bölüm 1 muhasebe standartları hakkında genel bilgiler ve - dt

advertisement
1. Bölüm
MUHASEBE STANDARTLARI
HAKKINDA GENEL
BİLGİLER VE KAVRAMSAL
ÇERÇEVE
Prof. Dr. Ümit GÜCENME GENÇOĞLU
Amaçlarımız
Bu bölümü tamamladıktan sonra; aşağıdaki bilgi ve becerilere sahip olabileceksiniz:
•
Uluslararası Muhasebe Standartları ve Türkiye Muhasebe Standartlarını genel hatları
ile açıklayabilmek
•
Finansal tabloların genel hükümlerini tanımlayabilmek
•
Mevcut uygulamalarımız ile Muhasebe Standartlarının faklılıklarını kavrayabilmek
•
Finansal tablo unsurlarını tanımlayabilmek
•
Cari değerin ölçümü ile ilgili tanımları kavrayabilmek
•
Sermayenin korunması kavramını açıklayabilmek
Anahtar Kavramlar
•
Muhasebe Standartları
•
Temel Finansal Tablo İlkeleri
•
Ölçüm( Değerleme)
•
Sermayenin Korunması
İçindekiler
1. GENEL BİLGİLER
1.1. Uluslararası Muhasebe Standartları
1.2. Türkiye Muhasebe Standartları
1.3. Türkiye Muhasebe Standartlarının Uygulanmasına İlişkin Düzenlemeler
1.4. Muhasebe Standartlarının Mevcut Uygulamalarımıza Getirdiği Değişiklikler
2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE
2.1. Finansal Raporlamanın Amacı ve Niteliksel Özellikleri
2.2. Finansal Tabloların Unsurları
2.3. Türkiye Muhasebe Standartlarında Ölçüm( Değerleme)
2.4. Muhasebe Standartlarında Ölçüm Süreci
2.5. Sermayenin Korunması
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
1
BÖLÜM 1: MUHASEBE STANDARTLARI HAKKINDA GENEL BİLGİLER VE
KAVRAMSAL ÇERÇEVE
1. GENEL BİLGİLER
1.1. Uluslararası Muhasebe Standartları
Ülkelerin muhasebe sistemleri arasında birçok farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıklara;
farklı ekonomik, politik, sosyal ve kültürel çevre şartları neden olmaktadır. Muhasebede
uyumlaştırma, çeşitli ve değişik muhasebe uygulamalarını tekdüzenliliğe doğru yönlendiren
çalışmalar olarak nitelendirilebilir. Standardizasyon, muhasebe tekniği ile ilgili bazı
uluslararası kurallar biçiminde ortaya çıkmaktadır. Uluslararası işletmelerin sayısının giderek
artması, muhasebe uygulamalarının uyumlaştırılması ihtiyacını doğuran başlıca neden
olmuştur. Birçok ülkede faaliyet gösteren uluslararası işletmeler, birbirlerinden çok farklı
düzenlemeler ve muhasebe uygulamalarıyla karşı karşıya kalmışlardır. Muhasebe açısından,
her bir ülkedeki kurallara göre finansal tablolar düzenlenmesi gereği ortaya çıkmaktadır.
Örneğin, İngiltere’de merkezi bulunan ve Türkiye’de üretim yapan bir işletme, hem Türk
uygulamalarına hem de İngiltere uygulamalarına göre finansal tablolarını düzenlemek zorunda
kalmaktadır. Oldukça karmaşık olan bu durum, faaliyet gösterilen ülkelerin artması ile birlikte
daha da karmaşık bir hal almaya başlamaktadır. Ayrıca, işletmelerin maruz kaldığı bu farklı
düzenlemeler, uluslararası işletmelere yatırım yapacak olanları da etkilemektedir. Yatrıımcılar,
farklı düzenlemeler nedeniyle, bu işletmeleri sağlıklı şekilde değerlendirmekte güçlüklerle
karşılaşmaktadırlar. 1973 yılında kurulan Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu( UMSK)
global muhasebe standartlarının hazırlanması ve uygulanması sürecinde önemli bir rol
oynamıştır. Kurulun amacı, finansal tabloların sunulmasında gerekli muhasebe standartlarının
geliştirilmesi ve uyumu için çalışmak ve kamuya açık bir şekilde yayınlamaktır. 2000 yılına
kadar Uluslararası Muhasebe Standartları Komitesi(International Accounting Standards
Committee - IASC ) adı ile anılan Kurul, yeniden yapılandırma çalışmaları çerçevesinde
Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (International Accounting Standards Board IASB) adını almıştır. 2000 yılına kadar kurul tarafından yayınlanan standartlar “Uluslararası
Muhasebe Standartları-UMS” (International Accounting Standards Board – IAS) adını
taşrken,
2000
yılından
sonra
“Uluslararası
Finansal
Raporlama
Standardı-UFRS”
(International Financial Reporting Standards – IFRS ) adını almıştır. 2000’li yılların başında
ABD ve bazı Avrupa ülkelerinde yaşanan muhasebe ve denetim skandallarının da etkisiyle,
UMSK’nın yayınladığı standartlara uyum yönünde dünya çapında bir görüş birliği oluşmaya
başlamıştır. Bu gelişmelerin akabinde, UMS/UFRS ile Amerikan GAAP arasındaki farkları
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
2
giderme doğrultusunda çalışmalar yapmak üzere 18 Eylül 2002 tarihinde, Norwalk Anlaşması
imzalanmıştır. Bu anlaşma, yakınsama (convergence) doğrultusunda atılan önemli bir adımdır.
UMSK, ilke temelli standartlar yayımlayarak, mevcut ve uygulanmakta olan muhasebe
alternatiflerini ortadan kaldırmaya ve firmanın ekonomik durumunu ve performansını daha iyi
yansıtacak muhasebe ölçüleri geliştirmeye çalışmıştır. İlkeler, içinde bulunulan duruma göre,
yorumların da eklenebileceği temel nitelikte prensipleri, kurallar ise ilkelere göre yorum
gerektirmeyen, katı, kesin hükümleri ifade etmektedir. Literatürde UMS/UFRS’lerin ilke bazlı,
Amerikan genel kabul görmüş muhasebe ilkelerinin ise kural bazlı olduğu kabul edilmektedir
Muhasebe uygulamaları genel olarak ilke bazlı muhasebe uygulamaları ve kural bazlı
muhasebe uygulamaları olarak sınıflandırılmaktadır.
UMSK tarafından yayınlanan Uluslararası Muhasebe Standartları / Uluslararası Finansal
Raporlama Standartlarının( UMS/UFRS) önemi ve kullanımı 2005 yılından itibaren önemli
ölçüde artmıştır. Mart 2002’de Avrupa Parlamentosu Avrupa Birliği listesindeki tüm
şirketlerin en geç 2005 yılında tüm hesaplarını mevcut UMS/UFRS ile uyumlu olarak
hazırlamalarını onaylamıştır. Aynı tarih itibariyle birçok ülke ile birlikte Türkiye’de de
Uluslararası Muhasebe Standartlarına uyum çalışmaları başlatılmıştır.
Öte yandan küresel finansal raporlama standartlarının faydaları, hisse senetleri halka açık
sermaye piyasalarında işlem gören işletmelerle sınırlı değildir. KOBİ’ler (küçük ve orta
büyüklükteki işletmeler) ülkeler arası karşılaştırılabilir finansal tablolara çeşitli nedenlerle
ihtiyaç duymaktadırlar. UMS/UFRS uyumunu kolaylaştırmak amacıyla UMSK, Temmuz
2009’da, tam set UMS/ UFRS’den ayrı olarak sadeleştirilmiş ve KOBİ’ler için daha kullanışlı
hale getirilmiş “KOBİ Muhasebe Standartları”nı hazırlamıştır. Buna göre , KOBİ’ler;
(a) Kamuya hesap verme yükümlülüğü bulunmayan ve
(b) Dış kullanıcılar için genel amaçlı finansal tablo yayımlayan işletmelerdir. İşletme
yönetiminde yer almayan işletme sahipleri, mevcut veya potansiyel borç verenler ve kredi
derecelendirme kuruluşları, dış kullanıcılara örnek olarak gösterilebilir
KOBİ muhasebe standartlarının UMSK tarafından oluşturulmasının temel nedeni, tam set
UMS/ UFRS’lerin uygulanmasındaki zorluk ve karmaşadır. KOBI Muhasebe Standartları
kendine özgü, tam setten ayrı olarak hazırlanmış bir standart setidir. Tam set UFRS’ler temel
alınarak, sadeleştirilerek, KOBİ’ler için daha kullanışlı hale getirilmiştir. KOBİ’ler için
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
3
geliştirilen bu Standart, büyük ölçüde, UMS/ UFRS Setinden bağımsız olarak tek başına
uygulanabilen ve KOBİ’lerin ihtiyaçlarını karşılayabilecek nitelikte bir Standarttır. Hangi
işletmelerin KOBİ Muhasebe Standartlarını kullanmasına izin verileceği veya kullanmasının
zorunlu tutulacağı kararı, yasama ve yürütme organları ile standart koyuculara bırakılmıştır.
Bir işletmenin aşağıdaki hâllerde kamuya hesap verme yükümlülüğünün bulunduğu kabul
edilir:
(a) Borçlanma araçlarının veya özkaynağa dayalı finansal araçlarının kamuya açık bir
piyasada işlem görmesi veya bu tür bir piyasada işlem görmek üzere söz konusu
araçların ihraç edilme aşamasında bulunulması ya da
(b) Esas faaliyet konularından birinin, varlıkları güvenilir kişi sıfatıyla geniş bir kitle
adına muhafaza etmek olması (bankalar, yatırım bankaları, yatırım fonları, kredi
birlikleri, sigorta şirketleri, emeklilik şirketleri, bireysel emeklilik fonları,
faktöring şirketleri, finansal kiralama şirketleri, aracı kuruluşlar ve benzeri finans
kuruluşlarında olduğu gibi).
