ََُْو ُ ّ ا ُ ُ ُ ّ َ ّ ا ن ّ ُ ُ نا ْ ْ ْ ْ ْ ْ ُ ُ َ ُ َ َ ْ ِ ۪ ٰ َ ٰ ُ ِ

advertisement
İLİ
: MUŞ
TARİH: 19.12.2014
ْ ُ َ ْ ِ ْ َ ‫ُ ْ ِ ْـ ُ ُ ا ّٰ ُ َو‬
ْ ُْ
۪ ُ ِ َّ َ َ ّٰ ‫ان ُ ْ ُ ْ ُ ِ ّ ُ َن ا‬
ٌ ۪ ‫ذُ ُ َـ ُ ْ ۜ وَا ّٰ ُ َ ُ ٌر َر‬
‫َ َ ٍ ِ ا َّ ِر‬
ُّ ُ ‫َ َ ٌ و‬
ٍ َ ْ ِ ُّ ُ
SÜNNET KAVRAMI VE ÖNEMİ
Değerli Müslümanlar!
Sünnet, en geniş anlamıyla; Resulullah
Efendimizin söz, davranış ve takrirleri, yani
onayları demektir. Müslümanlar açısından en güzel
örnek, Allahu Teala’nın “üsve-i hasene”1 diye tarif
ettiği Efendimiz (sav)’dir. O’nun sünnetinin
dinimizdeki yeri ve önemini kısaca şöyle ifade
edebiliriz.
Sünnet, Kur’an’ın anlaşılması ve O’nun
hayata nasıl aktarılacağı hususunda en önemli
kaynaktır. Bundan dolayı Kur’an-ı Kerim’i Allah
Resulünün sünneti olmadan doğru anlamak ve
yaşamak mümkün değildir. Sünnet, bu anlamda
Kur’an’ın en birinci müfessiridir.
Sünnet, İslam hukukunda Kur’an’dan sonra
gelen, İslam’ın ikinci ana kaynağıdır. Allah
Resûlünün
sünnetinin
Müslümanlar
için
bağlayıcılığı vardır. Buna sünnetin teşrî yönü de
denir.
Sünnetin iman, ibadet ve ahlak boyutu
vardır. İman boyutu, Allah Resulü gibi inanmayı
gerektirir ve bu iman, Müslüman’ı kemale eriştirir.
İbadet boyutunda ise, Müslüman’ın yaptığı her
ibadet, şeklî unsurlarıyla sünnete dayanır. Abdestten
tutun, haccın ifâsına kadar Müslümanlar,
ibadetlerini Resulullah’ın sünnetinden öğrenirler.
Sünnetin ahlak boyutunda: “Ben güzel ahlakı
tamamlamak için gönderildim”2 buyuran Nebî
(sav)’in Kur’an eksenli ahlakı vardır. Müslüman, bu
alanda Resulullah’ın sünnetine uymakla O’nun
ahlakıyla müşerref olur. Sünnetin bu boyutu
Resulullah’ın tezkiyesine girer. Allah (cc) bunu
Kur’an’da şöyle açıklar: “Andolsun, Allah,
Mü'minlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini
okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara
kitab ve hikmeti öğreten bir peygamber
göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur.
Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde
idiler.”3
Sünnet, Resulullah’ın hayat tarzıdır. O’nun
gibi inanmak, O’nun gibi ibadet etmek ve O’nun
gibi ahlak sahibi olmak demektir. Bu, imanın bir
gereğidir. Dinde olmayan yeni icadlar bid’attır,
dalalettir. Resulullah (sav) şöyle buyuruyor:
“Sözlerin en doğrusu Allâh’ın kitâbıdır. Yolların
en hayırlısı da Muhammed (sav)’in yoludur.
(Dinde) en şerli işler, sonradan ortaya çıkarılan
yeniliklerdir. Sonradan ortaya çıkan her yenilik
bid’at’tir, her bid’at dalâlettir ve her dalâlet de
ateştedir.” 4
Bugün sünnete uymak isteyen her
Müslüman, inanç, ibadet ve ahlak hayatını Allah’ın
Resulüne uygun hale getirmedikçe gerçek anlamda
sünnete uymuş sayılamaz. Bunun için de her
Müslüman’ın Peygamberini tanıması, O’nun
sünnetini gerçek manasıyla öğrenmesi gerekir.
Sadece Allah Resulüne iman etmek ve O’nu
sevdiğimizi söylemek, sünnetine tam anlamıyla
uymadıkça bir Müslüman’ı olgunluğa eriştirmez.
Bizi olgunluğa, O’nun sünnetini yaşamak ulaştırır
ve Allah’ın sevgisini kazandırır. Hutbemi
okuduğum ayetin meali ile bitiriyorum; “De ki:
‘Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da
sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü
Allah çok bağışlayandır, çok merhamet
edendir.’"5
Hazırlayan: M. Bilal AKPOLAT
Muş Merkez İstasyon C.M.K
Redaksiyon: İl İrşat Kurulu
3
1
Ahzab, 20
2
Muvatta’, Hüsnü’l- Hulk 8
Ali İmran, 3/ 164
Müslim, Nesei
5
Ali İmran, 3/ 31
4
Download