BD MART 2015 ‹slamiyet ve Kad›n Haklar› “Cumhuriyet Kad›n›” kavram›n›n, örnekleri oluflturulmas› gereken simgelerinden ve bu çizgi do¤rultusundaki ayd›nlat›c› çal›flmalar› nedeniyle bir suikast sonucu öldürülen Ankara Üniversitesi, ‹lahiyet Fakültesi ö¤retim üyelerinden Doç. Dr. Bahriye Üçok’un bu yaz›s›, onun 1965 y›l›nda yay›mlanan “‹slam Devletlerinde Kad›n Hükümdarlar” kitab›ndan al›nm›flt›r. 8 Mart Dünya Kad›nlar Günü nedeniyle yay›mlad›¤›m›z ve “‹slam ve kad›n konusundaki birçok yanl›fl ö¤retiyi çürütmesi yan›s›ra, konuyu gerçek bilgileriyle ayd›nl›¤a ç›karan” bu yaz›y›, özellikle tüm kad›n okurlar›m›z›n bir kez daha ve bir kez de özenle okumalar›n› diliyoruz. R adyo, televizyon ve bas›n gibi modern imkânlara ra¤men, Bat›l›lardan birçok kimse bugün hâlâ Türkiye’deki kad›nlar›n çarflaf ve peçe ile örtülü olup olmad›klar›n›, erkeklerin birden çok kad›nla evlenip evlen- Yazan: Doç. Dr. BAHR‹YE ÜÇOK mediklerini, zenginlerin birer hareme sahip olup olmad›klar›n› merak eder sorarlar. Türkiye’de yaflayan Müslümanlar ise XX. yüzy›lda Müslüman Türk kad›nlar›n›n özgürlüklerine sahip olup 43 BD MART 2015 erkekler gibi millet ve memleket hizmetinde ‹slam bulunmalar›n›, yeni ve modern anlay›fl›n onlara tan›d›¤› yeni bir hak sanarak yad›rgamaktad›rlar. Bu, ça¤dafl Müslüman kad›nlar›n ortaça¤daki hemcinslerinden pek farkl› hak ve özgürlüklere kavuflmufl olduklar› inanc›ndan ileri gelmektedir. Gerçekte ise ‹slamiyetin kad›na tan›¤› haklar ile günümüzde yaflayan kad›nlar›n hak ve özgürlükleri karfl›laflt›r›ld›¤› zaman görülen fark, sadece aile ve miras hukuku ile ilgilidir. Çal›flma, meslek sahibi olma bak›m›ndan ortaça¤ ile modern ça¤ kad›n› aras›nda hiçbir fark yoktur. Ortaça¤ ‹slam tarihinin kaynaklar› ve f›k›h incelendi¤i zaman görülür ki Müslümanl›k, kad›n› erke¤in sat›n alabilece¤i bir esir, bir meta niteli¤inde saymam›flt›r. ‹slam dini onu bir eflya gibi kabul etmedi¤i içindir ki, erkekler gibi ilim sahibi olmaya teflvik eder. Kültür alan›nda Avrupa’n›n en ileri gitmifl dini devletlerinden biri olan Fransa’da daha birkaç y›l öncesine kadar, kad›n kocas›n›n izni olmadan paras›n› bankaya yat›ram›yor veya buradaki paras›n› çekemiyordu. Oysa kad›n›n hukuki kiflili¤i, kendi paras›na tasarruf hakk›, ‹slamiyetle birlikte tan›nm›flt›r. Müslüman kad›n reflit ise r›zas› olmadan evlendirilemez. Reflit olmadan velisinin arzusu ile evlendirilmifl olan k›zlar›n, reflit olunca bu evlili¤i feshettirme haklar› vard›r. Ayr›ca evlenme sözleflmesi s›ras›nda veya sonra erkek, kar›s›na istedi¤i zaman boflanma hakk›n› tan›yabilirdi. kad›n› bir eflya gibi kabul etmedi¤i içindir ki, erkekler gibi ilim sahibi olmaya teflvik eder. T imur’un torunu Ulu¤ Bey bu hususa çok önem vermifl olmal› ki, Semerkant’ta ve Buhara’da yapt›rm›fl oldu¤u medreselerin kitabevlerini, “‹lim tahsil etmek erkek ve kad›n her Müslümana farzd›r” hadisi ile süslemifltir.