Aralık-1997 RAMAZANA HAZIRLIK Diyanet ين ٰا َمنُٓوا اَ ْن تَ ْخ َش َع َ اَلَ ْم يَأْ ِن لِلَّ ۪ذ ٰ ٰ قلوبه ْم لِ ِذ ْك ِر ق ِ ٰ ّللاِ َو َما نَ َز َل ِم َن ْال َح اب ِم ْن َ َو ََل يَكونوا َكالَّ ۪ذ َ َين ا ۫وتوا ْال ِكت ْ قَبْل فَطَا َل َعلَ ْي ِهم ْاَلَ َمد فَقَ َس ت قلوبه ْۜ ْم ون َ َو َك ۪ثي ٌر ِم ْنه ْم فَا ِسق Muhterem Müslümanlar! Onbir ayın sultanı ramazan ayına yaklaşmış bulunmaktayız Önümüzdeki Salıyı Çarşambaya bağlayan gece ilk Teravih namazlarımızı kılacak; aynı gün sahura kalkarak Çarşamba günü ilk orucumuzu tutacağız. Maddi ve manevi hayatımızın yeniden düzenlenmesinde büyük bir vesile teşkil eden ramazanlar, ömür zincirimizin en önemli halkalarını oluşturur. İçerisinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini barındıran ramazan ayında Peygamberimizin ifadesiyle "Cehennem kapıları kapatılır. Cennet kapıları açılır ve şeytan zincire vurulur". Yani inananların inançlarını yaşamalarına mani olabilecek nefsani engeller ortadan kaldırılır ve bereketli bir ibadet iklimine girilir. Muhterem Müslümanlar! Receple Sabanla Regaib, Miraç ve Beratla adım adım ramazana yaklaştık. Sanki bu geçen ve her biri birbirinden önemli gün ve geceler, kendilerinden sonra gelecek ramazanın ve Kadir gecesinin birer müjdecileri gibiydiler. Bizleri öncesinde rahmet, ortasında mağfiret ve sonunda günahlardan affolunma ayı olan ramazana hazırladılar. Bu mübarek gufran ayını gaflette geçirmememiz için bizi ikaz ettiler, uyardılar. Ruhlarımızın, gönüllerimizin sudaki balık misali huzur bulacağı ramazan ayında Allah için yemeden, içmeden ve diğer yasaklanan şeylerden imsak ve iftar arasında uzak durarak sadece Allah'a kul olmadaki samimiyetimizi ifade edeceğiz. Zengin fakir bütün inananların tutacakları oruçlarla mükemmel bir sosyal çevre oluşacak; tok, aç olanın halinden haberdar olacak; sabretmenin sırları keşfedilecek; verilecek fıtır sadakalarıyla sosyal adaletin teminine katkıda bulunulacaktır. Muhterem Müslümanlar! Hepimizin malûmu olduğu üzere bu yıl ramazan ayının başlangıcı ile yeni yılın başlangıcı aynı tarihlere rastlamaktadır. Her zaman ve her vesile ile ifade edilir ki: Allah katında uğursuz zaman ve mekan yoktur. Zaman ve mekanı yüceleştiren, içerisinde cereyan eden hadiselerdir. Bu hadiseler de milletlerin ve toplumların dini ve milli değerlerinin motiflerini taşır. Çılgınca yılbaşı kutlamaları yapılmasının, bizim ne dini ne de milli geleneğimizle hiçbir ilgisi yoktur. İslam, gecesinde gündüzünde, yaşlılığında gençliğinde, sağlığında hastalığında, zenginliğinde fakirliğinde her zaman inancında samimi olan ve amelleri inançlarıyla mütenasip güzel ahlaklı insanlar ister. Hem İslam'ın emirlerini, hem de onun yasaklarını bir potada bir araya getirmek ve birlikte yaşatmak samimi Müslümana yakışmayan davranışlardır. Bakınız şair bu hususu nasıl dile getiriyor: İki kıble ile tevhid yolunda doğru gidilmez. Ya dostun rızası gerek, ya nefsin nevası gerek. Medine'ye hicretten sonra rahata kavuşan ve gevşeyen bazı sahabeyi uyarmak için Hadid suresinin 16 ayetinde şöyle buyrulmaktadır "İman edenlerin Allah'ı anma ve O'ndan inen Kuran sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine ki tap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan bir çoğu yoldan çıkmış kimselerdir". Muhterem Müslümanlar! Zaman dilimleri tabiki önemlidir. Muhasebe yapmak için aynı zamanda birer fırsattır da. Zaten ramazan ayının gelmesi ömrümüzden bir yılın daha geride kaldığının habercisi değil midir? Ömürden bir yılın geçmesi çok da sevinilecek bir şey değildir. Aksine günahıyla sevabıyla, artısıyla eksisiyle, iyisiyle kötüsüyle geçen zaman insanı hüzünlendirir. Bu hüznü telafinin yolu hatalardan ibret alıp, aynı hataları, yanlışları, günahları bir daha asla işlememekten geçer. Aziz Müslümanlar! İçerisinde bulunduğumuz bu önemli zaman dili minde bizi biz yapan dini ve milli değerlerimize sahip çıkalım, gerçek dünya ve ahiret mutluluğunun ancak böylece mümkün olabileceğini hatırdan çıkarmayalım.