T. B. M. M. B : 111 çası, geçici madde, Anayasamızdaki bir ceza madde­ sidir. Oysa, 1982 Anayasasının 38 inci maddesinde aynen; «Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz» ve «Suçluluğu hükmen sabit oluncaya ka­ dar, kimse suçlu sayılamaz» hükümleri vardır. Yine aynı maddede, ceza sorumluluğunun şahsîliği ilkesi vardır. Tüm bunlara karşın, Anayasanın da özüne aykırı bir şekilde bu geçici madde konulmuştur. Ce­ zaların şahsîliği ilkesi de zedelenmiştir; çünkü bir dönemin sorumluluğu, bir siyasî partinin sorumlulu­ ğu, bir kişinin veya birkaç kişinin omuzlarına yıkıl­ mak istenmektedir. Yine Anayasamızın 67 nci maddesinde, vatandaş­ ların seçme ve seçilme hakları düzenlenmektedir. Geçici 4 üncü madde, bu haliyle de Anayasanın özü­ ne ve ruhuna aykırıdır. Komisyonda da belirttiğimiz gibi, geçici 4 üncü maddenin hiçbir tartışmaya neden olmaksızın orta­ dan kaldırılması, bizce Türkiye Büyük Millet Mec­ lisinin başta gelen görevleri arasında idi ve yine, hiçbir tartışmaya gerek kalmaksızın ortadan kaldırıl­ ması, demokrasinin gereği ve demokrasiye inanç ko­ nusunda yemin etmiş yüce Meclisin sayın üyelerinin en başta gelen görevlerinden biriydi. Bu konuda ya­ pılacak bir halkoyîamasını bir halk mahkemesi ku­ ruluşu şeklinde düşündüğümüzü söylemiş, basın top­ lantılarıyla bunu çeşitli kereler açıklamıştık. Yine aynı görüşteyiz; ama, bunu şu nedenle kabul etmek durumunda kaldık': Birtakım kişilere bazı suçlar is­ nat ediliyor, bazı varsayımlardan hareket ediliyor. Bir örnek vereyim: Türk Ceza Kanununun 481 inci maddesinde, kamu görevinden dolayı bir kişiye suç isnat edilirse, isnat edene ispat hakkı tanınır; ama sayın milletvekilleri, karşılığında da ispat edemeyen­ lere 480 inci madde ile bir ceza hükmü getirilmiştir. Soruyorum: Bu suç isnat edenler, varsayımda bulu­ nanlar, acaba aksi kanıtlandığında ne şekilde ve ki­ me karşı hesap vereceklerdir? Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tüm bunlara karşın halkoylaması yapılacak gibi görünmektedir. Eğer Sayın özal demokrasiye inanmış ise, açıkça, yasakların kalkmasından yana olduğunu söylemek zorundadır. Liberal olduğunu söyleyen Başbakan özal şunu çok iyi bilmektedir: Liberalizmin özü ve te­ mel dayanak noktası, kişi hak ve özgürlüklerinin çok daha iyi bir şekilde korunması esasıdır. Sayın Özal gerçekten liberal ise, gerçekten demokrat ise bu ya­ saklara karşı olduğunu açıkça açıklamak zorundadır. (ANAP sıralarından «Ne alakası var?» sesleri) 23 . 5 . 1987 0: 1 HASAN ALTAY (Devamla) — Var efendim. BAŞKAN — Devam edin Sayın Altay, siz de­ vam edin efendim... Bunun takdirini Başkanlık yapar efendim. Buyurun, siz devam edin Sayın Altay. HASAN ALTAY (Devamla) — Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bu Mecliste dinlemek gereğini duymayan bazı arkadaşlarım, zaman zaman... BAŞKAN — Sayın Altay, cevap vermeyin efen­ dim, devam edin. HASAN ALTAY (Devamla) — Peki efendim. HİLMİ NALBANTOĞLU (Erzurum) — Dinle­ meyenler dışarı çıksın, değil mi Sayın Altay? HASAN ALTAY (Devamla) — Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; olayın bizce siyasî bir boyutu vardır; dönülüp dolaşılıp kamuoyuna anlatılmak is­ tenen budur. 12 Eylül öncesinin faturası birkaç kişi­ ye çıkarılmak istenmektedir. Getirilen tasarının 5 in­ ci maddesinde, propaganda izninin halkoylamasına bir hafta kala olmasına karşın, aleyhte propagan­ dalar bugünden başlatılmıştır. Bunları söylemek bizim hakkımızdır, görevimizdir. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yine Sayın Başbakan özal yaptığı birçok açıklamada, yapılacak referandumun 1982'de yapılan referandumla aynı ko­ şullarda gerçekleşeceğini söylemiştir. Oysa, getirilen tasarıda bunun doğru olmadığını açıkça görüyoruz. Geçmiş referandumda, «evet» veya «hayır» şeklin­ de tek bir kâğıt üzerinde oy kullanmanız gerekirken, bu kere karışıklığa neden olacak şekilde parçalı, iki kâğıt kullanılması zorunluluğu getirilmektedir. YILMAZ ALTUĞ (Sivas) — Birleşik oy pusu­ lası, tek kâğıt. HASAN ALTAY (Devamla) — Birleşik oy pusu­ lası; evet. Sayın milletvekilleri, yine geçen dönemde yapı­ lan propagandanın tek yanlı olarak topluma empo­ ze edildiği açıkça görülmüştür. Bu defa yine Cum­ hurbaşkanı gereksiz yere tartışmaların içine çekil­ mekte» tartışmaların odak noktası haline getirilmeye çalışılmaktadır. Prcpagandaların da tek yanlı olarak gerçekleşeceği görülmektedir. Bize göre, Cumhur­ başkanı da konuşacaksa - kim konuşursa konuşsun yürürlükte olan Seçim Kanununa göre, Yüksek Se­ çim Kurulunun belirleyeceği sıra dahilinde herkesin konuşması gerektiğidir. Yine o dönemde seçmen kütükleri eylül ayında düzenlenmişti. Bu kere, halkın tatilde olduğu aylar­ da seçmen kütükleri düzenlenmektedir. Bu da, kar­ gaşaya neden olabilecek bir durumdur. — 289 —