Kanın Pıhtılaşmasını Önleyen İlaçlar (Antikoagülanlar) ve Kalbiniz Bornova - İZMİR EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HALK KİTAPLARI SAĞLIK SERİSİ 13 Kanın Pıhtılaşmasını Önleyen İlaçlar (Antikoagülanlar) ve Kalbiniz Editör Prof. Dr. İnan SOYDAN Prof. Dr. Cahide SOYDAŞ ÇINAR Atriyal Fibrilasyonlu Yaşam Editör Prof. Dr. İnan SOYDAN Prof. Dr. Cahide SOYDAŞ ÇINAR Şubat 2012, Birinci baskı ISBN: 978-975-483-937-1 © Bu kitabın tüm yayın hakları Ege Üniversitesi’ne aittir. Kitabın tamamı ya da hiçbir bölümü yazarının önceden yazılı izni olmadan elektronik, optik, mekanik ya da diğer yollarla kaydedilemez, basılamaz, çoğaltılamaz. Ancak kaynak olarak gösterilebilir. Proje Üst Yöneticileri Ege Üniversitesi Rektörü: Prof. Dr. Candeğer Yılmaz EÜ Tıp Fakültesi Dekanı: Prof. Dr. Kamil Kumanlıoğlu Yayın Yönetmenleri: Prof. Dr. Ayşenur Oktay, Prof. Dr. Tahir Yağdı Yayın Alt Kurulu Başkanı: Prof. Dr. Ufuk Çağırıcı Sağlık Kitapları Serisi Çalışma Grubu: Prof. Dr. Elvan Erhan, Prof. Dr. Mehtap Çınar, Prof. Dr. Alpaslan Çakan Dil Editörü: Prof. Dr. Metin Ekici Koordinasyon: EÜ Tıp Fakültesi Yayın Bürosu Kapak İllüstrasyonu: Merve Evren Sayfa Tasarım: Hülya Sezgin Fotoğraf: BİTAM Basım Yeri: Ege Üniversitesi Basımevi Bornova, İZMİR Tel : 0 232 388 10 22 e-posta: [email protected] Değerli Okuyucumuz; Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi; 2011 yılının sonu itibariyle 472 öğretim üyesi, 582 araştırma görevlisi, 1970 tıp öğrencisi ile yaklaşık 2000 yataklı hastanede eğitim, öğretim ve araştırma yapmakta ve sağlık hizmeti vermektedir. Bu dönemde yaklaşık 950.000 ayaktan ve 54.000 yatan hasta, 2300 doğum 80.000 acil servis hizmeti vermesi onu ülkemizin en büyük sağlık kurumlarından birisi yapmaktadır. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin en önemli vizyon ve misyonunu toplumsal sorumluluk bilinci oluşturmaktadır. Bu bilinçle çalışan Ege Tıp topluma nitelikli ve kaliteli sağlık hizmeti vermekte; “Toplum Sağlığı Hizmeti”ni diğer tüm görevlerinin üzerinde tutmaktadır. Ege Tıp Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı, Türkiye’de bir ilk olarak ve 9 yıldır “Sağlık Halk Kongresi” düzenleyerek toplum sağlığı için hizmet anlayışını gerçek bir bilgilendirme, uygulama ve deneyim paylaşımı şeklinde sürdürmektedir. Bilimsel araştırmalarla elde edilen bilgilerin kalıcılığı ve yaşama geçirilmesi; bunların başvuru kaynağı belgelere dönüştürülmesi ile sağlanır. “Ege Tıp Halk Kitapları Sağlık Serisi” bu anlayışımızın bir ürünüdür. Bu seride yayınlanan kitaplarımızın önemi ve farkındalık yaratacak temel özelliği; ülkemizin önceliğinde olan güncel sağlık konuları yanında; güncelliğini yitirmiş olsalar bile, ciddi bir sağlık sorunu olduğunu düşündüğümüz konuları da ele almış olmalarındadır. “Ege Tıp Halk Kitapları Sağlık Serisi” yazarlarının tümü Ege Tıp Fakültesi’nde görev yapan ve konusunda III uzman öğretim üyeleridir. Serideki kitapların konu seçimleri ve içeriklerinin hazırlanmasında birden çok bilim insanının görüşlerinin yansıtılması