü değerlendirmede kullanılacak
ölçütler,
değerlendirmenin
amacına
göre
değişiklik göstermektedir. Bu nedenle hangi
amaçla değerlendirme yapılacağına karar
verilmesi, değerlendirme sürecinin başarısını
belirlemektedir.
Değerlendirme, işletmenin amaçlarıyla ilişkili
olarak çeşişti zamanlarda yapılmaktadır. Ön
değerlendirme, gereksinimlerin ya da eğitimde
önkoşul olabilecek bilgi ve becerilerin
belirlenmesine ilişkin kararlar alabilmek için; ara
değerlendirme, geliştirilen eğitim uygulanmadan
önce test etmek için; son değerlendirme, eğitimin
gelecekteki
kullanımına
ilişkin
kararlar
oluşturmak için, izleme değerlendirmesi,
eğitimlerin uzun dönemli etkilerini araştırmak
için yapılmaktadır.
162
www.hedefaof.com
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangi özellik doğrudan
ölçülebilir?
6. Değerlendirme sürecinin hangi aşamasında
değerlendirici kişilerin sorumlulukları belirlenir?
a. Önbilgi
a. Raporlaştırma
b. Ağırlık
b. Verilerin toplanması
c. Yetenek
c. Tasarımlama
d. Zekâ
d. Verilerin çözümlenmesi
e. Öğrenme biçimi
e. Değerlendirmeye kakar verilmesi
2.
Aşağıdaki
ifadelerden
hangisi
son
değerlendirmenin amaçlarından biri değildir?
7. Aşağıdakilerden hangisi bireylerin yeni bilgi
ve becerileri ne oranda öğrendiğini ölçen bir
araçtır?
a. Katılımcıların önbilgilerini belirlemek
a. İş doyumu ölçeği
b. Üst yönetime geribildirim vermek
b. Başarı testi
c. Programı iyileştirmek
c. Anket
d. Katılımcıların başarılarını saptamak
d. Tutum ölçeği
e. Eğitimin etkiliğiyle ilgili veri sağlamak
e. Güdülenme ölçeği
3. Aşağıdaki değerlendirme yaklaşımlarından
hangisinde katılımcıların eğitimle ilgili görüş ve
önerileri toplanır?
8. Aşağıdakilerden hangisi nesnel yanıtlı test türü
değildir?
a. Eğitim yatırımının değerlendirilmesi
a. Serbest yanıtlı testler
b. Sonuçların değerlendirilmesi
b. Doğru-yanlış testleri
c. Davranışların değerlendirilmesi
c. Çoktan seçmeli testler
d. Öğrenmenin değerlendirilmesi
d. Boşluk doldurmalı testler
e. Tepkinin değerlendirilmesi
e. Eşleştirmeli testler
4. Aşağıdakilerden hangisi bir değerlendirme
ölçütü değildir?
9. Aşağıdaki özelliklerden hangisi bir ölçme
aracının farklı zamanlarda tutarlı ölçüm yaptığını
belirtir?
a. Yapılabilirlik
a. Etkililik
b. Kullanışlılık
b. Çekicilik
c. Doğruluk
c. Geçerlik
d. Kârlılık
d. Güvenirlik
e. Uygunluk
e. Uygunluk
5. Aşağıdaki değerlendirme yaklaşımlarından
hangisinde bireyin öğrendiklerini iş başında ne
oranda uyguladığı ölçülmeye çalışılır?
10. Eğitim sonuçlarını değerlendirme raporu
kimlere sunulabilir?
a. Eğitim yatırımının değerlendirilmesi
a. İşletmenin hissedarlarına
b. Sonuçların değerlendirilmesi
b. Müşterilere
c. Davranışların değerlendirilmesi
c. Reklam şirketlerine
d. Öğrenmenin değerlendirilmesi
d. Yan sanayinin üst yönetimine
e. Tepkinin değerlendirilmesi
e. İşletmenin insan kaynakları bölümüne
163
www.hedefaof.com
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
Sıra Sizde 2
Ön değerlendirme yapılırken genel olarak iki
amaç dikkate alınmaktadır. Birincisi; eğitim
programına katılan bireylerin, o konunun ön
koşulu olabilecek nitelikteki giriş davranışlarına
ne oranda sahip olduklarını belirlemektir. İkincisi
ise, verilen eğitim programının öngördüğü bilgi
ve becerileri, katılımcıların ne oranda sahip
olduklarını belirlemektir. İkinci olarak açıklanan
bilgi, gerçekte katılımcıların öntest puanlarıdır.
Bu puanla, ayrıca aynı katılımcılardan eğitim
programı sonrası elde edilen sontest puanları
arasında karşılaştırma yapılarak katılımcıların
başarılarıyla ilgili genel bir değerlendirme
yapabiliriz.
1. b Yanıtınız yanlış ise “Eğitimde Ölçme ve
Değerlendirme” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
2. a Yanıtınız yanlış ise “Son Değerlendirme”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
3. e Yanıtınız yanlış ise “Değerlendirme Türleri”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
4. d Yanıtınız
yanlış
ise
“Değerlendirme
Ölçütleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
5. c Yanıtınız yanlış ise “Değerlendirme Türleri”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
6. c Yanıtınız
yanlış
ise
“Değerlendirme
Sürecinin Aşamaları” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
Sıra Sizde 3
Ölçme ve değerlendirme alanında öğrenme
çıktılarıyla test maddeleri arasındaki ilişki
sorgulandığında test maddelerinde yer alan
yüklemlerin ölçülebilir ve gözlenebilir olmasına
özen gösterilir. Kavrama düzeyinde bir öğrenme
çıktısını ölçmek için test maddesinde betimleme,
açıklama, belirleme ya da özetleme gibi bireyden
istenen tepki türleri yazılabilir. Örneğin,
“Aşağıdaki resimlerde gösterilen güvenlik
kurallarını açıklayınız.” Analiz düzeyinde bir
öğrenme çıktısını ölçmek için test maddesinde
ayırt etme, çözümleme, hesaplama, karşılaştırma,
eleştirme, tartışma, sınıflandırma ya da çözme
gibi bireyden istenen tepki türleri yazılabilir.
Örneğin, “Yeni eğilimlere dayalı olarak insan
kaynakları eğitiminin geleceğini tartışınız.” Bu
konuda ayrıntılı bilgi için, ölçme ve
değerlendirme ya da eğitimde program geliştirme
kitaplarında yer alan “Öğretim Amaçlarının
Sınıflandırılması” başlıklı konulara bakılabilir.
7. b Yanıtınız yanlış ise “Veri Toplama Araçları”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
8. a Yanıtınız yanlış ise
Araçları.” başlıklı konuyu
geçiriniz.
“Veri Toplama
yeniden gözden
9. d Yanıtınız yanlış ise “Ölçme Araçlarında
Bulunması Gereken Özellikler” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
10. e Yanıtınız yanlış ise “Raporlaştırma” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
Ölçülecek özellik somut olarak doğrudan
gözlenebiliyor ve ölçülebiliyorsa buna doğrudan
ölçme dediğimizi daha önce açıklamıştık.
Örneğin; ağırlığımız, boyumuzun uzunluğu ve
sahip olduğumuz kitaplarımızın sayısı gibi
fiziksel özellikler doğrudan ölçülebilir. Dolaylı
ölçmede, ölçülecek özellik doğrudan değil de
kendisiyle ilgili olduğu kabul edilen başka bir
değişken gözlenerek ölçülmektedir. Örneğin;
zekâ, yetenek, önbilgi, öğrenme biçimi, tutumlar,
güdülenme, denetim odağı, kişilik özellikleri ya
da inançlar dolaylı ölçmeyle ölçülebilmektedir.
164
www.hedefaof.com
Yararlanlan Kaynaklar
ASTD. (2009). The Value of Evaluation:
Making Training Evaluations More Effective:
Executive Summary. Alexandria, VA: ASTD
Noe, R. A. (2009). İnsan Kaynaklarının
Eğitimi ve Geliştirilmesi
(Çev. C.Çetin).
İstanbul: Beta.
Aydın, İ. (2011). Kamu ve Özel Sektörde
Hizmet İçi Eğitim El Kitabı. Ankara: Pegem
Akademi.
Phillips, J. J. (1991). Handbook of Training
Evaluation and Measurement Methods. (2nd
ed.). Houston, TX: Gulf.
Atılgan, H. (2011). Doğru-Yanlış Testleri. İçinde
H. Atılgan. (Ed.). Eğitimde Ölçme ve
Değerlendirme (ss.203-222). Ankara: Anı.
Phillips, J. J. (1996a). Measuring ROI: The Fifth
Level of Evaluation. Technical & Skills
Training, 10-13.
Erkuş, A. (2006). Sınıf Öğretmenleri İçin
Ölçme ve Değerlendirme: Kavramlar ve
Uygulamalar. Ankara: Ekinoks.
Phillips, J. J. (1996b). How Much is the Training
worth? Training and Development, 50(4), 2024.
Gegez, A. E. (2010). Pazarlama Araştırmaları
(3. Baskı). İstanbul: Beta.
Phillips, J. J. (1998a). ROI: The Search for Best
Practices. In D. L. Kirkpatrick (Ed.) Another
look at Evaluating Training Programs (pp.
210-215). Alexandria, VA: ASTD.
Hassett, J. (1992). Simplifying ROI. Training,
29 (9), 53-57.
Phillips, J. J. (1998b). What Was the Training? In
D.L. Kirkpatrick (Ed.) Another Look at
Evaluating Training Programs (pp. 216-219).
Alexandria, VA: ASTD.
Joint Committee on Standards for Educational
Evaluation. (JCSEE). (1981). Standards for
Evaluations
of
Educational
Programs,
Projects, and Materials. NY: McGraw-Hill.
Şimşek, A. (2000). Eğitim İletişimi. Eskişehir:
Anadolu Üniversitesi.
Kirkpatrick, D. L. (1998). Great Ideas Revisited
(p.3-8). In D. L. Kirkpatrick (Ed.) Another Look
at Evaluating Training Programs. Alexandria,
VA: ASTD.
Şimşek, A. (2009). Öğretim Tasarımı. Ankara:
Nobel.
Tekin, H. (1996). Ölçme ve Değerlendirme (10.
Baskı). Ankara: Yargı.
Kirkpatrick, D.L. (2000). Evaluating Training
Programs: The Four Levels. In G.M. Piskurich,
P.Beckschi & B.Hall (Eds.). The ASTD
Handbook of Training Design and Delivery
(pp. 133-146). NY: McGraw-Hill.
United Nations. (2001). Train the Trainer:
Training
Fundamentals,
Instructor’s
Reference Manual. NY: United Nations.
Kusek, J. Z. & Rist, R. C. (2004). Ten Steps to a
Results-Based Monitoring and Evaluation
System: A Handbook for Development
Practitioners. Washington, DC: The World
Bank.
165
www.hedefaof.com
8
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Seçilmiş işletmelerde eğitim ve geliştirme çalışmalarının durumunu açıklayabilecek,
İşletmelerdeki eğitim ve geliştirme sistemlerinin ortak yönlerini belirtebilecek,
Eğitim ve geliştirme çalışmalarının işletmelere göre farklılaşan yönlerini tartışabilecek,
İşletmelerdeki eğitim ve geliştirme çalışmalarının iyileştirmeye açık alanlarını belirtebilecek,
Seçilmiş işletmelerde eğitim ve geliştirme etkinliklerinde gözlenen yeni eğilimleri tartışabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Eğitim Gereksinimi
Öğrenme Modülü
Gelişim Olanağı
Eğitim İşbirlikleri
Eğitim Akademisi
Akreditasyon
Ölçme ve Değerlendirme
Eğitim Ataması
Eğitim Programı
İç ve Dış Eğitimci
İçindekiler

Giriş

Koç Topluluğu Eğitim ve Geliştirme Çalışmaları

Arkas Holding Eğitim ve Geliştirme Çalışmaları

Eti Eğitim ve Geliştirme Çalışmaları

Türkcell Akademi Eğitim ve Geliştirme Çalışmaları

Yapı Kredi Akademi Eğitim ve Geliştirme Çalışmaları

Sonuç
166
www.hedefaof.com
Kurumsal Uygulamalar
ve Yeni Eğilimler
GİRİŞ
İşletmeler değer zincirlerinde bulunan tüm paydaşların öğrenme ve gelişimlerine katkıda bulunmak
amacıyla sahip oldukları iç ve dış kaynaklardan yararlanarak eğitim ve geliştirme çalışmaları
yürütmektedirler. Bazı işletmelerde bu hizmetler daha çok çalışanlara dönük olarak gerçekleştirilirken
bazılarında bayileri, tedarikçileri, hatta çalışanların ailelerini bile kapsamaktadır (Şimşek & Eroğlu,
1998). Aynı şekilde, bazı işletmelerdeki eğitim ve geliştirme hizmetleri stratejik bir etkinlik olarak ve
belirli programlara bağlı biçimde yürütülürken bazılarında daha esnek ve açık uygulamalar söz
konusudur.
Bu bölümde Türkiye’nin önde gelen bazı işletmelerindeki eğitim ve geliştirme sistemleri tanıtılmıştır.
Bunu yaparken eğitim ve geliştirme konusundaki kurumsal uygulamalar olabildiğince tüm boyutlarıyla
ele alınmıştır. Başka bir deyişle, eğitim gereksinimlerinin saptanmasından iyileştirme çalışmalarına kadar
ilgili bütün bileşenler açısından çözümlemeler yapılmıştır. Buradaki amaç, seçilmiş işletmelerdeki
uygulamaların, bu kitabın önceki bölümlerinde yapılan kuramsal açıklamalarla ilişkisini ortaya koymak
olarak belirlenmiştir.
Şunu da özellikle belirtmek gerekir ki, seçilmiş işletmelerdeki eğitim ve geliştirme çalışmaları
öncelikle kendi yöneticileri ve uzmanları tarafından açıklanmıştır. Daha sonra bölüm yazarı ve editörler
tarafından kitabın bütünlüğünü sağlamak üzere bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerin önemli
bir bölümü özetleme ve kısaltma şeklinde olmuştur. Anlatımda kullanılan dil her işletmenin kendi
kimliğinin ve yaklaşımının bir parçası olarak görüldüğü için küçük düzeltmeler dışında pek
değiştirilmemiştir. Ancak anlaşılabilirliğe ve kavramların uyumuna özellikle dikkat edilmiştir.
KOÇ TOPLULUĞU EĞİTİM VE GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI
Koç Topluluğu bünyesinde yer alan şirketlerde uygulanan eğitim ve gelişim süreçleri, kendi içinde ortak
noktalar barındırmakla birlikte, şirketten şirkete farklılıklar da göstermektedir. Bununla birlikte topluluk
bünyesindeki birçok şirket, eğitim ve gelişim planlama altyapısı olarak KoçAkademi’yi kullanmaktadır.
Bu yüzden, genel bir çerçeve ortaya koyması nedeniyle, eğitim ve gelişim süreçleri KoçAkademi başlığı
altında açıklanmıştır. Ancak buna geçmeden önce Koç Topluluğu’nun yapısı hakkında kısaca bilgi
vermek, neden KoçAkademi gibi bir altyapının geliştirildiğini anlamak açısından yararlı olacaktır.
Koç Topluluğu
Koç Topluluğu 1926'da başlayan yolculuğuna gelişim ve verimliliğe odaklı büyüme stratejisiyle devam
etmektedir. Koç topluluğu; cirosu, ihracatı, İMKB'deki payı ve çalışan sayısı ile Türkiye'nin en büyük
şirketler topluluğudur. Ulusal ve uluslararası platformda aldığı ödüllerle Türkiye ekonomisinin itici gücü
olan ve dünyadaki konumunu sürekli güçlendiren Koç Holding bugün dünyanın ilk 500 şirketi
arasındadır.
Koç Topluluğu’nda enerji, otomotiv, dayanıklı tüketim ve finans öncelikle yoğunlaşılan sektörlerdir.
Bunun dışında topluluk bünyesinde gıda, perakende, turizm, bilgi teknolojileri ve inşaat sektörlerinde
etkinlik gösteren şirketler de yer almaktadır. Bu açıdan bakıldığında Koç Topluluğu, oldukça farklı
sektörlerde etkinlik gösteren ve bünyesinde birçok şirketi barındıran büyük bir topluluktur.
167
www.hedefaof.com
Koç Topluluğu hakkında güncel bilgilere www.koc.com.tr adresinden ulaşılabilir.
Her ne kadar büyük bir grubun parçası olsalar da, şirketlerin kendi içlerinde bağımsız yönetim
mekanizmaları vardır. Eğitim ve geliştirme süreçlerini düşündüğümüzde de durum aynıdır. Her şirketin
kendi eğitim ya da insan kaynakları bölümü, eğitim bütçesi ve bu alanda görev yapan profesyonelleri
bulunmaktadır. Bu şirketler, çalışanlarının gelişimi için gerekli yatırım kararlarını kendileri vermekte ve
bu süreçleri kendi dinamiklerine göre yönetmektedirler.
Şirketler ve sektörler çok farklı olsa da –eğitimin çok da değişmeyen doğası gereği- uygulanan eğitim
süreçlerinde aynılık ya da benzerlikler bulunmaktadır. Bununla birlikte, birçok şirketin aynı konularda
eğitim hazırlama ya da satın alma arayışında olduğu da gözlenmektedir. Süreçlerini yönetmek için her
şirket ayrı ayrı sistem ya da teknolojik altyapı yatırımları yapabilmektedir. Bir şirkette üretilen bir bilgi,
eğitim ya da öğrenme nesnesi başka bir şirkette de kullanılabilmektedir. Bu gibi ortak noktalardan
hareketle, eğitim ve geliştirme alanında sinerji ve verimlilik yaratma adına önemli fırsatların bulunduğu
görülmüştür. İşte bu fırsatlar, KoçAkademi’nin doğmasında itici güç olmuştur. 2005 yılında yaşama
geçen ortak bir gelişim planlama ve öğrenme platformu olan KoçAkademi, Koç Topluluğu’nun en önemli
değerlerinden birisi olarak işlevini sürdürmektedir.
Koç Akademi
KoçAkademi, Koç Topluluğu şirketlerindeki çalışanların gelişimini destekleyecek etkinliklerin, toplulukşirket-kişi gereksinimleri göz önünde bulundurularak planlandığı ve gerçekleştirildiği bir eğitim, gelişim,
öğrenme ve paylaşım platformudur. Topluluk bünyesinde yer alan tüm şirketler bu platformu tüm
işlevleri ile ya da kısmen kullanabilirler.
KoçAkademi çalışanlar için ne tür olanaklar sağlayabilir?
KoçAkademi’nin tam olarak ne olduğu ya da ilgili kesimlerce nasıl algılandığı konusunda öne çıkan
görüşleri aşağıdaki ana başlıklar altında özetlemek olanaklıdır:
KoçAkademi bütünleşik bir bireysel gelişim planlama sistemidir.
•
İnsan kaynakları veri tabanı, performans değerlendirme gibi öteki insan kaynakları sistemleriyle
bütünleşik olarak çalışmaktadır.
•
Topluluk şirketlerindeki her çalışanın bireysel gelişim planlaması yapmasına olanak tanıyacak
araç ve iş akışlarını içerir.
•
Bünyesinde 360 derece yetkinlik değerlendirmesine, e-eğitimlerin yönetilmesine, sınav ve
testlerin yapılabilmesine ve çeşitli raporların alınabilmesine olanak tanıyacak alt sistemleri
barındırır.
•
Hem topluluk içinde tutulan, hem de topluluk dışından gelen çeşitli öğrenme kaynaklarına erişim
entegrasyonları yapılmıştır.
KoçAkademi bireysel öğrenme ve performans destek sistemidir.
•
KoçAkademi kendi içinde bireysel öğrenme kaynakları barındıran bir öğrenme platformudur.
•
Öğrenme kaynakları içinde elektronik eğitimler, makaleler ve OPAL (Online Performance and
Learning) vardır. OPAL bir çeşit öğrenme ve bilgi destek platformudur.
•
Çalışanlar istedikleri zaman bu öğrenme kaynaklarına işyerinden ya da iş dışında istedikleri
yerden ulaşabilirler.
168
www.hedefaof.com
•
Bu kaynaklar hem uzun vadeli bireysel gelişim amacıyla hem de iş yaşamında karşılaşılan
sorunların üstesinden gelebilmek için rehber niteliğindedir.
•
Tüm şirketlere açık olan bu ortak kaynaklara ek olarak her şirket kendine özgü öğrenme
kaynaklarını yine KoçAkademi üzerinden çalışanlarına sunabilir.
KoçAkademi ölçme ve değerlendirme sistemidir.
•
Eğitim öncesi gereksinim belirleme ve sonrası etkinlik değerlendirme süreçlerinde KoçAkademi
değerlendirme araçları kullanılabilir.
•
Gereksinim belirleme aşamasında her türlü yetkinlik, bilgi ve beceri değerlendirmesi
KoçAkademi üzerinden yapılabilir.
•
Mevcut durum değerlendirmeleri yapılabildiği gibi, geleceğe yönelik hazır olma ya da
potansiyel değerlendirmesi de yapılabilir.
•
Eğitim sonrası memnuniyet değerlendirmeleri yine KoçAkademi üzerinden yapılır.
•
İstenilen eğitime sınav ya da test eklenerek öğrenme değerlendirmesi yapılabilir. Testler; öntest
ve sontest olarak ya da bunlardan yalnızca biri olarak uygulanabilir.
•
Davranış ya da eğitimin performansa etkisi de KoçAkademi’de yer alan değerlendirme araçları
kullanılarak ölçülebilir.
KoçAkademi Koç Topluluğu lider ve yöneticilerinin gelişimine destek olur.
•
Topluluk ölçeğinde lider geliştirme programları KoçAkademi bünyesinde yürütülür.
•
Buradaki temel amaç Koç Topluluğunu geleceğe taşıyacak yöneticilerin hazırlanmasıdır.
•
Topluluk genelinde ortak bir liderlik dili ve kültürünün oluşturulmasında bu programlar son
derece önemlidir.
•
Şirketler arasında hareketliliği ve rotasyonu kolaylaştırır.
•
Bu programlar farklı şirket ve sektör deneyimlerinin paylaşılması açısından son derece önemli
öğrenme fırsatları yaratır.
•
Topluluk bünyesinde bulunan şirketlerin benzer programları ayrı ayrı geliştirmesine gerek
kalmaz.
KoçAkademi, öğrenme ve gelişim kaynakları ile topluluk şirketleri arasında bir köprüdür.
•
Eğitim ve gelişim hizmeti sağlayan tedarikçiler ya da kişiler KoçAkademi’ye web üzerinden üye
olabilirler.
•
KoçAkademi bünyesine katılan tedarikçiler sundukları tüm eğitim ve gelişim hizmetlerini
sistemde kendileri tanımlayabilir.
•
Bu sayede her topluluk şirketi yüzlerce tedarikçi tarafından tanımlanmış binlerce eğitim ve
gelişim etkinliği arasından arama yapabilir, gereksinimlerine en uygun olanakları kullanabilir.
•
KoçAkademi, topluluk genelinde var olan ortak gelişim gereksinimlerini belirler, bu alanlar için
en uygun tedarikçileri araştırır ve topluluk şirketleri adına anlaşmalar yapabilir.
•
Tedarikçi ve çözüm seçimi konusunda oluşan bilgi birikimiyle, en başarılı öğrenme ve gelişim
çözümlerine en az yanılma payı ulaşmak mümkün olur.
KoçAkademi öğrenme ve gelişim iletişimini kolaylaştıran sosyal bir platformdur.
•
Bir şirketteki başarılı ve başarısız uygulamalar öteki şirketlere duyurulabilir.
•
Tedarikçilerin sunduğu hizmet ve fırsatlardan tüm şirketler kolaylıkla haberdar edilebilir.
•
Bir şirketin kendisi için tanımladığı eğitimler öteki şirketler tarafından incelenip kullanılabilir.
169
www.hedefaof.com
•
Çalışanların yaptıkları değerlendirmeler sonucunda ortaya çıkan tedarikçi ya da eğitmen puanları
tüm topluluk şirketleri tarafından görüntülenebilir.
•
Farklı şirketlerden çalışanlar belirli konularda bilgi ve deneyimlerini paylaşabilir. Bu anlamda
KoçAkademi aynı zamanda sosyal bir öğrenme ortamına dönüşmektedir.
