M. Meclisi B : 49 leriyte her gün, «Arazim var* yok» çekişmesi içinde haklarını kaybedip gitmektedirler. Sayın Başbakan defaatle »tapuyu devirmeyece­ ğinden bahsetmiştir. Memlekette fakirin tapusu her gün delinmekte­ dir; zenginin tapusu deldirilmemektedir. Buna misal olarak, bazı kamu kuruluşlarının, bazı yatırımları yaparken, istimlâklerinden, kamulaştırmalarından bahsetmek isterim. Benim memleketim olan Tavşanlı'da Garp Linyit­ leri İşletmesi var Ve bu müessesenin etrafında da 30'a, 40'a yakın köy var. Bu köylülerden hiç birisi Devlete yük olmak niyetinde değil ama; Devletin de kendisine yük olmasını pek arzu etmiyor. Seneler­ den beri bu köylülerin arazileri beyan bedeli üze­ rinden kamulaştırılmakta; öyle kamulaştırılmakta ki, bu köylülerinin arazilerinin tümü ellerinden gitme­ sine rağmen, ellerine geçen para, kamu avukatlarına, Devlet avukatlarına borçlu kalmalarına, onlara borç­ larını ödemelerine dahi yetmemekte; bu yüzden Tür­ kiye'de birçok kamu kuruluşu, arazilerini ellerinden aldığı köylülere hiç para vermemesine rağmen, avu­ katlarına, bu köylüler borçlu kalmaktadırlar. Şimdi bu köylüler ne yaparlar; onu kısaca söy­ leyeyim arkadaşlarım: Arazisi gitmiştir elinden, ka­ mu kuruluşu gelmiştir hayatını perişan etmiştir, üs­ telik borçlu kalmıştır. Bu araziden kömür çıkıyorsa, gider bir merkep bulur, - affedersiniz - birkaç da kazma, geceyarısı kömür arazisini kazmaya başlar. ve der ki, «Devlet bana ne verdi ki?» iş verse, Dev­ let onu da vermez. Tapu delinmiştir Tunçbilek'te. Defaatle delin­ miştir. Seyitömer'de delinmiştir, birçok Devlet ya­ tırımlarının bulunduğu yerlerde tapu delinmiştir. Bunun altından ortaya şu çıkmıştır: Buralarda iş­ letme bekçileriyle bu köylüler her akşam tabanca bıçak silâhlı savaşa girmektedirler. Yani bir ekono­ mik olay yüzünden anarşi Tunçbilek'in ortasına ge­ lip oturmuştur. Şimdi bu vatandaşların tabancaları var, beşi - onu yanyana gelip örgütlenmesini de biliyorlar ve diyor ki, «Ben Devlete bir şey yapmadım, Devlet geldi benim arazimi elimden aldı. Ben buradan kalkan mahsulle çocuğumu da geçindiriyordum, kızımı da gelin ediyordum, oğlumu da evlendiriyordum; bi­ raz pancar, biraz buğday, mısırı da tarladan kaldır­ mak suretiyle hayatımı idame etmeye devam ediyor­ dum. Devlet geldi benim arazimi aldı. Bana hiç bir şey vermedi, iş de vermedi. Şimdi ben buradan kö- 19 . 2 . 1977 O :2 mürü götürüp - eksi 28 derecede giderek - satmaya çalışıyorum. Karşıma çıkan yine Devlet; ben yaşıyacak mıyım, yaşamayacak mıyım?» Dolayısıyie arkadaşlarım, bazı sözleri söylerken çok dikkatli olmak mecburiyetindeyiz ve bazı tapu­ ları deldirmezken, diğer bazı tapuların delinmesine müsaade ettiğimiz gün, Türkiye'de olayların içinden çıkmamız mümkün değildir ve Kütahya'yı Adalet Partili arkadaşlarını da bilirler; bize, Halk Partisine yakın bir il değildir. Ama Kütahya'da, Tavşanlı'da, Seyitömer bölgesinde devletin güvenlik kuyyejtlej'iyle silahlı çarpışan köylüler varçür, ölen de yasdır, öldüren de yardır. Tapunun deldirilmemesi espirişini bu yolda almadığımız ve buna tedbir getirmediğimiz müddetçe, bu yoldan başlayan olaylar zinciri Tür­ kiye'de çoğalma istidadındadır. Şimdi Tunçbilek'te bu olay olmasına rağmen, Tunçbilek'te tapunun delinmesine rağmen, Urfa'da tapunun delinmemesi de ayrıca nazarı dikkati celbedecek bir olaydır. Dolayısıyie Urfa'da tapu detinmemişse, Tunçbilek'te de tapunun delinmemesine, Gürağaç'ta DemirbUek'te, Derbent'te, ömerler'de ne bileyim o civar bütün köylerde de tapunun delin­ mesine engel olacak bir tedbiri ve kanunî nizamı ge­ tirmek mecburiyetindeyiz. Buradan şu noktaya gelmek istiyorum saygı de­ ğer arkadaşlarım. Parlamento mükemmel kanun çı­ karıyor; Parlamentonun çıkardığı kanunları niye Anayasa Mahkemesi iptal ediyor? Anayasa Mahke­ mesi Parlamentonun üstünde mi? Muhterem arkadaşlarım, hukukun üstünlüğü prensibine inanırsak, hukukçuların çok olduğu Par­ lamento, gereken kanunları çok iyi eleştirerek, Fe­ nerbahçe - Galatasaray maçı gibi değil, birisinin söylediğine birisi ak, birisinin söylediğine birisi ka­ ra diyerek değil, salt hukukun süzgecinden geçire­ rek Parlamento kanunları çıkarırsa, Anayasa Mah­ kemesine iptal edilecek bir tek kanun gitmez bura­ dan. Ama kanunları çıkarırken, akıl ve mantık ye­ rine his platformu kullanılırsa, Anayasa Mahkeme­ since, daima buradan iptal edilmeye mahkûm kanun­ lar çıkar ve bazı kanunların iptal edileceğini, kanu­ nu çıkaran arkadaşlarımız oy verirken dahi bilme­ lerine rağmen, akılları yerine hislerini kullanmaları yüzünden kanunun buradan çdunasma engel ola­ mazlar. Dolayısıyie bu son kamulaştırma ile ilgili, beyan bedeli ile ilgili kamulaştırma yüzünden çıkan kanun da, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir; ama yüzlerce yanan fakirin hakkını, o 405 —