Bir işletmenin KOBİ Muhasebe Standartlarını uygulamaya uygunluğu hakkında sorulabilecek
iki soru vardır: (i) İşletme UMSK’nın küçük veya orta büyüklükteki işletme tanımına uyuyor
mu? (ii) İşletmenin, KOBİ Muhasebe Standartlarını kullanmasına yasalarca izin veriliyor mu
veya kullanması zorunlu tutuluyor mu?
Ana ortaklığı UMS/UFRS'leri kullanmakta olan veya UMS/UFRS'leri kullanan konsolide bir
grubun parçası olan bir bağlı ortaklık, kamuya hesap verme yükümlülüğü bulunmaması
koşuluyla, kendi finansal tablolarında KOBİ Muhasebe Standartlarını uygulayabilir. Şirketler
topluluklarında konsolide finansal tabloların tam set UFRS’leri kullanmak suretiyle
hazırlamakta olması, bağlı ortaklıkların finansal tablolarının KOBİ UFRS’ye göre
hazırlanmasına engel teşkil etmez. Bağlı ortaklıklar KOBİ özelliklerini gösteriyorsa, finansal
tablolarını bulundukları ülkenin raporlama hükümlerine veya KOBİ Muhasebe Standartlarına
göre hazırlayabilir. KOBİ’ler ana ortaklığa tam set UFRS’lerle uyumlu finansal bilgi sunsalar
dahi, KOBİ Muhasebe Standartlarını uygulamaya ilişkin uygunluklarını, kendi koşullarına
göre değerlendirmelidirler.
Vergi kanunları ülkeden ülkeye değişmektedir. Ayrıca genel amaçlı finansal tabloların
amaçları, vergilendirilebilir kârın (mali kârın) raporlanması amaçlarından farklıdır. Bu yüzden
Uluslararası Muhasebe Standartlarına uygun olarak hazırlanan finansal tablolar, bir ülkenin
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
4
vergi kanunları ve düzenlemeleri çerçevesindeki hükümler ile tam uyum sağlamayabilir.
Uluslararası Muhasebe Standartları ticari karın tespitine yönelik düzenlemeler getirmektedir.
1.2. Türkiye Muhasebe Standartları
Genel amaçlı finansal tabloların amaçları, vergilendirilebilir kârın (mali kârın) hesaplanması
değildir. Muhasebe standartlarının benimsenmesi ile yıllardır vergi muhasebesi anlayışı güden
ülkemizde yeni bir çığır açılmaktadır. Her şeyden önce muhasebeden beklenen amaç
değişmektedir. Muhasebe meslek mensuplarının yıllardır en önemli hedefi ödenecek verginin
hesaplanmasıdır. Ancak muhasebe standartlarının bakış açısı güvenilir finansal raporlamadır.
Bu güvenilir finansal raporlama ise doğru ve dürüst gösterim ilkesi ile başarılmaktadır.
Muhasebe standartları gerek halka açık şirketlere gerekse de KOBİ’lerin muhasebe
düzenlerine kayıtlama, değerleme (ölçme) ve finansal tabloların hazırlanması ve sunulması
konularında bir takım yenilikler getirmektedir.
Muhasebe Standartları ülkemiz mevzuatına ilk kez Sermaye Piyasası Kurulu Tebliği ile
girmiştir. Ülkemizde Sermaye Piyasası Kanunu.’na tabi borsada işlem yapan işletmeler
UMS/UFRS ile uyumlu olan Sermaye Piyasası Kurulu Seri:XI, No: 25 Tebliğini 1.1.200509.04.2008 tarihleri arasında uygulamışlardır. Daha sonra bu işletmelerin finansal raporlarını
UMS/UFRS
veya
Türkiye
Muhasebe
Standartları
Kurulu
(TMSK)
tarafından
UMS/UFRS’lerin tercümesi olarak hazırlanan ve Resmi Gazete’de yayımlanan TMS / TFRS’
lere göre hazırlamaları zorunluluğu getirilmiştir. TMS / TFRS’ler kamuya hesap verme
yükümlülüğü bulunan işletmeler, hisseleri veya borçlanma araçları kamuya açık bir piyasada,
bankalarda, kredi birliklerinde, hisse senedi aracı/satıcılarında, yatırım fonlarında ve sigorta
şirketlerinde işlem gören işletmeler tarafından uygulanmak zorundadır. Türkiye Muhasebe
Standartlarının bütün işletmeler tarafından uygulanması yönünde yapılan çalışmalar
neticesinde UMSK’nın orijinal metnine sadık kalınarak KOBİ Türkiye Finansal Raporlama
Standartları ( KOBİ TFRS) oluşturulmuş, TMSK tarafından 01 Kasım 2010 tarihinde Resmi
Gazete’de yayınlanmıştır. 1 TMSK’nın yetkileri 2 Kasım 2011 tarihli Kanun Hükmünde
Kararname ile “Kamu Gözetimi,
Muhasebe Ve Denetim Standartları Kurumu”na
devredilmiştir.
KOBİ’ler için Türkiye Finansal Raporlama Standardı
01.11.2010 tarih ve 27746 sayılı Resmi Gazete
1
(KOBİ TFRS) Hakkında Tebliğ
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
5
KOBİ TFRS, tam set standartlara göre önemli derecede sadeleştirilmiştir. Tam set standartlar
2000 sayfadan oluşurken KOBİ TFRS 230 sayfadan, 35 bölümden oluşmaktadır. Ayrıca
Standartta yapılan maddi sadeleştirmelerin yanı sıra doğru bir şekilde uygulanmasını
sağlayacak, içeriğe yönelik önemli sadeleştirmeler de yapılmıştır. Genellikle KOBİ’lerde
rastlanmayan ve daha fazla açıklama ile detaylı çalışma gerektiren işlemlerle ilgili konular
kapsama dahil edilmemiştir. KOBİ TFRS yalnızca kamuya açıklanacak hususların azaltıldığı
bir muhasebe seti değil, aynı zamanda muhasebeleştirme ve ölçüm prensiplerinin de
basitleştirildiği bir kavramsal bütünlüktür. Muhasebe politikalarında seçimlik haklarının
tanındığı durumlarda, KOBİ’lerin daha kolay olan uygulamayı seçmeleri hedeflenmiş ve
KOBİ TFRS, KOBİ’lerin finansal tablolarını oluşturmasında dikkate almaları gereken zorunlu
şartların tümünü kapsayan uluslararası muhasebe ve raporlama seti olarak hazırlanmıştır.
KOBİ TFRS’deki bölümlerin hangi TMS/TFRS’ye karşılık geldiği aşağıdaki Tablo 1’de yer
almaktadır.
Tablo 1: KOBİ TFRS’deki Bölümlerin Karşılık Geldiği TMS/TFRS’ler
KOBİ TFRS
1.
TMS / TFRS
Bölüm:
Küçük
ve
Orta
Büyüklükteki İşletmeler
2. Bölüm: Kavramlar ve Genel İlkeler
Kavramsal Çerçeve, TMS 1
3.
TMS 1
Bölüm:
Finansal
Tabloların
Sunuluşu
4. Bölüm: Finansal Durum Tablosu
TMS 1
5. Bölüm:
TMS 1
Kapsamlı Gelir Tablosu
ve Gelir Tablosu
6.
Bölüm:
Tablosu,
Gelir
Özkaynak
ve
Değişim
TMS 1
Dağıtılmamış
Karlar Tablosu
7. Bölüm: Nakit Akış Tablosu
TMS 7
8. Bölüm: Finansal Tablo Dipnotları
TMS 1
9. Bölüm: Konsolide ve Bireysel
TMS 27
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
6
Finansal Tablolar
10. Bölüm: Muhasebe Politikaları,
TMS 8
Tahminler ve Hatalar
11.Bölüm: Temel Finansal Araçlar
TMS 32,39
TFRS 7,TFRS 9
12.Bölüm: Diğer Finansal Araçlarla
TMS 32, TMS 39,TFRS 7, TFRS 9
İlgili Hususlar
13.Bölüm: Stoklar
TMS 2
14.Bölüm: İştiraklerdeki Yatırımlar
TMS 28
15.Bölüm: İş Ortaklıklarındaki Paylar
TMS 31
(Yatırımlar)
16.Bölüm
Yatırım
Amaçlı
TMS 40
Gayrimenkuller
17.Bölüm: Maddi Duran Varlıklar
TMS 16
18.Bölüm: Şerefiye Dışında Maddi
TMS 38
Olmayan Duran Varlıklar
19.Bölüm: İşletme Birleşmeleri ve
TFRS 3
Şerefiye
20.Bölüm: Kiralamalar
21.Bölüm:
TMS 17
Karşılıklar,
Koşullu
TMS 37
Borçlar ve Koşullu Varlıklar
22.Bölüm:
Yabancı
Kaynaklar
TMS 1, TMS 32
(Borçlar) ve Özkaynaklar
23.Bölüm: Hasılat
TMS 18,TMS 11
24.Bölüm: Devlet Teşvikleri
TMS 20
25.Bölüm: Borçlanma Maliyetleri
TMS 23
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
7
26.Bölüm: Hisse Bazlı Ödemeler
TFRS 2
27.Bölüm:
Değer
TMS 36
Sağlanan
TMS 19
Varlıklarda
Düşüklüğü
28.Bölüm:
Çalışanlara
Faydalar
29.Bölüm: Gelir Vergileri
TMS 12
30.Bölüm:
Para Çevrim
TMS 21
Enflasyon
TMS 29
Yabancı
İşlemleri
31.Bölüm:
Yüksek
(Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde
Finansal Raporlama)
32.Bölüm: Raporlama Döneminden
TMS 10
Sonraki Olaylar
33.Bölüm: İlişkili Taraf Açıklamaları
TMS 24
34.Bölüm: Özellikli Faaliyetler
TMS 41,TFRS 6
35.Bölüm: KOBİ TFRS’ye Geçiş
TFRS 1
KOBİ TFRS’de varlıkların, borçların, gelir ve giderlerin muhasebeleştirilmesine ve ölçümüne
ilişkin tam set TMS/ TFRS’lerde yer alan ilkelerin çoğu basitleştirilmiştir. KOBİ’lerin
muhasebe uygulamaları ile ilişkili olmayan standartlar kapsam dışında tutulmuştur. Kapsam
dışında tutulan standartlar aşağıdaki gibidir.
