ISTANBUL ÜNIVERSITESI'NIN BÜTÇESI 1 MILYAR TL'YI ASTI Portal Adres : www.posta.com.tr İçeriği : Gündem Tarih : 23.02.2016 : http://www.posta.com.tr/egitim/YazarHaberDetay/Istanbul-Universitesi-nin-butcesi-1-milyar-TL-yi-asti.htm?Arti İstanbul Üniversitesi'nin bütçesi 1 milyar TL'yi aştı 23 Şubat 2016 Yazı Boyutu: Öğrenci sayısı 6 milyonu aşan devlet üniversitelerine 23.5 milyar lira ödenek ayrıldı. En büyük desteği alan İstanbul Üniversitesi, 1 milyar lira bütçeyi aşan ilk üniversite unvanını kazandı BÜTÇE BİR YILDA 5 MİLYAR ARTTI Geçtiğimiz yıl 104 devlet üniversitesine 18 milyar 493 milyon lira bütçe ayıran hükümet, bu sene 109 devlet üniversitesinin bütçesini 23 milyar 543 milyon liraya çıkardı. İstanbul Üniversitesi'nin bütçesi ilk kez 1 milyar liranın üzerine çıkarak bir rekora imza atıldı. 2016 bütçesinden İstanbul Üniversitesi´ne 1 milyar 82 milyon, Ankara Üniversitesi´ne 813 milyon, Hacettepe Üniversitesi´ne 789 milyon lira ödenek ayrıldı. TOPLAM ÜNİVERSİTE SAYISI 185 OLDU Eğitimin her kademesinde hızla artan okullaşma oranı yükseköğretimde de kendini göstermiş durumda. Bu kapsamda 2002-2003´te 1 milyon 918 bin olan üniversite öğrencisi sayısı 2015´te 6 milyon 62 bine ulaştı. 2002´de 76 olan toplam üniversite sayısı, 56´sı devlet 53´ü vakıf üniversitesi olmak üzere 109 yeni üniversitenin kurulmasıyla 109 devlet, 76 vakıf olarak 185´e çıktı. TÜP BEBEK TEDAVISINDE DIKKAT Portal Adres : www.yenisatis.com İçeriği : Haber : http://www.yenisatis.com/tup-bebek-tedavisinde-dikkat.html Tarih : 22.02.2016 Tüp bebek tedavisinde dikkat Tüp bebek yönetiminin zaman içerisinde başarı oranlarının arttığını söyleyen Prof. Dr. Buyru, ? Bu tedavi bazı durumlarda tek tedavi seçeneği iken, bazen de diğer tedavilerin başarısız olduğu koşullarda son tedavi olarak uygulanır. Tüp bebek tedavisi zaman içerisinde çok kolaylaşmış, gebelik oranları artmıştır. Tedavi süresi kısalmış, yapılan enjeksiyon sayısı azalmış, daha az zahmetli bir tedavi haline gelmiştir. Tüp bebek tedavisinin aşamaları yumurtalıkların uyarılması, yumurta toplanması, yumurtaların laboratuvar ortamında eşinin spermleri ile döllenmesi (mikroinjeksiyon) ve embriyo transferidir. Embriyo transferinden sonra bazı ilaçlar kullanılarak 10 gün kadar beklenir ve sonunda test yapılarak gebelik oluşup oluşmadığı araştırılır• dedi. Suistimale açık bir tedavi Prof. Dr. Faruk Buyru, çocuğu olmayan çiftlere büyük bir umut olan tüp bebek tedavisinin suistimale açık olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Buyru,•Etkinliği henüz kanıtlanmamış bazı yöntemler çiftlere umut ışığı gibi sunulabiliyor. Ne yazık ki henüz binlerce on binlerce kişide denenip kesin olarak kanıtlanmadan ,100 kişiye bile ulaşmayan çalışmaların sonucu , gebelik oranında çok büyük bir artış sağlamışçasına çiftlere sunuluyor ve insanlar bu şekilde sömürülebiliyor. Bunlar hamilelik aşısı, embriyonun yapıştırılması, endometriumun, rahim içinin incelenmesi gibi yöntemler. Diğer