T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TIBBİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI Anne Kanında Fetal Nükleik Asitlerle Prenatal Tanı Uygulaması Ebru DÜNDAR YENİLMEZ DOKTORA TEZİ TEZ YÖNETİCİSİ Prof. Dr. Abdullah TULİ ADANA-2010 KABUL VE ONAY Doktora Programı Çerçevesinde yürütülmüş olan “Anne Kanında Fetal Nükleik Asitlerle Prenatal Tanı Uygulaması” adlı çalışma, aşağıdaki jüri tarafından Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir. Tarihi: 04/11/2010 TEZ SINAV JÜRİSİ Prof. Dr. Abdullah TULİ Çukurova Üniversitesi Başkan Prof. Dr. Kıymet AKSOY Çukurova Üniversitesi Üye Prof. Dr. Cüneyt Evrüke Çukurova Üniversitesi Üye Prof. Dr. Nuray ULUSU Hacettepe Üniversitesi Üye Yukarıdaki Tez, Yönetim Kurulunun Prof. Dr. Nurten DİKMEN Çukurova Üniversitesi Üye / / tarih ve Prof. Dr. Halil Kasap Sağlık Bilimleri Enstitü Müdürü i sayılı kararı ile kabul edilmiştir. TEŞEKKÜR Doktora eğitimim süresince tez konusunun belirlenmesi, tezin şekillenmesi ve tez sürecinin organizasyonunda bilimsel çalışmaya yönlendiren ve destekleyen başta hocam sayın Prof. Dr. Abdullah TULİ’ye, manevi desteğini hiçbir zaman esirgemeyen Prof. Dr. Nurten Dikmen ve Prof. Dr. Levent Kayrın hocalarıma teşekkür ederim. Tezim süresince fikirleri ve katkılarından dolayı izleme komitesi hocalarımdan Prof. Dr. Kıymet Aksoy’a ve Prof. Dr. Cüneyt Evrüke’ye teşekkür ederim. Örnek temininde yardımlarını esirgemeyen Kadın Doğum Anabilim Dalı asistanları ve hocalarıma, Biyoistatistik ve Tıbbi Bilişim Anabilim Dalı Arş. Gör. İlker Ünal’a teşekkür ederim. Lisansüstü eğitimim boyunca bana en büyük destek olan başta öğretim görevlisi eşim Emrah Yenilmez’e, kendisine ayırmam gereken zamanların bir bölümünü aldığım biricik oğlum Tuna JANDAR’a ve diğer tüm aile bireylerime teşekkür ederim. Tez çalışmamı TF2005D2 no’lu proje ile destekleyen Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimine teşekkür ederim. ii İÇİNDEKİLER Kabul ve Onay .............................................................................................................................. i ÇİZELGELER DİZİNİ ...............................................................................................................viii SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ................................................................................. ix ÖZET ............................................................................................................................................ xi ABSTRACT ................................................................................................................................xii 1. GİRİŞ ......................................................................................................................................... 1 2. GENEL BİLGİ .......................................................................................................................... 3 2.1. Prenatal Tanı Tanımı, Amacı ve Başlangıcı ....................................................................... 3 2.2. Prenatal Tanı Yöntemleri.................................................................................................... 3 2.2.1. Girişimsel Prenatal Tanı Yöntemleri ........................................................................... 4 2.2.2. Girişimsel Olmayan Prenatal Tanı Yöntemleri ve Gelişmeler .................................... 8 2.3. Klinik Tanıda Günümüzde Kullanılan Prenatal Tanı Yöntemleri .................................... 10 2.3.1. Doğrudan Mutasyon Saptama Yöntemleri ................................................................ 11 2.3.2. Dolaylı Mutasyon Saptama Yöntemleri .................................................................... 13 2.3.3. Gelişmekte Olan Yöntemler ...................................................................................... 16 2.4. Maternal Dolaşımdaki Serbest Nükleik Asitler ................................................................ 21 2.4.1. Maternal Plazmadaki Serbest Fetal DNA Kaynağı ................................................... 21 2.4.2. Fetal DNA Serbestleşme Mekanizmaları .................................................................. 21 2.4.3. Maternal Plazmadaki Fetal DNA’nın Zenginleştirilmesi ve Saptanması .................. 22 2.4.4. Fetal DNA’nın Saptanmasında Seçeneksel Yöntemler ............................................. 24 2.4.5. Maternal Plazmadan Fetal DNA’nın Temizlenmesi .................................................. 24 2.5. Anne Kanında Fetüse Ait Hücreler................................................................................... 25 2.5.1. Maternal Dolaşımda Fetüse Ait Hücrelerin Sıklığı ................................................... 26 2.6. Klinik Tanıda Fetal DNA’nın Kullanım Alanları ............................................................. 27 2.6.1. Fetal Cinsiyet Tayini.................................................................................................. 27 2.6.2. Fetal RhD Genotiplemesi .......................................................................................... 27 iii 2.6.3. Fetal DNA ile Tek Gen Bozukluklarının Saptanması ............................................... 28 2.6.4. Plazma DNA Kimerizmi............................................................................................ 30 2.7. Fetal DNA Derişimlerini Arttıran Hastalıkların Saptanması ............................................ 31 2.7.1. Pre-Eklampsi ............................................................................................................. 31 2.7.2. Anöploidiler ............................................................................................................... 31 3. GEREÇ VE YÖNTEM ............................................................................................................ 34 3.1. Gereç ve Kimyasal Maddeler ........................................................................................... 34 3.1.1. Gereçler ..................................................................................................................... 34 3.1.2. Kimyasal Maddeler.................................................................................................... 34 3.2. Örnek Toplanması ve İş Akış Şeması ............................................................................... 35 3.3. Maternal Plazmanın Ayrımı ve DNA İzolasyonu............................................................. 36 3.3.1. Maternal Plazmanın Ayrımı ...................................................................................... 36 3.3.2. Ebeveyn ve Fetal DNA izolasyonu............................................................................ 36 3.4. “Nested” PCR ................................................................................................................... 41 3.4.1. “Nested” PCR ile Fetal Y Kromozom Tayini............................................................ 41 3.4.2. Multipleks “Nested” PCR ile Fetal X ve Y Kromozom Tayini ................................. 44 3.5. RT-PCR ile Fetal DNA Kantitasyonu .............................................................................. 46 3.6. Fetal DNA Derişimi Hesaplanması .................................................................................. 48 3.7. Mutasyonların HRM ile Analizi; Beta globin genotiplemesi ....................................... 49 3.8. Hb S Mutasyonunun HRM Analizi ile Genotiplenmesi ............................................... 51 3.9. Dizi Analizi ile Fetal DNA Mutasyonu Saptanması......................................................... 52 3.10. İstatistik Analiz ............................................................................................................... 55 4. BULGULAR ........................................................................................................................... 56 4.1. “Nested” PCR ile Maternal Fetal Y Kromozomu Tayini ................................................. 58 4.2. Multipleks “Nested” PCR ile Fetal X ve Y Kromozom Tayini ........................................ 59 4.3. Niceleyici RT-PCR ........................................................................................................... 60 4.3.1. RT-PCR ile Cinsiyet Tayini....................................................................................... 60 iv 4.3.2. RT-PCR ile Maternal Fetal DNA Kantitasyonu ........................................................ 61 4.4. Gebelik Haftası ile Fetal ve Total DNA Düzeyleri Arasındaki İlişki ............................... 64 4.5. RT-PCR ile HbS Genotiplemesi ....................................................................................... 68 4.6. Beta Talasemilerde HRM Analizi .................................................................................... 69 5. TARTIŞMA ............................................................................................................................. 76 6. SONUÇLAR VE ÖNERİLER................................................................................................. 84 7. KAYNAKLAR ........................................................................................................................ 86 v ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 1. Fetüs, uterus ve plasentanın gösterimi………………………………………………… 4 Şekil 2. Amniyosentez işlemi…………………………………………………………………. 5 Şekil 3. CVS’nin uygulanması………………………………………………………………… 7 Şekil 4. Plasentanın değişik yerleşiminde kordosentez uygulaması. Solda posteriyor plasenta ve sağda anteriyor plasenta görülmektedir……………………………………………………….. 8 Şekil 5. PGD uygulanmasının gösterimi………………………………………………………. 9 Şekil 6. Doğrudan mutasyon saptama yöntemleri……………………………………………. 12 Şekil 7. Heterodubleks oluşumu……………………………………………………………… 13 Şekil 8. DGGE yöntemi………………………………………………………………………. 14 Şekil 9. dHPLC şematik gösterimi…………………………………………………………… 15 Şekil 10. CE-SSCP yöntemi………………………………………………………………….. 16 Şekil 11. TaqMan RT-PCR yöntemi………………………………………………………….. 17 Şekil 12. HRM analizi……………………………………………………………………….. 18 Şekil 13. MLPA yöntemi…………………………………………………………………….. 19 Şekil 14. Dolaşımdaki fetal DNA’nın tek gen bozukluklarının prenatal tanısında kullanımı. (A) Fetal DNA’nın maternal dolaşıma salınımı. (B) Maternal plazmada fetal DNA……………... 28 Şekil 15. PLAC4 geni için serbest fetal RNA’nın trizomi 21’de analizi…………………….. 32 Şekil 16. Trizomi 18’de Maspin geni çalışması……………………………………………… 33 Şekil 17. MagNa Pure LC kısımlarının görünümü…………………………………………… 37 Şekil 18. MagNA Pure LC yöntem basamakları……………………………………………... 38 Şekil 19. DNA izolasyon yöntem basamaklarının şematize edilmesi………………………... 40 Şekil 20. “Nested” PCR basamaklarının gösterimi………………………………………….. 41 Şekil 21. “Nested” PCR ile fetal Y kromozomu belirlenmesi. B Belirteç, 1, 2, 3, 4, 6, 7 erkek cinsiyet, 5 ve 8 dişi cinsiyet plazma örnekleri, 9 Negatif kontrol, 10 Pozitif kontrol………….. 58 Şekil 22. Multipleks “nested” PCR ile X ve Y kromozomu belirlenmesi. (A) 1, 2, 3 plazma DNA, 4 genomik erkek DNA. (B) 1, 2 plazma DNA, 3 dişi genomik DNA…………………. 59 Şekil 23. Total ve Fetal DNA için standart eğrilerin gösterimi. (A) beta globin-total DNA için standart eğri (B) DYS14-fetal DNA için standart eğri………………………………………… 61 vi Şekil 24. RT-PCR’de CP değeri ve amplifikasyonun ekran görüntüsü………………………... 62 Şekil 25. Kontrol, orak hücreli ve talasemik fetüs gruplarında gebelik haftası ile fetal DNA düzeyleri arasındaki ilişki……………………………………………………………………….66 Şekil 26. Kontrol, orak hücreli ve talasemik fetüs gruplarında gebelik haftası ile total DNA düzeyleri arasındaki ilişki……………………………………………………………………… 66 Şekil 27. Erken ve geç gebelik gruplarına göre HbS taşıyıcısı, talasemi taşıyıcısı ve kontrol grubu gebelerde fetal ve total DNA miktarları artışının grafikle gösterimi. (A) Gebelik dönemlerine göre iki grupta fetal DNA oranları. (B) Gebelik dönemlerine göre total DNA oranları…………………………………………………………………………………………. 68 Şekil 28. HbS taşıyıcı bir örneğin HRM analiz grafiği………………………………………… 68 Şekil 29. Normal ve HbS taşıyıcısı fetüslerin HRM analizi pik görüntüleri. (A) Genotipi AA belirlenen fetüsün normal kontrol örneği ile HRM analizi görüntüsü. (B) Talasemi taşıyıcısı anne ve HbS taşıyıcısı fetüsün HRM analizi grafiği…………………………………………… 69 Şekil 30. Promotor ve ekson 1 bölgesinde Cap+22 kontrol ve plazma fetal DNA’da aynı mutasyonun gösterilmesi. (A) HRM eğrisinin normalize edilmiş halinin görünümü. (B) HRM eğrilerinin görünümü…………………………………………………………………………… 70 Şekil 31. (A) Baba ve fetüste saptanan IVSI-1 mutasyonunun HRM analizi ile görüntülenmesi. (B) Anne ile fetüsün IVS1-110 taşıdıkları HRM analizi………………………………………. 70 Şekil 32. Maternal Fetal DNA’da Cd 15 ve IVSI-110 mutasyonlarının sekansla gösterimi…... 71 Şekil 33. IVSII-1 genotipi taşıyan baba ve fetal DNA’nın HRM eğrisi……………………….. 72 Şekil 34. IVS2-3′ UTR bölgesinde saptanan baba ve plazma fetal DNA’sında IVSII-848 mutasyonu HRM eğrisi……………………………………………………................................ 72 vii ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge 1. “Nested” PCR’de kullanılan primer dizileri ............................................................. 422 Çizelge 2. Multipleks “Nested” PCR’de kullanılan primer dizileri........................................... 444 Çizelge 3. RT-PCR DYS14 ve Beta globin için kullanılan primer ve prob dizileri .................. 488 Çizelge 4. HRM primer dizileri ................................................................................................. 511 Çizelge 5. Dizi analizinde kullanılan beta geni primerleri ……………………………………..53 Çizelge 6. HbS Taşıyıcı ve talasemi taşıyıcısı gebelerin yaş ve gebelik haftası değişkenleri ..... 56 Çizelge 7. Çalışma gruplarının eritrosit indeksleri ...................................................................... 57 Çizelge 8. Multipleks “Nested” PCR ile saptanan cinsiyetler ..................................................... 60 Çizelge 9. Fetüslerin “Nested” PCR ve RT-PCR sonucunda belirlenen cinsiyetleri .................. 60 Çizelge 10. HbS taşıyıcı ve talasemi taşıyıcı gebelerin maternal plazmadaki fetal DNA düzeyleri ..................................................................................................................................................... 63 Çizelge 11. Beta globin ile maternal plazmadaki total DNA düzeyleri..................................... 633 Çizelge 12. Gebelik dönemine göre “Nested” PCR ve RT-PCR yöntemleriyle plazmada Y kromozomunun saptanması ......................................................................................................... 64 Çizelge 13. Erken ve geç gebelik haftalarına göre fetal ve total DNA düzeyi medyan değerleri64 Çizelge 14. Erken ve geç gebelik dönemlerine göre gruplarda fetal ve total DNA arasındaki ilişki……………………………………………………………………………………………..67 Çizelge 15. Maternal Fetal DNA ve CVS örneklerinde fetüs genotiplendirilmesinin karşılaştırılması............................................................................................................................ 73 viii SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ADAM12 A Disintegrin and Metalloproteaz 12 AFP Alfa Feto Protein APEX Arrayed Primer Extension ARMS Amplification Refractory Mutation System ASO Allele Specific Oligonucleotide β–hCG Beta human Chorionic Gonadotropin CE-SSCP Capillary Electrophoresis-Single Conformational Polymorphism CVS Chorionic Villus Sampling DAZ Deleted in Azospermia dHPLC Denaturing High Chromatography DGGE Denaturing Gradient Gel Electrophoresis DYS14 Y Chromosome Specific Sequence EDTA Ethylenediaminetetraacetic Acid FACS Flourescence Activated Cell Sorting FMR1 Fragile X Mental Retardation 1 FISH Floresan In Situ Hibridization GE Genom Equivalent HPLC High Preformance Liquid Chromatography HRM High Resolution Melting HbS Hemoglobin S IEF Isoelectric Focusing KAH Konjenital Adrenal Hiperplazi LC Light Cycler MACS Magnetic Activated Cell Sorting ix Performance Strand Liquid MALDI-TOF MS Matrix-Assisted Laser Desorption Time-of-Flight Mass Spectrometry Ionization- MLPA Multiplex Ligation-dependent Probe Amplification MoM Multiple of Median MS Mass Spectrometry PAPP-A Pregnancy Associated Plasma Protein A PGD Preimplantation Genetic Diagnosis PLAC4 Placenta Specific 4 QMPSF Quantitative Multiplex PCR of Short Flourescent Fragments RT-PCR Real Time-Polymerase Chain Reaction rpm revolution per minute PCR Polymerase Chain Reaction SABER Single Allele Base Extension Reaction SNP Single Nucleotide Polimorphism SRY Single Copy Sex Determining Region Y TGCE Thermal Gradiant Capillary Elecrtophoresis uE3 Unconjuge Estriol x ÖZET Anne Kanında Fetal Nükleik Asitlerle Prenatal Tanı Uygulaması Maternal dolaşımda serbest fetal DNA’nın bulunması ile geçtiğimiz on yılda girişimsel olmayan prenatal tanıda gelişmeler kaydedilmiştir. Fetüste paternal alellerin serbest fetal DNA’da tanımlanmasına yönelik çalışmalar artık kullanılmaya başlanmıştır. Maternal plazmada fetal DNA analizinde HRM eğrisi analizi girişimsel olmayan prenatal tanı için büyük bir potansiyel oluşturmaktadır. Elli yedisi orak hücre, 32’si beta talasemi taşıyıcısı ve 15’i sağlıklı kontrol olmak üzere toplam 104 primigravidanın maternal plazma örneğini çalıştık. Fetal DNA, 1 mL plazma örneğinden elde edildi; erkek fetüsleri saptamak için Y kromozomuna özgül SRY ve DYS14 belirteçleri “nested” PCR ve RT-PCR ile analiz edildi. Fetal ve total DNA kantitasyonu sırasıyla DYS14 ve beta globin genleriyle yapıldı. Girişimsel prenatal tanıdaki geleneksel yöntemlere seçenek olarak hemoglobinopatilerde HRM analizi ile fetal DNA genotiplendirilmesi yapıldı. Maternal plazmada gebeliğin erken döneminde fetal DNA (DYS14), RT-PCR ile % 100 oranında erkek taşıyan gebede saptandı; SRY dizisi kullanarak “nested” PCR ile bu oran % 93,7 olarak bulundu. Maternal plazma total (beta globin) ve fetal DNA düzeyleri gebelik haftası ile artış gösterdi. Orak hücre taşıyıcısı gebelerde fetal DNA düzeyi, kontrol ve talasemi grubuna göre artan MoM değerleri gösterdi. Talasemi taşıyıcısı gebelerde total DNA miktarında, kontrol ve orak hücre taşıyıcısı gruba göre azalan MoM değeri gözlendi (p<0,001). Gebeliğin geç döneminde, orak hücre taşıyıcısı, talasemi taşıyıcısı ve kontrol grupları arasında beta globin düzeylerinin anlamlı olarak arttığını saptadık. Fetal DNA’nın HRM ile genotiplemesi paternal alellerin maternal DNA’dan ayrımı ile yapıldı. Fetüsün anneyle aynı genotipi taşıdığı durumlarda kısmen de olsa sorunlar yaşandı. Sonuçlarımız hemoglobinopatili gebeliklerin erken döneminde, fetal ve total DNA düzeylerine bakmanın anlamlı olmadığını gösterdi. Hemoglobinopatilerin prenatal tanısında girişimsel yöntemlere seçenek olarak fetal DNA’nın genotiplendirilmesinde fetüsün anneden farklı paternal aleller taşıdığı durumlarda HRM analizinin kullanışlı olabileceğini göstermektedir. Anahtar Sözcükler: Girişimsel olmayan prenatal tanı, HRM analizi, serbest fetal DNA, total DNA xi ABSTRACT Application of Prenatal Diagnosis with Fetal Nucleic Acids in Maternal Blood The discovery of cell free fetal DNA in the maternal circulation has driven developments in noninvasive prenatal diagnosis in the past decade. Detection of paternally derived alleles in cell free fetal DNA is becoming well established. Analysis of fetal DNA from maternal plasma by new techniques such HRM analysis offers great potential for noninvasive prenatal diagnosis. We examined 104 maternal plasma samples from 57 pregnant women carrier of sickle cell anemia, 32 pregnant women carrier of beta thalassemia and 15 healthy control subjects. Fetal DNA was extracted from 1 mL plasma samples. To detect male fetuses SRY and DYS14 markers specific to the Y chromosome analyzed by nested PCR and RT-PCR. DYS14 and beta globin were used for quantitation of fetal and total DNA levels respectively. Alternative to traditional methods in invasive prenatal diagnosis, we used HRM analysis for genotyping of fetal DNA in hemoglobinopathies. We detected Y chromosome specific DYS14 in maternal plasma of 100% women bearing male fetuses in early pregnancy. The value was 93.7% with SRY by nested PCR. The levels of total and fetal DNA increased with gestational age. We observed greater MoM values of fetal DNA in sickle cell anemia pregnancies compared to thalassemia and healthy groups. The MoM values were