haftalık küresel değerlendirme bülteni

advertisement
HAFTALIK KÜRESEL
DEĞERLENDİRME
BÜLTENİ
10-16 Eylül
2012
21. YÜZYIL TÜRKİYE ENSTİTÜSÜ
HAFTALIK KÜRESEL DEĞERLENDİRME BÜLTENİ
İçindekiler
Türk Dış Politikası ................................................................................................................................ 1
AB Gündemi......................................................................................................................................... 3
Rusya Gündemi.................................................................................................................................... 4
ABD Gündemi ...................................................................................................................................... 7
Orta Doğu Gündemi ............................................................................................................................ 8
Güney Kafkasya-İran-Pakistan Gündemi ........................................................................................... 10
Türkistan Gündemi ............................................................................................................................ 11
Türk Dış Politikası
10 Eylül
İran televizyonu Press TV’ye konuşan Amerikalı yazar, tarihçi, ekonomist, gazeteci ve
üniversite öğretim üyesidir ve Amerikan iç ve dış politasının muhalifi veAmerikan Demokrat
Partisiüyesi Dr. Webster Griffin Tarpley şu açıklamayı yaptı;
“Obama’nın her hafta telefonla Erdoğan’ı aradığı, kibir ve hırsı ile oynayarak onu bir yerlere
ittiği söyleniyor. Türk hükümeti son birkaç yıldır Ortadoğu’da bölgesel bir lider olmak istiyor.
Ayrıca Türk cumhuriyetlerini de etksi altına alma düşüncesi de var. Önceleri Brezilya ile
ortaklaşa İran’la nükleer konudaki anlaşmazlıkta arabuluculuk gayretleri olumlu görünüyordu.
Fakat Mısır’ın ve Mübarek’in düşüşünden sonra Türk hükümeti bu “Yeni Osmanlı
İmparatorluğu” fikri ile kandırıldı (Tarpley burada “dolandırıldı/üç kağıda getirdi” (conned)
kelimesini kullanıyor). “Yeni Osmanlı İmparatorluğu” aldatmacası ile “sıfır sorun”dan başta
“Kürt sorunu” lmak üzere, onlarca “sorun”lar dizisine geçiverirsiniz. Mesela PKK; kimdir
PKK? Seymour Hersh’e göre CIA’in desteklediği bir örgüttür; CIA, PKK’yı İran’a karşı
kullanmaktadır. Yakın geçmişte, eski Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand’ın eşi
Danielle Mitterand PKK’nın “koruyucu azizesi” idi. (Bayan Mitterand Türk kamuoyunda
“Kürtlerin Anası” olarak biliniyordu) Daha bir yı önce, İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor
Lieberman, Mavi Marmara olayındaki davranışından dolayı Türkiye’yi cezalandırmak için,
İsrail’in PKK’yı destekleyeceğini söyledi. (Elbette bu AKP Hükümetinin Mavi Marmara
şovunun esasında ne kadar gereksiz ve ne kadar hesapsız olduğunun da bir ifadesidir.
Lieberman bu ifadeyi 9 Eylül 2011’de kullanmıştır. Bu tarihin ardından PKK İsrail
1
kamuoyunda bir “terör örgütü” olarak değil “Kürt isyancılar” olarak anılmaya başlanmıştır.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu Lieberman’a “Kimse Türkiye’ye şantaj yapamaz. İsrail PKK’ya
destek vermediğini ifade etmiştir. Sözlerin eylemle desteklendiğini görmek istiyoruz” diyerek
cevap vermiştir) NATO’nun Yunanistan aracılığıyla PKK’yı desteklediği haberleri var; bana
göre Türkiye’nin anlaması gereken bu! Türkiye’ye esenlikler diliyorum, Türkiye’de
bulundum, pek çok siyasi liderle görüştüm. Türkler öncelikle, ABD ve İngiltere ile ittifakın
“öldüren bir kucaklaşma” olduğunu anlamalı; Bir başka değişle İngilizler ve Amerikalılar
Türkleri öldürene kadar sevecekler. Türkleri Suriye’ye karşı kullanacaklar ve bu çatışmayı
Modern Türkiye’yi yoketmek için kullanacaklar. Bu yüzden Türkiye’nin çekilmesi ve
Suriye’ye karışmaması gerekir. Korkarım, Obama’nın aldattığı Erdoğan ve Davutoğlu bu
psikoloji ile kendi çukurlarını kazıyorlar. Bu oyunda kazanacakları hiçbir şey yok ve
kaybedecekler. Ortadabir de Rusya sorunu var; 19. Yüzyılda her 20 yılda bir Rus-Türk savaşı
olurdu. Son zamanlarda bir Rus-Türk savaşı olmadı ama o istikamette adımlar atılıyor,
Türkiye gitmek istemeyeceği bir yolda ilerletiyorlar. Şu bilinmelidir ki, Suriye güvenlik
güçleri Suriye’de isyancılara karşı başarılı bir harekat yürütüyorlar, isyan bastırılıyor; buna
paralel olarak, olayların ağırlık merkezi, gerçek bir devrimci hareketin başladığı Suudi
Arabistan ve Katar’a doğru kayıyor. (Tarpley’in bu cümleyi Press TV’de kurması manidardır.