•
Faaliyet Bölümleri
•
Ara Dönem Finansal Raporlama
•
Hisse Başına Kazanç
•
Sigorta Sözleşmeleri
•
Satış Amaçlı Elde Tutulan Duran Varlıklar
KOBİ TFRS’de tam set TFRS’nin muhasebe politikasının seçimine olanak verdiği yerlerde
seçenekli uygulamalar kaldırılmaya çalışılmıştır. KOBİ TFRS’de kapsam dışı bırakılan tercihli
uygulamalar aşağıdaki gibi özetlenebilir.
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
8
- KOBİ’lerde yeniden değerleme yönteminin kullanımı sınırlandırılmıştır. Maddi ve maddi
olmayan duran varlıkların değerlemesinde; tam set TMS/TFRS’lerde maliyet yöntemi veya
yeniden değerleme yöntemi arasında tercih hakkı vardır. KOBİ TFRS’de ise sadece maliyet
yöntemi yer almış, tercihli uygulama kaldırılmıştır.
Öte yandan, yatırım amaçlı
gayrimenkullerin değerlemesinde; tam set TMS/TFRS’lerde esas olan gerçeğe uygun değerin
kullanılması, ve gerçeğe uygun değerde meydana gelen değişikliklerin kar-zarara yazılmasıdır.
Gerçeğe uygun değeri güvenilir olarak ölçülemiyorsa maliyet bedeli ile değerleme yapılır.
KOBİ TFRS’de ise, gerçeğe uygun değer, ek bir çaba ve maliyete katlanılmadan kolayca
hesaplanabildiği durumlarda kullanılır. Aksi takdirde yatırım amaçlı gayrımenkuller, maliyet
bedeli ile değerlenir.
- Tam set TMS/TFRS’lerde genel ilke borçlanma maliyetlerin gider olarak kaydedilmesi
olmakla birlikte, özellikli varlık maliyeti ile ilgili olan borçlanma maliyetleri özellikli varlık
maliyetine ilave edilebilir. KOBİ TFRS’de ise, borçlanma maliyetlerinin tamamı gider olarak
kaydedilir.
KOBİ TFRS nin en önemli ve birincil konusu kimlerin KOBİ sınıfına dahil olacağıdır. KOBİ
TFRS’de Bölüm 1: Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler, KOBİ’lerin özelliklerini
tanımlamaktadır. Buna göre küçük ve orta büyüklükteki işletmeler:
(a) Kamuya hesap verme yükümlülüğü bulunmayan ve
(b) Dış kullanıcılar için genel amaçlı finansal tablolar yayımlayan işletmelerdir.
Ayrıca standart açıkça belirtmektedir ki; kamuya hesap verme yükümlülüğü bulunan
işletmeler için ülkenin yasal düzenlemeleri KOBİ TFRS’nin uygulanmasını zorunlu kılsa veya
buna izin verse dâhi, bu işletmelerin finansal tabloları, KOBİ TFRS’ye uygun olarak
düzenlenmiş kabul edilmez. Diğer yandan, ana ortaklığı TMS/TFRS'leri kullanmakta olan bir
bağlı ortaklık, kamuya hesap verme yükümlülüğü yoksa, kendi finansal tablolarında KOBİ
TFRS’yi uygulayabilir. İşletmenin yönetiminde yer almayan işletme sahipleri, mevcut ve
potansiyel borç verenler ile kredi derecelendirme kuruluşları, dış kullanıcılara örnek olarak
gösterilebilir. KOBİ TFRS, kamuya hesap verme yükümlülüğü bulunmayan kâr amacı güden
işletmelerin genel amaçlı finansal tablolarına ve diğer finansal raporlamalarına uygulanmak
amacıyla düzenlenmiştir Genel amaçlı finansal tablolar ayrı olarak veya yıllık rapor gibi
kamuya açık başka bir belgeyle birlikte sunulan tabloları kapsamaktadır.
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
9
1.3. Türkiye Muhasebe Standartlarının Uygulanmasına İlişkin Düzenlemeler
TTK Geçici Madde 1’e göre, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu
tarafından belirlenen Türkiye Muhasebe Standartları;
a) Türkiye Muhasebe Standartları, Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TMS/TFRS) ve
yorumları ile,
b) Kurum tarafından değişik işletme büyüklükleri sektör ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar
için belirlenen standartlar ve diğer düzenlemelerden oluşur.
TTK Geçici Madde 1’de hangi işletmelerin hangi standartları uygulayacakları belirlenmiştir.
Buna göre tam set TMS/TFRS’leri uygulayacak işletmeler;
- Sermaye Piyasası Kanununa göre, ihraç ettikleri sermaye piyasası araçları borsada veya
teşkilatlanmış diğer bir piyasada işlem gören şirketler, aracı kurumlar, portföy yönetim
şirketleri ve konsolidasyon kapsamına alınan diğer işletmeler,
- 28.3.2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda
tanımlanan emeklilik şirketleri,
- TMS/TFRS ve Yorumlarını uygulamayı tercih edenler
Aynı maddenin 3. bendine göre yukarıda sayılanların dışında kalan ve dış kullanıcılar için
genel amaçlı finansal tablo düzenleyen işletmeler ile TMS/TFRS’nı uygulamayı tercih eden
KOBİ tanımındaki işletmelerden tekrar KOBİ/TFRS uygulamasına dönmek isteyen işletmeler
ise KOBİ TFRS’yi uygular.
Hangi işletmelerin Türkiye Muhasebe Standartlarını uygulayacağına ilişkin Kamu Gözetimi
Kurumu’nun Resmi Gazetede yayımlanmak üzere Başbakanlık’a gönderdiği 14/11/2012
tarihli toplantısında, kamu yararını ilgilendiren kuruluşların, Bakanlar Kurulu kararıyla
bağımsız denetime tabi kuruluşların
ve TTK’nda sayılan TMS/TFRS’leri uygulayacak
işletmelerin 1/1/2013 tarihi ve sonrasında başlayan hesap dönemlerine ilişkin münferit ve
konsolide
finansal
tabloların
hazırlanmasında,
Türkiye
Muhasebe
Standartlarını
uygulamasına, bu kapsama dahil olmayanlar için Kurumca bir belirleme yapılıncaya kadar
yürürlükteki mevzuatın uygulanmasının devamına, karar verilmiştir.
KOBİ TFRS de sayısal olarak bir KOBİ tanımı verilmemiştir. Ülkemizde, 2005 yılında
Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilen "Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı,
Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelik" gereğince ikiyüzelli kişiden az yıllık
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
10
çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu 25 milyon TL’nin altında
olan işletmeler KOBİ olarak tanımlanmaktaydı. Ancak, 2011 tarihli yeni TTK’nın 1522.
maddesinde KOBİ’leri tanımlayan ölçütlerin, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından
çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmektedir. Bakanlar Kurulu’nun 4 Kasım 2012
tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmelik değişikliğine göre, ikiyüzelli
kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan
herhangi biri kırk milyon Türk Lirası'nı aşmayan işletmeler küçük ve orta büyüklükte işletme
olarak
edilmiştir.
kabul
TTK Geçici madde 6’ya göre, işletmeler, 31.12.2012 tarihinde sona erecek olan hesap
dönemlerine ilişkin ticari defterlerine dayanarak hazırlayacakları bilançolarını, Türkiye
Muhasebe Standartlarına göre düzeltmek ve düzeltilmiş bilançolarını 1.1.2013 tarihinde
başlayacak hesap döneminin açılış bilançosu olarak ticari defterlerine ve finansal tablolarına
geçirmek zorundadır.
1.4. Muhasebe Standartlarının Mevcut Uygulamalarımıza Getirdiği Değişiklikler
Gerek KOBİ’ler için, gerekse büyük ölçekli şirketler için yeni uygulamalar getiren muhasebe
standartları ülkemizde yıllardır alışılagelen vergi muhasebesi anlayışını büyük ölçüde
değiştirecektir. Bu değişikliklerden bazı çarpıcı başlıkları şu şekilde izlemek mümkündür:
•
Düzenlenecek finansal tablo sayısının artması
•
Finansal tabloların biçimsel yapısı ve içeriğinin değişimi
•
Ölçme–değerlemede
değişiklikler,
finansal
tablolarda
sonraki
dönemlerdeki
ölçümlerde büyük ölçüde gerçeğe uygun değerin uygulanması
•
Dipnot ve açıklayıcı bilgilerdeki ayrıntıların artması
•
Hesap planının değişimi
•
Finansal durum tablosunda (bilanço) yeni kalemler ve yeni gruplandırmaların
bulunması (örneğin, yatırım amaçlı gayrimenkuller, canlı varlıklar, ertelenmiş vergi
varlığı ve borcu)
•
Kapsamlı gelir tablosu. ve gelir tablosunda olağandışı gelir ve giderler yerine
durdurulan faaliyetlere ilişkin gelir ve giderlerin yer alması
•
Ertelenmiş verginin gelir ve gider etkisinin hesaplanıp raporlanması
•
Faiz gelir ve giderleri gelir tablosunda ayrı olarak gösterilmesi. FVÖK hesaplamasının
sağlanması
•
Nakit akış tablosu formatının değişimi
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
11
•
Maddi duran varlıklar ve maddi olmayan duran varlıklara değer düşüklüğü karşılığı
ayrılması ve büyük ölçekli şirketler için yeniden değerleme uygulaması
•
Stoklarda değer düşüklüğü karşılığı ayrılması
•
Borçlanma maliyetlerinin gider kaydedilmesi ( KOBİ’lerde tamamının)
•
Araştırma giderlerinin gelir tablosunda raporlanması (KOBİ’lerde AR-GE giderlerinin
tamamının)
2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Tam set TMS/TFRS’de ilk sırada yer alan “Kavramsal Çerçeve”, bir standart niteliğini
taşımamakla birlikte, ardından yayınlanan standartlara rehberlik etme görevini üstlenmiştir.
