I. DIN ŞU - İSAM Kütüphanesi

advertisement
,'' \
......
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIGI YAYINLARI
•
J\
I. DIN
ŞU
.
.
""
I.
TEBLIG VE MUZAKERELERI
(1-5 Kasım 1993)
(ll)
Türkiye Oiyanet
Islam
Vakfı
Araştırmaları Merkezi
Kütüphanesi
Demirbaş No:
1-JSJb§-2.,
Tasnif No
. 29.:,\Jo~
1 i:)ıl'--1.-Ş
ANKARA -·1995
Diyanet İşleri Başkan.I.ıgı Yayınlan .................................................. 338
İlıni Eserler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 63
Musahbjhler : Ahmet GÜNAY
Yılmaz
TARTAN
Adil YILDIRIM
AhmetTORUN
Abdi! AKTAŞ
Abdullah ŞAHİN
H. İbrahim KARAPINAR
Mehmet GÖKTEPE
95-06-y -0003-338
ISBN: 975-19-1244-x
. 975-19-1249-0
© Diyanet İşleri Başkanlığı
:Mustafa YEŞİLYURT
ArifYEÖİN- Yusuf GÖRGÜNOÖLU
Dizayn: Recep KAYA
Dini Yayınlar Dairesi Başkanlıgı
Derleme ve Yayın Şubesi Müdürlügü
Tel: (0312) 435 52 73 -ANKARA
Baskı : Semih Ofset Matbaacılık ve Ambalaj Sanayi Ticaret Ltd.Şti.
Büyük Sanayi 1. Cad. No: 74- İskitler 1 ANKARA.
Tel: (0312) 341 40 75 (4 Hat)- Fax: (03121 341 98 98
Dizgi
I. DİN ŞÜRASI TEBLİG VE MÜZAKERELERİ
354
GÜNtİMÜZDE HAZlRLANACAK İDEAL ANLAMDA BİR MEAL VE
TEFSİRİN METOD VE MUHTEVA AÇISINDAN
NiTELiKLERİ NELER OLMALIDIR?
Prof. Dr. Abdülkadir KARAHAN
İst. Üni. Edeb. Fak. Öğr. Üyesi
,,
Kur'an-ı Kerim, alemleri yaratan Allah (c.c) tarafından-vahy yoluyla-en sevgili
kulu ve son kitaplı eiçisi Hz. Muhammed (s.a.s)'e indirilen Kitabu'llah'tır. O, insanlara
dünya ve ahiret saadetine nail olmalannın kapılarını açarak, iman ve İslam şartlarını
yerine getirrneğe davet eder; kötülüklerden sakınmayı, günahlardan uzak durmayı emir
buyurur; ahlak ve fazileti, salih anıelleri tellôn ve tavsiye ile imanı, ibadeti, ahlakı ve
muamelatı din kurallanna uygun olanlara cenneti müjdeler. Aksine davranan, hareket
edenleri de cehennem azabiyle korkutur.
Arap dilinde ilk eser, Kur'an-ı Kerim'dir. O, alemierin Rabbı olan Hak Teala'nın
bir lütfu olarak ilah! vahyleri Cebrail (a.s) vasıtasıyle alıp o zamana kadar gerçekten
bilinmeyen yeni, cihanşümul ve milletleriistü bir temel üstüne kurulu etnik tesirlerden
arınmış bir kültürü, bir medeniyeti beşeriyete armağan etmiştir. Muhatabı bütün insanlar
olan bu hidayet rehberi bireye ve toplumlara-hiç bir sınıf farkı tanımaksızın-bütün
çağlarda ve bütün ülkelerde en imrendirici, en huzurlu, inançlı ve başanlı bir hayat
sürmenin anahtarlarını da teslim eylemiştir.
Konuya girerken şu gerçeği hatırlamalıdır: Kur'an, kesinlikle Allah (c.c)
Bu gerçek Cenab-ı Hak tarafından, başka türlü inanan ve düşüneniere
meydan okunarak, iddialarını ispata davet yapılmak suretiyle açıkça belirtilmiştir:
"Yoksa onu (peygamber) kendiliğinden uydurdu mu? diyorlar.? De ki: Öyle ise, eğer
(iddianızda) doğru söyleyiciler iseniz, siz de onun benzeri bir silre (meydana) getirin.
(Bu hususta) Allah'tan başka gücünüzün yettiği (güvendiğiniz) kimler varsa onlan da
(yardıma) çağırın." (Yunus silresi, 38.ayet).
kelamıdır.
Yine böylece el-İsra silresinin 88. ayetinde Allahu Teala, Resill-i Ekremine,
Kerim'in bir benzerinin veya ona eşit bir söz söylemenin imkansız olduğunu
beyan buyurmuştur. Meal şöyledir: "De ki: And olsun, ins ve cin şu Kur'an'ın benzerini
(meydana) getirmeleri için bir araya toplansa, yekdiğerine yardımcı da olsalar, yine
onun benzerini getiremezler".
Kur'an-ı
Peygamber Efendimizin vefatı (632) üzerinden miladi bu kadar uzun zaman
(1361) rağmen,.bugüne kadar da hiç bir kimse ne bir tek ayetine, ne de
en kısa bir silresine benzer, muadil bir nazire yazamamış, bir söz söyleyememiştir.