sağlanmıştır. Seride yayınlanan kitaplardaki grafik ve fotoğraflar çoğunlukla kurumumuzun ürünüdür. Serimizin dil editörü her kitabı sadelik ve anlaşılabilirlik yönünden incelemektedir. Neden böyle bir seriye gereksinim duyulmuştur? Sağlık konularında dolaşımda olan, kolay ulaşılan ve günlük yaşamda kullanılan bilgilerin çoğunun gerçek bilimsel bilgi olup olmadığı kaygısı, bilim insanları olarak bizleri daha da sorumlu davranmaya ve güven sarsılmasına neden olan özensizliklerden uzak durmaya sevk etmektedir. Birçok konuda doğru ve güvenilir bilginin üretimi ve yayılması üniversitelerin öncelikli görevleri arasındadır. Bu anlayıştan hareketle, “Ege Tıp Halk Kitapları Sağlık Serisi” yazarı olan her öğretim üyemiz, sadece uzmanı olduğu konuda kitap yazmıştır. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi bu kitaplara adını, deneyimini ve saygınlığını koymuştur. Her bir yayın özenle gözden geçirilmiştir. Ülkemiz için özgün sayılabilecek böylesine kapsamlı bir seride, yine de gözden kaçırdığımız hata ve eksiklikler olabilir. Bunlar için, her zaman olduğu gibi, okuyucumuzun engin hoşgörüsüne sığınıyoruz. Katkıda bulunanlara minnet duygularımızı sunuyoruz. Saygılarımızla... Prof. Dr. Kamil Kumanlıoğlu Prof. Dr. Candeğer YILMAZ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı IV Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İnan SOYDAN Tıp eğitimini, 1962-1968 yıllarında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görmüş, 1977 yılında doçent, 1988 yılında ise profesör olmuştur. Kliniksel Vektörkardiyografi, Klinikte Aritmiler ve Tedavileri, Klinikte Elektrokardiyografi gibi kitapları, birçok bilimsel kitapta yazdığı bölümler ve 150’nin üzerinde bilimsel makalesi vardır. Özellikle "Hipertansiyon" ve "Kan Yağları" alanında çalışan Prof. Dr. İnan Soydan; Türk Kardiyoloji Derneği’nin Lipid Çalışma Grubu 1990’lı yıllarda ilk kurulduğunda, önce başkan yardımcısı daha sonra başkan olarak görev yapmıştır. 2000 ile 2008 yılları arasında Dahili Bilimler Bölüm Başkanı olarak çalışan Prof. Dr. Soydan, halen EÜ Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı olup, 2005-2011 yılları arasında Tıp Fakültemizi Ege Üniversitesi senatosunda, temsil etmiştir. V Prof. Dr.Cahide SOYDAŞ ÇINAR 1955 yılında doğmuştur.1978 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. 1983 yılına kadar Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalında Dahiliye İhtisasını yapmış ve mecburi hizmetini tamamlayarak 1986–1989 yılları arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalında Kardiyoloji İhtisası alarak görev yapmış, 1989–1990 yılları arasında da Hollanda'nın Nijmegen Radboud Ziekenheus Üniversitesinde Ekokardiyografi üzerine çalışmalar yapmıştır. 1990 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalında Uzman; 1992 yılında Doçent ve 2000 yılında da Profesör ünvanını almıştır. Halen Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalında görevine devam eden SOYDAŞ ÇINAR, evlidir. VI İÇİNDEKİLER Kanın Pıhtılaşmasını Önleyen İlaçlar (Antikoagülanlar) ve Kalbiniz Giriş 1. ANTİKOAGÜLANLAR..................................................... 