Muhasebe
standartlarının
uygulanması
konusunda
zorluklarla
veya
kavramların
anlaşılamaması gibi sorunlarla karşılaşıldığında başvurulacak olan rehber niteliğindeki
“Kavramsal Çerçeve” ve KOBİ TFRS BÖLÜM 2 “Kavramlar ve Genel İlkeler”in ana görevi,
finansal raporlamaya ilişkin kavramların sistemini oluşturmaktır.
Kavramsal Çerçeve aşağıda belirtilen konuları düzenler:
(a) Finansal raporlamanın amacı
(b) Faydalı finansal bilginin niteliksel özellikleri
(c) Finansal tabloları oluşturan unsurların tanım, tahakkuk ve ölçümleme esasları
(d) Sermaye ve sermayenin devamlılığı (korunması) kavramları
2.1. Finansal Raporlamanın Amacı ve Niteliksel Özellikleri
Genel amaçlı finansal raporlamanın amacı, mevcut ve potansiyel yatırımcılara, borç verenlere
ve kredi veren diğer taraflara raporlayan işletmeye kaynak sağlama kararlarını verirken faydalı
olacak finansal bilgiyi sağlamaktır. Ayrıca finansal tablolar, yöneticilerin kendilerine emanet
edilen kaynakları ne etkinlikte kullandıklarını da gösterir. Bir işletmenin belirli bir tarihteki
finansal durumu bilançoda, belirli bir döneme ait finansal performansı ise, gelir tablosu ve
nakit akış tablosunda gösterilir.
KOBİ TFRS BÖLÜM 2: Kavramlar ve Genel İlkeler’e göre, finansal tabloların amacı, kendi
özel bilgi ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak hazırlanmış raporları talep edebilme imkânı
bulunmayan geniş bir kullanıcı kitlesine, genel olarak bir işletmenin finansal durumu, faaliyet
sonuçları ve nakit akışları hakkında ekonomik kararlar almalarında faydalı olacak bilgiler
sağlamaktır. Finansal tablolar ayrıca, yöneticilerin idarecilik performanslarını, yani kendilerine
emanet edilen kaynakların kullanımı ile ilgili hesap verebilirlik düzeylerini gösterir.
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
12
Muhasebe standartlarına göre finansal tabloların niteliksel özellikleri aşağıdaki gibidir:

Anlaşılabilirlik: Finansal tablolarda yer alan bilgiler, iş ve ekonomik faaliyetler ile
muhasebe hakkında yeterli bilgi sahibi olan ve bu bilgileri makul bir seviyede dikkatli
olarak inceleme isteği bulunan kullanıcılar tarafından anlaşılabilecek şekilde
sunulmalıdır. Ancak anlaşılabilirlik, bazı kullanıcılar için anlaşılması çok zor olacağı
gerekçesi ile gerekli bilgilerin kapsam dışında bırakılmasına imkân vermez.

İhtiyaca uygunluk: Finansal tablolarda yer verilen bilginin kullanıcıların karar alma
ihtiyaçlarına uygun olması gerekir. Finansal tablolarda sunulan bilginin, geçmişteki,
bugünkü ve gelecekteki olayları değerlendirmelerine yardımcı olmak veya geçmiş
değerlendirmelerini doğrulamak ya da düzeltmek suretiyle, kullanıcıların ekonomik
kararlarını etkileme kabiliyetine sahip olması durumunda, ihtiyaca uygun olduğu kabul
edilir.

Önemlilik : Eğer bir bilginin verilmemesi ya da yanlış verilmesi finansal tabloları
kullanarak ekonomik kararlar alacak olan kullanıcıların kararlarını etkileyebilecekse, o
bilgi önemli bir bilgidir ve dolayısıyla ihtiyaca uygundur.

Güvenilirlik : Finansal tablolarda yer verilen bilgilerin güvenilir olması gerekir. Bilgi,
önemli bir hata ve taraflılık içermediği ve sunması bekleneni gerçeğe uygun olarak
temsil ettiği durumlarda güvenilirdir. Bilginin seçiminde veya sunumunda yapılan
tercihlerle, kullanıcıları önceden tespit edilen bazı sonuçlara veya algılamalara
yönlendiren finansal tabloların tarafsız olduğu kabul edilemez.

Özün önceliği : İşlemlerin ve diğer olay ve koşulların sadece yasal görünümleri ile
değil, özleri ve ekonomik gerçekleri de dikkate alınarak muhasebeleştirilmesi ve
sunulması gerekir. Bu durum, finansal tabloların güvenilirliğini arttırır.

İhtiyatlılık: Olay ve koşullarla ilgili belirsizliklerin içerik ve kapsamlarına uygun
olarak açıklanması ve finansal tablolara ihtiyatlı bir şekilde yansıtılması gerekir.
İhtiyatlılık, belirsizlik nedeniyle tahmin yapılması gereken hallerde varlıkların veya
gelirin
olduğundan
fazla,
borçların
veya
giderlerin
ise
olduğundan
eksik
belirlenmemesi için gereken dikkatin gösterilmesini ifade eder. Bununla birlikte,
ihtiyatlı bir tutum içinde olmak, kasıtlı olarak varlıkların veya gelirin olduğundan
eksik,
borçların
veya
giderlerin
de
olduğundan
fazla
belirlenmesine
izin
vermemektedir. Kısaca, ihtiyatlılık, taraflı yaklaşıma izin vermez.

Tam açıklama: Finansal tablolardaki bilgilerin güvenilir olması için, önemlilik ve
maliyet sınırları içinde bütünü kavraması, yani tam olması gerekir. Bilginin bir
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
13
kısmının dâhil edilmemesi tamamının yanlış veya yanıltıcı olmasına, bu nedenle de
güvenilirlik ve ihtiyaca uygunluk özelliğini kaybetmesine yol açar.

Karşılaştırılabilirlik: Kullanıcıların bir işletmenin belli bir zaman içerisinde finansal
durumunda ve faaliyetlerinde meydana gelen değişimleri takip edebilmeleri için,
işletme finansal tablolarını karşılaştırma imkânları bulunmalıdır. Bunun yanı sıra,
kullanıcıların, farklı işletmelerin finansal durumlarını, faaliyet sonuçlarını ve nakit
akışlarını birbirleriyle kıyaslayabilmesi için bunlara ait finansal tabloları karşılaştırma
olanağına sahip olması gerekir. Dolayısıyla, benzer işlemlerin ve diğer olay ve
koşulların finansal etkileri, gerek işletme içerisinde farklı zaman ve yerlerde gerekse
diğer işletmelerle tutarlı bir şekilde ölçülmeli ve sunulmalıdır. Ayrıca, kullanıcılar,
finansal tabloların hazırlanmasında takip edilen muhasebe politikaları, bu politikalarda
meydana gelen değişiklikler ve bu değişikliklerin etkileri hakkında bilgilendirilmelidir.

Zamanında sunum: Zamanında sunum, bilginin, karar alma sürecinde sunulmasını
gerektirir. Aşırı gecikmeli olarak sunulmuş olan bilgi, ihtiyaca uygun olma özelliğini
kaybedebilir. Yönetim, zamanında yapılan raporlamanın yaratacağı fayda ile bilginin
güvenilir olması koşulu arasındaki dengeyi sağlamak zorundadır.

Fayda ve maliyet dengesi: Bilgiden sağlanan fayda, bu bilgiyi elde etmek için
katlanılan maliyetin üzerinde olmalıdır. Ancak, faydaların ve maliyetlerin belirlenmesi
çoğunlukla öznel bir süreçtir. Öte yandan, maliyetler genellikle faydadan yararlanan
kullanıcılar tarafından yüklenilmez ve bilginin faydalarından genellikle geniş çapta dış
kullanıcılar yararlanır.
Kavramsal Çerçeve’de finansal tabloların niteliksel özellikleri temel niteliksel özellikler ve
destekleyici nitel özellikler adı altında KOBİ TFRS’ye göre daha ayrıntılı olarak ele alınmıştır.
Buna göre, temel niteliksel özellikler, ihtiyaca uygunluk ve gerçeğe uygun şekilde sunumdur.
Gerçeğe Uygun Sunum: İşlemlerin kavramsal çerçevede belirtilen varlıklar, yabancı
kaynaklar, gelir ve giderlerin tanımlarına ve tahakkuk kriterlerine sadık kalınarak
sunulmasıdır. TMS/TFRS’lerin gerektiğinde ek açıklamalarla birlikte uygulanmasının, gerçeğe
uygun sunuşu sağlamış finansal tablolar yaratacağı varsayılır.
Kavramsal çerçeveye göre finansal tablolardaki temel varsayımlar işletmenin sürekliliği ve
tahakkuk esasıdır. Buna göre, finansal tablolar normal olarak işletmenin devamlılığı ve
öngörülebilir bir gelecekte de faaliyetlerini sürdüreceği varsayımına dayanılarak hazırlanırlar.
