Haftalık Değerlendirme

advertisement
Azmi Dölen Haftalık
[email protected]
+90 212 314 8181
[email protected]
+90 212 314 8125
Değerlendirme
MAKROEKONOMİK STRATEJİ
MERKEZ BANKALARI VE PİYASA GERÇEKLERİ
2012 yılına girilmesi ile birlikte piyasalarda neredeyse bir
bonanza yaşanmakta. Aslında bu beklenen bir durumdu
ve bizi raporlarımızdan takip edenler için piyasalarda
oluşan bu olumlu havanın çok da sürpriz olmaması
gerekmekte. Bu hareketin orta vadeli olması (en azından
2012 ilk çeyreği itibarı ile) bir takım teknik analiz
parametrelerinden de okunmakta. Burada bizim bakış
açımızın, teknik analizi hiç bir şekilde göz ardı etmeden
ancak her zaman da temel analize yönelik olduğunu da
ifade edelim.
Teknik analiz bize geçmiş fiyat hareketlerinden ortaya
çıkan dokular ile ileriye yönelik beklentilerin oluşmasına
imkan veriyor. Bu bağlamda yılın ilk aylarında oluşan
teknik
analiz
parametrelerine
baktığımızda
tüm
piyasalarda yaklaşık aynı dokuyu görmekteyiz. Birçok
piyasa bugün 200 gün hareketli ortalamasının üzerinde
seyrediyor. Aynı durum İMKB için de söz konusu.
Piyasaların teknik anlamda 200 gün hareketli
ortalamalarının üzerinde seyretmesi orta vadede
piyasalar için oldukça olumlu bir gösterge. Işık ve Tamer
arkadaşımızın ortaklaşa yaptıkları çalışmada (S&P500
200 Günlük Hareketli Ortalama Analizi) bunun analizini
gayet çarpıcı bir şekilde görmekteyiz. Bu günlerde oluşan
bu dokunun da dışsal bir şok yaşanmadığı takdirde orta
vadede piyasaların yükselişini desteklemeye devam
etmesi bekleniyor.
Bizim daha çok kredibilite verdiğimiz alan ise temel
analiz. Bu gelişmeler çerçevesinde temel analiz ne diyor;
bir de ona bakmak lazım. Bir süredir incelediğimiz merkez
bankaları bilançoları parasal genişlemenin bir global
fenomen olarak gerçekleşmekte olduğunu ortaya
koymakta. 2008-2009 yılları krizine bir çözüm olarak
geçtiğimiz yıllarda merkez bankaları parasal genişlemeleri
rekor seviyelere yükseltmişti.
Buna rağmen batılı
ekonomilerde başta ABD merkez bankası Fed olmak
üzere, Avrupa Merkez Bankası (arka kapıdan da olsa
ikinci bir LTRO yöntemi ile Şubat sonu itibarı ile yeni bir
fonlamaya gitmek üzere) ve İngiltere Merkez Bankası
(yeni bir varlık alım programını hayata geçirmek üzere)
2012 yılı içinde parasal genişlemede vites yükseltme
niyetinde.
Daha önceki çalışmalarımızdan da (Parasal Genişleme
Beklentileri ve Piyasalar) takip edebildiğiniz üzere parasal
genişlemenin sadece batılı merkez bankalarının
kullandığı bir araç olmadığını görmüştük. En son
Hindistan Merkez Bankası zorunlu karşılıklarda bir
gevşemeye giderek bu trene katıldı. Ardında Çin Merkez
Bankası’nın bu trendeki yerini, zorunlu karşılıklarda
2011’in ardında 2012 yılında daha keskin indirimlere
giderek sağlamlaştırması beklenmekte. Brezilya Merkez
Bankası, trene geç de olsa katılacağını 2 Şubat tarihinde
yaptığı “para politikamızı gevşetmek için yeterli manevra
alanımız var” açıklaması ile duyurdu. Diğer taraftan
Malezya ve Tayland Merkez Bankaları finansal kurumların
likidite kullanımlarını arttırmak için ortak hareket etme
kararı aldı.
Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız.
2 Şubat 2012
Yıl: 2 / Sayı: 5
Haftalık Değerlendirme
2 Şubat 2012
MAKROEKONOMİK STRATEJİ
Merkez
bankalarının
gerçekleştirdikleri
parasal
genişlemenin iki tarz enflasyonist etkisi bulunmakta.
Birincisi, ekonomide kullanılan mal fiyatlarını yukarı
çekmesi.
Klasik
manada
enflasyon
olarak
nitelendirdiğimiz bu fiyat hareketi çeşitli nedenlerden
dolayı merkez bankaları için bir tehlike olarak görülmüyor.
Ekonomilerdeki çıktı açığının henüz dolmamış olması,
işsizlik oranlarının yüksek seyretmesi ile talebin fiyatlar
üzerinde belirgin olmadığı gibi faktörlerin yanı sıra
ekonomilerde yaratılan paranın dolaşım hızının ise kısıtlı
kalmasından anlıyoruz.