smaller in thalassemia pregnancies compared to other groups (p<0.001). In late period of pregnancy, we observed significantly increased levels of beta globin between sickle cell anemia, thalassemia and control groups. Genotyping by HRM we were able to distinguish paternal alleles of fetal DNA from maternal DNA. Problems were encountered when the fetus carries the same allele with mother. Our results show that investigation of the fetal and total DNA in early pregnancies with hemoglobinopathies is not found to be useful. HRM is an alternative method for invasive prenatal diagnosis to genotyping of fetal DNA when the fetus carries the paternal allele different from the mother’s. Key Words: Noninvasive prenatal diagnosis, HRM analysis, cell-free fetal DNA, total DNA xii 1. GİRİŞ Tedavisi olmayan genetik hastalıklarda prenatal tanı uygulaması, genetik alanında yüzyılımızda yaşanan en önemli gelişmelerden biridir. Teknolojik gelişmeler; tanının güvenirliliğinin artmasına, daha fazla hastalığa tanı konulabilmesine, hastalığın daha erken dönemde ve daha hızlı tanımlanabilmesinin yanı sıra tarama testlerinin gelişmesi ile yaygınlaşmasına da olanak sağlamıştır1. Prenatal tanıda erken tanı koymak ve sonuca göre gerekli kararı verebilmek çok önemlidir. Esas olan, kullanılan yöntemleri, gebeliğin sonlandırılması için bir araç olarak görmek değil; fetüsün durumu hakkında doğru bilgi edinmek, aileye kendi kararlarını kişisel, sosyal ve etik ilkeler çerçevesinde vermesini sağlamaktır2. Kalıtsal geçiş gösteren hemoglobinopatilerin prenatal tanısı, 1970’lerde yapılan uygulamalardan bu yana, yaklaşık 30 yıllık deneyim ile pek çok ülkede rutin olarak uygulanmaktadır. Hemoglobin sentez bozukluklarının moleküler düzeyde tanımlanan ilk tek gen bozukluklarından olması, mutasyon saptamada ve sonuçta globin gen mutasyonlarının prenatal tanısında kullanılan literatürde polimeraz zincir reaksiyonuna (PCR) dayalı pek çok tekniğin geliştirilmesi için bir prototip oluşturmuştur3. Günümüzde ağır seyreden hemoglobinopatilerin henüz kesin tedavisi olmaması nedeniyle prenatal tanı, bu bozuklukların bir anlamda koruyucu hekimliğini sağlamaktadır. Prenatal tanı, gebeliğin olası en erken evresinde doğru ve hızlı sonuç bulmayı amaçlamaktadır. Prenatal tanı için sağlanması istenen önkoşullar şunları içermelidir: 1- Risk altında olan çiftlerin uygun zamanda belirlenmesi, 2- Hastalığa neden olan mutasyonların tanımlanması, 3- Fetal materyalin gecikmeden, güvenli şekilde alınması, 4- Ebeveynlerin mutasyonlarına bakılarak fetal DNA’nın genotipinin araştırılmasıdır. Prenatal tanıdaki yeni gelişmeler, süreçlerin hem güvenlik hem de zamanlama konusunda iyileştirme çalışmalarına doğru yönlenmektedir. Aynı zamanda fetal genetik 1 materyalin seçeneksel kaynaklarını içeren yeni moleküler teknolojilerin uygulanmasını içermektedir. Günümüzde prenatal tanı süreçlerinin temel dezavantajı, fetal örneklemede girişimsel yöntemlerin kullanılmasıdır. Kullanılan bu girişimsel fetal örnekleme yöntemlerinde fetal kayıp riski bulunmaktadır4,5. Bu nedenle geçtiğimiz 10 yıldan bu yana, girişimsel olmayan yöntemlerle prenatal analiz çalışmaları devam etmektedir. Bu çalışmalar anne kanında dolaşımdaki fetal hücreler ve serbest fetal DNA’yı kullanarak yapılmaktadır3. 1997 yılında Lo ve arkadaşları, gebelerde plazmadaki serbest fetal DNA’nın varlığını Y kromozom dizilerinin saptanmasıyla ortaya koymuşlardır. Niceliksel analizler maternal plazmadaki fetal DNA derişiminin, hücre içinde bulunan fetal DNA’dan daha fazla olduğunu göstermiştir. Bu bulgu, maternal plazmadaki fetal DNA’nın girişimsel olmayan prenatal tanı için değerli bir materyal olabileceği sonucunu ortaya koymuştur6. Bu çalışmada, rutinde kullanılan geleneksel girişimsel prenatal tanı yöntemlerinden koriyonik vilüs örneklemesine seçenek olarak, girişimsel olmayan bir yöntemle maternal kandaki serbest fetal DNA’nın yeni teknolojik yöntemlerin kullanımı ile genetik özelliğinin ortaya konması ve sonuçların geleneksel yöntemlerle karşılaştırılması amaçlanmıştır. 2 2. GENEL BİLGİ 2.1. Prenatal Tanı Tanımı, Amacı ve Başlangıcı Prenatal tanı, ailede bir genetik kusurun varlığı veya bulunabilme riskine ilişkin yapılan işlemler bütünüdür1. Başka bir tanımla, gebeliğin erken dönemlerinde farklı yöntemlerle alınan fetal örneklerin, biyokimyasal ve moleküler yöntemlerle kalıtsal geçiş gösteren hastalıkların tanısının konularak gebelik sırasında gerekli yasal süre içinde gebeliğin sonlandırılmasına olanak sağlamaktadır7. Prenatal tanının amacı, gebeliğin etik açıdan terminasyona uygun olduğu dönem içinde, risk altındaki fetüste, söz konusu genetik hastalığın bulunup bulunmadığını ortaya koymaktır1. Bunun sonucu olarak da genetik hastalıkların ve doğumsal sekellerin perinatal mortalite oranlarını azaltmak ve ciddi klinik sorunlar olarak ön planda yer almalarını engellemektir1. Prenatal tanının başlangıcı, 1966'da Steele ve Breg'in6 bir fetüsün kromozom yapısının, amniyotik sıvıdan alınan kültür yapılmış hücrelerin analizi ile belirlenebileceğini göstermesiyle başlamıştır. Bu sürecin başlamasıyla birlikte koriyonik vilüs örneklemesi ve perkütan umbilikal örnekleme 1970’lerde ve 1980’lerde kullanıma girmiştir. Gerçekte prenatal tanının tarihçesinin daha eskilere dayandığı ve karmaşık bir süreç olduğu bildirilmektedir. İlk prenatal tanı bir sekel için 1916’da rapor edilmiştir. 1895’te Willhelm Röntgen ve W. Williams Keen’in8 X-ışınlarının keşfi ve X ışınlarının gebelik sürecinde fetüsün duruş biçimini tanımlayarak ve herhangi bir anomali saptayabilmek için kullanılabileceğini ileri sürmüşlerdir. Aynı yıl Edward Davis Parker8 gebe bir kadavranın röntgenini çekerek fetüs iskeletinin görüntülenmesini başarmıştır. Günümüzde kullanılan prenatal tanı yöntemleri geleneksel olarak doğrudan ve dolaylı yöntemler olmak üzere iki kısımda tanımlanmıştır. 2.2. Prenatal Tanı Yöntemleri Fetal tıbbın en önemli özelliği doktorun hasta yani fetüs ile doğrudan temas edememesidir. Bu nedenle özel görüntüleme tekniklerine ihtiyaç vardır. Diğer önemli 3 bir konu ise fetüse yapılacak müdahalelerin anne üzerinden yapılması gerekliliğidir, çünkü fetüse başka bir erişim şekli yoktur (Şekil 1)9. Anne üzerinden yapılacak müdahaleler veya yaklaşımlar anneyi doğrudan etkileyecektir. Prenatal tanıda kullanılacak yöntemin olabildiğince girişimsel olmaması tercih edilmelidir. Prenatal tanı merkezlerinde girişimsel ve girişimsel olmayan yöntemler uygulanmaktadır1,10. Şekil 1. Fetüs, uterus ve plasentanın gösterimi9. 2.2.1. Girişimsel Prenatal Tanı Yöntemleri Fetüs ve eklerine yapılan doğrudan müdahele tekniklerini kapsamaktadır. Bu teknikler: 1. Amniyosentez, 2. Koriyon vilüs örneklemesi, 3. Fetal kan örneklemesi (Kordosentez) dir. Amniyosentez ve CVS en yaygın uygulanan doğum öncesi tanı yöntemleridir10. 4 2.2.1.1. Amniyosentez Amniyosentez, girişimsel prenatal tanı yöntemleri arasında en sık kullanılan yöntemdir. Önceleri; körlemesine uygulanan tekniğin ultrasonografinin gelişmesiyle güvenirliği artmıştır. Amniyon sıvısı bebeğin doğmadan önceki yaşam ortamıdır ve tüm salgıları bu ortama olmaktadır2. Amniyon sıvısındaki fetal deri, gastrointestinal ve solunum sistemlerinden dökülen hücrelerin kültür edilmesinden sonra karyotiplemenin yapılması esasına dayanmaktadır. 15-17. gebelik haftalarında amniyotik sıvı hacmi yaklaşık 150-200 mL olduğundan 15 mL kadar amniyon sıvısı alınması fetüse herhangi bir etki yapmamaktadır. İşleme bağlı fetal kayıp oranı geniş serili çalışmalarda % 0,22,1 olarak bildirilmektedir10. Alınmasındaki kolaylık ve yansıttığı metabolik durumların önemi, amniyon sıvısını vazgeçilmez tanı aracı haline getirmiştir2 (Şekil 2)11. Şekil 2. Amniyosentez işlemi11. 2.2.1.2. Koriyonik Vilüs Örneklemesi Trofoblastik doku ve fetüs aynı embriyolojik kökene sahiptir; bu yüzden vilüs örneklemesinin fetal anormallikleri yansıtacağı gerçeğinden yola çıkılarak bu yöntem kullanılmaya başlanmıştır. Bir doku örnekleme tekniği olan CVS, erken dönemde uygulanması nedeniyle 1980’li yıllarda sık kullanılmaya başlanmış bir yöntemdir2. Amniyosenteze göre uygulanması zordur; alınan hücreler doğrudan fetal kaynaklı 5 değildir. Elde edilen materyalde mozaisizm, amniyosenteze göre daha sık karşılaşılan bir sorundur. Tüm bunlara ek olarak, fetüs üzerinde muhtemel olumsuz etkileri vardır. CVS yapılma endikasyonundaki genel görüş, rutin amniyosentez endikasyonlarıyla aynı olduğu şeklindedir. Ancak, tek gen hastalıkları açısından pozitif aile öyküsünün bulunduğu durumlarda özellikle tercih edilebilir. Çünkü elde edilen dokuda kültür yapılmaksızın moleküler inceleme için DNA eldesi mümkündür. CVS’nin avantajı daha erken dönemde uygulanabilmesidir; koriyon fetal kaynaklı bir dokudur, genetik olarak fetüsü yansıtır ve 1. trimestirde kolaylıkla ulaşılabilir. Kullanımını kısıtlayan başlıca faktör ise komplikasyonlarıdır2: 1. Amniyon ve koriyon zarlarının zedelenmesi (% 0,1), 2. Retro/intraplasental hematom, vajinal kanama (% 10), 3. Uterus hasarı (% 2,5), 4. Açıklanamayan oligohidramniyoz gelişimi (% 0,5), 5. Fetal kayıp (% 1,5-3,5). Yöntemin dezavantajları ise amniyosenteze göre teknik olarak daha zor olması, elde edilen hücrelerin doğrudan fetal hücreler olmaması ve sitogenetik incelemede yalancı mozaisizm gibi durumların daha sık görülmesidir. Onuncu gebelik haftasından önce yapılan koriyonik vilüs biyopsisi sonrasında fetal ekstremite anomalilerinin 10-20 kat daha sıklıkta görülmesi, yönteme karşı endişe doğmasına neden olmuştur. Bu anomalilerin oluşumunda muhtemel mekanizmalar ekstremitelerde perfüzyon azalması, vazoaktif bazı maddelerin salgılanması, emboli oluşumu ve doğrudan travmatik etki düşünülebilir. Daha sonra yapılan çalışmalarda 11. ve daha sonraki haftalarda yapılan CVS’lerde görülen ekstremite sekellerinin oranının beklenen düzeylerde olduğu ifade edilmektedir. Bu nedenle, koriyon vilüs biyopsisinin 11. gebelik haftasından sonra ve deneyimli obstetrisyenler tarafından yapılmasının uygun olacağı söylenebilir10 (Şekil 3)12. 6 Şekil 3. CVS’nin uygulanması12. 2.2.1.3. Kordosentez Umblikal arter veya venden iğne ile girilerek kan alınmasıdır. Kordosentez için en uygun dönem ortalama 18-22. gebelik haftasıdır13. Geç dönemde uygulanabilirliği bir dezavantaj olmasına rağmen, kısa sürede sonuç alınması nedeniyle özellikle gecikmiş olgularda tercih edilmektedir. Daha erken haftalarda umblikal damarların yapısı nedeniyle kanama riski yüksektir; teknik olarak plasentanın yerleşimi çok önemlidir ve bu dönemde yapılan uygulamalar sonrası fetal kayıp oranı % 1-2 olarak bildirilmiştir (Şekil 4)2,14. Kordosentez işlemi ile alınan materyal doğrudan fetal hücreleri içerdiğinden tanı değeri diğer yöntemlerden daha fazladır. Ayrıca alınan materyalden hücre kültürü yapılmaksızın doğrudan kromozom analizi yapılabilmekte ve karyotipleme işlemi çok daha kısa sürede tamamlanabilmektedir. Oysa amniyosentezde karyotipleme 3-5 hafta kadar sürebilmektedir. Özellikle 19. gebelik haftasından sonra prenatal tanıda kısa sürede sonuç alınabildiği için amniyosentez yerine kordosentez düşünülebilir. Kordosentez uygulaması, prenatal tanı dışında bazı durumlarda fetal tedavide de kullanılabilmektedir. Rh izoimmunizasyonunda aneminin kan transfüzyonu ile tedavisi buna örnektir10. 7 Şekil 4. Plasentanın değişik yerleşiminde kordosentez uygulaması. Solda posteriyor plasenta ve sağda anteriyor plasenta görülmektedir14. 2.2.2. Girişimsel Olmayan Prenatal Tanı Yöntemleri ve Gelişmeler 2.2.2.1. Fetal Ultrasonografi Neredeyse tıbbın her alanında kullanılan ultrasonografi obstetrikte en fazla kullanılan yöntemlerden biri haline gelmiştir. Bugüne kadar bilinen bir zararının gösterilememesi nedeniyle prenatal tanı yöntemleri içinde, fetal risk ve annenin rahatlığı açısından en uygun olarak kullanılan yöntemdir. Ultra ses dalgalarını kullanan bir alet yardımıyla fetusun incelenmesi ve varsa anomalilerin saptanması esasına dayanır10. 2.2.2.2. Maternal Kanda Bakılabilen Belirteçler Anomaliler açısından yüksek risk bulunan gebelikleri belirlemek için yapılan tarama testleri, genetik ve doğum hekimlerinin her zaman ilgisini çekmiştir. Maternal kanda bakılan tarama testleri, 1. trimesterde serbest β-hCG ve PAPP-A, 2. trimesterde üçlü tarama testi (AFP, serbest β-hCG ve uE3) ve maternal serum AFP'dir10. Son dönemlerde bir metallo proteaz olan ADAM12’nin de gebelikte 1. trimestir tarama testlerinde bir belirteç olarak kullanılabileceği belirtilmektedir15. 8 2.2.2.3. İmplantasyon Öncesi Genetik Tanı Yardımcı üreme tekniklerinin gelişmesine paralel olarak, genetik yapının saptanmasına olanak tanıyan yöntemlerin implantasyon öncesi dönemde uygulanması ile implantasyon öncesi genetik tanı (PGD) gündeme gelmiştir. İmplantasyon öncesi tanının temel avantajı, 2. ve 3. trimestrede gebeliğin sonlanmasının yaratacağı psikolojik yükün olmaması olarak kabul edilebilir2. İlk PGD, Handyside ve ark.16 tarafından cinsiyete bağlı hastalıklar için risk taşıyan embriyoların implantasyon öncesinde cinsiyet belirlenmesinde kullanılmıştır. Birkaç yıl sonra floresan in situ hibridizasyon (FISH) yönteminin tanımlanması, embriyoların cinsiyet belirlenmesi ve anöploidi taramasına olanak sağlamıştır. Tek gen mutasyonları, PCR ile tanımlanmakta ve DNA analizi, biyopsi yapılan blastomerde ya da 1ci ve 2nci polar cisimlerde uygulanmaktadır16. PGD’yi tercih eden çiftler over stimülasyonunu içeren in vitro fertilizasyon tedavisi görmekte ve 3ncü günde embriyolara biyopsi yapılmaktadır. Genetik analizle sağlıklı embriyolar seçilmekte ve bu embriyolar uterusa aktarılmaktadır17 (Şekil 5)18. Şekil 5. PGD uygulanmasının gösterimi18. 2.2.2.4. Maternal Plazmadaki Nükleik Asitler 1948’lerde Mendel ve Matais6 hem hasta hem de sağlıklı bireylerde plazmadaki nükleik asitlerin varlığını ortaya koydular. Sistemik lupus eritematozus, romatoid artrit ve kanserli hastaların serumlarında yüksek düzeylerde DNA olduğu bildirildi. 1969’da 9 Walknowska ve ark.19 maternal periferal kanda ilk kez fetal lenfositlerin varlığını bildirmişlerdir4. Aradan geçen 10 yılda araştırmalar, maternal dolaşımda bozulmadan kalan fetal hücreler üzerine yoğunlaşmış ve girişimsel olmayan prenatal tanıda kullanımı için çalışmalar devam etmiştir. Bunun yanında fetal hücrelerin maternal kanda çok az sayıda bulunması, onların sağlıklı bir şekilde saptanmasına engel olmuştur20. Amerika’da İnsan Gelişimi ve Çocuk Sağlığı Ulusal Enstitüsü tarafından desteklenen 10 yıl süren (1994-2003) çok merkezli bir çalışma ile maternal kanda erkek fetal hücrelerin % 41 gebede saptanabildiği ve bunun yanlış pozitif oranının % 11 olduğu sonucuna varılmıştır21. Girişimsel olmayan prenatal tanı için yeni gelişmeler, 1997’de serbest fetal DNA’nın tanımlanması ile ortaya çıkmıştır22. Bu fetal DNA’nın % 10’luk kısmının da maternal plazmadaki total DNA olduğu tahmin edilmektedir4,7,23. Maternal plazma ve serumda serbest haldeki fetal DNA’nın bulunmasının ardından bu alanda yeni çalışmalar ortaya çıkmış ve pek çok uygulama hızla takip edilip bir kısmı klinik kullanıma sokulmuştur4,24. 2.3. Klinik Tanıda Günümüzde Kullanılan Prenatal Tanı Yöntemleri Günümüzde bilinen birçok talasemi mutasyonu ve anormal hemoglobin varyantları gibi tek gen bozuklukları PCR’ye dayalı teknikler ile belirlenebilmektedir. Taşıyıcı çiftlerde mutasyon belirlenmesinde kullanılan yöntemler, geleneksel olarak doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Doğrudan mutasyon yöntemleri, popülasyon grubunda var olduğu bilinen adaya özgül mutasyonların, varlığı/yokluğunu sorgulamak üzere tasarlanmaktadır. Bu yöntemler alele özgü oligonükleotit prob hibridizasyonu (ASO) ve nokta mutasyonlar için Amplifikasyona Dayanıklı Mutasyon Sistemi (ARMS) ve özgül delesyonlar için multipleks PCR olarak sayılabilir. Dolaylı yöntemler gen bölgelerini tarayarak, her bölge için dizi değişimlerini tanımlar. Bu yöntemler içinde Termal Gradiyent Kapiller Elektroforez (TGCE), Denatüre Gradiyent Jel Elektroforezi (DGGE) ve Denatüre Edici Yüksek Preformans Sıvı Kromatografisi (dHPLC) sayılabilir3. 10 2.3.1. Doğrudan Mutasyon Saptama Yöntemleri 2.3.1.1. “Allele Specific Oligonucleotide” Yöntemi ASO hibridizasyon yöntemi, özellikle beta genlerindeki nokta mutasyonlarını saptamak için PCR’ye dayalı yöntemler içerisinde ilkini oluşturmaktadır. Her mutasyon için iki oligonükleotit probu kullanılmaktadır. Bunlardan birisi normal diziyle eşleşmekte ve diğeri de mutasyonla eşleşmektedir. Bu yöntem, “dot-blot” veya “reverse dot-blot” hibridizasyon ile heterozigotu, homozigottan ve normalden ayırt etmektedir. “Reverse dot-blot” hibridizasyonu, prenatal tanıda özellikle sınırlı sayıda yaygın mutasyon taşıyan toplumlarda başarıyla kullanılmıştır (Şekil 6-A)25. Bunun yanı sıra, ASO’nun prensibini kullanan, çeşitli yeni gelişen mikro-array teknolojileri de mevcut bulunmaktadır3. 2.3.1.2. “Amplification Refractory Mutation System” Yöntemi Bilinen mutasyonların saptanmasında kullanılan ARMS yöntemi, ilk kez Newton ve ark tarafından ortaya konmuştur. Bu yöntem yaygın gözlenen beta talasemi mutasyonlarının tanısı için geliştirilmiştir26. Hedef mutasyona eşleşen bir primer ile ortak bir PCR primeri kullanılmaktadır. Aynı tepkimede normal diziye özgü eşleşebilen bir primer kullanılmakta ve mutasyon varsa, mutasyona özgü primer diziyi çoğaltmakta, yoksa normal dizi amplifiye olmaktadır (Şekil 6-B)25. ARMS için pek çok primer tasarlanmış olup, bu yöntem hızlı ve tek aşamalı bir yöntemdir. PCR sonrası agaroz jel elektroforezi uygulanır. Dezavantajı, her primer seti için ayrı optimizasyon ve standardizasyon gerekli olmasıdır. Yanlış negatif ve yanlış pozitif sonuçlara, iyi optimizasyon yapılmazsa rastlanabilmektedir. Prenatal tanı yapılacak çiftlerin mutasyonları biliniyorsa, ARMS yöntemi mutasyonları göstermek için uygun olmaktadır. Çiftlerin mutasyonları bilinmiyorsa, geniş mutasyon spektrumu olan toplumlarda, gebelik süresince mutasyon tanımlanması için ARMS uygun bir yöntem değildir3. 11 2.3.1.3. “Multiplex PCR” Yöntemi DNA’nın sens ve antisens ipliğine eşleşen iki primer kullanarak yapılan PCR ile delesyonlar saptanabilmektedir. Bir kilobazdan küçük delesyonlar için primer çifti iki ürün oluşturmaktadır. Küçük olan parça delesyon alelinden meydana gelmektedir. Büyük delesyonlar için iki primer arasındaki uzaklık, normal aleli amplifiye etmek için çok uzundur ve ürün sadece delesyon alelinden oluşmaktadır. Bu olgularda normal alel delesyonel diziye eşleşen primer kullanılarak amplifiye edilmektedir26. Delesyonları saptamada kırılma noktasının yeri biliniyorsa multipleks PCR kullanılmaktadır. 5′ ve 3′ kırılma bölgeleriyle eşleşebilen primerler, delesyon varlığında delesyonu içeren özgül bir parça şeklinde amplifiye ederler (Şekil 6-C)25. En sık rastlanan alfa ve beta globin gen kümesi delesyonları için tek basamaklı çoklu PCR protokolü, zahmetli ve zaman alıcı (genelde radyoaktif) “Southern blot” yöntemi yerine kullanılmaktadır. Prenatal tanı için alfa ve beta gen kümelerinde görülen en yaygın delesyonların saptanmasında, multipleks PCR kullanışlı bir yöntemdir. Beta talasemiye neden olan delesyonlar, Hb Lepore, delta-beta talasemiler ve gama-delta-beta talasemiler veya herediter persistan fetal hemoglobin belirlenmesinde bu PCR yöntemi kullanılmaktadır. Bununla beraber multipleks PCR ile bulunan sonuçların diğer bir seçenek yöntemle (MLPA veya QMPSF gibi) doğrulanması önerilmektedir3. A B C Şekil 6. Doğrudan mutasyon saptama yöntemleri25. (A) Alele özgü oligonükleotit hibridizasyonu (ASO), (B) Amplifikasyona dayanıklı mutasyon sistemi (ARMS), (C) Multipleks PCR. 12 2.3.2. Dolaylı Mutasyon Saptama Yöntemleri 2.3.2.1. Heterodubleks Analizler Kapiller elektroforez ile kullanılan ilk mutasyon saptama yöntemlerinden birisi olan heterodubleks analizler, diploid DNA’da dizi değişimlerini taramak için popüler bir tekniktir27,28. Poliakrilamit jel kullanan basit mutasyon saptama yöntemleri arasında en çok kullanılan heterodubleks analizlerdir28. Yöntem, çift iplik DNA’nın yüksek ısı ile erime ısısında tekrar bir araya gelmek üzere tek ipliklerine ayrılması esasına dayanmaktadır. DNA iplikleri tekrar bir araya gelme esnasında, heterozigot olgularda 2 farklı alel birleşirken heterodubleks yapı oluşmaktadır. Heterodubleks, homodubleksten farklı bir 3 boyutlu yapı meydana getirmektedir (Şekil 7)29. Bu durum da örneğin denatüre olmayan jelde hareketini değiştirmektedir30. PCR sonrası heterodubleksler, geleneksel jel elektroforezi, dHPLC ve TGCE gibi ayırma teknikleri ile analiz edilmektedirler31. Şekil 7. Heterodubleks oluşumu29. 