KoçAkademi’nin ne olduğu sorusunun yanıtı niteliğindeki tüm bu maddelere bakıldığında ön plana
çıkan noktaları şu şekilde özetlemek olanaklıdır:
a.
KoçAkademi tipik bir şirket akademisi değildir. Şirketler üstü yapısı nedeniyle yalnızca bir
şirketin gelişim süreçlerine odaklanan akademilerden farklıdır. Topluluk bünyesindeki şirketleri,
şirketlerdeki çalışanları, tedarikçileri ve öteki öğrenme kaynaklarını bir araya getiren sanal bir
platformdur.
b.
Öncelikli olarak tüm şirketler için ortak olan konulara odaklanır. Bu alanlar için programlar
geliştirir ya da anlaşmalar yapar. Bunların dışında şirketlerin kendi iş alanlarıyla ilgili konuları
onlara bırakır. Şirketler, KoçAkademi içindeki tedarikçi ve eğitim havuzlarından yararlanarak
başka gelişim gereksinimleriyle ilgili planlamalarını yapabilir.
c.
KoçAkademi şirketlerin kendi akademilerini ya da kurumsal üniversitelerini kurmalarına bir
engel değildir. Tam tersine, şirket düzeyindeki kurumsal akademi yapıları KoçAkademi’nin
tamamlayıcısı niteliğindedir. Kaldı ki, kurumsal akademilerin altyapısı olarak da KoçAkademi
kullanılabilir.
d.
Topluluk bünyesinde dağınık bir yapı söz konusu olduğu için KoçAkademi içinde e-öğrenme
olanakları çok önemlidir. KoçAkademi tüm şirketlerin ilgilenebileceği öğrenme kaynaklarını
geliştirir ya da bu yönde anlaşmalar yapar. Topluluk şirketleri bunun dışında kendi ekaynaklarını geliştirip KoçAkademi üzerinden çalışanlarına sunabilir.
e.
KoçAkademi içindeki tüm araç ve sistemler topluluk şirketlerinin iş süreçlerine yardımcı olacak
şekildedir ve şirket eğitim bölümlerini güçlendiren bir yapısı vardır. Bu açıdan bakıldığında
KoçAkademi, eğitim ve gelişim süreçlerini yöneten bir kurumsal kaynak planlama sistemi
niteliğindedir. Sürecin tüm aşamalarının yönetilmesi, raporlanması ve her türlü öğrenme
hareketinin kaydının saklanması olanaklıdır.
f.
Eğitim ve gelişim kaynaklarının Topluluk şirketleri arasında daha çok paylaşılmasını, bir şirkette
biriken bilgi ve oluşan deneyimden öteki şirketlerin haberdar olmasını ve bu gelişim sinerjisiyle
tek tek öğrenen şirketlerden öğrenen bir topluluğa doğru dönüşümü hedeflemektedir.
KoçAkademi sunduğu yeni gelişim programları, çeşitlenen öğrenme kaynakları ve daha çok sosyal
öğrenme olanakları ile her geçen gün zenginleşmektedir. İşleyişi ve sunduğu hizmetlerle hem tedarikçi
sayısında hem de yararlanan şirket sayısında sürekli artış gözlenmektedir.
KoçAkademi tipik bir şirket akademisi olmayıp tüm Koç Topluluğu
işletmelerine hizmet vermektedir.
KoçAkademi Gelişim Planlama Süreci
Gelişim planlama, bir çalışan için en doğru ve öncelikli gelişim alanlarının ortaya çıkarılması ve bu
alanlar için en uygun gelişim etkinliklerinin belirlenmesi sürecidir. Bu süreçte çalışanın kendisi ve
yöneticisi etkin olarak görev alır. Şirket insan kaynakları ya da eğitim profesyonellerinden oluşan
KoçAkademi Şirket Yöneticileri de çalışanlara rehberlik yapar. Ayrıca sistemin yönetimi, şirket içindeki
altyapısının hazırlanması da KoçAkademi yöneticilerinin görevidir. Gerekli hazırlıklar tamamlandıktan
sonra genel bir gelişim planlama süreci aşağıdaki şekilde ilerleyebilir.
Gelişim Gereksinimlerinin Saptanması
Sürecin en önemli aşaması doğru gelişim gereksinimlerinin belirlenmesidir. Zira bundan sonraki tüm
planlama ve yatırım kararları, belirlenen gereksinimlerin doğru ve gerekli olduğu varsayımına göre
alınmaktadır. Bunun için gelişim gereksinimlerini belirleyen tüm kaynaklar dikkatli bir şekilde incelenir
170
www.hedefaof.com
ve ön plana çıkan alanlar gelişim gereksinimi olarak değerlendirilir. Gelişim gereksinimlerini görünür
kılan süreç ve kaynaklar aşağıdaki gibidir:
•
Yetkinlik değerlendirmelerinde gelişime açık çıkan alanlar
•
Bilgi/beceri değerlendirmelerinde gelişime açık çıkan alanlar
•
Performans hedeflerini gerçekleştirmek için geliştirilmesi yararlı alanlar
•
Performans sorunlarını gidermek için üzerinde durulması gereken alanlar
•
Yapılan işin ya da pozisyonun gerektirdiği alanlar
•
Sonraki pozisyonlara hazırlanmak için şimdiden geliştirilmesi yararlı alanlar
•
Yeni sorumluluk ya da görevlerde başarılı olmak için geliştirilmesi öncelikli alanlar
•
Bireysel olarak geliştirilmesi önemli olarak hissedilen alanlar
•
Yöneticilerin çalışanları için önemli gördüğü alanlar
•
Yasal zorunluluk olduğu için geliştirilmesi gereken alanlar vb.
Gereksinimlerin kaynağı genel olarak değerlendirildiğinde, en önemli belirleyicinin halen yapılan ya
da yapılması olası işler olduğu söylenebilir. Bu nedenle, gelişim planlama süreci iş ve performans
planlama süreçleri ile eş zamanlı ve bütünleşik bir şekilde ilerlemektedir. Her yılın başında topluluk ve
şirketler tarafından iş hedefleri belirlenir ve bunun için gerekli makro planlamalar yapılır. Daha sonra
hedeflerin yayılımı süreci başlar ve şirket düzeyinde belirlenmiş genel hedefler birimlere, bölümlere ve en
sonunda kişilere kadar indirgenir. Bu süreç sonunda topluluğun, her şirketin, şirket içindeki her yönetim
biriminin ve bu birimlerdeki çalışanların hedefleri belirlenmiş olur.
Bu sırada ya da hedefler belirlendikten sonra olası gelişim gereksinimleri de sorgulanmaya başlanır.
Burada sürekli olarak sorulan soru şudur: “Bir çalışanın kendi payına düşen performansı gösterebilmesi
için hangi alanlarda kendini geliştirmesi gerekir? Bu soruyu her çalışan kendisine sorar, yöneticileri
çalışanları için düşünür, şirketteki eğitim ve gelişimden sorumlu kişiler de kurumsal düzeyde
gereksinimlere odaklanır. Bu sorgulamalar iş planlama takvimine bağlı olarak yılın başında yoğun olarak
yapılsa da aslında hiç durmaz ve farklı yoğunluklarda devam eder. Gelişimin doğası gereği, her zaman
yeni bir gelişim gereksinimi çıkabilir ya da yeni bir gereksinimin farkına varılabilir.
Gelişim gereksinimlerinin öncelikli kaynağı yapılan işlerdir ancak bu işlerin “ne olduğu” kadar “nasıl
yapıldığı” da aynı oranda önemlidir. Nasıl sorusunun yanıtı yetkinliklerde gizlidir. Yetkinlikler, her
çalışanın mükemmel performansa ulaşabilmesi için sergilemesi beklenen davranış kalıplarıdır. Bu
davranışlar bilgi, beceri ve tutum içeren ifadeler şeklinde çok ayrıntılı olarak tanımlanmıştır. Koç
Topluluğu yetkinlik modelinde dokuz adet yetkinlik bulunmaktadır. Takım çalışması, iletişim, yaratıcılık,
müşteri odaklılık gibi genel yetkinlik başlıkları altında temalar ve temalar altında onları açıklayan
davranışsal göstergeler yer almaktadır. Üstelik bu yetkinlikler yönetim düzeylerine göre de
farklılaşmaktadır. Örneğin, işe yeni başlayan bir kişi için “takım çalışması” yetkinliği, kişinin takıma olan
katkılarını tanımlayan davranışlar içerirken; bir üst düzey yöneticinin takım çalışması yetkinliği içinde
‘şirketteki tüm takımların etkin bir şekilde koordine edilmesi ve çalıştırılması’ ile ilgili göstergeler
bulunmaktadır. Anlaşılacağı gibi, yetkinlikler yapılan işten, fonksiyondan ve sektörden bağımsız olup
herkesi kapsayan genel davranış kalıplarıdır. Bir kişinin yetkinlikleri ne oranda gelişirse o kişinin
performansının da o oranda artacağı varsayıldığından yetkinlikler de önemli bir gelişim gereksinimi
kaynağıdır.
KoçAkademi’de yetkinlik; bilgi, tutum ve beceri içeren davranışların değerlendirilmesini mümkün
kılan araçlar yer almaktadır. İsteyen topluluk şirketi, istediği dönemde, yetkinlik, bilgi ya da beceri
değerlendirmelerini KoçAkademi üzerinden yapabilmektedir. Değerlendirmeler topluluk yetkinlik modeli
üzerinden olabileceği gibi şirketlerin kendilerine özgü yetkinlik modelleri üzerinden de yapılabilir.
171
www.hedefaof.com
Bu değerlendirmelerin en büyük avantajı çok boyutlu ya da 360 derece olarak yapılabilmesidir.
Önceden belirlenmiş davranış setleri üzerinden her çalışan kendisini değerlendirir. Yöneticileri aynı set
üzerinden çalışanlarını ya da tam tersi olarak çalışanlar yöneticilerini değerlendirebilirler. Bununla
birlikte bir çalışanı yakından tanıyan kişiler de yine aynı set üzerinden o çalışana geribildirim verebilirler.
Geribildirim veren kişi, çalışanın iş arkadaşı, müşterisi ya da tedarikçi olabilir. Tüm bu değerlendirmeler
tamamlandığında bir çalışan kendini nasıl görüyor, yöneticisi ve varsa astları onu nasıl görüyor ve onu
yakından tanıyan kişilerce nasıl görülüyor gibi konular net bir şekilde ortaya çıkar. Bu tablo gelişim
gereksinimlerinin önceliklendirilmesinde güvenilir bir hareket noktası niteliğindedir.
KoçAkademi içinde herkesin bir gelişim profili bulunmaktadır. Bu profil, gelişim gereksinimi
kararlarını verirken gerekli olabilecek tüm bilgilerin yer aldığı bir ekrandır. Kişinin örgütsel bilgileri,
ondan beklenen yetkinlikleri, performans kartı, kariyer hedefleri, güçlü ve gelişime açık yanları ve bunun
gibi bilgiler gelişim profilini oluşturur. Yetkinlik ve beceri alanları için değerlendirme yapıldıysa sonuçlar
karşılaştırmalı olarak yine bu ekrana gelir. KoçAkademi gelişim planlama süreci de genelde bu ekrandan
başlar; ilgili dönemde geliştirilmesi gereken gelişim alanları burada belirlenir ve önceliklendirilir. Bunun
dışında gözlem, görüşme, odak küme çalışması, değerlendirme anketleri, iklim ve bağlılık araştırmaları
gibi sistem dışında ilerleyen değerlendirme ve analizler de gelişim gereksinimlerinin belirlenmesine katkı
sağlayan kaynaklardır.
Gelişim Etkinliklerinin Belirlenmesi
Gereksinimler belirlendikten sonraki aşama en uygun gelişim etkinliğinin belirlenmesidir. Gelişim
etkinliği, öğrenme ve gelişime katkı sağlayabilecek tüm etkinlikleri içeren genel bir tanımlamadır.
Gelişim etkinliği geleneksel anlamda sınıflarda yapılan eğitimler olabileceği gibi bireysel ya da bir grup
içinde gerçekleşen öğrenmeleri de içerebilir. Birkaç saatlik kısa bir süreç olabileceği gibi birkaç yıla
yayılan bir program da olabilir. Yüz yüze gerçekleşebileceği gibi teknolojiye dayalı olarak uzaktan da
gerçekleşebilir. Dolayısıyla gelişim gereksinimlerinin giderilmesinde bir şekilde yararlı olabilecek her
türlü etkinlik bu kapsamda KoçAkademi gelişim planlarında yer alabilir.
Bu açıdan bakıldığında, kullanılabilecek gelişim etkinliklerinin KoçAkademi içinde tanımlı olması
önemlidir. Burada sistem farklı kaynaklardan beslenebilir. Bunlardan biri KoçAkademi tedarikçileri
olarak belirtilebilir. Eğitim ve gelişim hizmeti sunan tedarikçiler KoçAkademi’ye web üzerinden ulaşır,
hem kurumlarını tanıtır hem de sundukları eğitim ve gelişim hizmetlerini KoçAkademi’ye tanımlar.
Tanımlanan tüm etkinlikler topluluk şirketlerinde yer alan KoçAkademi yöneticileri tarafından görülür,
uygun görülenler şirket içinde kullanıma alınır. Bunun dışında şirket KoçAkademi yöneticileri de
istedikleri gelişim etkinliğini sisteme tanımlayabilirler. Bunlar genelde şirketin kendi içinde geliştirdiği
eğitimler ya da öteki öğrenme materyalleri olmaktadır. İsterlerse bu etkinlikleri başka şirketlerin
kullanımına da açabilirler. Bunun yanı sıra Topluluk sistem yöneticisi de tüm şirketlerin kullanabileceği
şekilde gelişim etkinliği tanımlaması yapabilir.
Bir yandan yeni gelişim etkinlikleri sisteme tanımlanırken öte yandan da bazı eşleştirmeler yapılır.
Eşleştirme çalışmalarının en önemlisi gelişim gereksinimleri ile gelişim etkinliklerinin eşleştirilmesidir.
Şirket KoçAkademi sistem yöneticileri tarafından yapılan bu eşleştirme ile yetkinliklerin, bilgi ve beceri
alanlarının hangi gelişim etkinlikleri ile geliştirilebileceği belirlenmiş olur. Bu belirlemeler yapıldıktan
sonra bir çalışan, kendi gelişim gereksinimlerini hangi etkinliklerle geliştireceğini görebilir, bunlar
arasından seçim yapabilir ve en uygun gördüğü etkinlik(ler)i gelişim planına ekleyebilir.
Tedarikçiler ya da şirket sistem yöneticileri tarafından birçok etkinlik tanımlanmış olsa da, bunlar tam
olarak gereksinime yanıt vermeyebilir. Bu noktada çalışanlar kendi gelişim etkinliklerini kendileri
sisteme tanımlayabilirler. Dolayısıyla etkinliklerin tanımlanmasındaki bir başka kaynak da bizzat
çalışanlar olarak ortaya çıkmaktadır. Bir çalışan bir alanda kendisini nasıl geliştireceğini ayrıntılı bir
şekilde tanımlayarak gelişim planını oluşturabilir. Fikir vermesi açısından çalışanların seçebileceği
etkinlikler şunları içerebilir: Araştırma yapmak, rapor hazırlamak, senaryo ya da örnekolay yazmak, trend
analizleri yapmak, iş planı geliştirmek, model almak, kıyaslama çalışmaları yapmak, gönüllü ya da sosyal
çalışmalarda yer almak, kitap ya da makale okumak, sunum yapmak, uzman görüşüne başvurmak vb.
172
www.hedefaof.com
Daha önce de belirtildiği gibi, gelişim planlama sorumluluğu ilk olarak çalışanın kendisi ve idari
yöneticisindedir. Tıpkı gelişim gereksinimlerinde olduğu gibi, gelişim etkinliklerinin seçilmesi ve
önceliklendirilmesi de çalışan ve yöneticisinin görevidir. Bunun için, çalışanların etkinlik talebinde
bulunabileceği, yöneticilerin bunları onaylayabileceği, şirket KoçAkademi yöneticilerinin de görüşlerini
bildirebileceği talep-onay-görüş mekanizmaları KoçAkademi içinde geliştirilmiştir ve uygulanmaktadır.
Tüm bu süreçlerin genel çıktısı bireysel gelişim planları olarak belirginleşir. Bir gelişim planında
geliştirilmesi gereken alanlar, bunlar için seçilen gelişim etkinlikleri, dönem, tarih, süre, yer vb. bilgiler
yer alır. Bir kez oluşturulduktan sonra bir çalışanın gelişimi bu plan üzerinden izlenir.
Etkinliklerin Gerçekleşmesi, Gelişimin Değerlendirilmesi ve Yaşama
Geçirilmesi
Gelişim planı oluşturulduktan sonra planlanan etkinlikler öngörülen zaman dilimleri içinde
gerçekleştirilir. Eğer sınıf eğitimleri, konferans, panel, çalıştay gibi zamanı belirli etkinlikler varsa,
çalışanlar zamanı geldiğinde bunlara katılır. Elektronik eğitim, makale, kitap, inceleme, araştırma gibi
belirli bir dönemde geçekleşen etkinlikleri o dönem içinde tamamlar. Koçluk, mentorluk, rehberlik,
öğrenme grupları, proje çalışmaları gibi bire bir ve birlikte gerçekleşen etkinlikler varsa bunları da
gerçekleştirir. Bunların dışında varsa kendi planladığı bireysel çalışmaları yaşama geçirir. Tüm bu
etkinlikler en başta belirlenen gelişim gereksinimlerini gidermek içindir. Bu etkinliklerin sonunda,
çalışanların bilgi düzeylerinde artış, yetkinlik ve becerilerinde gelişme, tutumlarında, duyarlılıklarında ve
farkındalıklarında değişiklik gibi somut gelişmeler beklenmektedir. Bu sayede çalışan performansında da
iyileşmeler olacağı öngörülmektedir. İşte bunları ortaya çıkarmak amacıyla çeşitli değerlendirmeler
yapılır. Değerlendirmeler, gerçekleştirilen gelişim etkinliklerinin etkililiğini ölçmek açısından önemlidir.
En yaygın kullanılan ve kolaylıkla uygulanabilen değerlendirme memnuniyet değerlendirmesidir.
Bunun amacı, bir gelişim etkinliğinin beklentileri ne oranda karşıladığının saptanmasıdır. Bunun için
KoçAkademi üzerindeki standart değerlendirme formlarından birisi kullanılabileceği gibi her şirket kendi
değerlendirme formlarını da tasarımlayıp kullanabilir. Değerlendirme formlarında bilinen anlamda
memnuniyet ölçen sorularla birlikte gelişim etkinliğinin çalışanın performansına olası katkılarını
sorgulayan bölümler de yer almaktadır. Bu değerlendirme sonrasında, ‘gelişim etkinliğinin ne kadar
beğenildiği’ ve ‘ne kadar yararlı olduğu’ sonuçlarına ulaşılır.
Değerlendirmelerin bir başka önemli katkısı da sonuçlara göre memnuniyet sıralamalarının
oluşturulabilmesidir. Her çalışanın yaptığı değerlendirmelerle en beğenilen tedarikçi, gelişim etkinliği,
eğitmen, eğitim ortamı sıralamaları sistem tarafından oluşturulur. Bu sıralamalar sonraki yatırım
kararlarının alınmasında yardımcı olacak niteliktedir. Bu bilgi aynı zamanda tedarikçilere de geribildirim
olarak gitmektedir. Tedarikçilerin KoçAkademi içinde memnuniyet ve kullanımda kaçıncı sırada
oldukları, kendilerini değerlendirme ve kıyaslama açısından değerli bir bilgi niteliğindedir.
Memnuniyet değerlendirmesi ile birlikte eğer istenirse uygulanabilecek başka bir değerlendirme de
öğrenme değerlendirmesidir. Bu değerlendirme genellikle KoçAkademi üzerinden hazırlanan sınavlarla
gerçekleşir. Eğer yalnızca sontest şeklinde bir uygulama öngörüldüyse, gelişim etkinliğini tamamlayan
çalışan sistem üzerinden sınavı alır. Sonuçta önceden belirlenmiş ölçütlere göre ‘başarılı’ ya da ‘başarışız’
sayılabilir. Başarısız olursa sınavı tekrarlaması ya da gelişim etkinliğini tekrar alması şeklinde
yönlendirme yapılabilir. Eğer öntest uygulaması da eklendiyse, aynı sınav hem gelişim etkinliği
başlamadan, hem de tamamlandıktan sonra alınır. Her iki sınav sonucu da karşılıklı olarak gösterilir. Bu
tür sınavlar ağırlıklı olarak öğrenmenin gerçekleşip gerçekleşmediğinden emin olunmak istenen kritik
konularda uygulanır. Cezai yükümlülüklerin olduğu mevzuat eğitimleri, sertifika programları, iş
güvenliği gibi önemli konulardaki eğitimler bunlara örnek olarak gösterilebilir. Ancak bazen eğitim
yatırımın getirisini ölçme sürecinde kıyaslama yapmak için de sınav uygulamaları yapılabilmektedir.
Bunlar en çok uygulanan değerlendirme etkinleridir. Bunun dışında belirli bir süre sonrasındaki
kalıcılığı belirlemek için etki değerlendirmeleri yapılabilmektedir ya da çalışanların yöneticilerinden,
çalışandaki değişimi ve gelişimi değerlendirmesi istenebilmektedir. Davranışa, performansa ve
öğrenilenlerin işe yansımasına yönelik değerlendirmeler hazırlanıp KoçAkademi üzerinden uygulanabilir.
173
www.hedefaof.com
Uygun olan eğitimler için yatırımın ne oranda geri döndüğünü ortaya koymaya yönelik ileri düzeyde ROI
analizleri de yapılabilir.
Kuşkusuz değerlendirme de aslında sürekli olarak gerçekleşen bir süreçtir. Burada da çalışanın
özdeğerlendirmesi ile yöneticilerinin gözlem ve geribildirimleri önemlidir. Bazı gelişim etkinliklerinin
katkısı hemen ortaya çıkmayabilir ya da görünür olmayabilir. Dolayısıyla bunların kısa vadeli olarak
değerlendirilmesi yanıltıcı olabilir.
KoçAkademi gelişim planlama süreci içinde çok önemli olan bir başka adım da yaşama geçirme
adımıdır. Eğitimlerde edinilen bilgi ve becerilerin, eğer iş ortamında kullanılmazsa, belirli bir süre sonra
büyük oranda kaybolup gittiği bilinmektedir. Bu kayıp aynı zamanda yapılan gelişim yatırımının da boşa
gitmesi demektir. KoçAkademi içinde yaşama geçirme adımlarının planlanabilmesi için bir bölüm
bulunmaktadır. Çalışanlar burada öğrenme sürecinin devamı için neler yapacaklarını tanımlayabilir.
Yaşama geçirme planları, çalışanlarının gelişimlerini izleyebilmeleri açısından yöneticilere de kolaylık
sağlamaktadır.
Bu şekilde gelişim planlama döngüsü tamamlanmış olur. Gereksinimler çok çeşitli kaynaklardan
yola çıkılarak belirlenir ve önceliklendirilir. Her gereksinim için uygun görülen gelişim etkinlikleri
seçilir. Bu etkinlikler gerçekleştirilir, varsa değerlendirme ve sınavlar yapılır. Sonrası için yaşama
geçirme adımları planlanır ve ilk başta belirlenen gereksinimin giderilip giderilmediği yine yönetici ve
çalışan tarafından değerlendirilir. Dönem sonunda yapılan gelişim planlama görüşmesi ile süreç
sonlandırılır. Burada tüm bir yılın ve her alan temelinde gelişimin ne oranda gerçekleştiği değerlendirilir.
Bir önceki dönemin değerlendirmesini takiben bir sonraki dönemin planlamasına başlanır. Sonraki dönem
için öncelikli gelişim alanları belirlenir ve buna göre gelişim planları hazırlanır. Dolayısıyla öğrenme ve
gelişim işin ayrılmaz bir parçası olarak sürekli devam eder.
KoçAkademi’deki tüm çalışmalar öğrenme ve gelişim konusunda
benimsenmiş belirli ilke ve varsayımlara göre yürütülür.