tedavi yöntemlerinde de belki buna benzer kötüye kullanımlar var ama tüp bebek gibi ailelerin çok büyük umut bağladıkları tedavi yönteminde azıcık gebelik şansının artırılması bile aileler için önemli olabiliyor• ifadelerini kullandı. İyi bir araştırma yapılmalı Tüp Bebek isteyen çiftlerin iyi bir araştırma yapmaları gerektiğine dikkat çeken Prof. Faruk Buyru, •Bu saydığımız yöntemlerin gebelik şansını artırdığı, hatta küçük bir oranda artırdığı bile kanıtlanmadan •yüzde 40- 50 gebelik şansı arttı• ,•çocuğu olmayan çift kalmayacak• gibi sunulması son derece yanlış.İyice araştırmadan, bu konudaki verilerin güvenilir olduğuna inanmadan bu tür tedavilerin peşinden koşmasınlar.Tüp bebek tedavisine başvuran çiftler o merkezin güvenilir olup olmadığını araştırsınlar, bu konudaki yayınları , kesin bilimsel verileri edinsinler, bunun yanısıra işin maliyetini de hesaba katsınlar, olabilecek gebelik şansını düşünüp ona göre merkez seçiminde karar versinler' şeklinde konuştu. İsveçli doktor Pascal Mockun geliştirdiği ve anne rahminde gerçekleştirilen yeni bir suni döllenme yöntemi sayesinde laboratuvar ortamında oluşturulan 'tüp bebeklerin' tarihe karışabileceği haberlerinin gündeme geldiğini sözlerine ekleyen Prof Dr. Buyru,•İsveç te geliştirilen yöntem embriyoların tüp bebek olmadan, doğal yolla gebe kalacak bir çiftte rahim içinden elde edilmesine yönelik bir işlem. Buna benzer başka çalışmalar da var.İstanbul Tıp Fakültesinde başlatmayı planladığımız yine aynı amaca yönelik bir çalışma da var. Tüm bunlar tüp bebek yapılmaksızın yumurtalıkları uyararak, doğal yolla gebe kalan hastalarda rahim içerisinden embriyo elde edip, bu embriyoya genetik işlem yapılmasına yönelik işlemler. Tüp bebek tedavisinde yumurta , sperm laboratuvar şartlarında yani kadının vücudunun dışında döllenip gelişen embriyolar rahim içine yerleştiriliyor. Bu bahsedilen yöntemde ise embriyo kadının rahmi içinde oluşup onu dışarıya alıp inceleme işlemi• diye konuştu. Yöntem küçük bir hasta grubunda uygulanabilir Bu yöntemin küçük bir hasta grubunda uygulanabileceğini ifade eden Prof. Dr. Buyru,•Bu ancak, genetik hastalık taşıyıcısı olan çiftlerde bebek etkilenmesin diye , ya da kardeşe kemik iliği nakli, kök hücre nakli gereken durumlarda tüp bebek yapıldığında uygulanıyor. Tüp bebek yapılan hastaların son derece kısıtlı olan bir gurubu için geçerli olabilecek bu yöntemin etkinliği de kanıtlanmış değil. Bu yöntemler henüz deneysel aşamada.Bunlar gelişecek, ileriye gidecek, genetik inceleme için doğal yolla oluşan embriyolar kullanılabilecek. Bu amaçla tüp bebek yöntemine gerek kalmayacak ama, bu yöntemin bir umut ışığı olduğunu söylemek için henüz çok erken•dedi. Araştırma etik kuruldan geçti İstanbul Tıp Fakültesinde yapılan araştırmanın etik kuruldan geçtiğini ifade eden Prof. Dr. Faruk Buyru, 'Etik kuruldan geçmiş olmasına rağmen henüz yeni başlayacak olan bir çalışma. Bunun sonuçlarını görmeden bir umut ışığı olduğunu