Muhammed Sadi BİLGİÇ 21300794 TURK-102 Aslı UÇAR İyiler Hep Mi Kazanır? Küçük yaşlardan beri okuduğum her kitaptan, izlediğim her filmden, çizgi filmden sonra aklıma takılan bir sorudur: “İyiler Hep Mi Kazanır? Zavallı Tom bu Jerry`i hiç mi yiyemeyecek veya Sylvester Twety`i? Neden her çizgi filmde ilahi bir şekilde ortaya çıkan güç iyilere kazandırıyor savaşı? Gerçek hayatta da işler iyiler için bu kadar kolay mı?” Aslında gerçek hayat hiç de öyle değil. Ama hiçbir yazar veya yönetmen bunu takmıyor zannedersem. Çünkü iyiler ‘sattırıyor’ kitabı. Bende artık onlardan ümidimi kestim ve işe el atayım dedim. Bu sayede bir seri haline getirmeyi düşündüğüm kurmaca metinlerden ilki çıktı ortaya. ‘Blog’umda paylaşacağım bu metinler okuduğumuz veya izlediğimiz çok popüler eserlerin ana başlığım altında yeniden kurgulanmasından ibaret. Umarım okuduktan sonra vaktinizin boşa gittiğini düşünmezsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum. İyiler Hep Mi Kazanır I:Harry Potter -Hmmm. Çok zor. Çok, çok zor. Cesaretini görüyorum, zekâsı da fena değil, yetenekli de ve kendini kanıtlama arzusu. Peki, seni ne yapacağız. -Slytherin olmasın, lütfen Slytherin olmasın, dedi Harry. -Slytherin olmasın ha, emin misin? Biliyorsun harika olabilirsin, hatta olacaksın, her şey burada kafanın içinde, bana güven, dedikten sonra: -SLYTHERIN, diye haykırdı seçmen şapka. Harry Slytherin masasından yükselen alkışlar eşliğinde ve yüzü asık bir şekilde Slytherin masasına doğru yürüdü. Ron`dan Slytherin hakkında hep kötü şeyler duymuştu ama belki de bu kaderiydi ve onu bunu kabullenmeliydi. Harry, Draco`nun yanına otururken kafasındaki düşünceler farklı bir şekilde biçimlenmişti: “Evet, bu benim kaderim: Seçilmiş Kişi olmak ve Karanlık Lord`un yarım bıraktığını tamamlamak.” *** -Harikasın Harry, gerçekten çok hızlı öğreniyorsun. Karanlık sanatlar hakkında ne varsa Voldemot`un da yardımlarıyla üç sene de öğrendin. İnanmayacaksın ama o bile kendisinin bu işe on yıllar verdiğini söylemişti bir keresinde. Artık bu genç yaşına rağmen sayılı büyücülerden birisi haline geldin, müthiş. -Üstelik de Mugglle`lar tarafından büyütüldüğü halde, diye araya girdi Goyle. Harry Goyle`a sert bir bakış fırlattı ve: -Kimse sana izinsiz konuşmaman gerektiğini öğretmedi mi aptal, diye haykırdı. -A a afedersiniz efendimm, diye kekeledi. Yemek salonunda geçen bu konuşmaları duyan Hermonie: -Sana insanlarla böyle konuşma hakkını kim veriyor Potter, diye seslendi Gryffindor masasından. -Evet kim veriyor, diye ilave etti Ron. -Ooo, kanıbozuk ve bulanık bana yani Seçilmiş Kişi`ye laf ediyor ha. Bu hakaretler Slytherin masasında büyük bir kahkahanın patlamasına neden oldu. Draco Harry`den bir beşlik aldı ve bütün Slytherin masası: -Buulaanık, bulaanık, diyerek tempo tutmaya başladı. Gözyaşlarına daha fazla engel olamayan Hermonie hıçkırıklar içinde: -Senden nefret ediyorum Potter, iğrençsin, diye bağırdı ve koşarak ortak salonunu terk etti. Arkasından da Ron ayrıldı. -Gryffindor masasında buz gibi bir hava hâkimdi. Herkes asasına davranmak üzereydi ki Profesör Dumbledore senenin ilk konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıktı ve çatallı sesiyle: -Sevgili öğrenciler, az önce yaşanan tatsız olay… Derken Profesör Quirell ortak salonun kapısını kırarcasına açtı: -Troool. Trooool. Zindanlarda bir trol vaar, diyerek salonun ortasına ilerledi ve yere yığıldı. Herkes panik içerisinde çığlıklar