Böylece, işletmenin ne tasfiyeye niyetinin ne de ihtiyacının olduğu, faaliyet hacminin de
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
14
önemli bir ölçüde azalmayacağı varsayılır. Eğer böyle bir niyet ve ihtiyaç varsa finansal
tablolar farklı bir gerekçe ile hazırlanmalı ve bu gerekçe açıklanmalıdır. İşletme, nakit akış
tablosu hariç, tüm finansal tablolarını muhasebenin tahakkuk esasına göre düzenler.
2.2. Finansal Tabloların Unsurları
Finansal tablolar, işlemlerin ve diğer olayların finansal etkilerini, bunları ekonomik
karakterlerine göre geniş gruplar içinde sınıflandırarak gösterir. Tahakkuk esasına göre
hazırlanan finansal tablolarda, varlık, borç, özkaynak, gelir veya gider tanımlarında yer verilen
özellikleri taşıyan ve bunlara ilişkin muhasebeleştirme koşullarını karşılayan finansal tablo
kalemlerinin varlık, borç, özkaynak, gelir veya gider olarak muhasebeleştirilmeleri esastır.
Varlık ve borçların veya gelir ve giderlerin birbirleriyle mahsup edilmeleri (netleştirilmeleri)
mümkün değildir.
(a) Varlıkların, değerleme karşılıkları (stok değer düşüklüğü karşılıkları ve şüpheli
alacak karşılıkları gibi) düşüldükten sonraki net değerleri üzerinden ölçülmeleri
netleştirme sayılmaz.
(b) Yatırımlar ve faaliyetlerde kullanılanlar da dâhil olmak üzere duran varlık alım
satımlarının işletmenin olağan faaliyetlerini teşkil ettiği durumlar haricinde, bu tür
varlıkların satışından elde edilen kâr veya zarar, satıştan sağlanan faydalardan ilgili
varlığın defter değeri ve satış maliyetleri düşülmek suretiyle raporlanır.
Kavramsal Çerçeve’deki açıklamalar çerçevesinde finansal durumun ölçülmesi ile doğrudan
ilgili unsurlar bilançoda raporlanır ve bilançonun unsurları varlıklar, borçlar ve
özkaynaklardan oluşmaktadır. Finansal performansın (faaliyet sonuçlarının) ölçülmesi ile
doğrudan ilgili unsurlar gelir tablosunda raporlanır ve gelir tablosu unsurları gelirler ve
giderlerden oluşmaktadır. Finansal performansdaki değişimle ilgili unsurlar nakit akış
tablosunda raporlanır ve bu tabloda gelir tablosu unsurları ile bilanço unsurlarındaki
değişiklikler yer almaktadır. bunlara ilşikin açıklamalar özetle aşağıdaki gibidir.
Finansal durumun ölçülmesi ile ilgili unsurlar aşağıdaki gibidir;
Varlıklar :
Geçmişte olan işlemlerin sonucunda ortaya çıkan ve halihazırda işletmenin
kontrolünde olan ve gelecekte işletmeye ekonomik fayda sağlaması beklenen değerlerdir. Bir
varlığın beklenen ekonomik faydası, işletmeye nakit ve nakit benzeri akımına doğrudan ve
dolaylı olarak katkı sağlayacak potansiyeldir. Potansiyel, işletmenin esas faaliyetlerinin
parçası olan üretken bir birim olabileceği gibi, nakde ve nakit benzerlerine çevrilebilen veya
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
15
üretim maliyetlerini azaltan bir bilgi gibi, işletmenin nakit çıkışını azaltma kapasitesi şeklinde
de ortaya çıkabilir.
Borçlar: Geçmiş olaylardan kaynaklanan ve ödenmesi işletmenin ekonomik fayda
sağlayabilecek değerlerinde bir çıkışa neden olacak mevcut yükümlülüklerdir. Bir borcun
temel özelliği mevcut bir yükümlülük içermesidir.
Yükümlülük belli bir şekilde hareket
etmeyi veya davranmayı gerektiren bir görev veya sorumluluktur. Bağlayıcı bir yasal
anlaşmadan veya yasal bir mecburiyetten doğan yükümlülüklerin, normal olarak rastlandığı
üzere, örneğin mal ve hizmet alımları karşılığında yüklenilen borçlar da olduğu gibi yasal
yaptırımları olabilir. Diğer yandan yükümlülükler, iş yapma ilkelerinden, örf ve adetlerden ve
iyi iş ilişkilerini korumak veya hakkaniyete uygun davranmak arzusundan da kaynaklanabilir.
Örneğin, eğer bir işletme, garanti süreleri geçmiş olmasına rağmen ürünleri ile ilgili hatalardan
doğan sorumlulukları yerine getirmeyi bir şirket politikası haline getirmişse, satılan mallarla
ilgili olarak ortaya çıkması beklenen bu giderler şirket için borç olarak dikkate alınırlar.
Özkaynaklar: İşletmenin varlıklar toplamından yabancı kaynakların indirilmesi suretiyle
kalan kısımdır. Özkaynaklar bilançoda alt sınıflandırma yapılarak verilebilir. Örneğin, şirket
olarak faaliyet gösteren bir işletmede hissedarların işletmeye koyduğu fonlar, dağıtılmamış
karlar,
dağıtılmamış karlardan ayrılan yedekler ve sermaye yedekleri (sermaye koruma
düzeltmeleri) ayrı ayrı gösterilebilir.
Faaliyet sonuçlarının ölçülmesi ile doğrudan ilgili unsurlar aşağıdaki gibidir;
Gelirler : Özkaynak yatırımcılarının katkılarıyla ilişkili olanlar hariç olmak üzere, işletmeye
giren varlıklar veya işletmeye ait varlıkların değerlerinde meydana gelen artışlar ya da
borçlarda oluşan azalışlar nedeniyle işletme özkaynaklarının artmasına sebep olan ve
raporlama dönemi içerisinde gerçekleşen, ekonomik değerlerde yaşanan artışlardır. Gelirin
tanımı, değer artışları gibi gerçekleşmemiş ( nakit veya alacağa dünüşmemiş) kazançları
da içerir
Kavramsal çerçevede gelir kavramı, hasılatın ve kazancın ikisini birden içerir. Hasılat
işletmenin olağan faaliyetleri neticesinde ortaya çıkar; satış, ücret, faiz, temettü, lisans ücreti
ve kira gibi çeşitli adlar taşır. Kazançlar, gelir tanımına girmekle birlikte hasılat olarak
nitelendirilmesi mümkün olmayan diğer kalemleri ifade eder. Bunlar işletmenin olağan
faaliyetlerinden doğabildiği gibi olağan olmayan faaliyetlerinden dolayı da ortaya
çıkabilir.(varlıkların elden çıkarılmasından elde edilen kazançlar gibi ) Kazançlar genellikle
ilgili giderler düşüldükten sonra kalan net tutarı ile raporlanırlar.
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
16
Giderler: Giderler nakit, nakit benzerleri, stoklar, maddi duran varlıklar gibi varlıkların
işletme dışına çıkışı veya işletmedeki varlıkların değerlerinde azalmalar yada borçlardaki artış
nedeniyle, özkaynaklarda hissedarlara yapılan ödemelerin dışındaki azalmaları ifade eder.
Giderlerin tanımı değer azalışları gibi gerçekleşmemiş nakit veya borca dünüşmemiş)
zararları da içerir. Gider kavramı, işletmenin olağan faaliyetleri sırasında doğan giderleri ve
zararları kapsamaktadır. İşletmenin olağan faaliyetleri ile ilgili giderler, satışların maliyeti,
ücretler ve amortismanlar gibi giderlerden oluşur. Zararlar gider tanımına giren diğer
kalemleri belirtir. Bunlar işletmenin hem olağan hem de olağan dışı faaliyetlerinden doğabilir.
2.3. Türkiye Muhasebe Standartlarında Ölçüm( Değerleme)
Gerek KOBİ TFRS’de gerekse tam set TFRS’de finansal tablo kalemlerinin ölçümüne önem
verilmiş ve yeni ölçüm esasları sunulmuştur. Ölçüm aslında yıllardır ülkemizdeki muhasebe
sisteminde yer alan değerleme işlemidir. Muhasebe standartlarında değerleme yerine ölçüm
kavramı kullanılmaktadır. Muhasebede ölçüm ( değerleme ), işletme faaliyetlerine, varlık ve
borçlara parasal bir değer tayin edilmesi sürecidir. Ölçüm; finansal raporlamanın anahtarıdır.
Ölçüm süreci, muhasebe işlevinin çok önemli bir bölümünde yer almaktadır. Kavramsal
Çerçeve’de ölçüm “finansal tablolarda yer alan unsurların bilançoda ve gelir tablosunda
tahakkuk ettirilecekleri ve gösterilecekleri parasal tutarların belirlenmesi işlemi” olarak
tanımlanmaktadır Tarihsel maliyet ölçüsü geleneksel olarak güvenilir, uygulanması kolay ve
ucuz olması açısından uzun yıllardır muhasebe teorisyen ve uygulamacıları tarafından
benimsenmiştir. Ancak TMS/TFRS’lerde belirtilen “finansal tablolara dayalı olarak geleceğe
yönelik kararlar alma” işlevini tarihsel maliyetlerle düzenlemiş finansal tabloların yerine
getirmesi olanaksız görülmektedir. Zira varlıkların ve borçların tarihsel maliyetleri bu
kalemlerin gerçek değerlerini değil, oluştukları veya edinildikleri tarihteki değerlerini ifade
eder. Daha sonraki dönemlerde tarihsel maliyet gerçeği yansıtmaktan uzaklaşır.
TMS/TFRS’lerde tarihsel
maliyet
esasının
avantaj
ve dezavantajları
göz
önünde
bulundurulmuş, tarihsel maliyetten ödün vermeyerek karma bir ölçüm sistemi oluşturulmuştur.