Kıyamete kadar da O, eşsiz kalacaktır. Kur'an'daki derinlik, etkinlik, uslfip güzelliği,
geçmiş olmasına
355
L DİN ŞÜRASI lEBLİG VE MÜZAKERELERİ
ifade kudreti, tefekkür enginliği, mecaz zenginliği, olağanüstü ahenk ve okuyucuyu
sevinçle kanatiandıran müjdeler, ürperten korkutmalar benzersizdirler.
(610-632) değişik zaman ve yerlerde, kısım kısım, 114 sureden
nazil olan Kur'an-ı Kerlrrı'in, kıyamete kadar korunacağı da AIIah (c.c)
tarafından vaad hııyıınılnıuştıır. FJ-Hicr süresi'nin 9. ayetinin nıefıli şöyledir: "Kıır':ın-ı
biz indirdik. Unun koruyucusu da şüphesiz Biz'iz."
23
yıl zarfında
oluşarak
Kur'an-ı Mecid'in tertip tarzı da, Arap belagatçılarının tanıdıkları, vücuda
getirdikleri hiç bir eserde rastlamak ihtimali olmayan şekildedir. Fesahat, bedi' ve beyan
O'nu hakkıyle kavramağa güç yetiremez. Nazmı, bilinen kurallarla ölçülemez. Okurken,
iman sahiplerini, öyle derin bir heyecan, öyle bir tefekkür atmosferi, öyle kalbin
derinliğine işleyen bir duygusallık kaplar ki; O'nun bir mucize olduğu her özeiiiğiyle
duyulur, sezilir.
Kur'an-ı Kerim aydınlığında din; insan, duygu,
yöneten evrensel bir olay olarak göze çarpar.
düşünce,
medeniyet ve kültürünü
Beşer hayatının her safhasında yaşanan olaylar, türlü türlü konular, geçmiş
devirlerin peygamberlerine karşı gelen çeşitli halkların hataları, günahları yüzünden
uğradıkları akibetler-ders ve ibret alınacak güçlü bir uslup ve etkinliği ruhlarda iz
bırakacak tarzda-düşündürücü, dokunaklı şekilde ifadelendirilmiştir. Burada Kur'an-ı
Azimü'ş-şan'ın tevhid ilkesini, olağanüstü bir vuzuh ve hayranlık uyandıran bir
coşkunlukla açıklamasını da hatırlatmak isteriz. O, din! düşünceyi, ahlak! esasları, insan
ve İslam sevgisini Arap Dil ve Edebiyatma kazandırmış, bu konuları dünya tarihinde
daha canlı ve heyecanlı ifadesi mümkün olmayan bir uslupla ebedileştirmiştir. Şüphesiz
merkez! konu ve daima tekrar zikredilecek temel prensip: Tek, eşsiz, benzerşiz olan ve
kendisine iman ve ibadeti, birinci şart niteliği taşıyan AIIah (c.c)'a samirniyetle
bağlanmak, O'nun emirlerine ve nehiylerine-tereddütsüz-itaattır.
I- el-Furkan, el-Kitab, Kitabullah gibi isimlerle de zikredilen Kur'an-ı Kerim: Arap
dili ile vahy edilmiş olmakla beraber, onun değişik dillere-aynen olmasa bile-mealen
tercümesi ve tefsiri hususunda din! açıdan bir engelin mevcudiyetini iddia etmek,
beyanda bulunmak yanlış olur. Cenab-ı Hak celle ve ala, İbrahim suresi'nde şu mealdeki
ayet-i kerime ile (ayet 4) bu izni insanlara lutfetmiştir: "Biz, her peygamberi, apaçık
anlatabilmesi için kendi milletinin dili ile gönderdik. Allah, dilediğini saptım ve
dilediğini de doğru yola eriştirir. Güçlü olan, hakim olan O'dur."
Hz. Muhammed (s.a.s), sadece Araplara değil, bütün
vazifesi ile gönderilmiş AIIah (c.c)'ın son elçisidir.
beşeriyete Kur'an-ı
Kerim'i
tebliğ
Kur'an'ın buyrukları ve yasakları, her husustaki hükümleri dünya durdukça
geçerlidir. Hal böyle olduğuna ve yer yüzünde yüzlerce ayn dilde konuşan, okuyan ve
yazan da mevcut bulunduğuna göre, tabialiyle başka dillerle de Kur'an-ı Kerim meillleri
vücuda getirilecektir. Sureler, ayetler insanlara tebliğ edilmek ve onları bu yoiia irşat
eylemek için gönderilmiş olduğundan elbette muhatabı oldukları toplumların dillerine
, meillen olsun çevrilmeli, yorumlanmalı, tefsir edilmelidirler ki; umulan, beklenen,
· Istenen sonuç elde edilebilsin. Yalnız-elden geldiğince-asıHanndaki i'caz ve belagatın
muhafaza edilerneyeceği bilinmekle beraber yine de azami dikkat ve gayret harcanarak
hazırlanacak ıncillin kusursuz olmasına son derecede itina gösterilmesi icap eder.