İran Suudi Arabistan’daki Şii azınlığı desteklemekte, kendini çevrelemeye çalışan Suudi
Arabistan ve Katar’ın içinde ve çevre ülkelerde Şii devrimler yaratma hayali gütmektedir.
İran, karşı devrimler yaratarak Arap baharını bir Şii baharına dönüştürürse ABD’nin
Ortadoğu’daki hayallerine de büyük bir darbe vuracaktır. Malum, Suudi Arabistan ve Katar
ABD’nin bölgedeki en önemli müttefikleridir, ABD bölgedeki harekatları bu iki devlet
üzerinden yönetmektedir) Şu anda Türkler, güney bölgelerinin tamamını CIA’e devrettiler.
(Somut olarak; CIA, İngiliz İstihbaratı, PKK ve el-Kaide) Oralarda CIA başıboş, kontrolsüz
dolanıyor, İskenderun tellerinde CIA cirit atıyor. Oteller El-Kaide teröristleri ile dolu. CIA
Adana yakınlarındaki İncirlik üssünden bölgeye getirdikleri teröristleri kullanıyor ve bunun
Türkiye’ye geri dönüşü feci olacaktır.”
11 Eylül



Washington Post gazetesine göre, Türk Hükümeti Ağustos'ta Türkiye'ye gelen ABD
Dışişleri Bakanı Clinton'dan Suriye'de "uçuşa yasak bölge korumasında güvenli
alanlar oluşturmasını" talep etti. Türk tarafının bu isteği "Suriye'ye müdahale yararlı
olmaz denilerek reddedildi.
ABD Türkiye'yle eşgüdümlü hareket amacıyla bir "operasyon ve komuta"
mekanizması için görüşme yapılmasını istedi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu dün gıyabında idam kararı çıkan Irak Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Tarık Haşimi ile görüştü. Görüşmede ikili ve ortak çıkarların ele alındığı
söylendi.
12 Eylül
2



Avrupa Birliği Türkiye'nin Suriyeli mültecilere yönelik tavrını takdir edici bulduğunu
açıkladı ancak Washington Post Türkiye'nin Suriyeli mültecilere yönelik tavrını
sertleştirdiğini yazdı.
Lübnan'da Mikdat aşireti tarafından kaçırılan Türk iş adamı Aydın Tufan Tekin
serbest bırakıldı. Yine Lübnan'da başka bir grup tarafından kaçırılan TIR şöförü de
serbest bırakıldı.
Öte yandan, Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi
Toplantısının Ardından yapılan açıklamada Azerbaycan lideri Aliyev Türklerin
Azerbaycan'a vizesiz geçişinin gerekli çalışmalar bitince başlayacağını söyledi.
Başbakan Erdoğan toplantının ardından yaptığı konuşmada Suriye'de yapılan
seçimlerin bir kıymeti olmadığını söyledi.
14 Eylül

kendisine AB ilerleme raporlarındaki basın özgürlüğü ile ilgili eleştiriler sorulan AB
Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "Biz ilerleme raporlarını hiç bir zaman
Türkiye'ye verilmiş bir karne olarak görmeyiz. Biz, her yıl sonunda kendi karnemizi
kendimiz veriyoruz" dedi.
 Avrupa Parlamentosu, Türkiye – Avrupa Birliği ilişkilerini de masaya yatıran bir
raporu ele aldı ve Türkiye'den dış politika alanında Avrupa Birliği'yle koordinasyon
içinde hareket etmesini istedi.
15 Eylül
 Başbakan Erdoğan CNN International'e verdiği mülakatta "Ben İsrail'in İran'a
saldıracağına inanmıyorum, bu çok düşük bir olasılık" dedi.
16 Eylül

ABD Genel Kurmay Başkanı Martin Dempsey Ankara’ya geldi. Salı gününe kadar
Türkiye’de kalacak olan Dempsey’nin Türkiye ile Suriye ve PKK ile mücadele’de
sürekli anlık istihbarat paylaşmı konularını konuşacağı bildirildi.
AB Gündemi
23 AB ülkesi, Türkiye ve ABD'den oluşan Uluslararası Yönlendirme Grubu, 2008'de Sırbistan'dan
tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan eden Kosova'daki denetim görevini sonlandırdı. Böylece Kosova
tam bağımsızlığa kavuşmuş oldu. Kararın açıklandığı toplantıda konuşan Kosova Başbakanı Haşim
Taçi, kararı 'Kosova için tarihi bir dönüm noktası' olarak değerlendirerek, 'Bu Kosova'nın, uluslararası
camianın Kosova'ya saygı duyduğunu gösteriyor' dedi. Kosova'daki en yüksek diplomatik temsilci olan
Hollandalı Pieter Feith de, 'Kosova'nın denetimi sona ermiştir. Uluslararası Yönlendirme Grubu,
denetimli bağımsızlık dönemini bitirme kararı almıştır' ifadesinde bulundu. NATO barış gücü KFOR ve
hukukun üstünlüğünü tesis etmek üzere AB'nin görevlendirdiği EULEX birimi, ülkedeki varlığını
korumaya devam edecek.