13 2.3.2.2. “Thermal Gradient Capillary Electrophoresis” Yöntemi Kapiller Jel Elektroforezi, moleküllerin uzun bir jel üzerinde tek hat boyunca ayrıştırılması temeline dayanır. 1980’lerin başında kapiller elektroforez, çeşitli moleküllerin ayrımında kullanılmaya başlanmıştır. Örneğe bağlı olarak pek çok ayrım yöntemi geliştirilmiştir32. TGCE, göreceli yeni bir mutasyon tarama tekniği olup denatürasyon etkisini ve kapiller elektroforezin yüksek çözünürlük kapasitesinden yararlanarak, gen dizisinin yabanıl tip ve mutant tipi arasında oluşan heterodubleksleri saptamaktadır33. TGCE’de kullanılan sıcaklık gradiyenti kapiller boyunca değişmez, fakat zamana göre değişim gösterir. Sıcaklık gradiyenti ile çift sarmal DNA, heterodubleks ve homodubleks parçalara ayrılır. Kapiller sonunda program yazılımı ile sonuçlar bilgisayar ekranına aktarılır34. 2.3.2.3. “Denaturating Gradient Gel Electrophoresis” Yöntemi İlk kez 1987 yılında Myers28 tarafından tanımlanan yöntem, birkaç yüz baz çifte kadar olan DNA moleküllerinin ayrışması ve belirlenmesine olanak vermektedir. DGGE’nin prensibinde, denatüre olan DNA molekülü, jelde doğal 3 boyutlu yapısına göre daha yavaş göç etme esasına dayanmaktadır35. Elektroforetik ayrım çift sarmal DNA molekülünün erime özelliklerine göre artan ısı ya da poliakrilamit jeldeki denatüre ajanın artan gradiyent koşullarına bağlı olarak değişmektedir3 (Şekil 8)28. PCR primerlerinden birinin 5′ ucunda GC-kıskacı kullanımı ile DNA parçalarında oluşan yüksek ve düşük erime noktaları tespit edilebilmektedir28, 35. Şekil 8. DGGE yöntemi28. 14 2.3.2.4. “Denaturating High Performance Liquid Chromatogaphy” Yöntemi dHPLC, mutasyon tarama yöntemleri içerisinde kapiller elektroforeze seçenek oluşturan en çok tercih edilen teknolojilerden birisidir36. Bilinen bilinmeyen mutasyonların tespitinde kullanılan bu yöntem, tek baz değişimlerini, küçük insersiyonları ve delesyonları yüksek özgüllük ve duyarlılıkla saptamada kullanılmaktadır37 (Şekil 9)36. Genlerin ya da gen bölgelerinin hızlı, güvenilir ve ucuz bir şekilde taranmasına olanak sağlar. Yüksek hassasiyeti, jel bazlı veya kapiler elektroforez bazlı sistemlerin yakalayamadığı mutasyonları ya da sekans sistemlerinin tespit edemediği somatik mutasyonları tespit edebilir. Sekanslama işlemi öncesi dHPLC sistemiyle yapılan ön mutasyon taraması, maliyet ve zamandan ciddi ölçüde tasarruf edilmesine olanak sağladığından dHPLC’nin dünya çapında ideal bir “sekans öncesi tarama’’ olarak kabul görmesini sağlamıştır37. Şekil 9. dHPLC şematik gösterimi36. 2.3.2.5. “Capillary Electrophoresis-Single Strand Conformational Polymorphism” Yöntemi CE-SSCP; 1,2 kilobaza kadar olan PCR parçalarında nokta mutasyon tespitinde yüksek duyarlılıkta başarıyla kullanılmaktadır28. Yöntemde, çift sarmal PCR ürünü ısı 15 ve kimyasal ajan yardımıyla ayrıştırılır ve tek iplik DNA’lar dizilerine bağlı olarak şekil alırlar. Katlanan DNA parçaları denatüre olmayan poliakrilamit jel elektroforezinde üç boyutlu düzenlenmelerine göre ayrılırlar (Şekil 10)28. Tek iplik DNA parçalarının iki ve üç boyutlu yapılar oluşturması, ısıya bağlıdır ve elektroforez esnasında jelin ısısındaki herhangi bir değişim, geleneksel SSCP’de yanlış pozitif veya yanlış negatif sonuçlara neden olabilmektedir. Fakat CE-SSCP’de kullanılan ayırıcı matriksin hacminin nanolitre düzeyinde olması ısı kontrolünde çok etkili olmaktadır. Otomatize edilmiş sistemlerde her örneğin çeşitli ısı aralıklarında programlanarak analiz edilmesi mümkün olmaktadır. SSCP’nin kapiller elektroforeze uygulanmasında kullanılan jel kimyasal madde içermekte, UV absorbsiyon veya lazerle uyarılmış floresan ile tespit yapılmaktadır28. Şekil 10. CE-SSCP yöntemi28. 2.3.3. Gelişmekte Olan Yöntemler 2.3.3.1. “Real Time PCR” Yöntemi RT-PCR, floresan tekniklerinin kullanıma girmesiyle bir devrim yaşamıştır. Bilinen PCR teknolojisinin geliştirilmiş bir biçimidir. Bu yöntem sayesinde artık gen kopya ürünlerinin düzeylerini sayısal değerlere dönüştürerek ölçmek mümkün olmaktadır. RT-PCR’de tepkime “eş zamanlı” olarak ekranda izlenebilmektedir38. RT-PCR “TaqMan probe” yöntemi, çoğaltılmak istenilen DNA’ya komplementer olan ve floresan işaretlenmiş tek zincirli bir prob içerir. Floresan işaretli probun 5' 16 ucunda “fluorophore” (6-karboksifloresin= 6-FAM) ve 3′ ucunda “quencher” (6karboksitetrametil-rodamin= TAMRA) bulunur. 3′ uçtaki basılayıcı TAMRA boyası, 5' uçtaki FAM boyasının sinyal oluşturmasını engellemektedir. Çoğaltılma sırasında hedef nükleik asit dizisi üzerinde primerlerin bağlanma bölgeleri arasında “Taq Man” problar bağlanır ve primerlerin bağlanmasıyla yeni zincir oluşmaya başlar. Probun bağlı olduğu bölgeye gelindiğinde Taq DNA polimeraz enzimi 5'→3′ nükleaz aktivitesi ile FAM’ı probdan ayırır. Serbest hale geçen FAM sinyal oluşturur39 (Şekil 11)40. Şekil 11. TaqMan RT-PCR yöntemi40. Hemoglobinlerde görülen yaygın beta globin mutasyonlarının farklı problar kullanılarak, tek tepkime tüpü içerisinde saptanabilmektedir. RT-PCR rutinde kullanılan Yüksek Performans Sıvı Kromatografisi (HPLC) ve İzoelektrik fokuslama (İEF) yöntemlerine seçenek oluşturan bir uygulamadır41. 2.3.3.2. “High Resolution Melting” Yöntemi (HRM Analizi) DNA’nın HRM analizi 2002’de üniversite ve endüstrinin işbirliği ile ortaya konmuştur. DGGE prensibine benzer olan bu yöntemde PCR ürününün erime özelliği, GC içeriğine, uzunluk ve dizi bileşimine bağlı olmaktadır. Erime özelliğindeki değişiklik, mutasyon varlığında ve heterodubleksler oluştuğunda meydana gelmektedir. Isının artması, çift sarmal DNA’yı tek sarmal DNA’ya dönüştürmekte ve floresanın azalması, çift sarmal kalıp DNA’nın erime ısısına bağlı olmaktadır. LC Green gibi 17 kullanılan yeni kuşak boyar maddelerin geliştirilmesiyle yönteme yüksek özgüllük, yüksek çözünürlük ve erime özelliği katmıştır3. HRM analizi için öncelikle ilgilenilen mutasyon bölgesini kapsayan kısmın RTPCR ile amplifikasyonu yapılır. HRM sürecinde amplikon DNA ısısı yaklaşık 50°C’den başlayarak 95°C’ye kadar yükselir. Bu süre içerisinde amplikonun erime sıcaklığında DNA iki ipliği birbirinden ayrılır (Şekil 12)42. Çift iplik DNA, yapısal özelliği ve erime sıcaklığındaki (Tm) değişimlerine göre floresan boyalar yardımıyla tanımlanır43. Şekil 12. HRM analizi42. 2.3.3.3. “Multiple Ligand Prob Amplification” Yöntemi MLPA, delesyon ve duplikasyonların sık olarak gözlendiği genetik hastalıkların tanısında kullanılabilen yeni, basit ve hızlı bir yöntemdir44. En fazla 45 değişik DNA dizisinin PCR tabanlı tek bir tepkime yardımı ile incelenmesidir. Bunun için sadece 20 ng DNA kullanmak yeterlidir. MPLA nükleik asit primerleri yerine prob içerir. Problar hedef dizi ile hibridize olduktan sonra ligasyon tepkimesi gerçekleşir, örnekteki hedef dizinin bir kopyası oluşturulur. Ligasyonlu problar multipleks PCR yöntemi ile çoğaltılır. MPLA yönteminde tüm özgül diziler eş zamanlı olarak amplifiye edilir (Şekil 13)45. Ürünler dizileme tipi elektroforez cihazında analiz edilirler46. Son dönemlerde kullanılmaya başlanan MLPA, hedef bölgede yer alan genomik varyantların kopya sayısını tespit ederek, “Southern Blot”, FISH veya multipleks PCR’ye yardımcı değişik seçeneksel bir yöntem olarak, bilinen ve bilinmeyen delesyonların saptanmasında 18 kullanılmaktadır. MLPA’da, çoklu prob çiftlerinin ilgilenilen bölgenin karşısına hibridize olması sonrasında, evrensel-etiketli PCR primerleri kullanarak tüm bağlanan prob çiftleri niceleyici PCR ile amplifiye olmaktadır. Sonuçta PCR ürünlerinin parça analizi yapılmaktadır. MLPA günümüzde artan sayıda tanı laboratuarlarında kullanılmaktadır3. Şekil 13. MLPA yöntemi45. 2.3.3.4. “Quantitative Multiplex PCR of Short Flourescent Fragments” Yöntemi Çoklu PCR temeline dayalı yarı niceleyici bir yöntem olan QMPSF, Charbonnier ve ark.3 tarafından herediter kolorektal kanser sendromundaki duplikasyonları ve delesyonları saptamak için geliştirilmiştir. Boya ile işaretli primer kullanılarak, kısa ekzon parçaların (300 bç’den az) sınırlı döngü sayısındaki amplifikasyonu, farklı örnekler arasında üssel fazda DNA kantitasyonuna izin vermektedir. Bunun yanında 5′ uçta özgül etiketlerin kullanımı, fragmanlar arasındaki amplifikasyondaki farklılıkları 19 azaltmaktadır. QMPSF, hızlı, göreceli olarak ucuz ve 15-20 hedef içeren kopya sayısı değişimlerini saptayabilen tek basamaklı otomatize bir yöntemdir3. 2.3.3.5. “Arrayed Primer Extension” Yöntemi Diğer bir girişimsel olmayan prenatal tanı yöntemi ise “arrayed primer extension (APEX) microchip assay”dir. Bu yöntemle geniş bir aralıkta mutasyon taraması yüksek işlem hızı ile yapılmaktadır. APEX yöntemi, 5′ ucundan cam yüzeye sabitlenmiş ve 3′ ucu enzimatik uzama için serbest olan 20-25 bç uzunluğunda oligonükleotitler kullanılarak iki boyutlu mikroçip üzerinde gerçekleştirilmektedir. Tek nükleotit tepkimesi olan bu yöntem, bilinen mutasyonların belirlenmesi için kullanılmaktadır. Problar mutasyon bölgesinin başlama yerinden sadece bir nükleotit öncesinde sonlanırlar. Hibridize olmuş tek iplik PCR hedef dizisinin varlığında probun 3′ ucunun tek nükleotit uzaması, hedef DNA’nın bir sonraki bazıyla eşleşebilen floresan işaretli tek dideoksinükleotitlerin (ddNTP) eklenmesini kolaylaştırmaktadır. Bu da mutant ve normal alellerin ayrımını sağlamaktadır. Her mutasyon için çip üzerine iki oligonükleotit prob sabitlenmektedir. Yapılan bir çalışmada, beta lokusunda 11 SNP bölgesinin haplotip analizi bu yöntemle bakılmıştır. Çalışılan çiftler aynı tip beta talasemi mutasyonuna sahip olup, babadan kalıtılan mutant alelin yanı sıra nornal alelin varlığı da yedi maternal plazma örneğinin altısında tespit edilmiştir47. 2.3.3.6. “PNA Nucleic Acid Clamp” Yöntemi Günümüze kadar yapılan çeşitli çalışmalardan birisi peptit nükleik asit kıskacı (peptide nucleic acid clamp-PNA) deneyidir. Beta talasemide yapılan bir çalışmada normal maternal alelin amplifikasyonu baskılanması için nükleik asit kıskaçları kullanılmış ve mutant amplifikasyonu artıracak bir optimizasyon yapılmıştır48. 2.3.3.7. “MALDI-TOF” Kütle Spektrometresi Son dönemlerde “MALDI-TOF MS” yüksek üretim teknolojisi kullanılarak nükleik asitlerin analizi niteleyici ve niceleyici olarak yapılabilmektedir. Gebelerin dolaşımındaki fetal DNA ve bunun yanında kanser hastalarındaki tümör DNA ve 20 RNA’ların analizinde kullanışlı bir teknoloji olarak kabul edilmektedir. Bu sistemle nükleik asitlerin moleküler ağrılıkları doğrudan ve doğru bir şekilde ölçülebilmektedir. Son dönemlerde bu yöntem Trizomi 21 gibi anöploidilerde SNP’lerin analizleri ile karyotiplemeye seçenek bir teknik olarak kabul edilmektedir49. 2.4. Maternal Dolaşımdaki Serbest Nükleik Asitler Dolaşımdaki DNA’nın varlığı artık bilinen bir durum olmasına rağmen, moleküler ve biyolojik yönü halen araştırmaların erken safhalarında bulunmaktadır. Araştırmalar, dolaşımdaki nükleik asitlerin doğasıyla ilgili pek çok temel soruların cevabının bulunması için önemlidir. 2.4.1. Maternal Plazmadaki Serbest Fetal DNA Kaynağı Serbest fetal DNA’nın maternal plazmadaki sürpriz keşfinden sonra, bu DNA hakkında pek çok bilgi edinilmiştir22. Serbest fetal DNA’nın dolaşıma verilmesinin kaynakları hakkında çeşitli düşünceler mevcuttur. Plasenta, fetal hematopoetik hücreler ve fetüsün kendisi plazmadaki fetal DNA’nın kaynakları olarak düşünülmektedir20. Maternal dolaşımdaki en baskın fetal DNA kaynağının plasenta olduğu pek çok araştırmacı tarafından kabul edilmektedir. Konsepsiyon sonrası 28-30 günden önce fetomaternal dolaşımın belirlenememesi, fetal DNA’nın trofoblastlardan köken aldığını düşündürmektedir. Serbest fetal DNA’nın plasentadan köken aldığı yapılan çalışmalarla gösterilmiştir50. Serbest fetal DNA’nın plasentada çok fazla miktarda bulunmasının yanında, tek kaynağın plasenta olmadığı düşünülmektedir. Fetal hematopoetik hücreler de fetal DNA havuzuna bir miktar katkı sağlamaktadır. Fetal eritroit hücrelerin gebelerin plasmasında bulunduğu gösterilmiştir51-53. Fetal eritroit hücrelerin maternal dolaşımdaki varlığı, az olsa bile maternal plazmaya serbest fetal DNA verme potansiyelinin bir göstergesi olduğu öne sürülmektedir54. 2.4.2. Fetal DNA Serbestleşme Mekanizmaları Serbest fetal DNA’nın dolaşıma verilmesi ile ilişkili mekanizmalar nekroz, ve/veya fetal/plasental hücrelerin apopitozu, fetal DNA’nın aktif sekresyonu veya terminal farklılaşması olarak bildirilmektedir55. Bu üçlü içerisinde apopitoz, en olası aday olarak görülmektedir. Apopitoz, genomik DNA’nın parçalara ayrılması ile karakterize edilmektedir. Bu rasgele gerçekleşen bir süreç değildir ve DNA’nın çeşitli 21 boyutlarda parçalara ayrılması ile sonuçlanmaktadır. Çeşitli yöntemlerle maternal dolaşımdaki sağlam fetal hücrelerin aktif apopitoza gittikleri gösterilmiştir56,57. Fetal DNA’nın apopitoz yolu ile plasentadan köken aldığının başka bir kanıtı da oksidatif stressin trofoblastik doku üzerine etkilerini gösteren bir in vitro model çalışmasıdır. Tjoa ve ark.58 yaptıkları çalışmada hipoksi-reoksijenasyon durumunda dokuda serbest total DNA miktarının arttığını gözlemişlerdir. Bu durum Kaspaz-3’ün artan aktivasyonu ile hücre apopitozunun artışı sonucu ortaya çıkmıştır. Hücreden serbest fetal DNA’nın ortama verilmesi ve apopitozun azalması, ortama antioksidan vitaminlerin konulması ile gözlenmiştir. Fetal DNA’nın büyük çoğunluğunun apopitotik cisimcikler olarak bilinen membrana bağlı veziküllerde dolaşımda olduğuna inanılmaktadır. Fetal DNA’ların maternal dolaşımda bu durumda kısa süreli kararlı olarak bulunduğu açıklanmıştır54,55. 2.4.3. Maternal Plazmadaki Fetal DNA’nın Zenginleştirilmesi ve Saptanması Serbest fetal DNA’nın doğru ölçümü, maternal örneklerin ilk toplama işleminden başlayarak, en son ölçüm basamağına kadar pek çok etmenlere dayanmaktadır. Bu etmenlerden birisi kanın alındığı tüpün içeriği, bekleme süresi ve zenginleştirme işlemidir. Fetal DNA’nın zenginleştirme işlemi 2 temel biçimde yapılabilmektedir; birisi serbest fetal DNA’nın zenginleştirilmesi, ikincisi de maternal kandaki fetal hücrelerin zenginleştirilmesidir. Fetal DNA’nın zenginleştirme işleminde boyut fraksiyonlama yöntemi kullanılmaktadır. Bu yöntemle maternal kontaminasyonu önlemek ve maternal plazmadaki fetal DNA miktarını artırmak amaçlanmaktadır. Uygulanan boyut fraksiyonlama işlemi ile 500 bç’den büyük boyutlarda bulunan serbest maternal DNA, ortamdan uzaklaştırılmaktadır. Böylece 300 bç’den küçük boyutlardaki serbest fetal DNA, ortamda fazla bulunmaktadır. Bu yöntemle gebeliğin ilk evrelerinden (4. hafta) itibaren, dolaşımdaki serbest fetal DNA derişimlerinin zenginleştirilmesi, paternal gen mutasyonlarının tanımlanmasındaki duyarlılığı arttırdığı gösterilmiştir6. Yüz bin anneye ait hücre (1 mL kan) başına, en fazla fetüse ait 1 hücre düştüğünü kabul eden fikir birliği göz önüne alındığında; fetüse ait kromozom anomalilerinin 22 tespitine yönelik FISH analizi yapabilmek için kaçınılmaz olarak, birtakım hücresel zenginleştirme yöntemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Zenginleştirmenin altında yatan genel strateji, sadece fetüse ait hücreleri içeren saf bir örnek elde etmekten çok, çoğunluğunu fetüse ait hücrelerin oluşturduğu bir örnek elde etmektir. Zenginleştirmeden sonra dahi çoğu hücreler anne kaynaklıdır. Ancak % 0,1’lik fetüse ait hücre sıklığı bile, kromozom özgül problarla yapılan FISH yöntemiyle fetüse ait anöploidilerin etkin analizine izin vermektedir59. Zenginleştirme, genellikle ilk olarak yoğunluk farkı (dansite gradiyenti) ya da protein ayırma teknikleriyle yapılır. Bazı gruplar, sadece tekli fikol dansite gradiyenti ile nispeten basit zenginleştirmeden sonra fetüse ait tanının mümkün olduğunu savunurken; diğer grupların çoğu, daha ileri zenginleştirme yöntemlerinin gerekli olduğuna inanmaktadırlar. Başlangıç yaklaşımı olarak flow sitometri ya da Manyetik etkinlikli Hücre Ayrıştırma Yöntemi (MACS) kullanılabilir. Her iki teknik de pozitif ayıklama ya da negatif ayıklama kapasitesine sahiptirler. Flow sitometrinin birçok çalışmada faydası ispatlanmıştır, fakat bu teknoloji MACS’ye göre daha pahalıdır ve kullanımı daha zordur. MACS’nin seçeneksel bir kullanımında ise 50 nm’lik manyetik bilyeler ile birleştirilmiş antikorlar, zenginleştirilmek istenen hücrelere doğru yöneltilir. Çözeltideki hücreler bu manyetik alandaki bilyeler tarafından alıkonur (pozitif ayıklama). Sorgulanan antijenden yoksun olan hücreler ise bilyelere bağlanmazlar; manyetik alanda tutulmazlar ve engelsiz geçip atılırlar. Manyetik alanın serbest bırakılmasından sonra bilyelere bağlı hücreler, artık bir sonraki analiz için toplanabilir. Ayrıca bunun tersi de yapılabilir; istenen hücrelerin serbest geçişine izin verilip, istenmeyen hücrelerin manyetik alanda tutulması sağlanabilir. MACS’nin avantajı, Floresan Etkinlikli Hücre Ayrıştırma Yöntemi (FACS) ile karşılaştırıldığında daha ucuz olması ve kullanımının kolaylığıdır. Bahsedildiği gibi, MACS fetüse ve anneye ait hücreler arasındaki fiziksel farklılık temeline dayanır. Diğer bir zenginleştirme yaklaşımı ise MACS ile birlikte yapılan zıt akım teknolojisidir (yüklü akımla ayrıştırma tekniği). Bununla birlikte, en uygun belirlenememiştir59. 23 zenginleştirme yaklaşımı henüz 2.4.4. Fetal DNA’nın Saptanmasında Seçeneksel Yöntemler Bugüne kadar yapılan pek çok dolaşımdaki fetal DNA çalışmalarında fetal belirleyici olarak Y-komozomuna özgü diziler kullanılmıştır. Klinik deneylerin geneline uygulanabilmesi için cinsiyet fenotipte değişim oluşturmaktadır60. Fetüs veya plasenta ve annenin DNA metilasyonu farklılıklarını tanımlayarak, maternal plazmada hem maternal hem de paternal fetal aleller tespit edilebilmektedir. Bu teknikle kalıtılan farklı paternal ve maternal metilasyona sahip lokuslara bakılmaktadır61. Maternal plazmadaki ilk fetal DNA belirteci olarak kromozom 18 üzerinde bulunan maspin geni tanımlanmıştır62. Maspin, maternal lökositlerde metilenmiş ama plazmada hipometilasyona uğramıştır. Bu çalışmada maternal kanda saptanan hipometilasyona uğramış plasental maspin geni, üç aylık dönemlerdeki cinsiyeti belirleyen bölge dizisi (SRY) derişimleriyle orantılı bulunmuştur. Yapılan tekli nükleotit polimorfizmi (SNP) çalışmalarıyla hipometillenmiş maspin geni kaynağının plasenta olduğu kanıtlanmıştır. Diğer gen dizilerinde de anne ve bebek arasındaki epigenetik düzenlenmelerin farklılığına bakılabileceği düşünülmektedir. Girişimsel olmayan fetal DNA tanımlanmasında diğer bir seçeneksel yöntem de tekli alel baz uzama tepkimesi (SABER) ve bunu takip eden kütle spektrometresidir (MS). Bu yöntemle maternal serumdaki babadan fetüse kalıtılan alellerdeki tek nokta mutasyonları saptanabilmektedir63. Teorik olarak bu şekilde bir teknik, anneyi fetüsten ayıran tek bir nokta mutasyonuna da genetik bozukluklara da geniş bir spektrumda bakabilmektedir54. 2.4.5. Maternal Plazmadan Fetal DNA’nın Temizlenmesi Doğumdan hemen sonra sağlıklı gebelerde maternal plazmadaki serbest fetal DNA’nın temizlenmesinin çok hızlı gerçekleştiği, hatta fetal hücrelerin plazmadan temizlenmesinden daha hızlı olduğu yarı ömrünün 17 dakika. (aralık 4-30 dakika.) olduğu gösterilmiştir64-66. Yapılan çalışmada, pek çok kadında doğumdan sonraki iki saat içinde dolaşımdaki fetal DNA saptanamamaktadır. Dolaşımdaki, fetal DNA’nın temizlenmesinde rol alan potansiyel mekanizmalar arasında plazma nükleazı, hepatik 24 temizlenme, renal temizlenme ve maternal hücrelerle etkileşim sonucunda fetal DNA’nın degrade olması yer almaktadır. Fetal DNA’nın maternal plazmadan temizlenmesinde plazma nükleazının rolü üzerine yapılan çalışmada, maternal kan örneklerine 37ºC’de 2 saat süreyle plazma nükleazı ile işlem yapılmıştır. Sonuçlara bakıldığında üç örneğin plazma fetal DNA derişim değerleri başlangıç değerlerinden % 90’dan büyük bulunmuştur. Yedi örneğin inkübasyondan önceki değerlerinin % 31-74 derişimlerde olduğunu belirtmişlerdir. Bu veriler, bize plazma nükleazının dolaşımdaki fetal DNA’nın uzaklaştırılmasında kısmen bir rol aldığını göstermektedir. Bunun yanında bu çalışma in vitro bir çalışma olduğu için, in vivo durumu açıklayamamaktadır66. Dolaşımdaki fetal DNA’nın temizlenmesinde diğer bir olası mekanizma da karaciğer tarafından dolaşımdaki fetal DNA’nın temizlenmesidir67. Karaciğerin temizleme işlevini açıklayan diğer bir çalışmada da Gauthier ve ark.68 farelerde mononükleozomların dolaşımdan temizlenmesini çalışmışlar ve dolaşımdan temizlenen % 71,0-84,7 nükleozomun karaciğerde konumlandığını göstermişlerdir. Diğer bir seçeneksel temizleme mekanizmasının da, dolaşımdaki serbest fetal DNA’yı yabancı bir cisim olarak algılayan ve ortadan kaldıran dalak ve maternal dolaşımdaki lenfositler gibi maternal kaynaklı immünolojik sistemler olduğu düşünülmektedir6. 