1. DİN ŞÜRASI TEBLİÖ VE MÜZAKERELERİ
356
Şüphesiz meiil ve tefsirleri hazırlayacak kişi veya kişilerin din ilimlerinde, isliimi
edebiyatta, yazarlıkta, hatta takvada ön planda gelen yetkili ve yetenekli bilginlerden
olmaları da şarttır kaydını koymağı da burada unutmayacağız.
IIhL·ri
Şimdi
günümüzde
hazırlanacak
ideal anlamda bir meiil ve
~H;ıkbdığııııı; !Ciir[i~lcr ı~ığ.ında-ıııctod \'<.: ıııulıteYa aı;ısından
tefsirin-yukarıdan
niteliklerinin nelerden
daha rahat şekilde beyan edebiliriz.
mutlaka en iyi olduğunu iddia etmeksizinşöyle düşünebilir, değerlendirmeler yapabiliriz:
ibaret
olması gerektiği hakkında mutiilaalarımızı,
Tartışmaya açık
..
'
olarak-ve
görüşlerimizin
İlkönce bu çok önemli görevi üzerine alacak heyeti veya heyetleri tesbit etmenin
önemine değinmek yerinde olacaktır. Ülkenin Kur'an-ı Kerim, tefsir, hadis ile birlikte
fıkıh, keliim, arapça, İslam edebiyatı, lugat ve benzeri ilimlerde eser vermiş, yetkili ve
yetenekli, güvenilir, tarafsız ve tanınmış ulemasından en az 20 kişilik bir genel kurulu
olmalıdır. Bunlar iki komite halinde ayrılmalı ve her bir koruitede 5 asıl görevi yüklenen
üye, 5 te yardımcı ve redaksiyon esnasında fikir ve mutiilaalarından yararlanılacak üye
sıfatını taşımalıdır. Her bir cüz'ün meiil ve tefsiri tamamlandığında onar kişilik ortak
toplantılar tertip edilmeli ve gerekirse-arasıra da olsa-yirmi kişilik tam kadro da biraraya
gelmelidir. Tartışmaların tanı ilmi usullerle yapılmasında, değişik görüşlerin ortaya
konulmasında ve sonunda bir anlaşma ile kararın, mümkünse oy birliği ile alınmasına
çaba harcanmasında yarar görürüz. Sadece bir ilirnde uzman olmak mesela Arapçayı
çok iyi bilmek veya yalnızca tefsir ve hadiste yetenekli bulunmak yetmez. Kur'an-ı
Kerim uslfibuna hakkıyle aşina, onun mecazlarına vakıf, dil ve uslfip üstünlüğü yanında
anlam derinliğini her zaman ve her mekanın ihtiyaçlarını karşılayabilen geniş bir
kültürle mücehhez olmak da gereklidir. Bu da ancak bir kişinin sahip olabileceği yetki
ve yeteneği aşacak ölçüde önemli olduğu için, değişik ilimlerde ve genel din
konularında türlü dallarda otorite sayılınağa değer üyelerden kurulu heyetlerce
gerçekleştirilebilir.
Yapılacak
mesainin ve harcanacak emeğin, Keliimullah'ın meiilini en iyi şekilde
esas şart olduğu gibi, tefsir'in sadece hacim bakımından
değil, aynı zamanda, yorumlar, açıklamalar, hadislerden alınacak iktihaslar ve bunların
iiyetlerin vazılı kavranması hususundaki yardımları sayesinde geniş görüşlere yer
verilirken çok dikkatli olmak da önemlidir. Bir de meiil ve tefsirin, okuyucunun ruhunu
uyandıracak, onu salih arnellere yöneltecek, duygulandıracak ve Kur'an'ın eşsizliğini,
üstünlüğünü sezdirecek etkilemeğe elverişli nitelikte olması gereği, her zaman
gözönünde tutulmalıdır.
kapsamında bulundurması
Teşkil edilecek heyetin incelemesine, araştırmasına, her türlü çalışmasına
huzurlu ve çağın teknik araçları ve imkanlarıyla donatılmış bir atmosferin
vücudu elzemdir. Önce istenilen, arzulanan bir sekretarya kurulmalıdır. Buradaki
elemanların da din bilgilerinin çeşitli dallarında ve yöneticilikte, bilgisayar ve faks gibi
araçların kullanılışında tecrübeli ve yetenekli personelden oluşmasına itina edilmelidir.
Sonra da yalnızca İslam dinini ilgilendiren kaynaklada yetinmeyip çağımızın din ve
kültür alanlarındaki gelişmelerle temasın muhafazası için o konulardaki eserlerle de
zenginleştirilmiş bir kütüphaneye ihtiyaç olacaktır. Bu kütüphanenin kapsarnındaki
bütün eserlerin ve bazı önemli dergilerin en modern ilmi tasnif usulleriyle bilgisayarlara
geçtikten sonra, fişlerle de tesbit edilip her istenilen saatte derhal bulunabilmeleri ve
lll-
elverişli,
357
I. DİN ŞÜRASI TEBLİG VE MÜZAKERELERİ
istifadeye arz edilmeleri de düşünülmelidir. Özellikle kütüphaneye alınacak elemanların
hem Arapça ve Farsça gibi Müslüman milletierin dillerini ve yazılarını iyice bilmeleri,
hem de hiç olmazsa Fransızca, Almanca ve İngilizce gibi önemli batı dillerinden birine
de vakıf olmaları şart koşulmalı dır.