3
Diğer taraftan, Sırbistan Başbakanı Ivica Daciç ise Belgrad'ın 'denetimli ya da denetimsiz,
Kosovo'nun bağımsızlığını asla tanımayacağını' söyledi ve kararı 'anlamsız' olarak niteledi. Bağımsızlığı
90 ülke tarafından tanınan Kosova yönetimi, Sırp nüfusun yoğun olduğu kuzeydeki Mitroviçe
bölgesinde henüz yönetimi tesis edebilmiş değil. Avrupa Birliği üyesi ülkelerden Güney Kıbrıs,
Yunanistan, İspanya, Romanya ve Slovakya Kosova'nın bağımsızlığını tanımamaktadır.
AB kapısındaki Balkanlarda yaşanan bu gelişmelere paralel olarak, AB’de de Birliğin hedefinin
bir çeşit 'Avrupa Birleşik Devletleri' oluşturmak olduğu tartışılmakta, birliğin bir ulus devletler
federasyonuna dönüşmesi gerektiği söylenmektedir. Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel
Barroso, yeni yasama döneminde Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı ilk konuşmada, şimdiki AB'nin
'evrim geçirmesi' ve 'bir ulus devletler federasyonuna' dönüşmesi gerektiğini söyledi. Aynı zamanda,
'egemenliği, her ülke ve her vatandaşın geleceklerini daha iyi kontrol edebileceği bir şekilde
paylaştırmak gerektiğini' ifade etti.
Komisyon Başkanı, kaygıların hakim olduğu bu zamanlarda ulusları milliyetçilik ve
popülizme terk etmenin hata olduğunu belirterek, söz ettiği federasyonun eninde sonunda yeni
bir AB antlaşmasını zorunlu kılacağını da kaydetti.
Diğer gelişmeler:
-
Euro Bölgesi'nde istikrarı sağlamak AB’nin birinci derecede önceliğinde. Üye
ülkeler arasında yalnızca işbirliğinin artık yeterli olmadığı düşüncesi
yaygınlaştıkça Avrupa'da bankacılık sektörünü denetleyecek tek bir kurum
oluşturmanın önemine daha fazla vurgu yapılmaya başlandı. Avrupa Komisyonu
bu açıdan kurumsallaşma arayışlarını artırmaya başladı.
-
AB, Yunanistan’ın, taahhütlerine bağlı kaldığı takdirde Euro Bölgesi'nde kalması
gerektiğini önemle vurgulamaya devam ediyor.
Rusya Gündemi
1989’da kurulan APEC’in 20’nci zirvesi Rusya’nın uzakdoğusundaki Vladivostok’ta
Russki adasında gerçekleştirildi. 21 ülkenin katıldığı APEC zirvesine Rusya güçlü bir küresel
aktör olarak öne çıkmakla birlikte APEC Zirvesinde ev sahibi ülke olarak Rusya, toplantılarda
gündemi belirleme şansına sahip olmuştur. Rusya’nın enerji başta olmak üzere pek çok ticari
alanda Asya Pasifik bölgesine yönelmekte kararlı olduğu görülmüştür. Konu ile ilgili olarak
Rusya devlet Başkanı Putin “Rusya'nın ekonomik ağırlığını Asya'ya kaydırmak için özel bir
hamlede bulunmadığını, bu sürecin kendiliğinden geliştiğini” vurgulamıştır. Ayrıca Rusya’nın
dikkatini Asya Pasifik bölgesine kaydırmasının nedeni olarak Putin bölgenin önemine dikkat
4
çekerek “Asya-Pasifik bölgesi bugün dünya ekonomisinin lokomotif gücü. Euro Bölgesi’nde
sıfır büyüme ya da ekonomik gerileme bekleniyor. Ancak burada, Asya Pasifik bölgesinde
ciddi anlamda büyümeye sahibiz. Bu durum bölgeyi temsil eden bütün liderlerin olumlu
yönde hissetmelerini sağlıyor.” açıklamasında bulunmuştur. Nitekim Rusya’nın yönünü Asya
Pasifik bölgesine çevirmesinde özellikle enerji alanında en önemli müşterisi konumunda olan
Avrupa Birliği’nin yaşadığı ekonomik gerileme öne çıkmaktadır. Asya Pasifik bölgesinde Çin
ve Japonya’nın enerji ihtiyacının büyüklüğü de Rusya’nın bölgede etkin olma sitediğini
ortaya çıkarmaktadır. Bu sayede Rusya enerji alanında AB’ne karşı elini güçlendirecek bir
bölgeye sahip olacaktır. Diğer taraftan Putin, Trans Sibirya ve Baykal-Amur Demiryolu'nu
geliştirdiklerini, yeni limanlar ve enerji merkezleri kurduklarını belirtmiştir.
