H İ K Â YE İlk Çağ Anadolu`sunda masal, ve tarihi

advertisement
HİKÂYE
İlk Çağ Anadolu’sunda masal, ve tarihi olayları anlatan eserlerle oluşmuştur. Orta Çağda özellikle
Hindistan’da “Binbir Gece Masalları” sağlam bir hikaye geleneğinin varlığını bildirmektedir. Bu gelenek,
Arapça’dan yapılan çevirilerle Avrupa’ya masal, efsane, rivayetler şekliyle yayılmıştır.
Hikâyeye bugünkü anlamda ilk edebi kimlik kazandıran İtalyan yazar Boccacio’dur. XVI. Yüzyılda yazdığı
“Decameron” adlı eseriyle ilk öykü örneğini vermiştir. Rönesans’ın etkisiyle de XIX. Yüzyıl edebiyatının en
yaygın türü olmuştur.
Bizde, destanlar, halk hikâyeleri , ve masallarla eski bir temeli olan bu tür, XIV. Ve XV. Yüzyıl-da “Dede
Korkut Hikâyeleri” ile çağdaş hikâye tekniğine yaklaşmıştır.
XIX. yüzyılda Tanzimat’la gelen yeniliklerle birlikte batılı anlamda ilk örneğini Ahmet Mithat Efendi
“Letaif-i Rivayet ( söylene gelen güzel şeyler ) adlı eserini yazarak vermiş; “Kısadan Hise” ile bu türü
geliştirmiş, Sami Paşazade Sezai : “Küçük Şeyler” adlı eseriyle modern hikâyeyi oluşturmuştur. Bağımsız
bir tür olma özelliğini ise Milli Edebiyat döneminde Ömer Seyfettin’le kazanmıştır.
TANIMI : Yaşanmış ya da yaşanabilecek şekilde tasarlanmış olayları kişilere bağlı olarak belli bir yer ve
zaman içinde anlatan türe hikâye diyoruz.
HİKÂYENİN UNSURLARI
1) OLAY: Hikâyede üzerinde söz söylenen yaşantı ya da durumdur
2) KİŞİLER: Olayın oluşmasında etkili olan ya da olayı yaşayan insanlardır.
3) YER: Olayın yaşandığı çevre veya mekândır.
4) ZAMAN : Olayın yaşandığı dönem, an mevsim ya da gündür.
5) DİL VE ANLATIM : Hikâyenin dili açık, akıcı ve günlük konuşma dilinden farklı olarak, etkili sözcük,
deyim atasözü ve tamlamalarla zenginleştirilmiş güzel bir dil olmalıdır.
Anlatım ise: iki şekilde olur Hikâye kahramanlarından birinin ağzından yapılan anlatım “hikâyede birinci
kişili anlatım” ; yazarın ağzından anlatılanlar “hikâyede üçüncü kişili anlatım”
HİKÂYEDE PLÂN:
Hikâyenin planı da diğer yazı türlerinde olduğu gibi üç bölümden oluşur; ancak bu bölümlerin adları
farklıdır. Bunlar:
1) SERİM: Hikayenin giriş bölümüdür.Bu bölümde olayın geçtiği çevre , kişiler tanıtılarak ana olaya giriş
yapılır.
2) DÜĞÜM : Hikayenin bütün yönleriyle anlatıldığı en geniş bölümdür.
3) ÇÖZÜM : Hikayenin sonuç bölümü olup merakın bir sonuca bağlanarak giderildiği bölümdür
Ancak bütün hikayelerde bu plân uygulanmaz , bazı öykülerde başlangıç ve sonuç bölümü yoktur .Bu
bölümler okuyucu tarafından tamamlanır.
ÖYKÜÇEŞİTLERİ
Hikâye, hayatın bütünü içinde fakat bir bölümü üzerine kurulmuş derinliği olan bir büyüteçtir. Bu büyüteç
altında kimi zaman olay bir plan içinde , kişi, zaman, çevre bağlantısı içinde hikaye boyunca irdelenir. Kimi
zaman da büyütecin altında incelenen olay değil, hayatın küçük bir kesiti, insan gerçeğinin kendisidir Bu da
öykünün çeşitlerini oluşturur. Buna göre,
1) OLAY ( KLASİK VAK’A ) HİKÂYESİ : Bir olayı ele alarak, serim, düğüm, çözüm plânıyla anlatıp bir
sonuca bağlayan öykülerdir. Kahramanlar ve çevrenin tasvirine yer verilir Bir fikir verilmeye çalışılır;
okuyucuda merak ve heyecan uyandırılır. Bu tür, Fransız yazar Guy de Maupassant ( Guy dö Mopasan)
tarafından yaygınlaştırıldığı için “Mopasan Tarzı Hikâye” de denir
Bu tarzın bizdeki en önemli temsilcileri: Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Hüseyin Rahmi Gürpınar ve
Reşat Nuri Güntekin’dir..