söylemek kesinlikle yanlış olur. Doğal yolla oluşan doğal yolla gebe kalan çiftlerde rahim içerisinden embriyo elde edilebilir mi bunu araştırmaya yönelik bir çalışma' diye konuştu. ÇOCUKLARDA UYKU BOZUKLUKLARI Portal Adres : www.ivedihaber.com İçeriği : Gündem Tarih : 22.02.2016 : http://www.sultangaziajans.com/haber/3621/cocuklarda-uyku-bozukluklari.html Çocuklarda Uyku Bozuklukları Yenidoğan bebekler yaşamın ilk 1 ayında 16-18 saat uyurlar. 1-3 ay arasında bebeklerde infantil kolik denilen gaz sancıları sık olduğundan genelde gece az uyurlar ve sık uyanırlar, gündüz çok uyurlar.3-6 ay arası bebekler genelde gündüz az uyurlar, gece iyi uyurlar. 6-9 ay arası 12 saatlik uykunun yasını güzdüz uyurlar, yarısını gece uyurlar. Bu dönemde diş çıkma sürecide başladığından uykusuz gecelerde sıktır.6-9 ay arasında uykusuz gecelere idrar yolu enfeksiyonu, çölyak hastalığı, inek sütü alerjisi gibi hastalıklarda neden olabilir Düzenli bir şekilde uyumaya başlama oranı 9. aydan sonra %90´a çıkar. 1-2 yaş arası ayrılık ansiyetesi sık olduğundan çocuk uykuya dalmada güçlük çeker. 2-3 yaş arası ise gece uykudan uyanma, anne-babayı çağırma, anne-babanın yanına gidip uyuma sıktır. Bırakın yanınıza gelip,sizinle uyusunlar, sizinle uyusunlarki büyüyünce sizi gönülden sevsinler. UYKU BOZUKLUĞUNUN TANIMI Eğer bebek ya da çocuk en az 3 aydır; geceleri 5 ya da daha fazla kez uyanıyorsa, uyandığında en az 30 dakika uyanık kalıyor ya da ebeveyninin yatağına gidiyorsa bu duruma uyku bozukluğu denir. ÇOCUKLARDA SIK GÖRÜLEN UYKU BOZUKLUKLARI -Huzursuz bacak sendromu: Bacaklarda karıncalanma, uyuşma ve çekilme hissi vardır. Hasta yattığında bu histen kurtulmak için sürekli bacaklarını hareket ettirmek zorunda kaldığından uykuya dalamaz. 10-30 saniye aralıkla tekrar. Hastalık diğer bacak ağrılarından, büyüme ağrılarından istirahatte başlayıp, hareketle geçmesi ile ayırt edilebilir. -Uykuda periyodik hareket bozukluğu: Bacaklarda ve kollarda uyku sırasında periyodik olarak tekrar eden aynı tipte hareketler görülür. Genellikle ayak başparmağının gövdeye doğru kıvrılması biçiminde olan hareket görülür. 5-90 saniyelik aralıklarla tekrarlar. Bilinçli bir uyanma olmaz, ancak uyku sık sık bölünür ve derinleşemez. Huzursuz bacak sendromu ve uykuda periyodik hareket bozukluğuna demir eksikliği anemisi ve vitamin eksiklikleri neden olabilir. -Uykuda diş gıcırdatma: Belirgin diş hasarına sebep olabilir. Hastaların çenelerinde sabahları ciddi ağrı hissi görülür. -Uykuyla ilişkili kafa sallanması(Jactatio Capitis): Bu bozukluk uykuda ya da uykudan önce ritmik kafa sallanması ile birlikte tüm bedenin sallanması şeklinde görülür. Normal çocuklarda görülebileceği gibi, zeka geriliği olan çocuklarda daha sık görülür. İnfant ve çocukda REM ve NREM´de başvurma davranışı görülür. Çocuk uykudan uyanır kafasını yastığa ya da yatağa sert bir şekilde vurur. Uykudan önce verilen klonazepam etkilidir. -Gözü açık uyuma: Bu durum REM uykusu(hafif uyku) bozukluğudur. 