2! »7 - TBMM

advertisement
M. Meclisi
B : 22
Şimdi Sayın Bakanın, hassasiyet gösteren arka­
daşımızın eğilimlerine' göre düzeltmeye çalıştığı bu ki­
tapta, benim de tetkiklerime göre, başka hususlar
var. Ben onları sayacağım, acaba ikinci bir konuş­
mayla Sayın Bakan onları da mı düzeltmeye kalkışa­
cak?
22 . 12 . 1976
O : 1
Bu kitap, Türkiye'de büyük çoğunluğu Ehli Sün­
nete mensup olan Müslüman çocuklara okutulacak;
aralarında Alevî olan vatandaşlarımızın çocukları da
bulunacak, hatta liselerde okuyan gayrı müsîmı vatan­
daşlarımızın çocukları da okuyacaklar.
nen kitaba konulmuştur. Yani bu kitapla İslâm fel­
sefesinden bahsedilirken,
Kur'an'ı Kerim'den
bir
pasaj, Kur'an'ı Kerim'den bir bölüm veya Hâdis-i
Şeriflerden bir parça veya İnıamı Azam'ın eserlerin­
den bir parça yoktur da Kari Marks'ın Manifesto­
sundan, kitaplarından da değil, sadece siyasî bir bil­
diri olan Manifestosundan geniş bir pasaj vardır. Şim­
di Saym Bakan, belki de benim bu konuşmamla mut­
tali oluyor bu hususa; acaba onu da biraz sonra ge­
lip birada düzeltecekler mi? (C. H. P. ve D. P. sıra­
larından alkışlar)
Kitaba bakıyorsunuz, Ehli Sünnetten bahseder­
ken sadece bir cümle söylüyor : «Ehü Sünnet, Kur'an"a ve hadislere uyanların mezhepleridir» diyor. Ehli
Sünnetin içerisinde, Türkiye'deki büyük çoğunluğu
teşkil eden Hanefî mezhebinin kurucusundan bahse­
dilmiyor. Yani İmamı Azam'don bahsedilmiyor, İma­
mı Şafiî'den bahsedilmiyor, Hambeli'rîen bahsedilmi­
yor, Malikî'den bahsedilmiyor; ama doğrudan doğru­
ya Şia ve sapık oldukları söylenen mezheplerle ilgili
1,5 sayfa ayrılıyor. Kasıt, evvelâ burada var. Eğer ki­
tabın maksadı İslâm kelâm ilnii.nl anlatmak olsay­
dı, îslâmm en yaygm mezhepleri olan, daha fazla
sayıda MüsMimanm itibar ettiği mezhepler olan Ehli
Sünnet mezhepleri
anlatılırdı; ondan sonra, daha
azınlıkta olan mezheplerin anlatımına geçilirdi. Bu
yapılmıyor. Kasıt, evvelâ burada var.
Değerli arkadaşlarım, kitapta, Türkiye'deki Alevî­
lerin ilgisi olmayan birtakım anlayışların İran hüküm­
darları tarafından korunduğu yazılıdır. Türkiye'deki
Alevî vatandaşlarımızın inançiarıyîe İran'daki Alevî­
lerin inançları arasındaki paralellikler büyük ölçüde
bilinmektedir. Yani, binadan, «Bu sadece İran'daki
Alevlerle ilgilidir; Türkiye'dekilerle değildir» gibi bir
sonuç çıkarılamaz, bu yolla kitabın yazarı müdafaa
edilemez. Ayrıca Macaristan ile bile, demirperde ge­
risi ülkelerle, fikir hürriyetinin bulunmadığı ülkelerle
bile kültür anlaşmaları imzalayan bir Hükümetin,
tarihî bağlarımız olan İran'la münasebetlerimizi ne
ölçüde etkileyeceğini hesap etmeden böyle bir kita­
bı müdafaa edebilmesi de akılla bağdaştırsîabüir bir
husus değildir. (D. P. ve C. H. P. sıralarından «Bra­
vo» sesleri)
Ayrıca Meclis huzurunda, Saym Bakan ve r.ûlletvekiüerinden ibaret bir toplantıda dahi bu kadar
geniş gürültülere yol açan ve geniş anlaşmazlıklara
yol açan bir kitabın, lisede, bugünkü hassas ortanuyIe diğer okullarda ne gibi tartışma'öra yol anabilece­
ğin! de önceden tahmin etmek lâzımdır. Meclis içe­
risinde, Saym Bakanın elindeki, toplayabildiği bir
çok belgelere ve kitap referanslarına rağmen tartış­
malardan kurtarılaınam?ş bir konu, hangi öğretmen­
lerin elinde, hangi öğrencilerin huzurunda, ne gibi so­
nuçlara götürecektir eğitim hayatımızı? Bunu da ön­
ceden kesin olarak tahmin etmek iâsımdır. Sayın Ba­
kan bu tahminden de uzak bir ölçü içerisinde oldu­
ğunu bugünkü konuşmasıyle ortaya koymuştur.
Bir meseleye daha dikkatiniz! çekerek konuşmama
son vermek istiyorum. Kitapta, «Zinanın helâl oldu­
ğu, domuz -eti ve şarap içmenin helâl olduğu» yazı­
lıyor, bunların bazı sapık mezheplerce söylendiği ya­
zılıyor ve bu mezhepler de islâm camiası içerisinde
gösteriliyor. •
Değerli arkadaşlarım, bu felsefe kitabı, 'şimdiye
kadar lisede okutulan felsefe kitaplarından farklı ola­
rak Marksizm! de Türkiye'de okutulan felsefe sis­
temlerinin içerisine almıştır. Türkiye'de Marksizm
hakkında bilgi, ekonomi kitaplarında, ekonomik sis­
temler içerisinde veriliyordu; ama busun temel felse­
fî sistemler içeririmle Mfirksiznîc de bu kitapta geniş
yer vcriîımşîîr; hatta Manifestonun bir bölümü ay-
Değerli arkadaşlarım, şunu kesin olarak ifade ede­
yim ki, kendisini İslâmiyet'le irtibatlı gösteren hiçbir
inanç sistemi, zinayı, domuz etini, şarabı helâl sayamamıştır. Hasan Sabbah'ın müritleri dahi böylesine
cüretkâr bir ifade içinde bulunamamışlar. Bunun kay­
nağını göstermesi lâzımdır sayın yazarın ve onun
müdafaasını üzerine alan Saym Bakanın bunun kay­
nağım göstermesi lâzımdır. Olsa olsa, belki mubah
olduğundan bahsedebilirler böyle bir şeyin; ama he­
lâl olduğundan kelime ile bahsedebilmeleri, herhangi
bir yere yazabilmeleri mümkün değildir.
FEYZULLAH DEĞERLİ (Tokat) — Galiye?..
HASAN KORKMAZCAN (Devamla) — Galiye'
yi de İslâm mezhepleri içerisine dahil ederek yazıyor
sayın yazar ve İslâmla kendisini bağlantılı gören bir
— 2! »7 —
Download