İkinci tarz enflasyon ise, finansal piyasalarda kullanılan
araçların fiyatlarında izlenen artış. Tabii buna enflasyon
denmesi kulağa ters geliyor bu nedenle de rally, bull
(boğa) piyasası, bonanza, balon tarzı ifadeler de
kullanılıyor.
Merkez
bankalarının
para
yaratma
kapasitesinin ardında bir ekonomik gerçek yok ise ve
bunu sadece sistemi kurtarmak için yapıyorlar ise bu
tarzda fiyat artışlarının sonunda her zaman hüsran
yaşanmıştır. Finansal tarih kitaplarında bu yönde
çalışmalar oldukça fazla.
2012 yılının bu erken aylarında piyasalar içinde
bulunduğumuz bu hareketin de böyle bir neticesinin olup
olmayacağını sorgulamak her etapta gerekmekte.
Elimizdeki ilk veri bu hareketin yakıtının merkez bankaları
tarafından verildiğini ve artan miktarda verileceğini teyit
etmekte. Buradan anlaşılan hiçbir dışsal veya ikincil etken
olmaz ise, piyasalardaki yükselme merkez bankalarının
verdiği paranın mal enflasyonuna neden olmadığı sürece
yükselme potansiyelinin olduğunu ortaya koyuyor. Yani
ne kadar para o kadar finansal araç alımı.
Ancak ne yazık ki gerçekler bunu pek de öyle
olmayacağını söylüyor. Yani her ne kadar para bir alım
fırsatı yaratıyorsa da alınan malın değerini tespit eden
sadece piyasadaki para miktarı değil. Kısa vadede öyle
2
gözükse de orta vadede değil. Bu noktada finansal
piyasaların bağlı olduğu reel ekonomilerdeki gelişmelere
bakmak gerekiyor.
Buradaki resim bir miktar olumlu sinyaller taşısa da pek
de parlak değil. Öncelikle olumlu sinyallere bakarsak,
dünya ekonomisinin gerçek itici gücü olan ABD
ekonomisinde göreceli de olsa istihdamda bir artış
gözlenmekte ve bunun yanı sıra, imalat sanayinden gelen
sinyaller de olumlu. Ancak 2012 yılına girilmesi ile birlikte
ABD ekonomisinden gelen bir dizi veri işlerin o kadar da
iyi gitmediğini ortaya koymakta. Özellikle hane halkı
harcama yerine tasarruf etmeyi tercih ederken ev
fiyatlarındaki düşüş devam ediyor. İmalat sanayindeki
canlılık ise ekonominin geneline yayılmadığı, beklentilerin
altında açıklanan GSYİH rakamlarından takip edilmekte.
Avrupa’da ise Almaya haricindeki ekonomilerde bir
canlılık izlenmiyor. İspanya için çift dip senaryoları
konuşulurken, Yunanistan ve Portekiz’in ekonomilerindeki
durgunluğu uzun vadeli devam edecek olması ve
İtalya’dan gelen PMI verilerinin de ekonomilerinin kısa
vadede durgunluğa gireceğini neredeyse teyit etmekte.
Dünya ekonomisindeki büyümeye katkısı olan Çin,
Hindistan, Brezilya, Türkiye gibi ülkelerde de 2012
büyümesi 2011 yılı altında kalacağı ve bu nedenle de
merkez bankalarının tedbir alma niyetinde oldukları
izlenmekte.
Reel ekonominin desteklemediği piyasa hareketleri
gerçek manada uzun vadeli trendleri oluşturamıyor.
Ancak piyasalarda hakim yaklaşım ‘irrasyonalite’. Bu
nedenle de merkez bankaları piyasaları çok rahat
manipüle edebiliyorlar. Bu günkü merkez bankacılığına
baktığımız zaman da kokteyl dolu testiyi parti başlamadan
kimsenin geri çekme niyetinde olmadığı anlaşılmakta.
(removing the punch bowl before the party gets started)
DÜNYA GENELİNDE PMI ENDEKSLERİ
Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız.
Haftalık Değerlendirme
2 Şubat 2012
KÜNYE
G. Müdür Yrd.
(212) 314 81 07
[email protected]
Işık ÖKTE
Direktör
(212) 314 81 82
[email protected]
Erdem KUTSAL
Uzman Yrd.
(212) 314 81 84
[email protected]
Uzman
(212) 314 81 86
[email protected]
Azmi DÖLEN
3
ARAŞTIRMA
YURTDIŞI İLİŞKİLER
Bora Tamer YILMAZ
ÇEKİNCE: Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul
etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel
görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi
beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu sayfalarda yayınlanan görüş, yorum, haber veya öneriler nedeniyle ortaya çıkacak ticari kazanç veya kayıplardan Halk Yatırım Menkul
Değerler A.Ş. sorumlu değildir. Buradaki yazı, görüş ve yorumlar sayfa ziyaretçilerini bilgilendirme niteliği taşımaktadır. Rapor sayfalarında yayınlanan hiçbir yazı, görüş, resim, analiz ve diğer
sunumlar izin alınmadan yazılı veya görsel basın organlarında yayınlanamaz.
Download