2.5. Anne Kanında Fetüse Ait Hücreler Çeşitli dokulardan kaynaklanan fetüse ait hücreler, çoğunlukla plasentanın intervillöz boşluğunda görülmekte ve embriyon/fetüse ait hücreler anne kanına geçmektedir. Fetüse ait kan hücrelerinin anne dolaşımına geçişinin fetüsten anneye kanama sonucunda olduğu düşünülmektedir. Ancak bunun mekanizması henüz açıklanmamıştır. Bu kanamaların plasentanın normal gelişiminin bir parçası mı ya da travmadan kaynaklanan bir olay mı olduğu bilinmemektedir59. Gebelik esnasında, maternal dolaşımda var oldukları gösterilen fetüse ait hücreleri kullanarak girişimsel olmayan doğum öncesi tanı yürütülmek isteniyorsa bu hücrelerin zenginleştirilmesi, tanısı ve analizi mutlaka gereklidir. Kromozom kaynaklı ve Mendelian anomalilerin tanısı için fetüse ait çekirdekli hücreler elde edilip, kromozom 25 özgül problar kullanılarak FISH yöntemiyle interfaz hücre analizi yapılabilmektedir. Tanıya yönelik yeterli sayıda hücre elde etmek için özgül bir hücre tipi hedeflenip az miktardaki fetüse ait hücrenin zenginleştirilmesi sağlanmalıdır. Çalışılmış ve halen çalışılmakta olan hücre tipleri arasında trofoblastlar, beyaz kan hücreleri (lenfoblastlar, granülositler), eritroblastlar, hematopoetik kök hücreler yer almaktadır. Anne kanındaki fetüse ait hücrelerin rutin doğum öncesi genetik tanıda kullanılabilmesi için bazı ölçütler sağlamalıdır. Bunlar; tüm gebe kadınların kanında gebeliğin erken dönemlerinde, yeterli miktarda bulunmaları, bir sonraki gebelikte anne kanındaki varlıklarını devam ettirmemeleri, maternal hücrelerden ayrımlarını sağlayacak kendilerine özgül belirteçleri olmasıdır24,59. 2.5.1. Maternal Dolaşımda Fetüse Ait Hücrelerin Sıklığı Fetüse ait hücrelerin annenin periferik kanındaki sıklığı hakkında farklı veriler vardır. Literatürde geniş bir aralık rapor edilmiştir; bu aralık 5000’de 1 çekirdekli hücreden 108’de 1’e kadar uzanır. Bu sıklığı etkileyebilen faktörler şunları içerir: Analiz edilen hücre tipi, kan örneğinin alındığı gebelik yaşı ve fetüse ait hücre topluluğunu zenginleştirme, tanıma ve rakamlarla belirtmede kullanılan yöntemlerin doğruluğudur. Anne kanındaki fetüse ait hücre sayısının arttığı bildirilen durumlar; gebeliğin ilerlemesi, toksemi, düşük, sezaryen, amniyosentez, fetüs ve plasenta karyotipinin anormal olduğu gebelikleri içerir. Anne kanında nispeten az miktarda fetüse ait hücre bulunmaktadır. En sık tespit edilen değer, anne kanının mililitresine 1 hücre düştüğü yönündedir. Fetüse ait çekirdekli hücrelerin anne kaynaklı hücrelere oranının tespiti, öncelikli olarak PCR ya da FISH kullanılarak Y kromozomu için DNA analizine dayanmaktadır. Fetüse ait hücrelerin anne hücrelerine oranı, 1/50.000’den 1/10.000.000’a uzanmaktadır. Kesin bir sayı henüz belirlenmemiş olsa da çoğu araştırmacı yaklaşık 100.000 anne hücresi başına 1 fetüs hücresi düştüğü fikrine katılmaktadır. Birçok araştırmacı kimyasal temele dayanan veya cinsiyet belirleyici özgül dizileri içeren çeşitli floresan teknikler kullanarak fetüse ait çekirdekli hücrelerin annenin çekirdekli hücrelerine oranlarını hesaplamışlardır. Bir grup araştırmacı ölçümsel PCR kullanarak 16 mL anne kanı örneğinin 19 fetüse ait DNA zinciri içerdiğini öne sürmüşlerdir59. 26 2.6. Klinik Tanıda Fetal DNA’nın Kullanım Alanları 2.6.1. Fetal Cinsiyet Tayini Prenatal fetal cinsiyet tayini, belirli bir cinsi etkileyen ciddi genetik bozukluk riski taşıyan gebelere uygulanmaktadır. Günümüzde geleneksel girişimsel testlerden en çok kullanılan amniyosentez ve koriyonik vilüs örneklemesinin % 0,5-1 kadar düşük riski taşımaktadırlar5. Maternal dolaşımdaki serbest fetal DNA, girişimsel olmayan prenatal tanı testlerinin gelişmesine yol açmış olup, fetal cinsiyet tayininde gebelik için herhangi bir risk bulunmamaktadır69. Erken fetal cinsiyet tayini, konjenital adrenal hiperplazi gibi çeşitli X’e bağlı geçiş gösteren hastalıkların prenatal tanısı için önemlidir23,70-73. Dushene musküler distrofi ve hemofili gibi diğerleri için de maternal kandan cinsiyet tayini kullanışlı ve doğru bir yöntem olarak kabul görmektedir24. Kabul görme nedenleri arasında girişimsel yöntemlerin risklerini taşımaması ve klinik koruyuculuğu arttırması yer almaktadır54. Fetal cinsiyetin doğru olarak tanımlanmasında en erken gebelik yaşı, farklı çalışmalarda değişim göstermiştir. Değişik varyasyonlar olmasına rağmen raporlar SRY geni için RT-PCR amplifikasyonu ile fetal cinsiyetin 7. haftada % 80 doğrulukta ve 9. haftada ise % 100 doğrulukta saptanabildiğini göstermektedir54,70,74. Fetal DNA cinsiyet tayininde Y-kormozomuna özgül dizilerin belirlenmesi, fetüsün erkek; bu dizilerin bulunmaması fetüsün dişi olduğu anlamına gelmektedir. SRY, DYS14 ve DAZ gibi Y-kromozomuna özgü diziler cinsiyet tayininde yaygın olarak kullanılmaktadır. Kuru maternal kan ile fetal Y dizilerini saptayan bir tanımlama yöntemi de 2003’te fetal cinsiyet tayini çoklu kopya DYS14 belirteç dizisini tanıyan Ykromozom kaynaklı TSYP (Testise özgü protein Y) geni kullanılmasıdır54,69,75. 2.6.2. Fetal RhD Genotiplemesi Yeni doğanda maternal alloimmünizasyon ve sonradan gelişen hemolitik hastalık için anne ve bebeği arasında RhD kan uyuşmazlığı potansiyel bir problem oluşturmaktadır. Rh (–) kan grubu beyaz ırkta % 15, siyahi Afrikalılarda % 3-5 sıklıkta, Asya popülasyonunda ise nadir olarak gözlenmektedir24,76. Bu nedenle Rh (–) gebe kadınlar prenatal çalışmalar için önemli bir grup oluşturmaktadır. 27 Rh (–) gebelerde fetal RhD tanımlanmasında maternal plazmadaki fetüs DNA’sının kullanımı yeni ufuklar açmıştır24,76. Geleneksel yöntemlerden (amniyosentez ve CVS gibi) farklı olarak girişimsel olmayan yöntem kullanıldığında feto-maternal kanama ve daha fazla sensitizasyon riski ortadan kalkmaktadır. Bu sayede sadece Rh (+) fetusa sahip gebelerde koruma amacıyla verilen anti-D immünglobulin, Rh (–) fetüse sahip gebelerin gereksiz yere anti-D immünglobulin alımını engellenmektedir. Geniş sayıdaki hasta serileriyle yapılan pek çok çalışma ile girişimsel olmayan prenatal RhD genotiplemesinin doğruluğu kabul edilmiştir. İnvaziv olmayan fetal RhD genotiplemesi rutin prenatal tanıda günümüzde İngiltere, Fransa ve Hollanda’da kullanılmaktadır24. 2.6.3. Fetal DNA ile Tek Gen Bozukluklarının Saptanması Maternal plazmadaki serbest fetal DNA’nın analizi; tek gen bozukluklarının prenatal tanısına zaman, doğruluk, güvenirlilik sağlaması yanında maddi yönden uygun olmasıyla da önemli fırsatlar sunmaktadır24,77. Geleneksel moleküler yöntemlerin kullanımıyla fetal DNA genotipinin belirlenebilmesi, gebeliğin erken evrelerinde mümkün olmaktadır. Günümüzde, ilk üç aydaki girişimsel olmayan analiz yöntemleri arka plandaki maternal DNA nedeniyle fetal DNA’nın belirlenmesindeki duyarlılık ve özgüllüğü sınırlamaktadır (Şekil 14)7. Buna rağmen maternal plazmadaki fetal DNA’nın zenginleştirilmesi, testlerin gücünü arttırılabilmekte ve yarı niceleyici analizlere izin vermektedir. Akondroplazi, hemoglobinopatiler, konjenital adrenal hiperplazi, kistik fibroz, Huntington hastalığı, Miyotonik distrofi gibi giderek genişleyen bir çeşitlilikte kalıtsal hastalıkların test edilmesine olanak sağlamaktadır77. A B Şekil 14. Dolaşımdaki fetal DNA’nın tek gen bozukluklarının prenatal tanısında kullanımı. (A) Fetal DNA’nın maternal dolaşıma salınımı. (B) Maternal plazmada fetal DNA7. 28 Fetal DNA’nın maternal dolaşıma salınımı öncesinde babadan (kırmızı) ve anneden (yeşil) kalıtılan DNA molekülleri eşittir (Şekil 14A)7. Maternal plazmada fetal DNA molekülleri arka planda maternal DNA dizilerinin bulunduğu bir ortamda dolaşırlar. Fetüsün anneden aldığı fetal DNA alelleri (yeşil) arka plandaki maternal dizi ile aynı genetik özelliktedir. Fetüsün babadan aldığı alel (kırmızı) ise maternal plazmada fetüsün plazmada ayırt edilebilecek bir özgüllük kazandırmaktadır (Şekil 14B)7. 2.6.3.1. Hemoglobinopatiler Günümüzde pek çok grup hemoglobinopatilerin girişimsel olmayan prenatal tanısını geliştirebilmek için çalışmalar yapmaktadır3. Bilindiği üzere genellikle beta talasemilerde olduğu gibi bazı mutasyonlar belirli etnik gruplarda bulunmakta ve risk altında bulunan birçok çift aynı mutasyonu taşımaktadırlar. Bu durumda babadan kalıtılan mutasyonun girişimsel olmayan yöntemle saptanmasının bir anlamı olmamaktadır. Maternal plazmada babadan kalıtılan tekli nükleotit polimorfizmlerinin (SNP) varlığının araştırılması, başka bir seçenek oluşturmakta ise de plazmada maternal DNA’nın çok fazla miktarda olması, bu tür yöntemlerde özgüllük ve duyarlılığın çok yüksek olmasını gerektirmektedir3. İnsanoğlunda en sık görülen ve büyük bir halk sağlığı problemi oluşturan tekli gen bozuklukları arasında talasemi gelmektedir. Talasemi kuşağı özellikle Akdeniz bölgeleri, Orta Doğu, Hindistan’ın bazı kesimleri, Afrika ve Güney Çin’in Tayland’a uzanan bölgelerini de içine almaktadır. Bu ülkelerden göç alan ülkelerde de bu hastalığa yoğun olarak rastlanmaktadır6. Bugüne kadar hemoglobin geninde beta talasemiye neden olan 400’e yakın mutasyon tanımlanmıştır78. Beta globin geni, kromozom 11’in kısa kolu üzerinde beta benzer gen aile kümesinde yer alan yapısal bir gendir. Beta talasemiye neden olan çoğu nokta mutasyonu olup, beta geninin işlevsel olarak önemli bölgelerinde yer almaktadır. Diğerleri delesyon veya nükleotit eklenmesi şeklindedir79. Beta globin genindeki anormaliler hemoglobinin yapısındaki globin zincirlerinden biri veya daha fazlasının 29 sentezinin eksikliğine neden olmaktadır. Sonuçta, eritrositlerin hücre içi hemoglobin miktarları azalmakta (hipokromi) ve boyutları küçülmektedir (mikrositoz)6. Gelişmiş Batı ülkelerinde sıklığın az olmasına rağmen gelişmekte olan ülkelerde endemik olan bu hastalık, ülkelere önemli ölçüde maddi yük getirmektedir. Hemoglobinopatiler için korunmada uygulanan bir önemli basamak, homozigot ve çifte heterozigot gebeliklerin saptanarak gebeliğin sonlandırılmasını sağlamaktır. Günümüzde beta talaseminin kesin tanısı moleküler yöntemlere dayanmaktadır. DNA temeline dayalı yöntemler; DNA kaynağı olarak amniyon sıvısı, koriyonik vilüs örneği veya fetal kan örneği kullanmaktadır. Prenatal tanının yapılamsında fetal DNA eldesi için kullanılan yöntemlerin girişimsel olması ve bu yöntemlerin % 0,5-1 oranında komplikasyon riski oluşturması nedeniyle bu yöntemlerin girişimsel olmayanlarla yer değiştirmesi gerektiği fikrini öne çıkarmıştır. Bu yaklaşımdan dolayı fetal hücrelerle yapılan çalışmalardan ilki Cheung ve ark.51 1996’da beta talasemilerde “Alele Drop Out” yöntemi ile maternal kandan izole edilmiş fetal eritroblastlarla yaptığı çalışmadır. Talasemide fetal hücrelerle yapılan ikinci çalışma da maternal kandan izole edilmiş fetal eritroblastlarla tek hücre PCR yöntemi kullanılan çalışmadır80,81. 2.6.4. Plazma DNA Kimerizmi Plazma DNA kimerizmi, tümör kaynaklı DNA veya fetal kaynaklı DNA gibi yabancı genetik materyallerin, bazı insanların dolaşımındaki keşfinden bu yana, yeni bir kavram olarak görülmektedir. DNA kimerizmi kavramı, mesane kanseri ve böbrek transplant hastalarının idrarındaki DNA’yı saptama sırasında geliştirilmiş ve kişide genetik olarak farklılık taşıyan hücrelerin bulunmasıyla tanımlanmıştır82,83. Günümüze dek, insan dolaşımında çok çeşitli plazma DNA kimerizmleri bulunmuştur. Bu kimerizmlerin kökeni tümör ve fetal kaynaklı olup ayrıca 1998’de bildirilen karaciğer ve böbrek transplant hastalarının plazmalarında bulunan verici kaynaklı DNA’lardır23. Plazma DNA kimerizmindeki bulgular, tanıda, görüntülemede ve hastalığın takibinde belirteç olarak kullanıldığından beri, klinik uygulamalarda ayrıca bir önem kazanmıştır. 30 2.7. Fetal DNA Derişimlerini Arttıran Hastalıkların Saptanması Fetal DNA derişimleri gebeliğin değişken şartlarından etkilenmektedir. Bazı araştırmacılar fetal DNA derişimlerindeki değişimlere bakarak bunun gebelik komplikasyonundan mı yoksa fetal anöploidi kaynaklı mı olduğunu araştırmışlardır24. 2.7.1. Pre-Eklampsi Preeklampsi, gebeliğe bağlı hipertansiyon (gebeliğin 20nci haftasından sonra en az iki kez sistolik basınç >140 mm Hg veya diastolik basınç >90 mm Hg olması) ile birlikte proteinüri (>3 g/gün) bulgusu ile tanımlanmaktadır. Preeklampsili gebelerin plazma DNA derişimlerindeki artışı ve bu durumun tanısında dolaşımdaki DNA düzeylerinin kullanılabilir bir belirteç olabileceği bildirilmiştir24. Benzer başka bir çalışmada preeklampsili gebelerde plazma DNA düzeyinin artışı gösterilmiş fakat gelişme geriliği gösterilememiştir. olan, preeklampsi Preeklampsinin olmayan patogenezi gebe plazmalarında halen bu durum anlaşılamamıştır. Uterus damarlarındaki bozulma ile vilüs trofoblastları zarar görmekte ve sonuçta hücre hasarı veya apopitoz oluşarak DNA’nın maternal dolaşıma geçtiği düşünülmektedir. Maternal plazmadaki fetal DNA’nın plasental hasarın bir belirteci olarak preeklampsi şiddetiyle fetal DNA düzeyleri arasındaki ilişkisinin incelenmesi sonucunda fetal DNA düzeyi ile proteinüri ve hipertansiyon arasında güçlü bir ilişki ortaya konmuştur24. 2.7.2. Anöploidiler Fetal anöploidilerin girişimsel olmayan prenatal tanı ile saptanması, özellikle Trizomi 21 için çözümlenmesi gereken bir konu olarak görülmektedir. Fetal DNA’nın maternal plazmada dolaşımdaki total DNA’nın sadece % 3-5’ini oluşturması, fetal DNA’nın fetal anöploidileri saptamak için kullanılabilecek kısa ardışık tekrarların (STR) analizi veya tek nükleotit polimorfizmlerinin (SNP) uygulanmasını güçleştirmektedir. Bu sınırlamalar seçenek olarak başka yöntemlere ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Günümüzde en iyi seçeneğin maternal plazmadaki plasentadan köken alan serbest fetal mRNA’nın varlığı olarak görülmektedir. Hong-Kong’taki araştırma grubu tarafından ortaya konan bu yöntemde temel avantaj, herhangi bir maternal 31 dokuda sentezlenmeyen plasentaya özgü mRNA türlerinin seçiminin mümkün olmasıdır7. Şekil 15. PLAC4 geni için serbest fetal RNA’nın trizomi 21’de analizi84. Kromozom 21 üzerinde bulunan plasentaya özgül gen (PLAC4) ile bu genin konumu itibarı ile Trizomi 21 tanısında önemli olabileceği düşüncesiyle pek çok çalışmalar yapılmıştır7. PLAC4 geni mRNA’sı ile yapılan niceleyici çalışmalar, yeterli bilgi vermediğinden, MS’nin kullanımı ile fetal nokta mutasyonlarının saptanmasında başarı gösterilmiştir. Kromozom 21 düzeylerini belirtmek için PLAC4 geni üzerindeki SNP bölgeleri kullanılmıştır. Fetüsün SNP için heterozigot olduğu olgularda PLAC4 mRNA kopyaları her bir alelden eşit oranda gelmekte (1:1 oranı) ve normal ploidi göstermektedirler. Anöploidi varlığında ise bu oran 2:1 olmaktadır (Şekil 15)84. Fetal DNA’da kromozom 21 kaynaklı DNA dizilerinin kantitasyonu kromozom dozaj yöntemi olarak tanımlanan fetal DNA’daki referans bir dizi ile karşılaştırılarak yapılmaktadır. Normal gebeliklerde kromozom 21 oranı 2:2 iken trizomi 21 olgularında bu oran 3:2 olarak saptanmaktadır85. Epigenetik düzenlenmeler, DNA’daki somatik değişimler olup genetik diziyi değiştirmemekte, fakat gen ifadesine etki etmektedir. Bu bilgi çerçevesinde serbest fetal DNA epigenetik düzenlemelerinin saptanması fetal anöploidilerin tanısında bir araç olarak kullanılmaya başlanmıştır. Epigenetik düzenlemeler içerisinde en çok açıklanan düzenlenmeler, CpG adacıklarındaki sitozin metilasyonudur. Genetik dizinin hipermetilasyona uğraması genetik olarak ifade edilememesine neden olmaktadır. İkinci 32 X kromozomunun epigenetik mekanizmalarla gen ifadesinin susturulması buna bir örnektir. Şekil 16. Trizomi 18’de Maspin geni çalışması84. Maternal ve fetal DNA arasında metilasyondan kaynaklanan epigenetik farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılık, aynı nükleotid dizisine sahip serbest fetal DNA ve maternal DNA parçaları arasında ayrımı sağlamaktadır. Bu özellikten yararlanılarak kromozom 18 üzerinde yer alan Maspin genindeki fetal ve maternal metilasyon durumları arasındaki farklılık araştırılmıştır. Bu genin promotor bölgesi plasentada metillenmediği halde, maternal kanda hipermetilasyona uğradığı belirlenmiştir. Fetal DNA dizileri sitozinlerin metillenmesindeki farklılığa bağlı olarak maternal DNA dizisinden MS ile kolayca ayrılabilmektedir. Maspin geni kromozom 18 üzerinde olduğundan araştırmacılar Trizomi 18 saptanmasında bu genin kullanılabileceğini düşünmüşlerdir. Trizomi 21 için belirlenen yöntemde olduğu gibi gen üzerinde bulunan SNP’lere göre benzer tanımlama kullanılmaktadır. Normal olgularda 1:1 oran ve anöploidi olgular için de 2:1 oranı belirlemişlerdir (Şekil 16)84. Analizlerde bu genin promotor bölgesinde A/C değişimi kullanılmıştır84. 33 3. GEREÇ VE YÖNTEM 3.1. Gereç ve Kimyasal Maddeler 3.1.1. Gereçler · Santrifüj (Eppendorf 5403) · Vorteks (Nüve NM 110) · Mikro Santrifüj (Beckman Microfuge E) · Otomatik Pipet (Gilson P-2, P-10, P-20, P-100, P-200, P-1000) · Deney tüpleri (0,2 mL ve 1 mL’lik Axigen) Elektroforez Güç Kaynağı (Bio-Rad Power PAC 300, Pharmacia Electrophoresis Power Supply EPS 500/400) · Elektroforez Tankı (Bio-Rad Mini Protean II Cell, Bio-Rad Sub-Cell) · Isı Döngüleyici (Eppendorf, Perkin Elmer GeneAmp PCR 9600) · Light Cycler LC 480 (Roche Diagnostic) · Otomatik MagNa Pure LC (Roche Diagnostic) · Saf Su Cihazı (Millipore) 3.1.2. Kimyasal Maddeler · Primer (Oligonükleotitler) (METİS Biyoteknoloji, Ankara) · Floresan İşretli Prob (TIB-MOLIBIOL, Almanya) · LightCycler HRM kiti (Roche) · QIAamp DNA Mini Blood Kit (Qiagen) · Magna Pure Large Volume Kit (Roche) · TaqMan prob master kit (Roche) · Taq Polimeraz (Sigma) · dNTP’ler (Roche) 34 Diğer kullanılan kimyasal maddeler analitik saflıkta olup Merck, Roche, firmalarından sağlanmıştır. Çözeltiler steril saf su cihazından alınan suyla hazırlanmıştır. 3.2. Örnek Toplanması ve İş Akış Şeması Koriyonik vilüs işlemi öncesi prenatal tanı amacıyla Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı’na gelen çiftlerden rızaları alınıp onam formu doldurulduktan sonra 5 mL’lik EDTA’lı tüplere 10 mL tam kan alınmıştır. Fetüslerin fenotipik cinsiyeti doğumdan sonra aileler telefonla aranarak doğrulanmıştır. Fetal DNA kantitasyonu yapılan gebeler, gebelik haftasına göre erken (6-21. haftalar) ve geç gebelik (18-38. haftalar) dönemi olmak üzere iki grupta incelenmiştir23. Ailelerin birimimize başvurmasından test sonuçlarının aileye aktarılmasına kadar geçen süreç şu sırayı izlemektedir; 35 3.3. Maternal Plazmanın Ayrımı ve DNA İzolasyonu 3.3.1. Maternal Plazmanın Ayrımı EDTA’lı tam kanlar 1-2 saat içerisinde 5500 rpm ve 9200 rpm’de 10 dakika iki aşamalı santrifüj işlemi ile plazmaları ayrılmıştır. Ependorf tüplerine 1 mL’lik paylar halinde bir kısmı DNA izolasyonu için -20°C’de, geri kalanı da -70°C’de saklanmıştır. 3.3.2. Ebeveyn ve Fetal DNA izolasyonu Maternal plazmanın 1 mL’si ile fetal DNA eldesi yapılmış, geriye kalan plazma -70ºC’de saklanmıştır. DNA izolasyonu iki farklı yöntemle yapılmıştır. QIAamp DNA Blood Mini Kit ve MagNA Pure otomatik DNA izolasyon cihazında MagNA Pure Large Volume DNA izolasyon kiti kullanılarak yapılmıştır. Anne ve babanın tam kandan MagNA Pure Large Volume DNA izolasyon kiti ile DNA izolasyonları yapılmıştır. 3.3.2.1. MagNa Pure LC Otomatik Fetal DNA İzolasyonu; Prensip: İzolasyon yöntemi manyetik boncuk teknolojisine dayanmaktadır. Örnekler kaotropik tuz ve Proteinaz K içeren özel bir tampon ile inkübe edilip parçalanmaktadır. Ortama manyetik cam parçacıklar eklenir ve örnekte bulunan total nükleik asitler bu parçacıkların yüzeyine bağlanırlar. Bağlanmayan kısımlar çeşitli yıkama basamakları ile ortamdan uzaklaştırılırlar ve saflaştırılan nükleik asitler düşük derişimli tuz tamponu ile ayrıştırılır. MagNA Pure LC ile DNA izolasyonu basamakları aşağıda şematik olarak gösterilmektedir: MagNA Pure LC Sistemi Sistem Şekil 17’deki kısımları içermektedir;86 - MagNA Pure LC Cihazı - Bilgisayar 36 Şekil 17. MagNa Pure LC kısımlarının görünümü86. Ayıraçlar · Proteinaz K · Parçalayıcı Tampon · Manyetik cam parçacıklar · İzopropanol · Yıkama Çözeltileri · Elüsyon Tamponu Yöntem MagNA Pure LC yöntemi aşağıdaki basamaklardan oluşmaktadır (Şekil 18)87, 1. İzole edilecek örnekler (tam kan veya plazma) 500 µL örnek kartuşuna yerleştirilir (Şekil 18-A). 2. Lizis/Bağlanma tamponu ilavesiyle hücreler parçalanarak DNA açığa çıkar, proteinler denatüre olur (Şekil 18-B). 