KoçAkademi Gelişim Planlama Süreci Kritik Başarı Faktörleri
KoçAkademi’de gelişim planlama sürecinin başarısı için kritik önemde görülen bazı noktalar aşağıda
kısaca özetlenmiştir. Bunlar aynı zamanda yönlendirici ilkeler olup tam anlamıyla gerçekleşmesi için tüm
çalışmalarda büyük özen gösterilmektedir.
Öğrenme, ağırlıklı olarak iş ortamında ve yaparak gerçekleşir!
Yapılan araştırmalara göre çalışanlar öğrendiklerinin çok büyük bir kısmını iş ortamında, niyetli ya da
niyetsiz, farkında olarak ya da olmadan öğrenirler. Öte yandan öğrenilenlerin yalnızca %10-20 kadarı
sınıf eğitimleri gibi formal öğrenme yoluyla gerçekleşmektedir. Ancak geleneksel yaklaşımda eğitim
planlaması denilince akla ilk gelen sınıf eğitimleridir. Bu nedenle KoçAkademi, iş başında, yaparak ve
deneyimleyerek gerçekleşen gelişim etkinliklerini destekler, çalışanları bu yönde cesaretlendirir.
Öğrenme bir nokta etkinlik değil bir süreçtir!
Bir alanda öğrenme sürecine başlayan bir kişi sırasıyla Hazırlık > Çıraklık > Ustalık aşamalarından
geçer. Hazırlık aşaması temellerin atıldığı aşamadır. Yeni bilgiler en çok bu aşamada öğrenilir. Bilgiyi
kullanma ve yaşama geçirme genellikle rehberlik altındadır. Çıraklık aşaması bilgilerin içselleştirildiği
aşamadır. Bu aşamanın sonunda elde edilen bilgi ve beceriler rehberlik ve gözetim desteği olmadan
kullanılmaya başlanır. Bunu yaparken doğrulayıcı ve geliştirici geribildirim çok önemlidir. Daha sonra
Ustalık aşamasına geçilir. Bu aşamada da güncel kalmak için yeni bilgiler öğrenilmeye devam edilir.
Ustalardan bilgilerini en yüksek değer yaratacak şekilde kullanmaları ve sürece yeni başlayanlara
rehberlik yapmaları beklenir.
Bazı konularda bu aşamalar hızla geçilebilir, bazı alanlarda ise süreç daha uzun sürebilir. Ya da bazı
çalışanlar ustalık yolunda daha hızlı ilerlerken bazı çalışanlar daha yavaş kalabilir. Bir yönetici bir
konuda hazırlık aşamasında iken ona bağlı bir çalışan usta olabilir. İşte bu yüzden bireysel gelişim
174
www.hedefaof.com
planlaması önemlidir. Öğrenme sürecinin sürekli olduğunun bilinmesi ve ustaların bile değişime ayak
uydurmak için öğrenmeyi sürekli hale getirmeleri önemlidir. Bu yüzden KoçAkademi gelişim planlarının
yapısı, gelişim amaçlı süreç tasarımını destekleyecek şekildedir.
Öğrenme sürekli olarak ve çeşitli şekillerde gerçekleşir!
Eksenleri öğrenme “niyeti” ve “farkındalığı” olan bir matris oluşturduğumuzda, şirket içinde
gerçekleşen öğrenmelerin bu matristeki dört kadrandan birisinde gerçekleştiği varsayılabilir.
Niyet var, Farkındalık var: Bir konuda öğrenme için bilinçli olarak eyleme geçilir. Bir eğitime gidilir
ya da bireysel olarak bir alanda öğrenme etkinlikleri yürütülür. Bu tip öğrenmeler bu kadranda yer alır.
Niyet Var, Farkındalık Yok: Niyet varsa ve öğrenme süreci doğru ilerliyorsa mutlaka farkındalık da
olacaktır. Ancak bazen öğrenme çabasına karşın öğrenme sürecinde alınan yol fark edilmeyebilir. Kişi
öğrenme sürecinde ilerlese bile ne kadar ilerlediğini tam olarak bilmeyebilir.
Niyet yok, Farkındalık var: Bazen hiç hesapta yokken yaşanılan bir durum, alınan bir geribildirim, bir
başarı ya da başarısızlık, bir zorluk eşsiz bir öğrenme deneyimine dönüşebilir.
Niyet yok, farkındalık yok: Bu da zaman içinde oluşan birikimdir. Birçok şey öğrenilir ama öğrenildiği
an farkındalık yoktur. Genellikle deneyim dediğimiz birikim böyle oluşur.
KoçAkademi bireysel gelişim planlaması ile amaçlanan, ilk kadranının genişliğini artırarak niyetli
eylemleri daha çok değer yaratacak şekilde kılavuzlamak ve bu sayede öğrenme/gelişim farkındalığını
artırmaktır.
Öğrenme ve gelişim sürecinde en önemli sorumluluk çalışanın kendisindedir.
KoçAkademi’de herkesten beklenen kendi öğrenme süreçlerini yönetebilmesidir. Bir kişinin gelişim
gereksinimini ilk analiz etmesi gereken kişi önce kendisidir. Elbette yöneticisinin ve öteki kaynakların
geribildirimleri önemlidir, ancak bir kişi istemediği ya da kabul etmediği sürece bir konuda zorla bir
şeyler öğrenmesi olası değildir. Etkinlikler bu şekilde gerçekleşse bile istenilen sonuçların ortaya çıkması
ya da öğrenilenlerin kalıcı olması zor olacaktır. Bu anlayış, “insan kaynakları ya da eğitim birimleri bizim
için eğitim düzenlesinler” anlayışının karşıtıdır. Her şeyi dışarıdan beklemek yerine bireysel olarak
yapılabilecek birçok gelişim etkinliğini değerlendirme anlayışıdır. İşte bu yüzden KoçAkademi içindeki iş
akışları, gelişim planlamada öncelikle çalışanın kişisel sorumluluk alması üzerine tasarlanmıştır.
Çalışanlarının gelişimini desteklemek yöneticilerin öncelikli sorumluluğudur!
Her aşamadaki yöneticilerin gelişim süreçlerindeki tutumu, altındaki ekiplere verilecek ileti açısından
çok önemlidir. Eğer bir yönetici kendi gelişim sürecini önemsiyor ve bu konuda iyi bir model oluyorsa;
bununla birlikte çalışanlarını gelişimleri için destekliyor ve cesaretlendiriyorsa birçok kişiyi gelişimleri
yönünde hareketlendirebilir. Gelişime inanmayan bir yöneticinin altında görev yapan bir çalışanın
gelişimini kendi kendine ve destek almadan sürdürmesi kuşkusuz daha zor olacaktır. Üstelik deneyimi ve
daha yukarıdan bakması ile çalışanın göremediği birçok gelişim alanı yöneticiler tarafından görülebilir,
geribildirimler ve başkaca etkinliklerle bu alanlar hızlı bir şekilde geliştirilebilir. Bu konuda topluluk
şirketleri düzeyinde birçok farkındalık etkinliği düzenlenmektedir. Eğitimler yapılmakta, gelişim
planlama sürecinin gerçekleşmesi hedef olarak verilmekte ve tüm ekibi ile birlikte süreci başarıyla
tamamlayan yöneticiler ödüllendirilmektedir.
Eğitim ve gelişimden sorumlu profesyonellerin gelişim danışmanı işlevi önem kazanmaktadır.
Çalışan ve yöneticisi gelişim planlama sürecine daha etkin olarak katılsa da, bu durum şirketteki
eğitim/gelişim profesyonellerinin işini azaltmamakta, tersine onlara yeni sorumluluklar yüklemektedir.
Bunlardan en önemlisi eğitim ve gelişim danışmanlığıdır. Herkesin kendi gelişim sürecini yönetmede bir
anda ustalaşması olanaklı değildir. Bu açıdan bu konuda rehberlik ve danışmanlık hizmeti önemlidir.
KoçAkademi sisteminin şirket içinde yönetilmesi, sürekli araştırma yaparak yararlı olabilecek gelişim
etkinliklerinin sisteme tanımlanması yine bu profesyonellerin görevidir. Bunların yanı sıra şirketin
şimdiki ve gelecekteki kurumsal öğrenme/gelişim gereksinimlerinin belirlenmesi, gelecekte üst yönetim
175
www.hedefaof.com
kadrolarına geçebilecek potansiyel çalışanların geliştirilmesi, kritik konularda ya da yasal zorunluluktan
kaynaklanan gereksinimlerin giderilmesi KoçAkademi şirket yöneticilerinin sorumluluk alanındadır.
Öğrenmeyi öğrenme yetkinliği en öncelikli ve önemli yetkinliktir.
Eğer öğrenmede kişinin sorumluluk alması önemli ise “öğrenmeyi öğrenme” gibi meta bilişsel
becerilerin kazanılması da önemlidir. Üstelik sürekli ve hızlı bir şekilde değişen dünyada, öngörülebilir
gelecek için öğrenilmesi gereken konu ya da konu setleri giderek azalmaktadır. O halde kazanılması
gereken en önemli beceri “nasıl öğrenileceğinin öğrenilmesidir”. Bir kişinin kendini tanıması ve öğrenme
tercihlerini bilmesi öğrenme farkındalığı açısından önemlidir. Bir öğrenenin öğrenme sürecinde kendi
kendini güdülemesi, sonuca ulaşmak için öğrenme kararlılığı gösterebilmesi bu süreçteki yaşamsal
becerilerdir. Belleme, depolama, hatırlama gibi beceriler belli ölçülerde geliştirilebilir niteliktedir.
Rahatlama ve gevşeme alıştırmaları bile sürece önemli katkılar sağlayabilir. Bu nedenlerden dolayı tüm
çalışanların öğrenme becerilerini geliştirmek KoçAkademi’nin en öncelikli konularından birisidir.
Teknoloji doğru kullanıldığında önemli oranda değer yaratır.
KoçAkademi’nin kendisi bizzat teknolojiye dayalı bir altyapıdır. Tüm şirketlerde ayrı ayrı yatırım
yapmadan tek altyapıyı binlerce kişi kullanabilmektedir. Bu, değer yaratan ve verimli bir yatırımdır. Aynı
zamanda KoçAkademi içinde yer alan binlerce makaleye, yüzlerce elektronik eğitim ve benzeri öğrenme
paketlerine dünyanın her yerinden kolayca ulaşmak olanaklıdır. Özellikle belirli konularda e-öğrenme
seçenekleri çok hızlı olarak devreye alınıp başarılı bir şekilde uygulanabilmektedir. Dağınık yapıda olan,
bir araya toplanması zor görünen kişilerin eğitimiyle uğraşan, hızla değişen ürün ya da hizmet eğitimleri
vermek durumunda olan şirketler teknolojik çözümleri son derece verimli bir şekilde kullanmaktadır.
Kâğıt ortamında çok uzun süren ve analizi zor olan eğitim sonrası değerlendirme ve sınavlar hızlı şekilde
yapılabilmekte ve sonuçlar anında görüntülenebilmektedir. Ayrıca, yetkinlik değerlendirmelerinde farklı
şirketlerden birçok kişi belirli bir kişiye sistem üzerinden geribildirim verebilmektedir.
Büyük resimde hedef, öğrenme ve gelişimi besleyecek bir kültür oluşturmaktır.
Şimdiye kadar söz edilen tüm konular aslında KoçAkademi ile hedeflenen bir şirket kültürünün yapı
taşları niteliğindedir. Öğrenme ve gelişim kültürünün yerleşmiş olduğu bir şirkette çalışanlar kendilerini
sürekli olarak geliştirmek için her fırsatı değerlendirirler. Yeni şeyler öğrenmek yeni keşiflere yolculuk
demektir. İlk kademe yöneticiden genel müdüre kadar tüm düzeylerdeki yöneticiler öncelikle kendileri
öğrenmeye ve gelişime açıktır. Bunun yanında sorumlu oldukları ekipleri bu yönde cesaretlendirir ve
isteklendirirler. Öğrenme ve gelişim çabaları değerlidir ve her fırsatta ödüllendirilir. Herkes bir başkasını
geliştirmek için isteklidir. Başkasına öğretmeye çalışmak öğrenmenin en iyi yollarından birisidir.
Herkesin etki alanındaki kişileri geliştirmeye çalışması, kurumsal gelişiminin en temeldeki itici gücüdür.
Bilgi ve öğrenme içeriklerini üretmek yalnızca başkalarının ya da eğitimcilerin değil herkesin görevidir.
Herkes kendi alanıyla ilgili birikimini, deneyimlerini, hatalarını, başarılarını ya da önerilerini başkalarının
kullanabileceği şekilde öğrenme nesnelerine dönüştürebilir. Teknolojik olanaklar da bilgiye ulaşma,
bilgiyi paylaşma konusunda sonuna kadar kullanılır. Öğrenme ve gelişim iletişimi için normal koşullarda
yapılamayacak birçok şey, amaca uygun öğrenme ve iletişim sistemleriyle kolayca yapılabilir. Bu sayede
teknoloji hem kişilerin hem de kurumların gelişiminde önemli bir kaldıraç olabilir.
ARKAS HOLDİNG EĞİTİM VE GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI
Yüz yılı aşan ticari geçmişiyle uluslararası taşımacılık alanında etkinlik gösteren Arkas, taşımacılığın
farklı çalışma alanlarını tek hedef doğrultusunda birleştirmektedir. Emtia ticaretinin, akan bir bütünleşik
hizmet zinciriyle yapılmasını sağlamaktadır. Malları denizden kendi gemisiyle getirmekte, limanına
indirmekte, TIR’larına ve istasyonlarında bekleyen vagonlarına yükleyip karayolu ve demiryolu ile
nakletmekte, gerektiğinde depolarında saklayıp zamanında teslim edilmesini sağlamaktadır.
Dünya taşımacılık sektöründe başarıları ve güvenilirliğiyle tanınan armatörlere acentelik hizmeti
veren Arkas, Türk taşımacılık sektörünü uluslararası pazarda temsil etmektedir. Aynı zamanda otomotiv,
turizm, VIP havayolu taşımacılığı, sigortacılık ve bilgi teknolojisi konularında toplam 52 şirketiyle, 16
ülke (Türkiye, Yunanistan, İtalya, İspanya, Cezayir, Romanya, Rusya, Bulgaristan, Ukrayna, Gürcistan,
Monaco, Mısır, Suriye, Lübnan, Fas, Libya) ve 32 şehirde 5 bini aşkın kişiye istihdam sağlamaktadır.
176
www.hedefaof.com
Arkas bünyesindeki eğitim ve geliştirme çalışmalarını açıklamadan önce Arkas Holding’in ticaretten
uluslararası taşımacılığa uzanan öyküsünü kısaca gözden geçirmek yararlı olacaktır. Bu bilgiler, eğitim ve
geliştirme çalışmalarının ne tür bir kurum kültürünün parçası olduğunu anlamak açısından önemlidir.
Arkas Holding
Arkas’ın temelleri İzmir’de 1902 yılında Gabriel Jean–Baptiste Arcas tarafından kurulan ithalat
firmasıyla atılmıştır. 1944 yılında Lucien Gabriel Arcas'ın öncülüğüyle uluslararası taşımacılık alanında
etkinlik gösteren Arkas’ın gelişimi, halen Yönetim Kurulu Başkanı olan Lucien Arkas’ın 1964 yılında
yönetimi devralmasıyla hız kazanmıştır. Arkas, 1978 yılında Türkiye'den Avrupa'ya ilk konteyner
yüklemesini yaparak ülkemizde deniz taşımacılığının yerleşmesine öncülük etmiştir. 1996 yılında Emes
Denizcilik ve Nakliyat A.Ş. adıyla kurulan, 2010 yılında ise ticari unvanını Arkas Konteyner ve
Taşımacılık A.Ş. olarak değiştiren şirket, 27 konteyner gemisiyle Karadeniz ve Akdeniz limanları
arasında düzenli hat taşımacılığı yapmaktadır.
İki binli yılların başında holdingleşerek yeni bir yapılanmaya yönelen Arkas, dünyaca ünlü armatörler
olan Hapag Lloyd, Grimaldi Group, Yang Ming, Senator, Tarros International SpA, Hanjin Shipping,
DAL ve ACL’in Türkiye temsilciliğini yapmaktadır. Ayrıca, dünyanın en büyük ikinci konteyner
armatörü konumundaki MSC ve Arkas ortaklığıyla kurulan MSC Gemi Acenteliği A.Ş. ile de Türkiye’nin
belli başlı limanlarından doğrudan ve aktarmalı hizmet sunmaktadır.
Arkas’ın 1990’lı yıllardaki hızlı büyümesi ve uluslararası entegre taşımacılığa geçişiyle insan
kaynaklarında da yeni bir yapılanmaya gereksinim duyulmuştur. Sektördeki başarısını insan kaynağına
verdiği değere bağlaması, Arkas’ın personelcilik anlayışından insan kaynakları anlayışına geçişini
hızlandırmıştır. 2000 yılında farklı yerlerde kurduğu işletmeler ve irtibat ofisleri ile Arkas Holding haline
gelmiş, işletme yapısında şirket çalışma alanına göre liman, acente ve lojistik hizmetleri olarak üç ana iş
grubu oluşturulmuştur. Bu gruplara destek veren muhasebe, satın alma vb. birimler, direktörlükler altında
hizmet vermeye başlamıştır. İnsan Kaynakları Direktörlüğü; bordro ve özlük işlemleri, seçme ve
yerleştirme, yönetim ve organizasyon geliştirme fonksiyonlarıyla tek çatı altında yapılandırılmıştır.
İzleyen yıllarda çalışan sayısı artan Arkas ailesindeki her bireyin gereksinimi, şikâyeti ve önerisinin
dikkate alınacağı süreçler oluşturularak çalışanların insan kaynaklarıyla ilgili işlemlerini yapabilmeleri
amacıyla birçok yeni sistem geliştirilmiştir. Örneğin, İstanbul’dan İzmir’e toplantıya gidecek bir çalışanın
seyahat bilgileri, ilgili kişilere anında ulaşmakta, gerekli düzenlemeler 15 dakika içinde
yapılabilmektedir. İnsan kaynakları ekibi; bu sistemlerle operasyonel işlerini kolaylaştırırken, zamanının
büyük bir kısmında çalışanlarla yüz yüze iletişim kurarak önerilerini paylaşıp konuları birlikte
sonuçlandırmaktadır.
İnsan Kaynakları Direktörlüğü, tüm şirketlerin stratejik iş ortağı olarak kabul edilmektedir. İnsana
yatırım konusu; Yönetim Kurulu ve üst yönetimin katılımıyla gerçekleşen İnsan Kaynakları Komitesi’nin
gündeminde yer almaktadır. Türkiye genelinde ortalama %10 olan işgücü devir oranının Arkas’ta %3
olarak gerçekleşmesi Arkas’ın insana verdiği değere bağlanmaktadır.
2012 yılında İnsan Kaynakları Direktörlüğü 42 kişilik kadrosuyla 5500 çalışanına; İnsan Kaynakları
Yönetimi, Bordro ve Özlük Yönetimi, Ücret ve Menfaat Yönetimi, Sistem ve Gelişim Yönetimi, Arkas
Akademi ve İdari İşler birimleriyle hizmet vermekte ve bu birimler insan kaynaklarının tüm süreçlerinde
bütünleşik olarak çalışmaktadır.
Arkas Akademi
“Her şey hayal etmekle başlar” söylemiyle çalışanları peşinden sürükleyen, yeni fikir ve girişimleri
değerlendiren, insana yapılan yatırımın sonuçlarını yüz yılı aşkın süredir izleyen Holding Yönetimi,
öğrenme ve gelişime her zaman büyük önem vermiştir. Bu bağlamda, yüz yılı aşkın süredir biriken bilgi
ve deneyimi yeni kuşaklara taşıma hayaliyle 2007 yılında Arkas Akademi kurulmuştur.
Kuruluş aşamasında amaç; işe yeni girenlere işi öğretmek, yetiştirmek ve şirkete alışma sürecinde
öğrenmelerine destek olmaktı. 2007-2009 yılları arasında bu amaca odaklanarak Arkas’ın hizmet kolları
arasında önceliklendirilen Acente Hizmetleri, Liman Hizmetleri ve Deniz Ticaret Filosu için eğitim
programları oluşturuldu. İki yıl süren öğretim tasarımı sürecinde Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri
Fakültesi İletişim Tasarımı ve Yönetimi Bölümü öğretim üyeleri ve öğrencilerinden profesyonel destek
177
www.hedefaof.com
alarak 23 modül geliştirilmiştir. Meslek yaşamının büyük bir kısmını Arkas’ta geçiren yöneticiler hem
öğretim tasarımı sürecinde konu uzmanı, hem de zorlu eğitimlerden geçerek iç eğitimci oldular. Bu
kapsamda yapılan tüm eğitim etkinlikleri “Mesleki Eğitim” olarak adlandırılmıştır.
Arkas Akademi’deki eğitim modülü geliştirme çalışmaları öğretim
tasarımı ekipleri tarafından gerçekleştirilmiştir.
İşe yeni başlayan çalışanlar, Arkas Holding’in anlatıldığı oryantasyon sonrasında, görev alacakları iş
koluyla ilgili üç modülden oluşan temel bilgiler programına katılmakta, izleyen yılda bu program,
çalışanlarımızın işinde yetkin olmasını destekleyecek farklı modüller ile devam etmektedir. Mesleki
eğitimlerden sonra katılımcılar öğrendiklerini işlerinde uygulamak üzere hem kendi yöneticilerinden hem
de ilgili modülün eğitimci/yöneticisinden destek alabilmekte, eğitim öncesi ve hemen sonrasında yapılan
test sonuçlarına göre katılımcıya destek verilmesi gereken alanlar belirlenmekte ve uygun etkinlikler
önerilmektedir.
İnsan Kaynaklarında her çalışanın bir kaydı bulunmaktadır. İşe girerken bağlı olduğu iş kolu, birim,
görev ve sorumlulukları yani şirket içindeki pozisyonu tanımlıdır. İnsan Kaynakları ve ilgili birimler her
pozisyon için gerekli olan yetkinlikleri tanımlar. Arkas Akademi; Arkas Holding genelinde kuruma,
mesleğe ve bireye özel öğrenme ve gelişim alanlarını İnsan Kaynakları desteği ile belirler, uygun etkinliği
seçer, etkinlikleri yürütür ve değerlendirir.
2010 yılı ile birlikte tüm eğitim etkinlikleri; “Kurumsal Gelişim”, “Mesleki Gelişim”, “Yönetim ve
Bireysel Gelişim” olarak üç grupta tanımlanmıştır.
Kurumsal gelişim eğitimleri: Arkas Holding ve iş kollarını, sektör ve şirketleri, temel fonksiyonları
tanıtmak, işe alışma süresince kişilere destek olmak amacıyla oluşturulmuştur. Bir çalışanın hangi iş
pozisyonunda ne zaman kurumsal gelişim programına katılacağı belirlidir. Bu kapsamda oryantasyon, işe
alıştırma ve işte geliştirme programları, iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri yapılır.
Mesleki gelişim eğitimleri: Bir işi yapmak için gerekli bilgi ve becerilerin kazandırılması amacıyla
oluşturulmuştur. Bu kapsamda hem iç eğitimcilerin verdiği dokümantasyon, saha operasyon, gümrük vb.
işe özel eğitimler hem de teknolojik ve teknik eğitimler düzenlenir.
Yönetim ve bireysel gelişim eğitimleri: İşle birlikte yönetilen ilişki, takım, proje gibi pek çok
konuda gereksinim duyulan bilgi, tutum ve davranışları kazandırmak amacıyla oluşturulmuştur. Çalışana
özel, bireysel gelişim alanlarına uygun etkinlikler de bu kapsamda ele alınır.
Arkas Akademi; buraya kadar sözü geçen eğitim etkinliklerini Arkas Holding genelinde 5500 çalışan
için takip eder. Bu takibi kolaylaştıran, öğrenme ve gelişim sürecindeki sistematik yaklaşım, kurumun
çalışma şekli ve ilkeleridir.
Arkas Akademi’de nasıl bir eğitim ve geliştirme süreci vardır?
Sistematik Yaklaşım
Arkas Akademi’de oluşturulan tüm etkinlikler öğretim tasarımına göre yapılmaktadır. Öğrenme ve
gelişim gereksinimi oluştuğunda bu süreç tetiklenir. Performans değerlendirme sonuçlarına göre her
çalışan, yöneticisi ile birlikte hangi yetkinliklerini geliştirmesi gerektiğine karar verir ve eğitim talep
formunu Arkas Akademi’ye iletir. Gelen talepler öğretim tasarımı sürecine göre çözümleme, tasarımlama,
geliştirme, uygulama ve değerlendirme aşamalarından geçerek karşılanır.