1 3 2. KANIN PIHTILAŞMASINI ÖNLEYEN İLAÇLARA İLİŞKİN KAN TAHLİLLLERİ..............................................................5 3. DİĞER ÖNEMLİ BİLGİLER...................................................7 4. AİLENİZİ VE YAKINLARINIZI HABERDAR EDİN................10 5. KAN TAHLİLİ YAPILARAK İLAÇ DOZUNUN AYARLANMASI..................................................................11 6. HASTALARIN EN ÇOK SORDUKLARI SORULAR VE YANITLARI........................................................................13 7. ETKİLEŞİM GÖSTEREN İLAÇLAR.....................................20 8. BESİNLERİN İÇERDİĞİ K VİTAMİNİ MİKTARLARI............32 Atriyal Fibrilasyonlu Yaşam Giriş 43 1. NORMAL BIR KALP NASIL ÇALIŞIR?................................45 2. ATRIYAL FIBRILASYONDA KULLANILAN ILAÇLAR..........51 3. SORUMLULUKLARINIZ......................................................56 Kanın Pıhtılaşmasını Önleyen İlaçlar (Antikoagülanlar) ve Kalbiniz GİRİŞ Bir yerimiz kesildiğinde, kanımızın pıhtılaşması çok kan kaybına karşına alınmış bir önlem olup, yerine göre, yaşamımızı kurtaran bir olaydır. Ne var ki, kanın pıhtılaşmaya karşı eğiliminin arttığı durumlarda, anormal olarak, damar içinde pıhtılaşması, tam tersine, sağlımızı hatta yaşamımızı tehdit eden bir nitelik taşır. Atriyal fibrilasyon adı verilen, kalbin ritim bozukluğundan bedensel hareketsizliğe, varisten gebeliğe kadar çeşitli nedenler kanın pıhtılaşma eğilimini artırabilmektedir. Kan pıhtısı gerek oluştuğu damarda (tromboz) gerekse oluştuğu yerden koparak gittiği (emboli) damarda kan akımını engelleyerek, ölüme kadar varabilen, istenmeyen çeşitli durumlara yol açabilmektedir. Böyle durumları önleyebilmek için başvurulan yollardan biri, kanın pıhtılaşmasını engelleyen ilaçların kullanılmasıdır. Bu tür ilaçlar pıhtılaşmayı önlerken kanama riskini de arttırdıkları için, özelliklerinin hastalar tarafından yakından bilinmesi ve de en etkili ve güvenli biçimde nasıl kullanılmaları gerektiğinin iyice anlaşılması yaşamsal önem taşır. Kitabımızın bu bölümü bu amaçla yazılmıştır. 1 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 13 2 Kanın Pıhtılaşmasını Önleyen İlaçlar (Antikoagülanlar) ve Kalbiniz 1. ANTİKOAGÜLANLAR "Antikoagülanlar1" kanın pıhtılaşma yeteneğini azaltan ilaçlardır. Böylece kalbiniz, atardamarlarınız ve toplardamarlarınızda zararlı olabilecek kan pıhtılarının oluşmasını engelleyebilirler. Eğer bedeninizde kanın pıhtılaşmasına eğilim yaratacak bir durum varsa antikoagülan kullanmanız gerekebilir. Böyle durumlar için en çok rastlanan örnekler: • Hasara uğramış veya yapay bir kalp kapağınızın olması, • Kalbinizi besleyen koroner damarlarınızın, bu damar duvarlarındaki yağsı birikintiler nedeniyle daralması, • "Atriyal fibrilasyon", ki bu durumda kalbinizin kulakçıkları etkin biçimde kasılmak yerine yalnızca titreşirler, gibi bir aritminin varlığı. Bu durumda kalbinizin kulakçıklarındaki kan orada göllenip, kan akım hızı azalacağı