Kavramsal Çerçeve’de finansal tabloların hazırlanması ve sunumunda işletmelerce en çok
tercih edilen esasın tarihsel maliyet esası olduğu ifade edilmektedir. UMSK tarafından
yayınlanan standartlarda ilk kayıtlamada büyük ölçüde tarihsel maliyetin benimsendiği
gözlemlenmektedir. Ancak ilk muhasebeleştirme tarihinde sonra yapılan ölçümlerde, büyük
ölçüde cari değer esasına dayalı ölçüme bir yöneliş görülmektedir. Bu cari değer esasına
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
17
dayalı ölçümde ise gerçeğe uygun değer ölçüsü öne çıkmaktadır. Bir diğer deyişle,
TMS/TFRS’lerde gerçeğe uygun değer ölçüsü, tarihsel maliyete bir alternatif olarak
sunulmamış, aksine tarihsel maliyeti tamamlayıcı bir ölçü olarak benimsenmiştir. Cari değer
esasına göre ölçümün en önemli dezavantajı, varlıkların olduklarından farklı bir değerle
ölçülmesidir.. Bu açıdan gerçeğe uygun değerle ölçümün öngörüldüğü tüm standartlarda
gerçeğe uygun değerin mutlaka piyasa değeri ile ilişkilendirildiği görülmektedir. Ancak bu
durum, aktif bir piyasası olmayan varlıkların ölçümün sorun yaratmaktadır.
Kavramsal Çerçeve’de dört ölçüm esası yer almaktadır:
Tarihi Maliyet: Varlıklar elde edildikleri tarihte alımları için ödenen nakit veya nakit
benzerlerinin tutarları ile veya onlara karşılık verilen varlıkların piyasa değerleri ile
ölçümlenir. Borçlar borç karşılığında elde edilenin tutarı ile veya işletmenin normal
faaliyetlerinden kaynaklanan borçlarda, örneğin, kurumlar vergisinde olduğu gibi, borcun
kapatılması için gereken nakit veya nakit benzerlerinin tutarı ile gösterilir.
Cari Maliyet: Varlıklar aynı varlığın veya bu varlıkla eşdeğer olan bir varlığın alınması için
halihazırda gereken nakit veya nakit benzerlerinin tutarı ile gösterilirler. Borçlar, borcun
kapatılması için gereken nakit ve nakit benzerlerinin iskonto edilmemiş tutarları ile gösterilir.
Gerçekleşebilir Değer (Ödeme Değeri): Varlıklar, işletmenin normal faaliyet koşullarında,
bir varlığın elden çıkarılması halinde ele geçecek olan nakit ve nakit benzerlerinin tutarıdır.
Borçlar, işletmenin normal faaliyet koşullarında, kapatılmaları için ödenmesi gereken nakit ve
nakit benzeri değerlerin iskonto edilmemiş tutarları ile gösterilir.
Bugünkü Değer: Varlıklar, işletmenin normal faaliyet koşullarında, ileride yaratacakları net
nakit girişlerinin bugünkü iskonto edilmiş değerleri ile gösterilirler. Borçlar, işletmenin normal
faaliyet koşullarında, kapatılmaları için ileride ödenmesi gereken net nakit çıkışlarının
bugünkü iskonto edilmiş değerleri ile gösterilir.
TMS/TFRS’lerde hem tarihsel maliyete hem de cari değere dayalı karma bir ölçüm sistemi
benimsenmiştir. Sistemin cari değere dayalı olan bölümünde büyük ölçüde işaret edilen ölçüt
gerçeğe uygun değerdir. Gerçeğe uygun değerin oldukça niteliksel ve ölçülmesi zor bir esas
olması nedeniyle, farklı standartlarda gerçeğe uygun değere ulaşmak için farklı yol ve
yöntemler sunulmuştur.
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
18
Kavramsal Çerçeve’de sadece dört esasa yer verilmiş olmasına karşılık, .Standartlarda çok
sayıda ölçüm esası bulunmaktadır. TMS/TFRS’lerde yer alan diğer ölçüm esasları şu şekilde
sıralanabilmektedir.
Geri Kazanılabilir Tutar: Bir varlığın veya nakit yaratan birimin, satış giderleri düşülmüş
gerçeğe uygun değeri ile kullanım değerinden büyük olanıdır. Geri kazanılabilir değerin
gerçeğe uygun değer olması (gerçeğe uygun değerin kullanım değerinden büyük olması)
durumunda, bu ölçü Kavramsal Çerçeve’de belirtilen dört temel ölçüm ölçüsünden
gerçekleşebilir değer ölçüsüne karşılık gelmektedir. Geri kazanılabilir değerin kullanım değeri
olması (kullanım değerinin gerçeğe uygun değerden büyük olması) durumunda ise bu ölçü,
bugünkü değer esasına karşılık gelmektedir.
Kullanım Değeri: Bir varlık veya nakit yaratan birimden elde edilmesi beklenen gelecekteki
nakit akışlarının bugünkü değeri olarak tanımlanmaktadır. Buna göre, kullanım değeri, bir
varlığın süregelen kullanımından ve ekonomik ömrünün sonunda elden çıkarılmasından
kaynaklanan tahmini gelecek nakit akışlarının bugünkü değeridir. Bu ölçü, bugünkü değer
esasına karşılık gelmektedir.
Net Gerçekleşebilir Değer: İşin normal akışı içinde, tahmini satış fiyatından, tahmini
tamamlanma maliyeti ve satışı gerçekleştirmek için gerekli tahmini satış giderleri toplamının,
düşürülmesiyle elde edilen tutarı ifade etmektedir Bu ölçü, gerçekleşebilir değer esasına
karşılık gelmektedir.
Maliyet: Bir varlığın elde edilmesinde veya inşasında ödenen nakit veya nakit benzerlerini
veya verilen diğer bedellerin gerçeğe uygun değerini veya belli durumlarda ilk
muhasebeleştirme sırasında ilgili varlığa atfedilen bedeli ifade eder.Bu ölçü, tarihsel maliyet
esasına karşılık gelmektedir.
Defter değeri: Bir varlığın birikmiş amortisman (itfa) ve birikmiş değer düşüklüğü zararları
indirildikten sonra finansal tablolara yansıtıldığı tutarıdır Bu ölçü, tarihsel maliyet esasına
karşılık gelmektedir.
Amortismana tabi tutar: Bir varlığın maliyetinden veya finansal tablolarda maliyet yerine
geçen diğer tutarlardan kalıntı değerinin düşülmesiyle bulunan tutarı ifade eder. Bu ölçü,
tarihsel maliyet esasına karşılık gelmektedir.
Finansal varlık veya borçların etkin faiz yöntemiyle hesaplanan itfa edilmiş değeri:
Finansal varlık veya finansal borcun ilk muhasebeleştirme sırasında ölçülen değerinden
anapara geri ödemeleri düşüldükten, anılan ilk tutar ile vadedeki tutar arasındaki farkın etkin
faiz yöntemi kullanılarak hesaplanan birikmiş itfa payı düşüldükten veya eklendikten ve değer
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
19
düşüklüğü ya da tahsil edilememe durumuna ilişkin her türlü indirimin yapılmasından sonra
geriye kalan tutardır . Bu ölçü, bugünkü değer esasına karşılık gelmektedir.
İşletmeye özgü değer : Bir işletmenin bir varlığın devamlı kullanımından ve yararlı ömrünün
sonunda elden çıkarıldığında elde edilmesi beklenen veya bir borcun karşılanmasında
oluşması beklenen nakit akışlarının bugünkü değerini ifade eder Bu ölçü, bugünkü değer
esasına karşılık gelmektedir.
Gerçeğe uygun değer: Karşılıklı pazarlık ortamında, bilgili ve istekli gruplar arasında bir
varlığın el değiştirmesi ya da bir borcun ödenmesi durumunda ortaya çıkması gereken tutardır
Bu ölçü, işlem anında kavramsal çerçevede belirtilen dört ölçümden her birine karşılık
gelebilir. İşlem tarihinden sonra ise kavramsal çerçevede belirtilen tarihsel maliyet esası hariç
diğer üç ölçüm esasına karşılık gelebilir. 2
2.4. Muhasebe Standartlarında Ölçüm Süreci
UMS/UFRS’lerde; birincisi ilk kayıtta, ikincisi ise daha sonraki dönemlerde yapılan yeniden
ölçümlerde olmak üzere iki aşamalı bir ölçüm süreci benimsenmiştir.. Yapılan bu ölçümlerde
farklı ölçüm esaslarının kullanılabildiği gözlemlenmektedir. Sonraki dönemlerde yapılan
ölçümler, olaylar veya koşullar gerektirdiği zaman daha önce kayıtlanmış olan varlık veya
borçların yeniden ölçümlenmesidir. Yeniden ölçüm bazı durumlarda, örneğin bir varlıktaki
değer düşüklüğünü yansıtmak için gerekli olabilirken; varlık ve borçların kayıtlı değerlerinin
cari değerleri yansıtmalarını sağlamak için sistematik olarak yeniden ölçüm yapmak gerekli
olabilmektedir.
UMS/UFRS’lerde varlıkların ölçümünde temel olarak maliyet yöntemi ve yeniden değerleme
yöntemi olmak üzere iki ayrı yöntem kullanılmaktadır. Bu iki yöntemi birbirinden ayıran en
önemli özellik, maliyet değerine dayalı yöntemlerde gerçekleşmemiş kazançların kayda
alınmaması; yeniden değerleme yönteminde ise gerçekleşmemiş kazançların kayda
alınmasıdır.