37 3. Örneklere Proteinaz K ilavesiyle hücresel proteinlerin parçalanması gerçekleşir (Şekil 18-C) 4. Yüksek iyonik güçteki lizis/bağlanma tamponu, çeşitli tuz derişimleri ve izopropanol varlığında DNA, eklenen manyetik parçacıkların silika yüzeylerine bağlanır (Şekil 18-D). 5. Manyetik parçacıklara bağlanan DNA manytetik olarak lize uğramış diğer kısımdan ayrılır (Şekil 18-E). 6. Manyetik parçacığa bağlanmış DNA yıkama tamponlarıyla tekrar tekrar yıkanarak protein (nükleazlar), hücre membranları, heparin veya hemoglobin gibi PCR inhibitörlerinden uzaklaştırılır. Böylece tuz derişimi düşer (Şekil 18-F). 7. DNA ile bağlı manyetik parçacıklar yıkama tamponundan manyetik olarak uzaklaştırılırlar (Şekil 18-G). 8. Saflaştırılan DNA elüsyon kartuşunda 70ºC’de 100 µL elde edilir (Şekil 18-H). Şekil 18. MagNA Pure LC yöntem basamakları87. 38 3.3.2.2. QIAamp DNA Blood Mini Kit ile Fetal DNA İzolasyonu; Prensip: QIAamp DNA Kiti, kandan ve diğer vücut sıvılarından DNA izolasyonunu hızlı spin kolon veya vakum yöntemleriyle kolaylaştırmaktadır. Bu yöntemde fenol-kloroform ekstraksiyonu gerekmemektedir. DNA özgül olarak QIAamp silika-jel membrana bağlanırken DNA dışında istenmeyen bulaşı maddeler kolondan süzülmektedir. İki değerlikli katyonlar ve proteinler gibi PCR inhibitörleri, iki etkili yıkama basamağı ile uzaklaştırılır ve sadece saf olarak elde edilecek nükleik asitin ortamda kalması sağlanır. Nükleik asit, membrandan su veya kitle gelen tamponla ayrılır. QIAamp DNA kan teknoloji genomik, mitokondrial veya viral DNA’yı kandan ve ilişkili vücut sıvılarından elde ederek PCR’de ve blotlama yöntemlerinde kullanıma hazır hale getirmektedir88. Ayıraçlar · Proteaz Stok Çözeltisi · Tampon AL · Tampon AW1 · Tampon AW2 · Tampon AE Yöntem Yöntem aşağıdaki basamaklar doğrultusunda uygulanır (Şekil 19)88, 1. Su banyosu 54°C’ye ayarlanır. 2. 20 µL Qiagen Proteaz (Proteinaz K) 1,5 mL’lik ependorf tüpüne konur ve üzerine 200 µL örnek (tam kan, plazma, serum) pipetlenir. 3. Ependorf tüpüne 200 µL tampon AL eklenir, 15 saniye karıştırıp vortekslenir. 4. 56°C’de 10 dakika inkübe edilir. 39 5. Kısa santrifüj işleminden sonra 200 µL etanol (% 96-100) örnek üzerine ilave edilir, 15 saniye karıştırılır ve kısa santrifüj edilir. 6. Karışım QIAamp spin kolona aktarılır ve 8000 rpm’de 1 dakika santrifüj edilir. 7. Santrifüj sonrası kolonun altındaki toplama tüpü yenilenir ve eskisi atılır. 8. Kolona 500 µL tampon AW1 eklenir ve 8000 rpm’de 1 dakika santrifüj edilir. 9. Toplama tüpü değiştirilir ve kolona AW2 tamponu ileve edilerek 14000 rpm’de 3 dakika santrifüj edilir. Toplama tüpü değiştirilerek tekrar aynı devirde 1 dakika santrifüj edilir. 10. Kolon yeni bir santrifüj tüpüne konur ve 50 µL AE tamponu veya saf su ilave edilerek oda ısısında 1 dakika inkübasyona bırakılır. İnkübasyon sonrasında 8000 rpm’de 1 dakika santrifüj ile DNA kullanıma hazır hale gelmektedir. Şekil 19. DNA izolasyon yöntem basamaklarının şematize edilmesi88. 40 3.4. “Nested” PCR “Nested” PCR, tek bölge için iki çift PCR primeri kullanımı ile gerçekleşen bir yöntemdir (Şekil 20)89. İlk çift primer, ilgili bölgeyi amplifiye etmektedir. İkinci çift primer (iç içe geçmiş), ilk PCR ürününe bağlanarak ikinci bir ürünü oluşturur ki bu, ilk üründen daha kısadır. Bu stratejinin ardındaki mantık, az miktarda DNA ile etkin bir şekilde PCR yapmak ve yanlışlıkla başka bir bölge amplifiye olmuşsa ikinci kez diğer çift primerle de amplifikasyon yapmaktadır89. Şekil 20. “Nested” PCR basamaklarının gösterimi89. 3.4.1. “Nested” PCR ile Fetal Y Kromozom Tayini Prensip: Denatüre edilmiş maternal plazmada Y kromozomunun belirli bir bölgesine özgün primerler kullanılarak az miktardaki fetal DNA ile iki aşamalı PCR yapılmaktadır90. Ayıraçlar: Kullanlan ayıraçlar aşağıda belirtilmiştir. Primer dizileri Tablo 1’de gösterilmiştir. 41 · 10 x PCR Tamponu (10 mL) KCl 5 mmol/10 mL Tris-HCl pH 8,3 1 mmol/10 mL MgCl2 0,15 mmol/10 mL Jelatin 0,01 g/ 10 mL · 6 mM dNTP · Primer dizileri · Yükleme boyası (15 g Ficoll, 50 mg Bromfenol Mavisi, 10 mL Gliserol, 90 mL 1xTBE hepsinin bir arada ısıyla çözünmesi sağlanır. Çözünme işleminden sonra 1xTBE ile 100 mL’ye tamamlanır. · 10xTBE pH 8,25 (1 M Tris Baz; 121 g/L, 1 M Borik asit; 61,8 g/L, 0,2 M NaEDTA; 7,4 g/L) Çizelge 1. “Nested” PCR’de kullanılan primer dizileri. Birinci aşama Primerler Y1.5 5′-CTAGACCGCAGAGGCGCCAT -3′ Y1.6 5′-TAGTACCCACGCCTGCTCCGG-3′ İkinci aşama Primerler Y1.7 5′-CATCCAGAGCGTCCCTGGCTT-3′ Y1.8 5′-CTTTCCACAGCCACATTTGTC-3′ 42 Yöntem: Plazma Denatürasyonu: 200 µL maternal plazma 99°C’de 5 dakika denatüre edilmektedir. 10 dakika santrifüj işleminin ardından süpernatan alınıp temiz tüpe aktarılır ve PCR işleminde kullanılır. Protokol Günlük PCR Karışımı* 22,5 µL Primerler (10 pmol/ µL) 0,5 µL Taq polimeraz (0,25 Ü) 0,5 µL dNTP (6 mM) 0,5 μL Denatüre plazma 1 µL Toplam 25 μL *Günlük PCR Karışımı; 125 μL 10x PCR tamponu, 1 μL spermidin ve 874 μL saf su içermektedir. · İkinci aşamada, 1. PCR ürününden 1 µL kalıp olarak kullanılır. Çizelge 1’de görüldüğü gibi ikinci aşamada da kullanılan primerler farklıdır. · Birinci ve ikinci aşama için aynı PCR programı kullanıır; 95°C denatürasyon 15 saniye 60°C primer yapışması 30 saniye 72°C zincir uzaması 45 saniye 25 döngü amplifikasyon Görüntüleme: PCR işleminden sonra % 2’lik agaroz jel elektroforezi ile amplifikasyon kontrolü yapılmıştır. 5 μL PCR ürünü 5 μL yükleme boyası ile karıştırılarak 150 volt akımda 30 dakika yürütülmüştür. Agaroz jel etidyum bromid ile boyanarak UV translüminatörde incelenmiştir. 43 3.4.2. Multipleks “Nested” PCR ile Fetal X ve Y Kromozom Tayini Prensip. Fetal cinsiyet tayini multipleks PCR ile X kromozomuna özgün ATL1 geni ve Y kromozomuna özgün SRY dizileri kullanılarak uygulanmıştır91. Ayıraçlar: Kullanlan ayıraçlar aşağıda belirtilmiştir. Primer dizileri Çizelge 2’de gösterilmiştir. · 10 x PCR Tamponu (50 mmol/L KCl; 10 mmol/L Tris-HCl pH 8,3; 2,5 mmol/L MgCl2; % 0,01 jelatin) · dNTP karışımı (2 mM) · Primer dizileri · Taq polimeraz (1 Ü/L) Çizelge 2. Multipleks “Nested” PCR’de kullanılan primer dizileri. İlk aşama Primerler X1 5′-CCCTGATGAAGAACTTGTATCTC-3′ X3 5′-GAAATTACACACATAGGTGGCACT-3′ Y1.5 5′-CTAGACCGCAGAGGCGCCCAT-3′ Y1.6 5′-TAGTACCCACGCCTGCTCCGG-3′ İkinci aşama Primerler X2 5′-TCGCCTTTCTCAAATTCCAAG-3′ X3 5′-GAAATTACACACATAGGTGGCACT-3′ Y1.7 5′-CATCCAGAGCGTCCCTGGCTT-3′ Y1.8 5′-CTTTCCACAGCCACATTTGTC-3′ 44 Yöntem: Her iki aşamada da aynı protokol kullanılmıştır. İkinci aşama PCR’de 2 µL ilk aşama PCR ürünü kalıp olarak kullanılmıştır. Protokol Günlük PCR Karışımı* 10 µL Primerler (7,5 pmol/µL) 1 µL dNTP (2 mM) 1 µL Taq polimeraz (0,25 Ü) 0,4 µL MgCl2 (2,5 mM) 4 µL Plazma fetal DNA 10 µL Saf su 70,6 µL Toplam 100 µL *Günlük PCR Karışımı; 125 μL 10x PCR tamponu, 1 μL spermidin ve 874 μL saf su içermektedir. Her iki aşamada kullanılan PCR programı; · 94°C’de 3 dakika başlangıç denatürasyonu · 94°C’de 1 dakika 55°C’de 1 dakika 40 döngü amplifikasyon 72°C’de 1 dakika Görüntüleme işlemi bir önceki aşamadaki gibi uygulanmıştır. 45 3.5. RT-PCR ile Fetal DNA Kantitasyonu Prensip: Gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu, DNA amplifikasyonu ile eş zamanlı artış gösteren floresans sinyalin ölçülmesi ile niceleyici sonuç verme esasına dayanmaktadır. Yöntemde fetal DNA kantitasyonu için Y kromozomuna özgü DYS14 geni ile total DNA kantitasyonu için beta globin geni kullanılmıştır92. Ayıraçlar · TaqMan Master karışımı (2x) · Saf su · 25 mM MgCl2 · Primer ve problar Yöntem: DYS14 ve beta globin için uygulanan süreçler aşağıdaki gibidir. Kullanılan primer ve prob dizileri Çizelge 3’te gösterilmiştir. DYS14 TaqMan Master karışımı (2x) 6 µL MgCl2 (25 mM) 4 µL Primer F (10 pmol/µL) 0,75 µL Primer R (10 pmol/µL) 0,75 µL Prob (5 pmol/µL) 1 µL Plazma fetal DNA 5 µL Saf su 2,5 µL Toplam 20 μL 46 DYS14 için PCR koşulları aşağıdaki gibi uygulanmıştır. 95ºC’de 10 dakika başlangıç denatürasyonu (1 döngü) 95ºC’de 10 saniye 57ºC’de 20 saniye 40 döngü amlifikasyon 72ºC’de 20 saniye 40ºC’de 30 saniye soğutma (1 döngü) Beta Globin Taqman karışımı (2x) 6 µL Primer F (10 pmol/µL) 0,75 µL Primer R (10 pmol/µL) 0,75 µL Prob1 (5 pmol/µL) 1 µL Prob 2 (5 pmol/µL) 1 µL Plazma fetal DNA 5 µL Saf su 5,5 µL Toplam 20 μL 47 Beta globin için PCR koşulları aşağıdaki gibi uygulanmıştır 95ºC’de 10 dakika başlangıç denatürasyonu (1 döngü) 95ºC’de 15 saniye 57ºC’de 10 saniye 40 döngü amplifikasyon 72ºC’de 10 saniye 40ºC’de 30 saniye soğutma (1 döngü) Çizelge 3. RT-PCR DYS14 ve Beta globin için kullanılan primer ve prob dizileri. DYS14 Primerler F- 5´-CAT CCA GAG CGT CCC TGG-3´ R- 5´-TTC CCC TTT GTT CCC CAA A-3´ Prob 5´-FAM-CGA AGC CGA GCT GCC CAT CA-TAMRA-3´ Beta globin Primerler F - 5´-ACA CAA CTG TGT TCA CTA GC-3´ R - 5´-CAA CTT CAT CCA CGT TCA CC-3´ Prob 1- 5´-LC Red-GAA GTC TGC CGT TAC TGC CCT G-P-3´ 2- 5´-CAT GGT GCA TCT GAC TCC TGA GG-FITC-3´ Görüntüleme: RT-PCR’de sonuçlar bilgisayarda yazılım programı ile analiz edilerek değerlendirilir. Ayrıca PCR sonrası bir jel aşamasına gerek olmamaktadır. 3.6. Fetal DNA Derişimi Hesaplanması Derişim, plazma örneklerinde tespit edilen erkek fetüs DNA’sının genom ekivalen* sayısının erkek genomik DNA ile elde edilen standart sulandırma eğrisinin karşılaştırılması ile belirlenmiştir. Birim hücre başına 6,6 pg DNA, sonuçların kopya sayısı olarak ifade edilmesinde dönüşüm faktörü olarak kullanılmaktadır23. Amplifikasyon verileri, DYS14 ve beta globin amplifikasyonları sonucunda elde edilen derişimleri, Light Cycler (Roche LC 480) yazılım programı kullanılarak hesaplanmıştır. 48 *Genom Ekivalen (GE): Tüm genom içerisinde olduğu kesin olan, saflaştırılmış örnekte olması gerekli DNA miktarıdır. Bu sayı bir organizmanın toplam genom büyüklüğü ile artmakta ve hesaplanırken DNA’nın mikrogram birimi için, genom büyüklüğü baz çiftine dönüştürülmektedir93. · Her mililitrede ifade edilen kopya fetal DNA derişimi aşağıdaki eşitlikle hesaplanmaktadır: C = plazma/serumdaki hedef derişim (her mililitredeki kopya miktarı) Q = PCR’deki hedef miktar (kopya) VDNA= Ekstraksiyon sonrası total DNA hacmi (100 µL) VPCR= PCR’de kullanılan DNA hacmi (5 µL) Vext= Ekstrakte edilen plazma veya serum hacmi (500 µL) 3.7. Mutasyonların HRM ile Analizi; Beta globin genotiplemesi Prensip: DNA ikili ipliğinin ısı ile açılması sırasında herhangi bir baz değişimi varlığında, ortamdaki iki farklı floresan boyar maddenin de yardımıyla bu bölgelerde yaydıkları ışınımın anlık izlenmesiyle normalden farklı pikler oluşmaktadır. Bu pikler erime eğrisi olarak adlandırılmaktadır94. Ayıraçlar · HRM karışımı (2x) -Fast Start Taq DNA Polimeraz, tampon, dNTP karışımı, floresan boyar madde · 25 mM MgCl2 · Saf su · Primerler 49 Yöntem: Aşağıdaki protokol kullanılarak PCR tepkimesi uygulanmıştır. Primer dizileri Çizelge 4’te gösterilmiştir. Primer F (10 pmol/µL) 0,5 µL Primer R (10 pmol/µL) 0,5 µL Prob1 (5 pmol/µL) 0,15 µL Prob 2 (5 pmol/µL) 0,15 µL TaqMan karışımı (2x) 10 µL Plazma fetal DNA 5 µL Saf su 3,7 µL Toplam 20 μL PCR döngüsü; 95ºC’de 30 saniye denatürasyon 1 döngü 95ºC’de 3 saniye 58ºC’de 5 saniye 35 döngü amplifkasyon 72ºC’de 20 saniye 40ºC’de 30 saniye soğuma 1 döngü 95°C’de 60 saniye 35°C’de 20 saniye erime eğrisi analizi 80°C’de sürekli okuma 50 Görüntüleme: Sonuçlar için PCR sonrası jel gerekmemektedir. Program yazılımı ile değerlendirme yapılır ve çıktı alınır. Çizelge 4. HRM primer dizileri. HRM Primerler 1. bölge; Promotor-Ekson 1 (351bç) F5′-CAATTTGTACTGATGGTATGG-3′ R5′-CTTCATCCACGTTCACCTTGC-3′ 2. bölge; 5′UTR- Ekson 2 (425bç) F5′- CACTAGCAACCTCAAACAGAC-3′ R5′- CACTCAGTGTGGCAAAGGTG-3′ 3. bölge; Ekson 2-IVS 2 (318 bç) F5′- TTTGAGTCCTTTGGGGATCTG-3′ R5′- CCACACTGATGCAATCATTCG-3′ 4. bölge; IVS 2- 3′ UTR (354 bç) F5′- GGTTAAGGCAATAGCAATATTTCT-3′ R5′- TGGACAGCAAGAAAGCGAGC-3′ 3.8. Hb S Mutasyonunun HRM Analizi ile Genotiplenmesi Prensip: HbS varyantı için insan beta globin geni ekson 1 bölgesinde 214 bç’lik kısmın amplifikasyonuna özgül primer çiftleri ve floresanla saptanan probları kapsayan HRM kiti ile LightCycler PCR’de erime eğrisi analizi uygulanmıştır. Ayıraç: · Çözücü HbS (kontrol probu sulandırmak için kullanılır) · Mutant ve normale özgü primer/problar (HbS) · Kontrol (HbS heterozigot DNA) · MgCl2 (25 mM) · 10 x Master Hibridizasyon probları 51 Yöntem: Primer/ prob karışımı 2,8 µL Çözücü 9,6 µL MgCl2 1,6 µL 10 x Hibridizasyon probları 2 µL Toplam 16 µL + 4 µL plazma fetal DNA Hazırlanan tepkime karışımı RT-PCR tabağında aşağıdaki protokolde çalışılır. 95°C’de 60 saniye başlangıç denatürasyonu 95°C 1 saniye 63°C’de 30 saniye 35 döngü amplifikasyon 75°C’de 1 saniye 95°C’de 60 saniye 35°C’de 20 saniye erime eğrisi analizi 80°C’de sürekli okuma Görüntüleme: Sonuçlar için PCR sonrası jel gerekmemektedir. Program yazılımı ile değerlendirme yapılır ve çıktı alınır. 3.9. Dizi Analizi ile Fetal DNA Mutasyonu Saptanması Prensip: Otomatik DNA dizi analizde Sanger’in enzimatik DNA sentezine dayanan zincir sonlanma yöntemi kullanılmaktadır. DNA örneğindeki nükleotitlerin tam dizisinin belirlendiği bir yöntemdir. DNA, dört çeşit deoksinükleotit trifosfatla sentezlenir. Her bir nükleotit 3′-OH ucundan bir sonraki nükleotide bağlanır. Dideoksi 52 yöntemiyle sentetik oligonükleotit sentezinde 3′-OH molekülü kritik rol oynar. Sentez sırasında zincire bir dideoksinükleotit eklenmesi zincir uzamasını sonlandırır. Çünkü 3. karbon atomundaki 3′-OH molekülünün oksijen atomu bulundurmaması zincirin uzamasına izin vermez3. Ayıraçlar PCR tepkimesi için; · Primerler · “Master miks” (Applied Biosystem) “Cycle Sequencing” tepkimesi için; · “ReadyReaction Mix V3.1” (Applied Biosystem) · 5 x Sekans Tampon (Applied Biosystem) · Saf Su · Primer (F veya R) Çizelge 5. Dizi analizinde kullanılan beta geni primerleri. Primer Forward 5′-aga tcc atc tac ata tcc caa agc-3′ Primer Reverse 5′-ccc ttc cta tga cat gaa ctt aac cat-3′ Yöntem: Beta globin geni dizi analizi için ilk aşama PCR tepkimesidir. İlk aşama sonrasında sefadeks ile saflaştırma işlemi yapıldıktan sonra cycle sequencing tepkimesi uygulanır. Kullanılan protokoller aşağıdaki gibi izlenir; 53 PCR tepkimesi protokol: Primer F (5 pmol/µL) 5 µL Primer R (5 pmol/µL) 5 µL “Taqman Gold Master miks” 12,5 µL “Cycle sequencing” ürünlerinin Sefadeks kolonları ile temizlenmesi; 1. Hazır olan Sefadeks kolonlarının içerisine 600 µL saf su konur vortekslenip 30 dakika bekletilir. 2. 2000 g, 5400 rpm’de 2 dakika santrifüj edilir. 3. Santrifüj sonrası Sefadeksli kolonların alt kısmı çıkarılır ve süzüntüler dökülür, diplerine 5 er µL distile su konur. 4. 10 µL. “Cycle Sequencing” ürünü Sephadeks üzerine (kolona temas etmeden) bırakılır. 5. 2000 g, 5400 rpm’de 1 dakika santrifüj edilir. Sekans Protokolü; Saf su 5 µL “BigDye ReadyReaction Mix” 2 µL 5x Sekans tamponu 1 µL F Primer (veya R) (5 pmol/ µL) 1 µL PCR Ürünü* 1 µL Toplam 10 µL PCR Koşulları; 96oC 1 dakika denatürasyon 96oC 10 dakika 50oC 5 saniye 60oC 4 dakika x30 döngü 54 +4oC Bekleme Sekans Protokolü ardından örnekler otomatik dizi analizi cihazı tabağına konularak yürütme başlatılır. Yürütme sonrası okuma işlemi sekans yazılım programı ile yapılır. 3.10. İstatistik Analiz İstatistik analizler SPSS 15.0 program sürümü kullanılarak yapılmıştır. Gebelerin eritrosit indeksleri, yaş ve gebelik haftaları gibi özelliklerde ortalama, medyan, standart sapma ve minimum-maksimum değişkenleri kullanılmıştır. Orak hücre taşıyıcı ve talasemi taşıyıcı grupların fetal ve total DNA düzeyleri arasındaki ilişkiye nonparametrik Mann-Whitney testiyle bakılmıştır. Fetal ve total DNA derişimleri arasındaki ilişki için non-parametrik Spearman’s korelasyonu uygulanmıştır. Grupların MoM değerleri Ki-kare testi ile değerlendirilmiştir. 55 4. BULGULAR Çalışma grubu, iki yıllık bir süreç içinde Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum polikliniğine ve Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı’na prenatal tanı için başvuran 104 gebeden oluşmaktadır. İlk gebeliği olan bireyler genotiplerine göre 2 grupta incelenmiştir. Orak hücre (HbS) taşıyıcısı 57 gebe (42 erkek, 15 dişi fetüs), beta talasemi taşıyıcısı 32 gebe (23 erkek, 9 dişi fetüs) ve 15 (15 erkek fetüs) kişilik sağlıklı gebelerden oluşan kontrol grubu çalışmaya alınmıştır. Çizelge 6’da grupların yaş ve gebelik haftası değişkenleri, çalışmaya katılan gebelerin ortalama eritrosit indeksleri de Çizelge 7’de verilmiştir. Çizelge 6. HbS Taşıyıcı ve talasemi taşıyıcısı gebelerin yaş ve gebelik haftası değişkenleri. HbS Taşıyıcı (n=57) Talasemi taşıyıcı (n=32) Kontrol (n=15) Χ ± SD Χ ± SD Χ ± SD Aralık Aralık Aralık 24,8 ± 4,3 25,0 ± 4,9 31,3± 3,3 17-35 16-38 26-36 11,8 ± 4,1 11,3 ± 3,1 12,3±1,1 7-29 6-21 10-15 Χ ± SD 25,8 ± 4,9 Yaş (Yıl) Gebelik Haftası Toplam 11,8 ± 3,5 Yukarıdaki çizelgede yaş ve gebelik haftası ortalama değerleri ve bu değerlerin alt ve üst sınırları görülmektedir. Bilgileri verilen gebelerin hepsi prenatal tanı isteği ile birimimize ilk kez başvuru yapmış olup, ilk gebeliği olan bireylerden oluşmaktadır. 56 Çizelge 7. Çalışma gruplarının eritrosit indeksleri. HbS taşıyıcı (n=57) Talasemi taşıyıcı (n=32) Kontrol (n=15) Χ ± SD Χ ± SD Χ ± SD RBC (106/mm3) 4,14 ± 0,3 4,83 ± 0,4 4,0 ± 0,5 0,000 Hb (g/dL) 11,4 ± 0,8 10,2 ± 1,1 11,1 ± 0,7 0,000 Hct (%) 34,8 ± 2,5 32,6 ± 2,8 32,6 ± 2,6 0,000 MCV (fL) 84,3 ±4,8 68,6 ± 7,4 86,5 ± 2,7 0,000 MCH (pg/hücre) 27,8 ± 2,0 21,2 ± 2,7 30,3 ± 2,4 0,000 MCHC (g/dL) 33,0 ± 1,4 30,9 ± 1,4 32,4 ± 1,4 0,000 p Çizelge 7’de görüldüğü gibi çalışmaya alınan gebelerden 57 tanesi HbS taşıyıcısı ve 32 tanesi talasemi taşıyıcısı ve 15 tanesi mutasyon taşımayan gebelerden oluşan kontrol grubudur. Çizelgede çalışma gruplarının eritrosit indekslerinin ortalama ve standart sapma değerleri gösterilmiştir. Orak hücre ve talasemi grupları arasındaki değişkenler istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. 57 4.1. “Nested” PCR ile Maternal Fetal Y Kromozomu Tayini Maternal kandan serbest plazma fetal DNA’sının varlığı “nested” PCR ile analiz edilmiştir. Bu analizde, SRY olarak adlandırılan cinsiyeti belirleme gen dizileri kullanılarak Y kromozomu taşıyan fetal DNA örnekleri saptanmıştır. Denatüre edilmiş plazma örneklerinde yapılan PCR işleminde saptanan Y kromozomuna özgül 198 bç’lik bantlar dolaşımdaki serbest fetal kökeni göstermektedir. Erkek cinsiyete özgül 198 bç’lik bant 104 gebe plazmasında % 93,7 oranında (75 örnek) saptanmıştır. Bant görülmeyen 29 örnek dişi cinsiyet olarak adlandırılmıştır. Yetişkin erkek ve dişi tam kan lökositlerinden elde edilen genomik DNA’lar pozitif ve negatif kontrol olarak kullanılmıştır. B 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 500 bç → ← 198 bç (Y) Şekil 21. “Nested” PCR ile fetal Y kromozomu belirlenmesi. B Belirteç, 1, 2, 3, 4, 6, 7 erkek cinsiyet, 5 ve 8 dişi cinsiyet plazma örnekleri, 9 Negatif kontrol, 10 Pozitif kontrol. Şekil 21’deki agaroz jel görüntüsünde 1, 2, 3, 4, 6 ve 7 numaralı plazma örneklerinde gözlenen bantlar 198 bç uzunluğunda olup erkek cinsiyeti göstermektedirler. Kullanılan belirteç ve 10 numarada kontrol olarak kullanılmış genomik erkek DNA’sı bu bantların doğru bantlar olduğunu göstermektedir. 5 ve 8 numaralı plazma örnekleri ise 9 numaradaki negatif kontrol gibi amplifiye olmadıkları için dişi olarak adlandırılmaktadırlar. 58 4.2. Multipleks “Nested” PCR ile Fetal X ve Y Kromozom Tayini Erkek fetüslerin Y kromozomuna özgül dizilerle (SRY) saptanması yanında, X kromozomuna özgül FMR1 geninde bulunan ATL1 dizisi kullanılarak aynı deneyde multipleks PCR uygulanmıştır. “Nested” PCR ile özgül SRY dizisinin amplifiye olmamasıyla bant gözlenmeyen maternal fetal DNA örnekleri dişi olarak tanımlanmakta iken bu yöntemle 261 bç’lik bantlar gözlenen fetal örnekler dişi olarak adlandırılmıştır. Erkek fetüs ve kontrol erkek genomik DNA örneklerinde 261 bç’lik bant ile birlikte 198 bç’lik bant görülmektedir. Sonuçlar şekil 22’de gösterilmektedir. 1 2 3 4 B B 1 2 3 ←500 bç ←261 bç (X) (X) 261 bç→ (Y) 198 bç→ A B Şekil 22. Multipleks “nested” PCR ile X ve Y kromozomu belirlenmesi. (A) 1, 2, 3 plazma DNA, 4 genomik erkek DNA. (B) 1, 2 plazma DNA, 3 dişi genomik DNA. Şekil 22A’da görüldüğü gibi ilk 3 örnek plazma DNA’sı olup hem 261 bç’lik X’e özgül bant, hem de 198 bç’lik Y’ye özgül bant görülmektedir. 4 numaralı örnek kontrol olarak kullanılan genomik erkek DNA’sıdır. Şekil 22B’de 1 ve 2 numaralı örnekler plazma DNA’sı olup X kromozomuna özgül 261 bç’lik bant görülmektedir. Aynı tek bant 3 numarada kontrol olarak kullanılan genomik dişi DNA’sında da izlenmektedir. Fakat bant yoğunluklarının farklı olduğu görülmektedir. Şekil 22A ve 22B’de 261 bç’lik ATL1’e özgül bant tüm örneklerde görülmektedir, 198 bç’lik bant ise sadece şekil 22A’daki plazma örneklerinde bulunmaktadır. Bu da şekil 22A’daki örneklerin erkek ve B’deki örneklerin dişi olduklarını göstermektedir. 