için, özellikle kulakçıkların girintili bölümlerinde pıhtılaşmaya meyleder. • Bacaklarınızdaki atardamarlarınız veya toplardamarlarınızın daralması. Koroner arterdeki bir kan pıhtısı o damarı tıkayarak kanın, kalp kasınızın bir bölümüne akışını engelleyebilir. Bu da kalp krizine (miyokart infarktüsü) yol açabilir. Öte yandan, bir pıhtı, bir kan damarı duvarının iç yüzünden veya kalbin kendisinden de koparak ayrılabilir. Böyle bir kan pıhtısı parçası, kan akımı ile yer değiştirerek bedeninizin başka yerindeki bir damarınızı tıkayabilir Bunlara halk arasında “kanı incelten” veya “kanı sulandıran” ilaçlar da denmekte ise de, bu ilaçlar gerçek anlamda kanı ne sulandırır ne de inceltirler. Yaptıkları sadece kanın pıhtılaşmasını önlemektir. 1 3 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 13 ve tıkadığı damarla ilişkili olarak değişik kötü sonuçlara neden olabilir. Örneğin; kalbin sağ kulakçığından kopan iri bir pıhtı akciğer damarını tıkarsa "akciğer infarktüsü" sonucu ölüme yol açabileceği gibi, akciğer damarının görece küçük dallarını tıkayarak, ölümcül olmasa da, oldukça sıkıntılı ve tehlikeli durumlara meydan verebilir. Sol kulakçıktan kopan bir pıhtı ise, koroner damarlara girip kalp krizine yol açabildiği gibi, beyne giderek bir "inme"ye (felç), çeşitli iç organlara giderek onların atardamarlarını tıkayıp o organlara ilişkin infarktüslere, kol ve bacak atardamarlarını tıkayarak o bölgelerde "gangrenlere" neden olabilir. Sağ ve Sol Kulakçıklar Sağ ve Sol Karınçıklar Kanın pıhtılaşmasını önleyen ilaçların (antikoagülanlar) çeşitli tipleri vardır. Ağızdan alınabilenlerin yanında, iğne ile enjekte edilenler de vardır. Sizin için en uygununun hangisi olduğuna doktorunuz karar verecek, her bir dozu 4 Kanın Pıhtılaşmasını Önleyen İlaçlar (Antikoagülanlar) ve Kalbiniz ne kadar ve ne zaman alacağınızı size anlatacaktır. En sık kullanılan ve bu nedenle en yaygın olarak bilinen antikoagülanlar; “warfarin”, “coumadin” (kumadin diye okunur) ve “heparin”dir. Warfarin, coumadin ve dicoumarol (dikumarol diye okunur) gibi antikoagülanlar ağız yoluyla alınırlar. “Coumarin” adlı maddeden üretilmiş olan bu ilaçlar "K vitamini"nin pıhtılaşmadaki rolünü engelleyerek, pıhtılaşmayı önlerler. Heparin ise ağız yoluyla değil, iğne ile enjekte edilerek kullanılır, çünkü bu ilaç ağız yoluyla etkili olmaz. Pıhtılaşma üzerindeki etkisi çok yönlü ve çok daha güçlüdür. Anne ile rahimdeki bebek arasında madde alışverişinde rol oynayan “plasenta”dan geçemediği için, hamile kadınlarda da kullanılabilir. Yine de hamilelerde tamamen zararsız olduğu söylenemez. Bununla birlikte, yan etki olasılığı, ağızdan alınan “coumarin” türevlerine göre çok daha azdır. 