OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU (OSB) NEDİR?

advertisement
OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU (OSB) NEDİR?
Otizm spektrum bozukluğu (OSB), karşılıklı
sosyal iletişim ve etkileşimdeki yetersizlikler;
tekrarlayıcı, sınırlı ve basmakalıp davranışlar,
etkinlikler ve ilgilerle tanımlanan genel olarak
üç yaşından önce beliren ve yaşam boyu süren nörogelişimsel bir bozukluktur.
Otizm spektrum bozukluklarının henüz tam sebepleri bilinmemekle birlikte,
 Pek çok faktörün rolü olabileceği,
 Genetik faktörlerin özel önemi olduğu,
 Otizmin bir beyin hastalığı olduğu artık bilinmektedir.
Günümüzde birçok tanı sistemi, otizm tanısını koymaya yönelik olarak
kullanılmaktadır. Bu sistemlerin ortak özelliği, otizm tanısını koymak için şu
alanlarda bozulmalar olması gerektiğini vurgulamalardır. Bu alanlar :
1. İletişim ve sosyal gelişim alanlarında bozukluğun olması
2. Yineleyici, sınırlayıcı ilgi ve davranışlar
1. İLETİŞİM VE SOSYAL GELİŞİM ALANLARINDA BOZUKLUĞUN OLMASI
Otizmli bireylerin toplumsal ilişkiler sırasında yaşadıkları güçlükler ve sapmalar,
otizmin en belirgin özelliğidir. Otizm ana babayla bağ kuramama, diğer kişilere de
bağlanma geliştirememe ile kendisini göstermektedir. Genellikle otizmli çocukların
anne ve babaları çocuklarının kendilerine gereksinim duymadıklarını
düşünmektedirler. İletişim ve sosyal gelişim alanlarında görülen bozulma belirgin ve
kalıcıdır.
İletişim Ve Sosyal Gelişim Alanlarında Görülen Güçlükler
o Dil gelişiminde gecikme veya hiç gelişememe,
o Sözel iletişimi başlatmada ve sürdürmede belirgin bozukluk,
o Basmakalıp ve yineleyici tarzda konuşma
o Sosyal etkileşimi sağlamak için yapılan el kol hareketleri, alınan vücut
durumu, tavırlar, yüz ifadesi ve göz göze gelme gibi birçok sözel olmayan
davranışta bozulma
o Yaşıtlarıyla gelişim düzeyine uygun ilişkiler kuramama
o Karşılıklı sosyal veya duygusal ilişki kurmada zorlanma
o Tek başına oldukları etkinlikleri seçme ve basit sosyal oyunlara katılmama
o Çoğu zaman etrafındaki kişilerin farkında olmama ilgilenmeme
o İletişim becerilerindeki bozulma belirgin ve kalıcıdır.
o Dil gelişiminde gecikme veya hiç gelişememe
o Dili kavramaya dayalı basit şaka ve emirleri anlayamama
o Konuşma becerisine sahip bireylerde başkalarıyla sözel iletişimi başlatma
ve sürdürmede belirgin bozukluk
2.SINIRLI VE YİNELEYİCİ DAVRANIŞ VE İLGİLER
Otizmli çocuklarda sınırlı, basmakalıp
ve yineleyici tarzda davranış, ilgi
ve etkinlikler sıklıkla görünmektedir.
o
o
o
o
o
o
o
o
o
o
Aynılığın korunması için ısrar etme,
Değişikliklere karşı aşırı direnç gösterme,
Nesnelerin duyusal özellikleriyle aşırı ilgilenme(koklama, ağza alma)
Belirli nesneleri tekrarlı biçimde aynı şekilde kullanma
Vücutlarını farklı görünecek şekilde ve tekrar tekrar hareket ettirme (Öne arkaya
sallanma; ellerini kollarını sallama gibi),
Çoğu zaman tek ve sınırlı bir ilgiye sahip olma
Duyguları uygunsuz biçimde dile getirme (korktuklarında ya da
yaralandıklarında, gülme),
Tüm bedeni ile sallanma veya vücudun belirli bir bölümünü kapsayan el çırpma
veya parmak şıklatma gibi basmakalıp hareketler gösterme
Olağan dışı hareketler gösterme( parmak ucunda yürüme farklı el hareketleri ve
duruş),
Belirli eşyaların parçalarıyla ısrarlı bir şekilde uğraşma.
Bu özelliklerin yanı sıra 3 yaşından önce toplumsal etkileşim , toplumsal iletişimde
kullanılan dil , simgesel ve imgelemsel oyun gibi alanların en az birinde gecikme veya
anormal işlevlerle kendini göstermiş olmalıdır.
GÖRÜLME SIKLIĞI
Yapılan ilk çalışmalarda otizmin sosyoekonomik düzeyi yüksek ailelerde daha sık
olduğu düşünülmekteydi; ancak son yıllarda bu durumun fark yaratmadığı
görülmüştür.
Erkeklerde kızlardan daha sık olarak gözlenir. Erkek çocuklarda kız çocuklarına
oranla 3-5 kat daha fazladır. 12 yaşın altındaki çocuklarda görülme oranı Her 100
çocukta 1’dir. Beyin gelişimi yaşla birlikte değiştiği için genellikle 3 yaşından önce
tanı konmamaktadır. Güvenilir tanı için çocuğun birçok defa, belirli zaman aralıkları
ile değişik ortamlarda ve birden çok uzman tarafından görülmesi uygundur.
