Marfan sendromu:

advertisement
Free Copy for Web Publicatıon  K. E. Gokay M.D., Ph.D.
Marfan sendromu:
Marfan sendromu 1896 yılında hastalığı ilk kez 5 yaşında bir kız hastada
tarif eden Fransız pediatrist Antoine Marfan’a atıf edilmiş esasta otozomal
dominant geçiş gösteren bir bağ doku (connective tissue) hastalığıdır. Bu
niteliği ile hastalarda kas-iskelet sistemi, solunum sistemi, göz, kalp ve dolaşım
sistemleri başta olmak üzere yaygın olarak bir çok organ ve doku sistemi
tutulumu görülür. Ancak tipik olarak Marfan sendromu hastaları beden boyuna
nazaran uzun kol ve bacaklara sahiptirler, kas gelişimi zayıftır ve tabloya
çoğunlukla aort anevrizması ve buna bağlı komplikasyonlar ile karekterize kalp
tutulumu eşlik eder. Unutulmamlıdır ki tanıda en büyük yardımcı kalıtsal geçişi
gösteren pozitif aile öyküsüdür. Aile ötküsünü bariz olduğu vakalarda her hangi
iki majör kriterin varlığı yeterli iken aile öyküsünün şüpheli olduğu vakalarda
ancak farklı organ sistemlerine dair en az üç majör kriter diagnostik olarak kabul
edilebilir. (Marfan sendromunun klinik tanısında gerekli majör ve minör tanı
kriterleri ile ilgili daha fazla bilgi almak için doktorunuza veya Gökay-BIOTECH’e
başvurunuz.)
Moleküler genetik olarak Marfan sendromu 15. (onbeşinci) kromozomda
yerleşik FBN 1 (Fibrillin 1) genindeki mutasyonlar sonucu oluşmaktadır. Bu genin
ürünü olan fibrillin proteini bağ dokuda elastik liflerin oluşumunda yapısal destek
sağlayan kritik bir rol oynamaktadır. Fibrillin proteninin eksikliği veya defektif
olması sonucu özellikle aort damarı, akciğerler ve göz küresi gibi elastik liflerden
zengin organların bağ dokularında zayıflık oluşmaktadır. Klinik takipte bu
hastaların büyük çoğunluğuda bu sebeple gelişen aort rüptürü (yırtılması) gibi
komplikasyonlar sonucu kaybedildikleri de unutulmamalıdır. Dahası bu
komplikasyonların hastada ne kadar erken veya geç yaşta geelişeceği hastanın
FBN 1 geninde taşıdığı mutasyonun fibrillin üzerinde ne derece bir fonksiyon
kaybına yol açtığı ile doğrudan ilintilidir.
Farklı genetik varyasyonlarıyla Marfan sendromunun ensidansı A.B.D.’de
1:5000 olarak kabul edilmektedir. Ancak etken gen bilinmesine rağmen
mutasyonların çeşitliliği ve FBN 1 geninin büyüklüğünden dolayı mutasyon
taraması bazen doğrudan sekanslamayı getrektirdiğinden Marfan sendromu için
henüz tek ve yaygın olarak uygulanan bir test yoktur. Yakın dönemde mutasyon
taraması yerine biyokimyasal veya fonksiyonel olarak deri biopsisi ile fıbrillin
proteini üzerinde yapılan testler gündeme gelmiş ve araştırmaya yönelik testler
olarak çalışmalar sürmektedir.
Marfan sendromu tanısında kullanılan en eski test olmasına rağmen,
hastaların benzer semptomlar gösteren yakınları var ise veya daha önceden
ailede bir FBN 1 mutasyonu gösterilmiş ise, ilinti testleri ile hastalık taşıyan
mutant genin pedigri taraması yapılması Gökay – BIOTECH olarak önerdiğimiz
ve maliyet olarak en uygun olan testtir. Ancak unutulmamlıdırki Marfan
sendromunda hastalığın penetrasyonu ve şiddeti FBN 1 mutasyonunun fibrillin
üzerinde ne derece bir fonksiyon kaybına yol açtığı ile doğrudan ilintilidir. Bu
sebeple ilinti testleri ile ne yazıkki Marfan sendromunda prediktif bir sonuca
varılamaz. Ancak klinik olarak Marfan sendromu tanısı konmuş ailelere ileriye
dönük doğrudan mutasyon analizi imkanını sağlayabileceğinden dolayı aile
fertlerinden DNA bankası oluşturulması önerilebilir. DNA bankası ile ilgili daha
fazla bilgi almak için Gökay-BIOTECH’e başvurunuz.
Download