2. KANIN PIHTILAŞMASINI ÖNLEYEN İLAÇLARA İLİŞKİN KAN TAHLİLLLERİ Kanın pıhtılaşmasını önleyen ilaçların etkisi hastadan hastaya değişir, hatta aynı hastadaki etkileri bile farklı zamanlarda değişik olabilir. O nedenle, bu ilaçların istenen etkiyi sağlayıp sağlayamadıklarını izleyebilmek amacıyla, bu hastalardan kan tahlili yaptırmaları istenir. Doktorunuz ancak bu tahlil sonucunuzu 5 Atriyal Fibrilasyonlu Yaşam Atriyal Fibrilasyonlu Yaşam GİRİŞ Amerika Birleşik Devletleri’nde 2 milyonun üzerindeki kişide "Atriyal Fibrilasyon (AF)" vardır ve bu rahatsızlık, yılda 10 binden fazla kişinin doğrudan ölümünden sorumludur (dolaylı ölümler de sayılırsa 80 binin üzerindedir). Yine ABD’nde, kadınlarda, erkeklere göre biraz daha fazla (kadınlarda %55.2, erkeklerde %44.8) görülmektedir. Buna karşılık, AF’lu erkeklerin ortalama yaşı (66.8), kadınlarınkine göre (74.6) daha düşüktür. AF’na ilişkin olarak, ülkemizdeki durumu yansıtan çok büyük ve sağlıklı çalışmalar yoksa da, bu ritim bozukluğunun Türkiye'de de halk sağlığı açısından önemli bir sorun oluşturduğunu, buna karşılık halkımızın AF konusunda yeterince bilgi sahibi olmadığını biliyoruz. Bu kitapçık, AF’lu hastalarımızı, bu konuda bilinçlendirmek amacıyla hazırlanmıştır. 43 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 13 44 Atriyal Fibrilasyonlu Yaşam 1.NORMAL BIR KALP NASIL ÇALIŞIR? Bildiğiniz gibi, kalbimizin görevi bedenimizdeki kirlenmiş kanı alıp temizlenmek, yeni oksijenlenmek üzere akciğerlere pompalamak ki bu işi sağ kulakçık ve sağ karıncık, yani kısaca sağ kalp, yapar ve akciğerde temizlenip oksijenlenmiş olan kanı alıp tüm bedenimize pompalamaktır, ki bunu da sol kulakçık ve sol karıncık, yani kısaca sol kalp, yapar. Kalbimiz her bir atışı (kasılması) için gereken elektrik uyarısını, özel bir santraldan sağlar (sinüs düğümü). Kalbin ikisi sağda, ikisi de solda olmak üzere 4 boşluğu vardır. Bunlardan, duvarları daha ince ve boşluğu daha küçük olan yukarıdakilere "kulakçık"; duvarları daha kalın ve boşlukları daha büyük olan aşağıdakilere ise, "karıncık" adı verilir. Sonuç olarak, kalbimizin 2 tane kulakçık, sağ ve sol kulakçıklar ve 2 tane de karıncık sağ ve sol karıncıkları vardır. Sağ kulakçık bedenimizden aldığı kirli kanı sağ karıncığa, o da akciğerlere pompalarken; sol kulakçık ise, akciğerimizden aldığı temiz kanı sol karıncığa ve o da bedenimize, yani tüm organ ve dokularımıza pompalar. Kalbimizin kasılması için gerekli elektrik enerjisini sağlayarak, her bir kalp vuruşundan önce, kalp kasını uyararak onu kasılmaya sevkeden merkez “sinüs düğümü”dür. Sinüs düğümü, sağ kulakçıktaki özel bir hücre grubu tarafından oluşturulur. Bu hücreler, sinüs düğümünün elektriksel uyarılar üretmesini sağlarlar. Bu uyarılar kalp kasına düzenli biçimde yayılarak kalbin kasılmasını, yani kalp atışlarının veya kalp vurularının gerçekleşmesini sağlarlar. Sinüs düğümünden çıkan elektriksel uyarı, önce kalbin kulakçıklarını uyarır ve onların kasılmalarını sağlayarak 45 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 13 içlerindeki kanı karıncıklara boşaltmalarına neden olur. Daha sonra, özel yolları izleyerek karıncıklara ulaşan elektriksel uyarı onların da kasılmasını sağlar. Böylece, sağ karıncığın kasılması ile içindeki kan akciğerlere; sol karıncığın kasılmasıyla ise, içinde bulunan kan bedenimizin diğer doku ve organlarına gönderilir. Dolayısıyla, karıncıklar