İlk muhasebeleştirmede tarihi maliyet üzerinden ölçülen finansal olmayan varlıkların birçoğu,
izleyen dönemlerde diğer esaslara göre ölçülür. Örneğin;
- Maddi duran varlıklar, itfa edilmiş tarihi maliyetleri ile geri kazanılabilir
değerlerinden düşük olanı üzerinden ölçülür.
- Stoklar, maliyetleri ile tamamlanma ve satış maliyetleri düşülmüş satış fiyatlarından
TOKAY Hüseyin, DERAN Ali, “Türkiye Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartlarında Değerleme
Ölçüleri”, Mali Çözüm Dergisi, Sayı 90, 2008, ss.15-48
2
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
20
düşük olanı üzerinden ölçülür.
- Kullanımda olan veya satış amaçlı elde tutulan finansal olmayan varlıklara ilişkin
olarak değer düşüklüğü zararları muhasebeleştirilir.
Varlıkların daha düşük tutarlardan ölçülmelerinin amacı, ilgili varlıkların satışı veya kullanımı
nedeniyle geri kazanılması beklenen tutarlarından daha yüksek bir tutar ile ölçülmelerine engel
olmaktır.
Türkiye Muhasebe Standartları mevcut muhasebe uygulamalarına yeni değer kavramları
getirmektedir. Varlıkların düşük veya yüksek değerlenmesi dönem sonucunun farklı
hesaplanmasına neden olacağından, mali tabloların doğru ve samimi olabilmesi için,
Muhasebe Standartlarında belirtilen değer tespitlerinin doğru bir şekilde yapılması
gerekir.Varlık kalemlerindeki değerleme farklarının etkileri aşağıdaki basit örnek üzerinde
aşağıdaki gibi açıklanabilir.
Örnek:
X İşletmesinde eğer dönem sonu stok envanteri 3 000 TL düşük, dönem başı stok envanteri
5 000 TL fazla değerlenirse, işletmenin net geliri ve cari oranı bundan aşağıdaki gibi
etkilenecektir.
Satılan Malın Maliyeti= Dönem başı stok + Alışlar – Dönem sonu stok
Bu formül her bir kalemdeki fark rakamları için de doğrudur.
SMM( Fark )= Dönem başı stok( Fark ) + Alışlar( Fark ) – Dönem sonu stok( Fark )
Dönem içi alışların sıfır olduğu varsayıldığında;
SMM( Fark )= 5 000 + 0 – ( - 3 000 )= 5 000 + 3000 = 8 000
Dönem başı ve dönem sonu stoklarındaki değerleme hatası nedeniyle SMM 8 000 TL fazla
hesaplanmakta, bu dönem sonucunun 8 000 TL eksik hesaplanmasına neden olmaktadır.
Ayrıca dönem sonu stok envanterinin 3 000 TL eksik hesaplanmış olması, dönen varlıkların ve
dolayısıyla cari oranın düşük hesaplanmasına yol açmaktadır.
Örnek:
X AŞ. Tı ve T 2 dönemi finansal tablolarında eksik ve fazla kayıtlanmış olan aşağıdaki tutarlar
bulunmaktadır.
Tı
T2
Dönem sonu stok
4 000 fazla kayıt
8 000 eksik kayıt
Kira giderleri
2 400 eksik kayıt
1 300 fazla kayıt
Bu hataların düzeltilmemesi durumunda eksik ve fazla kayıtlanan tutarlar nedeniyle vergiden
önceki kar tutarındaki fark nedir?
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
21
Tı dönemi dönem sonu fazla kayıtlandığından SMM düşük hesaplanacak ve neticede vergiden
önceki kar 4 000 yüksek hesaplanacaktır. Ayrıca kira giderleri 2 400 düşük kayıtlandığından
vergiden önceki kar 2 400 yüksek hesaplanacaktır.
Tı dönemi karı ( 4 000+ 2 400 =) 6 400 yüksek hesaplanır.
T 2 dönemi dönem başı stok 4 000
fazla kayıtlandığından SMM 4 000 TL yüksek
hesaplanacak ve neticede vergiden önceki kar 4 000 TL düşük hesaplanacaktır. Dönem sonu
stok 8 000 TL düşük kayıtlandığından bu hatanın sonucu olarak SMM 8 000 TL yüksek
hesaplanacak ve kar 8 000 TL düşük hesaplanacaktır. Ayrıca kira giderlerinin 1 300 TL
yüksek kayıtlanmış olması karın düşük hesaplanmasına neden olur. Neticede ;
T 2 dönemi karı ( 8 000+ 4 000 + 1 300 =) 13 300 TL düşük hesaplanır.
T 2 döneminde alışların 20 000 TL ve satışların 30 000 TL olarak gerçekleştiği
varsayıldığında hataların kar üzerindeki etkisi aşağıdaki gibidir:
Doğru
Yanlış
Fark
Dönem başı stok
6 000
10 000
4 000
Alışlar
20 000
20 000
-
Toplam
26 000
30 000
4 000
Dönem sonu stok
18 000
10 000
8 000
Satılan malın maliyeti
8 000
20 000
12 000
Satışlar
30 000
30 000
Kira giderleri
Dönem karı
1 300
22 000
8 700
13 300
2.5. Sermayenin Korunması
Sermayenin korunması (devamlılığı) kavramı, işletmenin devamlılığını sağlamak istediği
sermayesini nasıl tanımladığına bağlıdır.
Bu kavram sermaye kavramı ile kâr kavramı
arasında bir bağlantı kurararak hangi kârın ölçüleceğini belirler. Sermaye, finansal sermaye
olarak tanımlanıyorsa, yatırılan para veya yatırılan satın alma gücünü ifade eder. Sermaye
fiziki sermaye olarak tanımlandığında, işletmenin üretim kapasitesini ifade etmektedir. Buna
bağlı olarak Kavramsal Çerçeve’de sermayenin korunması (devamlılığı) ile ilgili iki kavram
üzerinde durulmaktadır.
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
22
a) Sermayenin Nominal Olarak Korunması (Finansal Sermayenin Devamlılığı): Bu
kavrama göre, dönem içinde hissedarlara yapılan ödemeler ve onların işletmeye koyduğu
tutarlar hariç olmak kaydıyla, eğer net varlıkların dönem sonundaki finansal (para cinsinden)
tutarı dönem başındaki finansal (para cinsinden) tutarını aşıyorsa bir gelir elde edilmiş
demektir. Nominal (finansal) sermayenin devamlılığı nominal parasal birimlerle veya sabit
satın alma gücü birimleri ile ölçülebilir. Sermayenin nominal olarak korunması (Finansal
sermaye) kavramına göre, sermayenin nominal parasal birimlerle ifade edildiği durumda, kâr
dönem sonunda nominal parasal sermayedeki artış olarak tanımlanır. Bu nedenle, o dönem
elde tutulan varlıkların fiyatlarındaki artış, öteden beri adlandırıldığı şekliyle elde tutma
kazancı, kavram olarak kâr sayılır. Ancak bu tutarlar, ilgili varlıklar bir başka varlıkla değişim
yapılmak suretiyle elden çıkarılıncaya kadar kâr olarak tahakkuk ettirilmeyebilir.
Kar= Dönem sonu Özkaynak – Dönem başı Özkaynak + İşletmeden Çekilen
Kıymetler – İşletmeye İlave Edilen Kıymetler
Nominal (Finansal) sermayenin korunması kavramı sabit satın alma gücü birimleri ile
belirlendiğinde, kâr, yatırılan satın alma gücünde dönem sonunda meydana gelen artışı
ifade eder. Buna göre, sadece varlıkların fiyatlarındaki, genel fiyat seviyesinin üstündeki
artışlar kâr olarak dikkate alınır. Artışın geri kalan kısmı sermaye koruma düzeltmesi,
dolayısıyla özkaynakların bir parçası sayılır. Zahiri kâr, enflasyon nedeniyle dönemsonu
kârında ortaya çıkan fazlalıktır. Bu görüşe göre dönembaşı özkaynaklardaki satın alma
gücü kayıplarının dikkate alınarak kârın saptanması gerektiği böylece reel kâra ulaşılacağı
ileri sürülür. Zahiri kârın elimine edilmesi için, dönemsonu özkaynak ile dönembaşı
özkaynağın düzeltilmiş değeri arasındaki fark hesaplanır. Buna göre,
Reel Kâr = Dönemsonu Özkaynak - Dönembaşı Özkaynağın Genel Fiyat Düzeyi
Endeksi ile Düzeltilmiş Değeri
Örnek:
İşletmenin dönembaşı özkaynakları 100 000 TL, dönemsonu özkaynakları 250.000 TL’dır ve
dönem içinde işletmeye ilave edilen veya işletmeden çekilen kıymet bulunmamaktadır.
Dembaşı genel fiyat endeksi 100, dönemsonu genel fiyat endeksi 150 ise;
Döne Başı Özkaynağın Düzeltilmiş Değeri=100.000 x (150/100)=150.000
Reel Kâr = 250.000 - 150.000 =100.000 TL olur.
Bu durumda;
Zahiri
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
23
Kâr = Dönembaşı Özkaynağın Düzeltilmiş Değeri –Dönembaşı Özkaynağın Düzeltilmemiş Değeri
Zahiri Kar = 150.000 – 100.000 = 50.000 TL’dir.
b) Sermayenin Üretim Gücünün Korunması (Fiziki Sermayenin Devamlılığı): Bu
kavrama göre, dönem içinde hissedarlara yapılan ödemeler ve onların işletmeye koyduğu
tutarlar hariç olmak kaydıyla, eğer net varlıkların dönem sonundaki fiziki üretim kapasitesi
(veya faaliyet kapasitesi) dönem başındaki fiziki üretim kapasitesini (veya faaliyet
kapasitesini) aşıyorsa bir gelir elde edilmiş demektir. Sermayenin üretim gücünün korunması
(Fiziki sermayenin devamlılığı) kavramı cari maliyet esasının dikkate alınmasını gerektirir.