APEC Zirvesinde Putin Kazakistan ve Belarus ile gerçekleştimiş oldukları Avrasya
Birliğine de değinerek ''Bölgenin ekonomik entegrasyonu Rusya'nın stratejik bir seçimidir.
Biz bu politikayı yalnız değil, Gümrük Birliği ve Birleşik Ekonomik Birlik üyesi ülkelerle
gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Hedefimiz ortak bir Avrasya Ekonomi Birliği oluşturabilmek.
Biz APEC zirvesinde sadece kendi çıkarlarımızı değil, aynı zamanda Kazakistan'ın ve Beyaz
Rusya'nın çıkarlarını da gözettik.'' açıklamasında bulunmuştur. Diğer taraftan, Rusya
Başbakan Yardımcısı İgor Şuvalov, Moskova'nın APEC'i 5-10 yıl içerisinde başlıca ekonomik
organizasyon yapmayı hedeflediğini açıklamıştır. Bu bağlamda bakıldığında ekonomik bir
kriz ile mücadele eden AB’ne karşı Avrasya ve Asya Pasifik bölgesinde Rusya nın yeni bir
oluşum kurmak istediği görülmektedir.
APEC Zirvesinde öne çıkan önemli konulardan biri de Rusya’nın Çin, ABD ve
Japonya ile olan görüşmeleridir. APEC Zirvesine ABD Başkanı Obama’nın yerine katılan
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Rusya ile ticari ilişkileirn geliştirilmesi ve
normalleştirilmeisni istediklerini belirterek ABD şirketlerinin Rusya'ya girebilmesini
sağlamak için, Jackson-Vanik uygulamasının sona erdirilmesi ve Rusya'ya daimi olarak
normal ticaret ilişkisi statüsü verilmesi konusunda, Amerikan Kongresi'yle yakın işbirliği
olduklarını ifade etmiştir. Clinton’un bu açıklaması 1974 ten bu yana Rusya ya karşı
uygulanan Vanik Jackson düzenlemelerinin kaldırılması ve ekonomik ilişkileirn arttıılması
açısından önemli bir gelişme olarak görülmektdir.
5
Suriye Konusunda BMGK birlikte hareket eden Rusya ile Çin görüşmelerine
baktığımızda ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Hu Jintao’nun
görüşmesinin ardından, iki ülke arasında enerji, ekonomi ve stratejik işbirliği ağının
güçlendirilmesi yönünde anlaşmaya vardığı açıklanmıştır. Zirvedeki önemli görüşmelerden
biri de Rusya ve Japonya arasında gerçekleştirilen görüşme olmuştur.Japonya ve Rusya
arasında 19. Yğzyıldan bu yana devam eden Kuril adaları sorunun varlığına karşın iki ülke
arasında enerji alanında önemli bri anlaşmaya imza atılmıştır. Bu bağlamda Mart 2011’de
yaşanan deprem ve nükleer sızıntı nedeni ile Fukuşima santralini kapatmak zorunda kalan
Japonya’nın enerji alanında Rusya ile anlaşmaya varması önemlidir. Japonya Başbakanı
Yoshihiko Noda, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le enerji işbirliğini konusunda
görüşmüşler ve görüşme sonrası iki ülke sıvılaştırılmış doğalgaz satışı ve Vladivosotk kentine
7 milyar dolarlık LNG tesisinin kurulması ile ilgili anlaşma sağlanmıştır. BU anlaşma
çerçevesinde kurulacak santralde yıllık 10 milyon ton doğalgaz sıvılaştırılacak olup bu
üretimin yüzde 70’ini ise Japonya satın alacak.
Sonuç olarak APEC Zirvesi Rusya için adeta küresel alanda liderliğini kanıtlama
açısından bir gövde gösterisine dönüşmüştür. Rusya APEC Zirvesi ile Asya Pasifik Bölgesine
yöneldiğini açıkça göstermiştir. Vladivastok'taki zirveden çıkan sonuç ise Rusya'nın ''Avrupa
açılan pencere''sinden sonra bir de ''Asya'ya giden köprüsü'' konumuna geldiğidir.
Öne Çıkan Haberler



Rusya'da Devlet Başkanı Vladimir Putin'in önde gelen muhaliflerinden olan ve son
dönemdeki çeşitli sokak gösterilerini düzenleyen milletvekili Gennady Gudkov,
parlamentodan ihraç edildi.
Rusya gündeminde ise; Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Kazakistan’ın başkenti
Astana’da katıldığı Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı’nda,
Batı’yı terör konusunda çifte standart ile suçlayarak "Eğer terör eylemleri Batı’nın
politik çıkarlarına uygunsa, kabul ediyorlar.” açıklamasında bulunmuştur.
