batı müziği tarihi

advertisement
BATI MÜZİĞİ TARİHİ
3. Ünite: RÖNESANS DÖNEMİ MÜZİĞİ
Konu: 1. Rönesans Dönemine Giriş
2. Rönesans’ta Müzik yapma anlayışının genel
hatları
İÇERİK
Rönesans Dönemi
 Rönesans dönemine giriş
 Rönesans döneminde müzik yapma anlayışının
genel hatları

RÖNESANS DÖNEMİ (1450-1600)
Rönesans, 15. yy’dan başlayarak İtalya’da ve
daha sonra Avrupa’da Orta Çağ’dan sonra
hümanizmin etkisiyle ortaya çıkan, klasik ilk çağ
kültür ve sanatına dayanarak gelişen bilim ve
sanat akımıdır.
 Rönesans, orta çağ düzeninin çözülmeye ve Yeni
Çağı oluşturacak ilkeler ve düşüncelerin
belirmeye başladığı dönemdir.

Rönesans, Hristiyanlığın sanat dalları üzerindeki
baskısının azaldığı ve din dışı müziğe ağırlık
verildiği bir dönemdir.
 Bu dönemde nota yazısı gelişmiş, yeni ritmler ve
kontrpuan müzikte kullanılmaya başlanmış ve
çok sesliliğe kesin bir geçiş yapılmıştır.
 Müzikli tiyatro ortaya çıkmıştır.

Bu dönemde din dışı müziğe verilen önem artmış
ve çalgı müziği biçimlerinden oda müziği eserleri
seslendirilmiştir.
 Müzik yayıncılığı gelişmiş, modülasyon ortaya
çıkmıştır.
 Majör ve minör diziler oluşmaya başlamıştır.
 Bu dönemde dini müziğe verilen genel ad
Acepella’dır. (Salih AKKAŞ- Liseler İçin Müzik)

RÖNESANS DÖNEMİNE GİRİŞ
On dördüncü yüzyılın sonlarında kilisenin
etkinliğini yitirmesiyle başlayan reform
hareketleri ve coğrafî keşifler, insanların farklı
insan ve kültürlerle tanışmalarına yol açmış ve
bu durum toplumun yaşama anlayışında köklü
değişiklikler oluşturmuştur.
 On dördüncü yüzyılın sonlarında yaygınlaşan
Hümanizm (İnsancıllık) düşüncesinin bir sonucu
olarak ortaya çıkan Rönesans, yeniden doğuş
demektir.

İtalya'da ve daha sonra Avrupa'da, edebiyat,
güzel sanatlar ve bilim alanındaki yeni düşünce
ve anlayışlarla gelişmiştir.
 Coğrafi keşiflerden sonra ekonomik yapısı
zenginleşen Avrupa'da, sanatı destekleyen bir
toplumsal yapı oluşmuştur.
 İnsancıl düşüncenin ön planda olduğu Eski
Yunan ve Latin kültürü yeniden keşfedilerek
Orta Çağ'ın dine dayalı düşüncesinden
uzaklaşılmıştır.

Rönesans müzikte de yaratıcı yeniliklerle dolu
coşkulu bir dönemdir.
 On beşinci yüzyılın ikinci yarısında Geç
Rönesans olarak adlandırılan dönemde
Almanya’da matbaanın bulunması, yeni buluş ve
düşüncelerin kolaylıkla yayılmasını sağlamış ve
ilk nota basımı 1501’de Giovanni Petrucci
(Covanni Petruçi)tarafından gerçekleştirilmiştir.

Müziğin tüm kültür hayatında büyük önem
taşıdığı bu dönemde, bir kişinin hangi sınıftan
olursa olsun müzik bilgisinin olması ve bir
enstrüman çalıyor olması toplumun her
katmanında kabul gören bir düşünce olmuştur.
 İnsanlar, bu dünyanın yaşamaya değer bir dünya
olduğunu ilk kez bu dönemde fark etmişlerdir.
Bu anlayışa dayalı olarak Rönesans’ta besteciler,
Orta Çağ’daki tekdüze anlatım tarzına karşın,
duygu ve düşüncelerini daha coşkulu bir ifade ile
anlatmışlardır.

2. RÖNESANS’TA MÜZİK YAPMA
ANLAYIŞININ GENEL HATLARI
Rönesans’la birlikte dinde yaşanan reformların
müziği de etkilemesiyle birlikte kiliselerin kendi
müzik türlerini oluşturmaya başlaması ve
dönemin bestecilerinin müzikte yenilik
arayışları, bilinen dinî formların yanında din dışı
formların ortaya çıkmasını sağlamıştır.
 Besteciler çağın coşkusunu yansıtan eserler
bestelemişler böylelikle Rönesans’ın yaşam
sevinci, danslarla, çalgı ve vokal için yazılmış
eserlerle anlatılmaya başlanmıştır.

Danslara eşlik eden çalgılar ve güçlü karmaşık
ritimler,tekdüze akış içindeki isorithmic
(izoritmik) yapı ve zenginleşen armoni Rönesans
müziğinin başlıca özellikleridir.
 Yarım aralıklı tonlar (kromatizm), dramatik
duyguları güçlendirmek amacıyla ilk defa bu
dönemde kullanılmıştır.

Gotik Dönemde yaygınlaşan a capella koroların
büyük önem taşıdığı Rönesans Döneminde, çok
sesliliğin ilk büyük eserleri de ortaya çıkmaya
başlamıştır.
 Orta Çağ’ın dinsel müziği olan motetler, farklı
dillerde ve her birinin kendi melodisini
söylemesiyle zenginleşen ses dokusuyla, dinî ve
din dışı sözler üzerine yazılmış bir tür olmuştur.
 Rönesans’la birlikte aynı kutsal metnin
paylaşıldığı, dört ya da beş ses üzerine yazılmış
çalgı eşliksiz bir şekil almış ve dönemin
bestecilerinin eserleriyle yükseliş göstermiştir.


Orta Çağ ayin müziği olan ve Palestrina’nın çok
sesliliğin yalnızca bir teknik olduğu ve şarkının
kutsallığını bozmayacağını savunarak bestelediği
çok sesli missalar ve Fransa’da halk şiirlerinin
bestelenmesiyle oluşan chanson (şanson),
madrigal ve rondolar, en çok bestelenen tür
olmuşlardır.
Bu dönemde genellikle İtalyanca bir metin
üzerine, dört ya da altı ses için daha çok kısa aşk
şiirleri üzerine bestelenmiş bir vokal müzik türü
olan madrigaller, özellikle on altıncı yüzyılın
ikinci yarısında yaygınlaşmıştır.
 Bu yeni türle birlikte, farklı ve eğlenceli söyleme
teknikleri gelişmiştir.
 Müziksel anlatım ve nüanslar şarkının sözlerine
bağlı olarak eğlenceli bir oyun anlayışıyla
uygulanmıştır. Madrigal, on yedinci yüzyılın
ortalarında operanın yaygınlaşmasıyla birlikte,
önemini yitirmiştir.

Download