1-1.5 saat süren gözleri yarı açık uyuma ve sık göz kapak kırması görülür. Normal bir durumdur ve tedaviye gerek yoktur. -REM uykusu davranış bozukluğu: Gecenin geç saatlerinde, REM uykusu sırasında ortaya çıkan şiddet hareketleridir. Genellikle erkekler çocuklarda görülür.Çocuk ebeveynine zarar verebilir. -Gece terörü: 11-12 yaş arasında sıktır. Erkek çocuklarda yaygındır ve genetik nedenlidir. Gece terörü, NREM uykusunun 4. döneminde (rüya görülmeyen, derin uyku) görülür. Gecenin ilk 1/3 bölümünde görülür. Çocukların yaklaşık yüzde 1 ile 6´sında bu bozukluk görülür. Tipik olarak gecede bir kez olur. Çocuk uykuya daldıktan yaklaşık 1, 5-2 saat sonra çığlıklar atmaya, soğuk terlemeye başlar, bunu halüsinasyonlar izler. Ailesini bu sürede tanımaz. Bir kaç dakika sonra nöbet kendiliğinden durur, çocuk uyanır, olanların farkında değildir. Olay dış uyaranlardan ve gündüz yaşanılan olaylardan bağımsızdır. Ergenlik döneminde sona erer. Özellikle frontal lob epilepsisinden ayırmak gerekir. Frontal lob epilepsisinde motor hareketler ön plandadır ve hasta birden uyanmaz. Ayırıcı tanıda gerektiğinde gece boyu yapılan uyku-video kayıtlarından yararlanılır. Klonazepam etkilidir. -Uyurgezerlik: 5-7 yaş arasında sıktır. NREM(Derin uykunun) uykusunun 4. döneminde olur. Çocukların %15´inde uyurgezerlik görülür. Çocuk uykuda dolaşırken genellikle oda içindeki eşyalara çarpmaz, uyandırıldığında kısa bir konfüzyon(tanıyamama) dönemi olur. İletişim kurma çabalarına karşı tepkisizdir ve büyük bir zorlukla uyandırılabilir. Atak uykuya daldıktan 1,5- 2 saat sonra ortaya çıkar ve 5-20 dakika kadar sürebilir. Özellikle kompleks parsiyel epilepsi ile karışabilir. Uyku bozukluklarının hepsinde, uykunun 4. dönemini kısaltan ilaçlar kullanılabilir. İmipramin ve klonazepam etkilidir. Ömür boyu devam edebilir. Stres, aşırı yorgunluk ya da uykusuzluk, atakları arttırır. -Kabus bozukluğu: En sık 3 ile 6 yaş arasında görülür. Geceleri arasıra görülme oranı %30-90´dır. Çocukluk çağında kadın/erkek oranı eşittir, ancak erişkin dönemde kadınlarda daha sık görülür. Klinik olarak; çocuklar uykudan uyandıklarında korku/ dehşet içeren canlı rüyaları, çok endişeli olmalarına rağmen detaylı biçimde anlatırlar. Rüyalar diğer uyku evrelerinde de ortaya çıkabilmesine rağmen, kâbuslar tipik olarak REM döneminde özellikle uykunun ikinci döneminde ortaya çıkarlar. Fazik kas seyirmeleri artmış olabilir. Kötü rüyalara benzer rüya içeriği olabilir, ancak uykudan uyanmaya neden olmaz. Kötü rüyalar, kâbuslardan 3-4 kat daha fazladır. Psikiyatrik bozukluklar bu hastalarda daha sıktır. Travma sonrası stres bozukluğu ve anksiyete bozukluğu olanlarda sıktır. Çocukluk ve ergen döneminde cinsel istismar ve madde kötüye kullanımı mutlaka sorgulanmalıdır. Klonazepam tedavide etkilidir. -Narkolepsi/Katapleksi: Narkolepsi, ani gündüz uyku atakları ile karakterizedir, kataplekside ise kas tonusunun ani kaybı söz konusudur. Her