Rusya Savunma Bakanı Yardımcısı Anatoli Antonov’un Tacikistan’a son bir ay
içerisinde yaptığı ikinci ziyarettir. Moskova yönetimi bu ziyaretlerle Rusya’nın
Tacikistan’da bulunan 201. Askeri üssünün kullanım süresini uzatılmasını
hedeflemektedir.
6



Rusya’nın Güneyinde “Kavkaz 2012” askeri tatbikatı 17-23 Eylül tarihleri arasında
gerçekleştirilecek. Resmi makamlarda yapılan açıklamaya göre tatbikatta 8 binin
üzerinde personel ve 200 civarında askeri araç yer alacak. Rusya Devlet Başkanı
Vladimir Putin’de Krasnodar da gerçekleşecek olan tatbikatın ilk aşamasına katılacak.
Ukrayna’nın Yalta şehrinde düzenlenen uluslararası ‘Yalta Avrupa Stratejisi’ formuna
katılan Rusya Başbakan Yardımcısı Arkadi Dvorkoviç, Ukrayna’nın pahalı dediği Rus
gazını, Rusya, Kazakistan ve Belarus arasındaki gümrük birliğine dahil olması halinde
daha ucuza alabileceğini ifade etti.
Avrupa Birliği’nin Gazprom’a karşı “tekelci politika” suçlamalarıyla başlattığı
soruşturma ile ilgili olarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Avrupa’nın yaşadığı
ekonomik krizle ilgili faturanın bir kısmını Rusya’ya yıkma gayreti olarak
değerlendirdi.
ABD Gündemi
Hz. Muhammed’e hakaret içeren düşük bütçeli bir filmin tanıtım videolarının bir video
paylaşım sitesinde yayınlanmasından sonra Mısır ve Libya’da Amerika aleyhinde gösteriler
düzenlendi. Bingazi’de yapılan gösteriler ise yaşanan olaylar nedeniyle dünya kamuoyunun
ilgi odağı haline geldi. Söz konusu gösterilerde protestocuların Amerikan konsolosluğunda
bulunan Büyükelçi Christopher Stevens ve üç dışişleri görevlisinin ölümüne sebep oldukları
açıklandı.
Bingazi’den gelen ve Amerikan medyasına yansıyan ilk haberlerde protesto gösterilerinin
şiddetini artırdığı ve üç konsolosluk çalışanının öldüğü yönünde olmuştu. Ancak dün öğlen
saatleri itibarıyla Büyükelçi Christopher Stevens’ın da öldürüldüğü haberinin gelmesi
Amerikalı yetkililerde adeta şok etkisi yarattı. Büyükelçi Stevens’ın resmi açıklamaya göre
bir ziyaret dolayısıyla Bingazi Konsolosluğunda bulunduğu iddia edildi. Olayların şiddetinin
artmasıyla Stevens’ın konsolosluğu boşaltma talimatı verdiği ancak bu sırada konsoloslukta
çıkan yangında dumandan etkilenerek öldüğü dile getirilen iddialar arasında. Bir diğer iddia
ise, Büyükelçi Stevens’ın konsolosluğun dışına çıktığı ve aracının içindeyken saldırıya
uğrayarak öldüğü yönünde. Büyükelçinin tam olarak nasıl öldüğü henüz tespit edilemese de,
büyükelçiye ilk müdahaleyi yapan doktorun dumandan etkilenmiş bir şahsa müdahale ettiğini
ifade etmesi Stevens’ın yangın sırasında konsoloslukta öldüğü iddiasına ağırlık kazandırıyor.
Doktorun ifadesinden müdahale ettiği şahsın Amerikan Büyükelçisi olduğunun bilinmemesi
de olayda öne çıkan bir başka dikkat çekici nokta. Bu durumda konsoloslukta ve olaya
müdahale sırasında büyük bir kargaşanın yaşandığı, tahliye ve kurtarma faaliyetlerinin düzgün
yürütülemediği de akıllara geliyor.
Büyükelçi Stevens’ın öldüğü olaylara yönelik en kapsamlı açıklama bizzat Amerikan Dışişleri
Bakanı Hillary Clinton tarafından yapıldı. Clinton, yaptığı açıklamada Stevens ve diğer
görevlilerin Amerikan Dışişleri Bakanlığı için çok önemli şahıslar olduğunu dile getirdi.
Clinton, Stevens’ın Libya’ya karşı duyduğu sevgiyi de dile getirerek, ölen büyükelçinin Libya
için yaptığı çalışmalardan övgüyle bahsetti. Clinton’ın açıklamasında dikkat çeken önemli
noktalardan biri de “özgürleştirdiğimiz ülkede bunların gerçekleşmesini anlayamıyoruz”
7
ifadesi oldu. Clinton Büyükelçi Stevens ve diğer personeli öldürenleri de “küçük ve vahşi bir
grup” olarak tanımladı. Amerikan Başkanı Obama da yaptığı açıklamada öldürülen
büyükelçiden ilk adıyla bahsederek, hem aralarında samimi ilişkiye vurgu yaptı hem de
büyükelçinin Amerikan Dışişleri için ne kadar değerli bir personel olduğunu belirtti. Olaylar
sırasında pek gündeme alınmasa da Libya güvenlik güçlerinden de on personel Amerikan
konsolosluğunu korumaya çalışırken öldü. Libya hükümeti olaydan kısa bir süre sonra
Amerikan Hükümetinden özür dileyerek olayların Kaddafi yanlıları tarafından
gerçekleştirildiğini iddia etti.