her kasılmalarıyla, düzenli ritmik bir biçimde kanımızı bedenimizin her yanına pompalamış olurlar. Sonuçta kalbimiz, bedenimizin tüm hücrelerine oksijen ve besleyici maddeleri göndermek için belli bir düzen içinde, yani ritmik biçimde kasılarak kan pompalamaktadır. (Şekil-1). Şekil-1. Sinüs düğümü AV düğüm Sağ ve Sol Kulakçıklar Sağ ve Sol Kulakçıklar Bu elektriksel uyarılar gece ve gündüz, tüm yaşamımız boyunca kalbimizin kasılmasını sağlayabilirler. Kalbimiz genellikle dakikada 60–100 kez, düzenli bir biçimde kasılır, yeni atar; bu hız heyecan ve fiziksel egzersiz gibi durumlar sırasında artar. 46 Atriyal Fibrilasyonlu Yaşam Bazen kalbimizin elektriksel uyarıları düzenlerini (ritimlerini) kaybeder, yani düzensiz (aritmik) bir hale gelirler. Bu kitapçıkta ele aldığımız "atriyal fibrilasyon (AF)" da böyle bir durumdur. AF’da, kulakçıkları uyaran elektriksel uyarılar, artık normalde olduğu gibi, sinüs düğümünden kaynaklanmaz. Onun yerine, kulakçıkların kendisinden kaynaklanır. Öte yandan, AF sırasında kulakçıklardan kaynaklanan bu uyarıların ortaya çıkış hızı da çok yüksektir (dakikada 300’den fazla, 600’e kadar çıkabilir!) ve aralarında bir eşgüdüm (koordinasyon) yoktur. Bunun doğal sonucu olarak, kulakçıklar o kadar hızlı ve düzensiz biçimde uyarılmış olurlar ki, etkin bir biçimde kasılamaz, sadece titreşirler (aslında “atriyal fibrilasyon” terimi “kulakçıkların titreşmesi” anlamındadır). Yüksek hızdaki bu AF uyarıları, özel bir yol aracılığıyla karıncıklara ulaşmaya çalışırlarsa da, bu yolun başlangıcında bulunan “Atriyoventriküler (AV) düğüm” onların çoğunun geçişini engeller. Aslında bu, doğanın aldığı özel bir önlemdir. Çünkü böyle olmayıp tüm uyarılar karıncıklara ulaşsa idi. AF’lu hastaların karıncıkları da çok hızlı bir biçimde uyarılacaklarından, sadece titreşecek, fakat etkin bir kasılma gösteremeyeceklerdi. Bu durum da yaşamın sonlanması demekti. Oysa, böyle bir önlem sayesinde, AF’lu hastaların karıncıklarına giden uyarı sayısı önemli oranda azalmakta ve AF’lu hastaların yaşamlarını sürdürmesi olanaklı hale gelmektedir. Bununla birlikte, AF uyarılarının çoğu karıncıklara geçebilmekte ve onların hızla ve düzensiz biçimde kasılmasına yol açmaktadır. Yine de, karıncıkların kasılma hızının kulakçıklarınkinden çok daha az olduğunu söyleyebiliriz (genellikle dakikada 120–160 kez kasılırlar). 47 Not: 61 Yayımlanmış Kitaplarımız Hipertansiyon Osteoporoz (Kemik Erimesi) Düşmeler ve Önlenmesi Obezite Meme Kanseri Cerrahisine Bağlı Lenfödem Yayımlanmış Kitaplarımız Kan Yağları ve Kalbimiz Her Yaş İçin Spor ve Sağlık Diyabetik Ayak Sağlıklı Beslenme Herediter Anjioödem Yayımlanmış Kitaplarımız Göğüs Ağrısı, Kalp Krizi, Aspirin Kullanımı Kanın Pıhtılaşmasını Önleyen İlaçlar ve Kalbiniz, Atriyal Fibrilasyonlu Yaşam Yayıma Hazırlanan Kitaplarımız Varis Kalp Yetersizliği ile Yaşamak, Kalp Pili İle Yaşamak, Kalp İlaçlarını Nasıl Kullanalım Kalp Hastalığında Cinsel Hayat/Şeker Hastalığı/İnme Teşhis ve Ameliyatsız Tedavi Koroner Arter Baypas Ameliyatınız, Kalp Kapağı Ameliyatınız