Ceyda Keskin İki Çiçek'in Arasında Uzun zamandır merakla beklediğim, fragmanlarını birçok kez izlediğim film sonunda vizyona girdi. İkimizin Yerine filmi 21 Ekim Cuma sinema salonlarında yerini aldı. Ben de ilk çıktığı gün izleme şansı buldum. Öncelikle şunu söylemeliyim ki filmin yönetmeni olan Umur Turagay'ı tebrik etmek istiyorum. Film için seçilen oyuncular çok çok başarılı olmuş bence. Başroldeki oyunculara bakarsak Nejat İşler, filmde, kırk yaşında olan Doğan isimli bir öğretmeni canlandırıyor. Dışarıdaki hayatında da içine kapanık, gizemli bir adam olan Doğan'ı, Nejat İşler'in canlandırması çok yerinde bir tercih olmuş. Çünkü, Nejat İşler kendi hayatında da Doğan karakteriyle çok uyuşuyor bence. Bunu zaten kendi röportajlarında da belirtmiş. Bu sebeple, bu karakteri, çok fazla göz önünde bulunmayan, kendine özgü farklı bir yaşamı olan Nejat İşler'den başka birinin canlandıracağını düşünemiyorum bile. Filmin diğer başrolü Serenay Sarıkaya'dır. Filmde Çiçek isimli on sekiz yaşında bir lise öğrencisini canlandırıyor. Aynı şekilde Çiçek karakteri de Serenay ile çok uyuşuyor. Çiçek de Serenay Sarıkaya gibi cıvıl cıvıl, neşeli ve çok güzel bir kız. Yani, yönetmenin başrol oyuncuları seçimi benden tam not aldı. Serenay Sarıkaya ve Nejat İşler'in birbirlerine olan uyumunu da çok sevdim. Filmin konusuna geçmek gerekirse, hikaye, lise öğrencisi olan Çiçek'in, okula yeni gelen edebiyat öğretmenine aşık olmasıyla başlıyor. Filmi ilginç kılan da bu imkansız gibi görünen aşk oluyor sanırım. Birbirlerini görür görmez etkilenmeye başlayan Çiçek ve Doğan Öğretmen'in aşkı imkansızdır. Çünkü, Doğan Öğretmen'in Çiçek ve ailesi ile ilgili geçmişten gelen sırları vardır. İşte benim en etkilendiğim ve daha önce hiçbir filmde rastlamadığım bu senaryonun asıl kısmı burada başlıyor. Doğan Öğretmen'in Çiçek'ten hep uzak kalmasının çok önemli bir sebebi vardır. Çiçek'in on sekiz yıl önce ölen bir ablası vardır. Onun adı da yine Çiçek'tir. Çiçeğin ablası kanser olduğu için annesi yeni bir bebek dünyaya getirmek zorunda kalır. O bebek dünyaya geldiği gün kanser olan Çiçek de ölür. Bu yüzden annesi yeni doğan bebeğe de Çiçek ismini verir ve onu ölen ablasının yerine koyar. İşin Doğan Öğretmen ile ilgili olan kısmına gelirsek, on sekiz yıl önce Doğan, kanser olan Çiçek ile sevgilidir ve Çiçek kanser olduğunu öğrendiği zaman Doğan'ı terk etmiştir. Ama Doğan o aşık olduğu Çiçek'i hiçbir zaman unutmamıştır. Bu sebeple Doğan, bir yandan sevdiği kadının aslında yıllar önce kanserden öldüğüne üzülür, bir yandan da öğrencisi ve bir zamanlar sevdiği kadının kardeşi olan Çiçek'e aşık olmaya başlar. Ben film izlerken genellikle bir sonraki sahneyi ya da filmin sonunu tahmin etmişimdir ve yanılmamışımdır. Ama bu filmin sonu ve konusu hakkında hiçbir şey tahmin edemedim bile. Senaryonun bu denli derin ve ilginç olması uzun zamandır rastlamadığım bir şey. Çiçek'in saf aşkı, Doğan Öğretmen'in gizemi, Çiçek'in ailesinin sırları.. Bütün bunlar bu filmi sadece bir aşk filmi olmaktan çıkarmış, aksine filmdeki her karakterin kendi hikayesinin olduğu güzel bir senaryo olmuş bence. Filmi izlerken hep bir merak içindesiniz ve bu beni çok heyecanlandırdı. Bütün övgülerimin yanında filmin sonunu beğenmediğimi söylemem gerekiyor. Çiçek'in her şeyi öğrendiğinde ailesini, Doğan'ı ve İstanbul'u terk etmesi beklediğim bir şey değildi. Her ne kadar ağır bir durum olsa da, uğurunda çok uğraştığı bir aşkı bu kadar kolay bitirebilmesi, ne benim ne de izleyicilerin istediği bir şey değildi. Bir diğer eleştirim ise filmin kalitesi hakkında. Bunca zamandır fragmanları gösterilen, dilden dile dolaşan bu filmin sahne zenginliğinin biraz daha fazla olmasını isterdim. Bundan kastım;; filmdeki neredeyse her sahne fazla zayıftı ve azdı. Yani film boyunca sadece birkaç farklı sahne görebiliyoruz ve bu izleyiciyi biraz sıkıyor. Toparlamak gerekirse, İkimizin Yerine filmi genel olarak beklentiyi karşıladı. Eminim kimse böylesine farklı bir senaryo beklemiyordu. Kısacası, bu film benim en sevdiğim filmler arasında yerini aldı bile.