ASIM IN NESLİ Asım İbni Sabit (ra) Hicretten önce

advertisement
ASIM IN NESLİ
Asım İbni Sabit (ra) Hicretten önce İslam'la şereflendi. Bedir ve Uhud savaşlarında büyük kahramanlıklar gösterdi.
"Resulullah (s.a.v) Medine'ye hicret edince onu Abdullah İbni Cahş (r.a.) ile kardeş ilan etti.
Asım (ra) ok atmakta mahir bir kahramandı. Bu yüzden Ashab arasında "Resulullah (s.a.v)'ın okçusu" diye de
anılırdı. Bedir Gazvesinden önce, bir gece Rasül-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz ashabıyla oturuyordu. Ashabına, nasıl
harb edileceğini sordu. Asım (r.a.) eline yayını ve okunu alarak yerinden kalktı, meydana çıktı ve: "Ya Resulullah!
Düşman ok mesafesinde olursa ok atarak savaşırız. Yaklaştıklarında mızraklarımızla dövüşürüz. Mızraklarımız
kırılırsa, kılıçlarımızı çeker, sıyırır göğüs göğse çarpışırız." diyerek bir savaş tarif etti.
Bunun tarifin üzerine Resulullah (s.a.v) duygularını şöyle dedi: “İşte harb böyle olur!.. Kim düşmanla karşılaşırsa
Asım gibi savaşsın. Harbin icabı budur. Çarpışan ve vuruşan Asım gibi çarpışsın” buyurarak ona iltifat etti.
Uhud günü de Resulullah (s.a.v) Efendimizin yanından hiç ayrılmadı. Müşriklerin başlarından biri Müsafi İbni
Talha ile kardeşi Haris İbni Talha'yı ok ile öldürdü. Bu iki müşrikin annesi azılı müşrik kadınlarından Sülafe binti
Sa'd idi. Sülafe, Asım ibni Sabit (r.a.)'in başını kendisine getirene yüz deve vereceğini ilan etti. Asım(ra)’ın
kafatasında şarap içmeğe yemin etti.
Uhud savaşından sonra Adal ve Kare kabilelerinden temsilciler Resulullah (s.a.v) Efendimize gelerek İslam'ı
öğretmek üzere öğretmenler istediler. Resulullah (s.a.v) on kişilik bir heyet hazırladı ve Asım İbni Sabit (r.a.) bu
heyetin başkanı olarak seçti. Medine-i Münevvere'den yola çıkan heyet geceleri yol alıyor gündüzleri hem
dinleniyor hem de gizlenmiş oluyordu. Huzeyl kabilesinden Lihyanoğulları iki yüz kadar okçu ile on kişilik kervanın
bulunduğu tepenin etrafını sardı. Onlara: "Kesin söz veriyoruz. Sizleri öldürmek istemiyoruz." dediler. Asım (ra) ve
arkadaşları istişare ettiler ve savaşmağa karar verdiler. Asım (r.a.) fikrini şöyle açıkladı: "Ben bir müşriğin sözüne
güvenemem. Hiçbir zaman da onların sözüne inanmadım. Onların himayesine de girmedim. Onlara teslim
olmam."dedi. Ellerini açtı ve: "Allahım Peygamberini durumumuzdan haberdar et. "diyerek dua etti. Sadağındaki
okları atmaya başladı. Her attığı ok ile bir müşriki öldürdü. Okları bitince mızrağı ile hücum etti yaklaşanlarla
savaştı. Savaşırken mızrağı kırıldı ve kılıcını çekip kılıçla savaştı.
"Allah'ım bugüne kadar senin dinini muhafaza etim. Sen de bugün benim vücudumu müşriklere teslim olmaktan
koru."diye niyazda bulundu.
İki yüz kişiye karşı bu on sahabe kahramanca çarpıştılar ve sonunda Asım (ra) ve 6 arkadalı şehit düştü üç
sahabe Kureyşlilerin eline esir düştü. Lihyanoğulları Asım İbni Sabit (r.a.)'ın başını keserek Sülafe'ye satmak
istedi çünkü başını getirene 100 deve verilecekti.
Fakat Allah Teala naaşına müşrik eli değdirmedi. Bir arı sürüsü bulut gibi geldi ve cesedini korudu. Müşrikler
yaklaşmak istedikçe arıların hücumuna uğradılar. Sonunda aciz kalıp; "Bırakın akşam olunca arılar dağılır, biz de
başını keseriz" dediler. Bu olaydan sonra: "Arıların koruduğu şehid." diye anılır oldu.
Bu hadise anlatıldığında Hz. Ömer (r.a.) şöyle buyururdu: "Allah Teala elbette mü'min kulunu muhafaza eder.
"Asım İbni Sabit sağlığında, müşriklerden nasıl korundu ise Allah Teala da ölümünden sonra ona müşrik eli
dokundurmadı."
Savaşı istemeyen ama savaş geldi mi kaçmayan bu kahraman Sahabe Asım (ra) Mehmet Akif Ersoy’un Asım
şiirinde geçen Köse İmam’ın oğlu olan Asım’dır.
Asım tek başına bir kahramanlık destanı değil aynı zamanda bir şuur haritasıdır.
Download