Hayat çok kısa, keşke ölümsüz olsam. - Bilkent University

advertisement
Hayat çok kısa, keşke ölümsüz olsam.
Müzik insanoğlunun icat ettiği en büyük silahtır. Müzik insanların kalplerini ele
geçirip düşünceler yerleştirme, hayatı sorgulatma, duyuları uyarıp duyguları harekete geçirme
gücüne sahip. Zamanın başlangıcından beri müzik insanlara yol göstermiş, son dönemlerde
ise monoton devam eden müzik tarihi 50 yılda tarihinin en büyük değişikliklerini yaşamıştır.
Nesnel konular yerini öznelliğe bırakmış, toplumsal mesajlar yerini kişisel düşüncelere
bırakmıştır. Eskiden kimsenin yazmaya cüret etmediği sözler yazılmış, söylenmiş insanların
beyinlerine kazınmıştır. Benim hayatımı değiştiren iki kişi vardır. Bir tanesi Jim Morrison
diğeri de David Bowie. Ölüm ve pişmanlık konularını işledikleri şarkılar bana her zaman çok
ilginç gelmiştir. İnsan hayatını hem değersiz hem de en büyük hediye olarak göstermeyi
başarmışlardır. İkisinin de şarkılarını yüzer kez dinlemiş olmama rağmen her seferinde farklı
bir anlam çıkarabilmeyi başarıyorum, her seferinde farklı bir dünya görüşü kazandırıyor.
Modern müziğin kurucusu David Bowie Ocak ayının başında Blackstar (Kara Yıldız) adlı bir
albüm çıkardı. “Lazarus” ve “Blackstar” şarkıları insanların çok dikkatini çekti. Tamamen
ölümden ve dini konulardan bahsediyordu, sözleri pek de bir anlam taşımıyordu, insanlar
garipsedi albümü. Daha garip olansa albümün çıkışından iki gün sonra uyanıp haberleri
izlediğimde David Bowie’nin bir buçuk yıllık kanserle savaşının ardından öldüğünü
duymaktı. Sevenlerine bir veda albümü hazırlamıştı. Artık o anlamsız gelen sözlerde eksik
parçalar yerine oturmuştu. Öleceğini hissetmiş; kendini ve ölümü anlatmıştı. “Ölmek”
kavramı beni her zaman çok etkilemiştir. Fiziksel gerçekliğinden çok düşünsel kısmı insanda
iz bırakıyor. Bu izler hakkında konuşmak normalde insanı üzer ama nedense beni mutlu
ediyor.
Hayatı düşünelim. Hayatta ölüme dayanmayan bir şey söyleyebilir misiniz? Ölüm bir
anda ortadan kalksaydı gerçekten şimdiki yaşantımıza devam eder miydik? Her insan hayatını
devam ettirebilmek ve ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışıyor. Belli bir çalışma süresinden
sonra insanlar emekli oluyor. Emeklilik kavramının ortaya çıkmasının tek sebebi insanlar
ömürlerinin son saniyesine kadar çalışacaklarını düşündükçe performanslarının düşmesi.
Emeklilik insanlar için ölüm öncesi rahatlama dönemi, emekli olmak insanlar için bir amaç.
Ölüm ortadan kalksa insanlar sonsuza kadar çalışır mıydı, ya da emeklilik denen bir kavram
olur muydu? Devletleri ele alalım. Devlet gibi yaşayan bir organizmanın ayakta kalmasını
sağlayan tek şey insanların güvende hissetmek istemeleridir. Üstte hepimizi koruyup kollayan
bir güç olması bizi iyi hissettirir. Ama ölümsüzsek ve güven duygusuna ihtiyacımız yoksa?
Hâlâ devletler var olur mu? Hepimizi koruyup kollayan bir güçten biraz daha bahsedelim.
Dinler olur muydu? Dünyada yaptığınız iyilikler sonraki hayatta sizi cennete götürecek.
Sonraki hayat? Cennet? Sonuçta ölmüyoruz. Hiçbir din adamı insanları cehennem ateşi ile
korkutamaz. İnsanların bir yaratıcıya inanmalarına gerek yok, görmek için ölemeyecekler.
Dine gerçekten ihtiyaç olur muydu?
“Ölüm, insan hayatındaki en büyük sorundur, insanın çözemeyeceği tek sorun. Ama ölümün
çözebileceği bir şey vardır. O da hayat çıkmazıdır. Ölüm olduğu zaman hayatta yapılanlar bir
şekilde mantık kazanır temele oturur, ölüm insanlara amaç verir.”[1] İnsan hayatındaki her şey
insanların bir gün öleceği üzerine kurgulanmıştır. Ölüm insanları harekete geçirmiştir, işlerin
ertelenme miktarını azaltmıştır. Ölüm fikri insanları korkutmuştur ama şu anki yaşamımızın
bu halde olmasının tek açıklaması insanların bir gün ölmesidir. Ölüm olmasaydı, din, devlet,
iş, amaç, sorumluluk, duygusallık hiçbirisi olmazdı. İlginç bir şekilde bütün insan hayatı ölüm
etrafında şekillenmiştir. Bu sonlu döngünün ilk adımı insanları o kadar etkilememiştir.
Başlangıcı hatırlamayız ama bitiş her zaman ileridedir. Şu anki hayata sahipken “Keşke
ölümsüz olsaydım.” diye hayal kurarken tekrar düşünün. Büyük ihtimalle bu hayatın devamı
olmazdı. Tamamen başka bir dünya olurdu.
Kaynakça
[1] Kazım Yüksel, “Ölümden korkarken ölmeyi istemek” (Geçen dönemki TURK101
yazımdan bir alıntı.)
Kazım Yüksel
21501760
Download