2) DURUM ( KESİT ) HİKÂYESİ: Bir olayı değil günlük yaşamın her hangi bir kesitini ele alıp anlatan
öykülerdir Serim, düğüm, çözüm planına uyulmaz Belli bir sonucu da yoktur. Merak ve heyecandan çok
duygu ve hayallere yer verilir; fikre önem verilmez, kişiler kendi doğal ortamlarında hissettirilir. Olayların
ve durumların akışı okuyucunun hayal gücüne bırakılır.
Bu tarzın dünya edebiyatında ilk temsilcisi Rus yazar Anton Çehov olduğu için “Çehov Tarzı Hikâye” de
denir.
Bizdeki en güçlü temsilcileri : Sait Faik Abasıyanık, Memduh Şevket Esendal ve Tarık Buğra’dır
3) MODERN HİKÂYE : Diğer öykü çeşitlerinden farklı olarak, insanların her gün gördükleri fakat
düşünemedikleri bazı durumların gerisindeki gerçekleri, hayaller ve bir takım olağanüstülüklerle gösteren
hikâyelerdir.
Hikâyede bir tür olarak 1920’lerde ilk defa batıda görülen bu anlayışın en güçlü temsilcisi Fransız Kafka’dır
Bizdeki ilk temsilcisi Haldun Taner’dir. Genellikle büyük şehirlerdeki yozlaşmış tipleri, sosyal ve toplumsal
bozuklukları , felsefi bir yaklaşımla, ince bir yergi ve yer yer alay katarak, irdeler biçimde gözler önüne
serer.
ROMAN
Latince’de, “yazı” anlamına gelen bir sözcüktür Roma’da bozulmuş latince’ye verilen ad olarak
kullanılırken daha sonra yaşanmış bir olayı hikâye etme anlamında kullanılmaya başlanmış; çağımızda ise,
öykü türünün her yönüyle gelişmiş şekline “roman denmiştir.
Yani yaşanmış ya da yaşanabilir olayları, yer, zaman, çevre ve insan unsurlarına dayanarak, geniş bir bakış
açısıyla anlatan yazı türüne ROMAN diyoruz.
ÖZELLİKLERİ:
1) Konusu insan ve dünyadır.
2) Gerçek yaşamı yansıtmaya çalışır.
3) Anlattığı olay, çevre ve kişiler, yaşamdan alınır
4) Olay ve kişileri ayrıntılı anlatma, tahlil ve tasvirlere çok yer verme, bir ana olay etrafında bir çok küçük
olaya yer verme bakımından hikâye türünden ayrılır
Roman türünün ilk örneğini ilk defa XVI. Yüzyılda İspanyol yazar Miguel de Cervontes ( Mişel dö
Servantes) “ Don Kişot” adlı esriyle vermiştir XVII. Yüzyılda Madema de la Fayette : “Princesse de Clevs “
adlı eseriyle onu takip etmiş; XIX. Yüzyılda gelişen romantizm verealizm akımları bu tütün de gelişmesinde
etkili olmuştur..
Türk Edebiyatında daha önceleri bu türün yerini tutan MESNEVİLER vardı Batılı anlamdaki roman türü
bizde önce çevirilerle başlar.
İlk olarak Yusuf Kâmil Paşa Fransız yazar Fenelon’dan “Telmaque”adlı esri çevirmiş ; sonra Wictor
Hugo’dan “Sefiller”, Daniel Defo’dan “Robinsun Crosoe” ve Alexandre Dumas ‘dan “Monte Criesto”
çevrilmiştir.
Bizde ilk yerli romanı Şemsettin Sami : “Taaşşuk u Talat ve Fitnat adlı eseriyle vermiştir.
Daha sonra Namık Kemal “İntibah “ adlı eseriyle ilk edebi roman örneğini Halit Ziya Uşaklıgil “Mai ve
SİYAH “la ilk modern roman örneğini vermişlerdir. Bunları “Araba Sevdası “ adlı romanıyla Hüseyin
Rahmi , “Eylül” adlı romanıyla Mehmet Rauf takip eder .
Milli Mücadele döneminde Halide Edip “Ateşten Gömlek “, “yaban”. Reşat Nuri “Çalıkuşu “ romanlarıyla
bu türü mükemmele ulaştırır.
ROMAN ÇEŞİTLERİ
A ) KONULARINA GÖRE
1 – Tarihi Roman : Tarihteki olay ya da kişileri konu alan romanlardır. Yazar tarihi gerçekleri kendi hayal
gücüyle birleştirerek anlatır.