ERKEN TANI VE ÖNEMİ
Bebeklik dönemi açısından değerlendirme yaptığımızda; otizmin erken teşhisi ile
ilgili olarak özellikle sosyal belirtilere dikkat edilmesi gerekmektedir. 15. aya kadar göz
kontağı kurmama, taklit etmeme, yüz ifadesinin donukluğu ve olağandışı motor bulgular
özellikle önem taşımaktadır. Bunların dışında,
 Erken Tanıda Dikkat Edilmesi Gereken En Belirgin Gelişim Özellikleri:
1.ay › yüze bakma
2.ay › gülümseme
2-3. ay › obje takibi
2-6..ay › sesli uyaranlara tepki
3-6.ay › kavrama becerileri
4-7.ay › yüz ifadelerini ayırma
6. ay › heceler
7. ay › konuşma seslerini taklit
8-10.ay › bakım verenleri tercih etme
12. ay › bakım verenden ayrılmaya tepki yoksa,
12-24. ay› işaret etmiyor, objeyi yetişkine göstermiyor, isme cevap vermiyor, uygun
jestleri göstermiyor, sosyal uyaranlara tepkisiz davranıyor ise;
12. ayda babıldama yok, 16.ayda sözcük yok ise, 24. ayda spontan iki kelime ile cümle
yoksa , bir uzman tarafından çocuğun değerlendirilmesi kritik önem taşımaktadır.
Erken Tanı Neden Önemlidir?
Erken çocukluk dönemi, özellikle yaşamın ilk beş yılı beyin gelişiminin en hızlı
olduğu dönemdir. Bu gelişimsel özellik çocuğun öğrenme yeteneğini doğrudan
etkilemektedir. Otistik çocuklarda, sinir hücreleri arasında kurulan bağlantıların sayıca
daha az ve yapısal olarak da sağlıksız özellikler taşıması nedeniyle, özellikle erken
çocukluk döneminde beyin ve sinir sisteminin gelişimi için çocuğun düzenli olarak
uyarılması gerekmektedir. Otizmde erken tanı çok önemlidir. Bunun için en büyük görev
anne babalara düşmektedir. Ebeveynlerin, çocuklarını gözlemlerken dikkatli olması çok
önemlidir.
Çocuk eğitimcileri çocuklarda okul öncesi eğitimin okul başarısına olumlu
etkilerini kanıtlamışlardır. Çocuklar için önemle vurgulanması gereken erken çocukluk
dönemi eğitimi, özel ihtiyaçlar gösteren çocuklar için daha da önemlidir.
Otizm her ne kadar yaşam boyu süren bir durum olsa da ve tam olarak iyileşme
bugünkü bilgilere göre mümkün görülmese de, erken çocukluk döneminde yoğun eğitim
alan çocukların gösterdiği semptomlarda olumlu yönde belirgin değişikliklerin olduğuna
ve %70’e varan düzelmelerin olabileceğine işaret eden umut verici bilimsel araştırmalar
bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar, özellikleri ve gereksinimleri ne olursa olsun her
vakada erken tanı ve eğitimin olumlu etkisini kanıtlamıştır. Ancak bu noktada çocukların
bireysel özellikleri ve zihinsel becerilerinin, yaşadıkları aile ve sosyal çevrenin bu
süreçteki önemini göz ardı etmemek gerekecektir.
OTİZMLİ ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ
OSB’nin yaygınlığının
günümüzde gitgide artması
ve karmaşık bir gelişimsel
bozukluk olması, OSB’li
bireylerin bağımsız olarak
toplumsal yaşama tam
katılımını engellemektedir. Dolayısıyla OSB’li bireylerin başta özel eğitim olmak üzere,
sağlık, mesleki eğitim, istihdam olanaklarından yararlanması amacıyla sosyal politika
tedbirlerinin geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir.
Özel eğitime ihtiyacı olan tüm bireylerde olduğu gibi otizm spektrum bozukluğu
(OSB) olan bireylerde de eğitim ve ev ortamları uygun şekilde yapılandırıldığında,
işlevsel eğitim programları geliştirildiğinde, öğretim süreci bireysellik esasına göre
hazırlandığında, bağımsız yaşam becerilerinin edinilmesi ve toplumsal bütünleşme
bağlamında önemli ilerlemeler kaydedilmektedir.
OSB olan bireylerin erken çocukluk döneminden başlayarak ilkokul ve ortaokul
eğitimini kapsayan okul dönemi ve yetişkinlik dönemindeki iş ve mesleki eğitim
programları da dâhil olmak üzere yaşam boyu süren ve nitelikli bir özel eğitim hizmeti
alabilmeleri önemlidir. Nitelikli özel eğitim hizmetlerinin sağlanması ise her bir
dönemde OSB olan bireyin yaşına, özelliklerine ve gereksinimlerine göre işlevsel eğitim
programlarının oluşturulması, program sayısının artırılması ve çeşitlendirilmesi ile
mümkün olabilmektedir.
Download