Belirlenen gereksinim eğitim ile giderilebilir mi? Eğitime kim katılacak? Katılımcıların öğrenme
gereksinimleri nedir? Eğitim amacına ulaştığında nasıl bir katma değer oluşacak? gibi sorular çözümleme
aşamasında yanıtlanır.
Tasarımlama ve geliştirme aşamasında eğitim ile ne amaçlanıyor? Kapsam ve içerik nedir? İçerik
nasıl düzenlenecek? Hangi öğretim stratejileri kullanılacak? Öğrenme ortamı ne olacak? Eğitimi kim
178
www.hedefaof.com
geliştirecek? Eğitimde öğrenmeyi kolaylaştıracak hangi materyaller işe koşulacak? gibi pek çok soru
eğitimi şekillendirmek üzere yanıtlanır. Eğitim materyalleri geliştirilir. İç eğitim olmasına karar
verildiğinde öğretim tasarımı süreci projelendirilir ve ekip kurulur. Eğitim, şirket dışı bir firmadan
alınacaksa Arkas Akademi standartları aranır. Bu aşamada yapılan çalışmalarla aslında uygulama ve
sonrasında yapılacak etkinlikler belirlenmiş olur.
Tasarımlama aşamasında alınan kararlara göre etkinlikler geliştirilir; uygulama ve değerlendirme
aşamalarında katılımcıların da içinde olduğu işlemlerden sonra da bütünlük kazanır.
Etkinlikler çoğunlukla İzmir Arkas Akademi Binası, İstanbul Esentepe ve Marport Binaları, Bursa ve
Mersin ofislerinde düzenlenmektedir. Çalışanlar, Arkas Akademi eğitim takvimini sanal ortamdan
izleyebilmekte, ilgilendikleri etkinlikte yer varsa yöneticisinden onay alarak katılabilmektedirler.
Arkas Akademi ekibi, Arkas genelinde yapılan her eğitim etkinliğini hem etkinlik hem de katılımcı
temelinde insan kaynakları sistemine kaydeder. Böylece öğrenme ve gelişimleri için çalışanlara hangi
etkinliklerle ve ne oranda yatırım yapıldığı izlenebilir.
Arkas Akademi, öğretim tasarımındaki emeği, hazırlığı katılımcılarla buluşturduktan sonra her şeyin
planlandığı gibi olup olmadığını merak etmekte, çok boyutlu yapılan değerlendirmelerle hem hazırlığı
hem de bundan sonra katılımcılar için başka neler yapabileceğini öğrenmeye çalışmaktadır. Katılımcıların
eğitimlerden memnun ayrılması, kazanılan bilgi ve becerilerin işe koşulması açısından önemsenmektedir.
Eğitim öncesi ve sonrasında uygulanan başarı testleri ve yüz yüze görüşmeler yoluyla kişiler hangi
aşamada güçlük yaşıyorsa ona uygun destek önerilmektedir. Aynı zamanda bu değerlendirmelerde
kişilerin kendini gözlemlemelerine fırsat tanınmaktadır. Katılımcılar eğitimde ne öğrendi? Öğrenmekte
güçlük yaşadığı konular oldu mu? Kazandığı bilgileri işinde nasıl kullanacak? Bu bilgilerle kendini, işini
ve çevresini geliştirmek için neye gereksinimi var? türünden pek çok soruyu yanıtıyla birlikte
duyumsayabilmektedirler.
Çalışma Şekli ve İlkeler
Eğitim etkinliklerine katılan kişi öğrenme ve kendini geliştirme sorumluluğu taşır. Hangi konu ve
kapsamda gelişim hedefleniyorsa ilgili yönetici ve insan kaynakları ekibi bu gelişim sürecinde kişinin
gelişiminden ve performansından sorumludur. Arkas Akademi ise bu süreçte öğrenme ve gelişim düzeyi
ile ilgilidir. Hem kaynak hem de kolaylaştırıcı görevindedir. Örneğin, mesleki eğitim sonrasında yapılan
çok boyutlu değerlendirme sonuçlarına göre çalışanların öğrenme süreçleri, iş başında eğitim, çalıştay,
birebir çalışma, e-eğitimler, okuma gibi etkinliklerle desteklenir. Bir birimde eğitimle giderilebilecek bir
sorun varsa Arkas Akademi ekibi şirket içinde ve dışında ilgili alanda uzmanlığı olan kişilere ulaşır,
gereksinim sahiplerini uygun eğitim etkinlikleriyle buluşturur.
Arkas Akademi’nin hizmetlerinde sistematik yaklaşımın kritik önemde olduğunu bilerek, ekip olarak
aynı dilden konuşarak, fikir birliği içinde hareket etmeye özen gösterilir. Belirlenen ilkeler, çalışırken
rehber olmakta ve bu sayede hizmet kalitesi belli bir düzeyde tutulmaktadır.
Temel ilkeler şunlardır:
•
Öğrenme ve gelişim etkinlikleri kurumsal ve bireysel performans gereksinimlerine dayandırılır.
•
Öğrenmek ve kendini geliştirmek isteyenlere Akademi kaynakları sunulur ve yeni kaynaklar
araştırılır.
•
Kurumsal değerler ve stratejiler tüm öğrenme ve gelişim çalışmalarına yansıtılır.
•
Kurum içinde herkesin bilgi ve deneyimini paylaşabileceği, açık iletişim kurabileceği, hem
öğrenen hem kaynak olabileceği sanal platformlar oluşturulur.
179
www.hedefaof.com
Liderlik Gelişim Programı
Arkas Holding şirketlerindeki yönetici pozisyonlarında şirket içinden yetişmiş kişiler çalışmaktadır.
Yöneticilerin de yeni adayları yetiştirmesi beklenir. Bu çabalar, 2011 yılında tasarlanan Gelişim Programı
ile sistematik hale getirilmiştir. Buradaki amaç, gelecekte yönetici adayı olacak çalışanları belirleyerek
ilgili pozisyondaki görev ve sorumlulukları için hazırlamaktır. Katılımcıları belirlemek üzere Grup
Başkanları, İnsan Kaynakları Direktörü, Genel Müdürler ve Arkas Akademi uzmanlarından oluşan
Gelişim Komitesi oluşturulmuştur. İş gruplarında kilit pozisyonlar için yetiştirilecek çalışanlar için kritik
yetkinlikler belirlenmiştir. Bu yetkinliklere göre beklenen rol profili oluşturulmuştur. Gelişim Komitesi,
her şirketten bu profile uygun olabilecek hem performansı yüksek, hem liderlik özelliği gösteren, hem de
yakın gelecekte daha fazla sorumluluk üstlenebilecek çalışanları belirlemiştir. Arkas Akademi Gelişim
Danışmanı da her adayın birinci müdürü ve genel müdürü ile yüz yüze görüşmeler yaparak adayların
performansı, potansiyeli, iç motivasyonu ve şirkete olan bağlılığı hakkında bilgi toplamıştır. Aynı
zamanda tüm adaylara işe alımlarda kullanılan kişilik envanteri uygulanmıştır. Adaylar ile yüz yüze
yapılan geribildirim görüşmelerinde hem envanter sonuçları paylaşılmış hem de katılımcıların beklentileri
öğrenilmiştir. Program tasarlanırken kilit pozisyonlar, önemli yetkinlikler, gelişim anahtarı ve kişilik
envanterleri çözümleme aşaması için kullanılmıştır. Eğitimler şirket dışından sağlanacağı için tasarım,
geliştirme ve uygulama adımları belirlediğimiz eğitim ve danışmanlık firmaları tarafından yapılmıştır.
İki yıl sürecek Gelişim Programı üniversitedeki yüksek lisans programlarına benzetilebilir. İlk yıl
yoğun olarak eğitimlere katılacak olan çalışanlar, ikinci yıl üst yönetimin sponsor olacağı projelerde
çalışacaklar. Böylece eğitimlerde kazandıkları bilgi ve becerileri şirkete katma değer sağlayacak bir
projede kullanacaklar. Çalışmalar süresince adayların performansları Gelişim Komitesi tarafından
izlenecektir. Dönem sonunda proje ekipleri üst yönetime sunumlar yapacak ve projenin başarısı
değerlendirilecektir. Arkas Akademi, bu projeleri öğrenme ve gelişime yapılan yatırımın geri dönüşü
olarak değerlendirmekte ve programın başarısı için kritik önemde görmektedir.
Bizbize Yaşam Boyu Öğrenme
2011 yılında yaşama geçen “Arkas Aktif” projesi kapsamında, çalışanları işin stresinden uzaklaştıracak
ve kurumsal iletişimi güçlendirecek çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Örneğin; masa başında
çalışanların ağrı şikâyetlerini azaltmaya yönelik yoga/pilates dersleri, sigara bağımlılığından kurtulmak
isteyenler için sigara bırakma seminerleri organize edilmektedir. Çeşitli kurumsal oyunlara, Arkas
takımları oluşturarak katılım sağlanmaktadır. “Yaşam Boyu Öğrenme ve Gelişim” etkinliklerinde şarap
yapımı, fotoğrafçılık, sualtı sporu gibi farklı konularda kurslar açılmaktadır. “Her çalışan bir kaynaktır”
gözüyle bakıldığında çalışanlar arasındaki uzmanları, bilginleri, kâşifleri, maceraperestleri, dağcıları,
balıkçıları, müzisyenleri, aktrisleri ve aktörleri görerek, çalışanlar yetkin oldukları konuları paylaşmaları
ve öğrenmek isteyenlere yardımcı olmaları için cesaretlendirilmektedir.
ETİ EĞİTİM VE GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI
Eti, onursal başkanı ve kurucusu Firuz Kanatlı’nın projesini kendi elleriyle çizdiği ilk tesisinde 1962
yılında üretime başlamıştır. Sektöründe her zaman yeniliklerin öncüsü olan ve Türk halkına daha iyi
ürünler sunmak üzere yatırım yapan Eti, zaman içinde geniş bir ürün zinciri oluşturmuştur. Türkiye'nin
ilk digestive/lifli bisküvisi Burçak, ilk hazır kızarmış ekmeği Etimek, ilk sanayi tipi keki olan Üzümlü,
Meyveli ve Kakaolu Dilim Keki, ilk paketlenmiş turtası Turti, ilk glutensiz bisküvisi Pronot ve ilk ıslak
keki Browni gibi ürünlerle ilklere imza atmıştır. Ayrıca “Bir Bilmecem Var Çocuklar” sloganı ile de
herkesin kalbinde yer bulmuştur.
Kurulduğu günden bu yana Eti sürekli büyümüş ve gelişmiştir. Başlangıçta 22 çalışanıyla günlük 3
ton kadar bir üretim yapan Eti; bugün bisküvi, kek ve çikolata alanındaki 5 fabrikasında 3700 dolayındaki
çalışanıyla yılda 321 bin tondan fazla ürün üretmektedir. Bu ürünleri kendi dağıtım ağıyla Türkiye’de 190
bin kadar son satış noktasında ve zincir mağazalarda tüketiciye ulaştırmaktadır. Ayrıca, 54 marka
180
www.hedefaof.com
altındaki 300 çeşit ürününü 70 kadar ülkeye ihracat yapmaktadır. Türkiye’nin en büyük 100 sanayi
kuruluşu arasında yer alan Eti bugün sektörde önemli bir büyüklüğe sahiptir.
Eti’deki eğitim ve geliştirme sürecinin temel amacı; şirket iş hedefleri, eşitlik ve süreklilik ilkeleri
doğrultusunda çalışanların mevcut işlerini ve kariyer yollarını düşünerek onlara bilgi, beceri kazandırmak
ve yetenekleri ile kişilik özelliklerini geliştirecek gelişim olanaklarını sağlamaktır.
Eğitim ve geliştirme sürecinin hedefleri şu şekilde belirlenmiştir:
•
Sektörde en iyi iş sonuçlarını elde etmek ve yenilikçi çalışmaları yaşama geçirmek üzere
bireysel bilgi, beceri ve görgüyü arttırmak
•
Çalışanlar arasındaki iletişimi ve takım çalışmasını iş performansını en verimli hale getirecek
şekilde arttırmak
•
İş süreçlerini sürekli iyileştirmek ve müşterilere sunulan hizmeti en iyi hale getirmek için tüm
şirkette problem çözme ve iyileştirme bakış açısını bir kültür haline getirmek
•
Eti’nin vizyonunu gerçekleştirecek yönetim kadrolarının gelişimini sağlamak
Bu hedefler doğrultusunda uygulanacak politikalar ise aşağıdaki gibi oluşturulmuştur:
•
Öğrenme ve gelişim planı, şirket hedef ve öncelikleri ile ilişkilidir. Amaç departmanların amaç
ve hedeflerini gerçekleştirmek üzere çalışanların sahip olması gereken bilgi, beceri ve
davranışları kazandırmaya destek olacak öğrenme ve gelişim etkinliklerini sunmaktır.
•
Bütün çalışanlar öğrenme ve gelişim etkinliklerinden yararlanabilir. Benzer profile sahip
çalışanlara eşit eğitim olanakları sunulur.
•
Öğrenme ve gelişim gereksinimleri sistematik olarak belirlenir. Bireysel gelişim
gereksinimlerinin saptanması ve bu doğrultuda gelişimlerin sağlamasında temel sorumluluk
çalışana aittir. Yöneticiler bu gelişim sürecinde gereksinimin saptanmasından sonuçların
alınması sürecine kadar etkin rol alır ve koçluk yapar.
•
Yıllık eğitim planlaması; tüm departmanların şirket hedef ve stratejileri kapsamında, yetkinlik
temelli gelişim gereksinimi değerlendirme çıktılarına dayanarak oluşturulur. Eğitim
kaynaklarının uygun ve verimli şekilde kullanılması temel önceliklerdendir.
•
Yetkinlik gelişim sürecinin etkinliğini arttırmak ve yöneticilerin koçluk sürecinde etkili bir
rehber olabilmek için bireylerin öğrenme tarzı ve nasıl öğrendiklerini öğretmek amaçlanır.
•
Eğitim ve geliştirme etkinlikleri sonucunda etkinlik ve gelişim izlenir ve değerlendirilir.
•
Know how’ın şirket içinde paylaşımını sistematik hale getiren “iç eğitimci yetiştirme” süreci
uygulanır.
•
Sektördeki gelişmeleri izlemek ve network artırımını sağlamak için kıyaslama toplantıları,
sektördeki kurum ziyaretleri ve küresel araştırmalara ve eğitimlere katılım sağlanır.
Öğrenme ve Gelişim Modeli
Şirketin bugün ve gelecekteki gereksinimlerini karşılamak üzere yapılandırılmış eğitim ve gelişim süreci
ile çalışanların bilgi, beceri ve kapasitelerinin bireysel performans gelişimi ve kariyer gelişimini
desteklemesi hedeflenir.
Model alınan “Organizasyonel Gelişim” bütünsel yaklaşımı ile birey, takım, yönetim ve organizasyon
olarak öğrenme kültürünün yaygınlaşması hedeflenmektedir.
Birey katmanındaki programlar birinci düzey olarak adlandırılır. Burada amaç; iş performansının
artıracak bilgi, beceri ve kişilik geliştirmektir. Yetkinlik değerlendirmeleri bireysel gelişim ihtiyaçlarında
temel girdidir. Bireylerin öğrenme tarzları ve geribildirim gelişim izleme sürecinde önemli süreçlerdir.
181
www.hedefaof.com
Takım-Yönetim katmanındaki eğitimler ikinci düzeydir. Burada güvene dayalı takım çalışması ve
sonuç odaklı liderlik amaçlanır. Eğitimler genellikle takım sinerjisini artıracak iletişim, takım çalışması
ve yönetim konularını kapsar.
Organizasyon katmanındaki eğitim ve geliştirme etkinlikleri üçüncü düzey olarak görülür. Buradaki
temel amaç, şirket kültürüne bağlılık yaratmaktır. Bu kategoride şirket kültür, değer ve ilkelerinin yanı
sıra sistematik bakış açısının kazandırılmasına yönelik programlar ağırlıklıdır.
Eti’deki eğitim ve geliştirme çalışmaları birey, takım ve işletme
açısından ele alınmaktadır.
Roller
1. Çalışan
Eğitim ve gelişim sürecinin etkili olabilmesi, bireylerin eğitimleri konusunda kendi sorumluluklarını
üstlenmelerine bağlıdır. Bunun için çalışanın kişisel gelişimin planlanmasında etkin rol alması, gelişime
yönelik etkinlikleri sürdürmesi ve tüm bunların etkili olup olmadığını değerlendirmesi gerekir.
2. Yönetici
Şirketin eğitim ve gelişimle ilgili politikalarını uygulamaktan sorumludur. Görevleri; kendilerine bağlı
çalışanların eğitim ve gelişim gereksinimlerini gidermek ve uygun etkinliklerin gerçekleşmesini
sağlamaktır. Bölüm müdürleri, gerek katılımcı gerekse planlayıcı olarak çalışanları eğitim ve geliştirme
çalışmalarına katılmaları yönünde teşvik etmeli, bu süreci kolaylaştırmalı ve çalışanlara mevcut rolleri
için gerekli becerileri geliştirmeleri yönünde koçluk yapmalıdırlar.
3. Eğitim ve Geliştirme Müdürlüğü
Eğitim Yönetim Sisteminin sağlıklı biçimde uygulanmasını sağlamak için gerekli izleme ve
değerlendirme çalışmalarını gerçekleştirmekten sorumludur. Başlıca sorumlulukları şunlardır:
•
Şirket hedef, politika ve stratejileri doğrultusunda gelişim gereksinimlerini saptamak, planlamak
ve gerçekleştirmek
•
Şirket genelinde yetkinlik temelli eğitim gereksinimlerini analiz etmek ve yıllık şirket eğitim
planını hazırlamak
•
Eğitim ve gelişim çalışmalarına destek verecek eğitim araçlarını tasarlamak ve/veya sağlamak
•
Çalışanlara eğitim ve gelişimle ilgili tavsiye ve teşvikte bulunmak
•
Organize edilen eğitim ve gelişim etkinliklerini koordine etmek
•
Sağlanan gelişim etkinliklerinin gelişim gereksinimini karşıladığından emin olmak ve bu amaca
yönelik izleme ve değerlendirme çalışmalarını yapmak
•
Eğitim kayıtlarını tutmak ve raporlamak
4. Üst Yönetim
Eğitim önceliklerinin belirlenmesinde rehber olacak hedef ve stratejilerin yayılımını sağlamalıdır.
Şirket hedeflerini yakalayabilmek için eğitim ve gelişimi etkin biçimde teşvik etmeli ve bu amaca uygun
kaynakları kullanılır kılmalıdır.
İşe Yeni Başlayanlar İçin İşe Alıştırma ve Oryantasyon Programı
Çalışanın ilk iş günü elinde olacak şekilde hazırlanan “ilk gün dosyası” kendisine gönderilir. “İlk gün
dosyası” içinde görev ile ilgili bilgilerin yanı sıra Eti Oryantasyon Katılımcı El Kitabı yer alır. Eti’de İşe
Alıştırma ve Oryantasyon Gelişim Modülü dört adım olarak gerçekleşir.
182
www.hedefaof.com
Rehber Eşliğinde Oryantasyon: Rehber eşliğinde oryantasyon programında rehber, çalışana işi ve
çevresi konusunda en temel bilgileri verir. Bu bilgileri verirken “Rehber Eşliğinde Oryantasyon Eğitmen
Kılavuzu” rehberin başvuru kaynağıdır ve kılavuz olarak bu kitapçığa başvurulur.
Eti Tanıtım: Eti’nin kuruluşundan günümüze; tarihçe, kronolojik gelişim, kurumsal yönetişim,
organizasyon yapısı, lokasyonlar ve İK uygulama ve politikaları hakkında bilgilendirme yapılır. Eti’de işe
başlayan beyaz yakalı personelin her türlü temel bilgi gereksinimini karşılayacak programdır.
Departman İş Süreçleri ve Fonksiyonel Oryantasyon: Bu program departman yöneticisinin ve/veya
çalışanın bir üst yöneticisinin iş süreçleri ile ilgili bilgilendirmeler yapacağı programdır.
Grup Oryantasyon Programı: Bu program, aynı dönemde işe başlayan çalışanların birlikte katılımının
sağlanacağı oryantasyon programının son aşamasıdır. Bu programda amaç, yeni işe başlayan çalışanların
ekip olarak kaynaşması ve Eti Şirketler Grubunda yer alan tedarik zinciri ve üretim, pazarlama ve satış
gibi süreçleri yerinde tanıtmaktır.
Eğitim ve Geliştirme Süreç Akışı
Eti’deki eğitim ve geliştirme çalışmaları belirli bir sistematiğe bağlı olarak planlanır, uygulanır ve
değerlendirilir. Bu süreçte dikkat edilen temel nokta, düzenlenecek etkinliklerin ya da sunulacak
olanakların hem bireysel, hem mesleki, hem de kurumsal gelişime işlevsel katkıda bulunmasıdır. Genel
olarak süreç şu aşamalardan oluşmaktadır:
Eğitim ve Gelişim Gereksinimlerinin Belirlenmesi
Eti’de eğitim ve gelişim gereksinimlerinin belirlenmesi aşağıda yer alan gereksinim kanallarından gelen
gelişim başlıklarının analiziyle yapılmaktadır.
Standart Gelişim Programları
Eti’de kariyer yollarının başlangıç noktalarını temsil eden pozisyonlar için temel bilgileri ve uygulama
esaslarını içeren gelişim programlarıdır. Bu programların amacı, çalışanlara sahip olmaları gereken bilgi
ve becerileri kazandırmanın yanı sıra, fırsat eşitliği sunarak o pozisyondaki herkesin aynı gelişim
etkinliklerinden yararlanmasını sağlamaktır. Standart gelişim programları ayrıntılı ve fonksiyonel bir
oryantasyon ile başlar. Pozisyonun iş tanımı ve sahip olması beklenen ortak ve fonksiyonel yetkinlikleri
göz önünde bulundurularak alması gereken eğitimler ve öteki gelişim etkinlikleriyle bunların zaman ve
süreleri bu programlarla belirlenir. Eğitim ve Geliştirme Müdürlüğü tarafından hazırlanan standart
gelişim programları hem içerik hem de zamanlama bakımından ilgili departmanların yöneticileriyle
görüşülerek son haline getirilir ve işe yeni başlayan her çalışan için uygulamaya alınır.
Yönetici/Çalışan Eğitim Talepleri
Çalışanların kendileri için ya da yöneticilerin çalışanları için yıl içinde çeşitli sebeplerle ortaya çıkan
eğitim taleplerini Eğitim ve Geliştirme Müdürlüğü’ne (EGM) ilettikleri bir kanaldır. Eğitim Yönetim
Bilgi Sisteminden çalışanlar kendileri için eğitim talep ettiklerinde bu talep sistem kanalıyla yönetici
onayına gönderilir.
Bireysel Gelişim Planlama Sistemi (BGP)
Çalışanların bulundukları pozisyon ve iş tanımları gereği sahip olmaları gereken ortak ve fonksiyonel
yetkinliklere göre değerlendirildikleri, değerlendirme sonucunda ortaya çıkan gelişim gereksinimlerine
yönelik gelişim planlarının oluşturulduğu ve izlendiği sistemdir.
Yetkinlik değerlendirme sonrasında yönetici ve çalışan arasında geribildirim toplantısı yapılır.
Toplantılarda çalışanda ve yöneticisinde farkındalık yaratmak, güçlü ve gelişime açık alanlar üzerinde
yoğunlaşmak amaçlanmaktadır. Toplantıda ayrıca bireysel gelişim planı oluşturulması da beklenmektedir.
Geribildirim toplantılarında şirket hedef ve stratejileri doğrultusunda çalışanın gelişime açık olan
yetkinliklerinden en öncelikli üçü belirlenir ve o yıl için bu yetkinliklerin geliştirilmesi hedeflenir. Hangi
yetkinliklerin seçileceğine çalışan ve yöneticisi birlikte karar verir. Belirlenen gelişime açık alanlarda,
gelişim kılavuzundan da yararlanarak, çalışan ve yöneticisi tarafından bireysel gelişim planları
183
www.hedefaof.com
oluşturulur. Oluşturulan gelişim planları Bireysel Gelişim Planlama Bilgi Sistemi üzerinde kayıtlanır ve
yönetici onayına gönderilir. Yöneticinin onaylamasının ardından EGM bu planları analiz eder, gerekli
durumlarda gelişim planının daha etkin yaşama geçmesi için yönlendirme yapar.