Amerika Stevens ve üç
demokratikleşme yolunda
Libya’daki temsilciliğinin
gönderdi. Amerika kritik
artırdı.
personelinin hayatını kaybettiği olaylardan sonra, Libya’nın
attığı adımlardan vazgeçmemesi gerektiğini belirtti. Amerika
korunmasında görev almak üzere ülkeye, deniz piyadelerini
bölgelerde bulunan temsilciliklerinde de, güvenlik önlemlerini
Olayların gerçekleşmesinden kısa bir süre sonra ABD’nin Libya’ya deniz piyadelerini
gönderme kararının da etkisiyle muhtemel bir operasyon tartışılmaya başlandı. Ancak konu
hakkındaki genel kanaat ABD’nin Libya’ya bir operasyon düzenlemeyeceği yönünde.
Amerika birleşik devletlerinin bundan önce 1979 yılında görev başındaki büyükelçisi
öldürülmüştü.




Amerikalı öğretmenler greve başladı
Panetta İran’ın nükleer silah yapımını durdurmak için ABD’nin bir yıl süresi olduğunu
söyledi
ABD Libya temsilciliklerinin korunması için deniz piyadelerini gönderdi
Amerikan karşıtı gösteriler Yemen’e de sıçradı.
Orta Doğu Gündemi
-
Libya ’nın Bingazi kentinde Müslümanların Masumiyeti filmine karşı gösteri sırasında
ABD’nin Libya Büyükelçisi ve üç elçilik çalışanı hayatını kaybettiği belirtildi. Libya
Cumhurbaşkanı Muhammed Yusuf el-Magarif, büyükelçinin ölümüyle sonuçlanan
saldırıdan dolayı ABD'den özür diledi. İslamiyet'e ve Hz. Muhhammed'e hakaret eden
''Müslümanların Masumiyeti'' adlı filme tepkiler devam etti. Film Libya, Mısır ve
Yemen'den sonra İslam dünyasının belli başlı ülkelerinde de protesto edildi.
Endonezya, Malezya, Pakistan, Lübnan, İran, Bangladeş ve Körfez ülkelerinde Cuma
namazından sonraki protestolarda sokağa dökülen halk film yapımcıları ile ABD ve
İsrail'i protesto etti. Hutbelerde de film kınanırken halkın daha sağduyulu davranması
çağrısı yapıldı. . Fransa’nın başkenti Paris’te protesto gösterisi yapan 90 kişi polis
tarafından gözaltına alınırken Avustralya’da da çatışmalar yaşandı. ABD, protestoların
devam etmesi nedeniyle Sudan ve Tunus’taki diplomatlarının ailelerini ülkeye çağırdı.
8
Filmin yapımcısı olduğu tespit edilen Nakoula Basseley Nakoula, tehdit ve tepkilerden
çekindiği için kayıplara karıştı. California’nın Cerritos bölgesinde yaşayan 55
yaşındaki Mısırlı Hıristiyan Kıpti kökenli Nakoula, şartlı salıverildiği dolandırıcılık
suçundan ifadesi alınmak üzere götürüldüğü karakoldan ayrıldıktan sonra evine bir
daha dönmedi. ABD’nin Libya Elçisi’nin öldürüldüğü saldırıyla ilgili olarak,
aralarında El Kaide bağlantılı yabancıların da bulunduğu 50 kişi gözaltına alındı.
-
İran Devrim Muhafızları Komutanı Muhammed Ali Caferi "Kudüs gücüne bağlı
birliklerimiz Suriye'de görev yapıyor" dedi. Caferi, Beşar Esad rejimine sadece
"danışmanlık" verdiklerini savundu.
-
Birleşmiş Milletler (BM) Suriye özel temsilcisi El Ahdar El İbrahimi, Suriye Devlet
Başkanı Beşşar Esad ile bir araya geldi. El İbrahimi, görüşmenin ardından uluslararası
kamuoyuna Suriye krizinin dünyaya tehdit oluşturduğunu söylerken, Esad 'Suriyeliler
arasında diyalog kurulması' çağrısında bulundu.
-
Suriye'de, ordu birliklerinin çeşitli kentlerde muhaliflere karşı ağır silahlarla
düzenlediği operasyonlarda açılan ateşte ölü sayısının 148'e yükseldiği bildirildi.
-
İngiliz gazetesi Times, Suriye'deki isyancı gruplardan biri olan Müslüman
Kardeşler'in, Türkiye'deki bağlantıları sayesinde muhaliflere gönderilen silahlara el
koyarak güç kazandığını yazıyor.