Ht:yt:tin ana
çalışma
dizilmeli ve özellikle
salonunda müracaat
kitapları.
hemen salondaki ranara
bunların başında Kur'an-ı
Kerim ve Tefsir ilimlerinin ünlü ve
önemli-eğer yazmalarının mikrofilm ve fotokopileri sağlanamamışsa-eserlerinin son ve
en doğru baskıları yer almalıdır. Böylece her arzulanan veya ihtiyaç görülen anda hem
lfigat, ansiklopedi, biyografi ve bibliyografi mahsulleri heyetin yanıbaşında hazır
bulunur; hem de Kur'an-ı Kerim ve Tefsir için ana kaynaklardan her an istifade imkanı
sağlanmış olur.
IV- Şüphe yok ki her şey hazır olsa da, bütün araç ve gereçler temin edilmiş
bulunsa da en önemli faktör; işi üstlerrecek olan heyet üyeleri ve onların uyumlu
çalışmaları olarak düşünülmek icap eder. Tabiatİyle iş yapacak insanların kaynakları
iyice tanımaları ve onlar arasında seçim yaparak en çok değerli <?lanlarını nazara
almaları iktiza eder. Yalnız bu hususta da gereğinden fazla tereddüde düşmenin,
vehimlerle zaman kaybetmenin yararlı olacağını söylemek fazlaca kılı kırka ayırmak
anlamına gelebilir. Göriişümüz şöylece belirtilebilir:
A. Türkçe Kur'an-ı Kerim ve tefsirlerinden tesbit edilecek olanlar;
B. Arapça tefsirler'den seçilenler;
C. Batı dillerindeki (Fransızca, İngilizce v .b.) Kur'an-ı Kerim tercüme ve
ve doğruluklarına güvenilenlerden bir kaçı. ..
yorumlamaları arasından tarafsızlıkianna
a. Uygur harfleriyle arzulanan bir tercüme elde olmadığı ve esasen o harflerle
tam bir tercüme elde olsa bile onu okuyup değerlendirmek güç olacağı için bu
hususa değinıniyoruz.
yazılmış
Biz, Arap ve Latin harfleriyle istinsah edilmiş veya daha doğrusu mütercim ve
müfessirleri tarafından bu alfabelerle yazılmış, sonra da ya müstensihler tarafından el
yazılı kopyalan kütüphanelerde bulunanları, yahut varsa asıl mütercim ve müfessir
nüshalarını bahis konusu etmeği düşünınüştük. Fakat bu işin zahmetli olacağı ve
bilebildiğimiz Türkçe Kur'an-ı Kerim mealieriyle tefsirlerinin en şöhretlilerinin basılmış
olduğunu hesaba katarak ve esasen bir çok tercüme ve tefsirin doğrudan matbaa
harfleriyle yayınlandığını da görerek, sadece matbu olanlardan bir kaçma işaretle
yetinıneği daha uygun bulduk. İsteyenler en eski tercümeler için mesela: Abdülkadir
İnan'ın Kur'an-ı Kerim'in "Türkçe Tercümeleri Üzerinde Bir İnceleme" (Ankara, 1961)
çalışmasına bakabilirler. Hem el yazma nüshalar, hem basmalar (Arap ve Latin
Harfleriyle) için Prof. Muhammed Hamidullah'ın "Kur'an-ı Kerim Tarihi ve Türkçe
Tefsirler Bibliyografyası" (Bunun sonlarında Macit Yaşaroğlu'nun Kur'an-ı Ker1m'in
Türkçe Tercemelerinin Kronolojik Bibliyografyası" yer almaktadır), (İstanbul, 1965)
gibi bazı eserler de bizlere bu hususta yeterince yardımcı olabilir. (M. Hamidullah'ın
adıgeçen eserinin Fransızca'dan Mehmet Sait Mutlu tarafından çevrildiğini de
kaydetmeliyiz). Gerekli göriildüğü takdirde kütüphanelerden yazma veya piyasada
tükendikleri için mevcudu olmayan tercüme ve tefsirlerin mikrofilm ve fotokopilerinin
sağlanmasının da düşünülebileceğine işaret edilebilir.
I. DiN ŞÜRASI TEBLİÖ VE MÜZAKERELERİ
358
Burada zilerini uygun bulduğumuz ve günün birinde gerçekten bir fotokopisi elde
edilebilirse önemi anlaşılacak, şimdiye kadar bir yerde balıis konusu edildiğini
görmediğimiz eski bir yazma Kur'an-ı Kerim nüshasına işareti faydalı buluyoruz: 1970
Mart'ında (Muharrem 1390) Meşhed'te toplanan Şeyhü't-Tane et-Tfis! Milletlerarası
Kongresi sırasında İmam Rıza Kütüphanesi girişinde sadece bir öğle sonrası açık tutulan
h ir
elyazmaları
sergisinek Gazncli Mahmud (970-1 030)'un km-yan] ı~
hatırlaınıyorsam­
Ümmülmülfik Seyyide adına hazırlandığı, ketebesinde kayıtlı nüshanın tamamının değil,
bir kaç sayfasının fotokopisini bile bir kaç defa yazmış ve istemiş olmamıza rağmen
elde edemedik. Ama hiç olmazsa bu bilgimizi belirtmekten de kendimizi alamadık.