İşe Uyum Değerlendirmesi Sonrası Ortaya Çıkan Gelişim Gereksinimleri
Eti’de işe yeni başlayan çalışanlarla normal deneme süresi sonunda yapılan işe uyum değerlendirme
görüşmesi sonrasında ortaya çıkan eğitim gereksinimleridir.
Gelişim Merkezi Sonrası Hazırlanan Bireysel Gelişim Planları
Amaç; Gelişim Merkezi uygulaması sonrası terfi eden, rotasyona tabi olan ya da mevcut
pozisyonunda devam eden çalışanların öncelikli gelişim gereksinimlerine uygun gelişim etkinliklerinden
oluşan gelişim planını hazırlamak, gelişim araçlarını sunmak ve sürecin verimli işletilmesini sağlamaktır.
Eğer çalışan bir yöneticilik konumuna terfi etmişse yöneticilik düzeyine uygun hazırlanmış “standart
gelişim programı” gelişim planına dahil edilir. Eğer, çalışan için rotasyon söz konusu ise, yeni görevine
uyumunu hızlandıracak standart gelişim programı ve/veya öteki eğitim/gelişim etkinlikleri gelişim
planına dahil edilir. Eğer çalışan mevcut konumunda devam edecek ise, güncel bireysel gelişim planı da
incelenerek geribildirim toplantısında belirlenmiş öncelikli gelişim alanlarına uygun olacak gelişim
etkinliklerinden oluşan gelişim planı hazırlanır.
Gelişim Planlama sürecinde gelişim sorumluluğu çalışanın kendisindedir. Çalışan bireysel gelişim
planını gerçekleştirirken yöneticisi, bu süreçte kendisine destek olur ve gelişimiyle ilgili geribildirimde
bulunur, varsa yeni gelişim gereksinimlerinin gerçekleşmesinde çalışanına yardımcı olur. EGM, gelişim
planının tasarımından ve gelişim etkinliklerinin sağlanmasına yönelik çalışan ve yöneticiye destek
olmaktan sorumludur.
Performans Değerlendirmesi Sonrası Ortaya Çıkan Gelişim Gereksinimleri
Çalışan ve yönetici arasında yapılan performans değerlendirme sonrası ortaya çıkan gelişim
gereksinimleridir. Çalışanların performans ve iş çıktılarını iyileştirmeye yönelik olarak ortaya konan
gelişim gereksinimleri değerlendirilmek ve eğitimlerle ilişkilendirilmek üzere Performans Yönetim
Sisteminde yer alan link aracılığı ile EGM’ye iletilir.
Kurumsal (Organizasyonel) Gelişim Eğitimleri
Şirket hedeflerini karşılamaya yönelik genel gereksinimler ve değerlendirmeler sonucunda ortaya
konulan organizasyonel gelişim için gerekli eylemleri içeren gereksinimlerdir. Öteki gereksinim
kanallarından farklı olarak kurumsal gelişim eğitimleri, herhangi bir talep beklenmeksizin şirket
stratejileri doğrultusunda EGM tarafından planlanıp çalışanlara yaygınlaştırılan eğitimlerdir.
Eğitim Taleplerinin Analizi
Eğitim ve Geliştirme Müdürlüğü, her gereksinim kanalından gelen talebi ilgili konudaki stratejileri
dikkate alarak analiz eder. Talep; gelişim kılavuzunda yer alan çözümlerle gereksinimi karşılamıyorsa,
yöneticiler bilgilendirilir. Olumlu değerlendirilen gereksinim ve talepler planlanacak olan eğitimlerle ya
da işbaşı etkinlikleriyle ilişkilendirilir.
Eğitim Bütçesinin Hazırlanması
Talepler ve gereksinim analizleriyle ilişkilendirilen eğitimlerin iç eğitmenlerle mi yoksa tedarikçi
firmalarca mı karşılanacağına EGM tarafından karar verilir. Tedarikçi firmalar tarafından yapılacak dış
eğitimler için bütçe araştırması yapılır.
Tüm ihtiyaç kanallarından toplanan talepler, şirketin o yıla ilişkin öncelikli gelişim stratejileriyle
değerlendirilerek birleştirilir, eğitim bütçesi oluşturulur ve onaya sunulur.
184
www.hedefaof.com
Öğretim Tasarımı ve Planlaması
Bir eğitim planlanmadan önce eğitim için yapılan talep ve gereksinimler göz önüne alınarak eğitimin iç
veya dış kaynaktan karşılanacağına karar verilir. Eğitim iç eğitmenle yapılacak ise, gereksinime uygun
öğretim tasarımı EGM’nin desteğiyle konu uzmanı olan iç eğitmen tarafından yapılır. İlgili eğitim notları
eğitmen tarafından hazırlanır. Eğitim dışarıdan alınacak ise, bu konuda eğitim veren firmalardan eğitim
teklifleri alınır. Uygun bulunan firma/firmalara yüz yüze, telefon ya da mail ortamında gereksinimler
aktarılır ve ortak bir içerik tasarımı gerçekleştirilir.
Tüm kanallardan gelen eğitim gelişim talepleri doğrultusunda hazırlanan onaylı bütçe paralelinde
Yıllık Eğitim Planı EBS üzerinde her eğitim için eğitim adı, dönem ya da tarihi, katılımcıları ve bütçesi
şeklinde veri girişleri yapılarak oluşturulur ve içinde bulunulan yılın başında çalışanlara duyurulur.
Eti’deki Eğitim Yönetim Sistemi’nde ne tür bilgiler bulunur?
Eğitim Yönetim Bilgi Sistemi
EGM tarafından tüm eğitimlerle ilgili bilgilerin ve kayıtlarının tutulduğu bilgi sistemidir. Çalışanlar için
eğitim bilgilerine ulaşabilecekleri kendi sayfaları bulunmaktadır. Bu ekranda kendileri ve varsa bağlı
çalışanlarının almış oldukları eğitimler, yapmış oldukları eğitim taleplerinin durumları, yönetici onayları
ve bireysel temelde eğitim planı bilgileri yer alır. Ayrıca yönetici/çalışan eğitim talep linki bu ekranda
bulunur. Eğitim talepleri eğitim kataloğunda bulunan eğitimler için yapılabileceği gibi, katalog dışı da
yapılabilir.
Eğitim tarihi öncesinde; eğitimin yapılacağı yer, konaklama, ulaşım, yemek ve ikramlar, varsa eğitim
dokümanlarının çoğaltılması vb. organizasyonel hazırlıklar yapılır ve eğitim gerçekleştirilir. Eğitime
katılan çalışanlar Eğitim Katılım Formunu doldurur. Bu formun aslı EGM’ye gönderilir ve orada bir yıl
süreyle saklanır. Eğitimlerle ilgili yapılan harcamalar EBS’de kayıt altına alınır.
Eğitimlerin Değerlendirilmesi
Eğitimlerin Etkinlik Değerlendirmeleri öğretim tasarımı sırasında ortaya konan hedefler doğrultusunda,
tasarım aşamasında belirlenir. Etkinlik değerlendirme amacıyla; anket, ön test-son test, uygulama, sınav,
yönetici görüşlerinin alınması, izleyen dönemde yapılan yetkinlik değerlendirme sonuçlarıyla kıyaslama
yöntemleri kullanılır.
Eğitimin genel bir değerlendirmesinin yapıldığı “Eğitim Değerlendirme Formu” eğitimler sırasında
katılımcılar tarafından doldurulur. Etkinlik değerlendirme anketi olarak da anılan bu anket, içerik yakın
olmak kaydıyla eğitim firmaları tarafından da uygulanabilir. Eğitim değerlendirme formuyla; “Hedeflere
uyum, Eğitim İçeriği ve İşlenişi, Eğitmen, Eğitim Organizasyonu ve Ortam” gibi boyutlar değerlendirilir.
Eğitimlerin İzlenmesi ve Geliştirilmesi
Eğitimlerin yapısına göre eğitim sonrası takip uygulamaları, izleme eğitimleri, testler, örnekolay
çözümleri ve kitap yorumlama gibi çeşitli yöntemler uygulanabilmektedir. Bu yöntemlerin dışında her
eğitim için eğitim sonunda yapılan eğitim etkinlik değerlendirme anketi sonuçlarında zayıf ve
iyileştirmeye açık alanlar belirlenerek, izleyen eğitimde saptanmış olan iyileştirmeler devreye alınır.
Raporlamalar
Her ayın başında bir önceki aya ilişkin eğitim raporları EBS üzerinden izlenir. Eğitim Grubu ve
departmanlar temelinde gerçekleşen eğitimler; adam x saat, kişi başı eğitim saati, bütçe ve gerçekleşen
bütçe, eğitim saatleri, yayılım oranı vb. bu raporlardan izlenir.
185
www.hedefaof.com
İç Eğitimci Yetiştirme Programı
Amaç; çalışanların iş süreçleri hakkında gerekli bilgi ve beceriyi kazanmasını desteklemek, uzmanlık
alanlarını pekiştirecek bilgi paylaşımının sürekliliğini sağlayacak “şirket içi eğitim” sürecini oluşturmak
amacıyla iç eğitimcilerin seçim, yetiştirilme ve değerlendirilme sürecini belirlemektir
Çalışanların gelişim gereksinimleri ve yöneticilerin çalışanları için talep ettiği eğitimlerin analizi
sonrasında hangi konularda iç eğitimcilerin yetiştirilmesi gerektiği ve bu konuda uygun olabilecek
adaylarla birlikte ilgili departman yöneticilerinden bu kişilerin iç eğitimci olarak yetiştirilmesi konusunda
görüş alınır.
İç Eğitimci Olma Koşulları
•
Eğitmen olmak için gönüllü ve istekli olmak
•
Eti Şirketler Grubu’nda en az 3 yıldır çalışıyor olmak
•
Eğitim vermek için aday olduğu mesleki alanda sahip olduğu bilgi birikimi, geçmişte aldığı
mesleki eğitimler, gerçekleştirdiği başarılı projeler ve deneyimi ile uzmanlığa sahip olmak
•
İç eğitimci olmak için yöneticisinin onayını almak
İç Eğitimci Yetiştirme Sürecinin İşleyişi
İlk adımda iç eğitimcilerin yetişkin eğitim ilkeleri doğrultusunda eğitim almaları ve öğretim tasarımı
konusunda becerilerinin gelişimi hedeflenmektedir. Bu süreçte iç eğitimci adayları sınıf eğitimi alır ve
eğitimin sonunda hazırlayacakları eğitim materyalini hazırlamak ve eğitimi vermek üzere görevlendirilir.
İkinci adımda her iç eğitimci adayının hazırladığı eğitim materyali değerlendirilir ve geribildirimde
bulunulur. Bununla birlikte iç eğitimci adayı hazırladığı eğitimi sunar ve “iç eğitimciden beklenen
yetkinlikler” çerçevesinde değerlendirilir. Bu değerlendirme sonucunda iç eğitimci olmaya uygun
görülürse vereceği eğitimlerin planlaması yapılır. Verdiği eğitimler Eğitim ve Geliştirme Müdürlüğü
tarafından gözlemlenir ve eğitim sonuçları izlenir.
TÜRKCELL EĞİTİM VE GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI
Gerçek sermayesinin “insan” olduğu bilinciyle hareket eden Türkcell, mobil teknolojilerle eş zamanlı bir
gelişim ve bilgi paylaşım ağı kurmuştur. 2006 yılında bu vizyon ile yapılandırılan Türkcell Akademi,
birbirine mobil iletişim ağıyla bağlı çalışanlar, bayiler, iş ortakları, tedarikçiler, müşteriler, öğrenciler ile
birlikte Türkcell’e dokunan herkese gelişim çözümleri sunarak iş dünyasına değer katan bir bilgi ve
gelişim merkezi olmuştur.
Türkcell Grup'un kurumsal üniversitesi olan Türkcell Akademi, kendi ekosisteminde yer alan her
çalışanın, stratejik öncelikler ve iş odakları doğrultusunda gelişimine yoğunlaşarak, performansın artan
bir şekilde sürekliliğini sağlamaktadır.
Türkcell Akademi, “Müşteri, Teknoloji ve Liderlik” başlıkları altında sunduğu gelişim çözümleriyle
vizyonu ve hedefleri olan, gereksinimleri doğru saptayan, sürekli ileriye bakan bir gelişim ve değer zinciri
kurmaktadır. Özellikle uzaktan eğitim uygulamalarıyla eğitim teknolojilerinin etkin kullanımı konusunda
ilklere imza atarken, mobil eğitim uygulamalarıyla da oldukça geniş hedef kitlelerin öğrenme, gelişim ve
paylaşımında fark yaratmaktadır.
Türkcell Akademi
Günümüz iş iklimine uyum sağlamanın ve fark yaratmanın başlıca koşulu, bireysel ve kurumsal gelişimi
güçlendirmek ve bunları kurum stratejileri ile bütünleştirmektir. Türkcell Akademi, işte bu bilinçle, 2006
yılında “Kurumsal Üniversite” olarak yapılandırılmıştır. Misyonu, bütünsel olarak şirketin performansını
artırmak ve bu doğrultuda hedeflere koşan her çalışanın “hayatını kolaylaştıran ve zenginleştiren” gelişim
yatırımları yapmak olarak belirlenmiştir.
Türkcell Grup'un entelektüel sermayesi, “know-how”ı tüm Türkcell Grup şirketleri, iş ortakları ve
ekosistemi için de yüksek bir değere sahiptir. Türkcell Akademi, bu doğrultuda tüm bu bilginin
depolandığı ve güncel tutulduğu bir bilgi yönetim ve paylaşım merkezidir. Gelecekte daha çağdaş bir
186
www.hedefaof.com
Türkiye'nin yaratılmasında Türkcell önemli bir misyona sahiptir. Yaşam boyu gelişime verdiği değer ile
Türkcell Akademi de aydınlık bir gelecek için Türkcell Grup'un sahip olduğu çok önemli bir yapı taşıdır.
Türkcell Akademi’yi bir eğitim merkezinden ayıran özellikler nelerdir?
Dünyadaki benzer uygulamalara paralel olarak Türkcell Akademi, bir eğitim bölümünden öte,
Türkcell Grup’un “Kurumsal Üniversitesi” olarak konumlandırılmıştır. Kurumsal üniversite kavramı,
2000’li yılların başında, Amerika ve Avrupa’da sıklıkla tartışılmaya başlayan bir kavramdır. Sözcük
anlamına baktığımızda, kurumsal üniversiteler, bireysel ve kurumsal bilgiyi geliştirecek, paylaşımını
sağlayacak etkinlikleri tasarımlayıp yöneterek kurumun stratejik hedeflerine katkı sağlayan eğitim
yapılarıdır. Kurumsal üniversitelerin işletmelerdeki geleneksel eğitim birimlerinden en temel farkı, eğitim
programlarının bireysel ya da grup gereksinimlerinden değil, kurumsal stratejilerden yola çıkarak
tasarlanmasıdır. Kurumsal üniversiteler tepki verici (reactive) değil, ön alıcı (proactive) yapılardır. Daha
açık bir anlatımla kurumsal üniversiteler, bir eğitim ya da geliştirme programı hazırlamak için gereksinim
oluşmasını beklemez, işletme stratejileri doğrultusunda gelişim programları tasarlayıp bunları
uygulayabilir.
Kurumsal üniversitelerin birçoğunda işletme stratejilerinden beslenebilmek için yönetim ve
organizasyon modeli de geleneksel eğitim birimlerinden çok farklıdır. Dünya çapındaki benzerleri gibi
Türkcell Akademi de kurumsal üniversite yapılanmasıyla konumlandırılmıştır ve öyle yönetilmektedir.
Türkcell Akademi, kurumsal üniversite anlayışıyla oluşturulmuş
stratejik bir yapılanmadır.
Türkcell Akademi, şirketin İnsan Kaynakları fonksiyonu altında konumlandırılmış bir bölüm olmakla
birlikte, şirketin C Düzey yöneticilerinden ve grup şirketlerinin genel müdürlerinden oluşan bir Yönetim
Kurulu (Management Board) tarafından yönetilir. Normal koşullarda üç ayda bir toplanan Yönetim
Kurulu, Türkcell Akademi’nin hedeflerini ve stratejilerini belirlemek ve değerlendirmekle yükümlüdür.
Ayrıca, şirket bölüm başkanları ve grup şirket genel müdür yardımcılarından oluşan bir Danışma
Kurulu (Advisory Board) da Türkcell Akademi’nin yönetiminde etkin rol oynar. Danışma Kurulu yılda
dört kez toplanır ve Akademi’ye belirli konularda yön verir, danışmanlık yapar.
Yönetim Kurulu ve Danışma Kurulu sayesinde, Türkcell Akademi şirket stratejilerinden kopmadan
sektör ve işiyle ilgili güncel bilgileri sürekli takip eder ve bu doğrultuda programlar hazırlar.
Eğitim ve Gelişim Gereksinimlerinin Belirlenmesi
Eğitim-gelişim gereksinimlerini belirleme süreci “Gelişim İhtiyaç Analizi” olarak tanımlanmaktadır.
İhtiyaç, çalışanın performansında olumlu etki yaratarak iş hedeflerine ulaşmaya katkı sağlayan
gereksinim olarak görülmektedir. Bu tanımdan yola çıkarak ihtiyaç analizi aşamasında şunlar yapılır:
•
Öncelikle iş birimlerinin o yılki stratejileri, hedefleri, odak alanları hakkında ilgili yönetici ve
uzman kişilerden yön alınır. Bu, Yönetim Kurulu’nun belirlediği genel stratejiyle birleştirilir.
•
Bir sonraki aşamada bunu gerçekleştirecek ekipteki bireylerin ve ekibin hangi yetkinliklere sahip
olması gerektiği belirlenir. Ekibin sahip olması gereken yetkinlikler ile var olan yetkinliği
arasında bir fark varsa ve bu eğitim-gelişim yöntemleri ile güçlendirilecek ise bu eğitim
gereksinimi olarak tanımlanmaktadır. Örneğin; Türkcell’deki pazarlama ekiplerinin bu yılki
hedefleri arasında Y-Kuşağına yönelik yeni tarife ve kurgular çıkarmak olabilir. Ekiplerin bu
hedefi gerçekleştirmesi için Y-Kuşağını tanımaya gereksinimi doğabilir ve ekiplerde henüz bu
konudaki bilgi düzeyi yeterli olmayabilir. Bu durumda Y-Kuşağı konusunda bilgi edinmeye
yönelik bir eğitim hazırlanır.
187
www.hedefaof.com
•
Bunlara paralel olarak düzenli yapılan sınavlar, iş kolları tarafından saptanan müşteri
memnuniyet oranları, şikâyet sayısı ve başlıkları gibi ölçüm sonuçları da gelişim gereksinimleri
belirlenirken değerlendirilir.
İhtiyaç analiz süreci sonunda şu sorunun yanıtının net bir şekilde verilmesi önemlidir; Bu eğitimin
sonunda katılımcıların neyi neden öğrenmesini, geliştirmesini, değiştirmesini ve/veya yapmasını
bekliyoruz? İhtiyaç analizi sonunda bu sorunun yanıtıyla eğitimin tasarım yöntemi/kaynağı belirlenir.
Türkcell ekosisteminde yer alan tüm çalışanların hem bireysel, hem de takım olarak performansının
artan bir eğride sürekliliğinin sağlanması, değişen ve her yıl daha da zorlayıcı olan iş hedeflerine
ulaşılması ancak şirket hedefleri ile paralel tasarlanmış gelişim çözümlerinin ön alıcı olarak yaşama
geçirilmesiyle olanaklıdır. Türkcell Akademi, bu vizyon ile yaşama geçirilen gelişim programlarının
tasarım ve uygulama aşamalarında Program Yönetim Metodolojisi standardını izleyerek, programların
Türkcell Grup stratejileriyle paralelliğini, standardizasyonunu ve yatırımların ölçümlenmesini hedefler.
Program yönetiminde programın ne olduğunu tanımlamak ilk adım olabilir. Türkcell Akademi’de
hedef kitlesi net olan, birden çok eğitimden oluşan, belirli bir zaman dilimine yayılan eğitimler bütününe
program denilmektedir. Örneğin, Türkcell Akademi Oryantasyon Programı gibi. Bu programın hedef
kitlesi işe yeni başlayanlardır; program içeriğinde Türkcell ve Grup şirketlerini anlatan bir kısım, insan
kaynakları uygulamaları, Türkcell’in kullandığı temel teknolojiler, bilgi güvenliği vb. pek çok eğitim yer
almaktadır. Program iki gün sürmekte ve her yeni işe alım döneminde tekrarlanmaktadır.
Programın yönetimi ne demektir? Bunun anlamı; programın ihtiyaç analizini tamamlamak, tasarımını
oluşturmak, planlama yapmak, uygulamaya geçirmek, ölçmek ve iyileştirmekten oluşan altı ana süreci
uçtan uça yönetmektir. Kurumsal performansı artıran gelişim çözümleri sunarken izlenen Program
Yönetim Metodolojisi aşağıdaki adımları kapsamaktadır:
Analiz: İşin gerektirdiği eğitim ve geliştirme gereksinimlerinin belirlenmesidir.
Tasarım: Analiz aşamasında elde edilen bilgilerle temel gelişim taslağı ve içeriğinin oluşturulması,
eğitim yöntemlerinin belirlenmesi, iç kaynakların (Akademi eğitmenleri) ya da dış kaynakların (gelişim
ortakları) seçimi ve kararlaştırılmasıdır. Tasarım aşamasında şu sorulara yanıt aranır:
•
Programdaki eğitimlerin kurgusu nasıl olacak?
•
İçerikte neler yer alacak, bu içerik hangi yöntemlerle uygulanacak (oyun, vaka çalışması vb.)?
•
Eğitim ne kadar sürecek?
•
Hangi eğitim kanalları kullanılacak (e-öğrenme, sınıf içi eğitim, mobil eğitim vb.) ve eğitimi
kimler verecek (şirket içi mi yoksa şirket dışı mı)?
•
Ölçümleme nasıl yapılacak?
Geliştirme: Eğitim ve gelişim sürecinde kullanılacak araç ve materyallerin tasarımlanması, ölçüm
araç ve yöntemlerine karar verilmesi, gelişim programı ve içeriğinin müşteri onayına sunulmasıdır.
Uygulama: Programın uygulamaya konulmasıdır.
Ölçümleme: İlgili programın iş hedefleriyle bağlantılı ölçme ölçütlerinin takibi ve kurumsal
performansa katkısının ölçümlenmesini içerir. Türkcell Akademi, gelişim çözümlerinin ölçümlenmesinde
Kirkpatrick ve Readiness modelini uygulamaktadır. Ölçme aşamasında her eğitim için uygun bulunan
yöntem uygulanır. Yöntemler programlara göre değişmektedir. Örneğin, oryantasyon programında eğitim
memnuniyeti olan birinci düzey ve bilgiyi ölçen ikinci düzey uygulanır; buna karşılık, satış programında
eğitimin işe katkısı olan üçüncü düzeyde ölçüm yapılır.
İyileştirme: Tüm program katılımcılardan gelen geribildirimler, eğitmenlerin yorumları, program
yöneticisinin önerileri ile değerlendirilir ve eğer gerekliyse iyileştirme çalışmaları yapılır. Örneğin,
oryantasyon programında katılımın daha etkin olması için programa oyun ve eğlence öğesinin katılması
gereksinimi ortaya çıkmıştı, program buna göre yeniden şekillendirildi.
188
www.hedefaof.com
Stratejik Gelişim Başlıkları
Türkcell Akademi, üst yönetimden aldığı yön ile yaşama geçirdiği stratejik gelişim programlarını üç ana
odak üzerinde kurgulamaktadır; Müşteri, Teknoloji ve Liderlik.
Müşteri
Türkcell, “Önce Müşterimiz İçin Varız” değerinden hareketle, müşteri ile temas eden tüm noktalarda
memnun müşteri sayısını artırmayı hedeflemektedir.
