haftalık bülten haftalık bülten 17 Kasım 2008 Geçen haftanın özeti Sanayi üretimindeki küçülme 3. çeyrekte negatif büyümenin habercisi. Ağustos ayında gerçekleşen %4.1 oranındaki gerilemenin ardından sanayi üretimi Eylül ayında, piyasa beklentisinin (-1%) ve bizim beklentimizin (0%) oldukça üzerinde, %5.5 oranında küçüldü. Böylece üçüncü çeyrekte sanayi üretimi %2 küçülerek, 2001 yılı son çeyreğinden bu yana ilk negatif büyümesini kaydetti. Yılın ilk dokuz ayında ise sanayi üretimi geçen senenin aynı döneminde gerçekleşen büyüme oranının yarısı kadar, %2.5 büyüme gösterdi. İnan Demir +(90) 212 318 5087 [email protected] Başak Karaaslan +(90) 212 318 5086 [email protected] Detaylara baktığımızda sektörlerin çoğunda sert düşüşler yaşandığını, ancak ihracat dayalı sektörlerin başı çektiğini görüyoruz. İhracata dayalı sektörlerden taşıt ve tekstil üretimi %1.7 ve %17.6 gerilerken, endeksin düşüşünde belirleyici olan kimyasal madde üretimi ve ana metal sanayiinde ise %11.1 ve %4.5 oranlarında gerileme kaydedildi. Üçüncü çeyrekte %2 küçülen sanayi üretiminin, üçüncü çeyrek GSYİH’sindeki negatif büyümenin habercisi olduğunu düşünüyoruz. Sanayi üretimine dayanan üçüncü çeyrek GSYİH büyümesi için ilk tahminlerimiz %1 – %1.5 oranında negatif büyümeye işaret ediyor. Para politikası tarafında, artan çıktı açığı ve gerileyen emtia fiyatlarına rağmen, YTL performansının politika faizi kararlarının ana belirleyicisi olmaya devam ettiğini göz önünde bulundurarak MB’nin duruşunda herhangi bir değişiklik beklemiyoruz. Düşen KKO, 4. çeyrekte ekonomik aktivitede zayıflamaya işaret ediyor. Ekim ayında kapasite kullanım oranı (KKO), geçen senenin aynı ayına göre %6.4 düşerek 79.7’ye geriledi. Hem kamu sektörü hem de özel sektörde kapasite kullanımının gerilerken; kamu sektöründe düşüş, %7.5 özel sektörde ise %6 oldu. Detaylara baktığımızda, kapasite kullanımının neredeyse tüm alt sektörlerde düştüğünü görüyoruz. Tekstil ve otomotiv gibi ihracata dayalı sektörlerde kapasite kullanımı yüklü düşüşler gösterirken; metalik olmayan mineral maddeler, kimyasal madde ve ana metal sanayiinde kaydedilen gerilemeler ise endüstriyel aktivitedeki yavaşlamayı gösteriyor. Anket katılımcıları, geçtiğimiz ay %3.3 küçülme kaydettiğini belirttikleri üretim hacminin Kasım ayında %1.5 oranında azalmasını bekliyor. Katılımcıların satış fiyatlarında düşüş yönündeki beklentisi ise üretici fiyatlarında ılımlı bir artış göreceğimize işaret ediyor. Ekim ayı kapasite kullanım oranındaki gerileme son çeyrekte ekonomik aktivitede yaşanacak yavaşlamaya işaret ediyor. Kapasite kullanımı verisinin ardından ilk hesaplamalarımız Ekim ayı sanayi üretiminde negatif büyüme gerçekleşeceğini gösteriyor. 