ikiside NREM bozukluğudur ve 10 yaşdan sonra görülür. Kataplekside gülme ve şakalar uyarıcıdır. Aniden tonusunu kaybeden çocukta düşmeler de olabilir. Düşme anında çocuk uyanır ve olayların sonrasını hatırlar. Ayırıcı tanıda epilepsi, özellikle atonik nöbetler düşünülür. Epilepside bilinç tümü ile kapalıdır, ağır yüz yaralanmaları görülebilir. Narkolepsi/katapleksi antiepileptiklerden fayda görmez, uyanık ve uyku EEG'leri normaldir. Ayırıcı tanıda polisomnografilerden yararlanılır. Tedavide modafinil asetamid etkilidir. Tedavide amfetaminler, metilfenidat, trisiklik antidepresanlar kullanılabilir. -Patlayan kafa sendromu: Hem uyanıklıktan uykuya geçişte, hem de gece uyanma sırasında, hasta başında ani olarak ortaya çıkan yüksek bir sesten ya da patlama hissinden yakınır. Ağrı yoktur. Atak uykudan ziyade uyanıklıkta ortaya çıkar. Hasta olaydan sonra genellikle korku hissi ile birlikte aniden uyanır. Bazı hastalarda şimşek çakma hissi ya da miyoklonik sıçramalar görülebilir. İlaç tedavisi gerekmez. -Yenileyici izole uyku paralizisi: Uykunun başlangıcında ya da uykudan uyanma sırasında gövde ve tüm ekstremiteleri hareket ettirmede zorlanma ile karakterizedir. Her atak saniyeler ile birkaç dakika sürer. Başka bir uyku bozukluğu (özellikle narkolepsi), medikal hastalık ya da nörolojik hastalık, ruhsal bozukluk, ilaç kullanımı ya da madde kullanımının bulunmamasıyla bu bozukluğun tanısı konulur. Semptomlar çocukluk çağında ya da adolesan döneminde başlar.Tedaviye gerek yoktur. -Uyku ile ilşkili dissosiyatif bozukluk: Başlangıç yaşı çocukluk dönemi ile erken erişkinlik dönemdir.REM ve NREM uykusundan uyanırken görülür. Çoğu hastada gündüz de ortaya çıkabilir. Şimdiki/geçmiş öyküde fiziksel/cinsel açıdan kötüye kullanım vardır. Kâbus bozukluğu ile bir ilişki vardır. Bu dönemde çığlık atma, korkma ya da cinsel davranışlar gösterebilirler. Ertesi gün bu davranışı hatırlamazlar. Diğer parasomniler ayırıcı tanıda düşünülmelidir. Tedavide bilişsel davranışçı tedavi uygulanması önerilmektedir. -Uyku ile İlişkili İnleme (Catathrenia): Uyku sırasında ortaya çıkan, düzenli olarak inleme ya da ilişkili monoton ses çıkarma öyküsü vardır. REM ve NREM´de görülür. Başlangıç yaşı çocukluk çağı ve erişkin dönemidir. Etiyolojisi bilinmemektedir. İnleme sesi yalnız ekspiryum döneminde ortaya çıkar ve yaklaşık 2 ile 20 saniye arasında sürer. Her gece ortalama birkaç kez inleme ortaya çıkar. Kuvvetle burnundan hava çıkararak sonlanır ve buna kalp hızında azalma eşlik eder. Özgün bir tedavisi yoktur. -Obstrüktif uyku apne sendromu: Burun ya da ağız solunumunun 10-30 saniye durmasıdır. Ancak diyafram hareketleri devam eder ve hasta nefes alıyormuş gibi görünür. Bu durum teşhisin konmasını zorlaştırır. Gecleyin çok sayıda tekrarlayabilir. Açıklanamayan ölümlerin sebebi olabilir. Solunum durmasıyla ilgili olarak oluşan kardiyovasküler değişiklikler, hipertansiyona sebep olabilir. -Kleine-Levin sendromu: Ateşli bir hastalığın