İlk örneğini Valter Scolt “Vaverley “ adlı eseriyle vermiş. Bunu Gogol ,”Toros Bulba “, W. Hugo
“Nöturdam de Paris “ , A. Dumas “Monte Criestove Üç Silhşörler” le takip eder
Türk edebiyatında ilk örneği N. Kemal’in “Cezmi “ romanıdır. N. ADSIZ’ın “Bozkurtlar “;T Buğra “Küçük
Ağa “, Küçük Ağa Ankara’da” K. Tahir’in Yorgun Savaşçı”. “Devlet Ana” bu tür romanlardır.
2 – Macera Romanı:Günlük hayatta her zaman rastlanmayan, şaşırtıcı, sürükleyici, esrarengiz olay-ları
anlatan romanlardır “Serüven Romanları” da denir. Bir araştırma ve izlemeyi anlatan “Polisiye Roman “,
alışılmışın dışında uzak yerleri ve yaşamları anlatan” Egzotik Romanlar” da bu gruba )- girer.
Dünya edebiyatında R. L. Stevensın’ın “Hazine Adası”. D. Defo’nun “Rabinson Cruse” R . Kiplink’in
“Cangel”; Türk edebiyatında A. Mithat Efendinin “Hasan Mellah “ . “Dünyaya İkinci Geliş”, Peyami
Safa’nın “ Cingöz Recai “ bu türün en tanınmış örnekleridir.
3) Sosyal Roman : İnsan yaşamınn sınırsız kültür birikimi içinde yer alan ve insanı derinden etkileyen
toplumsal, siyasi olaylar, inançlar, gelenek ve görenekleri bazen eleştirisel, bazen de bilimsel açıdan ele alıp
anlatan romanlardır
Dünya edebiyatında : W. Hugo’nun “Sefiller “, Tolstoy’un “Suç ve Ceza”; Türk edebiyatında Namık
Kemal’in “İntibah “,R. M. Ekrem’in Araba Sevdası “ A. M. Efendinin “Felatun Bey İle Rakım Efendi bu tür
romanlardır.
Bir fikri savunup bilimsel verilerle olaya yaklaşan “Tezli Roman “( Yakup Kadri’nin “Yaban” romanı gibi.)
; toplumdaki inanç ve gelenekleri anlatan Töre Romanı” ( Halide Edip “ Sinekli Bakkal) bir olayı eleştirisel
yaklaşımla anlatan “Yergi Romanı “ (Y Kemal’in İnce Memet “ ) ; belli bir yerin özelliklerini anlatan
“Mahalli Roman ( F. Baykurrt’un “ Yılanları Öcü “) sosyal romanın çeşitleridir
4)- Psikolojik Roman : ( Tahlil Romanı ) : Dış alemdeki olaylardan çok , kahramanların iç dünyasını, ruh
hallerini ele alarak kişilerin toplumla ilişkilerini, bunların birbirinden nasıl etkilendiklerini anlatan
romanlardır.
İlk örneği: Madame de La Fayette’nin “Prencesse de Clevs” Adlı romandır.
Bizde Mehmet Rauf’un “Eylül” ilk örnektir. Peyami Safa’nın “Matmazel Noralya’nın Koltuğu”, “Bir
Tereddütün Romanı “, “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu “ bu türdendir.
5) Otobiyografik Roman: Yazarın kendi yaşamın anlattığı romanlardır. Dünya edebiyatında Alfonse
Dode’nin “Küçük Şeyler “ , bizim edebiyatımızda: Y. Kadri Karaosmanoğlu’nun “Anamın Kitabı “. P.
Safa’nın “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu”bu türün örnekleridir.
NEHİR ROMAN : Bir kişinin, bir toplumun hayatındaki gelişmeleri ya da tarihi bir olayı birden fazla cilt
halinde anlatan romanlardır.
Tarık Buğra’’nın “Küçük Ağa”, “Küçük Ağa Ankara’da” , “Firaun İmanı”; Nihal Adsız’ın “Bozkurtlar “ ,
“Bozkurtların Ölümü”, “Bozkurtlar Diriliyor” romanları gibi.
B) KONULARIN IŞLENİŞİNE GÖRE ROMANLAR:
1 – Romantik Roman . Romantik akıma uygun olarak, duygu ve hayallerin ön plânda olduğu romanlardır.(
İntibah”, “Eylül”, “Mai Ve Siyah” gibi )
2 – Realist Roman : Gerçekçi akıma uygun olarak gözlem ve deneyimin duygu ve hayalden daha ön plânda
olduğu akımdır İlk örneği R. M. Ekrem’in “Araba Sevdası “.
3 – Natüralist Roman: Bilimsel araştırmalara bağlı kalarak kahramanlarını gözlemlerle seçen romanlardır.
Download