‹slam hukukuna göre reflit kad›n, istifade ve kullanma ehliyetine sahiptir. Kocas›ndan ayr› ticaretle u¤raflabilir. 44 A vrupa’n›n en uygar ülkelerinden biri olan ‹sviçre’de kad›n›n seçme ve seçilme hakk› henüz baz› kantonlar d›fl›nda tan›nmad›¤› halde, ‹slam bu hakk› tan›d›¤›n›n delillerini daha Hz. Muhammed zaman›nda, tarihe geçen olaylar ile vermifltir. Örne¤in, Akabe biatleri ve Mekke fethi (630) s›ras›nda kad›nlar›n da Hz. Muhammed’e gelip biat etmeleri gibi. Mekke’de Hz. Muhammed’e ilk biat eden kad›n›n Hz. Ali’nin k›z kardefli Ümm-i Hâni oldu¤u ve bunu Ümm-i Habibe, Erva, Âtike, Ümmi Hakim, Halid bin Velid’in k›z kardefli Fâhite ve Mekkelilerin gözde baflkanlar› Ebu Sufyan’›n efli Hind’in izledikleri, kaynaklarca bildirilmek- BD MART 2015 tedir. Bunlar teker teker ‹slam dinine ve Hz. Muhammed’in dünyevi flefli¤ine itaate söz vermifller ve böylece inançlar›n› belli etmifllerdir. O gün Mekke’deki di¤er kad›nlar›n biatlerini almak ifline, Hz. Muhammed, Hz. Ömer’i memur etmiflti. Böylece yaln›z Kureyfl’in flerefli ailelerine mensup kad›nlar›n oylar› ile yetinilmemifl, bütün reflit kad›nlar›n birer birer oylar›n›n al›nmas›na önem verilmifltir. G ene zaman›m›zda san›l›r ki, ortaça¤da Orta Asya’dan Atlas Okyanusu’na kadar uzanan ‹slam ülkelerindeki kad›nlar ev iflleriyle, çocuk büyütmekten baflka bir fleyle u¤raflmazlard›. Oysa tarih bizlere kad›nlar›n zaman zaman erkeklerle birlikte askere gittiklerini, en meflhurlar› Sitt ül-Ulemâ (Bülbüle), Hadicet üfl fiahcâniyye, Zeyneb binti Amr, Ümm-i Abdullah binti Kaadi fiamsüddin, Ümm-i Müeyyed Nisâburi, fiuhde binti ‹bn Nasr olmak üzere vâizlik, hadis ve f›k›h müderriseli¤i (yani profesörlü¤ü) ettiklerini, birçok kad›, devlet adam› ve tarihçiye icâzet (diploma) verdiklerini, Hindistan’da Ekber fiah zaman›nda yaflayan Mah›m Ana ve Mo¤ollardaki Fatma Hâtun gibi vezirlik ettiklerini, Sultan Bayezid devrinde Amasya’da oturan ve türbesi bugün bir ziyaretgâh olan Selâmet Hatun gibi sofi zaviyeleri kurduklar›n›, hatta hükümdar seçildiklerini göstermektedir. Adlar›na bast›rd›klar› paralar dünya müzelerinde sakl› bulunan, Hindistan ‹mparatoriçesi Raziyye Sultan ile M›s›r Sultan› fiecer üd-Dürr, ‹lhanl› Sultan› Sat› Bey Hatun ve Türk Kutluk Devleti Hükümdar› Sarvetüddin Padiflah Hatun’dan baflka henüz paralar› ele geçmemifl ama hükümdarl›klar› ana kaynaklarda bildirilen tam bir düzine kudretli hükümdar bu hususun canl› örnekleridir. (1) F ›k›h ve hadis icazetleri veren pek çok kad›n bulunmas›na ra¤men do¤rudan do¤ruya kad›l›k etmifl bir kad›na henüz rastgelmemekle beraber, Abbasiler devrinde, Halife Muktedir zaman›nda Divan-i Mezâlim Hiç flüphe yok ki, orta ve yeni