Bu vizyon ile Türkcell Akademi uzmanlığında, Türkcell müşterilerine temas eden tüm Türkcell Grup
çalışanlarını, bayileri, iş ortaklarını ve kurumsal çözüm merkezlerini kapsayan “Türkcell Grup Satış
Programı” ile 30 binden fazla kişiye, ortak hizmet ve satış kültürünü, ürün ve hizmetleri, uzmanlık
eğitimlerini içeren gelişim çözümleri sunulmaktadır. Bu gelişim çözümleri sunulurken şu ölçütler göz
önüne alınarak yapılandırılmaktadır:
•
Çalışanların rol ve sorumluluklarına paralel olarak farklılaşmaya gidilmelidir.
•
Bilginin en hızlı ve en etkin şekilde paylaşılmasına yönelik teknoloji kullanımına
odaklanılmalıdır.
•
Düzenli bilgi ölçümü yapılarak, ölçüm sonuçlarına paralel yeni gelişim çözümleri sunulmalıdır.
•
Tüm gelişim çözümleri program yaklaşımında birbirini tamamlamalıdır.
Teknoloji
Türkcell’in “İletişim ve Teknoloji” şirketi vizyonundan yola çıkarak Teknoloji Gelişim Programı
kapsamında 300 farklı eğitimle ve 53 farklı teknik profil için hazırlanan gelişim programlarıyla Mobil
İletişim ve Bilgi Teknolojileri konularında uzmanlık eğitimleri sunulmaktadır. 53 teknik profil ile ne
anlatılmak istenildiğini biraz daha açalım. Profil, benzer işleri yapan kişilerin oluşturduğu kümedir.
Örneğin, proje yöneticileri bir profildir ya da iş analistleri bir profildir. Türkcell’de ağırlıklı bilgi
teknolojileri ve mobil iletişim konularında çalışan teknik 53 adet profil vardır. Teknoloji programı
kapsamında her profilin işini daha iyi yapabilmesi, uzmanlaşması için gerekli eğitimler belirlenmiştir.
Örnek verelim. Proje yöneticilerinin proje yönetim işini yapmaları için gerekli eğitimler bütünü belirlenir.
Bunun içerisinde temel düzey proje yönetimi bilgisi, müzakere eğitimi, iletişim yönetimi ve risk yönetimi
gibi eğitimler yer almaktadır. 53 profil için bu eğitim setleri belirlenmiştir. Bu eğitimlerin büyük
çoğunluğu sınıf içi eğitimler olmakla birlikte, e-öğrenme ya da sanal sınıf gibi uzaktan eğitim kanalları da
kullanılmaktadır.
Teknoloji konusunda lider bir şirket olarak şirket içerisindeki bilgi birikiminin ortaya çıkarılması ve
içeriden yetiştirilen eğitmenlerle ekiplere yayılması çok önemlidir. Bu sebeple Teknoloji Programı
kapsamında pek çok eğitim teknik birimlerde çalışıp gönüllü olarak Türkcell Akademi eğitmeni olan
uzmanlar tarafından verilmektedir. Teknoloji programı kapsamında ayrıca vizyon açıcı, yeni teknolojileri
ve iş modellerini öğrenmeye yönelik sektörde ya da dünyada uzman kişilerle seminerler-webinarlar
yapılır.
Liderlik
Türkcell Akademi, Türkcell grup genelinde yaklaşık 1,090 yöneticinin ve yönetici adayının gelişimini
destekleyerek, Türkcell Grup liderlik yaklaşımının ve ortak liderlik kültürünün güçlenmesine destek
olmaktadır.
Türkcell Grup Liderlik gelişim programları, şirketin vizyonu, stratejik öncelikleri, değerleri ve liderlik
davranışları temel alınarak tasarlanmıştır. Türkcell Grup’un performansını arttırmak adına, yöneticilerin
bireysel performanslarının ve ortak yönetim kültürü çatısı altında iş, ekip ve kişisel liderlik becerilerinin
gelişmesini desteklemektir. Liderlik Gelişim programlarıyla şunlar hedeflenmektedir:
189
www.hedefaof.com
•
Ortak yönetim kültürü oluşturulması
•
Kurumsak performansın arttırılması
•
“ İş, Ekip, Kişisel Liderlik “ becerilerinin geliştirilmesi
•
Şirketler ve bölümler arası bilgi ve deneyimin etkin paylaşımı
Türkcell Grup Liderlik ve Davranış Modeli üzerine yaşayan eğitimler, genel olarak yöneticilik
düzeylerine göre düzenlenmiştir. Bunlar yönetici adaylığından, üst yönetime kadar program esasına göre
oluşturulmakta ve planlanmaktadır. Düzeyler aşağıdaki gibidir:
•
Yeni yönetici adayları
•
Yeni yöneticiler
•
Müdürler
•
Bölüm yönetici adayları -müdürler
•
Bölüm yöneticileri
•
Genel müdür yardımcıları
•
CEO
Her program, kendi içinde hedef kitle ve o yılın strateji ve iş hedeflerine göre özelleştirilmiş olup sınıf
içi eğitimler, e-öğrenme, mobil öğrenme, deneyim paylaşım toplantıları, projeler, koçluk seansları ve
birbirinden öğrenme seanslarından oluşturulmuştur. Bunlara ek olarak, etkin bir şekilde iç mentorluk
süreci de yürütülmektedir.
Türkcell Grup Liderlik Gelişimi için Harvard Business School ve Harvard Business Publishing ile
stratejik ortaklık çerçevesinde web tabanlı ve çok kapsamlı bir liderlik gelişim platformu
kullanılmaktadır. Bunlardan Harvard ManageMentor, tüm yöneticilerin kullanımına açık olan ve 44
başlıktan oluşmuş bir eğitim kataloğudur.
Üst düzey yöneticilere dönük olarak her çeyrekte Harvard Business Discussion (HBS) oturumları
gerçekleştirilmekte ve dünyaca ünlü HBS profesörleri ile stratejik önceliklere ilişkin ortak çalışmalar
yapılmaktadır.
Türkcell grup ayrıca, sosyal sorumlu liderler yetiştirme konusunda da öncülük yapmaktadır. Young
Guru Academy (YGA) ile yapılan işbirliği kapsamında Anadolu Liderlerini Yetiştiriyor projesi yaşama
geçirilmiştir. Bir liderlik programı olarak bu projede amaç, Türkcell liderlerinin, liderlik becerilerini
sosyal sorumluluk projelerini yaşama geçirirken geliştirmeleri ve dezavantajlı ilköğretim okullarında
geleceğin liderlerini keşfetmek ve onları sosyal sorumlu liderler olarak yetiştirmektir. Türkcell Akademi
kapsamında bu program ilk kez Mart-Haziran 2011 aylarında Gaziantep’de yaşama geçirilmiştir. 13
Türkcell lideri birer hafta boyunca beş dezavantajlı ilköğretim okulunda 6. ve 7. sınıf öğrencilerinin
Türkçe derslerinde Oku, Düşün, Paylaş programını uygulayarak gönüllü öğretmenlik yapmıştır.
Eğitim Süreleri
Türkcell Akademi yalnızca Türkcell Grup çalışanlarına değil Türkcell bayi çalışanları, bakım çözüm
ortakları, iş ortakları ve üniversite öğrencileri gibi birçok farklı kitleye eğitim ve gelişim olanakları
sunmaktadır. 2011 yılında tüm Türkcell Grup ekosisteminde 511.503 kişiye 1.405.542 saat eğitim
verilmiştir. Bu eğitimlerin %81’i iç kaynakla (yaklaşık 700 kişilik iç eğitmenler aracılığıyla) yapılmıştır.
Eğitimleri Değerlendirme
Türkcell Akademi, gerçekleştirdiği tüm eğitimlerin ölçümlemesini Kirkpatrick yöntemine göre takip
etmekle birlikte, şirket içinde eğitimin ektisini ölçmek için “Readiness” (hazır oluş) adı verilen özel bir
endeks de kullanmaktadır. Hazır oluş, verilen eğitimlerde katılımcının ve örgütün etkinliğini ölçümleyen
190
www.hedefaof.com
ve kişinin bilgide ne kadar hazır olduğunu gösteren rapordur. Temelinde Kirkpatrick dördüncü düzey
ölçümlemeyle uyumlu bir yöntemdir.
Bu yöntemle; eğitim katılımı, sınav sonuçları, değerlendirme, ödev, proje vb. uygun bir şekilde
ölçümleme yapısının oluşturulması ve buna uygun raporlama yapısı sağlanmaktadır. Raporda davet
edilen kişinin eğitime katılması ve katılan kişinin eğitimlerde başarılı olması temel alınmaktadır. Eğitim
etkinliğine göre bazı eğitimlerde 2. düzey, bazılarında ise 3. ve 4. düzey ölçümleme yapılmaktadır.
Türkcell genelinde hazır oluş ölçütlerinde başarı yüzdesi %80’dir.
Sertifikasyon
Türkcell Akademi’de yürütülen bazı gelişim programlarında sertifikasyon süreci de uygulanmakta, hangi
programlarda sertifikasyon olacağı tasarım aşamasında kararlaştırılmaktadır. Burada sertifikasyon
uygulanan örnek bir programı ayrıntılandıracak olursak, Türkcell Grup Satış Programı üç ana modülden
oluşan bir sertifika programıdır.
•
Türkcell’le Tanışıyorum: İşe yeni başlayan çalışanların şirketi tanıması, kurum kültürüne çabuk
uyum sağlaması, işini anlaması ve yeni görevine en hızlı ve etkin bir şekilde hazırlanması
amacıyla tasarlanmıştır. Uzaktan eğitim, işbaşı eğitim, koçluk ve sınıf içi eğitim gibi farklı
çözüm yöntemleri bir arada kullanılarak uygulanmaktadır. Her öğrenme hedefine ulaşılıp
ulaşılmadığı ölçülmekte ve ölçüm sonuçlarına göre birbirini izleyen eğitimlerde başarılı olan
katılımcılara sertifika verilmektedir.
•
Türkcell’le Gelişiyorum: Birinci modülü tamamlayan çalışanların rol ve sorumluluklarına paralel
gelişimlerini sağlamak amacıyla tasarlanmıştır. Bu modül kapsamındaki gelişim çözümleri,
bireysel ve kurumsal satış ekiplerinin çalıştığı yere, çözüm sunduğu müşteriye, sorumlu olduğu
kanala ve pozisyonuna göre farklılık göstermektedir. Program kapsamında eğitimler sonunda
yapılan ölçüm sonuçlarına göre yine başarılı katılımcılara bu modüle ait sertifika verilerek bir
sonraki modüle katılım hakkı sunulmaktadır.
•
Türkcell’le Uzmanlaşıyorum: Program kapsamındaki tüm çalışanların mesleki uzmanlıklarını
daha da ileriye taşımak amacıyla üniversite işbirlikleriyle uygulanmaktadır. Bu modüle katılım
için, çalışanların gönüllü olması ile birlikte, iş performans sonuçları, mesleki deneyim süresi,
gelişim süreçlerine etkin katılımı da etki etmektedir. Bu modülün sonunda üniversite ve Türkcell
Akademi ortak imzalı sertifika verilmektedir.
İçerden ve Dışardan Alınan Eğitimler
Eğitimin iç kaynaktan mı yoksa dış kaynaktan mı alınacağı konusunda en önemli belirleyici hedef
kitlenin gereksinimidir. Strateji, gereksinim, hedef kitle, bütçe ve zaman gibi kaynakların tümü
değerlendirilerek en uygun kaynak kullanımına karar verilmektedir. Gereksinim analiz edildiğinde hem iç
hem dış kaynak kullanılabilecekse öncelik iç eğitmenlere verilmektedir. İç eğitmenin kurumun özel
dinamiklerini bilmesi, ortak kurum kültürüne sahip olması önemli bir avantajdır. Konu kuruma özel ise
zaten dış kaynak kullanılamayacağı için iç eğitmenle hizmet sunulmaktadır. Gerekli uzmanlık kurum
içinde yoksa ya da başka ölçütler nedeniyle dış kaynak olması daha etkin ve verimli olacaksa dış
eğitmenlerle ilerlenebilir.
Eğitimciler
Türkcell Akademi, gelişim gereksinimleri ve kaynakları doğrultusunda hem özel bir seçme ve yetiştirme
süreciyle yetiştirilmiş iç eğitmen kaynağından hem de Gelişim Ortağı adı verilen eğitim tedarikçi
firmalardan yararlanmaktadır.
Türkcell’in sahip olduğu kurumsal bilginin etkin yönetimini sağlamak amacıyla kendi konularında
uzman Türkcell çalışanlarının eğitimcilik yetkinliklerinin geliştirilmesi ile oluşturulan İç Eğitmenlik
Süreci tümüyle gönüllülük esasına dayalıdır. Konularında uzman çalışanlardan oluşan Türkcell Akademi
Eğitmenleri sahip oldukları bilgi ve deneyimi kurumsal ve toplumsal değere dönüştürmektedirler.
191
www.hedefaof.com
Toplam 700’ü aşkın Akademi Eğitmeni sayesinde öncelikli olarak teknoloji, ürün ve hizmetler,
yetkinlik temelli eğitimler ile çalışanların gelişimine katkı sağlanmış, bu sayede tüm eğitimlerin %86’sı iç
eğitmenlerle gerçekleştirilmiştir. İç eğitmenler tarafından verilen eğitimlerin memnuniyet oranı %90’dır.
Bu yolla önemli bir maliyet avantajının yanı sıra bireysel bilginin kurumsal bilgiye dönüştürülmesi ile
etkin bilgi yönetimi konusunda da önemli bir katkı sağlanmıştır. Türkcell Grup, kendi içindeki
deneyimler yoluyla oluşan bilginin tüm çalışanlara yayılması ve böylece iş sonuçlarına olumlu katkı
sağlamasıyla ciddi bir ilerleme yaratmıştır. Akademi Eğitmeni olmak için gönüllülük esastır fakat gelişim
gereksinimlerine paralel olarak belirlenen bir konuda eğitim verebilecek bilgi ve yetkinliğe sahip tüm
çalışanlar sertifikasyon sürecinden geçerler.
İç eğitmenlik sürecinin standardizasyonunu sağlamak ve kalitesini artırmak amacıyla, Akademi
eğitmenleri Türkcell Akademi tarafından akredite edilirler. Akredite edilen eğitmenler kendileri için
hazırlanmış olan gelişim programını tamamlamak ve Akademi’nin belirlediği ölçütlerde eğitimlerini
tasarlamak ve yaşama geçirmekle sorumludurlar. Akademi eğitmenleri; Türkcell ekosisteminin gelişimine
olan büyük katkılarının yanı sıra, kurumsal bilgi ve deneyimleri sayesinde üniversitelerle gerçekleştirilen
işbirlikleri yoluyla da topluma değer katmaktadırlar.
Yararlanılan Eğitim Teknolojileri
Türkiye’nin lider teknoloji ve iletişim şirketi Türkcell, 1999 yılında e-öğrenme konusunda ilk
uygulamalarını başlatarak Türkiye’de kurumsal şirketler arasında e-öğrenme çözümünü çalışanlarına
sunan ilk firmalardan biri olmuştur.
Türkcell Akademi 2005 yılında e-öğrenmenin yanı sıra sanal sınıf, 2008 yılında mobil eğitim
platformunu, 2009 yılında ise kendi kendine öğrenme (self-learning) platformlarını çalışanlarının
kullanımına açarak uzaktan eğitim çözümlerini zenginleştirmiştir. Bugün bu platformlar sayesinde
Türkcell Akademi; Türkcell Grup şirketleri, bayi çalışanları ve iş ortakları da içinde olmak üzere 50.000
kişiye ulaşarak eğitim ve gelişim olanakları sunmaktadır.
Uzaktan eğitim yöntemleri sayesinde zaman ve yer kısıtlamaları ortadan kaldırılarak çalışanların
gelişimi sürekli kılınabilmektedir. Ayrıca, süre ve bütçe tasarrufu sağlanarak gelişim etkinliklerinde
verimlilik yüksek noktalara çıkarılabilmektedir.
Türkcell Teknoloji tarafından geliştirilen mobil eğitim platformu sayesinde, yeni çıkan ürünler,
hizmetler ve tarifeler gibi konuları 30 dakika içinde eğitim haline getirip 50.000 kişiye aynı anda
gönderilebilmektedir. Örneğin, yeni hazırlanan bir tarifeye ilişkin eğitim, tarifenin duyurulmasından
sonra 30 dakika içinde tüm saha satış ekiplerinin telefonlarına atanmaktadır. Türkcell Akademi Mobil
Eğitim Platformu, eğitim ve teknolojiyi bir araya getirerek yaşamı kolaylaştırmakta ve bilgiye kolay
erişim olanağı sağlamaktadır. Her türlü mobil ağ (EDGE, WiFi, 3G vb.) ve wap/web erişimi olan mobil
cihaz üzerinden kullanım olanağı sağlayan platform, Türkcell’in teknolojide lider vizyonuna paralel öncü
bir uygulamadır. Türkcell Mobil Eğitim Platformu, web üzerinden kullanılabilen arayüzü ile video,
fotoğraf ve ses dosyalarından oluşan bir eğitim hazırlayabilir, paket eğitimlerden birini seçerek
kullanıcılara atayabilir, kullanıcıların gelişimlerini ölçmek için sınav yapabilir ya da dilediğiniz bir konu
hakkında anket uygulayabilirsiniz. Birçok şirket çalışanı müşteri toplantıları ve bayi/şube ziyaretleri gibi
nedenlerle çoğu zaman ofis dışında olduğu ve özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde de trafikte zaman
geçirdiği düşünülürse e-eğitim ve örgün eğitim yöntemlerinin yeterli olmadığı ve mobil eğitimin gerekli
olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
Başka bir uzaktan eğitim aracı olan Türkcell Akademi Sanal Sınıf Uygulaması ile farklı yerlerde
bulunan çalışanlarımız, web üzerinden, eğitim etkinliklerine ya da konferanslara katılabilmektedirler.
Etkileşimin ön planda olduğu sunumlar ile geniş kitlelere erişim olanağı veren sanal sınıf platformu
sayesinde bilgi paylaşımı çok verimli hale gelmektedir. Böylelikle Türkiye’nin farklı coğrafyalarında
bulunan çalışanları işlerinden ayırmadan onların eğitimlere bilgisayarları başından katılmalarına olanak
sağlanmaktadır.
Ayrıca tüm bu eğitim kanallarının yanında Akademi Portal üzerinden, kendi gereksinimlerini
karşılayacak ve bireysel gelişimlerini sürekli kılacak birçok bireysel öğrenme aracı çalışanlara
sunulmaktadır. İnternet ve sosyal medyanın gelişimi ile birlikte, çalışanların gereksinim duydukları
192
www.hedefaof.com
konularda en iyi uygulama, rapor, video ve benzeri her türlü bilgiye erişebildikleri web tabanlı bireysel
gelişim araçları (self learning tools) günümüzde giderek önem kazanmaktadır. Akademi bünyesinde bu
hedef ile çalışanlara sunulan sanal kütüphane (Getabstract), video portal, Harvard Custom Portal ve
Harvard Manage Mentor gibi platformların kullanımı hızla artmaktadır.
Türkcell Akademi, eğitim ve geliştirme çalışmalarında bilişim
teknolojilerini etkin olarak kullanmaktadır.
Ödüller
Sektörel ödüllere başvuru süreci Türkcell Akademi'ye var olan çalışmalarını ayrıntılı olarak gözlemleme,
geliştirme ve akredite etme fırsatını sunmaktadır.
Sağlanan eğitim ve gelişim olanakları sayesinde çalışanlar gelişimlerini sürekli kılmakta, böylelikle
daha verimli ve yetkin bir konuma ulaşmaktadırlar. Özellikle son yıllarda hazırlanan uzaktan eğitimlerde
yakalanan kalite ve başarı sayesinde, uzaktan eğitim çözümlerinde dünya genelinde gözlemlenen
kullanıcı değerlerinde olumlu yönde büyük değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Türkcell Akademi olarak
çalışanları uzaktan eğitimleri zamanında tamamlamaları için motive eder bir noktadan, onların bir sonraki
eğitimde Akademinin ne yapacağını merak ettikleri bir noktaya ulaşılmıştır.
Capital Dergisi'nin 2007 yılında gerçekleştirdiği “Türkiye'nin En Beğenilen Şirketleri” araştırmasında
birinci sırada yer alan Türkcell, başka birçok ölçütün yanı sıra “İnsan Kaynakları” ve “Çalışanlara
Sunulan Gelişim Fırsatları” gibi alt başlıklarda da en beğenilen şirket olmuştur. Türkcell Akademi’nin
kuruluşundan bugüne aldığı uluslararası ödüller şunlardır:
•
Brandon Hall / En İyi Mobil Eğitim Uygulaması – Gümüş (2011)
•
Brandon Hall / En İyi Özel İçerik Eğitim – Bronz (2011)
•
ASTD Awards / Eğitim Teknolojileri – Örnek Uygulama (2011)
•
ASTD Awards / Liderlik Gelişim – Örnek Uygulama (2011)
•
Corporate University Exchange Awards / Eğitim Teknolojileri – Örnek Uygulama (2011)
•
ASTD Awards / Liderlik Gelişim – Örnek Uygulama (2010)
•
Corporate University Exchange Awards / Eğitim Teknolojileri - Mükemmeliyet Ödülü (2009)
•
Cubic Awards / En İyi Kurumsal Üniversite– Onur Ödülü (2008)
•
Corporate University Exchange Awards / En İyi Kurumsal Üniversite (2007)
•
Public Relations Association / En İyi İç Lansman Ödülü (2007)
Kurumsal İşbirlikleri
Her alanda hızlı bir değişimin yaşandığı günümüzde, kalkınmanın temelini hiç şüphesiz teknoloji
üretebilen ve bilgiye sahip olan yüksek düzeyde eğitilmiş toplumlar oluşturmaktadır. Türkcell Grup’un
kurumsal üniversitesi olan Türkcell Akademi bünyesinde yürütülen “Üniversite-Sanayi İşbirlikleri” ile
yurt içi ve yurt dışında birçok akademik çalışma desteklenmekte, üniversiteler ile ortak programlar ve
etkinlikler yaşama geçirilmektedir.
Kurumsal işbirliklerine dayalı olarak yürütülen programlardan biri Bahçeşehir Üniversitesi ile işbirliği
içinde gerçekleştirilen “Mobil İletişim ve Teknoloji Gelişim Programı”dır. İkincisi Kadir Has
Üniversitesi ve Bilgi Üniversitesi’nde yaşama geçirilen “Mobil Pazarlama Gelişim Programı”dır. Bu
programın Bahçeşehir Üniversitesi ve Galatasaray Üniversitesi’nde de yer alması için planlamalar
yapılmıştır. Bunların dışında Yıldız Teknik Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İstanbul Teknik
Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ile
de farklı iş modelleri yoluyla bilgi/deneyim paylaşımları ve ortak sertifika programları yürütülmektedir.
193
www.hedefaof.com
Üniversite ziyaretleri, işbirliğinin başka bir boyutunu oluşturmaktadır. Türkcell Akademi 2010
yılında, “Turkcell’li Hayat” ve “Gençsen Geleceksin” üniversite ziyaretleri ile 25 ilde, 75 üniversite
ziyareti ile 22.000 dolayında üniversite öğrencisine değerek, “Mobil İnovasyon”, “Yeni Teknolojiler”,
“Girişimcilik”, “Kariyer” gibi konularda seminerler düzenlemiştir. Bu ziyaretler esnasında, 90’ı aşkın
üniversitenin üst yönetimi ile “Üniversite Sanayi İşbirlikleri” başlığı altında toplantılar düzenlenmiştir.
Ayrıca, T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Genel Müdürlüğü
ile işbirliği kapsamında İŞKUR’un Türkiye’ye yayılan insan kaynağı, üniversitelerin akademik bilgisi,
Türkcell Grup’un kurumsal bilgi ve deneyimi Türkcell Akademi uzmanlığında bir araya getirilerek
“Türkcell Perakende Satış Gelişim Programı” ve “Müşteri İlişkileri Gelişim Programı” hazırlanmıştır.