-
İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, Suriye’ye askeri müdahaleyi uzak bir
ihtimal olarak görmediklerini belirtti.
-
Irak Başbakanı Nuri el-Maliki, Suriye halkının birliğini sağlayacak ve ülkeyi iç savaşa
sürüklemekten koruyacak çözüm önerilerine destek olacaklarını bildirdi.
-
Irak, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun geçen ay Kerkük’e yaptığı ziyarete tepki
olarak
Ankara’ya
uygulayacağı
yaptırımlar
arasına
Türkiye’den
Musul
Başkonsolosu’nu değiştirmesini de ekledi.
-
Irak'ın başkenti Bağdat'ta, bomba yüklü araçlarla düzenlenen üç saldırıda 15 kişi öldü,
73 kişi yaralandı.
9
-
Irak'ın merkezi hükümeti ile özerk Kürt Yönetimi arasındaki anlaşmazlık, Kürtlerin
petrol ihracatına devam etme sözü vermeleri, Bağdat'ın ise bu bölgede faaliyet
gösteren yabancı şirketlerin hak ettikleri parayı ödemeyi kabul etmesi üzerine
uzlaşmayla sonuçlandı.
-
Irak ile Türkiye arasındaki gerilim ticarete de yansıdı. Irak Ticaret Bakanlığı, Türk
şirketlerinin ruhsatlarını durdurduğunu açıkladı.
-
Ürdün Kralı Abdullah, İsrail'i Ürdün'ün nükleer enerji programını engellemekle
suçladı.
-
Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'nin duyurduğu, 'Türkiye, İran, Mısır ve Suudi
Arabistan'dan oluşan dörtlü koalisyon için ilk adım atıldı. 'Önümüzdeki günlerde'
gerçekleşeceği açıklanan zirve için İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Mısır'a gitti;
Türkiye'nin Şam Büyükelçisi Ömer Önhon da Kahire'de Arap Birliği Genel Sekreteri
Arabi'yle görüştü.
Güney Kafkasya-İran-Pakistan Gündemi
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 11-12 Eylül 2012 tarihlerinde
Azerbaycan ziyaretini gerçekleştirdi. Kardeşlik ve stratejik işbirliği örneğinin
sergilendiği bu ziyaretin asıl amacı Azerbaycan-Türkiye Yüksek Düzeyli Stratejik
İşbirliği Konseyi’nin ikinci toplantısının gerçekleştirilmesiydi. Hatırlanacağı üzere bu
toplantıya giden yol 2010 yılında başlamıştı.
Cumhurbaşkanı Aliyev Türkiye tarafının (aslında Azerbaycan halkının da) merakla
beklediği Türkiye vatandaşlarına vizenin kaldırılmasıyla ilgili olarak vizenin tam
kaldırılacağının sinyalini verdi. Cumhurbaşkanı Aliyev`in sözlerine göre bazı teknik
nedenlerden dolayı vize aşamalı olarak kaldırılacak, ilk aşamada sanatçılar, iş adamları, bilim
adamları ve önemli kişiler için vize uygulaması kaldırılacak.
Başbakan Erdoğan ise Karabağ sorununda Türkiye`nin Azerbaycan`a tam desteğini
yineledi, Azerbaycan`ın BM Güvenlik Konseyi üyeliğinin önemini vurguladı ve işgal
altındaki Azerbaycan toprakları boşaltılmadan Türkiye-Ermenistan sınır kapılarının
açılmasının söz konusu olamayacağını ifade etti.
Azerbaycan’ın tatil beldesi Gebele kentinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in başkanl ık ettiği Türkiye ile
Azerbaycan arasında 2’incisi yapılan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi
toplantısının ardından iki ülke arasında enerji, ulaştırma, diplomasi, kültür ve
10
ekonomi alanlarında toplam 8 anlaşma imzalandı. Aliyev Türkiye ile vizelerin
kalkması içini ilk adımın atıldığını dile getirdi. Erdoğan ise Karabağ konusunda
daima Azerbaycan’ın yanında yer aldıklarını söyledi.
Güney Kafkasya-İran ve Pakistan’da öne çıkan diğer gelişmeler:




Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Macaristan'dan iade edilen subay Ramil
Seferov'un affedilmesi ile ilgili Ermenistan'ın boşuna yaygara çıkardığını, yapılan
işlemin hukuk kuralları çerçevesinde olduğunu söyledi ve Ermenistan’ın boşuna
yaygara çıkardığını dile getirdi.
Erivan’ın ardından Bakü’ye geçen NATO genel sekreteri Rasmussen ile ALiyev
görüştü. Seferov konusunun öne çıktığı görüşmede Aliyev Rasmussen’e “Ermenistan,
1983’te Paris’teki Orly Havaalanı’nda çok sayıda Avrupa ve ABD vatandaşının
ölümüne yol açan (ASALA üyesi) bir Ermeniyi, Ermenistan vatandaşı olmadığı halde
ülkeye kabul etti ve kahraman ilan etti. Sekiz yıldan fazla hapiste kalan Seferov’un
cezasını çektiği kanaatindeyim” şeklinde konuyu açıkladı.