Bizde matbaa harfleriyle ve eski yazı ile basılan ilk tefsir, bildiğimize göre;
(Antepli) Muhammed b. Ed-Debbağ (vefatı 1111 h.)'ın "Terceme-i Tibyan"
adlı Kur'an-ı Kerim tercüme-tefsiri olup (İstanbul, 1307) 4 ciltten oluşmuştur. Bunun
başka baskıları da vardır (Bulak, 1257 ve İstanbul 1290). ondan sonra Hüseyin Vaiz
K§şifi' (vefatı 1505)'nin Farsça kaleme aldığı "el-Meviihibu'l-Aliyye"sinin Ferruh İsmail
tarafından "Tefsirü'l-Mevilib" (İstanbul, 1282, 1323 v.b.) adıyle yapılan tercümesini
zikretmek gerekir. Eski yazı ile yayınlanmış daha bir hayh Kur'an tercüme ve tefsiri
mevcut olmakla beraber, bir tebliğin dar sınırları içinde bunlardan söz açınağa zaman
Ayıntaph
elverişli değildir.
Yeni alfabemizle yayınlananlara gelince, onlardan da sadece misal olmak üzere bir
zikretmekle yetineceğiz:
kaçını
Evvelii hem yeni yazı ile yayınlananların en tanınınışı ve geniş muhtevalısı, hem
de yorumlarındaki özellikleri ve elden geldiğince itinalı ifadesi bakimmdan ilk planda
geleni olarak Muhammed Harndi Yazır (Elmalılı)'ın "Hak Dini Kur'an Dili, Yeni
Meiille Türkçe Tefsir" (İstanbul, 1935-38, 8 cilt tefsir ve 9. cilt te Fihrist)'ini; sonra da
Hasan Basri Çantay'ın "Kur' an-ı Hakim ve Meiil-i Kerim" (İstanbul, üç cilt olarak, 1954,
57, 58, 62, 65 v.b.)'ini, bu alanda yeni yazı ile yayınlananlarının başında kaydedeceğiz.
Bunlara yine sadece örnek niteliğiyle ekleyeceğiz. Yeni yazı ile özellikle son otuz yıl
içinde ya yeniden yazılan, yahut daha önceleri basılıp, her halde nüshaları tükenmiş
olduğu için, bir daha basılan bir çok tercüme ve tefsirin de katılınası yararlı olurdu.
Konumuzdaki bibliyograf"ık eserlerden bunları mütercim, müfessir ve tercüme veya
tefsir adlarını öğrenmek kolaydır. Bizim amacımız ancak bir kaç örnek vermek ve bu
alanda hazırlanmış olan eserlerin çoğunluğunun yukarıda sözünü ettiğimiz kütüphaneye
kazandınlmasının faydalı olacağını hatırlatmaktan ibarettir.
b. Arapça tefsirlerden seçmeler. Hiç şüphesiz Kur'an-ı Mecid'in en mükemmel, en
en çok günümüze kadar şöhret ve tesirleri süregelen tefsirleri Arap Dili ile
yazılanlardır. Biz bu müracaat kaynaklarından da sadece malıdut bir miktannı
zikretmeği, misal niteliğiyle yeterli buluyoruz:
geniş,
Tabeıf
(839-923), Ciimiu'l-Beyan (Kahire, 1321-1330 ve 1955-1960) Bu en
tanınmış, büyük ve temel kaynaklardandır. Ünlü ve önemli tefsirlerin başında yer alır.
Ebu'I-Kasım Ciirullah Zemahşeıi (Vefatı 538/1 144), El-Keşşiif (Beyrut, 1366). Bu
tefsir de nev'inin ünlü, önemli bir müracaat kitabıdır.
Fahru'd-din Riizi (1149-1209), Mefiitihu'l-Gayb (Kahire, 1324-27). Bu Osmanlı
ülkesinde diğer ikisi kadar, hatta bazı medreselerde onlardan bile fazla tanınmış olan
I. DİN ŞÜRASI TEBLİG VE MÜZAKERELERİ
359
tefsirin hamişinde-tabii bu belirttiğimiz baskıda, Ebu's-Suud efendinin İrşadfi'l-Akli's­
Selim tefsiri de mevcuttur. Ö. Nasuhi BİLMEN'in, Kur'an-ı Kerim'in Türkçe Meali Alisi
ve Tefsiri (İstanbul-S cilt, 1962)'ni zikredebiliriz.
Kadı el-Beyzavl (vefatı 1291)," Envaru't-Tenzll ve Esraru't-Te'vll" (Bulak, 128283 ve İstanbul. 1285). Bu tefsir de İslam dünyasının. nevinde şöhretli ana eserlerdendir.