veya stresli bir dönemin ardından gelir. İlk atak genellikle 10-20 yaşlarında ortaya çıkar. Hastalığın genellikle 10-20 gün süren atak dönemlerinde kişi günde 18 saate kadar uyuyabilir, aşırı bir iştahla yemek yer ve cinsel istekleri artar. Erken başlayan durumlarda 40 yaşından önce kendiliğinden düzelir. -Nörolojik nedenli uykusuzluklar: Beyin sapının ve beyin çekirdeklerinin dejenerasyonuyla ilgili hastalıklarda, bunama (demans) ve parkinson sendromlarında(infantil parkinsonizm, Segawa hastalığı) ciddi uykusuzluk sorunları görülür. Bu türdeki en önemli hastalık `Fatal famiyal insomnia´dır. Hastalık uykuya dalma güçlüğüyle başlar. Hasta birkaç ay veya sene içinde hiç uyuyamaz hale gelir. Ateş, solunum bozuklukları, terleme, çarpıntı ve hipertansiyon gibi belirtiler görülür. Zamanla hastanın yürümesi ve konuşması bozulur. Hasta birkaç yıl içinde ölür. -Psikiyatrik nedenlere bağlı uykusuzluk: Depresyon, anksiyete, panik bozukluk gibi hastalıklar ve alkol, sigara, metilfenidat, amfetamin, benzodiazepin, barbitürat, antidepresan, adrenerjik ilaçlar, kilo vermek için kullanılan ilaçlar, kanser ilaçları, tiroid ilaçları gibi ilaç ve madde kullanımında da görülür. Bu durumlarda hastanın uykuya dalma süresi uzar ve derin uykuya dalamaz, yüzeysel uyku uyur. Bu nedenle makul bir süre uyusa bile yataktan yorgun kalkar. 2016 AÖF BAHAR DÖNEMI YENI KAYIT VE KAYIT YENILEME TARIHLERI! Portal Adres : www.kamuajans.com İçeriği : Kamu/Sosyal Güvenlik Tarih : 22.02.2016 : http://www.kamuajans.com/turkiye/2016-aof-bahar-donemi-yeni-kayit-ve-kayit-yenileme-tarihleri-h483969.html ITIBAR ATÖLYESI'NE ATAMA... Portal Adres : www.halklailiskiler.com.tr İçeriği : Pazarlama İletişimi : http://www.halklailiskiler.com.tr/Itibar_Atolyesine_atama..php Tarih : 22.02.2016 İtibar Atölyesi'ne atama... Haberler - 22 Şubat 2016, Pazartesi İstikrarlı büyümesini sürdüren ve Türkiye İtibar Endeksi Araştırması gibi önemli projeleri ülkemize kazandıran İtibar Atölyesinde yeni atamalar yapıldı. Bu çerçevede Ajans Direktörü Büşra Yıldız, İtibar Atölyesinin Genel Müdür Yardımcılığına getirildi. Yeni Genel Müdür Yardımcısı Büşra Yıldız dışında Nevzat Basım ve Yağmur Belli Ajans Direktörlüğüne atanırken, daha önce ajansta ?Proje Yönetmeni• olarak görev alan Hatice Gölcü, Onur Rıdvan Tozlu, Arlin Tavit ve Yiğit Uysal da ?Danışmanlık• görevine getirildiler. Büşra Yıldız Kimdir? İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü mezunu olan Büşra Yıldız, çeşitli halkla ilişkiler ajanslarında çalıştıktan sonra 4 yıl önce İtibar Atölyesinde proje yönetmeni olarak göreve başladı. Geçen sürede başarıları ile ajans içinde hızla yükselen Yıldız, önce ?Danışman• ardından da ?Direktörlük• görevlerine getirildi. Büşra Yıldız, dünkü Yönetim Kurulunun kararı ile Şubat ayı itibarıyla Ertan Acar İletişim Hizmetleri Grup AŞ çatısı altında faaliyet gösteren İtibar Atölyesinin Genel Müdür Yardımcılığına getirildi. Kaan Öztamur Haber / Yazı Ekle