59 Çizelge 8. Multipleks “Nested” PCR ile saptanan cinsiyetler. Multipleks “Nested” PCR Cinsiyet Sayı (n) Dişi (ATL1) 29 Erkek (SRY) 75 Çizelge 8’de multipleks “nested” PCR’de ATL1’e özgül primer ile 29 plazma örneği dişi olarak belirlenmiştir. 75 örnekte 198 bç’lik Y’ye özgül bant görülmüş ve erkek fetüs olarak adlandırılmıştır. 4.3. Niceleyici RT-PCR Maternal plazmadaki erkek fetüsleri saptamak amacıyla sadece Y kromozomuna özgül çok kopyalı DYS14 lokusu kullanılmıştır. Daha sonraki aşamada erkek olarak saptadığımız örneklerde gruplar arasındaki maternal fetal DNA düzeyindeki değişimleri izlemek amacıyla DYS14 lokusuyla kantitasyon yapılmıştır. 4.3.1. RT-PCR ile Cinsiyet Tayini Fetüslerin erkek cinsiyetinin belirlenmesi için RT-PCR ile Y kromozomuna özgül çok kopyalı DYS14 lokusuna ve “nested” PCR ile de tek kopya SRY lokusuna bakılmıştır. Erkek fetüslerin her iki yöntemle saptanan olgu sayısının karşılaştırılması Çizelge 9’da görülmektedir. Olguların fenotipik cinsiyetleri doğum sonrasında aileler telefonla aranarak doğrulanmıştır. Çizelge 9. Fetüslerin “nested” PCR ve RT-PCR sonucunda belirlenen cinsiyetleri. “Nested” PCR (SRY) Cinsiyet Olgu (n) RT-PCR (DYS14) Pozitif (n) Pozitif (%) Pozitif (n) Pozitif (%) Fenotipik cins. Dişi 24 29 20,8 24 100 Erkek 80 75 93,7 80 100 Çizelge 9’da, iki farklı yöntemle Y kromozomuna özgül iki farklı lokus (SRY, DYS14) kullanılarak belirlenen cinsiyetler görülmektedir. “Nested” PCR yönteminde 5 60 örnek dişi olmasına rağmen SRY ile amplifiye olmuş ve pozitif gibi sonuç vermiştir. “Nested” PCR ile % 93,7 olgunun erkek fetüs taşıdığı bulunmuştur. RT-PCR’de ise bu oran % 100 olarak belirlenmiştir. Dişi fetüslerde “nested” PCR ile 5 örnek erkek gibi sonuç vermiştir. RT-PCR’de ise 24 dişi fetüsün hiçbirinde DYS14 ile amplifikasyon olmamıştır. 4.3.2. RT-PCR ile Maternal Fetal DNA Kantitasyonu Maternal fetal DNA düzeylerinin çalışma gruplarımızda kontrol grubuna göre bir farklılık olup olmadığını görmek için RT-PCR ile DYS14 lokusu ve beta globin geni kullanılarak kantitasyon yapılmıştır. Bu nedenle kantitasyon sadece erkek olarak saptadığımız fetüslere yapılabilmektedir. Maternal plazmadaki serbest fetal DNA, plazmada annenin DNA’sı ile birlikte bulunduğundan her iki DNA’yı ifade eden “total DNA” miktarına hem anne hem fetüste bulunan beta globin geni ile bakılmıştır. Kantitasyon ile derişim hesaplayabilmek için hem DYS14 hem de beta globin için standart eğri çalışılmıştır. A B Şekil 23. Total ve Fetal DNA için standart eğrilerin gösterimi. (A) beta globin-total DNA için standart eğri (B) DYS14-fetal DNA için standart eğri. Fetal ve total DNA’nın derişimini RT-PCR’de niceleyici olarak saptayabilmek için derişimi bilinen bir erkek genomik DNA’sından seri seyreltmeler hazırlanarak fetal ve total DNA için, DYS14 ve beta globinle birer standart eğri elde edilmiştir (Şekil 23). 61 Derişimini bilmediğimiz fetal DNA’ların kantitasyonu bu seri sulandırmalara göre hesaplanmaktadır. Yukarıdaki şekilde görüldüğü üzere tepkime sırasında hedef miktar azaldıkça amplifikasyon eğrilerinde sağa doğru kayma görülmektedir. Eğrilerde tepkimelerdeki hedef miktara karşılık eşik döngüler “crossing point” (CP-eşiği aşma noktası) olarak adlandırılmaktadır (Bazı araştırmalarda bu değer “cycle threshold (CT)” (eşik döngüsü) olarak da belirtilmektedir23 (Şekil 24)). Şekil 24. RT-PCR’de CP değeri ve amplifikasyonun ekran görüntüsü. Şekil 24’de RT-PCR sonucundaki ekran görüntüsünde analiz programında amplifiye olan örneklerin CP değerleri (siyah okla işaretlenmiş) görülmektedir. Kırmızı okla işaret edilen nokta örneğin amplifiye olmaya başladığı döngüyü (yaklaşık 25. döngü), yani eşik değeri olan CP değerini belirtmektedir. Her örnek 2 kez çalışılarak iki değerin ortalaması kullanılmıştır. Aşağıdaki çizelgede HbS taşıyıcısı ve talasemi taşıyıcısı ve kontrol grubundaki gebelerin plazma DNA’larında bakılan DYS14 düzeyleri ortalama, medyan değerleri GE/mL cinsinden verilmiştir. 62 Çizelge 10. HbS taşıyıcı ve talasemi taşıyıcı gebelerin maternal plazmadaki fetal DNA düzeyleri. DYS14 Grup Ortalama Medyan (GE/mL) (GE/mL) HbS Taşıyıcı (n=42) 47,2 44,0 Talasemi taşıyıcı (n=23) 44,2 Kontrol (n= 15) 50,7 Aralık MoM (n, %)* >1 =1 20-98 39 (% 92,9) 3 (% 7,1) 42,0 20-94 0 (% 0) 23 (% 100) 50,4 45-53 0 (% 0) 15 (% 100) * p<0,001 Çizelge 10’da erkek cinsiyetin belirteci olan DYS14 ile fetal DNA düzeylerine bakılmıştır. HbS taşıyıcısı 42 gebenin ortalama DYS14 değeri 47,2 GE/mL, talasemi taşıyıcısı 23 gebenin ortalama DYS14 değeri 44,2 GE/mL ve kontrol grubunun ortalama DYS14 değeri 50,7 GE/mL olarak bulunmuştur. DYS14 için gruplar arası MoM değerleri karşılaştırması Çizelge 10’da görülmektedir. Talasemi taşıyıcısı ve kontrol grubunda bir değişime rastlanmazken, HbS taşıyıcılarında bu değerde anlamlı bir artış gözlenmiştir (p<0,001). DYS14 düzeyleri tek başına bakıldığında çok anlamlı olmamaktadır. Maternal plazma içerisindeki total DNA miktarı (anne ve fetüs DNA’ları) ile birlikte değerlendirmek gerekmektedir. Bu nedenle plazmadaki total DNA miktarı için beta globin geni kantitasyonu yapılmaktadır. Çizelge 11. Beta globin ile maternal plazmadaki total DNA düzeyleri. Beta globin Grup Ortalama Medyan (GE/mL) (GE/mL) HbS taşıyıcı (n=57) 884,1 864,0 Talasemi taşıyıcı (n=32) 842,8 872,5 Kontrol (n= 15) 812,6 816,0 Aralık MoM (n, %)* <1 =1 0 (% 0) 57 (% 100) 368-1416 26 (% 81,3) 6 (% 18,7) 799-823 0 (% 0) 15 (% 100) 447-1584 * p< 0,001 Beta globin geni kantitasyonu, maternal plazmada bulunan hem anneye hem fetüse ait serbest DNA’ların miktarını ölçmek için kullanılmıştır. 104 gebenin plazmasından elde edilen fetal DNA’lar beta globin ile analiz edilmiş ve total DNA miktarı GE/mL cinsinden hesaplanmıştır (Çizelge 11). Gruplar arası beta glonin için 63 MoM değerleri incelendiğinde sadece talasemi taşıyıcılarında diğer gruplara göre anlamlı bie azalma görülmüştür (p<0,001). 4.4. Gebelik Haftası ile Fetal ve Total DNA Düzeyleri Arasındaki İlişki Gebeliğin ilerlemesi ile birlikte maternal plazmadaki serbest fetal DNA ve total DNA artışını gösteren bulgular bulunmaktadır24. Çalışmada yer alan gebelerden 6-17. Hafta evresinde olanlar “erken gebelik örnekleri” olarak adlandırılmıştır. 18-38. hafta evresinde olanlar ise “geç gebelik örnekleri” olarak adlandırılmıştır. Cinsiyetin belirlenmesinde kullanılan yönteme göre gebeliğin erken ve geç döneminde verilerin değerlendirilmesi Çizelge12’de verilmiştir. Çizelge 12. Gebelik dönemine göre “nested” PCR ve RT-PCR yöntemleriyle plazmada Y kromozomunun saptanması. “Nested” PCR (SRY) RT-PCR (DYS14) Olgu (n) Pozitif (n) Pozitif (%) Pozitif (n) Pozitif (%) Erken (6-17) 64 59 92,1 64 100 Geç (18-38) 16 16 100 16 100 Gebelik Haftası RT-PCR ile erken ve geç dönemde maternal plazmada erkek bebek taşıyan gebe oranı % 100 iken “nested” PCR ile bu oran erken dönemde % 92,1 ve geç dönemde % 100 olarak saptanmıştır (Çizelge 12). Maternal plazmada bakılan serbest fetal ve total DNA derişimlerinin gebelik dönemine göre karşılaştırılması GE/mL cinsinden Çizelge 13’de verilmiştir. Çizelge 13. Erken ve geç gebelik haftalarına göre fetal ve total DNA düzeyi medyan değerleri. Kontrol Gebelik Haftası Erken Geç p Talasemi taşıyıcısı HbS taşıyıcısı Fetal DNA Total DNA Fetal DNA Total DNA Fetal DNA Total DNA GE/mL GE/mL GE/mL GE/mL GE/mL (med) GE/mL (med) (med) (med) (med) 50,4 816 41 810 42 820 (n= 8) (n= 8) (n=21) (n=28) (n=35) (n=44) 50 814 76,5 1128 85 990 (n= 7) (n= 7) (n=2) (n=4) (n=7) (n=13) 0,727 0,602 0,064 0,024 0,001 0,000 64 (med) Çizelge 13’de orak hücreli ve talasemik fetüs taşıyan gebelerde fetal DNA ve total DNA miktarları erken ve geç gebelik dönemlerine göre değerlendirilmiştir. HbS taşıyıcılarında erken ve geç gebelik döneminde fetal DNA düzeyleri ve her iki dönem total DNA düzeylerinin anlamlı bir şekilde arttığı görülmektedir (p= 0,001 ve p=0,000). Talasemi taşıyıcıları grubunda fetal ve total DNA düzeyleri erken ve geç gebelik döneminde artan bir değişim göstermiş, fakat bu değişim fetal DNA düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Kontrol grubunda erken ve geç gebelik dönemleri fetal ve total DNA düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlenmemiştir. Gebelik haftasının artması ile maternal plazmadaki fetal DNA düzeyleri (DYS14) artış göstermiştir. Bu iki değişken arasındaki ilişki aşağıda belirtilmiştir. Şekil 25’te HbS ve talasemi taşıyıcısı gebelerde fetal DNA düzeylerinin gebelik haftasıyla artığını gösteren grafik verilmiştir. Bu değişkenler arasında pozitif korelasyon görülmektedir (r = 0,991 ve r = 0,998, p<0,001). A Kontrol fetüs grubu B Orak hücreli fetüs grubu r = -0,044, p = 0,878 C Talasemik fetüs grubu r = 0,991, p<0,001 r = 0,998, p<0,001 Şekil 25. Kontrol, orak hücreli ve talasemik fetüs gruplarında gebelik haftası ile fetal DNA düzeyleri arasındaki ilişki. 65 Aşağıdaki şekilde HbS taşıyıcı ve talasemi gruplarında gebelik haftası ve total DNA düzeyleri arasındaki pozitif korelasyon grafik üzerinde görülmektedir. Gebelik haftası artışına bağlı olarak, total DNA miktarının anlamlı olarak arttığı saptanmıştır (r = 0,991 ve r = 0,993; p<0,001). Kontrol grubunda buna benzer anlamlı bir artışa rastlanmamıştır. A Kontrol fetüs grubu B Orak hücreli fetüs grubu r = 0,991, p <0,001 r = 0,236, p = 0,396 C Talasemik fetüs grubu r = 0,993, p <0,001 Şekil 26. Kontrol, orak hücreli ve talasemik fetüs gruplarında gebelik haftası ile total DNA düzeyleri arasındaki ilişki. 66 Çizelge 14. Erken ve geç gebelik dönemlerine göre gruplarda fetal ve total DNA miktarları arasındaki ilişki. Erken Dönem Grup DYS14 (GE/mL) Geç Dönem Ortalama HbS (n=35) 40,9 Talasemi (n=21) 41,1 Kontrol (n=8) p Grup Ortalama HbS (n=7) 78,5 Talasemi (n=2) 76,5 51,0 Kontrol (n=7) 50,3 HbS (n=44) 809,1 HbS (n=13) 1138,0 Talasemi (n=28) 800,3 Talasemi (n=4) 1140,7 Kontrol (n=8) 812,2 Kontrol (n=7) 813,1 0,115 p 0,107 Beta Globin 0,995 0,001 (GE/mL) Çizelge 14’de izlendiği gibi DYS14 düzeyleri gebeliğin erken ve geç dönemlerinde HbS, Talasemi ve kontrol grupları arasında farklı bulunmamıştır. Beta globin düzeyleri erken dönemde gruplar arasında önemli bir fark gözlenmezken, geç dönem gebelerde bu gruplar arasındaki beta globin düzeyleri istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0,001). Bulguların grafik üzerinde gösterimi Şekil 27’de görülmektedir. 67 Şekil 27. Erken ve geç gebelik gruplarına göre HbS taşıyıcısı, talasemi taşıyıcısı ve kontrol grubu gebelerde fetal ve total DNA miktarları artışının grafikle gösterimi. (A) Gebelik dönemlerine göre iki grupta fetal DNA oranları. (B) Gebelik dönemlerine göre total DNA oranları. 4.5. RT-PCR ile HbS Genotiplemesi Beta geni kodon 6’da yer alan HbS için RT-PCR’de yüksek çözünürlüklü HRM analizi çalışılmıştır. HbS taşıyıcılarında RT-PCR çıktısında HbS aleli Tm 63°C’de ve HbA aleli Tm 56°C’de pik vermektedir (Şekil 28). Şekil 28. HbS taşıyıcı bir örneğin HRM analiz grafiği. Şekil 28’de kırmızı ile görülen pik HbA alelini ve mavi ile görülen pik HbS alelini göstermektedir. 68 A B Talasemi taşıyıcı anne AA Kontrol Şekil 29. Normal ve HbS taşıyıcısı fetüslerin HRM analizi pik görüntüleri. (A) Genotipi AA belirlenen fetüsün normal kontrol örneği ile HRM analizi görüntüsü. (B) Talasemi taşıyıcısı anne ve HbS taşıyıcısı fetüsün HRM analizi grafiği. Şekil 29A’da fetüsün HRM eğrisi yaklaşık 56°C’de izlenmektedir. Kontrol örneğinin de (AA genotipi) aynı sıcaklıkta pik yaptığı görülmektedir. Şekil 29B’de ise talasemi taşıyıcısı olan annenin HRM piki normal kontrolle aynı yerde gelmektedir. HbS taşıyıcısı fetüsünde ise hem 56°C’de normal piki hem de 63°C’de gelen S piki görülmektedir. 4.6. Beta Talasemilerde HRM Analizi Her alele özgül amplikon için farklı sıcaklıklarda belirgin HRM eğrileri belirlenmiştir. Genotipi bilinen beta talasemi taşıyıcılarının genomik DNA’ları kontrol olarak kullanılmıştır. Örneklerin sonuçları ARMS, RFLP ve dizi analizi ile doğrulanmıştır. Mutasyonların taranması için kullanılan primerlerle beta geni 4 bölge olarak çalışılmıştır. 1. Promotor ve ekson 1 Bölgesinin Mutasyonlarının Taranması; Bu bölge için kullanılan primerler şu mutasyonları içermektedir; -101 (C→T), -87 (C→T), -30 (T →C), Cap+22 (G→A). 69 A B Şekil 30. Promotor ve ekson 1 bölgesinde Cap+22 kontrol ve plazma fetal DNA’da aynı mutasyonun gösterilmesi. (A) HRM eğrisinin normalize edilmiş halinin görünümü. (B) HRM eğrilerinin görünümü. Şekil 30’da yeşil ve mavi renkli eğriler Cap+22 mutasyonunu göstermektedir. Kırmızı eğri ise normal kontrol örneğidir. Cap+22 mutasyonu heterozigot olduğunda, erime sıcaklıklarında normal alel (86-87°C arasında) ve mutant alelde (88-89°C arasında) olmak üzere iki farklı noktada değişim gözlenmektedir. 2. 5′UTR-Ekson2 Bölgesinin Mutasyonlarının Taranması; Bu bölge için kullanılan primerler şu mutasyonları içermektedir; IVSI-1 (G→A), IVSI-5 (G→A), IVSI-6 (T→C), IVSI-110 (G→A), Cd 15 (G→A), Cd 39 (C→T), Cd 44 (delC). A B Baba Fetüs Anne Fetüs Şekil 31. (A) Baba ve fetüste saptanan IVSI-1 mutasyonunun HRM analizi ile görüntülenmesi. (B) Anne ile fetüsün IVS1-110 taşıdıkları HRM analizi. Yukarıdaki şekil 31A’da plazmada fetüsün babanın mutasyonunu (IVSI-1) taşıdığı HRM analizi ile belirlenmiştir. Şekil 31B’de anne ve fetüs aynı mutasyonu 70 (IVS1-110) taşımakta olup aynı grup içerisinde tanımlanmıştır. Şekil 31B’deki fetal örneğin babadan Cd 15 mutasyonunu aldığı da maternal fetal DNA materyalinin sekans analizi yapılarak gösterilmiştir (Şekil 31). Kontrol olarak ilgili mutasyonları taşıyan genomik DNA’lar kullanılmıştır. Bu bölgede saptanılan mutasyonlar Çizelge 15’te görülmektedir. Cd 15 (G>A) IVSI-110(G>A) Şekil 32. Maternal Fetal DNA’da Cd 15 ve IVSI-110 mutasyonlarının sekansla gösterimi. 3. Ekson 2-IVS2 Bölgesinin Mutasyonunun Taranması; Bu bölge için kullanılan primerler şu mutasyonları içermektedir; IVSII-1 (G→A). Bu bölgede maternal fetal DNA ve babanın DNA’sıyla yapılan HRM analizinde fetüsün IVSII-1 mutasyonunu aldığı saptanmıştır (Şekil 33, Çizelge 15). Mavi ile gösterilen pik baba, pembe ile gösterilen pik fetal DNA’nın erime eğrisidir. 71 Şekil 33. IVSII-1 genotipi taşıyan baba ve fetal DNA’nın HRM eğrisi. 4. IVS2-3’UTR Bölgesinin Mutasyonunun Taranması; Bu bölge için kullanılan primerler şu mutasyonları içermektedir; IVSII-745 (C→G), IVSII-848 (C→A). Baba Fetal DNA Şekil 34. IVS2-3′ UTR bölgesinde saptanan baba ve plazma fetal DNA’da IVSII-848 mutasyonu HRM eğrisi. Bu bölgede saptanan IVSII-848 mutasyonu baba ve fetal DNA’da HRM analizi ile belirlenmiştir (Şekil 34). Yapılan CVS analizinde sonucun aynı olduğu görülmüştür (Çizelge 15). 72 Çizelge 15. Maternal fetal DNA ve CVS örneklerinde fetüs genotiplendirilmesinin karşılaştırılması. Olgu Anne Baba CVS Fetal DNA 1 HbAS HbAS HbAS HbAS 2 HbAS HbAS HbAS HbAS 3 HbAS HbAS HbAS HbAS 4 HbAS HbAS HbAS HbAS 5 HbAS HbAS HbAS HbAS 6 HbAS HbAS HbAS HbAS 7 HbAS HbAS HbAS HbAS 8 HbAS HbAS HbAS HbAS 9 HbAS HbAS HbAS HbAS 10 HbAS HbAS HbAS HbAS 11 HbAS HbAS HbAS HbAS 12 HbAS HbAS HbAS HbAS 13 HbAS HbAS HbAS HbAS 14 HbAS HbAS HbAS HbAS 15 HbAS HbAS HbAS HbAS 16 HbAS HbAS HbAS HbAS 17 HbAS HbAS HbAS HbAS 18 HbAS HbAS HbAS HbAS 19 HbAS HbAS HbAS HbAS 20 HbAS HbAS HbAS HbAS 21 HbAS HbAS HbAS HbAS 22 HbAS HbAS HbAS HbAS 23 HbAS HbAS HbAS HbAS 24 HbAS HbAS AA AA 25 HbAS HbAS AA AA 26 HbAS HbAS AA AA 27 HbAS HbAS AA AA 28 HbAS HbAS AA AA 29 HbAS HbAS AA AA 30 HbAS HbAS AA AA 31 HbAS HbAS AA AA 32 HbAS HbAS AA AA Sayısı 73 Olgu Anne Baba CVS Fetal DNA 33 HbAS HbAS SS HbAS 34 HbAS HbAS SS HbAS 35 HbAS HbAS SS HbAS 36 HbAS HbAS SS HbAS 37 HbAS HbAS SS HbAS 38 HbAS HbAS SS HbAS 39 HbAS HbAS SS HbAS 40 HbAS Cd 8/ A S/ Cd 8 S/ Cd 8 41 HbAS IVS1-6/A HbAS HbAS 42 HbAS IVSI-110/A S/ IVSI-110 S/ IVSI-110 43 HbAS IVSI-110/A S/ IVSI-110 S/ IVSI-110 44 HbAS IVSI-110/A IVSI-110/A IVSI-110/A 45 HbAS IVSI-110/A IVSI-110/A IVSI-110/A 46 HbAS IVSI-110/A IVSI-110/A IVSI-110/A 47 HbAS IVSI-110/A IVSI-110/A IVSI-110/A 48 HbAS IVSI-110/A IVSI-110/A IVSI-110/A 49 HbAS IVSI-110/A IVSI-110/A IVSI-110/A 50 HbAS IVSI-110/A IVSI-110/A IVSI-110/A 51 HbAS IVSI-110/A IVSI-110/A IVSI-110/A 52 HbAS IVSI-110/A IVSI-110/A IVSI-110/A 53 HbAS IVSI-110/A IVSI-110/A IVSI-110/A 54 HbAS IVSI-110/A IVSI-110/A IVSI-110/A 55 HbAS IVSI-110/A IVSI-110/A IVSI-110/A 56 HbAS IVSI-110/A IVSI-110/A IVSI-110/A 57 HbAS IVSI-110/A IVSI-110/A IVSI-110/A 58 Cap +22/A IVSII-848/A Cap +22/ IVSII-848 Cap +22/ IVSII-848 59 IVSI-110/A Cd 15/A IVSI-110 / Cd 15 IVSI-110 / Cd 15 60 -30/A -30/A -30/A -30/A 61 -30/A -30/A -30/A -30/A 62 Cd39/A IVS1-6/A IVS1-6/A IVS1-6 /A 63 Cd 8/ A Cd 8/ A Cd 8/ A Cd 8/ A 64 IVSI-110/A IVSII-1/A IVSI-110/ IVSII-1 IVSI-110/ IVSII-1 65 IVSI-110/A IVSI-110/A IVSI-110/ IVSI-110 IVSI-110/ IVSI-110 66 IVSII-745/A IVSII-745/A AA AA 67 FSC 22-24/A FSC 22-24/A FSC 22-24/A FSC 22-24/A Sayısı 74 Olgu Anne Baba CVS Fetal DNA 68 Cd 9-10/A Cd 9-10/A Cd 9-10/A Cd 9-10/A 69 IVSII-1/A IVSII-1/A IVSII-1/A IVSII-1/A 70 IVSII-1/A IVSII-1/A IVSII-1/A IVSII-1/A 71 IVSII-1/A IVSII-1/A IVSII-1/A IVSII-1/A 72 Cd39/A Cd39/A Cd39/A Cd39/A 73 Cd39/A Cd39/A Cd39/A Cd39/A 74 Cd39/A Cd39/A Cd39/A Cd39/A 75 Cd39/A Cd39/A Cd39/A Cd39/A 76 Cd39/A Cd39/A Cd39/A Cd39/A 77 IVSI-110/A Cd 8/ A IVSI-110/A IVSI-110/A 78 IVSI-110/A IVSI-110/A AA AA 79 IVSI-110/A IVSI-110/A AA AA 80 IVSI-110/A Cd 8/ A AA AA 81 IVSI-110/A Cd 8/ A AA AA 82 IVSI-110/A Cd 8/ A AA AA 83 Cd 8/ A Cd 8/ A AA AA 84 Cd 8/ A Cd 8/ A AA AA 85 Cd 8/ A Cd 8/ A AA AA 86 Cd 8/ A Cd 8/ A AA AA 87 Cd 8/ A Cd 8/ A AA AA 88 IVS1-1/A IVS1-1/A IVS1-1/A IVS1-1/A 89 IVS1-1/A IVS1-1/A IVS1-1/A IVS1-1/A Sayısı Talasemi taşıyıcısı 32 annenin HRM analizinde plazma DNA analizinde 17 fetüs talasemi taşıyıcısı bulunmuş ve bu sonuçlar CVS ile kontrol edilmiştir. Üç fetüs S/beta talasemi bulunmuştur. Anne ile babanın aynı talasemi mutasyonunu taşıdıkları durumda fetüs normal veya mutant ise ayrım yapılabilmiştir. Fetüsün taşıyıcı olduğu durumda anne ve babadan ayırt edilememiştir (Çizelge 15). . 75 5. TARTIŞMA Girişimsel olmayan prenatal tanı, medikal genetiğin uzun araştırmalar sonrasında ulaştığı hedeflerinden birisi olmuştur4. Maternal kanda fetal hücrelerin keşfinden bu yana fetal genetikte, bunların bir tanı aracı olarak kullanılabilmesi amacıyla çalışmalar çok büyük bir ilgiyle sürdürülmektedir95. Bu çalışmalar daha uygulamaya geçmeden, maternal dolaşımda önemli düzeyde serbest nükleik asitlerin varlığının bulunması, girişimsel olmayan yeni prenatal genetik testlerin gelişmesine büyük bir ivme kazandırmıştır22,95. Bu gelişmeler içerisinde çeşitli uygulamalar, hızla kliniğe uygulanmaya başlanmıştır. Bunlar arasında; cinsiyete bağlı hastalıklarda fetal cinsiyet tayini, RhD (-) gebelerde fetal RhD durumunun incelenmesi sayılabilir96,97. Günümüzde fetal genetik hastalıkların tanısında fetal örnekleme, amniyosentez ve koriyonik vilüs dokusundan yapılmaktadır. Bu yöntemlerin anne ve fetüs üzerinde küçük, ama önemli riskleri bulunmaktadır95,98. Maternal dolaşımda bulunan serbest fetal genetik materyallerle yapılan işlemlerde risklerin bulunmaması, çalışmaların bu yöne kaymasına neden olmuştur. Çalışmamızda, girişimsel prenatal tanıda kullanılan yöntemlerden birisi olan koriyonik vilüs örneklemesine seçenek oluşturabilecek, girişimsel olmayan bir yöntem olan maternal plazmadaki serbest fetal DNA kullanarak yapılan çalışmaların sonuçları, geleneksel yöntemlerle karşılaştırılmıştır. Plazma veya serumdan elde edilen DNA’nın moleküler tanıda kullanımı 1996’da pek çok araştırmacı tarafından ilgi uyandırmıştır99. Kanser hastalarında serbest dolaşan tümör DNA’larının varlığının ortaya çıkarılmasının ardından, ilk kez Lo ve ark. tarafından 1997’de, gebelerde annede var olmayan Y kromozomuna özgül dizileri, maternal plazma/serumdaki serbest fetal DNA ve eritroblastlarda tanımlanmıştır22. Maternal plazmada bulunan serbest fetal DNA, Rh faktörü, miyotonik distrofi, akondroplazi, beta talasemi, konjenital adrenal hiperplazi gibi çeşitli kalıtsal hastalıklarda, annede bulunmayan fetal lokusların, girişimsel olmayan yöntemle saptanabilmesine olanak sağlamaktadır. Fetal DNA’nın maternal plazmadaki toplam DNA miktarı içerisinde az bulunması, özellikle bahsedilen tek gen bozukluklarının prenatal tanısının uygulanmasını güçleştirmektedir99. Bu nedenle bu genetik materyalin 76 anne kanında miktarını arttırmaya yönelik veya farklı hastalıklar için değişik belirteçlerin bulunmasına yönelik geniş çaplı çok merkezli çalışmalar yürütülmektedir84. Maternal plazma, prenatal genetik analizler için kolay ulaşılabilir ve yararlı bir kaynak oluşturmaktadır23. Lo ve ark. 1997’de yaptıkları çalışmada Y kromozomuna duyarlı PCR yöntemi ile 12-40 haftalar arasındaki 30 gebenin plazma örneğinde Y kromozomunu saptama oranını % 80 bulmuşlardır22. Al-yatama ve ark. 2001’de “nested” PCR yöntemi ile 80 gebede Y kromozomuna özgü dizileri % 96 oranında saptamışlardır90. Bizim çalışmamızda, “nested” PCR ile gebelik haftaları 6-29 arasında olan 104 gebe plazmasında Y kromozomu SRY lokusu saptama oranı % 93,7 olarak belirlenmiştir. Bu oran doğum sonrasında aileler telefonla aranarak cinsiyetler doğrulandıktan sonra hesaplanmıştır. “Nested” PCR ve Multipleks PCR ile SRY lokuslarına bakılarak yapılan cinsiyet belirlemesinde 5 olgunun yanlış negatif olarak belirlendiği gözlenmiştir (Çizelge 12). Yanlış negatif olgular erkek yerine dişi cinsiyet olarak adlandırılmıştır. Bu yöntemlerle gebeliğin erken dönemlerinde fetal cinsiyet saptanabilmesine rağmen erken dönemlerde, diğer dönemlere göre yanlış negatif sonuç çıkabildiği bildirilmiştir22,23,90. Bunun nedenleri arasında, gebeliğin ilk üç aylık dönemlerinde plazmada fetal DNA miktarının ileri dönemlere göre düşük derişimlerde ve boyutunun küçük olması sayılabilir6. Bunun yanı sıra, yanlış negatif sonuçlar plazma fetal DNA’sının gebeliğin çok erken devrelerinde çok az miktarlarda bulunması nedeniyle fetal DNA’nın duyarlı olarak saptanamamasından kaynaklanabilmektedir. Bizim çalışmamızdaki yanlış negatif olguların, 7nci ve 8nci gebelik haftasındaki olgular olması, bu nedenleri doğrular niteliktedir. Cinsiyet belirlenmesinde kullanılan diğer bir yöntem de RT-PCR’dir. Bu yöntemle Y kromozomuna özgül diğer bir lokus olan DYS14 ile cinsiyetler belirlenmiş ve sonuçların doğum sonrası öğrenilen sonuçlarla tam olarak örtüştüğü görülmüştür. Cinsiyet belirlemede RT-PCR yönteminin ve çoklu DYS14 lokusunun Y kromozomunu saptamada daha duyarlı olduğu düşünülmektedir. Diğer yöntemlerin PCR sonrası işlemlerinin, zaman alıcı olması, sonucun daha uzun sürede alınmasına da neden olmaktadır. Bu noktada, RT-PCR daha kullanışlı bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. 