Sermayenin üretim gücünün korunması (Fiziki sermaye) kavramına göre, sermayenin fiziki
üretim kapasitesi olarak tanımlandığı durumda, kâr, dönem sonunda bu sermayedeki artış
olarak tanımlanır. İşletmenin varlıklarını ve borçlarını etkileyen fiyat değişiklikleri fiziki
üretim kapasitesinin ölçümündeki değişiklik sayılır. Neticede bu artışlar sermaye koruma
düzeltmesi olarak dikkate alınır ve kâr olarak değil, özkaynakların bir parçası olarak kabul
edilir. Buna göre reel kâr, işletmenin üretimde harcanan üretim faktörlerinin ikame edilerek
mevcut üretim gücünün korunmasından sonra gelirden artan kısımdır.
Reel Kâr = Satış Gelirleri - Cari İkame Maliyeti
Örnek:
Bir malın alış değeri 100.000 TL, satış değeri 200.000 TL ve malın satış tarihindeki ikame
maliyeti 170.000 TL ise;
Reel Kâr = 200.000 - 170.000 = 30.000 TL olur.
Zahiri kâr = cari ikame maliyeti -maliyet değeri= 170.000 -100.000 = 70.000 TL
Özet
Bu bölümde dünyada ve ülkemizde muhasebe standartlarının kimler tarafından nasıl
uygulanacağı üzerinde durulmuş ve genel olarak tam set TMS/TFRS ve KOBİ TFRS
tanıtılmıştır. Bu standartlara göre finansal tabloların amacı, nitelikleri, finansal tabloların
unsurları ve bu unsurların ölçüm esasları açıklanmıştır. Farklı değerleme ( ölçüm) esaslarının
ve finansal tablolar üzerindeki etkisinin tanıtıldığı bu bölümde ayrıca “Kavramsal Çerçeve”de
yer alan sermayenin korunması ile ilgili farklı kavramlardan söz edilmiştir.
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
24
Çalışma Soruları
1. Aşağıdaki durumlardan hangisinde kamuya hesap verme yükümlülüğü bulunmayan bir
işletme KOBİ TFRS’yle uyumlu finansal tablo hazırladığını beyan edebilir?
a. İşletmenin KOBİ TFRS’nin tüm hükümlerine uyum sağlaması durumunda.
b. İşletmenin KOBİ TFRS’nin çok büyük çoğunluğuna uyum sağlaması durumunda.
c. İşletmenin KOBİ TFRS’nin esas alan yerel GKGMİ’ye uyum sağlaması durumunda.
d. İşletmenin tam set TFRS’ye uyum sağlaması durumunda
e. Hiçbiri
2. Ülkemizde aşağıdakilerden hangisi KOBİ Muhasebe Standartlarını uygulamaz?
a. Kamuya hesap verme yükümlülüğü bulunmayan işletmeler
b. Bilanço usulüne göre defter tutmayan işletmeler
c. Dış kullanıcılar için genel amaçlı finansal tablo yayımlayan işletmeler
d. KOBİ statüsünde kalan şirketler
e. KOBİ özelliklerini gösteren bağlı ortaklıklar
3. - Aşağıdakilerden hangisi finansal tablolarda yer alan bilginin niteliklerinden biri
değildir?
a. İhtiyatlılık Kavramı
b. Önemlilik
c. Tam Açıklama Kavramı
d. Kârlılık Kavramı
e. Karşılaştırılabilirlik
4. "İşlemlerin kavramsal çerçevede belirtilen varlıklar, yabancı kaynaklar, gelir ve
giderlerin tanımlarına ve tahakkuk kriterlerine sadık kalınarak sunulması” " finansal
tabloların temel özelliklerinden hangisinin kapsamında yer alır?
a. İşlemenin Sürekliliği Esası
b. Dönemsellik Esası
c. Tahakkuk Esası
d. Tarihsellik Esası
e. Gerçeğe uygun sunum
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
25
5. TMS/TFRS’ye göre aşağıdakilerden hangisi finansal tablo unsurlarını değerleme
esaslarından biri değildir?
a. Gerçeğe uygun değer
b. Tarihi maliyet
c. Kalıntı değer
d. Cari maliyet
e. Bugünkü değer
6. Bilançoda dönem sonu stoklarının olduğundan yüksek değerle gösterilmesi halinde
aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
a. Döneme ait kar olduğundan yüksek hesaplanır
b. Döneme ait satış maliyeti düşük hesaplanır
c. Satılan malın maliyeti fazla olacağından dağıtılmamış karlar düşük hesaplanır
d. İzleyen dönem satış maliyeti yüksek hesaplanır
e. Kar üzerinde etkisi olmaz
7. Bir işletmenin dönem başındaki özkaynakları 100 000 TL, dönem donundaki
özkaynakları 300 000 TL, dönem içindeki sermaye artırımı 50 000 TL’dir. Dönem
başından dönem sonuna kadar fiyatlar genel seviyesi %75 artmıştır. Kavramsal
çerçevede sermayenin nominal olarak korunması kavramına göre işletmenin döneme ait
rel karı aşağıdakilerden hangisidir?
a. 250 000
b. 200 000
c. 75 000
d. 150 000
e. 175 000
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
26
8. Aşağıdaki mali tablolardan hangileri nakit esasına göre düzenlenir?
I.
Bilanço
II.
Gelir Tablosu
III.
Nakit AkımTablosu
IV.
Özsermaye DeğişimTablosu
a) Yalnız III
b) Yalnız IV
c) III ve IV
d) I, II ve III
9. “Karşılıklı pazarlık ortamında, bilgili ve istekli gruplar arasında bir varlığın el
değiştirmesi ya da bir borcun ödenmesi durumunda ortaya çıkması gereken tutar”
aşağıdaki değer tanımlarından hangisini ifade etmektedir?
a. Geri kazanılabilir değer
b. Kullanım değeri
c. Alış değeri
d. Gerçeğe uygun değer
e. Bugünkü değer
10. Muhasebe Standartlarında varlıkların ve borçların gerçeğe uygun değer ile
değerlenmesi finansal tablolardaki bilgilerin aşağıdaki niteliklerinden hangisi ile çelişki
yaratmaktadır?
a. İhtiyatlılık
b. Güvenilirlik
c. Karşılaştırılabilirlik
d. Tam açıklama
e. Önemlilik
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
27
Çalışma Soruları Yanıt Anahtarı
1. a
Cevabınız yanlış ise ”Genel Bilgiler” konusunu yeniden gözden
geçiriniz
2. b
Cevabınız yanlış ise “Genel Bilgiler” konusunu yeniden gözden
geçiriniz
3. d
Cevabınız yanlış ise “Finansal Raporlamanın Niteliksel Özellikleri”
konusunu yeniden gözden geçiriniz
4. e
Cevabınız yanlış ise“Finansal Raporlamanın Niteliksel Özellikleri”
konusunu yeniden gözden geçiriniz
5. c
Cevabınız yanlış ise “Türkiye Muhasebe Standartlarında Değerleme
Ölçüleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz
6. c
Cevabınız yanlış ise “Muhasebe Standartlarında Ölçüm Süreci”
konusunu yeniden gözden geçiriniz
7. c
Cevabınız yanlış ise “Sermayenin Korunması” konusunu yeniden
gözden geçiriniz
8. a
Cevabınız yanlış ise “Genel Bilgiler”
konusunu yeniden gözden
geçiriniz
9. d
Cevabınız yanlış ise “Değerleme Ölçüleri”
konusunu yeniden
Cevabınız yanlış ise “Değerleme Ölçüleri”
konusunu yeniden
gözden geçiriniz
10. a
gözden geçiriniz
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
28
Yararlanılan Kaynaklar
ANKARATH Nandakumar; MEHTA Kalpesh J., GHOSH T.P., ALKAFAJİ Yass A.,
Understanding IFRS Fundamentals, John Wıley & Sons, Inc., New Jersey, 2010
EPSTEİN Barry J., JERMAKOWİCZ Eva K, IFRS Policies and Procedures, John Wıley &
Sons, Inc., New Jersey,USA, 2010
EPSTEİN Barry J, MİRZA Abbas Ali, Interpretation and Application of International
Accounting Standards, Wiley Pub., 2003
GÜCENME GENÇOĞLU Ümit, Türkiye Muhasebe Standartları ve Uygulamalar, Türkmen
Kitabevi, İstanbul, 2007
KAVAL Hasan, Muhasebe Denetimi, Gazi Kitabevi, Ankara, 2005
KOBİ’ler için Türkiye Finansal Raporlama Standardı
(KOBİ TFRS) Hakkında Tebliğ
01.11.2010 tarih ve 27746 sayılı Resmi Gazete
ÖNCE Saime, “Kavramsal Çerçeve”, Türkiye Muhasebe Standartları Uygulaması, Editörler:
Necdet Sağlam, Salim Şengel, Bünyamin Öztürk, Turhan Kitabevi, Ankara, 2007,
ÖRTEN Remzi, KAVAL Hasan, KARAPINAR Aydın,
Türkiye Muhasebe – Finansal
Raporlama Standartları, Gazi Basımevi, Ankara, 2007
ÖZERHAN Yıldız, YANIK Serap, IFRS/IAS ile Uyumlu TMS/ TFRS, TÜRMOB Yayınları
427, Muhasebe Denetim Basın Yayın AŞ., Ankara, 2012
TOKAY Hüseyin, DERAN Ali, “Türkiye Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartlarında
Değerleme Ölçüleri”, Mali Çözüm Dergisi, Sayı 90, 2008
WITTSIEPE Richard, IFRS for Small and Medium-Sized Enterprises, GWV Fachverlage
GmbH, Wiesbaden, Germany, 2008
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezine aittir. Yazılı izin olmadan
kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal işlem başlatılır.
29
Download