Son <>larak tilkeıııi;de olduğu gibi, hir ı;ok İsl~'ıııı ülkesinde de Hı;ulıu. ııishL'leıı ~ı;
isabetli görüşleri dolayısıyle bugün de revaçta olan bir tefsiri daha
Bu, Celaleddin el-Mahalli (vefatı 1459)'nin yansını hazırlayıp vefatı
üzerine talebesi meşhur Celilleddin es-Suyfitl (1445-1505)'nin tamamladığı ve bu
itibarla "Tefsirü'l-Celaleyn" (Kahire, 1954) adını alan 2 ciltlik değerli tefsirdir.
hacimli
oluşu,
kaydedeceğiz.
c. Batı dillerinde bir çok defalar Kur'an-ı Kerim tercümeleri yayınlanmıştır. Bu
hususta o dillerdeki bazı çevirilerde muhtelif ülkelerin dillerindeki tercümelere de işaret
olunmuştur. Biz, Muhammed Hamidullah'ın "Traduction Intege rale et Notes"
kelimeleriyle "tain ve notlarla tercüme" olduğu belirtilen LE CORAN (Le Club Fninçais
de Livre, 1959) mealinin baştarafındaki 29 sayfalık (IX-XXXVII) yazının sonlarına
eklenen "Liste de Traductions de Coran en Langues Europeennes/ Avrupa Dillerinde
Kur'an Tercümeleri Listesi" (XXXIX-I)'ni hatırlatabiliriz. Burada Almanca'da 29,
İngilizce'de 37, Fransızca'da 26, Latince'de 36 tercüme kaydedilmiştir. Diğer Avrupa
dillerinde de sayılan kabarık bir çok tercümenin varlığı görülmektedir. Sadece misal
niteliğiyle Almanca tercüme için: BM.Ahmad, Der Qur'an (Arapça metinle birlikte)
(Wiesbaden, 1954); İngilizce: A.J. Arberry, Qur'an Interpreted, 2 cilt, (Londres-New
York, 1955); Fransızca: Eduard Montet, Le Coran, Paris, (1925, 1929, 1949) ve M.
Kazimirski, Le Koran Tradıvetion Nomelle Faite sur Tette Arabe (Paris, 1948) gibi
çevirileri zikirle yetinilebilir.
V- Çalışma plan ve projeleri tamamlanıp sekretarya kurulduktan, ihtiyaç duyulan
araç ve gereçler sağlandıktan, zengin ve temel kaynak kitaplarla donatılmış bir
kütüphane de işler duruma getididikten sonra artık meal ve tefsiri ideal anlamda
gerçekleştirecek heyetierin işi kolaylaşmış, muhteva yolu da belirtilen metod
çerçevesinde-kısmen olsun-düzene girmiş, açılmış, hatta başlamış olur.
Kurullar-tesbit ettikleri gündem çerçevesinde-haftanın belli günlerindeki
bölümlerine uygun şekilde rahat çalışabileceklerdir. Herkes kendine
aynlan işbölümünün sınırları içinde; meal veya tefsirden hissesine düşen üzerinde emek
harcarken, Arapça tefsirlerin-yukanda işaret ettiklerimiz başta olmak üzere-ve Türkçe
meal ve tefsirlerle gerektiğinde yabancı dillerdeki diğer-güven verici ve tarafsız
olduklan ümit edilen-çevirilerin de ihmal edilmemesi kaydiyle başarılı ve ideal bir
sonuç elde etmenin heyecanını duyacaktır. Daha sonra, önceden kararlaştınlacak
şekilde, beşerkişilik heyetler bu sefer bir arada kontrol görevini yerine getirecektir. Her
cüz'ün tamam!J_ıazır duruma gelince, bu defa onar kişilik gruplar toplanarak metinleri
yine gözden geçirecek, gerekiyorsa bilimsel tartışmalar yapılacak ve redaksiyon o cüz
için tamamlanacaktır.
toplantılarda iş
Önemli ve dikkat edilecek hususlardan bir başkası: Meal veya tefsirin dili
sorunudur. Bu dil, ne Osmanlıcanın kurallarını, kelime ve deyimlerini bugünkü neslin
anlamayacağı, kavrayamayacağı bir ölçüde kapsamında bulundurmalı; ne de dil
devrimcilerinin uydurmacılann anlaşılmaz, nereden kaynaklandıkları çoğu zaman iyice
L DİN ŞÜRASI TEBLİG VE MÜZAKERELERİ
360
belirtilemeyen ve Türçe'nin selikasına, güzelliğine, halkın telaffuzuna yabancı veya
garip gelen sözcüklerle zedelenınelidir. Ancak din! terimlerin-imkan ölçüsünde- asılları
yazılmalı, parantez içinde karşılıkları da gösterilmelidir.