77 Bazı araştırmacılar fetal DNA derişimlerindeki değişimlere bakarak bunun gebelik komplikasyonundan mı yoksa genetik bir bozukluğa mı bağlı olduğunu araştırmışlardır. Maternal plazma ve serumda bulunan fetal DNA’nın, maternal plazma derişimi değişimlerini gözlemek ve moleküler tanıda bunun nedeninin araştırılması için çeşitli belirteçler kullanılarak miktar tayini yapılmaktadır3,24,100. Lo ve ark. 1998’de maternal plazma ve serumda fetal DNA’nın kopya sayılarını ölçebilecek RT-PCR yöntemini kullanmışlardır. Bu yöntemde SRY gen dizisini kullanılarak fetal DNA miktar tayini ve beta globin gen dizisi kullanarak da plazmadaki anne ve fetüsün total DNA miktar tayinini yapılmıştır23. 2006’da Zhong ve ark. RT-PCR yöntemi ile fetal DNA ölçümünü, DYS14 ve SRY genlerinin her ikisini de kullanarak yapmışlardır84. SRY ve DYS14 lokuslarını değerlendirdiklerinde, DYS14 lokusunun duyarlılığının SRY lokusuna göre daha fazla olduğunu ortaya koymuşlardır. Gerovassili ve ark. 2006’daki çalışmalarında orak hücre anemili ve normal gebelerde fetal DNA düzeylerini arasında bir fark gözlememişlerdir107.Çalışmamızda RT-PCR yöntemi ile fetal DNA miktarı için DYS14 gen dizisi, total DNA miktarı için de beta globin geni belirteç olarak kullanılmıştır. Talasemi ve orak hücre taşıyıcısı olan, erkek fetüs taşıdıkları saptanan gebelerin fetal (DYS14) ve total DNA (beta globin) düzeylerine bakıldığında, her iki değişkenin de düzeylerindeki artışın gebelik ilerledikçe bariz olarak arttığı görülmektedir. Orak hücre taşıyıcısı 42 gebede, DYS14 düzeyleri 47,2 GE/mL olarak bulunurken, beta globin düzeyleri 884,1 GE/mL bulunmuştur. Kontrol grubuna göre beta globin düzeyinde bir artış izlenmektedir. Talasemi taşıyıcısı 23 gebede DYS14 düzeyi 44,2 GE/mL iken beta globin düzeyi 843,8 GE/mL bulunmuştur. Kontrol grubunda DYS14 düzeyi 50,7 ve beta globin düzeyi 812,6 GE/mL bulunmuştur (Çizelge 10-11). Grupların kendi içinde fetal ve total DNA düzeyleri karşılaştırıldığında orak hücre anemisi taşıyıcılarında erken ve geç gebelik dönemlerindeki artış bariz olarak göze çarpmaktadır. Talasemi ve kontrol grubundaki artışlar anlamlı bulunmamıştır (Çizelge 13). Talasemi taşıyıcısı grupta, sayısal artış varken, istatistik anlam ifade etmemesi örnek sayısının az olması ile açıklanabilir. Kontrol grubunda bu değişkenler arasında bir fark göze çarpmamaktadır. Gruplar arasında MoM değerleri irdelendiğinde, DYS14 için orak hücreli 39 ( % 92,9) fetüsün kontrol grubuna göre 1’in üzerinde MoM değerine sahip olduğu 78 gözlenirken, talasemik gen taşıyan 23 (% 100) fetüsün MoM değerleri 1’in altında izlenmiştir (Çizelge 10). DYS14 MoM değeri gebeliğin ilk iki trimestirinde izlendiğinde bize özellikle orak hücre anemisi açısından fetüsün etkilenmesi konusunda aydınlatıcı bir ön bilgi verebileceği düşünülmektedir. Beta globin için MoM değerlerine bakıldığında, talasemik gen taşıyan 26 fetüsün (% 81,3) beta globin MoM değerlerinin 1’in altında olduğu gözlenmiştir (Çizelge 11). Beta talasemik gen taşıyan fetüslerde MoM değerinin azalması, beta genindeki sentez azlığı veya yokluğu sonucuyla örtüşmektedir. Orak hücreden etkilenen fetüslerde beta globin MoM değerleri kontrol grubu ile aynı bulunmuştur. Gebeliğin ilerlemesi ile maternal kanda fetal DNA düzeylerinin de arttığı bilinmektedir. Bu artışta fetal ve total DNA arasında önemli bir korelasyon olduğu gösterilmiştir23,75,100. Bazı araştırıcılar bu korelasyonu, total DNA ile değil sadece fetal DNA ile göstermişlerdir101. Bauer ve ark. fetal ve total DNA’nın korelasyon gösterdikleri, fakat bunların gebelik haftasıyla korelasyon göstermediğini ifade etmişlerdir69,75. Wataganara ve ark. 2004’te ilk trimestirde haftalık fetal DNA artışını normal gebeliklerde göstermiştir102. Tjoa ve ark. 2006’da ilk trimestirde bu artışı her hafta arttığını belirtmişlerdir58. Stanghellini ve ark. 2006’da sadece fetal DNA düzeyleri artışında gebeliğin erken ve geç dönemlerinde korelasyon olduğu fakat total DNA’da böyle bir ilişki olmadığını açıklamışlardır101,103. Yin ve ark. 2007 yılında gebelik haftasının ilerlemesiyle fetal ve total DNA düzeyleri arasında önemli bir korelasyon gözlemişlerdir100. Bizim çalışmamızda erken dönem (6-17. hafta) ve geç dönem (18-38. hafta) fetal DNA düzeylerinde kontrol grubu dışındaki diğer gruplarda kendi içerisinde sayısal artışa bağlı bir korelasyon gözlenmesine karşılık bu artış istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (Çizelge 13, Şekil 25 A-C). Fetal DNA düzeyi DYS14 lokusu ile sadece erkek cinsiyette değerlendirildiği için dişi cinsiyetler değerlendirme dışı kalmakta ve bu nedenle de gruplarda bulunan örnek sayısı istatistik değerlendirmede yetersiz olmaktadır (Çizelge 14, Şekil 27A). Erkek cinsiyet sayısının artırılması ile anlamlı bir fark gözleneceği düşünülmektedir. Erken ve geç gebelik dönemleri beta globin düzeylerine bakıldığında kontrol grubu dışında diğer gruplarda artan bir korelasyona rastlanmaktadır (Çizelge 13, Şekil 26 A-C). Gruplar arasındaki ilişkiye bakıldığında geç dönem beta globin düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark 79 göze çarpmaktadır (Şekil 27B). Fetal yaşamda gebeliğin 6. haftasından itibaren beta zincir sentezinde artma gözlenmektedir104. Bu bilgi kapsamında beta zincir sentezinde oluşan bozukluk veya nokta mutasyonu sonucunda, dolaşımda serbest kalan fetal DNA miktarında artışın meydana gelebileceği ve bu nedenle de kontrol grubuna göre orak hücreli ve talasemik fetüslerde beta globin düzeylerinin artışının bu hastalıktan etkilenme açısından fikir verici bir değişken olabileceği düşünülmektedir. Değişik çalışmalarda bildirilen fetal ve total DNA düzeyleriyle ilgili farklı sonuçların çeşitli açıklamaları olabilir. Bunlardan birisi, örneklerin toplandığı dönemdeki annenin gebelik haftasına bağlı olarak değişenlik gösteren fetal ve total DNA derişimleridir23. Ayrıca, kanın alınmasında kullanılan tüpler ve fetal DNA izolasyon yöntemleri de farklılık yaratmaktadır72,105. Kan örneklerinin EDTA, heparin veya sitrat gibi total DNA ölçülmesinde bir belirteç olarak kullanılan antikoagülan içeren tüplere alınması beta globin DNA derişimi ölçümünde 24 saat içinde bir sorun yaratmadığı gözlenmiştir. 24 saatten fazla zaman sürecinde EDTA’lı tüplere alınan kanda, sitrat ve heparine nazaran en az değişim gözlenmiştir106. Bu nedenle antikoagülan olarak EDTA tercih edilmektedir. Bizim çalışmamızda EDTA’lı tüpler tercih edilmiş ve tam kandan plazmalar 1 saat içerisinde ayrılmıştır. Tam kandan plazma ayrılırken kullanılan santrifügasyon işlemlerinin değişimi de özellikle, total DNA miktarları üzerinde değişim meydana getirdiği gözlenmiştir100,105. Farklı santrifükasyon yöntem protokolleri dahi fetal DNA ölçümlerini etkileyebilmektedirler105. Bunun yanında Percoll ayırma gradienti gibi seçenek yöntemlerle plazmadaki 105 artırılabilmektedir hücreler zenginleştirerek total DNA derişimi . Bizim çalışmamızda plazma ayrımı 5500 rpm ve ardından 9200 rpm olmak üzere iki aşamalı santrifüj işlemi yapılarak sorun kısmen çözülmüştür. Maternal fetal DNA’nın varlığını ortaya koymada kullanılan belirtecin ve yöntemin fetal DNA sonuçlarını etkilediği düşünülmektedir. Çalışmamızda “nested” PCR, multipleks PCR yöntemleri kullanılmıştır. Bununla birlikte, küçük miktarlardaki maternal fetal DNA miktarını saptamada, yöntemin duyarlılığı da önem kazanmaktadır. Bu noktada RT-PCR, “nested” ve multipleks PCR yöntemlerinin’ye göre az miktardaki örnekleri saptamadaki duyarlılığı ve diğer iki yönteme göre kontaminasyon riskinin düşük olması, maternal fetal DNA analizlerinde tercih edilme nedenleri arasında 80 sayılabilir. Bu nedenle, çalışmamızda ayrıca RT-PCR yöntemi de örneklerin çalışılmasında tercih nedeni olmuştur. Çalışmamızda fetal DNA genotiplemesi için uyguladığımız yöntem, HRM analizidir. Bu analiz bir çeşit tarama tekniği olup genotiplemede kullanılabilmektedir110. HRM analiziyle orak hücre ve beta talasemi taşıyıcısı gebelerde, uygulaması kolay ve girişimsel olmayan bir yöntemle maternal kandaki fetal DNA’nın genotipi belirlenmeye çalışılmıştır. HRM analizinde RT-PCR tekniği kullanılmış ve fetal DNA HRM analizi yapılmıştır. Orak hücre anemisinde beta geninin sadece mutasyonu kapsayan bölgedeki amplifikasyonu ile HRM analizi yapılmış; beta talasemilerde beta geni dört bölge halinde gruplandırılarak mutasyonları belirlenmiştir. Çalışmamızda, ebeveynlerinden birisinin orak hücre taşıyıcı olduğu olgularda, fetüsün baba veya anneden aldığı diğer mutasyon veya normal alel, kontrol örnekleriyle karşılaştırılarak HRM analizi ile ortaya konmuştur. Fetüsün anne ile aynı genotipi taşıdığı ve ayrım yapılamamış olgularda, fetüsün babadan aldığı anneden farklı mutasyonlar fetal DNA’da gösterilmiştir. Fetal DNA’nın anneden farklı olarak babadan aldığı mutasyonlar, ilgili mutasyonun kontrol örnekleriyle karşılaştırılarak başarıyla belirlenmiştir. Anne ve babanın farklı mutasyon taşıdığı olgularda her iki mutasyon da fetal DNA’da belirlenmiştir. Ayrıca sonuçlar dizi analizi ve geleneksel yöntemler ile de karşılaştırılmış ve sonuçlar doğrulanmıştır. HRM analizi, RT-PCR teknolojisine sahip laboratuvarların özellikle babadan kalıtılan mutasyonların saptanmasında, belirli mutasyonlara göre yörelere özgül problar tasarlayarak kolaylıkla kullanabilecekleri uygulanabilir bir yöntem olduğu düşünülmektedir. Bu çıkarım, bu hastalıkların doğum öncesi tanısında girişimsel yöntemlerin daha az kullanılabileceğini öngörebilir. Talasemilerle ilgili maternal plazma fetal DNA ile girişimsel olmayan prenatal tanı çalışmalarının ilki Chiu ve ark. tarafından uygulanmıştır81. Maternal plazma fetal DNA örnekleri 8 gebe kadında mutasyona özgü RT-PCR kullanılarak çalışılmıştır. Sonuçlar geleneksel prenatal tanı yöntemleriyle karşılaştırılmıştır. Paternal kalıtılan kodon 41/42 (-CTTT) mutasyonu 8 örnekten 6’sında saptanabilmiştir. Ding ve ark. 2004’te MS analizini kullanmışlardır63. Li ve ark. 2005 yılında fetal DNA’yı boyut fraksiyonlama yöntemi ile analiz etmişlerdir6. Diğer bir çalışma, eşleri HbE taşıyan gebe kadınların plazma DNA’sında HbE’nin saptanmasıyla gerçekleştirilmiştir. Fakat bu yöntem sadece farklı mutasyon 81 taşıyan eşlerle sınırlı kalmaktadır91. Benzer bir çalışmada beta talasemi ve HbE maternal plazma DNA’sında RT alele özgü PCR yöntemi ile 2007’de Tungwiwat ve ark. tarafından uygulanmıştır99. Çalışmamızda 57 HbS taşıyıcısı annenin HRM analizinde plazma DNA’ları analiz edildiğinde aynı genotipe sahip 30 fetüs saptanmıştır. CVS kullanılarak geleneksel yöntemlerle yapılan karşılastırmada, 23 fetüs HbS taşıyıcı bulunmuştur. HRM anlizi ile 7 fetüs HbS heterozigot bulunurken, geleneksel yöntemle bu fetüsler HbS homozigot olarak belirlenmesindeki temel neden; RT-PCR’nin çok hassas bir yöntem olmasıdır. Bu nedenle arka planda daha fazla miktarda var olan maternal DNA’nın bu gibi yanlış negatif sonuçlar verebileceği göz ardı edilmemelidir. Anne ile babanın HbS mutasyonu taşıdığı çiftlerin fetüslerinde normal genotip taşıyan 9 fetüs HRM ile tespit edilmiş ve geleneksel yöntemlerle bu sonuçlar doğrulanmıştır. Talasemi taşıyıcısı 32 annenin HRM analizine bakıldığında, plazma DNA’sında 17 fetüs talasemi taşıyıcısı bulunmuştur. Bu 17 fetüsün 16’sı anneyle aynı mutasyonu taşımaktadır. Saptanan mutasyonlar arasında 3 fetüs Hb S/beta talasemi bulunmuştur. Geleneksel yöntemlerle de bu sonuçlar doğrulanmıştır. Anne ile babanın aynı talasemi mutasyonunu taşıdıkları durumda, fetüs normal veya mutant ise ayrım yapılabilmiştir. Anne ile babanın farklı mutasyon taşıdıkları durumda fetüsün babadan aldığı mutasyon HRM ile belirlenmiştir (Çizelge 15). Maternal plazma fetal DNA analizlerinin, girişimsel olmayan prenatal tanı için avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır. Avantajlarına bakıldığında, paternal kalıtılan fetal mutasyonların çalışılması ile çift heterozigot gebelik riski ortadan kalkabilmektedir. Özellikle beta talasemi gibi tek gen bozukluklarında girişimsel olmayan prenatal tanı için maternal plazma DNA’sının kullanımı gelecekte büyük umutlar vaat etmektedir6. Paternal kalıtılan ve annede bulunmayan fetal aleller, maternal plazmada fetüse özgü ayrımı sağlamaktadır4. Maternal plazmada paternal kalıtılan mutasyonların varlığı veya yokluğunun saptanabilmesi nedeniyle paternal kalıtılan tek gen bozukluklarının, girişimsel olmayan prenatal tanısı hızlıca uygulamaya girmeye hazır durumdadır. Bildirilen ilk örnekler arasında akondroplaziler, Hungtinton hastalığı ve miyotonik distrofilerin girişimsel olmayan prenatal tanısı gelmektedir108,109. Bu tür kullanılabilirliğini arttıran avantajları yanında, bu uygulamaları kısıtlayan bazı durumları da göz ardı etmemek gerekmektedir. Farklı merkezlerde yapılan pek çok 82 çalışmada, sonuçlar arasında meydana gelen değişimler, fetal DNA’nın doğru ölçümünde eksiklikler olduğunu göstermekte; bu da girişimsel olmayan prenatal tanının fetal DNA saptanmasında uygulanabilirliğini kısıtlamaktadır54. Örnekler çalışılırken dikkat edilmesi gereken noktalardan birisi, her aşamada birden fazla sayıda çalışılması gerekliliğidir84. Bu uygulamayla, yanlış pozitif ve yanlış negatif sonuçların azaltılması için Avrupa Birliği projeleri kapsamında, geniş ölçüde klinik deneyler üzerinde çalışmalar yapılmıştır24. Bunun yanında, maternal kalıtılan fetal aleller, genotip olarak maternal DNA ile benzer arka plan oluşturduklarından, maternal plazmada fetal mutasyonların saptanması mümkün olamamaktadır22. Benzer olarak otozomal resesif hastalıklarda aynı mutasyonu taşıyan çiftlerde de fetüsün plazmadan genotipi belirlenememektedir. Maternal plazmadaki toplam DNA içerisindeki fetal DNA’nın az miktarda olması da, tek gen bozuklukları için uygulamayı kısıtlamaktadır99. Günümüzde bazı fetal genetik özellikler girişimsel olmayan yöntemlerle saptanabilmesine rağmen diğer Mendel bozuklukları veya fetal anöploidileri belirleme için daha pek çok çalışma yapmak gerektiği düşünülmektedir. Üretilen yeni teknolojilerle gelecekte fetal DNA çalışmaları gittikçe artan bir önem kazanmaktadır. Son dönemlerde fetal anöploidilerin tanısında serbest fetal RNA kullanımının, önemli bir belirteç olabileceği ileri sürülmektedir. Çalışmalarda kullanılan olgu sayısı az olmasına karşın bu durumun çok merkezli çalışmalarla geliştirilebileceği düşünülmektedir (SAFE ve NIFTY çalışma grupları gibi)84. Gelecekte varmak istenen hedefler arasında cinsiyetten bağımsız olarak fetal DNA’yı saptamaya özgü herkes tarafından kabul gören belirteçlerin bulunması ve böylelikle dişi fetüslerin de analizinin gerçekleştirilmesi yer almaktadır69. Bunun yanında maternal plazmada çok az miktarlarda bulunan fetal DNA’nın zenginleştirme çalışmaları da tanıda doğruluğu artırması açısından önem arz etmektedir. 83 6. SONUÇLAR VE ÖNERİLER 1. Çalışmamız, prenatal tanı amacıyla birimimize başvuran orak hücre ve beta talasemi taşıyıcısı 89 gebe ve 15 kontrol grubu gebeden oluşmaktadır. Koriyonik vilüs örneklemesine bir seçenek olarak girişimsel olmayan prenatal tanı tekniklerinden anne kanından elde edilen fetal DNA ile erkek fetüsler belirlenmiş, fetüsün babadan ve anneden almış olduğu aleller HRM analizi yanında geleneksel moleküler yöntemler ile de incelenmiştir. 2. Maternal kandan fetal DNA eldesi sonrasında erkek fetüsler Y kromozomuna özgül iki farklı belirteç olan SRY ve DYS14 ile belirlenmiş ve bu iki belirteçten DYS14’ün RT-PCR ile cinsiyet belirlenmesinde daha duyarlı olduğu gözlenmiştir. 3. Gebeliğin ilerlemesiyle birlikte maternal kandaki fetal DNA miktarının da arttığı görülmüştür. Komplikasyonlu gebeliklerde, fetal DNA miktarının maternal plazmadaki artışının bilinmesi orak hücre ve talasemi taşıyıcılarında da bir değişim olup olmadığını düşündürmüştür. Orak hücreli fetüslerde DYS14 ile bakılan fetal DNA miktarı, kontrol ve talasemi grubuna göre artan MoM değerleri göstermiştir. Talasemik fetüslerde beta globin düzeyi bakılarak, total DNA miktarının kontrol ve orak hücre taşıyıcısı grubuna göre azalan MoM değeri gözlenmiştir. Gruplar arasında gebeliğin geç dönemlerinde beta globin düzeylerinin anlamlı olarak arttığı saptanmıştır. Fetal DNA düzeylerinin de geç gebelik döneminde sayısal artışı gösterilmiş; fakat erkek cinsiyete sahip örnek sayısı az olduğundan istatistik anlamlılık gösterilememiştir. Örnek sayısı artırılarak bu farkın istatistiksel öneminin irdelenmesi gerekmektedir. 4. Fetüsün anneden farklı mutasyon taşıdığı olgularda, maternal fetal DNA’nın HRM analiziyle fetüsün babadan aldığı mutasyonlar saptanabilmekle beraber, anneyle aynı aleli taşıyan orak hücreli olgularda ayrım sağlanamamıştır. 5. Maternal fetal DNA, girişimsel olmayan prenatal tanı için kolay elde edilebilir bir materyal olmasına karşın, erkek fetüs yanında dişi fetüslerin de analiz edilebilmesi için özgül belirteçlerin bulunması gerekmektedir. Son dönemlerde çalışmalar maternal kanda fetal RNA yönüne doğru kaymakta ve metilasyon gibi fetüs ve maternal 84 DNA’nın ayrımını sağlayan özelliklerin bulunması bu alandaki çalışmalar için umut verici gelişmeler olarak görülmektedir. 85 7. KAYNAKLAR 1. Sürmeliler E. Prenatal tanı amaçlı kromozom analizi gerektiren amniyosentez endikasyonları ve sonuçlarının değerlendirilmesi. Uzmanlık Tezi, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Adana, 2005. 2. Yararbaş K, Ilgın-Ruhi H. Prenatal Tanı. Türkiye Klinikleri Journal of Medical Science, 2006; 26: 666-674. 3. Harteveld CL, Kleanthous M, Traeger-Synodinos J. Prenatal diagnosis of hemoglobin disorders: Present and future strategies. Clinical Biochemistry, 2009; 42: 1767-1779. 4. Chiu RWK, Cantor CR, Lo YMD. Non-invasiveprenatal diagnosis by single molecule counting technologies. Trends in Genetics, 2009; 25: 324-331. 5. Wataganara T, Chan AY, Le sHane ES, Sullivan LM, Borgatial L, Bianchi DW, Johnson KL. Cell-free fetal DNA levels in maternal plasma after elective first-trimester termination of pregnancy. Fertility and Sterility, 2004; 81: 638-44. 6. Li Y. Biochemical and Clinical Diagnostic Aspects of Circulating Nucleic Acids. PhD Thesis,University of Basel, The Sweden, 2005. 7. Lo YMD, Chiu RWK. Prenatal diagnosis: progress trough plasma nucleic acids. Nature Reviews Genetics, 2007; 8: 71-77. 8. Resta RG. The historical perspective: The first prenatal diagnosis of a fetal abnormality. Journal of Genetic Counseling, 1997; 6: 81. 