İŞKUR’a kayıtlı kişiler arasından, iş ölçütlerine göre belirlenmiş nitelikleri taşıyan gençler, telefonla
mülakat, genel sınav ve yüz yüze görüşme olmak üzere üç aşamalı seçim sürecinden geçirilerek
programlara katılım hakkı elde etmektedir. Bu programlar kapsamında Ege Üniversitesi, Atatürk
Üniversitesi ve Türkcell Akademi eğitmenleri tarafından verilen kuramsal eğitimler sınıf içinde
gerçekleşmekte, sonrasında Türkcell bayilerinde mağaza içi ve çağrı merkezinde web tabanlı olmak üzere
uygulamalı eğitimlerle devam etmektedir. 2010 yılında 1152 genç bu kapsamda eğitimden geçirilerek
çağrı merkezi ve Türkcell bayilerinde 785 kişi istihdam edilmiştir. Gelecekte de işbirliğinin artarak
devam etmesi hedeflenmektedir.
YAPI KREDİ EĞİTİM VE GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI
1944 yılında kurulan Yapı Kredi, kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin gelişiminde büyük rol oynamış,
yenilikçi yaklaşımı, sosyal sorumluluk anlayışı ve kültür-sanat alanındaki yatırımlarıyla sektördeki
standartların belirleyicisi durumundaki kurumlardan biri olmuştur.
Türkiye finans sektörünün iki güçlü ve köklü kurumu olan Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. ve Koçbank
A.Ş. güçlerini ve deneyimlerini daha iyi hizmet sunmak için bir araya getirmiştir. Yeni oluşumunu 2006
yılında tamamlayan Yapı Kredi, bugün her iki kurumun tarihini ve ortak değerlerini içeren bir finans
kuruluşu haline gelmiştir.
Yapı Kredi Bankacılık Akademisi
2008’de kurulan, 2009’da yeni binası ile yoluna devam eden Yapı Kredi Bankacılık Akademisi (YKBA),
öncelikli olarak yaklaşık 17.000 Koç Finansal Hizmetler çalışanı olmak üzere müşterilere, üniversite
öğrencilerine, çalışanların ailelerine ve sosyal sorumluluk projeleri kapsamında farklı katılımcı gruplarına
eğitim ve gelişim konularında hizmet vermektedir.
Yapı Kredi Bankacılık Akademisi, eğitim ve gelişim etkinliklerinde belirlediği dört odak alanı olan
Bankacılık, Kişisel Gelişim, Liderlik ve Sosyal Sorumluluk konularındaki programlarıyla, bütünsel
anlamda donanımlı bankacılar yetiştirmeyi, çalışanlarını yüksek performanslı bir takımın parçası haline
getirmeyi hedeflemektedir. Lider bankacıların, yalnızca bankacılık alanında değil, kişisel yetkinlikler,
liderlik vizyonu ve toplumsal duyarlılık anlamında da güçlü kişiler olması amacıyla hareket edilmektedir.
Halen tüm çalışanlara sunulan gelişim fırsatları Yapı Kredi’nin stratejilerine paralel, özel hazırlanmış
gelişim programlarıyla desteklenmektedir.
Yapı Kredi’deki eğitim ve geliştirme çalışmaları bankacılık, kişisel
gelişim, liderlik ve sosyal sorumluluk alanlarında odaklanmaktadır.
Kurumsal Üniversitelerdeki gelişim etkinlikleriyle şirket hedef ve stratejileri arasında paralellik
sağlanmasının kritik bir koşul olduğu noktasından hareketle, YKBA’nın stratejik yönlendirmesini üst
düzey yöneticilerden oluşan bir Danışma Komitesi yapmakta ve bu komite tüm süreçlerdeki stratejik
kararlarda rol oynamaktadır.
194
www.hedefaof.com
Banka iç kaynaklarından yararlanılarak hazırlanan gelişim çözümlerinin yanında Avrupa’nın önde
gelen iki İş Okulu olan IMD ve Insead ile işbirliği yapan Yapı Kredi Bankacılık Akademisi, Türkiye’deki
üniversitelerle de işbirliği yaparak programlar tasarlamaktadır.
Farklı konularda destek alınan akademisyenler ve danışmanların yanı sıra Akademi’nin bel kemiğini
özellikle bankacılık alanında eğitimler veren Akademi eğitmenleri oluşturur. Yapı Kredi bünyesinde 250
dolayında akademi eğitmeni bulunur. Önemli projelerde Akademi eğitmenleri kendi alanlarının dışına
çıkarak, yetiştirme sürecinin ardından kişisel gelişim konularında da destek verirler. Eğitmenler arasında
kurumun üst düzey yöneticileri de etkin şekilde yer alır.
YKBA’nın vizyonu çerçevesinde şekillenen ve 9 bin metrekarelik alan üzerinde kurulan yeni binası
2009 yılında hizmete girmiştir. Dört odak alanını temsil eden görsellikte ve fonksiyonda tasarlanan
Akademi’de 32 sınıf, üç amfi, 200 kişilik konferans salonu, kütüphane, çağrı merkezi sınıfı, bire bir
banka şubesinin canlandırıldığı simülasyon sınıfı, oditoryum, dilek havuzu ve kütüphane bulunmaktadır.
Yapı Kredi Bankacılık Akademisi yenilikçi ve farklılaşan uygulamalarıyla 2008 yılında “CUBIC-En
İyi Yeni Kurumsal Üniversite”, 2010 yılında “ASTD Best” ödüllerine ve 2011 yılında “CUBIC-Eğitim ve
Gelişim Etkinliklerini Kurumsal Hedefleriyle En İyi Örtüştüren Kurumsal Üniversite” onur ödülüne layık
görülmüştür. Akademi binası ile de 2009 yılında “Archdaily-Yılın Eğitim Binası” ve 2010 yılında
“Türkiye Mimarlar Odası Ulusal Mimarlık Yapı Dalı” başarı ödüllerini almıştır.
Eğitim Gereksinim Analizi
Yapı Kredi’de eğitim ve gelişim etkinlikleriyle ilgili tüm kararlar, şirketin eğitim ve gelişim birimi olan
YKBA tarafından aşağıdaki noktalar dikkate alınarak verilir.
•
Bankanın stratejileri ve odak alanları
•
Akademi’nin vizyonu
•
İş birimlerinin gereksinimleri
•
Bireylerin gereksinimleri
•
Ülkemizdeki ve dünyadaki sektörel gelişmeler
•
Eğitim sektöründeki gelişmeler
Gereksinim analizi sürecinde çeşitli yöntemlerle Yapı Kredi çalışanlarının görüşleri ve geribildirimleri
alınır. Bu süreçte kullanılan beş ana yöntem bulunmaktadır.
Danışma Kurulu Toplantıları
YKBA, Akademi Danışma Kurulu’na bağlı olarak etkinlik gösterir. Üç ayda bir yapılan toplantılarda
Akademi Danışma Kurulu, bankanın stratejileri ve önemli yatırım planları doğrultusunda Akademi’ye
yön verir ve vizyonunu belirler. Danışma Kurulu; Yapı Kredi’nin üst düzey yöneticileri, İnsan Kaynakları
Genel Müdür Yardımcısı, YKBA Direktörü ve akademisyenlerden oluşur.
Şube Ziyaretleri
YKBA çalışanları tarafından banka şubeleri ziyaret edilir ve çalışanlarla yüz yüze görüşülerek eğitim
gereksinim ve beklentileri öğrenilir. Bu ziyaretlerin sonunda elde edilen sonuçlara ilişkin rapor hazırlanır
ve ilgili Genel Müdürlük birimleriyle paylaşılır.
Toplantı ve Çalıştaylar
Farklı pozisyon ve birimlerdeki çalışanlarla eğitim ve geliştirme alanındaki düşüncelerini,
geribildirimlerini, gereksinimlerini öğrenmek amacıyla toplantı ve çalıştaylar düzenlenir. Her yıl tüm
birimlere yönelik olarak açılan ve çalışanların istedikleri eğitimleri seçebildiği eğitim kataloğu sürecinin
öncesinde periyodik yapılan bu toplantılar, özel projelere yönelik olarak da belirli dönemlerde düzenlenir.
195
www.hedefaof.com
Yönetim Toplantıları
Genel Müdürlük birimlerinin yöneticileriyle altı aylık dönemlerde toplantılar düzenlenir. Bu toplantılarda
yönetimin gelecek dönemdeki iş planları ve eğitim gereksinimi konusunda bilgi alınır; buna karşılık,
YKBA, yönetime özel tasarladığı eğitim ve gelişim çözümleri konusunda bilgi verir.
Anket Çalışmaları
Eğitim gereksinim analizi çalışmaları kapsamında genel müdürlük ve şube çalışanlarına yönelik olarak,
bankanın Uzaktan Test ve Anket Sistemi üzerinden anketler düzenlenir. Bu anketlerde çalışanların eğitim
kataloglarına, katıldıkları gelişim programlarına ilişkin görüşleri ve memnuniyet düzeyleriyle ilgili
sorular yer alır. Farklı analiz yöntemlerinden elde edilen bilgilerle gereksinimlerin hangi yöntemlerle ve
programlarla karşılanacağına ilişkin kararlar alınır ve gerekli tasarımlar yapılır.
Eğitimlerin Tasarımı ve Geliştirilmesi
Eğitim etkinliklerinin ya da programlarının geliştirilmesinde belirli bir süreç izlenir. Bu sürecin temel
aşamaları ve her aşamadaki önemli adımlar aşağıdaki şekilde özetlenebilir.
Eğitim Yönteminin Belirlenmesi
Eğitim ve gelişim gereksinimi saptanan konular için öncelikli olarak mevcut programlarda yapılacak
düzeltmelerle gereksinimin giderilip giderilemeyeceği analiz edilir. Eğer yeni bir programa gereksinim
duyulduğuna karar verilirse programın içeriğine ve yöntemine karar verilir. İlgili iş birimiyle birlikte
çalışılarak ve hedef kitle göz önüne alınarak içeriğin ana hatları oluşturulur. Eğitim için kullanılacak
yönteme karar verilirken şu faktörler dikkate alınır:
•
İçerik
•
Eğitim programından beklenenler
•
Hangi bilgi ve becerilere yönelik olduğu
•
Katılımcı grubun özellikleri ve katılımcı sayısı
•
Hedeflenen süre
•
Ayrılan bütçe
Tasarım ve Geliştirme
Tasarım ve geliştirmenin iç kaynaklarla mı yoksa dış kaynaklarla mı yapılacağı Akademi tarafından
belirlenir. Bu belirlemenin ardından YKBA, geliştirmeyi yapacak iç ya da dış eğitmenlerle/danışmanlarla
ve iş birimiyle birlikte eğitim içeriği üzerinde ayrıntılı olarak çalışır. Tasarlanan eğitim için önce bir pilot
eğitim düzenlenir ve bu eğitimin sonuçlarına göre gerekli düzeltme çalışmaları yapılır.
Eğitim Planlama ve Uygulama
Uygulama yöntemine ikinci aşamadaki “yöntemin belirlenmesi” adımında karar verilir. Uygulama YKBA
tarafından yaşama geçirilir, takip edilir ve sonuçlandırılır. Eğitim planlaması yapılırken; iş birimlerinin
hedefleri, iş planları ve yoğun günleri, hedef kitlenin özellikleri (görev, yer, deneyim) dikkate alınarak
önceliklendirme yapılır. Bu önceliklendirmeye paralel olarak, yıl boyunca düzenlenecek eğitimler için bir
takvim oluşturulur. Planlanan eğitimlerin eğitim yönetim sistemine kişi temelli olarak girişi yapılır.
Böylece çalışanlar yıl boyunca katılacakları eğitimleri sistem üzerinde tarihleriyle birlikte görebilirler.
Yapı Kredi Bankacılık Akademisi’nde gerçekleştirilen eğitimler çok
yönlü olarak değerlendirilmektedir.
196
www.hedefaof.com
Eğitim Takip ve Ölçümleme
Eğitimlerin verimliliği ve işe olan etkisi sistematik bir şekilde ölçümlenir. Her eğitim programının
tasarımı aşamasında YKBA ve ilgili iş birimi, eğitim sonunda ulaşılması beklenen hedefleri ve eğitimin
ana performans göstergelerini (KPI) belirler. Düzenlenen eğitimin başarısı ana performans göstergelerinin
ne ölçüde gerçekleştiği göz önüne alınarak belirlenir.
Ölçümlemeler genel olarak Philips’in, Kirkpatrick modeli üzerinden geliştirdiği beş düzeyli
ölçümleme modeline göre yapılır. Bunlar kısaca aşağıdaki gibidir.
Etki Düzeyi
Eğitim programlarının sonunda katılımcılar “Eğitim Değerlendirme Formu” doldururlar. Eğitim
programının ve eğitmenin YKBA tarafından başarılı kabul edilmesi için değerlendirme formundaki
puanlamalara göre 100 üzerinden en az 85 almaları gerekir.
Öğrenme Düzeyi
Katılımcıların eğitim sonundaki bilgi ve beceri düzeylerindeki değişimi ölçümlemek için tüm teknik
eğitimlerin öncesinde ve sonrasında test uygulaması yapılır.
Uygulama Düzeyi
Üçüncü düzey ölçümleme için seçilen eğitimler sonrasında anket ve mülakatlar düzenlenir. Bu
ölçümlemenin yapılması katılımcıların eğitimde edindikleri bilgi ve becerileri davranışlarına ve günlük
yaşamlarına ne düzeyde yansıttıkları konusunda geribildirim alınmasını sağlar.
Eğitim programının düzenlenmesinden önce katılımcının yöneticilerine, çalışma arkadaşlarına ve
astlarına bir anket gönderilir. Ankette sorulan sorular, katılımcının program sonunda geliştirmesi
hedeflenen davranış ve becerileriyle ilgilidir. Yapılan anketle çalışma arkadaşları katılımcıyı, bu davranış
ve becerilerle ilgili olarak değerlendirirler. Eğitim programı tamamlandıktan belli bir süre sonra anket
aynı kullanıcı kitlesine tekrar gönderilir. Program öncesinde ve sonrasında ankete verilen yanıtlar
arasındaki farklılık eğitimin etkisini ortaya koyar.
Programdan sonra, yapılan ankete ek olarak katılımcıların belirlenen bir bölümüyle yüz yüze
görüşmeler yapılır. Bu görüşmelerde katılımcılara eğitimde öğrendiklerini günlük yaşamda nasıl
uyguladıklarına ilişkin sorular yöneltilir ve kendilerinden yaşadıkları örnek olayları paylaşmaları istenir.
İş Sonuçlarına Etki
Dördüncü düzeyde sonuçların ölçümlenmesi yapılır. Eğitim geliştirme sürecinde bankanın hedeflerine
paralel olarak belirlenen ana performans göstergelerinin eğitim öncesindeki ve sonrasındaki düzeyleri
karşılaştırılarak eğitimin başarısı ölçümlenir. Eğitim özelinde farklılaşan ana performans göstergelerine
örnek olarak müşteri memnuniyeti anketi sonuçlarını ve satış rakamlarındaki değişimleri verebiliriz.
Eğitim Yatırımının Geri Dönüşü (ROI)
Programın finansal getirisi ile programın maliyetinin karşılaştırıldığı bu aşama sınırlı sayıdaki eğitim
programı için ölçümlenir. Bu aşamanın ölçümlenmesiyle, eğitimin sonunda katılımcıların nasıl bir değer
yarattığı, bu değerin getirisi ve etkileri kolaylıkla görülür.
Birçok alanda kullanılabilen ölçüm sonuçları, iş birimlerinin YKBA’ya olan güvenini artırır ve
böylece Akademi’nin kurum içindeki stratejik danışman ve iş ortağı özelliği güçlendirir.
Yapı Kredi eğitimlerinde ne tür teknolojiler kullanılmaktadır?
Eğitimde Yeni Teknolojiler
Akademide eğitim ve gelişim programları birçok farklılaşmış eğitim yöntemiyle sunulur. Sınıf içi
eğitimler, uzaktan eğitimler, oyun tabanlı simülasyonlar, çevrimiçi sınav ve anket uygulamaları, video
filmler, senkron ve asenkron sanal sınıf uygulamaları kullanılan yöntemlerden bazılarıdır. Bu bölümde
YKBA’nın yeni teknolojileri kullanarak yaşama geçirdiği eğitim uygulamalarından bazıları
anlatılmaktadır.
197
www.hedefaof.com
YKBKent
Bankacılık sektöründe bir ilk olan YKBKent; çalışanların eğlenerek öğrenmesini ve etkileşimli bir
ortamda Yapı Kredi ürünleri hakkında bilgi edinmesini amaçlayan bir oyun platformudur. Katılımcıların
Yapı Kredi ürünleri ve uygulamaları hakkındaki soruları yanıtladığı, başarı gösterenlerin çeşitli
hediyelerle ödüllendirildiği uygulama; şube satış ve operasyon gruplarına özel olarak hazırlanmış
sorulardan ve gerçek yaşamdan alınmış etkileşimli senaryolardan oluşmaktadır.
Kullanıcılar oyunda yer alan sorulara doğru yanıt verdikçe puan kazanmakta ve kazandıkları puanları
YKBKent oyun ortamında alışveriş yaparken kullanabilmektedirler. Oyunda her kullanıcının kendisine
ait bir evi bulunmaktadır. Kullanıcılar alışveriş merkezinden alacakları eşyalarla evlerini dekore eder ve
oyun içerisinde kendilerine avantaj sağlayacak ürünleri alabilirler. Aynı zamanda öteki kullanıcıların
evlerini ziyaret edebilmekte, onlara not bırakmakta ve bu ziyaretlerinde edinecekleri bilgilerle oyun
stratejilerini belirleyebilmektedirler.
Sanal Portföy Platformu
Şube Satış Portföy Yönetmenleri için önemli bir yatırım aracı olan VOB ve hisse işlemleri üzerine pratik
yapabilecekleri bir Sanal Portföy Platformu tasarlanarak kullanımlarına sunulmuştur. Her katılımcının
belirli bir miktarda sanal portföye sahip olduğu yarışmada, VOB işlemleri, hisse senedi işlemleri, döviz
işlemleri, tahvil-bono işlemleri, likit fon işlemleri gerçek fiyatlarla ve gerçek zamanlı olarak
gerçekleştirilmektedir.
E-Öğrenme
E-öğrenmenin gittikçe yaygınlaştığı günümüzde YKBA uzaktan eğitim yöntemini oldukça yaygın
biçimde kullanmaktadır. Çalışanların eğitim kataloglarından seçerek aldıkları uzaktan eğitimlerin yanı
sıra birçok yeni uygulama ve sistem tanıtımı da YKBA tarafından hazırlanan uzaktan eğitimlerle
yapılmaktadır.
Çalışanlara yönelik uzaktan eğitimlerin yanı sıra banka müşterilerine yönelik uzaktan eğitimler de
hazırlanarak bankanın internet sitesinde ücretsiz olarak kullanıma sunulmaktadır. Yapı Kredi’nin
müşterilerinden sıklıkla gelen sorular ve bankacılık sektöründeki yeni uygulamalardan yola çıkarak
hazırladığı eğitimlere yapikredi.com.tr/tr-TR/egitim.aspx adresi üzerinden erişilebilmektedir.
Eğitim Videoları ve Webcast Yayınları
Yapı Kredi’nin ürün ve uygulamalarıyla ilgili olarak YKBA tarafından hazırlanan eğitim videoları eğitim
yönetim sistemi (LMS) üzerinde uzaktan eğitim formatında yayınlanır. Videoların bu sistem üzerinde
yayınlanmasıyla videoları hangi kullanıcıların ne oranda tamamladığını rapor olarak almak mümkün olur.
Eğitim videolarına ek olarak senkron sanal sınıf uygulamalarıyla Türkiye’nin her noktasındaki
çalışana, kısa sürede çevrimiçi (online) çözümler sunulur. Katılımcılar görüş, öneri ve sorularını uzman
kişilere ya da eğitmenlere iletip anında yanıt alabilirler.
YKBA’nın uluslararası iş ortaklarından IMD – İş Okulu kendi web sitesi üzerinde Webcast adı verilen
eğitim videoları yayınlar. Her hafta yeni bir Webcast’in canlı olarak yayınlandığı ve geçmiş videolara
erişim olanağının sunulduğu web sitesine Yapı Kredi ve iştiraklerinin tüm çalışanları giriş yapabilirler.
Mobil Eğitimler
Mobil Eğitimler, sınıf içi verilen kuramsal eğitimler ve bilgisayar üzerinden yapılan e-öğrenme
uygulamalarını destekler. Bu sistemle, hazırlanan eğitim içeriklerine internet erişimli cep telefonlarından
zaman, mekân ve sistem kısıtı olmadan ulaşılabilir.
Mobil eğitim yönteminde eğitimlerle ilgili ön bilgiler, hatırlatıcı mesajlar ve ipuçları şeklinde
hazırlanan içerikler kullanılabileceği gibi kitap özetlerini içeren sunumlar ve videolar da hazırlanıp
uygulanabilir. Sınavlar ve anketler de mobil eğitim yöntemi ile kolaylıkla uygulanabilir. Mobil eğitim
yöntemi ile yapılan tüm uygulamaların sonuçları takip edilip raporlanabilir.
198
www.hedefaof.com
Mobil eğitimi yaşama geçirmek için YKBA ve GSM operatörleri arasında anlaşmalar yapılmıştır. Bu
anlaşmalar kapsamında GSM operatörlerinin Yapı Kredi’ye sağladığı platform üzerinden eğitimler ve
uygulamalar banka çalışanlarına gönderilmekte ve kullanıcılar bunları ücretsiz izleyebilmektedirler.
Farklı Yöntemlerle Eğitim Çözümleri
YKBA tarafından yaşama geçirilen daha farklı eğitim çözümleri de bulunmaktadır. Bu bölümde eğitim
çözümlerinden bazıları tanıtılmaktadır.
Eğitim Kataloğu
Çalışanların kariyer yollarıyla bağlantılı gelişim planları ve kariyerlerindeki her adımda katılacakları
gelişim etkinliklerinin tanımlı olduğu eğitim kataloğu çevrimiçi sistem üzerinden çalışanlar tarafından
takip edilebilir. Her yıl gereksinimlere göre yeni eğitimlerle güncellenen eğitim kataloğu, yılın belirli
dönemlerinde kullanıcıların talepte bulunması için sistem üzerinde açılır, talepler alınır ve yılın geri
kalanında gerekli eğitim planlamaları yapılır.
Modül Temelli Sertifika Programları
Sektörün en iyi bankacılarını yetiştirmeyi hedefleyen YKBA, Yapı Kredi ve iştiraklerinin tüm
departmanlarına yönelik olarak, departman çalışanlarını teknik uzmanlık ve kişisel gelişim alanlarında
desteklemeyi hedefleyen sertifika programları düzenler. Türkiye’nin önde gelen üniversiteleriyle yapılan
işbirlikleri yoluyla gerçekleştirilen programlar tüm genel müdürlük çalışanlarının yapılandırılmış bir
programla ve önceden belirlenmiş bir zaman planı çerçevesinde eğitim almasını hedefler. Yapılan
işbirliği kapsamında üniversite öğretim elemanları Akademide ders verir, banka çalışanları üniversite
kampüsünde düzenlenen eğitim programlarına katılır ve üniversite tarafından önerilen makale ve
kaynaklardan yararlanırlar.
YKBA ülkemiz sınırları içerisinde gerçekleştirdiği sertifika programlarına ek olarak, 2011 yılı
itibariyle etkinliklerini Azerbaycan’a da taşımıştır. Tüm Yapı Kredi Azerbaycan çalışanlarını bankacılık,
finans, liderlik ve kişisel gelişim alanlarında desteklemeyi amaçlayan gelişim programı; Bakü’de
gerçekleştirilen lansman toplantısıyla çalışanlara tanıtılmış ve ilk eğitimler 2011 yılı Aralık ayında
başlamıştır.
YKBA Temel Bankacılık Sertifika Programı
Üniversite öğrencilerini iş yaşamına hazırlamak, bankacılık ve finans sektörünü daha yakından tanıtmak
amacıyla üniversitelere yönelik olarak Yapı Kredi Bankacılık Akademisi Temel Bankacılık Sertifika
Programı oluşturulmuştur. Üniversitelerle birlikte belirlenen öğrencilerin katılımıyla gerçekleşen 7 gün
süreli programlarda eğitimlerin büyük bölümü Akademi eğitmenleri tarafından verilmekte olup, programa
katılan öğrenciler YKBA tarafından hazırlanan sertifikalarını alırlar.