2005 yılından bu yana kaydedilen en düşük Eylül ayı cari açık verisi. Eylül ayında cari açık geçen senenin aynı ayına göre %60 azalarak, bizim haftalık bülten beklentimizin (1.55 milyar dolar) ve piyasa beklentisinin (1.8 milyar dolar) altında 914 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Tahminimiz ile Eylül ayı verisi arasındaki fark, yatırım gelirleri dengesinde beklentimizin altında gerçekleşen çıkışlar ve cari transferlerdeki yüklü girişlerden kaynaklıyor. Eylül ayı verisinin ardından 12-aylık cari açık, Mayıs 2007’den bu yana ilk defa azalarak, 48.4 milyar dolardan 47 milyar dolara geriledi. Finansman tarafında, portföy hesabında 1.2 milyar dolarlık çıkış yaşandığı görülüyor. Ancak bu çıkışın ardında, yabancı yatırımcıların portföy azaltma hareketinden ziyade yerli yatırımcıların menkul kıymet alımları bulunuyor. Detaylara baktığımızda, 2019 vadeli eurobondun yeniden ihracının etkisiyle, yabancı yatırımcıların bono portföyünün 450 milyon dolar arttığı, hisse portföyünün ise 260 milyon dolar azaldığını görüyoruz. Banka-dışı sektör borçlanmaya devam ederken, Eylül ayında gerçekleşen 1.5 milyar dolar tutarındaki borçlanma 2008’de kaydedilen en düşük aylık borçlanma miktarı oldu. Banka-dışı sektör borçlanmasının en önemli finansman kaynağı olduğunu göz önüne alındığında, bu kalemin önümüzdeki dönemde yakından takip edileceğini düşünüyoruz. 2009 yılı cari açık beklentimizi 36 milyar dolar seviyesinde (GDP’nin %4.6’sı) korumaya devam ediyoruz. Yaşanmasını beklediğimiz daralmaya rağmen yüklü miktarda kalmaya devam edecek olan dış açığın YTL cinsi varlıklar üzerinde baskı oluşturması muhtemel gözüküyor. Bu açıdan cari açığın ve yüklü dış borç servisinin, Merkez Bankası'nın rezervlerini güçlendirecek ve yatırımcı duyarlılığı için olumlu bir çıpa teşkil edecek olan IMF ile yeni bir stand-by anlaşması için güçlü argümanlar oluşturduğunu düşünüyoruz. Zayıf bütçe gelirleri, ekonomik aktivitedeki yavaşlamaya işaret ediyor. Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan bütçe verilerine göre Ekim ayında bütçe açığı ve faiz dışı fazla 70 milyon YTL ve 1.94 milyar YTL oldu. Ocak – Ekim döneminde faiz dışı fazla geçen senenin aynı dönemine göre %18.7 artarak 38.4 milyar YTL’ye ulaşarak 38 milyar YTL seviyesinde bulunan yıl sonu bütçe hedefinin üzerine yükseldi. Geçen senenin aynı dönemine göre %60.2 oranında küçülerek 4.8 milyar YTL’ye gerileyen bütçe açığı ise yıl sonu hedefinin %27.1’ine ulaştı. Bayram tatili dolayısıyla bazı harcamaların Eylül ayına ve bazı gelirlerin ise Ekim ayına kayması sebebiyle bütçe performansını analiz ederken Eylül ve Ekim verilerini birlikte değerlendirmenin daha doğru olacağını düşünüyoruz. Geçen senenin aynı döneminde 3.8 milyar YTL olan bütçe açığı Eylül – Ekim döneminde 9.5 milyar YTL’ye yükselirken, 3.8 milyar YTL olan faiz dışı fazla 2.4 milyar YTL’lik faiz dışı açığa dönüştü. Eylül – Ekim döneminde %18.5 artarak 38.4 milyar YTL’ye ulaşan harcamaların arkasında %19.5 yükselen faiz dışı harcamalar ve %68 artan faiz harcamaları bulunuyor. Sermaye harcamaları tarafındaki %94 oranındaki artışın, hükümetin daha önce belirttiği harcama planı doğrultusunda, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ile ilgili harcamalardan kaynaklandığı görülüyor. Gelirler tarafında, Eylül – Ekim döneminde %1.2 artarak 28.9 milyar YTL’ye yükselen toplam gelirlerin arkasında sınırlı bir artış (%1.5) gösteren vergi gelirleri bulunuyor. Zayıflayan vergi