Uslfip meselesi de en çok itina isteyen, meal veya tefsirin değerlendirilmesinde
hiiyiik r:ıy s:ıhihi h ir sorı.ındur. Kur'an-ı Kcrim'i. hiitiin kudreti. i'cazı. etkinliği.
olağanüstü
ifadesi, hayranlıkla okunan ve insanları "salih anıelkr işknıeğe
hevesiendiren emsalsiz tavsiye ve müjdeleri" umutları kanatıandıran mecazları ile bir
başka dile nakletmenin beşer gücünü aştığı gerçeği hatırdan çıkarılamaz . .Ancak imkan
ölçüsünde meiili veya tefsiri okuyacak olanın dil güzelliğine hayran olunacak bir Türkçe
ile karşılaşmasına gayret sarfedilir, kelimelerin karşılıkları özenle seçilir, onların
yanyana gelişinden doğacak alıengin kulakları akşamasına önem verilir, aniaşılma
güçlüklerinden kaçınılır, fesahat ve belagat kurallarına uyulur ve özellikle metne
sactakatta ilk planda gözden uzak tutulmazsa; ideal anlamda beklenenin tehakkuku
mümkün olur görüşündeyiz. Selefierin (daha önce gelenlerin, eskilerin) görüş ve
anlayışıarına saygılı davranmak ve onların mesailerini samirniyetle takdir etmek manev!
bir görev olmakla beraber, günümüzdeki ihtiyaçlar, kültür ve medeniyetin gelişmesinin
doğurduğu yeni sorunlar dolayısıyle, hükümleri kıyamete kadar bak! kalacak olan
Kitabullah'tan değişimler ve yeniliklere ışık tutacak ve genç nesli eğitip sosyal alanda
cihazlandıracak hususlarda daha geniş ölçüde yararlanmanın gerekli olduğunu söylemek
yerinde olacaktır. Kur'an-ı Kerim'de, insanın hayatı boyunca duygu, düşünce ve
fiiliyatını tanzim yolları ve esasları mevcut. Bu bakımdan onun meiilini veya tefsirini
hazırlarken, günün ihtiyaçlarını hesaba katarak-ve şüphesiz iliih! metinden asla
ayrılmaksızın-ondan alınacak güçle cihazianmış olarak yeni görüşlere, açıklamalara,
tavsiyelere de yer verilmelidir. Çünkü Kur'an-ı Kerlın'de kıyamete kadar bizlere
rehberlik edecek her şey vardır. Ondan, zaman ve mekan ne olursa olsun samirniyetle
yararlanarak ve onun irşatlarına uymayı, o yolda hareket etmeyi, o açıdan ayrılmadan
meaı ve tefsirlere canlılık kazandınlınalıdır.
Yine önemli ve gözden ırak tutulınaması gereken hususlar arasında Kur'an-ı
Kerim'de: "muhkem" ayetlerin de, "müteşabih" ayetlerin de (muhkemat ve müteşabihat)
özelliklerinin bulunduğudur. Bunların açıklamaları yapılırken dikkatli olmak ve
üzerlerindeki muta.Iaalarda hataya düşmernek için ihtiyatlı davranmak icap eder.
Kur'an-ı Kerirıı'de, bu konuda Al-i İnıran suresi'nin 7. ayetinde mealen şu uyarma
vardır:
"(Habibim) Sana Kitabı indiren O'dur. Onda bir kısım ayetler muhkemdir ki;
bunlar Kitabın anası (temeli)'dır. Diğer bir kısmı da müteşabihlerdir. İşte kalplerinde
eğrilik bulunanlar sırf fitne aramak (ötekini berikini saptırmak) ve (kendi arzularına
göre) onun te'viline yetlenınek için onun müteşabih olanına tabi olurlar. Halbuki onun
te'vilini Allah'tan başkası bilmez. İlirııde yüksek payeye erenler ise: Biz O'na inandık.
Hepsi Rabbımız katındandır, derler. (Bunları) Salim akıllardan başkası iyice düşünınez."
Bir noktaya daha işaret yararlı olabilir: Kur'an-ı Kerim'de "mücmel" ayetler
gibi, "mufassal" ayetler de mevcuttur. Bazı ayetler, başka ayetlerin aynı
konudaki tefsiri, yorumu, açıklaması niteliği taşır. Ayetlerin mealinin kapalı veya açık
olmasını da gözardı etmemek gerekir. Bu gibi durumlarda selefe (eski ve yetkili zatlara)
uygun hareket etmek, bununla· beraber ·kaynaklardan edinilen izlenimlere aykırı
düşmemeye gayret edilerek yeni görüşlere, yorumlara da yer verilebilir.
bulunduğu
I. DİN ŞÜRASI TEBLİÖ VE MÜZAKERELERİ
361
Kur'an-ı Kerim'in, ideal anlamda bir me~il ve tefsiri hazırlanırken, birinci planda
gözönünde tutulacak vazgeçilmez bir husus da hadis-i şerifler'den yararianınağı ihmal
etmemektir. Sünnetin (Hz. Peygamberin sözleri, takrirleri, davranışları veya
huzurlarında uygulandığı halde hoşlukla karşıladığı) her zaman bu çalışmalara yol
göo;tcrici. anl:.ıml:.ırı k:.ıvr:.ını:.ıkt:.ı önemli ii Içiicle yardımcı n !:ıcı~ ı :ıkılc!:.ın
çıkarılmanıalıdır. Kur'an-ı Kerim, Allah (c.c.) tarafından, insanlara tebliğ edilmek üzere,
Hz. Muhan1n1ed (s.a.s)'e gönderilen bir mesajdır. Bu bakımdan O'nun ilk ve en büyük
muhatabı, yorumcusu olan Hz. Peygamber'in sözlerinden, davranışlarından müstağni
olmanın düşünülemeyeceği aşikardır. Ayrıca Resulullah'ın ashabımn ve onlar arasında
özellikle Kur'an-ı Kerim ayetlerini tefsir niteliğiyle açıklayanların, yorumlayanların,
güvenilir kİtapiara geçen sözlerinden de meal ve tefsir için elbette yararlanmak ihmal
edilmemelidir.