İran Dışişleri Bakanı, İran’la Azerbaycan’ın birçok ortak yöne sahip olduklarını
belirtirken “İran, Bakü Hükümetinin en güvenilir dostudur” dedi.
İran Genel Kurmay Başkanı Yardımcısı General Mesut Cezayiri, Suriye savaşı, Suriye
milleti ve devletinin lehine sona ermek üzere olduğunu belirtti.
Türkistan Gündemi
8-9 Eylül’de Astana’ya resmi ziyarette bulunan Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ile görüştü. Kerimov’u Astana Uluslararası
Havalimanı’nda karşılayan Nazarbayev iki ülke arasındaki güncel, müstakbel ilişkileri ve
küresel meseleler ile ilgili konuları Akorda Sarayı’ndaki görüşmelerde gündeme getirdi.
Kerimov – Nazarbayev görüşmesi esnasında Orta Asya’da siyasi istikrar, güvenlik ve iki ülke
arasında ticari ilişkilerinin artırılması gibi konular masaya yatırıldıktan sonra bir dizi anlaşma
ve protokol imzalandı. Önümüzdeki sene Özbekistan ile Kazakistan ticaret hacmini 3 miyar
dolar seviyesine ulaştırılmasını hedef olarak belirledi. Bununla birlikte Kerimov, Tacikistan
ve Kırgızistan’ın enerji üretmek maksadıyla Amuderya üzerinde kurmak istedikleri barajlarını
gündeme getirdi.
Bölgedeki su kaynaklarının daha verimli kullanılması gerektiğini belirten Kerimov,
Tacikistan ve Kırgızistan’ı kastederek bölgede halklarının haklarını korumak için baraj ya da
benzin yapılarının inşa edilmesine karşı çıktı. Bölgenin deprem kuşağında olduğunu
hatırlatan Kerimov, Kırgızistan ile Tacikistan’ın inşa edeceği 300 metre yükseklikteki
11
barajların olası bir depremde bölgesel felakete sebep olacağını iddia etti. Görüşme ardından
iki lider heyetler arası toplantılara başkanlık etti. İki ülke hükümetleri tarafından Kazak
Özbek vatandaşların transit geçişlerinin kolaylaştırılması yönünde iki ayrı anlaşmanın
imzalandığı açıklandı.
Atırau Eyaleti’nde Kazakistan Başsavcılığı tarafından düzenlenen operasyon esnasında 5
teröristin öldürüldüğü açıklandı. Ülkenin kolluk kuvvetleri tarafından yürütülmekte olan
operasyon sonucunda Atırau Eyaleti’nin Kulsarı köyünde bir terörist grubu suçüstü
yakalanırken 6 kişiden 5’nin öldürüldüğü ve 1’nin yaralandığı açıklandı. 12 Eylül 2012
tarihinde bir ihbar üzerine Atırau Eyaleti’nin Kulsarı köyüne operasyon düzenleyen kolluk
kuvvetleri köy sakinlerini tahliye ettikten sonra etrafını çevirdikleri evdekilere teslim
olmaları teklif edildi. Teröristlerin polislere ateş açıp birkaç el bombası patlattıktan sonra
etkisiz hale getirildiği belirtildi. Kazakistan Başsavcılığı, hiçbir köy sakine zarar verilmediğini
açıkladı
Kazakistan’da terör saldırıları gündemdeki yerini korurken, Kazakistan muhalefet partileri
referandum düzenlenmesi için çalışmalarına başladı. 12 Eylül 2012 tarihinde Almatı’da
muhalif
partilerinin temsilcileri bir basın toplantısı düzenleyip Kazakistan’ın Gümrük
Birliği’ne üyeliği, ülkenin stratejik tesislerin yasal olmayan özelleştirme ve vali seçilmesi
gibi konuların halk tarafından tartışılması için ulusal referandumun düzenlemek niyetinde
olduğunu açıkladı . Basın toplantısında muhalif partilerin temsilcileri tarafından yapılan
açıklamada, Kazakistan’ın kendi egemen siyasi yetkilerinin herhangi bir bölümünü Gümrük
Birliği’ne devretmesi ülke için ulusal bağımsızlığın bir parçasını kaybetmek ve Rusya
Federasyonu himayesinde SSCB’nin bir klonu konumuna gelmek anlamına gelmekte,
denildi. Konuyla ilgili bilgi veren muhalif Azat Partisi başkanı Bolat Abilov, referandumun
düzenlenmesi için ülkenin 14 bölgede çalışmaların yapılması ve 200.000 imzanın
toplanması gerektiğini söyledi.
Burada yapılan açıklamalar 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsüne değil, sadece yorumda bulunan 21. Yüzyıl
Türkiye Enstitüsü araştırmacılarına aittir.
12
Download