atıyordu. Profesör McGonagall: -Bütün öğrenciler derhal yatakhanelere, herkes sınıf başkanlarını takip etsin dedi ve koşarak zindanlara doğru yola aldı. Hızla boşalan salonda yalnızca Harry, Draco ve yerde hareketsizce uzanan Profesör Quirell kalmıştı. Salona hızlıca göz gezdirdikten sonra Draco: -Kalkabilirsin Quirel kimse kalmadı, dedi. -Tebrikler, dedi Harry, rolünü çok iyi oynadınız. -İltifat buyuruyorsunuz efendim ben sadece üzerime düşeni yaptım. -Yalakalığı bırak da hızla Felsefe Taşına götür bizi Quirel, diye bir ses duyuldu Quirel`in kafasındaki sarığın altından. Bay Potter sağ olsun planlarımda üç senelik bir gecikme mevcut zaten. Bu ses Malfoy`da korku ve saygı karışımı bir ifade oluşmasını sağlamıştı ama Harry`nin yüzüne karanlık bir gölge çöktü. Sanki memnun olmamıştı. Yüz ifadesini ses tonuna yansıtmamaya özen göstererek: -Az kaldı Tom, çok az. Felsefe Taşını alıp Dubledore`u öldürünce kimse bize karşı gelemeyecek. Bütün dünyaya hâkim olacağız, ‘Sen ve Ben’ dedi ve kahkaha atmaya başladı Harry. Öyle ki Malfoy ve Quirel bu sesin tonundan dahi korkmuşlardı. Saygıyla bu küçük çocuğu izliyordu ikisi de. -Daha fazla vakit kaybetmeyelim, dedi Harry, ve koşarak salonu terk çıktılar. *** Hogwarts`ın Quidditch sahası ağzına kadar doluydu ve güneşe ve sıcağa rağmen buz gibi bir hava vardı. -Sevgili öğrenciler, diye çatallı bir ses duyuldu. Bu ses tabii ki de Hogwarts`ın müdürü Dumbledore`a aitti: - Geçen gece yaşanan talihsiz kazayı duymayanınız kalmamıştır zannediyorum. Okulumuz öğrencilerinden Bayan Granger ve Bay Weasley ölümü arkadaşları olan sizleri eminim ki oldukça üzmüştür. Bugün burada bu talihsiz kazanın talihsiz kurbanlarına olan saygımızı sunmak ve bu talihsiz olay sebebiyle yaşanan bir kaç gelişmeyi sizlere aktarmak için toplanmanızı rica ettim. Bu olay sebebiyle Sihir Bakanlığı okulumuzun eğitim faaliyetlerine süresiz olarak ara verilmesine karar vermiştir. Ayrıca bu sene okulumuzda yapılması planlanan Ateş Kadehi Turnuvası`nın da daha sonra duyurulacak bir tarihe ertelendiğini bütün üzüntülerimle bildiririm. Son olarak, bu talihsiz olayın sorumluluğunu üzerime alıyor ve Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu`nun müdürlüğü görevini de daha fazla yerine getiremeyeceğimi bildiriyorum. -Aaaaaaaaaa….. Sesleri yükseldi koca sahadan. Dumbledore konuşmasına devam ettiği sırada Karanlık Sanatlara Karşı Savunma sınıfında üç kişi konuşuyordu. -Demek felsefe taşı bu ha, dedi Harry. Ses tonundan heyecanı anlaşılabiliyordu. Quirel`in kafasından sabırsız bir ses yükseldi: -Hadi, daha fazla vakit kaybetmeden şu lanet taşı verin bana, dedi ses ve Harry alaycı bir kahkaha eşliğinde: -Ahh, Tom gerçekten bu taşı sana vereceğimi düşünmedin değil mi. Düşündün mü yoksa. İktidar paylaşılamaz Tom bunu en iyi sen bilirsin. Ama her şey için çok teşekkürler, sen olmasan bu kadar kısa sürede bu kadar mesafe kat edip bu kadar büyük işler başaramazdım. Teşekkürler Tom ve elveda, diye bağırdı Harry ardından hızla asasını savurdu: -Avada Kedavra… Profesör Quirel daha ne olduğunu bile anlayamadan göğsüne çarpan yeşil ışığın etkisiyle geriye savruldu ve yere yığıldı. Draco`nun gözlerinde dehşet ve hayranlık karışımı bir ifade vardı. Harry Draco`ya döndü ve soğukkanlılıkla: -Artık felsefe taşı da bende, ne kadar güçlü olursa olsun hiç kimse benim kadar kudretli değil ve kimse beni durduramaz artık Draco, yeni dünyanın efendileri sen ve ben olacağız. DEVAM EDECEK…