Gelişim Etkinlikleri
Akademi’nin yenilikçi uygulamalarından biri olan gelişim etkinlikleri, hem Genel Müdürlük hem de şube
çalışanları için uygulanır. Gelişim etkinlikleri adı verilen uygulama ile katılımcıların daha önce
öğrendikleri bilgileri pekiştirmeleri, ürün, işlem ve uygulamalar konusundaki güncel bilgileri edinmeleri,
hatalı yapılan işlem ve uygulamalar konusunda bilgilendirilmeleri amaçlanır. Kişilerin etkinlik
öncesindeki ve sonrasındaki bilgileri ölçümlenerek, gelişimleri ve yapılan etkinliklerin iş sonuçlarına
etkisi takip edilir. Bu uygulamada e-öğrenme, çevrimiçi sınav ve anket uygulamaları, önemli noktaları
vurgulayan “Püf Noktası” dokümanları, sunumlar, eğitim videoları, senkron ve asenkron sanal sınıf
uygulamaları gibi farklı eğitim yöntemleri kullanılır.
199
www.hedefaof.com
Liderlik Gelişim Programları
YKBA, yöneticilerin mesleki, kişisel ve liderlik gelişimlerini destekleyerek, Yapı Kredi’nin kurumsal
hedeflerine katkıda bulunur. Akademinin dört odak alanında sunulan birçok gelişim etkinliğiyle, kişilere
bireysel gelişim gereksinimleri doğrultusunda seçimler yapabilme ve gelişimlerini yönlendirebilme fırsatı
tanınmış olur.
Liderlik Gelişim Programı ile katılımcıların gelişim gereksinimlerinin desteklenmesinin yanı sıra
güçlü yönlerini pekiştirmelerine de katkıda bulunulur. Her katılımcıya, güçlü yönlerini kurumsal katma
değere dönüştürebilmeleri yolunda destek verilir.
Programın önemli yapı taşlarından biri olan ‘birbirinden öğrenme’ anlayışının teşvik edildiği yuvarlak
masa toplantıları, çalıştaylar ve atölye çalışmaları ile farklı alanlarda çalışan yöneticilerin bilgi paylaşımı
yapabilecekleri ve bilginin kurumsallaştığı ortamlar oluşturulur.
Liderlik gelişim programlarının ilk aşaması olarak değerlendirilebilecek Yönetici Adayları Gelişim
Programı; Kariyer ve İnsan Gücü Yönetimi tarafından gerçekleştirilen işe alım sürecinin sonunda başarılı
olan adaylara yönelik olarak Yapı Kredi Bankacılık Akademisi tarafından düzenlenir. Gelişim programı
kapsamında potansiyel Yönetici Adayları bankacılık, finans, liderlik, sosyal sorumluluk ve kişisel gelişim
alanlarında, işbaşı, sınıf eğitimi, simülasyon, kritik iş deneyimi gibi farklı yöntemleri içeren dört aylık bir
eğitim programını tamamlar ve sonrasında kurumumuzdaki görevlerine başlarlar.
İletişim
YKBA, tasarladığı programlara ilişkin içerik ve planlama bilgilerini, çalışanların kullanımına sunduğu
gelişim kaynaklarının erişim bilgilerini ve etkinlikleriyle ilgili tüm ayrıntıları kurum içerisinden
ulaşılabilen bir portal aracılığı ile duyurmaktadır.
Sertifika programları ve özel gelişim projelerine özgü olarak, YKBA’nın kurumun intranet portalı
üzerinde yer alan internet sayfasında bloglar oluşturulmaktadır. Bu bloglarda programa ilişkin tüm
ayrıntılı bilgiler, programla ilgili yazı, makale ve videolar yer almaktadır; katılımcılar birbirleriyle ve
YKBA ile programa ilişkin görüşlerini ve önerilerini paylaşmaktadırlar.
Banka çalışanlarına yönelik özel gelişim projeleri ve sertifika programları öncesinde, program ve
projeyle ilgili bilgilendirme mesajı tüm katılımcı kitleyle paylaşılmaktadır. Programın katılımcılarda
merak uyandırması amacıyla paylaşılan ve görsel ağırlıklı olan bu ilk mesajda ayrıntılı bilgi verilmez. Bu
duyurunun gönderilmesinden bir süre sonra programın tüm bilgilerinin yer aldığı ayrıntılı bir duyuru
katılımcılara iletilmektedir.
YKBA içindeki iletişim etkinliklerine ek olarak kurum dışındaki hedef kitleye yönelik iletişim
etkinliklerinin yürütülmesine de önem verilmektedir. Bu iletişimin yürütülmesi için sosyal medya
kanallarından Facebook kullanılmaktadır. Kurum dışına duyurulmak istenen etkinlikler; gerekli açıklama
ve ilgili görsellerle Facebook üzerinde oluşturulan Yapı Kredi Bankacılık Akademisi grubunda
paylaşılmaktadır.
SONUÇ
Bu bölümde incelenmiş olan işletmelerdeki eğitim ve geliştirme çalışmaları Türkiye’deki durumun
görece iyi ve olumlu yüzünü yansıtmaktadır. Birçok işletmedeki eğitim ve geliştirme çalışmaları burada
ele alınan beş işletmedeki duruma göre yetersiz sayılabilir. Elbette, uygulamaları özetlenen işletmelerden
daha farklı eğitim ve geliştirme çalışmaları yürüten başka işletmeler de vardır. Gerek Türkiye’deki genel
durum, gerek burada incelenen işletmelerdeki durum dikkate alındığında eğitim ve geliştirme konusunda
şu eğilimlerin belirginlik gösterdiği söylenebilir:
Eğitim ve geliştirme kavramları arasındaki fark azalmıştır. İşletmelerin sunduğu eğitim ve
geliştirme etkinlikleri hem nitelik hem de tür olarak birbirinden çok farklı değildir. Esasen uygulamada
söz konusu etkinlikler arasında bir ayrım yapılmamakta ve her ikisi de yaşamboyu öğrenme kapsamında
düşünüldüğü için süreklilik göstermektedir. Özellikle iş dışı eğitim yöntemleri ile geliştirme uygulamaları
iyice birbirine karışmış durumdadır. Bu durum büyük ölçüde gelişim gereksinimlerinin, yararlanıcıların
ve kullanılabilecek teknolojilerin çeşitlenmesinden kaynaklanmaktadır.
200
www.hedefaof.com
Eğitim ve geliştirme etkinlikleri çalışan ve işletme açısından karşılıklı yarar sağlayacak şekilde
düzenlenmektedir. Düzenlenen programların üç noktada yoğunlaştığı gözlenmektedir. Bunlar kişisel
gelişim, mesleki gelişim ve örgütsel gelişimdir (Şimşek, 2011). Kişisel gelişim, bireylerin bir çalışan ve
yurttaş olarak öğrenme gereksinimlerini karşılayacak biçimde ele alınmaktadır. Mesleki gelişim, çalışanın
yaptığı işte daha başarılı olmasını sağlayacak yeterlikleri kazandırmaktadır. Örgütsel gelişim ise, ortak
kurumsal kültürü tanıtma yoluyla tüm paydaşların işletmeye bağlılık duygusunu ve dayanışmayı
pekiştirme amacına dönük olarak gerçekleştirilmektedir.
Eğitim ve geliştirme çalışmaları öteki insan kaynakları işlevleriyle bütünleştirilmiştir. İncelenen
tüm işletmelerde eğitim çalışmalarından sorumlu olan birimler doğrudan ya da dolaylı olarak insan
kaynaklarından sorumlu yapının bir parçası durumundadır. Eğitim ve geliştirme çalışmaları, eleman
seçiminden ödüllendirme sistemine kadar öteki insan kaynakları işlevleriyle bağlantılı olarak ve birbirini
tamamlayacak biçimde yürütülmektedir. Çalışmalar hangi birim tarafından yürütülürse yürütülsün,
mutlaka insan kaynakları politikalarıyla uyumlu hale getirilmektedir.
Kurumsal akademiler yaygınlaşmaktadır. Geçmişte daha çok eğitim birimleri ya da eğitim
merkezleri aracılığıyla yürütülen çalışmalar günümüzde büyük ölçüde kurumsal akademiler aracılığıyla
gerçekleştirilmektedir. Kurumsal akademiler özünde stratejik oluşumlar olarak görülmektedir (Şimşek,
2009). Ana şirketin değer ve stratejileriyle uyumlu bir çalışma yürüten kurumsal akademiler görece özerk
yapıları sayesinde tüm birimlerle yakın işbirliği içinde çalışmakta, hatta yönetim ya da danışma
kurullarında çeşitli birimlerin üst düzey yöneticilerine yer vermektedir.
Eğitimlerin hedef kitleleri çeşitlenmektedir. İşletmelerdeki eğitim ve geliştirme çalışmaları farklı
hedef kitlelere dönük olarak yürütülmektedir. Genel olarak, her işletmenin kendi değer zincirindeki tüm
paydaşlar için eğitim ve geliştirme olanakları sunulmaktadır. Bunlar arasında yöneticiler, çalışanlar,
tedarikçiler, bayiler, aile üyeleri, stajyerler, müşteriler vb. başta gelmektedir. Düzenlenen etkinliklerin bir
bölümü gönüllü katkı ya da sosyal sorumluluk çalışmaları olarak değerlendirilebilir.
Eğitim ve geliştirme etkinlikleri sistematik bir yaklaşımla yürütülmektedir. Eğitim gereksinimlerinin
belirlenmesiyle başlayan bu sistematik süreç; saptanan gereksinimler doğrultusunda tasarım yapılması,
öğrenme kaynaklarının geliştirilmesi, eğitimcilerin yetiştirilmesi, uygulamaların gerçekleştirilmesi,
değerlendirme sonuçlarının alınması ve iyileştirmelere gidilmesi biçiminde ilerlemektedir (Şimşek,
2011). Ancak aynı özen dış eğitimlerde pek gözlenmemektedir. Dahası, öğretim tasarımı konusunda
uygun kavramlar kullanılmakla birlikte uygulamada bu kavramlara yüklenen anlamların her zaman doğru
olmadığı dikkati çekmektedir.
Eğitimlerde uygulanan yöntemler çeşitlenmektedir. En yaygın biçimde kullanılan geleneksel anlatım
yöntemine dayalı yüz yüze eğitimlerden vaz geçilmemekle birlikte, başka birçok yöntem de işe
koşulmaktadır. Bunlar arasında tartışma, gösterim, rol oynama, takım çalışması ve örnekolay başta
gelmektedir. Hiçbir işletmede tümüyle uzaktan eğitim ya da e-öğrenme uygulaması söz konusu değildir.
Eğitimde olabildiğince karma bir yaklaşımla hem eğitimci sunumları hem de çağdaş teknolojilerin
sağladığı olanaklara dayalı sistemler kaynaştırılarak işe koşulmaktadır.
Eğitim ve geliştirme konusunda kurumsal işbirlikleri oluşturulmaktadır. İşletmeler eğitim ve
geliştirme için kendi içindeki tüm birimleri ve kişileri seferber etmenin yanında dış kurumlarla da işbirliği
yapmaktadırlar. İşbirliği yapılan kurumların başında üniversiteler gelmektedir. Dahası, bu üniversitelerin
bazıları yabancı ülkelerdeki saygın eğitim kurumlarıdır. İşbirliği çalışmalarında çeşitli kamu kuruluşları
ve meslek örgütleri de yer almaktadır. Bu konudaki çalışmalar yalnızca işletmelerin dışarıdan destek
alması şeklinde değil, bazen işbirliği yapılan kurumlara katkı niteliğindedir.
201
www.hedefaof.com
Özet
İşletmelerde eğitim ve geliştirme çalışmaları bir
yandan gittikçe yaygınlaşırken bir yandan da
nitelik olarak iyileşme göstermektedir. İşletmeler
geçmişte yalnızca çalışanlarına sınırlı eğitim
olanakları sunarken günümüzde tüm paydaşlara
sürekli
gelişim
olanakları
sağlamaktadır.
Böylece, eğitim ile geliştirme arasındaki fark
ortadan kalkmakta ve bu alanlardaki çabalar
birbirini tamamlamaktadır.
seçenekleri olarak e-öğrenme, sanal sınıf
uygulaması, tartışma forumları, bloglar, mobil
eğitim ve sosyal medya gibi teknolojik sistemler
kullanılmaktadır.
Eğitim ve geliştirme çalışmaları günümüzde
büyük ölçüde kurumsal akademiler aracılığıyla
gerçekleştirilmektedir. Bu eğilim, özellikle büyük
işletmelerde çok belirgindir. Burada incelenen
beş işletmeden dördünde kurumsal akademi
bulunmaktadır ve bunlar kendi alanlarında en iyi
bilinen akademilerdir. Bazıları yurt içinden ve
yurt dışından bazı ödüller de alarak başarılarını
belgelemişlerdir. Akademilerin en temel özelliği,
eğitim ve geliştirme çalışmalarını stratejik bir
etkinlik olarak ele almalarıdır.
İşletmelerdeki eğitim ve geliştirme çalışmalarının
hedef kitleleri geniş tutulmaktadır. Bu etkinlikler
yalnızca çalışanlar için düzenlenmemekte; tüm
yöneticiler, çalışanlar, bayiler, tedarikçiler, aile
üyeleri, çözüm ortakları, müşteriler, üniversite
öğrencileri vb. kesimler sunulan hizmetlerden
yararlanabilmektedir. Bu da, değer yaratan bir
yaklaşım olarak değerlendirilmektedir.
İşletmelerdeki eğitim çalışmalarının sonuçları
mutlaka değerlendirilmektedir. Bunu yaparken
tipik öntest-sontest karşılaştırmaları ya da anket
uygulamaları yerine daha kapsamlı yöntemlere
başvurulmaktadır. Değerlendirmede özellikle
öğrenme, etki/kalıcılık, uygulama, işe yansıma ve
yatırımın getirisi gibi boyutlara da bakılmaktadır.
Bu tekniklerin uygulaması sırasında değişik
kesimlerin değerlendirmeleri alınmaktadır.
Eğitim ve geliştirme çalışmaları genellikle
kişisel, mesleki ve örgütsel gelişim konularında
yoğunlaşmaktadır. Böylece, hem çalışanların
kendilerini geliştirmeleri, hem üstlendikleri
görevleri başarılı biçimde yerine getirebilecek
duruma gelmeleri, hem de çalıştıkları kurumu
yakından tanımaları ve bağlılık geliştirmeleri
kolaylaşmaktadır. Burada beklenen yararlar ilgili
tüm kesimler açısından ele alınmaktadır.
Eğitim ve geliştirme hizmetleri hem iç eğitimciler
hem de dış firmalar tarafından verilmektedir. İç
eğitimciler işletmenin farklı birimlerindeki uygun
ve gönüllü kişiler arasından seçilerek bir eğitim
programından geçmekte ve başarılı olanlara belge
verilmektedir. Bazı eğitimler de tedarikçi firmalar
aracılığıyla verilmektedir. İşletmeler her eğitim
değerlendirmesi içinde eğitimcinin performansını
da değerlendirmektedirler.
Eğitim ve geliştirme hizmetlerinde olabildiğince
değişik yöntemlerden yararlanılmaktadır. Çoğu
zaman küçük gruplarda yapılan eğitimlerde
eğitimci merkezli yöntemlerden çok katılımcı
merkezli yaklaşımların kullanıldığı söylenebilir.
Sıkça kullanılan yöntemler arasında düzanlatım,
soru-yanıt, tartışma, oyun, simülasyon, beyin
fırtınası, gösterim, örnekolay çözümlemesi,
yaratıcı drama, takım çalışması, uygulama, rol
oynama, yerinde gözlem vb. sayılabilir. Bunların
dışında işbaşında eğitim, koçluk, mentorluk,
araştırma yapma, bireysel çalışma, kitap okuma,
video izleme, çalıştay, birbirinden öğrenme, proje
hazırlama, deneyim paylaşımı gibi yöntemler de
işe koşulmaktadır.
Eğitim ve geliştirme konusunda kurum içindeki
tüm bireylerin girdisi ve katkısı alınmaktadır. Bu,
eğitim gereksinimlerini belirleme aşamasından
başlayıp planlama ve sonuçları değerlendirmeye
kadar sürmektedir. Buna ek olarak dışarıdan bazı
kurumlarla da işbirliği yapılmaktadır. Dış işbirliği
çabaları kritik sayılan noktalarda odaklanmakta
ve işletme içinde bulunmayan kaynaklar için
işbirliği yapma yoluna gidilmektedir.
Eğitim ve gelişim hizmetleri sunulurken çağdaş
teknolojilerin sağladığı olanaklar geniş ölçüde
kullanılmaktadır. Genel olarak karma bir eğitim
yaklaşımının izlendiği görülmektedir. Bunun
anlamı şudur: Ne tümüyle eğitimci sunuşlarına
dayalı ne de tümüyle uzaktan eğitimi temel alan
yaklaşımlar izlenmektedir. Bunun yerine yüz
yüze eğitim ve uzaktan eğitimi birleştiren
seçeneklerden yararlanılmaktadır. Uzaktan eğitim
202
www.hedefaof.com
Kendimizi Sınayalım
1. “Eğitimin hedef kitlesi” kavramının anlamı
nedir?
6. Kurumsal akademiler için aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
a. Eğitim verenler
a. Holdinglerin eğitim birimidir
b. Eğitimi planlayanlar
b. Stratejik bir oluşumdur
c. Eğitime katılanlar
c. Eğitim merkezlerinin yeni adıdır
d. Eğitim isteyenler
d. En üst eğitim organıdır
e. Eğitimi yönetenler
e. İşletmelerden bağımsız bir yapıdır
2. İşletmelerdeki oryantasyon eğitimine kimler
katılır?
7. İşletmenin değişik birimlerinden seçilen ve
yetiştirilen eğitimcilere ne denir?
a. İşe yeni başlayanlar
a. İç eğitimci
b. Beyaz yakalılar
b. Akademi eğitimcisi
c. Üst düzey yöneticiler
c. Uzman eğitimci
d. Mavi yakalılar
d. Birim eğitimcisi
e. Görevde yükselenler
e. Dış eğitimci
3. Aşağıdakilerden hangisi kurum kültürünü
kazandırmaya dönük eğitimdir?
8. Aşağıdakilerden hangisi eğitim ve geliştirme
konusundaki sistematik yaklaşımın bir parçası
değildir?
a. Kişisel gelişim eğitimleri
a. Tasarımlama
b. Gönüllü çalışma eğitimleri
b. Geliştirme
c. Mesleki gelişim eğitimleri
c. Yönetme
d. Sosyal sorumluluk eğitimleri
d. Uygulama
e. Kurumsal gelişim eğitimleri
e. Değerlendirme
4. Aşağıdakilerden hangisi işletmelerde en sık
kullanılan eğitim yöntemidir?
9. İşletmelerdeki
eğitim
ve
geliştirme
olanakları en çok kimler için sunulmaktadır?
a. Düzanlatım
a. Yöneticiler
b. Beyin fırtınası
b. Bayiler
c. Simülasyon
c. Stajyerler
d. Rol oynama
d. Çalışanlar
e. Gözlem gezisi
e. Tedarikçiler
5. Yerleşim ya da çalışma yerleri çok dağınık
olan katılımcılar için en uygun uzaktan eğitim
türü hangisidir?
10. Aşağıdakilerden
hangisi
işletmelerdeki
eğitim ve geliştirme çalışmalarında mutlaka
yapılmaktadır?
a. E-öğrenme
a. Başarı değerlendirmesi
b. Video konferans
b. Etki/kalıcılık değerlendirmesi
c. Sanal sınıf uygulaması
c. Yatırımın geri dönüşü
d. Mobil öğrenme
d. Hazırbulunuşluk değerlendirmesi
e. Simülasyon
e. Memnuniyet değerlendirmesi
203
www.hedefaof.com
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
1. c Yanıtınız yanlış ise “Koç Topluluğu Eğitim
ve Geliştirme Çalışmaları” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
KoçAkademi bütün Koç Topluluğu çalışanları ve
yöneticileri için öğrenme ve gelişim olanakları
sağlayan özgün bir yapılanmadır. İşletmelerüstü
bir özellik taşmakla birlikte, her işletmenin
gereksinimlerini karşılayabilecek bir esnekliğe de
sahiptir. İşletmelerle uyumlu ve bütünleşik bir
yapı içinde performansa odaklı bir destek sistemi
ve sosyal paylaşım platformudur.
Sıra Sizde 1
2. a Yanıtınız yanlış ise “Eti Eğitim ve
Geliştirme Çalışmaları” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
3. e Yanıtınız yanlış ise “Arkas Eğitim ve
Geliştirme Çalışmaları” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
Sıra Sizde 2
Arkas Akademi’de bütün eğitim çalışmaları
gereksinim saptamayla başlar. Gereksinimleri
giderebilecek bir modül tasarımı yapılır.
Modülün gerektirdiği öğrenme kaynakları
geliştirilir. Uygulamalara ilişkin düzenlemeler
gerçekleştirilir. Geliştirilmiş olan programların
değerlendirmeleri tamamlandıktan sonra varsa
iyileştirmeler yapılarak eğitimler yaygınlaştırılır.
Her aşamada öğretim tasarımı ekipleri görev
yapar.
4. a Yanıtınız yanlış ise “Arkas Eğitim ve
Geliştirme Çalışmaları” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
5. d Yanıtınız yanlış ise “Türkcell Eğitim ve
Geliştirme Çalışmaları” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
6. b Yanıtınız yanlış ise “Koç Topluluğu Eğitim
ve Geliştirme Çalışmaları” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
Sıra Sizde 3
7. a Yanıtınız yanlış ise “Arkas Eğitim ve
Geliştirme Çalışmaları” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
Eğitim Yönetimi Bilgi Sistemi, eğitimlerle ilgili
gerekli bilgilerin ve kayıtlarının tutulduğu
elektronik bir sistemdir. Sistemde çalışanlar için
eğitim bilgilerine ulaşabilecekleri kendi sayfaları
bulunmaktadır. Bu ekranda kendileri ve varsa
bağlı çalışanlarının almış oldukları eğitimler,
yapmış oldukları eğitim taleplerinin durumları,
yönetici onayları ve bireysel temelde eğitim planı
bilgileri yer alır. Ayrıca yönetici/çalışan eğitim
talep linki bu ekranda bulunur.
8. c Yanıtınız yanlış ise “Türkcell Eğitim ve
Geliştirme Çalışmaları” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
9. d Yanıtınız yanlış ise “Eti Eğitim ve
Geliştirme Çalışmaları” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
Sıra Sizde 4
10. e
Yanıtınız yanlış ise “Koç Topluluğu
Eğitim ve Geliştirme Çalışmaları” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Bir kurumsal akademi olarak Türkcell
Akademi’nin geleneksel bir eğitim biriminden en
önemli farkı, eğitim programlarının bireysel ya
da grup gereksinimlerinden değil, kurumsal
stratejilerden yola çıkarak tasarlanmasıdır.
Türkcell Akademi’de bir eğitim ya da geliştirme
programı hazırlamak için mutlaka gereksinimin
oluşması
beklenmez,
işletme
stratejileri
doğrultusunda gereksinim duyulduğu ya da
duyulacağı düşünülen gelişim programları da
tasarlanıp uygulanabilir.
Sıra Sizde 5
Yapı Kredi Bankacılık Akademisi’nde eğitim ve
gelişim programları birçok eğitim yöntemi ya da
teknolojisiyle sunulur. Sınıf içi eğitimler, uzaktan
eğitimler, oyun tabanlı simülasyonlar, e-öğrenme,
webcast yayınları, çevrimiçi sınav ve anket
uygulamaları, video filmler, mobil teknolojiler,
senkron ve asenkron sanal sınıf uygulamaları
kullanılan yöntemlerden bazılarıdır.
204
www.hedefaof.com
Yararlanılan Kaynaklar
Şimşek, A. (2011). Öğretim Tasarımı (2. baskı).
Ankara: Nobel.
Şimşek, A. (2009). Knowledge Economy and
Corporate Universities. In A. Klucznik-Törö, A.
Csepe, & D. Kwiatkowska-Ciotucha (Eds.),
Higher Education, Partnership, Innovation
(pp.127-136). Budapest: Publikon.
Şimşek, A. & Eroğlu, E. (2000). Büyük ve Orta
Ölçekli İşletmelerde İnsan Kaynaklarını
Geliştirme Çalışmaları. Ankara: GTZ.
205
www.hedefaof.com
Download