Gürgenç1 Sevilay Gürgenç 21201911 Vedat Yazıcı TURK101-39 BÜYÜLÜ HAYATA GİRİŞ J.K Rowling’in yazın dünyasına kazandırdığı yedi kitaplık Harry Potter serisinin başlangıç kitabı olan Felsefe Taşı, yayımlandığı zaman henüz ilkokula gidiyordum. Kitabını okumamıştım, öğretmenimiz bizi sınıfça sinemaya götürmüştü. Rowling’in yoktan var ettiği bu bambaşka bir dünya ile beyaz perdede tanıştım ilk kez. Yıllar ilerledikçe, deneyimlerimden edindiklerim kadarıyla, kitapta anlatılanların hiçbir zaman tam anlamıyla beyaz perdeye aktarılamadığını fark ettim. Belki yüzlerce kez izlediğim bu filmi, bir de Rowling’in dilinden dinlemeye karar verdim ve yıllar sonra aldım kitabı elime. Nitekim neler kaybettiğimi sayfalar ilerledikçe gördüm. Rowling bu kitabı, fantastik bir dünya romana nasıl aktarılır sorusuna cevap niteliğinde yazmış. Yazarın hayal dünyası o kadar büyüleyici ki, kaç yaşında olursanız olun elinize asanızı alıp bir iki büyü yapmak geliyor içinizden. Büyücülüğe giriş yüz bir dersi gibi bu kitap, bize ilerleyen kitapları daha iyi anlamamız için temel bilgileri veriyor. Birisi bana ” Muggle” dediği zaman büyücü olmayan sıradan insanları düşünüyorsam ya da” Kim olduğunu bilirsin” dendiğinde, onun Karanlık Büyücü Voldemort olduğunu anlayabiliyorsam, bu kitap sayesindedir. Kitap, küçük Harry’nin bu sıra dışı dünya ile nasıl tanıştığını anlatıyor. Harry’nin teyzesinin evinde yaşadığı korkunç ve sıradan yaşam, Harry’nin doğum gününde, bir devin gelip onu bu sıra dışı dünyaya, Hogwarts’a, götürmesiyle son buluyor. Ve artık “Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Gürgenç2 Okulu” ile tanışma vakti. Bu noktada, Harry’nin hayatının büyü ile tanıştıktan sonra asla eskisi gibi sıradan olmayacağını anlıyorum. Açıkçası, hayal dünyama güvenirim; fakat itiraf etmeliyim ki, kitapta anlatılan bu fantastik dünyayı hayal edebilmekte oldukça zorlandım. Kendimi Rowling’in kurduğu bu fantastik dünyaya adapte etmeye çalışırken, çevreden gelen seslere karşı koydum. O kadar dalmışım ki konuşulanları duymuyordum. E, hal böyle olunca kitabı bitirmek de fazla uzun sürmedi. Tabi bu durumda Rowling’in kullanmış olduğu yalın dilin de yadsınamaz bir etkisi vardı. Cümleler o kadar anlaşılır ki, terimlere yabancılık duysanız dahi anlamakta hiç zorlanmıyorsunuz. Bu noktada akıllara kitabın çocuklar için yazıldığı ve bu yüzden dilinin kolay anlaşılır olduğu gibi düşünceler gelebilir. Buna rağmen, Rowling’in kullandığı cümleler kesinlikle karşısındakini küçümser nitelikte değil ve bu durum, bizi Felsefe Taşı’nın çocuk romanı olması düşüncesinden uzaklaştırıyor. Evet, belki Felsefe Taşı, serinin diğer kitaplarına göre biraz çocuksu kalmış olabilir, ama kitabı elinize alıp okursanız bu durumun kitabın sizi büyülemesine engel olmadığını göreceksiniz. Ayrıca Rowling, bu kitaptaki satırlara, diğer kitaplarda olacaklar hakkında ipuçları yerleştirmiş. Ayrıntılar üzerinde fazlaca durmuş, hiçbir ayrıntıyı kaçırmamış ve okuyucunun dikkatini daha ilk kitapla çelerek, diğer seri kitaplarının okunmasını kaçınılmaz kılmıştır. Mesela, Harry’nin kuzeni Dudley’in doğum gününde hayvanat bahçesine yaptıkları ziyaret sırasında, Harry bir yılanla konuşabildiğini fark etmişti. Bu da Harry’nin, Rowling’in kurduğu büyülü dünyada, özel bir yetenek olan “çatal dil” olduğunu ortaya çıkarıyor. Felsefe Taşı’nda işlenilen Harry, Hermione ve Ron arasındaki arkadaşlık temasının serinin diğer kitaplarında da devam edeceğini, Harry’nin kızlar tuvaletinde Trolle karşı göstermiş olduğu cesaretin sadece bir başlangıç olduğunu anlayabiliyoruz. Arkadaşlık, cesaret gibi temaların yanında Rowling gerçek hayatı da ihmal etmemiş ve günümüzde birçok insanı yıpratan, ötekileştiren sosyal sınıf farkını ve ırkçılık gibi temaları da satırlarında işlemiş. Eserde Malfoy ailesi yüksek zümreyi temsil ediyor ve ailenin bireyleri kendisi kadar mal varlığı olmayan Gürgenç3 insanları küçümsüyor. Mugglelara karşı ırkçı ifadeler kullanıyorlar. Kitapta muggleları aşağılamak için kullanılan “bulanık” kelimesi günümüzde sık sık kulağımıza çalınan çingene, zenci gibi ithamlarla bağdaştırılabilir. Maalesef, sınıf farkı ve ırkçılık büyülü bir dünyada dahi peşimizi bırakmıyor. Rowling’in yazın dünyasına kazandırdığı bu eserin aynı zamanda sinemaya uyarlanmış olması, kişilere bu iki sanat dalını kıyaslama fırsatı sunuyor. Bu açıdan, Felsefe Taşı’nın okuyucuyu besleyen bir kitap olduğunu ve sadece filmi izleyen kişilerin kitabı okumayı da ihmal etmemeleri gerektiğini düşünüyorum. Yaşınız kesinlikle kitaptan alacağınız zevke mani olmayacaktır. Serinin ilk kitabı olan Felsefe Taşı, bize yaratıcı ve büyülü bir dünyanın kapılarını aralarken, etkileyici görselliğiyle Felfese Taşı’nın filmi de zihnimizde oluşturduğumuz bu büyüleyici dünyayı daha gerçekçi bir şekilde hayal edebilmemiz için bizlere fırsat sunuyor.