TBMM B: 113 8,6.1994 O : 4 "yap-işlet

advertisement
T.B.M.M.
B : 113
8,6.1994
O:4
"yap-işlet-devret modeli çerçevesinde, idare ile sermaye şirketi veya yabancı şirket arasında yapı­
lan bütün iş ve işlemler, Başbakanlık Yüksek Denetleme kurulunun denetimine tabidir." Niçin;
çünkü, siz yukarıdaki bir maddede "bu hizmetler görülsün diye yabancı sermayeli şirket görevlen­
dirilir" diyorsunuz. Hoppala! Yabancı şirket sizin emrinizde; yap-işlet-devret diye onu görevlendi­
receksiniz! Şu ifade zaafına bakın arkadaşlar. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Siz bir taraftan
özel hukuk hükümlerine tabi bir sözleşme yapıyoruz diyorsunuz -kanunun yukarıdaki maddelerin­
de var- ondan sonra da geliyorsunuz, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun denetimine tabi
tutuyorsunuz. Bunun manası, yapma-işletme-devretme modelidir. (RP sıralarından alkışlar) Başka
bir manası yok. "
Deniyor ki: "Bütün iş ve işlemler Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun denetimine ta­
bidir" Nasıl olacak; yukarıdan beri birtakım işler veriyorsunuz. Nedir bunlar; sözleşme yapılacak,
arkasından süre verilecek, sorumluuluk tayin edilecek, kamulaştırma yapılacak, garantiler verile­
cek, muafiyeler uygulanacak... Bütün bunlar, safha safha, her gün olacak işlerdir. Yüksek Murakebe Kurulu bunları nasıl denetleyecek; demek ki, her işleme ait bir föy, bir kopya kâğıdının altında
çıkarılacak, Yüksek Denetleme Kuruluna fakslanarak gönderilecek; o da denetleyecek, her gün
"okey" diyecek, bir adım daha at, okey bir adım daha at diyecek.... Yani, bu kadar mantıksız iş hiç­
bir yerde görülmemiştir.
Muhterem milletvekilleri, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu neyi denetleyecek? Gelen,
yap-işlet-devret modelindeki yabancı şirketin ileri teknoloji getirip getirmediğini mi denetleyecek,
yüksek maddî kaynak getirip getirmediğini mi denetleyecek, sözleşmelerini mi denetleyecek? Ha­
ni bunlar özel hukuk kaidesine göre ortaya konulmuştu?! Bunların ihtilafının çözüleceği yer özel
mahkemeler olacak. Sonra, 6 ncı maddede, idarenin uğradığı zararlar konusu var, yani idare ne za­
man zarara uğrayacak diye bunu mu denetleyecek? İdare ne zaman zarara uğrayacak, kırkdokuz se­
ne sonra mı, onbeş sene sonra mı, yirmi sene sonra mı; bu işler ne zaman olacak? Süre kırkdokuz
sene; bunun hangi safhasında bu denetimi uygulayacak, kırkdokuz sene bekleyip ondan sonra mı
uygulayacak?
Siz, artık, o kadar hayalî işlerle uğraşmaya alışmışsınız ki, hâlâ daha, kanun tasarısında, Hazi­
ne ve Dış Ticaret Müsteşarlığı cümlesini kullanıyorsunuz. Halbuki bu kuruluşu ikiye böldünüz. Bu­
raya geliyor, "bu, bu şekildedir, böyle düzeltilsin" diyorsunuz. Bakalım kırkdokuz senede -Hazine
ve Dış Ticaret Müsteşarlığının konumunun değiştirildiği gibi- Başbakanlık Murakabe Kurulunun
da konumu değişmeyecek mi, yerine başka şeyler ikame edilmeyecek mi?
Muhterem arkadaşlar, idare, kendi kendine gelin-güvey olacak, her şeyi yapacak, yabancılara
teslim edecek, ondan sonra da, gel denetle diyecek; ama, bunun neresini denetleyecek? Denetim,
ne zaman başlayacak belli değil. Denetleme, yatırımın işletme safhasında mı, yatırım safhasında
mı, yoksa denetleme safhasında mı başlayacak? Hangi safhada, hangi sıfatla, kim kimi denetleye­
cek belli olmadığı için, böyle bir maddenin sümmetedarik buraya konulmuş olması hatırımıza ge­
liyor. Yarın Anayasaya aykırılık söz konusu olursa, "efendim, biz bunun denetimini de, en yüksek
merci olan Başbakanlık Yüksek Denetleme Kuruluna verdik" diyecekler.
Muhterem arkadaşlar, ateşle oynanılıyor. Burada verilen garantiler fevkalade tehlikeli boyut­
lardadır. İdare, yani KİT, bir kamu iktisadi teşebbüsü iş veriyor, ondan sonra devlet garanti veri­
yor; bu ne demek? Yani kamu iktisadi teşebbüsü, devlet değil mi, onun bir parçası değil mi? Bu
tasarı kanunlaşırsa, idarenin arkasında Yüksek Planlama Kurulu yok mu; yine bu tasan kanunlaşır­
sa, çıkacak kanuna göre Yüksek Planlama Kurulunun kararlarını Hükümet onaylamıyor mu; öyley­
se, bu garanti ne demek oluyor?! Verdiğiniz garantiyle gelecek paralar Türkiye'ye gelecek mi,
gelirse, transfer edilirse bunun Türkiye'de harcanmasını kim garanti edecek? İşte Ankara metrosu
için birkaç gün evvel, Sayın Başkanın beyanatını gördük; diyorki : "Bizim endişemiz yok, para
— 233 —
Download