Tefsirlerde hem Hz. Peygamber (s.a.s)'den ve ashabından gelen rivayetleri, hem de
müfessirlerden bazılarının akıl ve zekalarını da kullanarak edindikleri görüşleri,
birbiriyle uyuşturup kullanmak ta ayrı bir çalışma ister. Eskilerin "rivaye(t)" ve "diraye
(t)" meselelerindeki mesailerine-mümkün olduğu takdirde-katkıda bulunmak arzusu
yersiz olmamakla beraber çok dikkat ve itina ister.
Kur'an-ı
Azimüşşan'da,
bazı
gerçekler
vardır
ki,
bunların
bir bölümü,
zamanımızda müsbet ilimlerin gelişmesiyle bilgi sınırlarımıza girmektedir. icabında
tezahür eden bu hakikatiere de değinmekle yarar vardır. Böylece genç neslin dine ve
onun emirlerine bağlanmalarına hizmet edilmiş olabilir.
Kur'an-ı Kerim'in eşsiz nitelikleri hususunda İslam alimleri, mütefekkirleri, şairleri
eserler yazarak O'nun insanlara en doğru yolu gösterdiğini, iman, ibadet, ahlak ve
muamelatta dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşma ve huzurlu yaşama için gerekli bütün
imkanları bağışladığını güzel ve imrendirici uslı1plarla dile getirmişlerdir. Birçok Batılı
Doğubilimci veya İslamiyet tetkikçisi de bu konuda inceleme ve araştırmalar
yayınlarnış, sohbetlerinde, kongre ve konferanslarda hayret ve hayranlıklarını
belirtmişlerdir.
Bu çalışmanın sonlarında,buna bir misal vermeyi yararlı buluyorum:
1949-50 yıllarında Paris'te genç bir Sorbonne ogrencısı-ama İstanbul
Üniversitesinde doktorasını tamamlamış bir asistan-iken, ayrıca bazı kurslarına devam
ettiğim, daha doğrusu bir çok defalar İsıarnı konularda sohbetinde bulunduğum "College
de France" profesörlerinden L. Massignon ile bir konuşmarnızda bana şu tarzda sözler
söylediğini kaydedeceğim:
"Dr. Karahan, Kur'an'da belki, beşer kelanudır diye bir izienim bırakan ayetler
söyleyen Avrupalılar bulunabilir. Fakat öyle ayetler, sureler vardır
ki, bunların bir insanın söylemesi imkan ve ihtimali yoktur. Bunlar ancak Allah
tarafından gelmiştir. İnsan, bazan sanki binlerce metre yükselen bir uçaktan birdenbire
hızla yere çakılacakmış gibi olur da, sonra aniden yükseliverir. Duygunun, düşüncenin,
umut ve korkunun birarada sizi sardığım sezer, ürperirsiniz."
olduğunu düşünen,
Şimdi özetle şunları hatırlatalım: Kelamullah olan Kur'an-ı Kerim, hiçbir dile, aynı
güzellik, aynı fesahat, aynı tesir, aynı mana derinliği ve aynı uslı1p ve ifade ile hakkıyle
tercüme edilemez. Fakat devamlı çaba harcanarak ehli alimler, dil ve din uzmanları,
362
1. DİN ŞÜRASI TEBLİG VE MÜZAKERELERİ
İslam kültürüyle gelişmiş zatlar tarafından meiil olarak başka dillere çevrilebilir. Tefsir
şeklinde,
yine gerekli kaynaklardan genişçe yararlanmak, şahsan ilgili bilimlerde
ve gelişmiş bulunmak şartı ile açıklanabilir, yorurnlanabilir. Biz, gücümüzün
ve zamanımızın elverişli olduğu nisbette-inceleme için konulan sının da
yetişmiş
yettiği
:ı~ıııaııı:ı~:ı
gayrc:t
t.:lkrd-:-yukarıdanhc:ri ıııctod
Ye
ıııuhtc:\·a a~·ısımbn
ideal
:ınlamda
hir
meiil ve tefsir için gerekenierin neler olduğunu-eksik ve kusurlarımızın olabileceğini de
kabul ederek-belirtrneğe gayret ettik. İnşaallah, yakın bir gelecekte arzulanan, beklenen
ve gerçekleştiği takdirde kamuoyunun da takdir ve teşekkürüne mazhar olacak böyle bir
meiil ve tefsir'e ülkemiz ve halkımız kavuşur. Tevfık ve hidayet ancak Allah
(c .c .)'tandır.
Download