9. Chorionic villi of the placenta Erişim: (http://64.143.176.9/library/healthguide/en-us/support/topic.asp?hwid=tp12660), Erişim tarihi: 02.04.2010. 2010. 10. Uğurlu T. Fetal kromozomal anomalilerin QF-PCR (Kantitatif floresan polimeraz zincir reaksiyonu) ile tespiti ve etkinliğinin aminoasit kültürleri ile karşılaştırılması. Uzmanlık Tezi, Ege Doğumevi ve Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İzmir, 2007. 11. Amniosentez nedir nasıl yapılır, amniyosentesin riskleri nelerdir? Erişim: (http://www.gebelikbelirtileri.com/amniosentez.html), 2010. Erişim tarihi: 12.04.10 12. Koryonik Villus Biyopsi (CVS) Testi: Hastalar ve Aileler İçin Bilgiler Erişim: (http://www.eurogentest.org/CVSTurkish.xhtml), 2010. Erişim tarihi: 12.04.10 86 13. Tongprasert F. Cordocentesis of multifetal pregnancies. Prenatal Diagnosis, 2007; 27: 1100–1103. 14. Amniosentez, kordosentez, korion villus biopsisi. Erişim: (http://annevebebekleri.blogcu.com/amniosentez-kordosentez-korion-villus-biopsisi/4012862), 2010 Erişim tarihi:12.04.10 15. Laigaard J, Sorensen T, Placing S, Holck P, Fröhlich C, Wojdemann KR, et al. Reduction of the disintegrin and metalloprotease ADAM12 in preeclapsia. Obstetrics and Gynecology 2005; 106:144-149. 16. Traeger-Synodinos J. An evaluation of PGD in clinical genetic services through 3 years application for prevention of ß-thalassaemia major and sickle cell thalassaemia. Molecular Human Reproduction, 2003; 9: 301-307. 17. Velde H. Georgiou I, Rycke MDe, Schots R, Sermon K, Lissens W, Devroey1 P, Steirteghem AV, Liebaers I. Novel universal approach for preimplantation genetic diagnosis of b-thalassaemia in combination with HLA matching of embryos. Human Reproduction, 2004; 19: 700-708. 18. Preimplantasyon Genetik Tanı Erişim: (http://www.mikrogenlab.com/Preimplantasyon GenetikTani.aspx),2010. Erişim tarihi: 12.04.10 19. Walknowska J. Practical and theoretical implications of fetal-maternal lymphocyte transfer. Lancet, 1969; 1: 1119-1122. 20. Bianchi DW. Ciravlating Fetal DNA: Its origin and Diagnostic Potential-A Review. Placenta, 2004; 18: 93-101. 21. Bianchi DW. Fetal gender and aneuploidy detection using fetal cells in maternal blood: analysis of NIFTY I data. National Institute of Child Health and Development Fetal Cell Isolation Study. Prenaal Diagnosis, 2002; 22: 609-615. 22. Lo YMD. Presence o ffetal DNA in maternal plasma and serum. Lancet, 1997; 350: 485-487. 23. Lo YMD. Quantitative analysis of fetal DNA in maternal plasma and serum: implications for noninvasive prenatal diagnosis. American Journal of Human Genetics, 1998; 62: 768-775. 24. Sekizawa A, Purwosunu Y, Matsuoka R, Koide K, Okazaki S, Farina A, Saito H, Okai T. Recent advances in non-invasive prenatal DNA diagnosis through analysis of maternal blood. Journal of Obstetrics and Gynaecology Research, 2007; 33: 747-464. 25. Aksoy K, Kayrın L, Tuli A. Mutasyonların tanısında izlenecek yollar. Tanıda Moleküler Genetik Yöntemler IX. Biyokimya Yaz Okulu Kitabı, 2006: 51-55. 87 26. Old J, Traeger-Synodinos J, Petrou M, Galanello R, Angastiniotis M. (2005) Prevention of Thalassemias and other haemoglobin disorders. Vol 2: Laboratory Methods. Published by Thalassemia International Federation (TIF). Nicosia, Cyprus. 27. Cheng J, Kasuga T, Mitchelson KR, Lightly ER, Watson ND, Martin WJ, Atkinson D. Polymerase chain reaction heterodublex polymorphism analysis by entangled solution capillary electrophoresis. Journal of Chromatographic Science. 1994, 677: 169-177. 28. Larsen LA, Christiansen M, Vuust J, Andersen PS. High Throughput Mutation Screening by Automated Capillary Electrophoresis. Combinatorial Chemistry & High Throughput Screening, 2000; 3: 393-409. 29. Huber CG, Premstaller A, Xiao W, Oberacher H, Bonn GK, Oefner PJ. Mutation Detection by Capillary Denaturing high-performance liquid chormatography using monolithic columns. Journal of Biochemical and Biophysical Methods. 2001; 47: 5-19. 30. Delwart EL, Shpaer EG, Louwagie J, McCutchan F, Grez M, Waigmann HR, Mullins JI. Genetic relationships determined by a heteroduplex mobility assay: analysis of HIV env genes. Science, 1993; 262:1257-1261. 31. Palais RA, Liew MA, Witwer CT. Quantitative heteroduplex analysis for single nucleotide polymorphism genotyping. Analytical Biochemistry, 2005; 346:167–175. 32. Kozlowski P, Olejniczak, Krzyzosiak WJ. Rapid Heterodublex Analysis by Capillary Electrophoresis. Clinica Chimica Acta. 2005; 353: 209-214. 33. Murphy KM, Hafez MJ, Philipis J, Yarnell K, Gutshall KR, Berg KD. Evaluotion of Temperature Gradient Capillary Electrophoresis for Detection of Factor V Leiden Mutation. Journal of Molecular Diagnostics. 2003; 7(11): 335-340. 34. Murphy K, Berg KD. Mutation and single nucleotide polymorphism detection using temperature gradient capillary electrophoresis. Expert Review of Molecular Diagnostics. 3(6); 2003: 811-818. 35. Fodde R, Losekoot M. Mutation detection by denaturing gradient gel electrophoresis (DGGE). Human Mutation. 1994; 3:83-94. 36. Oefner PJ, Underhill PA. DNA mutation detection using denaturing high performance liquid chromatography (DHPLC). In Current protocols in human genetics; Dracopoli NC. et al., Ed.; John Wiley & Sons, Inc.: New York, 1998; 7.10.1-7.10.12. 37. Hung CC, Chien SC, Su YN, Chern JPS, Lın KH, Lin WL. Denaturing high-performance lıquid chromatography: An efficient screening approach in the genetic diagnosis of hemoglobin Hammersmith. Biomedical Engineering Applications Basis & Communications, 2006; 18: 343-347. 38. Savlı H, Hatırnaz Ö. Sayımsal. Gerçek zamanlı-polimeraz zincir reaksiyonu ve hematolojik gen anlatım analizleri. Türkiye Klinikleri Journal of Medical Science, 2004; 24: 653-660. 88 39. Günel T, Gen anlatımının kantitatif analizi Real-time PCR, Türkiye klinikleri, Journal of Medical Science, 2007;27:763-767. 40. Real-Time PCR: from theory to practice. Erişim: (http://tools.invitrogen.com), 2009. Erişim tarihi: 10.07.2009 41. Sayitoğlu MA. Hematolojide Real Time PCR. İst. Üniv. Deneysel Tıp Araş. Enst. Temel moleküler hematoloji kursu, İstanbul-Türkiye. Erişim: (http://www.thd.org.tr/doc/kurs_pdf/mugeaydinsayitoglu.pdf), 2010. Erişim Tarihi: 07.01.2010. 42. Reed GH, Kent JO, Wittwer CT. High-resolution DNA melting analysis for simple and efficient molecular diagnosis. Pharmacogenomics, 2007; 8(6): 597-608. 43. Luming Z, Wang L, Palais R, Pryor R, Wittwer CT. HighResolution melting analysis forsimultaneus mutation scanning and genotyping in solution. Clinical Chemistry 2005; 51:10 1770–1777. 44. Onay H, Beta-Talasemi Hastalarında MLPA Yöntemi ile HBA Mutasyonlarının Saptanması. Gaziantep Tıp Dergisi, 2009: 15(1):1-4 45. MLPA – an introduction. Erişim: (http://www.mrc-holland.com), 2010. Erişim tarihi: 03.04.2010 46. Erçal D, Prenatal tanıda genetik. Güncel Pediatri, 2008; 6 (1): 47-50. 47. Kurg A, Tonisson N, Georgiou I, Shumaker J, Tollett J, Metspalu A. Arrayed primer extension: solid-phase four-color DNA resequencing and mutation detection technology. Genetic Testing, 2000;4:1–7. 48. Galbiati S, Foglieni B, Travi M, Curcio C, Restagno G, Sbaiz L. Peptide-nucleic acid-mediated enriched polymerase chain reaction as a key point for non-invasive prenatal diagnosis of {beta}thalassemia. Haematologica, 2008; 93: 610–4. 49. Huang DJ, Nelson MR, Zimmermann B, Dudarewicz L, Wenzel F, Spiegel R, Nagy B, Holzgreve W. Reliable detection of Trisomy 21 using MALDI-TOF mass spectrometry. Genetics In Medicine, 2006; 8 (11): 728-734. 50. Masuzaki H, Miura K, Yoshiura K, Yoshimura S,Niikawa N, Ishimaru T. Detection of cell free placental DNA in maternal plasma: Direct evidence from three cases of confined placental mosaicism. Journal of Medical Genetics, 2004; 41: 289–292. 89 51. Cheung MC, Goldberg JD, Kan YW. Prenatal diagnosis of sickle cell anaemia and thalassaemia by analysis of fetal cells in maternal blood. Nature Genetics, 1996; 145:264– 268. 52. Bianchi DW, Williams JM, Sullivan LM, Hanson FW, Klinger KW, Shuber AP. PCR quantitation of fetal cells in maternal blood in normal and aneuploid pregnancies. American Journal of Human Genetics, 1997; 61: 822–829. 53. Al-Mufti R, Hambley H, Albaiges G, Lees C, Nicolaides KH. Increased fetal erythroblasts in women who subsequently develop pre-eclampsia. Human Reproduction, 2000; 15: 1624–1628. 54. Maron JL, Bianchi DW. Prenatal diagnosis using cell free nucleic acids in maternal body fluits: A decade of process. American Journal of Medical Genetics Part C (Seminars in Medical Genetics). 2007; 145C: 5–17. 55. Bischoff FZ, Lewis DE, Simpson JL. Cellfree fetal DNA in maternal blood: Kinetics, source and structure. Human Reproduction Update, 2005; 11: 59–67. 56. Sekizawa A, Samura O, Zhen DK, Falco V, Farina A, Bianchi DW. Apoptosis in fetal nucleated erythrocytes circulating in maternal blood. Prenatal Diagnosis, 2000; 20: 886–889. 57. Hristoskova S, HolzgreveW, Hahn S. More than one-half of the erythroblasts in the fetal circulation and cord blood are TUNEL positive. Clinical Chemistry, 2001; 47: 1870–1871. 58. Tjoa ML, Cindrova-Davies T, Spasic-Boskovic O, Bianchi DW, Burton GJ. Trophoblastic oxidative stress and the release of cell free feto-placental DNA. American Journal of Pathology, 2006; 169: 400–404, 59. Göksu AY, Anne kanında fetüse ait hücreler; Girişimsel olmayan doğum öncesi tanıda kullanımı? Türkiye Klinikleri Journal of Medical Science,2005; 25: 238-252. 60. Herman JC, Graff JR, Myohanen S, Nelkin BD,Baylin SB.. Methylation-specific PCR: A novel PCR assay for methylation status of CpG islands. Proceedings of the National Academy of Sciences of the Unated States of America, 1996; 93: 821–826. 61. Poon LLM, Leung TN, Lau TK, Chow KCK, Lo YMD. Differential DNA methylation between fetus and mother as a strategy for detecting fetal DNA in maternal plasma. Clinical Chemistry 2002; 48: 35–41. 62. Chim SSC, Tong YK, Chiu RWK, Lau TK, Leung TN, Chan LYS, Oudejans CBM, Ding C, Lo YMD. Detection of the placental epigenetic signature of the maspin gene in maternal plasma. Proceedings of the National Academy of Sciences of the Unated States of America 2005; 102:14753–14758. 63. Ding C, Chiu RWK, Lau TK, Leung TN, Chan LC, Chan AYY, Charoenkwan P, Ng ISL, Law HY, Ma ESK, Xu X, Wanapirak C, Sanguansermsri T, Liao C, Ai MATJ, Chiu DHK, Cantor CR, Lo YMD. MS analysis of single-nucelotide differences in circulating nucleic acids: Application 90 to noninvasive prenatal diagnosis. Proceedings of the National Academy of Sciences of the Unated States of America 2004;101:10762–10767. 64. Hamada H, Arinami T, Hamaguchi H, Kubo T. Fetal nucleated cells in maternal peripheral blood after delivery. American Journal of Obstetrics and Gynecology, 1994;170:1188-93. 65. Kolialexi A, Tsangaris GT, Antsaklis A, Mavroua A. Rapid clearance of fetal cells from maternal circulation after delivery. Annals of the New York Academy of Science, 2004;1022:113-8. 66. Lo YM, Zhang J, Leung TN, Lau TK, Chang AM, Hjelm NM. Rapid clearance of fetal DNA from maternal plasma. American Journal of Human Genetics, 1999;64: 218-24. 67. Emlen W, Burdick G. Clearance and organ localization of small DNA anti-DNA immune complexes in mice. Journal of Immunology, 1988;140:1816-22. 68. Gauthier VJ, Tyler LN, Mannik M. Blood clearance kinetics and liver uptake of mononucleosomes in mice. Journal of Immunology 1996;156:1151-6. 69. Finning KM, Chitty LS. Non-invasive fetal sex determination: Impact on clinical practice. Seminars in Fetal and Neonatal Medicine, 2008; 13: 69-75. 70. Costa JM, Benachi A, Gautier E, Jouamnic JM, Ernault P, Dumez Y.. First-trimester fetal sex determination in maternal serum using real-time PCR. Prenatal Diagonosis, 2001; 21: 1070–1074. 71. Sekizawa A, Tetsuro K, Iwasaki M, Watanabe A, Jimbo M, Saito H, Okai T. Accuracy of fetal gender determination by analysis of DNA in maternal plasma. Clinical Chemistry, 2001a; 47: 856– 1858. 72. Honda H, Miharu N, Ohashi Y, Samura O, Kinutani M, Hara T, Ohama K.. Fetal gender determination in early pregnancy through qualitative and quantitative analysis of fetal DNA in maternal serum. Human Genetics, 2002; 110: 75–79. 73. Hromadnikova I, Houbova B, Hridelova D, Voslarova S, Calda P, Nekolarova K, Kofer J, Stejskal D, Doucha J, Cinek O, Vavrirec J. Quantitative analysis of DNA levels in maternal plasma in normal and Down syndrome pregnancies. BMC Pregnancy and Childbirth, 2002; 2: 1-5. 74. Rijnders RJP, van der Luijt RB, Peters EDJ, Goeree JK, van der Schoot CE, Ploos van Amstel JK, Chistiaens GCML.. Earliest gestational age for fetal sexing in cell-free maternal plasma. Prenatal Diagnosis, 2003; 23: 1042–1044. 75. Bauer M, Hutterer G, Eder M, Majer S, LeShane E, Johnson KL, Peter I, Bianchi DW, Pertl B. A prospective analysis of cell-free fetal DNA concentration in maternal plasma as an indicator for adverse pregnancy outcome. Prenatal Diagnosis, 2006; 26: 831-836. 76. Van der Schoot CE, Hahn S, Chitty LS. Non-invasive prenatal diagnosis and determination of fetal Rh Status. Seminars in Fetal and Neonatal Medicine, 2008; 13: 63-68. 91 77. Norbury G, Norbury CJ. Non-invasive prenatal diagnosi,s of single gene disorders: How close are we? Seminars in Fetal and Neonatal Medicine, 2008; 13: 76-83. 78. HbVar: A database of Human Hemoglobin Variants and Thalassemias. Erişim: (http://globin.bx.psu.edu/cgi-bin/hbvar/counter) 2010. Erişim tarihi: 22.03.2010. 79. May C, Sadelain MA. Promising genetic approach to the treatment of beta-thallasemia. Trends In Cardiovascular Medicine, 2001; 11: 276-80. 80. Naro DE, Ghezzi F, Vitucci A, Tannoia N, Campanale D, D’Addario V, Holzgreve W, Hahn S. Prenatal diagnosis of β-thalassemia using fetal erithroblasts enriched from maternal blood by a novel gradient. Molecular Human Reproduction, 2000; 6: 571-574. 81. Chiu RWK, Lau TK, Leung TN, Chow KK, Chui DHK, Lo YMD. Prenatal exdusion of β Thalassemia major by examination of maternal plasma. Lancet, 2002; 360: 998-1000. 82. Li Y, Naro ED, Vitucci A, Zimmermann B, Holzgreve W, Hahn S. Detection of Paternally Inherited Fetal Point Mutations for β-Thalassemia Using Size-Fractionated Cell-Free DNA in Maternal Plasma. Journal of the American Medical Association, 2005;293:843-849. 83. Dulaimi E, Uzzo RG, Greenberg RE, Al Saleem T, Cairns P. Detection of bladder cancer in urine by a tumor suppressor gene hypermethylation panel. Clinical Cancer Research, 2004;10: 1887-93. 84. Hahn S, Zhong XY, Holzgreve W. Recent progress in non-invasive prenatal diagnosis. Seminars in Fetal and Neonatal Medicine, 2008; 13: 57-62. 85. Puszyk WM, Crea F, Old RW. Noninvasive prenatal diagnosis of aneuploidy using cell free nucleic acids in maternal blood: promises and unanswered questions. Prenatal Diagnosis, 2008; 28: 1-6. 86. MagNA Pure LC Operator’s Manuel, True Walk-Away Automation for nucleic acid purification. Roche Applied Science. Mannheim, Germany 2008. 87. Roche MagNA Pure LC, Overview of nucleic acid isolation and purification with the MagNA Pure LC System Erişim:(http://www.bsk-bio.co.kr/bbs/view.php?id=recommend_product&page), 2008. Erişim tarihi: 10.04.2008. 88. Qiagen Product catalog, QIAamp DNA Blood Mini Kit. Erişim:(http://www1.qiagen.com/Products/GenomicDnaStabilizationPurification/QIAampSystem/Q IAampDNABloodMiniKit.aspx), 2009. Erişim tarihi: 12.07.2009 92 89. Detection of HHV-6, EBV and HTLV-2 Genomic DNAs by “Nested PCR” Erişim: (http://www.ivpresearch.org/nested_pcr.htm), 2009. Erişim tarihi: 29.09.2009 90. Al-Yatama MK, Mustafa AS, Ali S, Abraham S, Khan Z, Khaja N. Detection of Y chromosome-specific DNA in the plasma and urine of pregnant women using nested polymerase chain reaction. Prenatal Diagnosis, 2001; 21: 399-402. 91. Tungwiwat W, Funchopoen G, Ratanasiri T, Scnchaisuriya K, Fucharoen S. Non-invasire fetal sex determination using conventional nested PCR analysis of fetal DNA in maternal plasma. Clinica Chimica Acta, 2003; 334: 173-77. 92. Sekizawa A, Jimbo M, Saito H, Iwasaki M, Matsuoka R, Okai T, Farina A. Cell-free fetal DNA in the plasma of pregnant women with severe fetal growth restriction. American Journal of Obstetrics Gynecology, 2003; 188:480-484. 93. Glossary of Biochemistry and Molecular Biology. Erişim:(http://www.genscript.com/product_003/molecular_biology_glossary/id/11941/category/glos sary/genomic_equivalent.html), 2010. Erişim tarihi: 01.04.2010. 94. Wittwer CT, Reed GH, Gundry CN, Vandersteen JG, Pryor RJ. High-Resolution genotyping by amplicon melting analysis using LCGreen. Clinical Chemistry, 2003; 49:6 853–860. 95. Fan HC, Blumenfeld YJ, Chitkara U, Hudgins L, Quake SR. Noninvasive diagnosis of fetal aneuploidy by shotgun sequencing DNA from maternal blood. Proceedings of the National Academy of Sciences of the Unated States of America, 2008; 105: 16266-16271. 96. Costa JM, Ernault P. Automated assay for fetal DNA analysis in maternal serum. Clinical Chemistry, 2002; 48: 679–680. 97. Van der Schoot CE, Soussan AA, Koelewijn J, Bonsel G, Paget-Christiaens LG, de Haas M. Non-invasive antenatal RHD typing. Transfussion of Clinical Biology, 2006; 13 (1-2): 53-57. 98. ACOG Practice Bulletin. Invasive prenatal testing for aneuploidy. Obstetrics and Gynecology, 2007; 110: 1459-1467. 99. Tungwiwat W, Fucharoen GFucharoen S, Ratansiri T, Sanchaisuriya K, Sae-Ung N. Appliation of maternal plasma DNA analysis for noninvasive prenatal diagnosis of Hb E-βtahalassemia. Translational Research, 2007; 150: 319-325. 100. Yin A, Ng EHY, Zhang X, He Y, Wu J, Leung KY. Correlation of plasma total cell-free DNA and fetal DNA levels with short term outcome of first-trimester vaginal bleeding. Human Reproduction, 2007; 22 (6): 1736-1743. 93 101. Chan LY, Leung TN, Chan KC et al. Serial analysis of fetal DNA concentrations in maternal plasma in late pregnancy. Clinical Chemistry, 2003; 49: 678-680. 102. Wataganara T, Chen AY, LeShane ES et al. Cell-free fetal DNA levels in maternal plasma after elective first-trimester termination of pregnancy. Fertility and Sterilility, 2004; 81: 638-644. 103. Stanghellini I, Bertorelli R, Capone L. Quantitation of fetal DNA in maternal serum during the first trimester of pregnancy by the use of a DAZ repetitive probe. Molecular Journal of Human Reproduction, 2006; 12: 587-591. 104. Jorgez CJ, Dang DD, Wapner R, Farina A, Simpson JL, Bischoff FZ. Elevated levels of total (maternal and fetal) b-globin DNA in maternal blood from first trimester pregnancies with trisomy 21. Human Reproduction 2007; 22: 2267-72. 105. Chiu RWK, Pool LLM, Lau TK, Leung TN, Wong EMC, Lo YMD. Effects of blood-processing protocols on fetal and total DNA quantification in maternal plasma. Clinical Chemistry, 2001; 47: 1607–1613. 106. Lam NYL, Rainer TH, Chiu RWK, Lo YMD. EDTA is a better anticoagulant than heparin or citrate for delayed blood processing for plasma DNA analysis. Clinical Chemistry, 2004; 50: 256– 257. 107. Gerovassili A, Nicolaides KH, Thein SL, Rees DC. Cell-free DNA levels in pregnancies at risk of sickle-cell disease and significant ethnic variation. British Journal of Haematology, 2006; 135: 738– 741. 108. Wright CF, Burton H. The use of cell-free fetal nucleic acids in maternal blood for non-invasive prenatal diagnosis. Human Reproduction, 2009; 15: 139-151. 109. Papasavva T, Kalakoutis G, Kalikas I, Neokli E, Papacharalambous S, Kyrri A, Kleanthous M. Noninvasive prenatal diagnostic assay for detection of β-thalassemia. Annals of New York Academy of Science, 2006; 1075: 148-153. 110. Taylor CF, Mutation scanning using high-resolution melting. Biochemical Society Transactions, 2009; 37: 433-437. 94 8. ÖZGEÇMİŞ 1976 yılında Almanya’da dünyaya gelen Ebru Dündar Yenilmez, Almanya’da başlayan ilköğrenimini Adana’da tamamlamıştır. Orta ve lise öğrenimini Adana’da tamamladıktan sonra 1996 yılında Ç.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümünde üniversite hayatına başlamıştır. 2000 yılında mezun olduktan sonra aynı yıl Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisansa başlamış ve 2002 yılı eylül ayında aynı bölümde Araştırma Görevlisi olarak çalışmaya başlamıştır. 2003 Eylül ayında doktora öğrenimine başlamış, doktora eğitimi sırasında, 2009 Eylül-Kasım ayları arasında Erasmus staj eğitim programı ile İtalyaBologna Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne bağlı bir araştırma laboratuvarında hücre kültürü ve proteomiks konularıyla ilgili bilgi ve görgü artırıcı çalışmalar yapmıştır. Evli ve bir çocuk sahibidir. 95