ça¤larda ‹slam kad›n›n› hareme kapayan sebeplerin bafl›nda büyük fetihlerden sonraki servet art›fllar› ve bunun sonucu olarak Bizans ve Sasani aristokrasisinin taklidi gelmektedir. BD MART 2015 (fiikâyetlerin dinlendi¤i yüksek mahkeme) baflkanl›¤› etmifl bir kad›n›n varl›¤›n› biliyoruz. Ad› Sümeyl olan bu kad›n, Ba¤dat’ta R›sâfe mahallesinde, sa¤›nda solunda kad›lar oldu¤u halde divan kurar, flikâyet dilekçelerini kabul eder, al›nan kararlar› imzalard›. Hanefi mezhebinin kurucusu ‹mam› Azâm Ebu Hanife’ye göre k›sas ve had cezalar› d›fl›nda kad›nlar›n kad›l›k yani yarg›çl›k kürsülerini iflgal etmelerine hiçbir engel yoktur. Ebu Cerir Taberi ise k›sas ve had Sonuç cezalar› da dahil, kad›nlar›n her çeflit davaya bakabileceklerini kabul etmektedir. T tokrasisinin taklidi gelmektedir. II. Velid, harem a¤as› kullanan ilk halifedir. Kad›nlar›n flarap içmeye bafllamalar› ve haremde yaflamalar› ‹ran’›n etkisiyle gene II. Velid devrine rastlar. Bununla beraber Abbasilerin X. Halifesi Mütevekkil’in saltanat›na kadar kad›nlar gene de üstün bir özgürlük anlay›fl› içinde yaflam›fllard›r. fiuras›n› unutmamak gerekir ki, ne Bizans’›n ne de ‹ran’›n etkileri göçebe veya köy hayat› yaflayan Müslüman kad›n›n›n özgürlük ve sadeliolarak ¤ini asla yok edememifltir. Sonuç olarak diyebiliriz ki, kad›n haklar› ile ilgili en büyük devrimi ‹slamiyet getirmifltir. Fakat onu yanl›fl anlatanlar›n ve ö¤renenlerin yüzy›llar boyunca süren tutumlar›ndan ötürü Müslüman kad›n›, kendi yuvas›nda yüzy›llar boyunca en do¤al haklar›n› yitirmifl olarak yaflamak zorunda b›rak›lm›flt›. E¤er Türk anas›, dünya tarihinde henüz bir efli do¤mam›fl oldu¤una inand›¤›m Atatürk gibi dahi bir o¤ul yetifltirmemifl olsayd›, Türk kad›n›, Müslümanl›¤›n ve onun zarif peygamberinin kad›na tan›d›¤› haklar›n sevincine erememifl olarak hâlâ o eski yanl›fl davran›fl›n ezici bask›s› alt›nda ç›rp›n›p duracakt›. • diyebiliriz ki, kad›n haklar› ile ilgili en büyük devrimi ‹slamiyet getirmifltir. arihte tespit edebildi¤im 17 hükümdar ve 12 nâibe kad›n›n varl›¤› bize gösteriyor ki, ‹slam dini kad›n› toplum hizmetlerinden alakoymam›fl, tersine ona sosyal haklar›n en önemlilerini tan›m›flt›r. O halde ‹slam ülkelerinde yüzy›llar boyunca hüküm süren harem hayat›n›n nas›l olup da bafllad›¤› ve toplumsal hizmetlerden kad›n›n nas›l olup da uzak tutuldu¤u sorulabilir. Hiç flüphe yok ki, orta ve yeni ça¤larda ‹slam kad›n›n› hareme kapayan sebeplerin bafl›nda büyük fetihlerden sonraki servet art›fllar› ve bunun sonucu olarak Bizans ve Sasani aris- Bizim dinimiz en mâkul ve en tabiî bir dindir. Ve ancak bundan dolay›d›r ki son din olmufltur. Bir dinin tabiî olmas› için akla, fenne, ilme ve mant›¤a uymas› lâz›md›r. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. M. Kemal Atatürk 46