performansının ekonomik aktivitideki yavaşlamaya işaret ettiğini düşünüyoruz. haftalık bülten Tüketici güvenindeki düşüşler tüketim endeksine yansıyor. Küresel finansal krizin tüketici güveni üzerindeki olumsuz etkileri tüketim harcamalarında da güçlü şekilde hissediliyor. Ekim ayında CNBC-e tüketim endeksi %6.2 düşerken, mevsimsel etkilerden arındırıldığında endekste kaydedilen düşüş %4.1 oranında gerçekleşti. YTL’deki zayıflamanın etkisiyle; otomobil, konut ve ev eşyası gibi öncü sektörlerde yüklü düşüşler görülüyor. Tüketici güveni ve tüketim endekslerindeki zayıflama yavaşlamakta olan iç talebe işaret ediyor. Önümüzdeki haftaya bakış Para Politikası Kurulu (PPK) Çarşamba günü toplanıyor. Piyasa beklentisi doğrultusunda, politika faizinin %16.75 seviyesinde sabit kalmasını bekliyoruz. Son PPK toplantısından bu yana beklentilerin oldukça üzerinde gerçekleşen enflasyonun ve sert düşüş yaşanan sanayi üretiminin PPK’nın duruşunda değişikliğe yol açmayacağını düşünüyoruz. Her ne kadar tek seferlik faktörlerin etkisiyle Ekim ayı enflasyon verisi geçici olarak yüksek gelirken, arz ve talep tarafından gelecek destekle enflasyonun yavaşlayacağını beklesek de küresel piyasalarda yaşanan gelişmelerin sonucu olarak kur performansının politika faizi kararlarında ana belirleyici olduğunu düşünüyoruz. Bu doğrultuda, politika faizinin 2009 yılı ikinci çeyreğine kadar %16.75 seviyesinde sabit kalacağını düşünüyoruz. Diğer taraftan, likidite koşullarında yaşanan gelişmeler doğrultusunda borç verme faizinde indirim gündeme gelebilir. Bu hafta açıklanacak olan diğer yurtiçi makroekonomik veriler arasında, bugün açıklanacak olan Ağustos ayı işsizlik oranı ve Ekim ayı tüketici güven endeksi bulunuyor. haftalık bülten Bu rapor, Finansbank Hazine Araştırma ve Satış Grubu tarafından müşterilerini bilgilendirmek amacıyla düzenlenmiştir. Raporun Finansbank ile ilişkili bir kuruluşun müşterisi tarafından kullanılabilirliği, alan kişi ve bu kuruluş arasındaki akdi ilişkiye tabi olacaktır. Bu raporda sunulan bilgi, yorum ve tavsiyeler raporu hazırlayan Finansbank Hazine Bölümü’ne ait görüşleri yansıtmakta olup yatırım danışmanlığı hizmeti kapsamında değildir. Mali durum ile risk ve getiri tercihlerinin çeşitliliğini göz önünde bulundurunca sadece bu raporda yer alan görüşlere dayanarak verilecek yatırım kararları beklentilere uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu rapordaki bilgilerin derlenmesinde güvenilirliğine inanılan sağlam kaynaklardan faydalanılmıştır; ancak bilgilerin doğruluğu bağımsız olarak teyit edilmemiştir. Finansbank bilgilerin doğruluğu ve bütünlüğü konusunda garanti vermemekte ve doğabilecek hatalarda sorumluluk üstlenmemektedir. Raporda sunulan bilgiler üzerinde önceden belirtilmeksizin değişiklik yapma hakkı saklıdır. Finansbank ve ilişkili kuruluşlar ile bu kurumlarda çalışan personel araştırma raporlarında sözü edilen menkul kıymetlere yatırım yapabilir ve zaman içerisinde pozisyonlarını değiştirebilir. Bu raporda yer alan bilgilerin bir kısmı ya da tamamının kopyası çıkarılamaz ya da dağıtılamaz.